Etiket: kan

  • Alacak-verecek kavgası kanlı bitti

    Alacak-verecek kavgası kanlı bitti

    Olay, saat 22.30 sıralarında Bolu merkeze bağlı Sultan köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, köyün yakınlarındaki alana bir araçla gelen kimliği belirsiz şüpheliler, İsmail Çetin ile görüştü. İddiaya göre şüpheliler ile İsmail Çetin arasında alacak-verecek nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine şüpheliler, Çetin’i darbetti. Şüpheliler, daha sonra Çetin’i bıçakladı. Çetin olay yerinde yaşamını yitirirken, şüpheliler ise geldikleri araçla olay yerinden kaçtı.
    Jandarma ekipleri tarafından olay yerinde inceleme yapılırken, Çetin’in cesedi otopsi için hastaneye kaldırıldı.

    Jandarma ekipleri, kaçan şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı.

  • Antalya’da kıskançlık krizinde kan aktı

    Antalya’da kıskançlık krizinde kan aktı

    Olay, 14.00 sıralarında Muratpaşa ilçesine bağlı Üçgen Mahallesi Şarampol Caddesi üzerinde yer alan bir apartmandaki dairede yaşandı. Edinilen bilgiye göre, N. B.’nin (32) evinde 2 erkek şahsın bıçakla yaralandığı ihbarını alan polis ekipleri belirtilen adrese geldi. D. A.’yı (30) kanlar içinde gören ekipler, sağlık ekiplerine durumu bildirdi.

    Çamaşır makine tamircisi olduğu iddia edilen S.M. kavga sonrası olay yerinden ayrıldı. Belirtilen adrese gelen sağlık ekipleri D.A.’yı tedavi için hastaneye götürdü. Üzerinde kan lekeleri bulunan N.B. isimli kadın ise polis ekiplerine eski erkek arkadaşının eve geldiğini ve çamaşır makinesi tamircisini kıskandığını ileri sürerek aralarında kavga çıktığını söylediği öğrenildi.
    N.B. eski erkek arkadaşından şikayetçi olurken, polis S. M.’yi arama çalışması başlattı.

  • “Kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız”

    “Kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız”

    Trabzon’un Maçka ilçesi kırsalında 11 Ağustos 2017’de teröristlerce şehit edilen 15 yaşındaki Eren Bülbül ve Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik, ölümlerinin 6’ncı yılında anılıyor.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Eren Bülbül ve Ferhat Gedik’in ölüm yıl dönümleri nedeniyle sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı.

    “Koca yürekli Eren’imizin ve Jandarma Astsubay’ımız Ferhat Gedik’in şehadetlerinin üzerinden 6 yıl geçti.” diyen Erdoğan, “Vatanımızı korkusuzca savunan Eren evladımızın ve aziz şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Terör örgütü PKK ve uzantılarıyla mücadelemiz devam edecek.” ifadelerini kullandı.

  • Kendisini ‘kan’ polisi ‘ter’ içinde bıraktı

    Kendisini ‘kan’ polisi ‘ter’ içinde bıraktı

    Olay, Kepez ilçesi Yeni Emek Mahallesi 2179 Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, hakkında arama kararı olan Ö.F. (24), polis ekiplerini görünce elinde bıçakla kaçmaya başladı. Ekipler, sokak aralarına kaçan Ö.F.’nin peşine takılıp kovalamaya başladı. Yaklaşık 3 kilometrelik kovalamaca sonucu yakalayacağını anlayan Ö.F., bir apartmanın birinci katındaki evin balkonuna tırmandı, ardından eve girdi. Kimse olmadığı öğrenilen evin polis ekiplerince etrafının sarıldığını gören şahıs, elindeki bıçakla kendine zarar vermeye başladı. Bunun üzerine polis ekipleri kapıya yönelince Ö.F., kapıyı açıp teslim oldu.

    Etrafı kan içinde bıraktı, polis terler içinde kaldı

    Vücudunun çeşitli yerlerini ekmek bıçağıyla kesen Ö.F., evi ve etrafı kanlar içerisinde bıraktı. Kanaması olan Ö.F. için olay yerine sağlık ekipleri çağrıldı. Sedyeye alınan genç, tedavi edilmek üzere Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldü.
    Öte yandan, sıcak havada yaşanan kovalamacadan dolayı polis ekiplerinin ter içinde kaldığı görüldü.

  • Hayat kurtarmak için kan verdiler

    Hayat kurtarmak için kan verdiler

    Manisa’nın Alaşehir ilçesinde vatandaşlar Kızılay’a kan verdi. Stokların azalmasıyla kan ihtiyacı olanlar, sıkıntı yaşarken, kan stokları azalan Kızılay da ihtiyaçları karşılamakta zorlanıyor. Alaşehirliler kan stoklarının artması için Kızılay’a kan bağışında bulundu. Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’nda kurulan standa 120 vatandaş başvuruda bulunurken, ancak 99 kişiden kan alınabildi. Kan vermeye gelen gönüllülerin yanı sıra ihtiyacı olan yakınları için kendi imkanlarıyla kan bağışına gelen vatandaşlar da bağışta bulundu.
    Alaşehir Kızılay Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Kıymık da örnek olmak için kan bağışında bulunarak şunları söyledi:
    “Kızılay tüm Türkiye’nin kan ihtiyacını karşılıyor. Zaman zaman bazı sıkıntılar yaşanabiliyor ancak bundan yine ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız etkileniyor. Bizim amacımız kan vererek hayat kurtarmak. Bir kişi kan veriyor, 3 kişinin hayatını kurtarıyor. Söz konusu hayatsa, gerisi teferruattır. Sağlık ihmale gelmez. Hayat için saniyeler önemli. Biz de bu düşünce ve özveri ile davranarak, kan vermemiz gerekir. Ben örnek olmak amacıyla kan veriyorum. Bütün vatandaşlarımızı da kan vermeye davet ediyorum. Saat 23.00’e kadar devam eden kan bağışına 120 vatandaşımız kan vermek için Kızılay Kan Bağışı Merkezine geldi. Bunlardan 99 kişiden kan alınabildi. Bu rakamı daha da artırmamız gerekiyor. Türk Kızılay, 1863’ten beri herhangi bir hastamızın acil kan ihtiyacı olduğunda hemen bize yardımcı olan bir kuruluşumuz. Kızılay’a kan vererek ne kadar destek olursak, Türk milletine destek olmuş oluruz. 18 ile 65 yaş arası sağlıklı olan herkes kan verebiliyor. Bir kişi kan vererek, üç kişinin hayatını kurtarabiliyor. Kan verdiğinizde vücudunuzdaki kan hücreleri yenileniyor, bu da daha sağlıklı ve daha güçlü olmanızı sağlıyor. Tıbben kanıtlanmış, kan verenlerde kalp krizi ihtimalini yüzde 90 oranında azalıyor; baş ağrısına iyi geliyor. Stres gibi rahatsızlıkları gideriyor, yüksek tansiyona iyi geliyor; kanda bulunan yüksek yağ oranını düşürüyor gibi birçok yararı var. Bazı olumsuzluklardan dolayı, Kızılay kan ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelince, vatandaşlar kendi hastalarının kan ihtiyacını karşılayabilmek için, kan verebilecek insan arıyor. Eşine dostuna kan grubunu sorup kan arıyor. İlçe ve il dışından kan grubu tutan kişi aramak zorunda kalıyorlar. Örneğin İzmir’de bir hastası olan, bazen kan verecek kişileri İzmir’e götürmek zorunda kalıyor. Kendi imkanlarıyla kan verebilecek kişiyi bulmakta zorlanıyor. Bulsa bile yine Kızılay’a gelip kan vermek zorunda kalıyor. Bu olumsuzlukları hep birlikte aşacağız, ‘Her şeyin başı sağlık’ sloganıyla herkesi kan vermeye davet ediyorum.”

  • Koyun borcu tartışması

    Koyun borcu tartışması

    Adana’da Kurban Bayramı’nda borca iki koyun alıp ödemeyen bir kişi, parasını isteyen şahsı silahla vurarak yaraladı. Şüpheli yakalanıp tutuklandı. Olay, 22 Temmuz günü saat 13.00 sıralarında Çukurova ilçesi Şambayadı Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, hayvancılık yapan Basri Algın (49), Kurban Bayramı’nda çiftçi Şahin Gök’e (51) veresiye 2 koyun verdi.

    Gök, tarlasındaki buğdayı hasat ettikten sonra 13 bin lira borcunu ödeyeceğini söyledi. Gök, geçen zamana rağmen ödeme yapmayınca Algın telefonla arayıp, parasını istedi. Gök, ödeme yapacağını söyleyip Algın’ı mahalledeki boş bir arsaya çağırdı. İkili arasında çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüşünce Gök, belindeki tabancayı çıkarıp, Algın’ı sırt ve boynundan vurup, kaçtı.

    Silah seslerini duyan mahallelinin ihbarıyla adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi yapılan Algın, ambulansla Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Cinayet Büro Amirliği ekipleri, şüpheliyi saklandığı adrese yapılan baskında yakaladı. Emniyete götürülen Gök, ifadesinde, “Bu yıl zarar ettiğimi söyledim. Bana saldırdı, kendimi korumak için ateş ettim” savunması yaptı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Şahin Gök, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hastanedeki tedavisi süren Algın’ın ise hayati tehlikesinin sürdüğü öğrenildi.

  • İnegöl’de kan donduran cinayet

    İnegöl’de kan donduran cinayet

    Olay, 12 Temmuz günü saat 17.30 sıralarında,Bursa-Ankara yolu İnegöl ilçesi Mezit Mahallesi mevkisindeki derede meydana geldi. Aracıyla Bursa’dan Konya’ya giden Mehmet Ali Han, Mezit Deresi kıyısında mola verdi. Serinlemek için dere yatağına inen Han, derenin kenarında yarı çıplak halde hareketsiz yatan kadını gördü. Han’ın ihbarıyla bölgeye jandarma, polis, sağlık, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. Sağlık ekibi kadının öldüğünü belirledi.

    Savcılık ve olay yeri incelemelerinin ardından kat’i ölüm sebebinin belirlenmesi için Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırılan kadının,Semra Elmasolduğu tespit edildi. Adli tıp kurumunda yapılan ön otopside, cesedin üzerinde herhangi bir darp, kesici veya ateşli silah yarasına rastlanmadığı öğrenildi.

    Eşinden ayrıldıktan sonra Balıkesir’in Altıeylül Mahallesi’nde tek başına yaşadığı öğrenilen Elmas’ın cenazesi, otopsi işlemlerinin ardından toprağa verileceği Balıkesir’e götürülmek üzere yakınlarına teslim edilerek defnedilmişti.

    Sorguda sustu

    Bursa Jandarma komutanlığı ekiplerinin yoğun çalışması sonucu cinayet şüphelisi Arif Ç.(51) Bursa’da yakalanarak gözaltına alındı. Dere yatağında bulunan kadının boğarak öldürdüğü belirlendi. Sorguda suskunluğunu koruyan şüpheli, 24 saat süren sorgulamanın ardından Adliyeye sevk edildi. şüpheli, Adliyeye çıkarılırken basın mensuplarının sorusuna da yanıt vermedi.

    Şüpheli mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Yaşama sevinciyle kan kanserini yendi

    Yaşama sevinciyle kan kanserini yendi

    Hayata 92 yıl önce gözlerini açan Sadakat Belkıs Yılmaz, 3 sene önce dişeti kanaması, halsizlik, ateş ve zayıflama gibi belirtiler yaşamaya başladı. Yaşadığı rahatsızlıklar sonucu Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan’a başvuran Yılmaz’a yapılan tetkikler sonucu AML tanısı konuldu. Ancak tedavi sürecinde hastanın yakını ile görüş birliğine varılarak, kanser olduğu bilgisi kendisine verilmedi. Yaşı itibarıyla kemoterapi tedavisi uygulanamayan Yılmaz’a akıllı ilaç tedavisi uygulandı. Koru Ankara Hastanesi Hematoloji Kliniğinden Prof. Dr. Osman İlhan tarafından uygulanan akıllı ilaç tedavisi sayesinde kan değerleri normale dönen ve hastalığı yenen Yılmaz, hastalık sürecini İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.

    “Hastalıkla hiç alakam yok, hala o anda bile yaşamak istiyordum”

    Sadakat Belkıs Yılmaz, 3 sene önce kızının ve damadının kendisinde bir gariplik hissettiğini söyleyerek, “Hastalıkla hiç alakam yok, hala o anda bile yaşamak istiyordum. Kızıma gezelim diyordum. Kızım da ‘Anne nereye gideceğiz? Niye böyle yapıyorsun? diyordu. Ayaktaydım. Ne bir başım döndü, ne bir vücudumda değişiklik olmadı ama kızım ve damadım çok meraklı. Damadım ‘Hemen anneni doktora götürelim’ dedi. Üç tane hastane dolaştım. Sabahı bekleyelim, bir doktor bulalım diye gece evde yattım. Damadım hemen Prof. Dr. Osman İlhan Bey’i buldu. Derhal biz ona gittik ve başvurduk” dedi.

    “Hayat bu, boş ver ne olacak dedim”

    Tedavi sürecini rahat atlattığını belirten Yılmaz, “Hiçbir şeyim yok, yani hala hasta değilmişim gibi bir halim vardı. Tedavi sürecini hiç fark etmedim. Biraz benim ilaca karşı merakım yok, yutmam öyle fazla. Bir aspirin dahi alsam beni etkiliyor, hemen farkını görüyorum. İyiyim, hala öyle severek de alıyorum. Hocam vitamin tavsiye etti, onu her gün alıyorum. Kanser olduğum aklıma bile gelmedi. ‘Hayat bu, boş ver ne olacak’ dedim” ifadelerini kullandı.
    Hastalığı atlatan Yılmaz, kontrollerinin hala devam ettiğini belirtti. Yılmaz, müzik dinlemeyi ve eğlenmeyi çok sevdiğini ve hiç kaçırmadığını da sözlerine ekledi.

    “Eşime bu sabah ‘Allah ömür versin de 2-3 sene daha yaşayayım’ dedim”

    Dünyaya 2 Temmuz 1932’de geldiğini ve şu anda 92 yaşında olduğunu dile getiren Yılmaz, “Yaşamak istiyorum, eğlence yerlerine gidiyorum. Eşim var, o da 18 Temmuz’da 94 yaşına girdi. Onun yaş gününü kutladık. ‘Ne güzel hayat dolu, hayata bak’ dedim. Hayattan çok zevk alıyorum. El işi yapıyorum, okumayı seviyorum. Yeri geliyor Kur-an-ı Kerim’i okuyorum, yeri geliyor kitap okuyorum. Haftada bir gazetemi alıyorum, o bana yetiyor. Yani hayata bağlıyım. Hatta eşime de bu sabah ‘Allah ömür versin de 2-3 sene daha yaşayayım’ dedim. O da ‘Sen yaşarsın, seviyorsun’ diyor” diye konuştu.

    “6 ayı geçtikten sonra normale döndü, ayaklandı”

    Tedavi sürecinde ilk 6 ay boyunca sürekli hastaneye gidip geldiklerini belirten kızı Aysel Erduygun, “O ara bulantıları başladı. Artık ilaçlardan mı bilemiyorum ama tedavi şekli de ağır geldi. Tabii onları atlattık. Nasıl besleyeyim, nasıl bakayım, ne yapayım diye Osman hocaya danıştım. Çünkü ben ilk defa kanda böyle hastalıklar olduğunu duydum ve yaşadım. 6 ayı geçtikten sonra normale döndü, ayaklandı. Ondan sonra normal bir sürece girdik. Tabii ki biz hiç aksatmadık. Bize ne söylenirse yaptık. Gelin dedi, biz orada olduk. Ben daha çok ona bağlıyorum. Çünkü yol çizildi bize, o yoldan yürümek zorundaydık. Şu an çok mutluyum” ifadelerini kullandı.

    “Hastamız yurt dışından getirilen ilaca herhangi bir ücret ödemeden en iyi tedaviye kavuşmuş oldu”

    Koru Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan ise Yılmaz’ın kendisine 3 yıl önce halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, kanama ve ateş gibi belirtilerle başvurduğunu söyleyerek, “Hastaneye kabul edip incelediğimizde maalesef teşhiste sıkıntı olan akut miyeloid lösemi (AML) adını verdiğimiz kan kanseri teşhisini koyduk. Maalesef bunun kemoterapi dışında tedavisi yoktu. Hastamızın yaşlı olması ve genel durum bozukluğu sebebiyle kemoterapi alması da mümkün değildi. Şansımız vardı ki Amerika Birleşik Devletleri’nde ruhsatlı bir ilaç olduğunu biliyorduk. Bu akıllı ilaç, ağızdan alınan bir ilaç. Bu ilacın bu hastaya iyi geleceğini düşünüyorduk. Yine aynı zamanda cilt altından kullanılan akıllı bir ilacımız var. Bu iki tedaviyi yaparak hastada faydalı olabileceğimizi düşündük. Bunun için de Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduk. Hastamızın durumu budur; kemoterapi alamaz, akıllı ilaç tedavisinden fayda görür. Dosyamız incelendi ve olumlu sonuç aldık. Sonuçta hastamız herhangi bir ücret ödemeden en iyi tedaviye kavuşmuş oldu” dedi.

    “Şu anda sağlıklı bir birey kadar kanları güzel ve sonuç çok iyi”

    İlk 4 ayın çok riskli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Osman İlhan, “Hasta, hastanın kızı, damadı ve benim arkadaşlarımın iş birliği ile başarıyı sağladık. Cidden 4 ay sonra da yaptığımız kemik iliği testlerinde hastalığın tamamen kaybolduğunu gördük. Yalnız AML hastalığının tedavisi sürekli olması lazım. Bu hastalığın tedavisi de kök hücre nakli ama hastamızın yaşı ve genel durum bozukluğundan dolayı yapmayı düşünmedik. Şu anda hastamız günlük tedavisini yapıyor ve herhangi bir sorunu yok. Günlük yaşantısını yaşıyor, her türlü imkanı var. Herhangi bir diyeti, herhangi bir engel bir durum yoktur. Şu anda sağlıklı bir birey kadar kanları güzel ve sonuç çok iyi” ifadelerine yer verdi.

  • 92 yaşında kan kanserini yendi

    92 yaşında kan kanserini yendi

    Dişeti kanaması, halsizlik, ateş ve zayıflama gibi şikayetlerle hastaneye başvurduğunda akut miyeloid lösemi (AML) tanısı konulan 92 yaşındaki Sadakat Belkıs Yılmaz, içindeki yaşama sevinciyle kan kanseri hastalığını yendi.
    Hayata 92 yıl önce gözlerini açan Sadakat Belkıs Yılmaz, 3 sene önce dişeti kanaması, halsizlik, ateş ve zayıflama gibi belirtiler yaşamaya başladı.

    Yaşadığı rahatsızlıklar sonucu Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan’a başvuran Yılmaz’a yapılan tetkikler sonucu AML tanısı konuldu. Ancak tedavi sürecinde hastanın yakını ile görüş birliğine varılarak, kanser olduğu bilgisi kendisine verilmedi. Yaşı itibarıyla kemoterapi tedavisi uygulanamayan Yılmaz’a akıllı ilaç tedavisi uygulandı. Koru Ankara Hastanesi Hematoloji Kliniğinden Prof. Dr. Osman İlhan tarafından uygulanan akıllı ilaç tedavisi sayesinde kan değerleri normale dönen ve hastalığı yenen Yılmaz, hastalık sürecini İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.

    “Hastalıkla hiç alakam yok, hala o anda bile yaşamak istiyordum”
    Sadakat Belkıs Yılmaz, 3 sene önce kızının ve damadının kendisinde bir gariplik hissettiğini söyleyerek, “Hastalıkla hiç alakam yok, hala o anda bile yaşamak istiyordum. Kızıma gezelim diyordum. Kızım da ‘Anne nereye gideceğiz? Niye böyle yapıyorsun? diyordu. Ayaktaydım. Ne bir başım döndü, ne bir vücudumda değişiklik olmadı ama kızım ve damadım çok meraklı. Damadım ‘Hemen anneni doktora götürelim’ dedi. Üç tane hastane dolaştım. Sabahı bekleyelim, bir doktor bulalım diye gece evde yattım. Damadım hemen Prof. Dr. Osman İlhan Bey’i buldu. Derhal biz ona gittik ve başvurduk” dedi.

    “Hayat bu, boş ver ne olacak dedim”
    Tedavi sürecini rahat atlattığını belirten Yılmaz, “Hiçbir şeyim yok, yani hala hasta değilmişim gibi bir halim vardı. Tedavi sürecini hiç fark etmedim. Biraz benim ilaca karşı merakım yok, yutmam öyle fazla. Bir aspirin dahi alsam beni etkiliyor, hemen farkını görüyorum. İyiyim, hala öyle severek de alıyorum.

    Hocam vitamin tavsiye etti, onu her gün alıyorum. Kanser olduğum aklıma bile gelmedi. ‘Hayat bu, boş ver ne olacak’ dedim” ifadelerini kullandı.
    Hastalığı atlatan Yılmaz, kontrollerinin hala devam ettiğini belirtti. Yılmaz, müzik dinlemeyi ve eğlenmeyi çok sevdiğini ve hiç kaçırmadığını da sözlerine ekledi.

    “Eşime bu sabah ‘Allah ömür versin de 2-3 sene daha yaşayayım’ dedim”
    Dünyaya 2 Temmuz 1932’de geldiğini ve şu anda 92 yaşında olduğunu dile getiren Yılmaz, “Yaşamak istiyorum, eğlence yerlerine gidiyorum. Eşim var, o da 18 Temmuz’da 94 yaşına girdi. Onun yaş gününü kutladık. ‘Ne güzel hayat dolu, hayata bak’ dedim.

    Hayattan çok zevk alıyorum. El işi yapıyorum, okumayı seviyorum. Yeri geliyor Kur-an-ı Kerim’i okuyorum, yeri geliyor kitap okuyorum. Haftada bir gazetemi alıyorum, o bana yetiyor. Yani hayata bağlıyım. Hatta eşime de bu sabah ‘Allah ömür versin de 2-3 sene daha yaşayayım’ dedim. O da ‘Sen yaşarsın, seviyorsun’ diyor” diye konuştu.

    “6 ayı geçtikten sonra normale döndü, ayaklandı”
    Tedavi sürecinde ilk 6 ay boyunca sürekli hastaneye gidip geldiklerini belirten kızı Aysel Erduygun, “O ara bulantıları başladı. Artık ilaçlardan mı bilemiyorum ama tedavi şekli de ağır geldi. Tabii onları atlattık. Nasıl besleyeyim, nasıl bakayım, ne yapayım diye Osman hocaya danıştım.

    Çünkü ben ilk defa kanda böyle hastalıklar olduğunu duydum ve yaşadım. 6 ayı geçtikten sonra normale döndü, ayaklandı. Ondan sonra normal bir sürece girdik. Tabii ki biz hiç aksatmadık. Bize ne söylenirse yaptık. Gelin dedi, biz orada olduk. Ben daha çok ona bağlıyorum. Çünkü yol çizildi bize, o yoldan yürümek zorundaydık. Şu an çok mutluyum” ifadelerini kullandı.

    “Hastamız yurt dışından getirilen ilaca herhangi bir ücret ödemeden en iyi tedaviye kavuşmuş oldu”
    Koru Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Osman İlhan ise Yılmaz’ın kendisine 3 yıl önce halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, kanama ve ateş gibi belirtilerle başvurduğunu söyleyerek, “Hastaneye kabul edip incelediğimizde maalesef teşhiste sıkıntı olan akut miyeloid lösemi (AML) adını verdiğimiz kan kanseri teşhisini koyduk. Maalesef bunun kemoterapi dışında tedavisi yoktu.

    Hastamızın yaşlı olması ve genel durum bozukluğu sebebiyle kemoterapi alması da mümkün değildi. Şansımız vardı ki Amerika Birleşik Devletleri’nde ruhsatlı bir ilaç olduğunu biliyorduk. Bu akıllı ilaç, ağızdan alınan bir ilaç. Bu ilacın bu hastaya iyi geleceğini düşünüyorduk. Yine aynı zamanda cilt altından kullanılan akıllı bir ilacımız var.

    Bu iki tedaviyi yaparak hastada faydalı olabileceğimizi düşündük. Bunun için de Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduk. Hastamızın durumu budur; kemoterapi alamaz, akıllı ilaç tedavisinden fayda görür. Dosyamız incelendi ve olumlu sonuç aldık. Sonuçta hastamız herhangi bir ücret ödemeden en iyi tedaviye kavuşmuş oldu” dedi.

    “Şu anda sağlıklı bir birey kadar kanları güzel ve sonuç çok iyi”
    İlk 4 ayın çok riskli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Osman İlhan, “Hasta, hastanın kızı, damadı ve benim arkadaşlarımın iş birliği ile başarıyı sağladık. Cidden 4 ay sonra da yaptığımız kemik iliği testlerinde hastalığın tamamen kaybolduğunu gördük. Yalnız AML hastalığının tedavisi sürekli olması lazım.

    Bu hastalığın tedavisi de kök hücre nakli ama hastamızın yaşı ve genel durum bozukluğundan dolayı yapmayı düşünmedik. Şu anda hastamız günlük tedavisini yapıyor ve herhangi bir sorunu yok. Günlük yaşantısını yaşıyor, her türlü imkanı var. Herhangi bir diyeti, herhangi bir engel bir durum yoktur. Şu anda sağlıklı bir birey kadar kanları güzel ve sonuç çok iyi” ifadelerine yer verdi.

     

  • Sıcak havada burun kanaması

    Sıcak havada burun kanaması

    Yaz mevsiminde burun kanamaları vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bunun altında ise genellikle sıcak ve kuru havanın burnun mukus tabakasını kurutması ve bunun sonucunda kılcal damarların tahriş olması geliyor. Ancak bazen “Aşırı sıcaklardandır” denilerek önemsenmeyen burun kanamalarının altında ciddi hastalıkların da yatabildiği bildirildi.

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Arslanhan, burun kanamalarının yüzde 90’ının hafif seyirli olup genellikle kendiliğinden geçtiğini ancak yaklaşık yüzde 10’unun ise tansiyon yükselmesi gibi ciddi sorunların habercisi olabileceğine dikkat çekerek önemli bilgiler verdi.

    Kanamanın nedenleri değişiyor

    Dr. Arslanhan, “Mukoza adı verilen ve burun boşluğunun iç yüzeyini kaplayan tabaka damar yönünden zengindir ve yüzeye yakın olduğundan dış ortamla teması fazladır. Burnumuz bu yüzden bazen kolayca kanayabilir. Başlıca burun kanaması nedenleri arasında, burun travması, burun içerisine parmak veya yabancı cisim sokulması, yüksek basınçlı burun spreylerinin kullanımı, mukoza içi kuruluklar, kronik sinüzit, alerjik rinit ile kan hastalıkları, kafa içi tümörler ve hipertansiyondur” ifadelerini kullandı.

    Yaz aylarında hipertansiyon hastalarının uzun süre sıcağa maruz kalmaları sonucu tansiyonlarının yükselme eğilimine girebildiğini anlatan Dr. Arslanhan, “Hipertansiyona bağlı burun kanamalarında kanama öncesinde sıklıkla baş ağrısı gelişir ve ensede zonklama hissedilir. Vücut, yüksek kan basıncını tolere edemezse beyin damarlarındaki basıncı düşürmek için burundaki kılcal damarlar çatlar. Bu durum vücudun ürettiği geçici bir çözümdür. Bu nedenle kan basıncının zaman kaybetmeksizin uygun tedaviler ile düşürülmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

    Klimalar ortam havasını kurutuyor

    Sıcaktan korunmak için klimaların kullanılması sonucunda solunan havanın kuruması, burun mukozasında da kurumaya ve dolayısı ile damarlarda çatlaması sonucu kanamaya sebep olabilir” diyerek sözlerini sürdüren Dr. Arslanhan, böyle bir olay yaşanmaması için klima kullanılan odada pencerelerin bir miktar açılarak ortam havasının nemlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

    Burun kanamasından korunmak için kuruluk hissedildiğinde burun mukozasını nemlendiren damlaların kullanılabileceğini ve bol miktarda sıvı tüketilmesini öneren Arslanhan, “Ayrıca burun temizleme sırasında kuvvetli sümkürme hareketinden kaçınmak gerekir. Bunun yanı sıra özellikle hipertansiyon hastalarının havanın çok sıcak olduğu günlerde mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamaları uygun olur” şeklinde konuştu.

    Burun kanamasında yapılması gerekenlere dikkat

    Burun kanamalarının ‘ön burun kanaması’ ve ‘arka burun kanaması’ olarak ikiye ayrıldığını belirten Dr. Arslanhan, “Burnu besleyen damarların burun deliğine yaklaşık 1 santim uzakta olması sebebiyle, travma, cisim veya parmak sokulması gibi lokal nedenlerle oluşan kanamalar ön burun kanamaları olarak tanımlanır ve tedavisi genellikle basit müdahaleler ile gerçekleştirilir” diyerek böyle bir durumda yapılması gerekenleri sıraladı.
    Arslanhan,”Kanaması olan hastayı dik bir şekilde oturtun ve sakinleştirin. Hastanın başını hafifçe öne eğerek kanın yutularak mideye gitmesini engelleyin.Tampon yapmak için herhangi bir maddeyi (pamuk, gazlı bez vb.) burnun içine sokmayın. Burun kanatlarını baş ve işaret parmaklarınızla 5 dakika süre ile sıkın. Kanamasının devam etmesi veya kanın ağızdan gelmesi halinde zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurun” önerisinde bulundu.