Etiket: kanser

  • 94 yaşında kanseri yendi

    94 yaşında kanseri yendi

    Yeşilyurt ilçesinde yaşayan 5 çocuk babası 94 yaşındaki Mehmet Yüksek’e bir buçuk yıl önce rahatsızlığı nedeniyle başvurduğu Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kolon kanseri tanısı kondu. Tanı sonrası hızlıca tedavisine başlanan yaşlı adam başarılı bir operasyon geçirirken, daha sonra operasyona bağlı oluşan fıtık oluştu. Yeniden tedavi altına alınan Yüksek geçirdiği son operasyonla tamamen sağlığına kavuşarak taburcu edildi. Tedavi sürecinin ardından taburcu edilen Mehmet Yüksek evine döneceği için sevinçli olduğunu kaydederek, süreç içerisinde kendine yardımcı olan tüm hastane çalışanları ile doktorlara teşekkür etti. Mehmet Yüksek’in operasyonlarını gerçekleştiren Cerrahi Onkoloji Uzmanı Mehmet Onur Gül ise Yüksek’in tedavi sürecine dair bilgiler paylaşarak, Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 65 yaş üstü hastaların ameliyatlarının gerçekleştirildiğini belirtti.
    Gül, 65 yaş üstü hastaların kanserden korkmaması gerektiğini aktararak erken tanının önemine vurgu yaptı.

  • Kansere karşı erken tanının “anahtarı

    Kansere karşı erken tanının “anahtarı

    Check-up Uzmanı Dr. İlyas Türköz, düzenli yapılan sağlık kontrollerinin önemi hakkında açıklamalarda bulundu. Check-up’un tanımını yapan Dr. Türköz, “Check-up, sağlık durumunuzu belirlemek ve potansiyel riskleri tespit etmek için yapılan kapsamlı bir sağlık değerlendirmesidir. Profesyonel ekip tarafından gerçekleştirilen check-up programları, hastalara sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri konusunda rehberlik etmektedir. Erken teşhis, sağlığınızı korumanın en önemli yoludur. Check-up, potansiyel sağlık sorunlarını tespit etmek ve önlem almak için kritik bir fırsattır. Sağlık uzmanlarımız, sizin için en uygun check-up programını belirleyerek sağlığınızı en üst düzeyde tutmanıza yardımcı olacaktır” diye konuştu.

    Check-up’ta neler yapılır

    Uygulanabilecek check-up hizmetlerinden bazılarını sıralayan Dr. Türköz, “Fiziksel muayene, laboratuvar testleri (Kan, idrar, gaita vb.), görüntüleme testleri (Ultrason, MR, X-Ray vb.), kalp ve damar sağlığı değerlendirmesi, kanser tarama testleri, metabolik ve hormonal değerlendirme için önemlidir. Kanser hala kesin tedavisi olan bir hastalık değil. Bu konudaki en etkili tedavi henüz başka bir yere yayılmadan kanserin başladığını anlayabilmek. Check-up’ta bu konudaki örnekleri gördükçe ne kadar önemli bir iş yapıldığını daha iyi anlıyoruz. Hiçbir şikayeti olmayan bazı hastalarımıza, basit akciğer grafisi ile akciğer kanseri teşhisi koyarak, sadece ameliyat ile tam tedavi sağlayabildik. Yine bazı hastalarda, karın ultrasonografisinde tespit ettiğimiz böbrek kitlelerinden böbrek kanseri çıkanlar oldu. Hastaların bazılarında sadece hafif bir yan ağrısı varken bazılarında hiçbir şikayet yoktu. Meme ultrasonunda meme kanserleri, tiroid ultrasonunda tiroid kanserleri gibi birçok kanser tetkiki ile kansere karşı erken tanı ve etkin tedavide check-up gerçekten çok etkilidir” şeklinde konuştu.

    “Check-up’ın belki de en önemli faydası, kişinin hayatını yaşarken fark etmediği ya da fark edip ciddiye almadığı problemlerdir”

    “Kalbi besleyen damarların tıkanması sonucu geçirilen kalp krizi ani ölümlerin en sık sebebidir” diyen Dr. Türköz,, “Check-up’ta buna yönelik tetkikler sayesinde bazı hastalarımızı koroner damar darlığı şüphesi ile anjiyografiye aldık ve tıkanmak üzere olan damarları tespit ederek açılmasını sağladık. Bu hastalar birkaç ay içinde kalp krizi geçirebilirdi. Check-up’ın belki de en önemli faydası, kişinin hayatını yaşarken fark etmediği ya da fark edip ciddiye almadığı problemlerdir. Buna bir örnek vermek gerekirse, bir hastamızda düzenli egzersiz yaptığı ve dengeli beslendiği halde, karaciğerinde yağlanma ve kan trigliserit düzeyleri ile şeker metabolizma düzeylerinde bozulmalar tespit etmiştik. Bu problemin nereden kaynaklandığını araştırınca hastamızın daha da sağlıklı olmak için her sabah 2-3 portakalın suyunu içtiğini öğrendik. Taze ve organik olarak vitamin almaya çalışan hastamızın beraberinde aldığı yüksek şeker miktarından haberi yoktu. Bunu fark ederek check-up bünyesinde bulunan diyetisyen muayenesi ile beslenmesini sağlıklı şekilde düzenleyerek hastamızın ileride şeker hastalığı ve damar tıkanıklığı yaşama riskini ciddi olarak düşürdük” ifadelerini kullandı.

    “Erken dönemde tedaviye başlamasını sağlıyoruz”

    Check-up’ın öneminden bahseden Dr. İlyas Türköz, “Check-up’ta bazı genetik sebeplerle ya da beslenme hataları ile fark ettiğimiz vitamin ve mineral eksikliklerini düzeltmek için yapılması gerekenleri anlatarak hastalarımızın ileride yaşayacağı hastalıkların önüne geçmiş oluyoruz. Mesela, bir hastamızın B12 vitamini emilimi bozuktu. Daha önce B12 eksikliği tespit edilmiş ancak reçete edilen ilacı bitince kullanmayı bırakmıştı. Emilim eksikliği olduğunda hastanın B12 vitamini düzenli olarak kullanması gerektiğini anlattık ve hastanın B12 eksikliğine bağlı ölümcül bir kansızlık ve daha bir çok problem yaşamasının önüne geçmiş olduk. Hastalarımızın muhtemel bir böbrek, karaciğer, kalp, tiroit ve benzeri organlarında yetmezlik veya bir hastalık olduğunda tetkiklerden bunu anlayabiliyor ve tedavisi için planlama yaparak erken dönemde tedaviye başlamasını sağlıyoruz. Hastalarımızın eskiden beri devam eden ya da yeni başlayan şikayetleri ile ilgili yaptığımız danışmanlık ile birçok durumda hastamıza vakit kazancı sağlıyoruz. Hastamıza fizik muayene yaparak ve en önemlisi de hastayı dinlemeye vakit ayırarak kişinin muhtemel hastalıkları hakkında bilgilendirme de bulunuyor. Bazen check-upta tedavisini düzenliyor bazen de gerekli bölüme yönlendirmesini yapıyoruz” dedi.

  • Uzmanından kanser taraması uyarısı

    Uzmanından kanser taraması uyarısı

    Kanser hastalığına dikkat çekmek için açıklamalarda bulunan Manisa Şehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Hekimi Doç. Dr. Engin Kut, “1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’dır. Bu vesileyle farkındalık oluşturmak için şunları belirtmek istiyorum. Kanser büyük oranda çevresel faktörler, beslenme ve yaşam tarzına bağlıdır. Bunların hepsi değiştirilebilir nedenlerdir. Bu nedenle sigara ve alkolden uzak duralım. Yeterli ve dengeli beslenelim. Düzenli fiziksel aktivite yapalım. Güneşin zararlı ışınlarına uzun süre maruz kalmaktan kendimizi koruyalım. Yine kanser erken teşhis edildiği sürece tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle yılda bir cilt muayenesini, 40 yaşından itibaren kadın hastalarımıza meme taramasını, 50 yaşından itibaren ise herkese kolorektal kanser açısından bağırsak kanseri taramasını önermekteyiz. Bazen bir gün bile çok şey değiştirir. Bu nedenle kansere değil hayata şans verelim.” dedi.

  • Kanseri yenen sanatçıdan hastanede konser

    Kanseri yenen sanatçıdan hastanede konser

    Yumurtalık kanserini atlatan Antalya Devlet Senfoni Orkestrası keman sanatçısı Melike Demirel, 8 Mayıs Yumurtalık Kanseri Farkındalık Günü’nde sanatçı arkadaşlarıyla, Memorial Antalya Hastanesi Kemoterapi ve Sanat Merkezi’nde kanser hastalarına moral vermek amacıyla farkındalık günü konseri düzenledi.

    “Annem, yumurtalık kanserinden vefat etti”
    2021 yılı Ağustos ayında yumurtalık kanseri teşhisi konulan Melike Demirel, annesini de yumurtalık kanseri nedeniyle kaybettiğini aktardı. Demirel, şu sözlere yer verdi:

    “Annemi kanserden kaybettim, kanseri üç kez tekrarlamıştı ve son olarak yumurtalık kanserinden vefat etti. Dolayısıyla bunun bilincindeydim ve düzenli kontrollerimi yaptırıyordum. Bir kontrolüm sonrasında çıktı maalesef, kontrollerimi yaptırmış olmama rağmen bir müddet sonra kendini gösterdi. Karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve iştahsızlık gibi şikayetlerim vardı, bir iki ay kadar bu şikayetleri çekmiştim. Daha sonra doktora başvurup, kadın hastalıkları muayenesi yaptırdığımda teşhis kondu, sağ yumurtalığımı kaplayan büyük bir tümör tespit edildi ve hemen acil bir şekilde yayılımı önlemek adına ameliyata alındım.”

    “Kemoterapi, zorlu bir süreç”
    Annesinden dolayı yabancı olmadığı kanser hastalığına yakalanması nedeniyle çok etkilendiğini ifade eden Melike Demirel, gerekli tetkikler yapıldıktan sonra yayılım olmadığı için hemen ameliyata alındığını açıkladı.
    Demirel, ameliyatın ardından devam eden kemoterapi sürecinin de kendisini çok zorladığını şu şekilde dile getirdi:
    “Teşhis konduktan sonra gerekli kan tahlilleri, MR çekimleri gibi tetkikler yapıldıktan sonra yayılım olmadığı tespit edildi ve acil bir şekilde ameliyata alındım. Sağ yumurtalığım tümörle birlikte temizlendi ve akabinde benim için kemoterapi süreci başlamış oldu. Kemoterapi de son derece zor bir süreçti. Dört kür kemoterapi aldım, yatarak alıyordum. Çünkü, beş gün aralıksız bir şekilde devamlı alıyordum. Son derece yorgun geçen, vücut direncinin çok düştüğü, mikroplara çok açık olunan bir süreç. Aslında en can sıkıcı yanlarından biri saçlarınızı kaybetmeniz oluyor, gerçekten kadınlar için yıkıcı bir şey. Benim için de çok zor bir durum oldu, onun haricinde ne yazık ki cildimde bir takım lekelenmeler söz konusu oldu. Çünkü, kemoterapi sırasında hücreler kendini yenileyemiyor maalesef. Bir alerjik reaksiyon geçirmiştim, cildime müdahalede bulunmuştum ve izleri kaldı. Kesinlikle böyle bir tedavi sırasında cilde müdahale edilmemesi gerekiyor, o da bana bir tecrübe olmuş oldu.”

    Kanseri yenen sanatçıdan hastanede konser

    Tedaviden bir buçuk yıl sonra eski haline döndü
    Melike Demirel, tıbbi onkoloji tedavisini yapan Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’ın tedavi sonlandıktan sonra bir buçuk yıl içinde eski hayata dönebileceğini söylediğini ve vücudunun toparlanmasının da Özdoğan’ın söylediği şekilde gerçekleştiğini aktardı. Demirel, “Doktorum Mustafa Özdoğan Bey, tedavi bittikten bir bir buçuk yıl kadar sonra tamamen eski hayatına dönebileceğimi söylemişti. Kemoterapiye bu bilinçle başlamıştım. Çünkü ilaç bitti, her şey bitti gibi bir şey maalesef söz konusu olmuyor. Vücut ilaç bittikten sonra kendini toparlamaya çalışıyor” diye konuştu.

    Doktorunun önerisiyle yumurtalıklarını dondurdu
    Ameliyat olduktan sonra doktorunun önerisi üzerine yumurtalığını dondurduğunu açıklayan Melike Demirel, genç yaşta yumurtalık kanserine yakalanan tüm kadınlara önerilerde bulundu. Demirel, “Ameliyat ve kemoterapi arasında bir süreçte doktorumun da yönlendirmesiyle yumurta dondurma işlemim söz konusu oldu, doğum yapma yaşı kadınların bayağı bir ileri yaşlara doğru ilerledi. Tek yumurtalığım alındığı için tek yumurtalığım kaldığından dolayı ve kemoterapi de yumurtalık da kalan yumurtalığıma zarar vereceği için, doktorum böyle bir yönlendirme yaptı. Yumurta dondurma işlemi gerçekleştirdim, bunu da genç hanımlara tavsiye olarak söyleyebilirim” dedi.

    Kanser hastalarına moral verdi
    Yumurtalık Kanseri Farkındalık Günü’nde tüm kadınların muayenelerini yaptırmaları için çağrıda bulunmak amacıyla konser düzenlediklerini belirten Demirel, kısa bir süre önce kendisinin de kanser hastaları arasında yer aldığını ve hazırladıkları dinletiyle kanser hastalarına moral vermeyi amaçladıklarını söyledi. Sanatçı arkadaşları Çağla Bilgin ve Akça Bilgin ile Memorial Antalya Hastanesi Kemoterapi ve Sanat Merkezi’nde konser veren Demirel, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

    “Kimse kendine kanser vakasını konduramıyor ama her zaman risk altında olduğumuz bir hastalık. Dolayısıyla, muayenelerini yaptırmaları konusunda farkındalık gününde bir konser gerçekleştirmek istedim. Çünkü, ben de bu buralarda tedavi almış olduğum için, sanatın herhangi bir yanının iyileştirici gücünü bildiğimiz için, benim de geçmiş geçirmiş olduğum bir hastalık olması nedeniyle böyle bir farkındalık konseri yapmak istedik.”

    “Yumurtalık kanserinin doğasını öğrendik”
    Keman sanatçısı Melike Demirel’in tedavisini gerçekleştiren Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Demirel ise Demirel’in farkındalık gününde konser verme talebini mutlulukla karşıladıklarını ifade etti. Özdoğan, Demirel’in hastaneyi evi gibi görmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, yumurtalık kanseri tedavisindeki gelişmeleri paylaştı.
    Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, şu ifadelere yer verdi:

    “Bugün için umutsuz bir cümle etmek doğru değil Yumurtalık kanseri için de tüm kanserlerde olduğu gibi çok önemli gelişmeler var. Tabii ki bu hastalıktan da yaşamını kaybeden hastalarımız var ama geçmişe göre yani son 20 yıla göre kurtulan hasta sayısının oranında çok önemli artış oldu. Bir kadının, bir karın ağrısı ya da bir şikayeti olduğunda doğrudan doktora gitmesi, yıllık kadın doğum kontrollerinin yapılması bu kanserin erken tanısı için çok önemli. Erken tanı konulduğunda ne oluyor, yumurtalıklar o bölgeden ameliyatla temizleniyor. Bir de yumurtalık kanserin doğasını da öğrendik, yumurtalık kanserinin neredeyse yüzde yirmi-yirmi beşlik kısmının yani dört hastadan birinin, anneden geçen bir gene bağlı olduğunu gördük. Artık bu insanları tanıdığımızda aileyi koruyabileceğiz. Gelecekte kanser geni taşıyan bireyleri tespit edebileceğiz, belki nesilden nesle aktarılmasını önleyebileceğiz. Doğum yaparken, tüp bebek yöntemiyle yapmalarını önereceğiz. Önleme ve tedavi açısından yapacağımız çok şey var.”

  • Haluk Levent, kanserle savaşan ablası için saçlarını kazıttı

    Haluk Levent, kanserle savaşan ablası için saçlarını kazıttı

    Kurucusu olduğu Ahbap Derneği ile yaptığı yardımlarla adından söz ettiren Haluk Levent, konser maratonuna da devam ediyor. Son olarak Adana’da sahneye çıkan Levent, kanserle savaşan ablasını ağırladı.

    KARŞILIKLI GÖBEK ATTILAR

    Adana’da bu yıl 12’ncisi düzenlenen Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı’nda konser veren Haluk Levent, sahneye çıkardığı ablası Hicran Levent ile karşılıklı çiftetelli oynadı. Tedavisi devam eden ablasına destek olmak için saçlarını kazıtan Levent, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda “Ablamın beyin tümörü sonrası saçları da gitti. İkimizin de saçları kısacık. Geçen gün kemoterapiden çıkıp konserime gelmişti Adana’da. Geleneksel olmasına rağmen bir nevi düğün şarkısı olan çiftetelliyi pek sevmezdim. Meğer paylaşılınca çok güzel oluyormuş” dedi.

  • Prens William görevinin başına döndü

    Prens William görevinin başına döndü

    Ocak ayında midesinden geçirdiği ameliyat sonrası ortadan kaybolan ve durumuyla ilgili birçok iddia ortaya atılan Galler Prensesi Kate Middleton, yayınladığı videoda kanser olduğunu açıklamıştı. Prens William, eşinin hastalığını duyurmasının ardından işine geri döndü.

    KEYFİ YERİNDEYDİ

    William, Kraliyet görevleri kapsamında çevre ve topluluklarla çalışan kuruluşları ziyaret etti. Eşinin önem verdiği ziyaretler yapan William, ilk olarak ihtiyaç sahiplerine yiyecek dağıtan Surplus to Supper adlı bir hayır kurumunu gitti. William daha sonra da bir gençlik merkezini ziyaret etti. William en son, Kate’in kanserle mücadelesini açıklamasından üç gün önce Sheffield’da bir evsizlikle mücadele etkinliğinde görülmüştü. Orada, eşinin yanında olmasını ne kadar istediğine dair duygusal bir açıklama yapmıştı.

    Prens, geçen hafta oğlu Prens George ile birlikte Aston Villa’da bir futbol maçı izlemeye gitmişti. Baba-oğul, maçı izlerken birbirleriyle sohbet edip eğlenceli anlar geçirmişti.

  • Uzmanından kanser taraması uyarısı

    Uzmanından kanser taraması uyarısı

    Kanser hastalığına dikkat çekmek için açıklamalarda bulunan Manisa Şehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Hekimi Doç. Dr. Engin Kut, “1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’dır. Bu vesileyle farkındalık oluşturmak için şunları belirtmek istiyorum. Kanser büyük oranda çevresel faktörler, beslenme ve yaşam tarzına bağlıdır. Bunların hepsi değiştirilebilir nedenlerdir. Bu nedenle sigara ve alkolden uzak duralım. Yeterli ve dengeli beslenelim. Düzenli fiziksel aktivite yapalım. Güneşin zararlı ışınlarına uzun süre maruz kalmaktan kendimizi koruyalım. Yine kanser erken teşhis edildiği sürece tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle yılda bir cilt muayenesini, 40 yaşından itibaren kadın hastalarımıza meme taramasını, 50 yaşından itibaren ise herkese kolorektal kanser açısından bağırsak kanseri taramasını önermekteyiz. Bazen bir gün bile çok şey değiştirir. Bu nedenle kansere değil hayata şans verelim.” dedi.

  • “Kanser tedavisinde başarı oranı %80”

    “Kanser tedavisinde başarı oranı %80”

    Dünya Aferez Birliği tarafından, 1-7 Nisan “Ulusal Kanser Haftası” dolayısıyla basın toplantısı düzenlendi.

    Burada konuşan Dünya Aferez Birliği Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu dile getirerek, “Aslında bir sihirli bir formül yok. Formül; en önemli risk faktörlerinden alkol ile sigara ve tütün mamullerini kullanmamak. Sigara, en az yirminin üzerinde kanserin ana faktörüdür ama akciğer kanserinde en önemli risk faktörüdür. Bir diğer risk faktörü ise obezitedir. Bakıldığı zaman obezitenin toplumda önemli bir problem olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle kanseri önlemek için obeziteyi önlememiz lazım. Bunun dışında ise hareket etmek ve beslenmeye dikkat etmek gerekir” diye konuştu.

    Altuntaş, erken teşhisin hayat kurtardığına dikkati çekerek, Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Tarama Programı ve ücretsiz Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerine başvurulması gerektiği uyarısında bulundu.

    “Kanser tedavisinde başarı oranları yüzde 80’e çıktı”

    Kanser tedavisinde başarı oranının yüzde 80’lere çıktığını ifade eden Altuntaş, “Bu büyük bir rakamdır ve her geçen gün bu rakamlar iyileşmektedir. Bu nedenle hastaları umutsuzluğa sevk etmemek lazım. Kanser merkezleri, hastaneler ve özel tıp merkezlerimiz dahil olmak üzere ülkemizin kanser altyapısı son derece güçlüdür” dedi.

    Altuntaş, sağlık teknolojisinin gelişmesiyle birlikte son dönemde yapılan ilaç çalışmaları sonucu ortaya çıkan bazı ilaçlar sayesinde artık kanser hastalığının kronik hale evrildiğini kaydetti.

    “Geçen yıl 6 bin civarında kök hücre nakli var”

    Türkiye’nin kanser yönetiminde dünyanın en iyi ülkelerinden bir tanesi olduğunu belirten Altuntaş, “Kişi başı geliri 20 bin dolar ve üzerinde olan ülkelere bakıldığı zaman rakamlar milyonda 60’ın üzerinde. Kendi nüfusumuza baktığımız zaman geçen yıl biz de 6 bin civarında kök hücre nakli var. Kök hücre kategorisinde gelişmiş ülkelerin standartlarını yakalamışız. Bizim gelişmişlik düzeyimize bakıldığı zaman ise çok öndeyiz” açıklamasında bulundu.

  • “Kanser sadece sağlık sorunu değildir”

    “Kanser sadece sağlık sorunu değildir”

    ‘1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’ dolayısıyla önemli bilgilendirmelerde bulunan Saygı Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Zeki Aydın, “Kanser dünya genelinde ve Türkiye’de önemli bir halk sağlığı sorunudur ve sürekli olarak artan bir endişe kaynağıdır. Özellikle yaşlanan ve artan nüfusla birlikte kanser vakalarında da artışlar gözlenmektedir. Kansere yol açan risk faktörlerine maruz kalma sürelerinin uzamasıyla birlikte, tanı konulan kanser vakalarının sayısında artış ve tedavi maliyetlerinde yükselme beklenmektedir. Bu durum, kansere bağlı ekonomik, sosyolojik ve psikolojik yükün artmasına neden olmaktadır” dedi.

    “Önemli bir küresel sağlık sorunu”

    Kanserin sadece sağlık sorunu olmadığını kaydeden Aydın, “Aynı zamanda maddi ve manevi açıdan uzun süreli bir mücadeleyi de gerektirir. Dünya genelinde kanser vakalarının sayısı her yıl artmaktadır ve bu da önemli bir küresel sağlık sorunu oluşturmaktadır.2020 verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 19,2 milyon yeni kanser vakası tespit edilmiş ve kansere bağlı 9,9 milyon ölüm gerçekleşmiştir. Bu, kanserin dünya genelindeki ciddiyetini ve etkisini gösteren önemli bir veridir. Özellikle yaşam süresinin artmasıyla birlikte kanser vakalarının sayısının artması beklenmektedir” ifadelerini kullandı.
    “Dünya genelinde her 5 kişiden 1’inin 75 yaşına kadar kansere yakalanacağı ve her 10 kişiden 1’inin ise kanser nedeniyle hayatını kaybedeceği tahmin edilmektedir” diyen Aydın, “Ülkemizde de durum benzerdir. Kanser vakalarının artmasıyla birlikte, akciğer, meme ve kolorektal kanser gibi belirli kanser türleri ülkemizde de sıkça görülen kanser türleri arasında yer almaktadır. Bu nedenle, kanserle mücadelede erken teşhisin ve önleyici tedbirlerin önemi giderek artmaktadır” şeklinde konuştu.

    “Erken teşhisin önemi büyüktür”

    Aydın, belirli kanser türlerinde erken teşhis için düzenli tarama testlerinin yapılmasının önemini vurgulayarak, “Örneğin, meme kanseri için mamografi, rahim ağzı kanseri için HPV testi ve smear testi gibi tarama yöntemleri, erken evrede kanserin teşhisini sağlayabilir ve tedavi şansını artırabilir. Kanserle mücadelede korunma ve erken teşhisin önemi büyüktür. Erken teşhis edildiğinde birçok kanser türünde başarılı tedaviler mümkündür ve yaşam kalitesi artırılabilir” dedi.
    Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, güneş ışınlarına maruz kalırken koruyucu önlemler almak gibi koruyucu önlemlerin kanser riskini azalttığını kaydederek, bu şekilde kanserle mücadelede başarı şansının artırılabileceğini ve toplum sağlığına olumlu katkılar sağlanabileceğini belirtti.

  • 30 bin kişiye kanseri teşhisi

    30 bin kişiye kanseri teşhisi

    Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Fındıkçıoğlu, akciğer kanserinin tüm dünyada en çok ölüme yol açan kanser tipi olduğuna dikkat çekerek, “Kadınlarda en sık meme kanseri erkeklerde ise prostat kanseri görülmesine rağmen kansere bağlı ölümlerde akciğer kanseri birinciliğini sürdürmektedir. Her yıl dünyada yaklaşık 2 milyon 200 bin insan akciğer kanserine yakalanmakta ve 1 milyon 800 bin insan hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise yılda 30 bin üzerinde insanımıza akciğer kanseri teşhisi konulmaktadır. Teşhis edildiğinde ise hastaların yarısından fazlası ileri evrede olduğundan tedavisi oldukça zordur” dedi.

    “En büyük sebebi tütün ve tütün mamulleri”

    Akciğer kanserinin en büyük sebebinin tütün ve tütün mamullerinin tüketilmesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, gelişmiş toplumlarda azalan sigara alışkanlığının ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde aynı şekilde devam ettiğini; özellikle kadınların sigara içme oranındaki artışın kanser istatistiklerine de yansıdığını söyledi. Fındıkçıoğlu, akciğer kanserinden korunmak için sigara içmemek ve dumanına maruz kalmamak gerektiğini vurgulayarak radyasyon, asbest, radon gazı, ağır metaller ve hava kirliliği gibi faktörlere uzun süre maruz kalmanın da kanser riskini artırdığını sözlerine ekledi.

    “Akıllı ilaç sigara içmeyenlerde çok etkili”

    Sigara içmeyenlerde de düşük bir oranda akciğer kanseri görüldüğünü belirten Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, “Çünkü genetik ve hormonal faktörler de kanser gelişiminde rol oynamaktadır. Günümüzde, sigara içmeyen hastalarda, halk arasında akıllı ilaç denilen hedefe yönelik tedavilerin oldukça etkin olduğu gösterilmiştir. En son kanser aşısı olarak bilinen immunoterapiler, akciğer kanserinde kullanılmaya başlanmış umut vaat eden sonuçlar alınmıştır. Bunun yanında radyoterapideki gelişmeler de tedavi sürecine katkı yapmaktadır” diye konuştu.

    “Erken teşhis edilirse tedavi edilebilir”

    Akciğer kanserinin erken safhada teşhis edilirse tedavi edilebilir bir kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, bunun için cerrahi tedavilerin önemli bir yer tuttuğunu; cerrahi tedavi ile tümör dokusu tamamen temizlenebilir ise hastalıktan kurtulma şansının yüksek olduğunu ifade etti. Günümüzde hastaların kapalı cerrahi yöntemler ile kısa sürede sağlığına kavuşup, normal hayatlarına dönebildiklerine değinen Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, erken evrede tespit edilen bir tümörden akciğerin bir bölümü ve lenf bezlerinin çıkarılması yoluyla kurtulmanın mümkün olduğunu dile getirdi.
    Erken teşhis için sigara içen veya uzun süre içip bırakan kişilerin düzenli olarak takip edilmesi gerektiğine dikkat çeken Fındıkçıoğlu, “İnatçı öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi şikayetler ciddiye alınmalıdır. Akciğer filmi ve gerekirse akciğer tomografisi ile erken teşhis sağlanabilir. Sigara ve benzeri ürünlerden uzak durmak, sağlıklı beslenmek, ailede kanser öyküsü varsa belli aralıklarla takip edilmek, vücuttaki değişiklikleri ciddiye almak uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarı olabilir. Erken teşhis hayatınızı kurtaracaktır” dedi.