Etiket: kanser

  • Muhtar kansere yenik düştü

    Muhtar kansere yenik düştü

    Yukarı Hisar Mahallesi’nin 7 dönemdir muhtarlığını yapan, Manavgat’ın efsane muhtarı olarak bilinen Ali Oğuz, yakalandığı amansız hastalığa yenik düşerek hayata gözlerini yumdu. Kuruluşunun ilk yıllarında Manavgat Hisarspor futbol takımında forvet olarak görev yapan, zayıf ve hızlı olmasından dolayı ‘Sinek Ali’ lakabını alan ve yakalandığı akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitiren Ali Oğuz, Yaylaalan (Avasun) Mahallesi mezarlığında toprağa verildi.

  • Kanser türlerinin tanısı artık daha kolay

    Kanser türlerinin tanısı artık daha kolay

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nde video mediastinoskop cihazı ve sterilizasyon cihazları hizmete alındı.
    Kanser türlerinin tanısı çok daha rahat yapılabilecek
    Video mediastinoskop cihazının açılışından önce açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Yıldız “Üniversite Hastanemize yeni cihazlar kazandırmaya devam ediyoruz.

    Bu en son alınan cihazla ülkemizde ve ilimizde beyaz topraktan ötürü sıkça görülen akciğer zarı kanseri başta olmak üzere diğer kanser türlerinin tanısı çok daha rahat yapılabilecek. Geleneksel cihazlarla çok küçük bir delikten bakılarak hastalık bulguları araştırılırken kısıtlı görüş alanı nedeniyle akademisyen ve öğrenciler ameliyatları yeterince izleyemiyordu. Yeni cihazımız yirmi kat daha büyük görüntü vererek tanı koyma oranını artırıp kanama ve komplikasyon risklerini düşürüyor. Şehrimize ve Üniversitemize hayırlı olsun” dedi.

    “Cihazımızla hastalığı tespit oranı çok yükseldi”

    Hastane Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Karadayı “Özellikle Yıldızeli bölgesi, beyaz toprak kaynaklı olarak akciğer kanserinin yüksek oranda görüldüğü bir yer. Cihazımızla hastalığı tespit oranımız çok yükseldi. Ayrıca kanser olmayan tüberküloz gibi hastalıkların tanısında da cihazımız çok önemli bir rol oynayacak.” ifadelerini kullandı.
    “Daha fazla ameliyat yapacağız”

    Sterilizasyon cihazlarının açılışında açıklamalarda bulunan Başhekim Prof. Dr. Doğan “Cihazımız yaklaşık 450 litre kapasiteye sahip. Buhar ısısıyla cerrahi aletleri en ufak bir mikrop kalmayacak şekilde sterilize ediyor. Aletler, bu sayede çok hızlı şekilde bir diğer ameliyata hazır hale geliyor. Bu sayede inşallah daha fazla ameliyat yapacağız” şeklinde konuştu.

  • Mesane kanserinde yeni tedavi

    Mesane kanserinde yeni tedavi

    Türkiye’de görülen kanser hastalıkları arasında ilk 10 sırada yer alan mesane kanseri için Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde (RTEÜ) yeni bir tedavi yöntemi geliştiriliyor.
    RTEÜ Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Hatice Sevim Nalkıran yürütücülüğünde “Mesane Kanserinde Potansiyel Bir İmmunoterapötik Yaklaşım Olarak Antiviral Doğal Bağışıklık Yolağının İncelenmesi” adlı proje başlatıldı. Projenin başarılı geçmesi durumunda Türkiye’de ilk 10 sırada yer alan mesane kanserinde yeni bir tedavi yöntemi kullanılmaya başlanacak.

    “Laboratuvar şartlarında çalışmalarımız bitmek üzere”
    Proje hakkında bilgi veren Öğretim Üyesi Hatice Sevim Nalkıran, “Projemiz 2 yıldır sürüyor ve TÜBİTAK destekli devam ediyor. Laboratuvar şartlarında çalışmalarımız bitmek üzere. Hala bir kısım çalışmalarımız laboratuvarda devam edecek.

    Fakat buna ek olarak deney hayvanı çalışmasına geçiyoruz. Bir tümör modeli oluşturduk. Bunun üzerine çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışmada amacımız bir antiviral doğal bağışıklık yolağının alternatif bir immünoterapi seçeneği olarak değerlendirip değerlendirilmeyeceğinin araştırılması. Çalışma süresince yaptığımız deneylerde özellikle antiviral yolağında görevli olan bir proteinde görevli olan bir genin genetik modülasyonla genin oluşturduğu proteinin azaltılması ve arttırılması süreçlerini gerçekleştirdik.

    Kanser hücrelerinde nasıl bir etki oluşturacağını inceliyoruz. Hücrelerin ölümünü arttırıp arttırmayacağı asıl sorumuz oluyor. Buna ek olarak antiviral sinyal yolağını aktive etmek için sentetik bir viral RNA kullanıyoruz. Öncelikle hücrelere vereceğiz. Sonrasında da oluşturduğumuz tümör modelini enjekte ederek bağışıklık sistemini nasıl aktive ediyoruz ya da kanser hücreleri buna nasıl tepki verdiğinin incelemesini yapacağız” diye konuştu.

    “Türkiye’de yaygın görünürken erkeklerde daha sık görülüyor”
    Nalkıran, ilerleyen yıllarda projelerinin bir tedavi seçeneği olabileceğini belirterek, “Kanser türü Türkiye’de yaygın görünürken, erkeklerde daha sık görülüyor. Türkiye’de ilk 10 kanser arasında ve 9’uncu sırada olduğunu belirten kaynaklar var. İmmünoterapi çalışmaları çok farklı alanlarda devam ediyor. Özellikle kontrol noktası olan halihazırda bir sürü çalışma ve çalışma protokolleri var. Buna ek olarak biz alternatif bir immünoterapi yolağını incelemek istedik. Belki gelecekte bir tedavi seçeneği olarak kullanılabilir” ifadelerini kullandı.

  • Sanatçı Özkan Uğur son yolculuğuna uğurlandı

    Sanatçı Özkan Uğur son yolculuğuna uğurlandı

    Törene, sanatçının ailesinin yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, ve Ozan Güven’in de aralarında bulunduğu yakın dostlarıyla sevenleri katıldı.

    Ersoy, törende yaptığı konuşmada üzüntüsünü dile getirerek, “Türk müziğinin bir efsanesini, sonsuz aleme bugün hep birlikte uğurluyoruz. Müziğiyle ekranda ve sinema perdesinde bizi hayran bırakan, doğallığından, kişiliğinden nereden başlarsak başlayalım, sonu gelmez bir konuşmanın ana karakteriydi Özkan Uğur.” dedi.

    MFÖ’nün herkesin duygu dünyasında ayrı bir yeri olduğuna işaret eden Ersoy, şunları kaydetti:

    “MFÖ, sadece üç harften oluşan ama her duyguyu anlatmaya yeten koca bir alfabeydi bizim müziğimizde. Dolayısıyla Özkan Uğur’un vefatı her sözde, her duyguda bundan sonra bir eksiklik bırakacak. Müziğinin değerini, derinliğini bu veda anında ancak bu şekilde anlatabilirim diye düşünüyorum. Üç kez kanseri yendi ama çok yoruldu. O yorgunluk bugün bizim aramızdan onu aldı. Hepimizin içi acıyor. Onun adını duyduğumuzda, gözümüzün önüne daima gülümseyen siması geliyor. Özkan Uğur’un hatırası da, sanatı da hep o gülümseyen, gülümseten çehresiyle anılarımızda yaşayacak, yaşatacağız.”

    “Gönüllerde taht kurdu, Türkiye’nin hafızasına kazındı”

    Sanatçının oğlu Alişan Uğur da üç kişilik çekirdek ailesinin temelinde babasının olduğunu belirterek, “Birbirimize çok güldük, eleştirdik, kimi zaman kızdık ama kelimelerle ifade edilemeyecek kadar çok sevdik birbirimizi ve şimdi görüyoruz ki o, çocuk, genç, yaşlı, her görüşten, herkesin bizim tahminlerimizin üstünde kat be kat sevgilisiymiş.” diye konuştu.

    Babasının tüm çevresine iyilik ve neşe saçtığını vurgulayan Alişan Uğur, şöyle devam etti:

    “Çalışkanlığı, yeteneğiyle gelmiş geçmiş çok nadir insanlardan biriydi. Herkesin birbiriyle iyi olmasını ister, küsleri barıştırır, hiç kimsenin arkasından asla konuşmazdı. Benim babam adeta bu dünyaya sanatçı olsun diye ışınlanmış bir denekti. Olağanüstü bir şarkıcı ve basçı… Babamın çok sevdiği MFÖ’sü ile Türkiye’nin müzik tarihine vurdukları damga, nesiller boyu kalıcı olacak. Kendine has müziği, doğaçlamaları ve mükemmel oyunculuğuyla çok iyi biriydi. Gönüllerde taht kurdu, Türkiye’nin hafızasına kazındı. Hayatını son yıllarda ilerleyen hastalığına rağmen doyasıya yaşadı. Hastalığının en zor zamanlarında bile yüzünden gülümsemesi eksik olmadı. Espri kabiliyetini asla yitirmedi.”

    “Hiçbir söz ve hatta hiçbir gözyaşı onun acısını içimizden attıramaz”

    MFÖ grubundan Fuat Güner, Uğur ile 50 yılı aşkın dostluklarına vurgu yaparak, “Kimileri Özkan’ı MFÖ’nün özü, kimileri çok yetenekli bir sahne sanatçısı, kimileri çok başarılı bir müzisyen, kimileri ise neşeli, iyi kalpli, eğlenceli bir arkadaş, bir ağabey olarak görür. Ama benim için Özkan, tam 52 yıllık dostum, iş ortağım, manevi kardeşimiz. Hiçbir söz ve hatta hiçbir gözyaşı onun acısını içimizden attıramaz.” ifadelerini kullandı.

    Mazhar Alanson da sanatçının eşi ile oğluna başsağlığı ve sabır dileğinde bulunarak, Uğur’un gönüllerinde her zaman kalacağını dile getirdi.

    Özkan Uğur’un yeteneğinin ve uğraştığı sanat dallarındaki başarısının tartışılmaz olduğunun altını çizen Alanson, şunları söyledi:

    “Meğer bütün Türkiye, Özkan’ı tanıyan, tanımayan severmiş. Biz nasıl unutacağız, ne yapacağız? Çaresiziz. Özkancım, ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki. Nasıl da gittin Özkan’ım böyle bırakılmaz ki. Göz yaşlarımızı bitti mi sandın? Seni görebileceğimiz yer rüyalar artık. Deli diyorlar bize. Ah vah ayrılık, Özkan’ım.”

    Oyuncu Zafer Algöz, Uğur’un sanat hayatındaki başarı noktasına tırnaklarıyla kazıyarak geldiğini belirterek, “Müthiş bir mücevher destanı. Neye eli değse ona altın gibi değer katan, gittiği her yere enerjisiyle pozitif motivasyonuyla canlılık getiren çok kıymetli bir değerdi. Hepinizin başı sağ olsun.” diye konuştu.

    Törenin ardından açıklamada bulunan oyuncu Demet Akbağ da Uğur’un vefatının çok büyük bir kayıp olduğunu aktararak, “Her zaman hepimizin neşesiydi. En önemlisi çok yönlü bir sanatçıydı. Bir yetenek abidesiydi her konuda. Yeri doldurulamayacak sanatçılardan birisi. Hepimizin başı sağ olsun.” ifadelerini kullandı.

    Oyuncu, yönetmen Yılmaz Erdoğan ise şu bilgileri verdi:

    “Özkan Ağabey, çok sıcacık, sempatik, çok büyük sanatçıydı, çok güzel bir insandı. Yokluğunu her gün bir daha anacağımız insanlardan birisi. Çok az sayıda böyle insan vardır, hiç kimsenin olumsuz bir şey düşünmediği ve yaşamadığı. Allah rahmet eylesin. Yakınlarına sabır versin.”

     

    Özkan Uğur, cenaze namazının ardından defnedilmek üzere Karacaahmet Mezarlığı’na getirildi.

  • Kanserle mücadelede önemli keşif

    Kanserle mücadelede önemli keşif

    İskoçya’nın Glasgow Üniversitesi araştırmacıları, bağırsak kanseri ile mücadelede onlarca yıllık gizemi çözdüklerini açıkladı. Kanserli hücrelerin bağışıklık sistemini nasıl atlattığı tespit edildi.

    Bilim insanları, farklı ülkelerden hastalardan alınan tümörleri mercek altına aldı.

    Kanserli hücrelerin bağışıklık hücrelerini “moleküler boyutta bozduğu ve bu sayede görünmez hale geldikleri” görüldü.

    Kanserle savaşan “T” hücrelerinin “kör ve sağır” hale geldiği ve tümör oluşumunu engelleyemediği belirtiliyor.

    Bilim insanları, “Bağırsak kanseri vakalarında bağışıklık hücrelerinin neden hiç tepki vermediğini nihayet anladık.” diyor.

    Keşif sayesinde bağışıklık hücrelerinin özel ilaçlarla yeniden aktif hale getirilebileceği belirtiliyor.

    Dünya çapında her yıl yüz binlerce kişinin ölümüne yol açan bağırsak kanserleri en ölümcül kanser türleri arasında yer alıyor.

    Bilim insanları, keşif sayesinde bağırsak kanseri için yeni tedaviler geliştirilebileceğini söylüyor.

  • “Asbest’e karşı önlem alınmalı”

    “Asbest’e karşı önlem alınmalı”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, Meclis Başkanlığı’na 11 ili etkileyen 6 Şubat depreminden sonra molozların kaldırılması ve moloz döküm alanlarıyla ilgili ortaya çıkan asbest sorununa dikkat çekerek konuyla ilgili Meclis Araştırma önergesi verdi.

    “AKCİĞER HASTALIKLARI VE KANSER VAKALARIYLA ÇOK DAHA SIK KARŞILAŞACAĞIZ”

    Dinçer, önergesinin gerekçesinde; “Deprem bölgesinde yıkılan ve yıkılmak zorunda kalan binalardan ortaya çıkan asbest, bölgede yaşamlarını sürdüren vatandaşlarımız için kısa ve uzun vadede birçok hastalığı ortaya çıkartacaktır. Yıkım ve hafriyat çalışmaları esnasında doğal alanların hafriyat döküm alanı olarak kullanılması doğamıza da ayrıca büyük zarar vermektedir. Yeniden yaşanılabilir kentlerin kurulması ve depremzedelerimizin insan onuruna yaraşır bir şekilde hayatlarını devam ettirmesi için Meclis çatısı altında araştırma komisyonu kurulması ve zaruri önlemlerin derhal alınması gerekmektedir. Asbest riskiyle mücadele, afet sonrası rehabilitasyon çalışmalarının doğal parçası kılınmalıdır. Aksi taktirde deprem bölgesinde önümüzdeki yıllarda akciğer hastalıkları ve kanser vakalarıyla çok daha sık karşılaşacağız” dedi.

    “GAZİ MECLİSİMİZİ GÖREVE DAVET EDİYORUZ”

    Enkaz kaldırma ve yıkım çalışmaları sonrasındaki hafriyat döküm alanlarında gerekli önlemler alınmadan çalışıldığına işaret eden Dinçer, önergesinde şu ifadelere yer verdi:

    Bu işlemler yaşam alanlarına yakın yerlerde yapılmakta, hafriyat dökümü için doğal alanlar tercih edilmektedir. Toz ve asbest gibi etkileri daha çok uzun vadede ortaya çıkacak kanserojen maddeler halk sağlığı için büyük tehdit oluşturmaktadır. Asbest ve silisyum içerikli maddelerin doğal su kaynakları ve tarım arazilerine yakın bölgelere dökülmesi bölgedeki temel gıdaların da zehirlenmesi anlamına gelmektedir. Kamu sağlığını tehdit eden, salgın hastalıklara davetiye çıkaran ve bölgedeki ekosistemin bozulmasına yol açan tüm bu kontrolsüz yıkım ve hafriyat çalışmalarına son verilmeli, bu işlemler gerekli tüm tedbirler alınarak yapılmalıdır. Bugüne kadar bu maddelerin deprem bölgesinde halk sağlığı üzerinde oluşturduğu zararların tespiti, doğaya, su kaynaklarına ve tarım alanlarına vereceği zararların ortaya çıkartılması ve gerekli tüm önlemlerin alınması amacıyla gazi Meclisimizi göreve davet ediyoruz.”

  • Boyalar ve Kanser Riski

    Boyalar ve Kanser Riski

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından oluşturulan Bursa İl Kanser Danışma Kurulu toplandı. Kurul’un Bursa Şehir hastanesinde gerçekleşen toplantısına, Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Dr. Gökçe Taner davetli konuşmacı olarak katıldı.

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, kanserli hastaların tanı, tedavi ve seyrinde karşılaşılan sorunları tartışmak, kanser tarama farkındalığını artırmaya yönelik önerileri belirlemek ve danışma komisyonlarının beklentilerini Bursa İl Kanser Kurulunda görüştü. Kurul, yaşanılan çağın büyük sağlık sorunlarından biri olan kanser hastalığı ile Bursa’da sürdürülen mücadeleyi istişare etti.

    Bursa Şehir Hastanesinde gerçekleştirilen Kurul’a; Sağlık Bakanlığı ve Tarım Orman Bakanlığı’ndan yetkililer, İl ve İlçe Sağlık Müdürlüğü Yöneticileri, Birim Temsilcileri, öğretim üyeleri, hekimler, halk sağlığı uzmanları ve STK temsilcileri katıldı.

     

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Mustafa Çetin ve Başkan Yardımcısı Dr. Yunuz Arslan’ın açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği Kurul’da, BTÜ Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Dr. Gökçe Taner “Boyalar ve Kanser Riski” konulu bir bilgilendirme sunumu gerçekleştirdi. Uzun yıllardır genetik toksikoloji alanında çalışmalarına devam eden bir moleküler biyolog ve sitogenetik uzmanı olduğunu belirten Dr. Taner yürüttükleri bilimsel çalışmalar ve projeler hakkında Bursa İl Kanser Danışma Kurulu’nda bilgi verdi.

    Sunumunda boyaların sağlık üzerindeki etkileri hakkındaki güncel verileri paylaşan Taner ‘Endüstriyel kimyasallar toplum sağlığı açısından etkilerinin anlaşılması için son yıllarda sıklıkla araştırılmaktadır. Bu kimyasal risklerden biri de boyalardır.’ dedi. Konuşmasının devamında, boya kullanıcılarının, boya ile birlikte binlerce farklı organik, inorganik; doğal veya sentetik kimyasal maddeye maruz kaldıklarını kaydeden Taner, bu maddelerin büyük bir kısmının kanserojen olmasının yanı sıra insan sağlığı üzerinde pek çok etkilerinin olabileceğini söyledi. Dr. Taner sunumunda, bireyin günlük hayatta pek çok gıda, kozmetik ve tekstil ürününe maruz kaldığını; tekstil boyaları, gıda boyaları ve saç boyalarının içeriğindeki muhtemel kanserojen birleşiklere de özellikle dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.

  • Kanser teşhisinde devrim

    Kanser teşhisinde devrim

    BBC’nin haberine göre, kan testi İngiltere ve Galler’de aile hekimlerine şüpheli belirtilerle başvuran 5 bin kişiye yapıldı.

    Her üç kanserden ikisinin tespit edildiği testin 50’den fazla kanser tipinin tespiti konusunda umut vadettiği belirtildi. “Galleri” isimli testte pozitif vakaların yüzde 85’inde kanserin asıl noktası da saptandı.

    Oxford Üniversitesinden araştırmacılar, testin “devam eden bir çalışma olduğunu” ancak erken teşhis sayısının artabileceğini bildirdi.

    Araştırmaya katılanların 350’den fazlasına tarama ve biyopsiler gibi geleneksel yöntemler kullanılarak kanser teşhisi konuldu.

    Kan testi pozitif çıkan hastaların yüzde 75’inin, negatif çıkanların ise yüzde 2,5’inin kanser olduğu tespit edildi.

    Araştırmacılardan Prof. Mark Middleton, “Testten elde edilen tahmin ile hastalar için endoskopi mi yoksa tarama mı isteyeceğimize karar verebileceğiz.” açıklamasında bulundu.

    Testin bulguları, Chicago’da düzenlenecek Amerikan Klinik Onkoloji Derneğinin konferansında sunulacak ve The Lancet Oncology dergisinde yayımlanacak.

  • Yol kenarında yetişiyor, kanseri önlüyor

    Yol kenarında yetişiyor, kanseri önlüyor

    Sivas’ın yöresel lezzetlerinden olan ve doğada kendiliğinden yetişen madımak bitkisi baharın gelmesiyle kendisini gösterdi. Mayıs ve Haziran aylarında yabani otların arasından tek tek seçilerek toplanan madımağın hasadına da başlandı. Faydası saymakla bitmeyen, madımak bitkisi Sivaslıların vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar, Madımak bitkisinin yapılan araştırmalar sonucunda meme kanseri hücrelerinin hatlarındaki canlılığı azaltıcı bir etki bulunduğu ve sağlıklı beslenme konusunda önemli bir bitki olduğunu dile getirdi.

    “Araştırmaların artması gerekiyor”

    Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar, yöresel bitkilerin üzerinde yapılan araştırmaların artması gerektiğini söyleyerek, “Anadolu’dan çıkan yaklaşık 9 bin tane bitki var ve bu bitkilerin kendiliğinden çıkan yaklaşık 3 bin tanesi ülkemizde. Sivas yöresinde yol kenarında özellikle tarla içinde bulunan bitkilerinden bir tanesi de Madımak. Herkesin Mayıs ve Haziran aylarında toplamak için yarıştığı, kadınların özellikle bu konuda hevesle topladığı bir bitki. Bu bitkinin Sivas Cumhuriyet Üniversitesi akademisyenleri tarafından madımak bitkisinin kanser için faydası var mı diye bir araştırması yapıldı. Meme kanseri hücrelerinin hatlarındaki canlılığı azaltıcı bir etki bulundu. Bu tarzda çok fazla araştırmaya ihtiyaç var. Özellikle adlarını bildiğimiz yöresel olarak diye değerlendirdiğimiz bu bitkilerin üzerinde araştırmaların arttırılması gerekiyor. Onun haricinde sağlıklı beslenmede de yeri çok önemli. Özellikle Sivas gibi daha çok sebzeden uzak olduğumuz Anadolu bölgelerinde bizim için çok kıymetli. Çorbalarda bulgurlu çorbası yapılıp kışın sıcak bir şekilde tüketilebilir. Aynı zamanda yazın yoğurtlu çorbası tercih edilebilir” dedi.

    “Porsiyon miktarı önemli”

    Uçar, madımak yemeklerinde porsiyon miktarının önemine değinerek, fazla tüketildiğinde negatif bir etki oluşturabileceğini söyleyerek, “Madımak bitkisi, tansiyonu arttırıcı bir etkisi var mı gibi sorularla çok sık karşılaşıyoruz. Biz Sivaslılar biraz yağlı yemek yapmayı seviyoruz galiba. Bu yüzden madımağı yaparken çok fazla et ya da çok yağlı yaptığınızda tabii ki bunun etkisinden dolayı kişiyi negatif etkileyebiliyor. Ya da porsiyon miktarı önemli, çok fazla yerseniz yanlış etki oluşturabilir. Madımak aslında bir bitki ve bu konuda bir kararında tüketildiğinde negatif bir etki oluşturacak durumda değil. Biz tansiyon hastalarımızda da kullanıyoruz. Kısacası madımağın sağlıklı beslenmede bir yeri var mı sorusuna evet diyebiliriz, kanser hastalığında önleyici çalışmaların yapılmış olması da pozitif bir avantaj. Aynı zamanda sebze tüketiminizi arttırabilme adına mevsiminde ve daha sonrasında sağlıklı bir şekilde buzlukta saklayarak da kullanabileceğimiz bir opsiyon” ifadelerini kullandı.

  • Hüsnü Şenlendirici kansere yakalandı

    Hüsnü Şenlendirici kansere yakalandı

    Uzun süredir Hakan Altun ve Sibel Can ile Kanal D ekranlarında yayınlanan Şarkılar Bizi Söyler programında yer alan Hüsnü Şenlendirici’nin kansere yakalandığı ve hastanede tedavi gördüğü ortaya çıktı.

    Sabah’ta yer alan habere göre, 47 yaşındaki Hüsnü Şenlendirici bağırsak kanserine yakalandı. Apar topar ameliyata giren Şenlendirici’nin 11 cm bağırsağı alındı. Ünlü ismin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Hastalığıyla magazin gündemine bomba gibi düşen Şenlendirici’nin cephesinden henüz bir açıklama gelmedi.

    Yıllar önce memleketi İzmir’in Bergama ilçesinde çiftlik alan Hüsnü Şenlendirici, vaktinin büyük bir kısmını orada geçiriyor. Çiftliğinde çapa yapıp, traktör kullanan Şenlendirici, sebze ve meyve yetiştirip, tavuk ve küçükbaş hayvan besliyor.