Etiket: kapasite

  • Yüksek ihtisas uyku laboratuvarının kapasitesi arttı

    Yüksek ihtisas uyku laboratuvarının kapasitesi arttı

    Uyku solunum bozukluğu başta olmak üzere çeşitli uyku hastalıkların tedavi edildiği uyku laboratuvarının hizmete alınan yeni yatakları için tören düzenlendi. Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Salih Metin, uyku laboratuvarının kentin önemli bir sağlık ihtiyacını karşıladığını dile getirdi. Daha fazla hastaya hizmet verilmesi için kapasite artırımı teklifi laboratuvarda görevli hekimlerden geldiğine dikkat çeken Dr. Metin, “Biz 4 yataktan çok hızlı bir şekilde 6’ya çıktık. Bunun için gerekli cihazlarımızda tamamlandı. Şu an senede bin 200 hastaya hizmet verecekken bin 800 civarı hastaya hizmet verecek seviyeye getirdik” dedi.


    Sağlıklı uyku uyuyamayan insanlarda gündüzleri dikkat eksikliği, yorgun hissetme, konsantrasyon güçlüğü, yüksek tansiyon gibi birçok rahatsızlığın görülebileceğini vurgulayan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gülgün Çetintaş Afşar ise, uyku laboratuvarında detaylı tetkiklerin yapıldığının altını çizdi. Laboratuvarda görevli tüm personelin özveri ile çalıştığını belirten Doç. Dr. Afşar, “Ekip olarak biz bu işe gönül verdik. Herkes çok özverili çalıştı. Bugün itibari ile laboratuvarımız 6 yatağa çıktı. Bu konuda desteklerini bizden esirgemeyen başta İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz olmak üzere emeği geçen tüm yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.


    Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Osmangazi Ek Binası’nda gerçekleştirilen törene; Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Salih Metin, Göğüs Hastalıkları Uzmanları Doç. Dr. Gülgün Çetintaş Afşar ile Doç. Dr. Seyhan Us Dülger, Nöroloji Uzmanları Doç. Dr. Aygül Güneş ve Uzm. Dr. Asuman Ali’nin yanı sıra personeller katıldı.

  • Taş ocağının su havzası üzerinde kapasite arttırmasına tepki

    Taş ocağının su havzası üzerinde kapasite arttırmasına tepki

    Orhangazi’ye bağlı kırsal Fındıklı Mahallesi sınırları içinde açılması planlanan yeni maden ocağının tartışmaları büyüdü. Çevre dernekleri, siyasiler ve sivil toplum kuruluşları Fındıklı Mahallesi sakinlerine desteğe koştu. Ayaklanan Fındıklı halkının dünkü eylemine DOĞADER – Doğayı Çevreyi Koruma Derneği, Samanlı Dağları Çevre ve Kültür Derneği, Orhangazili siyasi parti başkan ve yöneticileri ve sivil toplum kuruluşları da destek verdi. Mahalle meydanından “Tarım alanlarımız, hayvan meralarımız ve temiz bir doğa için taş ocağına hayır” yazılı pankart eşliğinde yaklaşık 2 kilometre mesafedeki yeni taş ocağı yapılacak alana yürüyen kadın ve çocukların da yer aldığı gurup burada açıklamalar yaptı.


    Samanlı Dağları Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Hakim Menteş, eylemde yaptığı konuşmada; ‘Bizler toprağımız, suyumuz, geleceğimiz için mücadele ederken birileri sadece ve sadece biraz daha fazla para kazanmak için mücadele ediyor. Bizler bu mücadeleden asla vazgeçemeyeceğiz ve sonuna kadar sürdürmek zorundayız. Bu yüzden Fındıklı’daki ve civardaki aynı mücadeleyi yapan tüm arkadaşlara elimizden gelen tüm desteği vereceğiz.’ diye konuştu.


    ‘Hile ile iş yapılıyor’

    DOĞADER – Doğayı Çevreyi Koruma Derneği Başkanı Murat Demir de, Fındıklı köylülerinin yaşam hakkını savunduğunu firmanın buradan taş çıkartmak istediğini söyleyerek, ‘Burada hile ile iş yapılmaya çalışılıyor. ÇED değerlendirmesinden muaf tutulmuş bu proje. Niçin muaf tutulmuş? Projeyi 25 hektarın altında göstermiş. Aslında firmanın her iki ruhsat alanı da onlarca hektarlık alan olduğu halde, başlangıç projesi olarak 25 hektarın altında göstermiş. Niye? 25 hektarın altında olduğu zaman ÇED raporunu almaktan muaf tutulacak. Bundan kendini muaf tutmak için 25 hektarın altında tutmuş. Peki 25 hektarın üstünde tutsaydı ne olacaktı? Orada yazmak zorundaydı; burada dinamit patlatacaksa bunun çevreye vereceği ifade etmek zorundaydı, burada çıkacak tozun etraftaki yeşil örtüye vereceği zararı ifade etmek zorundaydı. Burası Orhangazi’nin su kaynağı aynı zamanda su kaynağına vereceği zararı ÇED raporunda ifade etmek zorundaydı.

    Bütün bunlardan muaf olabilmek için ÇED’ten muaf tuttu kendini. Yani hile ile arkadan dolanarak burada bir iş yapıyor. Buna müsaade etmeyeceğiz. Bizde Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği olarak 18 yıldır nasıl savundaysak burada da sizlerle birlikte, Fındıklı halkıyla birlikte, annelerimizle, ablalarımızla, çocuklarımızla, gençlerimizle, amcalarımızla beraber bu yeşil alanı savunmaya geldik. Buradan buraya bu izni verenlere, burada bu faaliyeti yapmak isteyenlere bir kez daha sesleniyoruz. Biz burada bu faaliyeti is-te-mi-yo-ruz.’ dedi. Demir, bütün medyada İznik Gölü’nün çekildiğinin haberleri yayınlandığına da dikkat çekerek, ‘İznik Gölü’ne su bu dağlardan gidiyor. Bu dağlara kar gelmezse, yağmur gelmezse, bu dağlar sus tutmazsa İznik Gölü’ne su nereden gidecek. O yüzden bir kez daha haykırıyoruz, bu faaliyeti burada istemiyoruz.’ diye konuştu.

    Fındıklı Mahallesi sakinleri de, taş ocaklarının, hayvancılığa, tarıma doğaya zarar verdiğine vurgu yaparak, maden ocaklarının artmasına karşı olduklarını dile getirdiler.

    Jandarma’nın da güvenlik önlemi aldığı, İstiklal Marşı okunması ve saygı duruşu ile başlayan eylem açıklamaların ardından sona erdi.

  • Vakalar arttı yoğun bakım kapasitesi artırılıyor

    Vakalar arttı yoğun bakım kapasitesi artırılıyor

    Rize İl Sağlık Müdürlüğü artan koronavirüs vakaları sonrası hastanelerdeki yoğun bakım kapasitelerini maksimum düzeye çıkardı, yoğun bakıma dönüştürülebilecek yeni alanların planlanması ile tıbbi cihaz ve ekipman tedariki için çalışma başlattı. İl Sağlık Müdürlüğü yaptığı açıklamayla vatandaşlardan çok zorunlu olmadıkça hastanelerin poliklinik ve acil servislerine başvurmamalarını istedi.

    Rize İl Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, kentte, vaka sayılarında hızlı bir artış sürecine girildiği, bu sürecin günden günü yükselerek devam ettiği bildirildi. Özellikle son birkaç gündür hızla artan vaka sayıları ile hastalığı ağır seyredenlerin sayısının arttığı, bununla birlikte hastanelerde iş yükünün çok arttığı ve kapasitenin zorlanır hale geldiği anlatılan açıklamada şöyle denildi:

    “Bu durumdan çok daha önemli ve acısı ise kıymetli insanlarımızı daha hızlı kaybediyor olmamızdır. Hastanelerde mevcut yoğun bakım kapasiteleri maksimuma çıkarıldı. Akabinde olası daha da zor günler için yoğun bakıma dönüştürülebilecek tüm alanları planlayıp, bunun için de gerekli olan tıbbi cihaz ve ekipmanı tedarik ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Hastanede yatarak tedavi görmek zorunda kalan hasta sayımız arttıkça sürekli başka servisleri de boşaltıp, korona servisine dönüştürmek zorunda kalıyoruz. Böylece koronaya yakalanmış hastaneye yatmak zorunda kalan hiçbir vatandaşımızın yatak bulmakta sıkıntı yaşamaması için var gücümüzle mücadele ediyoruz. Lakin şu da unutmamalıdır ki, korona servisine çevirdiğimiz her bir servis, tedavisine orada ihtiyaç duyan covid dışı diğer hastalarımızın mağduriyeti anlamına gelmektedir.”

    ‘ZORUNLU OLMADIKÇA POLİKİNLİK VE ACİLLERE BAŞVURMAYALIM’

    Çok zorunlu olmadıkça hastane poliklinikleri ve acillere başvurulmaması çağrısı yapılan açıklamada, “Kapasitelerimizin zorlandığı bu sıkıntılı günlerde kıymetli vatandaşlarımızdan bizlere lütfen ama lütfen çok daha fazla yardımcı olmalarını istiyoruz. Lütfen çok zorunlu olmadıkça hastane polikliniklerimize ve acillerimize başvurmayalım. Bu süreçte artık korona hastalarımızı imkânlarımız gereği iki kişilik odalara yatırmak zorunda kaldığımızdan, yanıma asla başka hasta almam diyerek sağlık çalışanlarını zor durumda bırakmayalım. Çünkü unutmayalım ki hızla artan hasta sayımız yüzünden yanımızdaki yatağa yatmasını istemediğimiz hasta acilde sedye üzerinde saatlerce beklemek zorunda olan kişidir. Kimsenin özellikle böylesi zorlu süreçte böyle bir hakkı yoktur ve isteği de olmamalıdır. Zaman anlayış, sabır ve hoşgörü zamanıdır” denildi.

  • İran’da hastanelerin kapasitesi tamamen doldu

    İran’da hastanelerin kapasitesi tamamen doldu

    İran’da sağlık çalışanları, ekim ayında tırmanışa geçen yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı zorlu bir mücadele verirken hastanelerin kapasiteleri tamamen doldu.

    İran Sağlık Bakanı Said Nemeki, 22 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, ülkede 164 sağlık çalışanının Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade etmişti. O günden bu yana birçok sağlık çalışanı daha virüse yakalandı ve yaşamını yitirdi.

    İran’da, özellikle de başkent Tahran’da Kovid-19 hastalarına tahsis edilen hastanelerde kapasite tamamen doldu, bu yüzden yeni teşhis konulan hastalar evlerinde tedavi ediliyor.

    Tahran’daki Hazreti Resul-i Ekrem Hastanesi’nde tedavi gören Kovid-19 hastalarını ve onların iyileşmesi için büyük çaba gösteren sağlık çalışanlarını görüntülendi.

    Kovid-19’un kendilerine bulaşmasını önlemek için titizlikle hareket eden hastane personeli, tulum, önlük, maske ve siperlikle koruyucu tedbirleri alıyor.

    Salgına karşı verdikleri zorlu mücadeleyi AA muhabirine anlatan sağlık çalışanları, halka sağlık kurallarına daha fazla uymaları ve seyahatten kaçınmaları çağrısında bulundu.

    “Sağlık çalışanları olarak çok yorulduk”

    Hastanede başhemşire olarak çalışan Leyla Behmeni, salgının başında insanların Kovid-19’dan korktuğunu ancak daha sonra iyileşenlerin olduğunu gördükçe halkın rehavete kapıldığını belirtti.

    Behmeni, “Halkımız dikkat etmelidir, korona zayıfladı zannına kapılmasınlar. Maske kullansınlar, sağlık kurallarına riayet etsinler, misafirliğe gitmesinler. O zaman bir şey olmaz.” dedi.

    Hâlihazırda çalışma şartlarının çok ağırlaştığını ve acil serviste test yaptıranların birçoğunu yatırmak zorunda kaldıklarını aktaran Behmeni, şunları söyledi:

    “İran’da 10 aydır bu hastalıkla mücadele ediyoruz. Sağlık çalışanları olarak çok yorulduk. Eğer kurallara uyarsak bu hastalıkla mücadele edebiliriz. İnsanlar sağlık protokollerine uyarsa bize de yardımcı olur.”

    Hastaları ilaçla ve solunum cihazlarına bağlayarak tedavi etmeye çalıştıklarını dile getiren Behmeni, “Hastanedeki her bölümde 31 kişi kalıyor ve toplamda 140’a yakın Kovid-19 hastası tedavi ediliyor. Hiç boş yatak kalmıyor, iyileşenlerin yerine hemen yeni hastalar geliyor. Gerçek rakamlar Sağlık Bakanlığının açıkladığı sayılardan çok daha fazla.” diye konuştu.

    “Çok zor şartlarda salgınla mücadele ediyoruz”

    Kovid-19 bölümünde başhemşire olarak çalışan Ferzineh Davudi de Kovid-19 belirtisi olan hastalara önce acil servisteki bölümde test yaptıklarını, ardından durumu ciddi olanları tedavi altına aldıklarını ifade etti.

    Çalıştığı bölümde durumu ağır olan Kovid-19 hastalarının bulunduğunu aktaran Davudi, burada hastaları solunum cihazları ve ilaçlarla tedavi etmeye çalıştıklarını, ancak yoğun bakım ünitesindekilerin iyileşmesinin çok zor olduğunu anlattı.

    Hastaneye normal hastaların kabul edilmediğini, sadece Kovid-19 hastalarına baktıklarını söyleyen Davudi, son günlerde hem vaka sayılarının hem de can kayıplarının çok yüksek olduğuna dikkati çekti.

    Davudi, “Çok zor şartlarda salgınla mücadele ediyoruz. Koruyucu kıyafetler içinde saatlerce durmak zorunda kalıyoruz. İnsanlarımız evden çıkarken 1 saat maske takmaya tahammül edemiyor, biz akşama kadar tulum, maske ve eldivenlerle kalıyoruz. Biz nasıl tahammül edelim.” ifadelerini kullandı.

    Halka tedbirlere ve sağlık kurallarına ciddiyetle uymaları çağrısında bulunan İranlı başhemşire, şöyle devam etti:

    “Hastalığın bu dereceye varmaması gerekiyordu. Son günlerde ölü ve vaka sayısı gittikçe artıyor. Birçok çalışma arkadaşımız da salgına yakalandı ve şimdi tedavi altındalar. Hayatını kaybedenler oldu. Hemşire ve doktor arkadaşlarımızdan salgına yakalanlar çok oldu.”

    Kovid-19 hastalarını tedavi ederken virüse yakalandı

    Hastanede çalışırken koronaya yakalanan sağlık çalışanlarından Sümeyye İsfahani ise 8 gündür tedavi gördüğünü ve cuma gününe kadar taburcu edilmeyi beklediğini söyledi.

    Ailesinden sadece kendisinin salgına yakalandığını ve ilk 3-4 günün çok ağır geçtiğini dile getiren İsfahanı, yaşadıklarını şöyle anlattı:

    “Bir gece soğuk aldığımı ve grip olduğumu düşündüm. Titriyordum, vücudum ve başım ağrıyordu. Evde birkaç gün dinlendim ve ilaç aldıktan sonra uyudum. Uyanınca ağrı ve sızıda hiçbir farklılık olmadığını gördüm. Soğuk algınlığında kullanılan ilaçlar cevap vermeyince bunun korona olabileceğini düşündüm, test verdim. Pozitif çıkınca da hemen tedavi altına aldılar. Aslında test yapmadan da bendeki belirtilerin tamamının korona olduğu belliydi.”

    Kovid-19’a yakalanan hastaların vücut ağrılarının tahammül edilemez derecede olduğunu, göğüs kafeslerinin sıkıştığını, nefes alamaz hale geldiklerini ve evde kullanılan hiçbir ilacın fayda etmediğini aktaran İsfahani, hastaneden taburcu edildikten sonraki süreçle ilgili de şunları söyledi:

    “Evde de tek başıma bir odada karantinada kalacağım. Bir kızım var ancak o evde olmayacak, sadece eşim yardımcı olmak için kalacak, ancak o da ayrı odada kalacak.”

  • Bakan Koca’dan hastanelerin doluluk iddialarına yanıt

    Bakan Koca’dan hastanelerin doluluk iddialarına yanıt

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bir süredir gündemi meşgul eden hastanelerin kapasitesi doldu haberlerine ilişkin açıklamada bulundu.

    Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada; “COVID-19 nedeniyle hastaneleri dolu bir ilimiz, hatta kapasitesi tamamen dolu hastanemiz yoktur. İddialar asılsızdır. Bu asılsız iddiaların sahipleri, hastaneler doluymuş gibi tedbir alsın. İddiaların topluma belki bu şekilde yararı olur.

    “KONYA: Servis yatağı doluluk oranımız %48, yoğun bakım doluluk oranımız %76, ventilatör doluluk oranımız %42. Yüzde yüz doluluk iddiaları, yüzde yüze varan bir kasıt taşımaktadır. Hastalığı önemsiz gösterenlerle hastaneleri çaresiz gösterenlerin iddialarını dikkate almayın.”