Etiket: karadeniz gazı

  • Nebati’den Karadeniz gazı hakkında açıklama

    Nebati’den Karadeniz gazı hakkında açıklama

    8’inci Dünya Helal Zirvesi ve 9’uncu İslam İşbirliği Teşkilatı Helal Fuarı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde başladı. Zirvenin açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yaptı. Bakan Nebati, Karadeniz’de keşfedilen gazın ve nükleer santralin önümüzdeki yıl devreye sokulacağının müjdesini verdi. Bunun yanı sıra İslamı finansın küresel düzeyde aktif büyüklüğüne dikkat çeken Nebati, İslami finansın küresel düzeyde aktif büyüklüğü 2021 yılı itibarıyla 3,1 trilyon dolar seviyelerindedir. İçinde bulunduğumuz yılın sonunda ise bu büyüklük 3.4 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor” dedi.

    “2023’te Karadeniz’de bulunan gazımızın vanasını açıyoruz”

    2023 ile ilgili müjde veren Bakan Nebati, “Bundan 20 sene evvel, yerlilik oranı yüzde 20’lerde olan savunma sanayisini, yüzde 80 yerlilik oranına çıkartabilmiş bir Türkiye var. Attığımız adımlar sayesinde İHA’larımız ve SİHA’larımızın kaydettiği üstün başarı tüm dünya tarafından biliniyor. Son teknoloji yerli otomobilimizi yakın zamanda banttan indirdik. İnşallah kısa bir süre sonra onu da yollarda göreceğiz. Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Artvin’de tamamen yerli sermayeyle inşa ettiğimiz ve dünyanın en yüksek beşinci barajı olan Yusufeli Barajı’nı devreye aldı. Karadeniz’de keşfettiğimiz doğalgazımızın da vanasını önümüzdeki yıl inşallah açıyoruz. Nükleer Santralimizi yine önümüzdeki yıl devreye alıyoruz. Böylece, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını giderek azaltmak konusunda da kararlıyız” dedi.

    “İslami finansın küresel düzeyde büyüklüğü yıl sonunda 3,4 trilyon dolar olması bekleniyor”

    İslami finansın küresel düzeyde büyüklüğüne dikkat çeken Nebati, “İslami finansın küresel düzeyde aktif büyüklüğü 2021 yılı itibarıyla 3,1 trilyon dolar seviyelerindedir. Özellikle İslam ülkelerinin faizsiz finans ekosistemine entegrasyon düzeylerinin artmasıyla birlikte içinde bulunduğumuz yılın sonunda, bu büyüklüğün 3,4 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor. Sistemik riskleri azaltıcı etkilerinin de katkısıyla 2008 yılı Küresel Finans Krizi sonrası dönemde dünya genelinde faizsiz finans ekosistemine yönelik giderek artan bir ilginin olduğu açıktır. Artan bu ilgiyle birlikte daha fazla ülke ve kurum küresel İslami finans sistemine entegre olmaya, İslami finansal piyasalarda faaliyet göstermeye başladı. Bugün dünyada 2021 yılı itibarıyla, İslami finans hariç helal ekonominin büyüklüğü 2,1 trilyon dolara ulaşmıştır. İslami finans hariç helal ekonominin sektörler itibarıyla dağılımında, helal gıda 1,3 trilyon dolarla ilk sırada yer alırken, bu sektörü 295 milyar dolar hacmiyle hazır giyim ve moda, 231 milyar dolarla medya ve 102 milyar dolarla turizm sektörü izliyor. Önümüzdeki dönemde, helal ürün ticaretindeki teknik engellerin aşılması da büyük önem arz ediyor” şeklinde konuştu.

    “Katılım finans kurumlarımızın Türk Bankacılık Sistemindeki payı son beş yılda yüzde 5’ten yüzde 8,5 seviyesine yükseldi”

    Son bir yıllık süreçte katılım finans kurumlarının toplam aktifleri iki katına çıktığını belirten Nebati, “Eylül 2022 itibarıyla 1,1 trilyon liraya ulaştı. Katılım finans kurumlarımızın Türk Bankacılık Sistemindeki payı son beş yılda yüzde 5’ten yüzde 8,5 seviyesine kadar yükseldi. Böylece, katılım finans kurumları için hedeflenen yüzde 15’lik payı yakalama noktasında önemli ilerlemeler kaydedildi” dedi.

    “Helal Parklar oluşturuyoruz”

    Türkiye’de Helal Park A.Ş kurmayı hedeflediklerini belirten Nebati, “Helal değer zincirinde, bir ürün veya hizmetin üretiminden son kullanıcıya ulaşmasına kadar tüm süreçlerin helal kapsamında olması esastır. Başta üreticiler olmak üzere helal değer zincirinin paydaş kurum ve kuruluşlarının belirli coğrafi alanlarda kümelenmesiyle “Helal Parklar” oluşturuluyor. Helal park yapısının, katılım finans ve helal değer zincirinin bütünleşmesi ve birlikte gelişmesi açısından önem arz ettiğini düşünüyoruz. Nitekim, 2022-25 dönemini kapsayan Katılım Finans Strateji Belgemiz’le ilan ettiğimiz üzere Türkiye’de bir Helal Park A.Ş. kurmayı hedefliyoruz. Ayrıca, girişim sermayesi yatırım fonlarının (GSYF) veya girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının (GSYO) helal parklara yatırım yapabilmesine yönelik çalışmalar yürütüyor, gerekli düzenlemeleri yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Sözlerine devam eden Nebati, “Helal belgeli ürün hassasiyeti dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanların tüketim alışkanlıkları arasında gün geçtikçe önem kazanıyor. Bu kapsamda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin katkılarıyla hazırlanan standartların (SMIIC Standartları) etkinleşmesi ve harmonize bir akreditasyon sisteminin hayata geçirilmesiyle helal belgeli ticaret hacminin artacağını öngörüyoruz. Ülkemizi helal ürün ve hizmet ticaretinde öncü bir ülke haline getirmek amacıyla Helal Akreditasyon Kurumu’nu (HAK) hayata geçirdik.”

    “Türkiye bulunduğu konum itibariyle büyük avantaja sahip”

    Helal turizme değinen Nebati, “Helal Turizm” kapsamında faaliyet gösteren turizm tesislerimizin sayısı 2000’li yıllarla birlikte ülkemizde artış göstermeye başladı. Ülkemizi ziyaret eden Müslüman turistlerin tüm ihtiyaç ve beklentilerini en iyi şekilde karşılayabilecekleri helal turizm hizmetlerini yaygın bir şekilde sağlıyoruz. Türkiye, bulunduğu coğrafi konum itibarıyla bu alanda önemli bir avantaja sahiptir. Ülkemize, sadece birkaç saatlik uçuş mesafesinde yaşayan 400 milyondan fazla Müslüman nüfus vardır. Öte yandan ülkemiz, helal turizm endeksinde de her yıl istikrarlı şekilde yüksek puanlar almaya devam ediyor. İslam ülkeleri içinde en gelişmiş turizm ülkesi olması sebebiyle ülkemiz, 2030 yılında 2,2 milyar kişiye ulaşması beklen Müslüman nüfusun helal turizm talebi bakımından en elverişli destinasyonlardan biri konumundadır” dedi.

    “Küresel ekonomide resesyon alarmları çalarken biz, bu yılın ilk altı ayında yüzde 7,5’lik bir büyüme kaydettik”

    Artan enflasyon karşısında ülkelerin merkez bankalarının sıkı para politikasına geçiş yaptığını belirten Nebati, “Bu yılın başlarında ortaya çıkan Rusya-Ukrayna savaşı yepyeni sorunları beraberinde getirdi. Savaş atmosferinin de etkisiyle enerji başta olmak üzere hızla artan emtia fiyatları, kırılan tedarik zincirleri, gıda ve enerji arz güvenlik sorunları tüm dünyada yüksek enflasyonun giderek ana gündem maddesine dönüşmesine sebep oldu. Artan enflasyon karşısında birçok ülke merkez bankası sıkı para politikasına geçiş yaptı. Ancak bu durum da yeni bir küresel risk olarak resesyon beklentilerinin giderek güçlenmesine sebep oldu. Bugün birçok uluslararası kuruluş bir yandan küresel resesyon risklerinin arttığına dikkat çekerken bir yandan da ülkelerin büyüme beklentilerini aşağı yönde revize etmeye devam ediyor. Küresel ekonomide resesyon alarmları çalarken biz, bu yılın ilk altı ayında yüzde 7,5’lik bir büyüme kaydettik. Hedefimiz, ülkemizi güçlü bir üretim ekonomisi haline getirmektir. Bu hedefe ulaşmak için gerekli tüm altyapıya ve kararlılığa sahibiz. Son 20 yıllık dönemde, ülkemizin her köşesinde altyapı yatırımlarını büyük oranda tamamladık” diyerek sözlerine son verdi.

  • Karadeniz gazında yeni adım

    Karadeniz gazında yeni adım

    Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Melih Han Bilgin, Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesi’ndeki önemli evrelerden birisinin daha tamamlanmak üzere olduğunu açıkladı.

    Karadeniz Gaz Sahası’nda kabloları denizin tabanına döşeyecek Seven Arctic Gemisi’nin İstanbul Boğazı’na gelmesi üzerine, gemide incelemeler yapan Bilgin, “Takvimden herhangi bir sapma yok, tam gaz devam.” dedi. Bilgin, projeye ilişkin son bilgileri paylaşarak, “Bütün sistemi kontrol edecek olan kordon bağı hattı; toplamda 180 kilometre serilecek. Kordon bağı hattının 40 kilometresi sığ deniz kısmına serilecek. Bu bir başka gemiyle beraber geldi. O gemi şu anda Filyos Limanı’nda. 140 kilometresi ise bu geminin üzerinde. Bu ‘kordon bağı ünitesi’ aslında elektro hidro mekanik kontrol ünitelerini ve bütün sistemin aklını taşıyan bağlantı birimidir.” diye konuştu. Bilgin, “Gemi, Filyos Limanı’na intikali ile beraber hemen operasyona başlayacak. Bu gemi açık denizlerde faaliyet gösteren en yüksek teknolojik gemilerden bir tanesi. Ana yüklenicilerimizden birisi olan Supsea 7 firmasının gemilerinden birisi” değerlendirmesinde bulundu.

    TPAO Genel Müdürü Bilgin, gemide yaklaşık 120 personelin faaliyet göstereceğini ve bunun yanı sıra 1000 ton ağırlığında yük kaldırabilen vinçler ile 600 ton gerilme uygulayabilen kablo çekicilerinin de geminin üzerinde olduğunu kaydetti.

    “Çalışmalarımız planlandığı şekilde devam ediyor”

    Bütün projenin üç faz içerisinde yürütüldüğüne dikkati çeken Bilgin, şunları ifade etti:

    “Bunlardan birisi deniz tabanına yerleştirilecek olan ekipmanlar, diğeri karada yapılacak olan kara işleme tesisleri ve üçüncüsü de bunların arasındaki boru hatları. Bu boru hatları projesinin üçüncü bileşenini devreye sokmuş oluyoruz. Dolayısıyla aslında iki tane ana boru hattı, yardımcı boru hattı ve ana kontrol ünitesinin serilmesi işlemini tamamlayacak olan gemiyle çalışmalarımız tüm hızıyla başarılı bir şekilde devam ediyor.”

    Bilgin, Türkiye’nin geleceğine katkı sunmak için gece-gündüz var güçleriyle çalıştıklarını ve başarılı bir çalışma yürüttüklerinin altını çizerek, “Bugüne kadar hedeflerimize ulaşma konusunda hem yüklenici firmalarımızın tamamıyla hem kendi ekiplerimizle gece gündüz kesintisiz bir çalışma içerisindeyiz. Takvimden her hangi bir sapma yok, tam gaz devam” ifadelerine yer verdi.

    Seven Arctic’in yıl sonunda çalışmalarını tamamlaması öngörülüyor

    1000 ton vinç kapasitesine sahip ve 162 metre uzunluğundaki Seven Arctic, Derin Deniz’de Ana Kordon Bağı Hattının denizden 30 km açıktan Sakarya Gaz Sahası kuyuları alanına kadar yerleştirilmesini sağlayacak ve büyük deniz tabanı yapılarının inşa işlerini gerçekleştirecek. Ekim 2022 tarihinde operasyona başlayan Seven Arctic’in yıl sonunda çalışmalarını tamamlaması öngörülüyor.

  • Karadeniz doğal gazında geri sayım

    Karadeniz doğal gazında geri sayım

    Karadeniz’de keşfedilen doğal gazın karaya çıkartılması için çalışmalar sürüyor. Keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gaz rezervi, 165 kilometrelik mesafeden 16 inçlik borularla Filyos Limanı’na kurulacak olan doğalgaz işleme tesisine taşınacak. Gaz burada işlendikten sonra ana hatta bağlanacak.
    Boruların derin deniz ve sığ deniz döşeme çalışmaları ise Castorone One ve Castorone gemileri ile sürüyor.

    Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi üç boyutlu araştırma yapacak

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez; beraberinde Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Türkiye Maden İşçileri Sendikası Başkanı Nurettin Akçul, Petrol İş Sendikası Genel Başkanı Süleyman Akyüz, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, BOTAŞ Genel Müdür Yardımcısı Selçuk Advan, TPAO Genel Müdürü Melih Han Bilgin ve TPAO yetkilileri ile birlikte Filyos Limanı’na geldi.

    Burada sahadaki çalışmaları, açıktaki boru döşeme çalışmalarını yerinde inceleyen Bakan Dönmez; Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi’nde yetkililerden brifing aldı. Ardından açıklamalarda bulunan Bakan Fatih Dönmez, iki boyutlu sismik araştırmalar yapan Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi’nin üç boyutlu araştırmalar yapabilecek kapasiteye yükseltilmesi için çalışmaların sürdüğünü aktardı. Bakan Dönmez, “Bugün Filyos ve denizde yapılan çalışmaları yerinde incelemek üzere tekrar sahaya geldik. Şu anda önünde bulunduğumuz Oruç Reis Gemisi biliyorsunuz uzun süredir Doğu Akdeniz’de çalışmalarını yapmıştı. Buradaki ihtiyaçlara binaen Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimizi Filyos’a çektik. Donanım ve yazılımla alakalı bir takım modernizasyon çalışmaları vardır. Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz daha çok iki boyutlu sismik araştırmalar yapmak üzere hazırlanmıştı. Şimdi bu da Barbaros Hayrettin Paşa’da olduğu gibi üç boyutlu sismik araştırma yapabilecek hale geliyor. Ekipmanlar da şu anda montajı devam ediyor. Bir ay içerisinde inşallah buradaki modernizasyon çalışmalarını tamamlayacağız ve yeni görev yerine yollayacağız” dedi.

    “Doğal gazın karaya taşınmasına 25 kilometrelik kısım kaldı”

    Keşfedilen rezervin karaya taşınması için yapılan boru döşeme çalışmalarında 140 kilometrenin tamamlandığını aktaran Bakan Fatih Dönmez, “Bugün aynı zamanda kat Castorone Gemisine de gittik. Biliyorsunuz boru hatlarını Sakarya Gaz Sahası’ndan Filyos’a kadar yapılması gereken 170 kilometrelik boru hatlarını Castorone Gemisi yapıyor. 15 Temmuz’da göreve başlamıştı. Bugün yerinde bizzat inceleme yaparak çalışmaları görmüş olduk. An itibarıyla 16 inçlik doğal gazın taşınacağı ana boru hattının 140 kilometresi tamamlandı. Yaklaşık bir 20-25 kilometrelik bir kısmı kaldı. Yardımcı hat olarak dizayn edilen on inçlik boru aslında 32 kilometresi tamamlanmış oldu. Planlandığı şekilde devam ediyor. Önümüzdeki günlerde data hattını sinyal hattını çekmek üzere iki gemimiz birden gelecek. Onlar da şu anda seyir halindeler. An itibari ile denizde 30 gemimiz çalışıyor. Yaklaşık 2500 çalışan var. Karada çalışanların sayısı 5500 civarında. Toplamda 8 bin insanımız çalışanımız, yerli yabancı projede çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Kuyu tamamlama işlerimizi ise hem Fatih Sondaj Gemimiz, hem Yavuz Gemimiz hem de Kanunu Gemimiz devam ediyor. Bildiğiniz gibi önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde ilk gazı karaya çıkartacağız. İlk etapta on kuyu planlamıştık. Bununla alakalı çalışmalarda yine planladığımız şekliyle devam ediyor” diye konuştu.

    “Cumhuriyetimizin 100. yılında ilk gaz akışını gerçekleştirmeyi planlıyoruz”

    Denizdeki çalışmaların yanı sıra karadaki çalışmaların da sürdüğünü aktaran Bakan Fatih Dönmez, “Bu karadaki çalışmalara gelince biliyorsunuz gelen gazı burada ayrıştıracağız, rafine edeceğiz başka bir ifadeyle. Onlar da yine çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Gerek mekanik işleri gerekse elektrik işleri planladığımız şekilde devam ediyor. BOTAŞ’ın istasyon çalışması var, ölçüm istasyonu. Orada büyük oranda tamamlanmış durumda. Yüzde 80 civarında tamamlanmış durumda. 15 Ekim’de teste hazır hale gelecek. Karadaki boru hatlarının da yüzde 70’i tamamlandı. Karadaki bu çalışmalar da inşallah Kasım ayı içerisinde tamamlanmış olacak. Yani kasım ayı çiz içerisinde hem ölçüm istasyonumuzun hem de Zonguldak’a kadar olan hattın yapımını tamamlayacağız. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi inşallah insanımız, vatandaşımızı Cumhuriyetimizin 100. yılında, ilk çeyreğinde mart ayı içerisinde ilk gaz akışını gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ben tekrar emeği geçen tüm arkadaşlarımıza gerek Türkiye Petrolleri’nden gerekse bize yüklenici olarak taahhütte bulunan şirketlerimizde çalışanlara teşekkür ediyorum. Sadece buradaki çalışmalar değil dünyanın dört bir tarafında bu projede kullanılacak malzemeleri üreten tedarikçilerimiz var. Yeri geliyor Türkiye Petrolleri’nin elemanları o imalatçıların imalathanelerinde fabrikalarında gece gündüz bu çalışmalara nezaret ediyorlar. Sonra da onlar tabi bir lojistik plan çerçevesinde o malzemeleri buraya sevk ediyorlar. O arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum” diye ifade etti.

    Öte yandan Filyos Limanı’nda bakım ve onarım çalışmaları süren Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi ve Kanuni Sondaj Gemisi dron ile havadan görüntülendi.

  • ‘Castorone’ isimli gemi Çanakkale Boğazı’ndan geçti

    ‘Castorone’ isimli gemi Çanakkale Boğazı’ndan geçti

    Türkiye’nin tarihindeki en büyük doğal gaz keşfi olarak kayıtlara geçen Sakarya Gaz Sahası’nda çalışmalar devam ediyor. Hem deniz hem de kara kısmında yaklaşık 5 bin çalışan doğal gazı vatandaşla buluşturmak için mesai harcıyor.

    Keşfedilen doğal gazın gelecek yılın ilk çeyreğinde kullanıma sunulması hedeflenirken, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ekipleri de bu hedef doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor.

    İlk olarak sığ kısımlarda başlayan boru serim işleminde derin denizdeki aşamaya geçiliyor.

    Karadan yaklaşık 170 kilometre açıkta bulunan Sakarya Gaz Sahası’ndan Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi’ne gazın uluşmasını sağlayacak boruların büyük kısmının serim işlemi “Castorone” isimli gemi tarafından gerçekleştirilecek. Sığ kısımlarda “Castoro 10” isimli geminin yaptığı işlemin ardından “Castorone” derin denize boruları serecek.

    Toplam 325 uzunluğunda, 39 metre genişliğinde ve 56 bin 529 groston ağırlığında gemi, Çanakkale Boğazı’na saat 06.00’da giriş yaptı.

    Dev gemi 07.45’te Çanakkale önlerine ulaştı.

    Çanakkale Boğazı’nın ardından İstanbul Boğazı’nı da geçecek geminin 6 Temmuz’da Filyos Limanı’nda olması planlanıyor.

  • Karadeniz gazı için borular döşenmeye başlandı

    Karadeniz gazı için borular döşenmeye başlandı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müjdelediği Karadeniz’de bulunan 540 milyar metreküplük doğalgazın çıkartılması sürecinde önemli bir noktaya gelindi. Denizden 170 kilometrelik hatta doğalgaz borularının döşenmesi için Çanakkale Boğazı’nı geçen “Castoro 10” isimli gemi Filyos Limanı’na ulaştı.

    13 Haziran günü 170 kilometrelik hatta çalışmalar başlayacak

    Filyos Limanı’nda TPAO’ya ait sahada depolanan doğalgaz boruları 13 Haziran günü itibariyle Castoro-10 isimli gemi aracılığıyla 170 kilometrelik hatta deniz tabanına yerleştirilecek. Aynı anda 6 bin faaliyetin yürütüldüğü projede gazın ana hatta taşınması için karada da boru döşeme çalışmaları eş zamanlı sürüyor.

    4 bin 200 personelin mesai harcadığı çalışmalarda gazın karaya çıkartılması için Fatih, Kanuni ve Yavuz Sondaj Gemileri’ne 13 yardımcı gemi de lojistik desteği sağlıyor.

    Borular, 2 bin 200 metre derine yerleştirilecek

    Filyos Limanı’ndan sondaj kuyularının bulunduğu alana ilk boru indirme işlemi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla gerçekleştirilecek. 13 Haziran günü gerçekleştirilecek olan törende borular denizin 2 bin 200 metre derinine yerleştirilecek.

    İlk etapta 10 milyon meterküp doğalgaz üretilmesinin planlandığı projede ilk gaz ise 2023 yılında ana dağıtım şebekesine verilecek.

  • Karadeniz gazında yeni aşama

    Karadeniz gazında yeni aşama

    Bakan Dönmez, sosyal medya hesabından dün yaptığı paylaşımda, Karadeniz’de keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gazı karaya çıkartma çalışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulundu.

    Dönmez Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Karadeniz gazında kritik bir safhayı daha geride bırakıp, hedefe bir adım daha yaklaşıyoruz. Deniz tabanına boruları yerleştirecek gemi, bugün Çanakkale Boğazı’ndan çıkış yaparak Filyos’a doğru yol aldı” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile 28 Mayıs’ta Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi’nin inşaatını inceleyen Dönmez, Karadeniz gazının geçişini sağlayacak ilk boruların 10 Haziran’da kıyıdan döşenmesine başlanacağını, temmuz ayı içerisinde de derin deniz tarafında boruları indirecek platformun Türkiye’ye geleceğini açıklamıştı.

  • Bakan Dönmez’den Karadeniz gazı açıklaması

    Bakan Dönmez’den Karadeniz gazı açıklaması

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz’deki rezerv için ilk fazın 10 kuyudan günde yaklaşık 10 milyon metreküp doğal gazı taşımayı hedeflediklerini dile getirerek, “Maksimum üretim seviyesine çıktığımızda ülkemizin ihtiyacının yaklaşık 3’te 1’lik kısmını Karadeniz sahasında sağlamış olacağız. Başka bir ifade ile meskenlerin, konutların doğal gaz ihtiyacının tamamını Sakarya gaz sahasından karşılar hale geleceğiz” dedi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde ‘Bağımsız Enerji Güçlü Türkiye’ konulu konferansa katıldı.

    Karadeniz’de bulunan doğal gaz ile ilgili açıklamalarda bulunan Dönmez, “Yerli doğal gazda hedefimiz belli. 2023’e gazın ilk fazını sisteme vereceğiz. İlk faz için açılması planlanan yaklaşık 10 kuyudan, günde yaklaşık 10 milyon metreküp doğal gaz taşımayı hedefliyoruz. İkinci fazda artan kuyu miktarıyla birlikte karaya aktarılan doğal gaz miktarı günde yaklaşık 40 milyon metreküpe kadar çıkacak. Maksimum üretim seviyesine çıktığımızda ülkemizin ihtiyacının yaklaşık 3’te 1’lik kısmını Karadeniz sahasında sağlamış olacağız. Başka bir ifade ile meskenlerin, konutların doğal gaz ihtiyacının tamamını Sakarya gaz sahasından karşılar hale geleceğiz. Deniz tabanında yaklaşık 2 bin 200 kilometrekarelik bir alan içinde yaklaşık 40 adet üretim kuyusundan gelen doğal gazın toplanmasını ve boru hattına aktarılmasını sağlayacak bir şebeke kuracağız. Deniz tabanı üretim tesisini kara tesisine bağlayacak boru hattımız 169 kilometre olacak. Şu ana kadar, gerekli boruların yüzde 50’den fazlasının üretimi tamamlandı ve yüklemeye hazır durumda. İnşallah önümüzdeki yılın ortalarında Karadeniz’in tabanına boruları serip ilk kaynağı vuracağız” diye konuştu.

    “Türkiye’nin 20-30 yıl öncesine bakarsanız Türkiye’nin nereden nereye geldiğini daha iyi anlarsınız” diyen Bakan Dönmez, “O dönemi romantize ederek güzel göstermeye çalışanlar emin olun ki elindeki statükoyu, gücü kaybeden, kendini her zaman halkın üstünde görenlerdir. Yeni bir dönemin arifesindeyiz. Yeni bir doğumun sancılarını çekiyoruz. İnanıyorum ki büyük ve güçlü Türkiye yolunda çektiğimiz bütün bu sıkıntıların sonu aydınlıkla noktalanacak. Siz gençler, yaşanan her şeyi zahiriyle değil batınıyla, perde arkasıyla görmek zorundayız. Bugün burada bağımsız enerjiyi güçlü Türkiye’yi konuşmak için bir araya geldik. Ama öncesinde böyle bir girizgâhla bizleri geleceğe taşıyacak olan sizlerin ne kadar büyük bir sorumluluğa sahip olduğunuzu, hangi zorluklarla karşılaşabileceğinizi hatırlatmak istedim” dedi.

    “Karadeniz’deki doğal gaz keşfinden milletimiz memnun”

    Karada ve denizde bağımsız enerji idealine ulaşmak için gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Dönmez, “Karadeniz’de 540 milyar metreküplük gaz keşfimizin milletimizi nasıl memnun ettiğini gittiğimiz her yerde görüyoruz. Akdeniz’i karış karış arıyoruz. Bizler Mavi Vatan stratejisiyle yeni bir vizyon ortaya koyarken, Türkiye’nin Akdeniz’de yürüttüğü mücadeleyi kötüleyen, bu gayreti ‘düşmanca ve saldırgan’ olarak niteleyen bazı mahfiller başkalarının adına bu süreci baltalamak istiyor. Düşmana hoş görünmek için kendi milletine düşmanlık eden böyle bir zihniyet geçmişte de var olmuştu bugün de zavallı halleriyle yine sahnedeler. Diğer yandan yerli ve yenilenebilir enerjiye yatırımlarımız bütün hızıyla devam ediyor. Yenilenebilir enerji kurulu gücün toplam kurulu gücün yüzde 53’üne ulaştı. 2020 yılı ve 2021 yılı ilk dokuz ayında devreye giren elektrik üretim santrallerinin neredeyse tamamının yenilenebilir enerji kaynaklarından oluştu. Türkiye, 2000’li yıllarda küresel yenilenebilir enerji istatistiklerinde ‘Diğer’ başlığı içinde iken, bugün sahip olduğumuz toplam yenilenebilir enerji kurulu gücüyle Avrupa’da beşinci dünyada on ikinci sırada yer alıyoruz. Sadece 2020 yılında devreye aldığımız yenilenebilir enerji kurulu gücü 24 Avrupa ülkesinin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünden fazladır” ifadelerini kullandı.

    Enerji teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik son zamanlarda müthiş bir ilerleme yaşandığını kaydeden Bakan Dönmez, “Temel hedefimiz, Türkiye’nin enerji ithalatını azaltmak, elektriğimizi yerli kaynaklardan üretirken, enerji teknolojilerini de yerlileştirmektir. Burada genç yeteneklere büyük iş düşecektir. Güneşten hidroliğe, rüzgardan jeotermale kadar her alanda teknolojik dönüşümü yerli üretim, yerli insan kaynağı ve yerli Ar-Ge ile gerçekleştirmek istiyoruz. Bir diğer önemli başlığımız da enerji verimliliği. Son 4 yılda enerji verimliliğine yapılan yatırımlarla 1,2 milyar dolarlık yıllık tasarruf elde ettik. Diğer yan sektörleri de hesaba kattığımızda toplamda 3,6 milyar dolarlık büyük bir katma değer sağlıyor. Burada gençlerimize, sizlere büyük bir iş düşüyor. Biz enerji teknolojilerini sizler için dünyaya meydan okuyacağınız, dünya ile rekabete girebileceğiniz bir alan olarak tanımlıyoruz. Sizlere güveniyoruz. Sizlere inanıyoruz. Bilginize, heyecanınıza, düşüncelerinize, enerjinize ihtiyacımız var. Hep birlikte Türkiye’yi zirveye taşıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Yarın lityum, kobalt, hidrojen ve değerli mineraller kullanılacak”

    ‘Gelecekte enerji nasıl olacak’ sorusunu değerlendiren Dönmez, “Enerji teknolojilerinin gelişimiyle birlikte enerjide bildiğimiz pek çok şey hızla değişime uğruyor. Uluslararası Enerji Ajansı raporuna göre bugün ki petrol-doğalgaz ticaretlerinin yerini yarın lityum, kobalt, hidrojen, değerli mineraller alabilir. Bu yeni hammadde döngüleri yeni çeşit bir jeopolitik sistem ve yeni bir enerji düzeni getirebilir. Bu sebeple bugünü düşündüğümüz kadar yarını da görmek ve anlamak zorundayız. Raporda belki de verilen mesajların en önemlisi enerji dönüşümünün öyle kolay, düzenli olmayacağı. Net sıfır baz yük anlamında iki grup var. Bir gruba göre yenilenebilir kaynaklar her şeye yeter. Ama eylül ayında İngiltere’de rüzgarın az esmesi sonucu fiyatlar arttı. Ya da bu yıl mevsim anormalitesi yüzünden HES’ler elektrik üretiminde önceki yıllara göre fazla rol alamadı. Temiz enerji kaynakları da iklim değişikliğinden etkileniyor. Şu anda iklim değişikliği görüşmelerinin yapıldığı Glasgow’da elektrik üretiminin 71’i nükleerden. Evet, bir hedef var ama oraya gidilmesi için yapılması gereken çok şey var” dedi.

    Elektrikli araba vurgusu

    Elektrikli arabaların gelişinin çok önemli olduğunun altını çizen Dönmez, “Fakat elektrikli arabalar sadece sessiz otomobiller değil. Bunlar aynı zamanda tekerlekli elektrik talebi. Örneğin bayram tatillerinde yapılan yolculukları düşünün. İstanbul’daki elektrik talebi, 2-3 gün içinde Muğla, İzmir, Antalya’ya kayıyor ve orada sadece 7-10 gün kalıyor ve geri dönüyor. Elektrikli arabalar şebekeye destek de verebilir. Bunu yapan modeller var. Fakat araba üreticileri için pil ömrü daha önemli olduğundan burada taviz vermek istemeyebilirler. Diğer taraftan ağır yük taşımacılığı yapan kamyonlar ne olacak? Uçaklar, gemiler diğer yanda. Bu sorulara tüm dünya cevap arıyor. Alternatif yakıtlar, elektriklenme, hibrit sistemler önemli hale geliyor. Açıkçası bizi geleceğe götürecek teknolojilerin sadece yüzde 50’si şu anda kendini ispatlamış durumda. Fakat üzerinde çalışılması gereken birçok enerji teknolojisi var. Hidrojen bunlardan bir tanesi. Belki füzyon bir diğeri olabilir. Bir diğer tarafta da dijitalleşme giderek önem kazanacak. Geleceğe dair en önemli senaryolardan biri elektriğin toplam enerji tüketimindeki oranının yüzde 25’ten yüzde 50’ye çıkması. Bu çıkış birçok fayda ve riski beraberinde getirecek. En önemlisi esneklik ihtiyacı olacak” diye konuştu.

    Bakan Dönmez sözlerine şöyle devam etti: “Esneklik ihtiyacının belki en kolay karşılanabileceği yerlerden biri de tüketici ama elektronik olarak. Mesela rüzgar esmediğinde buzdolapları yarı güç modunda çalışsa ya da ev aletlerinin kontrol edilebilen değişik güç modları olsa. Örneğin cep telefonlarındaki güç ayalarını biliyorsunuz. Pil bitmeye yakın bunları en az tüketecekleri noktaya çekiyoruz, ekranı kısıyoruz. Aslında bir enerji yönetimi yapıyoruz. Bir kısım telefon otomatik yapıyor bunu. Pil belirli bir oranın altına düşünce aydınlığı azaltıyor ve bunu belli algoritmalarla yapıyor.”

    “Kripto para için harcanan elektrikle Afrika’da milyonlarca insanın hayatı değişebilir”

    Kripto para için harcanan elektrikle Afrika’da milyonlarca insanın hayatı değişebileceğini söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Bugün yapay zekâ algoritmaları, çok başarılı ama inanılmaz elektrik tüketiyor. Aslında ev aletlerinin yerini algoritmalar da alıyor diyebiliriz. Fakat bu algoritmaların akıllı tasarlanması büyük bir alan açabilir. Yani şebekeden gelen sinyallere göre artan ya da azalan enerji tüketimi ya da ısıtma-soğutma sistemlerinin genel sisteme destek olması önemli. Belki enerji dönüşümünün en kritik noktası sanayinin karbonsuzlaşması. Bir örnek verecek olursak hidrojenden sıfır emisyonlu çelik üretilmesi gibi. Çimento sektörü çok daha ilginç çünkü ısı çok kullanılıyor ve süreç içinde kimyasal tepkimeden dolayı emisyon çıkıyor. Kimyasal üretimi, plastikler diğer birçok ürününün üretilmesi için inanılmaz enerji harcanıyor ve emisyon üretiliyor karşılığında. Bir tişört üretilmesi 3 bin litre su ihtiyacına mal oluyor. 2 kilowatt saat da elektrik gerekiyor. Bu enerji ve kaynak tüketimini azaltacak teknolojilere acil ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

    “Üniversiteler sürecin daha fazla içinde yer alacak”

    “1970’lerde araçlar 100 kilometrede 20-23 litre yakıt kullanımı ile çalışıyordu. 50 yılda bu oran üçte bir dörtte bir oranına kadar düştü. 100 watt ile aydınlatan ampuller şimdi 12 wattlara kadar düştü” diyerek sözlerine devam eden Dönmez, “Son 15 yılda, Edison’dan, Tesla’dan beri aynı olan aydınlatmalar, çip teknolojisiyle aynı olan LED sistemlere kaydı. 15 yılda 6-7 misli enerji verimliliği oldu. Belki önümüzdeki dönemde ısı pompaları önemli olacak. 50 yılda enerji sektörü büyük bir değişim yaşadı. Şimdi bir diğer soru da şu. Sonraki 50 yılı nasıl hayal ediyoruz? Sonraki 50 yıla hangi hazırlıklarla, hangi öngörülerle giriyoruz? İnsan kaynağımızı, bilgi ve tecrübemizi hangi alana kanalize ediyoruz? Burada üniversitelerimiz özellikle entelektüel sermayenin yetiştirildiği, Ar-Ge ve inovasyon yapıldığı bilgi ve teknoloji merkezleri olarak öne çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda üniversiteler daha fazla bu sürecin içerisinde yer alacaklar. O nedenle geleceği bugünden kurmak, dünya ile nitelikli teknolojilerde rekabet edebilmek ve kendi öz markalarımızı, patentlerimizi, teknolojilerimizi çıkarmak adına üniversitelerimiz daha fazla sorumluluk yüklenecek. Türkiye, bu süreçte ciddi bir bilgi ve tecrübe birikimiyle eminim ki bu süreçte yıldızı parlayan ülkelerden biri olacak” dedi.