Etiket: Karadeniz

  • Cimilli İbo yaşamını yitirdi

    Cimilli İbo yaşamını yitirdi

    Karadeniz  müziğinin ‘Cimilli İbo’ lakabıyla tanınan isimlerinden, Rizeli İbrahim Özer (49), böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü İstanbul’daki hastanede hayatını kaybetti.

    Geçen yıl yakalandığı koronavirüsü yenen şarkıcı İbrahim Özer, daha sonra böbrek yetmezliği ve kandaki aşırı enfeksiyondan dolayı yoğun bakımda tedavi altına alındı. Özer, bir süredir İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. İbrahim Özer’in cenazesi, yarın memleketi Rize’nin İkizdere ilçesinde toprağa verilecek.

  • Çay ve fındık göçüyle vakalar yüzde 400 arttı

    Çay ve fındık göçüyle vakalar yüzde 400 arttı

    Karadeniz’de çay ve fındık hasat sezonu ile birlikte başlayan göçlerle koronavirüs vakaları yeniden artışa geçti. Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, çay ve fındık hasadıyla bölgede insan hareketliliğinin arttığını belirterek, “Bölgemizdeki artış 1 Temmuz’a göre yüzde 400’e ulaştı. 4 mislinden fazla bir artış var. Maalesef insanlar artık bu durumu ciddiye almıyor” dedi.

    Karadeniz’de çay ve fındık hasat sezonu ile birlikte başlayan göçlerle koronavirüs vakalarında artış yaşanmaya başlandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı 24-30 Temmuz haftasına ait koronavirüs risk haritasında 100 bin kişide görülen vaka sayıları Karadeniz illerinde yükseldi. Rize 243,64, Trabzon 241,78, Giresun 230,88’e, Ordu ise 220,25 vaka oranı ile bölgede en çok vaka görülen iller oldu.

    ‘ÖNLEMLERE UYUM YÜZDE 20’

    Koronavirüs salgınında normalleşme sonrasında vaka artışlarını öngördüklerini söyleyen Trabzon KTÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, “Pandemide geldiğimiz nokta, tahmin ettiğimiz bir noktaydı. Önlemlerin bırakılması, normalleşme hareketlerinin açılması ve turizm hareketliliğinin başlaması neticesinde bunun olacağını gördük. Çünkü insanların artık önlemlere uyumu şiddetli derecede düştü. Cadde ve sokağa çıktığınızda gördüğünüz, insanların uyumu yüzde 20’lerde” diye konuştu.

    ‘LÜTFEN CİDDİ OLALIM’

    Karadeniz’de vakalarda bir ayda büyük yükseliş yaşandığını belirten Prof. Dr. Aydın, “Bölgemizdeki artış 1 Temmuz’a göre yüzde 400’e ulaştı. 4 mislinden fazla bir artış var. Maalesef insanlar artık bu durumu ciddiye almıyor, lütfen ciddi olalım. İnsanların immün sistemi ve doktorların gayretiyle bir şeyler başarmaya çalışılmaktadır. Bizim bölgemizde önce çay sonra fındık hasat dönemi insan hareketlerini artırdı, kalabalıkların oluşmasına sebep oldu. Turizm hareketleri de olabilir. Hepsinin etkisi var. İnsanlar hareket ettiği, birbirine yaklaştığı sürece hangi nedenle olursa olsun bu adımların özellikle de aşısızların fazla olması nedeniyle bulaşı giderek artacaktır” dedi.

  • Karadeniz’in ilk ‘Yaylakent’ projesi çürüyor

    Karadeniz’in ilk ‘Yaylakent’ projesi çürüyor

    Karadeniz Bölgesi’nde örnek yayla modeli oluşturularak, turizmin geliştirilmesi amacıyla 1998 yılında, Trabzon’un Akçaabat ilçesindeki Hıdırnebi Yaylası’nda ‘Yaylakent’ projesi hayata geçirildi. 3 yıl önce hukuki anlaşmazlıklar nedeniyle kiracısı tahliye edilen ve kapısına kilit vurulan tesisler, kaderine terk edildi.

    Trabzon İl Özel İdaresi’nce 1998 yılında Orman Genel Müdürlüğü’ne ait arazide ‘Yaylakent’ projesi başlatıldı. Akçaabat ilçesi Hıdırnebi Yaylası’nda 6 ev, 25 odalı otel, 300 kişilik toplantı ve seminer salonu ile 50 kişilik restorandan oluşan projede tesislere dönemin valisi İsmet Gürbüz Civelek tarafından ‘Bu tesis önümüzdeki yıllarda dilerim bir turizm ekolu olarak anılacaktır’ yazılı tabela astırıldı. Yöre halkı; kira, tadilat başta olmak üzere çeşitli hukuki anlaşmazlıklar nedeniyle 3 yıl önce boşaltılan tesislerin yeniden turizme kazandırılmasını istiyor.

    ‘GÜZELİM TESİS YIKILMAYA BAŞLADI’

    Hıdırnebi Yaylası’nda turizm tesisi işletmecisi Kahraman Akdoğan, yaylaya gelen turistlerin kalacak yeri olmadığı için geri döndüğünü belirterek, “Burası yıllardır kapalı. Güzelim tesis yıkılmaya başladı. Bizim içimiz gidiyor. Boş kalacağına bize versinler, biz işletelim. Binlerce turist geliyor buraya. Her gelen turist, gezdikten, fotoğraf çektirdikten sonra geri dönüyor. Kalacak yerleri yok. Gelip, gelip geri dönüyorlar. O alan yeniden faaliyete geçsin istiyoruz” dedi.

    Yaylaya gelen turistlerin kalacak yerleri olmadığını söyleyen Seher Akbulut da “‘Yaylakent’ buraya yapıldığında çok heyecanlıydık. Burası tamamen gelişecek, diye bekledik ama 3 yıldır o alan boş. Gelen turistler kalacak yerleri olmadığı için geri dönüyorlar. Biz oranın yeniden turizme kazandırılmasını istiyoruz. Faaliyette olsa yaz kış burada turistler olur. Buralar şenlik olur. Turistler istediği hizmeti bulamayınca buraya bir daha gelmek istemiyorlar” diye konuştu.

    ‘YAYLAKENT TURİZME KAZANDIRILSIN’

    İşletme sahibi Mehmet Usta ise “Yaylamıza çok turist geliyor. Yaylada konaklama yok. Gelen turistler, burada kalmak, sabahları böyle bir temiz hava ile güzel doğa ile uyanmak istiyor ama gelen herkes geri dönmek zorunda kalıyor. Eskiden ‘Yaylakent’ açıktı. Yaz kış burada turistler olurdu ama şimdi gelen de hizmet bulamadığı için bir daha gelmek istemiyor. ‘Yaylakent’ turizme kazandırılsın, çürümeye bırakılmasın” dedi.

  • Karadeniz gazı için tarih verildi

    Karadeniz gazı için tarih verildi

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Petrol Endüstrisinde Milli Teknolojiler Toplantısı’na ( PEMT-21) video konferans yöntemiyle katılıyor.

    Bakan Dönmez yaptığı açıklamada, “Sakarya Gaz Sahası’nda, saha geliştirme ve üretim çalışmalarımız devam ediyor. Fatih’in kazdığı Tuna-1, Türkali-1 ve Türkali-2 kuyularının, kuyu testlerini Kanuni Sondaj Gemimiz yapacak. Kuyu testlerine önce Türkali-2 kuyusundan başlayacağız. İnşallah Mayıs ayı içerisinde bu testlere başlamayı planlıyoruz.” dedi.

    “KARADENİZ GAZININ İLK FAZINI 2023’E YETİŞTİRMEYİ PLANLIYORUZ”

    Bakan Dönmez’in açıklamaları şöyle:

    Zihinlerdeki duvarları yıkmak, kendi kalıplarımızı kırmak. Teknolojiyi alan ve kullanan değil, onu geliştiren sistemi kurgulamak zorundayız. Bugün teknoloji oyun değiştirici olarak kabul ediliyor. Bir kere yapıp bırakmak değil asıl meselemiz. Başarısız olsak da denemek. Teknolojiyi üretmek, elde etmek zorundayız.

    Daha fazla yerli teknolojiyi işimize entegre etmekten geçiyor. Üretilmeyeni üretmek, çalışılmayanı çalışmak zorundayız.

    PEMT’in ilk toplantısının ardından sinerji yakaladık. PEMT’in sektörde olumlu izdüşüm bırakması yerlileşme çalışmaları adına önemli oldu.

    İlk toplantımızdan bu yana yeni fikir ve projeler ortaya atıldı. İlk sondaj kulesi, çatlatma, sondaj muhafaza kutusu gibi pek çok ekipman yerli imkanlarla üretilmeye başlandı.

    Yerli su altı robotumu Kaşif ve klinkat sistemimiz Titiz başta olmak üzere birçok ürün Made in Turkiye imzasıyla üretiliyor.

    Karadeniz gazının ilk fazının 2023’e yetiştirilmesi için çalışmalar devam ediyor. Mayıs ayı içerisinde kuyu testlerine başlayacağız.

    Fatih Sondaj Gemisi Amasra 1 lokasyonunda keşif amaçlı sondaj çalışmasına devam ediyor.

    Biz sektörümüzün inancından yola çıkarak dedik ki “Biz bize yeteriz”. Eğer ekipmanların yerli muadillerini üretmeseydik yurtdışına 263.5 milyon lira bedel ödeyecektik. Ülkemizde kalan para yerlileşmeyle 76 milyon lira oldu.

    Hem kara hem de deniz sondajlarımızda yürüttüğümüz operasyonlarda PEMT önemli bir kaldıraç olacaktır.

    Burada pek çok üretici, tedarikçi ile birlikte olacağız. PEMT ile bu sektörde faaliyet gösteren paydaşlar sürece entegre olacak. Yeni şirketlerin yeni yatırımcıların sürece dahil olması sağlanacak.

    Biz enerji sektörü olarak elde ettiğimiz başarıları daha ileri götürmekte kararlıyız.

  • Çay göçü başladı, uzmanlar uyardı

    Çay göçü başladı, uzmanlar uyardı

    Doğu Karadeniz’de, mayıs ayında başlayacak çay tarımı için hasat döneminde, üreticilerin ve işçilerin bölgeye göçü başladı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın ülkeye kaçak giren bazı işçilerin denetimlerden kaçarak bölgeye ulaşıp çay tarımına dahil olmaya çalıştıklarını belirterek, “Hukuki sorunların dışında bunların bir sağlık sorunu ile gelebilecekleri ve sağlık açısından risk oluşturabileceklerini unutmamak lazım” dedi.

    Doğu Karadeniz’de, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde, 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay üretiminde hasat dönemi yaklaşıyor. Mayıs ayında başlayacak çay tarımında geçen yıl olduğu gibi büyük kentlerden bölgeye 100 binin üzerinde üretici gelecek. Büyük çoğunluğu İstanbul ve Ankara’da yaşayan üreticiler, gelmeye başladı. Kent ve köylere gelenler, çay bahçelerinin bakımını yapıyor. Bu yıl da koronavirüs tedbirleri kapsamında, sınır kapılarının kapatılması nedeniyle Gürcistan ve Azerbaycan uyruklu 40 bin işçi ülkeye gelemeyecek.

    KAÇAK İŞÇİLERE İZİN VERİLMİYOR

    Türkiye’de yaşayan, aralarında Afganistan ve Senegal uyrukluların da olduğu işçiler de bölgeye geliyor. Türkiye’ye yasa dışı yollarla girip bölgeye gitmeye çalışan ya da çalışma izni olmayanlara ise izin verilmiyor. Bu kişiler kontrol noktalarında güvenlik güçlerince yakalanıyor. Geçen günlerde Samsun’da, Afganistan uyruklu 9 kaçak göçmen, taksi ile Ankara’dan Trabzon’a çalışmaya giderken yakalandı. Göçmenler, kişi başı 250 lira para verdiklerini belirterek, “Orada çalışacaktık, ne iş olursa yapacaktık” dedi. Samsun’da denetimlerde şüphe üzerine durdurulan bir diğer araçta ise yurda yasadışı yollardan giriş yaptığı ve Rize’ye gittikleri tespit edilen Afganistan uyruklu 7 kaçak göçmen yakalandı.

    ÜRETİCİYE ÇİFTE UYARI

    Doğu Karadeniz’de çay tarımında çalışan işçiler nedeniyle her yıl ortalama 500 milyon lira yurt dışına gidiyor. Bu yıl bölgede günlük çay yevmiyesi 250 kilo çay toplama şartı ile 200 TL olarak belirlendi. Yetkililer, çay tarımının ailece yapılarak işçiye giden yıllık yaklaşık 500 milyon TL’nin aile bütçesinde kalması çağrısında bulunuyor. Uzmanlar ise bölgeye kontrolsüz yabancı işçi girişinin pandemi döneminde sağlık açısından riskine dikkat çekiyor.

    ‘ÜRETİCİLER, AİLECE BAHÇEYE GİRMELİ’

    Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim, geçen yıl yaşanan işçi sorunu nedeniyle çay üreticilerinin yıllar önce olduğu gibi çay tarımına ailece sahip çıktıklarını söyledi. Yabancı çay işçilerinin çayda kaliteye zarar verdiğine dikkat çeken Alim, “Yabancı işçiler kilo işi çay topladıkları için odunsu kısma kadar iniyor, filiz çıkamadığı için verim düşüyor, odunsu çaylarla kalitede bozuluyor. Burada yok olan bizim geleceğimiz, onlar çayını toplayıp paralarını alıyor. Çayımızın gelecek nesillere aktarılabilmesi için gençlere, çocuklara nasıl üretildiği ve hasat edildiğini göstermemiz gerekiyor. Bu yıl da ailece herkesin bahçeye girmesini bekliyoruz. Yabancı çay işçileri ile yurt dışına giden 500 milyona yakın bir para da bu sayede üreticinin cebinde kalır” dedi.

    PROF. DR. AYDIN: BÖLGE İÇİN RİSKTİR

    Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın da ülkeye kaçak giren bazı işçilerin denetimlerden kaçarak bölgeye ulaşıp çay tarımına dahil olmaya çalıştıklarını söyledi. Prof. Dr. Aydın, “Hukuki sorunların dışında bunların bir sağlık sorunu ile gelebilecekleri ve sağlık açısından risk oluşturabileceklerini unutmamak lazım. Çay tarımı işverenlerinin bu tip işçileri çalıştırması durumunda kendilerinin de risk altında olacaklarını göz önüne alarak en azından bu insanların sağlık kontrollerini resmi yollardan yaptırmaları şarttır. Aksi halde bölge içinde sektör içinde risktir” diye konuştu.

    ‘İŞÇİ ALMAYI DÜŞÜNMÜYORUZ’

    Çay üreticisi Zekiye Aktepe, “Geçen yıl çay sezonunu çok yoğun çalışarak geçirdik. Kendi çayımızı topladık, yorucu geçti ama üstesinden geldik. Şunu gördük gerçekten tembelliğe alışmışız. İnsanlar şimdi kendi çay bahçelerine döndüler, işçi bulma beklentileri ortadan kalktı. Bu yıl da aynı yoğunlukta geçecek, işçi almayı düşünmüyoruz. İşçiler zaten çaylıklarımızı batırdılar, çok derinden topladılar, kalite ve verim kaybına sebep oldular. Pandemi vesilesiyle işçi sorunu ortadan kalktı, vatandaş bahçesine dönüyor” dedi.

    Mehmet Mavi de, “Bu yıl çaylığa üretici kendisi girecek, işçi aramayacak, işçiye verdiği para da kendisine kalacak” ifadesini kullandı.

    Yunus Emre Bal adlı çocuk ise, “Geçen yıl ailemle beraber çay bahçesine girdim, çok eğlendim. Çok neşeli geçti. Hem ailemle beraber vakit geçirdim hem de onlara yardım ettim” dedi.

  • ABD’den Türkiye’ye diplomatik bildiri!

    ABD’den Türkiye’ye diplomatik bildiri!

    ABD, 2 savaş gemisinin Boğazlardan Karadeniz’e çıkışı için Türkiye’ye diplomatik bildirimde bulundu.

    ABD’ye ait 2 savaş gemisinin, Türk Boğazlarından Karadeniz’e çıkışı için Türkiye’ye diplomatik bildirimde bulunduğu ve gemilerin 4 Mayıs’a kadar Karadeniz’de kalacağı bildirildi.

    Diplomatik kaynaklar, ABD’nin 2 savaş gemisini Karadeniz’e göndereceği yönündeki haberlere ilişkin, “Tarafımıza Montrö Sözleşmesi’ne uygun olarak 2 ABD savaş gemisinin Karadeniz’e çıkacaklarına dair 15 gün önceden diplomatik kanallardan bildirim yapıldı.” değerlendirmesinde bulundu.

    Kaynaklar, gemilerin 4 Mayıs’a kadar Karadeniz’de kalacağını da belirtti.

    Rusya ile Ukrayna arasındaki askeri gerilim tırmanıyor. İki ülke ayrılıkçı Donbas bölgesinin sınırlarına askeri yığınak yapmaya devam ediyor.

    Bir yandan da gözler Amerika Birleşik Devletleri’nde. Amerikan basını Pentagon’un Karadeniz’e savaş gemisini gönderebileceğini duyurmuştu.

    ABD’nin iki savaş gemisinin boğazlardan geçişi için Türkiye’ye bildirimde bulunduğu ortaya çıktı.

  • Karadeniz’de yeni mutasyon varlığı araştırılıyor

    Karadeniz’de yeni mutasyon varlığı araştırılıyor

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Asuman Birinci, Karadeniz’de mevcut mutasyonların dışında farklı bir mutasyonun varlığının düşünüldüğünü söyledi.

    Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 13-19 Mart verilerinde Samsun’da 100 binde 508,97 olan vaka sayısı, 20-26 Mart tarihleri arası korona tablosuna göre 100 binde 586,84’e yükselmişti.

    Karadeniz’de özellikle 5 ilde vaka artış hızı sürekli olarak artarken, bu durum Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde araştırma konusu oldu.

    OMÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Asuman Birinci, Karadeniz’de mevcut mutasyonların dışında farklı bir mutasyonun varlığı konusunda çalışma yürüttüklerini açıkladı.

    Prof. Dr. Asuman Birinci, “ Karadeniz’de mevcut mutasyonların dışında farklı bir mutasyonun varlığı düşünülüyor. Çalışma devam ettiği için sonuçlar çıkmadığından dolayı açıklayamıyoruz. İlerleyen günlerde çalışma sonucu belli olunca açıklanacak. Çalışma bitince veriler açıklanır” dedi.
    Virüsün yaygın olduğu Karadeniz illerinde Samsun’da 197 binden fazla birinci doz, 145 binen fazla ikinci doz aşı uygulandı. Trabzon’da 128 binden kişiye birinci doz, 97 binden fazla da ikinci doz aşı uygulandı. Giresun’da 85 binden fazla birinci doz, 64 binden fazla ikinci doz aşı uygulandı. Ordu’da 120 binden fazla birinci doz, 64 binden fazla ikinci doz aşı uygulandı. Sinop’ta 43 binden fazla birinci doz, 30 binden fazla da ikinci doz aşı yapıldı.

  • Çay göçü öncesi karantina önerisi

    Çay göçü öncesi karantina önerisi

    Doğu Karadeniz’de, mayıs ayında başlayacak çay tarımı için hasat döneminde geçen yıl olduğu gibi büyük kentlerden bölgeye 100 binin üzerinde üreticinin gelmesi bekleniyor. Uzmanlar, hasat sezonu öncesi bölgeye geleceklere karantinaya alınarak, test uygulanmasını öneriyor.

    Doğu Karadeniz’de, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde, 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay üretiminde hasat dönemi yaklaşıyor. Çay tarımında geçen yıl olduğu gibi büyük kentlerden bölgeye 100 binin üzerinde üretici ve işçi gelecek. Büyük çoğunluğu İstanbul ve Ankara’dan bölgeye gelecek üreticilerin mayıs ayı başında yola çıkması bekleniyor. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre ‘çok yüksek riskli iller’ arasında yer alan Karadeniz illerine yapılacak çay göçü vaka artışlarına neden olabileceği endişesi oluşturdu. Bu tarihe kadar vakaların azaltılmasının önemli olduğu uyarısında bulunan uzmanlar, hasat sezonu öncesi bölgeye geleceklere karantinaya alınarak, test uygulanmasını öneriyor.

    PROF. DR. AYDIN: ÇAY GÖÇÜ VİRÜSÜN TAŞINMASINDA RİSK YARATACAK

    Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, çay göçünün virüsün taşınması açısından risk yaratacağını söyledi. Son haftadaki vaka artışıyla virüsün yükselme trendine geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, “Rize’deki iş gücü mevcut nüfus nedeniyle yapılamamakta. Başka illerden, başka bölgelerden iş gücü temin edilmekte. Hatta bazı yıllar Gürcistan’dan da iş gücü temin ediliyordu. Bu yıl koronavirüs yüksek oranda bulunuyor. İlginç olan ise mutasyonlu virüs Rize’de bölgenin diğer illeri kadar değil, yüzde 10 civarında bulunması, bunun daha yükselme trendinde olduğunu gösteriyor. Mevcut riskin daha da artmaya devam ettiğini söylemek mümkün. Zaten son haftada da Rize’de 100 bin kişiye düşen vaka oranı artmış durumda. Aynı önlemlerin sürdürülmesi durumunda vakaların artacağını öngörüyoruz” dedi.

    ‘ÇAY İŞÇİLERİNE KARŞI ÖNLEM ALINMALI’

    Kentte yeterli aşılama sayısına ulaşılamadığını ve çay işçilerinin genç nüfus olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, “Rize’de yaklaşık 75 bin kişi aşılanmış. Toplam nüfusun yaklaşık 350 bin civarında olmasıyla ortalama hesap yaparsak yüzde 20 civarında insan aşılıdır. Bunun geneli de yaşlı gruptur. 65 yaş ve üzeri, sağlıkçılar ile bazı özel bazı sektörler aşılandı. Çay sektöründe çalışan insanların aşısız olma oranı hala yüksek. Aşılamaların bu yaş grubuna inmemesi durumunda sektörün mayıs ayı işlemlerini risk altında yapması görülebilir. Virüsün varlığında çay toplama işlerinin ve naklinin yapılabilmesi için bu işçilere yönelik bazı önlemlerin alınması gerek” diye konuştu.

    ‘KARANTİNA’ VE ‘TEST’ ÖNERİSİ

    Bölgede virüsün yayılımının kontrol altında tutulması için sıkı tedbirler alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Aydın, “Dışarıdan gelen işçilerin karantinaya alınarak belli bir süre gözlemlenmesinin yanında testler yapılabilir. Çalıştıkları bölgede ve kaldıkları yerlerdeki insanların sağlık durumunun da bilinmesi gerekiyor. İşlerini tamamladıktan sonra geri dönüşlerinde de buradan alacakları virüsü kendi bölgelerine taşıma riskleri açısından da yine bir değerlendirmenin doğru şekilde yapılması ülkemizde koronavirüs bulaşının kontrol altında tutulması bakımından doğru bir yaklaşım olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    ZİRAAT ODASI: 10 GÜN İZOLASYONDA KALMALILAR

    Rize’nin Derepazarı Ziraat Odası Başkanı Bünyamin Albayrak, pandemi ile geçen yıldan edindikleri tecrübe olduğunu belirterek, “Bu tecrübelerle bu yılki çay sezonunda yol alacağız. Kısıtlama beklemiyoruz, HES kodları ile bölgeye giriş yaptıkları takdirde tedirginliği ortadan kaldıracaktır. Ancak bir yığılma olursa bir endişe ortaya çıkar. Şu anda tek beklentimiz üreticilerin erkenden bölgeye giriş yapmaları, çay bahçesine girmeden önce evinde 10 günlük bir izolasyon geçirmeleri. Gübre zamanı geldi, bazı üreticiler bölgeye gelmeye başladı. Gördüğümüz, üreticilerde bir bilinç oluşmuş, duyarlılık var, geldikleri ilk anda insanlarla temas kurmaktan kaçıyorlar. Hem kendilerine hem de akraba ve komşularına zarar vermek istemiyorlar” dedi.

    ‘TEDBİR ALMAK ZORUNDAYIZ’

    Çay üreticisi Melahat Köse de, “Gelenler hastalık getiriyor, biz de korkuyoruz. Şu an köyde az kişi var, gelenlerle bu sayı çok artacak. Gelenler birkaç gün karantinada dursunlar, hemen çaylığa, çay alım yerine gitmesinler, hastalığı yaymasınlar. Zaten bir senedir korkuyla yaşıyoruz. 10 günü karantinada geçirirlerse onların da içi rahat olur bizim de” diye konuştu.

    Müzeyyen Karaduman ise, “Dışarıdan gelecek üreticiler kesinlikle kendilerini izole etmeliler. Çünkü vaka sayıları yeniden artışla. Tedbir almak mecburiyetindeyiz” dedi.

    ‘SORUNSUZ SEZONU ATLATACAĞIZ’

    Çay hasat döneminde il dışından çok sayıda üreticinin geleceğini söyleyen Selahattin Karaduman, “İl dışındaki üreticilerin gelmesi ile beraber nüfus hızla çoğalacak, oluşabilecek vaka artışlarının önüne de ancak izolasyonla geçebiliriz. Geçen yılki gibi bir izolasyon şart, yoksa vakalar artar. Üreticinin bölgeye gelmesi şart, çay bizim geçim kaynağımız. Geçen yıl olduğu gibi üreticiler çayına sahip çıkacak, pandemi kurallarına uyacak, sorunsuz bir şekilde bu sezonu da atlatacağız” ifadelerini kullandı.

     

  • Karadeniz’de mutant virüs endişesi

    Karadeniz’de mutant virüs endişesi

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Karadeniz Bölgesi’nde özelikle Samsun ve Ordu’da, İngiltere varyantlı mutasyonlu virüsün artışını gözlemledikleri yönünde açıklaması, bölgede tedirginliğe neden oldu. KTÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, mutant virüslerinin ortak özelliğinin daha uzak mesafeden bulaşabildiğine dikkat çekti. Bölgede yaşayan vatandaşlar da normal virüsle mücadele ederken, mutant virüsten nasıl korunacaklarına ilişkin yeterli bilgi sahibi olmadıklarından yakındı.

    Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi, zamanla birden çok mutasyon geçirerek farklı özellikler kazanıp güçlendi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün canlı yayındaki açıklamalarında mutasyonlu virüsün özellikle Doğu Karadeniz’de Samsun ve Ordu’da arttığını belirterek, “Mutasyonun da özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Samsun, Ordu gibi artışını görüyoruz. İngiltere mutantı dediğimiz özellikle en yaygın olan virülansı üzerine etkisinin daha olmadığı ama bulaşıcılığının arttığını bildiğimiz bir mutant daha yaygın” açıklamasında bulundu.

    KTÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın, daha hızlı bulaşarak hastalık oluşturan mutant virüslerin Covid-19’a göre daha tehlikeli olduğunu, her mutasyon virüsün farklı özellikleri olabildiğini söyledi. Mutasyon geçiren RNA virüslerinden biri olan Covid-19’un şu ana kadar bilinen, çoğu İngiltere varyantı olmak üzere, Güney Afrika ve Brezilya varyantlarının Türkiye’ye geldiğini belirten Prof. Dr. Faruk Aydın, Brezilya’da ortaya çıkan ve yayılan varyant virüsün; re-enfeksiyon özelliği olduğunu ve daha önce Covid-19 hastalığı geçirip vücudunda antikor bulunan kişileri yeniden hasta edebildiğini belirtti. Prof. Dr. Aydın, “Varyantlar, virüsün genetik materyallerinde değişiklik yaparak farklı bir protein dizisi oluşturuyorlar. Bu özellik onlara daha kısa mesafede, daha kısa sürede ve daha az virüsle bulaşabilme potansiyeli kazandırdı. Güney Kore’de birkaç vakada bu çıkmıştı. Brezilya’daki mutasyondan sonra Covid-19 geçiren hastaların mutant varyantla tekrar enfekte olabildiği gözlendi” dedi.

    ‘KOLAY BULAŞABİLME POTANSİYELİNE SAHİP’

    Dünyada görülen tüm mutant virüslerinin ortak özelliği olarak daha uzak mesafeden bulaşabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Aydın, “Hepsi de daha az mikroorganizmayla ve daha kolay bulaşabilme potansiyeline sahip. İngiltere varyantı üzerinde çok çalışma yapılabildiği için farklı yaş gruplarında, çocuklarda da enfeksiyon oluşturma potansiyeline kavuştuğu gözleniyor” ifadelerinde bulundu.

    ‘NE YAPMALIYIZ, BİLMİYORUZ’

    Ankara’dan Rize’ye geldiğini söyleyen Emel Güler, “Bölgemizde mutasyona uğrayan virüs çok azdı. Ankara’da bu kadar çok yoktu. Bu sabah geldik Rize’ye ve İngiliz virüsünün burada çok arttığını söylediler. Artık daha fazla tedbir almalıyız. Çünkü bu mutant virüse karşı ne yapmamız gerektiğini de bilmiyoruz” diye konuştu.

    ‘BÖLGEMİZDE VAKALARI ARTIYOR’

    Zeynep Karasu ise, “Bölgemizde vakaları artıyor, kırmızı bölge olarak gösteriliyoruz. Bu tablo karşısında ne yapacağımızı da bilmiyoruz, çok korkuyoruz. Şimdi de İngiliz mutant çıktı. Ne yapacağımız konusunda hiçbir fikrimiz yok. Artık vatandaşlar olarak bu tablo karşısında çok daha fazla önlem almamız gerektiğini biliyorum” şeklinde konuştu.

    ‘ŞİMDİ İNGİLİZ VİRÜSÜ İLE MÜCADELE EDECEĞİZ’

    Vatandaşlardan Cemile Kuk da, “Daha virüsün bu hali ile ne yapacağımızı bilmiyorduk, şimdi İngiliz virüsü ile mücadele edeceğiz. Normal virüsle bile mücadele edemedik, şimdi bu virüsle nasıl mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    ‘MUTANT VİRÜSTEN KORKUYORUZ’

    Herkesin kurallara uyması gerektiğini belirten Samsunlu vatandaşlaş Fatih Semerci, “Türkiye’de en çok Karadeniz’de vaka görülüyor. Rize’den Samsun’a kadar vaka çok fazla. Bu virüsün önüne geçmek için kurallara uymamız lazım. Mutant virüsten korkuyoruz, ne olduğunu da bilmiyoruz. Zaten ben 80 yaşındayım, evden de çıkmıyorum. Herkes kurallara riayet etmeli, o zaman bu beladan kurtuluruz yoksa insanlık mahvolacak” dedi.

    ‘KORKUDAN ARTIK DIŞARI ÇIKAMIYORUZ’

    İsmail Ceylan da, “İnsanlar birbirleriyle yakın mesafede durursa bu hastalık bitmez. Maskemizi takmalıyız ve mesafemizi korumalıyız. İnsanlar kurallara uymadığı için bu hastalık bu kadar uzadı, vatandaşların kendisini koruması gerekiyor. Korkudan artık dışarı çıkamıyoruz. Herkes birbirinden uzak durmalı” diye konuştu.

    ‘UYARILARI DİKKATE ALMALIYIZ’

    Şevket Demir ise “Herkes kendisini korumalı ve kurallara uymamız gerekiyor. Yetkililer, sürekli uyarılarda bulunuyor. İnsanın kendisinde olmalı, ben evden çıkınca işim bitince hemen eve geliyorum. Uyarıları dikkate almalıyız” şeklinde konuştu.

  • Karadeniz’in doğal gazı Filyos’tan çıkacak

    Karadeniz’in doğal gazı Filyos’tan çıkacak

    Ulaştırma  ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Karadeniz doğal gazının karaya çıkarılacağı Zonguldak’taki Filyos Limanı’nda incelemelerde bulundu. Bakan Karaismailoğlu, Filyos Limanı inşaatının yüzde 95,5’inin tamamlandığını söyleyerek, “Batı Karadeniz ve İç Anadolu’nun ana ihracat merkezi haline dönüşecek. Rusya, Balkanlar ve Orta Doğu ülkeleri arasındaki kombine taşımacılık zincirinin aktarma merkezi olarak, tüm bölgenin yükünü Karadeniz’den Rusya’ya, Balkanlar’a hatta İskandinav ülkelerine taşıyacak” dedi.

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, sabah saatlerinde helikopterle Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde bulunan Filyos Limanı’na geldi. Bakan Karaismailoğlu, Filyos Endüstri Bölgesi projesi ve liman inşaatıyla ilgili yetkililerden brifing aldı. Basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından Bakan Karaismailoğlu, inşaatı yüzde 95,5 tamamlanan ve Karadeniz doğal gazının karaya çıkarılacağı Filyos Limanı’nda incelemelerde bulundu. Bakan Karaismailoğlu, Türkiye’yi kara, hava, demir ve deniz yollarıyla, haberleşme altyapısıyla büyüklüğüne ve hedeflerine yaraşır olanaklara eriştirmek için çalışmaları büyük bir heyecan ve kararlılıkla sürdürdüklerini ifade etti. Filyos Limanı’nın da ülkenin gurur projelerinden biri olduğunu belirten Karaismailoğlu, “Bugün, Sultan Abdülhamit döneminde hazırlanan ‘Anadolu’da Genel Üretim Raporu’nda dahi yer alan, 150 yıllık hayalimiz Filyos Limanı yapım çalışmalarını yerinde incelemek için bir araya geldik. Bu projeyi de hayata geçirmek Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve onun liderliğindeki AK Parti hükümetlerine nasip oldu. Zonguldak kıyılarında yükselen Filyos Limanı sadece bir liman olmasının ötesinde hem bölgeyi hem de ülkemizi lojistik alanında bir adım daha ileriye taşıyacak dev bir lojistik merkez projesidir” dedi.

    ’25 MİLYON TON KAPASİTESİYLE GEMİLERİN YENİ ADRESİ OLACAK’

    Bakan Karaismailoğlu, Filyos Limanı’nın bu noktada Zonguldak’ı hak ettiği yere taşıyacak ve bölgesel deniz ticaretinin merkezi yapacağını ifade etti. Liman hizmete girdiğinde yıllık 25 milyon ton konteyner elleçleme kapasitesi ile büyük tonajlı gemilerin yeni adresi olacağını anlatan Bakan Karaismailoğlu şöyle konuştu:

    “Sadece Zonguldak’ın değil, başta Karabük ve Bartın olmak üzere tüm Batı Karadeniz ve İç Anadolu’nun ana ihracat merkezi haline dönüşecek. Rusya, Balkanlar ve Orta Doğu ülkeleri arasındaki kombine taşımacılık zincirinin aktarma merkezi olarak, tüm bölgenin yükünü Karadeniz’den Rusya’ya, Balkanlar’a hatta İskandinav ülkelerine taşıyacak. Aynı zamanda Marmara limanları ve boğazların yükünü hafifletecek. Hatta artan gemi trafiği nedeniyle boğazların karşı karşıya kaldığı tehdidi azaltacak. Şu an itibariyle proje genelinde altyapı gerçekleşme oranı yüzde 99,5’e ulaşan limanımız 14 metre derinliğindeki rıhtım ile 70 bin detveyt tonluk genel kargo gemileri ile 8 bin TEU’luk konteyner gemilerine, 19 metre derinliğindeki rıhtım ile 180 bin detveyt tonluk kuru yük gemileri ile 14 bin TEU’luk konteyner gemilerine hizmet verecektir.”

    KARADENİZ DOĞAL GAZI FİLYOS’TAN ÇIKACAK

    Filyos Limanı’nın Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) Karadeniz’deki doğal gazı çıkarılacağı yer olacağını hatırlatan Bakan Karaismailoğlu, “Bizleri milletçe sevince boğan doğal gaz keşfinden sonra, TPAO’nun Filyos Limanı ve geri sahasından yararlanması için limanımıza tahsis edilen alan da genişlemiştir. Doğal gaz çalışmaları için gereken lojistik destek limanımızdan sağlanacak. Filyos Limanı hizmete girdiği ilk günden itibaren bölgemizi kalkındıracak, ekonomiye, istihdama büyük bir katkı verecektir. Ayrıca Filyos Limanı ve Filyos Endüstri Sanayi Bölgesi İltisak Hattı Bağlantısı Projesi ile 12 kilometre demiryolu ve 4.5 kilometre karayolu inşa edeceğiz” diye konuştu.

    BAKANLIK ÇALIŞMALARINI ANLATTI

    Bakanlık olarak, daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye hedefiyle, milli bağımsızlık ve milli ekonomi ekseninde çalışmalara devam ettiklerini anlatan Karaismailoğlu, şunları söyledi:

    “Bütünsel kalkınmamızı tesis etmek, ülkemizi lojistik bir süper güç yapmak amacıyla projelerimizi birbiri ardına hayata geçiriyoruz. Bütün bu işler yarını bugünden kuran bir devlet aklının eseridir. Son 30 yılda başta Avrupa olmak üzere deniz aşırı ülkelerde bulunan zenginlik merkezlerinin yavaş yavaş doğuya hareket ettiği görülmektedir. Yeni dönem, Anadolu coğrafyasının da içinde bulunduğu Avrupa-Asya-Afrika üçgeninin yükselişine sahne olacaktır. Bu bölgenin tam kalbinde yer alan ülkemizi en kısa sürede bu bölgenin ticaretinde hakimiyet kuracağı bir uluslararası koridora dönüştürüyoruz. Bu strateji doğrultusunda, bölünmüş yol uzunluğumuzu 6 bin 100 kilometreden 28 bin 200 kilometrenin üzerine çıkardık. Türkiye’yi Avrupa’nın 6’ncı, dünyanın 8’inci yüksek hızlı tren işletmecisi yaptık. 26 havalimanı sayısını 56’ya yükselttik. Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek hedefi doğrultusunda kararlı adımlarımıza devam edeceğiz.”