Etiket: Karadeniz

  • Doğu Kararadeniz Bölgesi’nde korkutan rakam

    Doğu Kararadeniz Bölgesi’nde korkutan rakam

    Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgelerinden Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sel ve heyelanlar sonucu en çok dere kenarlarına yapılan binalar zarar görüyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin birçok yerinde dere kenarlarına yapılan binalar dikkat çekerken, dere yataklarındaki yapılaşma Sayıştay Raporu’na yansıdı. Yayınlanan taşkın riski yönetimi raporunda, Türkiye’de yaşanan taşkınlarda meydana gelen can ve mal kayıplarının sebeplerinden birinin de dere yatakları ve taşkın sahalarındaki yapılaşma olduğu ön plana çıktı. Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapılan çalışmada Doğu Karadeniz Bölgesi’nde en fazla riskli yapının 611 yapı ile Rize’de olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmada Giresun’da 356, Trabzon’da 385 ve Ordu’da 129 yapının riskli olduğu belirlenirken, raporda ayrıca dere yataklarına dökülen hafriyatların taşkın riskinin arttırdığına yer verildi.
    Trabzon’un Araklı ilçesinde 2019 yılında yaşanan afetin örnek gösterdildiği raporda malzeme dökme ihbar sayıları da yer aldı. Malzeme dökme ihbar kayıtlarının en fazla olduğu iller sıralamasında Trabzon 85 ihbar ile birinci sırada yer alırken, Giresun 42 ihbar ile ikinci, Rize 28 ihbar ile dördüncü ve Bayburt 13 ihbar ile sekizinci sırada yer aldı.

    KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dalı Başkanı ve aynı zamanda KTÜ Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Yüksek, dere yataklarına yapılan binaların riskine dikkat çekti. Kontrolsüz bir yapılaşmanın olduğuna dikkat çeken Yüksek, “2006 ve 2010 yıllarında Cumhurbaşkanımız Başbakan iken, iki tane Başbakanlık genelgesi yayımladı. Bütün kurumlara talimat olarak yayınlanan genelgede özet olarak diyor ki dere yataklarına yapılacak her hangi bir müdahalede Devlet Su İşleri’nin (DSİ) görüşleri alınmalı diyor. İki genelge hakikaten harika ama biz ona uymuyoruz. Korkunç kontrolsüz bir yapılaşma var. Doktora öğrencimin tez çalışması için Zigana’dan Değirmendere’ye kadar arazi çalışması yaptık inanın bazı yerlerde suya akacak yer bırakmadık. Su bir şekilde bir yerden akacaktır” dedi.

    “Dere ya da deniz yanına yapılana kar koymaz”

    Dere yataklarındaki yapılaşmalar ile ilgili çalışmaların yapıldığını, raporların hazırlandığı belirten Yüksek, “Uygulamaya çok geçti mi? Tabi bir kısmı da parasal. Bir yapı yapmadan önce en kolay bir yere müdahale etmeden önce neler olabiliri dikkate alarak mümkünse az müdahale etmek lazım. Bu demek değildir ki kıyılardan ya da akarsu kıyılarından hiç yararlanmayalım değil tabi ki yararlanmak lazım. Doğu Karadeniz Bölgesi bir de sel, taşkın açısından problemli çok yağış alan bir yer Türkiye’nin en açık ara yağış alan bölgesi hele Rize’de yıllık iki bin iki yüz milimetreye çıkıyor Trabzon biraz daha az. Arazi çok dik dolayısıyla heyelan da tetikliyor. Aslında heyelanla seli ya da taşkını çok daha ayırmamak lazım. Mesela en uç örneği, Araklı Çamlıktepe’de olan olay. İnşaat Mühendisleri olarak inceledik teknik raporda yazdık. Orada direkt heyelan oldu, bizim en korktuğumuz şey baraj yıkılması. Birkaç gün baraj gibi birikti fark edilmedi çok uzak metruk bir yerdeydi sonra birden patladı. Bizim en korktuğumuz taşkın tipi olan baraj yıkılması olayı. Yani bunlar birbirleriyle çok alakalı şeyler. Vatandaşlara mesajımız; az müdahale etsinler ilgili kurumlardan görüş alsınlar. Burada sorumluluk devlet kurumlarında. Bir yerde bir müdahale olunca Başbakanlık genelgesi var hatırlatıyor ama uygulamaya geçmiyor. Onu bilmiyorum onu kim uygulatacak Valilik mi? Belediye mi? Onu çok bilmiyorum. Şunu bilelim, dere ya da deniz yanına yapılana kar koymaz. Mutlaka bir şekilde intikamını alır bugün ya da yarın ya da 50 yıl içinde. Allah’ın bize sunduğu nimetlerden derelerden, denizlerden yararlanalım onları kullanalım ama bir taraftan da koruyalım. Gelecek nesillere daha iyi bir doğa bırakalım” ifadelerini kullandı.

    Hem dere, hem de deniz kenarında 13 katlı bina

    Taşkın Risk Yönetimi Sayıştay Raporu’nda tespit edilen yapıların dere yataklarında 1. derecedeki riskli yapılar olup su kaynağına mesafelerinin genel olarak 0-5 metre aralığında olduğu belirtildi. Taşkın riskinin azaltılmasına yönelik yapılan çalışmalara rağmen Trabzon’un Arsin ilçesindeki Yanbolu Vadisi’nin girişinde hem dere, hem de deniz kenarında inşaat çalışmaları süren 13 katlı bina yaşanabilecek olası tehlikeyi gözler önüne seriyor.

  • İç Anadolu’nun Karadeniz’e açılan kapısında görsel şölen

    İç Anadolu’nun Karadeniz’e açılan kapısında görsel şölen

    Sivas’ın Zara ile Suşehri ilçeleri arasında bulunan 2 bin 10 rakımlı Geminbeli Geçidi, bugünlerde görenleri kendine hayran bırakıyor.

    Sonbaharın gelmesiyle İç Anadolu’nun Karadeniz Bölgesi’ne açılan kapısı olan geçitte bulunan ağaçlar adeta rengarenk oldu.

    Sarı, kırmızı ve yeşil tonun birleştiği geçitteki ormanlık alanda kartpostallık görüntüler oluştu. Masalsı manzarayı gören vatandaşlar ise fotoğraf çekmeyi ihmal etmiyor.

    Sonbahar renklerinin hakim olduğu geçit, dron ile görüntülendi.

  • Hamsi bollaştı: Kilosu 50 lira

    Hamsi bollaştı: Kilosu 50 lira

    Denizlerde 1 Eylül’den hemen soran yasağın kalkmasıyla balık fiyatlarında ibre tersine döndü. Zaman zaman havaların rüzgarlı geçmesiyle balıkçılar denize açılamasa da balık fiyatlarında sezonla birlikte bir düşüş hakim. En son Tekirdağ’ın Süleymanpaşa açıklarında hamsi bolluğunun yaşanması İstanbul Boğazı’ndaki büyük balıkçı teknelerini bölgeye yönlendirmişti. Karadeniz’in Kıyıköy bölgesinden de avlanan balıklar, başta İstanbul olmak üzere Trakya Bölgesi’ndeki Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da tezgahları süslüyor. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesi sokaklarında seyyar balık satışı yapan Engin Şinik, hamsinin kilosunun 50 lira ile 70 lira arasında değiştiğini dile getirdi.

    Seyyar Balıkçı Engin Şinik yaptığı açıklamada, “İstavrit, sardalya ve hamsi şu anda çoğunlukla bunlar çıkıyor. Hamsiler güzel. Karadeniz’in Kıyıköy bölgesinden geliyor. Boyu da gayet iyi. Fiyatlarda uygun. Şu anda 80-70-50’ye kadar düşüyor. Hamsi de öyle, yeri geldiğinde 50’ye kadar düşüyor. Bazen havalar rüzgarlı olunca kayıklarımız çıkamıyor. Az miktarda geldiği zaman fiyat biraz yükseliyor. Ama fiyatlar 50 ile 70 arasında oynuyor. İstavritler de aynı şekilde 50-70 civarında” dedi.

  • Geleceğin sanatçıları Karadeniz’de yetişecek

    Geleceğin sanatçıları Karadeniz’de yetişecek

    Ulusal ve uluslararası alanda ün yapmış birçok sanatçının yetiştiği Ordu ve Giresun’da, artık yetenekler erken yaşta tespit edilecek. Karadeniz’de ilk kez  faaliyetine başlayacak olan Yarı Zamanlı Çocuk Konservatuarı için başvurular başladı. Gitar, piyano, bağlama, keman enstrümanlarına yönelik eğitimin verileceği Çocuk Konservatuarı’na dördüncü ve beşinci sınıf öğrencileri kabul edilecek. 27 Eylül’e kadar başvuruda bulunanların 30 Eylül ve 1 Ekim’de katılabileceği bireysel yetenek sınavını başarıyla geçen 20 öğrenci ustalarından ders alacak.

    Uluslararası sertifika verilecek

    Uzman kadronun bir yılda toplam 28 hafta eğitim vereceği yetenekli öğrenciler, dört yıl kesintisiz eğitimin sonunda sertifika alacaklar. Eğitimlerde eksiksiz enstrüman, icra, okuma ve solfej formasyonunun yanı sıra zeka, sosyal ve bilişsel gelişimlerine hassasiyet gösteren akademik yaklaşım uygulanacak.

    Sanat altyapısı erken yaşta inşa edilecek

    Çocuk Konservatuarı’nın oluşumuna liderlik yapan  Dr. Erman Türkili, Ordu ve Giresun’un uzun yıllardır ulusal ve uluslararası sanatçılar yetiştiren bir bölge olduğuna dikkat çekerek, artık başarılı isimlerin erken yaştan itibaren tespit edilebileceğini söyleyerek, “Çocuk Konservatuarının açılışı ile çocuklar bağlama, keman, gitar, piyano gibi enstrümanları ustalarından öğrenmeye beşinci sınıftan itibaren başlayacaklar. Eğitimler için üniversite hocaları ve öğretmenler iç içe bir akademik yapı ile çalışacak ve yetenek tespitleri ülkenin sanat alt yapısını erken yaşta oluşturmak için inşa edilecek. Bu programın yürütülmesi ve takibi de konservatuar danışmanlığında olacak. Eğitimlerin sonunda sanatçı adayı öğrencilerimize, uluslararası geçerliliği olan sertifika vereceğiz.”

  • “Yer altı kaya yerleşkesi” keşfedildi

    “Yer altı kaya yerleşkesi” keşfedildi

    M.Ö. 1. Yüzyıl’da kurularak M.S. 8. Yüzyıl’a kadar yerleşim amacıyla kullanıldığı tahmin edilen ve ortaya çıkarılan mozaikler dolayısıyla “Karadeniz’in Zeugması” olarak adlandırılan Hadrianaupolis Antik Kenti’nde yeni bulgular ortaya çıktı.
    Karabük Üniversitesi (KBÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş yönetiminde Hadrianopolis Antik Kenti’nde 2023 yılı kazı çalışmaları sürdürülüyor. Antik kentteki kazılarda 5 bin 500 yıl önce kullanılmaya başlanan, insanların yaşam sürdüğü yer altı kaya yerleşkesi keşfedildi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, Hadrianopolis sınırları içerisinde 2022 yılında tespit edilen yer altı kaya yerleşkesindeki kazı çalışmalarına bu yıl başladıklarını söyledi.

    “Buradaki çalışma tabii uzun soluklu bir çalışma”

    Bu yıl kazı çalışmalarını burada gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların halen daha devam ettiğini ifade eden Çelikbaş, “Burada tabii daha öncesinde bilinen bir yer olduğunu duymuştuk. Yerine geldiğimizde bir tonozlu galeriyle bir salona ulaştık ve burada içerinin yoğun bir şekilde toprakla dolduğunu gördük. Aslında kazı çalışmalarımız bizim bir bakıma içerideki bu dolgu toprağı almakla başladı diyebiliriz. Dolgu toprağı aldıktan sonra ulaştığımız birinci salondan farklı noktalara giden yine galeriler ortaya çıktı. Bu galerileri takip ettikçe ikinci salona ulaştık. İkinci salonda da yine üç noktada biz farklı yönlere giden, galerileri gördük. Toprak kalktıkça içerideki bilmediğimiz gözle göremediğimiz galeriler de ortaya çıkmaya başladı ve bu galerilerden bir tanesi büyük bir salona ulaştığını da gördük. Bu salondan ise yine içerideki toprak dolguyu kaldırmaya devam ettikçe farklı noktalara giden yine galeriler tespit ettik. Buradaki çalışma tabii uzun soluklu bir çalışma. Bunu 2023 yılı içerisinde bitirmemiz mümkün değil. Buradaki çalışmaları biz ekibimizle birlikte önümüzdeki yıl da devam etmeyi düşünüyoruz” dedi.

    “Batı Karadeniz’de böyle bir kaya yerleşkesinin varlığı gerçekten bizi heyecanlandırdı”

    Yer altı kaya yerleşkesinin öneminden bahseden Çelikbaş, “Tabii bu tip kaya yerleşkeleri yani yer altı yerleşkeleri daha çok Anadolu’da Kapadokya’yla özdeşleşmiş bir kültür varlığı. Hiç aklımıza gelmeyen bir noktada yani Batı Karadeniz’de, Karabük sınırları içerisinde böyle bir kaya yerleşkesinin varlığı gerçekten bizi heyecanlandırdı ve şaşırttı” diye konuştu.

    “Arkeolojik veriler 5 bin 500 yıl öncesinde kullanıma başladığını bize gösterdi”

    Alanda yapılan kazı çalışmalarında ulaşılan keşifleri aktaran Çelikbaş, şunları kaydetti:
    “Kazı çalışmaları sonucunda arkeolojik somut veriler bize bu kaya yerleşkesinin Kalkolitik Dönemden itibaren yani günümüzden yaklaşık olarak 5 bin 500 yıl öncesinde kullanıma başladığını ve insanların burada iskan faaliyetlerini gerçekleştirdiğini bize gösterdi. Tabii burası sadece o dönemle sınırlı değil. Yine arkeolojik veriler bu kaya yerleşkesinin Kalkolitik Dönemden, özellikle Roma döneminde yoğun bir şekilde ve Bizans Dönemine kadar da kullanım gördüğünü bize göstermiş oldu. Gelecek yıl da burada yine o tespit ve kazısını henüz tamamlamadığımız galerilere 2024 yılı içerisinde devam edeceğiz ve gerçekten bizler de heyecanlı bir şekilde bu galerilerin hangi salonlara, bu yerleşkenin hangi birimlerine fonksiyonel açıdan hangi birimlere ulaşacağını biz de bekliyoruz. Çalışmalarımızı da bu şekilde planlayacağız.”

    Çelikbaş, yer altı kaya yerleşkesine girişi sağlayan galeriler içerisinde dikkat edilecek noktalardan bir tanesinin de galerinin içerisinde sağlı sollu olarak aydınlatma işleri yapılmış olması olduğunu kaydederek, “Burasının mumlarla aydınlatıldığını söyleyebiliriz. Yine bir diğer tespitimiz ise bu galerilerde birkaç tane hayvan kabartması da karşımıza çıktı. Dolayısıyla insanların burada yaşamlarını da sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Ayrıca buranın bir dini bağlantısı var mı? Bunu da henüz tam olarak tespit etmiş değiliz ama bu konunun üzerinde de şu anda araştırmalarımıza devam ediyoruz. Tabii ilerleyen kazılar bu konuda bize daha çok veri sağlayacağınıdüşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

  • Aydın’ın sıcak havası Karadeniz’e yaradı

    Aydın’ın sıcak havası Karadeniz’e yaradı

    Ege Bölgesi’nde tur denilince ilk akla gelen firmaların başında gelen Fibar Tur’un Karadeniz Yaylaları’na yönelik turlarının 15 Eylül’e kadar devam edeceği belirtildi. Türkiye’de tatil ve turizm kültürünün son yıllarda oldukça geliştiğini ve artık gezmenin lüks olmaktan çıkıp ihtiyaç haline geldiğini belirten Fibar Tur Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Barışık, Aydın’da son yılların en yoğun turizm hareketinin 2023 yılında yaşandığını kaydetti.

    “Pandemiden sonra insanların hayata bakış açısı değişti”

    Türkiye’de 2020 yılında yaşanan Korona Virüs pandemisi ve akabinde uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması ile insanların hayata bakış açısının değiştiğini belirten Fibar Tur Yönetim Kurulu Başkanı Barışık, “Eskiden sadece durumu iyi olan ve kendine zaman ayırması gerektiğini düşünün kişiler gezerdi. Zorunlu olmadıkça insanlarımız bir yerden bir yere gitmezdi. Ancak pandemi ve sonrasıında uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması ile en büyük zenginliğin sağlık olduğu anlaşılınca sağlığı yerinde olanlar kendilerine vakit ayırıp gezmeye başladı. Çünkü belli bir yaştan sonra inşalar ekonomisi ve zamanı müsait olsa bile sağlığı elvermediği için gezemeyeceklerini fark etti” diyerek Aydın’da gezen kişi sayısının her geçen gün arttığını belirtti.

    “Kimi doktor tavsiyesi ile kimi merakından geziyor”

    Aydın’da yaşayan pek çok kişinin yılın yorgunluğunu ve stresini gezilerle atmaya başladığını belirten Fırat Barışık, yıllar sonra ‘Tebdili mekanda ferahlık vardır’ (İnsanlar aynı yerde kalmak yerine farklı yerlere gittiği zaman, bir ferahlık ve rahatlık hissederek sıkıntılarından kurtulur) anlamı taşıyan atasözü Aydın’da tam manasıyla uygulanmaya başladı. Pek çok kişi farklı bölgelerin güzelliklerini yaşamak için gezerken doktor tavsiyesi ile gezenler de azımsanmayacak kadar fazla oluyor. Gerçekten gezi ile sıkıntı ve stresinden kurtulan çok sayıda insan oluyor” diyerek Aydın’dan sadece Karadeniz bu yaz her hafta 3 ayrı programda tur düzenlediklerini söyledi.

    “Aydın’ın ılıman iklimi kışın değer kazanacak”

    Fibar Tur olarak ülkenin dört bir yanına tur düzenlediklerini yazın 3 ay dezavantaj olarak görülen Aydın sıcağının kışın fırsata dönüşeceğini belirten Fırat Barışık, “Aydın’da yaşayanlar için Ağustos ayında Karadeniz yaylasında kaban giyip odun ateşinde ısınmak nasıl keyifli geliyorsa, kış aylarında Aydın’da yazlık kıyafetle dolaşmak Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşayan vatandaşlarımıza aynı keyfi yaşatıyor. Bu nedenle Kış ayları için tersine turizm planlarımız var. Hedefimiz Aydın’ın ılıman iklimini kışın fırsata çevirmek” dedi.

  • Havalar serinledi, palamut kendini gösterdi

    Havalar serinledi, palamut kendini gösterdi

    Palamudun bereketli olmasını temenni ettiklerini söyleyen balıkçı Kadir Gökalp, “Palamut balığı ilk kez ağlara takıldı. Bizler de bol bol tuttuk. Balık av sezonu başlangıcından bu yana ağlarda pek görülmeyen palamut tezgâhlarda yerini aldı. Denizlerde av yasağının 1 Eylül’de kalkmasının ardından Karadeniz ve Marmara’ya açılan tekneler ilk günleri genellikle bol istavrit avlarken, palamut pek görülmemişti. Bundan sonra palamudun daha bol geleceğini ümit ediyoruz” dedi.

    Balıkçı Enes Özkan ise “Artık palamut gelmeye başladı. Karadeniz ve Marmara’nın her yerinden tezgâhlara kadar geliyor. Şu anda balığa talep var” diye konuştu.

  • Kaybolan aile fertlerini dalgıçlar sağ çıkardı

    Kaybolan aile fertlerini dalgıçlar sağ çıkardı

    Karadeniz’de bugün de can pazarı yaşandı. Yozgat Sorgun’dan Samsun’a gelen bir aile Atakum ilçesi Denizevleri Mahallesi Adnan Menderes Bulvarı sahilinde serinlemek için denize girdi.

    Dalgalı olan denizde saat 11.00 sıralarında aileden Ayşegül Demir (35), Kerim Demir (35), Duygu Demir (14), Hatice Yılmaz (12) ve Rabia Yılmaz (14) akıntıya kapıldı.

    Çevredeki vatandaşlar, cankurtaranlar, Samsun İl Emniyet Müdürlüğü Denizlimanı Şube Müdürlüğü Gemi Adamları ve Seyir Hizmetleri Büro Amirliği görevlileri ile Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığı dalış timi tarafından boğulma tehlikesi geçiren 5 kişiye müdahale edildi.

    Denizde kaybolan Kerim Demir ve Ayşegül Demir, dalgıçlar tarafından kısa sürede bulunarak sudan sağ çıkarıldı.

    Boğulma tehlikesi geçiren 5 kişi çeşitli hastanelere kaldırılırken, Kerim Demir’in durumunun kritik olduğu belirtiliyor.

    Öte yandan Samsun’da bu sezon 16 kişinin boğulduğu öğrenildi.

     

  • Turizmde Karadeniz’e hücum

    Turizmde Karadeniz’e hücum

    ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nden (GISS) bilim insanları, geride kalan temmuz ayında dünyada sıcaklık rekoru kırıldığını açıkladı.

    NASA’dan yapılan açıklamada; sıcaklık kayıtlarının 1880’den beri tutulduğu hatırlatıldı ve son 143 yıldaki en sıcak 5 Temmuz’un, son 5 yıl içinde yaşandığı kaydedildi.

    Temmuz 2023’ün, tüm temmuz aylarından 0,24 derece ve 1951-1980’deki temmuz ayı sıcaklık ortalamasından 1,18 derece daha yüksek olduğu belirtildi.

    Küresel iklim değişikliğinin Türkiye’yi önemli ölçüde etkileyeceğini söyleyen İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı, Afet Yönetimi Enstitüsü ve İklim Değişikliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliğine turizm, tarım ve göç olarak bakıldığında bazı yerlerin dezavantajlı, bazı yerlerin ise avantajlı odlduğunu dile getirdi.

    “Özellikle Ege ve Akdeniz’de yağışlar yüzde 50 azalacak ve sıcaklıklarda büyük artışlar görülüyor. Türkiye’de iklim değişikliği ile yağışların artacağı tek yer; Karadeniz Bölgesi.” diyen Kadıoğlu, “Sıcaklıklar kıyıda artıyor ama yine de dağlar yükseldikçe, özellikle 1500 metre ve üzeri çok fazla etkilenmiyor. O yüzden Karadenizliler geri dönüyor. Zaten Karadenizliler belli bir süre sonra topraklarına geri döner. Emekli olmadan dönmeye çalışıyorum. Tabii İstanbul’da deprem korkusu da var.” değerlendirmesinde bulundu.

    İklim değişikliğinden turizm sektörünün de etkileneceğini, sıcak hava nedeniyle deniz turizminin gözden düşeceğini belirten Prof. Dr. Kadıoğlu, “Sıcak hava dalgaları, kent ısı adası etkisi derken kaçılacak yer aslında 1500 metre üzeri; Karadeniz. Burası cennet. Zaten Araplar için cennet burası. Bizim milletimiz ise sıcaktan kaçıp, daha sıcak yere gidiyor. İklim değişikliği, deniz, kum ve güneş turizmini değiştirecek. Yazın ortasında pik yapan turizm mevsimi ikiye bölünecek. Aynı güneyde olduğu gibi Akdeniz’deki turizm mevsimi, bahar aylarına kayacak. İnsanlar yazın ortasında Karadeniz’e gelecek. Bazıları benim gibi erken geliyor. İklim değişikliğinden en çok etkilenecek sektör özellikle kış turizmi, sonra yaz turizmi oluyor. Çok sıcak aylarda Karadeniz’e hücum olacak. Bunun yanında tarım da çok büyük problem.” diye konuştu.

     

  • Karadeniz bir aile boğularak can verdi

    Karadeniz bir aile boğularak can verdi

    Sinop’ta 16 gün önce denizde boğulma tehlikesi geçiren anne, baba ve iki çocukları tedavi gördükleri hastanelerde yaşam mücadelelerini kaybetti.
    Kentte yaşayan Şaban Cinbe (45), eşi Aynur (40) ve iki çocuğuyla 31 Temmuz’da serinlemek için Heyamola sahilinde denize girdi.

    Burada boğulma tehlikesi geçiren anne, baba ve iki çocukları çevredeki vatandaşlar tarafından sudan çıkarıldı.

    Sağlık ekiplerince Sinop Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Cinbe ailesinden durumu ağır olan Büşra Cinbe (17), Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi.

    Sinop ve Samsun’daki hastanelerde tedavi gören Cinbe ailesinden 2 Ağustos’ta baba Şaban, 7 Ağustos’ta anne Aynur, 9 ve 13 Ağustos tarihlerinde ise kızları Gamze (15) ve Büşra Cinbe (17) yaşam mücadelesini kaybetti.