Etiket: karikatür

  • CHP’li Altay: “Hiçbir ülke, Türkiye Cumhurbaşkanına ayar veremez”

    CHP’li Altay: “Hiçbir ülke, Türkiye Cumhurbaşkanına ayar veremez”

    CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Charlie Hebdo dergisinde yer alan karikatüre ilişkin “Hiç kimse ve hiçbir ülke Türkiye Cumhuriyeti’ne, aziz milletimize, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na ayar veremez, had bildiremez ve hakaret edemez. Ettirmeyiz. Kabul etmeyiz.” dedi.

    Altay, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin bu akşam huşu içerisinde Mevlit Kandili’ni, yarın da coşku içerisinde Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayacağını ifade ederek, cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere silah ve yol arkadaşlarına şükranlarını dile getirdi.

    İktidarın, salgın tedbirleri konusunda sadece milli bayramlarda yüksek refleks gösterdiğini savunan Altay, “Bunu da cumhuriyet sevgisinin yoksunluğu, cumhuriyeti gereği gibi idrak edememenin zafiyeti olarak görüyoruz.” diye konuştu.

    “AK Parti içinde ve üst yönetiminde cumhuriyetin icaplarına uymaktan imtina eden ve içselleştirmeyen, cumhuriyete şaşı bakan insanlar var.” görüşünü savunan Altay, “Onların durumuna üzülüyorum. 83 milyon cumhuriyetimizi ve Büyük Atatürk’ü içselleştirmiştir, benimsemiştir. Büyük Atatürk’ün bize bıraktığı bu güzel, kutlu emanete 83 milyon olarak sonuna kadar sahip çıkacağız.” ifadelerini kullandı.

    CHP’li Altay, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda bütün CHP il ve ilçe başkanlarının Atatürk anıtına çelenk koyarak, minnet ve şükranlarını dile getirmek için meydanlarda olacaklarını söyledi.

    Valilere ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenen Altay, “Cumhuriyetle didişmeyin. Cumhuriyet Bayramı’nda aklınıza gelen Kovid-19 ile mücadele konusunda, daha evvelden yapmanız gereken bir sürü işi layıkıyla yapın. İçişleri Bakanı yardımcısının, bakanlık sözcüsünün, bir bürokratın görevinin seçilmişlere, belediyelere ve medyaya hadsizlik yapma haddi ve hakkı olmadığının altını çizmek istiyorum. ‘Cumhuriyet sevgisini Atatürk düşmanlarından öğrenecek değiliz.’ diyen İsmail Çataklı’nın, o Atatürk düşmanlarının kim olduğunu da kamuoyuyla paylaşması gerekir.” dedi.

     “Yanlıştan dönülmesi zaruret”

    Altay, Sağlık Bakanlığının sağlık çalışanlarına yönelik son genelgesini “ucube” olarak nitelendirerek, genelgenin, sağlık çalışanlarının Kovid-19 salgınıyla mücadelesine verilebilecek zararın en büyük belgesi olduğunu öne sürdü. Altay, “Anayasa’nın 18. maddesi kimsenin zorla çalıştırılamayacağına hükmediyor. Her vesileyle yaptıkları gibi Anayasa’yı yere atıp çiğnemekten zevk alan yürütme organıyla karşı karşıyayız.” şeklinde konuştu.

    Sağlık Bakanlığının, döner sermaye gelirlerinden bir ambulans şoförüne aylık 7 lira, acil servis doktoruna ise 32 lira performans ödemesi yaptığını belirterek, “Yazıklar olsun öyle devlete. Hastane döner sermayesinin parası nerede? Sayıştay raporları ‘Döner sermaye gelirinin, hastaneyi işleten şirketin elektrik, su, doğal gaz ve benzeri giderlerine aktarıldığı tespit edilmiş.’ diyor. Bunun tam adı kepazeliktir. Hükümeti bir parça sağduyuya, izana davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

     “İstanbul Valisi’nin tespitini ayakta alkışlıyoruz”

    Engin Altay, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın “İstanbullu hasta hasta işe gidiyor. Çünkü Kovid’den korkuyor ama işten atılmaktan daha çok korkuyor.” dediğini aktararak, “İstanbul Valisi’nin tespitini ayakta alkışlıyoruz. En büyük kentimizin valisi, insanların, devletçe de hasta oldukları bilindiği halde, işe gitmelerinin engellenmediğinin altını çizmek suretiyle önemli bir uyarı yapmış. Umarım, hükümet, İstanbul Valimizin bu uyarısını da dikkate alarak, filyasyon, karantina ve evde takipte gerekli özeni gösterir.” diye konuştu.

    Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 8,9’dan yüzde 12,1’e revize ettiğini anımsatan Altay, “Damat da diyor ki hala millete ‘dövizle meşgul olmayın.’ Ama dövizin, doların artışı damat beyi değil, 83 milyonu çok yakıyor. Belli onun doları var, o artıştan memnun.” sözlerini sarf etti.

    Dolar kurunun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminde arttığını belirten Altay, “Damadı etkilemeyebilir ama bu artış her şeye zamdır, borcun katlanmasıdır, icradır, iflastır, ödenemeyen faturadır ve açlıktır. Bizim bunu kabul etmemiz ve buna seyirci kalmamız mümkün değildir.” dedi.

    “Kızılay böbrek ticaretine başlarsa şaşırmam”

    CHP’li Altay, Kızılay’ın, vatandaşlara kan bağışı karşılığı 5 kiloluk sıvı yağ verdiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

    “Kızılay, bizim kıymetli bir kuruluşumuzdu. Gönüllü kan, kurban ve para bağışlanırdı. Ama Kızılay, birçok şaibeden sonra biraz da pişkinleşmiş, kan bağışını kan ticaretine çevirmiş. Kuyruklar var. Askıda ekmekten sonra, ‘ver kanı, al sıvı yağı’ kampanyası başlatan bir yönetimle Türkiye yüz yüzedir. İnsanlar gönülsüz ama yağa ihtiyacı olduğu için gidip kanını veriyor. Allah esirgesin yarın öbür gün Kızılay böbrek ticaretine başlarsa şaşırmam.”

    Engin Altay, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “yabancı sermaye dalgası beklentisine” ilişkin açıklamasını anımsatarak, “Bekler tabii. Türkiye’de şirketler kelepir hale geldi, iş gücü çok ucuzladı. Yabancı şirketlerin, kelepir şirketler ve ucuz iş gücü için Türkiye’ye gelmesi, övünülecek değil, utanılacak bir şeydir. Ayrıca Türkiye’deki demokrasi kıtlığından dolayı da yabancı sermaye geleceğine inanmıyorum.” görüşünü savundu.

    “Karikatürler edepsizliktir ve aşağılık ötesidir”

    CHP Grup Başkanvekili Altay, Fransa ile yaşanan gerginliğe de değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Hiç kimse ve hiçbir ülke Türkiye Cumhuriyeti’ne, aziz milletimize, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na ayar veremez, had bildiremez ve hakaret edemez. Ettirmeyiz. Kabul etmeyiz. En yüksek refleksi, tepkiyi, geçmişte olduğu gibi parlamentoda ve bütün meşru zeminlerde gösteririz. Ayrıca hiç kimsenin, hiçbir ülke ve hiçbir devlet başkanının, medya organının İslam dinine ve onun Peygamberine, başka dinlere ve peygamberlere hakaret etme küstahlığı olamaz. İslam’da reform, Macron’un işi değildir. İslam’da reform talebinin Macron gibi birinden gelmesi, densizliktir, aymazlıktır, hadsizliktir. Herkes haddini bilecek. Karikatür bile olsa, kutsala, insanların kişilik haklarına saldırıyı, saygısızlığı düşünce özgürlüğü olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Yüce Peygamberimiz ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na ilişkin karikatürler edepsizliktir ve aşağılık ötesidir.”

    Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik saldırıların kendilerini üzdüğünü ve bunları asla kabul etmediklerini vurgulayarak, “Dış politikaya TBMM’yi paydaş yapmasını tekrar tavsiye ediyorum.” diye konuştu.

     “Adalet Bakanı, ayıbı örtmeye çalışıyor”

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, eşi Emine Erdoğan hakkındaki sözleri nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıtın anımsatılması üzerine, “Sayın Genel Başkanımızın Sayın Hanımefendi’ye yönelik bir ithamı söz konusu değildir. Fransa’ya bir boykot yapılacaksa saraydan, Cumhurbaşkanı’nın yakın çevresinden başlaması gerektiğinin altını kalın çizgiyle çizmekten ibarettir.” değerlendirmesinde bulundu.

    Engin Altay, sağlık çalışanlarına yönelik genelgeye ilişkin bir soruya, “Sayın Bakan böyle bir dayatma yapmak yerine, atama bekleyen sağlık çalışanlarını sisteme dahil etse, ne sağlık çalışanlarının gururu incinir, morali bozulurdu ne de Kovid-19 ile mücadele eden hastalar doktorsuz, hemşiresiz, hasta bakıcısız kalırdı.” yanıtını verdi.

    Altay, bu sırada elindeki genelgeyi yırtarak, “Yırttım ben de.” dedi.

    CHP Grup Başkanvekili Altay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, Kılıçdaroğlu’na yanıtını değerlendirirken de “Adalet Bakanı işini yapsın, polemik yapmasın. Anayasa’nın çiğnenmesine seyirci kalmanın mahcupluğunu, ezikliğini ve acizliğini yaşayan Adalet Bakanı, çamur siyasetiyle bu ayıbı örtmeye çalışıyor. Kendisi HSK’nın da başkanıdır. Çamur siyaseti yapacağına HSK Başkanı sıfatıyla Anayasa’yı çiğneyen hakimler hakkında soruşturma açmak onun en temel vazifesidir.” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan’dan hakaret içeren karikatüre tepki

    Erdoğan’dan hakaret içeren karikatüre tepki

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız Charlie Hebdo dergisinde kendisine yönelik hakaret içerikli karikatüre tepki göstererek ”Ben neyim ki, sevgili peygamberime, sevgililer sevgilisine bu denli hakaret eden namussuzlarla ilgili benim bir şey söylememe de gerek yok zaten” dedi. Erdoğan, başsavcılığa suç duyurusunda da bulundu. AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı, Suriye’de yeni bir harekat mesajı da verdi.

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan’a Allah’tan rahmet dileyerek başladı.

    Erdoğan, “Bizlerle birlikte bu ülkede gerçekten demokrasi mücadelesinde çok aydınlık geleceğe imzalar atan bu kardeşimiz iki dönem milletvekili, sonunda da bizimle Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi olarak çalıştı. Son dönemde gerçekten çok çile çekti. Kendisini arkadaşlarımızla birlikte ebedi aleme uğurlarken dünyaya da bir mesajı verdik. O mesaj da bizim birlikteliğimizin, kadim medeniyetimizin gereği neyse, orada dayalı olduğu anlayışıydı. Kendisine rahmet, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum” diye konuştu.

    Hatay ve İskenderun’a “geçmiş olsun” dileklerini ileten Erdoğan, önceki gün Amanoslardan Türkiye’ye eylem için giren iki teröristin, güvenlik güçlerinin dikkati ve feraseti sayesinde kısa sürede tespitinin, büyük bir felaketin önüne geçtiğini söyledi. Erdoğan, “Her ikisi de güvenlik güçlerimizce etkisiz hale getirilen teröristlerin, daha önce belirlenen bir grubun son üyeleri olduğu anlaşılmıştır. Kahraman güvenlik güçlerimizi tebrik ediyor, her birinin alınlarından öpüyorum” ifadesini kullandı.

    Erdoğan, bu olayın, Türkiye’nin Suriye merkezli terör saldırıları konusundaki hassasiyetinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.

    SURİYE’DE YENİ OPERASYON MESAJI

    Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ile İdlib’deki ısrarlı duruşun bir bahane veya vehim değil, somut güvenlik kaygılarına dayandığını hiç kimsenin inkar edemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

    “Suriye sınırımız boyunca kontrolümüz altında bulunmayan yerlerdeki terör örgütü varlığının ve ülkemize yönelik tehditlerinin, bize verilen tüm sözlere rağmen artarak sürdüğünü görüyoruz. Şayet bize verilen sözler tutularak buralardaki tüm teröristler belirlediğimiz hattın dışına çıkarılmazsa ihtiyaç duyduğumuz her an harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum.”

    Erdoğan, Suriye’den Türkiye’ye gelen terör örgütü DAEŞ mensuplarının eylem arayışlarının sürdüğünü, geçtiğimiz günlerde yakalanan çok sayıdaki teröristten bildiklerini belirterek, “Suriye’deki varlıklarını DEAŞ’la mücadeleye bağlayanların bahanesinin altı da boştur. DEAŞ’la gerçek anlamda yalnızca Türkiye mücadele ediyor” dedi.

    “TEK GAYEMİZ GÜVENLİĞİMİZİ SAĞLAMAK”

    Rusya’nın, İdlib bölgesindeki Suriye Milli Ordusu güçlerinin eğitim merkezine yönelik saldırısının, bölgede kalıcı barış ve huzurun istenmediğinin işareti olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Amerika’nın, Suriye’nin Irak sınırı boyunca oluşturmaya çalıştığı yapının, yeni çatışmaların, acıların, trajedilerin habercisi olduğu da açıktır. Suriye halkı, bölge dışından gelen güçlerle onların güdümündeki terör örgütlerinin ve rejimin strateji oyunlarının bedelini kanıyla, canıyla ödüyor. Biz bu riyakarlığa, bu haksızlığa, bu adaletsizliğe seyirci kalamayız. Çünkü sınırlarımızın hemen yanı başında yaşanan her hadisenin sancısını biz de hissediyoruz. Hatay’daki olay bunun en son ve müşahhas örneğidir.

    Suriye topraklarına çöreklenen ama DEAŞ’la bizim kadar mücadelesi olmayan güçler, artık bu orta oyununu bir kenara bırakmalıdır. Türkiye’nin gücü gerekiyorsa Suriye’yi tüm terör örgütlerinden temizlemeye yeterlidir. Ama biliyoruz ki Suriye üzerinde yapılan hesapların, ülke halkının yaşadığı zulmü sona erdirmekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bizim tek gayemiz kendi güvenliğimizi sağlamak, Suriye halkının huzura ve esenliğe kavuşmasını sağlamaktır. Bunun dışında kimsenin ne toprağında ne petrolünde ne hakkında ne de hukukunda gözümüz bulunmuyor.”

    “SORUMLULUĞUMUZ AĞIR”

    Bir asırdır emperyalistlerin oyun sahası haline dönüşen bu kadim coğrafyanın artık içine sokulduğu cendereden kurtulma vaktinin geldiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

    “İnşallah bu kutlu çıkışın en büyük destekçisi de Türkiye olacaktır. Suriye’yi dilim dilim bölme çabalarına karşı ortaya koyduğumuz tavır bunun içindir. Libya’nın geleceğini kukla darbeciler eliyle karartma girişimlerinin önünü kesmemiz bunun içindir. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarılma mücadelesine verdiğimiz destek bunun içindir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve ülkemizin Doğu Akdeniz’deki haklarını savunma kararlılığımız bunun içindir. Siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri gücümüzü artırmaya, kendimiz yanında kardeşlerimize ve dostlarımıza destek olmak için de ihtiyacımız bulunuyor. Velhasıl sorumluluğumuz ağırdır. AK Parti olarak Meclis grubumuzla, genel merkezimizle, teşkilatımızla, belediyelerimizle bu şuur etrafında çalışmak mecburiyetindeyiz. Kabinemiz de aynı anlayışla gece gündüz çalışıyor. İnşallah ülkemizi hedeflerine ulaştırarak, halkımızın güvenine layık olacağız.”

    CUMHURİYETİN KURULUŞUNUN 97. YIL DÖNÜMÜ

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Cumhuriyet’in kuruluşunun 97. yıl dönümüne ulaşılacağına işaret ederek, “Milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı şimdiden tebrik ediyorum. Geçtiğimiz asrın başlarında Balkanlardan Kafkaslara, Karadeniz’den Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada saldırıya uğrayan devletimize, Anadolu toprakları bile çok görülmüştü. Bugünkü topraklarımızı parça parça bölerek paylaşmayı, milletimizi Anadolu’da esir haline getirmeyi ve hatta tümden tasfiye etmeyi planlayanların hesaplarını, İstiklal Harbimizle bozmuştuk. Dönemin şartlarında razı olabileceğimizin asgarisini oluşturan, Misakımilli’nin bile gerisindeki bugünkü sınırlarımızda, kendimize yeni bir gelecek kurduk. Milli iradenin üstünlüğü ilkesi üzerine inşa edilen Cumhuriyetimiz, işte bu geleceğin sembolüdür” değerlendirmesinde bulundu.

    Önceki asırda dünyayı kan ve gözyaşına bulayanların, Türkiye’yi de hiçbir zaman rahat bırakmadıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak kendilerine bağlı ve bağımlı tutmak isteyenlerin, farklı görünümler ve isimler altında sürekli işbaşında olduğunun altını çizdi.

    Recep Tayyip Erdoğan, “Yeri geldi toplumsal yapımıza saldırdılar. Yeri geldi darbe yaptırdılar. Yeri geldi terör örgütlerini üzerimize saldılar. Yeri geldi vesayet düzeni kurdular. Hamdolsun milletimiz her saldırının ardından yeniden iradesine sahip çıktı, ülkeyi yeniden rayına oturttu” diye konuştu.

    Erdoğan, İstiklal Harbini yöneten Meclis’in, bugüne kadar yaşadığı tüm badirelerin ardından dimdik ayağa kalkmayı başardığına dikkati çekti. Erdoğan, en son 15 Temmuz’da kuşatılmasına ve bombalanmasına rağmen milletle birlikte darbecilere cesaretle direnen Meclis’in, ikinci kez gazilik unvanıyla şereflendiğini hatırlattı.

    Erdoğan, Cumhuriyetin, tüm bu badirelerden sıyrılıp gelerek bugünlere ulaştığını vurguladı.

    “2023 HEDEFLERİMİZE ULAŞMAKTA KARARLIYIZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıkmanın kolay, yapmanın zor olduğunu dile getirdi. Milli şair Mehmet Akif Ersoy’un, “Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen. İki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak hadi gel yapalım geri şunu desen. Bir Sinan bir de Süleyman gerek.” dizelerini okuyan Erdoğan, “Bunun için elimizdeki her değer gibi, Cumhuriyetimize de sahip çıkacağız” ifadesini kullandı.

    Yakın zamanda bölgede yaşananların, bu gerçeğin en açık ispatı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Geçmişten bugüne hepimizin bildiği tüm eksiklerine, tüm sıkıntılarına rağmen Cumhuriyetimize var gücümüzle sahip çıkarak kendimize güçlü bir gelecek inşa edeceğiz. Nasıl İstiklal Harbimizde Gazi Mustafa Kemal Paşa ordumuza ‘İlk hedefiniz Akdeniz’dir.’ diyerek istikamet göstermişse, bugün bizim de ilk durağımız 2023 hedeflerimizdir. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması demek, her alanda dünyanın en üst ligindeki varlığını tescil etmesi demektir. Ülkemizin son 7 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırı dalgası kimi alanlardaki ilerlememizi yavaşlatmış olsa da 2023 hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız. Böylece bizden sonraki nesillere 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmış olacağız.”

    Erdoğan, konuşmasında bu gece Müslümanlar için özel bir gece olduğunu belirtti. “Mevlit Kandili değil, Leyle-i Mevlid” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbime bizleri, adı güzel, kendi güzel Muhammed’in dünyaya vasıl oluşunun bir seneidevriyesine daha kavuşturduğu için hamdediyorum. Bu mübarek gecenin günahlarımızın affına vesile olmasını diliyorum. Bu kutlu gece hürmetine Rabb’imin kıldığımız namazları, ettiğimiz duaları, yaptığımız hayırları dergahı izzetinde kabul buyurmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

    FRANSA’DA CHARLIE HEBDO’NUN HAKARET İÇEREN KARİKATÜRÜNE TEPKİ

    “Maalesef, İslam ve Müslüman düşmanlığının, Peygamber Efendimize saygısızlığın özellikleAvrupa’daki yöneticiler arasında adeta kanser gibi yayıldığı bir dönemden geçiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fransa’da Peygamber Efendimizle ilgili çıkan çirkin ve ahlak yoksunu karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapaktan yayınladığı bir karikatürle şahsımı hedef aldığını duyduk. Bu tür ahlaksız yayınlara ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zül kabul ettiğim için karikatüre bakmadım. Ben neyim ki, benim sevgili Peygamberime, Sevgililer Sevgilisine bu denli hakaret eden bu namussuzlarla ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten” değerlendirmesinde bulundu.

    Bu sözler üzerine salondaki milletvekilleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uzun süre ayakta alkışladı.

    Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Üzüntüm ve öfkem şahsıma yapılan iğrenç saldırıdan değil, aynı mecranın canımızdan aziz bildiğimiz Peygamber Efendimize yönelik terbiyesizliklerin kaynağı olmasındandır. Hedefin şahsımız değil, savunduğumuz değerlerimiz olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de bunların uzantılarınınolduğunu da görüyor ve biliyoruz. Hatta hatta bu parlamentonun çatısı altında olanları da biliyoruz. Aile mefhumunu bir kenara koymak suretiyle bu tür saldırının içerisinde olanları da biliyoruz. Böyle bir zamanda yek vücut olmak gerekirken, hala bunlar buralardan oy devşireceklerini zannediyorlar. Bu pazarda size yer yok. İslam ve Türkiye düşmanlarının özgürlük adına girdikleri kin ve nefret bataklığında boğulup gideceklerine inanıyorum. Bunlar Avrupa’nın yeniden barbarlık dönemine geri gidişinin işaretleridir. Fransa ve genel olarak Avrupa, Macron’un ve onunla aynı zihniyeti taşıyanların bu kısır, provokatif, çirkin, nefret tohumları saçan politikalarını hak etmiyor. Sağduyulu Avrupalıları, kendileri ve çocukları adına aydınlık bir gelecek için bu tehlikeli gidişe karşı inisiyatif geliştirmeye davet ediyoruz. Müslüman ve Türk düşmanlığını, iç politikalarındaki başarısızlıklarını örtmenin kılıfı olarak kullanmaya çalışanlardan, o kirli ellerini mukaddes değerlerimizden çekmelerini istiyoruz.”

    “1442 YIL ÖNCE MEDİNE HALKININ VERDİĞİ ŞEKLİYLE TEKRARLAYALIM”

    “Peygamber Efendimize hakareti savunarak, kararmış kalplerini cesaretlendirmeye çalışanlara cevabı, 1442 yıl önce Medine halkının verdiği şekliyle tekrarlayalım.” diyen Erdoğan, “Taleal Bedru” ilahisinin sözlerinin bir bölümünü okudu.

    “Ay doğdu üzerimize/Veda tepesinden/Şükür gerekti bizlere/Allah’a davetinden/ Ey bize gönderilen elçi/Yüce bir davetle geldin/Geldin Medine’ye şeref verdin/Merhaba ey Sevgili” dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mekke’ye Medine’ye, Asya’ya, Afrika’ya, Avrupa’ya, tüm dünyaya, tüm zamanlara şeref veren Peygamber Efendimize yapılan saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim şeref meselemizdir. Biz, son nefesimizi verdiğimiz gün değil, asıl bu saldırılar karşısında sessiz, tepkisiz kaldığımız, mukabelede bulunmadığımız gün öldük demektir” diye konuştu.

    Türklerin özgürlüğünün sembolü olarak gördükleri ezanı ve bayrağı için gerektiğinde canını veren bir millet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bunların karşısında mı boynumuzu büküp, susup duracağız Bunların karşısında mı onurumuzdan vazgeçeceğiz Bunların karşısında mı yönümüzü başka tarafa çevireceğiz Birileri böyle yapabilir ama Türk milleti, inancına ve değerlerine yönelik hiçbir saldırı karşısında böyle cibiliyetsiz bir tavır asla takınamaz” değerlendirmesinde bulundu.

    Türklerin kendi dininin yanı sıra diğer dinlerin kutsallarına da saygı duyan bir millet olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Asırlardır bu topraklarda cami, kilise, sinagog, yan yana müntesiplerine hizmet vermiştir. Hatta ecdadımızın koruması altına alınmıştır. Devletin koruması altına alınmıştır. İstanbul’dan Hatay’a bunun sayısız örneği hala vardır. Şimdi buradan ben Batı’ya sesleniyorum, hepsine sesleniyorum, siz değil misiniz, Ruanda’da yüzbinlerce insanı katleden Siz değil misiniz, milyonlarca Cezayirliyi katleden Siz değil misiniz Afrika’nın her ülkesine sadece ‘elmas, fosfat, altın var’ diye giren ve oradaki insanları katleden. Siz katilsiniz, katil. Bugün hala aynı şeylerin arayışı içerisindesiniz ama kusura bakmayın. Lübnan’a gidiyorsun. Ne işin var senin Lübnan’da? Lübnan’da bir felaket yaşanıyor, oraya güya istikamet vermeye gidiyor. Ne oldu aradığını buldun mu orada Bulamadın. Niye Kovdular seni kovdular. Vaka bu. Tanındıkça bunlar her yerden kovulacak. Adeta, bunlar, Haçlı Seferini yeniden başlatmak istiyorlar. Haçlı Seferlerinden itibaren ne zaman ki Avrupa üzerinden gelen fitne ve kin tohumları bu topraklara düşmeye başlamıştır o vakit huzur bozulmuştur. Bin yıl birlikte yaşadığımız insanlarla bir anda düşman kesilmemiz için hiçbir sebep yoktur. Biz sadece dışardan ve içerden maruz kaldığımız saldırılara karşı kendimizi savunduk. Tehcir ve mübadele gibi hadiseler Batılı güçlerin topraklarımızda sahneledikleri oyunların acı sonuçlarıdır. Buna rağmen ülkemizde vatandaşımız veya misafirimiz olarak bulunan diğer dinlerin mensupları eşsiz bir hoşgörü ve saygı iklimi içinde hayatlarını sürdürüyor.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Türkiye’de çok sayıda kilise ve sinagog bulunduğunu belirtti. “Topraklarımız içinde, bu vatanda 435 kilise, sinagog ve havra bulunuyor ve bunlar devletimizin yedieminindedir, güvencesi altındadır. Hiç kimsenin inancına, ibadetine, kutsalına müdahale etmedik, etmiyoruz ve etmeyeceğiz” diyen Erdoğan, son 18 yılda kilise ve diğer ibadet yerlerinin restorasyonu ile farklı inançlara sahip insanların dini özgürlük alanını genişletmek için birçok adım attıklarını vurguladı.

    Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, Hristiyan ve Musevi vatandaşların sıkıntısını, derdini daima kendi sorunları olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Ülkemizdeki hoşgörü anlayışı Avrupa’daki gibi faşist suratların yüzlerine maske yaptıkları türden bir riyakarlık değil inancımızın köklerinden ve kalplerimizin derinliklerinden gelen samimi bir hissiyattır. Almanya’da Mevlana Camisi’ne sabah namazında 100-150 kadar Alman polisinin girmesini bana Şansölye Merkel izah edemez. Ne yaptığına bakarım. Sadece görüşmek, konuşmak bunlar çıkar yol değil. Bugün milyonlarca insanın yaşadığı Almanya’da oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın inancına, kimliğine eğer gerekli değeri vermiyorsanız kusura bakmayın. O insanların ciddi bir kısmı şu anda senin vatandaşın. Onların inanç hürriyetine, onların eğitim, öğretim özgürlüğüne, onların yaşam hürriyetine değer vermen lazım ama yok böyle bir şey. İstiklalimize ve istikbalimize, değerlerimize saygı duyulması şartıyla biz hiç kimseye inancından, kökeninden, renginden, mezhebinden, meşrebinden ötürü husumet beslemeyiz.”

    “MİNSK ÜÇLÜSÜ İPE UN SERİYOR”

    Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısıyla başlayan çatışmalara da değinen Erdoğan, Ermenistan’ın Azerbaycan Türklerinin topraklarını işgal etmesinden bu yana 30 yılın geçtiğini anımsattı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Minsk Üçlüsü” olarak adlandırılan Amerika, Rusya ve Fransa’nın bu sorunu çözemediğini belirtti.

    “Minsk Üçlüsü’nün adeta ipe un serdiğini” söyleyen Erdoğan, “Her toplantı; oturdular, konuştular, dağıldılar şeklinde geçti” ifadesini kullandı.

    Liderle görüşmelerinin devam ettiğini aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “En son dün akşam Sayın Putin ile de bir görüşmemiz oldu. Kendileri ile buradaki süreci etraflıca ele aldık. Dedik ki ‘Artık bu işe Kafkaslar’da bir son verelim. İstersen bu işi birlikte çözeriz. Siz Paşinyan ile görüşmeleri yapın, ben İlham kardeşimle bu görüşmeleri yapayım. Bu işi artık tatlı bir yere bağlayalım’ dedik. Heyetinizi gönderin, heyetlerimizle görüşmeler yapsın. Dışişleri bakanlarımız birbirleri ile görüşmeler yapsın ama bir şeye karar vermemiz lazım. Bu işi çözecek miyiz, çözmeyecek miyiz Daha önce kendileriyle görüştük. Bu konuda samimi bir adım atalım. Burada bu işi bitirmek durumundayız. Biz samimiyiz, ben sizin de samimi olduğunuza inanıyorum, bu adımı atalım. Güzel bir görüşme oldu, temennim odur ki inşallah bunu neticelendiririz. Tabii kırmızı çizgilerimizi de söyledik, bu kırmızı çizgilerimiz aşıldığında da hiç kimse kusura bakmasın babamızın oğlunu gözümüz görmez.

    Bize diyorlar ki ‘Siz Orta Doğu’dan, Suriye’den Azerbaycan’a asker gönderiyorsunuz, yabancı güçler gönderiyorsunuz’ filan, felan. Ben de Sayın Başkan’a bir şey söyledim, ‘Şu anda 2 bin civarında istihbari olarak tespit ettiğimiz PKK’lıları YPG’lileri şu anda Ermenistan 600 dolar maaşla oraya aldı, orada savaşıyorlar, yabancı savaşçılar olarak onlar orada.’ ‘Benim onlardan haberim yok’ dedi. ‘Ben şimdi size haber veriyorum’ dedim. Bunun üzerinde durmanız lazım. ‘Bu PKK’lılar, YPG’liler nereden geliyor biliyor musunuz ‘ dedim. Suriye’de bunlar çalışıyordu, Suriye’den oraya ithal ve bu konuda da dayanışmamız lazım. Benim özellikle tabii Sayın Putin’in PKK, YPG bunlara yüz vereceğine ihtimal vermiyorum ama Paşinyan’a bunu söylemesi lazım. Aksi takdirde gereği yapılır.”

    “TERÖRİST, KALBİ KARA, ELİ KANLI BİR CANİDİR”

    İslama ve Müslümanlara saldıranların en büyük bahanesinin ve hilesinin bu kavramları terörle özdeşleştirmek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Peygamber Efendimize hakareti de düşünce ve fikir özgürlüğü kılıfı altında meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Hollanda’da bir müsvedde var ya, adı da güya Özgürlük Partisi, ne özgürlüğü ya, adı özgürlük arkasında ne takarsan var. Halbuki Müslümandan terörist olmaz, teröristten de Müslüman olmaz. Zira terörist kendi amaçlarına ulaşmak için masum insanları katletmekten çekinmeyen, bu yolda her yöntemi kullanabilen, kalbi kara, eli kanlı bir canidir” diye konuştu.

    Teröristi, hangi dine mensup olursa olsun, tüm sıfatlarının ötesindeki amaçları ve eylemleriyle tanımlamak gerektiğine değinen Erdoğan, “Kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın teröristi böyle görmeyen ve tavır geliştirmeyen herkes Fransa’nın düştüğü duruma düşer. Aynı şekilde Peygamber Efendimize yönelik saygısızlıkların özgürlükle izahı da en bayağısından bir kandırmacadan başka bir şey değildir. Halbuki Peygamber Efendimiz, insana insan olduğu için saygı duyan, kişinin dini dahil diğer tüm vasıflarına bunun ardından bakan bir anlayışa sahipti” dedi.

    Erdoğan, “Osmanlı tarihinde Osman Bey’den Fatih Sultan Mehmet Han’a kadar tüm padişahların Hristiyan ve Musevi toplumlarıyla bir arada yaşama iradelerinin ürünü sayısız örnek vardır” diye konuştu.

    İslam’ı ve Müslümanları, kendinden başka hiç kimseye tahammülü olmayan, terör yoluyla diğer dinlerin mensuplarını hedef alan bir konuda veya bir konumda göstermenin, İslam dinine yapılan en büyük bühtan olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

    “Bu öyle büyük bir bühtandır ki güya İslam adına terör eylemi yapanların Müslümanlardan başka kimsenin kanını döktükleri, başka kimseye zarar vermedikleri gerçeğini dahi gizler. Zulüm gören Müslüman, ölen Müslüman, tüm yükü çeken yine Müslüman. Buna karşılık bunun gürültüsünü çıkartan, istismarını yapan, rantını yiyen, terörizm üzerinden İslam’a ve Müslümanlara hakaret eden ise Batı ve Avrupa. Bu çarpıklığı dile getirdiğimiz, yüzlerine vurduğumuz için de bize saldırıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, imkan bulduğumuz her platformda, hakkı ve hakikati savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

    “BU MÜCADELEYİ BAŞARIYA ULAŞTIRMAKTA KARARLIYIZ”

    Türkiye’nin, dünyadaki siyasi ve ekonomik güç dengelerinin yeniden şekillendiği kritik süreçte tarihi bir mücadelenin içinde olduğunun altını çizen Erdoğan, “Milletimizin birliği ve beraberliği ile devletimizin büyüklüğünden aldığımız güçle, bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta kararlıyız” diye konuştu.

    KILIÇDAROĞLU’NA SERT TEPKİ

    Adil, ahlaklı, iyi, güzel, hayırlı olanı istediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Dün, Bay Kemal eşimle ilgili bazı laflar etti. Sende zerre kadar yürek varsa benimle ilgili konuş, eşimle ilgili konuşma. Sen ne biçim siyasetçisin Sana siyasetçi demek için sokaktan binlerce şahit getirmek lazım. Senin siyasetle alakan yok. Sende o yürek varsa siyasetçiysen benimle, siyasetçi arkadaşlarımla ilgili konuş. Biliyorsun ki onlar seni paçavraya çevirirler. Yakılacak çantalar arıyorsan, sizde çok. Yanınızda beyaz Türkler çok. Onların yakacak çantaları da vardır. O ayrı bir konu. Zeka yoksunu bir adamsın. Zira airbusları satmamızı istiyorsun. Onunla bunun ne alakası var. Birisi stratejik bir ürün. Bu, sadece Fransa’nın da değil zavallı. Bunun ortakları arasında İngiliz’i, İtalyan’ı, Alman’ı var. Tüm bunlarla beraber, bir ortaklığın, bir konsorsiyumun ürünü. Bundan bile senin haberin yok. Bu kadar zavallısın sen. CHP’ye gönül veren kardeşlerime diyorum ki iyi tanıyın bu adamı. Ülke için maalesef bu bir sıkıntı.”

    “BU ZİHNİYET, AVRUPA DEMOKRASİSİNİ KANSER GİBİ SARIYOR”

    “Bu erdemli mücadelede attığımız her adımda karşımızda geçmişi sömürge ve katliam gibi insanlık suçlarıyla dolu olanları bulmamız, gittiğimiz yolun doğruluğunun işaretidir.” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan,son iki asırdır dünyayı demokrasi, özgürlük, çoğulculuk, hukuk devleti gibi kavramlar üzerinden yönetenlerin gerçek yüzlerinin son dönemde ardı ardına yaşanan krizlerle birlikte ortaya çıkmaya başladığını dile getirdi.

    Erdoğan, “Bu cilalı maskenin ardındaki faşist, ırkçı, kibirli, kendinden olmayan herkesi düşman gören zihniyet, Avrupa demokrasisini kanser gibi sarıyor. Avrupa değerleri, Fransa değerleri denen ve tüm dünyaya dikte edilen ilkeler, bizzat bunları vazedenler tarafından çiğnenmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

    Özellikle İslam ve Türk düşmanlığının gizlenmeye dahi gerek duyulmayan bir kompleksin dışa vurumu olarak tüm Avrupa’da yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, “Bedelini dünyanın ve insanlığın kalan kısmının tamamının acı ve sefalet olarak ödediği sahte özgürlük ve refah düzenlerinin tehdit altına girdiğini görenlerin hırçınlığı her geçen gün artıyor” diye konuştu.

    “ZAFER, AZERİ TÜRKÜ KARDEŞLERİMİNDİR”

    Türkiye’nin bu çirkin ve nobran zihniyetin saldırılarına rağmen, medeniyetinin ve tarihinin mirası olan sorumluluklarını yerine getirdiğini vurgulayan Erdoğan, bunun için Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada mücadele yürüttüklerini söyledi.

    Azeri Türklerinin kaybettiği toprakların ciddi bir kısmını geri aldıklarına dikkati çeken Erdoğan, “İnşallah en kısa zamanda kaybettikleri toprakların, inanıyorum ki tamamını geri alacaklar. Azeri Türkler topraklarına yeniden dönecekler. İnanıyorum ki zafer, Azeri Türkü kardeşlerimindir. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Buradaki mücadelede her an yanlarında olduk, yanlarında olmaya da devam edeceğiz” dedi.

    Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’e Türkiye ve tüm dostları için daha huzurlu, güvenli, müreffeh bir dünyaya kavuşmuş olarak girmeyi hedeflediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı güçlendirdikçe hedeflerimize biraz daha yaklaşıyor, mazlumlar ve mağdurlar nezdindeki itibarımızı sürekli yükseltiyoruz. Girdikleri yanlış yolu düzeltmeye çalışmak yerine, çıkış yolunu ülkemizi kuşatma altına alarak arayanların sonu hüsran olacaktır. Muhteris ve zalim yönetimleri bekleyen akıbet bir süre sonra kendi ülkelerinde dahi sokağa çıkamayacakları bir nefretin odağı haline dönüşmektir. Biz kendi yolumuzda ilerlemeyi sürdüreceğiz.”

    SORULARI YANITLADI

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı’nın ardından Meclis’te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı.

    Fransa’nın Ankara Büyükelçiliğinin, vatandaşlarına Türkiye’ye seyahat uyarısı yaptığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Biz şu anda kendi büyükelçimize… Şu anda orayla ilgili hukuki bir süreç var. Buradaki ayağı var, oradaki ayağı var. Bu süreci başlatıyoruz. Fransa’nın seyahatlerle ilgili bir kararı varsa biz o kararı bir görürüz, gözden geçiririz. Bunlara karşı mukabil adımları da biz atarız. Türkiye bir kabile devleti değil, hele hele Macron gibilerin baktığı, tanıdığı bir devlet de değil” diye konuştu.

    “Sınır ötesi harekata ilişkin ‘Bir gece ansızın gelebiliriz.’ ifadesini kullanıyorsunuz ama bugün sanki yeni bir sınır ötesi harekata ilişkin ipuçları verdiniz. Böyle bir durum söz konusu mu ” sorusuna Erdoğan, “Gerçekten öyle bir sınır ötesi operasyonu anladın mı Biz zaten sınır ötesindeyiz. Pençe’de, Barış Pınarı’nda, Zeytin Dalı’nda, bütün oralarda her an varız ve şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız” karşılığını verdi.

    MHP’nin, “askıda ekmek” kampanyasına muhalefetten eleştirilerin geldiğinin dile getirilmesi üzerine Erdoğan, “Her şeyi bizden öğrenmeyin. Türkiye’de böyle bir şey var mı Bugün evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye’de var mı Buna inanıyor musunuz Bazı şeyleri siz kendiniz bir çözün. Var mı böyle bir şey Elhamdülillah, bugün asgari ücretiyle, maaşıyla, her şeyiyle birçok ülkeyi geride bırakmış bir Türkiye var. Büyüme oranına bakıyorsun, şu anda dünyada hamdolsun en iyi noktada olan bir ülkeyiz. IMF’in, OECD’nin ölçeklerine bakıyorsun, en iyi konumda olan ülke konumundayız ama bunlar hesap kitap bilmiyor” değerlendirmesinde bulundu.

    ERDOĞAN’DAN CHARLIE HEBDO DERGİSİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

    Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda, derginin yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni ve karikatürist hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan soruşturma yapılarak şüpheliler hakkında kamu davası açılması talep edildi.

    Söz konusu yayının basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedilen suç duyurusu dilekçesinde, basın kuruluşlarının basın etik kurallarına uymasının, bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tutum ve davranışlardan kaçınmasının gerekliliği ifade edildi.

    Anayasa’nın 26 ve 28’inci maddelerinde basına sınırsız bir ifade özgürlüğü tanınmadığı belirtilen dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında da basın özgürlüğünün, basının ödev ve sorumluluklarıyla birlikte zikredildiği bildirildi.

    Söz konusu ödev ve sorumlulukların, başkalarının şöhret ve haklarının zarar görme ihtimalinin bulunduğu, özellikle şahsın itibarının söz konusu olduğu durumlarda özel önem arz ettiği hatırlatılan dilekçede, derginin yayınında basın özgürlüğünün getirdiği sorumluluk bilinciyle hareket edilmediği aktarıldı.

    Charlie Hebdo’nun kullandığı görsel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişiliği, saygınlığı ve itibarınının hedef alındığı, cumhurbaşkanına hakaret suçunun işlendiği belirtilen dilekçede, “Arz olunan ve resen göz önünde bulundurulacak hususlar çerçevesinde şüpheliler hakkında atılı suçtan soruşturma yapılarak haklarında kamu davası açılmasını talep ederim” denildi.

  • Başsavcılıktan Charlie Hebdo yetkililerine soruşturma

    Başsavcılıktan Charlie Hebdo yetkililerine soruşturma

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içerikli karikatür nedeniyle Fransız Charlie Hebdo isimli derginin yetkilileri hakkında soruşturma başlattı.

    Başsavcılıktan yapılan açıklamada, “Charlie Hebdo isimli derginin yetkilileri hakkında Türk Ceza Kanunu 12, 13 ve 299’uncu maddeleri gereğince Cumhurbaşkanına hakaret suçundan resen soruşturma başlatılmıştır.” ifadelerine yer verildi.

  • Erdoğan’ı hedef alan karikatüre tepki

    Erdoğan’ı hedef alan karikatüre tepki

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Charlie Hebdo Dergisi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan saygısız ve çirkin karikatüre sert tepki gösterdi.

    Charlie Hebdo Dergisi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan saygısız ve çirkin karikatüre tepkiler sürüyor.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “İflah olmaz Fransız paçavrasının Cumhurbaşkanımızla ilgili ahlaksız yayınını lanetliyorum.” ifadelerini kullandı.

    Oktay Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti;

    “Fikir özgürlüğü arkasına saklanarak kimseyi kandıramazsınız! İflah olmaz Fransız paçavrasının Cumhurbaşkanımızla ilgili ahlaksız yayınını lanetliyorum. Ahlak, vicdan sahibi uluslararası kamuoyunu bu rezilliğe karşı sesini yükseltmeye çağırıyorum.”

    “MACRON’UN MÜSLÜMAN KARŞITI GÜNDEMİ MEYVESİNİ VERİYOR”

    Twitter hesabından yaptığı İngilizce paylaşımda, Charlie Hebdo dergisini kınayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, şunları kaydetti:

    “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Müslüman karşıtı gündemi meyvesini veriyor! Charlie Hebdo, Cumhurbaşkanımızın yer aldığı alçakça görüntülerle dolu bir sözde karikatür serisi yayımladı. Bu derginin kültürel ırkçılık ve nefreti yaymaya yönelik bu iğrenç ötesi çabasını kınıyoruz. Bu sözde karikatürler tiksindirici olduğu kadar, insani ahlaktan da yoksundur. Bu açıkça, Fransız liderin ülkesi için istediği yabancı düşmanı, İslamofobik ve hoşgörüsüz bir kültürel çevrenin ürünüdür.”

    “TÜM EDEPSİZLİKLERİYLE LİDERİMİZİ HEDEF ALIYOR”

    Türkiye’nin sivillere yönelik her türlü şiddete ve İslam adına her türlü terör eylemine karşı olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirten Altun, şöyle devam etti:

    “Ancak nereden gelirse gelsin kültürümüze ve dinimize yönelik iğrenç saldırılar karşısında sessiz kalmayacağız. Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin dünya çapında milyonlarca mülteciye kapılarını açmasını sağlayarak son dönemdeki en insani lider olarak hafızalara kazınmıştır. Kadınlara, çocuklara ve engellilere yardım etmek için parmağını bile oynatmayanlar şimdi de tüm edepsizlikleriyle liderimizi hedef alıyor.

    Yine de ırkçı, yabancı düşmanı, İslamofobik ve Yahudi düşmanı tahrikler bizi aynı şekilde karşılık vermeye kışkırtamayacak. Bir mağduriyet üzerinden verilmeye çalışılan gözdağına ve provokasyonlarınıza boyun eğmeyi reddediyoruz. Kültürümüze yönelik bu tür sorumsuz ve budalaca saldırılar, yalnızca ırkçılığı ve ayrımcılığı besleyecektir. Tüm aklı başında Avrupalı dostları bu tür bir ilkel kültürel ırkçılık, entelektüel kısırlık ve medeniyetsiz söylemle mücadele etmeye çağırıyoruz.”

    KALIN’DAN KARİKATÜR TEPKİSİ: FRANSIZ DERGİSİNİ KINIYORUZ

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Hiçbir inanç, kutsal ve değere karşı saygısı olmayan Fransız dergisinin Cumhurbaşkanımızla ilgili yayınını şiddetle kınıyoruz” ifadesini kullandı.

    Kalın, Twitter hesabıdan yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti:

    “Hiçbir inanç, kutsal ve değere karşı saygısı olmayan Fransız dergisinin Cumhurbaşkanımızla ilgili yayınını şiddetle kınıyoruz. Bunlar sadece kendi müptezelliklerini ve ahlaksızlıklarını ortaya koyuyorlar. Kişi haklarına saldırı, mizah ve ifade özgürlüğü değildir. Ahlak ve edep yoksunu bu yayınların amacı, nefret ve husumet tohumları ekmektir.”

    İfade özgürlüğünü din ve inanç düşmanlığına dönüştürmenin ancak hastalıklı bir zihniyetin ürünü olabileceğine işaret eden İbrahim Kalın, “sağduyu sahibi herkesi bu iğrenç yayıncılığı kınamaya ve reddetmeye” davet etti.

    “FRANSIZ DERGİSİ NEFRET ÜRETİM MERKEZİ HALİNE GELMİŞTİR”

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Twitter hesabından, “Cumhurbaşkanımızla ilgili ahlaksız yayınlarını şiddetle kınıyoruz. Bu yayın anlayışı fikir özgürlüğü değil inanç düşmanlığıdır. Bu zihniyet tiksinti verici bir noktaya ulaşmıştır.

    Bunların inanca ve kişi haklarına karşı nefret üreten yayınları asla fikir özgürlüğü değildir. Fikir özgürlüğünü inanç düşmanlığı ile boğmaya çalışan bir barbarlıktır. Barbarlık cephesinin genişlediğini görüyoruz. Husumet cephesinin hepsiyle mücadele edecek kararlılığa sahibiz.

    Bu husumet cephesinin inancımıza niye saldırdıklarını, Cumhurbaşkanımıza karşı neden nefret siyaseti ürettiklerini biliyoruz. Uğruna mücadele ettiğimiz değerlere düşmanlar. Biz de bu zihniyetle mücadele etmeye kararlıyız.

    Cumhurbaşkanımız, tüm bu nefret cephesine karşı, mazlumlar için yol yürümeye kararlı bir şekilde devam ediyor. Nefret cephesi sahada da masada da kazanamayacak. Bunların nefret yayınları kararlılığımızı artırıyor.

    Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu bu nefret cephesinin ikiyüzlü ahlaksızlığını masada ve sahada yenilgiye uğratmaya devam edecek. Sağduyu sahibi ve inançlara saygılı herkes Cumhurbaşkanımıza karşı yapılan bu nefret yayınını lanetlemelidir” mesajını paylaştı.

  • Fransa’da kamu binalarına Hz. Muhammed’e hakaret içerikli karikatürler yansıtıldı

    Fransa’da kamu binalarına Hz. Muhammed’e hakaret içerikli karikatürler yansıtıldı

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un başlattığı “İslam düşmanlığı” ülke geneline yayılıyor.

    İslam peygamberi Hz. Muhammed’e hakaret içeren ve Müslümanları rahatsız eden karikatür devlet dairelerine ait binalara yansıtıldı.

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinde yaşayan Müslümanlara yönelik psikolojik baskı ve İslam karşıtı uygulamalarına her gün bir yenisini ekliyor.

    Hafta sonu bir öğretmenin öldürülmesini üzerine eden Fransız Cumhurbaşkanı Macron, ülkesindeki tüm İslami kurumlara adeta savaş açtı.

    Ülkede, peygamberimiz Hz. Muhammed’e hakaret içeren ve Müslümanları rahatsız eden karikatür devlet dairelerine ait binalara yansıtıldı.

    HELAL GIDALAR RAHATSIZ ETTİ

    Fransız İçişleri Bakanı Gerald Darmanin önceki gün de helal gıdaları hedef aldı. BFMTV kanalına konuşan Darmanin, ülkedeki marketlerde helal gıda ürünlerine özel reyonların bulunmasından rahatsız olduğunu belirtmişti.

  • Yarım asırdır Kültürpark’ta karikatür çiziyor

    Yarım asırdır Kültürpark’ta karikatür çiziyor

    Bursa’da ortaokul yıllarında derslerde öğretmenlerini çizerek başladığı karikatür tutkusundan vazgeçmeyen emekli edebiyat öğretmeni, 1970 yılından bu yana aynı parkta portreler çiziyor.

    Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümünden mezun olan ve liselerde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 1997’de emekliye ayrılan 71 yaşındaki Kemal Akkoç, yarım asırdır Bursa kent merkezindeki Kültürpark’ı mesken tuttu.

    Parka gelenlerin karikatür portrelerini 2-3 dakikada oldukça benzer bir şekilde kağıda ya da taşa çizebilen Akkoç, yumurtaya, tabağa, ahşaba ve su kabağına da çizim yapıyor.

    Ortaokul yıllarında derslerde defter ve kitaplarının boş yerlerine öğretmenlerinin karikatürlerini çizerek yeteneğini fark eden Akkoç, yıllardır ince duygu ve düşünceleri esprili çizimleriyle anlatıyor.

    “Şimdiye kadar 50 bin portre çizmişimdir”

    Kemal Akkoç, yaptığı açıklamada, karikatür tutkusunun kendisini hiç tahmin etmediği bir hayata sürüklediğini anlattı.

    “Bana ‘Bir parkta 50 yıl karikatür çizeceksin’ deseler inanmazdım ama her şey olabiliyormuş dünyada” diyen Akkoç, çizgilerle geçirdiği yıllara ilişkin hazırladığı 3 kitabının bulunduğunu söyledi.

    Akkoç, senelerdir Bursa’nın kültürüne, sanatına, turizm ve tanıtımına katkıda bulunmaya çalıştığını dile getirdi.

    Şehre katkılarından dolayı Kültürpark’a büstünün yapılmasını isteyen Akkoç, “Dünyanın hiçbir yerinde, aynı yerde 50 yıldan beri karikatür çizen biri olduğunu düşünmüyorum. Portreler çiziyorum. Bundan 10 sene önce Fransa’dan çağırdılar, gittim. Dünyanın her yerinden 300 karikatürist geldi. Onlar yarım saat, 20 ya da 15 dakikada portre karikatür çizerken, ben 2-3 dakikada çizince şaşırdılar. Benzetme oranım yüksek. Şimdiye kadar 50 bin portre çizmişimdir.” diye konuştu.

    Kemal Akkoç, okul yıllarından bir anısını aktardı.

    Derslerde defter ve kitapların boş yerlerine öğretmenlerinin karikatürlerini çizdiğini belirten Akkoç, şöyle devam etti:

    “Lisede coğrafya hocamız Süreyya Bey’in uzun bir burnu vardı. En ön sırada oturuyordum. O ders anlatırken ben karikatürünü çiziyordum. Arka sıramdaki arkadaşlar kalkıp karikatüre bakıp gülmeye başladı. Öğretmen de yanıma gelip ‘Kemal sen ders dinlemiyorsun’ dedi. Karikatüre bakıp ‘Bu kim?’ diye sordu. Ben de ‘Sizi çizdim hocam’ dedim. Beni tahtaya kaldırdı ve Yeşilırmak bölgesinde ne yetiştiğini sordu. Ben de ‘Yeşil sebzeler yetişiyor’ dedim. Karikatür yüzünden 10 üzerinden 5 aldım. Böyle derslerde çizerek karikatüre başladım.”

    ,

    Deyimlerden, atasözlerinden ilham alıyor

    Ünlü mizah dergisi Akbaba’da 1970-1975 yıllarında karikatürlerinin yayımlandığını belirten Akkoç, birkaç televizyon programında da ünlülerin ve sanatçıların portrelerini çizdiğini söyledi.

    Bir yerel gazetede halen karikatürlerinin yayımlandığını anlatan Akkoç, şu ifadeleri kullandı:

    “Kirpilerle 7 yıldır güncel esprileri yerleştirerek sosyal konuları işlediğim bir seri var. Fabllarda, hayvanlar konuşur ve insanlar bu konuşmalardan ders çıkarır. Bu seride de hayvanlar konuşuyor; biz insanlara ders vermeye çalışıyorum. Edebiyat öğretmeni olmanın bana çok faydası oluyor. Aklıma bir sürü deyimler, atasözleri geliyor ve onlardan faydalanıyorum. Onları güncelleştirerek, çiziyorum.”

    Akkoç, karikatürün ince çizgilerle ince duygu ve düşüncelerin ince esprilerle anlatıldığı, çok ince bir sanat olduğunu belirterek “Olayı görüyorsunuz, onun altındaki ince espriyi yakalayıp ince çizgilerle ve ifadeyle çiziyorsunuz. Bu, insanı rahatlatıyor. Sanatın rehabilite ettiğini düşünüyorum. Yaşım 71 ama kendimi çok dinç ve genç hissediyorum.” diye konuştu.

    Akkoç, karikatür portreler çizdiği parkta başından pek çok komik olayın geçtiğini anlattı.

    Bazı kişilerin bir ünlüye benzetilerek çizilmeyi istediğini belirten Akkoç, “Bazıları saçsız ama ‘Beni saçlı çiz’ diyor. Bazılarının kulağı büyük ama küçük çizmemi istiyor.” dedi.

    Sayısını bilmediği kadar çok sergisi olduğunu aktaran Akkoç, 1975’te İtalya’da düzenlenen bir karikatür yarışmasında altın madalya kazandığını, 1977’de yine İtalya’daki yarışmaya gönderdiği yapıtlardan birinin Uluslararası Karikatür Müzesi’ne alındığını sözlerine ekledi.

  • Charlie Hebdo’dan yine Hz. Muhammed’e hakaret içerikli karikatür

    Charlie Hebdo’dan yine Hz. Muhammed’e hakaret içerikli karikatür

    Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, Ocak 2015’te başkent Paris’te düzenlenen terör saldırılarına ilişkin yarın başlayacak yargılama öncesinde yine Hz. Muhammed’i konu ederek hakaret içeren karikatürler yayımladı.

    Derginin paylaşılan kapağına göre, yarın yayımlanacak bu haftaki sayıda yer alan karikatürde Hz. Muhammed’e ithafen “Aptallar tarafından sevilmek zordur.” cümlesi yer aldı. Karikatürde “Muhammed köktencilerle uğraşıyor.” ifadesine yer verildi.

    Kapakta ayrıca 2005’te Danimarka’da yayın yapan Jyllands-Posten gazetesi ve 2006’da Charlie Hebdo dergisi tarafından yayımlanan Hz. Muhammed’e hakaret içerikli 12 resim bulunuyor. Görsellerin altında ve üstünde ise büyük puntolarla “Hepsi bunun için miydi?” ifadesi yer alıyor.

    Dergiden yapılan açıklamada, saldırılara ilişkin yarın başlayacak yargılama öncesinde bu karikatürü yayımlamanın önemli olduğu savunuldu.

    Dergide, Ocak 2015’te saldırılardan önce ve sonra Hz. Muhammed’i konu eden hakaret içerikli karikatürler yayımlanmıştı.

    Paris’te 7 ve 9 Ocak 2015’te Charlie Hebdo dergisine ve bir Yahudi marketine düzenlenen saldırılarda 17 kişi hayatını kaybetmişti. Saldırganlar polisin operasyonuyla öldürülürken, saldırıları terör örgütü el-Kaide üstlenmişti. Saldırılarla ilgili yarın başlayacak davada 14 kişi yargılanacak.