“Doğu’nun Çukurova’sı” Iğdır’da yıllardır çiftçilik yapan ve örnek çiftçi olarak bilinen Alican Açkan, sonbahar mevsiminde karpuz hasadı yaptı. Iğdırlı çiftçi normal zamanda ekilen karpuzlar ile beraber tohumu atadan gelen ve melez olan siyah karpuz olarak bilinen karpuzu ekti. Diğer karpuzlar hasat olurken Açkan, yetişmesi uzun süre alan bu siyah karpuzlar ile özel ilgilendi. Sonbahar mevsimi ile olgunlaşan karpuzun hasadı da sonbahar mevsimine denk geldi. Açkan çoğu insanın bu karpuzu gördüğünde şaşırdığını belirtirken aslında bu karpuzu ekiminin atadan geldiğini söyleyerek, “Biz de büyük çile ve küçük çile vardır. Bizde her yıl geleneksel olarak yöresel olarak çile bayramında illaki olmazların olmazı karpuz kesiyoruz. Bizde bu bir bayramdır. Ektiğimiz ve bugün hasadını yaptığımız bu karpuz melezdir ve yıllardan beri siyah karpuz olarak gelmiştir. Bu karpuzun özelliği siyah olması ile beraber baba ve deden gelme bir karpuzdur. Türkiye genelinde iddia ediyorum açık tarlada şu an karpuz yoktur. Biz bu karpuzu marketlere, hastası olanlar canı karpuz çekenlere ya da hamile ablalarımıza, bacılarımıza veriyoruz. Bu şekil ihtiyaçlar için vatandaşlar bu karpuzu alıyor. Bu karpuz bakım istediği için bizde bakımını yaptığımız için bugüne kadar geldi. Bu karpuzun hasadı 21 Aralığa kadar sürer” dedi.
Iğdır Ziraat Odası Başkanı Turgay Bağrı, Iğdır’da tarım üretimin 9 ay sürdüğünü söyleyerek, “Iğdır’da vejetasyon süresi hala devam ediyor. Bu şu anlama geliyor. Kasım ayının da üretim sezonuna dahil olmasını da göze alırsak yani demek ki Iğdır’da biz üç ay ürün üretemiyoruz. 9 ay üretimimiz var. Bu her ile nasip olacak bir durum değildir. Iğdır’ımızın mikro klima özelliği olmasından dolayı bu durum önemli bir yer tutuyor. Tarım dolayısıyla burada bizim biz bir ürünü daha erken veya daha geç üretmemiz bize kazandırır. Dolayısıyla biz şu an iklimi zorluyoruz. Hem sonbaharı zorluyor hem ilkbaharı zorluyoruz. İnşallah Iğdır’da biz bunu daha da ileriye götüreceğiz. Şu anda Türkiye’de açık tarlada karpuz görmek mümkün değildir. İlkbahar tadında bir karpuz var. İnsanlarımızın da buna riayet ederek bu karpuzdan alması lazımdır” dedi.
Iğdır İl Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Tingiş, Iğdır’ın iklim olarak üretime yatkın olduğunu dile getirerek, “İlimizde karpuz üretimi son yıllarda artmaya başlamıştır. Karpuz hasadımız hala devam etmektedir. Iğdır Ovamız verimini ve potansiyelini göstermektedir. Biz her aşamada üreticimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Etiket: karpuz
-
Iğdır’da karpuz hasadı
-
Iğdır’da karpuz hasadı
“Doğu’nun Çukurova’sı” Iğdır’da yıllardır çiftçilik yapan ve örnek çiftçi olarak bilinen Alican Açkan, sonbahar mevsiminde karpuz hasadı yaptı. Iğdırlı çiftçi normal zamanda ekilen karpuzlar ile beraber tohumu atadan gelen ve melez olan siyah karpuz olarak bilinen karpuzu ekti. Diğer karpuzlar hasat olurken Açkan, yetişmesi uzun süre alan bu siyah karpuzlar ile özel ilgilendi.
Sonbahar mevsimi ile olgunlaşan karpuzun hasadı da sonbahar mevsimine denk geldi. Açkan çoğu insanın bu karpuzu gördüğünde şaşırdığını belirtirken aslında bu karpuzu ekiminin atadan geldiğini söyleyerek, “Biz de büyük çile ve küçük çile vardır. Bizde her yıl geleneksel olarak yöresel olarak çile bayramında illaki olmazların olmazı karpuz kesiyoruz. Bizde bu bir bayramdır. Ektiğimiz ve bugün hasadını yaptığımız bu karpuz melezdir ve yıllardan beri siyah karpuz olarak gelmiştir. Bu karpuzun özelliği siyah olması ile beraber baba ve deden gelme bir karpuzdur. Türkiye genelinde iddia ediyorum açık tarlada şu an karpuz yoktur. Biz bu karpuzu marketlere, hastası olanlar canı karpuz çekenlere ya da hamile ablalarımıza, bacılarımıza veriyoruz. Bu şekil ihtiyaçlar için vatandaşlar bu karpuzu alıyor. Bu karpuz bakım istediği için bizde bakımını yaptığımız için bugüne kadar geldi. Bu karpuzun hasadı 21 Aralığa kadar sürer” dedi.
Iğdır Ziraat Odası Başkanı Turgay Bağrı, Iğdır’da tarım üretimin 9 ay sürdüğünü söyleyerek, “Iğdır’da vejetasyon süresi hala devam ediyor. Bu şu anlama geliyor. Kasım ayının da üretim sezonuna dahil olmasını da göze alırsak yani demek ki Iğdır’da biz üç ay ürün üretemiyoruz. 9 ay üretimimiz var. Bu her ile nasip olacak bir durum değildir. Iğdır’ımızın mikro klima özelliği olmasından dolayı bu durum önemli bir yer tutuyor. Tarım dolayısıyla burada bizim biz bir ürünü daha erken veya daha geç üretmemiz bize kazandırır. Dolayısıyla biz şu an iklimi zorluyoruz. Hem sonbaharı zorluyor hem ilkbaharı zorluyoruz. İnşallah Iğdır’da biz bunu daha da ileriye götüreceğiz. Şu anda Türkiye’de açık tarlada karpuz görmek mümkün değildir. İlkbahar tadında bir karpuz var. İnsanlarımızın da buna riayet ederek bu karpuzdan alması lazımdır” dedi.Iğdır İl Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Tingiş, Iğdır’ın iklim olarak üretime yatkın olduğunu dile getirerek, “İlimizde karpuz üretimi son yıllarda artmaya başlamıştır. Karpuz hasadımız hala devam etmektedir. Iğdır Ovamız verimini ve potansiyelini göstermektedir. Biz her aşamada üreticimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
-
Karpuz büyüklüğündeki tümör göğsünü patlattı
Denizli’de yaşayan 57 yaşındaki Fatma Özen, 5 ay önce göğüs bölümünde yaşadığı ağrı ve leke görüntüsüne rağmen hekime başvurmadı. Ağrılarının hızla artması ve sağ göğsünde hızla büyüyen bir kitlenin olduğunu fark eden kadın, uzmana başvurmak yerine bitkisel tedavi yöntemlerine yöneldi. Hekimlerden tepki alacağından endişe eden Özen, ağrıların dayanılmaz hale gelmesi ve kanamanın başlamasının ardından en yakın hastaneye başvurdu. Yapılan tetikler sonucunda sağ göğünde tümör olduğunu öğrenen Özen, kentin farklı noktalarındaki hastaneleri kapı kapı gezmeye başladı. Derdine derman aradığı sırada halsizlik ve yoğun kan kaybı yaşayan Özen, bir hekimin önerisi üzerine Genel Cerrahi Uzmanı Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İmdat Koçberber ile tanıştı. Op. Dr. Koçberber tarafından çok acil bir ameliyata alınan kadın, göğsünü patlatan 20 santimlik tümörden kurtularak sağlığına kavuştu.
“Kitlenin devasa boyutta ulaştığını ve 20 santimetre olduğunu gördük”
Karpuz büyüklüğündeki kitlenin tamamen temizlendiğini ve başarılı bir ameliyat yapıldığını ifade eden Op. Dr. İmdat Koçberber, “Hastamız yaklaşık 10 gün önce kliniğimize başvurdu. Bütün göğsünü kaplayan açık yara halinde ve aktif kanamalı bir kitlesi vardı. 3-4 ay önce göğüs bölgesinde kütlenin hızla büyüdüğünü, değişik doktorlara gittiğini ve netice alamadığı ortaya çıktı. Belli süre geçmesi nedeniyle tedavide geç kalınmış ve hiçbir hekimin yanaşmadığını öğrendik. Çok şiddetli kanaması vardı. Hastamızın küçük bir parçasını alıp, patolojik incelemesini yaptıktan sonra kitlenin alınmasına karar verdik. Hızlıca yapılan işlemlerin ardından kitlenin devasa boyutta ulaştığını ve 20 santimetre olduğunu gördük. Meme bölgesini tamamen zarar verdiği ve kanama sorununu ortaya çıkardığını tespit edilmesinin ardından zor da olsa kitle ve kalıntılarının tamamını temizledik. Göğsünü başarılı çalışma ile kapatmayı başarabildik” dedi.
“Yüzde 1’den az görülen ve hızlı büyüyen meme tümörü olduğunu tespit ettik”
Literatürde bu hastalığa çok az rastladıklarını ve bu boyutta ilk defa tümör gördüklerini anlatan Op. Dr. İmdat Koçberber, “Patolojik incelemesi sonucunda bütün meme tümörlerini çok nadir cinsi olan sistosarkoma olduğunu gördük. Çok nadir olan, yüzde 1’den az görülen ve hızlı büyüyen meme tümörü olduğunu tespit ettik. Hastamızın durumu şu anda çok iyidir. Literatürde bu tür meme türlerinde yaklaşık 10-15 santim büyüklüğünde olanlara dev tümör demekteyiz. Hastamızdaki tümör ise 20 santim büyüklüğünde olup, oldukça boyutu büyüktü. Burada önemli olan kadınlarımızın göğüslerinde herhangi bir kitle ya da kızarıklık olduğunda bunu önemsemeleri ve kısa sürede doktora başvurmaları gerekiyor. Bu boyutlara ulaşmadan gerekli tedavileri yapmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Doktora gittiğimde kızacaklarını düşündüm”
Hemcinslerine meme kanseri ve tümörleri konusunda uyarıda bulunan Fatma Özen ise bu tür rahatsızlıklarını geciktirmemelerini isteyerek, “5-6 ay kadar önce göğüsüm de bir siyahlık başladı. İlk başta önemsemedim ve bir kaç ay sonra karpuz kadar büyüdü. Ağrılarım çok oldu ve biraz sabrettim. Çünkü doktora gittiğimde kızacaklarını düşündüm. Bir gün kanamalarım başladı ve durmayınca acile gittim. Olayın boyutunu öğrendim ve 3-4 hastane gezdim kimse bir şey yapamadı. Sonra kanamam çok olduğu için halsizleştim ve tekrardan doktora gittim. Gittiğim hekim başka bir hekimi önerdi. Bana çok iyi davrandı, hiç azarlamadı ve yargılamadı. Kaybettiğim kanı verdi ve ameliyat sonrası 2-3 güne ayaklandım. Allah ondan razı olsun. O boyutta bir şey yapılamayacağını bildiğim için beklemeyi ve kendi kendime patlamasını tercih ettim. En son patladı ve kanamalarım oldu. Kadınlara mutlaka kitleleri küçükken ve hızla yayılmadan doktorlara gitmelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.
-
Şener Usta, Beçin’in sembolü oldu
Muğla’nın güzellikleriyle ünlü Milas ilçesine bağlı, Beçin Mahallesi’nde, doğal ve organik ürünlerin öncü isimlerinden biri olarak kabul edilen Şener Oruç, yıllardır ekmeğini karayolu kenarında kurduğu tezgahından kazandığını söyledi. Tatlı dili ve güler yüzünün yanında organik ürünleri ile tanınan Şener Oruç, doğru yapılan işin sadece ekmek değil önemli dostluklar da kazandırdığını söyledi.
Evini yol kenarındaki tezgahından kazandığı parayla geçindirdiğini belirten Oruç, “Dünyada rızık öyle bir şeydir ki, rızık ile sahibi mutlaka buluşur. Ancak bu buluşma kimine göre zor ve meşakkatli kimine göre de oldukça keyifli ve kolaydır. Kişi rızkın peşinde koşarsa rızkını yakalarmış, koşmaz ise rızık kişiyi yakalarmış. Bu nedenle ben işimi düzgün yaparak rızkımın beni bulacağına inanlardanım. Herkes gibi ben de tezgah açıyorum. Her mevsim tabiatta yetişen ne varsa en doğalını en güzelini yetiştirerek ya da tabiattan toplayarak tezgahıma getiriyorum. İnsanlar benim ayağıma geliyor. Tabi herkese güler yüzle karşılıyorum. Sattığım ürünler vesile olup hiçbir bağım olmamasına rağmen bu yolu kullanan binlerce kişi ile tanışıp dost olduk” diyerek ne olursa olsun dünyalık kaygılarla insanların doğruluktan ve dürüstlükten vazgeçmemesini tavsiye etti.
-
Kavun ve karpuz hasadı sürüyor
Özellikle Adana ve Samsun’un Bafra ilçesinde hasadı tamamlanan kavun ve karpuzun hasadı, Yozgat’ın Yerköy ilçesine bağlı Sekili köyünde başladı. İklim dolayısıyla geç başlayan hasatta toplanan ürünler yurdun birçok iline gönderiliyor. Tadı ve aromasıyla Adana ve Samsun’un Bafra ilçesinde yetişen kavunun tarlada kilogramı 7-7,5 liradan karpuzun ise 8-8,5 liradan satılıyor. Son yıllarda yaşanan kuraklık ve su sıkıntısı nedeniyle kavun ve karpuzun ekim alanlarında ise azalma yaşanıyor.
Adana ve Bafra’dan sonra Yerköy ilçesinde kavun ve karpuz hasadına başladığını söyleyen Sekili köyü çiftçilerinden Remzi Bacanak, “Yerköy ilçemizde yetişen kavun ve karpuzun aroması çok yüksektir, çok tatlıdır. Sezonun sonuna yaklaştık. 9. ayın sonuna kadar hasadımız sürüyor. Bu yıl kuraklık ve sulamadan dolayı beklediğimiz verim düşüktü ama fiyatlar güzeldi. 200 dekar ekim yaptım. Kavundan 3 ton karpuzdan ise 4 ton civarı verim elde ettim. Kavunun kilogramını 7-7,5 liradan karpuz ise 8-8,5 liradan satıyoruz” dedi.
Murat Nacaroğlu da hormon kullanmadan doğal ürün yetiştirdiklerini ifade ederek, Türkiye’nin her bölgesine hatta Adana’ya bile Yozgat’tan kavun ve karpuz gönderdiklerini söyledi. Nacaroğlu, kuraklıktan dolayı sıkıntı yaşadıklarını belirterek, “Kanaldan gelen suyu birer hafta paylaşarak sulama yapıyoruz. Eskiden bu bölgede 10 bin dekara yakın kavun karpuz ekilirdi. Şimdi toplasan 750-800 dekar anca vardır. Fiyatlar geçen seneye göre iyi ama geçen seneye göre gübre ve mazot fiyatları aynı olmadığı için fark eden bir şey olmuyor” şeklinde konuştu.
-
“Delinmedik karpuz bırakmadılar”
Çemişgezek ilçesine bağlı Sakyol ve Kıraçlar köylünde sabah karpuz toplamak için bostanlarına giden üreticiler büyük şok yaşadı. Karpuzların çoğunun kargalar tarafından delindiği görüldü. Bunun üzerine üreticiler karpuzların fotoğraflarını çekerek durumu ilçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bildirdi.
Kargaların bostanlara ciddi zarar verdiğini dile getiren üreticilerinden Mustafa Güler, “Bölgemizde karga popülasyonu çok arttı. Tarlada delinmedik karpuza çok az rastlıyoruz. Buda üreticilerimize ciddi zarar veriyor. Yapacak bir şey yok. Nasibimize razı olacağız “dedi.
-
Üzüm bağında 30 kiloluk karpuz
Alaşehir ilçesine bağlı Delemenler Mahallesi’nde üzüm üretimi yapan 65 yaşındaki çiftçi Ahmet Ölmez’in yenice üzüm bağının kenarına diktiği karpuzlar iriliği ile dikkat çekiyor. Kendisiyle aynı ismi taşıyan torunuyla karpuz bostanında karpuzları kaldırmaya çalışan Ahmet Ölmez oldukça zorlanırken, torunu ise karpuzları yerinden kıpırdatamadı.
“Özel bir bakım yapmadım”
Karpuzların bakımında bağını suladığı su ve gübre dışında bir şey kullanmadığını aktaran Ölmez. karpuzların bu kadar iri olmasının kendisini de şaşırttığını söyledi. Üzüm kelterine bir karpuzu anca sığdırabilen Ölmez, el tartısıyla tartamadığı karpuzları sabit kantarla ancak tartabildi. Her biri 31 kilo ve üzerinde gelen karpuzların lezzetlerinin de çok iyi olduğunu anlatan Ölmez, “Karpuzlar çok ağır, tek başıma kaldıramıyorum. Yeni diktiğim üzüm bağının içine ektiğim karpuzların bu kadar büyük karpuz vereceğini hiç düşünmemiştim. Özel bir bakım yapmadım. Sadece üzüm bağına verdiğim su ve gübrelerle beslendi. Çok tatlı ve lezzetli. Ağırlığı 30 kiloyu geçince karpuzlar kendiliğinden çatlıyor. El kantarıyla tartmaya çalıştık ama kaldıramadık. 31 kiloyu geçti. Sabit kantarda tarttık, 31 kilo 460 gram geldi. Karpuzları gören vatandaşlar durup karpuzlara bakıyorlar” dedi.
-
Susuzluğa ve sindirime ‘karpuz’
Karpuzun yüzde 92’sinin sudan oluştuğunu ve susuzluğun giderilmesinde çok etkili olduğunu söyleyen Uzman Diyetisyen Betül Merd, “Yaz aylarının baş tacı karpuzun yüzde 92’si sudan oluşmaktadır ve bu da susuzluğun giderilmesinde özellikle sıcak günlerde çok etkili. İçerisindeki kırmızı kısmı likopen açısından zengindir. Likopen çok güçlü bir yapıda antioksidandır. Karpuz, yüksek miktarda C ve A vitamini içermektedir. Potasyum açısından zengindir, kan basıncımızın dengelenmesinde ve düzenlenmesinde yardımcı olur. Yapılan çalışmalar karpuzun içerisindeki aminoasitler sayesinde vücuttaki iltihabın atılmasına yardımcı olduklarını göstermiştir. Yaz aylarındaki tüketimi sayesinde vücuttaki ödemin atılmasında yardımcı olur. O yüzden ödemle ilgili sıkıntı yaşayan kişiler için biz karpuzu tercih ettiriyoruz” dedi.
“Yüksek lif sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor, kabızlığın önüne geçiyor”
Betül Merd, lif açısından zengin olan karpuzun sindirimi kolaylaştırdığını ve kabızlığın da önüne geçtiğini söyleyerek, “Karpuz peynirle tüketildiği zaman daha uzun süre tok tutmaya yardımcı oluyor. Bir porsiyon karpuz yaklaşık 200 gramdır ve o da 50 kaloriye denk gelmektedir. Ölçü olarak da hilal şeklinde dilimlenmiş bir karpuzu üçgen şeklinde kestiğimizde 3 tane üçgen dilim bir porsiyon meyveye yani 200 grama denk geliyor. Bu da 50 kalori içeriyor. Sindirim açısından da lif içeriği çok yüksek olduğu için sindirimi de kolaylaştırıyor. Kabızlık şikayetlerinde de etkili, hem sıvı içeriği bakımından hem lif açısından yüksek olması nedeni ile yine kabızlık şikayetlerinin önüne de geçmiş oluyor” ifadelerini kullandı.
Karpuz tüketiminde bir porsiyonun geçilmemesi gerektiğini söyleyen Merd, “Diyet yapanlarda karpuz tüketimi kan şekerini hızlı yükseltebilir. O yüzden miktarını aşmamakta fayda var. Bir porsiyon ölçüsünü geçmemek lazım. Aynı zamanda meyveleri tek başına tüketmemeliyiz. Bu tüm meyveler için geçerli. Yanında ya çiğ kuruyemiş ya da süt grubu ile birlikte tercih etmeye çalışılmalı. Karpuza da yakışacak olan biraz daha hem kalsiyum açısından peynirle birlikte tüketilmesi uzun süre tok tutmaya yardımcı olacaktır. Hem de kan şekerimizin hızlı yükselmesine engel olmuş olacaktır” diye konuştu. -
Bursa’da ayı ailesine karpuz festivali
Kış turizminin gözde merkezlerinden Uludağ’ın yerleşim bölgesi Sarıalan’da sürekli vatandaşlara yakınlaşan ve tatilcilerin maskotu haline gelen anne ayı ve yavrularının ziyaretçileri bitmiyor. Onlardan biri olan ve esnaflık yapan Selman Kahraman, Uludağ Sarıalan’a çıkarak açık kasa kamyonetine yüklediği karpuzları meşhur ayı ailesine götürdü. Anne ayı ve yavrularına karpuz festivali düzenleyen esnaf, kasadan aldığı karpuzları bir bir attı. Bariyerlerin arkasından gelen ayı ve yavruları kendisine atılan karpuzları alarak ormanlık alana indi. O anlar Kahraman’ın kamerasıyla kaydedildi.
Havaların sıcak olmasından dolayı serinlemek amacıyla Uludağ’a çıktıklarını belirten Selman Kahraman, “Ailece geldiğimizde ilginç bir manzara ile karşılaştık. Kızlarım çöp kovasının devrildiğini gördüler. Merak edip bana sordular. Ben de anne ayının yiyecek bulmak için devirdiğini söyledim. Kızlarım ayıları görmeyi çok istedi. Ben de sürpriz yaparak aracıma 30’dan fazla karpuzu yükleyerek meşhur ayı ailesine götürdüm. Vatandaşların dikkat etmesinde fayda var. Zarar verme ihtimali bulunuyor” dedi.
-
Antarktika’da karpuz yetişti
Rus bilim adamları, 2020 yılının Şubat ayında başlattıkları proje kapsamında dünyanın en soğuk yeri olan Antarktika’daki Vostok istasyonunda karpuz yetiştirmeyi başardı. Rusça “Bitkiler” anlamında gelen “Rastenia” adı verilen projede bilim adamlarının karpuzları yetiştirmesi 103 gün sürdü.
Rusya’nın Arktik ve Antarktika Araştırma Enstitüsü (AARI) tarafından yapılan açıklamada “Agrofizik Araştırma Enstitüsü ve Rusya Bilimler Akademisi Biyomedikal Sorunlar Enstitüsü ile ortak yapılan proje kapsamında dünyanın en soğuk noktası Vostok istasyonunda karpuz yetiştirme çalışmasının ilk denemesi tamamlandı” denildi. Hava sıcaklığı, nem oranı gibi koşulların istasyon içerisinde oluşturulan özel serada sağlandığı bildirilen açıklamada, Rus bilim adamlarının 103 günde 8 adet “oldun ve tatlı” karpuz yetiştirmeyi başardığı kaydedildi.
AARI Direktörü Aleksandr Makarov, “Taze sebzelerin, meyvelerin ve bilimsel karşılığı ve pratik faydası dışında ortak projemiz çok sayıda önemli avantajı da var. istasyondaki sera düşük sıcaklık, sınırlı yaşam alanı gibi koşullarda aylarını geçiren kutup araştırmacılarının duygusal durumuna da pozitif etkileri oldu” dedi.