Etiket: Kaynak:

  • Enerji kaynakları için Afrika’da bulunan Wagner güçlerine ağır darbe

    Enerji kaynakları için Afrika’da bulunan Wagner güçlerine ağır darbe

    Mali hükümeti ile bölgede bulunan isyancı gruplar arasında yeniden başlayan çatışmalar ülkenin kuzeyinde bulunan Tinzaouten kasabasında Mali ordusu ve beraberindeki Rus Wagner güçleri ağır kayıp verdi.
    Olayın ardından açıklamada bulunan Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Ana Müdürlüğü Sözcüsü Andriy Yusov yerel televizyona yaptığı açıklamada, Mali’deki Wagner üyelerine yönelik saldırıda isyancılara istihbarat desteği sağlandığını aktardı.
    Olayın bir diğer aktörü ise Mali’nin kuzeyinde bulunan isyancı gruplar. Birinci grup, ağırlığı Tuaregler’den oluşan ayrılıkçı ve bağımsızlık isteyen Azawad Hareketleri Koordinasyonu, ikinci grup, olayın hemen ardından saldırıları üstlenen El-Kaide’nin Sahel kolu olan Jama’at Nusrat al-Islam wal-Muslimin (JNIM) adlı grup.
    Düzenlenen saldırı sonrası açıklama yapan Wagner grubunun, isyancılar tarafından 2 askeri eğitmenin öldürüldüğü kaydedildi.
    İsyancılar tarafından düzenlenen saldırı sonrası Wagner’in bölgedeki varlığını değerlendiren Ankara Hacı Bayram Üniversitesi Afrika Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Yunus Turhan, “Rusya ile Fransa’nın Sahel bölgesindeki çatışmanın boyutu, etkisi daha da genişleyeceği yönünde. İlk defa Wagner grubu Afrika’da bu kadar büyük kayıp verdi. Şöyle bir gerçek var, Wagner’in Afrika’daki başarısı Rusya’nın hanesine yazılırken olumsuzluklar Wagner’in kendi hanesine yazılıyor” ifadelerini kullandı.

    “Rusya enerji kartını batı aleyhinde kullanmak üzere bir politika izliyor”

    Rusya’nın Ukrayna savaşı sonrası ekonomik olarak sıkışmışlığını Afrika’daki madenleri kontrol altına alarak rahatlatma politikası izlediğini dikkat çeken Doç. Dr. Turhan, “Rusya’nın Sahel ve Batı Afrika bölgesinde Fransa ve batı merkezli şirketlerin faaliyetlerini sınırlandırarak eski dönemlerdeki batının Rusya’ya olan enerji bağımlılığının devamı yönünde bir politika izliyor. Batılı ülkeler Rusya’ya olan enerji bağımlılığını kırmak adına Afrika’ya büyük bir açılım başlatmışlardı. Şimdi Rusya, Afrika’da batının bu etkinliğini kırarak tekrar enerji kartını batı aleyhinde kullanmak üzere bir politika izliyor. Aslında Batı Afrika’nın büyük resmine baktığımızda Rusya’nın burada enerji rezervleri üzerinde de batı ile girdiklerini görebiliyoruz” diye konuştu.

    Wagner ilk olarak 2014’te Kırım’da sahneye çıktı

    Wagner grubunun Rus askeri şirketi olduğunu ve Rus hükümetinin özellikle ordusunu sokamadığı yerlere Wagner aracılığıyla operasyonlar düzenlediğini belirten Savunma Sanayii Araştırmacısı Mehmet Fatih Küçük, “İlk olarak 2014’te Ukrayna’nın Kırım bölgesi ilhak edileceği zaman sokaklarda kimliği olmayan çeşitli askerler görmüştük. O gün bugündür Wagner’in kullanıldığı ile ilgili bilgiler yer alıyor. Tabi bu çok net olarak aktarılmıyor. Wagner bir resmi birlik olmadığı için bir devletin kuruluşu, komutanları bu tarz konular resmi olarak açıklanmıyor. Genelde ya açık istihbarat kaynaklarından öğrenilen bilgiler ya da devletin çeşitli birimlerin açıkladığı sızdırılan bilgiler, farklı istihbarat örgütlerinin sızdırdığı bilgilerden biz bunu biliyoruz” diye konuştu.

    Wagner doğrudan Rus askeri ekipmanları kullanıyor

    Ukrayna-Rusya savaşı sırasında Wagner grubunun aktif olarak rol oynadığına dikkati çeken Küçük, “Zaten Wagner’de birçok eski Rus askeri de bulunuyordu. Bununla beraber farklı ülkelerden de askerler topluyorlar ya da Afrika’dan bazı askerleri kullanıyorlardı. Bunlar zaman zaman yaptıkları şeyler. Doğrudan Rus askeri ekipmanlarının kullanıldığı dönemler oldu. Örneğin Libya’da biz meşru hükümeti korumaya çalıştığımız zaman Wagner sahadaydı. Doğrudan Rus ordusundan temin edilen hava savunma sistemleri dahi kullanıldı. Hatta biz bunları insansız hava araçlarıyla imha ettik” ifadelerini kullandı.

    Wagner Kırım’dan Ukrayna’ya kadar aktif rol oynuyor

    Ukrayna Savaşı’nda Wagner grubunun komutanı Yevgeniy Prigojin’in Rus hükümeti ile yaşadığı krizi hatırlatan Küçük, bu krizin sonunda Prigojin’in içinde bulunduğu uçağın düşerek hayatını kaybettiğini hatırlattı. Buna bağlı olarak Wagner içerisinde bir dönüşüm hareketinin başladığını bildiren Küçük, bazı Wagner birimlerinin Rus hükümetinin paralı askeri boyutuna evrildiğini ve Ukrayna’ya hala aktif olarak görev aldıklarını dile getirdi.
    Wagner grubunun Afrika’da African Corps isim bir yapıda faaliyetlerini sürdürdüğünü aktaran Küçük konuşmasına şöyle devam etti:
    “Afrika tarafına baktığımızda African Corps isimli bir yapı altında Wagner faaliyetlerini sürdürüyor. Mali bölgesine baktığımızda yani bu son saldırıdaki bölgeye göz attığımız zaman şunu görüyoruz. Mali’de daha önce Fransa meşru hükümete destek oluyordu. Bölgede çeşitli isyancı gruplar var, çeşitli terör örgütleri var. Bunlarla mücadele etmeye çalışıyordu meşru hükümet. Fransa destek oluyordu burada. Fransa, Mali’de çok sayıda askeri operasyon düzenledi ancak siyasi olarak Fransa ile ilişkilerinin gerilemesinden sonra Fransa bölgeden kovuldu adeta. Yani çok hızlı bir şekilde bölgeden çıkartıldı. Bu boşluğu da Wagner doldurdu güvenlik tarafında. Yine örneğin uluslararası ilişkiler tarafından baktığınız zaman, diplomatik taraftan baktığınız zaman Türkiye bölgede çok aktif rol oynuyor. Çin aktif rol oynuyor ve Rusya aktif rol oynuyor.”

  • Su sonsuz bir kaynak değil

    Su sonsuz bir kaynak değil

    Düzenlenen etkinliğe İl Müdürü Esra Uzun, Çilimli İlçe Müdürü Aydın Koca; İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdurrahman Yurttaş, Okul Müdürü Soner Menteşe, Okul öğretmen ve öğrencileri katıldı.
    İl Müdürü Esra Uzun etkinlikte yaptığı konuşmada suyun hayati önemine değinerek, her damlanın kıymetini bilmemiz gerektiğini vurguladı. Uzun, “Su, hayatın kaynağıdır ve sürdürülebilir bir gelecek için suyun korunması büyük önem taşımaktadır. Günümüzde su kaynaklarımız üzerindeki baskı her geçen gün artmakta ve bu durum, tasarruflu su kullanımının önemini daha da artırmaktadır. Su, sonsuz bir kaynak değildir. Kullanırken dikkatli olmalı, her damlasını korumalıyız. Gelecek nesiller de dahil olmak üzere, hepimizin bu değerli kaynağa ihtiyacı var. Gelin, su tasarrufu konusunda bilinçli adımlar atalım ve bu konuda birer örnek olalım” dedi.
    Gıda Mühendisi Hacer Ekşi Karaağaç tarafından sunum yapılarak su tasarrufu konusunda alınabilecek önlemler ve bu konuda bireysel olarak yapılabilecek katkılar hakkında öğrenciler bilgilendirildi.

    Sunumun ardından öğrencilere hediye takdimi ile etkinlik sona erdi.

  • Ay’da yaşamayı sağlayacak enerji kaynağı

    Ay’da yaşamayı sağlayacak enerji kaynağı

    NASA’nın Artemis Programı kapsamında 2030 civarında Ay’da bir üs kurulması hedefleniyor.

    Galler’deki Bangor Üniversitesi’nden bilim insanları, üste yaşamı mümkün kılmak için haşhaş tohumu kadar küçük nükleer hücreler geliştirdi.

    Projede yer alan Prof. Simon Middlebrugh, bunun zorlu fakat eğlenceli bir süreç olduğunu söyledi.

    Üniversitenin Rolls Royce, İngiltere Uzay Ajansı ve ABD’deki Los Alamos Ulusal Laboratuvarı ortaklığında geliştirdiği teknoloji, bütün nükleer enerji santralinin bir araba boyutunda olmasını sağlıyor.

    Mars’a yolculukta da bir durak olarak kullanılabilecek Ay, modern teknolojiler için gerekli pek çok kaynağa sahip.

    Bu kaynakların yerinde kullanımı, oradan diğer gezegenlere gitmeyi daha kolay kılabilir.

    Prof. Middleburgh, önümüzdeki aylarda nükleer yakıtı her yönden testlere tabi tutacaklarını söyledi.

    Ay’da atmosfer olmadığı için hava sıcaklığı -248 dereceye kadar düşüyor.

    Üniversitenin geliştirdiği ve Trisofuel adlı nükleer yakıt, Rolls Royce’un üreteceği mikro nükleer santralde kullanılacak.

    Prof. Middleburgh, bu santralin bir rokete yüklenerek Ay’a götürülmesinin mümkün olduğunu söyledi.

    Santralin uzay yolcuğundaki basınç, sarsıntı ve ivme etkilerinden nasıl etkileneceği, önümüzdeki süreçte yapılan testlerle anlaşılacak. Fakat Prof. Middleburgh, tasarımlarından umutlu:

    “Bunlar uzay yolculuğunun ardından Ay’a indikten sonra güvenle çalışabilecek yapılar.”Hindistan’ın uzay aracı geçen ay Ay’ın güney kutbuna iniş yapan ilk araç olmuştu.

    Bu bölgede su buzu arayacak Hindistan, bunu başarabilirse Ay yolculuklarının geleceği değişebilir.

    Prof. Middleburgh, geliştirdikleri teknolojinin elektriği kesilen afet bölgelerinde de kullanılabileceğini söyledi. Bangor Üniversitesi’nden başka bir ekip ise uzay roketleri için nükleer itki kaynakları geliştiriyor.

    Ekibin başındaki Dr. Phylis Makurunje, yeni sistemlerinin çok güçlü bir itki sağladığını ve mevcut teknolojilerle 9 aydan uzun olan Mars yolculuğunun böylece 6 aya ineceğini açıkladı.

    2030’larda Ay üsleri

    Jeopolitik üzerine çalışan gazeteci ve yazar Tim Marshall’a göre yakıt konusundaki gelişmeler, Ay’ın güney kutbuna gidiş yarışını etkiledi.

    Marshall, 2030’larda Ay’da bir Çin üssü bir de ABD liderliğinde bir üs olmasını bekliyor: “Bundan emin sayılırım çünkü büyük güçler bu yarışın dışında kalmayı göze alamaz.

    “Çinliler ilk tuğlayı 2028’de koyarak bunu yapan ilk ülke olmayı hedefliyorlar. 2030’ların başında muhtemelen Çin’inki de ABD liderliğinde yapılan da tamamlanmış olacaktır.

    “21. yüzyıl teknolojileri için gerekli olan Titanyum, lityum, silikon, demir ve başka minerallerin de Ay’da bulunduğunu tahmin ediliyor.

    “Tam miktarları bilinmese de şirketler bunları ekonomik olarak işlenebilir görüyor.

    “Fakat uzayın ticarileşmesi, işleri daha karışık hale getirebilir.

    “Uzayın kullanımına ait Uzay Anlaşması 1967’de yazıldı.

    “Hâlâ bir taslağa benziyor ve üzerinden 50 yıl geçtikten sonra çağ dışı kaldı.

    “O zamanlar modern teknoloji yoktu ve uzay yarışı günümüzdeki gibi şirketler arasında değil devletler arasında yapılıyordu.

    “Birleşmiş Milletler’de kabul edilecek yeni kurallar olmazsa, herkes uzayda istediğini yapabilir ve bu da tehlikeli durumlara yol açabilir.”

  • Altay, Paixao’ya kaynak arıyor

    Altay, Paixao’ya kaynak arıyor

    Trendyol 1. Lig ekiplerinden Altay, yeni sezon öncesinde kadrosunu korumaya çalışırken oyuncuların ödemelerini gerçekleştirmek için de maddi kaynak bulmakta zorlanıyor. Marco Paixao ile yeni sezon için anlaşılmasına rağmen Portekizli oyuncu ödeme alamadığı için siyah-beyazlıların kamp programlarına dahil olmadı.

    38 yaşındaki oyuncuya kaynak arayışını sürdüren İzmir temsilcisi, Efe Sarıkaya’nın Bodrumspor’a satılmasından sonra gelecek parayla kaynak oluşturmayı planlarken, Bodrumspor’la bonservis bedeli konusunda henüz anlaşmaya varamadı.

    Durum böyle olunca Paixayo’nun alacakları için yeni bir kaynak aranmaya başladı. Siyah-beyazlı yönetimin bir sponsorluktan gelecek parayla Portekizli oyuncunun alacaklarının ödemesi bekleniyor.

    Altay’da Kutay geri dönüyor
    Altay’daki alacaklarını tahsil edemediği için geçtiğimiz günlerde sözleşmesini fesheden Kutay Yokuşlu, kısa bir aranın ardından siyah-beyazlı kulüple tekrar temasa geçti. 24 yaşındaki defans oyuncusu, yeni sezon için İzmir ekibiyle görüşmelerini sürdürürken Altay cephesinin de bir diğer savunmacı Eric Björkander’in kulüpten ayrılmasından dolayı oyuncunun geri dönüşüne sıcak baktığı öğrenildi. Görüşmelerin önümüzdeki günlerde tamamlanıp Kutay’ın İzmir ekibine geri dönmesi bekleniyor.
    Öte yandan Kutay Yokuşlu, geçen sezon Altay formasıyla 1. Lig’de 19 karşılaşmada oynadı.

  • ‘Kapari’ bitkisi kadınların geçim kaynağı

    ‘Kapari’ bitkisi kadınların geçim kaynağı

    Batman’ın Beşiri ilçesinde doğada doğal yöntemlerle yetişen kozmetik ve birçok ilaçta ham madde olarak kullanılan “kapari” bitkisi kırsalda yaşayan vatandaşların geçim kaynağı oldu.
    Türkiye’de Akdeniz iklimi gösteren her yerde doğal olarak yaz mevsiminde yetişen kapari bitkisi, 15 yıl aradan sonra Beşiri ilçesinde kadınların ve köylülerin geçim kaynağı oldu. Kapari bitkisi; karaciğerin yağlanması, kalsiyum ve magnezyum deposu olan kapari kemik ve diş gelişimini sağlamakta olduğunu biliniyor.

    Kapari bitkisi faydalarından söz eden Süt ve Gıda Mühendisi Süreyya Gök, Beşiri Halk Eğitim Merkezi’nde görevli olduğunu, Halk Eğitim Müdürü Mehmet Aydemir’in görevlendirmesiyle Beşiri Kadın Girişiminde de görev almakta olduğunu söyledi.

    Köye kapari toplayıp üretimine giriş yaptıklarını belirten Gök, “Kapari, tohumcuk şeklinde yetişen dikenli bir tohumdur. Türkiye’de Akdeniz iklimi gösteren her yerde doğal olarak yetişmektedir. Turşu, pizza üstü, reçel ve marmelat üretiminde doğal olarak kullanılmaktadır. Balık ve et yemeklerinin yanında da garnitür olarak tüketilmektedir.

    Kaparinin faydalarına girecek olursak, kalsiyum ve magnezyum deposu olan kapari kemik ve diş gelişimini sağlamaktadır. Aynı zamanda B12, K, E, ve A vitaminlerini de içermektedir. Karaciğerin yağlanmasını engellemekte ve lif oranı yüksek olduğundan dolayı sindirimi de kolaylaştırmaktadır” dedi.

    Kapariye girişmelerindeki amacı aktaran Gök, “Öncelikle bu bitkinin tanıtımını yapmak. Doğal olarak yetişen yerlerin kalkındırılmasını sağlamak ve gelir getirici bir ürün olduğundan dolayı üretimini genişletmek. İlk defa üretimine giriş yaptığımız için herhangi bir satış yeriyle anlaşmadık. Bunun için desteğe ihtiyacımız var. Satış noktaları olarak ta Beşiri Kadın Girişiminden bize ulaşabilirler. Aynı zamanda instagram sayfamızdan da bize ulaşabilirler” diye konuştu.

    “Bize de bir ek gelir oldu”
    Kırsalda kapari bitkisini vatandaşlardan Mehmet Özcan, kapari otunu yıllarca toplayıp turşu yapıp sattıklarını ifade etti.

    10-15 yıldır kimse ilgilenmediğinden dolayı kaybolduğunu aktaran Özcan, “Beşiri Kaymakamlığı Kadın Girişimcilerinden bize bir ses geldi. Bize dediler kapari toplayın. Bize de bir ek gelir oldu. Bizde sevindik, toplamaya başladık. Millete de söyledik, topluyorlar. Güneşin altında toplanıyor, çok zordur, yılanlar var, dikenlidir. Zahmeti çoktur. Toplanması çok meşakkatlidir. Tomurcuğun açılmadan toplanması lazım. Dikensiz, yapraksız ve çok temiz olması lazım” şeklinde konuştu.

  • Dağdan gelen tuzlu su, geçim kaynağı oldu

    Dağdan gelen tuzlu su, geçim kaynağı oldu

    Batman’ın Kozluk ilçesinde dağdan doğal olarak akan tuzlu suyu işleyerek kristal tuza dönüştüren 45 haneli Derince köyünde aileler, 3 ayda 150 bin lira kazanıyor.
    Dedelerinden miras aldıkları tuz işlemeciliğini 200 yıldır sürdüren Derince köyü sakinleri, yerin altından doğal olarak akan suyu yaklaşık 5 kilometre boyunca hortumlarla taşıyıp havuzlarda biriktirerek güneşte kurutup kristal tuza dönüştürerek geçimlerini sağlıyorlar. Her aile, bu aşamalar sonrası 3 ayda 150 bin lira kazanıyor.

    Tuzlu suyu güneşte buharlaştırarak tuza dönüştürdüklerini belirten Abdülkadir Sayın, doğal suyu havuzun içinde bir hafta biriktirerek güneş önünde buharlaşmaya bıraktıklarını ve sıcak hava önünde tuza dönüştüğünü söyledi.

    Gelirlerini bu şekilde sağladıklarını ifade eden Sayın, “3 ay çalışıyoruz ve buradan elde ettiğimiz tuzları satarak geçimimizi sağlıyoruz. İşçisi olan bir aile bir sezonda yaklaşık 150 bin lira para kazanabiliyor. Bizim köyde yaşayan herkesin geçimi bu tuzdandır. Bu tuz bozulmuyor. Birçok hastalığa şifadır. Araçlarla götürüp satıyoruz. Hiç elimizde kalmıyor. Hemen satılıyor” dedi.

    “200 yıldır köylümüz doğal tuz üreterek geçimini sağlıyor”
    Tuz üretiminin dedelerinden kendilerine miras kaldığını aktaran Derince köyü Muhtarı Cuma Yüksel, yaz aylarında doğal yollarla elde ettikleri tuzu kış aylarında da satmaya devam ettiklerini kaydetti. Herkesin tuz işiyle uğraştığını belirten Yüksel, “Önce dedelerimiz tuz üretimi yapıyordu, şimdi de biz bu işi yapıyoruz. 200 yılı aşkındır bu işi yapıyoruz.

    Bu tuz doğal bir tuzdur. Peynir, salamura, turşu ve benzeri birçok yemekte bu tuz kullanılıyor. Bu yoldan geçen tırlar buradan alarak batı illerine götürüyor. Adana, Mersin, İzmir ve diğer illere götürülüyor. Çok sağlıklı bir tuzdur. Hiç katkı maddesi içermez. Doğal sudan elde ediyoruz. Ayak mantarlarına ve vücutta bulunan çatlaklara çok iyi geliyor” şeklinde konuştu.

  • Kaynak çalışması yangın çıkardı

    Kaynak çalışması yangın çıkardı

    Antalya’da boşaltılan bir iş yerinde yapılan kaynak çalışmalarından çıkan kıvılcım işyerinin çatısında yangına neden oldu. İşyerine yakın yerdeki evlerde yaşayan vatandaşlara korku yaşatan yangın, itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü.

    Yangın öğle saatlerinde Kepez ilçesi Kültür Mahallesi 3809 Sokak üzerinde kullanılmayan bir iş yerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, boşaltılan iş yerinde yapılan kaynak çalışmaları sırasında bir anda çatı kısmında yangın çıktı.

    İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi ve polis sevk edildi. Çalışanların müdahalesiyle söndürülemeyen yangın, itfaiye ekiplerinin hızlı müdahalesi sonucu söndürüldü.
    İşyeri çevresindeki vatandaşlar ise yangın söndürme çalışmalarını tedirginlikle izledi.
    Yangının kaynak çalışmaları sırasında çıkan kıvılcımdan olduğu belirtildi.

     

  • Kuruyan su kaynağından depremden sonra su çıktı

    Kuruyan su kaynağından depremden sonra su çıktı

    6 Şubat depremiyle zeminde yaşanan oynamalar ve Mart ayında etkili olan yağmur ve kar yağışı kayaların altından su çıkmasına neden oldu. Adıyaman’ın Kahta ilçesi Eski Kahta köyü Değirmenbaşı Mevkiinden bulunan kayalıkların altından su çıktı.

    Yağışların çok olduğu geçmiş yıllarda nadirde olsa buradan su çıktığını ancak hiç bu kadar coşkulu ve uzun süreli su akmadığını belirten yöre sakinleri, yaklaşık 1 aydan beri suyun sürekli aktığını söyledi.

    Suyun çıktığı yerde su kaynağı olmadığı aktaran vatandaşlar, bugüne kadar hiç bu kadar fazla suyun akmadığını ifade etti.

  • “Harcanacak kaynak, bunların koltuklarına yetmez”

    “Harcanacak kaynak, bunların koltuklarına yetmez”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sincan’da sivil toplum kuruluşlarıyla buluştu. Burada bir konuşma yapan Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın STK’ların her zaman yanında olduğunu ve selamlarını, muhabbetlerini iletti. Ankaralı STK’lara, derneklere özel teşekkürlerini sunan Oktay sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “Malumunuz, 6 Şubat’ta dünya tarihinde bir örneğinin daha kaydedilmediği, ‘asrın felaketi’ olarak bilinen depremler fırtınası yaşadık. 11 ilimiz maalesef ardı ardına gelen bu depremler fırtınasından büyük zarar gördü. Depremin ilk günlerinden itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızla, bakan arkadaşlarımızla sahaya indik, çalışmaları koordine ettik, depremzede vatandaşlarımızın yanından bir an olsun ayrılmadık. Sahada, Türkiye’nin her yanından olduğu gibi, Ankara’daki STK’larımızın, hemşeri derneklerimizin, odalarımızın desteğini hissettik.

    Doğrusu, Ankaralı kardeşlerimin, ülkemizin zor günlerinde tek yürek, tek yumruk olduklarını gördüm. STK’larımızın birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu içinde depremzede kardeşlerimizin yaralarını sarmak için canhıraş çalıştıklarına şahit oldum. Sincan başta olmak üzere, Ankara’nın hemen her ilçesinde faaliyet gösteren STK’larımız, derneklerimiz, odalarımız, gönüllü kuruluşlarımız, teşkilatlarımız Belediyelerimizle, kaymakamlıklarımızla koordinasyon halinde bölge için seferber oldular. Normal şartlarda, hiçbir devlet böylesi büyük bir felaketin üstesinden kısa zamanda gelemez Ama halkımızın kadirşinaslığı, hamiyetperverliği, yardımseverliği, cömertliği sayesinde kısa zamanda büyük işler başardık. Bir kez daha gördük ki, ülkemizin dört bir yanında faaliyet gösteren STK’larımız, hemşeri derneklerimiz esasen bu toplumun çimentosudur. Birliğimizin, dirliğimizin, dayanışmamızın sigortasıdır. Ankara’mızın medar-ı iftiharı olan gönüllü kuruluşlarımız da gerçekten, ülkemiz ne zaman önemli bir sınamadan geçse, ne zaman kritik bir eşikten geçse, yerli ve milli bir duruş ortaya koyuyorlar. İnanıyorum ki, Ankara’mızın cazibesinin artması, ülkemizin şahlanması için adeta bir milat niteliğinde olan 14 Mayıs günü de yine yerli, milli ve onurlu bir duruş ortaya koyacaktır.“

    “Ankara, şu anda 200’e yakın ülkeye ihracat yapabilme kapasitesine sahip bir şehir”

    20 yılda milletin desteği ile çok büyük işler başardıklarını vurgulayan Oktay, “Geçtiğimiz 20 yılda milletimizin desteğiyle çok büyük işler başardık. Ülke genelinde rekorlara imza atarken, şehirlerimizi de tek tek inşa ettik Hamdolsun, bugün, geçmişle kıyas kabul etmeyecek bir Ankara var. Ankara bugün artık bir dünya başkenti Onurlu bir dış politikanın, güçlü bir ekonominin kalbi Ankara bugün Cumhurbaşkanımızın liderliğinde küresel barışın inşasına büyük katkılar sağlayan bir başkente dönüştü. 20 yıl uluslararası platformlarda fazla dikkate alınmayan bir Ankara varken, bugün, uluslararası meselelerde ne söyleyeceği, nasıl bir tavır belirleyeceği dikkatle beklenen bir Ankara var. Şehircilik açısından baktığımızda da benzer bir gelişim kat ettiğini görürsünüz. Ankara’ya memur kenti derlerdi Tarım kenti derlerdi Ankara AK Parti iktidarında memur kenti imajından sıyrıldı, Türkiye’nin en üretken şehirlerinden biri haline geldi. Altın gibi parlayan sanayisiyle, savunma sanayimizden teknoloji altyapımıza kadar birçok şehre parmak ısırtan bir başarıya sahip. Ankara, şu anda 200’e yakın ülkeye ihracat yapabilme kapasitesine sahip bir şehir. Türkiye’nin en fazla ihracat yapan şehirleri listesinde ilk beşte yer alıyor. Şehir hastaneleri, üniversiteleri, teknoparkları, organize sanayi bölgeleri ve savunma sanayisine katkıları ile, Ankara bugün yepyeni bir kimliğe büründü. Termal sağlık turizmindeki, fuar ve kongre turizmindeki potansiyelini harekete geçirdi ve çok büyük mesafeler kat etti” diye konuştu.

    “Son 20 yılda Ankara’mıza toplam 604 milyar 559 milyon liralık yatırım gerçekleştirdik”

    Dün AKM-Gar-Kızılay Metro Hattı’nın açıldığını hatırlatan Oktay, “Şimdi önümüzde yeni bir dönem var: Eğitimden sağlığa, tarımdan turizme, ulaşımdan enerjiye, sanayiden ticarete her alanda ülkemize çağ atlatacak yatırımlarla yolumuza devam ediyoruz. Biz bugüne kadar birçok söz verdik ve hemen her sözümüzü yerine getirdik. Milletimizle birlikte kurduğumuz birçok hayali teker teker gerçeğe dönüştürdük. Şimdi bir hayalimiz daha var O da Türkiye Yüzyılı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde, bugüne kadar yaptıklarımızın üzerine koyarak hedeflerimizi aşmak istiyoruz. Yeni bir ufuk açmak istiyoruz. Yeni bir yüzyılda, yeni bir Türkiye hedefliyoruz. Türkiye Yüzyılında, inşallah Ankara’mızın her bir köşesini en iyi hizmetlerle buluşturacağız. Son 20 yılda Ankara’mıza toplam 604 milyar 559 milyon liralık yatırım gerçekleştirdik. Havalimanlarından köprülere, şehir hastanelerinden üniversitelere, Organize Sanayi Bölgelerimizden savunma sanayiindeki başarılara; son 20 yılda yapılan icraatları anlatmak için hep birlikte sahada mücadele vereceğiz. Bilkent Şehir Hastanesi’nden Etlik Şehir Hastanesi’ne, Millet Bahçelerimizden TOKİ konutları projelerimize hız kesmeden devam edeceğiz. Daha dün Cumhurbaşkanımız tarafından Ankara’daki metro hattında kilit nokta olan AKM-Gar-Kızılay Metro Hattı’nın açılışı gerçekleştirdik. Ankara, şehircilik ve ulaşım açısından önemli bir esere, önemli bir hizmete kavuştu. Önümüzdeki dönemde de, geçtiğimiz 20 yılda olduğu gibi, yine sizlerle Türkiye Yüzyılını inşa edecek, ülkemizi asırlık eser ve hizmetlerle buluşturmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

    “Yedi cumhurbaşkanı yardımcılığıyla ülkeyi yöneteceklerini vaat ediyorlar”

    Konuşmasında Millet İttifakını eleştiren Oktay şu ifadelere yer verdi:
    “Bakınız, bir yanda AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın hizmet ve eser siyaseti, diğer yanda pusu siyaseti, kumar siyaseti, şantaj siyaseti Bir yanda yerli ve milli bir siyaset vaat eden Cumhur İttifakı ve AK Parti, diğer yanda bütün kazanımları yok etmek isteyen bir altılı maşa siyaseti. Bir yanda istikrar vaat eden Cumhur İttifakı siyaseti, diğer yanda Türkiye’yi 90’lı yılların istikrarsız koalisyon günlerine geri götürmek isteyen zillet ittifakı siyaseti Hatırlayın 90’lı yıllarda 3 partili koalisyonlar vardı Her gelene koltuk dağıta dağıta Türkiye’yi en son 36 bakanlıkla yönetmeye başlamışlardı. İşte şimdi de aynı değil mi? Yedi cumhurbaşkanı yardımcılığıyla ülkeyi yöneteceklerini vaat ediyorlar. Herhalde bakanlık sayısını da 40’lara 50’lere çıkarırlar Köprülere, yollara, hastanelere, okullara, barajlara gidecek kaynak, bunların koltuklarına yetmez 14 Mayıs günü oy pusulasında görünürde pek çok seçenek yer alacak Esasında ise Türkiye o gün sadece iki tercihten birini seçecek. Pusulanın bir yanında Kandil’in, Pensilvanya’nın ve Türkiye düşmanlarının yüzünü güldürecek olan bir zihniyet var; diğer yanında ise Türkiye sevdalılarının, yüreği vatan aşkı ile çarpanların tercihi var. Pusulanın bir yanında Türkiye’ye diz çöktürmeyi umanlar var, diğer yanda Türkiye’yi şahlandırmak isteyenler var. Pusulanın bir yanında iktidar olabilmek uğruna PKK’nın kurşun askeri olmaya razı olanlar var; diğer yanda ise terörün inine giren, girmeye devam edecek olan bir anlayış var.”

  • Şifa kaynağı çam kozalağı

    Şifa kaynağı çam kozalağı

    Eskişehir’de soğuk havalar etkisini sürdürmeye devam ederken vatandaşlar soğuklardan korunma yöntemi olarak soluğu aktarlarda alıyor. Aktar sahipleri vatandaşların en fazla çam kozalağı ürünlerine rağbet gösterdiğini söyledi.

    Eskişehir’de aktarlık yapan esnaflar, hastalık mevsimin devam ettiğini belirterek, “Vatandaşlar soğuklardan kendilerini korumak için en fazla ıhlamur, kış çayı, kurutulmuş portakal, kuşburnu, tarçın, toz havlıcan, taze zencefil, karanfil tarzı bitki çaylarını tercih ediyorlar. Kış döneminde olduğumuzdan dolayı hastalıklar var.

    Vatandaşlar bitkilerden ziyade çam kozalağı şurubu, çam kozalağı macunu, çam kozalağı özü çok satılıyor. Bitki çaylarının fiyatları ise yükseliyor. Her ay 10-15 lira üzerine ekleyerek fiyatlar değişiyor. Vatandaşlar bitki çaylarına yoğun ilgi gösteriyor” diye konuştu.


    Şifa kaynağı

    Çam kozalağı şurubunun ve macununun, şiddetli öksürük, astım, grip gibi hastalıklar için şifa kaynağı olduğunu ifade ederek, “Çam kozalağı şurubu özellikle solunum yolu rahatsızlığı çeken vatandaşlar tarafından tercih ediliyor. Çam kozalağı macunu ve özü de adeta şifa kaynağı. Kış aylarında vatandaşlar hasta olmamak, bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için bunları tercih ediyor” dedi.