Etiket: kazı

  • 3 bin 400 yıllık kurşundan üretilmiş sapan taşı bulundu

    3 bin 400 yıllık kurşundan üretilmiş sapan taşı bulundu

    Eceabat ilçesindeki 5 bin yıllık Maydos Antik Kenti’nde, bu yıl kazılar Temmuz ayında başlandı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Maydos Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Göksel Sazcı yönetiminde, 10 kişiden oluşan kazı ekibi ve 6-7 işçiyle devam ediyor. Kültür Bakanlığı’nın izni ve İçdaş A.Ş.’nin ana sponsorluğunda devam eden kazı çalışmaları Eylül ayında sonlandırılacak. Maydos Antik Kenti’nde devam eden 2024 yılı kazı çalışmalarında 3 bin 400 yıllık kurşundan sapan taşı bulundu.

    Maydos Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Göksel Sazcı, “2024 yılının ilginç buluntularından bir tanesi de bu gördüğünüz sapan taşı. Sapan taşları genelde taş ya da pişmiş topraktan üretilir. Bu sapan taşı ise kurşundan üretilmiş. Biz 2018 yılı kazı sezonunda da bir tane bulmuştuk ama yüzeyde bulunduğu için tarihlemesini yapamamıştık. Bu bulduğumuz sapan taşı Son Tunç Çağı, Erken Demir Çağı arasına denk gelen bir tabakadan geldi. Yani günümüzden yaklaşık 3300- 3400 yıl öncesine ait bir sapan taşı. Bunlar tabi öldürücü silahlar. Kurşundan olan örnekleri nadir bulunan türlerden. Benzeri yine kurşundan yarım olarak Troya kazılarında bulunmuştu. Ama bunların asıl orijini Kıbrıs ve Girit Adası. Örneğin Girit adasındaki Minos kültürüne ait Knossos yerleşiminde örnekleri var. Buraya kadar gelmiş, ulaşmış. Sapanlar Son Tunç Çağı ve Erken Demir Çağı’nın en öldürücü silahlarından bir tanesi. Troya Savaşı’nın tarihlendiği Troia VIIb tabakasında çok sayıda istiflenmiş taştan örnekleri bulunmuştu. Ancak bu kurşundan ve daha da öldürücü bir silah. Bugünkü mermilerle de kıyaslayabiliriz. Burası da Tarihi Gelibolu Yarımadası. Biliyorsunuz savaşların yoğun yaşandığı ve milyonlarca kurşunun atıldığı bir bölge. Biz arkeologlar bazen “en” leri severiz. Bu yüzden de bu kurşun için bölgede yani Gelibolu Yarımadası’nda atılan en eski kurşun diyebiliriz. Biz bu sapan taşlarının ağırlığını da ölçtük. Daha önce 2018 yılında bulduğumuz örnek 43 gramdı, bu kurşun ise 33-34 gram ağırlığında. Ucu da sivri. Bu kurşun bir insana isabet ettiğinde ya delip geçer ya da çok büyük kalıcı hasar verir” dedi.

     

  • Urartu tarihine ışık tutuna 36 yıllık kazı

    Urartu tarihine ışık tutuna 36 yıllık kazı

    Urartu Kralı II. Rusa tarafından Van Gölü’ne hakim bir tepe üzerinde yaptırılan, süslemeleriyle ve önemli buluntularıyla dikkat çeken Ayanis Kalesi’nde 36 yıl önce başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor. Yaklaşık 2 bin 700 yıl önceden bugüne ulaşan süslemeleri kerpiç duvarları, taş işlemelerinin yanı sıra mabet bölümündeki süsleme ve surlardaki kabartmalarla dünya üzerindeki en önemli ve özel Urartu mabetlerinden biri olan Ayanis Kalesi’ndeki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında yürütülüyor.

    “Kültür ve Turizm Bakanlığı “Geleceğe miras” adını taşıyan yeni projeye imza atıyor”
    2024 yılı kazı sezonu çalışmaları 1 Temmuz itibarı ile başladığını ve o süreçten beri kazıların devam ettiğini, mevsim şartlarının izin verdiği ölçüde çalışmalarına devam edeceklerini ifade eden Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Ayanis Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Işıklı, “Bu yılki kazı çalışmalarına 1 Temmuz 2024 tarihi itibarı ile başlamış durumdayız. Birde sevindirici gelişmelerden biri son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı yeni projeye imza atıyor. Bu çalışma, “Geleceğe miras” adını taşıyor. Bu kazı başkanlarını heyecanlandırdı. Çünkü gerçekten büyük bütçelerle, büyük çalışmalarla alt yapısı tamamlanan bir proje sürecine girdik. Eğer Ayanis kazısı olarak ta biz bu proje sürecinden gerekli desteği görebilirsek kazılarımızı süreç olarak yaz sonuna kadar, hatta kış ayına kadar devam ettirme hevesindeyiz. Özellikle 2024 yılı kazı çalışmaları tapınak kompleksini hiç kazılmamış olan kuzey mekanlarında başladı. Bu bahsettiğimiz mekanlar küçük mekanlar değil, devasa anıtsal boyuta sahip. Şuan belki 6-7 metre derinliğinde, 4-5 metre kalınlığında kerpiç duvarlardan oluşan mekanlardan söz ediyoruz. Bunlar muhtemelen Urartu kraliyetinin büyük yapılarıydı. Bu yapıların işlevini anlamaya çalışıyoruz. İlk mekanımızı tam anlamıyla son 2 yıldır yaptığımız kazılarla tamamlayabildik. Daha önce de ilk defa Ayanis Kalesi’nde insan iskeleti hep bu mekanda ele geçti. Daha öncesinde de yine kült amaçlı olduğunu düşündüğümüz ve ya aynı şekilde ateşle ısınmayla işlevselliği de olan ilk bronz el arabası ele geçmişti. Yine bronz plakalar ele geçmişti süslemeyle ilgili. Aslında buluntu açısında son derece zengin bir mekan. Bunun bir bağlantısını mimari olarak tam ayrıntılarını çözme aşamasındayız, son aşamaya geldik. Bu buluntularla beraberde mimari özelliklerini değerlendirip bu yapı grubunun ne tür bir işlevi olduğunu, kraliyet ve din açısından önemli elit kesimin hangi ihtiyaçlarını karşıladığını inşallah yakın bir süre içerisinde çözeceğiz ve bunu bilim dünyasıyla paylaşacağız. Ama şu aşamaya kadar ele geçirilen buluntular buranın gerçekten son derece heyecan verici ve Urartu dinini, özellikle Haldi merkezli Urartu dinini, Urartu ritüellerini, seremonilerini anlamamız açısından son derece zengin bir alan. Bizim aslında Ayanis merkezli düşündüğümüz bir projede konsept ören yeri projesi hayata geçirmek. Nedir konsept ören yeri? Urartu kültürünün tümü belki değil ama özellikle inanç ve din kısmını, inanç sistemini, ritüellerini, dini çok daha iyi anlayabileceğimiz bir mekan grubunu sergilemek amacındayız. Yaklaşık 20 yıldır devam Haldi tapınak kompleksindeki kazılar, Urartu’nun yaklaşık günümüzden 3 bin yıl önce bu bölgede ilk devleti kurmuş olan Urartu krallığının büyük inanç sistemini, dini, hangi ritüellerini yaptıklarını, nasıl tanrılarına tapındıklarını, hangi tanrılarının önemli olduklarını anlatan çok güzel bir laboratuvar Haldi tapınak kompleksi. İnşallah buradaki kazı süreci tamamlandıktan sonra burada kerpiç mimarinin korunması, onarılmasına dönük bir çalışma süreci başlatacağız. Bu süreç sonunda o bölgedeki ele geçen her türlü dokuyu canlandırarak oraya gelen ziyaretçinin Urartu dinini, inanç sistemini çok daha kolay anlaşılır bir şekilde anlamasını ve orda gerekli hazzı ve kültürel zenginliği almasını sağlamak öncelikli hedefimiz. Bu yolda ilerletiyoruz çalışmalarımızı. İnşallah her şey yolunda giderse kısa bir süre içerisinde projelerimizde hayata geçerse önce tapınak kompleksinin üst yapısını tamamlayacağız. Sonra içindeki daha doğrusu mekanlardaki odalardaki, avlulardaki buluntularla o alanı zenginleştirerek çok farklı belki de dünya üzerinde Urartu kültürü için özellikle ilk örnek olacak konsept ören yerini inanç sistemi boyutunda canlandıracağız ve hem bölge turizmine, hem de ülke turizmine kazandırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

    “Bu yıl bizim için çok daha heyecan verici bir yıl”
    Yaklaşık 10 yıldır Ayanis Kalesi’ndeki kazılarını yürüttüğünü ifade eden Prof. Dr. Işıklı, “Kazılarımız Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izin ve destekleriyle Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü adına sürdürülmekte. Yaklaşık 10 yıldır kazıları yürütüyorum. Bu kazıları değerli hocam rahmetli Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’ndan bayrağı devraldım. Aynı onur ve şerefle bu bayrağı taşımaktan büyük gurur duyuyorum. Kazılarımız 36. yıl içerisinde. Bu yıl bizim için çok daha heyecan verici bir yıl. Bunun başlıca sebebi geçen sene Van Valimiz Ozan Balcı buraya şehir bürokratlarıyla yaptığı ziyaret sırsında ihtiyacımız olan yeni kazı evini ihtiyacını fark etti. Hemen olaya el attı ve geçen sene itibarı ile başlayan süreç bu sene yeni kazı evimize kavuşmamızla neticelendi. Şuan kazı evimizin yeni ve son düzenlemeleri ve çalışmaları yapılıyor. Bu aşamadan sonra bu bölgede özellikle Ayanis ve civarındaki Urartu arkeolojileri kampüsü şeklinde hizmet verecek olan bir kazı evine kavuştuk. Şuan da zaten bulunduğum alan kazı evimizin restorasyon ve konservasyon laboratuvarı” dedi.

    “Ayanis Kalesi Urartu’dan bize miras kalan görkemli anıtlarıyla çok özel bir yere sahip”
    Ayanis kazılarını şuan Urartu arkeolojisinde belki de en önemli anahtar yerleşimlerinde biri durumda. Çünkü her sene bizi şaşırtan sürpriz sonuçlarıyla, verileriyle Urartu’dan bize miras kalan görkemli anıtlarıyla çok özel bir yere sahip Ayanis Kalesi. Yaklaşık son 10 yıldır Ayanis Kalesi’ndeki kazıların hem kazı, hem koruma ve hem onarım çalışmalarının odak noktası kent stadelin merkezinde yer alan Urartu Pantheon’un da baş tanrısı olan tanrı Haldi’nin üzerine odaklanan bir tapınak kompleksinde devam etmekte. Bu tapınak kompleksi oldukça büyük bir yapı grubu. Son 10 yılımızı oraya verdik. İlk yıllarda biliyorsunuz çekirdek tapınak ve içinde bulunduğu avlu gün yüzüne çıkarılmıştı. Civarındaki yapılarda henüz bir çalışma yapılmamıştı ben bayrağı devraldığımda. Son 10 yıldır biz bu çalışmaları bu civardaki yapı gruplarına odaklandık. İlk 5 yılımızda tapınağın hemen batısında yer alan yeni bir podyumlu solo mekan bulduk, bir tören salonu. Hem kraliyet, hem de dini törenlerin yapıldığı büyük bir anıtsal salon bulduk mermer döşeli. İçerisinde çok ihtişamlı podyumu olan bir mermer bezemelere sahip anıtsal podyumlu salon ortaya çıkardık. Bu salonda yapılan çalışmalar neticesinde bu alanın mimarisinin net bir şekilde ortaya çıkardık” şeklinde konuştu.

  • 4 bin yıl öncesine ait silindir şeklinde mühür

    4 bin yıl öncesine ait silindir şeklinde mühür

    Mührün gün yüzüne çıkarılarak inceleme altına alındığını anlatan Prof. Dr. Fidan, yapılan kazı çalışmasının önemine değinde. Prof. Dr. Erkan Fidan, “Orta Anadolu’nun büyük ticaret merkezleri Kültepe ve Acemhöyük’teki gibi seramik mühürlere Tavşanlı’daki kazıda da rastlanması, antik dönemde Doğu ile Batı arasında başka ticaret yollarının varlığını kanıtlayan bir keşif olarak öne çıkıyor. Ayrıca, Tavşanlı Höyük’ün bulunduğu alanın antik dönemdeki ekonomik ağların bir parçası olduğunu, Batı Anadolu’nun ticaret yolları üzerinde stratejik bir konumda yer aldığını gösteriyor” dedi.

    Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğinde sürdürülen Kütahya Tavşanlı Höyük kazıları, geçtiğimiz yıl Türkiye’de Göbeklitepe’den sonra yılın arkeolojik keşfi seçilmişti.

    Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Asım Kaplancıklı, “Yapılan bu kazı sonrası 4 bin yıl öncesine ait eserin gün yüzüne çıkmasında emek gösteren Prof. Dr. Erkan Fidan ve ekibini tebrik ederim” dedi.

  • Apollon Smintheus Tapınağı’nda 1700 yıllık mezar bulundu

    Apollon Smintheus Tapınağı’nda 1700 yıllık mezar bulundu

    Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar köyündeki Apollon Smintheus Kutsal Alanında 1980 yılında başlayan kazı ve restorasyon çalışmalar Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Davut Kaplan başkanlığında, farklı bilim dallarından uzman ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 20 kişilik bir ekiple gerçekleştiriliyor. Çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu tarafından destekleniyor.

    Bu yılki kazı çalışmaları Apollon Smintheus Kutsal Alanının kuzeybatısında yer alan Nekropoliste (mezarlık) sürdürülüyor. Bu yılki kazılar sırasında iki kiremit mezar bulundu. iki kiremit mezarından biri kadın, birisi de çocuk mezar olarak tespit edildi. Nekropoliste devam eden kazı çalışmaları sırasında kazı ekibi duvar dibinde yaklaşık 1700 yıllık bir kiremit mezar tespit etti. Ekip kiremit mezarda arkeolojik çalışma olarak fotoğraflama, gerekli çizimler, belgeleme yapacak. Kazı çalışması sırasında kiremit mezardaki kiremitler aşamalı olarak düzenli bir şekilde kaldırılıyor. Kiremitlerin de tasnifleri, çizimleri, ölçüleri sonrası mezardan çıkacak olanlar Antropologlar tarafından incelenecek. Mezarın Roma mı, Bizans dönemine mi ait olduğu ortaya çıkacak.

    Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Apollon Smintheus Tapınağı Kazı Başkanı Doç. Dr. Davut Kaplan, 2024 yılı kazı çalışmalarını bir ay önce başladıklarını ve bir ayda sürdüreceklerini belirterek, “Yaklaşık 20 kişilik bilim ekibi var. Bunlar sürekli değişim içerisinde, arazide çalışan işçi ve öğrencilerimiz var. 2 ayrı bölgede çalışıyoruz. Birincisi Nekropolis alanı dediğimiz ölülerin gömüldüğü alan. Bir diğeri de Romalıların yaşam alanları, ancak bu yaşam alanı bir kent değil daha çok kutsal alan. Kutsal alanda çalışanların, hizmet verenlerin veya burada yaşamayı heves eden insanların yaşam alanları çok daha güzel. Amacımız kutsal alanı diğer şehirlerden ayırmak ve insanların din anlamında yada dini nasıl ettiklerini, nasıl faydalandıklarını, hem yaşam alanlarını hem de ölülerine bakarak biraz daha açıklamak istiyoruz. O yüzden yoğunluğumuz Nekropol ve yaşam alanı arasındaki bir noktada devam ediyor” dedi.

    Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doktora öğrencisi ve Kazı Başkan Yardımcısı Tuğçe Kocael, şu anda Smintheion/Gülpınar kazısında bulunduklarını belirterek, “Geçen yıl Nekropol alanında çalışmalarımız başlamıştı. Jeofizik taramaları sonrası elde ettiğimiz veriler doğrultusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Açtığımız açmalarda, bulduğumuz buluntular gerekli tasnif, belgeleme ve çizim çalışmalarından geçtikten sonra malzeme deposuna kaldırılıp, yıl boyu içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şuanda bulunduğumuz Nekropol alanında duvar diplerini kazıyoruz. Bu çalışmalar sırasında duvar dibinde bir kiremit mezar bulduk. Genel olarak bu Nekropol alanındaki malzemelere baktığımızda M.S. 1 ila en geç 5’inci yüzyıla kadar malzemeler göstermekte. Çıkan malzemelere baktığımızda daha çok profil veren, seramik parçalarına rastlamaktayız. Mezarlar açısından değerlendirdiğimiz takdir de ise basit gömü şeklinde kiremit mezarlara rastlıyoruz. Bulduğumuz bu mezarlarda bir ölü hediyesine rastlayamadık. Üzerinde bir kiremit mezar var ancak yığılmış olan topraktan, baskısından kiremit parça parça şeklinde aşamalı olarak çıkarıyoruz. 2023 yılında bu alanda bulunan kiremit mezarlar açısından da bir değerlendirecek olursak, yoğun tahrip sonucu iskeletlere rastlamıştık. Bunun içerisinde çocuk, anne ve baba şeklinde bir aile olduğunu düşündüğümüz bir grubumuz vardı. Bu sene bulduğumuz iki kiremit mezarından biri kadın, birisi de çocuk mezar, kiremit mezar tespit etmiş olduk. Şu anda çıkan mezarın ne olduğunu bilmiyoruz. Gerekli tasniflerimiz var. Öncelikle düzenli olarak etrafın açılması, fotoğraflama, gerekli çizimler, belgeleme daha sonra kiremitlerin aşamalı olarak düzenli bir şekilde kaldırılması, onların gerekli bir şekilde tasnifleri, çizimleri, ölçüleriyle aşama aşama gideceğiz. Çok uzun süren bir çalışma diyebiliriz” diye konuştu.

  • Harput Kalesi’nde 100 basamakla 36 metre derinliğinde zindan keşfedildi

    Harput Kalesi’nde 100 basamakla 36 metre derinliğinde zindan keşfedildi

    Elazığ’ın Harput Mahallesi’ndeki Harput Kalesinde gerçekleştirilen kazılarda, 100 basamakla 36 metre derinliğe inen bir zindan ortaya çıkarıldı. Artuklu Beyi Belek Gazi tarafından Kudüs Kralı 2. Baudouin ve diğer haçlı soyluların esir tutulduğu bu zindan, tarihi önemiyle dikkat çekiyor. Belek Gazi’nin, Baudouin’in ardından Joscelin ve Galeran’ı da esir alarak bu zindana kapattığı biliniyor. Geçtiğimiz senelerde restorasyon çalışmaları tamamlanan zindan, 2023 Mayıs ayında ziyarete açıldı. Günümüz turizmine kazandırılan zindan ve diğer kale içi mekanlar, yerli ve yabancı ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor. Harput Kalesinin tarihi derinliği ve restorasyon süreci, bölgenin turistik cazibesini artırarak, ziyaretçi akınını teşvik ediyor.

    Eşi ve çocukları ile birlikte tarihi zindan inen vatandaşlardan Dursun Reçber, ”İstanbul’dan geliyoruz. Sivas Kangallıyız. Merak ettiğimizden dolayı çocuklarımızın da burayı görmesini ve tarihimizi bilmelerini istedik. Tarihimiz güzel ama ön plana çıkmıyor. Aslında insanların bilmesi gereken bir yer. Ancak ne yazık ki biz yanı başımızdaki tarihimizi bilmiyoruz. Burası bayağı da serin. Tarihi dokular çok güzel. Gelip burayı görmek lazım” dedi.
    Ela Reçber ise “Buraya ilk defa geliyorum, çok beğendim. Tarihi dokusu mükemmel” diye konuştu.

  • Konuralp’te tarih gün yüzüne çıkıyor

    Konuralp’te tarih gün yüzüne çıkıyor

    Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün büyük önem vererek personel ve ekipman desteği sağladığı Konuralp Antik Tiyatrosu’ndaki kazı çalışmaları sürüyor. Son 5 yılda büyük aşama kaydedilerek, toprak altındaki kısmı yüzde 90 oranında ortaya çıkarılan ve Medusa kabartması, Büyük İskender portre başı, Apollon heykeli, Aslanlı Mozaik ve son olarak M. lulius Proklos’a ait olabileceği tahmin edilen portre başı gibi önemli eserlerin bulunduğu Konuralp Antik Tiyatrosu kazılarına verilen destek güçleniyor.

    Tarihi, M.Ö. 3’üncü yüzyıla uzanan antik tiyatroda, arkeologlar gözetiminde yürütülen kazı çalışmalarına Düzce Belediyesi’nin tüm birimleri dönüşümlü olarak katılacak. Kadın-erkek, saha-ofis personeli ayrımı gözetmeksizin tüm birim çalışanları hafta sonları 09.00-17.30 saatleri arasında kazı alanında çalışacak.
    Bu kapsamda tiyatronun batı girişlerinde devam eden kazı çalışmalarına katılan ilk ekip Kültür İşleri Müdürlüğü personelleri oldu. Yaklaşık 90 kişi arkeologların gözetimi ve yönlendirmesi ile kazı çalışmalarına gönüllü katılarak, tarihi mirasın ortaya çıkarılmasına katkı sundu.

    Düzce Belediyesi Başkan Başdanışmanı ve Kültür İşleri Müdürü Burçin Sarıcan kazıların 12 ay boyunca devam ettiğine dikkat çekerek, “Kültür Müdürlüğü’ndeki çalışma arkadaşlarımız, yaklaşık 90 kişi hep birlikte gönüllü olarak hafta sonu Cumartesi ve Pazar günü kazı alanımızda çalışacağız. Arkadaşlarımız şu anda hem kazıyorlar hem otları temizliyorlar hem de ince işçilik olan yerlerde fırçalama işlemlerine devam ediyorlar. İnsanlar Kaynakları Müdürlüğümüz ile yaptığımız koordinasyonla belediyemizdeki tüm birim müdürlüklerindeki çalışma arkadaşlarımızın hepsi her hafta sonu buraya gelecekler, hep beraber çalışacağız. Bu tamamen gönüllülük esaslı bir çalışma. Burayı çok önemsiyoruz. Her gün burada tarih gün yüzüne çıkıyor. Burası hem ülkemiz, hem dünya mirası açısından önemli bir yer. O yüzden biz de gönüllü olarak kazılara destek veriyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Kazı sırasında tarihi olduğu değerlendirilen mezar bulundu

    Kazı sırasında tarihi olduğu değerlendirilen mezar bulundu

    Başakşehir ilçesinde Arnavutköy – Sultangazi yolu üzerinde Eski Edirne Asfaltı Caddesi üzerinde kazı çalışması yapan BEDAŞ ekipleri, tarihi olduğu düşünülen bir mezar buldu. Ekipler çalışmalar sırasında mezar taşı ve kemiklere rastladı. Kazı yapan ekipler polis ekiplerine haber verdi. Mezarlığın bulunduğu alan ve çevresi kapatılırken kazı çalışması ise durduruldu. Mezarlığın kaç yıllık olduğu, tarihi bir yapısının olup olmadığı yapılan yapılan incelemelerin ardından ortaya çıkacak.

  • Antik tiyatro kazıları yeniden başladı

    Antik tiyatro kazıları yeniden başladı

    Batı Karadeniz’in Efes’i olarak anılan Prusias Ad Hypium Antik Kenti’nde bulunan antik tiyatrodaki kazılar Düzce Belediyesi’nin işçi ve malzeme desteği ile yeniden başladı. 4 yıldır devam eden kazılarda toprak altında kalan kısmın yüzde 85’i ortaya çıkarılırken, önemli bulgulara da rastlandı. Apollon heykelinin başı, Medusa başı ve Büyük İskender başı gibi tarihi kalıntılar ile “Dionysos Kült Mekanı”nı yansıtan aslanlı mozaik bulundu.

    Antik tiyatro kazıları yeniden başladı

    Belediyesi Başkan Yardımcısı Okan Kaltu, “Belediye olarak buraya çok önem gösteriyoruz. Burası Düzce’nin bütün tarihinin başlangıç noktası. 2020 yılından beri Düzce Belediyesi’nin katkıları ile kazılar devam ediyor. Antik tiyatronun yüzde 85’inden fazlasının kazısı bitmiş durumda. Havaların düzelmesi ile beraber belediye başkanımızın talimatları ile ekibimiz tekrar kazılara başladı. Kazılar hızlı bir şekilde ilerliyor. Havalar müsait oldukça yağış olmadığı sürece devam edecek” dedi.
    Kazıların akabinde antik tiyatronun restore edileceğini ifade eden Kaltu, bu konuda Başkan Dr. Faruk Özlü’nün Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda görüşmelerinin sürdüğünü kaydetti. Konuralp’in tanıtımı noktasında da çalışmalar yürüttüklerini anlatan Başkan Yardımcısı Kaltu, çıkan eserlerin sergileneceği yeni bir müze binası kazandırmak üzere proje hazırlıklarının devam ettiğini söyledi.

    “İnsanlar artık buraya gelmeye başladı” diyen Kaltu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burası Türkiye’de beşinci büyük kazı. O yüzden de buraya çok önem gösteriyoruz. Çok önemli eserlere de rastladık. Medusa kabartması, Apollon heykeli, Büyük İskender portre başı ve Aslanlı Mozaik gibi önemli eserler ortaya çıkarıldı. Bunların duyulması ile Konuralp’e ilgi de artmaya başladı. Bu talebi karşılamak için bir yatırımcı otel inşaatına başladı. Otel de mimari olarak burayı yansıtıyor” dedi.
    Prusias Ad Hypium Antik Tiyatrosu’nun haftanın 7 günü ziyarete açık olduğunu ifade eden Kaltu, ziyaretçilerin rehber eşliğinde bölgenin tarihi hakkında bilgi edinebileceklerini de kaydetti.

  • Kaçak kazı yapan 6 kişi suçüstü yakalandı

    Kaçak kazı yapan 6 kişi suçüstü yakalandı

    Koçarlı İlçe Jandarma Komutanlığınca tarihi eser kaçakçılığına yönelik koordineli çalışma gerçekleştirildi. Edinilen bilgiye göre Koçarlı ilçesi Bıyıklı Mahallesi Arpalık mevkiinde tarihi eser bulmak amacıyla kaçak kazı yaptıkları tespit edilen C.T., E.Ç., B.T., H.D., Y.D. ve A.K. isimli 6 şüpheli kaçak kazı yaptıkları esnada suçüstü yakalandı. Şahıslar ile birlikte çok sayıda kazı malzemesi de ele geçirildi. Yakalanarak gözaltına alına 6 şüpheli hakkında adli işlem başlatıldı.

  • Kazıda anti-tank mermisi bulundu

    Kazıda anti-tank mermisi bulundu

    Orman Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından şehir merkezine bağlı Tavla Deresi mevkiinde sürdürülen set oluşturma çalışmaları sırasında anti-tank mermisi bulundu. Toprağı kaldırdığı sırada kepçedeki mermiyi fark eden kepçe operatörü, incelenmek üzere Orman Müdürlüğü binasına götürdü.

    Kazıda anti-tank mermisi bulundu

    Yetkililer merminin patlama ihtimali üzerine polise bilgi verdi. Müdürlük binasına giden ekipler, şerit çekip çevre güvenliği alarak, bomba imha uzmanından yardım istedi. Yapılan incelemede merminin eğitim amaçlı kullanılan pasif bir mermi olduğu anlaşıldı.