Etiket: kazı

  • 700 bin yıllık metal atölyesi

    700 bin yıllık metal atölyesi

    Kent merkezine 6 kilometre uzaklıkta bulunan ve medeniyetler beşiği olarak tarihi ile dini açıdan önemli bir değere sahip olan Harput Mahallesi’nin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmesi için başlatılan çalışmalar sürüyor. Şuanda UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne bulunan 5 bin yıllık tarihi geçmişe sahip olan Harput Mahallesi’nde bulunan Harput Kalesi’nde, Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç başkanlığında kazı çalışmaları 10 yıldır devam ediyor. Prof. Dr. Aytaç koordinesinde yürütülen çalışmalarda silahlar, ok uçları, mancınık taşları, seramik ve cam olmak üzere 100 binden fazla tarihi eser obje çıkartılırken son keşif ise heyecanlandırdı. Devam eden çalışmalar çerçevesinde 700 bin yıllık olduğu tahmin edilen 5 adet metal üretim atölyesi bulundu. Cevherlerin ısıtılarak mamule dönüştürüldüğü bu atölyeler, bozulmamış hali ve geniş alan kaplamasıyla Türkiye’de gün yüzüne çıkan atölyeler arasında bir ilk olduğu tahmin ediliyor. Aytaç, Harput’un UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmesinde büyük rol oynayacak olan bu atölyelerin konservasyon ve restorasyonunu yapıp üzerini kapatarak turizme açacaklarını kaydetti.

    “Bildiğimiz kadarıyla metal atölyesi Türkiye’de yok”

    Gün yüzüne çıkarılan metal atölyesi hakkında bilgi veren Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, “Burada görüldüğü üzere 5 tane metal üretim atölyesi var. Buradaki cevherlerin ısıtılarak mamule dönüştürüldüğü bir atölye. Bu kadar yoğun ve orijinal Orta Çağdan günümüze gelmiştir. Bildiğimiz kadarıyla metal atölyesi Türkiye’de yok. Biz de bu sene buradakilerin konservasyonunu ve restorasyonunu yapıp duvarlarını ve üst örtüsünü kapatarak turizme açacağız. Bu anlamda bir ilk olacak. Bulunduğumuz alanda bu örnek kısım dışında en az 400 metrekarelik alan atölye olarak kullanışmış, onların da büyük bir kısmını kazısını gerçekleştirdik. Ancak restore edip turizme geçirilme işlemleri aşama aşama gerçekleşmektedir” dedi.

    “Bölgenin stratejik eser üretim merkezlerinden birisidir, diyebiliriz”

    Bozulmamış hali ve geniş alan kaplamasıyla Türkiye’de gün yüzüne çıkan atölyeler arasında bir ilk olduğunu düşündüklerini ifade eden Prof. Dr. Aytaç, “ Kale kazıları Türkiye’de son yıllarda hız kazandı. Bu içlik dediğimiz atölyeler kısmı ile ilgili daha önce çeşitli mamullere yönelik kazılarda çıkarılan buluntu veren alanlar vardı. Fakat bu kadar geniş alanda ve bu kadar sağlam gelmiş örnek pek yok. Sadece bir iki tane işleme fırını olan kazı merkezleri var. Ama Harput Kalesi kadar yoğun işletmenin olduğu ve günümüze sağlam gelmiş hele ki Orta Çağa ait is situ dediğimiz bozulmamış hale gelmiş örneğini bildiğimiz kadarıyla yok. Bölgenin stratejik eser üretim merkezlerinden birisidir, diyebiliriz. Çünkü Harput Kalesi’nde hem çanak çömlek dediğimiz hem de cam üretim dediğimiz atölyeler çıktı. Ama bunların turizme kazandırılma noktasında bir ilk olacak diye biliyorum” diye konuştu.

    “Burası da en az 700 bin yıllık bir üretim atölyesi”

    Daha büyük firmalardan destek beklediklerini ifade eden Aytaç, “Çok büyük bir alandan bahsediyoruz. Burada üst kodun ancak 4’te 1’inin kazıları bitti. Bunun yarısının da projesi bitti ve uygulama aşamana başladı. Bununla ilgili Göbekli Tepe gibi düşünecek olursak modern kapatma üstü örtü sistemleri ve iç donatının da hazır hale getirilerek turizme açma aşamasına geldik. Bunun için sponsor olacak firmalar var. Daha büyük firmalardan destek bekliyoruz. Hem ülke turizmine hem de Elazığ kültürüne de katkı sağlamış olacaklar. Burası da en az 700 bin yıllık bir üretim atölyesi. 1700’lü yıllara kadar üretim yapıldığını tahmin etmekteyiz. Ateşli silahlara geçildikten sonra ok ucu gibi geleneksel metal üretimleri azaldı. Ondan sonraki süreçte ise normal günlük kap kacak olarak 1800’lü yıllara kadar üretimin devam ettiğini tahmin ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • Selçuklu’nun izlerini arama çalışmaları

    Selçuklu’nun izlerini arama çalışmaları

    Anadolu Selçuklu döneminin ünlü saraylarından biri olan Kayseri’deki Keykubadiye Sarayı’nda kazı çalışmaları sürüyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Ali Baş başkanlığında devam eden çalışmalarda Selçuklu’ya dair yeni gelişmeler için kazılara devam ediliyor. Kayseri Şeker Fabrikası içerisinde bulunan Şeker Gölü’nün yanındaki Keykubadiye Sarayı’ndaki çalışmalarda Anadolu Selçuklu döneminin saray yaşantısı ile ilgili bulgular da ortaya çıkarken, Tonozlu yapı çevresinde bulunan divanhane hakkında da daha detaylı bilgi edinilecek çalışmalar yapılıyor.

    Çalışmalarda hamam olduğunu düşündükleri yapıya ulaştıklarını söyleyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, “Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Selçuk Üniversitesi adına Kayseri Keykubadiye Sarayı kazısını yürütüyoruz burada. Bu yılki çalışmalarımız Temmuz ayı başlarında başladı ve devam ediyor. Biz öncelikle tonozlu yapı diye bahsedilen ‘büyük köşk’ diye de isimlendirilen yapının etrafındaki çalışmalarımızı tamamlamaya çalışıyoruz. Bizim için önemliydi çünkü yönetim birimi, divanhane dediğimiz birim bu yapının etrafında 2021 yılında ortaya çıkmıştı. 2022 yılında alanı genişlettik ve daha farklı birimlerle karşılaştık. Bu sene de bütünüyle etrafı açıp başka hangi tür yapılar olup olmadığına karar vermeye çalıştık. Geçen sene açtığımız alanın birisini biraz daha genişleterek hamam olduğunu düşündüğümüz bir mekanımız var. Orada hamam mimarisi açısından güzel bir alan. Hatta geçen sene yine çok sayıda künklerinin olduğundan bahsetmiştik. Hamama ya da farklı yönlere doğru giden künkler vardı” dedi.


    Baş, tahribatların çok fazla olduğunu fakat Selçuklu’nun izlerini arama çalışmalarının da devam edeceğini söyleyerek, “Bu sene yaptığımız çalışmalarda özellikle yapının kuzeyine doğru yürüttüğümüz çalışmalarda şimdiye kadar geç dönem dediğimiz erken zamana kadar giden ve Selçuklu zamanına kadar olan çok sayıda duvarla karşılaştık. Bu duvarlarda farklı malzemeler çıkıyor el sanatları ürünleri ve küçük buluntular çini seramik anlamında ama bizim burada en büyük şanssızlığımız özellikle küçük buluntular açısından çok fazla tahribata uğramış olması. Yani neredeyse sağlam kalabilecek ya da denebilecek özellikte buluntu ele geçmiyor birkaç örnek dışında. Selçuklu sonrasında çok büyük tahribatın olduğunu gösteriyor bize burada. Özellikle geçen yüzyılın başlarından itibaren daha da fazla gibi ki biliyorsunuz burada 1950’li yıllardan itibaren şeker fabrikasının kurulmasıyla birlikte lojmanların vesaire inşa edilmesi var.

    Bu süreçte de herhalde üstteki yapının taşları sökülüp götürülmüş olmalı. Alttan temeller çıkar düşüncesiyle kazımıza devam ediyoruz ama alttan da gelen temeller geç dönemin temelleri. Yani Selçuklu temellerine çok rastlayamadık bu anlamda. Geçen sene ve önceki sene yaptığımız çalışmalarda özgün Selçuklu temelleri bulmuştuk ama bu sene henüz daha kazdığımız alanda tabi ne olduğunu bilmiyoruz alanın devam ediyor mimari anlamda Selçuklu izlerini yakalayamadık. Çalışmalarımız Ekim ayı ortalarına kadar sürecek. Belki burada biraz daha devam edip, önceki senelerde kazı yaptığımız 4 kemerli yapı diye bahsettiğimiz yapı çevresinde önümüzdeki günlerden itibaren burada çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Tarlada heyecanlandıran keşif

    Tarlada heyecanlandıran keşif

    Elazığ merkeze 14 kilometre uzaklıkta bulunan Salkaya köyünde tarlasını süren bir çiftçinin pulluğuna, üzerinde çeşitli desenin yer aldığı mozaik desenli yapı takıldı. Tarla sahibinin durumu bildirdiği jandarma ekipleri, tarlaya gelip inceleme yaparak Müze Müdürlüğüne bilgi verdi. Bunun üzerine Elazığ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yapının detaylı araştırılması ve incelenmesine başlanıldı. Köy sakinleri de köydeki tarihi yapının değerlendirilerek turizme kazandırılmasını istiyor. Öte yandan, tarlada bulunan mozaik desenli yapının Roma dönemine ait olabileceği tahmin ediliyor.

    Tarlada bulunan yapının köye yararı olacağını dile getiren Salkaya sakinlerinden Tarık Baş, “Böyle bir tarihi eserin köyümüze faydalı olduğunu düşünüyorum. En azından köyümüz de tanınmış olur” dedi.

    Mutlu olduklarını belirten köy sakinlerinden Cafer Ol ise, “Bunun tarihinin Roma dönemine ait olduğu söyleniyor. Bu kazının genişletilmesini istiyoruz ve bu yönde de mutluyum. Mozaik ve burada bulunacak kalıntıların müzeye girmesi ile Salkaya mozaiği olarak geçecektir” diye konuştu.
    Teslim Baş ise, “Köyümüzde vatandaşın biri tarlayı sürerken böyle bir şeye denk geliyor. Turizm açısından önemli bir şey. Hem ülke için hem de köyümüz için faydalı bir şey olacağını düşünüyoruz. İnşallah ilerisi için güzel olur” şeklinde konuştu.

  • Bolu’da gizemli kazı

    Bolu’da gizemli kazı

    Edinilen bilgiye göre, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gizli yürütülen adli soruşturma çerçevesinde Mudurnu ilçesine bağlı Kovucak köyünde nisan ayında iş makinesiyle kazı çalışması başlatıldı. Mayıs ayında bölgeye Türkiye Taşkömürü Kurumu Zonguldak Üzülmez Müessese Müdürlüğü’nden 15 maden işçisi getirildi. Tam teçhizat bölgeye gelen madenciler, yer altına inerek kazıya başladı. Havalandırma ve jeneratör sistemleriyle maden işçileri 2 aylık süreçte yerin metrelerce altına indi. Büyük gizlilik içerisinde süren esrarengiz kazının halen devam ettiği bildirilirken, jandarma ekipleri ise dışarıda güvenlik önlemi aldı.

    Maden işçileri ile diğer işçilerin çalışmalar sırasında görüntü almamaları için her gün kazı öncesi telefonlarının toplandığı iddia edildi. Kazı çalışmalarında Bolu İl Kültür Turizm ve Müze Müdürlüğü ekiplerinin ise yer almadığı öğrenildi. Görüntü ve fotoğraf alınmasına izin verilmeyen kazı alanının çevresi onlarca güvenlik kamerasıyla 24 saat izleniyor.

    Kazı çalışmasının yürütüldüğü bölgede önceki yıllarda onlarca kişinin define kazısı yaparken yakalandığı ve jandarma tarafından haklarında adli işlem yapıldığı öğrenildi.

  • Gizemli kazı

    Gizemli kazı

    Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlı Kovucak köyünde yaşlı bir çifte ait arazide Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla 3 aydır kazı çalışması yürütülüyor. Ne arandığına yönelik herhangi bir bilgi verilmeyen esrarengiz kazı devam ediyor.
    Edinilen bilgiye göre, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gizli yürütülen adli soruşturma çerçevesinde Mudurnu ilçesine bağlı Kovucak köyünde nisan ayında iş makinesiyle kazı çalışması başlatıldı.

    Mayıs ayında bölgeye Türkiye Taşkömürü Kurumu Zonguldak Üzülmez Müessese Müdürlüğü’nden 15 maden işçisi getirildi. Tam teçhizat bölgeye gelen madenciler, yer altına inerek kazıya başladı. Havalandırma ve jeneratör sistemleriyle maden işçileri 2 aylık süreçte yerin metrelerce altına indi. Büyük gizlilik içerisinde süren esrarengiz kazının halen devam ettiği bildirilirken, jandarma ekipleri ise dışarıda güvenlik önlemi aldı.

    Maden işçileri ile diğer işçilerin çalışmalar sırasında görüntü almamaları için her gün kazı öncesi telefonlarının toplandığı iddia edildi. Kazı çalışmalarında Bolu İl Kültür Turizm ve Müze Müdürlüğü ekiplerinin ise yer almadığı öğrenildi. Görüntü ve fotoğraf alınmasına izin verilmeyen kazı alanının çevresi onlarca güvenlik kamerasıyla 24 saat izleniyor.
    Kazı çalışmasının yürütüldüğü bölgede önceki yıllarda onlarca kişinin define kazısı yaparken yakalandığı ve jandarma tarafından haklarında adli işlem yapıldığı öğrenildi.

  • Kazılarda insan arayışı devam ediyor

    Kazılarda insan arayışı devam ediyor

    Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde bulunan Yamula Barajı kenarındaki Taşhan bölgesinde 2018 yılından beri yapılan kazı çalışmalarında 7,5 milyon yıllık tarihe ışık tutacak aramalar devam ediyor. Bugüne kadar çok sayıda numaralandırılmış ve tek parça halinde fosil çıkarılan bölgede insanlarla birlikte yaşadığı belirlenen canlıların da kalıntılarının bulunması, kazıda primat arayışı için umut oluyor. Bölgede çalışma ekibinde bulunan Uzman Antropolog Oğuzhan Köylüoğlu, aramalarla ilgili, “İnsanlarla birlikte yaşayan canlıların kalıntılarını bulduğumuz için primat çıkacağını umuyoruz” dedi.

    Bu sezonda çalışmalarda kesek yöntemi kullanılarak çıkan parçaların insanlara bütün halinde gösterileceğini söyleyen Uzman Antropolog Oğuzhan Köylüoğlu, “2018 yılında başlayan Yamula Barajı Fosil Lokaliteleri kazımızın 6. sezonundayız. Bugüne kadar hızlı ve güzel bir şekilde devam ediyor kazılarımız. Biz burada sadece fosiller çıkarmıyoruz, aynı zamanda çıkardığımız fosillerin replika örnekleriyle ayaklandırmalar da yapıyoruz. Kazılarımız Taşhan, Eski Taşhan, Hırka, Çevril ve Emmiler dahil olmak üzere 5-6 lokalitede devam etmekte. Bugün Taşhan mevkiindeyiz. Bugüne kadar çıkan örneklerde sadece Yamula Barajı’nda 612 tane numaralandırılmış fosilimiz var. Dünyada tek örnek olarak Choerolophodon Pentelici yani hortumlu tür örneğinin kafatasının alt çenesiyle beraber tam şeklinde olması diyebiliriz. Şu an çalışmalarımızın bayram öncesiyle beraber 3. haftasındayız ve 3. haftasında kesek halinde halka müzede sunulabilecek bir fosil yoğunluğunun olduğu bir yeri almak istiyoruz. Aslında bu sefer başka bir teknik kullanacağız. Yani fosilleri çıkardıktan sonra temizlemek yerine, toprağın içinde temizleyip birçok fosili bir arada görebilecekler. Bunun haricinde bir tane tam kol kemiği bulduk, onu da şu an açmaktayız. Büyük ihtimalle zürafagiller ailesinden bu da. Yöntem olarak jeolojik toprakları daha iyi anlamamız yani geçmişimizi daha iyi anlamamız için tarama yöntemini kullanıyoruz. Böylece toprağın tabakalarını daha iyi anlıyoruz ve fosillerin birbirinden daha yaşlı ya da genç olup olmadığını böylelikle daha kolay kavrayabiliyoruz” dedi.

    “Primat çıkacağına dair umutluyuz”

    Köylüoğlu, insanlarla bir arada yaşayan domuz kalıntılarının da primat arayışında kendilerine umut olduğunu söyleyerek, “2018’de biz buraya ilk geldiğimizde aslında bir çobanın müzeye ihbarı üzerine geldik. Burada bu kadar büyük fosiller bulmayı ummuyorduk açıkçası. İlk başta filleri bulduk, zürafaları, atları, kedigillerden aslanları, sırtlanları bulduk ama bizim hedefimiz primat takımı. Primat ailesine daha çok yoğunlaşmaya çalışıyoruz. Daha bulamadık ama çalışmalarımızda bunları bulacağımızı umuyoruz. Çünkü biz genelde bir ekolojik çalışma ya da paleoekolojik çalışmaya baktığımız zaman domuzların yaşadığı yerde insanların yani primatın da yaşadığını biliyoruz. Buradan da şu ana kadar 612 fosilin içinde 2 tane domuz örneğimiz var. Primatın da çıkacağını umuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • 7,5 milyon yıllık kazılarda insan arayışı

    7,5 milyon yıllık kazılarda insan arayışı

    Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin desteği, Kayseri Müze Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Taşhan Mahallesi’nde 7,5 milyon yıllık geçmişe ışık tutan kazı çalışmalarında, insan kalıntılarını arama çalışmaları devam ediyor.

    Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde bulunan Yamula Barajı kenarındaki Taşhan bölgesinde 2018 yılından beri yapılan kazı çalışmalarında 7,5 milyon yıllık tarihe ışık tutacak aramalar devam ediyor. Bugüne kadar çok sayıda numaralandırılmış ve tek parça halinde fosil çıkarılan bölgede insanlarla birlikte yaşadığı belirlenen canlıların da kalıntılarının bulunması, kazıda primat arayışı için umut oluyor.

    Bölgede çalışma ekibinde bulunan Uzman Antropolog Oğuzhan Köylüoğlu, aramalarla ilgili, “İnsanlarla birlikte yaşayan canlıların kalıntılarını bulduğumuz için primat çıkacağını umuyoruz” dedi.
    Bu sezonda çalışmalarda kesek yöntemi kullanılarak çıkan parçaların insanlara bütün halinde gösterileceğini söyleyen Uzman Antropolog Oğuzhan Köylüoğlu, “2018 yılında başlayan Yamula Barajı Fosil Lokaliteleri kazımızın 6. sezonundayız. Bugüne kadar hızlı ve güzel bir şekilde devam ediyor kazılarımız.

    Biz burada sadece fosiller çıkarmıyoruz, aynı zamanda çıkardığımız fosillerin replika örnekleriyle ayaklandırmalar da yapıyoruz. Kazılarımız Taşhan, Eski Taşhan, Hırka, Çevril ve Emmiler dahil olmak üzere 5-6 lokalitede devam etmekte. Bugün Taşhan mevkiindeyiz. Bugüne kadar çıkan örneklerde sadece Yamula Barajı’nda 612 tane numaralandırılmış fosilimiz var.

    Dünyada tek örnek olarak Choerolophodon Pentelici yani hortumlu tür örneğinin kafatasının alt çenesiyle beraber tam şeklinde olması diyebiliriz. Şu an çalışmalarımızın bayram öncesiyle beraber 3. haftasındayız ve 3. haftasında kesek halinde halka müzede sunulabilecek bir fosil yoğunluğunun olduğu bir yeri almak istiyoruz.

    Aslında bu sefer başka bir teknik kullanacağız. Yani fosilleri çıkardıktan sonra temizlemek yerine, toprağın içinde temizleyip birçok fosili bir arada görebilecekler. Bunun haricinde bir tane tam kol kemiği bulduk, onu da şu an açmaktayız.

    Büyük ihtimalle zürafagiller ailesinden bu da. Yöntem olarak jeolojik toprakları daha iyi anlamamız yani geçmişimizi daha iyi anlamamız için tarama yöntemini kullanıyoruz. Böylece toprağın tabakalarını daha iyi anlıyoruz ve fosillerin birbirinden daha yaşlı ya da genç olup olmadığını böylelikle daha kolay kavrayabiliyoruz” dedi.

    “Primat çıkacağına dair umutluyuz”
    Köylüoğlu, insanlarla bir arada yaşayan domuz kalıntılarının da primat arayışında kendilerine umut olduğunu söyleyerek, “2018’de biz buraya ilk geldiğimizde aslında bir çobanın müzeye ihbarı üzerine geldik.

    Burada bu kadar büyük fosiller bulmayı ummuyorduk açıkçası. İlk başta filleri bulduk, zürafaları, atları, kedigillerden aslanları, sırtlanları bulduk ama bizim hedefimiz primat takımı. Primat ailesine daha çok yoğunlaşmaya çalışıyoruz.

    Daha bulamadık ama çalışmalarımızda bunları bulacağımızı umuyoruz. Çünkü biz genelde bir ekolojik çalışma ya da paleoekolojik çalışmaya baktığımız zaman domuzların yaşadığı yerde insanların yani primatın da yaşadığını biliyoruz. Buradan da şu ana kadar 612 fosilin içinde 2 tane domuz örneğimiz var. Primatın da çıkacağını umuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • İnşaat kazısında mezar odası bulundu

    İnşaat kazısında mezar odası bulundu

    Samsun’un İlkadım ilçesi Karasamsun Mahallesi’nde Hikmet Soylu’ya ait araziye müteahhit tarafından bina yapımı için çalışma başlatıldı. Bölge 3. derece SİT alanı olduğu için Samsun Müze Müdürlüğü görevlileri gözetiminde cuma günü yapılan binanın temel çalışması sırasında Helenistik döneme ait olduğu tahmin edilen 2 ayrı mezar odası ortaya çıktı. Hafta sonu tatil, dün de havanın yağışlı olmasından dolayı müze görevlileri gözetiminde mezarlarda bugün çalışma başlatıldı.

    Mezarların içinin taş dolu olduğu ve taşları boşaltmak için çalışma yapıldığı öğrenildi.

  • Kaçak kazılara gece görüşlü önlem

    Kaçak kazılara gece görüşlü önlem

    Aydın Emniyet Müdürlüğü Efeler İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliği tarafından “Kaçak Kazıları Önlemeye” yönelik yapılan çalışmalar devam ediyor.

    Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün talebi üzerine özellikle geceleri 1.Derece Sit alanı olan Tralleis Antik kenti ve çevresinde kaçak kazı yapıldığı ve sit alanı içerisinde bulunan tarihi yapılara zarar verildiği şeklindeki taleplerin ardından bölgede denetimler artırıldı. Efeler İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliği emrinde bulunan resmi ekipler ile ŞOK Uygulama ekipleri belirtilen alan çevresinde devriyelerini sıklaştırdı.

    Devriye Ekipler Amirliği kazıların yapıldığı gece saatlerinde kaçak kazıları önlemek maksadıyla İHA Büro Amirliğince Müşterek çalışmalar sonucunda Gece Görüşlü Termal Drone kameralar ile bölgeyi kontrol ederek suç ve suçlularla mücadeleye devam ediyor.

  • Hazineye ait araziyi kazarken yakalandılar

    Hazineye ait araziyi kazarken yakalandılar

    Akköy ve Akyeniköy Mahallesi’nde 3 şüpheli şahıs tarafından hazineye ait arazide iş makinası ile izinsiz yer açtıkları tespit edilerek yakalandı. Şahıs hakkında tanzim edilen tutanak adli ve idari işlemlere esas olmak üzere İlgili kuruma gönderildiği öğrenildi.