Etiket: kdv indirim

  • “KDV indirimleri fiyatlara yansımadı”

    “KDV indirimleri fiyatlara yansımadı”

    Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazanın başından ortasına kadar olan süreçte üretici ile market arasındaki fiyat farklarını ve geçen yıl ile bu yıl Ramazan ortası fiyatlarındaki değişimlerle yıllık fiyat artışların değerlendirdi.

    Bayraktar, sabit fiyat uygulamasının çok dikkat edilmesi gereken, pratikte kolay olmayan bir uygulama olduğuna dikkat çekti ve “KDV indirimlerinin fiyatlara yansımadığını gördük” dedi.

    “Yapılan zamlarla indirimler tüketiciye yansıtılmadı” diyen Bayraktar, “20 temel gıdaya sabit fiyat uygulaması iyi denetlenmezse KDV indiriminin sonuçlarına benzer şekilde fiyat artışlarıyla karşılaşabiliriz. Stokçuluk artabilir. Tüketiciye bir faydası olmayacağı gibi zarar eden devlet hazinesi olacaktır” diye konuştu.

    ‘FİYATLARI DOLAYI YOLDAN BASKILAYABİLİR’

    “Ayrıca dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise, tüketici fiyatlarının sabitlenmesi, ilgili ürünlerin üretici fiyatlarını da dolaylı bir yoldan baskılayabilir” diyen Bayraktar, “Üretici sürekli artan gübre mazot yem, elektrik gibi maliyetleri satış fiyatına yansıtamazsa zarar eder, üretimi bırakabilir. Bu durumu gözden kaçırmamalıdır” diye konuştu.

    RAMAZANDA TARLADAN MARKETE 5,9 KAT PAHALILIK

    Öte yandan TZOB, Ramazan ayı ortasında üretici ile market arasındaki fiyat farkını da açıkladı.

    Buna göre, ramazan ayı ortasında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 494 buçuk ile elmada görüldü. Elma 5,9 kat, kabak 4,6 kat, limon 4,5 kat, maydanoz 4,3 kat pahalıya tüketiciye satıldı.

    TZOB Başkanı Bayraktar, “Ramazanın başından bugüne kadar olan süreçte markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 40 ile beyaz lahana oldu. Bu ürünü yüzde 31 ile pırasa, yüzde 30 ile maydanoz takip etti” dedi.

    GEÇEN YILA GÖRE YÜZDE 450’Yİ AŞAN ZAM

    Bayraktar, bu yıl ve geçen yıl Ramazan ortası fiyatlar karşılaştırıldığında markette 40 ürünün 40’ında da fiyat artışı olduğuna dikkat çekti.

    “Marketlerdeki fiyat artışları yüzde 15 ile yüzde 454 arasında değişen oranlarda gerçekleşti” diyen Bayraktar, “Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ortası fiyatlarına bakıldığında en fazla fiyat artışı markette yüzde 454 ile patlıcanda görüldü. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 297 ile beyaz lahana, yüzde 253 ile patates takip etti” diye konuştu.

    ‘ÜRETİM MALİYETLERİ DÜŞMEDEN FİYATLAR DÜŞMEZ’

    Bayraktar, genel olarak üretici fiyatlarındaki artışların nedeninin gübre, mazot, yem, elektrik, ilaç ve tohum fiyatlarındaki aşırı yükselme olduğunu aktardı.

    “Girdi fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksleri arasında üretici aleyhine ciddi bir açıklık bulunmaktadır” diyen Bayraktar, “Üretici maliyetlerini düşürmeden, fiyatlarda ucuzluk olması mümkün değildir. Üreticiye verilecek destek, tüketiciye verilecek destek olur” diye konuştu.

    Tüketici fiyatlarındaki artışı durdurmak ve fiyatları indirmek için sürekli artan mazot gübre yem elektrik zirai ilaç fiyatları mutlaka düşürülmesi gerektiğinin altını çizen Bayraktar, fiyatlarda ucuzluk için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

    UCUZLUK İÇİN YAPILMASI GEREKENLERİ SIRALADI

    • Üretim ve dış ticaret planlaması ciddiyetle ele alınmalı ve uygulanmalı.

    • Hal yasası ile zincir marketlere tanınan üreticiden doğrudan ürün alma yetkisi daha sıkı denetlenmeli.

    • Denetimler yasak savma kabilinden olmamalı, sonuç alınacak şekilde düzenlenmeli. Çünkü zincir marketler mevcut uygulamada üreticiden doğrudan aldıkları ürünleri kendi içlerinde kurdukları aracı firmalar vasıtasıyla el değiştirme yapmakta her el değiştirmede kar eklemektedirler.

    • Gündemde olan hal kanunu ve perakendeci kanunu gibi konuyla doğrudan ilgili yasalarda hem üretici hem de tüketici lehine olacak gerekli değişiklikler konuyla ilgili tüm paydaşlar tarafından tartışılarak şeffaf ve objektif bir şekilde yapılmalı.

    • Kooperatif ve üretici birlikleri işlevsel hale getirilmeli.

    • Tüketici örgütleri güçlendirilmeli, piyasayı kontrol edebilecek duruma getirilebilmeli.

    • Tarım ürünlerinin nakliyesinde daha az maliyetli olan deniz ve tren taşımacılığı etkin hale getirilmeli ve sübvansiyon uygulanmalı.

    • Gelişmiş ülkelerdeki tarım ürünleri nakliyesi buna en iyi örnektir. Hasatta, yükleme ve nakliye esnasında oluşan ürün kayıplarını azaltacak tedbirler alınmalıdır.

  • TESK Başkanı’ndan KDV indirimi açıklaması

    TESK Başkanı’ndan KDV indirimi açıklaması

    TESK Başkanı Bendevi Palandöken, katıldığı ‘Restoran ve Kafeler Dijitalleşiyor Projesi’nin’ saha uygulamasının ardından açıklamalarda bulundu.

    KDV indiriminin marketlerdeki fiyatlara yansımasını değerlendiren Palandöken, “Ülkemizde pandemi sürecinden sonra hızlı bir fiyat artışları yaşandı. Rusya ile Ukrayna Savaşının yanında dolar ve avronun birdenbire pik yapmasıdır. Vatandaş hep soruyor. ‘Devlet bu kadar elini taşın altına koyuyor, KDV indirimleri yapılıyor, biz bunu niye hissetmiyoruz?’ Temel gıda ürünlerinde KDV yüzde 8’den yüzde 1’e, zorunlu tüketimde deterjan, çocuk bezleri, havlu kağıtları gibi ürünlerde de yüzde 18’den yüzde 8’e indi. Bunları fişlerde görebiliyorsunuz. En çok girdi maliyetlerinde elektrik, doğalgaz, benzin, mazot, LPG ücretlerine de sık sık zam geliyor. Diğer taraftan bunlarda kendini haklı görüp maliyet artışı, vatandaşta bu indirimlerden yararlanamama sıkıntısı çekiyor” diye konuştu.

    “Bölgesel üretime vurgu”

    Bu noktada yapılması gerekeni anlatan Palandöken, “Bölgesel üretimlerin arttırılmasıdır. Kendine kendine yetebilecek ürünü bulunan coğrafyamızda, Hatay’dan Ankara’ya İstanbul’a ürün götürürseniz taşıma ücreti, oradaki maliyet sıfır olsa bile, geldiği zaman yüzde 15’leri buluyor. Her havzada yetiştirilebilen ürünlere daha fazla ağırlık verilmesi gerekir. Hem kendi hem ülke ekonomisine gerekli faydayı sağlayacaktır. Ayrıca tükettiğimiz ürünlerin tazeliği, organik olması sağlanacak. Bireysel çiftçiler desteklenecek. Köy kent projelerinin verimliliğini artacağı bir model oluşacak” dedi.

    “Belki caydırıcı olur”

    Bölgesel üretime ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizen Bendevi Palandöken, “Yoksa her dükkana bir tane kolluk kuvvetiyle fiyatları indirme mücadelesi belki caydırıcı olur. Ancak fiyatların kontrolörlüğünde mümkün olmayan bir denetleme olur. En önemlisi insanın ahi kültüründen gelen vicdan muhasebesi. Devlet yüzde 10 indirdi, artık aradaki zincirler, üretenler de kendilerinden yüzde 10’luk bir fedakarlık yapsın ki müşteriler rahat edebilsin. Yoksa bu fiyat artışlarında hem iş yok, hem de ürettiğiniz ürüne insanların ulaşımında zorluk var” diye konuştu.

    “Perakende Yasası olmazsa olmaz”

    Ürünlerin 3-5 zincir marketin tekelinde kaldığına değinen Palandöken, “Perakende Yasası olmazsa olmaz. 10 bin tane mağazası olan insan fiyat indirir mi? Bir kompüterle bastığı zaman, Hakkari’de de İstanbul’da İzmir’de İstanbul’da Antalya’da da fiyat birlikteliği oluyor. Rekabet unsuru doğuracak işletmelerin çoğalması gerekiyor. Yoksa tek başına bunların eline bırakırsanız 10 bin mağazası olanda, 10 binlerce teneke yağ olur, şeker olur. Hem piyasada sıkıntı hem de fiyat artırımına sebep olur. Bunun için bir an evvel bu konuda önlem alınması lazım. Mutlak ve mutlak Perakende Yasasının çıkarıp hem esnaf sanatkarın hem de rekabetçi piyasasının oluşması lazım. Eğer bu olmadığı sürece ayakkabı mevsimi ayakkabı satacaksınız, okullar açılacak kırtasiye malzemesini satacaksınız, birçok ürünü tekelinize alacaksınız, ondan sonra gıda maddesi fiyatları düşecek diye bekleyeceksiniz. Mümkün değil. Bunlar tarladan bedavaya da alsa size daha pahalıya satmak için mücadele veren, zincir mağazalarla mutlaka Perakende Yasasını çıkarıp, mücadele etmek lazım. Yoksa fiyatların düşmesini beklemek hayal olur” diye konuştu.

    “Asgari ücret”

    Gündemde olan asgari ücretle ilgili görüşleri de sorulan Palandöken, “Asgari ücrete zam yapıldı, yüzde 50 herkes sevindi, ‘oh anam’ dedi. Çok büyük bir zamdı. Ertesi gün sabahlayın baktınız ki doğalgaza, elektriğe ve döviz tavana vurdu. Asgari ücrette de iniş oldu. Görüşülüyor. Bilmiyorum neticesi ne olacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemi şöyle: ‘Ben vatandaşımı bu enflasyon baskısına ezdirmem.’ İnşallah ki onlar da bayramdan önce mutlu bir haber alırlar” şeklinde konuştu.

  • Çalışmalar başladı! KDV indirimi raflara yansıyacak

    Çalışmalar başladı! KDV indirimi raflara yansıyacak

    Bursa Perakendeciler Derneği (Bursa PERDER) Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Kılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a temel ihtiyaç maddelerine yönelik KDV indirimi açıklaması sebebiyle teşekkür etti. Kılıç, indirimi yansıtma için çalışmalara başladıklarını belirtirken Ramazan sebebiyle fırsatçılara geçit verilmemesi gerektiğini söyledi.

    İNDİRİM KISA SÜREDE RAFLARA YANSIYACAK

    Başkan Haşim Kılıç, “KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’e indirme kararını perakende sektörü olarak yürekten destekliyoruz. Sektörümüzün öncelikli taleplerinden olan ve Cumhurbaşkanımızın açıklamasıyla hayata geçen KDV indirimini, en kısa sürede raflara yansıtacağız. Dün olduğu gibi bugün de, yarın da devletimizin, milletimizin yanında olacağız” dedi.

    “TÜKETİCİLER FIRSATÇILARA KARŞI DİKKATLİ OLMALI”

    KDV indirimi hamlesinin sektörde olumlu yansımalarının olacağını da kaydeden Haşim Kılıç, “Temel ihtiyaç ürünlerindeki KDV indiriminin, fiyat artışlarının önüne geçme noktasında ciddi faydalarının olacağına inanıyoruz. Vergi yükünü hafifletmeye yönelik bu tür adımlarla enflasyonla mücadelenin de çok iyi seviyelere geleceğine inanıyoruz. Devletimizin hem sektörü, hem de tüketiciyi öncelikli olarak gören adımları önemli rahatlamalara sebep olacaktır. Ancak özellikle Ramazan ayında fiyatlar ile oynayan firmaların haksız rekabete yol açacak çalışmalarına engel olunmasını bekliyoruz. Yıllardır halkımıza en iyi ve kaliteli hizmeti vermeye çalışan PERDER üyelerimiz, erzak paketleri ve tüm ürünlerde uygun alışveriş imkânı için elinden geleni yapmaktadır. Bursa PERDER üyeleri için ön planda olan fırsatçılık değil, uygun ve kaliteli hizmettir. Tüketicilerimiz; hem fırsatçılara, hem de spekülatörlere karşı dikkatli olmalıdır” ifadelerini kullandı.

  • Osmangazi’de zabıtadan her gün KDV denetimi

    Osmangazi’de zabıtadan her gün KDV denetimi

    Gıda ürünlerinde KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesine yönelik düzenlemenin ardından Osmangazi Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri,
    ilçe genelindeki marketlerde her gün denetim yapıyor. Zabıta ekipleri denetimlerde, ürünlerde KDV indirimi yapılıp yapılmadığını, ürün fiyat karşılaştırılması, etiket fiyatı ile kasa fiyatının tutup tutmadığını ve son kullanım tarihini kontrol ediyor.

    Raflarda etiket kontrolü de yapan ekipler, satılan ürünlerin kasa fişlerini inceleyerek yüzde 7’lik indirimin gerçekleşip gerçekleşmediğini denetliyor. Denetimlerde genel olarak KDV indirimlerinin fiyat etiketlerine yansıtıldığı görülürken, indirimi etiketlere yansıtmayan marketlere ise tutanak tutuyor.

  • Cumhurbaşkanı: Fiyatlar öyle veya böyle inecek

    Cumhurbaşkanı: Fiyatlar öyle veya böyle inecek

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti sonrası açıklamalarda bulundu. KDV indiriminin fiyatlara yansımadığı eleştirilerine yanıt veren Erdoğan, “Fiyatlar belli oranlarda geri gelmiş görünüyor. Öyle veya böyle inecek” dedi. 6 muhalefet liderinin bir araya gelmesini “Manidar” olarak nitelendiren Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Sistemini milletin kendisi getirdi, bunu kabul etmeyenler millet iradesine saygısızlık yapıyor” diye konuştu. Cumhurbaşkanı’nın gündeminde Ukrayna-Rusya krizi başta olmak üzere dış gelişmeler de vardı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 yıl aradan sonra Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ziyarette bulundu. Erdoğan, yurda dönüş yolunda BAE ziyaretini değerlendirdi ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar ise şöyle:

    SORU: Cumartesi günü enflasyonla mücadele yolunda çok önemli bir karar açıkladınız. Gıda ürünlerinde KDV yüzde 1’e düşürüldü. Ancak özellikle marketlerde gıda ürünlerinde uygulamada bir sıkıntı olduğuna dair genel bir kanaat var. Özellikle zincir marketler cephesinde ilginç şeyler oldu. Örneğin KDV indirimi öncesi 30’lu bir koli yumurta 38,90 liradan satılıyordu. Açıklama sonrası aynı gün içinde aynı yumurta 45,90 liraya çekildi. Pazartesi günü zincir marketler yaptıkları 7 lira zammı, 3’er lira geri çektiler, toplamda koli başına 4’er lira zam yaptılar. Toplamda 50 bin şubesi bulunan bu zincir marketlerin organize hareket etmesi maddi anlamda bir milli güvenlik sorunu teşkil etmiyor mu? Enflasyonla Mücadele Timi kurulacağını söylemiştiniz. Bu tim enflasyonla mücadelede başarılı olabilir mi? Esnaf çocuğu bir gazeteci olarak biraz endişeliyim.

    CEVAP: Bir defa hiç endişeli olmayın. Şu an itibarıyla gerek Hazine ve Maliye Bakanlığımız gerek Ticaret Bakanlığımız bunları yakın markaja almış durumda. Bazı ürünlerde KDV indirimi sonrası fiyatlar belli oranlarda geri gelmiş görünüyor. Öyle veya böyle inecek. Ben tabii Hazine ve Maliye Bakanımıza “Süratle bunların üzerine gitmeniz gerekiyor” dedim. Onların patronlarıyla da bizzat Nureddin Bey görüşmek suretiyle bunların üzerine gitmeye ve bir de bunları teftişe devam edeceğiz. Biz devlet olarak temel gıda ürünlerinde KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e indirdik ama bir de dedik ki siz de indireceksiniz. “Biz nasıl KDV’yi 7 puan indirdiysek, buna ek olarak sizden de burada en az yüzde 7 fiyat indirimi bekliyoruz” dedik. Ki bu toplamda 14 puan eder. Onlardan da daha sonra bu istikamette açıklamalar aldık. Şimdi bu devam etmezse biz bunların üzerine çok farklı bir şekilde gideceğiz. Bir defa vatandaşımızı bunlara ezdirmeyeceğiz. Bunların üzerine üzerine gideceğiz. Böylece meyveydi, sebzeydi, hububattı, yumurtaydı, süt ve süt mamulleriydi aklınıza ne gelirse, tüm temel gıda ürünlerinde gerekli olanı yapacağız. Şurada 1-2 ay içerisinde bu rafların nasıl düzeldiğini hep beraber göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın.

    SORU: 6 muhalefet lideri bir toplantı yaptı. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi keyfi ve kural tanımaz bir sistem” dediler ve bunun yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemini istediler. Bununla ilgili mutabakat metnini de 28 Şubat’ta yayınlayacaklarını söylediler. Bu konuda görüşleriniz nedir?

    CEVAP: Bir defa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini bu milletin kendisi getirmiştir. Bunu kabul etmeyenler en başta millet iradesine saygısızlık yapıyor demektir. Tabii bunların bir araya gelmeleri manidar. Niye 28 Şubat? Bu da garip. Öbür taraftan HDP’yi çıldırtıyorlar. Oldu olacak onu da alın yanınıza. Bunlar daha çok bir araya gelirler ama bunlardan bir şey çıkmaz. Biz ise Cumhur İttifakı olarak; AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi olarak emin adımlarla kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz, devam edeceğiz. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Vatandaşlarımızın herhangi bir sıkıntı çekmesine sebebiyet verecek adımlara fırsat vermeyiz. Zaman zaman ekonomi ile alakalı konularda yalan yanlış konuşuyorlar. Ama gerek elektrik konusunda gerek diğer konularda, bunların hiçbirine biz vatandaşımızı ezdirmeyeceğiz ve vatandaşlarımızla geleceğe yönelik adımlarımızı kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz.

    SORU:  İleride bu 6 muhalefet partisinden Cumhur İttifakı ile birlikte olmak isteyenlere kapınız açık mı?

    CEVAP: Haşa. Öyle bir şey olur mu? Böyle bir şeye benim kendi tabanım da müsaade etmez.

    SORU: Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerde yeni bir dönemin başladığını anlıyoruz. Aynı çerçevede Suudi Arabistan ile de benzer bir yakınlaşma olacağı yönünde haberler çıkmıştı. Yakın zamanda bir Riyad ziyareti söz konusu mu? Oradaki görüşmeler nasıl ilerliyor? Bir de İsrail Cumhurbaşkanı da mart başında Türkiye’ye geliyor. Bu ziyaretten beklentileriniz nelerdir?

    CEVAP: Biz Suudi Arabistan’la da olumlu diyalogumuzu sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde somut adımlarla ilerleme arzusundayız. Suudi Arabistan ile bu süreci olumlu istikamette geliştirelim istiyoruz. İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog’la da muhtelif vesilelerle olumlu telefon görüşmeleri gerçekleştirmiştik. Kendisinin mart ayında ülkemize bir ziyareti öngörülüyor. Tabii bu ziyareti olumlu karşılıyoruz. İnşallah uzun bir aradan sonra böyle bir adımın atılması Türkiye-İsrail ilişkileri açısından iyi olacaktır.

    SORU: Tırmandırılan bir Ukrayna-Rusya krizi var. Son günlerde özellikle Avrupa ve ABD’nin -hatta yön vererek- işgal noktasında sürekli tansiyonu yüksek tutmaları söz konusu. Batı’nın bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin de Sayın Zelenski ile görüşmeniz olmuştu. Sayın Putin ile görüşmeniz, değerlendirmeniz olacak mı? Olası bir işgal, Türkiye’yi nasıl etkiler?

    CEVAP: Sayın Zelenski, kendisiyle yaptığımız görüşmede, “Putin, Zelenski, Erdoğan” olarak yapılacak üçlü bir görüşmeye olumlu yaklaştığını ifade etti. Sayın Putin’in de bu konuya olumlu yaklaşması halinde İstanbul veya Ankara’da bir araya gelmeyi inşallah gerçekleştirebiliriz. Bu arada da Sayın Putin ile telefon diplomasisi yapmak suretiyle buna nasıl baktığını kendisinden öğrenmek isteyeceğim. Buna göre de işi takip etme gayreti içerisinde olacağız. Zira bölgede gerçekten bir savaş çıkması hayra alamet değildir. Böyle bir şey bölgenin sağlığı açısından isabetli olmaz.

    SORU: Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki adaları silahlandırması sorunu üzerinden Türkiye ve Yunanistan arasında bir gerilim var. Son olarak Türkiye’nin ‘Yunanistan bundan vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır” sözlerine Atina’dan yanıt geldi, “Bu suçlamaları reddediyoruz” deniliyor. Netleştirmek adına; bizim itirazımız ne? Silahlandırma sürerse Türkiye’nin Atina’ya karşı ne tür adımları olabilir?

    CEVAP: Silahsızlandırılmış statüde bulunan adalarda anlaşmalara aykırı olarak yürütülen askeri faaliyetlere sessiz kalmamız mümkün değil. Nitekim bu konuyu BM’nin gündemine taşıdık. Önümüzdeki dönemde de gündemde tutmayı sürdüreceğiz. Bu konuda ayrıca Bakanımız bunlara bir uyarıda bulundu. Fakat Yunanistan’ın bu işi böyle devam ettirmesi halinde tabii ki gerekli olan neyse bu uyarıyı biz de en üst düzeyde yaparız. Çünkü malum, adalar konusu hep tartışmalıdır. Bizi bu tartışmalı konuları gündeme getirme mecburiyetinde bırakabilirler. Bunun için de Bakanım “Bizi bu konuları tartışmaya açmak zorunda bırakmasınlar” diye onlara alt düzeyden bir uyarı yaptı. Hayırlı da oldu.

    SORU: Son dönemde Türkiye ile Orta Doğu ülkeleri arasındaki ilişkiler ivme kazandı ama yakın zamanda Batılı bir ülkeye, özellikle Avrupa Birliği ülkelerine herhangi bir ziyaret olacak mı? Mültecilerle ilgili daha önce başlatılan bir süreç var. Bu anlamda görüşmeler devam edecek mi? Bununla ilgili Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye yardım konusunda yeni bir taahhüt söz konusu mu? Bir de yakın zamanda kıyafetlerine el konarak sınır dışı edilen ve Yunanistan sınırında donarak ölen mültecilerin sayısı arttı. Buna yönelik yorumunuz nedir?

    CEVAP: Özellikle Yunanistan sınırında 19 insanın donarak ölmesi yenilir yutulur bir olay değil. Tabii biz bunu Avrupalılara her halükârda duyuruyoruz. Elbette göçmenler için kendi yaptıklarımızı da duyuruyoruz. Bundan sonra da yine duyurmaya devam edeceğiz. Diğer taraftan, Avrupa’da “görüşme yapalım” diyen devlet başkanları var. Onlarla da belki bu hafta veya önümüzdeki hafta içerisinde video konferans görüşmeleri yapmaya devam edeceğiz. Bu arada mesela Hazine ve Maliye Bakanımızın bir İngiltere seyahati oldu ve buradaki görüşmeleri çok çok verimli geçti. Tabii Ukrayna ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerimizin yanı sıra yakın bir zamanda gerek İsrail’in Türkiye’ye yapacağı ziyaret gerekse bizim Senegal ve Kongo’ya yapacağımız ziyaretler de önümüzdeki dönemin en can alıcı hareketliliği olacak. Temennimiz o ki bu ziyaretleri verimli bir şekilde sürdürmeye devam edelim. Bu konuda ilgili bakan arkadaşlarımız da yeni ziyaretlerini sürdürmeye devam edecekler. Örneğin önümüzde bir Münih Konferansı var. Münih Konferansı’na Dışişleri Bakanımız katılıyor, orada bazı görüşmeler yapacaklar. Bunun dışında, Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcımız Sedat Önal’ın bir İsrail ziyareti olacak. Sayın Herzog’un ülkemize planlanan ziyaretinin hazırlıklarını ele alacaklar. Bu trafiği biz bu şekilde devam ettiriyoruz.

    SORU: Macron, Putin ile bir görüşme yaptı ve sonrasında dünya çalkalandı, özellikle sosyal medyada Macron’a yönelik muamele çok konuşuldu. Bu konudaki değerlendirmenizi merak ediyorum. Bu gerçekten de sizin “Avrupa’da bu krizi çözecek lider yok” ifadenizin bir anlamda teyidi mi oldu?

    CEVAP: Sayın Putin ve Macron’un görüşmesinde ortaya çıkan görüntünün ne anlama geldiği hususunda bizim ilave bir yorum yapmamıza esasen gerek bulunmuyor. Biz Ukrayna-Rusya arasındaki krizin diplomatik ve barışçıl yollarla çözüme kavuşması için üzerimize düşen sorumluluğu samimi bir şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Gerek Sayın Putin’le gerek Sayın Zelenski’yle yakın bir diyalog ve iş birliği içindeyiz. Bunun tansiyonun düşürülmesi için kullanılabilecek önemli bir imkân olduğunu düşünüyorum.

    SORU: Libya’daki son gelişmeler ciddi endişe verici. Son olarak Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe’ye bir suikast girişimi oldu. Tobruk’taki Temsilciler Meclisi ile uluslararası meşruiyeti olan yönetim arasında kriz yaşanıyor. Libya’da Türkiye’nin sahada ve masada oyun değiştirici rolü sayesinde bir kazanım elde edilmişti. Bunun devam etmesi adına Türkiye yeniden ağırlığını koyacak mı? Türkiye’nin bundan sonra atacağı adımlar neler olacak? Bugün Birleşik Arap Emirlikleri’nin de Libya’da bir anlamda Türkiye’ye muhalefet eden politikalarından geri adım attığını duyduk. Daha kolaylaşacak mı bundan sonraki süreç, yoksa zorlaşacak mı?

    CEVAP:  Şu anda Libya’da bizim geri durmamız söz konusu değil. Libya’ya başından itibaren elimizden gelen her türlü desteği nasıl verdiysek, bundan sonraki süreçte de elimizden gelen desteği vermeye gayret edeceğiz. Bütün mesele, Libya’da liderler seviyesinde bir süreci takip etmek mi; yoksa Libya halkının müreffeh, huzurlu bir geleceğini sağlayacak bir seçime yardımcı olmak mı? Biz ikinciyi tercih ediyoruz. İstiyoruz ki öyle bir seçim yapılsın ki bu seçimle beraber Libya halkı hakikaten istediği, arzu ettiği bir yönetim biçimine kavuşsun. Şu anda bunun arayışı içerisindeyiz. Tabii Sayın Dibeybe’ye karşı yapılan girişim üzücüdür. Diğer taraftan burada Fethi Başağa da adaylığını açıkladı. Bizim Fethi Başağa ile olan münasebetlerimiz iyidir. Öbür tarafta Dibeybe ile de iyidir. Bunun yanında yine Halid el-Mişri ile de münasebetlerimiz iyidir. Bütün mesele, Libya halkının burada tercihini kimden yana yapacağı, nasıl yapacağıdır. İnşallah en kısa zamanda hayırlısıyla bir neticeye varılmasını arzu ediyoruz. Fakat burada bir geçici yönetim mantığı var. Bu geçici yönetim mantığında da işte 1,5 yıllık bir hükümet kurulsun deniliyor. Ben böyle bir yaklaşımı Libya için doğru bulmuyorum. Burada adam gibi bir seçim yapılmalı ki Libya bu noktada güçlü bir yönetim kadrosuyla uzun süreli bir adımı atmış olsun.

    SORU: Kabinenin ve sizin elektrik faturalarıyla ilgili çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Herhalde Kabine toplantısında da bu konu gündeme gelecek. Sayın Bahçeli, partisinin Grup Toplantısında, “Elektrik dağıtımı devlet eliyle yapılsın, vergi yükü azaltılsın” önerisinde bulundu. Paketin içeriği netleşti mi? Bir de Kemal Kılıçdaroğlu, “İndirim yapılana kadar elektrik faturamı ödemeyeceğim.” dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Bir siyasi partinin genel başkanı, “Ben elektrik faturasını ödemeyeceğim” diyorsa bu ne anlama gelir? Sen elektrik faturanı ödemediğin zaman yapılacak işlem nedir? Elektriğin kesilmesidir. Diğer taraftan bu konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız hazırlıklarını yapıyor. İnşallah Kabine Toplantısında etraflıca görüşeceğiz ve ondan sonra da açıklamamızı bütün detaylarıyla yapacağız.

    SORU: Siyasi Partiler ve Seçim Kanununda değişiklik öngören çalışma yürütülüyor. Bu çalışmaya son şekli verildi mi? Sizin önünüze geldi mi? Ana hatlarını paylaşabilir misiniz? Meclis gündemine ne zaman gelir?

    CEVAP: Bu konuyla ilgili arkadaşlarımızın hazırladığı taslak metni Sayın Bahçeli’ye takdim ettim. Fethi Bey ile Hayati Bey çalışmalarını sürdürüyorlar. Büyük Birlik Partisi’nin yapmış olduğu çalışma da zaten önlerine gelmişti. Çok kısa bir zaman içerisinde nihai kararı verip ona göre de adımı atabiliriz. Bu noktada herhangi bir sıkıntı söz konusu değil.

    SORU: 2021’in ağustos ayından beri bir sosyal medya yasası çalışması yapıldığını biliyoruz. Almanya modeli konuşulmuştu. Dezenformasyon ve sahte haberlerin sonu gelmiyor. Özellikle de anonim yani kimliksiz hesapların oluşturduğu tahribat söz konusu. Sahte hesaplardan yalan, dezenformasyon, itibar suikastı, iftira gibi suçlar işleniyor. Kamuoyunda bir rahatsızlık söz konusu. Tabii bu yasa konusunda bir beklenti de var. Bu yasa çalışması ne durumda. Ne zaman Meclis’e gelir? Bu yalan ve dezenformasyonun önüne nasıl geçilir?

    CEVAP: Öncelikle sosyal medya elbette ciddi bir imkân. Ama bu imkânın dezenformasyon ve yalan haberle gerek kişilik haklarını gerek toplum huzurunu gerek ülke güvenliğini tehdit eder şekilde kullanılmasına sessiz kalmak da söz konusu olamaz. Geldiğimiz nokta, dezenformasyonla daha etkin mücadele etmek adına yeni kanuni düzenlemeler yapmayı zaruri kıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımız teknik çalışmalarını tamamladı. Ardından da Meclis’te AK Parti Grubumuz bu çalışmayı tekâmül ettirmek üzere çalıştı. Ortaya çıkan metin üzerinde Fuat Oktay Bey’in başkanlığında arkadaşlarımız toplantılar gerçekleştirdi. İçişleri Bakanımız, Adalet Bakanımız, İletişim Başkanımız ve ilgili kurum kuruluşlarımızın yöneticileri de çalışma toplantılarında yer aldı. Son toplantıyı da inşallah pazartesi günü gerçekleştirecekler. Çalışmalarda sona gelindi diyebiliriz. Ardından bu süreç Meclis’e geçecek ve orada tamamlanacak. Tabii bu çalışmada üç ana unsur var. Her şeyden önce yalan haberin, dezenformasyonun yayılmasını, sistematik bir şekilde yaygınlaşmasını engelleyecek bir düzenlemeden söz ediyoruz. İkincisi, yoğunlukla sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen dezenformasyon faaliyetlerine karşı sosyal ağ sağlayıcılarına, sosyal medya şirketlerine ve kullanıcılarına yönelik yeni düzenlemeler ve sorumluluklar gelmiş olacak. Üçüncüsü de internet haber sitelerine yine dezenformasyonu önleme adına bazı sorumluluklar getirilecek. Dezenformasyonla mücadele ile ilgili adımları kararlı ve süratli bir şekilde takip ediyoruz ve gerekli adımları da atacağız.

  • Bursa’da marketlerde KDV denetimi başladı

    Bursa’da marketlerde KDV denetimi başladı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı temel gıda maddelerinde yüzde 7 KDV indirimi uygulamasının yürürlüğe girmesiyle birlikte Bursa Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri, marketlerde KDV denetimine başladı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan temel gıda maddelerinde KDV oranının yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesiyle ilgili karar, Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bursa Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı da uygulamanın yürürlüğe girmesinin ardından zincir marketler başta olmak üzere kentteki tüm marketleri kapsayacak şekilde denetimlere başladı.

    Raflarda etiket bulunup bulunmadığını inceleyen ekipler, satılan ürünlerin kasa fişlerini de kontrol edip, yüzde 7’lik KDV indiriminin uygulanıp, uygulanmadığını denetliyor. Denetimlerde herhangi bir uygunsuzluğa rastlanmazken, aksi bir durum tespit edilmesi halinde ise konu tutanakla Ticaret İl Müdürlüğü’ne bildiriliyor.

  • Özel okullarda KDV indirimi yapıldı

    Özel okullarda KDV indirimi yapıldı

    Özel okullarda KDV indirimi yapıldı. Yüzde 8 olan KDV yüzde 1’e çekildi. İndirim kararı 1 Eylül 2020 ile 30 Haziran 2021 tarihleri arasında geçerli olacak. Karar özel universiteler için de geçerli olacak.

    Resmi Gazete’de yer alan düzenlemeyle halihazırda yüzde 8 KDV oranına tabi eğitim ve öğretim hizmetindeki KDV oranı yüzde 1’e indirildi.

    Böylece salgın döneminde genel anlamda özel sektöre verilen desteklerin devamı mahiyetinde üniversiteler de dahil olmak üzere eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce bu alanda faaliyette bulunan mükelleflerin KDV oranları indirilerek, aradaki farkın velilere olumlu yansıması amaçlandı.