Etiket: kemal kılıçdaroğlu

  • İçişleri’nden Kılıçdaroğlu’na suç duyurusu

    İçişleri’nden Kılıçdaroğlu’na suç duyurusu

    İçişleri Bakanlığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, vali ve kaymakamlara yönelik ‘militan’ sözleri nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu.

    CHP eski Milletvekili Berhan Şimşek’in vali ve kaymakamlara yönelik ‘militan’ sözleri üzerine başlayan tartışma sonrası konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “İçişleri Bakanlığı bir genelge yazıyor, bütün valiliklere hepiniz suç duyurusunda bulunun, dava açın diyor. Dava açmazsanız namertsiniz. Hepiniz militansınız, hepiniz yolsuzluğun militanısınız, ahlaksızlığın militanısınız” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun bu konuşmasının ardından sosyal medya hesabından açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, “Vali ve kaymakamlarımıza ‘militan’ diyen Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunacağız” açıklamasını yaptı. Bakanlık avukatları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Kılıçdaroğlu hakkında ‘kamu görevlisine hakaret’ suçundan suç duyurusunda bulundu.

    Öte yandan birçok ilin valisinin de bulundukları illerde Cumhuriyet Savcılıklarına giderek, Berhan Şimşek ve Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundukları, Ankara Valiliği’nin de Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunacağı öğrenildi.

  • İki lider açıkladı: Süreci başlattık

    İki lider açıkladı: Süreci başlattık

    Ali Babacan, “Bundan sonraki süreçte ikili bazda heyetlerimizin, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir diyalog ve istişare süreci başlatmasının iyi olacağı kararına vardık” derken Kılıçdaroğlu bu kararın çok önemli olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, ayrıca siyasetteki “militan” tartışmasıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve beraberindeki heyeti, parti genel merkezinde ağırladı.

    Görüşmede Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkan yardımcıları Faik Öztrak, Oğuz Kaan Salıcı ve Muharrem Erkek ile Genel Sekreter Selin Sayek Böke eşlik etti.

    Görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sorunlarını konuştuklarını belirterek, “Ekonomiden, hukuktan, söylenen hukuk reformundan, dış politikadan, güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz ettik, istişarede bulunduk.” ifadesini kullandı.

    Ali Babacan ise Kılıçdaroğlu’na kabul nedeniyle teşekkür ederek, bir araya gelmişken ülkenin sorunlarını da ele aldıklarını dile getirdi.

    ‘ÖNEMLİ BİR AŞAMAYA GELDİK’

    Türkiye’nin çok ciddi hukuk, ekonomi ve dış politika sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:

    “Bütün bunları karşılıklı olarak değerlendirdik. Görüş alışverişinde bulunduk. Bizim ve pek çok partinin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili hazırlıkları var. Bizim kendi hazırlığımız önemli bir aşamaya geldi. Fakat bu hazırlığı kamuoyuyla paylaşmadan önce bir mutabakat zemini oluşturmayı önemli görüyoruz. Böyle bir sürecin başlatılmasıyla ilgili yine görüş alışverişinde bulunduk. CHP’nin de önemli hazırlıkları var. Bundan sonraki süreçte ikili bazda heyetlerimizin, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir diyalog ve istişare süreci başlatmasının iyi olacağı kararına vardık. Ülkemizde ciddi bir sistem sorunu var, sistem sorunu kadar yönetim zihniyeti sorunu var. Sistem değiştirmeyle ilgili hazırlıklar son derece önemli. Bunun ilkelerinin, temel esaslarının, vizyonunun belirlenmesi önemli. Böyle bir süreci başlatmayla ilgili karar aldık, ülkemiz için inşallah hayırlı olur.”

    ‘TOPLUMUN YÜZDE 58’İ VAR OLAN SİSTEMDEN MEMNUN DEĞİL’

    Bu kararın çok önemli olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu da şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Kamuoyu yoklamalarına göre, toplumun yüzde 58’i var olan sistemden memnun değil, güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyor. Dolayısıyla toplumun önüne bir tablo koymak, ana ilkeleri koymak çok önemli. Bunu partiler olarak bir araya gelip oturup konuşmak, ana ilkeleri belirlemek ve dolayısıyla belli bir uzlaşma kültürünü güçlendirerek toplumun önüne bunları koymak son derece değerli. Kısır çekişmeler değil, kısır tartışmalar değil, uzlaşma ile ülkenin içinde bulunduğu bu açmazları aşmak, Türkiye’yi kendi bölgesinde, dünyada önemli bir konuma getirmek, demokrasiyi güçlendirmek, demokrasi konusunda pek çok ülkeye örnek bir ülke konumuna gelmek için bu çalışmalara ihtiyaç var. Dolayısıyla Sayın Genel Başkanın ve arkadaşlarının önerileri bizim açımızdan da son derece değerli. Hepinizin huzurunda Sayın Genel Başkana ve arkadaşlarına teşekkür ediyorum”

    Bu konuda nasıl bir süreç işleyeceğine yönelik soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Belli bir takvim yok. Yetkin arkadaşlar bir araya gelecekler, sadece kendileri değil, akademik dünyadan da bu işin uzmanlarından da yararlanacaklar. Dolayısıyla siz toplumun önüne bir belge koyarken veya ilkeleri koyarken o ilkelerin toplum açısından da kabul edilebilir olması lazım. O çerçevede salt kendimiz belirleyecek ve kamuoyunun önüne koyacak değiliz, geniş bir mutabakat sağlayarak ve işin uzmanlarının da görüşünü alarak belli bir çalışmayı gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.

    ‘MİLİTAN’ TARTIŞMASI

    Kılıçdaroğlu, siyasetteki “militan” tartışmasına yönelik soruya ise “Sözlüğe bakıldığı zaman, militan, belli bir düşünceyi savunan kişi demektir. O düşünce için mücadele eden kişi demektir.” yanıtını verdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bizim burada kastettiğimiz devletin tarafsızlığıdır, vatandaşlarına karşı tarafsızlığıdır. Eğer bir Milli Eğitim Müdürü, İhvan’ın yaptığı hareketi, logosunu arka tarafındaki panoya koyup böyle bir fotoğraf veriyorsa bu kişi devlet memuru değil. Devlet memuru siyasetle uğraşmaz. Valiler, kaymakamlar siyasetle uğraşmazlar. Onlar tarafsızdır, devleti temsil eder, bir siyasi partiyi temsil etmezler. Eğer siz devlet memurlarını belli bir siyasi partinin elemanı haline getirirseniz onu militanlaştırmış olursunuz. O kişi tarafsızlığını kaybetmiş olur.

    Üzerinde özenle durduğumuz nokta budur ve bu konuda çok sayıda örnek var. Sayın Erdoğan’ın ‘bütün valiler dava açsın’ demesi, ‘bütün valiler benim emrimdedir ve AK Parti’nin emrindedir dolayısıyla ben talimat veriyorum, hep beraber dava açın’… Bu ne demektir, bir partinin genel başkanının talebinin bütün valiler tarafından kabul edilmesi demektir. Bunun akılla, mantıkla bir ilgisi var mıdır? Dolayısıyla üzerinde durduğumuz nokta bu. Oturup baksınlar, devleti politize etmesinler. Kamu görevlilerini politize etmesinler. Onlar gelen her vatandaşa yasaların öngördüğü hizmeti vermekle sorumludurlar. Valisi, kaymakamı, emniyet müdürü, defterdarı, vergi dairesi müdürü, hiçbir ayrım yapmadan, vatandaşların siyasi görüşüne bakmadan her vatandaşa hizmet etmek zorundadırlar. İşin özü budur.”

  • Kılıçdaroğlu’ndan aşı çağrısına yanıt

    Kılıçdaroğlu’ndan aşı çağrısına yanıt

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, ”Aşı için davet geldi, Sayın Sağlık Bakanı aradı. Ben de vatandaş Kemal Kılıçdaroğlu olarak sıramı bekleyeceğim. Önce sağlık çalışanlarının aşı olması lazım” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün koronavirüs aşısını olduktan sonra yaptığı açıklamada, siyasi parti liderlerine de aşı olmaları çağrısında bulunmuştu.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın aşı davetine ilişkin kendisini aradığını söyleyerek, “Tabii dedim, gerekirse ben de refakat ederim size” dedi.

    Kılıçdaroğlu, Best FM canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın aşı için tüm siyasi parti liderlerine çağrı yaptığı hatırlatılarak, ne zaman aşı olacağı sorulan Kılıçdaroğlu, “Dün akşam Sayın Sağlık Bakanı aradı, aşı olmak için çağrıda bulundu. Tabii dedim. Hekimler aşı olmamızı istiyorlar, biz de doğal olarak aşı oluruz. ‘Ben de gerekirse refakat ederim’ dedi. Ben de aşı olacağım” diye konuştu. Planlamayı ne zamana yaptığı sorulan Kılıçdaroğlu, “Henüz karar vermedim ama bugün yarın olacak.” ifadesini kullandı. “Kameralar olacak mı?” denmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, “Bence kameraya çok fazla gerek yok, zaten aşı olacağız” açıklamasında bulundu.

    “SIRAMI BEKLEYECEĞİM”

    Kılıçdaroğlu daha sonra, CHP’nin “Sen Varsan Biz Varız” programında yaptığı konuşmada, “Aşı için davet geldi, Sayın bakan aradı. Ben de vatandaş Kemal Kılıçdaroğlu olarak sıramı bekleyeceğim. Önce sağlık çalışanlarının aşı olması lazım” dedi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Türkçe ezan açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan Türkçe ezan açıklaması

    Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Şeb-i Aruz etkinliğiyle başlayan Türkçe ezan tartışmasıyla ilgili soruyu yanıtladı.

    Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu erken seçim çağrısını yineledi. Geciken her gün faturanın daha da ağırlaştığını savundu .

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak sorusunu yanıtladı.

    Parlamenter sisteme dönmeyi hedeflediklerini, adayın da bunu bilerek yola çıkacağını söyledi.

    Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Adayın en geç 1-1,5 yıl içinde yetkilerini büyük ölçüde parlamentoya devredeceğini bilmesi gerekiyor. Uzlaşma kültürü içinde kendi cumhurbaşkanı adayımızı veya adaylarımızı çıkarmış olacağız.Adayı erken belirlemek yıpranmasına yol açar”

    TÜRKÇE EZAN TARTIŞMASI

    CHP Lideri’ne İstanbul Büyüksehir Belediyesi’nin Şebi Aruz etkinliğiyle başlayan Türkçe ezan tartışması da soruldu.

    Kılıçdaroğlu soruya “Bir dönem Türkçe ezan okunmuş ama sonra CHP’nin de oylarıyla bugün bildiğimiz şekliyle okunması kararı alınmış.Bugün okunan şekliyle evrensel hale dönüşmüş. Türkçe, Arapça tartışmasını doğru bulmam” yanıtını verdi.

    TACİZ İDDİALARI

    Bazı CHP’lilere yönelik taciz suçlamalarıyla ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu; “Şu olursa eleştiriyi kabul ederiz, olay çıkmıştır, biz duymazlıktan gelmişiz. Ama böyle bir şey hiç olmadı.Bazıları iki üç yıllık olay gereğini yapmışız, bazıları iftira Konya’da olduğu gibi. Hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

  • Kılıçdaroğlu’ndan DSÖ’ye çağrı mektubu

    Kılıçdaroğlu’ndan DSÖ’ye çağrı mektubu

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) insanlık ailesinin tüm fertlerinin Kovid-19 aşısına erişimini sağlayacak, aşı ve tedaviye erişimin küresel düzeyde kamu malı olarak kabul edilmesini ve insanlık yararına kullanılmasını güvence altına alacak, bir kamucu küresel anlaşmaya liderlik yapması çağrısında bulundu.

    CHP’den yapılan açıklamaya göre, Kılıçdaroğlu, DSÖ’ye çağrı mektubu yazdı ve mektubu dünya genelinde 96 sol-sosyal demokrat partiye de göndererek, dayanışma ve destek istedi.

    Kılıçdaroğlu, mektubunda şunları kaydetti:

    “İnsanlık ailesinin tüm fertlerinin Kovid-19 aşısına erişimini sağlayacak, aşı ve tedaviye erişimin küresel düzeyde kamu malı olarak kabul edilmesini ve insanlık yararına kullanılmasını güvence altına alacak bir kamucu küresel anlaşmaya liderlik yapması için DSÖ’ye her zamankinden daha çok sorumluluk düşmektedir.

    Bu kapsamda, sosyal demokrat ve evrensel sol ilkeleri paylaştığımız siz kardeş partimizle DSÖ’ye yaptığım çağrıyı ekte bilginize sunuyorum. Paylaştığımız ilkeler ışığında benzer bir çağrıyı dört bir koldan yaptığımız takdirde dayanışmayla aşının hakça ve eşit dağıtımını sağlayacağımıza ve var olan engelleri aşıp değişim yaratacağımıza inancım tamdır.”

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’a hitaben yazılan çağrı mektubunda Kılıçdaroğlu, Kovid-19’a ilişkin bilgi, veri ve teknolojilerin bir havuzda toplanması gerektiğini vurguladı.

    Kılıçdaroğlu, “Bu bilgi ve teknolojilere tüm ülkeler tarafından özgürce erişilebilmesinin sağlanması, aşı ile ilgili tüm araçların fikri mülkiyet haklarından bağımsız hale getirilmesi, yeterli üretimle eşitlikçi dağıtımın ve karşılanabilir fiyatlandırmanın güvence altına alınması için uğraş verilmesi gereklidir.” ifadesini kullandı.

    Aşılama hizmetinin, küresel olarak risk gruplarından başlayarak herkese sağlanabilmesi konusunda yaşanabilecek engellerden ve günümüz ihtiyaçlarını karşılayamamasından endişe duyduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Bu endişelerin giderilmesi ile ilgili şu ana kadar gösterilen çabalara ek olarak DSÖ’ye önemli görevler düştüğü açıktır, çağrımız da bu yöndedir.” dedi.

     “DSÖ, tarihi bir misyon üstlenmelidir”

    Aşılamanın birinci basamak sağlık hizmetlerinin temel bir bileşeni ve tartışılmaz bir insan hakkı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, hükümetlerin vatandaşlarının sağlık hakkını güvenceye alabilmek için yeterli miktarda aşı temin etme zorunluluğu bulunduğunu ve bunun ancak kamusal üretimle karşılanabileceğini vurguladı.

    Aşı ve tedaviye erişimin küresel düzeyde kamu malı kabul edilmesi ve insanlık yararına kullanılması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Bu konuda DSÖ, bugün yürütülen küresel yanıt programı çerçevesini aşacak, kamucu bir yaklaşımı temeline alacak küresel bir anlaşma yapılması için liderlik ve kolaylaştırıcılık yapmalıdır.” ifadesini kullandı.

    Kılıçdaroğlu, özünde eşitlik ve dayanışma olan bir “halkların aşısı” yaklaşımının, tüm insanlık ailesini pandemiden kurtarabileceğini ve gelecekte ortaya çıkabilecek salgınlara karşı koruyabileceğine değinerek, mektubunu şu sözlerle bitirdi:

    “DSÖ, insanlık ailesinin karşı karşıya kaldığı bu büyük sınav karşısında tarihi bir misyon üstlenmelidir. Ayrımsız tüm insanların aşılanması hedefine yönelik olarak uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin hayata geçmesi ve sağlık alanında kamucu bir anlayışın işlevsellik kazanması tarihe olan borcumuzdur. Dayanışma duygularımızla bu yönde atacağınız her adımı iş birliği içinde olduğumuz her platformda destekleyeceğiz.”

    AKPM’de aynı içerikte bir önerge imzaya açıldı

    Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) üyesi ve Sosyalist Grup Başkanvekili, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke de söz konusu çağrılarla aynı anda AKPM’de aynı içerikte bir önergeyi imzaya açtı.

    Önerge, sağlık sektörünün yapısının ve aşı tedarikini şekillendiren uluslararası kural ve düzenlemelerin yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak çok taraflı ve bütüncül bir çerçeveye olan ihtiyacı tespit ediyor.

    Önergede, bu ihtiyaç kapsamında, “Avrupa Konseyi’nin Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve tüm paydaşları bir araya getirecek bu bütüncül, çok taraflı çabaların oluşturulmasına liderlik ederek insan hakları temelli ve kamu yararı güden bir çerçevenin oluşmasına öncülük yapması” çağrısı yapılıyor.

  • Kılıçdaroğlu’ndan bütçe eleştirisi

    Kılıçdaroğlu’ndan bütçe eleştirisi

    Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, 2021 bütçesini eleştirdi, “83 milyon vatandaşa getirdiği hiçbir artı yok” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Asgari ücret görüşmelerine değinen Kılıçdaroğlu, vergisiz 3100 lira önerisini yineledi.

    Yaptığı konuşmada, 2021 yılı bütçesinin 83 milyon vatandaşa getirdiği hiçbir artı olmadığını da söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu bütçe tamamen tefecilere hizmet eden bir bütçedir. Kaynağın önemli bir kısmı faizlere ödeniyor. Dolayısıyla bu bütçeye ‘evet’ dememiz felsefemize de aykırıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Bütçeye destek vermenin vatandaşın mutfağındaki yangını görmemek anlamına geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz vatandaşın mutfağındaki yangını görüyoruz ve ona göre konuşuyoruz. Bütçe görüşmelerinde bütün arkadaşlarım olağanüstü bir performans gösterdiler. Hepinize yürekten teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

    Trabzonspor eski başkanlarından Özkan Sümer’in hayatını kaybettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Trabzonspor denince Özkan Sümer akla gelir. Onu kaybettik. Trabzonspor camiasına başsağlığı dileklerimizi iletiyorum. Trabzonspor’un onur üyesi olmaktan da ayrıca mutlu olduğumu ifade etmek isterim” dedi.

    Kılıçdaroğlu, sporun Anadolu’da şahlanmasının ana aktörünün Özkan Sümer olduğunu dile getirerek, onu rahmetle anmanın boyunlarının borcu olduğuna dikkati çekti.

    GAZİANTEP’TEKİ HASTANE YANGINI

    Türkiye’de insan hayatının çok ucuz olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, gerekli önlemlerin alınmadığını ve insanların kazalar sonucu hayatını kaybettiğini belirtti.

    Gaziantep’te bir hastanede meydana gelen yangında bildiği kadarıyla şu ana kadar 11 kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, vefat edenlere Allah’tan rahmet diledi. Kılıçdaroğlu, bu ve benzeri kazaların bir daha yaşanmamasının en büyük temennileri olduğunu dile getirdi.

    “COVID-19 OLAYINI YÖNETEMEDİLER”

    Covid-19’a karşı alınan önlemlerle ilgili değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “O kadar çaresiz ve stratejiden yoksunlar ki Covid-19 olayını yönetemediler, hala yönetemiyorlar. Esnafa, sanayiciye, kuryeciye, bakkala, kahveciye faydamız olun dediler, program açıkladılar işin ta en başında. ‘Otelde konaklar ve uçakla seyahat ederseniz KDV’yi yüzde 18’den yüzde 1’e indirdik’. Hayattan bu kadar kopmuş bir anlayış. Yardım edeceklerine vatandaşa IBAN numarası verdiler, ‘ne olursun bize yardım et’ dediler. Bir hükümet, salgın bir hastalık döneminde, bana dünyadan bir örnek göstersinler, vatandaşına yardım etmek için vatandaşından yardım dileniyor. Sen vatandaşına yardım edeceksin. Nereye gitti bu para? Kovid-19 deyince bir esnafın cümlesi artık tarihsel bir cümle haline geldi. ’40 yıldır bu devlete vergi ödüyorum, bana 40 gün bakamadı’ diye. 5 maskeyi dağıtamayan, dağıtmayı yönetemeyen bir siyasal iktidarın Türkiye’yi yönetmesi mümkün değil. Zaten yönetemiyorlar Türkiye’yi.”

    Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam itibarıyla 18 bin 351 kişinin salgın nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret ederek, bu kişilerden 216’sının sağlık çalışanı olduğunu vurguladı.

    “Bu çok acı bir tablo.” diyen Kılıçdaroğlu, bir insanı kurtarmaya çalışan sağlık personelinin hayatını feda ettiğini söyledi. CHP Genel Başkanı ​​​​​​​Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına da rahmet dileyerek, bütün sağlık personeline çabalarından ötürü yürekten teşekkür etti.

  • 5 maaş iddialarına WhatsApp’tan cevap

    5 maaş iddialarına WhatsApp’tan cevap

    İletişim Başkanı Altun, WhatsApp grubunda ‘5 maaş’ iddiasını yalanladı: “Tek maaşım var, aldığım huzur hakkını hayra hasenata harcadım”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 5 maaş aldığı iddialarını yalanlarken, 2 yıldır Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyeliğinden aldığı huzur hakkını “tek kuruşuna dokunmadan hayra hasenata harcadığını” söyledi.

    Sabah yazarı Hilal Kaplan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bu kadar işsizlik varken bir kişinin 5 maaş almasını vicdanınız kabul ediyor mu?” sözlerinin ardından WhatsApp grubuna yaptığı açıklamayı paylaştı.

    Tek maaş aldığını söyleyen Altun, 2 yıldır Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyeliğinden aldığı hakka hiç dokunmadan “hayra hasenata harcadığını” belirtti.

    Manas Üniversitesi’nde mütevelli heyet başkanlığı da yapan Altun, buradan ücret almadığını ve eşinin sadece öğretim üyesi olduğu Marmara Üniversitesi’nden ücret aldığını açıkladı.

    Öne sürülen iddialara karşı yasal hakları sonuna kadar kullandıklarını belirten Altun, “Bu yalanlar kanımıza dokunsa da bizi kamçılıyor” dedi.

    Twitter hesabından Altun’un mesajını paylaşan Kaplan, “Altun çiftine yönelik ‘5 maaş’ iftirası hakkında İHL grubuna yazdığı mesajı izniyle yayınlıyorum. Altunlara atılan iftiralar, eşimle bana atılanlara çok benzediği için bu meseleyi ‘kişisel’ alıyorum. Ama ne yapsak/desek de müfteriliklerine devam edecekler biliyorum… Allah ecrini verir” dedi.

  • Kılıçdaroğlu İzmir’de başkanlardan brfing aldı

    Kılıçdaroğlu İzmir’de başkanlardan brfing aldı

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem meselesinin bir parti meselesi olmadığını ve merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında güçlü bir diyalog olmasını istediklerini söyledi.

    Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de bir otelde, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Bayraklı, Bornova ve Seferihisar ilçe belediye başkanlarından, 30 Ekim’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yaşanan sürece ilişkin brifing aldı.

    Kılıçdaroğlu, basına kapalı yapılan toplantının ardından yaptığı açıklamada, İzmir’de yaşanan depremin herkesi derinden üzdüğünü belirtti. Acıların sarılması, sonlandırılması için belediye başkanlarının seferber olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, sürecin rahat atlatılması için AFAD, Kızılay, Jandarma gibi kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları katkıların da şükranla anılması gerektiğini söyledi.

    Toplantıda bir durum değerlendirmesi yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Şu ana kadar evlerinden ayrılan bütün yurttaşlara 42 milyon liralık kira yardımı yapıldığı ifade edildi. 224 hane belediyeye ait konutlara yerleştirildi, bütün iç donanımı, tefrişatı sağlanarak… 4 bin 200 aileye de ayrıca 10’ar bin lira kira yardımı yapıldığı ifade edildi. Eğitimle ilgili, -uzaktan eğitim var zaten-, çocukların bütün talepleri, tablet başta olmak üzere tümü karşılanmış vaziyette. Ağır ve orta hasarlı binalar var. Bunların bir an önce yıkılması veya onarılması, güçlendirilmesi gerekiyor. Bu konuda merkezi hükümetin yapacağı her türlü katkı çok önemli. Ayrıca Büyükşehir Belediyemiz, belediyelerimiz merkezi hükümetle bu sorununun rahat bir şekilde giderilmesi açısından da ellerinden gelen bütün çabaları gösterecekler.”

    “Belediye başkanlarımız tarih yazdı”

    İzmir’in yaşadığı acının, Türkiye’nin ortak acısı haline dönüştüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Gerek bizim diğer belediyelerimiz, gerek AK Parti’ye veya MHP’ye ait belediyeler var, İYİ Parti’ye ait belediyeler var, o belediyelerin de şöyle ya da böyle katkıları olmuştur. Merkezi hükümet de elinden gelen çabayı gösterme konusunda bir gayret içine girmiştir ama şu açık ve nettir, İzmir Büyükşehir Belediyemiz ve belediye başkanlarımız burada bir tarih yazmışlardır.” dedi.

    Hiçbir depremzedenin en ufak bir ihtiyacının göz ardı edilmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Ayakkabıdan tutun iletişime kadar, buzdolabından tutun çamaşır makinesine kadar, televizyondan tutun elektrik süpürgesine kadar bütün ihtiyaçlar belediyelerimiz tarafından karşılanmıştır. Giyimi, yiyeceği, içeceği, donanımı her şeyi karşılanmıştır. Bu nedenle bütün medya organlarının huzurunda, belediye başkanlarımıza teşekkür ederim. Onlar günün 24 saati uyumadı, yeter ki İzmirli rahat etsin diye. Bir sorun varsa süratli şekilde sorunun giderilmesi için de ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiler. Bundan sonra kentsel dönüşümle ilgili olarak da merkezi hükümet engel çıkarmadığı sürece her türlü sorunu kısa süre içinde çözeceklerdir. Bizim gönlümüzde yatan merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında karşılıklı güçlü bir diyaloğun olmasıdır. Sorun bir parti sorunu değildir. Deprem sorunu hepimizin ortak sorundur. Bu ortak sorunun giderilmesi lazım. Merkezi yönetimle yerel yönetimler el birliği, güç birliği yaptıkları taktirde bundan vatandaşlar memnun olacaklardır. Bu vatandaşların içinde her partiye oy veren kişiler var. Parti ayrımı yapmaksızın, belediyelere engel çıkarmaksızın, iş birliği halinde bütün bu sorunları çözmek mümkündür.”

  • ‘Telefonum dinleniyor’ diyen Kılıçdaroğlu’na Soylu’dan yanıt

    ‘Telefonum dinleniyor’ diyen Kılıçdaroğlu’na Soylu’dan yanıt

    CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kendisinin, eşinin, çocuklarının telefonlarının dinlendiği ve takip edildikleri yönünde açıklamada bulunduğunu hatırlatan İçişleri Bakanı Soylu, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun, tamamen gündemi değiştirme çabasıyla yaptığı ve gerçekle hiçbir ilişkisi olmayan açıklaması, devletimize ve güvenlik güçlerimizle ortaya konulan tüm mücadeleye iftiradır, bühtandır” ifadelerini kullandı.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisinin, eşinin ve çocuklarının telefonlarının dinlendiği ve takip edildikleri yönündeki iddiasına ilişkin Twitter hesabından açıklama yaptı.

    İçişleri Bakanı Soylu, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

    “Sayın Kılıçdaroğlu’nun, tamamen gündemi değiştirme çabasıyla yaptığı ve gerçekle hiçbir ilişkisi olmayan açıklaması, devletimize ve güvenlik güçlerimizle ortaya konulan tüm mücadeleye iftiradır, bühtandır. Aynı zamanda devletimizi zafiyete uğratmaya da matuftur. Sistemimizin önemli kurumlarından birisi olan Ana Muhalefet Partisi’nin Genel Başkanlığı sorumluluğu ile de asla bağdaşmamaktadır. İstihbarat birimlerimiz yılda 4 ayrı birim tarafından en az 4 kez denetlenmektedir.

    Sayın Kılıçdaroğlu’nun, kendisinin ve ailesinin dinlendiği ya da takip edildiği yönünde bir şüphesi var ise, adresi basın yayın organları değil Cumhuriyet Başsavcılıkları olmalıdır. Savcılara yapılacak suç duyurusu karşısında atılacak tüm adımlara hazırız. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, devletin, güvenlik güçlerimizin ve özellikle başarılı operasyonlara imza atan istihbarat birimlerimizin güvenini zedelemeye ve itibarını sarsmaya yönelik bu hayal ürünü açıklamalarını kınıyor, kendisini gerçek dışı iddiaları ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunmaya davet ediyoruz.”

  • CHP’den kadına şiddete karşı proje

    CHP’den kadına şiddete karşı proje

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kadına yönelik şiddetin erkekler tarafından yapılması, erkeğin zafiyetini ve güçsüzlüğünü gösterir. Kaba kuvvet, asla ve asla kişiyi haklı kılmaz. Kişiyi haklı kılan aklıdır, mantığıdır, adalete duyduğu saygıdır. Şiddet uygulamak erkeğin kendisini aşma kapasitesinin olmadığını gösterir.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde CHP Kadın Kollarınca gerçekleştirilen YaşamHak Projesi’nin tanıtım toplantısına katılarak bir konuşma yaptı.

    CHP Kadın Kollarının “YaşamHak” adı altında önemli bir projeye imza attığını belirten Kılıçdaroğlu, eğer bir insanın yaşama hakkı varsa bu hakka herkesin saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Kadına yönelik şiddetin özellikle son yıllarda arttığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bu nedenle herkesin bu alana dikkat etmesi gerektiğini aktardı.

    “Birlikte, hep beraber Türkiye’nin bütün coğrafyasında kadına yönelik bir şiddet varsa bu şiddete karşı hepimizin ortak tavır takınması gerekiyor.” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Kadın kollarımız şiddete uğrayan kadınlarla ilgili olarak hukuki destek verecek, aynı zamanda psikolojik destek de verilecek. Doğa ve insan haklarından sorumlu olan genel başkan yardımcımız da var birlikte bu mücadeleyi sürdürecekler. Türkiye coğrafyasında nerede bir kadın şiddete uğruyorsa nerede kadın yardım istiyorsa kendisine derhal hem hukuki destek verilecek hem de psikolojik destek verilecek. Biz bunu yaptığımız takdirde bu ülkede kadına gerçek anlamda saygıyı gündeme getirmiş oluruz. Peki bu projeyi hayata geçirmek, kadına yönelik şiddeti engelleyecek mi? Asıl temel çözüm nerede? Asıl temel çözüm, kadınların birlikteliğinde. Asıl temel çözüm, kadınların siyasette çok daha güçlü bir şekilde var olmalarında. Bu nedenle ben bütün kadınların, belli bir hedef ilkesinde birleşmelerini istiyorum. Nedir o hedef? Kadına yönelik şiddet var, evet. Kadın mağdur oluyor, evet. Kadın yoksulluğu en derin yaşayan kişi. Eğer bir kadın çocuğunu yatağa aç yatırıyorsa o kadının dramını başka kimse anlayamaz. Kadının bu sorunlardan kurtulması ve daha güçlü olması için temel çözüm, kadının siyasetten çok daha güçlü var olmasıdır.”

    Kadının siyasette daha güçlü olabilmesinin yolunun parlamentoda daha fazla temsil edilmesinden geçtiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, nüfusun yarısından fazlasının kadın olmasına rağmen temsiliyet oranının ortada olduğunu belirtti.

    “Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi için çaba harcanmalı”

    Bütün kadınlardan bir beklentisi olduğunu aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben sizin hakkınızı savunuyorum siyasette daha fazla olmanızı, daha çok görülür olmanızı. Haklarınızı savunmanızı istiyorum. Onun için yapacağınız ilk şey, Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi için çaba harcamaktır.” dedi.

    Nerede yaşarsa yaşasın kadınların “Siyasi Partiler Yasası’na cinsiyet kotasını getiren partiye biz oy vereceğiz, destek vereceğiz. Siyasi Partiler Yasasına cinsiyet kotasını getirmeyen partiye de hep beraber karşı duracağız.” demesi gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, kadınların birlik olması durumunda kabul ettiremeyecekleri hiçbir şeyin olmayacağına değindi.

    Kılıçdaroğlu, “Bir daha ifade ediyorum, siz kadınlar şiddetten mağdursanız, istismardan mağdursanız, yoksulluktan mağdursanız, eğitimden mağdursanız, o zaman yapacağınız bir şey var. Bu mu mağduriyetlere yol açar siyasi anlayışını bir tarafa bırakacaksınız.” diye konuştu.

    Türk kadınlarının Kurtuluş Savaşı sırasında erkeklerle birlikte mücadele ettiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Şerife Bacı’yı kim unuttu, kimse unutmadı. Kastamonu’daki İstiklal yolunda, cepheye silah taşıyan kadınları kim unuttu? Kimse unutmadı. Açlıkla, yoksullukla en temel mücadeleyi yapan kadın değil mi? Kadındır. O zaman kadının siyaset hakkının teslim edilmesi lazım. Bunun için Siyasi Partiler Yasası’na cinsiyet kotasının getirilmesi lazım. 306 kadın örgütü var. Hepsiyle görüştüm. Aynı düşüncemi, 306 kadın örgütüne de söyledim. Ağlamak değil, hak istemek önemlidir. Projenin adı ne? YaşamHak. Hakkınızdan söz edeceksiniz, elinizden alınan hakların iadesini isteyeceksiniz. Karadenizli kadının nasıl çalıştığını biliyor muyuz? Biliyoruz, günün 24 saati çalıştığını biliyor muyuz? Biliyoruz. Neden siyasette daha az yeri var. Bu mücadelenin verilmesi lazım.”

    “Bütün kadınlar, Aile Destekleri Sigortasını talep edecek

    Kadın yoksulluğu ile mücadele etmenin de bir hak olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, iki gün önce Sivas’ta bir derneğin dağıttığı 500 liralık yakıt yardımı için metrelerce kuyruk oluştuğunu hatırlattı.

    Oradakilerin yüzde 99’unun kadın olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Peki yapmamız gereken ne? Aile destekleri sigortasını talep edecek bütün kadınlar. Kimse kadınları, onun çocuklarını ve ailesini açlığa ve yoksulluğa mahkum edemez. 21’inci yüzyılın Türkiyesi’nde mahkum edemez. Dolayısıyla yoksulluğunun giderilmesini istemek de bir haktır kadın için.” açıklamasında bulundu.

    1974’te parlamentonun “Aile destekleri sigortasını uygulayacağım” diye söz verdiğini ve hala uygulanmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, bunun mücadelesinin de yapılması gerektiğini bildirdi.

    Kadın kollarının güzel bir projeyi başlattığını tekrarlayan Kemal Kılıçdaroğlu, ancak kendisinin 1-2 adım ötesini dillendirdiğini anlattı.

    “Kadın hem yaşamda ekonomik olarak güçlü olacak hem moral olarak güçlü olacak. Kimseye el avuç açan bir kadını görmek istemiyoruz. Çöp konteynerlerinden yiyecek toplayan kadınları görmek istemiyoruz. Tam tersine bu kadın evinde otururken sosyal devlet ona her türlü olanağı sağlamak zorundadır. Bunu sağlamadığınız takdirde devlet, sosyal devlet olmaktan çıkar. Kadın güçlü olduğu takdirde şiddete maruz kalmaz. Kadına yönelik şiddetin erkekler tarafından yapılması, erkeğin zafiyetini ve güçsüzlüğünü gösterir. Kaba kuvvet, asla ve asla kişiyi haklı kılmaz. Kişiyi haklı kılan aklıdır, mantığıdır, adalete duyduğu saygıdır. Şiddet uygulamak erkeğin kendisini aşma kapasitesinin olmadığını gösterir. İnsana saygı duymadığını gösterir. Biz hep birlikte kadın, erkek hep birlikte kadına yönelik şiddet konusunda duyarlılığımızı korumalıyız, mücadele etmeliyiz. Zaten bu konuda bütün davalar CHP hukuk birimleri tarafından izlenmektedir, kadın kolları tarafından izlenmektedir. Dolayısıyla biz 5 Aralık’ta, kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği bir tarihte böyle bir projeyi hayata geçiriyoruz.”

    “Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yok”

    CHP Kadın Kollarını ve projede çalışan herkesi kutlayan Kılıçdaroğlu, birlikte mücadele edeceklerini vurguladı. Bu coğrafyada herkesin huzur içinde yaşaması gerektiği ve bunu sağlayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını söyledi. Bu ülkede yaşayan kadınlardan iki şey beklediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kadınlardan “Siyasi Partiler Yasası’nda cinsiyet kotası istiyorum. Siyasette söz sahibi olmak istiyorum. Siyasette güçlü olmak istiyorum.” demesini istedi.

    İkinci olarak Aile Destekleri Sigortası’nı çıkarma konusunda sözünü yerine getirmeyen partilere oy verilmemesini de isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Bu iki konu hayata geçirildiği takdirde, hayatın her alanında kadınlar çok güçlü olacak. O zaman zaten kadın erkek eşitliği dediğimiz, fırsat eşitliği dediğimiz eşitliği yakalamış olacağız. Eşitlik kağıt üzerinde kalmamalı, söz olarak kalmamalı eşitlik. Eşitlik hayata geçirilmeli ama hayata geçirilmesi için lütuf olarak beklenmemeli. Kadınlar bunu lütuf olarak beklememeli. Mücadele sonunda bu hakları alabilmeli. Mücadele sonunda alınan her hak çok değerli haktır. Bütün kadınlardan bu 2 temel konuda ortak hareket etmelerini istiyorum. Çünkü aynı acıyı bütün kadınlar ortak yaşıyor. O zaman bu acıları gidermek zorundayız. Bu coğrafyadan atmak zorundayız.”

     Nazlıaka projeyi tanıttı

    CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da YaşamHak Projesi hakkında bilgi verdi. CHP’nin 81 ildeki tüm kadın örgütlerinin bu projede görev alacağını bildiren Nazlıaka, “Biliyoruz ki kadının halinden yine en iyi kadınlar anlar. Çünkü biz kadınlar görünmez iplerle birbirimize bağlıyız. Amacımız sadece şiddet gören kadınların yaşam hakkını savunmak değil, aynı zamanda bu yaşama yön vermek, değiştirmek. İşte bu değişim, birlikte kuracağımız eşit ve aydınlık yarınların habercisi olacak.” dedi.

    CHP Genel Merkezinde 7 gün 24 saat çalışacak bir çağrı merkezi kurduklarını aktaran Nazlıaka merkezin pazartesi günü saat 10.00’dan itibaren hizmete gireceğini açıkladı. Nazlıaka, şunları kaydetti:

    “Bu merkez kanalıyla korkutulmaya, sindirilmeye, dört duvar içinde şiddetin her türlüsüne maruz bırakılmaya çalışılan kadınları, onların sesi ile kucaklayacağız. Aynı zamanda ‘yasamhak.com’ web sayfamızdan bize elektronik posta ile ulaşmalarını sağlayacağız. Dayanışarak, mücadele ederek, örgütlü ve sağlam temeller atacağız. Türkiye’de şiddete uğrayan birçok kadın baskı, korku ve güvensizlik nedeniyle gördüğü şiddeti dile getiremiyor. Bu şiddet kendini değersiz hissetmesine, kendini anlatamadıkça yalnızlaşmasına, istemese dahi kendini toplumdan soyutlamasına sebep oluyor. Oysa böyle olmak zorunda değil. Bu nedenle ‘Yalnız değilsin, biz varız’ sloganıyla yola çıktık. Tek bir kız kardeşimizin dahi kirpiği yere düşmesin diye, onlara destek olacağız. Barınma ihtiyacı olan kadınların, yerel belediyelerimizin desteği ile sığınma evine yerleşmelerini sağlayacağız. Barolar ile yaptığımız iş birliği ve partili avukatlarımız sayesinde şiddet gören kadınlara hukuki destek vereceğiz. CHP Kadın Kolları olarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet davalarını takip edeceğiz, mağdur olan kadının ya da yakınını kaybetmiş olan ailenin yanında yer alacağız.”