Etiket: kemal kılıçdaroğlu

  • Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin sorunlarını çözecek en büyük aktör biziz”

    Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin sorunlarını çözecek en büyük aktör biziz”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “83 milyona söylüyorum: Türkiye’nin sorunlarını çözecek olan en güçlü aktör CHP’dir. Bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum. Sorun var, çözemiyorlar. Çünkü birikimleri, kapasiteleri yok.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, her hafta bir değerlendirme yapacaklarını söyleyerek, “Bütün vatandaşlarımız şundan emin olsunlar, her hafta söylediklerimizin yüzde 100’ü doğrudur. ‘Bir eleştiri yapalım.’ diye konuşmuyoruz. Ciddi bir sorun var.” diye konuştu.

    Sorunun, Türkiye çapında hissedildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Sorunu çözecek olan kim? Siyaset kurumu. Siyaset kurumunda sorunu çözecek, soruna talip olacak kim? İktidar, yönetenler. Peki yöneten görevini yapmıyorsa, o zaman biz devreye giriyoruz.” dedi.

    Bu toplantıların en temel amacının, iktidarın görev yapmadığı ya da görevini yapmadığı konularda iktidarı uyarmak ve nasıl yapılması gerektiğini söylemek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bir yanlışlık var mı? Var. Hatalar var mı? Var. Bir ekonomik buhran var. Bir hukuk buhranı var. Çözülmesi gerekiyor. Kim çözecek? Siyaset kurumu çözecek.” ifadelerini kullandı.

    Daha önce “Ekonomide veya hukukta bir sorunu çözecekseniz ve bu sorunun çözümü milletin hayrına olacaksa, CHP olarak biz TBMM’de elimizi kaldıracağız ve ona ‘evet’ diyeceğiz, engellemeyeceğiz.” dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Israrla yalnızca söylemde kalan sözler var. Gerçeğe, uygulamaya, yasaya, kararnameye, genelgeye dönüşmüyor. Herkes nasıl çözülecek diye beklenti içinde.” dedi.

    “Bir devlet, aile şirketi gibi yönetilemez”

    Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu olmadığını, sorunları çözecek irade, kapasite, birikim ve liyakatin olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Ama bir kişi ‘Ben her şeyi çözerim. Benim çözmem lazım.’ diyorsa o olmaz. Bir devlet, aile şirketi gibi yönetilemez. Devleti yönetmek için bilgiye, birikime, liyakata, yetişmiş insan gücüne, enerji dolu özel sektöre, yaptığı her harcamanın hesabını kamuya veren kamu kuruluşlarına ihtiyacınız var. Devleti yönetenlerin bir sorumluluk anlayışının olması lazım. Devletin bir sorumluluk içinde yönetilmesi lazım. Devleti yönetenler, vatandaşları arasında ayrımcılık yapmazlar. Ayrım yaptıkları andan itibaren bölücülük yapmış olurlar. İnsanların kimliği, inançları, yaşam tarzları üzerinden ayrımcılık olmaz. ‘Bendensen hizmet veririm, benden değilsen hizmet vermem.’ Bu anlayış demokrasilerde de insan haklarında da evrensel değerlerde de olmaz. Bu nedenle ekonomide veya hukukta reform yapacaksan, nasıl yapacağını anlatacaksın. Ekonomide derin mi derin sorunlar var.”

    “İktidar sahaya çıkamıyor”

    Geçen hafta 81 ile giden milletvekillerinin hazırladığı KOBİ raporlarını özetlediğini, onların ağzından, yaşanan sorunları ve çözümleri dile getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Çözümleri neden ifade ediyoruz, anlatıyoruz? İktidar sahaya çıkamıyor, konuşamıyor. Milletvekilleri sahaya çıkamıyor. Çünkü hepsi protesto ediliyorlar. ‘Bizi mahvettiniz.’ diyorlar. O zaman görev bize düşüyor.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, 81 ile giden milletvekillerinin ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, meslek kuruluşları, kanaat önderleri ve tüm kesimlerle görüştüğünü söyleyerek, “Arkadaşlarımızı şimdi görevin ikinci etabı bekliyor. Geçen hafta anlattığım çözümleri, yine 81 ile gideceğiz, yine aynı kişilerle konuşacağız. Bu kez sadece çözümlerimizi anlatacağız. Atladığımız bir çözüm varsa, ‘Şunu da ilavet etmeniz gerekir.’ diye bir çözüm önerilirse onu da alacağız.” diye konuştu.

    Kısa, orta ve uzun vadede nelerin yapılması gerektiğini tek tek belirlediklerini bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Örneğin nisan ayında ertelenen vergilerin ödeme zamanı geldi ama ödenecek potansiyel yok, böyle bir güç yok. Yeniden ivedilikle bir taksitlendirme yapın. Niçin? İnsanlar üretiyorlar. Bari üretemez noktaya gelmesinler diye. Buna benzer bütün önerilerimizi sıralıyoruz. Sadece bunu yapmadık, bir ‘Ekonomi Masası’ kurduk. Ekonomi Masası’nda görev alan milletvekillerimizi veya milletvekili olmayan arkadaşlarımızı; Devlet Planlama Teşkilatınca çalışmış, Hazine’de müsteşarlık yapmış, Gelir İdaresi Başkanlığında başkanlık yapmış, eskiden bakanlık yapmış pek çok arkadaşımızı görevlendirdik. Bu kez her ile gideceksiniz, sorun yaşayan aktörlerle birebir görüşeceksiniz ve sorunları nasıl çözeceğimizi yetkin birer kişi olarak anlatacaksınız. Hem politikacı hem de teknokrat olarak öyle anlatacaksınız ki ülkenin sorunlarını bilen, bütün ayrıntıları analiz eden şekilde anlatacaksınız. Arkadaşlarımız Mersin’e, Adana’ya, Hatay’a gittiler. Yine gidecekler, görüşecekler.”

    “Sorunları çözecek en büyük aktör biziz”

    Sorun olduğunu, bunun demokrasi içinde çözümü de olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Çözecek en büyük aktör biziz. 83 milyona söylüyorum: Türkiye’nin sorunlarını çözecek olan en güçlü aktör CHP’dir. Bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum. Sorun var, çözemiyorlar. Çünkü birikimleri, kapasiteleri yok. Çünkü devlette liyakati bitirdiler, liyakatli elemanları yok. Sorunların altında yığılıp kaldılar. Arada bir nefesleri çıkıyor. Biz çözeceğiz ama. Kararlılıkla, inançla çözeceğiz. Bizim çözme konusunda bilgimiz, birikimimiz var. Bizim kimseye verilecek bir hesabımız yoktur. Hiç kimse bizi malvarlığımızla tehdit edemez. Demokrasiyse demokrasi, sonuna kadar. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimden başlayarak en yaşlımıza kadar hepsinin sorunlarını çözmeye kararlıyız ve çözeceğiz. Arkadaşlarıma söylüyorum, aynı kararlılık, bilgi ve bilinçle anlatacaksınız bunları. Sorun var ama çözümü de var.”

  • Kılıdaroğlu: Oyumuz artmıyorsa sorumlusu biziz

    Kılıdaroğlu: Oyumuz artmıyorsa sorumlusu biziz

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, oylarının bekledikleri ölçüde artmadığını belirterek, “Artmalı mı, artmalı. Oyumuz beklediğimiz ölçüde artmıyorsa sorumlusu kim; sorumlusu biziz. Vatandaş değil” dedi.

    CHP Ekonomi Masası’nın değerlendirme toplantısında konuşan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun her kesiminin endişe içinde olduğunu ve çıkış aradığını savundu. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de çözülemeyecek hiçbir sorun da yoktur. Her sorunu akılla, uygulamayla, bilgiyle, birikimle çözmek mümkündür. Önyargılarımızdan arınarak, var olan sorunların üzerine eğilerek, sorunların kaynağına inerek sorunları çözebiliriz. Sorunlar sadece içeriden kaynaklanan sorunlar değil. Türkiye’nin dışa açık ekonomisiyle birlikte sorunlar bir anlamda geniş boyutuyla önümüzde duruyor. Sorunun çözümünde önce bir stratejinizin olması lazım; ‘Ben hangi stratejiden yola çıkarsam sorunu çözebilirim’ diye. O zaman biz öyle bir strateji belirleyelim ki sorunu çözme açısından alacağımız her kararı bu stratejinin içerisine yerleştirebilelim” dedi.

    ‘4 AŞAMALI BİR STRATEJİ OLUŞTURMAK ZORUNDAYIZ’

    Kılıçdaroğlu, 4 aşamalı bir strateji oluşturulması gerektiğini belirterek, “Bunun birinci aşaması; bu ülkede yaşayan herkes ister doğu, ister batı, ister kuzey, ne olursa olsun her vatandaşın önce ihtiyaç duyduğu bir şey var; can ve mal güvenliği. Can ve mal güvenliği ne demektir; ‘Ben rahatlıkla yatırım yapabilirim, ben bunu söylediğim zaman asla zarar görmeyeceğim, malıma da zarar gelmeyecek canıma da zarar gelmeyecek.’ Bunun yolu nedir; katıksız bir demokrasi. Stratejimizin birinci ayağı demek ki ülke de herkesin can ve mal güvenliği sağlanacak. İkinci aşama; Türkiye’nin üretmesi lazım. Her alanda üretmesi lazım. Demokrasi varsa düşünce alanında insanlar bilgi üretecekler. Üniversiteler bilgi üretecek. Üniversitelerden aykırı bir söz çıktığı zaman ‘Vay sen bunu niye söyledin’ denilmeyecek. Onun düşüncesine saygı gösterilecek. Üçüncü ayağı; yarattığımız katma değeri hakça paylaşacağız. Herkesin işi, aşı olacak. Güçlü bir sosyal devleti inşa etmek zorundayız. Dördüncü unsur; sürdürülebilirlik. Ekonomi süratle gelişiyor, Türkiye’nin en az 25-30-40 yıllık planlar yapması gerekiyor. Dünya nereye gidiyor, biz nereye gideceğiz? Buradan bütün iş dünyasına sesleniyorum, sizin dinamizminizi en iyi ben biliyorum” diye konuştu.

    ‘BU ÜLKEDE NE OLUYORSA BİLİYORUZ’

    CHP Ekonomi Masası’nda sanayici, turizmci, esnaf, çiftçi ve eski bürokratların bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Türkiye’yi en temel ve en büyük ekonomik krizden çıkaran kadrolar bizde. Bizim sorunumuz ne? Onu da açık yüreklilikle ifade edeyim, CHP’nin sorunu yaratılmış olan bir algı ‘Efendim CHP gelirse memleketi yönetir mi?’ Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum. İğneden ipliğe bu ülkede ne oluyorsa biliyoruz. Önlemler; akılla alınır, bilgiyle alınır, deneyimle alınır. Özel sektörün önündeki bütün engelleri kaldırın; Türkiye’yi uçururlar. Kendisine Türkiye’de alan bulamayan Bulgaristan’a, Macaristan’a, Almanya’ya gidiyor. Neden o iş dünyasının saygın insanına Türkiye’de alan açmıyorsunuz, neden korkutuyorsunuz?”

    ‘SON 10 YILDA EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ YAŞAYAN PARTİ CHP’DİR’

    Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin CHP’nin oy oranlarının artmadığına dair son anket sonuçlarının yayınlandığını hatırlatması üzerine, şunları kaydetti:

    “Kaç anket bizim oyumuzun düştüğünü gösteriyor? Bir anket çıktı. Onun dışında hiçbir anket bizim oyumuzun düştüğünü göstermedi. Şu söylenebilir; ‘Oyunuz beklediğiniz ölçüde artıyor mu?’ Hayır. Artmalı mı, artmalı. Oyumuz beklediğimiz ölçüde artmıyorsa sorumlusu kim, sorumlusu biziz. Vatandaş değil. Biz 81 ile esnafla görüşmek için milletvekili gönderdik mi, gönderdik. Sorunları bizzat ayaklarına giderek saptadık mı, saptadık. Başka yapan parti var mı, yok. Vatandaşa güven vermek lazım, doğrudur ama vatandaşa güveni çalışarak vereceğiz. CHP ile ilgili şöyle bir algı daha vardı; ‘CHP hep eleştirir, öneri yoktur’ Bunu defalarca Cumhurbaşkanı Erdoğan da söylerdi, ‘Siz hep eleştirirsiniz’ diye. Ama şunu ifade edeyim ki son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir.”

    ‘ÇÖZÜM YERİ TBMM’DİR’

    Kılıçdaroğlu, “Daha önce siz Kürt meselesinin çözümünü parlamentoda gerçekleştireceğinizi söylemiştiniz. Bunu somut olarak nasıl çözeceksiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

    “Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Eğer ifade ettiğiniz Kürt sorunu bugüne kadar çözülememişse sorumlusu siyaset kurumudur. Çözüm yeri bellidir. Açık ve net söyledim. Çözüm yeri TBMM’dir. Orada çözülür bu sorun. Bütün partilerin katılımıyla çözülmesi gereken bir sorundur. Her partinin içerisinde de bu sorunun çözümüne katkı verecek bilgi ve birikime sahip milletvekilleri de vardır.”

  • “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, CHP Ekonomi Masasının gerçekleştirilen değerlendirme toplantısına katıldı.

    Toplumun her kesiminin ister esnaf, ister sanayici, ister çiftçi, ister turizmci olsun her kesiminin büyük bir endişe içinde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu kesimlerin bir çıkış aradığını söyledi. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’de çözülemeyecek hiçbir sorun bulunmadığını vurguladı. Her sorunu akıl, uygulama, bilgi ile birikim ve deneyimle çözmenin mümkün olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Ön yargılarımızdan arınarak, var olan sorunların üzerine eğilerek, sorunların kaynağına inerek sorunları çözebiliriz. Sorunlar sadece içeriden kaynaklanan sorunlar değil. Türkiye’nin dışa açık ekonomisi ile sorunlar bir anlamda geniş boyutuyla önümüzde duruyor. Sorunun çözümünde önce bir stratejinizin olması lazım. Çok boyutlu olduğunu söyledim. Turizminden sanayine kadar, tarımından tutun esnafına kadar çok boyutlu olduğunu söyledim. O zaman biz öyle bir strateji belirleyelim ki sorunu çözme açısından alacağımız her kararı bu stratejinin içine yerleştirebilirim. Dört aşamalı bir strateji oluşturmak zorundayız. Bunun birinci aşaması şu, bu ülkede yaşayan herkes ister doğu, ister batı, güney, kuzey, Orta Anadolu ne olursa olsun hangi kimlikten hangi siyasi görüşten, hangi inançtan olursa olsun her vatandaşın önce ihtiyaç duyduğu bir şey var can ve mal güvenliği. Bunun altını özenle çiziyorum can ve mal güvenliği ne demektir, ‘Ben rahatlıkta yatırım yapabilirim, rahatlıkta hükümete eleştirebilirim, rahatlıkta düşüncelerimi söyleyebilirim…’ Bu ne demektir ‘Ben bunu söylediğim zaman asla zarar görmeyeceksin’ demektir. Böylece yatırımcı önünü görecek ve yatırım yapacak.”

    İkinci aşama olarak “Ürüten Türkiye” maddesini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin her alanda üretmesi gerektiğini söyledi. Burada üniversitelerin önemine değinen Kılıçdaroğlu, “Üretmek her alanda, kültür alanında, sanat alanında, sanayide, tarımda… Türkiye’nin her alanda üretmesi lazım. Demokrasi ile bir üretimi seferberliği başlatmamız gerekiyor.” ifade etti.

    Tüm sanayici, esnaf, çiftçi, turizmcilere seslenen ve kendilerine oy vermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bize oy verin, altını çiziyorum bizi sevdiğimiz için değil. İktidara geldiğimizde bizi en rahat eleştirebilmeniz için bize oy verin. Derdinizi rahatlıkla ifade edebileceğiniz için bize oy verin. Kimsenin ağzına bant çekmeyeceğiz, herkes çıkacak düşüncesini söyleyecek. Biz de yararlanacağız ondan. Buhrandan çıkmak istiyorsak bunun yolu dediğim dört ayaklı stratejiye hepinizin uyuması gerekiyor. Bunu birlikte yapacağız. Türkiye üretecek ama neyi üreteceğimiz konusunda da önemli bir konu var, neyi üreteceğiz? Devlette liyakatin çökmesi ile beraber devletin temel kurumları da çöktü. Devlet planlama dediğiniz bir kurum kalmadı. Kendi geleceğini planlanmayan bir ülke olamaz. Özel sektörün dinamizmini esas alarak ülkede sağlıklı, tutarlı yeni bir planlama hamlesi başlatmak zorundayız.”

    “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    Sağlıklı ve tutarlı bir planlama olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, bununla beraber Türkiye’nin katma değeri yüksek ürün üretme sürecini büyütmesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Üniversitede hoca bilgiyi üretecek sanayici de o bilgiyi esas alarak katma değeri yüksek ürün üretecek. Türkiye dünyada söz sahibi olacak. Düşünün Türkiye kökenli bir kişi gidiyor Almanya’da aşı buluyor ama o kişi Türkiye’de çalışabilirdi, Türkiye’de üretebilirdi. Eğer bu ülkede üniversiteyi bitirenlerin büyük bir kısmı üniversiteyi bitirenlerin büyük bir kısmı geleceğini yurt dışında arıyorsa bunun tek sorumlusu var o da siyaset kurumudur. Siyaset kurumu topluma gerekli güveni vermek zorunda.” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin kendi bölgesinde de kendi coğrafyasında da dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olmak zorunda olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, stratejilerinin üçüncü ayağını ise “güçlü bir sosyal devletin kesinlikle inşa edilmesi” olarak tanımladı. Buna herkesin katkı sağlaması gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, “Bu ne demektir? Türkiye’nin kendi içinde barışını sağlaması demektir.” ifadesini kullandı.

    Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Güçlü bir sosyal devlet inşa etmek zorundayız. Aile Destekleri Sigortası bu bağlamda, bizim yani CHP’nin önerdiği, Uluslararası Çalışma Örgütünün de kendi raporlarında yer alan ve Türkiye’de uygulanması halinde hiç kimsenin aç ve açıkta kalamayacağı bir düzendir. Bunu oluşturacağız, oluşturmak zorundayız. Can ve mal güvenliğini sağladık, demokrasiyi getirdik. Türkiye’de bir üretim hamlesi başlattık. Güçlü bir sosyal devlet inşa edeceğiz, gelir hakça paylaşılacak kişi başına gelir yükselecek, kimse gidip bir başkasına el avuç açmayacak. Sosyal devlet kendi vatandaşına sahip çıkacak, bunun sürdürülebilirliği ise dördüncü unsurdur. Demokrasi süratle gelişen bir kavram Demokrasiyi de büyüteceğiz. ‘Kanun devleti’ idi değil mi bir ara? Şimdi kanun devleti demiyoruz ne diyoruz? ‘Hukuk devleti’ diyoruz. Kanunun üstünde, vicdanı kanaati üstüne koyuyoruz bunu, kimsenin haksızlığa uğramamasını istiyoruz. Demek ki bunun sürdürülebilirliği önemli. Ekonomi süratle değişiyor, gelişiyor. Demek ki ne yapacağız? 5 yıllık planlar, 8 yıllık planlar, bunların hiçbir önemi yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en az 25 yıllık, 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık planlar yapması gerekiyor. Eğer insanoğlu tekerleği 1 milyon yılda bulmuşsa ve bugün her saniyede birden fazla buluş varsa Türkiye Cumhuriyeti bürokrasinin ve ona yön verecek olan siyaset kurumunun 50 yıllık 100 yıllık planları belirlemesi lazım.”

    CHP Ekonomi Masası’nda alanında uzman kişiler olduğunu da vurgulayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi en temel ve en büyük ekonomik krizden çıkaran kadrolar bizde. Bizim sorunumuz ne? Onu da açık yüreklilikle ifade edeyim, CHP’nin sorunu yaratılmış olan bir algı ‘Efendim CHP gelirse memleketi yönetir mi?’ Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum. İğneden ipliğe bu ülkede ne oluyorsa biliyoruz.” açıklamasında bulundu.

    “Özel sektörün önündeki bütün engelleri kaldırın Türkiye’yi uçururlar” diyen Kılıçdaroğlu, kendisine Türkiye’de alan bulamayan yatırımcının yurt dışına gittiğine değindi.

    Ekonomi Masası’nın pandemi nedeniyle yurt gezileri yapamadığını ancak sürecin uzaması nedeniyle gidip halkın sorunlarını dinlemesine karar verdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, Ekonomi Masası üyelerinin önümüzdeki günlerde Türkiye’yi dolaşacağını anlattı.

    Açıklamalarının ardından soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, CHP’nin kamu-özel işbirliği projelerine ve elektrik dağıtım şirketlerine nasıl baktığının sorulması üzerine, şunları kaydetti:

    “Kamu özel iş birliği projeleri devleti soyan projelerdir. Özel sektörün yatırım yapmasından yana hiçbir endişemiz yok. Özel sektörün dinamizminden hiçbir endişemiz yok ama maliyetini bilmediğimiz, kendilerine dolar endeksi garantilerin verildiği ve bütçe açısından bugün olmasa bile önümüzdeki en azından 2-3 yıl sonra büyük bir kara delik oluşturacağı bir yapıyı doğru kabul etmeyiz. Buna karşıya çıkan özel sektör var mıdır? Ülkesini düşünen, yatırım yapan, gelir elde eden, istihdam yaratan hiçbir özel sektör mensubunun buna karşı çıkacağına inanmıyorum. Çünkü ondan alacağım vergiyi 5 kişiye vereceğim. Yani yüz binlerce kişiden alacağım vergi 5 kişiye vereceğim. Bu adalet midir? Hayır. Kamulaştıracağız derken de şunu yapıyoruz, yani gidip de malına el koymayacağız. Bakacağız kaça mal ettiniz kardeşim sen bunu, yüze mal ettin. Makul bir kar koyacağız ne kadar kar, yüzde yirmi beş. Yüzde yirmi beşinde karını vereceğiz, diyeceğiz ki ‘Al kardeşim maliyetini, karını da al ben bunu kamulaştırıyorum.’ Yoldan geçerken eğer devlet bir para alacaksa o para doğrudan doğruya devletin geliri olacak, bir kişinin geliri olmayacak. Yaygın bir kamulaştırma öyle bir düşüncemiz yok tam tersine, özel sektörün yatırım yapması için planlı, planlı, programlı, öngörülebilir, sağlıklı tutarlı ihracata dönük yatırım yapması için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Elektrik altyapısı projeleri ile ilgili olarak şu anda herhangi bir özelleştirme düşüncemiz yok ama dediğim gibi ekonomiye zarar veren, kaynakların haksız yere belli bir kişiye, çok sınırlı bir kişi aktarılmasını öngören düzenlemeleri kabul etmiyoruz.”

  • Kılıçdaroğlu’ndan ‘Berat Albayrak’ açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan ‘Berat Albayrak’ açıklaması

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası ardından ilk kez konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, ekonominin bu halde olmasının esas sorumlusunun ülkeyi tek başına yöneten Erdoğan olduğunu söyledi.

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Merkezi’nde partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile buluştu. İki isim, ziyaret ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

    Bu şekilde bir istifa Cumhuriyet tarihimizde bir ilk. Bu bir devlet krizi. Açıklama yapılmıyor. Topluma neden bilgi verilmiyor. Bir grup aman istifası kabul edilmesin diyor. Ama istifa eden neden çıkıp görüşlerini ifade etmiyor, neden istifa ettiğini anlatmıyor?

    Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir aile şirketi midir? Bunun Berat Albayrak’la ne ilişkisi var diyeceksiniz? Bir aile tarafından mı yönetilecek bu ülke. Berat Bey neden istifa etti, devletin başında kim var? Ekonominin esas sorumlusu Erdoğan.

    Böyle bir inisiyatifin kullanılması Berat Albayrak tarafından garip bir gelişmedir. Özellikle Cumhurbaşkanı hiçbir değerlendirmede bulunmaması dikkat çekiyor. Belki de bu durum ekonomide bir başlangıç olacak.

    Merkez Bankası Başkanlığı’na Naci Ağbal’ın atanması hakkında da değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu;

    Merkez Bankası bağımsız bir kurum değil ki. Bir aile şirketinde istediğiniz kişiyi istediğiniz yerde görevlendirirsiniz. Liyakat yok. Merkez Bankası’nın başına bir politikayı getirirseniz o bankanın bir itibarı olmaz. Yeni Başkan bankacılık konusunda ne yapmış, ben bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla bankacılıkla ilişkisi ATM’ye para yatırıp havale göndermek üzerine. Bankacılıkla ilişkisi bu kadardır.

    “O İFADEYİ ERDOĞAN’A SORACAKSINIZ”

    Bir muhabirin, Berat Albayrak’ın dünkü istifa açıklamasındaki “At izi it izine karıştı” ifadesini hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

    “Bunu Sayın Erdoğan’a soracaksınız. Bu ifade çok sert bir eleştiri. Görevini bırakan bir bakan için çok sert bir eleştiri. Neyi kastettiğini de kendisi bilir.”

  • CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan 10 Kasım mesajı

    CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan 10 Kasım mesajı

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Gençlik yıllarından itibaren demokrasi düşüyle hareket eden, özgürlük ve bağımsızlığı karakter edinen Büyük Önder Atatürk, Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırma mücadelesi verdiğimiz bugünlere de ışık tutmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Kılıçdaroğlu, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü nedeniyle yayımladığı mesajında, Kurtuluş Savaşı’nın önderi, ebedi Başkomutan, Cumhuriyetin ve bağımsızlığın mimarı Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikal edişinin 82’nci yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle andığını belirtti.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, mesajında şunları kaydetti:

    “Gençlik yıllarından itibaren demokrasi düşüyle hareket eden, özgürlük ve bağımsızlığı karakter edinen Büyük Önder Atatürk, Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırma mücadelesi verdiğimiz bugünlere de ışık tutmaktadır. O’nun eşsiz devrimci fikirleri ile aydınlattığı bu yolun sonunda, inanıyorum ki ülkemiz, bağımsız yargı ve eksiksiz bir millet egemenliğine kavuşacaktır. Cumhuriyetin fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür evlatları, ülkemizin siyasi bağımsızlığını ekonomik bağımsızlık ile perçinleyecek, liyakat esasına dayalı, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti tüm ilkeleriyle, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında hayata geçirilecektir.

    Bu duygu ve düşüncelerle ebediyete intikalinin 82’nci yıl dönümünde Atatürk ve silah arkadaşlarıyla vatanımız için şehit düşmüş tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum, tüm gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.”

  • İnce’den Kılıçdaroğlu’na: Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor

    İnce’den Kılıçdaroğlu’na: Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor

    CHP eski Milletvekili Muharrem İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun televizyon programdaki sözlerine ilişkin, “Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor, ‘saray bizim içimizi karıştırmak istiyor’. İçinizi zaten kendiniz karıştırıyorsunuz siz. ‘Atatürk’ diyemeyen il başkanını hala orada tutuyorsun. Saray finanse ediyorsa bunun ismini açıklayacaksın, mecbursunuz buna. Böyle birisi yoksa, yalan söylüyorsanız da Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalan söyleyemez” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı televizyon programında Millet İttifakı’nın dağılması için belli kişilere para verildiğini, parti kurma çalışmalarına destek verildiğini iddia etti. “Muharrem İnce’yi mi kastediyorsunuz?” sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, “Sadece o değil” cevabını verdi. Muharrem İnce, Ankara’da evinin yakınındaki parkta yürüyüş yaparken DHA’ya açıklama yaparak, Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi. İnce, “Bu iktidar ile bu muhalefet, birbirinin kopyası. Erdoğan, memleketin başına işler açılınca ‘dış güçler’ demeye başlıyor. Sayın Kılıçdaroğlu da aynı yolu seçiyor. Beceriksiz muhalefetini kapatmak için ‘sarayın adamları’ diyor. Bu ilk değil daha önce de ‘saraya giden bir CHP’li’ demişti. Ben dava açtım o gazeteciye, CHP yönetimi dava açamadı; çünkü yalan bu, herkes biliyor bunun yalan olduğunu, kurgulama. Merkezi de CHP Genel Merkezi bu yalanın” diye konuştu.

    ‘KİM BU, BUNU AÇIKLAMASI LAZIM’

    İnce, Kılıçdaroğlu’nun kurultaya giderken “Sopalar hazır, kurultayı dağıtacaklar, adamlar tutuldu” dediğine vurgu yaparak, “O zaman kimse muhalefet edemedi; çünkü muhalefet etseler, ‘bak sarayın adamı, Kılıçdaroğlu demişti’ diyecekler. Kimse sesini çıkaramadı kurultayda. Son durumda da, ‘saray birilerine para veriyor, finanse ediyor, parti kuracaklar’. Kim bu, bu kim? Bunu açıklaması lazım. Bunu açıklasın, o kişiye sırtımızı dönelim, onu partiden atalım, o kişi ile konuşmayalım. Bunu açıklamıyorsa yalan söylemiş olur. Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalan söyleyemez. Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor, ‘saray bizim içimizi karıştırmak istiyor’. İçinizi zaten kendiniz karıştırıyorsunuz siz. ‘Atatürk’ diyemeyen il başkanını hala orada tutuyorsun. Zaten yeterince karışıksın. Saray finanse ediyorsa bunun ismini açıklayacaksın, mecbursunuz buna. Kimmiş bu? Atın partiden gitsin. Böyle birisi yoksa, yalan söylüyorsanız da Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalan söyleyemez, o zaman da gereğini yapmalıdır” dedi.

    ‘KOLTUK KORUMA SEVDASINDAN VAZGEÇECEK’

    İnce, Kılıçdaroğlu’ndan bu konuya açıklık getirmesini isteyerek, “Sayın Kılıçdaroğlu, bu isim kimse bunu mutlaka açıklamalıdır. Bunu açıklayana kadar gündemde tutacağım. ‘Saraya giden CHP’li’, ‘kurultayı karıştırmak isteyenler’, ‘sarayın finanse ettiği parti kurmak isteyenler’, sürekli bir yalan rüzgarının içerisinde CHP tabanını korkutarak, koltuk koruma sevdasından herkes vazgeçecek. Bu ismi açıklayana kadar peşini bırakmayacağım. Kim bu isim? Sarayın finanse ettiği parti kurmak isteyen kişi kim? Bunu açıklamaya mecburdur, bunu açıklarsa amenna. Ona sırtımızı döneriz, onu atarız partiden. Böyle bir kişi yoksa, ispatlayamazsa böyle bir kişiyi, Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalancı durumuna düşer ki bunu istemem” ifadesini kulandı.

    ‘KORKUTMA TAKTİĞİ’

    Kılıçdaroğlu’nun neye dayanarak böyle bir iddiada bulunduğu yönündeki soruya İnce, “Bilmiyorum, bana göre geçmişe baktığımda elinde kanıt yok, sürekli olarak bunu tekrarlıyor. Korkutma taktiği, iktidarın millete uyguladığı korkutma taktiğini CHP yönetimi de parti tabanına uyguluyor. Birisi muhalefet etmek istiyorsa partide, hemen ‘sarayın adamı’ yaftasını yapıştırıyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu, İzmir milletvekili adayıydı, ben de cumhurbaşkanı adayıydım. İzmir’deki oylara baktığınızda 350 bin fazla oy almışım milletvekillerinden. Herhalde suçum fazla oy almak, partiden 8 puan fazla almak herhalde, benim suçum bu” yanıtını verdi.

    ‘DESTEK ZAMANLA ARTACAK’

    İnce, parti kurup kurmayacağına ilişkin de “81 vilayeti gezelim sonrasında konuşuruz. İzmir depreminden sonra ara verdik, yakında tekrar başlayacağız. Az önce simitçide çay içerken insanlar geldi ‘çok güzel iş yapıyorsunuz, arkanızdayız, destekliyoruz’ dediler. Bu destek zamanla çok daha artacak, ona inanıyorum” cevabını verdi.

  • Kılıçdaroğlu İzmir’de deprem bölgesinde

    Kılıçdaroğlu İzmir’de deprem bölgesinde

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Sadece İzmir’de değil tüm Türkiye’de deprem kuşağı bölgelerinde önlem alınması lazım. Gerek parlamentoda gerek parlamento dışında üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız.” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem önlemleri konusunda CHP’nin üzerine düşen görevi yapmaya hazır olduğunu söyledi.

    Kılıçdaroğlu, İzmir’deki depremin ardından enkaz alanlarına gidip bilgi aldıktan sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi Toros Kriz Merkezi’ne geçerek yetkililerle değerlendirmede bulundu.

    Kılıçdaroğlu, merkezdeki toplantının ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ile basın toplantısı düzenledi.

    İzmir’de yeniden deprem gerçeği ile karşı karşıya gelindiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Sadece İzmir’de değil tüm Türkiye’de deprem kuşağı bölgelerinde önlem alınması lazım. Gerek parlamentoda gerek parlamento dışında üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız.” dedi.

    İzmir’in acı bir depremle karşılaştığını, henüz enkazın tümüyle kaldırılamadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi, AFAD ve jandarma ekiplerinin olağanüstü çaba gösterdiğini kaydetti.

    “CHP Genel Başkanı olarak İzmir’e katkı veren tüm kamu görevlilerine yürekten teşekkür ederiyorum” diye konuşan Kılıçdaroğlu, en yoğun çalışmaları gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediyesine diğer CHP’li belediyelerin de destek sağladığını ifade etti.

    Kılıçdaroğlu, göçük altında kalanların tümünün sağ kurtarılması temennisinde bulunarak, şöyle konuştu:

    “Alanı gezerken annelerle de konuştum. Bir annenin enkazın altında kalan çocuğunu beklediğini, en son gittiğimiz enkazda da bir annenin çocukların kurtarılmasını büyük bir sevinçle karşıladığını ifade etmek isterim. Allah kimseye evlat acısı vermesin. Dolayısıyla bu da bizim en büyük dileğimiz, en büyük temennimiz. Bunu atlatırız. Bunu ifade etmek isterim ama bundan sonra benzer olaylarla karşılaştığımızda daha sağlıklı, daha güçlü binalara ihtiyacımız var. Hızla kentsel dönüşüme ihtiyacımız var. Bürokraside karşılanan engeller var. Bu engellerin süratle aşılmasına ihtiyaç var. İstanbul depreminden bu yana İstanbul hala çok ciddi bir deprem riskiyle karşı karşıya. Dolayısıyla merkezi yönetimin de bu konuda yerel yönetimlerin önündeki engelleri kaldırması lazım.”

    Merkezi ve yerel yönetimlerin iş birliği yapması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Sonuçta ölen insanlar bizim insanlarımız. Bizim insanlarımızla ilgili önlem alacaksak, deprem herhalde A partili B partili ayrım yapmıyor. Merkezle yerel arasında çok güçlü bir iletişim bağının da kurulması gerekiyor. Bunun da altını özenle çizmek isterim.” diye konuştu.

    Kılıçdaroğlu, depremde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dileğinde bulundu.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de yaraları sarmak için ekiplerin canla başla çalıştığını söyledi.

  • Cumhuriyet’in ilanı bizim en büyük devrimimizdir

    Cumhuriyet’in ilanı bizim en büyük devrimimizdir

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Ankara Ulus’taki 1’inci Meclis’i ziyaret ederek, “97 yıl önce bu güzel binada Cumhuriyet ilan edildi. Dolayısıyla Cumhuriyet’in ilanı bizim en büyük devrimimizdir” dedi.

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, Anıtkabir’deki resmi törenin ardından beraberinde partisinin Genel Başkan Yardımcıları ile birlikte 1’inci Meclis’i ziyaret etti. Ziyaretin ardından konuşan Kılıçdaroğlu, “97 yıl önce bu binada alkışlar, gözyaşları ve kucaklaşmalar vardı. Çünkü 97 yıl önce bu güzel binada Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet’in ne olduğunu ne kadar değerli olduğunu onlar bizden çok daha iyi biliyorlardı. Çünkü onlar savaş meydanlarından gelmişlerdi. Bedel ödemişlerdi. Arkadaşlarını toprağa gömmüşlerdi. Dolayısıyla Cumhuriyet’in ilanı bizim en büyük devrimimizdir. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilk anayasada yazıldığı şekliyle ‘Hakimiyet bilâ kaydu şart milletindir’ ifadesi aslında Cumhuriyet’in getirdiği güzel bir kavram güzel bir deyim. Yani halkı her şeyin üzerinde tutmak” dedi.

    Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırmak zorunda olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

    “Eğer bu ülkede 1921 Anayasası’nda yazıldığı gibi ‘hakimiyet bilâ kaydu şart’ milletin olacaksa milletten korkmamak lazım. Milletin oyuna başvurmaktan korkmamak lazım. Milletin taleplerini beklentilerini siyaset kurumunun dinlemesi, bilmesi gerekiyor. Zor günlerden geçiyoruz; ama şundan bütün milletimin emin olmasını isterim; Bu ülke en zor günlerinde bile bir araya gelerek barış içinde, bütün zorlukları aşmıştır ve biz de aşacağız. Ve Cumhuriyet’in 2’nci yüzyılında güzel cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız. Bu bina bizim için çok değerli. İçeride Cumhuriyet’i kuranlar bugün aramızda yoklar. Onların her birisine tek tek şükranlarımızı sunuyoruz, rahmet diliyoruz. Onlar gerçekten de bizi biz yapan değerlerdi. O değerlere sahip çıkmak bizim görevimiz.”

  • Kılıçdaroğlu AİHM davasını kazandı

    Kılıçdaroğlu AİHM davasını kazandı

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtığı ”ifade özgürlüğü” davasını kazandı.

    Partisinin TBMM grup toplantılarında yaptığı konuşmalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanıp tazminata mahkum edilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu mahkumiyet kararlarına itiraz amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) dava açmıştı.

    Kılıçdaroğlu, “ifade özgürlüğü” davasını kazandı.

    1’E KARŞI 6 OY

    Karar 1’e karşı 6 oyla alındı. Tek muhalif oy Türk yargıç Saadet Yüksel’den geldi.

    AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü güvence altına alan maddesinin ihlal edildiği sonucuna vardı.

    6 BİN 385 EURO MADDİ, 5 BİN EURO MANEVİ TAZMİNAT KARARI

    Mahkeme, Ankara’nın Kılıçdaroğlu’na 6 bin 385 euro maddi, 5 bin euro da manevi tazminat ödemesini kararlaştırdı.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye yürekten teşekkür

    Kılıçdaroğlu’ndan Bahçeli’ye yürekten teşekkür

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP’nin “Askıda Ekmek Kampanyası”na ilişkin, “Bizim fakirliğimizi, bu iktidarın 18 yıl sonunda bizi getirdiği rezilliği bundan daha iyi dünyaya anlatamazsınız. O nedenle Sayın Bahçeli’ye yürekten teşekkür ediyorum.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Hatay’daki orman yangınlarına belediyenin de müdahale ettiğini belirterek Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a teşekkür etti. Bu yangınların söndürülmesinde katkı veren Mersin, Adana, Gaziantep, Osmaniye ve Kahramanmaraş belediye başkanlarına da teşekkür eden Kılıçdaroğlu, bunu söylerken siyasi parti ayrımı yapmadıklarına işaret etti. Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay’da evleri yanan ailelere yardımda bulunulduğunu ve yangında zarar gören içme suyu isale hattının yapıldığını da anlattı.

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk gençliğinin fikri, vicdanı ve irfanı hür olmasını istediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bu çerçevede genç kuşakların yetiştirildiğini, Nobel ödülleri alındığını, sanatın ve kültürün geliştirildiğini, bazı üniversitelerin de dünyada söz sahibi olabildiğini belirtti.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Fikri iktidarımızı hala tesis edemedik.” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Sayın Erdoğan, senin fikrin Orta Çağ fikri bile değil, sen ondan bile geridesin. Fikri iktidarda ahlak, erdem, bilgi, istişare lazım. Bir kişinin fikrinden değil, milyonların fikrinden söz ediyoruz. Sen kendi iktidarını korumak için ‘Nasıl olur da 83 milyon benim söylediğimi tekrar ettiğinde ve 83 milyonun çocukları okula gittiğinde, 18 yaşına geldiğinde bunların tamamı bana oy verdiğinde fikri iktidar gerçekleşmiş olur…’ Böyle bir dünya yok, Orta Çağ’da bile yoktu. 4+4+4’ü getirdin, şimdi ‘Eğitimde reforma ihtiyacımız var.’ diyorsun. Her bakan geldiğinde yeni bir reform yaptı. Ne oldu sonuç? Düşlediği eğitim sistemini ve fikri iktidarı gerçekleştirme şansı kocaman bir sıfırdır ama haberi bile yok. Hürriyete karşı olan birisinin fikri, vicdanı, irfanı hür insan istediğini duydunuz mu? Hürriyete karşısın sen.”

    “Daha çok beklersin”

    Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin eğitimin sorunlarına yönelik çözüm önerilerinin hayata geçirilmesini istedi. Türkiye’de 3 milyon 37 bin öğrencinin internete girememesinin sorumlusunu soran Kılıçdaroğlu, “Türk Telekom’u götürdün Hariri ailesine peşkeş çektin, internete yatırım yapmadılar, kar elde ettiler. ‘Borçları ödemiyorum.’ dediler. Bugün öğrenciler internete giremiyorsa bunun sorumluluğu kimde?” dedi.

    Kılıçdaroğlu, öğretmenlere ve ihtiyaç sahibi ailelere bilgisayar dağıtılması gerektiğini yineleyerek “Fatih Projesi’ndeki paralar nereye gitti? Ahkam kesiyor bir de, insanda biraz sıkılma olur. ‘Para yok.’ Tonlarca para var ama öğretmene, ihtiyaç sahibi aileye yok.” ifadelerini kullandı.

    Düşük gelirlilere ve bütün öğretmenlere ücretsiz internet öneren Kılıçdaroğlu, “Bunları dinlemiyor beyefendi, ‘Fikri iktidarımızı hala tesis edemedik…’ Daha çok beklersin. O gençler, 2023’te sandığa gelecekler, kimden hesap soracaklarını hep beraber göreceğiz. O çocuklara nasıl bir Türkiye bıraktığını her beraber göreceğiz. Onların hakkını hukukunu nasıl yediğini, o çocuklar senden de benden de iyi biliyorlar.” görüşünü savundu.

    “17 yılda 489 milyar dolar tefecilere faiz ödediler”

    Kılıçdaroğlu, “17 yılda 489 milyar dolar tefecilere faiz ödediler. 464 Osmangazi Köprüsü demek. Bu para nereye gitti? Tefeciye gitti. Beylerin fikri iktidarında tefeciye, bizim fikri iktidarımızda böyle bir şey yoktur; alın teri, emek, ücret, kalkınmak, bilgi, ahlak, adalet değerlidir.” diye konuştu.

    Bu tutarla 4 bin şehir hastanesi yapılabileceğini de belirten Kılıçdaroğlu, “Her bir vatandaş için, Vali ‘Beni nasıl tanımazsın, o zaman dükkanını kapatın.’ diyor ya, o vatandaş da dahil olmak üzere, 48 bin 732 lira ödenebilirdi. Aile başına ise 165 bin 689 lira ödenirdi. Bu paralar tefeciye gitti.” ifadelerini kullandı.

    “Çağ açan bir proje”

    Kemal Kılıçdaroğlu, MHP tarafından başlatılan “Askıda Ekmek Kampanyası”na ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Projeye bakın, ne proje ama. Çağ açan bir proje. Bizim fakirliğimizi, bu iktidarın 18 yıl sonunda bizi getirdiği rezilliği bundan daha iyi dünyaya anlatamazsınız. O nedenle Sayın Bahçeli’ye yürekten teşekkür ediyorum. Kuru soğana mahkum ettiniz. 21. yüzyıldan söz ediyorum. 83 milyon, bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldik. Beyler tefecilere milyar dolarları yağdırırken, işinden olan adama ‘Sana ayda 1168 lira vereceğim. Günde 39 lira. Krallar gibi yaşayacaksın.’ diyor. Bunlarda vicdan var mı? Açlık sınırı 2448 lira. Açlık sınırının altında milyonlar var.”

    Çubuk’tan partisinin sosyal yardım ekibini arayan bir annenin yaşadıklarını paylaşan Kılıçdaroğlu, bu annenin evinde yiyecek bulunmadığı için 2 aylık bebeğine bakamayacak durumda olduğunu söylediğini aktardı. Kılıçdaroğlu, söz konusu anneye yardımda bulunduklarını belirterek “Bu, bize ulaşan bir kişi, böyle milyonlar var. Saraydaki zevat ve onun beslemeleri bunu asla bilmezler. Onların halkla, vatandaşla, çiftçiyle, esnafla, emeklilikte yaşa takılanlarla, muhtarlarla hiçbir ilgileri yoktur. Onlar saray gözlüğünden bakıyorlar dünyaya.” diye konuştu.

    “Evlatlarımız geleceklerini yurt dışında arıyor”

    Kemal Kılıçdaroğlu, genç kuşağın geleceği Türkiye’de değil yurt dışında aradığını savunarak yapılan bir anketi anlattı. Mayıs ayında gençlere yöneltilen “İmkanınız olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak ister misiniz?” sorusuna Türkiye genelinde yüzde 62,5’inin “evet” yanıtını verdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “AK Parti’li gençlerin yüzde 47,3’ü de ‘İmkanımız olsa yurt dışına giderdik.’ diyor. Bu tablonun sorumlusu kim?” diye sordu.

    Kılıçdaroğlu, eylülde yapılan gençlik araştırmasındaki “Size kalıcı olarak başka bir ülke vatandaşlığı verilirse Türkiye’yi terk edip o ülkeye yerleşmeyi düşünür müsünüz?” sorusuna yüzde 64’ün “Evet terkederim.” karşılığını verdiğini belirterek, “Böyle bir gençlik yetiştirdiler. Beka sorunu, beka sorunu… Bundan daha büyük beka sorunu olur mu? Bizim yetiştirdiğimiz evlatlarımız geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Erdoğan’ın ve beslemelerinin sayesinde arıyorlar.” sözlerini sarf etti.

    Üniversiteyi bitirmiş, taşı sıksa suyunu çıkaracak gençlerin yıllardır işsiz olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bunlarda ahlak var mı Allah aşkına? Ben konuşunca rahatsız oluyorlar, zaten rahatsız olun, önlem alın diye konuşuyorum. Türkiye’yi 18 yılda bu hale getirdiler.” değerlendirmesinde bulundu.

    “Korkudan bir şey söyleyemiyorlar”

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Suudi Arabistan’ın Türk mallarına ambargo uyguladığı” yönündeki söylemleri anımsatarak, “Korkudan bir şey söyleyemiyorlar. Bunlar İstanbul’un ortasında, konsoloslukta adamı doğradılar, ceset dahil hepsini aldılar, uçaklarına bindiler ve gittiler. Bir şey söyleyemedin. Cezayı kim çekiyor? Erdoğan çekse, ‘Cezasını çekiyor, tamam.’ derim. Bu ülkenin sanayicisi, üreticisinin ne günahı var? Senin izlediğin politika yüzünden fatura onlara çıkıyor. Bütün bunlara rağmen 23 Eylül’de ‘Suudi Arabistan milli günü kutlu olsun.’ diye havaalanlarına afiş asılıyor.” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçime yönelik, “Bunlar kabile devletlerinin yaptığı işlerdir.” sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Sen Kızılderili kabile reisinin dünya siyaset tarihine giren açıklamalarını acaba okudun mu? Biz kabile devletinden daha da gerideyiz, adam bunun farkında değil. Gelenek, görenek, anayasa, adalet kaldı mı? Hayır. Keşke kabile devleti konumunda olsaydık, hiç değilse oturur tartışırdık. Devletin bütün çivilerini söktüler. Sen anayasayı ihlal eden, ‘Anayasa Mahkemesi kararını uygulamıyorum.’ diyen adamı yakında Yargıtaya veya Anayasa Mahkemesine üye yapacaksın. Yalandan fikri iktidar olunmaz; önce dürüst, ahlaklı, herkesin düşüncesine saygılı olacaksınız. 18 yıldır söylüyor, geldiğimiz noktada söylediklerinin tamamının yalan olduğu çıktı ortaya.”