Etiket: kemal kılıçdaroğlu

  • “Gerekirse 16’lı masa kuracağım”

    “Gerekirse 16’lı masa kuracağım”

    Türkiye’nin 6 Şubat’ta büyük bir deprem felaketi yaşadığını, 50 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiğini anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, herkesin yüreğinin hala deprem bölgesinde olduğunu söyledi.

    Depremden hemen sonra evi ve iş yeri yıkılan insanların doğalgaz ve elektrik borçlarının silinmesine yönelik Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarıldığını belirten Kılıçaroğlu, yıkılmayan, kısmen oturulabilen evlere doğalgaz ve elektrik faturaları gelmeye başladığını ifade etti.

    Deprem bölgesindeki insanlara elektrik ve doğalgaz faturası gelmesinin doğru olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki evlerin elektrik ve doğalgaz faturalarının devlet tarafından karşılanması gerektiğini savundu.

    Depremden sonra başlatılan “Türkiye Tek Yürek” kampanyasına herkesin katkı vermeye çalıştığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Taahhüt edilen para 115 milyar 146 milyon lira. ‘Ben de bir aylığımı ödeyeceğim’ dedim ve ertesi hafta aylığımızı yatırdık. Acı olan şu; 115 milyar liranın 74 milyar lirası yatırılıyor, 41 milyar lirası ise hiç yatırılmıyor. Kim bu parayı ödemeyenler? Eğer ben bu taahhüt ettiğim parayı ödemeseydim bütün havuz medyası aylarca yayın yapardı. Acaba bu parayı ödemeyenler beşli çeteler mi, yandaşlar mı? Nerede bu paralar, kim ödemedi bu paraları? Kim takipçisi olacak? Biz olacağız. Bu halkın karşılaştığı her sorunun takipçisi biz olacağız. Bu paralar yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki bütün evlerin elektrik ve doğalgaz paralarını karşılar, ayrıca artar. Taahhüt edilen paraların toplanmasını, ödemeyenlerin kamuoyuna açıklanmasını ve gereğinin yapılmasını istiyoruz.”

    Kılıçdaroğlu, İller Bankası’nın belediyelerden yaptığı kesintilerin daha da arttığını öne sürerek, “Vicdanınız kurusun. En azından deprem bölgesindeki belediyelerin paralarını kesmeyin. Bunlar insanlara hizmet ediyorlar, sorunlarını çözmeye çalışıyorlar.” dedi.

    Bitlis’in Tatvan ilçesinde darbedilen gazeteci Sinan Aygül’ü arayarak geçmiş olsun dileğinde bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, Aygül’e her zaman ve her ortamda hukuk desteği verebileceklerini anlattığını söyledi.

    Kılıçdaroğlu, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın halen cezaevinde bulunduğuna işaret ederek, TBMM’deki 600 milletvekilinden biri olan Atalay’ın seçimi kazandığını, mazbatasını da aldığını ancak parlamentoya gelip yemin edemediğini söyledi. Atalay’ın durumunun Anayasa’ya, Meclis İçtüzüğüne, geleneklere ve demokrasiye aykırı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu,

    “Meclis Başkanı’na çağrı yaptım; bu Meclisin itibarını, saygınlığını koruyacak olan sizsiniz. Eğer tutuklu bir milletvekili seçildiği halde, yargı kararı olduğu halde, mazbatasını aldığı halde Meclise gelip yemin edemiyorsa asıl sorumlu sensin Sayın Numan Kurtulmuş. Onu oradan çıkaracaksın ve gelecek, yeminini edecek.” ifadelerini kullandı.

    Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinin cumhurbaşkanı seçilmemesi için bir gazetenin 3 milyon liraya yakın harcama yaptığını öne sürdü. Gazetelerin objektif olması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Sen gazetesin. Beni övmek zorunda değilsin, lehime yazı da yazmayabilirsin ama objektif olmak zorundasın. Kalemini, iradeni saraya ipotek etmemek zorundasın. Facebook hesaplarından 3 milyon liraya yakın bir para harcıyorlar. Benim seçilmemem için harcıyorlar. 3 milyon liraya yakın parayı nereden buldun sen? Kim verdi o parayı sana? Buradan Hazine ve Maliye Bakanına çağrı yapıyorum; dürüst ve ahlaklı bir insansan o 3 milyon lirayı nereden buldu ve nasıl harcamaları yaptı, inceleyeceksin.”

    Konuyla ilgili elinde bütün verilerin olduğunu, eleştirilerin ötesinde hakarete varan bir sürü laflar olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, dava açacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Geçen hafta kalemini satan gazeteciler demiştim, bazı gazeteciler çok sert ifade olduğunu söylemişti. Doğrudur, o ifadeyi kullanmasam da olurdu ama iradesini saraya ipotek eden varsa bunu eleştirmek de benim en doğal hakkım.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’u nasıl alabilirim?” arayışı içinde olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Daha düne kadar ‘İstanbul’a ihanet ettik’ diye kendi itiraf ediyor. İstanbul’a ihanet eden, ihanete doymamış olacak ki ‘ihanete devam etmek istiyorum’ diyor. Aç tavuk kendisini buğday ambarında görürmüş. Hiç kimse merak etmesin.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, asgari ücretin net 11 bin 402 TL’ye yükseltildiğini ancak artışın yeterli olmadığını savundu.

    TÜRK-İş’in söz konusu artışı “makul” bulduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, “Oysa aynı TÜRK-İş’in yaptığı bir açıklama var; bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 13 bin 439 lira. Asgari ücretli 11 bin 402 lira alacak ama bir kişinin yaşam maliyeti 13 bin 439 lira olacak ve siz buna itiraz etmeyeceksiniz. Bu doğru değil. İşçinin hakkını ve hukukunu korumak her şeyden önce sendikanın görevidir. Eğer sendika iradesini saraya ipotek etmişse sendikacı olmaktan çıkar, onun adı hukukta sarı sendikacılıktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Kılıçdaroğlu, “Biz ‘Öyle olağanüstü bir artış yapmayın tamam ama makulü 15 bin lira civarında bir şey verirsiniz.’ dedik ama bu da kabul görmedi. Bir işçinin, bekar bir çalışanın yaşam maliyetinin en azından bir parça üstünde olsun dedik, bu da kabul görmedi. Dolayısıyla işçinin hakkını ve hukuku savunmak yine bize düştü.” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, devleti yöneten kişinin mal varlığı dolayısıyla teslim alındığı için kendisine yönelik eleştirilere tek cümle dahi kuramadığını öne sürerek, “O kişi devletin en tepesindeyse Türkiye için bir beka sorunudur. Devleti yöneten kişinin mal varlığı dışarıda. Biz bilmiyoruz ama onlar biliyorlar. Nerelere yatırdıklarını biz bilmiyoruz ama onlar biliyorlar ve tehdit ediyorlar. Tek bir cümle dahi kurulamıyorsa bu ülkede bir beka sorunu artık oluştu demektir.” sözlerini sarf etti.

    Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal’in siyasi bağımsızlık ve ekonomik bağımsızlık olmak üzere 2 temel ilkesi bulunduğunu söyledi.

    “Vatandaşların sırtından her ay 2 milyar 222 milyon 770 bin 872 dolar, her gün 73 milyon 88 bin 24 dolar, her saat 3 milyon 45 bin 334 dolar faiz ödendiğini” ifade eden Kılıçdaroğlu, “85 milyonu uluslararası tefecilere çalışır hale getirmek, bir borç batağı içine Türkiye’yi sürüklemek ve para bulmak için olmadık taklalar attırmak, gidip birilerine yalvarmak, yakarmak ve Türkiye’nin iradesini satmak beka sorunudur.” diye konuştu.

    Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı’nın, 2 Ekim 2018’de gittiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda cinayete kurban gittiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, dosyanın para için Suudi Arabistan’a devredildiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iradesini satmıştır. Biliyorum, şimdi diyecek ki ‘dava açacağım’. Açmazsanız namertsiniz.” ifadelerini kullandı.

    Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sınırları konusunda da sorun olduğunu ifade etti. Milyonlarca Suriyelinin, Afgan’ın Türkiye’ye girdiğini ve “sınır diye bir şey kalmadığını” savunan Kılıçdaroğlu, “Elin oğlu rahat etsin diye bütün sıkıntı bizim başımıza yıkıldı.” dedi.

    Demografik yapının değişime uğradığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ya ‘Biz milliyetçiyiz’. Bunların milliyetçiliği kağıt üstünde. Hepsi palavra. Bunların milliyetçilikle falan hiçbir ilgisi yok. Zaten söylüyordu Erdoğan, ‘Bütün milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım’ diye. Aslında itiraf ediyordu. Şimdi plağı değiştirdi.” diye konuştu.

    Grup başkanvekillerine “Türkiye’nin beka sorunu” başlıklı araştırma önergesi verilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, bunların Meclis tutanaklarına girmesi gerektiğini belirterek, “Artık bu ülkenin, ülkeye ihanet edenlerden kurtulması lazım.” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, uluslararası tefecilerin faiz düşük olduğu için Türkiye’ye para getirmediğini ve faizin yükseltilmesini istediğini ileri sürerek, şöyle devam etti:

    “Erdoğan ‘nas’ demiş. Nasıl yükseltecek? Yani Türkçesi, halkımızın deyimiyle tükürdüğünü nasıl yalayacak? Dediler ki ‘Kolay’. ‘Sen yapma. Sana bir tane Hazine ve Maliye Bakanı bulalım, onu getir. Merkez Bankasına da buluruz. Amerika’da bu işleri yapan var, onu da getiririz. Birisini Merkez Bankası başkanlığına ata, birisini Hazine ve Maliye Bakanı yap, faizleri artırsın biz parayı getirelim. Şimdi yerel seçimlere kadar ufak ufak artırın ondan sonra dolar bazında yüzde 40 olmazsa parayı getirmeyiz’.

    Dünyada hangi devlet dolar bazında yüzde 40 faiz verir? Verecekler, göreceksiniz. İşte bu beka sorunudur. Düşünün, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde onların önerisi dışında bulamadınız mı bir Hazine ve Maliye Bakanı, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bulamadınız mı kardeşim bir Merkez Bankası Başkanı. Onun hakkında da dünya kadar rivayet var. Amerika’da yargılanacak. Bulamadınız mı düzgün bir adam? Üniversiteden hocalar bulamadınız mı? Koskoca Merkez Bankası’ndan bu işleri bilen birisini bulamadınız mı?

    Bulurlar ama uluslararası tefeciler bunu istemiyor. Tefeciler ‘Bizim söylediklerimizi getireceksin, onlar bize güven veriyor, onlar bizim istediklerimizi yapacak, biz dolar bazında yüzde 40 faiz alacağız’. Nas, din, iman, ahlak, erdem dünde kaldı. Hayatımda bu kadar ahlaksız bir siyaset, hayatımda Türkiye’ye ihanet eden böyle bir siyaset hiç görmedim. Bu kadar ahlaksız ve Türkiye’ye ihanet eden böyle bir siyaset görmedim.”

    Türkiye’nin uluslararası sermayenin sömürüsüne açıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Bunlar vatandaştan oy, dışarıdan talimat alırlar. Vatandaşa her türlü yalanı söylerler. Benimle ilgili de sahte videolar hazırladılar. Allah büyüktür ve çıktılar bunu itiraf ettiler montaj diye. Şimdi ben oy veren vatandaşlarıma seslenmek isterim; ne oldu bu videolar? Sahte video hazırlayana sahtekar denir, öyle değil mi? Sahtekardan da cumhurbaşkanı olmaz. Bu kadar açık. Bütün bu anlattıklarım hangi tabloda olduğumuzu gösteriyor. Nerede olduğumuzu gösteriyor. Ama hiçbirimizin, hiçbir CHP’linin umutsuzluğa kapılma hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Hiçbirimiz umutsuzluğa kapılmayacağız. En zor koşullarda Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak tarihin bize yüklediği bir görevdir. Açık ve net söylüyorum, değil 6’lı masa, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16’lı masa kuracağım. Yeter ki Türkiye’yi aydınlığa çıkaralım. Bu Düyun-u Umumiye kabinesini mutlaka ama mutlaka göndereceğiz. Bunun onuru 25 milyon kişiye ait olacak.”

  • Ümit Özdağ’dan Kılıçdaroğlu’na ziyaret

    Ümit Özdağ’dan Kılıçdaroğlu’na ziyaret

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı kabul etti. Görüşmede, Kılıçdaroğlu’na; CHP Genel Sekreteri Neslihan Hancıoğlu ile CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak eşlik etti.

    CHP Genel Merkezi’ndeki görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu ve Özdağ, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Özdağ, “Sayın Genel Başkan seçim sürecinde Zafer Partisi’ni iki kez ziyaret etmişti. Önemli görüşmeler yapmıştık. Seçimlerden sonra bir değerlendirme imkânımız olmadı. Ben de kendisinden geçen hafta randevu rica ettim. Hem bu değerlendirmeyi yapmak hem de iade-i ziyarette bulunmak istedim. Güzel bir ziyaret oldu. Teşekkür ederim, nazik daveti için. İçeri girerken, Sayın CHP Sözcüsü, ‘aman dikkat edin’ dedi’, yerler kaygan burada’; Biz gülümsedik, sağlam bastığımızı söyleyerek yukarıya çıktık” dedi.

    Kılıçdaroğlu ise şunları söyledi:

    Sayın Genel Başkan ile güzel bir görüşmemiz oldu. İki siyasetçi yan yana gelirse ne konuşur. Doğal olarak Türkiye’nin sorunlarını, Ortadoğu’yu, dünyadaki gelişmeleri hep beraber değerlendirdik. Seçimleri, seçim sonuçlarını, yerel yönetimleri, yerel yönetim seçimlerini birlikte değerlendirdik.”

  • “Değişimin önünü açacağını zannediyorum”

    “Değişimin önünü açacağını zannediyorum”

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’deki değişim sürecini ve bu tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Gazeteci Fatih Altaylı’ya konuşan İmamoğlu, 28 Mayıs seçimlerinin ardından “Hiçbir şey olmamış gibi davranamayız.” dedi.

    “Değişim”den kastının “Bugüne kadar denediğimiz yöntemlerle, başarı elde edemediysek eğer, yöntemleri değiştirmemiz gerekiyor.” diye açıklayan İmamoğlu, partinin ortak akıl ile hareket etmesi gerektiğini belirtti.

    “HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANAMAYIZ”

    Seçimi yüzde 48 oran ile kaybettiklerini ve bu oranın kötü olmadığı değerlendirmesinde bulunan İBB Başkanı “Biz seçimi kaybettikten sonra, üstelik de seçim kampanyası süresince bu seçimi kazanmanın Türkiye’nin geleceği açısından ne kadar önemli olduğunu vurguladıktan sonra seçimi kaybetmemize rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranamayız.” diye konuştu.

    CHP içerisinde “hiçbir şey olmamış gibi davrananlar” olduğunu ifade eden İmamoğlu, seçmendeki hayal kırıklığını tamir etmenin görevleri arasında olduğunu da ifade etti.

    “GENEL BAŞKAN” SORUSUNA YANIT

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü ve bu görüşmede sahada gördüklerini anlattığını dile getiren İmamoğlu, “Söylediğim hiçbir şeye hayır demedi. Olmaz demedi. Haksızsın demedi. Hep onayladı.” dedi.

    Değişim için “Neyi gerektiriyorsa onu, ne gerekiyorsa onu” kapsamalı diyen İmamoğlu, genel başkan değişim için ise “Gerekiyorsa o da dahil.” açıklamasında bulundu.

    “HAYAL KIRIKLIĞINI TAMİR ETMEMİZ ŞART”

    Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmenin çok olumlu geçtiğini de söyleyen İmamoğlu, “Bir değişimin önünü açacağını zannediyorum. Bu mesele İmamoğlu’nun ya da başka birinin şahsi meselesi değil. Bu bir toplumsal mesele. Biz gidişattan memnun olmayan geniş bir halk kitlesine yeniden umut vermek zorundayız. Bu hayal kırıklığını yerel seçimlere kadar tamir etmemiz şart.” dedi.

  • Kılıçdaroğlu, deprem bölgesini ziyaret etti

    Kılıçdaroğlu, deprem bölgesini ziyaret etti

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinden etkilenen Hatay Defneli Keremoğlu ve Antakyalı Uçar ailelerini, 18 Haziran Babalar Günü dolayısıyla ziyaret etti.

    Kılıçdaroğlu’na Genel Başkan Yardımcısı Aysu Bankoğlu ve Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar eşlik etti.

  • Kılıçdaroğlu, il başkanları ile görüşecek

    Kılıçdaroğlu, il başkanları ile görüşecek

    Kemal Kılıçdaroğlu, CHP il başkanları ile bir araya gelecek. Kılıçdaroğlu başkanlığındaki toplantıda, seçim sonuçları değerlendirilecek.

    Salı günü Meclis Grup Toplantısı’nda konuşan Kılıçdaroğlu, değişimin önünü açacağını söylemişti. İl başkanları toplantısında bu kapsamda başlatılan kurultay sürecinin de ele alınması bekleniyor.

  • “Ortak akılla doğru kararlar alacağız”

    “Ortak akılla doğru kararlar alacağız”

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ocak 2023’te Londra’dan İstanbul’a getirilen Fatih Sultan Mehmed madalyonunun sergilendiği Panorama 1453 Tarih Müzesi’ni ziyaret etti. İmamoğlu, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yaptığı görüşmeler ve partideki değişim isteği ile ilgili soruları üzerine İmamoğlu, şunları söyledi:

    “BİR SEÇİMLE BERABER HER SORUNUN ÇÖZÜME KAVUŞTUĞUNU KİMSE İDDİA EDEMEZ”

    Benim Sayın Genel Başkanımızla konuşmam kadar, buluşmam kadar doğal bir şey yok. Elbette ki basının ve toplumun buna yoğun ilgisini anlıyorum. Kolay bir zaman diliminde değiliz. Ülkemizin birçok konusu ve sorunu var. Yani bir seçimle beraber her sorunun çözüme kavuştuğunu kimse iddia edemez. Evet seçimi kazanan bir iktidar var. Seçilen bir Cumhurbaşkanımız var ve onlar ülkenin sorunlarına çözüm bulmak için çok çalışmalılar ve çalışacaklar. İçtenlikle ve yürekten söylüyorum ki görev alan herkesin bu hükümette memleketimizin iyiliği, memleketimizin adaleti, boş yere hapiste yatan, işte benim de İBB’de çalışma arkadaşım Tayfun Kahraman var, milletvekili seçilip Meclis’e gidemeyen Can Atalay var. Başta adaletsizlik olmak üzere ya da anlamsız mahkemelerle uğraşan Ekrem İmamoğlu var. Her konu gündeme gelse, bir şey gündeme gelse tırnak içinde ‘ahmak davası’ ne olacak diye tartışılan bir Ekrem İmamoğlu var.

    “BASKI ALTINDA BİR EKONOMİ DÜZENİNİN BİZİ TAŞIDIĞI SONUÇLAR ORTADA”

    Memleketin ekonomik sorunları çok derin. Kur, devalüasyon… Bu ülkede yüzde 20 devalüasyon oldu son bir haftada, 10 günde. Bu kur artışı devam edecek, etmek zorunda. Çünkü baskı altında bir ekonomi düzeninin bizi taşıdığı sonuçlar. Dolayısıyla ekonomiden adalete, İçişleri Bakanlığı’na kadar beklentilerimiz var. Şehircilik Bakanlığı’ndan beklentilerimiz var İstanbul adına, Türkiye adına. Geçmişte yapılan hatalar var. İSKİ Yönetim Kurulu’na ben 4 senedir atama yapamıyorum. İSKİ Yönetim Kurulu düşünün yani. Yani yönetim kuruluna bir ismi atayamıyorum ve kendi usulümle orada çözüm bulmak adına neler anlatabilirim? Bütün bu konularda yeni hükümetin başarılı olması lazım. Doğru işler yapmasını en az onlar kadar isteyen bir belediye başkanıyım. Bunu İBB Başkanı sıfatımla ve aynı zamanda vatandaş, bir aile babası Ekrem İmamoğlu olarak söylüyorum. Yürekten istiyorum ve inşallah bunu yapsınlar ve yapsınlar ki biz de daha iyisi için yarışalım. Daha iyisi için yarışalım birincisi bu.

    “ELBETTE Kİ SEÇİMİ KAYBETTİK, İKİ KERE İKİ DÖRT”

    İkincisi; elbette ki seçimi kaybettik, iki kere iki dört. Dolayısıyla Millet İttifakı olarak başta Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere hepimizin, bunun içinde en önde tabii ki orada 6 parti var, onun liderleri var, yöneticileri var, ama aynı zamanda biz varız, etkin belediye başkanları var. Her birimiz şapkamızı önümüze koyacağız, oturacağız, düşüneceğiz ortak akılla doğru kararlar alacağız. Bu doğru kararlar almanın içerisinde en önemli aktör, en önemli kurum CHP’dir. CHP, ittifaka liderlik ettiği gibi bugün de değişime ve dönüşüme liderlik etmek, öncü hareketleri hamleleri yapmak zorundadır. Bunun da adresi CHP olduğuna göre, o adresin ana noktası da elbette ki benim çok kıymetli Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’dur. O bakımdan seçimin ilk gününden itibaren ama telefonla ama yazışarak ama baş başa konuşarak defalarca sohbetimiz, paylaşımlarımız oldu. Çarşamba günü yaptığımız buluşmada elbette ki yine benim kendilerine birtakım hatırlatmalarım, önerilerim ve yazılarım doğrultusundaki talebimden ötürü bir araya geldik. Düşüncelerimi, değişim yönündeki parametrelerin neler olması noktasındaki aşamaları yine kendisiyle paylaştım. Çok makul, çok güzel, çok değerli, hatta pozitif anlamda, uzlaşı sonucuyla toparlanan bir buluşmayı yaptık kendileriyle. Tabii ki bunun bir zaman dilimi vardır. Benim bu sohbetten aktarabileceğim değişim ve dönüşüm olarak aktarabileceğim şimdilik bu kadar.

    “GENEL BAŞKANIMLA ÇOK SAYGIN ÇOK ÖZENLİ VE ÇOK DEĞERLİ BULUŞMALARIMIZI SONUÇLANDIRDIK”

    Elbette ki bir yandan Sayın Genel Başkanımızın attığı adımları takip ediyoruz. Ama değişim ve dönüşümün içeriği oldukça geniştir. Süreci oldukça kıymetlidir, ele alınması gereken ve kamuoyuna hissettirilmesi gereken tarafları oldukça fazladır. Şu anda yapılan hamlelerin toplum için yeterli gelmediğini biliyoruz. Bu yeterli gelmeyen ama yeterli olması için yapılması gerekenlerle ilgili tüm fikirlerimi, süreçleri kendisiyle paylaştım. Kurumsal olarak yaklaşık 15 yıldır CHP’nin bir üyesi, bir ferdi olarak hiçbir zaman parti içindeki meseleleri ve süreçleri bu seviyenin daha ötesinde paylaşmadım, paylaşmayı da doğru bulmam. Ama tabii ki bu bahsettiğimiz meselelerin içerisinde kamuoyunun bilmek zorunda olduğu, bilmesi gereken kısımları da var. O kısımlarıyla ilgili ve nasıl olması gerektiği konusunda Genel Başkanımızın umuyorum ki bayram öncesi yapabileceği bazı aktarımlar sonrasında belki farklı bir ortam, farklı bir buluşma bireysel olarak benim de kamuoyunu bilgilendireceğim tarafları olabilecektir. Bunu zaman gösterecek şimdilik Sayın Genel Başkanımla çok saygın çok özenli ve çok değerli buluşmalarımızı sonuçlandırdık.

    “BU AŞAMADAN SONRA UMUYORUM ÜLKEMİZİN ÖNÜ AÇILACAK”

    Bu aşamadan sonra umuyorum ülkemizin önünü açacak, muhalefetin yeniden güçlenmesini sağlayacak, CHP’nin daha güçlü bir şekilde süreci tasarlayacağı, yerel seçimlere dönük en güçlü şekilde, sadece İstanbul’u değil, Türkiye’nin her sathında en güçlü ve en iddialı şekilde girmesini sağlayacak, sadece CHP değil, ittifakın mutabakatıyla daha farklı, aynen 2019’da ortaya koyduğumuz gibi ve gerçekten de başarılı olduğumuz, daha yenilenmiş, daha felsefesi güçlü bir yerel yönetim anlayışını ortaya koyacak ve hatta daha sonrasında da ülkemizi 21’inci yüzyıla hazırlayan demokratik, adil, memleketin birliği, beraberliği bu ülkedeki her katmanın hakları, hukuku, hürriyeti  ama etnik kökeniyle ama inancıyla elde ettiği ve kendisini bu memleketin sahibi hissettiği 86 milyon insanın kendisini bu memleketin eşit hissedarı hissettiği, ‘Ben çalışırsam, hak ettiğimi alırım, hak ettiğim olur’ diyebildiği, gençlerin bu ülkede hayallerini güçlü şekilde kurabildiği bir ülkeyi var etme konusundaki ortak mücadelemizi güçlendirerek devam ederiz diye düşünüyorum. Cevap uzun oldu ama kısa bir cevabı yok bu işin iyi anlaşılması için bu şekilde uzun cevap verdim kusura bakmayın.

    “BEN BÖYLESİ BİR SEÇİM SÜRECİNİN DE RAPORLARINI TUTMUŞ BİRİSİYİM”

    Ben rasyonel bir insanım ve her konuda hesap kitap yaparım, matematik yaparım ve hesaplaşırım. Kendi iş yaşamım da öyleydi. Babam bana ilkokul birinci sınıfta ‘Hesap tut’ demişti. O günden itibaren ‘aldığım ilk 2,5 lirayla ne kadar simit alırım ya da gazoz alabilir miyim ya da az simit yersem fazla gazoz içebilir miyim’ diye 6 yaşından itibaren hesap kitap insanı olmayı kendime adet edindim. Her zaman bir ajandam vardır. Onun için de matematiğini tuttuğum yaşamım vardır. İş yaşamın da böyle geçti, siyaset yaşamım da böyle geçti. Yıllardır beraber siyaset yaptığım arkadaşlarım, ilçe başkanı arkadaşlarım da bunu bilirler. Dolayısıyla ben böylesi bir seçim sürecinin de raporlarını tutmuş birisiyim. Seçim sonrasında bunun muhasebesinin de çıkarılması konusunda çalışmalarım var. Bir raporum yok benim bu arada, farklı gözlerle farklı raporlarım var yani. Bu işin bilimsel tarafına çalışan arkadaşlarımdan farklı raporlar, enstitümüz var, oradan bilim insanları, teknik insanlar, akademisyenlerden farklı raporlar, düşünsel dünyadan farklı raporlar. Hatta İstanbul ölçeğinde, ‘İBB bu seçimde ne yaptı, nasıl çıktı, nasıl etkilendi’ gibi araştırmalar oldukça külliyat denecek derecede bizde vardır. Bunu tabii ki yapıyorum, yapmak zorundayım. İhtiyaç duyulduğunda, o vakit geldiğinde, öyle bir masa kurulduğunda da elbette elimde ne var ise bunları ilk paylaşacağım yer de benim partim ve Genel Başkanımdır. İlgili olduğu kısımlarıyla ders çıkarttığımız veya hamleler yaptığımız kısımlarıyla ilgili de kamuoyuyla paylaşmaktan ve onları bilgilendirmekten de asla kaçınmıyorum.”

    “O SÜRECİ TASARLADIKTAN SONRA BUNLARIN HEPSİ KONUŞULUR”

    Ekrem İmamoğlu, bir yol haritası çıkarıp çıkarmadığıyla ilgili olarak da “Bütün bu bahsettiğim bu büyük çerçevenin içinde o da önemli bir detaydır ama önemli bir detaydır. Yani bu meselenin bütününü hallettikten ve o süreci tasarladıktan sonra bunların hepsi konuşulur, ortak mutabakatla, ortak akılla kararlar alınır ve kamuoyuyla paylaşılır” dedi.

  • Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile görüştü

    Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile görüştü

    28 Mayıs seçimlerinin sona ermesinin ardından kurultay sürecini başlatan CHP‘de “değişim” tartışmaları sürüyor.

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP kurmaylarının “değişim” ile ilgili değerlendirmeleri devam ederken İBB Başkanı ile CHP liderinin bugün Ankara’da bir görüşme gerçekleştirdi.

    28 Mayıs seçimlerinden sonra iki kez bir araya gelen Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu’nun görüşmesi CHP Genel Merkezi’nde yapıldı. Görüşme 1 saat 50 dakika sürdü.

    İMAMOĞLU’NDAN YİNE “DEĞİŞİM” MESAJI

    Dün basın mensuplarının sorularını yanıtlayan ve değişim vurgusu yapan İmamoğlu‘na “Değişimden kastınız nedir?” diye de soruldu.

    İmamoğlu, “Çok geniş bir çerçevesi var. Parti içindeki münazaralarımız, konuşmalarımız bittikten sonra elbette tam olarak ne arzu ettiğimizi, neyi istediğimizi kamuoyuyla paylaşırız. Genel Başkanımız İstanbul’u da düşüneceğiz, Ankara’yı da düşüneceğiz, Türkiye’yi de düşüneceğiz, geleceği de düşüneceğiz. Her türlü düşünülmek zorundayız. O da bizim de zaten asla ıskalamadığımız bir noktasıdır İstanbul… Ama mesele İstanbul’dan da ibaret değil.” dedi.

    “GÖRÜŞLERİMİ AKTARIYORUM”

    İmamoğlu, CHP Grup Başkanı Özgür Özel ile görüşmesine ilişkin de açıklamalarda bulundu.

    İmamoğlu, sadece Özgür Özel ile görüşmediğini ifade ederken “Engin Altay, Engin Özkoç… Partide, Selin Sayek Hanım, partide aklınıza gelen herkesle o günden bu güne görüştüm. Hala da görüşüyorum. Dün bile görüştüğüm partinin yöneticileri var. Sadece merkez yöneticileri değil, il yöneticileri, il başkanları, milletvekilleri, parti meclis üyeleri var. Zaten görüşüyordum, şimdi daha yoğun görüşüyorum. Çünkü ne demek istediğimi, fikirlerimi, düşüncelerimi, kamuoyuna açık olmayacak kısmıyla da, parti içi, aile içi görüşlerimi onlarla paylaşıyorum.” dedi.

    Özel ile de bu kapsamda görüştüğünü belirten İBB Başkanı, Özel’in adaylık açıklaması hakkında “Ben dünkü açıklamasını direkt öyle algılamadım. Her göreve hazırım, her pozisyona hazırım şeklinde bir yorumu olduğunu gördüm. Bir de değişim talebi var, bu hepimizde var. Konuşuyoruz zaten. Partimizin içinde konuşuyoruz. Sahada ve televizyonlarda değil, partinin içinde konuşmayı ve orada bir olgun çözüm bulmayı, hem partimiz hem ülkemiz adına çok önemsiyorum.” ifadelerini kullandı.

    EKREM İMAMOĞLU: GÜZEL OLACAK HER ŞEY

    Kılıçdaroğlu ile görüşmesinin ardından İstanbul’a gelen İmamoğlu, basın mensuplarının görüşme ile ilgili sorusuna İmamoğlu “Genel Başkanımızla her zaman görüşüyoruz zaten. Güzel olacak her şey dedi.

    DEĞİŞİM TARTIŞMASI

    28 Mayıs’tan sonra değişim tartışmasını başlatan İmamoğlu, Genel başkanlığa aday mısınız sorusuna “Benim aday olduğum tek şey var. Ülkemizde, İstanbul’da olduğu gibi, büyük bir değişim” açıklamasını yapmıştı. Kılıçdaroğlu ise dün Meclis grup toplantısında, “Değişimin önünü açacağım” mesajı vermişti..

  • “Gemiyi limana sağlam götüreceğim”

    “Gemiyi limana sağlam götüreceğim”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TBMM’de; grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, şu mesajları verdi:

    “İki şehidimiz var. Şehitlerimizin; bizim gönlümüzde, bizim yüreğimizde, 85 milyonun yüreğinde ayrı bir yeri vardır. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir. Ama bu vatan için kanını döken, canını veren herkese; bu ülkenin 85 milyonu minnet duyar. Onlar bizim yüreğimizde hep yaşarlar. İki şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.

    MKE’de, Ankara’da bir patlama meydana geldi. Beş kardeşimiz, emekçimiz, işçimiz hayatını kaybetti. Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu olayın takipçisi olacağız. Hangi gerekçeyle nasıl bir facia gerçekleşti; ayrıntılarını takip edeceğiz ki hak sahipleri haklarını alıncaya kadar.

    Sanatı en iyi bizler biliriz; sanatın ve kültürün bir toplum için ne kadar değerli olduğunu biliriz. Önemli bir keman sanatçımızı, Suna Kan’ı kaybettik. Allah’tan rahmet diliyorum. Sanat dünyamızın başı sağ olsun. Bütün hedefimiz; yeni Suna Kan’ları yetiştirmek ve onları dünyanın her tarafında görünüz kılmaktır.

    Rize’de, eski Kadın Kolları Başkanımız hayatını kaybetti, bir felaket sonucu. Allah’tan rahmet diliyoruz. Sevenlerine baş sağlığı diliyoruz, hepimizin başı sağ olsun.

    “O MİLLETVEKİLİNİN DERHAL HAPİSTEN ÇIKIP, GELMESİ VE PARLAMENTODA YEMİN ETMESİ GEREKİYOR”

    Bu bizim ilk grup toplantımız. Yemin törenini gerçekleştirdik. TBMM, organlarını seçti. Yönetimimiz seçildi. TBMM Başkanı da seçildi. Ama bu seçim döneminde demokrasi konusundaki kaygılarımızı haklı kılan gelişme oldu. Bir milletvekili arkadaşımız, partilimiz değil, başka bir partiden. Şu anda tutuklu. Yüksek Seçim Kurulu’na başvurdu ve ‘Ben milletvekili adayı olmak istiyorum’ dedi. Yüksek Seçim Kurulu’ndaki hakimlerin tamamı ‘Evet, milletvekili adayı olabilirsin’ dedi, onayladı. Seçime girdi ve kazandı. Yargıçlar mazbatasını verdiler, ‘Evet, artık milletvekilisin, TBMM’ye gidebilirsin’ diye. Mazbatayı aldığı tarihten şu ana kadar, bu arkadaşımız hala tutuklu. Biz CHP olarak, bu ülkeye demokrasiyi getiren bir partiyiz. Nerede bir haksızlık ve hukuksuzluk varsa, o haksızlığın giderilmesi için mücadele eden bir partiyiz. Kişinin bizim partiden olup olmamasının önemi yok, önemli olan bu milletin iradesi ile seçilen bir milletvekilinin hala yasalara ve anayasaya aykırı olarak hapishanede tutulmasıdır. TBMM’nin onurunu, şerefini, haysiyetini koruyacak olan bir numaralı isim TBMM Başkanı’dır. Bu konuda suskun davranamaz. O milletvekilinin derhal hapisten çıkıp, gelmesi ve parlamentoda yemin etmesi gerekiyor. Demokrasinin erdemi de budur. Demokrasinin güzelliği de budur. Keşke böyle bir konuşmayı hiç yapmasaydık. Anayasanın gereği olarak, seçilen bir milletvekili gelseydi.

    “DAHA ACI OLANI İSE ADALET BAKANI’NIN TUTUKLU İLE HÜKÜMLÜYÜ AYIRAMAYACAK POZİSYONDA OLMASI”

    Daha acı olanı ise Adalet Bakanı’nın tutuklu ile hükümlüyü ayıramayacak pozisyonda olmasıdır. Mahkûm edilmedi ki, hakkında bir mahkeme kararı yok ki. Ama bunu hükümlü kabul ediyor. Bunlar doğru değil. Biz CHP’liler olarak neden diyoruz; bu ülkenin temel taşıyız, bu ülkenin geleceğidir, demokrasinin güvencesidir, insan haklarının güvencesidir, düşünceyi ifade etme özgürlüğünün güvencesidir diye. İşte bunun için. Bizden olsun veya olmasın bir kişi haksızlık ile karşı karşıya kalıyorsa; ona sahip çıkmak, onun sesi soluğu olmak hepimizin ortak görevidir. Biz bunu yapıyoruz, bunu yapmaya da devam edeceğiz.

    “YOLU DOĞRU OLANIN YÜKÜ AĞIR OLUR.’ YOLUMUZ DOĞRUDUR VE YÜKÜMÜZ AĞIRDIR”

    Bir seçim dönemini geçirdik; artısıyla, eksisiyle. Elbette oturup değerlendireceğiz. Elbette her değerlendirmenin kendine göre, artıları ve eksileri olacaktır. Bunun üzerinde soğukkanlı, aklımızı kullanarak değerlendirme yapacağız. Güzel bir atasözümüz var: ‘Yolu doğru olanın yükü ağır olur.’ Yolumuz doğrudur ve yükümüz ağırdır. Bizim yükümüz sadece bize özgü bir yük de değil. 85 milyonun yükünü çeken bir partiyiz biz. Az önce ifade ettim, seçildiği halde parlamentoya gelemeyen… Anayasaya, yasaya aykırı davranan bir yönetime karşı da biz demokrasi mücadelesi veriyoruz biz. O nedenle yolumuz doğru ise yükümüzün ağır olduğunu da herkesin bilmesini isterim.

    Biz; her zaman ve her yerde haksızlığa uğrayanların yanında olduk. Mazlumların yanında olduk. Düşüncesini ifade etmek isterken, şiddet görenlerin yanında olduk. Aklını kullananların yanında olduk. Fakirin, fukaranın; kendisini kimsesiz hissedenlerin yanında olduk. Çünkü Gazi Mustafa Kemal’in bir sözü vardı: ‘Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’ diye. Biz, kendisini kimsesiz hisseden; 85 milyonun içinde kim hissediyorsa onun yanında olduk. Yanında olmaya devam ettik. Sorunlarını çözmek için aklımızı kullandık… Biz, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruduk. Buna özen gösterdik. Çünkü biz CHP’yiz, ahlak ve erdemden, bilgiden, birikimden yanayız. Çünkü biz insandan, insanlıktan yanayız. Çünkü biz düşünceden, düşünce özgürlüğünden yanayız. Çünkü biz farklı düşünenin de dinlenilmesinden yanayız. Aksi halde bu ülkeye demokrasiyi getiremeyiz. O nedenle diyorum; CHP demokrasinin temel taşıtır, diye. O nedenle diyorum ki, bize oy vermeyen vatandaşın bile hakkı, hukukunu savunan bir parti geleneğini her zaman sürdürdük ve bundan sonra da sürdüreceğiz. Partili olsun, olmasın; kim haksızlığa uğradıysa onların yanında olduk.

    “ELEŞTİRİLERİN TAMAMINI SAYGIYLA KARŞILIYORUM”

    Bize oy veren 25 milyonu aşkın vatandaşımız da aynı duygularla sandığa gitti. Bir değişim yapacaktık. Ülkemize demokrasiyi getirecektik ve otoriter yönetimi dünya siyaset tarihine armağan edeceğimiz bir başarı ile demokratik yollarla yolcu edecektik. Beklediğimizi alamadık, açıkça ifade etmek gerekirse kazanamadık. Arkasından elbette ki eleştiriler gelecekti. Bu eleştirilerin tamamını da saygı ile karşılıyorum. Ama kalemi eline alıp da önyargı ile hareket edenlerin gazeteciliğini sorgulamak da benim görevimdir. Kalemini satmayan, onurlu gazetecilik yapan, haklı eleştirilerini her zaman yazan bütün gazetecilere saygım vardır. Ama kalemini satan ve onurlu davranmayan, kendisini bir anlamda savcı, yargıç yerine koyup karar veren gazetecinin gazeteciliğini sorgulamak da benim görevimdir. Ben bunu yapmak zorundayım.

    “BU ÜLKEYE DEMOKRASİYİ GERÇEK ANLAMLA GETİRİNCEYE KADAR YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

    Bize oy veren 25 milyonun hayali ile bizim hayalimiz aynıydı. Demokrasiyi getirecektik. Yaşanabilir bir Türkiye’yi inşa edecektik. Kinden, öfkeden arınmış bir siyaset anlayışını bu ülkeye getirecektik. Bize oy vermeyen vatandaşların hakkını, hukukunu da savunacaktık. Hiç kimseyi ötekileştirmeyecektik. Yeni bir anlayışı, yeni bir kültürü bu ülkeye getirecektik. Kimsenin inancından ötürü, kimsenin yaşam tarzından ötürü, kimsenin kimliğinden ötürü ötekileştirilmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edecektik. Peki bu idealimizden vazgeçtik mi, asla vazgeçemeyiz. Tarihin bize verdiği temel bir sorumluluktur bu. Bundan sonra da vazgeçmeyeceğiz. İnançla, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bu ülkeye demokrasiyi gerçek anlamla getirinceye kadar yolumuza devam edeceğiz.

    “AYNI HÜZÜN VE AYNI DUYGULARI YAŞIYORUZ”

    25 milyon vatandaşıma şunu söylemek isterim. Aynı hüzün ve aynı duyguları yaşıyoruz. Bu coğrafyanın neresinde yaşarsanız yaşayın. Aynı duygular ve aynı hüzünleri yaşıyoruz. Hedefimiz ve amacımız birdi, çünkü bu ülkeye bütün güzellikleri getirmek istiyoruz. Ama sakın ola ki bu bizi umutsuzluğa mahkûm etmesin. İnsanlık tarihi, adalet mücadelesi tarihidir. İnsanlık tarihi hak mücadelesi tarihidir. İnsanlık tarihi zulümle, zalime karşı mücadele tarihidir, insanlık tarihi bir demokrasi tarihidir. Bu ülkede o demokrasinin mihenk taşı da CHP’dir.

    “25 MİLYONU 30 MİLYON YAPMAK DA CHP’LİLERİN BOYNUNUN BORCUDUR”

    Onlar sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemediler. Bize oy veren 25 milyon vatandaşımız sadece bana destek vermedi. Onlar ortaya koyduğumuz Türkiye idealini, Türkiye’yi yönetme irademizi, demokratların ve vatanseverlerin ittifakını, kardeşliği, barışı, huzuru ve adil bölüşümü desteklediler. Onlar yalan siyasetinin karşısında, hakikatin yanında oldular. Onlar her türlü iftiraya karşı gerçeklerden ayrılmadılar. Onlar kimseye iftira atmadılar ve kimseyi ötekileştirmediler. 25 milyon bu ülkenin temel taşıdır artık. Yeni kazanacağımız gençlerle, kadınlarla 25 milyonu 30 milyon yapmak da CHP’lilerin boynunun borcudur. Demokratik yollar ve inançla bunu yapmak zorundayız.

    Saraya ve sözcülerine de seslenmek isterim. Siz bu iradeyi teslim alamayacaksınız; demokratların iradesini, insan haklarını savunanların iradesini, kötülüklere karşı iyiliği savunanların iradesini asla teslim alamayacaksınız.

    Biz değişeceğiz, yenileneceğiz, biz güçleneceğiz; memleketin bu yalan ve iftira siyaseti içinde olmasına asla izin vermeyeceğiz. Beraber, birlikte olacağız ve yalanlara karşı birlikte mücadele edeceğiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti en olmaz denilen anlarda küllerinden yeniden doğmasını bilmiştir, yeniden doğacaktır, yine doğacaktır. Bunu da bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim.

    “BİTMEYEN İSTİBDAT DÖNEMİ YOKTUR”

    Bizim vatandaşlarımızı kendi öz vatanında garip, öz vatanında parya yapan bu saraylıları elbette göndereceğiz. Beraber ve birlikte göndereceğiz. Bitmeyen istibdat dönemi yoktur. Çünkü karşısında hürriyet diyenler daima vardır ve daima var olacaklardır. Biz hep beraber Türkiye’yi, bu Duyun-u Umumiye hükümetinden bu ülkeyi kurtaracağız. Bunun sözünü veriyoruz, beraber vermek zorundayız bu sözü.

    “KIZGIN VE KÜSKÜN DEĞİLİZ”

    Biz hiçbir vatandaşımıza kızgın ya da küskün değiliz. Bahane bulmuyoruz ve bahane üretmiyoruz. Benim için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını başımın üstünde yeri vardır. Çünkü benim için yandaş değil vatandaş esastır. Tercihleri, iradesi, kararı ne olursa olsun hepimiz aynı ülkenin vatandaşları, aynı memleketin evlatlarıyız. Bizi ayrı kılmaya çalıştılar. Bin bir yalanla, iftira ve montajlarla, karalamalarla aramıza nifak sokmaya çalıştılar. Devleti kuran partiyi, terör örgütleri ile bir arada gösterme cüretini, utanmaz sahtekarlar oldu ve bunu gösterdiler. Kavga ile, çalıp çırpma ile, korku iklimi ile biz yıldırabileceklerini düşünenler oldu. Devleti beşli çetelere soyduranlar, dünyalıklarını yurt dışına kaçıranlar, dokunulmazlık dosyaları ile bizi tehdit eder oldular. Ama onlar şunu asla unutmasınlar, biz Kuvayi Milliye geleneğinden geliyoruz. Hiçbir zalimin karşısında diz çökmedik ve diz çökmeyeceğiz.

    “MESELE BİR FANİ OLARAK, BİR KEMAL KILIÇDAROĞLU OLAYI DEĞİLDİR”

    Omuzlarımızdaki yükün farkındayız. Mesele bir fani olarak bir Kemal Kılıçdaroğlu olayı değildir. Kemal Kılıçdaroğlu bu büyük mücadelenin sadece ve sadece bir neferidir. Yüz yıllardır bu topraklarda verilen mücadelenin bir parçası, bir neferi olmuşsam ne mutlu bana. Ben CHP’nin bir üyesi olma şerefini, bu partinin genel başkanı olma şerefini ömrüm boyunca taşıyacağım. Bu şeref benden aileme kalacak olan en kıymetli mirastır.

    “BİZ CEPLERİNDE İDAM FERMANLARI İLE VATAN MÜCADELESİ YAPAN BİR GELENEKTEN GELİYORUZ”

    Ben bugün partimize yeni üye olan bir genç kardeşim ile aynı heyecanı yaşıyorum, aynı hüzün ve duyguyu yaşıyorum. Ben milletvekillerimle, belediye başkanlarımla, gençlik ve kadın kollarımla, tüm üyelerimiz ve seçmenlerimizle aynı heyecan ve duyguyu yaşıyorum. Hiç kimse unutmasın. Biz ceplerinde idam fermanları ile vatan mücadelesi yapan bir gelenekten geliyoruz. Biz sıradan bir parti değiliz. Biz avukat odalarında dilekçe ile kurulan bir parti değiliz. O nedenle dokularımız çok farklıdır. İnançlarımız çok farklıdır. Gelecek hayallerimiz, gelecek dünyamız çok farklıdır. İnsanı ve doğayı seven bir gelecekten, gelenekten söz ediyoruz.

    Ben bir genel başkan olarak partimin sadece bugününü ve yakın geleceğini değil, uzun hedefli yapısını da düşünüyorum ve düşünmek zorundayım. Hiç kimse unutmasın. Gemiyi limana sağlam götürmek, yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin. Benim CHP kültüründen öğrendiğim, aldığım en büyük derslerden birisi de budur.

    Sevgili halkım, değerli arkadaşlarım, ben önderimiz, devletimizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in koltuğunda oturuyorum. Göreve başladığım günden beri; bu emanete halel gelmemesi için, bu mücadeleye haram bulaşmaması için, bu ideallerin kirlenmemesi için her türlü çabayı göstermeye özen gösterdim. Bunu yaşamımın her aşamasında bir borç bildim.

    “DEV BİR ÇINAR”

    Ben; genel başkan olarak dev bir çınar ama aynı zamanda yeni bir filiz olan CHP’yi ve değerlerini her zaman korudum ve kolladım. Çınar ve filiz derken, dev bir çınar. Tarihsel kökleri var. Ama filiz derken, değişim, dönüşüm ve yenilenmeye açık bir çınar olarak ifade ediyorum. Asla statik ve durağan bir yapımız olmadı. Çınarımız var ama o çınar sürekli yeni filizlendi. O filizler bizi 100 yıldır ayakta tutuyor. Bundan sonraki yüzyıllarda da ayakta tutacaktır.

    “ÜSTÜME DÜŞENİ GÖZÜMÜ KIRPMADAN YAPTIM. ÇÜNKÜ BİR CHP’Lİ OLMAK BUNU GEREKTİRİYOR. BEN BUNU YAPTIM”

    CHP’nin değerlerini, her zaman korudum ve kolladım. Bunu yapmaya, bu partinin bir neferi olarak devam edeceğim. Sıradan bir neferi, sıradan bir üyesi olarak da aynen devam edeceğim. Çünkü ben kendimi Kuvay-ı Milliye geleneğinin devamı olan bir siyasi hareketin neferi olarak gördüm ve görmeye de devam edeceğim. Bir an olsun namerde boyun eğmedim. Bir tek kere bile olsa haramzadelerin sofrasına oturmadım. Majestelerinin muhalefeti olmadım. Sarayın sofrasına diz kırmadım. Sırça köşklere tamah etmedim. Doğru ve hak bildiğimi söylemekten asla geri adım atmadım. Üstüme düşeni gözümü kırpmadan yaptım. Çünkü bir CHP’li olmak bunu gerektiriyor ve ben bunu yaptım.

    “SIKILI YUMRUKLARLA TOKALAŞTIM”

    Kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde nasıl bir memleket istediğimi anlattım. Cumhuriyeti anlattım. Mücadelemizi anlattım. Yeri geldi, tepkiler gördüm. Asla, tepkilere kızmadım. Dinledim ve muhataplarımı imkân ettim. Sıkılı yumruklarla tokalaştım, onları mücadelemize sonunda ortak ettim. Asla bir araya gelemezler denen kim varsa, onları Halil İbrahim Sofrasında buluşturdum. Bu ülkedeki vatan severleri, demokratları, yüreği iyilik ve güzellikten yana atanları, aynı mücadelenin neferi yaptım.

    Biz vatan toprağını düşmanlara bırakıp kaçanlardan değiliz. Biz vatan toprağını dişi ve tırnağı geri alanlardanız. O kültürden geliyoruz biz. Yeri geldi, bölücü terör örgütünün saldırılarına, yeri geldi provoke edilen kitlelerin saldırılarına uğradım. Her türlü kötülüğe karşı, örgütlü kötülüğe karşı; korkmadan yürüdüm. SADAT’çıların kapılarına dayandım. Milletin cebine el uzatanlarla, gençlerimizi zehirleyen uyuşturucu baronları ile mücadele ettim. Beşli çetelerle mücadele ettim. Türkiye’yi para ile sığınmacılarla oy deposu olsun diye satanlarla mücadele ettim ve etmeye de devam edeceğim.

    “BİR ADIM BİLE GERİ ADIM ATAMADIM VE ATMAYACAĞIM”

    Yıllarımı verdiğim demokrasi, adalet, barış ve huzur dolu bir Türkiye davamızdan; hayatımı adadığım Atatürk ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti uğruna mücadele azmimden bir adım bile geri adım atamadım ve atmayacağım.

    Şimdi köklü bir çınarın altında, yeni filizler ve yeni kadrolarla her şey ve daha da önemlisi mücadelemize omuz veren aziz milletimizle birlikte yürüyeceğiz… Gençlerimiz olacak, kadınlarımız olacak, yeni arkadaşlarımız olacak. Görev yapan arkadaşlarımız olacak. Onlarla beraber bu çınarı büyüteceğiz. Ve yeni filizler gelecekler.

    “ÖNCE BİREYSEL BEKLENTİLERDEN TAMAMEN ARINMAK ZORUNDAYIZ”

    Sarayın ve yandaşların değil; milletin ve vatandaşlarımızın kazanacağı, tüm eleştirileri dikkate aldığımız ve alacağımız yeni bir süreci hep birlikte inşa etme zamanıdır. Ben bu değişimin ve yenilenmenin parçası olmak istiyorum diyen bütün vatandaşlarıma, yoldaşlarıma, arkadaşlarıma seslenmek istiyorum:

    Bir, önce bireysel beklentilerden tamamen arınmak zorundayız. Altını bir kez daha çiziyorum. Önce ülkemiz ve partimizi seviyorsak, gelecek idealleri peşinde koşacaksak, bireysel beklentilerden tamamıyla arınmak zorundayız. Çünkü yine bize öğrettiler. Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır. Asıl hedefimiz budur.

    “AHLAKİ MEŞRUİYETİNİ KAYBETMİŞ BU İKTİDARA KARŞI SAFLARIMIZI SIKLAŞTIRALIM”

    Gençlere seslenmek istiyorum. Gelin CHP’ye üye olun, gelin köklü mücadelenin bir parçası olun. Gelin ahlaki meşruiyetini kaybetmiş bu iktidara karşı saflarımızı sıklaştıralım. Gelin sarayın iktidarının kurduğu, Londra’daki tefecilerden medet uman Duyun-u Umumiye kabilesinden bu milleti kurtaralım. Gelin yıkılmayan son kale olan CHP’ye omuz verin. Görüşlerinizi anlatın, katkı verin ve çalışın. Kapımız her aydınlığa açıktır, her aydınlığın bizim için önemi ve değeri vardır.

    “DEĞİŞİMİN ÖNÜNÜ SONUNA KADAR AÇACAĞIM”

    Kimse unutmasın, gerçeği her yerde anlatmakla görevliyiz. Eleştirilere saygı, evet. Eksiklerimizi bize hatırlatanlara, evet. Partinin yenilenmesine, partinin güçlenmesine; evet. Bütün bunların önünü açacağım, hiç endişe etmeyin. Bu partiyi gerçek anlamda çağdaş ve uygar bir parti yapacağız. Kurultay kararımızın temelinde de bu yatar. Hiçbir zaman değişimin önünü tıkayan bir kişi değil, değişimin önünü sonuna kadar açacağım. Bu ülkenin gençlerine, kadınlarına siyaset yapma hakkını daha da güçlendirerek, yolumuza devam edeceğiz.

    “MUTLAKA KAZANACAĞIZ”

    Bütün bu mücadelelerin sonunda, hiç kimse endişe etmesin. Mutlaka kazanacağız. Nazım’ın dediği gibi. Ne diyor Nazım? Eğer hak, haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan güçlü ise çaresi yok usta. Biz kazanacağız ve mutlaka kazanacağız.”

  • “Yolumuz doğrudur ve yükümüz ağırdır”

    “Yolumuz doğrudur ve yükümüz ağırdır”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

    ‘(Tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay) O milletvekilinin derhal hapisten çıkıp gelmesi ve yemin etmesi gerekiyor. Anayasanın gereği olarak seçilen bir milletvekili gelseydi. Daha acı olanı ise Adalet Bakanı’nın tutuklu ile hükümlüyü ayıramayacak bir pozisyonda olmasıdır. Biz CHP’liler olarak neden diyoruz bu ülkenin temel taşıyız diye? İşte bunun için. Bizden olsun veya olmasın bir kişi haksızlıkla karşı karşıya kalıyorsa ona sahip çıkmak hepimizin ortak görevidir. Bir seçim dönemini geçirdik. Artısı ile eksisi ile elbette ki oturup değerlendireceğiz.

    ”85 MİLYONUN YÜKÜNÜ ÇEKEN BİR PARTİYİZ”

    Bunun üzerinde soğukkanlı değerlendirme yapacağız. Güzel bir atasözümüz var; ‘Yolu doğru olanın yükü ağır olur.’ Yolumuz doğrudur ve yükümüz ağırdır. 85 milyonun yükünü çeken bir partiyiz biz. Biz her zaman ve her yerde haksızlığa uğrayanların yanında olduk. Biz düşüncesini ifade etmek istersen şiddet görenlerin yanında olduk, kendisini kimsesiz hissedenlerin yanında olduk.

    ”BEKLEDİĞİMİZİ ALAMADIK, KAZANAMADIK”

    Bir değişim yapacaktık ülkemize demokrasiyi getirecektik. Beklediğimizi alamadık açıkça ifade etmek gerekirse kazanamadık. Kalemi eline alıp da önyargı ile hareket edenlerin gazeteciliğini sorgulamak da benim görevimdir. Kalemini satmayan onurlu gazetecilik yapan bütün gazetecilere saygım vardır. Karalılıkla yolumuza devam edeceğiz. İnsanlık tarihi zulüm ile zalime karşı mücadele tarihidir.

    ”BİZ YENİLENECEĞİZ, BU SARAYLILARI BERABER GÖNDERECEĞİZ”

    Biz yenileneceğiz memleketin bu yalan ve iftira siyaset içerisinde bu memleketin olmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu saraylıları elbette beraber göndereceğiz.

    ”HİÇBİR VATANDAŞIMIZA KIZGIN KÜSKÜN DEĞİLİZ”

    Hiçbir vatandaşımıza kızgın küskün değiliz. Bahane bulmuyoruz üretmiyoruz. Tercihleri kararı ne olursa olsun hepimiz aynı ülkenin vatandaşlarıyız. Bizi ayrı kılmaya çalıştılar. Binbir iftira ve montajlarla aramıza nifak sokmaya çalıştılar. Dokunulmazlık dosyaları ile bizi tehdit eder oldular. Hiçbir zalimin karşısında diz çökmedik ve çökmeyeceğiz. Bu partinin genel başkanı olma şerefini ömrüm boyunca taşıyacağım. Bugün partimize yeni üye olan bir genç kardeşimle aynı heyecanı yaşıyorum.

    ”KAPTAN OLARAK GEMİYİ LİMANA SAĞLAM GÖTÜRECEĞİMİ HERKES BİLMELİDİR”

    Biz ceplerinde idam fermanları ile vatan mücadelesi yapan bir gelenekten geliyoruz. Dokularımız inançlarımız çok farklıdır. Ben bir genel başkan olarak partimin sadece bugününü ve yakın geleceğini değil uzun hedefli yapısını da düşünüyorum. Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilmelidir. CHP’nin değerlerini her zaman korudum ve kolladım ve devam edeceğim.

    ”SARAYIN SOFRASINA DİZ KIRMADIM”

    Sarayın sofrasına diz kırmadım, doğru ve hak bildiğimi söylemekten asla geri adım atmadım. Çünkü bir CHP’li olmak bunu gerektiriyordu ve ben bunu yaptım.

    ”BİREYSEL BEKLENTİLERDEN TÜMÜYLE ARINMAK ZORUNDAYIZ”

    Önce ülkemizi partimizi seviyorsak bireysel beklentilerden tümüyle arınmak zorundayız. Gençlere seslenmek istiyorum gelin CHP’ye üye olun. Partinin yenilenmesinin güçlenmesinin önünü açacağım.

    ”DEĞİŞİMİN ÖNÜNÜ SONUNA KADAR AÇACAĞIM”

    Değişimin önünü sonuna kadar açacağım, merak etmeyin. Bu ülkenin gençlerine kadınların siyaset yapma hakkını daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz.”

  • “Şampiyon takımda her mevkide oynamaya talibim”

    “Şampiyon takımda her mevkide oynamaya talibim”

    CHP’de Seçim sonrası İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çıkışıyla yükselen ‘değişim’ çağrısına, CHP Grup Başkanı Özgür Özel de katıldı. Seçim sonuçlarıyla ilgili dikkat çeken ifadeler kullanan Özgür Özel, kurultay için de adaylık sinyali verdi.

    YENİLENME MESAJI

    Sözcü’den İsmail Saymaz’a konuşan Özgür Özel, “Bu kurultayın en kısa sürede yapılması gerekir.” diyen Özgür Özel, “CHP, gelecek ekime kadar genel başkanın seçileceği takvimi işletmeli. Sosyal demokrat partinin tüm kademelerde özeleştiri yapması ve yenilenmesi gerekiyor. Üye ve delegenizin önüne sandık koyup hesaplaşmazsanız, o ilk bulduğu sandıkta sizinle hesaplaşır.” dedi.

    “SORUMLULUK ALMAKTAN KAÇMAYACAĞIM”

    Kendisinin kurultayda aday olabileceğinin sinyalinin veren Özel, “Kaybeden takımda santrafor olmak yerine şampiyon takımda her mevkide oynamaya talibim. Sorumluluk almaktan kaçmayacağım. Ama fedakarlık yapmaktan da geri durmayacağım. Gerekirse en geniş mutabakatın parçası olan bir anlayışta duracağım. Önümüzdeki süreç için konuşmam ve dinlemem gereken herkesle temas ederek, ilerleyeceğim. Partinin kimsenin önünü kapatmaması lazım.” ifadelerini kullandı.