Etiket: kene

  • Çorum’da kene can aldı

    Çorum’da kene can aldı

    Merkeze bağlı Gemet köyünde yaşayan Habeş Kaya’nın vücuduna tarlada çalıştığı sırada kene yapıştı. Bir süre sonra rahatsızlanan Kaya, Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi altına alındı.

    Yoğun bakım servisinde 4 gündür yaşam mücadelesi veren Kaya, doktorların bütün müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
    Kaya’nın cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Ulu Mezarlıkta toprağa verildi.

  • Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kene vakaları arttı

    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kene vakaları arttı

    Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanların yaz aylarında tarlalarda sık çalışmasıyla yılan ısırması, akrep sokması, kene teması gibi şikayetlerle hastaneye başvurularının çok olduğunu belirten Uzm. Dr. Hividar Altan, özellikle Siirt’te vatandaşlar bağ, bahçe tarla işiyle uğraşmakta ve doğal olarak temas artmakta olduğunu söyledi.

    Vatandaşların bağ, bahçe gibi bir yere gittiği zaman uzun kollu, paçası uzun kıyafetler giymesi gerekmekte olduğunu dile getiren Dr. Altan, “Giydiği kıyafetin paçasını çorabın altına sokması gerekiyor. Çünkü kene, aşağıdan yukarıya yürüyerek çıkan bir canlıdır. İş bitiminde eve dönüldüğünde yapılması gereken ilk iş kıyafetlerin çıkarılıp kendimizi baştan aşağı tırnağa kadar incelemek. Ve herhangi bir temasın olmadığını görmek. Çünkü kene klinik vermeden günlerce orada yapışıp kalabilmekte” dedi.

    “Yılan ve akrep sokmalarında halkta genelde bilinen şey ısırılan yeri hızlıca sarılıp bantlanıp ya da yaraya diş macunu, yoğurt gibi bir maddeyi koyup var olan mikrobun çıkarılması amaçlanmakta ama aslında bu tıbben çok yanlış bir uygulama” diyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Yapmanız gereken ısırılan bölgeyi sıkmak değil. O bölgeyi soğuk sabunlu bir suyla yıkamak sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde antivenom dediğimiz akrep ve yılan sokmalarının antikoru dediğimiz belli durumlarda serum bulunmakta ve hekimlerimiz tarafından uygunluk durumuna göre biz bu tedaviyi uygulamaktayız. Takibi ve tedavisi doktorlar tarafından yapılmaktadır.”
    Yılan ısırmaları, akrep sokmaları ve kene temasında meydana gelen bulgular ve neler yapılması gerektiğine değinen Altan, öncelikle ısırmanın ve temasın olduğu yerde kızarma, kaşıntı, ağrı gibi yakınmaların olabileceğini dile getirdi.

    Hastaların büyük bir kısmında bu yakınmaların olup, zamanla geçmekte ancak bazı zehirlerin fazla olduğu, çok zehirli akrep ve yılan sokmalarında bu kızarıklık şişme kola kadar ilerler ya da bacağı ısırmışsa daha yukarıya uzva kadar ilerleyebilmekte olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu tür durumlarda muhakkak hekim desteği alınmalı. Bu tür durumlarda hekimler uygun tedavi ve takip planlamakta ve uygun adımı atmaktadır. Kişiye düşen şey ise oradaki ağrıyı ve kızarıklığı takip etmek. Ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olup olmadığını takip edilmeli. Özellikle kene temasında ilk iki hafta hastanın kendisini takip etmesi ve ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olması veya vücutta kızarıklık gibi bir durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” diye konuştu.

     

  • Kene ve akrep vakalarında artış

    Kene ve akrep vakalarında artış

    Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hividar Altan, “Sıcakların artmasıyla özellikle Siirt dahil Güneydoğu Anadolu Bölgesinde akrep sokması, kene teması, yılan sokması gibi vakalar sıklıkla artmaktadır” dedi.

    Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanların yaz aylarında tarlalarda sık çalışmasıyla yılan ısırması, akrep sokması, kene teması gibi şikayetlerle hastaneye başvurularının çok olduğunu belirten Uzm. Dr. Hividar Altan, özellikle Siirt’te vatandaşlar bağ, bahçe tarla işiyle uğraşmakta ve doğal olarak temas artmakta olduğunu söyledi.

    Vatandaşların bağ, bahçe gibi bir yere gittiği zaman uzun kollu, paçası uzun kıyafetler giymesi gerekmekte olduğunu dile getiren Dr. Altan, “Giydiği kıyafetin paçasını çorabın altına sokması gerekiyor. Çünkü kene, aşağıdan yukarıya yürüyerek çıkan bir canlıdır. İş bitiminde eve dönüldüğünde yapılması gereken ilk iş kıyafetlerin çıkarılıp kendimizi baştan aşağı tırnağa kadar incelemek. Ve herhangi bir temasın olmadığını görmek.

    Çünkü kene klinik vermeden günlerce orada yapışıp kalabilmekte” dedi.
    “Yılan ve akrep sokmalarında halkta genelde bilinen şey ısırılan yeri hızlıca sarılıp bantlanıp ya da yaraya diş macunu, yoğurt gibi bir maddeyi koyup var olan mikrobun çıkarılması amaçlanmakta ama aslında bu tıbben çok yanlış bir uygulama” diyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yapmanız gereken ısırılan bölgeyi sıkmak değil. O bölgeyi soğuk sabunlu bir suyla yıkamak sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde antivenom dediğimiz akrep ve yılan sokmalarının antikoru dediğimiz belli durumlarda serum bulunmakta ve hekimlerimiz tarafından uygunluk durumuna göre biz bu tedaviyi uygulamaktayız. Takibi ve tedavisi doktorlar tarafından yapılmaktadır.”

    Yılan ısırmaları, akrep sokmaları ve kene temasında meydana gelen bulgular ve neler yapılması gerektiğine değinen Altan, öncelikle ısırmanın ve temasın olduğu yerde kızarma, kaşıntı, ağrı gibi yakınmaların olabileceğini dile getirdi.

    Hastaların büyük bir kısmında bu yakınmaların olup, zamanla geçmekte ancak bazı zehirlerin fazla olduğu, çok zehirli akrep ve yılan sokmalarında bu kızarıklık şişme kola kadar ilerler ya da bacağı ısırmışsa daha yukarıya uzva kadar ilerleyebilmekte olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu tür durumlarda muhakkak hekim desteği alınmalı.

    Bu tür durumlarda hekimler uygun tedavi ve takip planlamakta ve uygun adımı atmaktadır. Kişiye düşen şey ise oradaki ağrıyı ve kızarıklığı takip etmek. Ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olup olmadığını takip edilmeli. Özellikle kene temasında ilk iki hafta hastanın kendisini takip etmesi ve ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olması veya vücutta kızarıklık gibi bir durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” diye konuştu.

  • Kene ısırmasında dikkat

    Kene ısırmasında dikkat

    Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sırrı Kar, kene ısırmasıyla ortaya çıkan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının yaz aylarında etkisini artırdığını hatırlatarak, vatandaşların özellikle aşırı sıcaklarda dikkatli olmalarını istedi.

    Kar, kene ısırmasının KKKA hastalığına neden olduğunu, bu hastalıkta erken müdahalenin hayat kurtardığını söyledi.

    Kenenin vücuda yapışmasının ardından ilk 3 saatte hastalık riskinin çok düşük olduğunu ifade eden Kar, fark edilmesi durumunda keneye kesinlikle elle müdahale edilmemesi uyarısında bulundu.

    Uzman müdahalesi ile kenenin insan vücudundan çıkarılması gerektiğini vurgulayan Kar, “Kenelerin koparıldığı yerdeki kanamaya elle temas edilmesi bile gözle görülmeyen bir odaktan bile virüs girişine neden olur. İğne deliğinden daha küçük bir odaktan da olsa vücuda giriş yapan virüs hastalık yapar.” diye konuştu.

    KKKA hastalığına yol açan kenenin diğer kenelere göre daha büyük boyutlu olduğunu anımsatan Kar, vücuda yapışması durumunda fark edilebileceğini bildirdi.

    Özellikle tarım ve hayvancılık yapan vatandaşların daha fazla risk altında olduğunu dile getiren Kar, şunları kaydetti:

    “KKKA hastalığı riski aslında bahçesine bağına gidip gelen kişilerde daha çok oluyor. Vatandaşların mutlaka dönüşte bütün vücutlarını incelemeleri gerekir. Bu hastalığa neden olan büyük bir kenedir. Elle vücudunuza dokunduğunuzda bile fark edersiniz. Gözden kaçmasının imkanı yok. Keneyi görür görmez müdahale etmek gerekir. Kene bekledikçe virüs verir. İlk 3 saat risk çok düşüktür. 6 saat müdahale edilmeyen kene vücuda virüs enjekte eder. O nedenle üzerinizde bir kene varsa mümkünse bir sağlık kuruluşuna başvurup, bunu çıkartmakta fayda var.”

  • Sivas’ta kene can aldı

    Sivas’ta kene can aldı

    Sivas’ta yaşayan Cemil Gürbüz’ün vücuduna kene yapıştı. Bir süre sonra rahatsızlanan Gürbüz, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi gördü. Gürbüz burada yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Cemil Gürbüz’ün Zara ilçesi ikindi namazını müteakip Kurucuabat köyünde toprağa verileceği öğrenildi.
    Gürbüz’ün ölümüyle bu yıl kene sebebiyle bilinen ölenlerin sayısı 4’e yükseldi.

  • Kapadokya’da keneye keklikli çözüm

    Kapadokya’da keneye keklikli çözüm

    Nevşehir’de Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Konya’da yetiştirilen 600 keklik doğaya bırakıldı. Nevşehir Valisi İnci Sezer Becel, doğaya bırakılan bu kekliklerin hem bölgede hayvan florasına katkı sağlayacağını, hem de kene gibi zararlılar başta olmak üzere diğer zararlı böcekleri de toplayacağını söyledi.
    Nevşehir Valisi İnci Sezer Becel ve protokol üyeleri tarafından, Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Müdürlüğünce yaban hayatının desteklenmesi için Uçhisar beldesi sınırları içerisinde yer alan Zemi Vadisi’nde doğaya 600 adet kınalı keklik salındı. Nevşehir Valisi İnci Sezer Becel burada yaptığı açıklamada; “Zemi Vadimizin manzarasında 600 kekliği doğaya bıraktık.

    Doğa bir denge üzerine kurulu. Bu dengeyi insanlar eliyle tekrar tesis edilmesi gerekiyor. Bıraktığımız bu keklikler hem bölgede hayvan florasına katkı sağlayacak, hem de kene gibi zararlılar başta olmak üzere diğer böcekleri de toplayacak. Kapadokya vadileri bizim için bir zenginlik kaynağı. Bölgeye gelen misafirlerin en çok ziyaret ettikleri alanlar. İlimizde çok sayıda vadi bulunmakta.

    Bu vadiler yaz kış demeden birçok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmekte. Ziyaretçilerimizin güvenli bir şekilde vadilerimizi ziyaret etmeleri için birtakım çalışmalar da başlattık. Bu çalışmalar arasında vadilerimizdeki hayvan varlığını da artırıyoruz. Vadilerde yürürken değişik bitki ve hayvan görmek insanları daha da mutlu ediyor.
    Doğa ve Milli Parklar 8. Bölge Müdürü Gültekin Aksan da yaptığı açıklamada, “Doğa ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz tarafından yetiştirilen ve doğaya uygun kuşları yetiştirerek doğaya salıyoruz. Bugün de Kapadokya bölgesine 600 civarında keklik saldık. Saldığımız alan itibariyle hayvanların hem su ihtiyacını karşılayacakları hem de sığınmaları açısından uygun bir vadi” şeklinde konuştu.

  • Yağışlar keneleri belirli noktalara taşıdı

    Yağışlar keneleri belirli noktalara taşıdı

    Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Keneler ve Kene Kaynaklı Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Ömer Orkun, yaptığı açıklamada kenelerin yalnızca yaz aylarında değil, 12 ay boyunca var olduğunu hatırlattı.

    Türkiye’deki en aktif kene türü olan Hyalomma Marginatum’un nisan ile haziran ayları arasında aktif olduğunu dile getiren Orkun, son aylarda görülen fazla yağışların kenelerde farklı bir durum oluşturduğunu aktararak, “Aslında su taşkınları ve seller keneyi etkilemiyor. Ancak keneyi bir yere taşıyor. Genelde bir mekan seçen ve o bölgedeki konaklarına tutunmayı amaçlayan keneler aslında şu an bir yerlere taşındılar. Sel suları bunları bir yerlere biriktirdi. Veyahut da tepelerden alıp köy içlerine kadar indirebildi” dedi.

    “Bazı noktalarda aşırı popülasyonla karşılaşabilir”

    Bu durumu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakaları açısından değerlendiren Orkun, şunları kaydetti:
    “İnsan vakaları başladı ancak mayıs ve haziran ayında durağanlaşmasının biraz sebebi bu yağmurlar. İnsanlarda kene maruziyeti azaldı çünkü tarlaya gidip çalışamadı. En çok gördüğümüz vaka tabii ki bu olay. İnsanların tarlada, bağda, bahçede çalışmaları neticesinde keneyle temas kurması ve hastalığın oluşması. Bu sene öyle vakalar oldu ancak şöyle durum oldu; bazı noktalarda keneler örneğin dağınık olan, belli yerlerdeki keneleri sel suları bir noktaya topladı. Bunun KKKA açısından ne önemi olabilir? Bazı yerlerde insanlar normalde karşılaşacağı zaman keneyle karşılaşmayabilir. Ancak bazı noktalarda aşırı popülasyonla karşılaşabilir ki bunu bir saha çalışmasında yani şu an görüyoruz.”

    “Yarım saatte 100’den fazla kene insana tutunabilir”

    Orkun, şöyle devam etti:
    “Şu an gelen kenelerin üstü başı çamur içerisinde. Arazide takip ediyoruz. Sürekli uzun zaman çamurda kalmış. İnsanların şu noktaya dikkat etmeleri lazım; bazı sel yataklarında ve birikintilerde çok aşırı popülasyonla karşılaşabilirler. Örneğin Orta Anadolu’da bu son sellerin akabinde elde ettiğimiz verilerde bazı noktalarda mesela bir kişiye yarım saatte 100’ün üzerinde Hyalomma Marginatum aktif bir şekilde atak yapıyor ve tutunabiliyor. Gözden kaçırılması çok imkansız bir şey değil, çok kolay bir şekilde gözden kaçırabilirler. Bu çok süratli bir kene. Aynı anda 10’un üzerinde kene kişiye atak ettiğinde birkaçı gözden kaçırılabilir. Birkaç saniye içerisinde bacağınızdaki kene boynunuza gelebiliyor. Çünkü dünyanın en hızlı türlerinden bir tanesi bu. Tarlada çalışacak veyahut da bir ağacın altında yemek yiyecek insanlar bu konuda dikkatli olmaları lazım. Bu tip bölge varsa eğer belli bir zaman oraya gitmemeleri daha uygun olur.”

    “Kenenin çıkarılması profesyonellik gerektirmez”

    Kültürel mücadele yoluyla KKKA vakalarının önemli derecede azaltılabileceğine dikkati çeken Orkun, “Klasik olarak söylediğimiz; her gün tüm bireyler kendini kontrol eder ve keneyi gördüğü anda çıkarır. Çünkü bu çok önemli. Kene vücutta ne kadar az kalırsa enfekte dahi olsa virüsü henüz nakledebilmek için yeterli zamana sahip olamıyor. O yüzden kene çıkarılması profesyonellik gerektirmez. Kişiler keneyi kendileri çok basitçe, uygun bir şekilde bir cımbız veyahut da çıplak elle patlatmayacak bir şekilde çıkarabilirler” dedi.
    Orkun, kenenin ağzının kopmasıyla ilgili duyum ve düşüncelerin olumsuz olarak algılanmasının doğru olmadığını vurgulayarak, “Kenenin bazıları ağzı koptu ifadeleri var. Ağız organında herhangi bir hastalık etken nakledici yapı yok. Onun kopması da çok büyük bir şey ifade etmiyor. Tabii ki tek parça halinde çıkması bizim için önemli” ifadelerine yer verdi.

    Özellikle yeşil alanlarda veya tarlada kenelere karşı dikkatli olunması uyarısında bulunan Orkun, insanların uzun ve beyaz kıyafetler giymesi gerektiğini, böylece keneden kaçınılabileceğini ve fark edilmesinin kolay olabileceğini aktardı.

  • Kene vakaları yükselişte

    Kene vakaları yükselişte

    Doğu Karadeniz Bölgesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında yazın gelmesiyle birlikte özellikle Kurban Bayramı ve sonrasında gurbetçilerin yöreye akın etmesiyle birlikte artış olduğu belirtildi.
    Ülkemizde KKKA vakaları 2008’den sonra azalamaya başlamışken son birkaç yıldır tekrar artışa geçti. Uzmanlar kene vakalarının özellikle Haziran ayı ortasından Temmuz ayı sonuna kadar yüksek trendde devam ettiğine dikkat çekerek bu dönemde çok dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, kenenin vücutta kaldığı sürenin hastalığın seyrini değiştirdiğini söyledi. Yılmaz ”Kene kaynaklı enfeksiyon olarak Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarında yazın gelmesiyle birlikte özellikle Kurban Bayramı ve sonrasındaki gurbetçilerimizin yöreye akın etmesiyle birlikte bir artış var.

     

    Bu artışla birlikte insanlarımızın biraz daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz. Son günlerdeki vaka artışı özellikle Gümüşhane Devlet Hastanesi’nden her gün arandığımız için biliyoruz. Bizde
    de yatan hastalarımız söz konusu. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) olarak hastaların ağır seyredeceğini aklımızda tutmalıyız ölüme neden olabileceğini de bilmeliyiz.

    Özellikle bu bölgelere KKKA’ nin olduğu yerlere gidecek olanlar kişilerin önlemlerini alması çoraplarını pantolonların üzerine çekmesi her gün kene açısından vücudunun herhangi bir yerine kene yapışmış mı? diye kendini kontrol etmesi gerekiyor. Çünkü kene ne kadar vücutta kalırsa o kadar hastalık ağır seyredebiliyor” dedi.

    Haziran ortasından Temmuz sonuna kadar ki dönem vaka sayılarının en yüksek olduğu dönemdir”
    Kene vakalarının genellikle Haziran ortalarından Temmuz ayı sonuna kadar yoğun seyrettiğini hatırlatan Yılmaz, “Haziran ortasından Temmuz sonuna kadar ki dönem en yüksek sayıların olduğu dönemdir. 2002 yılından bu yana bizde görülen vakalarda 2008’e kadar bir artış trendi olmuştu.

    2008’den sonra vakalar azalamaya başlamışken son birkaç yıldır tekrar bir artış söz konusu. 2008’e göre o rakamlara çıkmadık ama 2015-2016 yıllarına göre biraz daha fazla oranda KKKA ile karşılaşıyoruz. 2015-2016 yıllarında 10-15 hasta varken 2020’lerden sonra bu rakam yılda 30-40’lara kadar çıktı. Bir kaç vakamızda ölüm olabiliyor. KKKA yıllar öncesinden beri var.

    Önce Kırım’da sonra Kongo sonra İran’da Afganistan taraflarında olan bir hastalık. 2002 yılından bu yana ülkemizde tanı konulmaya başlandı. Başlangıçta ciddi mortalitelere neden oldu şimdi mortalite oranları o kadar yüksek olmamakla birlikte yine görebilmekteyiz. O nedenle halkımızın KKKA ile ilgili dikkatli olması gerektiğini söylüyoruz” diye konuştu.

  • Piknik sonrası keneye dikkat!

    Piknik sonrası keneye dikkat!

    Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Parlak, yaz aylarında sık karşılaşılan kene ısırıklarının neden olduğu enfeksiyonlar hakkında açıklamalarda bulundu.

    Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Parlak, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan bir virüsle oluşan, ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır. Kene artropot kısmında yer alan bir canlı olup hastalığın biyolojik vektörüdür. Hayatına çalılıklarda hayvanlar üzerinde beslenerek devam eder, nadir durumlarda insana yürümektedir” diye konuştu.

    “Her kene tutunması hastalık demek değil”

    Her kene tutunmasının hastalık olacağı anlamına gelmediğine değinen Prof. Dr. Parlak, şu bilgileri paylaştı:
    “Etken varsa hastalık oluşmaktadır. Yeterli sayıda virüs varlığı hastalığı bulaştırabilmektedir. Kene tutunma noktası belli belirsiz olabilir ancak eğer baş kısmı deriye gömülmüşse o zaman daha net görülebilir. Dünyada 400 kene türü vardır. Ancak Kırım Kongo Hemorajik Ateşi ile ilgili bulaşmada rol alanlar 30 kene türüdür. Kene ısırığında alınan virüs miktarı ne kadar yüksekse ölüm oranı o kadar yüksektir. Kene ısırığı fark edildiğinde acil olarak bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır. Kene deriye girmişse müdahalenin çok dikkatli yapılması gerekiyor. Çünkü canlı ne kadar rahatsız edilirse mevcut virüsün hemen hepsini oraya boşaltmaktadır. Virüs miktarı 10 milyar üzerinde ise ölüm oranı yükselmekte tedaviye cevap azalmaktadır. Normal ölüm yüzdesi yüzde 5 civarındadır.”

    “Çıkarma işleminde doktora başvurulmalı”

    Kene çıkartma işleminin oldukça önemli ve riskli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Parlak, “Kene deride ise bir pense, cımbız, ip ya da bir yaprak ile (çıplak el ile müdahale edilmemelidir, alkol kolonya, gaz yağı, sigara, kibrit çöpü kullanılmamalı, bulaşmayı arttırır) çıkarılmalıdır. Çivi çıkarır gibi sağa sola hareket ederek ve uygun bir şekilde baş kısmını kopartmadan çıkarılmalıdır. Çıkaracak kişi sağlık personeli değilse ve bu konuda deneyimi yoksa doktora ya da sağlık personeline müracaat etmelidir” şeklinde konuştu.

    “Ateş ve halsizlik görülebilir”

    Kene ısırığının belirtilerini hatırlatan Prof. Dr. Parlak, “Kene tutunmasının belirtileri ısırdığı yerde doğal olarak kaşıntı yapmasıdır. Ancak etkeni yani virüsü inokule etmişse klinik belirtiler ortaya çıkmaktadır. Ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular görülmektedir” açıklamasında bulundu.

    “Keçi, koyun ve domuz daha sık bulaştırıyor”

    Kene ısırığı ile ilgili sadece kırım kongonun değil, birçok hastalığın bulaşabileceğini dile getiren Prof. Dr. Parlak, “Bunlar içerisinde en önemlisi kırım kongodur. Dolayısıyla bu hastalığın teşhisi klinik ve laboratuvar ile yapılmaktadır. Özellikle hasta kırım kongo bulunan endemik bir yere gitmişse, bu bölgelerde yaşıyorsa kırım kongodan ölen bir hayvan ile ya da bir insan ile temas etmişse tanı koymamıza destek olabilir. Kırım kongolu hastanın (insan veya hayvan) vücut salgıları ile temas etmişse meslek olarak veteriner hekimse, hayvan bakıcısı ise veya hayvancılık yapıyorsa bu risk akla gelmelidir. Avcı, asker veya sağlık personeli ise yukarıdaki semptomlar hastada mevcutsa ya da birkaçı mevcutsa kanamaları var ise ve bunların geliştiği süre kısa ise aklımıza ilk gelecek olan hastalık KKKA’dır. En çok bulaştıran hayvanlar keçi, koyun, sığır ve domuzdur. Laboratuvar yöntemleri ile tanısı konulabilir” dedi.

    “Piknik esnasında dikkat edilmeli”

    Kene ısırığından korunmak için dikkat edilmesi gerekenlerden bahseden Prof. Dr. Parlak, şunları söyledi:
    “Kene tutunmasından veya bu hastalıktan korunmak için yapılması gereken en önemli işlem hasta insan ve hayvanların sıvılarıyla temasın engellenmesidir. Bunun için en iyi yol, eldiven ve maske kullanılmasıdır. Önlük ve gözlük kullanımı da çok önemlidir. Çalılıklarda, yüksek otlu yerlerde ve kırım kongonun endemik olduğu bölgelerde piknik yapılmışsa, piknik sonrası mutlaka üzerlerinde kene olup olmadığı kontrol edilmelidir. Endemik olduğu bölgelerde çiftçilerin çalışırken pantolonlarını çorabın içine koyması veya çizmenin üzerine geçirilerek gergin olacak şekilde kenenin giremeyeceği şekilde ayarlaması veya repellent dediğimiz kene kovucular sürmesi veya kenelerle kimyasal olarak mücadele etmeleri gerekmektedir. Keneleri yiyen kanatlılar da avlanarak tüketilmemelidir.”

    Tedavi süreci

    Tedavi yollarını anlatan Prof. Dr. Parlak, “Destek tedavisi, tedavisinin temelini oluşturur. Bunun yanında hastanın sıvı, elektrolitlerinin ve kan değerlerinin izlenmesi gerekmektedir. Gerekirse taze donmuş plazma ve trombosit süspansiyonu verilebilir. Mevcut ilaçlar kullanılmakla beraber hastanın kaderini değiştirmemektedir. Birçok hastalıkta olduğu gibi KKKA’nın endemik olduğu bölgelerde çalışan doktorlar bunu çok çabuk tanırlar. Laboratuvar ve anamnez ile kısa sürede tanı ve tedavisini gerçekleştirebilirler. 10 günü geçen hastalarda iyileşme kaçınılmazdır. Kene tutunan kişiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler” ifadelerini kullandı.

  • Çiftçiler keneye karşı bilgilendirildi

    Çiftçiler keneye karşı bilgilendirildi

    Ağın İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik personeli Aşağı Yabanlı köyünde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ile ilgili bilgiler vererek bağ-bahçe bitki koruma ve tarla kontrolleri gerçekleştirdi.

    Özellikle hayvancılık, tarla ve bahçe işleri ile uğraşan vatandaşların keneye karşı tedbirli olmaları gerektiğini belirten ekipler, vatandaşları keneden korunma yolları konusunda bilgilendirdi.
    Bilgilendirme çalışmalarının süreceği bildirildi.