Etiket: kene

  • KKKA aşısı İsveç’te 20 kişide denenecek

    KKKA aşısı İsveç’te 20 kişide denenecek

    Kelkit Vadisi olarak adlandırılan bölge başta olmak üzere Sivas, Tokat, Yozgat, Çorum gibi illerde yoğun olarak görülen KKKA virüsüne karşı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından 2017 yılından bu yana sürdürülen aşı çalışmalarında olumlu gelişmeler yaşanıyor.

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Alim, SCÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Nazif Elaldı ve Prof. Dr. Aynur Engin, KKKA hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Laboratuvar ortamında KKKA hastalığını anlatan SCÜ ekibi, vakaların en çok Sivas’ta takip edildiğini, bunun da aşı geliştirme konusunda büyük bir tecrübe olduğunu, bunu ürüne dönüştürmek istediklerini söyledi.

    ‘KKKA HASTALIĞINDA SCÜ TECRÜBELİ’

    Rektör Prof. Dr. Alim Yıldız, Türkiye’de ilk resmi tanının 2003 yılında koyulduğunu hatırlatarak, “2003 yılından bu yana Türkiye’de yaklaşık olarak bu hastalık 10 bin kişide görüldü. Bu hastalığa yakalananların yaklaşık 2 bin kişiye yakını Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne geldi. Yani 2003’ten bu yana hastaların yüzde 20’sini biz tedavi ettik. Son yıllarda bu hastalıkta yaygınlaşma görüldü. 2019 yılı içerisinde bize toplamda 203 vaka gelmişti. Bunlardan 122 tanesine Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalığı teşhisi konuldu. Geçen yıl 2019 yılında toplamda 15 vatandaşımız bu hastalıktan dolayı vefat etti. 2020 yılı içinde toplamda 122 hastamız geldi şu ana kadar. Bunlardan da 98 kişiye bu hastalığın teşhisi konuldu. Bu yıl içerisinde 8 hastamız hayatını kaybetti” dedi.

    Aşı geliştirme çalışmalarına 2017 yılında başladıklarını, 2019 yılında da bu hastalıkla ilgili çalıştay düzenlediklerini anlatan Rektör Yıldız, ayrıca hastalığın ilerleyişini göz önüne alarak Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği’nde yenileme çalışmaları yaparak, hasta odalarını tek kişilik düzenlediklerini ifade etti.

    ‘AŞIYI PİYASAYA SÜRECEĞİZ’

    Aşı çalışmaları hakkında da bilgi veren Rektör Prof. Dr. Yıldız, belirli bir aşamaya gelindiğini ifade ederek, “Aşı çalışmasıyla ilgili desteğimizi her zaman verdik. Aşı çalışmasında belli bir aşamaya gelindi. Bu aşı hayvanlar üzerinde denendi. Bu yıl içerisinde İsveç’te 20 kişide denenerek, piyasaya sürülecek. Bu şekilde aşıyı da halletmiş olacağız. Bu aşı çalışması ülkemiz için önemli bir çalışma, üniversitemiz için önemli bir gelişmedir. Bu sene denemelerini yaptıktan sonra, aşıyı piyasaya süreceğiz diye düşünüyoruz. Hastalık bu bölgede çıktığı için hastalar ilk olarak bizim hastanemize geldi. Türkiye genelindeki hastaların yüzde 20’si bize geldi. Bundan dolayı tecrübeliyiz. Hastalığın tüm risklerini biliyoruz, hastalığın özelliklerini biliyoruz. Çok sayıda vaka geldiği için de aşıyı burada yapmak istedik. Aşı noktasında sonuca ulaşmamız üniversitemiz ve şehrimiz açısından önemli” dedi.

    ‘EYLÜL AYINDA İSVEÇ’TE 20 KİŞİDE DENENECEK’

    SCÜ Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazif Elaldı da dünyada KKKA hastalığına yönelik özgün bir tedavi bulunmadığını belirterek, “Amerika’da, Kanada’da, İngiltere’de çalışmalar var. Bizim de içinde olduğumuz 11 ülkeden 13 merkezin dahil olduğu 2017’de başlayan Horizon 2020 isimli bir proje vardı. Bu projenin ana ortağıyız. Başlangıçta 6 farklı aşı türünden yola çıktık, en sonunda bir DNA aşısına karar verdik. Önce farelerde denendi bu aşı, koruyuculuğu kanıtlandı. Daha sonra geçen sene ABD’de eylül ayında maymunlarda denendi. Onda da başarılı oldu. Bu yılın eylül ayında İsveç’te 20 sağlıklı bireyde denenmesi düşünülüyor” diye konuştu.

    ‘KÜRESEL ISINMANIN DA KENELER ÜZERİNDE ETKİSİ VAR’

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Alim ise kene türleri hakkında bilgi vererek, “Ülkemizde yumuşak ve sert kene olmak üzere iki çeşit kene var. Bizim için en sıkıntılı olan kene sert olan keneler. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde kene türleri ile ilgili çalışmalar 2000’li yılların başından itibaren başlamıştı. Bizler kenelerde ‘Borrelia ve Q Fever’ incelemek istedik. Bizler için en sıkıntılı kene türü ‘Hylomma’ türü kenelerdir. Araştırma yaptığımız dönemlerde topladığımız kene çeşitleri içerisinde Hylomma türü keneler yüzde 5 civarındaydı. Ancak son dönemlerde Sivas’ta ve bölgede toplanan kenelerin yüzde 30’u Hylomma türü kenelerden oluşuyor. Kenelerin uyanması hava ısısına bağlıdır. Hava bir anda ısındığı zaman keneler yumurtadan çıkıyor. Bu sene havalar erken ısındı. Havanın ısınması nedeniyle kene vakaları artmış oldu. Eğer hava ısısı düşük olsaydı, örümcekler ve karıncalar kenelerden önce uyanacaktı. Dolayısıyla kene vakaları bu kadar çok olmayacaktı. Küresel ısınmanın da keneler üzerinde etkisi var” dedi.

    ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

    SCÜ Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, kene vakalarında kişilerin izlemesi gereken birtakım yollar olduğunu belirterek, “Vücuda yapışan keneyi çıkarmak için mümkünse sağlık kuruluşuna yakınlarsa hemen bir sağlık kuruluşuna gitsinler. Ama böyle bir imkânları yoksa kendileri de çıkarabilirler. Nasıl çıkaracaklar? Esasında en iyisi ucu kıvrık bir penset. Kene vücuda kafasıyla tutunuyor. Siz pensetle tuttuğunuzda arka kısmı boşta kalır. Kafasını soktuğu yer cilde tutunmuştur. Pensetle keneyi güzelce kavramak lazım. Ama etimizi değil. Yani cildimizi tutmayacağız. Keneyi tam cilde tutunduğu yerde sıkıca kavrayacağız. Sonra güçlü bir şekilde çıkaracağız. Ya da çivi çıkarır gibi çekerek çıkaracağız. Burada önemli olan sağlam tutarsak, keneyi parçalamadan çıkarırız” dedi.

    ‘YAŞ VE KRONİK RAHATSIZLIK BULGUSU YOK’

    İleri yaşta olanlar ile kronik rahatsızlığı bulunanların KKKA hastalığını daha ağır geçireceğine dair henüz bir bilgi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Aynur Engin, “Benim bir sürü genç hastam var. Kronik rahatsızlığı olmadığı halde ağır seyreden de var. Bir sürü hastalığı olduğu halde, yaşlı olduğu halde hastalığı atlatan da var. KKKA hastalığı için altta bulunan hastalığı ve yaşlı olması nedeniyle KKKA’yı ağır geçirir diye bir şeyin söz konusu olmadığını düşünüyorum” dedi.

    Üniversite hastanesinde hasta yoğunluğundan dolayı kapasite artışına gidildiğini belirten Başhekim Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan ise “Bu seneye özgü olarak da bahar aylarının sonunda görülen hastalık bahar aylarının başlarından itibaren görülmeye başlandı. Ve bu durum bizi biraz endişelendirdi. Bu nedenle de Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğimizin daha önce yarısını bu hastalığın tedavisine ayırırken, şimdi tamamını ayırmaya karar verdik. Gerekirse ek klinik açmaya karar verdik” ifadelerini kullandı.

  • İstanbul’da kene uyarısı!

    İstanbul’da kene uyarısı!

    Koronavirüs salgını nedeniyle vatandaşlar arazi ve ormanlık alanları boş bıraktı, hava sıcaklıklarının yükselmesiyle  birlikte kene vakaları arttı. Uzmanlar, İstanbul’daki kene türlerinin ölümcül bir hastalığa neden olmadığını ifade etse de vatandaşları, arazilerde ve ormanlık alanlarda dikkatli olmaları gerektiği konusunda uyarıyor. Koronavirüs salgınındaki yasaklar nedeniyle insanların doğayı bozamadıkları,  üreme alanlarına kimse dokunmadığı için de kenelerin çoğaldığı bildiriliyor.

    İstanbul’daki kene türlerinin ölümcül bir hastalık olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşine neden olmadığını ifade eden İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdal Polat, bir başka ciddi hastalık olan ‘Lyme’a karşı uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Polat,  “Keneyi çıkardıktan sonra türlerine bakıyoruz. Kenelerin türleri çok önemli. Mesela Ixodes ricinus ise lyme hastalığını bulaştırabilir. Onu takibe alıyoruz. Kenenin ısırdığı yer kendiliğinden kapanıyorsa bir sorun yok. Eğer orada bir şişlik, kızarıklık olursa muhakkak hastaneye başvurulmalı. Lyme hastalığı, kenenin ısırmasıyla deriden bulaşan bakteriyel bir enfeksiyondur. Önce bir kızarıklık, sonra bir eritem gelişir o bölgede. Daha sonra ise nörolojik tutulmalara kadar giden, ciddi bir hastalık olduğunu söyleyebilirim” dedi.

    SALGIN NEDENİYLE KENELERİN POPÜLASYONU ARTTI

    Havaların ısınması ve salgın nedeniyle insanların doğadan uzak kalması nedeniyle kene popülasyonunun arttığını ifade eden Doç. Dr.  Polat, “Keneler soğukkanlı hayvanlar olduğu için kış uykusuna yatarlar. Şu an havalar ısındı, 15 santigrat derecenin üzerinde aktiviteleri başlar. Şu an aktif durumdalar. Kenelerin de besin kaynağı, bulduğu omurgalı hayvanlardan kan emmek. İnsanlar da araziye çıktıkları için, birçok insanda şu an kene tutulması kadar doğal bir şey yok. İnsanlar koronavirüs dolayısıyla araziye çıkamadılar, sokağa çıkma kısıtlamaları da vardı. Kenelerin üreme alanları, popülasyonları daha da arttı. Üreme alanlarına kimse dokunmadığı için kenelerin rahatlıkla çoğalmaları oldu. Şu anda zaten kene vakaları başladı.” dedi.

    BOLU’DAN İSTANBUL’A KADAR BULUNAN KENE TÜRLERİ ÖLÜMLERE NEDEN OLMUYOR

    İstanbul’daki kene vakalarının genellikle ölümlerle sonuçlanmamasının nedenini ise Polat, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığını bulaştıran Hyalomma marginatum’dur. Hyalomma İstanbul’da var ama bunlar Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin etkenini taşımıyorlar. Yani İstanbul’da, Bolu’dan bu tarafa Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı bildirilmemiştir ki, en hızlı ölüme neden olan hastalık da Kırım Kongo Kanamalı Ateşidir. Mesela İstanbul’da bizim yaptığımız çalışmalarda riketsiya enfeksiyonları var ki bunun kenelerde yüzde 25 taşıyıcılığı var. Lyme hastalığını da görebiliyoruz yüzde 2,5-3 oranında. Onu da özellikle ormanlık alanlarda Ixodes ricinus türü keneler bulaştırıyorlar”  diye konuştu.

    CİDDİ BİR HASTALIK OLAN “LYME” İSTANBUL’DA GÖRÜLEBİLİR

    Kene türlerini bilmenin, neden olacağı hastalıkları tespit etmek noktasında önemini vurgulayan Polat, “Keneyi çıkardıktan sonra türlerine bakıyoruz. Kenelerin türleri çok önemli. Mesela Ixodes ricinus ise lyme hastalığını bulaştırabilir. Onu takibe alıyoruz. Kenenin ısırdığı yer kendiliğinden kapanıyorsa bir sorun yok. Eğer orada bir şişlik, kızarıklık olursa muhakkak hastaneye başvurulmalı. Lyme hastalığı, kenenin ısırmasıyla deriden bulaşan bakteriyel bir enfeksiyondur. Önce bir kızarıklık, sonra bir eritem gelişir o bölgede. Daha sonra ise nörolojik tutulmalara kadar giden, ciddi bir hastalık olduğunu söyleyebilirim. Kırım Kongoda ölüm bir haftada gerçekleşir, lymeda ise o nörolojik tutulmaların olması için 3-4 ay geçmesi gerekiyor. Daha uzun vadede etkili, insan hareketlerini kısıtlayan bir takım ciddi şeylere neden oluyor” dedi.

    “VÜCUTTAN ÇIKARTILAN KENELER ÇÖPE ATILMAMALI”

    Kene ısırmasıyla karşılaşan vatandaşların yapması gerekenlerle ilgili olarak ise Doç. Dr. Polat, şöyle devam etti:

    “Vatandaşlarda kene varsa, en yakın sağlık ocağına gidip onu çıkarttırmalı. Kenesini atmamalı, getirdiklerinde biz onun tipine bakarız çünkü o bizi ilgilendiriyor. Ona göre biz hastayı yönlendiriyoruz. Şunu yapıyorlar, sağlık kuruluşunda keneyi çıkarıp çöpe atıyorlar. Sonra o bölgede enfeksiyon başlangıcı olduğunda, kenenin türünü bilmediğimiz için, ne olacağını kestirmek zor. Ama kenenin türüne bakınca, hangi enfeksiyonu bulaştıracağını biliyoruz. Her kene her hastalığına vektörlük yapmıyor. Bize gelen hastalarda biz şunu görüyoruz. Genellikle kene, ayaktan giriyor, tırmanıyor ya dizin arka tarafında ya da apış arasında oluyor. Araziye çıkarken çoraplarını pantolonlarının üzerine koyarlarsa bu bir yöntem. İlaç sıkmanın bir fonksiyonu yok. Ancak güçlü bir zehir sıkacaksın, o da doğru bir şey değil. Bir de kene kahverengidir, beyaz çorap giyinirseniz,  rahatlıkla fark edebilirsiniz. Pikniklerden sonra da kendinizi kontrol etmeniz önemli. Bu sene popülasyon daha fazla olacak. Çünkü insanlar doğaya zarar veremediler. Geçmiş yıllara göre kenelerin artacağını söyleyebilirim.”

    “KORONADAN KORKUYORDUK, BİR DE KENE ÇIKTI”

    Aydos Ormanı’nda piknik yapan Bahar Yıldırım, “Koronadan korkuyorduk, bir de kene çıktı şimdi. Nasıl olacak bilmiyoruz. Çok sıkıldık evde aylardır, uzun zaman sonra ilk kez çıktık ama bir yandan da kene korkusu sardı. Hiçbir önlem almadık, sadece yere oturmamaya çalışıyoruz” dedi.

    “UMARIM BAŞIMIZA GELMEZ”

    Ormana gelen bir diğer vatandaş Filiz Yılmaz ise, “Pantolonumuzun paçasını kapatsak da yürüyüp yukarı da çıkabilir. Yetkililer ne derse biz onu uygulamaya çalışıyoruz ama korkuyoruz, çekiniyoruz. 3 ayın üzerine ilk kez dışarı çıktık. Umarım başımıza böyle bir şey gelmez, bir de onla uğraşmak zorunda kalmayız” diye konuştu.

  • “Sokağa çıkma yasağı kaldırılınca kene ısırmaları arttı”

    “Sokağa çıkma yasağı kaldırılınca kene ısırmaları arttı”

    Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türkiye’de son günlerde artış gösteren KKKA vakalarına ilişkin açıklama yaptı. Prof. Dr. Ceyhan, KKKA’nın Türkiye’de her yıl bu dönemlerde, belli bölgelerde görüldüğünü belirtti.

    KKKA’nın kene ısırması sonucu bulaşan virüs olduğunu anımsatan Ceyhan, “İlk dönemlerde özelikle sokağa çıkma yasağı varken insanların Kırım Kongo’ya yakalanma şansı daha düşüktü. Çünkü bu kene genellikle çayırdan, çimenden bulaşıyor. Özellikle sokağa çıkma yasağı kaldırıldıktan sonra insanlar daha çok piknik aktiviteleri ya da farklı nedenlerle bu tip bölgelere gidip dikkatsiz davranınca kene ısırmaları arttı. Dolayısıyla Kırım Kongo vakaları da arttı. Koronavirüs nedeniyle sokağa çıkma yasağı varken de görüyorduk ama şu anda Türkiye’de vakaların arttığını izliyoruz” dedi.

    ‘GİYSİ ÜZERİNDEN DERİYE YAPIŞMASI MÜMKÜN DEĞİL’

    Kenenin insan olmadan yaşayabilen canlı olmadığını belirten Ceyhan, “Canlı olması için mutlaka bir insan bulup bazıları hayvanlar ile bazıları insanlar ile hayatlarını sürdürüyor. Kene yapıştığı zaman virüsü salgılarında bulundurduğu için eğer siz hiç dokunmazsanız çok fazla salgı bulaştırmıyor dolayısıyla bulaştırdığı virüs miktarı az oluyor. Kenenin, giysi üzerinden deriye yapışması mümkün değil. Mümkün olduğu kadar kapalı olması lazım insanın derisinin. Kene, sıçrayarak yapışıyor. Bunları engellemek için mümkün olduğu kadar kapalı giyinmek, pantolonu çorabın içine sokmak gerekiyor” diye konuştu.

    ‘KENEYİ DERİDEN ÇEKERSENİZ BOL MİKTARDA VİRÜS BIRAKIR’

    Prof. Dr. Ceyhan, keneye karşı alınması gereken önlemlere ilişkin ise şunları söyledi:
    “Diyelim ki kenenin bulaştığını gördünüz, pikniğe falan gidildiğinde her kalkındığında mutlaka kontrol edilmesi lazım. Kene varsa dokunulmaması lazım. Eğer ki o işi bilmiyorsa siz, keneyi koparmaya, deriden çekmeye ya da öldürmeye kalkarsanız kene tükürüğünü boşaltıyor ve bol miktarda virüs var içerisinde. O şekilde bol virüs bulaşıyor ve daha ağır hastalığa yol açıyor. Eğer biliyorsanız banka kartı ya da kredi kartı olabilir. İki yanından deriye bastırılarak keneyi öldürmeden çıkarmak gerekir. Bilmiyorsanız hiç dokunmamamız gerekir, hemen bir sağlık kuruluşuna gidip orada çıkarmak en doğrusu. Eğer böyle yapılırsa hastalık bulaşsa bile ağır seyretmeden geçirilebiliyor. Ama hastalık bulaşmış ve klinik belirtileri çıkacaksa en belirgin belirtileri, aslında kanamalı ateş o nedenden diyoruz ateş yükseliyor, vücudun değişik bölgelerinde kanamalar oluyor. İdrardan kanamalar oluyor ve iç organlarda bazı bozulmalar başlıyor. Karaciğerde, böbrekte bozulmalar ortaya çıkabiliyor. Daha da ilerlediği zaman kanda hem pıhtılaşma hem de kanma şeklinde giden ve kontrolü giderek zorlaşan bir tablo ortaya çıkabiliyor.”

    ‘SOLUNUM YOLUYLA BULAŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİL’

    KKKA vakalarının yüzde 4 civarında ölümle sonuçlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Hastanede tedavi edilebilen, tedavinin oldukça etkili olduğu bir hastalık. Bir sağlık kuruluşuna gidildiği zaman vakaların büyük çoğunluğu kurtarılabiliyor. Öncelikle korunmak daha önemli tabi. Solunun yoluyla bulaşması söz konusu değil ancak o kişilerin kanıyla bulaşabiliyor. Bu bulaş da en çok sağlık çalışanlarında görünüyor. Yoksa hava yoluyla bulaşma söz konusu eğil” diye konuştu.

  • Bir uyarıda o hastalık için! Türkiye’de 15 kişiyi öldürdü

    Bir uyarıda o hastalık için! Türkiye’de 15 kişiyi öldürdü

    Sağlık Bakanlığı’nca, “Bu yıl 10 Haziran itibariyle Türkiye genelinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vaka sayısı geçen yıla göre artış göstererek 480’e ulaştı, 15 kişi ise hayatını kaybetti. KKKA Bilim Kurulu’nda, bu veriler ışığında alınacak tedbirler ve yürütülecek çalışmalar masaya yatırıldı” açıklaması yapıldı.

    Bakanlık’tan yapılan açıklamada, KKKA Bilim Kurulu toplantısının Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe başkanlığında gerçekleştirildiği bildirildi. Toplantıda, hastalığın Türkiye’deki mevcut durumu ve kontrolüne yönelik alınan tedbirler değerlendirildiği, hem hayvan hareketliliğinin hem de insan ile hayvan temasının arttığı Kurban Bayramı öncesinde alınacak tedbirler ve stratejilerin belirlendiği kaydedildi.

    ’15 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ’

    Dünya genelinde 30’dan fazla ülkede görülen KKKA’nın, Türkiye’de İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde yoğunlaştığına dikkat çekilerek, “Diğer ülkelerde hastalığa yakalananların ortalama dörtte biri hayatını kaybediyor. Bazı ülkelerde bu oran yüzde 80’lere kadar çıkıyor. Türkiye’de ise uygulanan tedbirler, sürveyans sistemi ve etkin tedavi yaklaşımıyla ölüm oranı yüzde 4’lerde seyrediyor. Bu yıl 10 Haziran itibariyle Türkiye genelinde KKKA vaka sayısı geçen yıla göre artış göstererek 480’e ulaştı, 15 kişi ise hayatını kaybetti. KKKA Bilim Kurulu’nda, bu veriler ışığında alınacak tedbirler ve yürütülecek çalışmalar masaya yatırıldı” denildi.

    ‘AÇIK RENKLİ KIYAFETLER TERCİH EDİLMELİ’

    Özellikle yaz ve sonbahar aylarında görülen KKKA hastalığının, kene tutunması veya keneyle temas sonucunda bulaşabilen bir enfeksiyon hastalığı olduğu bildirilerek, şu ifadelere yer verildi:

    “Hastalık, virüs taşıyan hayvanların ve hasta kişilerin kan ve vücut sıvılarıyla korunmasız temas sonucunda da insanlara bulaşabiliyor. Ateş, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı ve halsizlik en sık görülen bulgular. Hastalık kontrolünde kişisel korunma önlemleri büyük önem taşıyor. Kırım- Kongo kanamalı ateşinden korunmak için; tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden, çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. KKKA hastalığına yönelik hazırlanan afiş, broşür, TV spot filmi, çocuklara yönelik animasyon filmi gibi eğitim materyaline Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü web sayfasından, https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/zoonotikvektorel-kkka adresinden ulaşılabilir.”

  • Öldürücülük özelliği koronavirüsten daha fazla!

    Öldürücülük özelliği koronavirüsten daha fazla!

    Sivas’ta geçtiğimiz yıl kene ısırması sonucu hastaneye başvuran 120 hastaya Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) tanısı konulurken yaklaşık 10 kişi bu virüs nedeniyle hayatını kaybetmişti. Bu yıl erken görülmeye başlayan KKKA vakalarında 5 kat artış görüldü ve yaklaşık 100 vaka tespit edildi. Tedavi altına alınan 2 kişi ise hayatını kaybetti. Uzmanlar, kenenin öldürücülük özelliğinin Kovid-19’a göre üç kat daha fazla olduğunu vurguladı.

    SİVAS’TA KESİNLEŞMİŞ 94 VAKA

    Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Çetin, bu yıl kene ısırması sonucu oluşan KKKA vakalarının erken görülmeye başlandığını belirterek, “2002 yılından itibaren kırım Kongo kanamalı ateşi, Sivas bölgesinde, İç Anadolu bölgemizde ve Orta Karadeniz bölgesinin güneyinde ciddi bir endemik ve eptemik hastalık halinde seyretmektedir. Özellikle de bu sene için biz geçen yıl ki vakaların yaklaşık beş-altı katı daha fazla kırım Kongo kanamalı ateşi görmeye başladık ve bu sene özellikle biz nisan sonu mayıs başında gördüğümüz kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarını martın ortalarından itibaren görmeye başladık. Sivas ve çevresinde şu ana kadar 94 vakamız olmuştur. Bunların 78 adeti erişkin hastamız 16 tanesi de çocuk hastamızdır. Geçen yıl ki sayılara göre beş-altı kat daha fazla vakayı görüyoruz. Yani bunların fazla gözükmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi özellikle Kovid-19’dan dolayı hem kenelerde hem de Kırım Kongo Kanamalı Ateşiyle yeterince mücadelenin yapılamamış olmasını ben burada etkili görüyorum. Ve tüm vatandaşlarımdan özellikle bu kırım Kongo kanamalı ateşine karşı dikkatli olmalarını öneriyorum” dedi.

    HAYVANCILIKLA UĞRAŞANLAR RİSK ALTINDA

    Çetin, özellikle hayvancılıkla uğraşanların risk grubunda olduğuna dikkat çekerek, “Kırım Kongo kanamalı ateşinin özellikle risk grubu üç önemli risk grubumuz var bunlardan bir tanesi hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız, çiftçilerimiz ve özellikle hayvan otlatan hayvanın yayılmasında etkili olan insanlar. Bir ikincisi ise hayvanları besleyen ve hayvanların sütünü sağan hanımefendiler bu noktada risk altındaki insanlar. Çünkü; hayvanlar tarafından özellikle büyükbaş hayvanlar tarafından köylere ve ahırlara getirilen hastalık taşıyan kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığını taşıyan keneler insanlara bulaşmakta, insanları ısırmakta ve arkasından da bu hastalığı insanlara geçirmektedir. Bir diğer grup ise özellikle et ve deri işleriyle uğraşan insanlarda kırım Kongo kanamalı ateşini sık görüyoruz yani tüm vakalarımızın yaklaşık yüzde 90’a yakını bu vakalarımız ancak özellikle bu hayvanlardan otların üzerine keneler düşmek suretiyle oradan geçen insanlara da yapışmak suretiyle diğer insanları da hasta edebilmektedir. Özellikle otların bol olduğu alanlarda bazı mesire yerlerinde ve de yine keneleri sık olarak görebiliyoruz. Bu noktada belediyemiz ve valiliğimiz ciddi manada tedbir almaya başladı. Buraların ilaçlanması ve özellikle de kenelere karşı mücadele konusunda bir takım tedbirler alınmaya başladı” dedi.

    KENE POPÜLASYONUNUN YOĞUN OLDUĞU İLLER

    Çetin, kene popülasyonunun yoğun olduğu illeri şu şekilde sıraladı:

    “Özellikle kene popülasyonunun yoğun olduğu alanlar; Sivas, Çorum, Tokat, Yozgat, Erzincan, Gümüşhane, Giresun’un güneyi, Erzincan ve Erzurum illerinde yoğun olarak bulunmaktadır. Daha önce Tokat ve Sivas’ın kuzeyindeydi ancak tahmin ediyoruz ki küresel ısınmanın etkisiyle daha güneylere doğru inmeye başladı. Sivas merkez veya merkez veya merkez köylerde kene popülasyonunda artma oldu. Ondan dolayı da ben çok kıymetli hemşehrilerimi uyarıyorum bu hemşehrilerimize ben özellikle hayvancılıkla uğraşan insanların mutlaka hayvanlarına kenelerin azaltılması konusunda ilaçlamanın yapılması, ahırların mutlaka ilaçlanması ve hayvancılıkla uğraşan insanlar mutlaka akşam eve geldiklerinde kendilerine kene yapışmış mı yapışmamış mı diye kontrol etmelerini özellikle öneriyoruz” dedi.

    YÜZDE 80 BACAKTAN GİRİP YOL ALIYOR

    Prof. Dr. İlhan Çetin, kenenin genellikle insanların ayak kısmından vücuda girdiğini ifade ederek, “Biz normalde hayvancılıkla uğraşmayan insanlarımızda zaman zaman vakalarımız oluyor. Yani özellikle belli oranda ot, çim bulunan ortamlarda bir takım aktiviteler yapan insanların mutlaka çoraplarını pantolonlarının üzerine çıkarmaları pantolonlarını çoraplarının altına almak suretiyle ki kenelerin yüzde 70- 80’i bacak bölgesinden vücuda girmektedirler. Daha fazla bu yolu kullanıyorlar. Bu önemli bir tedbir ama mutlaka eğer tabiatta bir takım aktiviteler yapabiliyorlarsa bunu da beyaz giysiler giymek suretiyle ve yaz örtüler kullanmak suretiyle yani üzerlerine kenenin gezdiğini görebilmek veya bulunduğu yerde kenenin olup olmadığını görebilmeleri açısından da beyaz giysilerin, beyaz örtülerin kullanılmasını biz önemle öneriyoruz. Arkasından da bu tür aktivitelerde bulunan insanlar eğer evlerine geldiklerinde de mutlaka vücutlarında kene kontrolleri yapmasını arz ediyoruz” dedi.

    “HER KENE ISIRMASI KKKA’YA NEDEN OLMAZ”

    Her kene ısıran kişinin hasta olmayacağını söyleyen Çetin, “Her kene yapışması mutlaka bu hastalığın olacağı manasına gelmiyor. Keneler içerisinde de hastalığı taşıyan keneler sonuçta bu hastalığı insanlara bulaştırabiliyorlar. Kesinlikle kenelerle oynamamaları gerekir. Bazen ateşle yaklaşmak, sigara tutmak gibi keneyi rahatsız edici bir takım aktiviteler yapılırsa kene kusuyor ve virüsü yayıyor. Kovid-19 da olduğu gibi hayvanlardan insanlara geçen virüstür. Bu virüsleri vücuda daha fazla verebiliyor ve hastalık yapma etkileri çok fazla oluyor. Onun için mutlaka bir sağlık kuruluşuna bu işin tecrübeli ve ehli olan insanlar tarafından kenelerin çıkarılmasını sağlamaları da çok önemlidir. Eğer böyle bir imkan yoksa yani uzak bir alandalarsa o zamanda mutlaka kenenin başından tutmak suretiyle çok fazla örselemeden mümkünse hızlı bir şekilde ve başı içerde kalmayacak şekilde keneyi çıkartmalarını biz özellikle önemsiyoruz” dedi.

    “VAKA SAYISI 5 KAT ARTTI, EGE’DE GÖRÜLMEYE BAŞLADI”

    Çetin bu yıl KKKA vakalarında beş kata yakın bir artış gözlediklerini ve bu yıl Ege bölgesinde de vakalara rastlanıldığını vurgulayıp, “Bu sene vaka sayılarımızda ciddi bir artış var dedik geçen senekine göre bir buçuk ay daha erken vakalarımızı görmeye başladık. Şu anda da geçen yılın aynı dönemine göre beş-altı kat daha fazla vakayla karşı karşıyayız. Biz yılın tamamında yaklaşık 120 vaka görürken şuana kadar vakalarımız 100’e yaklaştı. 94 şuanda kesinleşmiş vakamız var yani geçen yıl özellikle biz Haziran-Temmuz aylarında yoğun görmüş olduğumuz sayıyı bu sene daha Haziranın başında görmüş olduk 94 vakayla. Bundan dolayı da ben tüm hemşehrilerimizi, tüm vatandaşlarımızı uyarmak istiyorum. İkinci hususta Kene popilasyonu gittikçe yayılıyor. Söylediğim gibi daha önceden sadece Kelkit Vadisiyle sınırlı bulunan kene şuanda güneye doğru inmeye başladı. Ege de görülmeye başladı, Akdeniz bölgesinin kuzeylerinde görülmeye başladı. Ondan dolayı ülkemizin tamamının bu noktada mutlaka mücadelenin hızlı bir şekilde yapılması konusunda yetkililerimizin burada bilgilendirmek istiyorum. Çünkü kenenin öldürücülük özelliği Kovid-19’a göre iki- üç kat daha fazla. Her ne kadar Sivasımız ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanemiz kene tedavisinin dünyada en iyi yapıldığı yerlerden bir tanesi ölüm oranları yüzde 3-5’lere kadar düştü. Bu sene ölüm oranlarımız ise yaklaşık yüzde 2’lerde, 94 vakamız olmuştu. Bu hastalarımızdan 2’sini kaybettik. Şuanda 25-30’a yakın insanımızın tedavisi devam ediyor. Şuanda ki ölüm oranlarımız yüzde 2-3’ lerde diyebilirim. Bu dünyada ki kırım Kongo kanamalı ateşi tedavisinin en iyi yapıldığı merkezlerden biri olduğunun da bir göstergesidir. Çünkü dünyada tedavi edilme daha doğrusu kaybedilme oranı 5 ila 10 arasında değişiyor. Bizde çok daha iyi bir şekilde tedavi ediliyor” şeklinde konuştu.

  • Uzmanlardan kene uyarısı: Vaka sayısı dörde katlanabilir

    Uzmanlardan kene uyarısı: Vaka sayısı dörde katlanabilir

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Çetin, kenelerin sıcak havanın etkisiyle bu yıl yaklaşık 1.5 ay önce görülmesinin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastası sayısını artırdığını belirtti.

    Çetin, yaptığı açıklamada, KKKA’nın keneden insanlara geçen bir hastalık olduğunu anımsattı. İçinde bulunulan dönemin zoonoz hastalıklarla uğraşma çağı haline geldiğini vurgulayan Çetin, KKKA’nın yaklaşık 25 yıldır Sivas, Tokat, Erzincan, Yozgat ve Giresun çevrelerinde görülen bir hastalık olduğunu belirtti.

    Çetin, KKKA’yla mücadelede Sivas’ta gerekli tedbirleri almaya başladıklarını belirterek “Çevremizdeki Tokat, Erzincan ve Giresun tarafında hem kene popülasyonunda hem de vaka sayısında ciddi bir artış olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

    Keneler normalde nisan sonu ve mayıs başında ortaya çıkmasına karşın bu yıl 1,5 ay önce görüldüğüne dikkati çeken Çetin, şunları kaydetti:

    “Bu sene vakaları 14-15 Mart’tan itibaren görmeye başladık. Son dönemde kene popülasyonuyla iyi bir şekilde mücadele ediyorduk. Keneye karşı ilaçla veya diğer yöntemlerle mücadelemizi aksattığımız zaman bir keneden binlerce kene rahatlıkla üreyebiliyor ve hızlı bir şekilde de çoğalabiliyor. Bu noktada mücadele en büyük araçtır diyebiliyoruz. Mart ayında havalar 15 gün süreyle hızlı şekilde ısınmıştı. Hemen o dönemde kene popülasyonunda artış gördük ve o artış da halen devam ediyor. Artık bu tür zoonotik hastalıklarla yaşamak, bunlara karşı tedbirleri almak zorundayız.”

    ‘Mücadele yapılmazsa ciddi rakamlar görebiliriz’

    Çetin, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2018 yılında Sivas’tan 58, Yozgat’tan 14, Giresun, Erzincan, Ordu ve Tokat’tan birer olmak üzere 76 KKKA vakasına müdahale yapıldığını, 5 hastanın ise kaybedildiğini anımsattı.

    Geçen yıl Sivas’tan 106, Yozgat’tan 11, Giresun’dan 3, Bayburt ve Tokat’tan birer hastaya müdahalede bulunduklarını ve vefat sayısının 13 olduğunu belirten Çetin, “Bu yıl başlangıçta olmamıza rağmen hasta sayısında 35’i gördük. Eğer mücadele yapmazsak çok ciddi rakamları görebiliriz. Yani geçen yılki 122 rakamının 3-4 katını görebiliriz” dedi.

    ‘Mutlaka çoraplar pantolon üzerine çekilmeli’

    Çetin, KKKA ile mücadelede en etkili silahın kene popülasyonunu azaltmak olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

    “İlaç ve kimyasal önlemler alınıyor ama kişisel önlemler de çok önemli ve değerli. Tabiatta bulunurken ve hayvanlarla ilgilenirken insanlar her an kendisine kene yapışacakmış gibi hareket etmeli. Özellikle otlak alanlarda ve tabiatta gezinirken mutlaka çoraplar pantolon üzerine çekilmeli. Kenelerin yüzde 70-80’den fazlası pantolon paçalarından girmek suretiyle vücuda dağılıyor. İkincisi ise doğadan eve gelince vücutta mutlaka kene kontrolü yapılmalı. Eğer kene vücuda tutunmuşsa mutlaka sağlık kuruluşlarında çıkarılması sağlanmalı.”