Etiket: kılıçdaroğlu

  • Kılıçdaroğlu, memur maaşlarına zam vaadiyle ilgi konuştu

    Kılıçdaroğlu, memur maaşlarına zam vaadiyle ilgi konuştu

    Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karar TV canlı yayınında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    “DİYANET’İ KALDIRACAK” İDDİASI

    İktidar partisi yöneticilerinin, “CHP Gelecek Diyanet’i kaldıracak” yönündeki açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu, “Diyanet İşleri Başkanlığını kuran zaten CHP, niye kaldırsın? İlk imam hatip okullarını açan CHP’dir, niye kapatsın? İlk ilahiyat fakültelerini açan CHP, niye oraları kapatsın? Diyanet İşleri Başkanlığı bu ülkenin temel kurumlarından birisidir. Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığıyla, Genel Kurmay Başkanlığını kurmak için aynı gün iki ayrı kanunu çıkarmıştır parlamentodan. Hiç kimsenin gücü Diyanet İşleri Başkanlığını kapatmaya yetmez.” yanıtını verdi.

    Seçmenden 5 yıllığına oy istediği hatırlatılarak, bu süre zarfında belirlediği ana misyonun ne olduğu sorulan Kılıçdaroğlu, “Ana misyon şu, şimdi devletin temel kurumlarını, kolonlarını tahrip ettiler. Ciddi bir kırılma var oralarda. Adalete bakıyorsunuz öyle, parlamentoya bakıyorsunuz öyle. Yürütme organı diye bir şey yok. Bir kişinin iradesi var orada. Medyaya bakıyorsunuz felaket durumda. Tam bir kamplaşma. Topluma bakıyorsunuz, herkes neredeyse birbirini suçlar hale geldi. Benim bütün amacım, bu devletin kolonlarını yeniden inşa etmek. Yani demokrasiyi gerçek anlamda getirmek, yargı gerçekten bağımsız olmalı.” dedi.

    “DEVLETLE PARTİYİ AYIRMAK LAZIM”

    Devletle partiyi ayırmak gerektiğini ve şu anda devletin partileştiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Şimdi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gemisi, iktidar partisinin seçim otobüsüne döndü. Akıl alacak şey değil. Savunma sanayi milli bir şeydir. Adı üstünde, Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, diğerlerinde ‘milli’ kelimesi yok. Milli Savunma Bakanlığı bizim hepimizin. Hangi görüşten, hangi kimlikten olursak olalım bu ülkenin savunmaya ihtiyacı var. Üstelik bulunduğumuz coğrafya bunu zaten zorunlu kılıyor. Biz güçlü olmak zorundayız burada. Savunma sanayi yeni değil ki, 1980’lerden beri işlevini sürdürüp geliyor. Rahmetli Özal savunma sanayi fonunu kurdu. Kimse de bugüne kadar kalkıp savunma sanayiyle ilgili onu alıp da bir seçim propagandası haline getirmedi. Bunları seçim propagandası haline getirdiler. Sanki biz karşıymışız gibi bir atmosfer yaratıyor. Niye karşı olalım? ‘Uçak yaptık.’ İyi alkışlarız. ‘Siz buna karşısınız.’ Hayır efendim. Ne uçağa ne tanka ne şuna ne buna, bir şeye karşı olduğumuz yok. Tam tersine bunlar milli meselelerdir. Milli meselelerde bu işin sağı, solu olmaz. Bu vatanseverlerin, herkesin milli meselelerin arkasında durması lazım. Bizim düşüncemiz bu.”

    Devletle partiyi ayıracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Bu konuda da çok kararlıyım. Devlet bakidir. Parti gelip geçici. Bugün var. Yarın iktidardan gider. Başka bir parti gelir. Bu ikisi birbirinden ayrılmak zorundadır. Bunu yaptığımız zaman ve devletin kolonlarını, gerçek anlamda yeniden sağlıklı bir zemine oturttuğumuz zaman ben dünyanın en huzurlu insanı olacağım. Gerçekten de çekilip torunlarımla oynayacağım yani. Torunlarımı dinleyeceğim. O ayrı bir dünya. Torunlarımla yan yana geldiğimde gerçekten ben bütün sorunları unutuyorum. Onlar bana ayrı bir dünya bahşediyorlar.” dedi.

    MEMUR MAAŞLARINA ZAM VAADİ

    İktidara gelmeleri durumunda memur maaşlarının asgari ücretin 2,5 katı olacağı yönündeki açıklaması hatırlatılan Kılıçdaroğlu, “Seçimleri kazanıp bu vaatlerinizi uygulamaya başladığınızda bu paraları bütçeden vereceksiniz. Bütçede bu para yok. Bunu nasıl karşılayacaksınız?” şeklindeki soruyu yanıtlarken de uzun yıllar Maliye Bakanlığı’nda çalıştığını anımsattı.

    “27,5 yılımı bütçe nasıl yapılır? Para nasıl toplanır, tasarruf nasıl yapılır? Bunlara ayırdım.” diyen Kılıçdaroğlu, şimdi devlette müthiş bir savurganlık olduğunu dile getirdi.

    Kılıçdaroğlu, “Bizim, Allah nasip ederse çıkaracağımız 1 numaralı kararname ‘savurganlıkları önleme ve tasarruf kararnamesi’ olacak. Biz çok büyük bir parayı tasarruf edebileceğimize inanıyoruz. Devletin bakanlıkları kiralarda olur mu? Genel müdürlükleri kiralarda olur mu? Çıkacağız Çankaya’ya, buraya devletin bütün bakanlıkları ‘buyurun kardeşim gidin orada yer var oralara’, kiradan kurtaracağız. (Cumhurbaşkanlığı Külliyesi) Yani geçici bir süre için bakanlıklar giderler. Kira rezaletinden de biz kurtulmuş oluruz. Sonunda bir tasarruf yapacağız.” diye konuştu.

    Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı içerisinde çok sayıda deneyimli ekonomist ve deneyimli bürokratlar olduğunu aktarırken, verdikleri her vaadi, öncesinde titiz bir değerlendirmeden geçirdiklerini ve öyle açıkladıklarını söyledi.

    Daha önce Borsa ile ilgili yaptığı uyarıların hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğu, devletteki liyakat sistemi çöktüğü için bu kurumlarda da çöküşün başladığını söyledi.

    Kılıçdaroğlu, “Biz bu uyarıyı yaptık ama yani yine devam ediyor. Borsada inişler, çıkışlar, küçük tasarruf sahibi perişan oluyor. Borsa’nın, Sermaye Piyasası Kurulu’nun yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bu konuyla ilgili özel bir mahkemenin kurulması gerektiğini düşünüyoruz.” açıklamasını yaptı.

    SANDIK GÜVENLİĞİ

    Bir soru üzerine iktidar partisine bir televizyon kanalında program yapma çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, “Medeni insanlar olarak bir araya gelmeliyiz. Kurmaylarımız olmalı, oturmalıyız, tartışmalıyız. Ben sorunu nasıl çözeceğim? Karşı ekip, sorunu nasıl çözecek? Oturmalıyız. Zaten demokrasilerde hakem halktır.” dedi.

    Toplumda seçimle ilgili çeşitli korkular olduğu belirtilerek, “Seçim günü ile ilgili, gecesiyle ilgili, süreçle ilgili… Her iki tarafta da var. Sizin de endişeleriniz olsa gerek. Sizi en çok kaygılandıran şey ne?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Biz üçe ayırdık. Bir, seçim öncesi. İki, seçim gecesi. Üç, seçim sonrası. Seçim öncesi, şu anda çalışıyor. Sandık güvenliği. Yüksek Seçim Kurulu’na güvenmiyoruz biz. İstanbul seçimlerinde bu çok net bir şekilde ortaya çıktı. Çünkü başka bir yerden talimat alıp karar veren bir otoriteye, yargı kurumuna sizin güvenme şansınız yoktur. Her bir sandıkta mutlaka bizim bir temsilcimizin olması lazım ve biz bunun için tam 1,5 yıldır çalışıyoruz. Önce kimler görevli? O görevlileri alıyoruz, eğitiyoruz. Bir sıkıntımız oldu, deprem dolayısıyla deprem bölgesinde yeniden sıfırdan, yeniden ele alıp değerlendirmek zorunda kaldık. Seçim gecesi, sandıklar açıldıktan sonra oradaki temsilcimiz baştan imzalamayacak. Açıldıktan sonra asla dışarı çıkmayacak. Sayımlar yapılacak. Tutanaklar imzalandıktan sonra cep telefonuyla fotoğrafını çekip genel merkeze gönderecek. Biz ondan sonra rahat olacağız. Seçim gecesi de her gelen bilgiyi süratli bir şekilde değerlendireceğiz. Onunla ilgili de bütün teknik altyapı oluşturuldu. Dışarıdan hackerların yapacakları saldırılara karşı da bütün güvenlik önlemleri alındı.

    Seçim sonrasında ise seçim gecesinden başlayarak ben bütün vatandaşların sükunetle olayı izlemelerini istedim ve bunu her seferinde de dillendirdim. Çünkü kaybedeceğini anlayan bir siyasal iktidarın özellikle kendisini devlet olarak artık tanımlama pozisyonuna gelmiş olan bir iktidar gitmemek için devletin bazı unsurlarını kullanarak olayı sabote edebilir. Bu konuda da bütün vatandaşlarımıza, partililerimize uyarı yaptık. Yani ‘Ne yaparlarsa yapsınlar tahriklere kapılmayacaksınız. Bekleyeceksiniz nasıl olsa bu seçimi biz alacağız’ diye. Onları da aynı şekilde uyardık. Diğer partili arkadaşlarımızla, ittifakı oluşturan diğer liderlerle de bu konuyu konuştuk.”

    DARK WEB UYARISI

    Daha önce yaptığı “dark web” ile ilgili açıklamaları da hatırlatılan Kılıçdaroğlu, “Bununla ilgili bir duyum geldi bize. Onu birkaç kanaldan çek ettik, evet bu doğru. İletişim Başkanlığı’ndan bir grubun yaptığını gayet iyi biliyoruz . Ben isimleri de verdim. İsimleri de belli zaten. Hangi trolleri hazırladıklarını da biz biliyoruz. Yurt dışından troller tuttular, dünyanın parasını ödüyorlar. O parayı da Bitcoin hesapları üzerinden gönderiyorlar ki bulunmasın. Hepsi biliniyor. Belli ülkelerin istihbarat örgütleri bunların tamamını biliyor. İsim isim hepsini de biliyorlar. Devletin sırlarını siz kalkıp da bu tür alanlarda kullanamazsınız. Yasa dışı bir alana girerseniz, devletin bütün sırlarını birileri ele geçirmiş olabilir.” ifadelerini kullandı.

    “Peki sizin bu uyarıyı yapmanız bu operasyonları engelledi mi?” ifadesi üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Bilmiyorum. Ben devletini ve milletini seven birisi olarak bu tür olayların Türkiye‘ye ve Türkiye’nin geleceğine büyük zarar vereceğini düşünen birisiyim. O nedenle sade bir yurttaş olmanın da ötesinde bir partinin genel başkanı ayrıca bu ülkede cumhurbaşkanı adayı olarak ben bu uyarıyı yapmak zorundaydım. Bir an önce bu işi durdursunlar. ‘Türkiye yabancı istihbarat örgütlerinin, bizim sırlarımızı, bizim bilgilerimizi alacağı bir mekana dönüşmesin’ diye. Tepkiler geldi malum iktidar kanadından. Birkaç kanaldan tepkiler geldi. Onun dışında şu ana kadar bazı bilgiler geldi ama o bilgileri şimdi söylemem çok doğru olmaz.”

    MERKEZ BANKASI BAŞKANI KİM OLACAK?

    Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine ekonomi alanında liyakatli bir kadro oluşturacaklarını dile getirerek, yabancı yatırımcı için de güven ortamı oluşturacaklarını söyledi.

    İktidara gelirlerse Merkez Bankasının yeni başkanının kim olacağı da sorulan Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası Başkanı, Merkez Bankası kültürünü çok iyi bilen, atandığı zaman hem iç piyasalarda hem dış finans çevrelerinde güven veren birisinin olması lazım. Artı, Merkez Bankası Başkanı’nın gerçekten bağımsız olması lazım. Yani bankacılık neyi öngörüyorsa onu yapması lazım. Aklımda bazı isimler var ama tabii şimdi telaffuz etmek doğru olmaz.” diye konuştu.

  • Kılıçdaroğlu’ndan ‘dark web’ açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan ‘dark web’ açıklaması

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘dark web’ konusunda yaptığı açıklama üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un “Neyin önünü almaya çalışıyor, biliyoruz” sözlerine ilişkin, “Neyin önünü almaya çalışıyormuşuz? Bildiğini açıklasın. Niye açıklamıyor? Bu yönde bir bilgi geldi. Doğrulattık bazı kanallardan. Dark web… Bunlar, ses ve görüntüleri değiştirerek olumsuz propaganda yapabilirler. Benim bir konuşmamı veya bir görüntümü alarak bir şekliyle karalamak istiyorlar. Bu bilgi geldiğinde biz, önce bu bilgiyi araştırdık. Bu bilgi doğru. Yurt dışından ciddi bazı hackerlerle sözleşme yapıldı ve onlara Bitcoin üzerinden ödeme yapıldığı yönünde de bilgiler geldi” dedi. Kılıçdaroğlu, “Bunun hemen, sahte olduğunu bir saat içinde saptayacak programlar da var. Bu konuda da önlem aldık. Çıktığı anda hemen onun sahte olduğunu ortaya koyacağız. Acı olanı şu; Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenlerin düştükleri acizlik. Ya insanda biraz utanma olur ya. En azından rakip er meydanına çıkarken eşit koşullarda çıkarlar. Devletin bütün gücünü arkana almışsın, onun üzerinden karalama kampanyası başlatarak ‘Efendim acaba Kılıçdaroğlu’nu nasıl yeneriz’… Yenemezsin kardeşim” diye konuştu.

    CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu akşam katıldığı tv kanalında,canlı yayında soruları yanıtladı.

    Kılıçdaroğlu, miting çalışmalarına ilişkin, “Sabah erken çıkıyoruz. Her gün iki il, bazen üç oluyor. Çalışıyoruz, sonra Ankara’ya dönüyoruz. Üstüne yayınlar oluyor, mülakatlar oluyor. Sağ olsun, bazı gazeteler yazılı gönderiyor soruları. Biz, onlara gecenin ilerleyen saatlerinde de bir şeyler hazırlayıp göndermeye çalışıyoruz. Sonuçta hayat böyle devam ediyor” dedi.

    Yoğun miting programlarına karşı ses tellerini nasıl koruduğu sorulan Kılıçdaroğlu, “Vallahi bir sürü sıcak su, zencefilli, ballı vesaire… Onlarla idare ediyoruz. Fena değil ama” yanıtını verdi.

    Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

    “‘BİR DEĞİŞİM OLSUN, DEĞİŞİMİ GÖRELİM’ DİYE SESLENDİRİYORLAR ÖZEL TOPLANTILARDA: (Nasıl bir atmosfer var miting meydanlarında?) Aslında bir değişim arzusu var. Bunu toplumun her kesiminde görüyorsunuz. Bu değişim arzusunu sandığa yansıtmak ve oradan sonuç almak gerekiyor. Doğal olarak kararsızlar da var. Uzun yıllardır AK Parti’ye bağlı olup, onlara oy veren ve kendisiyle biraz AK Parti ile aidiyet duygusu oluşturan kesimler de var. Ama şikayet de ediyorlar. Hayatı, sıkıntıları, işsizliği, mutfaktaki yangını görüyorlar. Onlar da ‘Artık yeter, 22 yıl oldu. Bir değişim olsun, değişimi görelim’ diye seslendiriyorlar özel toplantılarda. Yüz yüze yaptığımız görüşmelerde dillendiriyorlar. Bir değişime ihtiyacımız var. Her yaş grubunda bu değişim duygusunu hissediyorsunuz.

    TİRAJLARI ŞİŞİREREK YÜKSEK GÖSTERİYORLAR, BASIN İLAN KURUMU ARACILIĞIYLA DA DEVLETİ SOYUYORLAR: Değişik meslek grupları da aynı şeyi söylüyorlar, çiftçisinden sanayicisine kadar. Tabii herkes kendi penceresinden bakıyor. Örneğin esnaf, ‘Sattığım malın yenisi alıp yerine koyamıyorum’ diyor, ‘Çünkü malı sattıktan sonra aynı ürünü almaya kalktığımda zamlı oluyor, dolayısıyla onu alamıyorum’. Banka borçları var, ödemekte zorlanıyorlar. Kiraları ödemekte zorlanıyorlar. Çiftçiye bakarsanız zaten durumu pek parlak değil. Maliyeti bile kurtarmıyor. Mazotundan, gübresinden tutun, belirlenen fiyatların yetersizliği… Onlar da oradan şikayet ediyor. Şöyle özetlemek lazım; şikayet etmeyen hemen hemen hiçbir kesim yok. Sadece sarayda oturup 4-5 yerden maaş alanlar, bunların durumu gayet iyi. Dış politika ile ilgili bir makale bile okumamış kişilerin büyükelçi olarak atandığını görüyorsunuz. Onların da keyfi yerinde. Havuz medyası var. Onların da keyfi yerinde, kamu bankalarından olağanüstü kaynak aktarılıyor. Tirajları şişirerek yüksek gösteriyorlar, Basın İlan Kurumu aracılığıyla da devleti soyuyorlar.

    BEŞLİ ÇETELERİ ZATEN SORMAYIN, ONLARIN DA KEYFİ YERİNDE: Uyuşturucu baronları var. Türkiye, onlar için cennet gibi bir ülke. Gelip Türkiye’de hesaplaşıyorlar. Birbirlerini vuruyorlar, öldürüyorlar. Sınırlar zaten yol geçen hanına dönmüş. İstediği kadar uyuşturucuyu getirip Türkiye’de pazarlayabiliyor. Gencecik çocuklarımız uyuşturucu bataklığında. Beşli Çeteleri zaten sormayın, onların da keyfi yerinde. Toplasanız bunların sayısı 5-6 bini geçmez. Ama öbür tarafta 80 milyon insan, bir şekliyle huzursuz.

    ‘ASGARİ ÜCRETİ YETERİ KADAR ARTIRMAYIN’ DİYEN DIŞ GÜÇLER Mİ: (AKP iktidarının ‘Dış güçler’ söylemine ilişkin soru üzerine) Bu dilin hiçbir etkisi yok. ‘Asgari ücreti yeteri kadar artırmayın’ diyen dış güçler mi? Niye dış güçler bunu yapsın? Çok saçma bir şey. Her ülke elbette ki dünyada belli bir rekabet içindedir. Bu da gayet doğaldır. Siz kendinizi dış güçlere teslim ettiyseniz o ayrı bir şey. Her ülke büyümek, kalkınmak ister; kültürüyle, sanatıyla dünyada söz sahibi olmak ister. Üretimiyle, üretim gücüyle, teknolojisiyle söz sahibi olmak ister. Üniversiteleri bilgi üreten bir ülke haline gelmek ister. Siz bütün bunların hepsini yapmıyorsunuz, memleketi perişan etmişsiniz, milleti kuru soğana mahkum etmişsiniz; ‘Dış güçler’…

    ÇAY FİYATINI MALİYETİN ALTINDA BELİRLİYORSAN O ZAMAN SEN, DIŞ GÜÇLERE TESLİM OLMUŞSUN DEMEKTİR: Dış güçler mi diyor, ‘Bu vatandaşı kuru soğana mahkûm edin?’ Dış güçler mi diyor, ‘Memur maaşlarını düşük tutun?’ Dış güçler mi sizi tahrik ve teşvik ediyor, ‘Enflasyonu yüksek tutun’ diye? Dış güçler mi diyor, ‘Efendim, dolar kuru şöyle olsun’… Birden fazla dolar kuru çıktı. Merkez Bankası’nın ayrı, Kapalı Çarşı’nın ayrı, bankaların ayrı. Bunu dış güçler mi söylüyor? Yönetemiyorlar. Zaten bir yönetim kendi beceriksizliğini bir başka gücün veya organın üzerine atmaya başlarsa bilin ki artık yönetemiyor, suçlu arıyor. ‘Ben suçlu değilim, bu suçlu.’ Sen yönetiyorsun. O zaman sen yönetmiyorsun, yönetemiyorsun. Başkaları yönetiyor o zaman. Bunun da sorgulanması lazım. Bu sorgulamanın radyolar, gazetelerde, televizyonlarda konuşulması, eleştirilmesi lazım. Ama genelde bunların üzerinde fazla durulmuyor. Ben, sıradan vatandaşların, ‘Dış güçler Türkiye’yi bu hale getirdi’, buna inandıklarını sanmıyorum. Ama şu önemli tabii; Türkiye’nin güçlü olması, gücünü koruması, pekiştirmesi ve büyütmesi hepimizin ortak arzusu. Her birimiz kendi ülkemizin büyümesini, kalkınmasını isteriz. Dış güçler mi diyor, ‘Çay fiyatını şöyle yap?’ Hayır, sen yapıyorsun. Dış güçlerin söylediği şekilde çay fiyatını maliyetin altında belirliyorsan o zaman sen, dış güçlere teslim olmuşsun demektir. O zaman niye suçluyorsun?

    BUNLAR SES VE GÖRÜNTÜLERİ DEĞİŞTİREREK OLUMSUZ PROPAGANDA YAPABİLİRLER: (Dark web konusunda açıklaması üzerine İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un ‘Neyin önünü almaya çalışıyor, biliyoruz’ söylemi üzerine yöneltilen soruya) ‘Neyin önünü almaya çalışıyor, biliyoruz.’ Neyin önünü almaya çalışıyormuşuz? Bildiğini açıklasın. Niye açıklamıyor? Bu yönde bir bilgi geldi. Ama biz, her gelen bilgiyi hemen kullanmıyoruz tabii. Doğrulatmamız lazım. Doğrulattık bazı kanallardan. Yurt dışında dark web dediğimiz, yani ona ne diyorlar; sahte hesap, sahtekarlık. Bunlar, ses ve görüntüleri değiştirerek olumsuz propaganda yapabilirler. Benim bir konuşmamı veya bir görüntümü alarak bir şekliyle karalamak istiyorlar. Bu bilgi geldiğinde biz, önce bu bilgiyi araştırdık. Bu bilgi doğru. Yurt dışından ciddi bazı hackerlerle sözleşme yapıldı ve onlara Bitcoin üzerinden ödeme yapıldığı yönünde de bilgiler geldi.

    ULUSLARARASI CASUS ŞEBEKELERİNİN TUZAĞINA DÜŞMÜŞ DURUMDALAR: Şu anda bunu yapanlar, uluslararası casus şebekelerinin tuzağına düşmüş durumdalar. Onlar bütün bunları biliyorlar zaten. Giden paraların ne olduğunu… Bitcoin’i uluslararası kuruluşlar bulamaz mı? Devletler bulurlar. İzi sürdüğünüz andan itibaren yakalarsınız. Bunu yapıyorlar. Buradan karalama kampanyasıyla, yalanlarla, iftiralarla beni suçlamak istiyorlar. Ben de bunu açıkladım. Şimdi paniğe kapıldılar; ‘Biz bunu biliyoruz, neyi önlemeye çalıştığını’. Biliyorsan açıkla. Niye açıklamıyorsun?

    DEVLETİN POLİSİ DE VAR YANIMDA: (Somut delil olarak ne var) Ben, M.I.T.’den çıktıktan sonra Boston’da, kara yoluyla önce New York’a, Manhattan’da önce şu meşhur gökdelenin fotoğrafını çekip, orada küçük bir video çekmiştim, oradan da Washington’a geçmiştim. O yol tabii 8 saat sürüyor. O yol üzerinden bir şeyler yapmaya, kurgular yapmaya, ses kayıtları, görüntüler üzerinden bir şeyler üretmeye çalışıyorlar diye bir bilgi geldi. Niye bunu yapıyorlar? Ben, gayet açık söylüyorum. Kaldı ki benim arabamda devletin polisi de var. Ben tek başıma gitsem, ‘Tek başına gitti’ derler. Devletin polisi de var yanımda. Başkaları da var yanımda. İktidarı kaybedeceklerini biliyorlar. İftira ve yalanlarla acaba bu seçimi nasıl kazabiliriz, bunun arayışı içindeler. İletişim Başkanlığı, bir iletişim başkanlığı olmaktan çıkmış. Normalde İletişim Başkanlığı’nın halkı doğru bilgilendirmesi lazım, TRT gibi. TRT de malum. Bu tablo, onların panik içinde olduklarını gösteriyor. Ellerinde bilgi. Açıklayın kardeşim. Ne bilginiz varsa açıklayın. Biz açık, şeffaf insanız. Gizlimiz saklımız yok bizim. Ne gizlimiz, ne saklımız olacak bizim? Evimizin mutfağını bile açtık.

    BUNUN SAHTE OLDUĞUNU BİR SAAT İÇİNDE SAPTAYACAK PROGRAMLAR DA VAR: (Önlemeye ilişkin bir çalışma var mı?) Çıksın bir bakalım. Daha çıkmadı. Bunun hemen, sahte olduğunu bir saat içinde saptayacak programlar da var. Bu konuda da önlem aldık. Çıktığı anda hemen onun sahte olduğunu ortaya koyacağız. Acı olanı şu; Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenlerin düştükleri acizlik. Ya insanda biraz utanma olur ya. En azından rakip er meydanına çıkarken eşit koşullarda çıkarlar. Devletin bütün gücünü arkana almışsın, onun üzerinden karalama kampanyası başlatarak ‘Efendim acaba Kılıçdaroğlu’nu nasıl yeneriz’… Yenemezsin kardeşim. Ahlaklı olursan gel yanıma. Oturursun, tartışırsın, mesele biter.

    HÂLÂ YÜREKLİ, NAMUSLU, LİYAKAT EHLİ KAMU BÜROKRATI GÖREVİNİN BAŞINDA: Bu devlette hâlâ devletini seven, saygı duyan namuslu bürokratlar var. O namuslu bürokratlar, bu seçimin de sağlık bir zeminde yapılmasını istiyorlar. İftirayla, karalama kampanyalarıyla, bel altı vuruşlarla bunun yanlış olduğunu biliyorlar ve ‘Bu, doğru değil’ diyorlar. Her şeyden önemlisi, devletin içindeki organlar hâlâ tümüyle bozulmuş değil. Hâlâ yürekli, namuslu, liyakat ehli kamu bürokratı görevinin başında.

    BEN İKTİDARIM, SANKİ O MUHALEFET: (Seçim sonuçları ne olur?) İlk turda bitecek. Seçimler bunu gösteriyor. Az önce konuşmaya başlarken de söylemiştim zaten. Bir değişim talebi dipten geliyor. ‘Yeter artık’ diyorlar. ‘22 yıl, tamam kardeşim. Çekil, yeni bir yönetim gelsin. Bir de bakalım nasıl olacak? Sen yönettin, bizi buraya getirdin, sonra muhtaç hale getirdin. Soğana muhtaç hale getirdin. Ciddi sorun var. Yeni insanlar da diyorlar ki biz, Türkiye’yi buradan çıkaracağız. E getirelim, bakalım; çıkaracak mı, çıkarmayacak mı?’ Çıkaracağız. Daha iyi koşulları getireceğiz Türkiye’ye. Türkiye’yi hızla büyüteceğiz. Ekonomik bunalımdan Türkiye’yi çıkaracağız. Çok kararlıyız. Bizim altı siyasi parti, 2 bin 400 maddelik hükümet programı hazırladık. Cumhur İttifakı’nın var mı? Yok. Ne yapacaklar? O da yok. Benim söylediğimi o da tekrar ediyor. ‘Mülakat kalkacak’, o da diyor ‘Mülakat kalkacak’. Ya yap. Niye yapmıyorsun? ‘Fındık, 4 dolar karşılığı olacak’ dedim. ‘Bugüne kadar niye yapmadın’ diyor. Ben iktidarım, sanki o muhalefet. Artık yönetemiyorlar. O nedenle değişimin hızla gerçekleşmesi, ilk turda bitmesi ve Türkiye’nin rahat bir nefes alması gerekiyor.

    DÜŞÜNDÜĞÜMDEN ÇOK DAHA FAZLA BİR İLGİ OLDU: (Van’da bu kadar ilgi bekliyor muydunuz?) Doğrusunu isterseniz beklemiyordum. Düşündüğümden çok daha fazla bir ilgi oldu. Orada beni heyecanlandıran, gençlerin fazlalığıydı. Alandaki gençler ki bunların büyük bir kısmı işsiz. Dolayısıyla büyük bir kısmı yine Van’ın büyümesini, kalkınmasını isteyenler, var olan sorunların çözümünü isteyenler, demokrasi isteyenler, demokrasi talebi… Kayyum atandıktan sonra 306 işçinin işine son verilmiş. Bu işçiler, çığ geldiğinde de gönüllü olarak gidip çığın yol açtığı felaketi önlemek için de çaba harcadılar. İnsanın ekmeğiyle oynanmaz.

    BU YÖNETİMİN ÖMRÜ DOLDU, DEĞİŞMESİ LAZIM: (İkinci tur ihtimali görüyor musunuz?) Gençlerin bu işi ikinci tura bırakmaması lazım. Çünkü 5 milyon 300 bin genç, ilk defa sandığa gidip oy kullanacak. Türkiye’nin kaderini değiştirecek olan gençler. Biz hepimiz eski oylarımızı kullandığımızda, yeni gelen 5 milyon 300 bin genç demokrasiden yana oy kullandığında Türkiye’nin kaderi değişiyor. Gençlerin tarih yazacağı bir ortam var. Bir otoriter yönetimi demokratik yollarla yolcu etmiş oluyorlar. Bu yönetimin ömrü doldu, değişmesi lazım.

    NEDEN TERÖR ÖRGÜTLERİNİN İSİMLERİNİ SAYMIYORSUNUZ? TERÖR ÖRGÜTÜ, KENDİ ADININ DUYULMASI İÇİN DE ZATEN TERÖR YAPAR: Bir şey daha… ‘Efendim neden terör örgütlerinin isimlerini saymıyorsunuz?’ Şimdi, terör örgütü, kendi adının duyulması için de zaten terör yapar. Yahu sen onun adını andığın zaman zaten onun propagandasını yapmış oluyorsun. Bizde bir devlet geleneği var; açın Genelkurmay’ın internet sitesine bakın, terör örgütünün adını yazmaz. Milli Savunma Bakanlığı yapmaz bunu. Ya hu biz de düşünüyoruz. Devletimiz ne diyorsa biz de onu diyelim. ‘Hayır.’ Onlar diyor ki ‘İlla onun propagandasını yap’. Hayır, yapmıyoruz efendim.

    BİZİM KAZANMAMIZI DARBE OLARAK TANIMLAMAK, ASLINDA DEMOKRASİYE İNANMAMAK DEMEKTİR: Bizim kazanmamızı darbe olarak tanımlamak, aslında demokrasiye inanmamak demektir. Ya hu arkadaş, seçim tarihini belirleyen sen, Meclis’i fesheden sen, kararı alan sen, vatandaşın önüne sandıkları koyan sen, şimdi diyorsun ki ‘Benim adım çıkmazsa bu bir darbedir’. Yani ‘Ben halka güvenmiyorum’. Demokrasiye inançsızlığın bir sonucu aslında bu. Devleti tek kişinin yönettiğinin somut bir örneği. ‘Ben karar veririm. Sandığı koydum; ben çıkarsam olur, ben çıkmazsan bu bir darbedir.’ Bu anlayış, bildiğimiz, tarihteki diktatörlerin anlayışıdır. Ne olursa olsun ben bunu bir tarafa bırakıyorum. Onların da zaten demokrasiye inanmadıklarını biliyorum.

    SANDIKLARIN YÜZDE 99,9’UNDA TEMSİLCİ BULUNDURUYORUZ: Yargıyı kontrol altına aldıklarını da biliyorum. YSK’ya güvenmiyoruz, TRT’ye güvenmiyoruz, Anadolu Ajansı’na güvenmiyoruz. O zaman biz, kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız. Tam 1,5 yıldır sandıkların güvenliği için çalışıyoruz. Sandık sayısı belli değildi ama geçen seçimdeki sandık sayısını esas alarak bir çalışma yaptık. Sonra sandık sonuçları, sayılar belli olduktan sonra çalışmayı güncelleştirdik. Arkadan deprem oldu. Deprem sonrası bir çalışma daha yapmak zorunda kaldık. Orada hayatını kaybedenler oldu, bulundukları yerin dışına çıkanlar oldu. Şu anda yanlış hatırlamıyorsam arkadaşlar, sandıkların yüzde 99,9’unda temsilci bulunduruyoruz. Var yani. Bu olay sadece temsilci görevlendirmekle değil, onlara tek tek gönüllü gençlerden oluşan bir ekibimiz var. Onlar tek tek telefon ediyorlar. İl, ilçe başkanlarının bize gönderdikleri listelerde adı ve soyadı var. Soru şu; ‘Siz hangi sandıkta görevlisiniz?’ Doğru yanıt veriyorsa artı koyuyoruz; ‘Tamam, bu biliyor, orada’. ‘Hayır bilmiyorum’ diyorsa eksi koyuyoruz ve değiştiriyoruz. Ayrıca bunların tamamı eğitildi. Bu konuda örgütleri iyi eğittik. Herkes görevinin başında olacak. Bu sadece CHP’nin. Bizim dışımızda beş parti daha var.

    YSK ÜYELERİ YENİDEN SEÇİLDİ VE ONLARI YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ: Hatırlarsanız İstanbul seçimlerinde bir ara Anadolu Ajansı ve YSK, verileri açıklamadı. Durdu. Tam yargının yüz karası bir olaydır bu. Bu YSK üyeleri yeniden seçildi ve onları yakından takip ediyoruz. Görevlerini yaparlarsa başımızın üzerinde yerleri var. Ama saraydan gelen talimata göre görev yapmaya kalkarlarsa, zamanında açıklamazlarsa, ‘acaba biz, sarayı nasıl kazanmış gibi gösteririz’ diye bir çaba içine girerlerse onlara da gerekli cevabı vereceğiz. Biz ve ittifakı oluşturan bütün partiler bu konuda hassasız.

    BÜTÜN PARTİ ÖRGÜTLERİMİZ, BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZ, SEÇİM GECESİ GALİP GELDİĞİMİZDE KİMSE SOKAĞA ÇIKMASIN. SEVİNÇ GÖSTERİSİ YAPMASINLAR: Bütün parti örgütlerimiz, bütün vatandaşlarımız, seçim gecesi galip geldiğimizde kimse sokağa çıkmasın. Sevinç gösterisi yapmasınlar. Herkes evinde otursun. Ertesi sabah nasıl olsa rakamlar netleşecek ve ondan sonra YSK mazbatayı vermek zorunda kalacak. Çünkü sevinç gösterileriyle dışarı çıkıldığında taşkınlık yapılabilir, provokasyona gelinebilir. Dolayısıyla buna izin vermeyecek bir ortamı yaratmak zorundayız.

    SEÇİMLERİ İPTAL ETMEYİ DENEDİLER. O YOLUN ÇIKAR YOL OLMADIĞINI GÖRDÜLER: Seçimleri iptal etmeyi denediler. O yolun çıkar yol olmadığını gördüler. Ben, Ankara’da olacağım. Ayrıca burada bir şey daha var. Metropollerin tamamında gönüllü avukatlar okullarda görev yapacaklar. Herhangi bir sorun çıktığı zaman, bizim sandık görevlisi haber verdiği zaman gelecek, hukukun gereğini yapacak.

    EN SON DURULMASI GEREKEN KONU BAKANLIKLAR. ÖNCE BÜROKRASİ ÜZERİNDE DURMAMIZ LAZIM: Her partiye bir bakanlık… Sonra alınan oylara göre bakanlık sayıları belirlenecek. Bakanlıklar üzerinde duruluyor. Aslında en son durulması gereken konu bakanlıklar. Önce bürokrasi üzerinde durmamız lazım. Bürokratlar, önce bakanlığın durumuyla ilgili brifing verecekler. Çünkü bunların bir kısmı istifa etmiş sayılacaklar. Düzgün insanlar kalacak yine. Liyakat sahibiyse görevine devam edecek.”

  • Kılıçdaroğlu Bursa’ya geliyor

    Kılıçdaroğlu Bursa’ya geliyor

    Gökdere’de saat 17.00’de yapılacak mitingde Kılıçdaroğlu’na, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş eşlik edecek.

    CHP Bursa İl Başkanı Av. Turgut Özkan, mitingle ilgili hazırlıkların yoğun olarak sürdüğünü belirterek, “13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki liderleri Bursa’da coşkuyla ağırlayacağız. Hazırlıklarımız sürüyor. Bu seçimin ilk turda biteceğinin işaretini Türkiye’ye Bursa’dan vereceğiz” dedi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan yeni seçim vaadi

    Kılıçdaroğlu’ndan yeni seçim vaadi

    Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni bir seçim vaadini daha açıkladı.

    Seçimlerin ardından İskenderun’da yeni bir gemi sanayi özel ekonomi bölgesi kuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, kurulacak yeni tersanede yüksek kapasiteli gemilerin inşa edileceğini vurguladı.

    Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı videoda, “Biliyorsunuz Çin’in geliştirdiği yeni İpek Yolu projesinde Türkiye önemli bir jeopolitik avantaja sahip. Bu nedenle İskenderun’da yeni bir gemi sanayi özel ekonomi bölgesi kuracağız. 200 bin ton büyüklüğündeki gemilerin motorundan gövdesine kadar bütün parçalarını Türkiye’de üreteceğiz. Akdeniz bölgesinde konumlanacak tersane, sadece yüksek kapasiteli gemilerin üretimiyle görevli olacak. Türkiye’yi adım adım dünyanın lojistik ve ticaret üssüne dönüştüreceğiz. Akdeniz’de öncü olacağız. Jeopolitik konumumuzu kullanarak büyüyeceğiz.” diye konuştu.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Atatürk Havalimanı’nı vaadi

    Kılıçdaroğlu’ndan Atatürk Havalimanı’nı vaadi

    CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından bir video paylaştı.

    Konuşmasına Atatürk Havalimanı’nın tarihini anlatarak başlayan Kılıçdaroğlu, “İçinizi ferahlatacak bir müjde için karşınızdayım. Konu; Atatürk Havalimanı. Bu havalimanını birçoğumuz; yurt içi ve yurt dışı seyahatlerde kullandığımız, sevdiklerimize veda ettiğimiz ya da onları karşıladığımız anılarla dolu bir yer olarak hatırlarız. Oysa Atatürk Havalimanı, daha önceki adıyla Yeşilköy Meydanı Türk havacılık tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Yeşilköy’ün kökleri 1912’de kurulan Tayyare Mektebi’ne dayanır. Türk havacılığının öncüleri ve Kurtuluş Savaşı Kahramanları; Vecihi Hürkuş’lar, Ahmet Ali Çelikten’ler, Mehmet Fazıl Bey’ler ve daha niceleri hep Yeşilköy Tayyare Mektebi’nde yetişmiştir.” ifadelerini kullandı.

    ‘Atatürk Havalimanı’nı,Havacılık ve Uzay çalışmaları Merkezi haline getireceğiz’

    Konuşmasının devamında Atatürk Havalimanı hakkındaki projelerinden bahseden Kılıçdaroğlu, “Bugün Atatürk yaşasaydı, havacılıktan anladığı sadece uçak mı olurdu? Tabii ki hayır. O geleceğin yüzyılına hazırlık yapardı. Elon Musk’ın kendi başına uzayı kolonize etmesine gönlü el vermezdi. Biz de onun vizyonu doğrultusunda, tam da bunu yapacağız. İktidara geldikten hemen sonra Atatürk Havalimanı’nı, ‘Havacılık ve Uzay Çalışmaları Merkezi’ haline getireceğiz.” dedi.

    Merkezin adının “Atatürk” olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bize istikbalin göklerde olduğunu öğreten Atamızın adını taşıyan bu merkez, havacılık ve uzay sanayimizin dinamosu olacak. Peki, bunu kimlerle yapacağız? Gerçekten de önemli bir soru. Sorulması gereken bir soru. Merkezin kurulması ve geliştirilmesi için; başarıları dünyaca tanınan ve başta Amerika’daki Sierra Nevada Şirketi’nin (SNC) sahipleri Eren Özmen ve Fatih Özmen’le yapacağız. Lütfen gençler, gidin ‘Google’a bu isimleri yazın. Ne cevherlerimiz var, görün. Uzay meraklıları bilir. Özmen Ailesi’nin yönetimindeki SNC, NASA’nın en önemli projelerinde kritik ürünler ve hizmetler geliştirmiş, dünyanın havacılık devi Amerika Birleşik Devletleri’nde milyarlarca dolarlık değere sahip bir şirkettir. Amerikalılar bizim evlatlarımızdan, bizim beyinlerimizden işte böyle yararlanıyor. Kendileriyle konuştum ve bunu yapmaya davet ettim. Biz kendi mekiklerimizi geliştireceğiz. Bu pistlerde bunları yapacağız” açıklamasında bulundu.

    “Bir hayalim daha var”

    Türkiye’den yurt dışına giden beyinleri geri getirmenin yanı sıra, Türkiye’ye doğru bir beyin göçü başlatmak istediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bir hayalim daha var. SNC uzayda habitatlar kuruyor. Bu habitatlarda araştırmalar yapılıyor. Mesela kanser çalışmaları uzayda yürütülüyor. Hayalim; Canan Dağdeviren’le, Eren Özmen’in birlikte bu konuda Türkiye için çalışmalarıdır. Canan Dağdeviren’le MIT Üniversitesi’nde tanıştım ve konuştum. Onu da mutlaka ‘Google’da aratın. Onu da göreceksiniz. Onu da tanıyacaksınız. Büyük şeyler yapacağız. Çok büyük ve güzel şeyler yapacağız sevgili halkım. Bu şampiyonlar ligi Türkiye için çalışacak. Bunu da Atatürk’ün sizlere emanet ettiği bu vatanda sizler için yapacağız. Genç arkadaşlarım unutmayın, sizler için yapacağız. Bu hamleyle; yurt dışına giden beyinleri ülkemizde tutacağımız gibi, tersine beyin göçünün kıvılcımını da başlatmış olacağız. İlginç bir bilgi daha vererek bitireyim. SNC’nin geliştirmekte olduğu en kritik ürünlerden olan ‘Dream Chaser Uzay Mekiği’ 2015’te ‘Marslı’ filminde kullanılmıştı. Türkiye’nin kendi ‘Dream Chaser’ları da olacak. Ha şunu da söyleyeyim. Bunlar devlet projesi olacak. Bay Kemal asla bunları parti propagandasına dönüştürmeyecek. Bizim iktidarımızda; devlet, devlet olacak, parti de parti. Herkes yerini bilecek. Sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum sevgili genç arkadaşlarım.”

  • Kılıçdaroğlu’ndan “aile destek sigortası” vaadi

    Kılıçdaroğlu’ndan “aile destek sigortası” vaadi

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından paylaştığı videoda seçim vaatlerinden “aile destek sigortası”nı anlattı

    Videoda ev kadınlarına seslenen Kılıçdaroğlu, “Benim en çok değer verdiğim projem, ‘Aile Destekleri Sigortası’dır. Bu benim hayatımın en önem verdiğim projesidir. Hatta ‘bu ülkeye miras olarak bırakmak istediğim yegane şeydir’ diyebilirim. ‘Aile Destekleri Sigortası’, geliri asgari ücretin altında olan veya hiç geliri olmayan ailelerin gelirlerini; yani her evin gelirini asgari ücrete tamamlamaktır. Bu sigorta, kişinin doğumundan ölümüne kadar bütün yaşamını sosyal güvence altına almak demektir. Öyle zor bir şey değil bu. Dünyada pek çok ülkede bu sigorta dalı zaten uygulanıyor. Her aileye, asgari gelir güvencesi verirseniz; ailede mutluluğu, huzuru ve bereketi sağlarsınız” dedi.

    “Ev kadınlarının hesabına yatırılacak”

    Türkiye’de hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Ama benim bir amacım daha var. O da ev kadınını güvenceye almak. Onun için bu parayı kadınların banka hesabına yatıracağım. Katılım bankaları ile anlaşacağız. Altın hesapları açtıracağız. ‘Aile Destekleri Sigortası’ parasını, altın olarak ev hanımlarının banka hesaplarına yatıracağız. Bu altın hesapları, kadının zırhı olacak. Tek bir yurttaşımız bile ele güne muhtaç olmayacak. Sosyal devletin koruması altında olacak. Hiç ama hiç merak etmeyin” diye konuştu.

  • Bakan Varank: Karşımızda ufku, vizyonu, olmayan bir muhalefet var

    Bakan Varank: Karşımızda ufku, vizyonu, olmayan bir muhalefet var

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, seçim bölgesi Bursa’da, bayramın ikinci günü iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şubesi’ni ziyaret eden Bakan Varank, Bursa’nın iş dünyasındaki potansiyeline vurgu yaparak, “Bu dönem sizlerin takdiriyle, inşallah bizlere oy verirseniz Bursa’yı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil etmek, bu şehre buradan da hizmet etmek için görev alacağız, vazife alacağız. Bursa, potansiyeli gerçekten yüksek bir şehir. Bunu da bir klişe cümle olarak kurmuyorum. Sanayi altyapısıyla, üretimiyle, turizm potansiyeliyle, tarımdaki kabiliyetleriyle, son dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yaptığımız lojistik yatırımlarıyla Bursa çok farklı bir noktaya geldi. Türkiye’nin dördüncü büyük şehri, ekonomik anlamda ülkemize büyük katkılar sağlayan bir şehir ve bu şehirde doğru noktalara müdahale ederseniz, doğru noktalardaki potansiyeli açığa çıkarırsanız, çok daha farklı neticeler alabileceğiniz, çok daha ileri noktalara taşıyabileceğiniz bir şehir. Şimdiye kadar hamdolsun bu şehri hizmet etmek bizlere nasip oldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak bağlı kuruluşlarımızla, kalkınma ajanslarımızla birçok projeler yaptık, birçok yatırımın önünü açtık. İnşallah çok daha odaklı bir şekilde bunlara önümüzdeki dönemde sizlerin takdiriyle devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Togg Dünya’da ses getirdi

    Türkiye’nin otomobilinin Bursa’da üretildiğine dikkat çekerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pazartesi günü batarya fabrikasının temelini atacağını söyleyen Bakan Varank, şöyle konuştu:

    “Çok örnek vermeye gerek yok. İşte Türkiye’nin otomobili projesi Bursa’da hayat buldu. Gemlik’te hayat buldu. Sadece Türkiye’den ses getiren değil, dünyadan ses getiren bir proje oldu. Bursa’nın kabiliyetleri sayesinde, bu kadar hızlı netice alabildik. Bursa’daki tedarikçiler, buradaki insan kaynağı sayesinde bu kadar hızlı netice alabildik. Ve hamdolsun böyle büyük bir proje, binlerce hemşehrimize istihdam sağlıyor. Çok önemli bir katma değer oluşturuyor. Sadece bu örnek bile aslında Bursa’nın potansiyelini ve bizim bu şehre kazandırdıklarımızı göstermesi açısından önemli. Ama biz yerimizde durmayacağız. Yolumuza kararlılıkla devam ediyoruz. İşte pazartesi günü, 24 Nisan’da Türkiye’nin ilk batarya fabrikasının temellerini de yine Gemlik’te atacağız, Bursa’da atacağız. Hemşehrilerimiz inşallah Sayın Cumhurbaşkanımızı Gemlik’te önce bir karşılayacaklar. Ve daha sonra, bu buluşmadan sonra biz temel atma törenini inşallah gerçekleştireceğiz. Peki bu yatırım ne getirecek bize? Türkiye’nin ilk batarya fabrikası yatırımı ama sadece batarya üretmeyecek. Aynı zamanda son teknoloji, en verimli teknolojilerde batarya geliştirip bu teknolojiyi üretimiyle beraber bölgesine pazarlayacak önemli bir yatırımdan bahsediyoruz. Yine binlerce vatandaşımıza ekmek kapısı olacak çok ciddi ekonomik katkı sağlayacak bir yatırımdan bahsediyoruz. İşte bunu da Bursa’ya kazandırıyoruz. Çünkü bu şehrin potansiyeli, bu yatırımın üstesinden gelmek için yeterli. Biz yolumuza devam edeceğiz dedim. İnşallah bu kararlılıkla ilerlersek de biz Bursa’yı çok farklı bir noktada görebileceğiz. Sadece Türkiye’de öne çıkan bir şehir olarak değil, belki de Avrupa’nın üretimde en önemli merkezlerinden bir tanesi olarak inşallah göreceğiz. Yeter ki bir olalım, beraber olalım. Hep birlikte bu şehre, bu ülkeye hizmet etmenin derdinde, sevdasında olalım.”

    ‘Karşımızda ufku, vizyonu, kapasitesi olmayan Bir muhalefet var’

    21 yıllık iktidarlarında hizmet siyaseti markasını ülkeye kazandırdıklarını söyleyen Bakan Varank, kendilerine kimseyi Rakip olarak görmediklerini ifade ederek muhalefeti eleştirdi. Varank, “Baktığınızda biz kendimize bir rakip görmüyoruz ama bize rakip olduğunu iddia edenlerin ise asla ve kata bir şey üretme, bir şey ortaya çıkarma, proje geliştirme gibi bir dertleri olmadığının da farkındayız. İnşallah milletimiz 14 Mayıs’ta ferasetiyle, her zaman güvendiğimiz ferasetiyle işte bu iki değerlendirmeyi yapacak ve buna göre seçimde inşallah neticeyi alacak” dedi.

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eleştiren Bakan Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Karşımızda ufku, vizyonu, dünyada neler oluyor, bunu takip etme kapasitesi olmayan bir muhalefet var. Sadece şimdiye kadar karşı çıktıkları projelerin birkaç tanesini saysak bunlar bile aslında ne kadar vizyonsuz olduklarını göstermek açısından yeterli. Bakınız Kılıçdaroğlu’nun geçmişteki demeçlerine bir bakın. Neye karşı çıkıyordu? Sabiha Gökçen Havalimanı’na karşı çıkıyordu. Bugün Sabiha Gökçen Havalimanı, 30 milyon yolcu kapasitesiyle Türkiye’nin, Avrupa’nın en önemli havalimanlarından bir tanesi oldu. Kılıçdaroğlu’nun aklına uysaydınız, şu anda bir Sabiha Gökçen Havalimanı’nız olmazdı. Peki ben buradan soruyorum. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın mı bu ülkeye ekonomik anlamda katkısı var, yoksa olmamasının mı katkısı var? Neye karşı çıkıyorlardı? Şehir hastanelerine karşı çıkıyorlardı. Kılıçdaroğlu’nu dinlemiş olsaydık ve şehir hastanelerini yapmamış olsaydık pandemi gibi bir dönemi atlatabilir miydik? Atlatamazdık. Neye karşı çıkıyorlardı? Türkiye’nin doğal gaz aramasına karşı çıkıyorlardı. ‘Hani nerede gaz arıyordunuz, nerede bu gaz?’ diye soruyorlardı değil mi? Onların aklına uysaydık ve biz bu gazı aramasaydık, işte iki gün önce Sayın Cumhurbaşkanımız, karayla buluşturduğumuz törende tüm Türkiye’ye bir müjde verdi. Türkiye’nin kendi gazını bulması mı ekonomik anlamda bu ülkeye katkı sağlar? Gazının bulunmaması mı katkı sağlar? Bunun gibi onlarca örnek verebiliriz ve bariz, somut, bütün vatandaşlarımızın gözünün önünde gerçekleşen hadiselere, adeta kendi vatandaşlarını, çok affedersiniz aptal yerine koyarcasına karşı çıkmaya devam ediyorlar. Ne diyorlardı? ‘Bakanlar, başbakanlar, şirket yetkilileri bir araya geldiniz. İmzaları attınız. Hani otomobil yapıyordunuz? Nerede bu otomobil?’ diye soruyorlar mıydı? Soruyorlardı. İşte bugün otomobil Bursa’nın sokaklarında mı? Sizler biraz önce kapının önünde bunu somut olarak gördünüz mü? Kornasına bastınız mı? Ekranlarını gördünüz mü? İşte bunların aklına uysaydınız, Türkiye’nin bir otomobil projesi de yapmaması gerekiyordu. Onun için bunların reel sektörden anladıkları hiçbir şey yok. Üretim ne demek? Türkiye nasıl kalkınır? Bunlardan bihaber bir muhalefetle karşı karşıyayız.”

    ‘Kimlik üzerinden siyaset yapıyorlar’

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu söylediği açıklamaya da değinen Bakan Varank, CHP liderinin kimlik siyaseti yaptığını söyleyerek, “Bakınız ortaya proje koyamayanlar şu anda kimlik siyaseti yapmaya, Türkiye’nin sosyolojik fay hatlarını tetiklemeye dönük, birtakım siyasi hamlelere giriyor. Bakıyorsunuz durup dururken Kılıçdaroğlu çıkıyor, ‘Aleviyim’ diye bir video çekiyor. Kimse senin Aleviliğini zaten sorgulamadı. Kimsenin senin Aleviliğinle ilgili bir problemi de yok ama bakınız gerçek manada ortaya proje koyamayanlar, ancak bu kimlik siyaseti üzerinden netice almaya çalışacaklar. Bizim bunlara karnımız tok. Bizim kimsenin kimliğiyle bir problemimiz de yok. Kimlik siyaseti eski Türkiye’de kaldı. Koltuk pazarlığı siyaseti eski Türkiye’de kaldı ama bunlar bu eski Türkiye’yi tekrar gündeme getirmeye çalışıyorlar. Hatırlarsınız. Yaşı müsait olanlar, eskiler neydi? Ben sana bir bakanlık vereyim. Oradan üç tane koltuk vereyim, gelin şu hükümeti kurmaya çalışalım. Türkiye’yi biraz da biz yönetelim diye bunlar bir pazarlık siyaseti, koalisyon siyaseti güdüyorlardı. Biz bunları geride bıraktığımızı zannederken, işte bu arkadaşlar bunları tekrar hortlatmaya çalışıyorlar. Bizim milletimiz, bu ayrıştırıcı kimlik siyasetine de bu koltuk pazarlığı siyasetine de koalisyon siyasetine de inşallah yol vermeyecek. 14 Mayıs’ta inşallah doğru tercih yapacak. Türkiye, projeleriyle, yatırımlarıyla, Türkiye’yi kalkındırma sevdasıyla oluşturduğumuz projelerle yoluna devam edecek. Biz milletimizin ferasetine inanıyoruz, güveniyoruz. Gençlerimizin bu iki zihniyet arasındaki farkı çok güzel idrak edeceklerine inanıyoruz. Ve neticede inşallah 14 Mayıs’ta başarıyla bu seçimi de atlatıp, nasıl bundan önceki 15 seçimde olduysa yolumuza kararlılıkla devam edeceğimize inanıyoruz” diye konuştu.

  • İsmet Büyükataman’dan Kılıçdaroğlu ve fetö açıklaması

    İsmet Büyükataman’dan Kılıçdaroğlu ve fetö açıklaması

    MHP Bursa İl Başkanlığı Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen bayramlaşma programı ile bir araya geldi. MHP Genel Sekreteri, Bursa Milletvekili ve 28’inci Dönem 1. Bölge MHP Bursa Milletvekili Adayı İsmet Büyükataman, “Kılıçdaroğlu’nun aday olduğunu duyan FETÖ’cüler dönüş biletlerini almış, PKK terör örgütünün Kandil’deki sözde yöneticileri hiç vakit kaybetmeden desteklerini açıklamışlardır. Zillet ittifakının adayına tek sevinen eli kanlı FETÖ ve PKK militanları olmuştur” dedi.

    Bayramlaşma programında konuşan Büyükataman, “Görüldüğü üzere, terörün gölgesi zillet masasının üzerindedir. Zillet masası Türkiye karşıtı başkentlerin boyunduruğu altındadır. Zillet ittifakı Türkiye karşıtı cephenin kurşun askeridir. Biz Cumhur İttifakı olarak Türkiye Cumhuriyeti üzerine yapılan kirli hesapların farkında ve tam karşısındayız. Ülkemizin hak ettiği refaha ve güvene ulaşması ancak Cumhur İttifakı ile mümkün olacağına inanıyoruz. Biz yerli otomobil diyoruz, onlar Demirtaş diyor. Biz savaş gemisi yapıyoruz, onlar Kavala diyor. Biz SİHA diyoruz, onlar yerel yönetimlere özerklik diyorlar. Biz büyük ve güçlü Türkiye diyoruz, onlar geleceği ipotek edilmiş Türkiye diyorlar. Biz millet iradesi diyoruz, onlar yabancı başkentlerden aferin bekliyorlar. Göründüğü üzere Zillet İttifakı’nın ülkemiz menfaatine olan tek bir söylemi ve icraati yoktur. Zillet İttifakının geldiği nokta tam bir fiyaskodur” ifadelerini kullandı.

    PKK’nın Kandil’deki sözde yöneticileri desteklerini açıkladı”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklaması sonucu bölücü terör örgütlerinin desteğini aldığını belirten Büyükataman, “Kılıçdaroğlu’nun aday olduğunu duyan FETÖ’cüler dönüş biletlerini almış, PKK terör örgütünün Kandil’deki sözde yöneticileri hiç vakit kaybetmeden desteklerini açıklamışlardır. Zillet ittifakının adayına tek sevinen eli kanlı FETÖ ve PKK militanları olmuştur. Her söyleminde terör örgütlerinin taleplerini ülke gündemine taşımaya çalışan Kılıçdaroğlu’na teröristlerin desteği kesinlikle tesadüf değildir. Kılıçdaroğlu adaylığı açıklanır açıklanmaz soluğu HDP’nin kapısında almış ve terör partisi ile birçok konuda aynı düşündüklerini ifade etmiştir. Görüşmenin hemen ardından HDP’liler ‘önümüzdeki dönemin bebek katili Öcalan’ı özgürleştirme’ dönemi olacağını açıklamışlar ve ‘100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’ni değiştireceğiz’ diyerek hadlerini aşmışlardır. HDP’nin Cumhuriyetimize düşman, yıkıcı ve bölücü söylemlerine zillet ittifakı oy kaygısıyla ses çıkarmamıştır. Kemal Kılıçdaroğlu PKK’nın siyasi uzantısı HDP’ye kapalı kapılar ardında hangi sözleri verdiğini açıklamak, ne gibi siyasi şantajlara boyun eğdiğini açıklamak zorundadır” şeklinde konuştu.

    Asla zulme boyun eğmedik, hainlere fırsat vermedik”

    Programda konuşan MHP Bursa İl Başkanı Cihangir Kalkancı, “Milliyetçi Hareket Partisi gücünü Türk milletinden almaktadır. Milliyetçi Hareket Türkiye için vardır. Milliyetçi Hareket, Türk-İslam coğrafyalarının umudu olmak için vardır. Milliyetçi Hareket Türklüğün bekası için vardır. Milliyetçi Hareket Partisi büyük bir fikrin, onurlu bir tarihin, eşsiz bir kaynaşma kültürünün tezahürüdür. 54 yıldır hıyanetlere meydan okuduk. Yarım asırdır hezimetlere kafa tuttuk. Türk ve İslam’ın haysiyetini savunduk. Gün geldi bunaldık, gün geldi budandık. Gün geldi şehit, gün geldi şahit olduk. Ancak her dem taze, her dem var olmayı başardık. Gün oldu asırlara bedel olaylar yaşadık, Gün oldu kükremiş sel gibi bendimizi çiğneyip aştık. Bir şehit tabutunun altında göz pınarlarımızdan akan yaşlarla dertleştik. Ama Asla zulme boyun eğmedik, hainlere fırsat vermedik. Doğru bildiğimizi, Türk milletinin hasımlarının gözünün içine baka baka haykırmaktan çekinmedik” dedi.

    Bayramlaşma programına MHP Genel Sekreteri ve Bursa 1. Bölge Milletvekili Adayı İsmet Büyükataman, MHP Bursa Milletvekili Hidayet Vahapoğlu, MHP Bursa 2. Bölge Milletvekili Adayı Fevzi Zırhlıoğlu, MHP Bursa İl Başkanı Cihangir Kalkancı, Yenişehir Belediye Başkanı Davut Aydın, milletvekili adayları, ilçe başkanları ve yöneticileri, meclis üyeleri, mahalle başkanları ve çok sayıda parti mensubu katılım gösterdi.

  • Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna saldırı

    Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna saldırı

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna saldırı düzenlendi 

    Adıyaman’da bulunan Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyundaki araçlara bir grup provakatör saldırdı.

    Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Adıyaman’ın Samsat ilçesinde fiziksel saldırı girişiminde bulunuldu.

    14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı alan Menzil Cemaati’nin kalesi olarak bilinen Adıyaman’da, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik bir saldırı girişimi daha yaşandı.

    “Sen Buranın adamı değilsin Oğlum” 

    Olay, Kılıçdaroğlu’nun Samsat yakınındaki Sahabe Safvan Bin Muattal Türbesi’ni ziyareti sonrasında yaşandı.

    Heyetin türbeden çıkışı sırasında bir kişi Kılıçdaroğlu’nun yanına gelmeye çalışarak, “Seni istemiyoruz. Sen buraya gelme, sen buranın adamı değilsin oğlum” ifadeleriyle sözcü tacizde bulunurken, fiziksel saldırı girişimi de yaşandı. Alanda bulunan bazı kişilerin Kılıçdaroğlu’nun korumalarına saldırmaya çalıştığı görüldü.

    Sırrı Süreyya Önder ile planlanan buluşma iptal edildi 

    Kılıçdaroğlu’nun Adıyaman programında, Yeşil Sol Parti’nin İstanbul 1. Bölge birinci sıradan milletvkili adayı gösterdiği Sırrı Süreyya Önder ile bir buluşma da vardı. Önder ve Kılıçdaroğlu, Samsat’taki Yeşil Sol Parti ilçe binasında biraraya gelecekti. Ancak saldırı girişimi nedeniyle program iptal edildi. Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyetin, saldırı girişiminden sonra havalimanına gittiği öğrenildi.

     

  • Kılıçdaroğlu’na seccade tepkisi

    Kılıçdaroğlu’na seccade tepkisi

    14 mayıs seçimlerine kısa bir süre kala siyasette ekonomi, dış politika ve ittifaklar içindeki gerilimler yerini seccade tartışmasına bıraktı.

    Millet ittifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir iftar programında  seccade üzerinde verdiği görüntü sosyal medyada gündem oldu.Çekilen fotoğraf karelerinin siyaset içinde de yorumlanması tartışmaları büyüttü. Ulusaldaki tartışmalar yerel siyasette ki söylemleri ve vatandaşı etkiledi.

    Milletvekili adaylarının belirlendiği seçim sürecinde  Bursa siyaseti de seccade polemiğine katıldı. Bursa’da vatandaşlar ise ikiye ayrılmış durumda. Bir kesim bu durumunun algı operasyonu olduğunu dile getirirken bir kesim doğru bulmuyor.

    Millet ittifakı üyesi  İYİ Parti’nin Bursa İl başkanlığından

    “eleştiriler yanlış” açıklaması geldi.  İYİ Parti Bursa İl Başkanı Mehmet Hasanoğlu, şöyle konuştu. “ Cumhurbaşkanı adayımız bu durum hakkında açıklama yaptı ve özür diledi. Ama bu konuda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na eleştiri getirmek çok yanlış.O tabloda hepimiz saha da siyaset yapıyoruz. Yoğunluklarla karşı karşıya kalabiliyoruz.  85 milyon Türk milletinin 2 tane kutsallığının olduğuna ve bunlara dikkat ettiğini değer verdiğine inanıyorum. Bunlardan biri göklerdeki ay yıldızlı bayrağımız ve minarelerden susturamayacağımız ezanımız.  Bu iki kutsalımız tüm Türk vatandaşları için çok önemlidir” dedi.

    AK Parti Bursa kanadındaysa konunun islami  değerler açısından önemli olduğunu vurguladı.  AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan,  şöyle konuştu. “Biz siyasetle uğraşan insanlar toplumun değerlerine dikkat etmemiz gerekiyor. Etrafımızdaki insanlarında aynı şekilde. Ben bilmiyordum, haberim yoktu demek kolaycılığa kaçmış oluyor. Hassasiyetsizlik hoş değil. O fotoğrafları doğru bulmuyorum” dedi.