Etiket: kılıçdaroğlu

  • Onu gören Kemal Kılıçdaroğlu sanıyor

    Onu gören Kemal Kılıçdaroğlu sanıyor

    Ankara’ya her gittiğinde gören bazı belediye çalışanlarının ve vatandaşların Kılıçdaroğlu sandığı Piroğlu bu durumdan memnun olduğunu söylüyor. Türk Polis Teşkilatı’nda 30 yıl aktif görev yapan emekli başkomiser Piroğlu, gününün büyük bölümünü oğluna ait oto galeride geçiriyor. Çay içmeyi çok sevdiği gibi zaman zaman eline aldığı sazını da çalmaktan keyif alıyor.

    “Kardeşi benim kadar benzemiyor”

    Kemal Kılıçdaroğlu’na benzetilmeye alıştığını belirten 72 yaşındaki Piroğlu, “Kardeşi benim kadar benzemiyor. Ben de benzetiyorum. Kendimi televizyona çıkmış gibi hissediyorum. Benzemekten gurur duyuyorum” dedi.

    “Kılıçdaroğlu’nun posterlerini asmışlar, torunum ben sanmış”

    Ankara’da sebze haline gittiğinde girişte kendisini gören güvenlik görevlisinin Kılıçdaroğlu sanıp paniklediğini ve günlük hayatta çok sayıda kişinin kendisiyle fotoğraf çektirdiğini anlatan evli ve 3 çocuk, 4 torun sahibi Piroğlu, “Ben Kemal Kılıçdaroğlu değilim’ diyorum. Yine de fotoğraf çektirmek istiyorlar. Çorum’da miting için Kılıçdaroğlu’nun posterlerini asmışlar. Torunum ben sanmış. ‘Dedemin resimlerini niye astılar?’ diye sormuş” şeklinde konuştu.

    Aynı zamanda İYİ Parti Amasya İl Başkan Yardımcısı olan Piroğlu, Cumhurbaşkanı adaylarını Ekim ayında belirlemesini beklediği 6’lı masanın kararına saygı duyacaklarına değindi.

    22 yıllık komşusu Murat Özdemir de Piroğlu’nu her gördüğünde Kemal Kılıçdaroğlu’nu hatırlattığını söyledi.

  • Kılıçdaroğlu, Aşura matem merasimine katıldı

    Kılıçdaroğlu, Aşura matem merasimine katıldı

    Küçükçekmece Yahya Beyatlı Kültür Merkezi’nde Aşura Matem Merasim’i düzenlendi. Programa, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı İsmail Ergüneş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz’ün yanı sıra milletvekilleri, birçok belediye başkaları, siyasi parti temsilcileri ile sivil toplum temsilcileri katıldı.

    Program saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlarken, Kur’an- Kerim okundu. Ardından programda Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz ve katılım gösteren sivil toplum kuruluşları temsilcileri, milletvekilleri, İBB Başkanı İmamoğlu ve Bakan Yardımcısı Ergüneş, birer konuşma yaptı.

    Programda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sevgili dostlarım, tüm farklılarımıza rağmen Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının şahadetlerinden duyduğumuz acı ve onların aziz hatıralarına beslediğimiz saygı bizi bugün burada buluşturdu. Kerbela’da yaşanan sevgili peygamberimizin vefatından yaklaşık yarım asır sonra çok sevdiği torunun katledilmesidir. Kerbela’nın bir diğer önemli boyutu bu katliamın bizzat sevgili peygamberimizin yolundan gittiğini savunanlarca gerçekleştirilmiş olmasıdır. Kerbela’da sadece Hz. Hüseyin’in ve 72 arkadaşının toprağa düşmüş cansız bedenlerini değil, katledilenler ve katledenlerin insani ve ahlaki tercihlerinin bir bütün olarak Kerbela’ya baktığımızda sevgili peygamberimizi bir muhayyel olarak görüyoruz. Çünkü Kerbela’da hak gelince yok olan batıl, yeniden uyandırılmış dinimizin, devletimizin temel ilke kabul ettiği ve en güzel örneklerini sevgili peygamberimizin sünnetinde gördüğümüz adalet yok sayılmıştır” dedi.

    İslam dünyasında hoş görünün büyütülmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Bir Müslümanın açlığı, esirliği, yoksulluğu, çaresizliği tüm Müslümanlığın açlığı, esirliği, yoksulluğu, çaresizliği demektir. Komşusu açken, tok yatmama ilkesi sadece beslenme ile bir durumun reddiyesi değildir. Bu reddiye bir Müslümanın her türden mağduriyetin, bir Müslümanın kör, sağır, dilsiz olmayacağını da bizlere anımsatır. Komşumuz açken, mağdurken susamayız. Haksızlık karşısında susup, dilsiz şeytan olmayı tercih edemeyiz. Hür şehit, haksızlık karşısında susup, dilsiz şeytan olmayı reddetmişti. Susmamalıyız ve İslam dünyasında öfkeyi değil hoşgörüyü büyütmeliyiz. Bunu başardığımızda Hz. Hüseyin’in hala akmaya devam eden kanını durdurabilir, onu huzura kavuşturabilir, Kerbela’daki hüznü dağıtabiliriz” ifadelerini kullandı.

     

  • Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nu sert eleştirdi

    Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nu sert eleştirdi

    Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Muğla programının ardından Bodrum’a gelerek Memleket Partisi İlçe Binası’nın açılışına katıldı. Partililere seslenen İnce, daha sonra partililerle beraber Bodrum merkeze kadar yürüdü.

    İnce ilçe binasının açılışında yaptığı konuşmada, “Bana neden ayrıldın diyenlere tekrar söylüyorum. Atatürk’ün partisi değil orası, onun için ayrıldım. CHP’nin tek hizmeti Anıtkabir diyen Konya milletvekili de orada. Bu adamları nereden buldun Kılıçdaroğlu, sonra Muharrem İnce ve Atatürkçüler partiden gidecek. Kim gelecek? Davutoğlu ile Babacan’la iş yapacaksın öyle mi? Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce gibi Atatürkçüleri partiden yolladın, oraya FETÖ’cüleri doldurdun, PKK’lıları doldurdun. Libya teskeresi konusunda İyi Parti ‘evet’ oyu verdi, CHP ‘hayır’ oyu verdi. Neden hayır veriyorsun. Doğru yapmışlar, Akdeniz’de var olmak istiyoruz. Türk askeri Libya’da olmalı ki Akdeniz’deki gazı alabilelim, pay sahibi olabilelim. Sorunlu mu, zor mu, zor. Biz büyük devletiz, neden hayır veriyorsun, PKK istemediği için mi hayır veriyorsun. Yarın iktidar olduğunda Libya teskeresine hayır mı vereceksin. Libya politikasını destekliyoruz, Mavi Vatanı destekliyoruz. Memleket Partisi olarak ‘evet’ oyu vereceğiz. Türkiye Azerbaycan’a yardım etti. CHP milletvekili çıktı ‘Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım etti’ dedi. Kafaya bakın. Memleket Partisi iktidarında Azerbaycan’a daha fazla yardım edeceğiz, Erdoğan az yaptı, biz daha fazla yardım edeceğiz. Ermenistan’a karşı Azerbaycan’ı ezdirmeyeceğiz. Atatürk’ü tartışıyorsan seninle ittifak konuşmayız. Kadına şiddet, çocuk istismarını yüksek sesle kınayacaksın, rantı düşünmeyeceksin, doğaya ve çevreye saygı göstereceksin, terörün her türlüsünü kınayacaksın, PKK diyorsan seninle işim olmaz, PKK bir terör örgütüdür” dedi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Bursa’da mülteci açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan Bursa’da mülteci açıklaması

    Lozan Antlaşması’nın 99. yılında Nilüfer Belediyesi tarafından organize edilen “Büyük Mübadil Buluşması”nda, Rumeli ve Balkan Türkleri bir araya geldi.

    Görükle İpek Spor Sahası’nı dolduran vatandaşlara seslenen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bana kızanlar eleştirenler olabilir. Şundan herkesin emin olmasını isterim. Tek bir arzum bu ülkenin kalkınması, kimsenin ötekileştirmemesi, bu ülkenin büyümesi, hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi, kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve barışın sağlanmasıdır. Lozan Türkiye Cumhuriyeti devletinin tapu senedidir. Lozanları eleştirenler Türkiye’yi bilmiyor ve Türkiye’yi sevmiyorlar. Bir mücadelenin nasıl verildiğini bilmiyorlar. Dedelerimiz, babalarımız bu mücadeleyi verdi. Şimdi Türkiye’yi geliştirme ve büyütme zamanıdır. Bunun mücadelesini vereceğiz. Elbette ki bizim ülkemize değişik bölgelerden gelen kardeşlerimiz var. Suriyeli ve Afgan göçmenler var. Size sözüm söz ırkçılık yapmadan, bütün mültecileri davul ve zurna ile kendi ülkelerine göndereceğim.

    Irkçılık yapmıyorum. Onlar da birer insan. Onlar güvenini sağlayarak, okullarını, istihdamlarını oluşturarak göndereceğiz. Biz kendi kültürümüzü korumak ve kendi kültürümüzü yüceltmek isteriz. Mübadillerin hangi koşullarda geldiklerini biliyoruz. Tarihimiz var. Şimdi o tarihi yazmaktır. O anıları yeniden yaşatmak sizlerin görevidir. Bizler Lozan’ın büyüttüğünü gençlerimize, geleceğimize anlatmalıyız. Lozan’ın bayram olarak kutlanmasını teklif olarak Meclise sunacağım. Biz kanun teklifi vereceksek, Balkanlar’dan da isteğim Mustafa Kemal Atatürk’ün partisine katılım bizlerle birlikte yürüyeceksiniz. Bizler bu mücadeleyi yapıyoruz. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu hepimiz çok iyi biliyoruz. Güçlü ve parlamenter bir olmasını istiyoruz. O zaman büyüyeceğiz ve evlatlarımız bizimle gurur duyacaktır. Bu ülkede demokrasi istiyorsanız, bize katılın. Yurtta barış ve dünyada barış için bize katılın. Daha güzel bir Türkiye istiyorsanız bize katılın. Hak, hukuk ve adalet istiyorsanız bize katılın. Benim bir sorumluluğum var. Bu sorumluluğumun farkındayım. Ancak bu ülkede yaşayanlarında bir sorumluluğu var. Birlikte olursak, daha güçlü oluruz. Biz mandayı reddettik. Yok olan bir Osmanlı’nın üzerine çağdaş ve genç cumhuriyeti kurduk. Bunun senedi Lozan’dı. Lozan’ı ne unutacağız ne de unutturacağız” dedi.

    Dünyada ilk 10’a giren güçlü bir Türkiye istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Evlerimizde rahat oturmak, sokaklarda ve meydanlarda rahat olmak istiyorsak, demokrasiyi getirmemiz gerekiyor. Herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiye istiyoruz. Mustafa Kemal sadece bizim değil, bütün mazlumlarındır. Bağımsızlık mücadelesini bütün ülkeler, Mustafa Kemal’den sonra vermişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti kurduktan sonra bütün o mazlum ülkeler onlar da cumhuriyeti kabul etmişlerdir. Şimdi cumhuriyetin yüzüncü yılında cumhuriyetimizi, demokrasiyle taçlandıracağız. Bunun mücadelesini veriyoruz. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırdığımızda nasıl büyüdüğümüzü, nasıl kalkındığımızı, nasıl güçlendiğimizi sadece biz değil, bütün dünya öğrenecek. Bütün mazlum ülkeler kurdukları cumhuriyeti Türkiye’yi takip ederek onlar da demokrasiyle taçlandıracaklardır. Bunun sözünü veriyorum sizlere. Yeter ki bizlere güvenin. Bizim saraya ihtiyacımız yok. Bizim Çankaya’da oturan onurlu insanlara ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ise, “Lozan Barış Antlaşması’nın 99. yılında, çok sayıda mübadil yerleşimine sahip olan ve aynı zamanda binlerce Rumeli ve Balkan göçmenine kucak açan Bursa’da, böyle bir buluşmaya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının tanımlandığı, Ankara’da kurulan hükümetin uluslararası meşruiyet kazandığı Lozan Antlaşması, ülkemiz tarihinde büyük önem taşır. Lozan’ın en önemli sonuçlarından biri de Mübadele Sözleşmesi olmuştur. Türkiye’de yerleşik Rumlar ile Yunanistan’da yerleşik Türklerin zorunlu göçünü öngören bu sözleşme gereği, yaklaşık iki milyon insan göçe tabi tutuldu. Bu süreç; suyun iki yakasında da trajediyle dolu insan hikayelerini ortaya çıkardı. Mübadeleye tabi tutulanlar; ekip-biçtikleri topraklarını, işyerlerini, evlerini, ibadet ettikleri kutsal mekanlarını ve sevdiklerinin mezarlarını geride bıraktılar. Şu an bulunduğumuz bölge mübadillerin Bursa’daki yerleşim yerlerinden biridir. Biz, mübadillerin geçmişinde trajik bir dönüm noktası olan bu tarihi sürecin anılarını, Görükle’de kurduğumuz Mübadele Evi’nde yaşatıyoruz. Her nüfus değişimi dramatik bir süreçtir. Zorunlu göç hareketleri, bu süreci yaşayan kitleler için bir yaradır. Sadece Lozan mübadilleri değil, Rumeli ve Balkan göçmenleri için de bu durum geçerli. Mübadiller bir barış anlaşmasının sonucu olarak bu süreci yaşarken, diğerleri savaşlar ve çeşitli çatışmalar sonucu göçe mecbur kalmıştır. Her göçmenin yüreğinde geçmişe ait bir sızı, biraz hüzün ve terk ettiği topraklara dair özlem vardır. Bugün Rumeli’den göç etmiş Türkler için Rumeli’deki şehirler ne anlam ifade ediyorsa, ‘Küçük Asya’ göçmeni bir Rum için Anadolu’daki şehirler de aynı anlamı taşır. Yani göçmenlik temelinde hepimiz aynı duyguda buluşuyoruz. O nedenle bugün, Lozan’ın 99. yılında sizleri bir göçmen şehri olan Bursa’da buluşturmak, Lozan’ın anlamını hatırlarken, mübadele sürecini de anmak istedik. Şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim. Hem mübadillerin, hem de Rumeli ve Balkan göçmenlerinin, Türkiye’deki özellikle ekonomik değişime, sosyal ve kültürel dönüşüme çok değerli katkıları olmuştur. Hepsi bizim zenginliğimizdir. O nedenle iyi ki varsınız diyorum, iyi ki buradasınız. Ben de bir mübadil torunuyum ve bir mübadil torunu olarak sizleri burada ağırlamaktan mutluluk duyuyorum” dedi.

    Konuşmaların sonunda Prof. Dr. İlber Ortaylı’da katılanlara o tarihler hakkında bilgi verdi.

  • Kılıçdaroğlu Bursa’da muhtarlarla buluştu

    Kılıçdaroğlu Bursa’da muhtarlarla buluştu

    Burada bulunanlarla bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada, “2023’te Cumhuriyet’in ikinci 100 yılına başlayacağız. Geçen bir 100 yıl içinde büyük acılar yaşadık. Bu ülkede başbakan, bakanlar, gencecik evlatlarımız idam edildi. Artık bu acılara son vermemiz lazım. Ülkemizi demokrasiyle taçlandırmamız lazım. Benim düşüncem şu, muhtarlar demokrasinin temel taşıdır. Çünkü bu topraklarda yapılan ilk seçim 1833 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yapılan bir muhtarlık seçimidir. Muhtarlık kurumu ne kadar güçlü olursa demokrasi de o kadar güçlü olur. Çünkü size her görüşten insan gelecek. Siz hepsini dinlersiniz. Hepsinin sorununa çözüm üretirsiniz. Ancak yukarıdakiler pek öyle değil. Benim bütün amacım hiçbir vatandaşı ırkına, inancına, kökenine bakmadan bütün insanları kucaklamak. Artık kavgadan bıkmadık mı? Artık huzur içinde kendi ülkemizde yaşayabilmeliyiz” dedi.

    Daha sonra Mübadele Evi’ni ziyaret eden Kılıçdaroğlu, Bursa’dan ayrılarak yarın gerçekleştireceği ziyaretler için Balıkesir’e hareket etti.

  • Bahçeli’den Türk Ocakları’na tepki

    Bahçeli’den Türk Ocakları’na tepki

    Türk sinemasının usta isimlerinden Cüneyt Arkın’ın vefat etmesinden büyük üzüntü duyduğunu söyleyen Bahçeli, “Türk sinemasına seviyeli bir yorum getiren, hayatı boyunca çizgisini hiç değiştirmeyen, duruşuyla ve ahlaki vasfıyla her kesimde hayranlık uyandıran Cüneyt Arkın elbette şahsiyetiyle, sanatçı kimliğiyle, milli şuuruyla ve hayat verdiği karakterleriyle her zaman hatırlanacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Adım Adım 2023; İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma” temasıyla yürütülen çalışmalar çerçevesinde 18 Şubat 2022 tarihinden bugüne kadar 589 ilçeyi ziyaret ettiklerini bildiren Bahçeli, “Hamd olsun Cumhur İttifakı’na duyulan muazzam güvene şahit olduk. Hamd olsun Milliyetçi Hareket Partisi’ne yönelen, gün geçtikçe de büyüyen millet iradesini görmekten ziyadesiyle memnuniyet yaşadık” açıklamasında bulundu.
    Genel Başkan Bahçeli, Millet İttifakı’nın mağlup olacağı günlerin yakın olduğunu söyleyerek, “Eğer seçim 18 Haziran 2023’te yapılırsa bugünden itibaren de 356 gün kalmıştır. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin üzerinden geçen yaklaşık 4 yıllık zaman dilimi, kimin millet ve vatan sevdalısı, kimin işbirlikçi ve Türkiye karşıtı olduğunu iyice tescillemiştir” ifadelerini kullandı.

    “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığı meşrudur, yasal ve anayasaldır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı tartışmalarına ilişkin ise Bahçeli, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı meşrudur, yasal ve anayasaldır. Hevesler beyhude, çabalar boşunadır. 2023’de Sayın Cumhurbaşkanımız tekrardan ve yeniden, hatta çok güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanı seçilecektir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Her canı sıkılan bir yeri yakarsa, her kafası bozulan ülkemize vahim bir zarar verirse milli varlığımızı nasıl koruyacağız”

    Bahçeli, Marmaris’te yaşanan orman yangınlarına ilişkin şunları söyledi:

    “Ağaçlarımızı yakanların hayat ışığını söndürmek boynumuzun borcudur. Böylesi bir caniliğin, böylesi bir canavarlığın, bu tip bir vandallığın olağan karşılanması, sıradan görülmesi akla da, ahlaka da, adalete de, insanlık değerlerine de bütünüyle aykırıdır. Marmaris’te yüreklere ateş düşüren sapık utanmadan, sıkılmadan, vicdanı sızlamadan “aileme kızdım ormanı yaktım” açıklamasını yapmıştır. Şu cürete, şu şerefsizliğe, şu küstahlığa, şu zehirli sözlere bakar mısınız? Her canı sıkılan bir yeri yakarsa, her kafası bozulan ülkemize vahim bir zarar verirse milli varlığımızı nasıl koruyacağız?”

    “İdam cezası tartışmalarını çok yararlı gördüğümü ifade ediyorum”

    Ormanlara zarar verecek hiçbir teşebbüse izin verilmeyeceğini aktaran Bahçeli, “Orman yakanlarla mücadele etmek amacıyla idam cezası tartışmalarını çok yararlı gördüğümü, şayet bu cezanın tekraren hukuk mevzuatımıza girmesiyle ilgili bir kanun teklifi gelirse de seve seve destek olacağımızı açık seçik beyan ve ifade ediyorum. Bununla da kalmayıp, tasavvurdaki idam cezasının kadın cinayetlerini, tecavüz ve terör suçlarını da kapsayacak bir genişlik ve esneklik içinde olmasını hassaten bekliyor ve ümit ediyorum. Bu çerçevede üzerimize ne düşüyorsa yerine getirmeye de hazır olduğumuzu açıklıyorum” dedi.

    “Devlet bütün imkanlarını seferber etmişken, mesela Kılıçdaroğlu da husumet seferine çıkmıştır”

    “Zillet ittifakının diğer ortaklarının gerçek bir adalet ve demokrasiyle bağı hiç yoktur” diyen Bahçeli, “Çünkü bunların kalpleri taşlaşmış, vicdanları buzlanmıştır. Marmaris’te çıkan orman yangını süresince zillet ittifakının nerede durduğu, kör kütük bir şekilde istismar çukuruna nasıl gömüldüğü bir kez daha teyit edilmiştir. Devlet bütün imkanlarını seferber etmişken, mesela Kılıçdaroğlu da husumet seferine çıkmıştır” açıklamalarında bulundu.

    “Sayın Kılıçdaroğlu orman yangının çıkacağını nereden biliyorsun”

    Marmaris Bördübet’te yanan ormanlara, şiddetli rüzgar ve sarp arazi şartlarına rağmen, havadan ve karadan çok etkili müdahale yapılıyorken, Marmaris-Datça karayolunda açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu’nun siyasi hesap çetelesi tuttuğu dile getiren Bahçeli, “Yangından parsa toplamak için pusuda bekliyordu. Kılıçdaroğlu, dil sürçmesinden midir, yoksa bildiği veya haberini aldığı karanlık bir malumattan dolayı mıdır bilinmez, “orman yangını olacağını herkes biliyordu” diyerek itirafta bulunmuş. Sayın Kılıçdaroğlu orman yangının çıkacağını nereden biliyorsun? Kim sana kripto mesajlar gönderiyor? Kimlerle düşüp kalkıyorsun? Bu sorulara cevap vermek durumundasın” şeklinde konuştu.

    “Davet ede ede, hem de böylesi bir dönemde Kılıçdaroğlu mu davet edilmiştir”

    Türk Ocakları’nın Kuruluşu’nun 110’uncu Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu’na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun davet edilmesini eleştiren Bahçeli, “Şimdi herkes elini vicdanına koyup düşünsün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türk Ocakları’nın Kuruluşu’nun 110’uncu Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu’nda” ne işi vardır? Biz bu hazin manzarayı nasıl okuyalım? Neye yoralım? Nasıl yorumlayalım? Davet ede ede, hem de böylesi bir dönemde Kılıçdaroğlu mu davet edilmiştir? Benim sözüm Türk Ocakları’nın üç-beş yöneticisinedir. Ya bunu nasıl yaptınız? Nasıl böyle bir hatanın faili oldunuz? Bu gaflete nasıl kapıldınız?” dedi.

  • Man Adası davasında karar verildi

    Man Adası davasında karar verildi

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin yurt dışına para transfer ettiklerini iddia etmesi üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2 ayrı grup toplantısındaki sözleri nedeniyle açılan tazminat davaları Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görüldü. Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, davacı Recep Tayyip Erdoğan ve davalı Kemal Kılıçdaroğlu avukatları katıldı. Mahkeme hakimi, Yargıtay Hukuk Dairesi’nin bozma kararlarını okudu.

    Bozma ilamına karşı duruşmada söz alan davacı avukatı Ferah Yıldız, Yargıtay’ın usul ve yasaya aykırı olan bozma ilamına direnilmesine karar verilmesini talep etti. Davalı avukatı Celal Çelik, reddi hakim taleplerinin mahkeme tarafından hukuksuz bir şekilde geri çevrildiğini ve bu durumun mahkemenin nesnel davranmayacağını gösterdiğini belirterek yeniden reddi hakim talebinde bulundu. Avukat Çelik, bozma ilamına uyulmasını istedi. Mahkeme, reddi hakim talebinin, davanın uzatılmasına yönelik olduğu gerekçesiyle reddine karar verdi.

    İki davada da yerel mahkeme kararında direndi

    Davayı yeniden karar bağlayan ve kararında direnen mahkeme, davalı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 21 Kasım 2017 tarihinde grup toplantısındaki sözleri nedeniyle, yasal faizi ile birlikte davacı Recep Tayyip Erdoğan’a 150 bin TL, Özdemir Bayraktar’a 60 bin TL, Esra Albayrak’a 22 bin TL, Sümeyye Erdoğan Bayraktar’a 22 bin TL, Bilal Erdoğan’a 20 bin TL, Ahmet Burak Erdoğan’a 16 bin TL, Mustafa Erdoğan’a 15 bin TL, Sadık Albayrak ve Ziya İlgen’e 14’er bin TL, Orhan Uzuner ve Osman Ketenci’ye ise 13’er bin TL olmak üzere toplamda 359 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. 13 Şubat 2018 tarihindeki konuşmaları üzerine açılan davada ise, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a 130 bin TL manevi tazminat ödemesine karar verildi.

    Ne olmuştu?

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 21 Kasım 2017 ve 13 Şubat 2018 tarihinde yaptığı grup toplantılarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ailesinin Man Adaları’nda kurulu bir şirkete para transferi gerçekleştirdiğini iddia etmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, oğlu Ahmet Burak Erdoğan ve Bilal Erdoğan, kızları Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Esra Albayrak, kardeşi Mustafa Erdoğan, eniştesi Ziya İlgen, dünürleri Özdemir Bayraktar, Sadık Albayrak, Osman Ketenci ve Orhan Uzuner avukatları aracılığı ile mahkemeye başvurarak 2 ayrı manevi tazminat davası açmıştı.

    Yerel mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun 21 Kasım 2017 tarihindeki grup toplantısındaki sözleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine toplamda 359 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetmişti. 13 Şubat 2018 tarihindeki sözleri nedeniyle ise Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a 130 bin lira tazminat ödemesine karar verilmişti. Dosya, Yargıtay’ın bozma kararının ardından yerel mahkemeye gönderilmişti.

  • Kılıçdaroğlu’ndan 6’lı masa açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan 6’lı masa açıklaması

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisi tarafından Ordu Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen, partisinin milletvekilleri ile belediye başkanlarının da katıldığı toplantıda bir takım açıklamalarda bulundu.

    6’lı masa açıklaması

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan 6’lı ittifak masası hakkında ise şunları söyledi:

    “Her bir vatandaş o masaya baktığında kendi temsilcisini orada görüyor, kim olursa olsun. Muhafazakarı da kendi temsilcisini görüyor, liberali de kendi temsilcisini görüyor, sağ ve solcusu da kendi temsilcisini görüyor. Bizi birleştiren ve bir araya getiren bu ülkenin içinde bulunduğu durum. Buradan Türkiye’nin çekip çıkartılması lazım. Her birimizin sorumluluğu var ve her birimiz sorumluluğumuzun bilincinde hareket etmek zorundayız. Plansız hiçbir işe olmaz, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin devlet planlama teşkilatı kapatıldı. Plansız bir ülke, plansız bir devlet olur mu?”

    “Fındık fiyatının 4 dolar olarak sabitlenmesi lazım”

    Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada, fındık konusuna da değindi ve fındık fiyatının 4 dolar olarak sabitlenmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Eğer siz 4 doların karşılığında bir taban fiyatı belirlerseniz ve bunu da her yıl düzenli olarak 4 dolar olarak ifade ederseniz karlılığını bulur. 4 doları sakın büyük bir rakam olarak görmeyin, sadece alın terinin karşılığıdır. Standart bir rakam belirleyecekseniz, bu fiyattan alıp ihraç edeceksiniz. Yurt dışındaki fındık sanayisine 150 milyar dolarlık ciro yapan bir sanayiye kaynak aktarıyorsunuz, kilo başına 4 dolar bile alamıyorsanız o zaman bu bizim ayıbımızdır, onların değil. Onlar kazanmak ister, fındığı bedava da almak ister. Ama biz hakkı olanı bir şekilde teslim etmek zorundayız” diye konuştu.

    “Türkiye Muhtarlar Birliği’nin kurulması lazım”

    Toplantıda, muhtarların hakları konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, mahalle muhtarlarının yetkilerini arttıracaklarını ifade ederek, “Belediye meclislerindeki toplantılara katılacaksınız, mahalleniz ile ilgili karar alınırken söz sahibi olacaksınız. Sosyal yardımların en iyi kime yapılacağını en iyi muhtarlar bilir. Dolayısı ile muhtar sosyal yardımları da ilgili yerlere en objektif ulaştıracak kişilerdir. Bu nedenle Türkiye Muhtarlar Birliği’nin olması lazım. Muhtarların bir bütçesinin olması lazım. Muhtarlara yardımcı elemanlar verilmesi lazım. Emlak vergisinden yüzde 1 pay muhtara verilse ne olur? Biz muhtarlık kurumunu güçlü hale getireceğiz. Muhtarlar güçlenirse Türkiye’de demokrasi güçlenir. Demokrasinin güçlü olması için muhtarlığın güçlüm olması lazım. Bu topraklar ilk seçim milletvekili, başbakan ve bakan seçimi değildir. İlk seçim, 1833 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde yapılan muhtarlık seçimidir. O nedenle muhtarlar demokrasinin temel taşıdır. Bu nedenle muhtarlar kurumunun güçlü olması lazımdır” şeklinde konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na 10 soru

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na 10 soru

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Van ziyaretindeki açıklamalarına tepki göstererek ”Terör örgütünün ağzıyla konuşarak aklınca Kandil’e selam çakıyor” dedi.

    Erdoğan; Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği vakıf iddialarına bir kez daha tepki gösterdi, yanıtlaması için 10 soru yöneltti.

    KILIÇDAROĞLU’NA 10 SORU

    Bu zatın her ağzını açtığında hakkını savunduğu biri cezaevinden tüm taraflarına ‘Utanmıyor musunuz?’ diye ayar verdi ama süt dökmüş kedi misali hiç birini sesi öçıkmadı. Herhalde soluk borularını tutan el ses çıkarmalarına izin vermedi.

    Kılıçdaroğlu’na birkaç soru sormak istiyorum. Şayet bu delikanlılığı yaparsa kendisini siyaseten ve tıbben mazur görmekten vazgeçip muhattap alacağız. Bu soruların yanıtlarını açık bir şekilde verirse kendisi ile ilgili tutumumuzu gözden geçireceğiz.

    1-PKK’dan YPG’ye bölücü terör örgütünün bütün unsurlarını siyasi uzantıları ile birlikte en şiddetli şekilde lanetliyor mu lanetlemiyor mu?

    2-Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatılarını destekliyor mu?

    3-NATO üyesi tartışmalarında kendi devletinin izlediği politikaların yanında mı?

    4-Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’de verdiği milli mücadelede ülkesinin safında mı?

    5-Dünyanın yaşadığı krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye ilkesel düzeyde destek veriyor mu?

    6-Mahkeme kararlarıyla yalan olduğu tescillenmiş iddiaları kenara bırakıp siyaseti ülkenin ali çıkarları üzerinden yürütmeye var mı?

    7-Siyasi stratejilerini kendi partisinin mensuplarıyla belirlemeye yönelecek mi yönelmeyecek mi?

    8-Bu toprakların tüm değerleri sembolleri ile asil bir devletin evladı gibi hareket etmeyi kabul ediyor mu?

    9-Partisi içindeki her türlü terör örgütü destekçisi tecavüzcüyü tasfiye etmeyi düşünüyor mu?

    10-Yüreği yetip 2023’te cumhurbaşkanı adayı olacak mı olmayacak mı?

    KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ

    Kılıçdaroğlu, Van’da terör örgütünün ağzıyla konuşarak aklınca Kandil’e selam çakıyor. Van’da eğer bu PKK örgütünün uzantısı olanlar görevde olmuş olsaydı şu anda suyu olan bir Van bulamazdınız. Van’a suyu biz götürdük. Daha ilk geceden itibaren Van’da sizin yanınızda olanlar Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarıydı. Belediye başkan vekili görevini öyle anlatıyor ki sanırsınız ki ses Kandil’den geliyor. Bay Kemal suyu akmayan musluğu açmak suretiyle çok büyük yatırım yaptığını söyleyecek kadar zavallı. CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk operasyonlarını belediyeleri engelleme çabası olarak takdim ediyor. Göreve gelirsen müteahhitlere ödeme yapmacağız diyorsunuz devlette devamlılık vardır, ödemeye mecbursun. Bu zatın Demirtaş’ından Kavakla’sına ülke ve millet düşmanı teröristleri savunmaktan başka bir çabası var mı?

    VAKIF İDDİALARI

    Yalan olduğu ilgili kurumlar tarafından ispatlanmış konuları sanki ilk defa söylüyormuş gibi sürekli tekrarlama ısrarı şahsiyetli bir adamın yapacağı iş değil. Kılıçdaroğlu TURKEN Vakfı’na yönelik iftiralarla kime hizmet ediyor? Kılıçdaroğlu bu yurdu binbir türlü iftirayla diline dolayarak kime hizmet ediyor dersiniz? Bu zat ailemizle uğraşmayı adet haline getirdi. Rahmetli Muhammed Ali’nin çiftliğini de aynı vakfımız vasıtasıyla öğrencilerimizin hizmetine sunarak, bu zatı daha da çatlatacağız.

  • Kılıçdaroğlu’ndan kaçış planı iddiası

    Kılıçdaroğlu’ndan kaçış planı iddiası

     

    “Hukuksuzlukla yok ettikleri ülkeden, hukuka sığınmak için ABD’ye kaçmak istiyorlar. Kendileri için yeni bir Pelsinvanya yaratma peşindeler.” diyen CHP lideri, paravan vakfın başına Amerikan vatandaşını koyduklarını öne sürerek, para akışı için ENSAR ve TÜRGEV’i kullandıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, videonun devamında “Uyan ey halkım, artık uyan. Onlar kaçacakları yerin yolunu yaparken, senin gidecek yerin yok.” dedi.

    Kılıçdaroğlu’nun ifadeleri şöyle:

    “Sevgili halkım, iyi akşamlar. Öncelikle bugün içimizi yakan haberler aldık. Şehitlerimiz var, evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerinin, milletimizin başı sağolsun. Böylesine acı bir günde böyle bir konuşma yapmak, inanın beni üzüyor. Ama bu ülkenin geleceği söz konusu. Bu da benim, ana muhalefet olarak, bir vatansever olarak bir görevimdir.

    Bugün grup konuşmamda bürokratlarımıza seslendim. Az da olsa suça bulaşmış olanları, hizmet ettikleri kişiler tarafından hiç umursanmadıklarını söyledim. Onların kendilerini kurtarma planlarında siz yoksunuz dedim. Bekleyin, ülkemizin dürüst, şerefli bürokratlarına selamlar olsun, onların başımızın üstünde yeri var.

    “Amacım, komaya sokulan bu devleti uyandırmaktır”

    İktidarımızda onları çok güzel günler bekliyor. Hepsini biliyoruz, duyuyoruz. Allah onlardan razı olsun. Sarı bürokratlar, sizler devleti, kanun dışı talimatlar uygulayarak adeta bitkisel hayata soktunuz. Bu süreçte kendinizi de bitirdiniz. Öncelikle birazdan açıklayacağım şey, skandallar ile yolsuzluklara dikkat çekmek değildir.

    Bunların ne olduğunu sağır sultan da biliyor. Amacım, komaya sokulan bu devleti uyandırmaktır. Komaya sokulan bu devi uyandırmak ve çalışır hale getirmektir. Ama size de bir iyilik yapıyorum sarılar. Sizi bu suç gemisinden indirmek istiyorum. İnin kurtarın kendinizi. Çok geç olmadan, küçük cezalarla kurtulabileceğiniz bir aşamada kurtulun.

    “Bir vakıf kurduruyorlar, Amerika’da; Neden Amerika’da?”

    Çünkü hiç gündemlerinde yoksunuz. Onlar planlarını yapmaya devam ediyor. Çok sayıda paralel hayatları var, çok sayıda paralel planları var. Bugün ben içlerinden çok vahim birini açıklıyorum. Belgeler elimizde, para akışlarının hepsi elimizde, anlatayım:

    Bir vakıf kurduruyorlar, Amerika’da. Neden Amerika’da? Ülkeyi Kataristan’a dönüştürenler, Katar’a gider diye beklersiniz ya, biliyorlar ki o ülkelerde hukuk yok. İlk uçakla geriye gönderirler bunları. Amerika kanunların arasına ise gizlenebilirler, orası hukuk devleti.

    “Vakfın asıl yönetimi Erdoğan ailesi üyelerine ait”

    Yani hukuksuzlukla yok ettikleri ülkeden, hukuka sığınmak için ABD’ye kaçmak istiyorlar. Kendileri için yeni bir Pelsinvanya yaratma peşindeler. Peki ne yapıyorlar? Paravan bir vakıf kuruyorlar. Başına bir Amerikan vatandaşını koyuyorlar.

    Ama vakfın asıl yönetimi Erdoğan ailesi üyelerine ait. Şimdi isim vermeyeyim. Belki kendileri söyler, aile içi işlerine karışmayayım. Şimdi bu paravan yapının izin çıkarma hakkı kazanması için paraya ihtiyacı var. Türkiye’den iki vakıf seçiliyor. Öğrenciler için kurulmuş süsü verdikleri vakıflar.

    “ENSAR’cım, TÜRGEV’cim; bu paraları size kim verdi?”

    Bu vakıfların asıl var olma sebeplerini de bugün öğreneceksiniz. TÜRGEV ve ENSAR… Bu vakıflar başlıyor paraları bir Amerikan vatandaşına göndermeye. 20 milyon dolar, 10 milyon dolar, 20 milyon dolar, 10 milyon dolar… Bir TÜRGEV bir ENSAR… Durmuyorlar…

    Para gönderme listesinin sonu yok, hepsinin dökümleri elimizde. Sevgili halkım, 1 milyar lirayı şıp diye transfer ediyorlar Amerika’ya. ENSAR’cım, TÜRGEV’cim; bu paraları size kim verdi? Siz bu paraları nereden buldunuz? Siz bu paraları neden Amerika’ya sürekli transfer ediyorsunuz? Bu dövizleri neden Amerikalara taşıyorsunuz? Paralel hayatlar kurma görevini size kim vardi?

    “Bu derneklerden kurtulmak isteyen evlatlarımıza sahip çıkın”

    Gelelim Amerika’ya kaçmaya hazırlananlara: Yeni iktidarın sizi orada rahat bırakacağını mı düşünüyorsunuz? Vallahi çok fena yanılıyorsunuz. Erdoğan, çık söyle. Bu para gönderttiğin paravanın başında senin ailenden kim var? Çık söyle, aileden kim gönderiyor o paraları? Ve yine ailenden kim alıyor bu paraları karşı tarafta yani Amerika’da, çık anlat, çekinme.

    Son olarak halkın belediyelerine sesleniyorum: Bu paravan derneklerden kurtulmak isteyen evlatlarımıza sahip çıkmak, boynumuzun borcudur. Bu derneklerden kurtulmak isteyen evlatlarımıza sahip çıkın, yurtlarınıza alın, onlar masum, onlar suçsuz…

    “Uyan ey halkım, artık uyan kaldır kafanı ve bize katıl”

    İşte sevgili halkım, emekliye bu yüzden para yok. Bu yüzden 1 litre süt 20 lira. Bu yüzden 4 milyon abonenin elektriği kesiliyor. Bu ülkede çocuklar bu yüzden yatağa aç ve karanlıkta giriyor. Bu yüzden ekmek bulamıyor. İnsanlarımız bu yüzden mağdur.

    Uyan ey halkım, artık uyan. Onlar kaçacakları yerin yolunu yaparken, senin gidecek yerin yok. Bizim başka memleketimiz yok. Artık uyan, kaldır kafanı ve bize katıl”