Etiket: Kilis’e

  • Muğla’da tarihi kiliseler definecilerin hedefinde

    Muğla’da tarihi kiliseler definecilerin hedefinde

    Kırsal Yayla Mahallesi’ndeki Yayla Kilisesi 1994 yılında İzmir 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescil edilirken, Değirmendere Kilisesi de Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla 2011 yılında tescil edildi. Köklük ve Yayla mahalleleri arasında yol üzerinde vadiye bakan bir uçurum üzerinde yer alan Değirmendere Kilisesi define avcıları tarafından delik deşik edilirken, yapımına başlanan Yayla Barajı’nın hemen üst bölümünde kalması nedeniyle toprak kayması tehdidi ile de karşı karşıya kaldı. Yayla Mahallesi içinde Ortodoks kilisesi olan Yayla Kilisesi’nin ise kuzey cephesi tamamen yıkılırken, kilisenin içi de ağaç ve otlarla kaplı.

    Araştırmacı yazar Tarcan Oğuz, mübadele öncesi Rumların yaşadığı Yayla köydeki kiliselerin koruma altında olmasına rağmen zaman zaman define avcıları tarafından tahrip edildiğini söyledi. Oğuz, “Burası Yatağan’a bağlı Yayla köy. Osmanlı döneminde çok önemli Rum yerleşim yerlerinden birisi. Burada arkamdaki şapel, yani küçük kilise bulunuyor. Aynı zamanda köy içinde de büyük bir kilise bulunuyor. Bu iki kilise de tescillidir. Ama maalesef bakımsızlık nedeniyle bu hale gelmişler. Zamanında Rumlar burada muhtarlık kazanmışlar. Mübadele döneminde aile buradan gittikten sonra Atina’da şirket kurmuşlar. Şirketin adı da muhtar. Zaman zaman bu ailenin çocukları, torunları buraya gelip ziyaret ediyor. Bu görülen dere üzerinde, Değirmenderesi üzerinde baraj yapılıyor. Burada daha önce dere üzerinde 7 tane Rum değirmeni bulunuyordu. Çok geniş bir alandı burası. Özellikle cumartesi günleri çok büyük Rum pazarı kuruluyordu. Mübadele sonrası burada kalan Rum yok. Sadece Rumların bıraktığı eserler bulunuyor. Mezarlar var ve aynı zamanda evler de var. Zaman zaman burada kaçak kazılar yapılıyor. Zaman zaman buraya gelip inceleme yapılmıştı ama maalesef şu an bakımsızlık nedeniyle kendi haline terk edilmiş durumda” dedi.

  • Kaçak kazı yapanlar tarihi kiliseyi tahrip etti

    Kaçak kazı yapanlar tarihi kiliseyi tahrip etti

    Gevaş ilçesine bağlı Altınsaç Mahallesi’nde bulunan ve yaklaşık 700 yıl önce yapıldığı tahmin edilen Saint Thomes Manastırı (Altınsaç Kilisesi) yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Her yıl yerli ve yabancı birçok kişi tarafından ziyaret edilen Saint Thomes Manastırı Van’a 75, Gevaş’a ise 40 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Van Gölü’nün el değmemiş koylarında yer alan Saint Thomes Manastırı, restore edilerek turizme kazandırılmayı bekliyor.

    “Kaçak defineciler kilisenin kubbesini taşıyan sütunları deldi”
    Tarihi yapılar zaman zaman doğa olaylarına yenik düşerken, bazen de defineciler tarafından tahrip ediliyor. Defineciler tarafından tahrip edilen kilise, yıkılmaya yüz tutmuş durumda. Altınsaç koylarını ziyaret eden gazeteci Ziya Türk, “Şu anda Altınsaç Kilisesi’ndeyiz. Kiliseyi ziyaret etmek istedik. Geldik gördük ki öncelikle içerisi ahır olarak kullanılıyor. Yöre halı dışarısı sıcak ayda yağmurlu olduğunda hayvanlarını burada barındırıyor. Ama onun ötesinde daha içler acısı olan bir yer var. Kilisenin dışında ve içinde kaçak defineciler tarafından bir takım kazı yapılmış. Duvarlarda ve yerlerde yapılmış ama en ilginci de kilisenin taşıyıcı kolonunu delmişler. Kolan içerisindeki delikten iki elim bir birine kavuşuyor. Kolonu delmişler ve binanın yapısına bu anlamda zarar vermişler. Burası sıradan bir kilise değil. Ermeniler için önemli bir tarihi eser, önemli bir yapıt. Tam kesin bilinememekle birlikte yaklaşık 600 – 700 yıl önce Aziz Thomas’ın kıymetli eşyalarının saklanmak üzere Başrahip Kirakos yaptırılmış. Ermeni inancı açısından önemli. Buranın restore edilmesi gerekir mutlaka. Bölgedeki tarihi eserlerin düşmanları definecilerdir, hazine avcılarıdır” dedi.

  • Şanlıurfa’da hırsız bu kez kiliseye dadandı

    Şanlıurfa’da hırsız bu kez kiliseye dadandı

    Edinilen bilgiye göre olay, Eyyübiye ilçesine bağlı Yusufpaşa Mahallesi’nde yaşandı. Tadilat çalışmaları devam eden kiliseye akşam saatlerinde hırsız girdi. Duvarın üzerinden atlayarak içeri giren hırsız, bir süre gezindikten sonra bronz şamdanları çaldı. Sabah saatlerinde kiliseye giden Pastör Eyüp Badem, şamdanları yerinde göremeyince çalındığını fark etti. Durumun polise bildirilmesiyle harekete geçen ekipler, güvenlik kamerasından hırsızın kimliğini tespit etti. Ekipler tarafından kısa sürede yakalanan hırsız polis karakoluna götürüldü.

    Hırsızın 250 TL’ye bir antikacıya sattığı 50 bin TL değerindeki bronz şamdanlar ise bulunarak tekrar sahibine teslim edildi. Pastör Badem, kısa sürede şamdanları bulan polis ekiplerine teşekkür ederek, “Sabah geldiğimizde şamdanların yerinde olmadığını fark ettik. Şamdanlarımız bağış yolu ile yurt dışından gelmişti. Bronzdan yapılan bu şamdanların yaklaşık 50 bin TL bir değeri var. Çalındıktan sonra polise başvurduk, bir gün içinde şahsın kimliği tespit edilerek yakalandı. Polis ekiplerine teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.

  • “Kilise saldırısı bir terör eylemi”

    “Kilise saldırısı bir terör eylemi”

    Avustralya’nın Yeni Güney Galler (NSW) eyaletine bağlı Sydney kentindeki Wakeley bölgesinde yer alan Christ The Good Shepherd Kilisesi’ne dün gerçekleştirilen bıçaklı saldırıya ilişkin başlatılan soruşturma sürüyor. Yeni Güney Galler Başkomiseri Karen Webb yaptığı açıklamada, Piskopos Mar Mari Emmanuel dahil 4 kişinin yaralandığı saldırının “terör eylemi” olduğunu ifade etti. Webb, “Yapılan değerlendirmeden sonra saldırının terör eylemi olduğu kesin” diye konuştu. Webb ayrıca, saldırganın tek başına hareket ettiğini aktardı.
    Olayın NSW polisi, Avustralya Federal Polisi, Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı ve NSW Suç Komisyonu üyelerinden oluşan NSW Ortak Terörle Mücadele Ekibi (JCTT) tarafından soruşturulacağı belirtildi.

    Saldırgan 16 yaşında

    Christ The Good Shepherd Kilisesi’ne dün akşam saatlerinde gelen saldırgan, elindeki bıçağı defalarca piskoposa saplamıştı. Kilisedekilerin müdahalesiyle saldırgan kısa sürede etkisiz hale getirilirken, piskopos ve 3 kişi yaralanmıştı. Polis tarafından gözaltına alınan saldırganın 16 yaşında olduğu öğrenildi.

    Kilisenin önü karıştı

    Saldırının ardından kilisenin dışında toplanan kalabalık grup , polisten saldırganın dışarı çıkartılarak kendilerine verilmesini istedi. Tansiyon giderek yükselirken, çıkan olaylarda polisler dahil çok sayıda kişi yaralandı, 20 polis aracında ise hasar meydana geldi.

    Üç gün içinde 2. bıçaklı saldırı

    Öte yandan Avustralya’nın Sydney kentinde 13 Nisan Cumartesi günü bir alışveriş merkezinde gerçekleştirilen bıçaklı saldırıda 6 kişi hayatını kaybetmişti. Kilise saldırısı, ülkede 3 gün içinde gerçekleştirilen 2. bıçaklı saldırı olarak kayıtlara geçti.

  • Huykesen Kilisesi, turizme kazandırılmayı bekliyor

    Huykesen Kilisesi, turizme kazandırılmayı bekliyor

    Sivas kent merkezine bağlı Çelebiler köyü yakınlarında bulunan ve farklı yapısıyla dikkat çeken Huykesen Kilisesinin Anadolu’da inşa edilmiş en erken kutsal mekanlardan biri olduğu düşünülüyor.

    Kilise hakkında bilgi veren Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Eser, kilisenin birçok medeniyet döneminde kullanıldığını belirterek, “Huykesen Kilisesi, Sivas’a oldukça yakın. Yamaçta güzel de bir görüntüsü var. Bana göre Anadolu’da inşa edilmiş en erken kutsal mekânlardan birisi. Orada değerlendirmelere göre iki evre var. İlk evre ‘Sunak’ olduğu yönünde. Antik dönem içerisinde yaşayan kişilerin bir tanrıya sunum yaptıkları bir yer. Roma ve Bizans döneminde kullanıma devam ettiği anlaşılıyor. Büyük ihtimalle Bizans dönemi içerisinde duvar ekleniyor. Oraya gittiğimizde klasik anlamda bir ibadethane yapısıyla karşılaşmıyoruz. Orası bir açık alan kilisesi. Bu bölgedeki en erken tarihli açık kiliselerden birisi” dedi.

    “Bu kilise ile Sivas’a turist çekmek mümkün”

    Huykesen Kilisesi’nin Sivas’ın tanıtımına katkı sunabilecek bir yapı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Eser, “Turizm trafiğine kazandırılması gerçekten çok önemli. Sivas’a havayolu ile gelen misafirlerin hepsi yapıyı fark ediyorlar. Sunak ve açık hava kilisesi olması kullanılarak Sivas’ın tanıtılması ve gezilebilecek noktaların artırılması mümkün. İnanç turizmi 1990’lı yıllarda konuşulmaya başlandı. Bu konudan faydalanan ve çok misafir kabul eden illerimiz var. Şanlıurfa, İzmir, Konya gibi yerlere çok sayıda turist geliyor. Sivas; bu kentlerin hepsini geçebilecek yerlere ve hikayelere sahip” diye konuştu.

  • Kilisenin asma katı çöktü

    Kilisenin asma katı çöktü

    Filipinler’in San Jose del Monte şehrinde facia yaşandı. Çok sayıda kişinin sabah ayinine katılmak üzere bulunduğu St. Peter Apostle Parish Kilisesinin asma katı henüz bilinmeyen bir nedenle çöktü. San Jose del Monte Şehri Kamu Bilgilendirme Ofisi’nden (PIO) edinilen bilgilere göre yerel saatle 07.00 sıralarında yaşanan kazada 52 kişi yaralanırken, 80 yaşındaki bir kadın kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

    Olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi gönderildi. Bölgedeki 6 farklı hastaneye kaldırılan yaralıların tedavi masraflarının San Jose del Monte yerel yönetimi tarafından karşılanacağı açıklandı.
    Kazanın nedenini belirlemek üzere detaylı soruşturma başlatıldı.

  • Kilise saldırganları adliyeye sevk edildi

    Kilise saldırganları adliyeye sevk edildi

    İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunan Santa Maria İtalyan Kilisesi’nde pazar ayini sırasında kar maskeli ve silahlı 2 saldırgan dua edenlerin üzerine silahla ateş açmış, kurşunların hedefi olan 52 yaşındaki Tuncer Cihan kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti. Olayın ardından gerçekleştirilen operasyonlarda saldırıyı yapan Tacikistan uyruklu A.K. ve Rusya uyruklu D.T’nin de aralarında bulunduğu 60 şüpheli gözaltına alındı. Yabancı uyruklu 26 kişi sınır dışı edilmek üzere İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 34 şüpheli ise adliyeye sevk edildi.

  • 170 yıllık kilisede Noel ayini

    170 yıllık kilisede Noel ayini

    Mersin’in merkez Akdeniz ilçesinde bulunan ve ışıklarla donatılan 170 yıllık kilisedeki ayini, Anadolu Havarisel Vekilliği Yardımcı Episkoposu Antuan Ilgıt yönetti. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in de katıldığı kutlamada Ilgıt, birlik ve beraberlik mesajları verdi. Programda, ilahiler ve İncil’den bölümler okundu, mum yakılıp dualar edildi. Kutlamada konuşan Başkan Vahap Seçer, her daim iyilik, güzellik, barış ve kardeşliğin olmasını temenni ederek, “Dikkat ederseniz kürsüye çıkan hem Hristiyan dünyasının din adamları hem de İslam aleminin farklı mezheplerinin farklı inanç gruplarının önderleri aynı doğrultuda konuşmalarını yaptılar.

    Bize işaret etmek istedikleri nokta, ortak nokta. Farklı açıdan. farklı bakış açısıyla, farklı referanslarda ama aynı şeyi söylediler. Zaten mesele burada bunun hayatta uygulanabilir olması. Başta din adamlarının kendileri, dini referans alarak insanlığı istismar etmemeli. Siyasetçiler dini istismar ederek siyasi ikbal sağlamamalı, insanların duygularını bu din olur, bu milliyetçilik olur, başka hassasiyetler olur, oraları okşayıp oralara kaşıyıp onları istismar etmemeli. Mesele uygulamada, mesele tanımlamalarda, dileklerde ya da insanlığa buyrulan emirlerde değil. Elbette ki bu temel ilkeleri uygulaması gereken insanların başında Mersin’de Büyükşehir Belediye Başkanının gelmesi lazım. Bu coğrafya çok özel bir coğrafya. Bu konuşmayı 170 yıllık bir ibadethanenin içerisinde yapıyorum. Mersin 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra bir ticaret kenti olma hüviyetine doğru evrilirken, işte bugün içinde bulunduğumuz kilisenin cemaatinin Mersin’e gelip yerleşmesine, burada hayatını idame ettirmesine neden olmuş” diye konuştu.

    “Bu coğrafya çok kadim bir coğrafya”

    Bu coğrafyanın çok kadim bir coğrafya olduğunu vurgulayan Seçer, “Özellikle Tarsus 8-10 bin yıllık geçmişi olan bütün semavi dinlerin izlerini bulabileceğiniz bütün öğretilerin, medeniyetlerin imparatorlukların izlerini bulabileceğiniz bir yerleşim yeridir. Mersin’de ticari hayatın hızlanması ile beraber ekonomik hayatın hızlanması ile beraber Tarsus’ta yaşayan gayri Müslim cemaatte Mersin’e gelip yerleştirdi. Tarsus’ta da kiliseler var, Silifke de Mut’ta da Hristiyan aleminin ibadethaneleri var. Bu coğrafya o kadar eski bir coğrafya. Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bu kentte belediye başkanı olmaktan mutlu olduğumu ifade etmek isterim. Böyle bir coğrafyada yönetici olmak ilk bakışta zor gibi görünebilir ama eminim ki en kolay yöneticilik bu tip kentlerde yapılır. Farklı kültürler, farklı anlayışlar, bunun birleşmesi bir potada erimesi, farklı bir zenginlik. Mersin’de belediye başkanlığı yaparken bu anlamda hiç zorlandığını söyleyemem. Çünkü bu iş burada yapılıyor, kalbimden. Kalbimle yapıyorum. Şu anda sizlere hitap ettiğim her kelime buradan çıkan kelimelerdir. Yoksa bir siyasetçi olarak sizlere süslü laflar etmek için söylenmiş kelimeler değil. Anamur’dan Tarsus’a kadar da 5 yıllık büyükşehir belediye başkanlığı görev dönemi içerisinde hep bu anlayışla hareket ettim. Herkesi kucakladım” şeklinde konuştu.

    “Hedefimiz ortak olsun”

    Doğru, dürüst, insanları ayırmadan, insanları üzmeden, insanları zorlamadan çalıştıklarını kaydeden Seçer, “Çünkü burası Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Biz buradaki yaşam güvencemizi Türkiye Cumhuriyeti anayasasından alırız. Bu ülkede din ve vicdan hürriyeti vardır ve anayasal teminat altındadır. Bir diğerinin inancına bir diğeri müdahale edemez. Herkes aynı görüşte, aynı inançta, aynı düşüncede, aynı ideolojik yapıda olmak zorunda değil. Ona da saygı duymak zorunda da değil. Katılır ya da katılmaz. Empati yaparak, yani kendisini bir başkasının yerine koyarak eğer ona davranırsa hiçbir sorun kalmaz. Bugüne kadar olduğu gibi Mersin’de belediye başkanlığı yaptığım dönem içerisinde bu kentin şehremini olarak bu anlayışla kentime hizmet etmeye devam edeceğim. Bu vesileyle beni buraya davet eden sevgili Peder Rosana ve buradaki beraber çalıştığı din görevlilerine teşekkür ediyorum. Noel’inizi kutluyorum. Hangi dinden olursak olalım, farklı dillerde dua edelim, farklı kitaplardan alıntılar yapalım ama hedefimiz ortak olsun” ifadelerini kulandı.
    Tarihi kilisedeki ayinin sonunda katılımcılar birbirlerine sarılarak Noel’i kutladı.

  • Cumhuriyet tarihinin ilk kilisesi törenle açıldı

    Cumhuriyet tarihinin ilk kilisesi törenle açıldı

    umhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilköy’deki Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi’nin açılış törenindeki konuşmasına katılımcıları selamlayarak başladı.

    Açılışı yapılan kilisenin temelinin 2019’da kendisinin de katıldığı törenle atıldığına vurgu yapan Erdoğan, kilisenin Süryani cemaatine hayırlı uğurlu olmasını dilerken, inşasında emeği geçenleri tebrik etti.

    “CEMAAT VAKIFLARININ TAŞINMAZ MAL EDİNEBİLMELERİNE İMKAN SAĞLADIK”

    Erdoğan, 85 milyonun her bir ferdi gibi Süryani toplumunun ihtiyaçlarını karşılamayı da devletin asli görevi addettiğini belirterek, şöyle konuştu:

    “Özellikle Yeşilköy’de ibadethane konusunda Süryani vatandaşlarımızın bizden geçmişi 14 yıla kadar uzanan bir talebi vardı. Başbakanlığımız döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız rahmetli Kadir Topbaş’la birlikte bu süreci başlattık. Süryani cemaatinin yöneticileriyle eş güdüm içinde çalışarak uygun yer tespitinden arsanın tahsisiyle ilgili idari düzenlemelerin halledilmesine kadar gerekli adımların atılmasını sağladık. Sürecin kesintiye uğramaması ve süratle neticelenmesi noktasında Vatikan nezdinde de girişimlerde bulunarak 3 Ağustos 2019 tarihinde kilisenin temelini attık. İlk günden itibaren bizzat takip ettiğimiz, karşılaşılan sıkıntıların çözülmesi yolunda güçlü irade gösterdiğimiz kilisenin bugün açılışını yapmanın sevincini yaşıyoruz. Devletimizin desteği, Süryani toplumunun da maddi katkısıyla inşa edilen kilisenin sizlere, Süryani vatandaşlarımıza ve şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.”

    “1084 TAŞINMAZIN CEMAAT VAKIFLARI ASINA TESCİLİ TAMAMLANDI”

    Cumhuriyet tarihinde inşa edilen ilk kilise olan Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi’nin 2002’den beri din ve inanç özgürlüğü alanında hayata geçirilen reform niteliğindeki birçok çalışmadan sadece birisi olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Yasal değişikliklerle cemaat vakıflarının taşınmaz mal edinebilmelerine ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunabilmelerine imkan sağladık. Taşınmaz malların vakıf adına tescili için gereken Bakanlar Kurulu izni şartını kaldırdık. Daha önce el konulmuş cemaat, vakıf mallarının iadesini, üçüncü şahıslara geçenlerin ise bedelinin ödenmesini temin ettik. Bugüne kadar 113’ü Süryani cemaati olmak üzere toplam 1084 taşınmazın cemaat vakıfları adına tescili tamamlandı. Beyoğlu Merkez Rum Kız Mektebi Vakfı, İzmir Musevi Cemaati Vakfı, Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi Vakfı, Beyoğlu Sakızağacı Ermeni Katolik Kilisesi gibi vakıfların tüzel kişilikleri vakıf kütüğüne kaydedildi.”

    Türkiye’de azınlıklara ait toplam 58 okul bulunduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
    “2013 yılında Süryanilerin de anaokulu açmasını temin ettik. Aynı şekilde yine bu bölgede talep edilen bir okul konusunu da İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya Bey’in bugün verdiği bir müjdeyle inşallah yaklaşık iki dönüme yakın bir arazinin tahsisiyle o adımı da atmış olacağız. Bu okulları, devletimizin resmi okullarından ayrı tutmuyoruz. Ücretsiz kitaplardan diğer teşviklere kadar her türlü desteği kendilerine sunuyoruz. Ayrıca uzunca bir süredir yapılamayan vakıf seçimleri, çıkarılan yönetmelik sayesinde başarılı bir şekilde kısa sürede gerçekleştirildi. Yeni yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle 6 ay içinde 167 azınlık vakfının seçimleri suhuletle tamamlandı. Daha burada saymaya kalksak uzun zaman olacak; nice adımı, reformu ve çalışmayı, hürriyeti siz vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bundan sonra da her türlü ihtiyacınızda sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim. Ortak devletimiz ve vatanımız olan Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesi, büyümesi, dünyada hak ettiği yere gelmesi için sizlerin de gereken desteği vereceğinize inanıyorum. Türkiye Yüzyılı’nın inşasında sizlerin destek ve katkısına güveniyorum.”

    “ADI, İNANCI, MENSUBİYETİ NE OLURSA OLSUN ZALİMİN KARŞISINDA MAZLUMUN YANINDA DURMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın pek çok yerinde acılar, zulümler, haksızlıklar, çatışmalar yaşanırken burada sergilenen hoşgörü tablosunu çok anlamlı ve değerli bulduğunu kaydetti.

    Türkiye’nin farklı kültürleri ve inanç mensuplarını asırlar boyunca barış içinde yaşatmış örnek bir birikime sahip olduğunu söyleyen Erdoğan, insanı, yaratılmışların en şereflisi gören İslam inancının, her zaman adil olmayı ve hakkaniyetle davranmayı emrettiğini vurguladı.

    Aynı şekilde medeniyetlerinde mazlumun da zalimin de kimliğine bakılmadığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Adı, inancı, mensubiyeti ne olursa olsun zalimin karşısında mazlumun yanında durmak bizim görevimizdir. Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye, Mevlana’dan Hacı Bektaş-ı Veli’ye kadar tüm gönül sultanlarımızın, manevi rehberlerimizin bize telkini de bu yöndedir. Ancak son dönemde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı başta olmak üzere doğrudan insana yönelik nefret suçlarının arttığını görüyoruz. Kur’an-ı Kerim’i yakan fanatiklerin alçakça saldırılarına, düşünce hürriyeti denilerek maalesef göz yumuluyor. Büyükelçiliklerimizin önünde milyarlarca Müslümanı rencide ve tahrik eden bu saldırıların gerçekleştirilmesine müsaade ediliyor. Müslümanlarla birlikte akıl, izan ve vicdan sahibi diğer inanç gruplarının da bu nefret suçları karşısında verdiği tepki yok sayılıyor. Günden güne büyüyen, kimi ülkelerde artık tahammül sınırlarını aşan bu saldırılara yenilerinin eklenmesini asla kabul edemeyiz. Hangi bahaneyle olursa olsun, insanların kutsallarına saldırılmasına müsaade edenleri anlayışla karşılamamız mümkün değildir. Nefret suçlarına göz yumanlar, farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşama iradesini de ne yazık ki dinamitlemektedir. Asırlardır çeşitli inanç mensuplarına ev sahipliği yapan Türkiye, İslam ve yabancı düşmanı akımlarla mücadelede de öncü rol üstlenmektedir. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere üyesi olduğumuz tüm uluslararası platformlarda bu tehlikeye dikkat çekiyor, insanların kutsallarına yönelik eylemleri reddettiğimizi güçlü bir şekilde dile getiriyoruz.”

    Musevisi ve Hristiyanı ile Türkiye’deki tüm cemaatlerin bu konuda kararlı bir tavır takındığını görmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, İstanbul Süryani Kadim Vakfına Kur’an-ı Kerim’i ve Müslümanları hedef alan nefret suçları karşısında verdikleri tepki için teşekkür etti.

    SAİT SUSİN: TARİHİ BİR GÜN YAŞIYORUZ

    Yeşilköy’deki kilisenin açılış töreninde konuşan İstanbul Süryani Kadim Vakfı Başkanı Sait Susin, tarihi bir gün yaşadıklarını, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında ülkeye, İstanbul’a yakışan bir kilise yapma çalışmalarının sonuna geldiklerini belirtti.

    İstanbul Tarlabaşı’nda mülkiyetlerindeki tek kilisenin cemaatlerinin ihtiyacını karşılamaktan çok uzak olduğunu dile getiren Susin, yedi ayrı kilisede ayinlerini yapmak zorunda kaldıklarını, zaman yetersizliği ve ritüellerin farklı olması nedeniyle ibadetlerini yapmakta ciddi zorluklarla karşılaştıklarını anlattı.

    “CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN DESTEĞİ VE İRADESİ OLMASAYDI KİLİSEYİ YAPMA İMKANI OLMAZDI”

    Susin, kilise ihtiyaçlarını Başbakanlık döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a arz etmelerinin ardından kilise yapım sürecinin başladığını anımsatarak, Cumhurbaşkanı’nın her zaman olduğu gibi seslerini duyduğunu ifade etti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği ve iradesi olmasaydı kiliseyi yapma imkanlarının bulunamayacağını belirten Susin, Erdoğan’ın temel atma töreninde de yer aldığını hatırlattı.

    Susin, son 20 yılda AK Parti hükümetleri döneminde genelde bütün farklı inanç sahipleri, özelde Süryanilerin birçok alanda ilkleri yaşadığını söyledi.

    “HİÇ KİMSENİN KUTSAL DEĞERİNE EL UZATILAMAZ”

    Bütün dünyaya seslenmek istediğini ifade eden Susin, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “Kutsal değerlere, Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıların maalesef ardı arkası kesilmiyor. Durum böyleyken nüfusunun yüzde doksan dokuzdan fazlası Müslüman olan bir ülkenin cumhurbaşkanı, kilisenin temelini atmakla kalmıyor, kilisenin açılış törenine gelip bizi onurlandırıyor. Bu alkışı gerçekten Sayın Cumhurbaşkanı’mız ve bütün ekibi fazlasıyla hak ediyorlar. Böyle bir örneği dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Bize göre hangi inançtan olursa olsun, hiç kimsenin kutsal değerine el uzatılamaz, hakaret edilemez, aşağılanamaz. Böyle bir hareket ne demokrasi ne kişisel ne de ifade özgürlüğü olarak kabul edilemez. Bu insana, insanlığa yapılan bir saldırıdır.”

    Susin, kutsal değerlere, ibadethanelere, ibadet eden insanlara yapılan her saldırıyı nereden gelirse gelsin, şiddetle kınadıklarını, lanetlediklerini belirterek, “Bu saldırılara engel olmayan herkesi kınıyoruz. İnsana değer veriyorsak, o insanın inancına, kutsalına değer vermeliyiz. Başkasının kutsalına hakaret etmek özgürlükle asla ifade edilemez.” dedi.

    Bazı ülkelerde kutsal değerlere yapılan saldırılara inat, ülkede her dinden, her inançtan insanların kutsal değerlerinin yüceltildiğini kaydeden Susin, Darphane’de üstünde Mor Gabriel Manastırı’nın resmi olan hatıra para bastırıldığını anlattı. Susin, bunun bir örneğini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a arz edeceklerini söyledi.

    “TÜRK BAYRAĞI İLE DE GURUR DUYUYORUM”

    Susin, Süryanilerin bu topraklarda 5 bin yıllık geçmişi olduğunu, varlıklarını bu topraklarda koruduklarını, kutsal mekanlarının birçoğunun Güneydoğu’da bulunduğunu dile getirerek, daha önce birçok kontrol noktasından geçerek, bazen kimliklerini bırakarak gün kararmadan geri dönmek zorunda kalarak manastırlarını ziyaret ettiklerini, şimdi her istedikleri saatte, en uzaktaki manastırlarını, kiliselerini güven ve huzur içinde ziyaret edebildiklerini anlattı. Susin, Süryani kimliğiyle gurur duyduğu gibi Türk bayrağı ile de gurur duyduğunu söyledi.

    PATRİK VEKİLİ ÇETİN’DEN BAŞKAN ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR: SİZİ ÇOK SEVİYORUZ

    Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri Yusuf Çetin, Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi’nin açılış töreninde Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşanan anlar için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürlerini sundu. Çetin, ”Sayın Cumhurbaşkanımız, kilisemizin 2 bin yıla yakın tarihinde ilk kez bir devlet başkanı bize ait bir kilisenin temelini atmış ve ardından açılışını yapıyor. Sizi çok seviyoruz. Sağlığınız için dua ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    ÇETİN: CUMHURBAŞKANI SAYESİNDE 179 YIL SONRA İKİNCİ KİLİSEYE KAVUŞTUK

    Süryani Kadim Cemaati Patrik Vekili Mor Filüksinos Yusuf Çetin ayrıca tarihsel olarak, İstanbul’da Süryanilere ait ilk ve tek kilisenin 1844 yılında Padişah Abdülmecid’in fermanıyla Tarlabaşı’nda inşa edilen Meryem Ana Kilisesi olduğunu anımsattı.

    Allah’ın inayeti ve Cumhurbaşkanı sayesinde, 179 yıl sonra Yeşilköy’de yıllardır umutla bekledikleri ikinci kiliseye kavuştuklarını belirten Çetin, Erdoğan’ın iktidarda bulunduğu 21 yıllık süreçte sadece Süryanilere değil, ülkede yaşayan tüm farklı inanç sahiplerine yüreğini ve kapısını açtığını kaydetti.

    Çetin, kilisenin açılışının devlet başkanı tarafından yapılmasının ülkenin demokraside bulunduğu seviyenin anlamlı ve en güzel göstergelerinden olduğunu vurgulayarak, “Bu son zamanlarda Batı’nın kimi ülkelerinde ifade özgürlüğü kapsamında bazı hadsiz kişi ve odaklar tarafından Kur’an-ı Kerim’e yönelik tekrarlanan insanlık dışı saldırıları bütün fikrimizle ve bütün gücümüzle kınıyoruz. İnsanların manevi değerlerine hakaret etmek, onların kutsallarına saldırmak, fikir özgürlüğüyle bağdaşamaz. Bu tür provokatif nefret eylemlerinin amacı insanları ayrıştırmak, dünya barışını zora sokmaktır.” ifadelerini kullandı.

    Ana düsturu insan sevgisi ve barış olan dünya genelindeki Hristiyanların duygularının aksine olan bu olayların bir an evvel son bulması için ilgili ülkelerin en etkili önlemi almasını kuvvetle beklediklerini belirten Çetin, Süryani Ortodoks Kilisesi’nin geleneğinde icra edilen tüm ayinlerde her daim devletin yöneticilerinin anıldığını, onların esenliği, ülkenin birlik ve beraberliği için dua edildiğini aktardı.

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KURDELEYİ KESTİ

    Programda Süryanice duaların edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “La ilahe illallah İbrahim Halilullah’ diyerek kurdeleyi kesti. Süryani Kadim Cemaati Patrik Vekili Yusuf Çetin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdimi yaptı. Erdoğan, “Bu büyük hatırayı Cumhurbaşkanlığı makamımda en mutena yerde bugünün hatırası olarak saklayacağım.” diyerek hediyeyi aldı. Törende daha sonra İstanbul Süryani Kadim Vakfı Başkanı Sait Susin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdiminde bulundu. Öte yandan açılış programında, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ile yurt içi ve yurt dışından dini cemaat temsilcileri hazır bulundu.

    Törenin ardından kiliseden ayrılan Erdoğan, aracından inerek yol üzerinde kendisine yoğun sevgi gösterisinde bulunan vatandaşlarla bir araya geldi. Vatandaşlarla bir süre sohbet eden Erdoğan, daha sonra Kısıklı’daki konutuna geçti.

  • Yüksek Kilise ziyaretçilerini ağırlıyor

    Yüksek Kilise ziyaretçilerini ağırlıyor

    Aksaray’ın Güzelyurt ilçesinde 1800’lü yıllarda Rumlar tarafından Rahipler Okulu olarak inşa edilen Yüksek Kilise, ziyaretçilerini cezbediyor. Günümüzde Yüksek Kilise olarak bilinen Analipsis Tepesinde dik kayalar üzerine taş oymadan inşa edilen kilisenin içinde Bizans döneminden kalma bir şapel yer alıyor.

    Tunç ve Demir Çağı’na ait Kalkolitik yerleşmeler ile Hitit, Roma ve sonraki uygarlıklara ait izlerin görüldüğü Yüksek Kilise içerisinde bir su toplama deposu ve toplantı yeri bulunuyor. Güzelyurt Göleti manzaralı Yüksek Kiliseyi her yıl binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret ediyor.

    Yurtdışında yaşayan ve ziyaretler için geldiği Aksaray’ın Güzelyurt ilçesinde Yüksek Kilise’yi gezen Murat Gözüaçık (49), “Buralar gerçekten çok güzel yerler. Yani adamlardaki mantığı bile şu günün kafasından çözmek zor. Gerçekten adamlar her yere hakim olmak düşüncesiyle şöyle baktığımız zaman gerek doğu, gerek batı tarafı, güneyden kuzeyden her tarafı tamamen gözlem altına almışlar. Yerleşim yerini gayet mantıklı bir yere kurmuşlar. Gezilip görülmesi gereken yerler. Tarih dediğin zaman her taraf tarih kokuyor zaten. İllaki bir sağlam ayakta kalmış yapı görmeye gerek yok. Yeraltındakileri bile bu tepe noktadan görme imkanı var. Bazı yerler su altında kalmış, bazı yerler hala kullanılabilir durumda. Ama gerçekten gezilip görülecek yerler” dedi.