Etiket: kirli

  • Tekirdağ’da çeşmeden kirli akan içme suyuna tepki

    Tekirdağ’da çeşmeden kirli akan içme suyuna tepki

    Her geçen gün artarak devam eden Kapaklı ilçesindeki su problemine Atatürk Mahallesi Müjde Sokak’ta yaşayan Ahmet Furkan K. isimli vatandaş, “Bu suyla ne yapılır” diyerek tepki gösterdi. Mutfaktaki şebekeden akan suyu şişeye doldurarak, suyun kahverengi olduğunu gösteren Ahmet Furkan K., musluktan metal kokusu geldiğini ifade etti.

    “Banyo yaparken, abdest alırken midemiz bulanıyor”

    Durumu TESKİ’ye bildirdiğini söyleyen Ahmet Furkan K., “Geçen seneden bu yana suda sıkıntılarımız vardı ama bu sene daha da arttı. Bu gördüğünüz çeşmeden doldurduğunu su. Artı bir de musluklardan metal kokusu gelmekte. İnanın bu suyla banyo yaparken, abdest alırken midemiz bulanıyor. Artık sağlığımıza sorunlar oluşacak diye korkuyoruz. TESKİ’nin bu soruna çare bulmasını istiyoruz” dedi.

  • Ailelere kirli tuzak

    Ailelere kirli tuzak

    Bakırköy’de bulunan çocuk psikiyatri kliniğine gelen çocuklara ketamin vererek, onları aileleri tarafından taciz edildiğine inandıran ve çocuklara aile içi taciz teşhisi koyduktan sonra aileleri tehdit ettiği ve şantaj yaptığı iddiası ile tutuklanan Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu’nun yargılamasına devam edildi.

    Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Süleyman Salih Zoroğlu ve Ahmet Aktaş ile tutuksuz yargılanan Zoroğlu’nun eşinin de bulunduğu 4 tutuksuz sanık, bir kısım müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

    Öte yandan Sağlık Bakanlığınca Zoroğlu’nun yanında psikolog olarak çalışanların eğitim ve tescil bilgileri mahkemenin talebi üzerine gönderildi. Buna göre klinikte psikolog olarak çalışan sanık Ahmet Aktaş ve sanık Zeynep Akgül’ün bakanlık sisteminde eğitim ve tescil bilgilerini bulunmadığına yer verildi.

    “100 Hastamda çoklu kişilik bozukluğu vardı”

    Savunmasına Türkiye’de çoklu kişilik bozukluğu teşhisi konulmuş ilk iki teşhiste cinsel taciz görüldüğünü belirterek başlayan Zoroğlu, mesleki geçmişini, tıp sınavında Türkiye 2’ncisi olduğunu anlattı. Aile içi cinsel istismara uğrayan gençlerdeki travmanın Çoklu Kişilik Bozukluğuna (ÇKB) neden olduğunu anlatan Zoroğlu, cin, şeytan görmenin de bir çeşit ÇKB olduğunu belirtti. Zoroğlu savunmasında, “2020’de Bakırköy’de muayenehane açtım. 27 ay çalıştım. 3 bin hastamın 100 tanesinde ÇKB vardı. Bana gelen ve teşhis koyduğum çocukların 11 tanesi başka doktorlardan ÇKB teşhisiyle geldi zaten. Ben aileleri tehdit etmedim tacizi bırakmaları gerektiğini söyledim. İlk görüşmede ÇKB teşhisi koyuldu gibi bir şey de yok” dedi.

    “Ben Profesörüm”

    Çocuklara ketamin enjekte ettiği yönündeki iddialara da yanıt veren Zoroğlu, “Ketamin konusunda sanki uyuşturucu madde üretip satıyormuşum gibi anlatılmış. Biz ketamini sınırlı bir alanda ağır depresyonda ve intihar girişiminde bulunanlarda kullandık. Ketamin 20 yıldır depresyon tedavisinde kullanılıyor. 60 yıldır da anestezik olarak kullanılıyor. Benim kliniğimin çevresinde en az 10 adet ketamin infizyon seansı yapan Doktor var. Ketamini 4 kişide kullandık. Ketamin depresyonda mucize bir ilaçtır. Ben torbacı değilim profesörüm. Benim tek görevim cesur olup bildirmekti. 5 tanesini bildirdik başımıza gelmeyen kalmadı. Herkes kınadı. Sussa mıydım? Arkamı mı dönseydim?” ifadelerini kullandı.

    “Fetö’yle alakası yok”

    Savunmasında FETÖ’den dolayı dosyasının olduğunu ancak bu konunun onunla bir alakası olmadığını da belirten Zoroğlu “Ben seanstan seansa görüştüğüm çocukların beynine nasıl bir şeyler ekebilirim” ifadelerini kullandı.

    Duruşma yarın görülmeye devam edecek.

    İddianamede yer aldı 

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu’nun kliniğine gelen çocuklara dissosiyatif (kimlik bozukluklarıyla ortaya çıkabilen psikolojik bir rahatsızlık) etkileri yaratan ketamin maddesini vererek çocuklarda uyuşturucu madde bağımlılığı geliştirdiği belirtilmişti. Zoroğlu hakkında 21 kez “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama”, 21 kez “eziyet”, 4 kez “iftira”, 2 kez “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, 2 kez “şantaj”, 2 kez “uyuşturucu madde kullanımını özendirme”, 1 kez “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme”, 1 kez “özel hayatın gizliliğini ihlal etme” suçlarından toplamda 96 yıldan 972 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenmişti. Ayrıca, Zoroğlu’nun eşi Özgül Zoroğlu, klinikte psikolog olduğu iddia edilen Ahmet Aktaş, klinikte bir süre çalışan sözde doktor sanık Hüsnü Ağca, klinik sekreteri sanık İnci Arslan ve klinikte psikolog olarak görev yapan Zeynep Akgül’ün de benzer suçlardan hapis cezalarına çarptırılması talep edilmişti.

  • Terör Örgütünden Kaçıp Güvenli̇k Güçleri̇ne Sığındı, Pkknın Ki̇rli̇ Yüzünü Anlattı

    Terör Örgütünden Kaçıp Güvenli̇k Güçleri̇ne Sığındı, Pkknın Ki̇rli̇ Yüzünü Anlattı

    Terör örgütü PKK’dan kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan Mustafa Biçer, PKK’nın kirli yüzünü İHA’ya anlattı. Biçer, “Kadına özgürlük diye bir şey yok. Örgütte kaldığım süre içerisinde birçok kadının tecavüze uğradığını, hamile kaldığını gördüm. Örgütten kaçmak isteyenler çoktu. Kaçınca burada tutuklanma korkusu nedeniyle kaçamıyorlar” dedi.

    HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde 3 Eylül 2019’da oturma eylemi başlatan Ayşegül Biçer, aylar süren mücadelesinin sonucunda oğluna kavuştu. Terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan Mustafa Biçer, örgütün kirli yüzünü İhlas Haber Ajansı ekibine anlattı.

    ’’Geri gelmek istedim, beni korkuttular’’

    Çok fazla dışarı çıkan biri olmadığını, internet üzerinden örgütün YPG’nin videolarının önüne çıktığını kaydeden Biçer, ’’Onların sözlerine yenildim ve örgüt ile iletişime geçerek DEAŞ ile savaşmak istiyorum talebimi ilettim. Onlar da geldikten sonra sizi daha sonra yine geri göndereceğiz dediler. 1 aylık görüşmeden sonra bana ’Şanlıurfa’ya gel’ dediler. Urfa’da 2 Arap kaçakçı ve başka biri ile buluştuk. Akçakale’de 1 gece kaldık. 2 Arap kaçakçı Suriye’de Tel Abyad bölgesine kaçak geçiş yaptı. Ben daha o gece vazgeçmek istedim. Beni korkuttular, ’Artık geri dönersen devlet sana zulüm yapar, seni tutuklarlar’ dediler. Beni korkutarak zorla Suriye tarafına geçirdiler. Sonra bana zorla video çektirdiler ve ardından Zap bölgesine beni gönderdiler. Orada olduğum süre içerisinde hiçbir zaman güvenlik güçleriyle çatışmaya girmedim. Terör örgütüne katılmadan önce anneme mektup yazmıştım ve güvenlik güçlerimize ve Mehmetçiğimiz ile vatanıma karşı bir mermi sıkmayacağıma söz vermiştim’’ diye konuştu.

    Kaçış planını anlattı

    Biçer terör örgütünden kaçış planını ise, “Örgüt içerisinde ilk günden beri zorla kalıyordum. Artık planlamamı yaptım. Zap bölgesine gidebilmek için köylülerin arabasına bindim. Bölgeye giderken KDP’nin kontrol noktasında araba hareket halindeyken kendimi attım, Peşmergelere teslim oldum. Onlara güvenlik güçlerine beni teslim etmelerini istedim onlar da bir süre benim tedavimi yaptıktan sonra güvenlik güçlerine teslim ettiler” şeklinde konuştu.

    ’’Kadınların hamile kaldığını gördüm”

    Terör örgütünün kendi içerisinde kadına karşı istismarının olduğunu aktaran Biçer, “Kadına karşı bir istismar var. Kamera arkasında her şey çok farklı görünüyor. Kadına özgürlük diye bir şey yok. Örgütte kaldığım süre içerisinde birçok kadının tecavüze uğradığını, hamile kaldığını gördüm. Örgütten kaçmak isteyenler çoktu. Kaçınca burada tutuklanma korkusu nedeniyle kaçamıyorlar. Ben hiçbir zaman örgütten kaçtığım için pişman değilim onlar da kaçıp teslim olsun. Orası ölüm yeridir. Türkiye’deki şu anda ağaçları yakan PKK’nın emriyle Ateşin Çocukları inisiyatifidir’’ dedi.

  • 40 yıldır kirli akan çay, kendi kendine temizlendi

    40 yıldır kirli akan çay, kendi kendine temizlendi

    Zonguldak Alaplı ilçesinde uzun yıllardır kirli olan ve zaman zaman rengi siyah olan Alaplı Çayı, kendiliğinden temizlendi.

    Korona virüs salgını sonucu sadece hava değil, toprak ve akan dereler ve çaylar da temizlenmeye başlandı. Alaplı bölgesinde bulunan sanayi kuruluşlarının atıkları nedeniyle kirlilikle boğuşan Alaplı Çayı’nda sanayi üretiminin azalması sonucu Çay’ın suyu berrak olduğu görüldü. İlçedeki çay çevresindeki fabrikaların da denetimsizlik nedeniyle atıklarını arıtmadan bırakarak kirlettiği Alaplı Çay’ın, korona virüs salgını günlerinde sanayi kuruluşlarının faaliyetlerini askıya alması sonucu rahat nefes alırken, Çay içinde balıklar çoğalmaya başladı.

    Öte yandan, çay içinde bulunan uzun zamandır Kurbağa ve balık türleri varlığının geri geldiği görüldü. Çayın içinde bulunan sazlık otların arasında çok sayıda tatlı su kurbağasının sesi duyulurken, zaman zaman kefal balıkları çayın üzerinde zıpladıkları görüldü.