Etiket: kirlilik

  • ‘Hayalet ağ avcıları’ görev başında

    ‘Hayalet ağ avcıları’ görev başında

    Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin akademik personeli ve Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı dalgıçlarından oluşan 15 kişilik ‘hayalet ağ avcıları’, balık av sezonunun başlamasıyla birlikte ilk olarak Edremit Körfezi’nde hayalet ağ temizliğine başladı.

    ÇOMÜ-1 araştırma gemisi ile 3 gün süren çalışmalarda su altında yaklaşık 100 dönüm alan tarandı. Gömeç’in Karaağaç ve Burhaniye’nin Pelitköy Mahalleleri açıklarında 2 terk edilmiş ağ bulundu.

    Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre; Gömeç açıklarında bulunan trata ağının en az 10 yıl önce yasaklandığı, bulunan hayalet ağın 10-15 yıldır bölgede olduğu ve su altı doğal yaşamına zarar verdiği belirtildi.

    Açıklamada ayrıca; Burhaniye Pelitköy açıklarında çıkarılan 200 metre uzunluğundaki uzatma ağının da çok uzun zaman suda kaldığı, üzerinde onlarca balık ve yengeç ölüsü bulunduğu, bu ağların hayalet avcılığı yapıldığının bir göstergesi olduğu, tahmini olarak 6 aydan uzun süredir suda kaldığı tespit edilen ağın görüntülenerek sudan çıkarılıp, su altı yaşamına zarar vermesinin önüne geçildiği aktarıldı.

    2021 yılından beri devam eden hayalet ağların temizlenmesi projesinin, yeni dönemle birlikte yapılan iş birliği protokolü ile 5 yıl daha süresinin uzatıldığı bilgisinin yer verildiği açıklamada, “Ekibimiz, 2021 yılında Marmara Denizinde görülen müsilaj problemiyle başlayan çalışmalarda 3 yılda Türkiye’nin en çok hayalet ağ temizleyen ekibi olmuştur. Hayalet ağ avcıları ekibi Ege ve Marmara denizlerinde hayalet ağ arama ve çıkarma çalışmalarına yaz kış demeden yıl boyunca devam edecektir. Ege ve Marmara denizlerinde avlanan tüm balıkçılarımızdan ricamız, eğer bir ağ kaybederlerse zaman kaybetmeden Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne bildirirlerse hemen müdahale ederek bu ağlar sudan çıkarılacak ve su altı doğal yaşamına zarar vermeleri engellenecektir” denildi.

    Denizlerin önemli doğal kaynaklar olduğuna dikkat çekilen açıklamaya şöyle devam edildi: “Aynı zamanda balıkçılarımızın da geçim kaynağıdır. Bu kaynağın sürdürülebilir olması, gelecek nesillere aktarılması için temiz kalması çok önemlidir. Ekibimiz hayalet ağların temizlenmesinin yanında, denizlerimizdeki balık popülasyonunun arttırılması, balıkçılarımızın daha fazla kazanç sağlaması için yapay resif projelerini de eş zamanlı sürdürmektedir. 2024 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan proje kapsamında da, 5 yıl boyunca Burhaniye ve Gömeç ilçeleri kıyılarında, denizlere zarar vermeyen malzemeden yapay resif alanları oluşturulacak ve bunların takibi yapılacaktır. Bu proje sayesinde bölgenin balık popülasyonu artacak ve bölge balıkçısına ekonomik katkı sağlanacaktır. Hayalet ağ avcıları ekibi olarak bu doğal kaynaklarımızı, mavi vatanımızı korumak ve gelecek nesillere temiz denizler bırakmak için canla başla çalışıyoruz.”

  • Keban Baraj Gölü’den kanepe çıkarıldı

    Keban Baraj Gölü’den kanepe çıkarıldı

    Keban Baraj Gölü’nün kirliliği su altı kamerası ile görüntülendi. Bir grup doğasever, eğitimci kurbağa adam Nizam Kaya öncülüğünde Keban Baraj Gölü’ne dalarak, su hayatı ve popülasyonları konusunda incelemelerde bulundu. Çekilen görüntülerde suyun içindeki 3 kişilik kanepe ise hayrete düşürdü. Öte yandan, baraj sahasında bulunan balık ölümlerinin de fazla olduğu bildirildi.

  • Gönen’de toplu balık ölümleri yaşandı

    Gönen’de toplu balık ölümleri yaşandı

    Balıkesir’in önemli su kaynaklarından biri olarak Kazdağları’ndan doğup Marmara Denizi’ne ulaşan Gönen Çayı’ndaki kirlilik sebebiyle balık ölümleri yaşandı. Siyaha boyanan çaydaki kirliliğe sanayi tesislerinin atıklarının yol açtığı ileri sürüldü.

    “Denetimlerin yetersiz kalması sonucunda her yıl bu kısır döngü yaşanıyor”

    Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan eski dönem milletvekillerinden Namık Havutça, “Gönen Çayı, Kazdağları’ndan doğup bütün Balıkesir topraklarını kat ederek Marmara’da Erdek Körfezi’nde denize dökülüyor. Gönen Ovası’na ve Misakça Deltası’na, Gönen Çayı hayat veriyor. Deltada flamingolar ve ördek türleri başta olmak üzere onlarca kuş türüne ve balık popülasyonuna hayat veriyor. Gönen Çayı’nın denize döküldüğü alan adeta bir balık kuluçka merkezi. Gönen ilçesinde bulunan bazı sanayi tesisleri, özellikle resmî tatil günlerinde zehirli atıklarını arıtmadan çaya bırakıyor ve sonuçta çaydaki balıkların ve diğer canlıların toplu ölümüne neden oluyor. Sadece balık ölümleri değil, insan sağlığını ve bütün canlı yaşamını tehdit ediyor. Gönen çayı havzasında 180 bin hektar tarım arazisi Türkiye’nin çeltik ambarı durumunda. Tarım arazileri bu çayın suları ile besleniyor. Ne yazık ki denetimlerin yetersiz kalması sonucunda her yıl bu kısır döngü yaşanıyor. Şu anda çayda adeta balık katliamı yaşanıyor” dedi.

  • Biz kirlettik, dalgalar geri verdi

    Biz kirlettik, dalgalar geri verdi

    Trabzon’un en önemli yürüyüş yollarından olan Faroz-Beşirli mevkii arasında yer alan sahil kısmında birkaç gündür oluşan aşırı dalgaların getirdiği çöpler çirkin görüntü oluştururken, yürüyüş yolunda bulunan bazı korkuluklar da aşırı rüzgar ve dalgadan ötürü kullanılamaz hale geldiği görüldü.

    Çöplerin büyük kısmını plastik parçaları ve su şişeleri oluştururken, belediye ekipleri bölgede bir temizleme çalışması başlattı.

  • Dereyi kirleten fabrikaya para cezası

    Dereyi kirleten fabrikaya para cezası

    Kozan’da Organize Sanayi bölgesine yakın olan Deliçay Deresi siyah ve mor akınca vatandaşlar ilgi yerlere şikayette bulundu. Vatandaşlar ve çevre kuruluşları dere yatağına Organize Sanayi Bölgesinden bırakıldığı iddia edilen atıklar için sıkı bir denetim yapılmasını isterken dere yatağında daha önce bulunan kurbağa, kaplumbağa ve balık gibi canlıların artık yaşamadığını iddia etti. Vatandaşlar derenin sık sık siyah ve mor renge bürünmesi sonrası özellikle yaz döneminde kokudan durulmadığını söyledi.

    Kozan küçük sanayi esnafı Mustafa Yiğenoğlu, “Yazın özellikle kokudan duramazsınız. Kaç sefer şikâyette bulunduk dilekçeler verdik, organizeden geldiğini söyleniyor onlar biz bırakmadık diyor. Birkaç gündür mavi akıyordu ondan önce beyaz akıyordu. Bugün biraz açıldı rengi. Yazın daha da kötü” diye konuştu.

    Esnaf Mahmut Çelik ise “Burada 5-6 ay önce zeytin yağ kokusu vardı ve simsiyah akıyordu, mahallenin organize sanayinin bir parçası tüm atıklar buraya geliyor. Defalarca şikâyet edildi ama sonuç alamıyoruz sürekli kirli akıyor” dedi.

    Kozan TEMA Vakfı bir önceki dönem temsilcisi Derya Deniz bölgede sürekli şikâyet olduğunu ve kirliliğin gözlemlendiğini kaydederek, “Daha Önce birçok kez tepki gösterildi ama 10 yıldır bu soruna bir çözüm bulunamadı. 2011 yılından sonra faaliyetlerini arttıran Organize Sanayi bölgesinde ki fabrikalardan olduğunu düşünüyoruz. Tabii ki buralarda fabrikalar üretim yapmalı üretimi artırmalı ki Kozan ve ülke ekonomisine katkı sağlamalı ama bunlar yasal sınırlar içinde olmalı. Tüm fabrikalar çevre kirliliğine yönelik tüm önlemlerini almalı. Canlı çeşitliliği çok fazla Kaplumbağa kurbağa biyolojik çeşitliliği olan bir dere bu kirlilik aşırı artıyor ve temas eden otların bile kuruduğu zamanlar oluyor. yetkililerin gerekli denetimleri yaparak çevreye duyarlı üretim olmasını istiyoruz” diye konuştu.

    “Firma tespit edilip ceza uygulandı”

    Kozan OSB Müdürü Fatih Aydın gerekli incelemelerin başlatıldığını ve yapılan ilk denetimlerde bir firmanın personelinin bir boya içeren maddenin yanlış yere dökülmesi ile dere yatağında renk değişimi olduğu ortaya çıktı. Aydın, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ile iletişime geçilerek gerekli müdahale yapıldı. Firmaya idari para cezası uygulandı ve dere temizliğinin yapılacak” dedi.

  • Bodrum’un suyunda büyük tehlike

    Bodrum’un suyunda büyük tehlike

    1998 yılında inşaatı tamamlanan Milas Geyik Barajı 35 yıl sonra ilk defa su seviyesinin dip seviyeye inmesi nedeniyle 12 Ekim 2023 tarihinde kapatıldı. Bodrum’un içme ve kullanma suyunun büyük bir bölümünün sağlandığı Geyik Barajındaki su seviyesi son yağışlardan sonra tekrar yükselmeye başladı.
    Yüzde 38 doluluk oranına ulaşan Geyik Barajından Bodrum ilçesine henüz su akışı yapılmıyor. Barajın su seviyesinin dip savak seviyesinin de altına inmesi nedeniyle baraj içinde var olan ve tabanda bulunan çöpler yağışlar ile birlikte su yüzüne çıktı. Bodrum ilçesine su akışının yapılabilmesi için su yüzeyindeki rüsubatların temizlenmesi gerektiği açıklandı.
    MSKÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, baraj suyunun bu hali ile içme ve kullanıma verilmesinin mümkün olmadığını açıkladı. Doç. Dr. Özçelik, “Bodrum’a içme suyu sağlayan kaynakların en önemlisi olan Geyik Barajındayız. Geyik Barajı yaklaşık 40 milyon m3’lük bir hacme sahip. Geçtiğimiz aylarda kuraklık nedeniyle baraj gölü tamamen kurumuştu. Düşen yağışlar ile beraber su seviyesi şu an için yüzde 38’lere erişmiş durumda. Ancak su seviyesinin artmış olmasına rağmen Bodrum’a su temini halen gerçekleştirilmiyor. Düşen yağışlar ile baraj gölündeki rüsubatların ve kirleticilerin göl yüzeyini doldurmuş olması nedeniyle şu an için baraj gölü içerisindeki su kalitesi içme suyu kalitesi standartlarından oldukça uzak. Su alma ağzının üzeri tamamen balçıkla kapatılmış durumda. Temizlik çalışmalarının tamamlanması sonrası umarım Bodrum’a içme suyu temini bu barajdan da gerçekleştirilebilecek. Sadece Geyik Barajı değil, Mumcular Barajı, Akgedik Barajı ve yeraltı su kaynaklarının da etkin bir şekilde değerlendirilmesi ile önümüzdeki dönem yaz aylarında meydana gelmesi muhtemel kuraklık etkileri ile başa çıkılması için su kaynakları yönetiminin gerçekleştirilmesi gerekiyor” dedi.

  • Çevreyi kirletenlere yeni cezalar

    Çevreyi kirletenlere yeni cezalar

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2024’te çevreyi kirletenlere uygulanacak idari para cezaları belirlendi.

    Bakanlığın 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca verilecek idari para cezalarına ilişkin tebliği, Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Buna göre, ilgili kanuna aykırı davranan kişi ve kuruluşlara 2024 yılında kesilecek para cezaları, yeniden değerleme oranı olan yüzde 58,46 artırıldı.

    1 Ocak’tan itibaren egzoz gazı emisyon ölçümü yaptırmayan motorlu taşıt sahipleri 9 bin 943 lira, aynı aracın yönetmeliklerle belirlenen standartlara aykırı emisyona sebep olması durumunda ise 19 bin 897 lira ceza ödeyecek.

    YANLIŞ ÖLÇÜME 40 BİN LİRA CEZA

    Egzoz Gazı Emisyon Yetki Belgesi bulunan ancak yetkilendirme sonrasında ilgili yönetmelikle düzenlenen şartları kaybettiği tespit edildiği halde ölçüme devam eden veya tekniğine ve belirlenen kurallara aykırı ölçümler yapanlara 39 bin 797 lira ceza uygulanacak. Ayrıca yapılan düzenlemelerle öngörülen belge olmadan emisyon ölçümü yapanlar, belgelerde tahrifat yapanlar ve sahte belge düzenleyenlere 79 bin 611 lira cezalandırılacak.

    TESİSLERE YÖNELİK CEZALAR

    Hava kirliliği yönünden önemli etkileri nedeniyle kurulması ve işletilmesi yönetmelikle izne tabi tutulan tesisleri, yetkili makamlardan izin almadan kuran ve işleten, iznin iptal edilmesine rağmen kurmaya ve işletmeye devam eden, bu tesislerde izin almaksızın sonradan değişiklik yapan veya yetkili makamların gerekli gördükleri değişiklikleri tanınan sürede yapmayanlar 464 bin 585 lira ceza ödeyecek. Bu tesislerde emisyon miktarları yönetmelikle belirlenen sınırları aşıyorsa ödenecek idari para cezası 929 bin 233 lira olacak.

    İzne tabi tesisleri, aldıkları izin belgesinde veya yönetmeliklerde öngörülen önlemleri almadan veya yönetmeliklerde belirlenen emisyon standartlarına ve sınırlamalarına aykırı olarak işletenlere de 464 bin 585 lira idari para cezası verilecek.

    Benzin ve naftanın depolanması, dolumu ve tankerlerle nakliyesine ilişkin terminaller, dolum adaları veya akaryakıt istasyonlarında kullanılan her türlü düzenek, tesis ile tankerlerden salınan uçucu organik bileşiklerin kontrolüne ilişkin Bakanlıkça belirlenen esas ve kriterlere uymayan, terminaller veya dolum adaları için 288 bin 679 lira, akaryakıt istasyonları için 144 bin 339 lira, tankerler için 14 bin 472 lira idari para cezası kesilecek.

    Katı yakıt özelliklerini sağlamayan yakıtları ithal eden veya satanlara, katı yakıtların depolanması, taşınması, yüklenmesi, boşaltılması veya torbalanmasına ilişkin düzenlemelere uymayanlara verilen ceza miktarları ise 79 bin 611 lira, belgelerin veya izinlerin alınmaması durumunda 119 bin 420 lira olarak belirlendi.

    Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde verdikleri taahhütnameye aykırı davrananlar da her bir ihlal için 193 bin 522 lira ödeyecek.

    Kurulması zorunlu atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanlara 1 milyon 161 bin 568 lira idari para cezası uygulanacak.

    Standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olan konutlar için ceza miktarı 7 bin 667 lira, ulaşım araçları için 23 bin 155 lira, iş yerleri ve atölyeler için 77 bin 372 lira, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için de 232 bin 264 lira olacak.

    Yeni düzenlemeyle denizi kirleten tüm deniz araçlarına yönelik cezalar da groston başına artırıldı.

    ATIK CEZALARI

    İlgili kanunda ve yönetmelikte öngörülen standartlara aykırı veya önlemleri almadan atıkları toprağa verenlere 464 bin 585 lira, bu fiilin konutlarla ilgili işlenmesi halinde her konut ve bağımsız bölüm için 11 bin 540 lira ceza verilecek. Bu cezai sorumluluk, müstakil konutlarda konutu kullanana, diğer konutlarda ise yöneticiye ait olacak.

    Biyolojik çeşitliliği tahrip edenlere ve ilan edilen Özel Çevre Koruma Bölgeleri için tespit edilen koruma ve kullanma esaslarına aykırı davrananlara ve sulak alanlar için yönetmelikle belirlenen koruma ve kullanım usul ve esaslarına aykırı davrananlara 387 bin 141 lira ceza verilecek.

    ORMANA YAKIN ANIZ YAKANA 5 KAT CEZA

    Kanuna aykırı olarak anız yakanlar ise her dekar için 386 lira 79 kuruş ödeyecek. Anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskun mahallerde işlenmesi durumunda ceza 5 kat artırılacak.

    Kanundaki koruma esaslarına aykırı olarak içme ve kullanma suyu koruma alanlarına, kaynağın kendisine ve bu kaynağı besleyen yer üstü ve yer altı sularına, sulama ve drenaj kanallarına atık boşaltanlara 929 bin 233 lira idari para cezası verilecek. Bu fiilin konutlarla ilgili olarak işlenmesi halinde her konut ve bağımsız bölüm için ceza miktarı 23 bin 155 lira olacak.

    İlgili mevzuatlardaki usul ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı atık toplayan, taşıyan, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, geri dönüşüm sağlayan, tekrar kullanan veya bertaraf edenlere 433 bin 18 liradan 1 milyon 732 bin 78 liraya kadar ceza verilecek, ithal edenler ise 1 milyon 443 bin 397 lira ödeyecek.

    ÇEVREYİ KİRLETEN 4 BİN 180 LİRA ÖDEYECEK

    Öte yandan umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlerin cezası 4 bin 810 lira olarak belirlendi.

    Düzenlemeyle tehlikeli atıkların ülkeye girişini sağlayanlar, kanuna aykırı şekilde toplayanlar, depolayanlar, ihraç edenlere yönelik ceza miktarları da artırıldı.

    PLASTİK POŞETLERE TAKİP

    Plastik poşetleri ilgili mevzuata aykırı olarak ücretsiz veya Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırı verdiği tespit edilen satış noktalarına depo alanı hariç kapalı satış alanının her metrekaresi için 79,59 lira, elektronik ortamda satış yapanlara ise 14 bin 432 liradan 144 bin 339 liraya kadar ceza verilecek.

    Ayrıca Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırı plastik poşetleri üretene, tedarik edene, üreticinin Türkiye dışında olması halinde, üretici tarafından yetkilendirilen temsilciye ve/veya ithalatçıya 72 bin 169 lira, geri kazanım katılım payına ilişkin belirlenen esaslara uymayanlara da 7 bin 216 lira ceza uygulanacak.

    Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak, sera gazı emisyonu izleme planını sunmayanlar veya süresi içerisinde güncellemeyenlerin ödeyeceği ceza miktarı 115 bin 471 lira, doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içerisinde sunmayanların ceza miktarı da 173 bin 207 liraya yükseldi.

    Depozitoya tabi ürünleri piyasaya sürenlere 96 bin 226 lira, satış noktaları dahil depozitolu ürünleri kullanıcılara/tüketicilere sunanlara ise faaliyet alanının her metrekaresi için 72,95, depozito uygulaması toplama sistemine katılım sağlama yükümlülüğünü ve şartlarını yerine getirmeyen satış noktalarına da satış alanının her metrekaresi için 481,13 lira ceza kesilecek.

  • Tersakan Çayı kirlilik nedeniyle köpürdü

    Tersakan Çayı kirlilik nedeniyle köpürdü

    “Kokudan ve kirlilikten gece uyuma şansımız kalmadı”

    Samsun’un Ladik ilçesinden doğup Amasya kent merkezinde Yeşilırmak ile birleşen Tersakan Çayı’nın kıyısında evi bulunan Ali Güzel (60), “Kokudan ve kirlilikten gece uyuma şansımız kalmadı. Havza tarafında cam gibi olan su burada kirlilikten bu halde” dedi.

    “Bunu temizlemek vatan görevidir”

    Çocukluk yıllarında yüzüp suyunu içtikleri Tersakan Çayı’nın bu durumuna üzülen 53 yaşındaki Fatih Kılıç, “O yıllarda içinde balıklar gezinirdi. Bu ne hal? Bu cinayettir. Dünyada su savaşları yaşanırken bu nimetin kıymeti bilinmez mi? Yetkililer bunu görsün. Yazık, günahtır. Vatanını seven bunu görür. Bunu temizlemek vatan görevidir” diye konuştu.

    “İnsanlar rahatsız. Arıtma tesisi yapılsın”

    Su yüzeyindeki köpüklenmenin Suluova’dan itibaren Tersakan Çayı’nın Yeşilırmak ile birleştiği alana kadar görüldüğünü aktaran Göllü Bağları Mahallesi Muhtarı Sezai Çınarcı ise “Suyun rengi zift gibi akmakta. Yaydığı koku geceleri daha fazla yoğunlaşıyor. İnsanlar rahatsız. Pencerelerini açamıyor. Balkona çıkamıyorlar” şeklinde konuştu.
    Suluova bölgesindeki fabrika atıklarının ve hayvansal atıkların burada birikmesinin kirliliğe yol açan etkenlerden olduğunu öne süren Çınarcı, çözüm olarak Boğazköy mevkisinde bir arıtma tesisi yapılmasını istediklerini söyledi.

  • Dalgalar insana çöplerini geri verdi

    Dalgalar insana çöplerini geri verdi

    Geçtiğimiz akşam saatlerinde başlayarak dün akşam saatlerine kadar devam eden fırtına Rize’yi olumsuz etkiledi.

    Karaya vuran dev dalgalar Karadeniz Sahil Yolu’nu sular altında bıraktı. Karadeniz’in dev dalgaları doğaya bırakılan çöpleri de beraberinde getirdi. Pazar Merkez Sahil Cami’nin önü çöplerle doldu. Daha çok plastik atıkların geldiği cami bahçesinde ortaya çıkan görüntü herkese pes dedirtti.

  • Marmara Denizi’nde tehlike çanları

    Marmara Denizi’nde tehlike çanları

    Marmara Denizi alarm veriyor.

    Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün verilerine göre Marmara Denizi’nde, Karadeniz suyunun bulunduğu ilk 30 metrelik tabakada oksijen değeri litrede 8-9 miligram olarak ölçülürken, 30 metreden itibaren başlayan Akdeniz suyunda 1 ila 2 miligrama, denizin tabanından itibaren 300 metreye kadarki tabakada ise 1 miligramın altına düşüyor.

    ODTÜ’nün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yürüttüğü Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesinin Doğu Marmara’daki Çınarcık Çukuru’nun derin suları için derlediği uzun yıllar verilerine göre, 1980’lerde litrede 2 miligramın üstünde seyreden oksijen değerleri, bugün litrede 0,5 miligramın altına inmiş durumda.

    ODTÜ’nün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yürüttüğü Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesinin Doğu Marmara’daki Çınarcık Çukuru’nun derin suları için derlediği uzun yıllar verilerine göre, 1980’lerde litrede 2 miligramın üstünde seyreden oksijen değerleri, bugün litrede 0,5 miligramın altına inmiş durumda.

    ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yücel, oksijenin belli bir sıcaklık ve tuzluluk düzeyinde daha az miktarda çözündüğünü, özellikle dip sulardaki oksijenin, son 30-35 yılda eşik değerlerin altına indiğini söyledi.

    Yücel, “Son durumda Doğu Marmara’da dip suları neredeyse oksijensiz. Son yıllarda oksijensizleşme giderek yüzeye doğru dayanmış durumda ve oksijen seviyesi 25-30 metreden sonra litrede 2 miligramın altında.” dedi.

    Deniz suyundaki oksijen değerinin litrede 2 miligramın altına düşmesinin, ticari balık türlerinin çoğunun bu suda yaşayamayacağı ve kaçacağı anlamına geldiğini vurgulayan Yücel, oksijene sadece balıkların değil, solunum yapan, besin zincirinde önemli yeri olan zooplanktonların da ihtiyacı olduğunu ve bunların yaşam alanlarının küçüldüğünü kaydetti.

    Marmara’ya ait canlıların veya burayı göç yolu olarak kullanan türlerin habitat alanlarının da çok daraldığı tespitini paylaşan Yücel, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Oksijen azlığının sebebi her şeyden önce kirlilik. Zararlı alg patlamaları ile kirlilik iç içe geçiyor ve oksijen azlığı da daha fazla kirlilik oluşturuyor. Bu yolun sonu; kötü kokan, yüzerken kolunuzu bile göremeyeceğiniz, renk değişimlerinin olduğu, enfeksiyona yol açabilecek müsilaj tabakaları gibi çürümeye başlamış organik tabakalar olabilir. Değişim hala sürüyor ve bu değişimin sonu maalesef saydığımız şeyler. Kirliliğin boyutu Karadeniz’in en az 2 katı. Sistem sürekli bunu içinde biriktiriyor, bu birikim içeride dönüyor ve yeni alg patlamalarını destekliyor.”

    Oksijen azalmasının hidrojen sülfür oluşumuna neden olacağına dikkati çeken Yücel, “Hidrojen sülfür her şeyden önce ölüm anlamına geliyor. Bu, artık denizin bozulmasının son noktası. Kötü koku, balık çiftlileri gibi denizdeki ekonomik aktivitelerin zarar görmesi, denizden elde ettiğimiz birçok servisin kaybı anlamına gelir. Turizmden akuakültüre kadar her şey etkilenir, biter.” ifadelerini kullandı.

    ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Marmara Denizi’nin fiziksel ve ekolojik olarak birbirinden çok farklı olan Akdeniz ve Karadeniz sularının geçiş noktası olması ile sosyoekonomik açıdan çok önemli olduğunu belirtti.

    Konumu ve yapısı itibariyle hassas olarak nitelendirdiği Marmara Denizi’nde tarih boyunca çok fazla insan baskısı yaşandığını, bu baskıların da giderek arttığını bildiren Salihoğlu, “En yüksek olanlar, kirlilik ve balıkçılık baskısı. İklim değişikliği baskısı da çok yoğun, bu zaten global bir baskı ve Marmara’da da çok şiddetli hissedilmekte.” diye konuştu.

    Marmara Denizi’nde Karadeniz’in etkilerinin çok fazla görüldüğünü dile getiren Salihoğlu, Tuna Nehri’nden gelen kirliliğin kontrol altına alınmasıyla bu baskının azaldığını, buna karşılık denizi çevreleyen şehirlerin baskısının çok arttığını aktardı.