Etiket: kış

  • Besicilerin bir aylık yolculuğu başladı

    Besicilerin bir aylık yolculuğu başladı

    Beytüşşebap ilçesine bağlı Yeşilöz köyü Faraşin yaylasına her yıl bahar aylarında gelen binlerce göçer ve yüzbinlerce koyun ve keçi sürüsü soğuyan havalarla birlikte 5 aylık yayla mesaisi bittikten sonra evin yolunu tuttu.

    Siirt’ten Şırnak yaylasına gelen göçerler ise kışlaklara dönmek için erkenden çıkmalarına rağmen yaylada kalan son göçer, 400 adet küçükbaş hayvanıyla dün itibariyle bir aylık yorucu yoluculuğa koyuldu.

    1 ay sonra evine varacak olan göçer, yeğeniyle beraber karlı dağları geçerek evine ulaşmaya çalışıyor.

    Göçer Mehmet Sait Gök, yıllardır çobanlık yaptığını belirterek her yıl son göçer olma unvanını aldığını söyledi. Sonbaharla birlikte geceleri soğuk olduğunu ifade eden Gök, “Bizde gideceğiz. 5 ay kalıyoruz burada artık havalar soğuduğu için bizde idare edemiyoruz. Mecbur yürüyerek evlerimize gideceğiz” dedi.

  • “Kış mevsimi girmeden aşınızı olunuz”

    “Kış mevsimi girmeden aşınızı olunuz”

    Yaz mevsiminin bitmesi, okulların açılması ve kış mevsimine de kısa bir süre kalmasıyla birlikte grip (influenza) hastalığında artışlar yaşanmaya başladı. Grip ile ilgili uyarılarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Osman Kocabıyık, grip (influenza) hastalığından korunabilmek için özellikle riskli kişilerde aşının önemine dikkat çekerek, “Grip aşısı her yıl Ekim ayından başlanarak Şubat ayına kadar yaptırılabilir. Hastalığı oluşturan virüs DNA yapısını sık sık değiştirdiğinden hastalık geçirenler bağışıklık kazanamıyor. Bu nedenle riskli kişilerde aşının her yıl yenilenmesi gerekiyor. Bağışıklık aşıdan iki hafta sonra ortaya çıkıyor ve koruyuculuğu yüzde 70 civarındadır. Ülkemizde dört ayrı influenza virus tipi içeren inaktive (cansız) influenza aşısı bulunmaktadır. Bu aşı ölü aşı olduğundan grip hastalığına yol açmaz. Riskli gruplara, Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu sıra dahilinde E-Nabızda tanımlanarak ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tanımlanmış bu riskli gruplar için grip aşısı, hastalıklarını/gebelik durumunu belirten sağlık raporuna dayanılarak her branştan hekimlerce reçete edildiğinde yılda bir defaya mahsus olmak üzere karşılanmaktadır” dedi.

    Grip hastalığının Ekim ayında başlayarak Nisan ayına kadar sürdüğünü söyleyen Uzm. Dr. Osman Kocabıyık, “Grip (influenza) genellikle yıl içerisinde Ekim ayından başlayarak Nisan ayına kadar olan dönemde sık görülen bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Her yıl dünyada yaklaşık 3-5 milyon kişiyi etkileyerek, 250-500 bin kişinin ölümüne sebep olur. İki yıldır COVID-19’dan maske mesafe ve izolasyon önlemleri nedeniyle fırsat bulamayan grip virüsleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kurallara uyumun azalmasıyla bu vakalarda yeniden artış beklenmekte ve gözlenmektedir” diye konuştu.

    “Grip hastalığı, kronik hastalığı olan kişilerde ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır”

    Grip hastalığının özellikle kronik rahatsızlığı olan kişilerde çok daha ağır seyrettiğini ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açtığını belirten Kocabıyık, “Soğuk algınlığı, çeşitli virüsler tarafınca oluşturulan, daha fazla görülen hafif seyirli üst solunum yolları enfeksiyonu tablosunu tanımlamak için kullanılırken, halk arasında ise grip (influenza) hastalığı da soğuk algınlığı ile benzer tanımlama içerisinde kullanılmaktadır. Grip, ani olarak 39 derece üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, yorgunluk, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp hastalığı akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerde çok daha ağır seyretmekte ve ölüme kadar varılabilen ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Soğuk algınlığı, ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahatı gerektirmeyen, ayakta atlatılabilen bir hastalıktır ve grip ile karşılaştırılmamalıdır. En iyi tanı ise muayene ile konulabilir” şeklinde konuştu.

    “Gribin tedavisinde antibiyotiğin yeri yoktur, öncelikle istirahat ve destek tedavisidir”

    Grip (influenza) virüsünün damlacık yoluyla bulaştığını belirten Dr. Kocabıyık, “Öksürük ve hapşırık yoluyla virüs damlacık şeklinde yayılır. Bu damlacıkların ağız, burun ya da gözlerimize ulaşması ile hastalık bulaşır. Bu nedenle gripli bir kişi virüsü etrafa yaymamak için öksürüp hapşırırken ağzını bir mendille veya kolları ile kapatmalıdır. Ellere hapşırmak en tehlikeli olanıdır. Ellere bulaşan virüs buradan dokunulan her yere yayılır. Gripli kişi sık sık ellerini yıkamalıdır. Gribin toplumda yayılmaması için, virüsün çok saçıldığı hastalığın ilk günlerinde, okula, işe gidilmeyip evde istirahat edilmelidir” ifadelerini kullandı.

    Gribin tedavisinde antibiyotiğin yerinin olmadığını, öncelikle istirahat ve destek tedavisinin gerektiğini söyleyen Kocabıyık, “Ateş düşürücü ilaçlar, bol sıvı alımı önerilir. Ancak grip belirtileriniz varsa ve risk grubundaysanız veya çok hastaysanız, hastalığınız konusunda endişeliyseniz, sağlık uzmanınızla iletişime geçmelisiniz. Gribinizi tedavi etmek için antiviral ilaçlara ihtiyacınız olabilir. Antiviral ilaçlar hastalığı hafifletebilir ve hasta olma sürenizi kısaltabilir. Ayrıca ciddi grip komplikasyonlarını önleyebilirler. Hastalandıktan sonraki 2 gün içinde başlanıldığında genellikle en iyi sonucu verirler. Gribe yakalanmamak için sık el temizliği, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme gibi kişisel önlemlerin yanı sıra özellikle risk altındaki kişiler için en etkili korunma yolu aşıdır” dedi.

  • Sarıgöl’de evlerde kış hazırlığı

    Sarıgöl’de evlerde kış hazırlığı

    Bağ ve bahçelere dikilen biber, patlıcan, domates, salatalık, fasulye gibi sebzelerin bol miktarda olmasıyla birlikte evlerde domates salçası, turşu, konserve ve kurutma işlemlerinde yoğun bir hareketlilik yaşanmaya başlandı. Sarıgöllü ev kadınları, bağ ve bahçelerinde kendi yetiştirdiği ürünlerden daha sağlıklı olduğu için kışlık yiyeceklerini hazırlamaya devam ediyor. Sarıgöllü çiftçi Serhat Akkaya, Sarıgöl topraklarının verimliliğinden söz ederek, “Bağ ve bahçemizde hazırladığımız sebzeler olmaya başladı. Bunları evlerde eşlerimiz konserve, turşu, domates salçası, biber salçası ve kurutma işlemlerini yapıyorlar. Hem daha lezzetli oluyor hem de kışlık masrafları azaltmış oluyoruz” dedi.

  • Üzüm hurmaları kış için hazırlanıyor

    Üzüm hurmaları kış için hazırlanıyor

    Ekonomisi üzüme dayalı olan Sarıgöl ilçesinde ev hanımları kışın çerez olarak tüketmek için üzüm hurması yapımına başladı. Sarıgöl’de oldukça yoğun olan üzüm hurması yapımı için öncelikle ikiye bölünen üzüm taneleri geniş ve paslanmaz tepsilerde 4-5 gün güneş altında kurutulmaya bırakılıyor. En fazla 5 gün güneşte kurutulan üzümler, daha sonra cam kavanozlara konularak kış aylarında çerez olarak tüketiliyor.

    Hiçbir katkı maddesi kullanılmayan ve tamamen güneşte kurutulmaya bırakılan ve kuru üzümden daha etli bir kıvamda olan üzümlere hurma üzüm deniyor. Özellikle son iki yıldır Sarıgöl’de hurma üzüm yapımının giderek arttığı öğrenildi.

  • Bağ bozumu başladı

    Bağ bozumu başladı

    Yozgat’ın Çekerek ilçesine bağlı Arpaç köyünde bahar aylarında budanan ve 9 ay boyunca bakımı yapılan üzüm bağlarında hasat başladı. Bağ bozumuyla birlikte kış hazırlıklarına da başlayan köylüler, imece usulü bağlardan tek tek topladıkları üzümlerin satışını gerçekleştiriyor. Köylüler satamadıkları ürünleri ise başta pekmez olmak üzere pestil ve cevizli sucuk yaparak değerlendiriyor.

    Bu yıl yağışların fazla olması nedeniyle rekoltede düşüş yaşayan çiftçiler geçen yıla oranla daha az verim elde ettiklerini belirtti.
    Arpaç köyünde bağ bozumu gerçekleştirdiklerini söyleyen Sait Süzener, “Her sene İstanbul’dan gelip bağ sezonu üzümümüzü topluyoruz. Geçen seneye oranla verimin düştüğünü gözlemlesek de yine de üzümümüz var. Bu yıl aşırı yağmurdan dolayı üzümde verim düştü, salkımlar cılız kalmış.

    Biz de komşularla birlikte imece usulü ürünleri topluyoruz. Topladığımız üzümleri de pekmez yapıp değerlendireceğiz. 5 dönüm alandan her sene normalde 300 kilogram civarı pekmez elde ediyorduk ama bu sene 250 kilogram pekmez elde etmeyi bekliyoruz” dedi.

  • Kışın habercisi Vargit Çiçekleri

    Kışın habercisi Vargit Çiçekleri

    Yaylalarda kışın habercisi olan ve yayla sakinlerine göç etme zamanının geldiğini hatırlatan çiçekler, laleye benzeyen yapısı, yerden 15-20 santimetre uzunluğu ve sapının üzerindeki mor ve beyaz yapraklarıyla biliniyor.

    Doğu Karadeniz bölgesinin genelinde görülen, bazı yerlerde “dön geri” veya “güz gülü” olarak adlandırılan çiçek her yıl sonbahar mevsiminde kendini gösterirken yöre sakinleri çiçeğin “Havalar soğuyor, kış geliyor, artık geri dön” uyarısında bulunduğuna inanıyor.
    Beyaz ve mor renkleriyle Doğu Karadeniz yaylalarına ayrı bir güzellik katan ve yörede kışın habercisi olarak bilinen Vargit çiçekleri, Gümüşhane yaylalarında da kendini göstermeye başladı.
    Yaylalarda hayvancılık yaparak geçimini sağlayan çoğu kişinin dönüşü için de işaret olarak kabul gören Vargit çiçekleri, Kürtün ilçesine bağlı Güvende yaylasında güzel manzaralar oluşturdu.

    Türkiye’de yoğun olarak Gümüşhane, Trabzon, Giresun ve Artvin yaylalarında görülen, yöre halkı arasında “vargit çiçeği”, “varget gülü”, “dön geri”, “güz gülü” ve “güz çiğdemi” gibi çeşitli adlarla bilinen çiçekler açmaya başladı.
    Bölge sakinlerine havaların soğumasıyla birlikte yaylalardan göç etme zamanının geldiğini haber vermesiyle doğal meteoroloji sistemi olarak bilinen ‘vargit çiçekleri’ bu yıl da yüzünü gösterdi.
    Doğu Karadeniz’in yüksek kesimlerine mevsimin ilk kar yağışının düşmesi ve hava sıcaklıklarını ciddi şekilde düşmesinin ardından sonbahar günlerinde yaylalara yeniden canlılık getiren Vargit çiçekleri Eylül ayının ortalarından Ekim ayının ilk haftalarına kadar açıyor ve kış gelmeden son defa yaylaları süslüyor.

    Vargit çiçeklerinin açtığı zaman sanki bahar havası gibi bir hava oluşturduğunu fakat bu çiçeklerin kışın habercisi olduğuna değinen Gümüşhaneli şair Coşkun Tuncer, Kürtün ilçesine bağlı 2 bin 260 metre rakımlı Güvende yaylasında çiçekleri fotoğrafladığını söyledi.
    Bu çiçeklerin kışın habercisi olduğunu ve açtığında “Artık sonbahar geldi, kışa giriyoruz” diyerek bu bölgede yaşayan insanlara doğal bir uyarı yaptığını ifade eden Tuncer, “Karadeniz yaylalarında Mart-Nisan aylarında açar ve yaylaya göç zamanının geldiğini haber verir. Eylül-Ekim’de açması ise yayladan köye göç edişin zamanının geldiğini bildirir. Bölgede bu çiçeğe ‘Vargit çiçeği’ denir” dedi.

  • Piknik havasında kış hazırlıkları

    Piknik havasında kış hazırlıkları

    Bu yıl 2-10 Eylül 2023 tarihleri arasında ‘Festival Talas 100. Yıl Etkinlikleri’ çerçevesinde gerçekleştirilen kışa hazırlık günlerinde yine salçalar kaynadı, turşular kuruldu, makarnalar kesildi. Reşadiye Mahallesinde bulunan eski stadyum içerisinde gerçekleştirilen organizasyonda ev hanımları reçelden turşuya, meyve suyundan konserveye, yufka ve kuskustan salçaya kadar birçok kışlık ürünü hazırlama imkanı buldu. Alana gelen vatandaşlara birçok hizmetin sunulduğu organizasyonda ücretsiz domates çekim işleminin yanında salça kazanı, tuz, bulaşık deterjanı ve bulaşık süngeri de Talas Belediyesi tarafından ücretsiz olarak veriliyor. Talas Tanıtım, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin katkılarıyla düzenlenen organizasyonda Maharetli Eller Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi tarafından üretilen el yapımı ürünler de alıcısıyla buluşuyor.

    Alana gelerek kış için hazırlıklarını yapan ve organizasyonlar ilgili düşüncelerini ifade eden Cemil Güçer her şeyin mükemmel olduğuna vurgu yaparak, “Belediyemizin bu hizmeti çok güzel, mükemmel ve hijyenik. Her türlü araç gereçler hazır. Yani bu kadar güzel beklemiyordum doğrusu gerçekten çok güzel. Çok mutluyuz, çok memnunuz. Söyleyecek çok şey var, ama her şey mükemmeldi. Talas Belediyesi ve sayın başkanına çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Bir diğer vatandaş Mahmut Karakaya da sunulan hizmetten duyduğu memnuniyeti dile getirerek teşekkür etti. Talas Belediyesi’nin verdiği hizmetleri beğendiğini belirten Hüseyin Çakır isimli vatandaş da, “Hizmetleri çok güzel buldum çok teşekkür ederim.” dedi. Alanda sunulan imkanlara dikkat çeken Savaş Canıpek isimli bir vatandaş ise Başkan Yalçın’a teşekkürlerini iletti. Süleyman Çekmen isimli bir diğer vatandaş ise sunulan hizmetleri sıralayarak şunları söyledi;
    “Belediyemizden Allah razı olsun. Şehir merkezinde iyi bir imkan var. Çekmesi var, yıkaması var. Piknik havasında salçamızı kaynatıyoruz.”

  • Yaz meyvesi ‘kayısı’ kışa hazırlanıyor

    Yaz meyvesi ‘kayısı’ kışa hazırlanıyor

    Altın meyve olarak bilinen yaz meyvelerinin gözdesi kayısı hasadının başlamasının ardından kış için kurutulup tatlısı ile tatlı, ekşisi ile hoşaf yapılarak tüketilirken bunların yanı sıra sade olarak da hem yaş hem de kuru olarak tüketilebilir. Erzincan’da bir üretici, Malatya’dan getirdiği tatlı kayısı ile Erzincan’da yetişen ekşi kayısıyı bir arada kuruturken, adeta lezzet buluşması yaşanıyor. Günlük işçilere de gelir kapısı olan kurutma işlemi yaklaşık 30 kadına istihdam kaynağı oluyor. Erzincan’ın yöresel lezzetlerinden olan ‘kasefe’ tatlısı için olmazsa olmazların arasında olan kuru kayısı, Ramazan aylarında da sofraların vazgeçilmezi hoşaf için kullanıyor.


    Kayısı kurutma işlemini yapan kadın işçiler yapılan işlemin zor olduğunu belirterek, “Yaptığımız iş, hasadından kurutmasına geçen süre oldukça zor. Güneşin altında çalışmak yorucu ama bu üründe hiçbir katkı maddesi yok. Tamamen organik şifa kaynağı. Bize de gelir kapısı oldu.” dedi.


    İki ilin ayrı lezzetlerini bir araya getiren Cem Korkmaz, ise “Malumunuz sezon olarak kayısı sezonumuz. Erzincan’da ekşi dediğimiz mayhoş kayısıları toplayıp burada ki yerel halkın insanlarına bu kayısıları güneşte kurutuyoruz ve aynı zamanda Malatya’dan getirdiğimiz şeker pare dediğimiz tatlı kayısı ile birlikte burada ki güneşte kurutarak hem bölge halkına bir istihdam sağlamış oluyoruz hem de kışın tüketeceğimiz kayısıları hazırlamaya çalışıyoruz. Kurutulduktan sonra satışı, ekşi olan hoşaflık dediğimiz genelde kışın ve Ramazan ayında tüketiliyor, komposto olarak kullanılıyor. Tatlı olan kayısımız da kuru yemiş sektöründe, yöresel ürünlerimizden kasefe dediğimiz tatlımızda kullanılıyor. Burada ki işçiler bu bölgenin kadınları.

    Günlük yevmiye tarzında çalışıyorlar. Onlar için de bir ekmek kapısı oldu. Tabi ki bizim güneşe ihtiyacımız var. Güneş olursa kuruma süresi kısalıyor. Burada bizim güneşe ihtiyacımız var bunların kuruması için” dedi.

  • Yaz gelmedi hala montla geziyorlar

    Yaz gelmedi hala montla geziyorlar

    Sivas’ta yaz ayında olunmasına rağmen termometreler 13 dereceyi gösterdi. Soğuktan üşüyen bazı vatandaşlar kışlık elbiselerini giydi.

    Geçtiğimiz günlerde Dünya’da ortalama sıcaklıklar aynı hafta içerisinde 3 kez üst üste rekor kırarken, küresel ortalama sıcaklığının 17,23 derece olduğu 6 Temmuz, “kaydedilen en sıcak gün” olarak kayıtlara geçti. Kışları soğuk ve sert iklimiyle bilinen Sivas’ta Temmuz ayı içerisinde olunmasına rağmen soğuk hava üşüttü.

    Hava sıcaklıklarının 30 dereceyi aştığı Ege Bölgesinde vatandaşlar denize girerken termometrelerin 13 dereceyi gösterdiği Sivas’ta ise dolaplara kaldırılan kışlıklar çıkartılarak yeninden giyildi. Havanın soğuk olduğunu belirten vatandaşlar, üşüdükleri için kalın elbiseler giydiklerini söyledi.

  • 5 metrelik kar tünelleri

    5 metrelik kar tünelleri

    Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan 2 bin 948 rakımlı Nemrut Krater Dağı yolunda oluşan 5 metrelik kar tünelleri görenleri hayretler içinde bırakıyor.
    Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin akın ettiği Nemrut Kalderası ve Krater Gölü’nün 6 aydır kardan dolayı kapalı olan yolu, Tatvan Kaymakamlığı koordinesinde ilçe özel idaresi ve karayolları ekiplerinin hummalı çalışması ile ulaşıma açılmıştı. Nisan ayında yer yer 5 metreyi bulan kar yığınlarını gören vatandaşlar hayret içinde kalırken, çocuklar ise aileleriyle karın keyfini çıkardı.
    Yolun açılmasıyla birlikte ziyaretçilerin akın ettiği Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN) çerçevesinde ‘Mükemmeliyet Ödülü’ alan Nemrut Krater Gölü, yaz ve kış görüntüsüyle seyrine tatminsiz manzaralar sunuyor. Dünyanın ikinci, Türkiye’nin en büyük krater gölü olan Nemrut Dağı ve Krater Gölü’nün zirveden doğal manzarası ise görenleri kendine hayran bıraktı.


    Ziyaretçilerden Mehmet Ali Akarsu, Nemrut yolunun açıldığını duyduğu gibi bu doğa harikası yere geldiğini söyleyerek, “Yolda kar tünellerini gördük ve en düşük bizim boylarımıza geliyordu tüneller. Yer yer 5 metreye kadar kar kalınlığı mevcut” dedi.

    Karın keyfini yaşadığını dile getiren Muhammet Kayra Kurutmaz adlı vatandaş ise nisan ayında kartopu oynadıklarını ve güzel vakit geçirdiğini söyledi.