Olay, Çivril ilçesinde meydana geldi. Asliye Hukuk Mahkemesinde kızının boşanma davasına tanık olarak katılan Hüseyin Eren (69), bir anda yere yığıldı. Kalp krizi geçiren Eren’e ilk müdahale ise duruşma savcısı tarafından yapıldı. İhbar üzerine bölgeye gelen sağlık ekibinin müdahalesine kadar savcının kalp masajı yapmayı sürdürdüğü öğrenildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin de tüm müdahalesine rağmen Eren’in yaşamını yitirdiği belirlendi. 3 kız babası olan Hüseyin Eren’in kalp hastası olduğu ve daha önce kalp ameliyatı olduğu öğrenildi.
Öte yandan, Eren’in cenazesi Şenköy Mahalle Camisinde kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığına defin edildiği öğrenildi.
Etiket: kız
-
Kızının boşanma davasında kalp krizi geçirdi
-
Anne ve kızının muhtarlık yarışı
Kastamonu il merkezindeki 16 bin seçmeni bulunan Saraçlar Mahallesi’nde yaşayan 63 yaşındaki Kadriye Mıcık ile 39 yaşındaki kızı Serap Emici, 31 Mart’ta gerçekleştirilecek seçimler için muhtar adayı oldu. Aynı mahallede muhtarlık için aday olan anne ve kızı birbirine rakip oldu. Sokak sokak gezerek projelerini anlatan anne ve kızı, bastırdıkları broşürleri vatandaşlara dağıtarak oy istiyor. Seçim çalışması için gittikleri bölgeleri birbirlerinden saklayan anne ve kızı, farklı yerlerde farklı zamanlarda seçim çalışması yapıyor.
Örgüsü ile seçim çalışması yapıyor
Anne Kadriye Mıcık, diğer adayların “evinde otursun, örgüsünü örüp yemek pişirsin ve eşini beklesin” söylemlerine karşı, örgüsünü de alarak sokaklarda seçim çalışması yürütüyor. Cadde ve sokaklarda bir yandan örgüsünü ören Kadriye Mıcık, diğer yandan da azalarıyla birlikte broşür dağıtarak vatandaşlardan oy istiyor.
“Muhtar olunca çok fazla kişiye yardımda bulunmak istiyorum”
Doğduğu günden bu yana Saraçlar Mahallesi’nde yaşadığını söyleyen Serap Emici, erkeklerin kadın muhtarlarla ilgili düşüncelerini yıkmak için aday olduğunu belirterek, “1985 Kastamonulu doğumluyum. Doğduğum günden beri Saraçlar Mahallesi’nde ikamet ediyorum. Paylaşmayı ve insanlara yardım etmeyi çok seviyorum. Biri bana bir şey gönderdiği zaman, ‘bunu sat’ dediği zaman üçünü satarsam üçünü de kendime alıyorum. Çünkü biliyorum ki bu insan ‘bunu bana sat’ diye verdiğinde ihtiyacı vardır. Ben de bu düşünce ile yola çıktım. Dedim ki şu anda ancak birkaç kişiye dokunabiliyorum. Muhtar olursam daha fazla kişiye yardım edebilirim. Diğer muhtar adaylarına karşı iyilikte yarışmak istiyorum” dedi.
Gençlere yönelik çeşitli projelerinin olduğunu söyleyen Serap Emici, “Muhtar olursam gençlerin sosyalleşebileceği bir alan açacağım. Muhtar olarak anlara çaylarını ve kahvelerini alacağım. Kapalı bir alanda kitaplarını okuyabilecekleri, ders çalışabilecekleri ücretsiz bir şekilde kendileri yapacak ve kendileri yiyecekleri bir alan oluşturmak istiyorum. Çünkü ben gençlere güveniyorum. Gençlerin de oylarını bekliyorum” diye konuştu.
“O beni kandırıyor, ben de annemi kandırıyorum”
Annesine bu seçimlerde rakip olduğunu ifade eden Serap Emici, “Birkaç dönem önce anneme ben muhtarlar yarışında yardımcı oldum, destek oldum. Arkadaşlarım da destekledi. Birlikte muhtarlık için çalıştık. Bu dönemde de kendim de aday olmak istedim. Annem de buna karşı çıkmadı. Yan yana değiliz ama rakip de değiliz. Rakibiz ama yan yana da değiliz. Bu şeklide seçim çalışmalarımıza devam ediyoruz. Aslında kafa karıştıracak hiçbir şey yok. Anneme ben gittiğim yerleri söylemiyorum. Bana soruyor, ‘kızım bugün nerede çalıştın’ diyor. Ben de evde oturdum, anne bir yere gitmedim diyorum. O beni kandırıyor, ben de annemi kandırıyorum. İnşallah bir yerlerde karşılaşmayız diye umut ediyorum. Vatandaşın bizlere karşı iyi tepkileri de var, kötü tepkileri de oluyor. Biz, muhtarlık adaylığımızı ilan ettikten sonra Kastamonumuzu hatta Saraçlar Mahallemizi her yerde duyurduk. Ben diyorum ki şimdi bu şekilde yaptıysak muhtar olduktan sonra kendime bile inanamıyorum, daha neler yaparım, düşünemiyorum” şeklinde konuştu.
“Örgümü de örerim, muhtarda olurum, yemeğimi de yaparım, eşimi de evimde beklerim”
Üç dönem önce de muhtarlığa aday olup 2 bin 800 oy aldığını anlatan Kadriye Mıcık ise “O dönemde olmadı ama inşallah bu sefer umudum var. Çalışmaya devam ediyorum. Mahallemize dolmuş az geliyormuş, 2-3 saatte bir dolmuş geliyormuş. İnşallah bu sorunu çözmeye yardımcı olacağım. Mahallemizde gariban insanlarımız çok fazla. İnşallah onlara da yardımcı olmayı, bir işyeri açıp onlara destek olmayı düşünüyorum. Mahallerimize bir de kadın eli değsin diye düşündüm” dedi.
“İnşallah hayırlımız hangimiz ise o olsun”
“Varsa bizden iyisi, ikimizden birisi” sloganıyla muhtarlık çalışmalarını yürüttüğünü anlatan anne Mıcık ise “Kızım geldi ‘anne ben de muhtar adayı olmak istiyorum’ dedi. Ben de ol kızım dedim. Bana çok fazla tehditler geldi, bazı muhtar adayları seçimden çekilmemi istedi. ‘Aday olma’ dediler. Aslında ben de ilk zamanlar muhtarlıktan çekilmeyi düşünüyordum, belki başım da çok ağrır diye düşündüm. Baktım demek ki güçlü bir adayım, bana bu yüzden haber gönderiyorlar. Ben de bundan sonra çekilmem dedim. Sonra kızım geldi, ‘anne ben de aday olacağım’ dedi. Ben de tamam kızım sen de ol, beraber anne-kız yarışırız dedim. Ben onun annesiyim. İnşallah hayırlımız hangimiz ise o olsun. Allah’ın izniyle. Tepki çok fazla olmuyor ama bazen de tepki gösterenler çıkıyor. Bazen bana da söylüyorlar, bazen Serap’a da ‘keşke bir taneniniz çıkmasaydı’ diyorlar. Ben de inat ettim, geri adım atmam dedim. Serap’a ‘sen niye aday oldun’ diyenler var, o da ‘gençlere örnek olmak için aday oldum’ diyor. İnşallah ikimizden birimiz muhtar olur” diye konuştu.
Seçimlerden umutlu olduğunu söyleyen Kadriye Mıcık, “Hiç heyecanlı değilim. Seçimlerden umutluyum, inşallah muhtar olurum. Allah izin verirse çok kişinin elinden tutmayı düşünüyorum. 25 yıl tezgahtarlık yaptım. Giyim üzerine 25 yıl boyunca çalıştım. Kantin çalıştırdım, birçok iş dalında çalıştım. Gariban insanların her zaman yanında oldum. Beni de zaten arkadaşlarım, komşularım teşvik etti, ‘sen muhtarlığın da üstesinden gelirsin’ dediler. O yüzden ben tekrar muhtar adayı oldum” şeklinde konuştu.“Hem örgümü örüyorum hem de seçim çalışması yapıyorum”
Hem örgüsünü ördüğünü hem de muhtarlık için seçim çalışması yaptığını ifade eden Mıcık, “Bana haber yollamışlar, ‘evinde otursun örgüsünü örsün, yemeğini yapsın, eşini evinde beklesin’ demişler. Ben de diyorum ki örgümü de örerim, muhtarda olurum, yemeğimi de yaparım, eşimi de evimde beklerim. Ben Allah izin verirse hepsinin hakkından gelirim. Çünkü güçlüyüm. Şimdi mahallemde de hem örgümü örüyorum hem de seçim çalışması yapıyorum” ifadelerini kullandı.
-
Kız kardeşini sokak ortasında dövdü
Edinilen bilgiye göre, olay, merkez Seyhan ilçesine bağlı Çınarlı Mahallesi Ziyapaşa Bulvarı üzerinde sabah saatlerinde meydana geldi. İddiaya göre, ismi öğrenilemeyen bir kişi kız kardeşinin önünü kesip sokak ortasında dövmeye başladı. Bu sırada çevredeki vatandaşlar durumu polise bildirip o anları cep telefonuyla saniye saniye görüntüledi.
Kadının feryatları üzerine çevre esnafı genç kadını ağabeyinin elinden kurtardı. Ağabey ve kız kardeşi daha sonra polis gelmeden bölgeden uzaklaştı. Sosyal medyada paylaşılan o anlar tepki topladı.
-
En acı tesadüf
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerine Gökçe ailesi Sami Bey Apartmanı’nda yakalandı. Birinci katta oturan baba Özgür (46), eşi Nihal (44) ve kızı 17 yaşındaki Yağmur Serin Gökçe’yi deprem olur olmaz uyandırarak hemen apartmandan dışarı kaçtı. Ancak kaçarken Yağmur Serin Gökçe’nin üzerine apartmandan molozlar geldi. Anne Nihal ve kızı Yağmur Serin Gökçe yaralandı, apartman yerle bir oldu. Apartmanda yaşayan yaklaşık 40 kişi hayatını kaybetti. Anne kız ise hastaneye kaldırıldı. Anne hayata tutunurken, 17 yaşındaki Yağmur Serin Gökçe hayatını kaybetti. Baba depremin etkisini atlattıktan sonra apartmanın müteahhidi hakkında suç duyurusunda bulundu ancak, müteahhit baba-kız firar olduğu için hala yakalanamadı.
Yağmur Serin Gökçe’nin doğum günü olan 16 Ocak’ta ise babası Özgür Gökçe, önce kızının mezarına giderek dua edip, doğum gününü kutladı. Gökçe, çok acı bir tesadüf olduğunu, kızının doğum gününde sorumlularla hesaplaşmanın, yani mahkemenin ilk günü olduğunu söyledi. Gökçe, mezardan mahkemeye gittiğini belirterek, “Bildiğiniz gibi 6 Şubat sabahı deprem oldu. Ayağa kalkar kalmaz kendimi ve ailemi aşağıya indirmek için uğraştım. Dışarıya kadar çıkabildik ama ne yazık ki kızım molozlara maruz kaldı. Eşim ve ben de moloz altında kaldık. Eşim 35 gün yoğun bakım süreciyle beraber beyin kanaması geçirdi. Ne yazık ki 17 yaşında gözümüzün bebeği kızımızı kaybettik” dedi.
Baba Gökçe, şöyle devam etti:
“Bugün 16 Ocak duruşma günü ve kızımın da doğum günü, bir tesadüf mü bilemiyorum. Bugün kızım yaşasaydı 18 yaşında olacaktı. Sami Bey Apartmanı 16 katlıydı ve müteahhidi Abdullah Aybaba’dır, kızı ise Eda Aybaba Çelik. Aradan 1 yıl geçti ama nerede olduklarını bilmiyoruz.”
Şahıslar hakkında kırımızı bülten çıkartılmasını isteyen Gökçe, “Müteahhit ve kızının yakalanmasıyla ilgili yetkililerden bilgi verilmesini rica ediyoruz. Bizler devletimize inanıyoruz ve adalet karşısına çıkartılacağına inanıyoruz. Bugün duruşma günü olmasına rağmen bu kişiler mahkemeye gelmeyecekler. Bugün kızım 18 yaşına girecekti ama ne yazık ki doğum gününü mezarında kutlamak zorunda kaldık. Buradan yargı mensuplarımızdan rica ediyorum, sizlerin de bir yakını bu enkazda kalabilirdi aynanın karşısında sadece 10 saniye bunu düşünün. Vereceğiniz kararlarda ve yapacağınız uygulamalarda bunu düşünmenizi rica ediyorum. Bir yıldır yüzümüz gülmüyor, ne yazık ki 18 yaşına girecek olan kızımın gününü mezarı başında kutlamak zorunda kaldım” diye konuştu.
Acılı baba Gökçe, kızından geriye 17. yaşını kutladıkları videonun kaldığını söyledi. -
Kayıp kızını arayan babanın gözyaşları
Üniversite eğitimi alabilmek için İstanbul’dan Antalya’ya gelen Akdeniz Üniversitesi Gastronomi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Merve Şevval Elmas’tan 8 gündür haber alınamıyor. En son Muratpaşa ilçesindeki Düden Park’ta bir işletmenin kameralarına takılan Merve’yi bulmak için arama çalışmaları aralıksız sürüyor. Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Antalya Emniyet Müdürlüğü Deniz polisi ekipleri Merve’nin en son görüldüğü Düden Park açıklarında arama gerçekleştiriyor. Aramalara sahil güvenlik komutanlığına ve deniz polisine bağlı çok sayıda bot ve balık adamla devam ediliyor. Kızı Merve’yi aramak için Antalya’ya gelen baba Osman Elmas ise arama çalışmalarının yapıldığı noktaya gelerek aramaları yakından takip etti. Zaman zaman gözyaşlarına boğulan acılı baba, kızının bir an önce bulunmasını istedi.
“Şu ana kadar hiç izin almamıştı”
Yaşananları anlatan Baba Osman Elmas, “Merve 4 Ocak Perşembe günü kaldığı KYK yurdundan 21.36’da ayrılmış. Ama Merve’nin kaybolduğundan bizim 5 Ocak’ta haberimiz oldu. 5 Ocak’ta annesi arayıp kendisine ulaşamadı. Sonra ben aradım ulaşamadım. Daha sonra öğlenden sonraydı galiba ben okulunu aradım; yurdu aradığımda izinli çıktığını ve gece dönmediğini söylediler. Şu ana kadar hiç izin almamıştı. Burada da akraba tanıdık kimse yok. Öyle olunca ben endişeye kapıldım. Sonra aceleyle karakola gittik. Karakola İstanbul’da kayıp başvurusunda bulundum. 81 ilde arama kaydı çıkararak buraya geldik. Burada da hemen polise gittik, kamera görüntülerine ulaşmaya çalıştık. En son Barınaklar Bulvarı’nda bir izine rastladık. Şelaleye doğru yürümüş, şu ana kadar bir haber alamadık” dedi.
“Ciğerparem gitti benim”
Kızının geride bir not bırakmadığını ifade eden gözü yaşlı baba Elmas, “Çeyrek altınları vardı, onları dahi almamış. Elbiseleri duruyor, telefonu yok. Kızım sesimi duyuyorsan ne olur beni duy. Çok başarılı bir kızdı. Buraya gelmek istedi, ona saygı duyduk. Şüphelendiğimiz bir durum yok. Arkadaşları ile görüştük, dersleri iyiydi. Umarım diğer sınavlarına da girer. Ekipler yağmura rağmen arama yaptılar, tüm ekipler şu anda arama yapıyor. Tek isteğimiz eğer kızımı gören varsa şelale yakınlarındaki işletmeler 4 Ocak saat 12.00’dan 5 Ocak saat 03.00’a kadar görüntüleri silinmeden bize ulaştırsınlar. Ciğerparem gitti benim, keşke bir kere ona sarılsaydım. Bir kere görmek isterdim, hayatta ise ne olursa bizi duysun. Herkes çok üzgün, senin için kurban kestim. Allah rızası için bize bir haber ver. Çok acı yaşıyoruz, kardeşin uyku uyumuyor” ifadelerine yer verdi.
-
Kız öğrenciler kavga etti, arkadaşları izledi
Olay, dün akşam saatlerinde Bornova ilçesindeki bir okulun çıkışında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kız öğrenciler arasında henüz belirlenemeyen bir sebepten dolayı tartışma çıktı. Gerginliğin artmasıyla kızlar, saç saça baş başa birbirine girdi. Kızların arkadaşları ise kavgayı ayırmak yerine sadece izledi. Yaşanan anlar bir öğrenci tarafından cep telefonu kamerasıyla kayda alınırken, sosyal medyada paylaşılan görüntü çok sayıda kullanıcının tepkisini topladı.
İzmir’de kız öğrenciler kavga etti, arkadaşları izledi pic.twitter.com/q1fVhz47aY
— Line TV (@linetv) January 4, 2024 -
Eski eşi ve kızını öldürdü
Olay, sabah saatlerinde Ulukapı Mahallesi 154263 Sokak’ta bulunan 3 katlı bir binanın 3. katındaki dairede meydana geldi. İddiaya göre, Bekir Doğan, 3 ay önce boşandığı 3 çocuğunun annesi eski eşi Ayşe Gezer ile kızı Gözdenur Doğan’ın (19) bulunduğu eve geldi. Doğan, yanında bulunan pompalı tüfekle Ayşe Gezer ve Gözdenur Doğan’a ateş etti. Olayda Ayşe Gezer ve kızı Gözdenur Doğan olay yerinde hayatını kaybetti. Katil zanlısı Bekir Doğan ise olaydan sonra polise teslim oldu. Adrese gelen polis ekipleri inceleme yaparken, anne ve kızının cansız bedenleri otopsi yapılmak üzere Seydişehir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. -
Biri eşi, diğeri kızıyla yüzleşti
Çukurbağ Mahallesi’ndeki apartmanda 2 kızıyla birlikte yaşamını sürdüren Emine Soylu’nun ve üst kat komşusu 2 çocuk annesi Büşra K.’nin hayatları 5 Aralık’ta adeta kabusa döndü. Üniversite sınavına hazırlanan 18 yaşındaki M.Ö., Büşra K.’nin eşi M.K. ile kayıplara karıştı. M.K.’nin “Kızın benim yanımda. Onu da aldım, gidiyorum” demesiyle dünyası başına yıkılan Soylu, vakit kaybetmeden polis merkezine giderek şikayetçi oldu ancak kızı reşit olduğu için netice alamadı. Aynı gün M.K., eşi Büşra K.’ye de “Ben yola çıktım, gidiyorum. Haberin olsun” şeklinde mesaj attı. M.Ö.’nün eve dönmesi ve eğitimine devam etmesi için yardım bekleyen anne, günlerdir gözyaşı döküyor.
M.Ö.S.: “Beni bu şekilde edemeyeceğinin ne zaman farkına varacaksın?”
Emine Soylu, kızı M.Ö.S. (18) ile telefonla iletişime geçerek, gözyaşlarıyla “Neredesin” diye sordu. “Annem, özledim seni. Gel annem bana” diyen Soylu’ya kızı M.Ö.S., “Şu an işim var, konuşamam” dedi. Bunun üzerine Soylu, “Anneni artık sevmiyor musun” dedi. M.Ö. ise, “Anne seni seviyorum. Seninle konuşmak istiyorum ama sen beni ikna etmeye çalışıyorsun ve benim konuşasım gelmiyor. Beni bu şekilde edemeyeceğinin ne zaman farkına varacaksın” diye konuştu.
Kızından hesap soran Soylu, “Annem öldüreceğim kendimi. Sen, benim için ne kadar değerli olduğunu biliyorsun değil mi? Ben dediğimi yaparım” dediği sırada M.Ö.S., “Anne beni destekle” şeklinde konuştu. Bunun üzerine Soylu, “Annem evli, 2 çocuklu bir adamı nasıl desteklerim kızım? 2 çocuğu var. Bugün ona yapan, yarın sana yapacak” ifadelerini kullandı.“O boşanıyor, ben evleniyorum, anında İzmit’teyim”
M.K. ile birlikte yaşamak istediğini kaydeden M.Ö.S., yakında İzmit’e geleceğini fakat M.K.’nin başına bir şey gelirse yüzünü bir daha ailesine göstermeyeceğini ifade etti. Geri dönmek için annesine şart koşan M.Ö.S., “Beni görmek istiyorsun ya, o Büşra’ya söylüyorsun bize dediği gibi anlaşmalı boşanma davası açacak. O boşanıyor, ben evleniyorum, anında İzmit’teyim” dedi. Bunun üzerine sinirlenen anne Soylu kızına, “Büşra 2 çocuğuyla ortada kaldı, aynı şey sana yapılsa Büşra gibi 2 çocukla ortada kalsan hoşuna gider mi kızım” diye sordu.
Cevap vermekte zorlanan M.Ö.S., “Büşra bize ‘anlaşmalı boşanalım’ diyor. Sonra sen onunla konuşuyorsun, ‘boşanmayacaksın’ diyorsun. Ben salak değilim. Madem beni görmek istiyorsun Büşra ile ikisi boşanacak, hemen geleceğim” şeklinde konuştu. Büşra ile M.K.’nin boşanmasına izin vermeyeceğini ifade eden Soylu, kızından “Vermiyorsan ben de boşandıktan sonra geliyorum, karar senin” şeklinde karşılık aldı.M.K.: “Senin hakkında şikayetçi oldum”
Büşra K. ise eşi M.K. ile konuştu. M.K. eşine, “Seninle uğraşmayacaktım fakat senin hakkında şikayetçi oldum. Benim hakkımda yalan yanlış asılsız suçlamalarda bulundun, uyuşturucu kullanıyor, hürriyetimden alıkoyuyor gibi iddialarda bulundun” dedi. Büşra K. ise, “Bana kendin uyuşturucu kullandığını söylemiştin” şeklinde cevap verdi.
Bunun üzerine M.K., “Asılsız yalanlarla, suçlamalarla, sapıklıkla suçladınız. Televizyon programlarında savcıya ‘hepsinin kanıtlanmasını istiyorum’ dedim. Savcı da ‘senin en büyük kanıtın medyaya yansımış, medyadan onun kayıtlarını al getir’ dedi. Çıkarttım getirttirdim. Artık hukuk yönüne bıraktım bu işi. Çok fena uğraşacağız birbirimizle” ifadelerini kullandı.Büşra K.: “Hiç mi vicdanı sızlamadı”
Telefonu alan M.S.Ö. bu kez Büşra K. ile konuştu. “Silahla tehdit edildiğini, çocuklarına bir şey yapılmasından korktuğunu söylediğin halde neden ailemle iş birliği yapıyorsun” diye soran M.S.Ö.’ye ise Büşra K., “Siz onu bunu geçin evliydik biz iki çocuk var ortada hiç mi vicdanı sızlamadı. Beni aldatıyor” şeklinde karşılık verdi. M.S.Ö. ise, “Bu belden altına giriyor konumuz bu değil, neden ikili oynuyorsun” ifadelerini kullandı.
Emine Soylu: “Ben evladımın peşindeyim”
Televizyon programına çıktığı için M.K.’nin kendisini tehdit ettiğini söyleyen Emine Soylu, “Bana ‘Kızın benim yanımda. Sen böyle yaptıkça onu almayacaksın’ dedi. Yanlış hatırlamıyorsam ‘dini nikahı da kıydım’ dedi. ‘Artık onu göremeyeceksin’ dedi. Böyle tehdit etti. Sonra Büşra’nın abisini aradı, aynı şekilde onu tehdit etti. Dava açıyormuş. Hem Kocaeli’de hem de İstanbul’da avukatları varmış. Bir karısına bakmadı ama çok zengin. Bana dava açabilir ben evladımın peşindeyim. Normal bir insan olsa diyelim ki benim kızımın gönlü kaydı. Sen iki çocuk sahibi bir adamsın. Senin, ‘Kızım sen ne yapıyorsun? Ben senin abinim. Sen benim kardeşimsin, kendine gel’ demen lazımdı. Bana da, ‘Emine abla bak kızın böyle diyor. Dikkat et’ demesi gerekir. Böyle alttan alttan kızımı işlerse bana göre kanı bozuktur. 2 aylık çocuğun var senin. Eşin daha yeni doğum yaptı. Biri 2 yaşında, biri 2 aylık çocuğun var. Sende hiç mi evlat sevgisi yok? Sen bunları bırakıp gidiyorsun, sübyan çocuğu alıp gidiyorsun, kardeşim dediğin insanı alıp gidiyorsun. Hangi vicdana, hangi ahlaka sığar bu” dedi.
“Kendimi öldüreceğim diyorum, ben çocuğumu ona yedirtmem”
Kızını tanıyamadığını söyleyen Emine Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hipnoz olmuş gibi. ‘Anne beni akli dengemle suçluyorsun’ diyor. ‘Kızım ben seni akli dengenle suçlamıyorum, yaptığın hareketin yanlış olduğunu görmüyorsun’ diyorum. ‘Evli, 2 çocuklu, abi dediğin bir insanla olur mu’ diyorum, ‘hayat bu’ diyor bana. Böyle bir mantık var mı? Ben canımı ortaya koydum, kabul etmem. Yıkılan yuvanın üzerine yuva kurdurtmam. 3 yıl evli kaldı 8 ay çalışmadı bu adam. Karısı işe giderdi, kendi bilgisayarda oyun oynardı. Böyle bir insana kendimi yedirtmem. Bak kendimi öldüreceğim diyorum, ben çocuğumu ona yedirtmem. Aile diyoruz ya, bizim aile kavramımız bu mu ya, 2 çocuklu bir adam 18 yaşında sübyanı alması aile kavramımız mı?”Büşra K.: “2 çocuğunu düşünmediyse seni hiç düşünmez”
İki çocuğuyla zorlu bir süreçten geçen Büşra K. ise, “Genç kıza sesleniyorum. Aynılarını sana da yapacak. Sana da her şeyi yapacağını söyleyecek, sözler verecek. İş ciddiye bindikten sonra gerçek yüzünü çıkaracak. Ben Ö. için şu zamanda boşanmak istemiyorum. Ö. lütfen geri gel. 2 çocuğunu ortada bırakan bir insanın vicdanı yoktur. 2 çocuğunu düşünmediyse seni hiç düşünmez” diye konuştu.
-
Anne ve kızının cenazeleri alındı
Bodrum’da emlakçılık yapan Irina Dvizova ile kızı Dayana Dvizova’dan geçtiğimiz günlerde haber alamayan ve anne ile kızının yaşadığı evde kan izlerine rastlayan arkadaşlarının ihbarı üzerine geçen 28 Kasım günü yapılan aramada, ikilinin cesetleri İçmeler mevkisi Tavşanburnu yolu kenarında uçurumda bulunmuştu. Soruşturmanın devamında Rus kadının, paralı asker olduğu öğrenilen eski eşi Andrej Kuslevic’in (46) 20 Kasım günü Litvanya plakalı bir araçla Edirne Hudut Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptığı, Bodrum’da bir otelde konaklayıp ilçeden Irina Dvizova’ya ait araçla ayrıldığı, 24 Kasım günü de Irina Dvizova’dan doğan oğlu M.K. (5) ile Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Fransa’ya, oradan da Litvanya’ya geçtiği tespit edildi. Katil zanlısı olduğu belirlenen eski eşin yakalanması için uluslararası yazışmalar yapıldı.
Muğla Adli Tıp Kurumu morgundaki anne Irina Dvizova ile kızı Dayana Dvizova’nın cenazeleri yaklaşık 2 haftaya yakın süredir alınmamıştı. Anne ve kızının Rusya’ya götürülebilmesi için Rusya Başkonsolosluğu devreye girdi. Bugün Muğla’ya gelen yakınları tarafından alınan cenazeler, özel cenaze aracı ile Antalya Havalimanı’na götürüldü. -
Ailesi kızlarının hastalığına çare arıyor
Didim’de kafe işletmecisi Kadir ve Senem Çelik’in kızları Deniz, 14 yıldır kulağının arkasında kapanmayan yara ile mücadele ediyor. Doğumundan bir süre sona yapılan rutin kontrollerinde kulağının arka kısmında fistül adı verilen bir deliğin tespit edildiğini kaydeden Anne Senem Çelik, “Kızım doğduktan sonra kontrol amaçlı götürdüğümüzde tespit edildi. 2018 yılında çocuk cerrahisindeki kontrolden sonra kulak arkasında yara oluştu.
Sonrasında İstanbul’a tedaviye gittik. Ardından İzmir’de Ege Üniversitesinde tedaviye gittik; MR çekildi. Ameliyat önerildi. Antibiyotik tedavisinin ardından 2019 yılında ameliyat oldu. Ameliyattan 20-25 gün sonra enfeksiyon oluştu. Ameliyat olduktan sonra yarası geçmedi. ‘1,5-2 senede geçer, vücut tepki veriyor, bekleyelim’ dediler. Aynı yerden yine gittik durumu anlattık. Geçmediğini ifade ettik; bize yeni hasta muamelesi yaptılar. Ege Üniversitesinde yangın çıkınca kızımı bu kez Marmara Üniversitesine götürdüm. Oradaki hocamız özelde ameliyat yaptı. Bize ‘O bölgeyi temizleyeceğiz’ dedi ama kısa süre sonra fayda etmediğini gördük. Bu süreç kızımın günlük yaşamını da olumsuz etkiledi” dedi.
Anne Senem Çelik, kızının doğduğu günden bu yana deniz kıyısında olmalarına rağmen denize giremediğini ve çocukluğunu yaşamadığını anlatarak, “Kızım okul hayatında da başarılı ama bu hastalık onu ruhsal olarak da etkiliyor. Son yaptığımız araştırmalar neticesinde, bu hastalıkla ilgili ABD’de bir yakınımız yardımcı oldu. ABD’deki bir hoca, iyi bir teşhis koyan hem KBB hem de boyun-baş cerrahisi olan bir ekiple ameliyatın gerekli olduğunu bildirdi. Biz de bu anlamda bu konuda bize yardımcı olabilecek doktor arıyoruz. Bu ameliyatın da bize maliyetinin 500 bin TL’ye yakın olduğunu bildirdiler. Umarım bu anlamda bizlere yardımcı olurlar. Kızımın artık bu hastalıktan kurtulup normal hayatına dönmesi tek isteğimiz” dedi.