Kızılay Sungurlu Şube Başkanı Kerim Mandiralioğlu, “Gerek ülkemizde gerek dünya genelinde büyük hizmetler yapan Kızılay şubemizin güzel hizmetler yapacağına yürekten inanıyoruz. Yoksulun, zorda olanın her zaman yanında olan Kızılay’ın, her birimizin gayret ve desteği ile büyük işler başaracaktır. Yardımseverlik deyince akla ilk gelen Türk milleti bu güzel hasletini artırarak devam ettirecektir. Bizler de veren el ile alan eli buluşturmanın gururunu yaşayacağız. Burada hep hayır işi yapılacak ve hayırda yarışanlar burada olacak. Diğer yardım kuruluşları ve STK’larla, kamu ve özel kişiler iş birliği içinde faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. İyi niyet, güven, emanet ilkeleri ile hareket edip mağdurların yanında olacağız inşallah. Tüm kardeşlerimizin dua ve desteklerini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Etiket: kızılay
-
“Kızılay mensupları sorumluluklarının farkında olmalı”
Kahramanmaraş merkezli depremden sonra çadır satılmasıyla tepkilerin yöneldiği Türk Kızılay’da Genel Başkan Kerem Kınık’ın istifasının ardından olağanüstü genel kurul kararı alındı.
Bugün yapılacak olağanüstü genel kurulda Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz tek aday olacak. Böylece 155 yıllık tarihinde Kızılay’a ilk kez bir kadın başkanlık edecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da olağanüstü genel kurula bir video mesaj gönderdi.
Genel kurulun başarılı geçmesi temennisinde bulunan Erdoğan, Türk Kızılay’ın 1868 yılından beri Türkiye, bölge ve dünyadaki tüm insanların imdadına koştuğunu anlattı.
Türk Kızılay mensuplarına teşekkür eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“İnsanlığa hizmet yolunda vefat eden kardeşlerime Allah’tan rahmet niyaz ediyor, her birini şükranla yad ediyorum. Türk Kızılay’ı ülkemizin iftihar vesilesi olarak 155 yıldır dünyanın dört bir tarafında insani yardım çalışmaları yürütüyor. Kızılay’ımızın simgesi olan kırmızı hilal, herhangi bir sebeple dara düşen tüm mazlum ve mağdurlara umut aşılıyor, yüreklerine inşirah veriyor. Kurumumuz başarılı faaliyetleriyle bir buçuk asrı aşan köklü birikimi, tecrübesi, yetişmiş personeliyle çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde Kızılay’ın ilk andan itibaren deprem bölgesinde yerini aldığına işaret ederek,
“Fedakarlık timsali Kızılay personelimiz, bir cana daha ulaşmak, bir ihtiyaç sahibinin elinden tutmak, afetzedelerimize yalnız olmadıklarını hissettirmek için gerçekten olağanüstü çaba harcadı. Deprem bölgesindeki kardeşlerimiz Kızılay’ın bu gayretlerinin en yakın şahididir.” ifadelerini kullandı.
Türk Kızılay’ın devlet millet kaynaşmasının vücut bulmuş hali olduğunu dile getiren Erdoğan, Kızılay’a sahip çıkmanın tüm kesimleriyle 85 milyon olarak herkesin görevi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, videolu mesajında şöyle devam etti:
“Siyasi çıkar hesabıyla Kızılay’ın yıpratılmaması gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Kızılay mensuplarımızın da görevlerini yerine getirirken taşıdıkları ağır mesuliyetin şuuruyla hareket etmesi aynı derecede önemlidir. Her türlü takdir duygusunun üzerindeki çalışmaları için her kademedeki Kızılay personelimize ve Kızılay gönüllülerine teşekkür ediyorum. Bundan sonra çok daha büyük başarılara imza atacağına inandığım Türk Kızılay Derneğimizin Olağanüstü Genel Merkez Genel Kurulunun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hayırlı hizmetlerinizde her zaman sizlerin yanında olacağımızı tekrar belirtiyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”
-
Kızılay’a ilk kadın başkan
Türk Kızılay’ın bugün yapılacak olağanüstü genel kurulunda Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz tek aday olacak.
Yaklaşık 800 delegenin oy kullanacağı seçimle Yılmaz, 155 yıllık Kızılay tarihinin ilk Kadın genel başkanı olacak.
Prof. Dr. Yılmaz, 2015 yılında bu yana Türk Kızılay yönetim kurulunda bulunuyordu.
Türk Kızılay 1. Genel Başkan Yardımcısı görevinde bulunan Yılmaz, eski Genel Başkan Kerem Kınık’ın istifasının ardından Yönetim Kurulu Başkanlığı’na vekâlet ediyordu.
Fatma Meriç Yılmaz Kimdir
1975 yılında Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Tıpta uzmanlık eğitimini Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladı. Aynı hastanede başasistan olarak görev yaptı. 2008 yılında doçentlik unvanı alan Yılmaz, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Klinik Şef Yardımcısı olarak görev yaptı.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim dalına doçent olarak atanan Yılmaz, aynı üniversitede profesör unvanını aldı.
2012-2015 yılları arasında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Biyokimya Laboratuvarı Eğitim ve İdari Sorumluluğu ile Laboratuvar Koordinatörlüğü görevini yürüttü.
2015-2016 yılları arasında Ankara 1. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği; 2016-2017 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
Ulusal ve uluslararası alanda çok sayıda yayınlanmış makalesi bulunan Yılmaz, halen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıbbi Biyokimya ABD. da Öğretim Üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Tıbbi Biyokimya Kliniğinde Eğitim Görevlisi olarak çalışıyor. Yılmaz’ın ayrıca, TÜBİTAK BİDEP Danışma Kurulu Üyeliği, Sağlık Bakanlığı Tıbbi Laboratuvar Bilim Kurulu Üyeliği ve IFCC C-NPU komisyonunda asil üyeliği bulunuyor. 2015 yılından bu yana Türk Kızılay Yönetim Kurulu üyeliğine devam etmekte, ve halen Kızılay Kadın Koordinasyon Kurulu Başkanlığını yürütüyor
Evli ve üç çocuk annesidir.
-
Kızılay Kavak’ta kan bağışı topladı
Kızılay kan toplama aracı “Her Kan Bir Can” sloganı ile Kavak ilçesinde kan bağışı topladı. İlçenin Soğuksu Mahallesi Öner Caddesi üzerinde kurulan kan bağışı otobüsünde, Türk Kızılay Samsun Bölge Kan Merkezi’nden gelen doktor ve sağlık personeli vatandaşlardan kan bağışı aldı.
Kızılay Kavak Temsilcisi Fatih Döveç, “Her Kan Bir Can” sloganıyla vatandaşlardan kan bağışı topladıklarını söyledi. Kavak’ta yapılan kan bağışı kampanyasına ilgi olduğunu ifade eden Döveç, “Kavaklı hemşerilerimizin verdiği kan bağışları bölgemizdeki hastanelerin kan ihtiyacını karşılıyor.Böylesine hayırlı bir işe destek veren ilçe halkımıza çok teşekkür ediyorum. Kan vermek bir hayat kurtardığı gibi unutulmamalı ki bağışta bulunanın sağlık açısından da çok faydalıdır. Unutmayalım ki bir gün hepimizin kan bağışına ihtiyacı olabilir. Bağışlayacağınız kanla belki bir insanın hayatını kurtarabiliriz. Kampanyamıza destek veren tüm hemşehrilerimize çok teşekkür ederim” dedi.
-
186 kişi nakdi yardımda bulundu
Türk Kızılay Zonguldak Şube Başkanı Murat Kanlı, Zonguldak’ta toplan kaç kişinin kurban bağışı nakdi yardımında bulunduğunu açıkladı.
Başkan Kanlı açıklamasında şu ifadelere yer verdi; ‘Önceki senelere göre nakdi yardımlarımızda bir düşüş var. Vatandaşlarımız deprem bölgelerine yardım yaptıkları için bu sayı biraz geriledi. Ama bağışlarımız çok kötü değil. Zonguldak ve yurt dışı bağışlarımızla birlikte 186 kişi Kızılay’ımıza nakdi yardımda bulundu. Allah hepsinden razı olsun. Çalışmalarımız tüm hızıyla devam edecektir” dedi. -
İhtiyaç Sahiplerinin Bayramlıkları Kızılay’dan
Yardımların devam ettiğini açıklayan Türk Kızılayı Niğde Şube Başkanı Kemal Gençoğlu; “Kurban Bayramı’nın yaklaşması ile birlikte kendilerine ve çocuklarına kıyafet alamayan ailelerimize giysi yardımlarımız devam ediyor. Bir yandan erzak dağıtımları, et konserve dağıtımları, sürerken diğer yandan bayramın yaklaşması ile kendisine ve ailesine bayramlık alamayan ailelerimize kıyafet yardımı yapıyoruz. İlimiz Kredi Yurtlar Kurumu’nda kalan depremzede vatandaşlarımız için kampüs içiresinde bulunan Kızılay Butikte gece gündüz demeden depremzedelere ve Niğde halkımıza bayramlıkları hazırlamaya devam ediyoruz. Bu bayram depremzede vatandaşlarımızın ve ihtiyaç sahibi ailemizin bayramlıkları Kızılay’dan. Bayramlık kıyafetlerini alan kardeşlerimizin ve çocuklarımızın sevinci her şeye değer” dedi.
15 bin depremzedeye kıyafet yardımı
Kızılay olarak yılın 12 ayı boyunca ihtiyaç sahiplerinin yanlarında olduklarını belirten Gençoğlu; “ Kızılay olarak sadece bayramlarda veya afet durumlarında değil yılın 12 ayı boyunca ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. Kızılay şubemizin alt katında ve kampüs içerisinde bulunan butiklerimizde ülkemizde yaşanılan deprem sonrası ilimize gelen depremzede vatandaşlarımıza giysi yardımı yaptık. Bu butiklerde 15 bine yakın depremzede vatandaşımıza kıyafet yardımında bulunduk ve bulunmaya devam ediyoruz. Ayrıca nakit yardımında da 1500 kişiye kişi başı 1000 TL olmak üzere nakit yardımında bulunulduğu gibi 500 TL’lik alışveriş çeki yardımında da bulunduk. Öte yandan depremzede ve ihtiyaç sahibi 10 bin vatandaşımıza da gıda yardımında bulunduk. Her bayram olduğu gibi bu bayram da çocuklarımıza ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza bayramlık yardımında buluyoruz” dedi.
-
“Kızılay’ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir süre kala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi’nde gençlerle bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençlerin sorularına verdiği yanıtlar ve açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
SELAHATTİN DEMİRTAŞ’IN HAPİSTE OLMASI
Erdoğan, “Selahattin Demirtaş’ın hapiste olması, Türk demokrasisi için bir eksiklik olarak lanse ediliyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine şunları kaydetti:
“Tabii sorunun cinsi heyecan verici. Çünkü Selo, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir teröristtir. Onun demokrasiye aykırı bir yanı yok ki. 51 Kürt kardeşimiz ama bu ölüme neden olan bir kişi, şu anda terör odaklı bir fiili işlediğinden dolayı cezaevinde. Yoksa bir fikir suçu veya bir siyaset değil. Ama 51 Kürt vatandaşımın ölümüne neden olan böyle bir insan sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya mı dolaşsın? Biz şimdi bir hukuk devletiysek burada adaletin gereği nedir? Bu kadar Kürt kardeşimin ölümüne neden olan bu adam, bunun bedelini ödemesi lazım. Şu anda yapılan budur. Çektiği ceza da bunun nedeniyledir. Tabii bunun aslını herkes bilmiyor ama bay bay Kemal, Selo’yu çıkaracakmış. Eğer Erdoğan bu işin başında olursa hukuk neyse, adaletin gereği neyse, bunun bedelini ödemeye devam edecektir.”
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARTIŞMASI
Cezaevinde çok sayıda gazeteci olduğu ve Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı hakkında iddiaların sorulması üzerine Erdoğan, “Cezaevlerinde şu ana kadar böyle iddia edildiği gibi bol miktarda gazeteci, basın mensubu yok. Bunlar yalan.” yanıtını verdi.
Bu konuda iddialarda bulunanlara “Şunları açıklayın. Verin bize bu isimleri, kimmiş öğrenelim.” dediklerini anımsatan Erdoğan, bu iddia edilen kişilerden iki tanesinin HDP’den bu seçimlerde milletvekili adayı olduğunu aktardı. Erdoğan, “Bunlar hep bu işin fikir babası olarak ortada dolaşanlardır. Buna benzer daha niceleri bu şekilde bunlara fikir babalığı yaptılar.” dedi.
Kendisinin zaman zaman Adalet Bakanına, “Bu tür iddialar var. Bunlar nedenli doğru? Şunları siz de bir araştırın.” dediğini aktaran Erdoğan, “Başkanım böyle bir şey yok. Bunlar hep yalan.” yanıtını aldığını kaydetti.
“Ciddi manada versinler bu isimleri, gerçekten bu anlamda böyle bir durum söz konusuysa biz de bu işin üzerine gidelim.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ben fikir suçundan içeriye girmiş bir başkanım. Bundan dolayı da yaklaşık 4 ay 10 gün cezaevinde yattım. Ama ben belediye başkanıyken bana bu cezayı verdiler. Neden dolayı verdiler? Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum ben. Bu şiiri okudum diye beni içeri aldılar. Kimseyi vurmadım, kimseyi öldürmedim. Yani Selo’nun yaptığını yapmadım ben. Sadece Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum. Bu şiirde Ziya Gökalp’e ait bir şiirdi, bunu okudum. Bundan dolayı beni içeri aldılar. 1 yıl bir cezaydı, 4 ay 10 gün yattım, ondan sonra çıktım. Bedelini ödettiler. Ama ben orayı Medrese-i Yusufiye olarak yaşadım ve gelen ziyaretçilerimin haddi hesabı yoktu. Bu da tabii İstanbul’a olan hizmetimdi. İstanbul’u çöp, çukur, çamurdan, susuzluktan kurtaran bir belediye başkanı olarak hamdolsun İstanbul’un belediyecilik tarihine geçti. İşte ardından da cezaevinden çıktıktan sonra partimizi kurduk ve ilk seçimlerde daha yüzde 34 gibi bir oyla iktidara geldik. Yoksa dediğim gibi böyle bir ceza, onlar için söz konusu değil, hepsi yalan ve gazetecilerle ilgili bu akşam bu programda yine söylüyorum. Hangi cezaevine, nerede bir basın mensubu varsa bunları bilelim. Bunların birçoğu affedersiniz hırsızlık, silah kaçakçılığı, bütün bunlara benzer suçlardan dolayı içeridedir. Bunların gazetecilikle de yakından uzaktan alakası yoktur.”
SEÇİM SONRASI AK PARTİ’NİN EKONOMİ POLİTİKASI NE OLACAK?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet İttifakı ekonomi takımını açıkladı. Sizin de seçim sonrası için ekonomi yönetiminde yapacağınız farklı profiller olacak mı?” sorusunu yanıtlarken şu ifadeleri kullandı.
“Millet İttifakı’nın ekonomi takımı kimlerden oluşuyor diye şöyle düşündüğümde, bunlar ismi cismi çok belli olan tipler değil. Fakat tabii bu CHP ne yapıyor? Yine kapalı kapılar arkasında, otellerde IMF’nin temsilcileriyle görüşüyor. Aynı zamanda İYİ Parti’den bir zamanlar Merkez Bankası’nın sözde başkanı olan zat, o da onunla beraber, birlikte görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerden sonra da bizim için ‘Bu hükümetin IMF’ten borç alması lazım.’ Ya biz IMF’den niye borç alalım? Ben Kılıçdaroğlu muyum? Londra’nın tefecilerinden 300 milyar dolar borç taahhüdü almış. Tefeciden borç alınır mı? Eğer para kaynağı tefeciler olursa adamı gömerler. ‘Biz asla böyle bir şeye yönelmeyiz’ dedik ve biz IMF ile olan ilişkilerimizi bitirdik, kendi kaynaklarımızla ayaktayız ve şu anda tefecilere mefecilere hiç ihtiyacımız yok. 2013-2023 10 yıl geçti ve biz buralardan elimizi eteğimizi kestik, kendi kaynaklarımızla yola devam ediyoruz.
Savunma sanayinden tutun işte en son enerjide, Karadeniz’de doğal gazı da çıkardık mı? Çıkardık. Şimdi 1 ay doğal gazı ücretsiz olarak evlere veriyoruz ve 1 yıl boyunca da 25 metreküp tenzil edilmek suretiyle vatandaşlarımızı doğal gaza bu noktada muhtaç olmadan evlerinde, mutfağında enerji olarak kendi yerli doğal gazımızı kullanmaya başladı. Bu noktalara geldik. İnşallah seçim sonrası bu süreç daha da farklı gelişecek. Niye? Şimdi de Gabar’da petrolü bulduk. Gabar’daki petrol de çok önemli. Çünkü terörün oralarda bu tür çalışmalara fırsat vermediği yerden şimdi petrolü bulduk ve bu petrolle beraber de yani Erzurum konuşmamda da söyledim, ‘Erzurum’un dut pekmezi kıvamında’, böyle bir petrol… Şu anda tabii bu bizi daha da güçlü hale getiriyor. Böylece hem doğal gaz hem petrol ve kapasite-rezerv çok çok yüksek. İnşallah artık biz yurt dışına doğal gazda da petrolde de ciddi manada muhtaç olmayacağız. Aybüke öğretmenin ismini de oradaki petrol kuyusuna verdik.”
SİYASETTE SOĞAN FİYATI TARTIŞMASI
Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği öğrencisi Melisa Kiraz’ın “Togg, TCG Anadolu gibi önemli projeleri takip ediyorum. Ancak vatandaşın sofrasında bulunan patates, soğan gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarındaki dalgalanmalar sizce önemli değil mi?” sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Önemli olmaz diye bir şey yok. Ama TCG Anadolu da bizim için çok çok önemli. Öbür tarafta İHA’lar, SİHA’lar, Akıncı, Kızılelma bunlar da bizim için çok önemli. Tabii burada maalesef kendini bilmez bazı kişilerin bu fiyatlar üzerindeki dalgalanmalara neden olduğu ortada. Bir ara nerelere tırmandırdılar fiyatları? Şimdi patates soğan 10-15 liraya düştü. Hadi bakalım, bunu neyle izah edecekler? Fiyat düştü şimdi. Ama şunu çok açık net söyleyeyim. Allah nasip eder inşallah seçimden sonra bir defa bunların yargı yolu açık olmak kaydıyla bunları yargıda terleteceğiz. Çünkü benim milletimi kalkıp da bu tür yollarla sömürmelerine müsaade etmeyeceğiz. Çünkü bu bir sömürü organıdır, böyle bir şey söz konusu değil. Tabii bunu şimdi biz seçim sonrası yargı yoluyla da çok daha farklı bir zemine oturtacağız.”
MİLLET İTTİFAKI’NIN VAATLERİ İNANDIRICI MI?
“Millet İttifakı’nın vermiş olduğu vaatleri inandırıcı buluyor musunuz?” sorusuna Erdoğan, “Ben bu soruyu size sorsam, bu vaatleri siz inandırıcı buluyor musunuz? Ben bunların vaatlerinin inandırıcı olanını hiç görmedim ki. Çünkü her şey yalan üzere bina edilmiş.” yanıtını verdi.
“Eğitimde ne vadediyor? Sağlıkta ne vadediyor? Ulaşımda ne vadediyor? Tarımda, enerjide ne vadediyor?” diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunları düşündüğünüz zaman, bu vaatlerin içinde basit olanını söyleyeyim. Mesela şu anda 10-11 tane bunlarda büyükşehir belediyesi var. Bu belediyelerde acaba bunlar bu söylediklerimden neler yaptılar? Ben belediye başkanlığı yaptım. Ama benim belediye başkanlığımda biz Haliç’i temizledik. O kokan Haliç, o geçilmez denilen Haliç, o kokudan tamamen arındı. Ama bu arada da biz Haliç Kongre Merkezi’ni yaptık. İstanbul’umuz için önemli bir kongre sarayı haline geldi. Şimdi bu işler lafla olmuyor, icraatla oluyor. Şimdi bunlara bir sorun. Deyin ki, ‘CHP’li belediyelerde acaba bir Haliç Kongre Merkezi benzeri var mı?’ Şu külliye, işte bizim inşa edip bitirdiğimiz bir yer ve 24 saat burası gençlerimizin emrinde. Kek, çorba, çay, kahve, her şey burada ücretsiz. Şimdi biz bunun benzerini bir de nerede yaptık? İstanbul Rami’de yaptık. Rami de çok muhteşem. Eskiden orası bir kışlaydı, o kışlayı biz şimdi İstanbul’un en büyük kütüphanesi haline getirdik. İçinde farklı bazı orada etkinlikler de sunumlar da var. Orası da aynen burası gibi dolup dolup taşıyor. Eğer kültür diyorsak, eğer sanat diyorsak, mesela Ankara’nın yıllarca bitmeyen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Merkezi’ni biz yaptık. Biz gelene kadar orası yoktu; yaptık, bitirdik ve Ankara, böyle bir Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı kazandı. O da bitmedi, hemen şimdi şurada, yine Cumhurbaşkanlığının dev bir kongre merkezi var. O kongre merkezinde de yıl boyu birçok uluslararası toplantı, bizim kendi toplantılarımız, hepsi orada yapılıyor. Yaklaşık 3 bin kişilik bir salon. Eğer kültür üzerine siz adımlarınızı atmazsanız o ülke kültürsüz olan, şah damarı yok demektir. Ama biz işe buralardan girdik.”
SAVUNMA SANAYİSİ TARTIŞMALARI
Millet İttifakı’nın savunma sanayiine de karşı çıktığını dile getiren Erdoğan, “Savunma sanayiine karşı çıkılır mı? Biz göreve geldiğimizde Türkiye‘nin savunma sanayinde yüzde 20’si yerliydi, maalesef yüzde 80 yoktu. Ama biz ne yaptık? Bu yüzde 20’yi yüzde 80’e çıkardık. Şimdi açığımız yüzde 20. Ama bu arada işte TCG Anadolu’yla dünyaya bir mesaj verdik. Seçim sonrası inşallah şu andaki TCG Anadolu’nun bir büyüğünü yapmak suretiyle mavi denizlerde inşallah Barbaros Hayrettinleri çok daha güçlü hale getireceğiz.” ifadelerini kullandı.
TCG Anadolu’nun, İstanbul’da kaldığı süre içerisinde büyük bir ziyaretçi akınına uğradığını vurgulayan Erdoğan, talep üzerine İzmir’e gönderdiklerini belirtti.
Mersin ve Antalya’nın da TCG Anadolu’yu istediğini dile getiren Erdoğan, “Dedik ki şu anda İzmir önümüzde. Dolayısıyla artık seçime kadar İzmir’de Alsancak’ta TCG Anadolu’yu park edeceğiz. Seçimden sonra inşallah yeni bir uçak gemisini daha hallettikten sonra artık diğer yerleri de onlarla beraber dolaştırırız, daha güzel hale getirir.” diye konuştu.
BELEDİYELERİN HİZMETLERİ
Millet İttifakı’ndan şu ana kadar bütün bu büyükşehir belediyelerinde “Bizim eserimiz de şudur.” dediklerini görmediğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Eğer siz gördüyseniz beni ikna edin. İstanbulluyum, yok. İstanbul’da biz Atatürk Kültür Merkezi’ni sıfırdan dört dörtlük yaptık. Kültür Turizm Bakanımdan da Allah razı olsun. Şu anda orası sürekli dolup dolup taşıyor. Yeter mi? Yetmez. Daha çok yapacağımız tabii ki işler var. Fakat bunlara bakıyorum Ankara, belediye bunlarda, Allah aşkına söyleyin, ‘Ankara’da şunu yaptı.’ deyin. Okuyorsunuz burada, üniversitelerdesiniz, bu üniversitelerde şöyle bir Ankara’yı gözlemlediğiniz zaman ‘Bunlar yaptı.’ diyebileceğiniz bir şey var mı? Arkadaşlar yok. Melih Bey’in belediye başkanlığı döneminde Ankara’da yaptıkları. Mevcut havalimanını biz yaptık ve havalimanından Ankara merkeze bu yolları Melih Bey yaptı. Metroları biz yaptık. Bir tane metro da siz yapın. Yok. Hepsi bizden. Ben şimdi nasıl diyeyim, ‘Millet İttifakı da şunları yaptı’ diye. İzmir’e bak İzmir de öyle. İzmir’de körfez şu anda rezalet, kokudan geçilmiyor. İstanbul-İzmir arası 7,5 saatti. Peki biz ne yaptık? İstanbul-İzmir arasını 3-3,5 saate düşürdük mü? Düşürdük. Bu da yetmedi. Manisa-İzmir arasında Sabuncubeli Tüneli’ni yine biz yaptık. Onlar laf, biz iş üretiyoruz. Aramızdaki fark bu.”
DEPREMDE KIZILAY’IN ÇADIR SATMASI
6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler sırasında Hatay Kırıkhan’da olduğunu anlatan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyaset Bilim ve Kamu Yönetimi öğrencisi Miray Turan, göçük altında kaldığını ve babasını da kaybettiğini belirtti.
Kendisinin 11, babasının ise 20 saat enkaz aldığında kaldığını aktaran Turan’ın, “Benim sorum şu. Birçok arkadaşımızın da aklında olan depremde çadır satan, huzur hakları gibi sebeplerle Kızılay Genel Müdürü ve Kızılay çok fazla gündeme geldi. Bu konu hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum.” sözleri üzerine Erdoğan, “Bu konu tabii beni de ciddi manada üzmüştür. Kızılay böyle bir çadır satma fiiline, işine giremez. Süratle de tabii bu yanlışı düzeltmesi gerekir. Çünkü biz Kızılay’ı özellikle çadır üretiminde çok daha aktif hale gelmesi için sürekli teşvik ettik. Kızılay’ın çadır dendiği zaman en ufak bir sıkıntısının, probleminin olmaması gerekir.” ifadesini kullandı.
6 Şubat’taki depremlerin Türkiye yerine başka ülkelerde gerçekleşmesi halinde o ülkelerin başlarına neler geleceğini soran Erdoğan, “Bütün bunlara rağmen şu an itibarıyla enkaz kaldırma çalışmalarına varıncaya kadar büyük oranda bu işi bitirdik. Şu anda köy konutlarını teslim etmeye teslim almaya başladık. Şimdi kalıcı konutları bir taraftan hızla yapıyoruz. Kalıcı konutların yapımıyla da inanıyorum ki vatandaşlarımıza teslim törenleri başladığı zaman onları daha da rahatlatacağız.” dedi.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI TARIŞMASI
Hukuk siyasallaştı diyenlere katımam mümkün değil. Diyarbakır anneleri hüngür hüngür ağlıyor. Hani hak, hani hukuk, hani adalet?
“LGBT, AİLE KURUMUNA SOKULMUŞ BİR ZEHİRDİR”
“Sık sık LGBT’ye karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Ayrıca diğer partilere karşı sert eleştirilerde bulunuyorsunuz. Mesela kimi zaman partilileri terörle ilişkili kimi zaman da LGBT’li olmakla suçluyorsunuz. Tüm bunlara bakınca da ayrıştırıcı ya da kutuplaştırıcı bir dil kullandığınız düşünülüyor. Bunlara cevap olarak ne söyleyebilirsiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunları ‘ayrıştırıcı’ kavramıyla izah edersek bana göre yanlış yaparız. Niçin? Çünkü bu millet özellikle aile kurumunu kutsallaştıran bir millettir. Bizim değer yargılarımız içerisinde aile kurumu çok çok önemlidir. Çünkü güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Eğer aileniz güçlü değilse, aile kavramı güçlü değilse o ülkede o milletin yıkımı da çok çabuk olur. Bizim yaklaşımımız burada ve LGBT denilen olay bir defa aile kurumuna sokulmuş bir zehirdir. Bu zehri biz hele hele halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak kabullenmemiz mümkün değil. Buradaki hassasiyetimiz özellikle buradan geliyor. Hatta biz aileyi kutsayan anayasa değişikliği teklifini verdik. Ama seçim öncesi tabii buna fırsat olmadı. Şimdi bu konuyla alakalı olarak bizim buradaki değer yargılarımız içerisinde LGBT’ye, AK Parti olarak biz asla olumlu bakamayız çünkü aile kutsiyeti zaten buna müsaade etmez. Bir de bizim özellikle dinimizin gereği bu olduğu için de biz olaya buradan bakıyoruz. Buna biz eyvallah edemeyiz.”
SIĞINMACILARIN GERİ DÖNÜŞÜ
Sığınmacılarla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, bu işin bir süresinin söz konusu olmadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak ülkesindeki savaş sebebiyle orada yaşam koşulları itibarıyla terör örgütleriyle adeta ölüm kalım mücadelesi veren bir Suriye halkı var. Biz kendilerine şu an itibarıyla 100 binin üzerinde Suriye’nin kuzeyinde konutlar inşa ettik. Hayır kurumları vasıtasıyla devlet olarak ve saire ve bu vesileyle de peyderpey şu anda bizdeki muhacirler bu konutlara göç etmeye başladı. Ama bunları ‘Ben gelince tekrar ülkelerine gönderirim. Bunları Türkiye’de yaşatmam.’ Ben şahsen böyle bir anlayışa taraftar değilim. Bu bir defa zulüm olur. Ama şimdi de orada yapılan konutlara kendilerinin gönüllü olarak dönme süreci başladı. Bu konuda da elimizden gelen desteği, yardımı veriyoruz. Ama böyle bu CHP’lilerin ifade ettiği gibi, ‘Okullarda onlara çok farklı müsamahalar, şunlar bunlar.’ Böyle bir şey yok. Vatandaşlık hakkını kazanıp da imtihanlara girmek suretiyle başaranlar, onlara zaten her yer için geçerlidir. Ama bizde de bu tür gerçekten imtihanlara girip başarılı oluyorlarsa; bu gelenlerin arasında doktoru var, mühendisi var, avukatı var. Bu insanlar bizim ülkemize geldiklerinde yani bunlar göçmendir diye biz bunları hemen tekme tokat kovalayalım mı? Bu bir defa insani değil, vicdani değil, hepsinden öte İslami değil. Bunları kapıya koyamayız. Bunların içerisinde hakikaten yaramazlık yapanlar varsa onlar da tabii emniyet güçlerimiz tarafından onlara bedeli ödettiriliyor.”
HÜDA PAR’IN İTTİFAKA DESTEĞİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “HÜDA PAR, geçmişinde bir terör örgütüyle anılıyor. HDP ve PKK bağını dile getirdiğiniz için Millet İttifakı’nı eleştiriyorsunuz. AK Parti ve HÜDA PAR işbirliği hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “HÜDA PAR’ın geçmişte bu terör örgütüyle anılması olayı tamamen HDP’nin kendisine bir çıkış yolu aramasından kaynaklanıyor. HÜDA PAR’ın bir defa bu geçmişteki terör örgütüyle ilgisi, alakası yok. Kaldı ki böyle bir durum söz konusu olsa bizim de beraber yürümemiz söz konusu olmazdı.” yanıtını verdi.
Özellikle Kürt vatandaşlarının siyasallaşması noktasında, bu yolda HÜDA PAR’la beraber yürümek istediklerini dile getiren Erdoğan, “Onların hem yerli hem milli bunun yanında da vatanseverlik noktasında HDP ile mukayese edilmeyecek bir konumu var.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜDA PAR’ın iddiaları reddettiğini ve terör örgütüyle ilişkisinin bulunmadığını vurguladığını aktararak şunları söyledi:
“‘Bizim bununla alakamız yok.’ dediklerine göre, zorla HDP şu anda HÜDA PAR’ı böyle vasıflandırıyor diye mi biz bunları kabulleneceğiz? HÜDA PAR’ın böyle bir durumu söz konusu değil ve kesinlikle bir siyasallaşmanın gayreti içerisinde olan bir siyasi partidir. Şu anda da zaten bu seçimlere biliyorsunuz tamamıyla onlar kendi logolarıyla girmek suretiyle bir adım atmışlardır. O da parlamentoya girme imkanını yakalamak ve parlamentoda da artık düşüncelerini, sesini daha ideal bir şekilde çıkarmaktır. HÜDA PAR’ın durumu bu. Bu söylemleri onlara yapılan yakıştırmaları şahsen bizim kabul etmemiz mümkün değil.”
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni “tek adam rejimi” olarak eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, Türkiye’nin koalisyonların yoğun olduğu dönemlerde büyük bedeller ödediğini vurguladı.
Erdoğan, Türkiye’de 6 ayda bir hükümetlerin kurulduğu dönemlerin yaşandığını hatırlatarak şöyle devam etti:
“Bir sene içinde zaman zaman öyle oldu ki iki koalisyon kuruldu. Bu koalisyonların tabii Türkiye’ye bedeli çok ağır oldu. Biz dedik ki, bu şekilde bu yürümez. Kaldı ki tek başımıza iktidar olduğumuz halde, buna rağmen ne yapıp yapıp başkanlık sistemine geçelim dedik. Başkanlık sistemine geçerken de dünyada tabii bunun birçok örneklerini inceledik, araştırdık. Amerika’yı inceleyelim dedik, Rusya’yı inceleyelim dedik, Fransa yarı başkanlık sistemi, orayı inceleyelim dedik. Bütün bunları incelemek suretiyle bir adım attık. Şu 21 yıl içinde bunun çok ama çok faydasını gördük.”
“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ KESİNLİKLE SAVUNUYORUZ”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çok seri karar alma ve çok seri adımlar atma imkanı verdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yani öyle kalkıp da ‘6 ayda, 1 senede, 1,5 senede bir koalisyona gitme’ bunlara gerek yok. Bu kadar seri adım atma imkanı verdiği içindir ki, biz şu 21 yıl içinde hükümet kurma sorunu yaşamadık. Sürekli hizmet, sürekli yatırım ve bunlarla yürüdük. Şu anda yaptığımız yatırımlar, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, hepsi ortada. Eğer bunları kalkıp da bunların parlamenter demokrasi dedikleri sistemle yürütmeye kalksaydık böyle bir mesafe alamazdık. Bırakın adım atamazdık, attırmazlardı ama şu anda böyle bir sıkıntıyı yaşamıyoruz. O bakımdan da başkanlık sistemini kesinlikle savunuyoruz. 11’li koalisyon, hala ne yapacağının farkında değil ve parlamenter demokrasiyi konuşmuyorlar bile. Çünkü bu işin yürümeyeceğini öğrendiler. Düşünebiliyor musunuz? Bir cumhurbaşkanının yanında 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Böyle bir ülke olur mu? Yürümez. Böyle bir şey olmaz. Şu pazardan sonra inşallah seçilecek olan cumhurbaşkanı olarak bu kardeşinizle Türkiye çok daha farklı denizlere yelken açacak.”
KİRA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ
Erdoğan, artan kira fiyatları hakkındaki soruya “Öğrenciler için en önemli çıkış noktası yurtlarımız.” dedi.
Yurt sıkıntısının bulunmadığını kaydeden Erdoğan, “Türkiye genelinde şu anda 850 bin öğrenci kapasiteli yurdumuz var. Ancak bu deprem sebebiyle bazı yurtlarımızı biliyorsunuz depremzedeler için kullandık. Ancak asıl konuya gelince, bunları yargı yoluyla analarından doğduğuna pişman edeceğiz. Öyle rastgele istediğim gibi ben kira koyarım, koyamazsın arkadaş. Bunların hepsini Adalet Bakanlığımız vasıtasıyla belli bir standarda oturtacağız ve ona göre de üzerlerine, üzerlerine gideceğiz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine, yeni evleneceklere verilecek 2 yıl geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin liralık krediden, çift olarak bir adet faydalanılabileceğini ifade etti.
GENÇLER NASIL İKNA EDİLECEK?
“Yeni dönemde genç istihdamının artırılması ve genç girişimciler için mevcut paketlerin artırılmasını düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Şu anda bizim zaten genç istihdam noktasında AK Parti hükümeti olarak herhangi bir sıkıntımız yok. Yani ciddi manada genç istihdamını yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine yani engellilerde nasıl bir adım atıyorsak daha yeni 3 bin 500 engelliyi aldık. Gençlerde aynı hassasiyeti sürdürüyoruz. Genç istihdamını bu noktada kararlı bir şekilde devam ettireceğiz.”
Erdoğan, muhalefetin parlamentoya gençlerin girmesini istemediğini kaydederek “Biz ise gençlerin parlamentoya girmesi konusunda adım atılmasının önünü açtık. 30’dan başladı 25’e indirdik, oradan 18’e indirdik. Bunları biz getirdik, biz sağladık. Bizimle dalga geçiyorlardı. Yani çoluk çocuğa mı parlamentoyu emanet edeceğiz, çocuklar mı parlamentoya girecek? Evet dedik, gençler girecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, “Seçimlerde gençlerin size neden oy vermesi gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Gençlere yönelik ne yaptıysak biz yaptık. Muhalefetin gençlere yönelik yaptığı veya yapabileceği hiçbir şey olmadı. Üniversite gençliğinin harçlarını kimler kaldırdı? Biz kaldırdık. Biz göreve geldiğimizde burs 45 liraydı ama şimdi burslar nereye çıktı? Ortada. Bunları yapan da biziz. Lisansüstü, doktora, bütün bu öğrencilere asgari ücrete kadar ne yaptık? Onlarınkini de çıkardık. Şimdi önümüzdeki dönemde yine gençlerimizle, öğrencilerimizle ilgili her türlü teşviki, yurt içi, yurt dışı yapacak olan biziz. İnanın bunların yapacağı bir şey yok. Bunlar yalandan başka bir şey bugüne kadar üretmediler, üretmezler de.”
Gençleri, TEKNOFEST kuşağı olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi uzaya genç gönderdik. Bununla dalga geçmeye başladılar. Siz bunları bugüne kadar yapmadınız, aklınızın ucundan geçmedi. Biz şimdi asıl, yedek hazırladık ve hemen eğitimine gönderdik. Kısa zamanda da inşallah uzaydan sesini alacağız. Buralara bu işi vardırdık. Yani siz de bir şey yapın bir görelim. Biz yaptığımızla konuşuyoruz. Verdiğimiz burslarla, kredilerle bunlarla konuşuyoruz. Peki siz ne verdiniz? Biz bundan sonraki süreçte de gençlerimizin, öğrencilerimizin yanında olmaya her yönüyle devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye genelindeki 850 bin kapasiteli öğrenci yurtlarının sayısının gelecek dönemde daha da artacağını bildirdi.
SEÇİM SÜRECİNDEKİ SERT ATMOSFER
Tarafların, seçim sürecinde birbirlerine karşı sert tutumlarının, seçim sonrasına nasıl yansıyacağına ve seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
“İstanbul’da 1 milyon 700 bin kişiye hitap ettik. İstanbul’da böyle bir mitingi malum muhalefet yapamadı ama oradaki coşku, oradaki heyecan her şeyi ve bizim ifadelerimizi satın aldı. Erzurum’da yaklaşık 135 bin kişiye hitap ettim. Erzurum’da da ifadelerimizi aynıyla satın aldı. Kayseri’de 125 bin kişiye hitap ettik. Adana öyleydi. Aynı şekilde Aydın öyleydi. Bir liderin, bir siyasetçinin karşısındaki kitlenin gözlerini okuması, onunla teması bunlar çok çok önemli. Bir ifadeyi eğer sert kullanıyorsak bunu Kandil için kullanırız. Bunu benim vatandaşıma, benim milletime saygısı olana karşı kullanmayız ama bizim 51 tane Diyarbakırlı evladımızı öldürenlere karşı herhalde el bebek gül bebek diyecek halimiz yok. Ne ise bunun gereğini de yapmamız lazım. Bunu yaparsan zaten vatandaş da ne yapıyor? Orada sana sahip çıkıyor. Bu dil ve bu dille biz vatandaşımızla kucaklaşıyoruz ama Kılıçdaroğlu arkasına terör örgütünün başındaki adamı alıyor, ‘haydi’ diyor, o da ‘haydi’ diyor. Bununkini nereye koyacaksın? Bizimkini nereye koyacaksın? Biz ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyoruz; ‘bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız’ diyoruz. O da teröristi arkasına alıyor, arkamızda o var diyor.”
SEÇİM NASIL SONUÇLANIR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sonucu beklentisine ilişkin “Onu pazar günü sandık söyleyecek.” dedi.
Gençlere tavsiyelerde bulunan Erdoğan, “Oku, düşün, eyleme geçir ve bunu da özellikle takip ederek neticelendir. Bunu öğrencilik hamlesi olarak yaşamakta çok büyük fayda var. Bir de az önce ifade ettiğim gibi artık şu anlayışla çizgimizi belirlememiz lazım; biz tek milletiz, bayrağımız tek, vatanımız tek, devletimiz tek ve bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” ifadelerini kullandı.
-
Bakan Koca’dan Kızılay Başkanı’na istifa çağrısı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Üsküdar Belediyesinin Nev Mekan’da düzenlediği programda gençlerle bir araya geldi.
Koca, Kızılay’ın AHBAP Derneğine çadır satması iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Memleketin bütün hastalarının sadece kan sorununu organize etmesi bile önemli bir ihtiyaç.” ifadelerini kullanan Koca, “Bazen algılar, olguların önüne geçiyor.” dedi.
“Bu algıya sebep veriyorsak gereğini yapmalıyız.” diyen Koca, “Bir kişinin bile kan vermesini bir vatandaşımızın kan vermesini kan ihtiyacı için etkileyebilecek algıya sebep olabilyorsak biz orada durmamalıyız. Kaanatim bu.” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Kızılay’ın Kahramanmaraş merkezli depremlerin üçüncü gününde başkanlığını Haluk Levent’in yaptığı Ahbap derneğine 2 bin 50 çadır sattığı iddia edilmişti. Kamuoyunda tartışmalara ndeden olan iddia Kızılay Başkanı Kerem Kınık tarafından doğrulanmıştı.
Satışın Kızılay’ın iştiraki olan Kızılay Çadır ve Tekstil Şirketi tarafından yapıldığını söyleyen Kınık, maliyetine yapıldığı belirtilen satıştan elde edilen gelirin çadır üretiminde kullanılacağını kaydetmişti.
-
Kan stokları yeniden normal seviyede
Türk Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü Medikal Direktörü Levent Sağdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kan bağışlarının ramazan ayı, aşırı sıcak ve soğuklarda dönemsel etkiyle azalabildiğine işaret etti.
Sağdur, şunları söyledi:
“Şu anda günlük 10 bin kan bağış rakamlarını gördük. Bu oran bizim sıkıntı yaşamadığımız, hastanelere verdiğimizden biraz daha fazla kan bağışı toplayabildiğimiz anlamına geliyor. Türk Kızılay kan stokları günlük 29 bine gelmiş durumda. Ülkemizde hastanelere de kan dağıtılıyor ve oralarda da 50-60 bin civarında stok var. Ülkemizde 85 bin ünite civarında günlük kan stoku söz konusu.”
“Hastanelere sevk edilenden daha fazla kan bağışı yapılıyor”
Kanın sürekli bir ihtiyaç olduğuna ve ramazan ayında yaşanan düşüş nedeniyle bazı spekülasyonların yapıldığına işaret eden Sağdur, Türk Kızılayın acil durumlar için belirlediği minimum 52 bin düzeyindeki kan stok seviyesinin hastanelere kan verilemediği anlamına gelmediğini vurguladı.
“Şu anda hastanelere sevk edilenden daha fazla kan bağışı yapılıyor.” diyen Dr. Sağdur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Minimum kan stoku seviyesi, trafik kazası, deprem gibi olağanüstü durumlarda hiç kan bağışı yapılmasa dahi 7 gün boyunca bütün hastanelerin kan ihtiyaçlarını karşılayabileceğimiz bir seviyedir. Kan miadı olan bir üründür, örneğin 75 bin ünite olarak belirlenen maksimum stokumuz da var. Türk Kızılay kan stoklarında 75 bin ünite geçildiği zaman da vatandaşlarımıza çağrı yapıp kan bağışlarını yavaşlatırız.”
“Dönemsel sıkıntı net bir şekilde aşıldı”
Son 15-20 yılda dönemsel azalmalar haricinde minimum kan stok seviyesinin her zaman yakalandığının altını çizen Sağdur, kanın işlemden geçme süreci de dikkate alındığında hastaların ihtiyaçlarının anında karşılanabilmesi için düzenli ve sürekli bağışın çok önemli olduğunu söyledi.
Sağdur, günlük 10 bin ünite bandında kan bağışı devam ettiği sürece ne olağanüstü ne acil ne de rutin durumlarda sıkıntı yaşanmayacağını belirterek, “Ramazanda kan bağışlarıyla ilgili yaşanan dönemsel sıkıntı net bir şekilde aşıldı, kan bağışlarımız bir haftadır günlük 9-10 bin bandında devam ediyor. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz.” açıklamasında bulundu.
“Kan ihtiyacı ancak toplumsal dayanışmayla çözülebilir”
Sıcak havalarda da kan bağışının azalabildiğine işaret eden Sağdur, kanın acil değil sürekli bir ihtiyaç olduğuna dikkati çekti.
Türk Kızılayın “kanver.org” isimli sitesinden kan bağış noktalarının haftalık paylaşıldığını, kişilerin bu noktaları kontrol edip istediğinde kan bağışı randevusu da alabileceğini anlatan Sağdur, “Kan ihtiyacı ancak toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayla çözülebilir. Kanın yapay olarak üretilmesi veya yurt dışından getirilmesi mümkün değil. Hastanede ihtiyacı olan kişiler için illa bir başka vatandaşın bağışta bulunması gerekiyor.” çağrısında bulundu.
“Türk Kızılay, kan satışı yapmıyor”
Sağdur, Türk Kızılayın “kan sattığı” iddialarının asla gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, “Bu yönde kurulmuş bir sistem yok. Vatandaşlarımızın hastanelerdeki ihtiyacını tamamen devletimiz karşılıyor ve bunun üzerine kurulmuş bir sistem uygulanıyor.” dedi.
Dünyada kan bankacılığı uygulamalarında en gelişmiş sistemi uyguladıklarını aktaran Dr. Levent Sağdur, bu sistemin dünyanın birçok ülkesinde de Türk Kızılay vasıtasıyla hayata geçirildiğini, Kızılay uzmanlarının bu ülkelere danışmanlık verdiğini kaydetti.
Bağışçı gençten “İnsanlar zor durumda kalmasın istedim” mesajı
Türk Kızılay Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi’nde kan bağışında bulunan 20 yaşındaki Zülfikar Aktaş, “İlk kez kan bağışında bulundum ama bundan sonra düzenli bağış yapmayı düşünüyorum. Ülkemizde kan stokları azaldığı için insanlar zor durumda kalmasın diye kendimce bir çaba göstermek istedim.” dedi.
Aktaş, sağlık durumu el veren herkese kan bağışında bulunma çağrısı yaparak, “Bir kan bir başka insanın hayatını kurtarabilir.” diye konuştu.
50 yaşındaki Satılmış Topçu da bir arkadaşının hastanedeki eşi için kan bağışı yapmaya geldiğini anlatarak, “Herkes kan bağışında bulunmalı. Ben zaten düzenli bir kan bağışçısıyım, yıllardır kan bağışında bulunurum. Şu anda da kendimi çok iyi hissediyorum.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de 18-60 yaş aralığında, 50 kilogramın üzerinde ve sağlık durumu el veren herkes Türk Kızılay bağış noktalarından kan bağışında bulunabiliyor.
-
Ulusal kan stokları yükseliyor
Kızılay’ın Ramazan’ın ortalarına doğru yaptığı “kan bağışı” çağrısı gönüllü kan bağışçıları tarafından her zamanki gibi cevapsız bırakılmadı. Kızılay’ın çağrısından sonra kan merkezlerine akın eden gönüllü kan bağışçıları, hastanelerin günlük tüketiminin üzerinde kan bağışı yaparak, ulusal kan stoklarının yükseltilmesini sağladı.
11 ili etkileyen büyük deprem felaketi, Kızılay’ın yürüttüğü kan bağışı organizasyonlarına da zarar verdi. Deprem bölgesindeki kan bağış personeli “afetzede” konumuna gelen Kızılay, kan bağış merkezlerinden bazılarını da kaybetti. Bu kayıplar üzerine deprem bölgesi diğer illerde toplanan kanlarla takviye edildi. Depremin ilk gününden bugüne kadar afet bölgesindeki hastanelere 124 bin 467 ünite kan bileşeni gönderildi. Ramazan ayı da kan bağışlarını olumsuz etkiledi. Ramazan ayında çalışma saatlerini revize eden Kızılay, olumsuz hava şartları nedeniyle vatandaşların iftar sonrası mobilizasyonunun azalmasıyla önemli bir stok sorunuyla karşı karşıya kaldı. Bunun üzerine yapılan kan bağışı çağrısı her zaman olduğu gibi gönüllü kan bağışçıları tarafından cevapsız bırakılmadı. Bağışçılar, son bir hafta içinde Türkiye’deki tüm hastanelerin kullandığı kan miktarının üzerinde bağışlar yaparak, ulusal kan stoklarının yeniden yükselme eğilimine dönmesini sağladı.
Ülkenin kan ihtiyacını karşılamaktan sorumlu olan Kızılay, 2005 yılında başlatılan “Güvenli Kan Temini Projesi” ile toplumu kan bağışı konusunda bilinçlendirerek gönüllü kan bağışı sayısında artış sağlamayı, ihtiyaç sahiplerine sağlıklı ve doğru bir hizmet sunmayı hedefliyor. Kan bankacılığı ve transfüzyon tıbbının tüm dünyada uygulanan ve kabul görmüş bölge kan bankacılığı sistemini uygulayan Kızılay, ülkemizde bin 156 hastanenin kan ihtiyacını 365 gün kesintisiz karşılıyor. 2022 yılında 2 milyon 809 bin 765 ünite kan bağışı toplayan Kızılay’ın 2023 yılı hedefi 3 milyon 40 bin ünite kan bağışı almak.
Kızılay, kan bağışında dönemsel düşüşlerin önüne geçilmesi için Kızılay gönüllü kan bağışçılarına ve kamuoyuna çağrısını yineleyerek, “Kan acil değil sürekli ihtiyaçtır” mesajını yineliyor. Hastanelerin kan ihtiyaçlarının hızla karşılanması için kan bağışında düzenli ve sürekliliğin sağlanması büyük önem taşıyor. Normal zamanlarda Kızılay tarafından toplanan kan bağışı sayısı 8 bin-10 bin bandında seyrederken, Ramazan ayı gibi dönemlerde bu rakam 4 bin ünite seviyesine kadar düşebiliyor. Oysa hastaneler günlük 8-10 bin ünite kan ürünü kullanmaya devam ediyor.
Kızılay Kan Hizmet Birimleri iftar sonrasında da açık
Kızılay kan bağışlarının devam etmesi ve stokların tekrardan istenilen seviyelere gelmesi için geçmiş yıllarda da olduğu gibi Ramazan’da mesai saatlerini değiştirdi. Kan bağışçıları, iftar sonrası da kan bağışında bulunabiliyor. Güncel kan bağışı yeri ve saatleri Kan Hizmetleri resmi sitesinden www.kanver.org ve kan bağışı mobil uygulamasından takip edilebiliyor ve uygun zaman için kan bağışı randevusu planlanabiliyor.