Etiket: KKKA

  • Yılın KKKA’dan ilk ölümü gerçekleşti

    Yılın KKKA’dan ilk ölümü gerçekleşti

    3 Mayıs tarihinde Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Küçükyüreğil köyünde hayvan otlatan İ.B’nin vücuduna kene yapıştı. İ.B keneyi kendi imkanlarıyla çıkarttı. İ.B bir süre sonra rahatsızlandı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesinde KKKA şüphesiyle tedavi altına alındı. Bir süre yoğun bakım servisinde tedavi gören İ.B yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat etti.

  • Yozgat’ta keneden ölenlerin sayısı 5’e yükseldi

    Yozgat’ta keneden ölenlerin sayısı 5’e yükseldi

    Yozgat’ın Kadışehri ilçesinde yaşayan 72 yaşındaki N.A. ateş, bulantı, kusma ve halsizlik şikâyetleri ile ilçe hastanesine başvurdu. Hasta burada yapılan ilk müdahalenin ardından kene şüphesiyle Yozgat Şehir Hastanesine oradan da Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Araştırma Uygulama Hastanesine sevk edildi.

    Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA ) hastalığı şüphesiyle tedavi gören N.A. yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Bu yıl Yozgat’ta keneden ölenlerin sayısı da 5’e yükseldi.

  • Bingöl’de 7 ayda 48 kene vakası

    Bingöl’de 7 ayda 48 kene vakası

    Bingöl’de özellikle havaların ısınmasıyla birlikte KKKA vakaları da görülmeye başlandı. Özellikle Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nin kuzey kesimleri, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzey kesimlerinde görülen kene vakaları, Bingöl’de de ilk 7 ay içinde artış gösterdi.

    Kene vakaların her yaz mevsiminde sık rastlandığı Bingöl’de bu yıl da şuana kadar 48 vakanın görüldüğü ve 2 kişinin hayatını kaybettiği öğrenildi.

    Vatandaşların kene ısırmalarına karşı dikkatli olması gerektiği konusunda uyaran İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mehmet Emin Gündoğdu,

    “Özellikle yaz dönemlerinde ilimizde KKKA vakalarının arttığını görmekteyiz. Geçmiş yıllarda da maalesef KKKA bağlı olarak ölü vakaların olduğunu, yine bu yıl toplamda 48 vakadan 2 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini söyleyebiliriz. Vatandaşlarımıza bu hastalıkla mücadelede tedbirin çok önemli olduğunu, kırsal alanlarda, köylerde yaşayanlar veya şehirden herhangi bir sebeple kırsal alana giden vatandaşlarımız çok daha dikkat etmeliler. Özellikle dışarda gezdikten sonra veya hayvan ile temas ettikten sonra vücutlarını kontrol etmeleri, herhangi bir yerlerinde kene yapışmışsa da en yakın sağlık kuruluşundan yardım alarak bu kenenin çıkartılması önemli. Vatandaşlarımızın bu konuda dikkat etmesi gereken bir husus da şu, sadece keneden bulaşmadığı, enfekte olmuş hayvanlardan da bulaştığı, bu noktada vücut sıvılarıyla temas edilmemesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum” dedi.

  • Kene 2 can daha aldı

    Kene 2 can daha aldı

    Havaların ısınması ile birlikte kene kabusu yeniden başladı. Kene teması sonrası KKKA tanısı ile Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesinde tedavi gören iki kişi hayatını kaybetti. Vefat eden 2 hastayla birlikte Sivas’ta bu yıl kene nedeniyle ölenleri sayısı 5’e yükseldi.

    Pazar günü vefat eden Remzi Polat (53), Sivas’ın Divriği ilçesinde çobanlık yaparken hayvanları otlattığı esnada vücuduna yapışan keneyi eliyle çıkardı. Bir süre sonra rahatsızlanan Polat, Divriği Devlet Hastanesinde yapılan ilk müdahalenin ardından KKKA tanısı ile Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

    Bugün vefat eden Hasan Yuva’nın (64) ise Sivas’ın Doğanşar ilçesinde hayvancılık yaptığı öğrenildi. Yuva’ya yapışan keneyi hayvanların taşıdığı tahmin ediliyor. Kene ısırması sonrası KKKA tanısı konulan Yuva’nın 5 çocuk babası olduğu öğrenildi.

  • 7 kişi keneden hastanelik oldu! Belirtileri Covid’e benziyor

    7 kişi keneden hastanelik oldu! Belirtileri Covid’e benziyor

    Erzincan’da havaların ısınmasıyla birlikte kenelerden insanlara geçen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakaları görülmeye başlandı. Kentte 7 kişi kene ısırması sonucu hastanede tedavi altına alındı. Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk Karakeçili, pandemi sürecinde büyük kentlerden ve şehir merkezlerinden kırsal alana bir göç, bir geçiş olması nedeniyle kene vakalarında artış beklediklerini söyledi.

    Erzincan’da yaz mevsimi ile birlikte kene ısırması ile ortaya çıkan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanıyor. Uzmanlar, pandemi döneminde insanların daha çok bağ, bahçe ve doğaya yönelmesi nedeniyle vaka sayılarının yükselmesinden endişe ediyor.

    SEMPTOMLARI COVİD-19’A BENZİYOR

    Bir diğer endişe veren durum ise Covid-19 ile KKKA hastalığının benzer semptomlar göstermesi. Uzmanlar; ateş, halsizlik, eklem ağrıları gibi bulguları olan kişilerin araziye çıkıp çıkmadığının yanı sıra çiftçilik yapıp yapmadığını sorguluyor. Erzincan’da Mayıs ayı itibariyle vaka sayılarında artış yaşanırken, 7 kişi hastanede tedavi altına alındı.

    Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk Karakeçili, “Biz Erzincan ili olarak her yıl 30-40 arası hasta takip ederken geçen yıl pandemi döneminde insanların kırsala çekilmesi ile birlikte 100’ün üzerinde hasta takip etmiştik. Bu açıdan vatandaşlarımıza dikkatli olmaları yönünde çağrıda bulunmak istiyorum. Bugüne kadar 7 vaka hastanemize yatırılarak tedavi edildi ve şu anda da yatan 3 hastamız var.” dedi.

    KKKA VAKALARI ARTABİLİR

    Kene vakaları artabilir uyarısında bulunan Doç. Dr. Faruk Karakeçili, “Malumunuz bütün dünya, ülkemiz ve ilimiz yaklaşık 1,5 yıldır bir pandemi ile uğraşıyor. Ama bu covid pandemisinin dışında bizim bir diğer sorunumuz var. Özellikle yaz aylarında, bu mevsimlerde başlayan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi. Hepimizin bildiği gibi keneler ile bulaşan bir hastalık ile de uğraşıyoruz. KKKA her yıl bölgemizde de görüyoruz özellikle Nisan-Mayıs aylarından itibaren vakalar görmeye başlıyoruz. Bu yıl da ilk vakalarımızı görmeye başladık. 7 hasta yatırdık şu ana kadar. Ama havaların ısınması ve böyle güneşli geçmesiyle birlikte daha da artacaktır. Bu açıdan da dikkat çekmek istiyoruz. Vatandaşlarımızı keneye karşı özellikle önlemler konusunda dikkatli olmaya davet ediyoruz.” diye konuştu.

    “GEÇEN YIL 100’ÜN ÜZERİNDE VAKA VARDI”

    Pandemi döneminde vatandaşların şehir merkezlerinden kırsal alanlara yönelmesi sebebiyle KKKA vakalarında artış olabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Faruk Karakeçili, “Bir diğer önemli nokta ise, bakın her yıl biz Erzincan ilinde 30, 40 bazen de 50’ye yaklaşan vakar görüyoruz. Ama geçen yıl pandemi döneminde ilk kez 100’ün üzerinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastası takip ettik. Biz bunu bir dergide çalışma olarak da yayınladık. Sebeplerini düşündüğümüz zaman, tartıştığımız zaman da ilk aklımıza gelen insanların pandemi döneminde şehir merkezlerinden, metropollerden daha çok kırsal bölgelere yöneldi. Bu da kene temasını arttırdı diye düşündük. Şu anda da sokağa çıkma yasağı, kısıtlamalar beraberinde insanları kırsal bölgeye köylerine itiyor. Şehir dışından, yurt dışından da gelen vatandaşlar oluyor. Çoğunlukla yaz aylarında şehir merkezlerinden kırsal bölgeye giden birçok vatandaş var. Kene vakalarını artık görmeye başladık. Kene hastalığı yani Kırım Kongo Kanamalı Ateşi kırsal bölge hastalığı olduğu için vatandaşlarımızı keneye karşı dikkatli olmaya çağırıyorum.” ifadelerine yer verdi.

  • “Keneden ölüm oranı koronavirüse göre daha yüksek”

    “Keneden ölüm oranı koronavirüse göre daha yüksek”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Kayseri Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. İlhami Çelik, son dönemde artış gösteren Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığıyla ilgili, “KKKA’dan ölüm oranı koronavirüse göre çok daha yüksek” dedi.

    Bilim Kurulu üyesi ve Kayseri Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Çelik, kene ısırmasıyla bulaşan KKKA hastalığıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Şehir Hastanesi’ne özellikle çevre illerden KKKA hastası geldiğini belirten Çelik, “KKKA hastalığı yıllardır bildiğimiz bir hastalık olup, ciddi bir hastalıktır. KKKA’nın ölüm oranı, koronavirüse göre çok daha yüksek. Son dönemlerde KKKA hastalığıyla ilgili biz de hastanemize başvuru almaya yeniden başladık. Özellikle Kayseri’ye yakın kentlerden çok hasta geliyor. Bu kentlerin en başında da Yozgat geliyor” diye konuştu.

    Keneye karşı vatandaşı uyaran Prof. Dr. Çelik, “Özellikle tarım alanında çalışanlar kesinlikle vücutlarında kene kontrolü yapmalılar. Bugün maalesef KKKA hastalığı nedeniyle kaybettiğimiz hastalar var. Hastalıklarla ilgili yapılan önerilere vatandaşlarımızın uyması gerekiyor. Kayseri Şehir Hastanesi’nde şu anda KKKA hastalığından tedavi görenlerin durumu iyi. Çok uğraşılmasına rağmen hayatını kaybeden genç bir vatandaşımız var. Bunun dışındaki hastaların durumu iyiye gidiyor” dedi.

  • KKKA aşısı İsveç’te 20 kişide denenecek

    KKKA aşısı İsveç’te 20 kişide denenecek

    Kelkit Vadisi olarak adlandırılan bölge başta olmak üzere Sivas, Tokat, Yozgat, Çorum gibi illerde yoğun olarak görülen KKKA virüsüne karşı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından 2017 yılından bu yana sürdürülen aşı çalışmalarında olumlu gelişmeler yaşanıyor.

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Alim, SCÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Nazif Elaldı ve Prof. Dr. Aynur Engin, KKKA hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Laboratuvar ortamında KKKA hastalığını anlatan SCÜ ekibi, vakaların en çok Sivas’ta takip edildiğini, bunun da aşı geliştirme konusunda büyük bir tecrübe olduğunu, bunu ürüne dönüştürmek istediklerini söyledi.

    ‘KKKA HASTALIĞINDA SCÜ TECRÜBELİ’

    Rektör Prof. Dr. Alim Yıldız, Türkiye’de ilk resmi tanının 2003 yılında koyulduğunu hatırlatarak, “2003 yılından bu yana Türkiye’de yaklaşık olarak bu hastalık 10 bin kişide görüldü. Bu hastalığa yakalananların yaklaşık 2 bin kişiye yakını Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne geldi. Yani 2003’ten bu yana hastaların yüzde 20’sini biz tedavi ettik. Son yıllarda bu hastalıkta yaygınlaşma görüldü. 2019 yılı içerisinde bize toplamda 203 vaka gelmişti. Bunlardan 122 tanesine Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalığı teşhisi konuldu. Geçen yıl 2019 yılında toplamda 15 vatandaşımız bu hastalıktan dolayı vefat etti. 2020 yılı içinde toplamda 122 hastamız geldi şu ana kadar. Bunlardan da 98 kişiye bu hastalığın teşhisi konuldu. Bu yıl içerisinde 8 hastamız hayatını kaybetti” dedi.

    Aşı geliştirme çalışmalarına 2017 yılında başladıklarını, 2019 yılında da bu hastalıkla ilgili çalıştay düzenlediklerini anlatan Rektör Yıldız, ayrıca hastalığın ilerleyişini göz önüne alarak Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği’nde yenileme çalışmaları yaparak, hasta odalarını tek kişilik düzenlediklerini ifade etti.

    ‘AŞIYI PİYASAYA SÜRECEĞİZ’

    Aşı çalışmaları hakkında da bilgi veren Rektör Prof. Dr. Yıldız, belirli bir aşamaya gelindiğini ifade ederek, “Aşı çalışmasıyla ilgili desteğimizi her zaman verdik. Aşı çalışmasında belli bir aşamaya gelindi. Bu aşı hayvanlar üzerinde denendi. Bu yıl içerisinde İsveç’te 20 kişide denenerek, piyasaya sürülecek. Bu şekilde aşıyı da halletmiş olacağız. Bu aşı çalışması ülkemiz için önemli bir çalışma, üniversitemiz için önemli bir gelişmedir. Bu sene denemelerini yaptıktan sonra, aşıyı piyasaya süreceğiz diye düşünüyoruz. Hastalık bu bölgede çıktığı için hastalar ilk olarak bizim hastanemize geldi. Türkiye genelindeki hastaların yüzde 20’si bize geldi. Bundan dolayı tecrübeliyiz. Hastalığın tüm risklerini biliyoruz, hastalığın özelliklerini biliyoruz. Çok sayıda vaka geldiği için de aşıyı burada yapmak istedik. Aşı noktasında sonuca ulaşmamız üniversitemiz ve şehrimiz açısından önemli” dedi.

    ‘EYLÜL AYINDA İSVEÇ’TE 20 KİŞİDE DENENECEK’

    SCÜ Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazif Elaldı da dünyada KKKA hastalığına yönelik özgün bir tedavi bulunmadığını belirterek, “Amerika’da, Kanada’da, İngiltere’de çalışmalar var. Bizim de içinde olduğumuz 11 ülkeden 13 merkezin dahil olduğu 2017’de başlayan Horizon 2020 isimli bir proje vardı. Bu projenin ana ortağıyız. Başlangıçta 6 farklı aşı türünden yola çıktık, en sonunda bir DNA aşısına karar verdik. Önce farelerde denendi bu aşı, koruyuculuğu kanıtlandı. Daha sonra geçen sene ABD’de eylül ayında maymunlarda denendi. Onda da başarılı oldu. Bu yılın eylül ayında İsveç’te 20 sağlıklı bireyde denenmesi düşünülüyor” diye konuştu.

    ‘KÜRESEL ISINMANIN DA KENELER ÜZERİNDE ETKİSİ VAR’

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Alim ise kene türleri hakkında bilgi vererek, “Ülkemizde yumuşak ve sert kene olmak üzere iki çeşit kene var. Bizim için en sıkıntılı olan kene sert olan keneler. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde kene türleri ile ilgili çalışmalar 2000’li yılların başından itibaren başlamıştı. Bizler kenelerde ‘Borrelia ve Q Fever’ incelemek istedik. Bizler için en sıkıntılı kene türü ‘Hylomma’ türü kenelerdir. Araştırma yaptığımız dönemlerde topladığımız kene çeşitleri içerisinde Hylomma türü keneler yüzde 5 civarındaydı. Ancak son dönemlerde Sivas’ta ve bölgede toplanan kenelerin yüzde 30’u Hylomma türü kenelerden oluşuyor. Kenelerin uyanması hava ısısına bağlıdır. Hava bir anda ısındığı zaman keneler yumurtadan çıkıyor. Bu sene havalar erken ısındı. Havanın ısınması nedeniyle kene vakaları artmış oldu. Eğer hava ısısı düşük olsaydı, örümcekler ve karıncalar kenelerden önce uyanacaktı. Dolayısıyla kene vakaları bu kadar çok olmayacaktı. Küresel ısınmanın da keneler üzerinde etkisi var” dedi.

    ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

    SCÜ Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, kene vakalarında kişilerin izlemesi gereken birtakım yollar olduğunu belirterek, “Vücuda yapışan keneyi çıkarmak için mümkünse sağlık kuruluşuna yakınlarsa hemen bir sağlık kuruluşuna gitsinler. Ama böyle bir imkânları yoksa kendileri de çıkarabilirler. Nasıl çıkaracaklar? Esasında en iyisi ucu kıvrık bir penset. Kene vücuda kafasıyla tutunuyor. Siz pensetle tuttuğunuzda arka kısmı boşta kalır. Kafasını soktuğu yer cilde tutunmuştur. Pensetle keneyi güzelce kavramak lazım. Ama etimizi değil. Yani cildimizi tutmayacağız. Keneyi tam cilde tutunduğu yerde sıkıca kavrayacağız. Sonra güçlü bir şekilde çıkaracağız. Ya da çivi çıkarır gibi çekerek çıkaracağız. Burada önemli olan sağlam tutarsak, keneyi parçalamadan çıkarırız” dedi.

    ‘YAŞ VE KRONİK RAHATSIZLIK BULGUSU YOK’

    İleri yaşta olanlar ile kronik rahatsızlığı bulunanların KKKA hastalığını daha ağır geçireceğine dair henüz bir bilgi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Aynur Engin, “Benim bir sürü genç hastam var. Kronik rahatsızlığı olmadığı halde ağır seyreden de var. Bir sürü hastalığı olduğu halde, yaşlı olduğu halde hastalığı atlatan da var. KKKA hastalığı için altta bulunan hastalığı ve yaşlı olması nedeniyle KKKA’yı ağır geçirir diye bir şeyin söz konusu olmadığını düşünüyorum” dedi.

    Üniversite hastanesinde hasta yoğunluğundan dolayı kapasite artışına gidildiğini belirten Başhekim Prof. Dr. Ömer Tamer Doğan ise “Bu seneye özgü olarak da bahar aylarının sonunda görülen hastalık bahar aylarının başlarından itibaren görülmeye başlandı. Ve bu durum bizi biraz endişelendirdi. Bu nedenle de Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğimizin daha önce yarısını bu hastalığın tedavisine ayırırken, şimdi tamamını ayırmaya karar verdik. Gerekirse ek klinik açmaya karar verdik” ifadelerini kullandı.

  • Kene ölümleri için en pratik çözüm aşı

    Kene ölümleri için en pratik çözüm aşı

    SCÜ Tıp Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, gün geçtikçe vakada artış gösteren ve kene yapışması sonucu meydana gelen KKKA hastalığı ile ilgili uyarılarda bulundu.

    Bakır, KKKA’nın diğer yıllara göre bu yıl yüksek rakamlara ulaştığını, ancak kıyaslama yapabilmek için yıl sonunun beklenmesi gerektiğini söyledi. Doğada 850 kene türü olduğunu söyleyen Bakır, “Bunlardan 30’a yakını virüs taşıyor ama esas hastalığı bulaştıran ‘Hyalomma marginatum’ dediğimiz türü bu virüsü taşıyor ve bulaştırıyor. Bizim bölgemizde de maalesef bu kene türleri var” dedi. 

    ‘TÜRKİYE’DE ÖLÜM HIZI YÜZDE 5’

    Kene vakalarının diğer ülkelere göre Türkiye’de kaba ölüm hızının düşük belirten Prof. Dr. Bakır, “Koronavirüs bir pandemi oluşturan kendine özgü bir hastalıktır. Farklı yerlerde farklı mortalite oranları verilmektedir. Bu iki hastalık biraz farklıdır. KKKA’nın da bizim ülkemizdeki mortalitesi yüzde 4-5 civarındadır. Bunu diğer ülkelerle belki kıyaslayabiliriz. Diğer ülkelerle kıyasladığımız zaman bizdeki mortalite diğer ülkelerdeki mortalitelerden çok düşüktür. Çünkü dünya genelinde 40’a yakın ülkede KKKA bildirilmiş durumda ve buradaki mortaliteler de yüzde 30 hatta yüzde 80’e kadar ölüm hızı bildirilen ülkeler var. Dolayısıyla biz bunlarla kıyasladığımız zaman bizim ülkemizdeki KKKA ile ilgili ölüm hızı yüzde 4-5 diğer ülkelere göre çok düşük. Biz de iyi tıbbi bakım ve vakanın erken gelmesi önemli bir rol alıyor. Bizdeki mortalite diğer ülkelere göre düşük” dedi. 

    ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

    Keneye karşı vatandaşları uyaran Prof. Dr. Bakır, “KKKA kenenin tutunması ya da çıplak elle keneye dokunulmasıyla bulaşıyor. Kene hayvanlarda ya da doğada otlak, çalılık alanda ya da ormanlık alanda bulunuyor ve doğaya çıkan vatandaşlarımız keneyle tesadüfen karşılaşıyor. Kene de tırmanarak vücudun herhangi bir yerine tutunuyor. Genellikle kasık gibi, koltuk altı gibi, ense gibi yerler olmak üzere vücudun değişik yerlerine tutunabiliyor. Riskli alanlar da genellikle çalılık ve otluk alanlardır. Bu alanlara giden vatandaşlar korunmak için giysilerine dikkat etmesi gerekiyor. Bir diğer önlem olarak açık renk giysi giymeliler. Çünkü açık renk kıyafetlerde çabuk fark ediliyor. Bu alanlarda piknik yaptıkları zaman keneyi daha çabuk fark edebilmek için açık renkli örtü kullanmalarında yarar var. Kırsal alandan döndükten sonra ya da tarla bahçe gibi alanlardan döndükten sonra da vücudu kene açısından taramak gerekiyor. Eğer vücut ta kene bulunursa çıplak elle değil varsa bir eldivenle eğer yoksa poşet veya bezle tutarak bir kerede çekerek çıkarmak gerekiyor. Keneyi parçalamamak ve bütünlüğünü bozmamak gerekiyor. Çünkü içerisinde bulunan kan ve sıvılar yayılırsa o da hastalığın bulaşmasının sebebi olabiliyor. Eğer bunu yapamayacaksa en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” dedi. 

    ‘HASTALIĞIN HAYATIMIZDAN UZAKLAŞMASI İÇİN EN PRATİK ÇÖZÜM AŞI’

    Aşı çalışmaları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Bakır, “Bundan birkaç gün önce Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe’nin bir toplantısı oldu. Şuan da Faz 1 çalışmaları bitmiş Faz 2 çalışmalarına devam eden bir aşı çalışması var. Bunlar biraz süreç isteyen zaman gerektiren bir süreç. Geniş hasta guruplarında deneyerek Faz 2, Faz 3 çalışmalarını bitirmek gerekiyor ki ondan sonra uygulanabilir olsun. Bu konuda çalışmalar devam ediyor. Ama henüz uygulanabilir bir aşının olmadığını söyleyebilirim. Ama ülkemizde bu aşının geliştirilebilmesi için Faz 2 ye doğru giden bir çalışma var. Keneyi doğadan uzaklaştırmak mümkün değil dolayısıyla ilaçla keneyi yok etme gibi bir çalışma zaten yok. Bu hastalığın hayatımızdan uzaklaşması için en pratik çözüm aşıdır. Dolayısıyla virüsün kendisine karşı aşı ya da kenenin tutunmasıyla alakalı aşıların geliştirilmesi gerekiyor. Bunların hepsiyle ilgili çalışmalar var ama şu anda elimizde kullanabileceğimiz bir aşı yok. Önümüzdeki süreçte aşı bunların en iyi çözümü olacak ya da herhangi bir koruyucu ilaç geliştirmek olacak. Bu alanda da çalışmalar var ama henüz elimizde uygulayabileceğimiz bir aşı bulunmamakta” diye konuştu. 

    ‘DESTEK TEDAVİSİ GEREKİYOR’

    Hastalıkta mücadelede destek tedavisi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Bakır, “Bunun için de en önemli şeyi kan ürünleri oluşturuyor. Bu kan ürünlerini verebilen her yer bu tedaviyi yapabilir. Bu tedavide iki tane önemli şey var. Birincisi destek tedavisini yapabilmek, ikincisi ise yoğun bakım ünitesine sahip olmaktır. Ülkemizde bir çok hastane bu tedaviyi yapabilecek imkanlar var. Şu an eskisi kadar çok sık hastalar gelmiyor ama bazen yer bulamama nedeniyle talepler oluyor. Bizim de yerimiz olduğu zaman kabul edip tedaviye başlıyoruz. Bizim bu hastalıkta 2003 yılından bu zaman kadar tecrübemiz var. Ama bütün ülkemizdeki hastaneler bunu başarıyla tedavi edebiliyor. Genelde nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos aylarında her sene bir artış görünüyor. Bu sene de aynı bekliyoruz, ağustos ayının sonu gibi eylül aylarının başı gibi vaka sayıları azalacak” ifadelerini kullandı.

  • İstanbul’da kene uyarısı!

    İstanbul’da kene uyarısı!

    Koronavirüs salgını nedeniyle vatandaşlar arazi ve ormanlık alanları boş bıraktı, hava sıcaklıklarının yükselmesiyle  birlikte kene vakaları arttı. Uzmanlar, İstanbul’daki kene türlerinin ölümcül bir hastalığa neden olmadığını ifade etse de vatandaşları, arazilerde ve ormanlık alanlarda dikkatli olmaları gerektiği konusunda uyarıyor. Koronavirüs salgınındaki yasaklar nedeniyle insanların doğayı bozamadıkları,  üreme alanlarına kimse dokunmadığı için de kenelerin çoğaldığı bildiriliyor.

    İstanbul’daki kene türlerinin ölümcül bir hastalık olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşine neden olmadığını ifade eden İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdal Polat, bir başka ciddi hastalık olan ‘Lyme’a karşı uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Polat,  “Keneyi çıkardıktan sonra türlerine bakıyoruz. Kenelerin türleri çok önemli. Mesela Ixodes ricinus ise lyme hastalığını bulaştırabilir. Onu takibe alıyoruz. Kenenin ısırdığı yer kendiliğinden kapanıyorsa bir sorun yok. Eğer orada bir şişlik, kızarıklık olursa muhakkak hastaneye başvurulmalı. Lyme hastalığı, kenenin ısırmasıyla deriden bulaşan bakteriyel bir enfeksiyondur. Önce bir kızarıklık, sonra bir eritem gelişir o bölgede. Daha sonra ise nörolojik tutulmalara kadar giden, ciddi bir hastalık olduğunu söyleyebilirim” dedi.

    SALGIN NEDENİYLE KENELERİN POPÜLASYONU ARTTI

    Havaların ısınması ve salgın nedeniyle insanların doğadan uzak kalması nedeniyle kene popülasyonunun arttığını ifade eden Doç. Dr.  Polat, “Keneler soğukkanlı hayvanlar olduğu için kış uykusuna yatarlar. Şu an havalar ısındı, 15 santigrat derecenin üzerinde aktiviteleri başlar. Şu an aktif durumdalar. Kenelerin de besin kaynağı, bulduğu omurgalı hayvanlardan kan emmek. İnsanlar da araziye çıktıkları için, birçok insanda şu an kene tutulması kadar doğal bir şey yok. İnsanlar koronavirüs dolayısıyla araziye çıkamadılar, sokağa çıkma kısıtlamaları da vardı. Kenelerin üreme alanları, popülasyonları daha da arttı. Üreme alanlarına kimse dokunmadığı için kenelerin rahatlıkla çoğalmaları oldu. Şu anda zaten kene vakaları başladı.” dedi.

    BOLU’DAN İSTANBUL’A KADAR BULUNAN KENE TÜRLERİ ÖLÜMLERE NEDEN OLMUYOR

    İstanbul’daki kene vakalarının genellikle ölümlerle sonuçlanmamasının nedenini ise Polat, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığını bulaştıran Hyalomma marginatum’dur. Hyalomma İstanbul’da var ama bunlar Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin etkenini taşımıyorlar. Yani İstanbul’da, Bolu’dan bu tarafa Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı bildirilmemiştir ki, en hızlı ölüme neden olan hastalık da Kırım Kongo Kanamalı Ateşidir. Mesela İstanbul’da bizim yaptığımız çalışmalarda riketsiya enfeksiyonları var ki bunun kenelerde yüzde 25 taşıyıcılığı var. Lyme hastalığını da görebiliyoruz yüzde 2,5-3 oranında. Onu da özellikle ormanlık alanlarda Ixodes ricinus türü keneler bulaştırıyorlar”  diye konuştu.

    CİDDİ BİR HASTALIK OLAN “LYME” İSTANBUL’DA GÖRÜLEBİLİR

    Kene türlerini bilmenin, neden olacağı hastalıkları tespit etmek noktasında önemini vurgulayan Polat, “Keneyi çıkardıktan sonra türlerine bakıyoruz. Kenelerin türleri çok önemli. Mesela Ixodes ricinus ise lyme hastalığını bulaştırabilir. Onu takibe alıyoruz. Kenenin ısırdığı yer kendiliğinden kapanıyorsa bir sorun yok. Eğer orada bir şişlik, kızarıklık olursa muhakkak hastaneye başvurulmalı. Lyme hastalığı, kenenin ısırmasıyla deriden bulaşan bakteriyel bir enfeksiyondur. Önce bir kızarıklık, sonra bir eritem gelişir o bölgede. Daha sonra ise nörolojik tutulmalara kadar giden, ciddi bir hastalık olduğunu söyleyebilirim. Kırım Kongoda ölüm bir haftada gerçekleşir, lymeda ise o nörolojik tutulmaların olması için 3-4 ay geçmesi gerekiyor. Daha uzun vadede etkili, insan hareketlerini kısıtlayan bir takım ciddi şeylere neden oluyor” dedi.

    “VÜCUTTAN ÇIKARTILAN KENELER ÇÖPE ATILMAMALI”

    Kene ısırmasıyla karşılaşan vatandaşların yapması gerekenlerle ilgili olarak ise Doç. Dr. Polat, şöyle devam etti:

    “Vatandaşlarda kene varsa, en yakın sağlık ocağına gidip onu çıkarttırmalı. Kenesini atmamalı, getirdiklerinde biz onun tipine bakarız çünkü o bizi ilgilendiriyor. Ona göre biz hastayı yönlendiriyoruz. Şunu yapıyorlar, sağlık kuruluşunda keneyi çıkarıp çöpe atıyorlar. Sonra o bölgede enfeksiyon başlangıcı olduğunda, kenenin türünü bilmediğimiz için, ne olacağını kestirmek zor. Ama kenenin türüne bakınca, hangi enfeksiyonu bulaştıracağını biliyoruz. Her kene her hastalığına vektörlük yapmıyor. Bize gelen hastalarda biz şunu görüyoruz. Genellikle kene, ayaktan giriyor, tırmanıyor ya dizin arka tarafında ya da apış arasında oluyor. Araziye çıkarken çoraplarını pantolonlarının üzerine koyarlarsa bu bir yöntem. İlaç sıkmanın bir fonksiyonu yok. Ancak güçlü bir zehir sıkacaksın, o da doğru bir şey değil. Bir de kene kahverengidir, beyaz çorap giyinirseniz,  rahatlıkla fark edebilirsiniz. Pikniklerden sonra da kendinizi kontrol etmeniz önemli. Bu sene popülasyon daha fazla olacak. Çünkü insanlar doğaya zarar veremediler. Geçmiş yıllara göre kenelerin artacağını söyleyebilirim.”

    “KORONADAN KORKUYORDUK, BİR DE KENE ÇIKTI”

    Aydos Ormanı’nda piknik yapan Bahar Yıldırım, “Koronadan korkuyorduk, bir de kene çıktı şimdi. Nasıl olacak bilmiyoruz. Çok sıkıldık evde aylardır, uzun zaman sonra ilk kez çıktık ama bir yandan da kene korkusu sardı. Hiçbir önlem almadık, sadece yere oturmamaya çalışıyoruz” dedi.

    “UMARIM BAŞIMIZA GELMEZ”

    Ormana gelen bir diğer vatandaş Filiz Yılmaz ise, “Pantolonumuzun paçasını kapatsak da yürüyüp yukarı da çıkabilir. Yetkililer ne derse biz onu uygulamaya çalışıyoruz ama korkuyoruz, çekiniyoruz. 3 ayın üzerine ilk kez dışarı çıktık. Umarım başımıza böyle bir şey gelmez, bir de onla uğraşmak zorunda kalmayız” diye konuştu.

  • “Sokağa çıkma yasağı kaldırılınca kene ısırmaları arttı”

    “Sokağa çıkma yasağı kaldırılınca kene ısırmaları arttı”

    Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türkiye’de son günlerde artış gösteren KKKA vakalarına ilişkin açıklama yaptı. Prof. Dr. Ceyhan, KKKA’nın Türkiye’de her yıl bu dönemlerde, belli bölgelerde görüldüğünü belirtti.

    KKKA’nın kene ısırması sonucu bulaşan virüs olduğunu anımsatan Ceyhan, “İlk dönemlerde özelikle sokağa çıkma yasağı varken insanların Kırım Kongo’ya yakalanma şansı daha düşüktü. Çünkü bu kene genellikle çayırdan, çimenden bulaşıyor. Özellikle sokağa çıkma yasağı kaldırıldıktan sonra insanlar daha çok piknik aktiviteleri ya da farklı nedenlerle bu tip bölgelere gidip dikkatsiz davranınca kene ısırmaları arttı. Dolayısıyla Kırım Kongo vakaları da arttı. Koronavirüs nedeniyle sokağa çıkma yasağı varken de görüyorduk ama şu anda Türkiye’de vakaların arttığını izliyoruz” dedi.

    ‘GİYSİ ÜZERİNDEN DERİYE YAPIŞMASI MÜMKÜN DEĞİL’

    Kenenin insan olmadan yaşayabilen canlı olmadığını belirten Ceyhan, “Canlı olması için mutlaka bir insan bulup bazıları hayvanlar ile bazıları insanlar ile hayatlarını sürdürüyor. Kene yapıştığı zaman virüsü salgılarında bulundurduğu için eğer siz hiç dokunmazsanız çok fazla salgı bulaştırmıyor dolayısıyla bulaştırdığı virüs miktarı az oluyor. Kenenin, giysi üzerinden deriye yapışması mümkün değil. Mümkün olduğu kadar kapalı olması lazım insanın derisinin. Kene, sıçrayarak yapışıyor. Bunları engellemek için mümkün olduğu kadar kapalı giyinmek, pantolonu çorabın içine sokmak gerekiyor” diye konuştu.

    ‘KENEYİ DERİDEN ÇEKERSENİZ BOL MİKTARDA VİRÜS BIRAKIR’

    Prof. Dr. Ceyhan, keneye karşı alınması gereken önlemlere ilişkin ise şunları söyledi:
    “Diyelim ki kenenin bulaştığını gördünüz, pikniğe falan gidildiğinde her kalkındığında mutlaka kontrol edilmesi lazım. Kene varsa dokunulmaması lazım. Eğer ki o işi bilmiyorsa siz, keneyi koparmaya, deriden çekmeye ya da öldürmeye kalkarsanız kene tükürüğünü boşaltıyor ve bol miktarda virüs var içerisinde. O şekilde bol virüs bulaşıyor ve daha ağır hastalığa yol açıyor. Eğer biliyorsanız banka kartı ya da kredi kartı olabilir. İki yanından deriye bastırılarak keneyi öldürmeden çıkarmak gerekir. Bilmiyorsanız hiç dokunmamamız gerekir, hemen bir sağlık kuruluşuna gidip orada çıkarmak en doğrusu. Eğer böyle yapılırsa hastalık bulaşsa bile ağır seyretmeden geçirilebiliyor. Ama hastalık bulaşmış ve klinik belirtileri çıkacaksa en belirgin belirtileri, aslında kanamalı ateş o nedenden diyoruz ateş yükseliyor, vücudun değişik bölgelerinde kanamalar oluyor. İdrardan kanamalar oluyor ve iç organlarda bazı bozulmalar başlıyor. Karaciğerde, böbrekte bozulmalar ortaya çıkabiliyor. Daha da ilerlediği zaman kanda hem pıhtılaşma hem de kanma şeklinde giden ve kontrolü giderek zorlaşan bir tablo ortaya çıkabiliyor.”

    ‘SOLUNUM YOLUYLA BULAŞMASI SÖZ KONUSU DEĞİL’

    KKKA vakalarının yüzde 4 civarında ölümle sonuçlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Hastanede tedavi edilebilen, tedavinin oldukça etkili olduğu bir hastalık. Bir sağlık kuruluşuna gidildiği zaman vakaların büyük çoğunluğu kurtarılabiliyor. Öncelikle korunmak daha önemli tabi. Solunun yoluyla bulaşması söz konusu değil ancak o kişilerin kanıyla bulaşabiliyor. Bu bulaş da en çok sağlık çalışanlarında görünüyor. Yoksa hava yoluyla bulaşma söz konusu eğil” diye konuştu.