Etiket: kktc

  • Özel, KKTC’de Küçük ve Denktaş’ın kabirlerini ziyaret etti

    Özel, KKTC’de Küçük ve Denktaş’ın kabirlerini ziyaret etti

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 40. yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa’da temaslarda bulundu. Özel, ziyareti çerçevesinde KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Gönyeli’de bulunan anıt mezarını ziyaret etti.

    Sonrasında Kıbrıs Türkleri Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün Hamitköy’deki kabrini ziyaret edip çelenk bıraktı.

  • Ömer Çelik KKTC’nin 40. yılını kutladı

    Ömer Çelik KKTC’nin 40. yılını kutladı

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40. kuruluş yıl dönümüne ilişkin sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı.

    Sözcü Çelik, “Cumhuriyetimizin 100. yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40. kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz. Kıbrıs Türk davası için mücadele eden tüm şehit ve gazilerimizi şükran ve rahmetle yâd ediyoruz. Kıbrıs Türk halkına huzurlu, güvenli ve müreffeh bir gelecek diliyoruz. KKTC ve Kıbrıs Türkünün haklı davasının yanında yer almaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

     

  • Tatar, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı

    Tatar, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 40. yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa Atatürk Anıtı’nda tören düzenlendi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz anıta çelenk bıraktı. Çelenklerin sunulmasının ardından saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

    Törende KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Genelkurmay Başkanı Metin Güray tarafından anıt özel defteri imzalandı. Cumhurbaşkanı Tatar deftere şunları yazdı:
    “Aziz Atatürk, ‘Tek dişi kalmış canavara’ emparyalizme ve sömürgeciliğe karşı Anadolu’da başlattığınız İstiklal Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasından sonra bir ulusun küllerinden doğurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti ile ilke ve inkılaplarınızdan alınan ilham ve güçle kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde bir kez daha huzurunuzdayız. En büyük eseriniz olan Türkiye Cumhuriyeti, mazlum ve ezilen uluslara ilham ve güç verirken, en zor ve en karanlık günlerde Kıbrıs Türk halkının mücadele yolunu aydınlatmıştır. Anavatan Türkiye mücadelemizin her safhasında yanımızda olmuş, yardım ve desteğini esirgememiştir. Bunları unutmayacağız ve unutturmayacağız.”
    Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yazısında, “Kıbrıs Türkü’nün şanlı mücadelesinin en kıymetli eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümünü büyük bir kıvançla kutluyoruz. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ şiarı ile yola çıkan kahramanlar, 40 yıl önce KKTC’yi kurarak egemenliklerine sahip çıkmıştır. 100. yaşını geçtiğimiz günlerde kutlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün olduğu gibi gelecekte de güç ve fikir birliği içinde Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin yanında olma kararlılığını bir kez daha teyit ediyor, aziz hatırınızı saygı ile yad ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak da anıt özel defterine şunları yazdı:

    “Ömrünü, varlığından güç aldığı aziz Türk milletine adayan Cumhuriyetimizin kurucusu ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk; büyük bir coşku ve gururla kutladığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 40. yıl dönümünde huzurunuzdayız. Özgürlüğünü korumak için haksızlık ve zulme karşı eşsiz bir mücadele veren Kıbrıs Türk halkı, şanslı mücadelesini hür ve bağımsız devletini kurarak tüm dünyaya haykırmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliğini sağlamak, mücahit Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerini korumak için her şartta vazifemizi yerine getirme kararlılığı ile sizi, silah arkadaşlarınızı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasında büyük ve destansı mücadele yürüten devlet büyükleri aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yad ediyor, hayatta olan kahraman gazilerimizi şükranla anıyor, aziz hatıranız önünde saygı ile eğiliyoruz. Ruhunuz şad olsun.”
    Törene KKTC Meclis Başkanı Zorlu Töre, KKTC Başbakanı Ünal Üstel, Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, bakanlar, milletvekilleri, askeri yetkililer, dernekler, parti başkanları, kurum, kuruluş temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

  • “KKTC’nin tek çıkış kapısı Mersin”

    “KKTC’nin tek çıkış kapısı Mersin”

    Bir dizi temas ve inceleme için Mersin’e gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Maliye Bakanı Özdemir Berova, beraberinde KKTC Mersin Başkonsolosu Zalihe Mendeli, bakanlık yetkilileri ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası temsilcileri ile birlikte Mersin Deniz Ticaret Odası’nı ziyaret etti. MDTO Meclis Başkanı Jozet Atat, Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Meclis Başkan Yardımcısı Ayla Harp ve yönetim kurulu üyelerince karşılanan Kıbrıs heyetine, bölgedeki limanlara ve deniz ticaretine ilişkin bilgiler verildi. Toplantıda, KKTC ve Mersin limanlarında yaşanan sorunlara ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu.

    MDTO’dan yapılan açıklamaya göre, toplantıda konuşan KKTC Maliye Bakanı Berova, Mersin’in ve Mersin Limanı’nın KKTC ticareti için çok önemli olduğunu ve dünyaya buradan açıldıklarını belirterek, “KKTC’de gümrükler Maliye Bakanlığına bağlı. KKTC ve Mersin limanları arasındaki ticaretin nasıl daha hızlı ve efektif hale getirilebileceğinin ve dolayısıyla iş insanlarının maliyetlerinin nasıl daha fazla azaltılabileceğinin yollarını arıyoruz. Bu konuda yerinde inceleme yapmak üzere Mersin’e geldik” dedi.

    KKTC’nin ciddi bir ambargo altında olduğunu, ülkenin tek çıkış kapısının Mersin olduğunu vurgulayan Bakan Berova, dolayısıyla Mersin’deki işleyişin kolay ve hızlı olmasının kendileri için çok önemli olduğunu belirterek, bu nedenlerle Mersin’de ve Mersin Limanı’nda pozitif ayrımcılık talepleri olduğunu dile getirdi. Mağusa Limanı’nda birtakım sorunlar olduğunu anlatan Bakan Berova, KKTC Hükümetinin limanı özelleştirme programı kapsamına aldığını ve sürecin başladığını kaydetti. Berova, Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i de ziyaret ederek özelleştirmeler konusunda kendilerinden de görüş aldıklarını, bu konuda MDTO yönetiminin de görüşlerini almak istediklerini söyledi. Berova, şu anda Mağusa Limanı’nda yaşanan sorunlara geçici çözümler ürettiklerini, özelleştirmeden sonra sorunların çözülmesini umduklarını belirtti.
    KKTC heyetini ağırlamaktan şeref duyduğunu söyleyen MDTO Başkanı Cihat Lokmanoğlu ise TOBB bünyesinde kurulan Türkiye KKTC Ticaret Formunun Eşbaşkanlığını, KTTO Yönetim Kurulu Üyesi Omaç Cin ile birlikte üstlendiklerini, aynı zamanda MDTO ile KTTO’nun kardeş oda olduklarını hatırlatarak, “KKTC bizim için de çok önemli. KKTC ticareti buradan geçiyor. Karşılıklı sorunların çözülmesi için uzun süredir birlikte çalışıyoruz” diye konuştu.

    6 Şubat depremlerinin ardından Mersin Limanı’nda yoğunluk yaşandığını söyleyen Lokmanoğlu, bunun Kıbrıs için olduğu kadar Mersin için de sorun olduğunu, aldıkları son bilgilere göre gemi beklemelerinde düzelme olduğunu, diğer sorunlar için de Mersin Liman yönetimi ile sürekli istişare halinde olduklarını kaydetti.

    Toplantının devamında MDTO Genel Sekreteri Kpt. Mesut Öztürk, KKTC ve Mersin limanları arasında gerçekleştirilen denizyolu taşımacılığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öztürk, Mersin ve Taşucu limanlarından Mağusa ve Girne limanlarına yapılan ro-ro seferleri ve taşınan araçlar ile 2023 yılında Taşucu Limanı’nda gerçekleştirilen yük hareketi ile yük cinsleri hakkında veriler paylaştı. Öztürk, konuşmasında ayrıca Mağusa Limanı’nda yaşanan mesai sorununa da dikkat çekti. Yaz aylarında yolcu sirkülasyonun arttığı, ihraç yüklerin yoğunlaştığı dönemlerde gümrüklerde ek mesai gerektiğini dile getiren Öztürk, gümrük memurlarının yüzde 20 mesai kotası nedeniyle sorunlar yaşandığını ve gemilerin geciktiğini, buna yönelik bir çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi.
    Karşılıklı talep ve önerilerin değerlendirilmesinin ardından toplantı sona erdi.

  • Cumhurbaşkanı Tatar’dan İsrail’e EOKA benzetmesi

    Cumhurbaşkanı Tatar’dan İsrail’e EOKA benzetmesi

    KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Afyonkarahisar’a geldi. Programı çerçevesinde Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı’nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, burada gazetecilerin soruları üzerine gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Tatar, sorular üzerine İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği saldırılara değinerek, “Filistin’de yaşananları Türkiye’de olduğu gibi biz de büyük bir endişe ile izliyoruz. Yapılanlar özellikle bu çağda asla kabul edilecek olaylar değildir. Masum insanlar, sivillerin, çoluk çocuk bu şekilde katledilmesi ve bu kadar acımasız bir hareketin halen daha devam ediyor olması insanlığa ve çağdaş değerler gözetildiğinde asla kabul edilir bir anlayış değildir. Biz de şiddetle kınıyoruz” dedi.

    “Böyle bir anlayış yok ise karşı tarafın neler yapabileceğini görüyoruz”

    Açıklamasında yaşananları geçmişte Kıbrıs Türk halkına EOKA tarafından yapılanlara benzeten Cumhurbaşkanı Tatar şunları söyledi:
    “Biz Kıbrıs Türk halkı olarak buna benzer şiddet olayları ile karşı karşıya kalmış bir halk olarak, o zor yılları Kıbrıslıların Milli Mücadele Örgütü (EOKA) teröristlerince halkımızın katledildiğini bütün dünya biliyor. Dolayısıyla Kıbrıs’ta çözüm olacak ise mutlaka iki devletli bir çözüm olması gerekiyor. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör ülke olarak statüsünde ve Türk askeri adadaki barış ve huzurun teminatı olarak varlığından asla vazgeçilmemesi gerekiyor. Kıbrıs Türk halkının bunun kırmızı çizgisi olduğunu görüyoruz. Böyle bir anlayış yok ise (İsrail’in) karşı tarafın neler yapabileceğini görüyoruz. Kıbrıs’ta da bütün bu edişe verici olayları bu anlayış ile izliyoruz. Ben bir kez daha Filistin halkına sabırlar diliyorum. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.”

    Adanın güneyine Alman askerlerinin konuşlandırılmasına tepki

    Kıbrıs Rum Kesimi’ne Almanya ordusuna bağlı özel kuvvet askerlerinin de konuşlandığı yönündeki haberlere değinen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Türkiye Cumhuriyeti meseleyi yakından takip ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamalar ile bütün bu olaylara karşı büyük bir dirayetle doğru yolun bulunması için tavsiyelerde bulunuyor. Dünya devletleri ile yapılan istişarelerde bir an önce buna son verilmesi için çalışılıyor. Kıbrıs’ın güneyine başka ülkelerin askerlerinin yerleştiği yönündeki haberleri biz de takip ediyoruz. Çünkü Kıbrıs’ın garantörü Türkiye Cumhuriyeti’dir ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de böyle olaylardan mutlaka haberinin olması gerekiyor. Dolayısı ile bütün bunları izlemek ve tedbir almak hepimizin temennisidir” diye konuştu.

    “Farklı baskılara rağmen direndik”

    KKTC’nin egemen bir devlet olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs’ın kendisini bütün Kıbrıs’ın hükümetiymiş gibi bütün dünyaya lanse etmeyi başarabildiğini vurgulayarak, buna tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Tatar, “Biz egemen bir devletiz. Bu devlet hep Türkiye Cumhuriyeti ile her türlü iş birliği ve uyum içerisinde çalışma anlayışı içerisinde oradaki varlığımızı sürdürmekteyiz. Güney Kıbrıs kendisini bütün Kıbrıs’ın hükümetiymiş gibi bütün dünyaya lanse etmeyi başarabiliyor. Çünkü 1964 yılında Birleşmiş Milletler’in aldığı kararla Türk devleti dışına ittikten sonra Türkiye Cumhuriyeti tek tanımış devlet ve söz vermiş devlet muamelesi görüyor. Hâlbuki ki esasında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki kurucu ortağı vardır. Bir tanesi Kıbrıs Türk halkı, diğeri Rum halkı. Bizlerin geçmişine baktığınızda biz 1571’den Lozan Anlaşması 1923’e kadar Kıbrıs, Osmanlı Devleti’nin bir parçasıydı. Dolayısıyla bizlerin ataları 352 yıl kesintisiz Kıbrıs’ı yönetmiş, idare etmiş. Ondan sonraki süreçte İngiliz sömürge yönetiminde bizler de orada çeşitli farklı baskılara rağmen direndik ve 1960’da o zamanın başbakanı merhum Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatih Zorlu’nun da çok büyük gayretleri ile Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantör ülkesi olmuş. Kıbrıs Türkleri kurucu ortağı olmuş. Dolayısıyla tüm bunlara baktığımızda Kıbrıs’ta ne olursa olsun Türkiye’nin de bilgisi olması lazım” dedi.

    “Kıbrıs’ı tek başına Avrupa Birliğine almaları büyük bir gafletti”

    Kıbrıs Rum Kesimi’nin Avrupa Birliği’ne (AB) alınmasına da tepki gösteren Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
    “Kıbrıs’ı tek başına Avrupa Birliği’ne almaları büyük bir gafletti. Çünkü 1960 Kıbrıs Kuruluş Antlaşmaları diyor ki mutlak suretle böyle bir konuda Türkiye Cumhuriyeti’ne danışılması lazım. Türkiye Cumhuriyeti adanın garantörüdür ve dolayısıyla tek taraflı kimseye danışmadan ne Kıbrıs Türkü’ne ne de Türkiye’ye tek taraflı olarak Kıbrıs’ı tam bir bütün Avrupa Birliği’ne almalarının ne kadar gayri hukuki olduğu da hepimizin malumudur. Dolayısıyla Kıbrıs’ta herhangi bir askeri anlamda gelişme olacaksa mutlak suretle Türkiye Cumhuriyeti’nen bundan bilgisi olması gerekmektedir. Esas anayasa bunu gerektirmektedir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti adanın garantörüdür. Bizzat Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nde bütün bu gelişmeleri bu hassasiyetle izliyoruz ve Türkiye’de elbette her konuda istişare içerisindeyiz.”
    Program açıklamanın ardından basına kapalı olarak devam etti.

  • KKTC’den anlamlı sergi ve çalıştay

    KKTC’den anlamlı sergi ve çalıştay

    KKTC’nin Ankara Büyükelçiliği ve Altındağ Belediyesi işbirliğinde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin katkılarıyla Türkiye’de 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremlerde hayatını kaybedenlerin anısına düzenlenen fidan dikim etkinliği ve KKTC’den ressamların katılımı ile “Dünden Bugüne: KKTC’nin Ressamları, Altındağ Çalıştayı ve Sergisi” tanıtıldı. Ressamların katılımıyla 18-26 Ekim tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilen çalıştay ve sergi ile KKTC’nin, sanatçıların ve ülke kültürünün tanıtılması hedefleniyor. Etkinlikte yapılacak eserlerin müzayedede satışından elde edilecek gelir ise, Türkiye’de meydana gelen deprem felaketinde hayatını kaybeden KKTC’li sporcular anısına kurulan derneğe ve depremzedelere bağışlanacak.

    Çalıştay öncesi sanatçıların tanıtıldığı basın toplantısında konuşan KKTC Büyükelçisi İsmet Korukoğlu, “Gerekli malzemelerle donatılan atölye çalışmaları yapılacak. Çalışmaların tamamlanmasına müteakip 25 Ekim günü saat 12.30’da KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın katılımıyla çalıştay sergisinin açılışı yapılacak. Ülkemiz, sanatçılarımız ve kültürümüzün ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’nde tanıtılmasını hedefleyen ve iki halk arasında halihazırda var olan kardeşlik ve kültür bağlarını daha da derinleştirmeyi planlıyoruz. Yapılacak olan eserler bir müzayedede satılacak ve elde edilen tüm gelirler Türkiye’de meydana gelen deprem felaketinde hayatını kaybeden sporcularımız anısına kurulan Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği’ne ve depremzedelerin yararına Türkiye’de resmi bir kuruma bağışlanacak. Ayrıca sergi açılışının akabinde aynı gün saat 15.30’de Altındağ Belediyesi KKTC Parkı ve Kıbrıs Şehitleri Hatıra Ormanı’nda 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden 49 vatandaşımız için fidan dikimi gerçekleştirilecektir. Bu konuda yardımlarından dolayı Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı ve çalışma arkadaşlarına ve emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

    KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın katılımıyla çalıştay sergisinin açılışı 25 Ekim günü saat 12.30’da Altındağ Belediyesi Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde gerçekleştirilecek. Açılış sonrası saat 15.30’da depremde hayatını kaybeden 49 KKTC vatandaşı anısına Altındağ Belediyesi KKTC Parkı ve Kıbrıs Şehitleri Hatıra Ormanı’nda 49 adet fidan dikimi, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın katılımıyla gerçekleştirilecek.

  • Reçete dolandırıcılığı

    Reçete dolandırıcılığı

    KKTC’de gündeme bomba gibi düşen reçete dolandırıcılığında soruşturma devam ediyor. Ülke geneline yayılan ve büyük yankı uyandıran “sahte reçete yolsuzluğu” kapsamında son durumu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu İHA’ya değerlendirdi.

    Sosyal sigortalar ve sahte reçete yolsuzluğunun 20 gündür KKTC kamuoyunda yer aldığını ifade eden Gardiyanoğlu, “Sosyal sigortalara bağlı hastalarımızın ilaca erişimi ile ilgili doktorlardan aldıkları reçeteleri, bizlerle sözleşmeli eczanelere ibrazlarından sonra fark ettik ki bazı eczaneler, ilgili ilacı hastalarımıza verdikten sonra reçetelerin altına ilaç ilavesi yapmışlar. Reçeteye ilave ilaçlar eklemişler. Bununla ilgili uzun bir süredir sosyal sigortalarımız ciddi bir maddi kayba uğratılmış. Göreve geldikten sonra ilgili müdürümüz konuyu tarafıma aktardı. Kurduğumuz özel soruşturma ekibiyle bir değerlendirme yaptık. Kanaat getirdik ki fazla ilaç girişi sistemimizde saptanmıştır. Bununla ilgili polisimize suç duyurusu yaptık. Sosyal sigortalarla anlaşmalı doktorlara sigortalarımız muayene oluyor, ilgili reçetelerini alıp bazı eczanelere götürdüğü zaman o an hastamız yüzde 80 indirimli ilacına ulaşıyor ama daha sonra art niyetli, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemek isteyen bazı eczaneler maalesef reçetelerin altına ilave ilaç girmek suretiyle sosyal sigortalarımızı ciddi kayba uğratmışlar. Bununla ilgili de polis soruşturması devam ediyor” dedi.

    “Sosyal sigortalarımızın 9 aylık ilaç vurgunundan dolayı kaybı, 65 milyon lira gözüküyor”

    Gardiyanoğlu, 13 Eylül’den 30 Eylül’e kadar olan süreçte sisteme 10 bin reçetenin daha az girildiğini tespit ettiklerini belirterek, “Bir önceki aylara göre ödediğimiz rakamlara baktığımızda yaklaşık olarak 6 buçuk milyon lira gibi bir fark var arada. 25 günlük süreçten bahsediyorum bu arada. 1 Ocak – 30 Eylül tarihleri arasında yaptığımız hesaplamalarda yaklaşık 65 milyon lira gibi ciddi bir rakam ortaya çıkıyor. Bununla ilgili hangi tarihlerde hangi ilaçlarda olduğu konusunu derinleştiriyoruz. Şu anda gözüken durum şu: Sosyal sigortalarımızın 9 aylık ilaç vurgunundan dolayı kaybı, 65 milyon lira gözüküyor. Bu rakam sadece bu yıl ile ilgili. Bunun daha 2022’si, 2021’i var. Daha öncesine indiğimizde rakam çok daha büyüyor. Ama dijitalleşmemiz 2 buçuk yıla ait. Bununla ilgili müfettişlerimizle gerekli çalışmalara başladık” değerlendirmesini yaptı.
    Doktor, eczacı ve sivil olarak 21 kişinin gözaltına alındığını bilgisini veren Gardiyanoğlu, “Bazılarının polis soruşturmaları tamamlandı, davaları okundu ve teminata bağlanarak davaları görüşülünceye kadar serbest bırakıldılar. Şu an içeride 7 kişi var. Onların da ifadeleri alınıyor. Bize gelen bilgilere göre eczacıların çoğunun bu konuyla ilgili itiraf yaptıkları yönünde” diye konuştu.

    “Sosyal sigortalarımızın ilgili yazılımının şifreleri polisimize verilerek, tam erişim hakkı verdik”

    Söz konusu yolsuzlukla alakalı röportaj veren bir bakan olmadığını aktaran Gardiyanoğlu, “Çok fazla kamuoyuna açıklama yapan biri değilim. Çünkü soruşturması ve mahkeme süreci devam eden bir konuda yanlış bir beyanatımın süreci etkilememesini isterim. Buna rağmen şunu söyleyeyim: 13 Eylül tarihinde polise suç duyurusunda bulunduktan sonra aynı günün öğleden sonrası Polis Genel Müdürlüğünün istemi üzerine özel bir soruşturma birimi kuruldu. 50’ye yakın çok değerli polis mensubu soruşturma biriminde görev alıyor. Aynı gün öğleden sonra sosyal sigortalarımızın ilgili yazılımının şifreleri polisimize verilerek, tam erişim hakkı verdik. Polisimiz istediği zaman sistemimize giriyor, araştırmalarını ve soruşturmaları yaparak oradan emareleri oradan alıyor. Son 10 gündür de KKTC’nin birçok tarafından maalesef çöplükte, açık alanda, çöp konteynerlerinin içinden ilaçlar çıkmaya başladı. Bu da olayın ne kadar vahim olduğunu kamuoyuna gösterir niteliktedir” dedi.

    Sonraki sürece ilişkin konuşan Gardiyanoğlu, “Bizler, özellikle bu olaylar olduktan sonra bazı sosyal sigortalı hastalarımızın ilaca erişimi ile ilgili sıkıntılar yaşadığı bilgisi gelmektedir. KKTC’de şöyle bir sistem var: Sosyal sigortalı kişi doktora muayene oluyor, aldığı reçetenin süresi bir ay. Ama eğer bu sigortalı hastamız, kronik bir hasta ise 1 ay yerine 6 ay geçerli olacak reçetelerimiz. 6 ay boyunca başka hiçbir doktora görünmeden eczanelerden ilaçlarını temin edecek. Bu sağlık ayağı. Daha sonra sistemimizi, devlet hastanelerine ve kamu hekimlerine açtık. Kamu hekimlerinin yazdığı reçeteleri de yine yüzde 80 indirimli karşılamaya başlayacağız 1 Kasım’dan itibaren. Burada önemli olan vatandaşın ilaca erişimini kesmek değil, tam tersine işçinin, emekçinin birikimleri ile kurulan sosyal sigortalarımızı koruma altına almak. Yeni bir sisteme geçmek, mevcut olanı güçlendirmek ve doktor sayısını ve eczacı sayısını artırarak tüm sosyal sigortalılara gerekli sağlığa erişim hakkını en iyi şekilde hızlandırmaktır. Bütün planımız projemiz budur” ifadelerini kullandı.

    “KKTC tarihindeki en büyük yolsuzluk olaylarından birisi”

    Soruşturmanın seyrinin ve bakanlığın soruşturmanın neresinde olacağının polisin takdirinde olduğunu aktaran Gardiyanğlu, “Soruşturmayı ne zaman polisimiz ‘tamamladık’ derse o zaman tamamlanacaktır. Bu konuyla ilgili bir bakan olarak sadece çok yüzeysel bilgiler alıp, soruşturmaya çok fazla müdahil değiliz. Çünkü sistemimizi polisimize açtık. Polisimiz oradan gerekli bilgi dökümlerini alıyor. Süreci basınla birlikte eşzamanlı olarak takip ediyoruz. Çünkü bir arada art niyetli kişiler, ‘bakanlık liste verdi, bakanlık özel hedef gösterdi’ gibi söylemler ortaya attı. Bu kesinlikle doğru değil. Çünkü polisimizin yaptığı tutuklamaları basınla eşzamanlı öğreniyorum. Ne yapıldığı ile ilgili olay poliste ve yargıda olduğu için müdahale etmiyoruz. Soru sormuyoruz ki bu olay farklı yerlere çekilmesin diye. Ama şunu söyleyeyim, bu olay KKTC tarihindeki en büyük yolsuzluk olaylarından biridir. Bunun üzerine kararlılıkla gideceğiz. Geri adım atmamız söz konusu değildir. Polisimiz nereye kadar soruşturmak istiyorsa soruşturacak. Bu süreçte bakanlığımızın üstüne düşen ne görev varsa yapmaya hazırız. Bundan sonra da bu tip yolsuzluklar olduğunda kararlılıkla üstüne gitmeye devam edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.

    “Asla geri adım atmayacağım”

    Polise ilk suç duyurusunda bulunduklarında basında çıkan haberlerde ‘bugüne kadar hangi yolsuzluğun üzerine gidildi?’ ya da ‘ bugüne kadar ne sonuçlandı?’ şeklinde başlık atıldığı bilgisini veren Bakan Gardiyanoğlu, “Eleştiriler almaya başladık. Ben de ilgili bakan olarak aynen şu cümleyi kurdum: Ben bu olaya başımı koydum. Asla geri adım atmayacağıma, yetimin, emekçinin hakkını ve birikimini yedirmeyeceğime, harcattırmayacağıma, adaletli ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşana kadar mücadeleme devam edeceğime dair söz vermiştim. Ben hala aynı noktadayım. İlk gün ne dediysem bugün de aynısını söylüyorum. Asla geri adım atmayacağım. Soruşturmanın seyri de tamamen polisimizin takdirindedir. Onlar, kendileri karar verecekler. Çünkü bütün sistemi onların erişimine açtık. İstedikleri bilgiye, firma, doktor, eczanelerini rahatlıkla bulabiliyorlar. Artık soruşturmanın seyri nerede bitecek, polisimizin altına kurulan özel birim karar verecek. Bizler de bakanlık olarak onlara yardımcı olmak açısından elimizden gelen gayreti sonuna kadar göstereceğiz” diye konuştu.

    Yazılımla ilgili açık bulduklarını dile getiren Gardiyanoğlu, “Her sistemin uygulandıkça eksikliklerini görebiliyorsunuz. Biz yazılım olarak bazı eksikliklerimizi gördük. Onların düzeltilmesi ile ilgili talimatlar, tarafımdan ilgili bilişim yazılımcılarına verilmiştir. Ayrıca iç denetim ekiplerinin sayısının artırılması ile ilgili talimatlarım da verilmiştir” dedi.

  • Fidan, terör örgütleri hakkında konuştu

    Fidan, terör örgütleri hakkında konuştu

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’yla görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Fidan, verimli bir görüşme yaptıklarını belirterek, “Türk dış politikası Kıbrıs Adası’na yönelik iki önemli alanda faaliyetlerini yürütmekte. İkisi de adadaki Kıbrıs Türkleri’nin refahı ve güvenliği odaklı politikalardır. Birincisi Kıbrıs Türkleri’nin uluslararası toplumdaki statüsü ne olacak? İkincisi Türkiye olarak Kıbrıs Türkleri’nin refahını, huzurunu, güvenliğini sağlamak için daha ileri hangi adımları atabiliriz, o açıdan bakıyoruz. Temel amaç Rum kesiminin hak ve menfaatlerini öne çıkartırken Kıbrıs Türkleri’nin hak ve menfaatlerini oldukça geride bırakan, mümkünse yok sayan bir yaklaşım olmuştur. Bununla birlikte Türkiye’nin desteğiyle Kıbrıs Türkleri her zaman için uluslararası topluma yapıcı bir politika ile yaklaşmıştır. Kıbrıs Türk Devleti, Ada’da Kıbrıs Türkleri’nin haklarını savunan, müdafaa eden bir yapıdır. Bizim tanıdığımız meşru bir yapıdır. Kıbrıs Türk Devleti’nin uluslararası toplumda da tanınması için Türkiye Cumhuriyeti olarak elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz. Ada’daki siyasal çözümsüzlükten bağımsız olarak biz üzerimize düşen vazifeyi yapmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu ise, Ankara’da bulunmaktan mutluluk duyduğunu kaydederek, “Kıbrıs sorununun tarifi, Rum tarafının ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ diye muamele görmesidir. Bu sorunu oluşturan yapı da BMGK’nın 5 daimi üyesi. ‘Yeni bir sayfa açılmadan müzakerelere devam edelim’. Bu politika Kıbrıs Türklerine bir 60 yıl daha kaybettirir. Ada’nın Türk kimliğinin sonlanmasına kadar bir süreç meydana gelir. Buna sonuna kadar karşıyız. Yeni sayfa açtıysak, yeni sayfanın gereğini yerine getirmek gerekiyor” diye konuştu.

    Bakan Fidan, ortak açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının kullanılması konusundaki soruya Fidan, “Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarından istifade etmek için Ada’daki nihai çözümü beklemek açıkçası bence hem bölge için hem de dünya için iyi bir durum değil. Esas itibarıyla KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar geçen temmuz ayında bu konuyla ilgili oldukça yapıcı bir yaklaşımda bulundu. Çözümden bağımsız daha yapıcı yaklaşımlar getirme metoduyla, ‘Tamam bizim aramızdaki çözümsüzlük burada duruyor. Ama belli konular var ki iki toplum da bundan istifade edebilir’ dedi. Bunların başında hidrokarbon kaynakları geliyor. Daha sonra elektrik entegrasyonu, yenilenebilir enerji, su, düzensiz göç, mayınların temizlenmesi gibi konular var. Aslında bunlar hayatın gündelik akışında halkın büyük şekilde istifade edeceği, çözüm bekleyen konular. Fakat Rum tarafı bir türlü bu konuda iş birliğine yanaşmadı. Bizim görüşümüz de Türkiye olarak KKTC ile aynı paralellikte. Siyasal çözümün beklenmesine gerek kalmaksızın her iki tarafın da eşit şekilde istifade edeceği enerji potansiyelinin kullanımı mümkündür” yanıtını verdi.

    Ankara’daki terör saldırısı girişimine ilişkin soru üzerine Fidan, “Terörle mücadelede Türkiye’nin tavrının ne kadar net olduğu bilinen bir husustur. Bu son olaydan sonra da istihbarat ve güvenlik güçlerimizin yaptığı çalışmalar neticesinde 2 teröristin Suriye’den geldikleri, burada eğitim gördükleri açıklığa kavuşmuştur. Bu vesileyle Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait olan bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekün meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum. Silahlı kuvvetlerimizin bu terör saldırısına cevabı son derece net olacak. Böyle bir eylemi gerçekleştirdiklerine bir kez daha pişman olacaklar” diye konuştu.

  • KKTC’de BM ile yol gerilimi

    KKTC’de BM ile yol gerilimi

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu yaptığı açıklamada, Pile-Yiğitler Yolu Projesi’nin son derece insancıl amaçlarla ve hiçbir art niyet olmadan hazırlandığını belirterek “Rum’un ve İngiliz üslerinin insafına terk edilen Kıbrıs Türk insanının hayatını kolaylaştırmak için böyle bir proje yapılmıştır.” ifadelerini kullandı.

    KKTC’nin bir yerden toprak çalma niyeti olmadığını vurgulayan Ertuğruloğlu, “Pile-Yiğitler Yolu Projesi’nden geri dönüş olmayacak. Bu proje tamamen insani bir projedir ve hiçbir art niyet içermemektedir. Komployla karşı karşıyayız. BM bizi engellemeye çalışmasın. Bu yolu biz yapacağız. Bitmiştir. Kararlılığımızdan geri adım atmayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

    Ertuğruloğlu, BM Barış Gücü’nün Türk dostu bir örgüt olmadığını vurgulayarak KKTC olarak oyuna gelmeyeceklerini belirtti.

    BM Barış Gücü askerleri, Pile-Yiğitler Yolu Projesi’ni engellemek üzere dün sabah saatlerinden itibaren projenin başlanacağı alana beton bloklar yerleştirdi.

    Türk tarafının yetkililerini ve yol yapım araçlarını engellemek isteyen BM Barış Gücü askerleri, ayrıca araçlarını KKTC topraklarına park etti.

    KKTC güvenlik güçleri ise BM’ye ait araçları bölgeden dozer yardımıyla kaldırdı.

    ERSİN TATAR: KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK

    KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, olaya ilişkin açıklamalarda bulunarak konunun tamamen insani olduğunu ve Pile halkının ulaşım sorununu çözme niyetinde olduklarını söyledi. Yolun büyük bir kısmının KKTC toprağı olduğunu söyleyen Tatar, “Kimsenin toprağında, malında gözümüz yok” ifadelerini kullandı. Ayrıca Tatar, “Pile halkı çok şikayetçi, çünkü 10 dakikalık yolu bir saatte gidip geliyorlar. Rumların da bu tarafa geçmesi ile trafik daha da yoğunlaştı. Aslında o bölgede batı kapısı dediğimiz bir kapı vardır ve onun kullanılması ile ilgili İngiliz İdaresi’ne başvuru yapıldı. Ancak olumlu bir yanıt alınamadı. Biz de Pile-Yiğitler Yolu Projesi’ni hayata geçirmeyi planladık.” dedi.

    BM araçlarının çekilmesini değerlendiren Tatar, “Bizim ekiplerimize bir görev verildi ve bu ekipler çalışma başlattı. Bizim toprağımıza gelip, çalışmayı durdurmaya kalkarsanız, devam eden işe müdahale etmiş olursunuz. Hangi yetki ve sıfatla işe engel olmaya kalkıyorlar” diye konuştu. Yaşanılan sıkıntıyla ilgili kendisinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi makamları ile herhangi bir teması olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, bu işlerin Haziran ayında yapılmasının planlandığını ancak BM yetkilisinin yurt dışında olması nedeniyle aksadığını söyledi. Yapılan yolun bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tatar, “Bu yol insani maksatlar için bir ihtiyaçtır, dolayısıyla başkalarının buradan farklı manalar çıkarmanın hiçbir gereği yoktur” dedi. Pile-Yiğitler Yolu Projesi’ne, BM Barış Gücü askerlerinin geri çekilmesiyle yeniden başlandığını belirten Tatar, “Bir gerginlik daha yaşanır mı?” sorusunu ise “Umarım yaşanmaz, yaşanmamasını temenni ediyoruz.” şeklinde cevap verdi.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Pile köyünde yaşayan Kıbrıs Türklerinin KKTC topraklarına ve Pile’deki arazilerine ulaşımını kolaylaştırmak amacıyla Pile-Yiğitler yolu yapımına dün başlanıldığı belirtildi.

    Bu yol yapım projesinin tamamen insani amaç taşıdığının altı çizilen açıklamada, “Hal böyle olmasına rağmen BMBG askerleri tarafından bölgede emniyeti sağlamak amacıyla bulunan polisimize ve yol inşaat ekibine KKTC toprakları içinde fiziksel müdahalede bulunulmuş, yol yapımı engellenmeye çalışılmıştır. BMBG’nin bu olay sırasındaki tutumu kabul edilmezdir.” ifadesine yer verildi.

    Açıklamada, KKTC güvenlik güçlerinin BMBG askerlerine ve Birleşmiş Milletler (BM) araçlarına saldırıda bulunduğu yönündeki iddialar hatırlatılarak, şunlar kaydedildi:

    “BMBG’nin açıklaması ve bazı ülkelerin benzer açıklamalarında, yaşanan durum çarpıtılmakta BM askerine ve araçlarına saldırıda bulunulduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar asılsızdır. Sahada sadece polisimiz bulunmaktadır ve KKTC topraklarında bulunan polisimizin görevi yol çalışmalarını gerçekleştiren sivil ekibin güvenliğini sağlamaktır. Bölgede meydana gelen gerginlik BM askerleri ve personelinin tutumu ve yol yapımını sürdüren ekibimiz ve bu ekibin güvenliğini sağlayan polisimize yaptığı fiziksel müdahale ve engellemelerden kaynaklanmıştır.”

    Pile-Yiğitler yolu projesinin 25 yıllık bir geçmişi olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Pile – Yiğitler yolu projesi hususunda Kıbrıs Türk tarafının yapıcı tutumu ve bu yönde yaptığı tüm çağrılara rağmen bugüne kadar Pile’de yaşayan vatandaşlarımızın günlük hayatlarını kolaylaştırıcı adımlar atılmamış ve iyi niyetimiz karşılık görmemiştir. Bu nedenle Ada’nın eşit ortağı olan Kıbrıs Türk tarafı Pile – Yiğitler Yolu’nun tamamlanması için gerekli çalışmaları, BMBG’yi bilgilendirmek suretiyle başlatmıştır.” değerlendirmesinde bulunuldu.

    Açıklamada, “Öte yandan 1996 yılında, Rumlar tarafından bilinçli bir şekilde Türk arazileri istimlak edilmek suretiyle inşa edilen Larnaka-Dikelya-Ayia Napa yol yapımı ve yine 2004 yılında Rum tarafınca inşa edilen Pile-Voroklini yol yapımına Kıbrıs Türk tarafının tüm itirazları ve protestolarına rağmen sessiz kalarak izin vermiştir. BMBG’nin Kıbrıs Türk tarafına karşı takındığı taraflı ve kabul edilemez tavır BMBG’nin ülkemizdeki varlığını sorgulatmakla kalmayıp Birleşmiş Milletlerin itibarını ve inandırıcılığını da zedelemektedir.” ifadelerine yer verildi.

    BMBG’den Kıbrıs Türkleri ve Rumlara eşit mesafede bir tutum sergilenmesi çağrısı yapılan açıklamada, “KKTC’de Kıbrıs Türk tarafının iyi niyetinden bilistifade mevcudiyetini ve faaliyetlerini sürdüren BMBG’den beklentimiz bu taraflı tavrını gözden geçirerek, Pile-Yiğitler yol yapımı çalışmalarımıza fiziksel müdahale ve engelleme çabalarına derhal son vermesi, söylem ve eylemlerinde Kıbrıs Türkleri ve Rumlara eşit mesafede bir tutum benimsemesi yönündedir.” denildi.

  • Bakan Güler KKTC’de

    Bakan Güler KKTC’de

    Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ankara’ya ziyarette bulunan KKTC İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler ile makamında bir araya geldi. İki bakan, heyetler arası görüşme gerçekleştirdi.