Etiket: Kocaeli

  • Komutanın Evi turizme kazandırılıyor

    Komutanın Evi turizme kazandırılıyor

    Darıca’da 1920’li yıllarda karargah olarak kullanılan ve “Komutanın Evi” olarak bilinen tarihi yapıda restorasyon çalışmaları devam ediyor.
    Darıca Belediyesi ile Gebze Teknik Üniversitesi işbirliğinde yapılan ve Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan restorasyon projesi kapsamında tarihi binanın Kültür Evi olarak inşa edilmesi planlanıyor.

    Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, restorasyon çalışmasını inceleyerek projenin son durumu hakkında bilgi aldı. Darıca’nın tarihi dokusunu yeniden canlandırmak istediklerini ve turizme kazandırmayı amaçladıklarını ifade eden Başkan Muzaffer Bıyık, “Darıca’mız birçok tarihi yapıyı bünyesinde barındırıyor. Bizler de ilçemizin turizmine katkıda bulunmak için tarihi yapıları yeniden canlandırmak istiyoruz. Seçim beyannamemizde de söz verdiğimiz gibi restorasyon çalışmalarımıza başladık. Komutanın Evi olarak da bilinen Yalı Mahallemizdeki tarihi yapıyı Gebze Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü işbirliğinde restore ediyoruz. Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan restorasyon projesi kapsamında tarihi binanın Kültür Evi olarak hizmet vermesini arzu ediyoruz” dedi.

    Projenin aslına uygun bir şekilde restore edileceğini söyleyen Başkan Muzaffer Bıyık, “Darıca’mızda birçok tarihi yapı bulunuyor. Daha önce tarihi tekel binası ile İskoliye Mektebi’ni restore ederek vatandaşlarımızın hizmetine açmıştık. Komutanın Evi projemizi de kısa sürede tamamlayarak en güzel şekliyle vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Darıca kalesi ve diğer yapılarla ilgili de istişarelerimiz sürüyor. Darıca’mızdaki tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkıp, Darıca’nın kültür turizmiyle öne çıkmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.

  • Şimdilerde içler acısı halde

    Şimdilerde içler acısı halde

    Kocaeli’nde 1832 yılında feslerin dayanıklılığını artırmak amacıyla kurulan Dinkhane, bir dönem Osmanlı’nın gözde sanayi merkezlerinden biriyken, günümüzde harabe hali ve ürkütücü görüntüsüyle dikkat çekiyor. Başiskele’de bulunan Dinkhane 1832’de, İstanbul’daki Feshane’de üretilen feslerin dayanıklılığını artırmak amacıyla kuruldu.

    Osmanlı padişahı Sultan II. Mahmud’un emriyle kurulan bu fabrikada, İstanbul’dan gemiler aracılığıyla getirilen fesler sıcak su ve sabun kullanılarak dinklenmeye başlandı. Günde ortalama 500 fesin işlendiği Dinkhane, zamanla İzmit Çuha Fabrikası’ndan gelen kumaşların dinkleme işlemlerini de üstlendi. Böylece Dinkhane, Osmanlı’nın sanayileşme sürecinde önemli bir merkez haline geldi.

    Turizme kazandırılacağı günü bekliyor
    Uzun yıllar feslerin dayanıklılığını artırmak için kullanılan dinkleme işlemine ev sahipliği yapan yapının içi, günümüzde adeta harabeye döndü. Fes dinkleme işleminde kullanılan malzemeler kırılarak kullanılamaz hale gelirken, yapılar ise zamanla çürüdü; çevresi ise otlarla kaplandı. Eskiden hareketli bir sanayi merkezi olan Dinkhane, bugün sessizliğe bürünmüş bir harabe olarak duruyor.

    Araştırmacı-yazar Emin Öztürk, yapının tarihi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Sultan II. Mahmud döneminde fes kullanımının yaygınlaşarak Tunus, Fransa ve Avusturya’dan ithal edildiğini aktaran Öztürk, “Yıllık ithalat miktarı yarım milyonu geçince devlet özellikle ordunun ihtiyacı olan feslerin yurt içinde üretilmesi için harekete geçti. 1831 yılında Sultan II. Mahmud, Mimarbaşı Altunizade İsmail Zühtü Paşa’yı bu iş için görevlendirdi. Altunizade, Tunus’tan 23 fes ustası, Bursa’dan ise yetenekli 15 kalfa getirerek İstanbul’da Feshane’yi kurdu ve fes üretimine başlandı” dedi.
    Fes üretiminde en önemli aşamalardan birinin, yünlü kumaşın dayanıklılığını artırmak amacıyla yapılan dinkleme işlemi olduğunu söyleyen Öztürk, “Kumaş, sıcak su ve sabunla dövülerek sıklaştırılıyordu. Bu işlem daha önce ayakta çiğnenerek yapılırken, sonrasında su değirmenlerinde gerçekleştirilmeye başlandı” diye konuştu.

    “Sular incelenerek kuruldu”
    Emin Öztürk, Feshane’de çalışan ustaların talebi üzerine Dinkhane’nin kurulduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Tunuslu ustalar, Feshane’de üretilen feslerin rengini bir türlü tutturamayınca İstanbul’un suyunun bu iş için uygun olmadığı kanaatine vardılar. Bunun üzerine ustalar İzmit’e gönderildi ve buradaki tüm sular incelendi. İncelemeler neticesinde Yuvacık Barajı’na su sağlayan Kirazdere’nin suyunun bu iş için çok uygun olduğu tespit edildi.

    Daha sonra bu Kirazdere’nin yanına ahşap köprü kurularak dinkleme işlemi başladı. Fakat sık yaşanan taşkınlar bu köprüyü kullanılamaz hale getirince 1832 yılının ilkbaharında burada kalıcı bir dinkhane kurulmasına karar verildi”
    Dinkhanenin yapımında kullanılan malzemelerin özenle seçildiğine dikkat çeken Emin Öztürk, “Yapı için gerekli keresteler Samanlı Dağları’ndan, taşlar ise İzmit yakınındaki eski bir saraydan temin edildi” şeklinde konuştu.

    “Osmanlı’nın sanayileşme hamlesinin önemli bir parçasıydı”
    Dinkhane’nin 2 katlı inşa edildiğini, üst katında memur odaları, kahve ocağı, alt katında ise ahır, depo ve mahzenin bulunduğu bilgisini veren Öztürk, ayrıca yapıda 4 büyük çark ve her bir çarka bağlı ikişer tokmağın yer aldığını kaydetti. Öztürk, “Ayrıca yapıda, büyük bakır kazanlar, havuzlar ve kurutma alanları da mevcuttu.

    Dinkhane inşaatının tamamlanmasının ardından Feshane’de üretilen fesler dinklenmek üzere gemilere yüklenip İzmit’e gönderiliyor, ardından rıhtımdan hamallar eşliğinde Dinkhane’ye getiriliyordu. O dönemlerde Dinkhane’de günde 500 fes dinkleniyordu. 1843’de İzmit Çuha Fabrikası’nın kurulmasının ardından kumaşlar da burada dinklenmeye başladı. Bu sebeple Dinkhane’ye yeni bölümler eklendi. Böylece Sultan II. Mahmud döneminde temelleri atılan bu yapı, Osmanlı’nın sanayileşme hamlesinin önemli bir parçası oldu” ifadelerini kullandı.

  • Kömür sobası evi yaktı

    Kömür sobası evi yaktı

    Yangın, Derince ilçesi Fatih Sultan Mahallesi Burcu Sokak üzerinde bulunan bir evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, ev sahibi Mahmut U., evde soba kömür sobasını yaktı. Sobayı yakan Mahmut U. ev çevresindeki işleriyle ilgilenmeye başladı. Bir süre sonra sobadan sıçrayan kıvılcımlar evdeki eşyaları tutuşturdu. Durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirildi. İhbar üzerine bölgeye sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Ekipler tarafından yangın kontrol altına alınarak söndürüldü. Yangın nedeniyle ev içerisindeki eşyalar küle döndü.

  • Başiskele’de cam kumbaraları ile geri dönüşüme devam

    Başiskele’de cam kumbaraları ile geri dönüşüme devam

    Başiskele Belediyesi, cam atıkları kaynağında ayrı toplamak amacıyla ilçenin muhtelif yerlerine 18 adet cam kumbara yerleştirdi.
    Başiskele Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü, sıfır atık seferberliği kapsamında kentte çeşitli çalışmalar, uygulamalar ve eğitimler düzenleyerek sıfır atık bilincini 7’den 77’ye her vatandaşa yaymaya devam ediyor. Böylece Başiskele’de hem çevreyi koruyor hem de ülke ekonomisine katkı sunmaya devam ediyor. Mobil Atık Getirme Merkezlerine ilave olarak kentin 18 noktasına cam atıkların ayrı olarak toplanması için cam kumbarası yerleştirildi. Cam kumbarası ile cam atıklar doğaya karışmadan, çevreye ve herhangi bir canlıya zarar vermeden toplanacak ve geri dönüşüm ile döngüsel ekonomiye büyük katkıda bulunacak.

  • Trafikte yol verme tartışması meydan kavgasına döndü: 5 kişi silahla yaralandı

    Trafikte yol verme tartışması meydan kavgasına döndü: 5 kişi silahla yaralandı

    Olay, öncesi gün akşam saatlerinde Nene Hatun mahallesi Ertuğrul Gazi caddesinde meydana geldi. Trafikte yol verme meselesinden başlayan tartışma kısa sürede kavgaya döndü. Cadde üzerinde kalabalık grup birbirlerine sopa ve silahlarla saldırdı. O anlar çevrede bulunanlar tarafından saniye saniye kaydedildi. Kavga neticesinde 5 kişi silahla yaralandı.

    20 kişinin ifadesi alındı
    Olayla ilgili 20 şahıs yakalandı. 15 şahıs polis merkezindeki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Adliyeye sevk edilen B.S. (51), D.U. (35), S.U. (51), T.D. (19) ile V.H. (21) yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Olayla ilgili biri kuru sıkı olmak üzere iki silah ele geçirildi.
    Olayla ilgili inceleme sürüyor.

  • Çocuklar Balık Hastanesi oyununu çok sevdi

    Çocuklar Balık Hastanesi oyununu çok sevdi

    Gölcük’te Kazıklı Kervansarayı Kültür Yapısı’nda sahnelenen Balık Hastanesi isimli tiyatro oyununu izleyen çocuklar keyifli zaman geçirdi.
    Gölcük Belediyesi’nin tiyatro etkinlikleri kapsamında hafta sonu, “Balık Hastanesi” adlı çocuk tiyatrosu oyunu Kazıklı Kervansarayı Kültür Yapısı’nda sahnelendi. Çocuklar ve ailelerini yoğun ilgi gösterdiği etkinlik renkli görüntülere de sahne oldu. Etkinliğe Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer de katılarak, miniklerin neşeli anlarına tanıklık etti.

  • Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

    Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

    Gölcük’te 18. yüzyılda inşa edildiği bilinen Sultan Baba Hamamı, uzun yıllar atıl vaziyette beklerken, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’in girişimiyle restore edilip 2021 yılında hat müzesine dönüştürüldü. Kocaeli’nin ilk ve tek hat müzesi olan bu özel mekana, 19. yüzyılda yaşamış Hattat Ali Vasfi Efendi’nin ismi verildi.

    172 eser sergileniyor
    Müze, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in öncülüğünde, 74 hattat, 13 müzehhip, 34 ebru ve çini sanatçıları dahil toplam 134 sanatçının katkısıyla titizlikle hazırlandı. Osmanlı’nın da izlerini taşıyan bu müzede 172 eser sergileniyor. Dikkat çeken eserler arasında, 2. Bayezid dönemine ait, külçe bakırın levha haline getirilmesiyle yapılan tarihi kazan ve Ali Vasfi Efendi’nin balmumundan yapılan heykeli de bulunuyor.

    Antikacıdan gelen eser, müzenin simgesi oldu
    Müzede öne çıkan bir diğer eser ise balmumu heykelin önünde sergilenen ve “İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l-ulemâ” (Fatır Suresi 28. Ayet) (Kulları içinden ancak alimler Allah’tan (gereğince) korkar) ayet-i kerimesini içeren çalışma. Tesadüfen bir antikacı tarafından müzeye getirilen bu eserin, yapılan incelemeler neticesinde Hattat Ali Vasfi Efendi’nin yaklaşık 150 yıl önce yazdığı orijinal bir eser olduğu anlaşıldı. Ali Yıldırım Sezer tarafından teslim alınan bu önemli eser müzeye konuldu.

    “Müze yeni ancak bina tarihi”
    Müzenin kuruluşunda emeği geçen tarih araştırmacısı Hüseyin Sert, Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ni hayata geçirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Sultan Baba Hamamı’nın depremlerde ağır hasar aldığını söyleyen Sert, “Bu bina temelden tam anlamıyla restore edildi ve yenilendi. Alınan kararların ardından hamamın, hüsn-i hat müzesine çevrilmesine karar verildi. Müze yeni ancak bina tarihi” dedi.

    “Yaklaşık 150 yıllık bir eser”
    Müzede aralarında hüsn-i hat, ebru ve tezhip gibi çalışmaların bulunduğu 172 eserin sergilendiği bilgisini veren Sert, “Bu çalışmalar, geleneksel sanatlarımızın icrasıyla oluşturulmuş eserlerdir. Hepsi takdire şayan, sanatkarlarımızın emeklerini ortaya koyduğu çalışmalardır ancak bana göre en kıymetli eser, Ali Vasfi Efendi’nin kendi yazısıyla yaptığı eserdir. Eser, ‘İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l- ulemâ’ şeklinde ayeti içeriyor. Bu eserin yaklaşık 150 yıllık bir tarihi var” dedi.

    “Duygulanmamak mümkün mü”
    Hüseyin Sert, eserin bir antikacı tarafından getirildiğini anlatarak sözlerine şöyle devam etti:
    “Müze için kapsamlı bir medya çalışması yapılmıştı. Birçok görsel ve anlatım sosyal medyada paylaşıldı. Müze ile ilgili bir haberin alt kısmında, ‘Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi tamamen bağışlarla oluşturulmuştur. Bağış yapmak isteyenlerin eserleri kabul edilir’ ifadesi yer alıyordu. Bir gün elinde eser bulunan biri gelip ‘Elimde böyle bir eser var, Ali Vasfi Efendi’ye ait olabilir. İnceleyebilir misiniz?’ dedi. Eseri inceledik ve Ali Vasfi Efendi’ye ait orijinal bir çalışma olduğu tespit edildi. Ali Vasfi Efendi’nin vefatından 11 yıl önce yazdığı bir eser. Müze açılırken onun ismine ait orijinal bir eserin gelmesi çok değerliydi. Tabloyu görünce çok duygulandım. Elinizdeki kağıt 150 yıl önce yazılmış. Üstelik Ali Vasfi Efendi, Peygamber Efendimizin (SAV) soyundan gelen Seyyid neslinden. Bu yüzden duygulanmamak mümkün mü?”

    “Ben biraz duygusalım, anlatırken gözlerim doluyor”
    Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Sert, müzenin kuruluş aşamasında yaşadıkları birçok hatıranın kendisini etkilediğini belirterek, bir bağışçı ile aralarında geçen hatırasını paylaştı. Sert, “Müzeyi hazırladığımız bir dönemde dinlenme alanında istirahat ederken bir hanımefendi geldi ve ‘Affedersiniz, müze açılıyormuş. Kim ilgileniyor?’ diye sordu. Hocamız kendisiyle ilgilendi. Hanımefendi, ‘Eser topluyor musunuz?’ diye sordu. ‘Evet, sadece bağış kabul ediyoruz’ şeklinde yanıt verdik. Bunun üzerine hanımefendi, ‘Ben hafızım. Babam ve dedem de hafızdı. Küçük boy hafız Kur’an-ı Kerim’im var. Hafızlığımı bu Kur’an-ı Kerim’de yaptım. Babam da hafızlığını bu Kur’an-ı Kerim’de yaptı. Bu kitabı müzeye bağışlamak istiyorum’ dedi. Hepimiz çok duygulandık” ifadelerini kullandı.
    Vatandaşları Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ne davet eden Hüseyin Sert, “Yakın çevrede oturanlar, buralardan gelip geçenler, ecdadımızdan kalan bazı hatıralara değer verenler, akıl yoluyla hareket edenler bu ve buna benzer müzeler ziyaret etsinler. Ziyaretlerle bu müzeler şenlenecek” şeklinde konuştu.

    Ali Vasfi Efendi kimdir
    19. yüzyılda İzmit’te yaşayan ve eserlerinde “İzmidî” mahlasını kullanan Ali Vasfi Efendi, babası Seyyid Hafız Ahmed Efendi gibi hem “Hafız” hem de “Seyyid” unvanlarıyla tanınıyor. Kaynaklarda Gazi Süleyman Paşa Medresesi, Fevziye Medresesi, Pertev Paşa Külliyesi Sıbyan Mektebi, Şeyh Muhiddin Muallimhanesi ve Gebze Çoban Mustafa Paşa Medresesi’nde hem öğrenci hem de öğretici olarak bulunduğu bilgisi yer alan Ali Vasfi Efendi’nin, Kocaeli’de cami, çeşme ve bazı mezar taşlarının kitabesinde imzaları bulunuyor.
    Hocasının Ahmed Hulusi Efendi olduğu bilinen sanatkarın, sülüs-nesih hatlı yazıyı da hocasından öğrenerek icazet aldığı biliniyor. 1890 yılında vefat eden Ali Vasfi Efendi’nin kabri ise Bağçeşme Namazgâh Şehitliğinde bulunuyor.

  • Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

    Tarihi hamamda duygulandıran tesadüf

    Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde restore edilerek “Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi” ismiyle kapılarını açan tarihi hamam, 172 nadide esere ev sahipliği yapıyor. Müzedeki eserler arasında, bir antikacı tarafından tesadüfen getirilen ve müzeye ismini veren Ali Vasfi Efendi’ye ait olduğu anlaşılan 150 yıllık bir hat çalışması da yer alıyor. Bu dikkat çekici tesadüf, duyanları hem şaşırtıyor hem de duygulandırıyor.
    Gölcük’te 18. yüzyılda inşa edildiği bilinen Sultan Baba Hamamı, uzun yıllar atıl vaziyette beklerken, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’in girişimiyle restore edilip 2021 yılında hat müzesine dönüştürüldü. Kocaeli’nin ilk ve tek hat müzesi olan bu özel mekana, 19. yüzyılda yaşamış Hattat Ali Vasfi Efendi’nin ismi verildi.

    172 eser sergileniyor
    Müze, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in öncülüğünde, 74 hattat, 13 müzehhip, 34 ebru ve çini sanatçıları dahil toplam 134 sanatçının katkısıyla titizlikle hazırlandı. Osmanlı’nın da izlerini taşıyan bu müzede 172 eser sergileniyor. Dikkat çeken eserler arasında, 2. Bayezid dönemine ait, külçe bakırın levha haline getirilmesiyle yapılan tarihi kazan ve Ali Vasfi Efendi’nin balmumundan yapılan heykeli de bulunuyor.

    Antikacıdan gelen eser, müzenin simgesi oldu
    Müzede öne çıkan bir diğer eser ise balmumu heykelin önünde sergilenen ve “İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l-ulemâ” (Fatır Suresi 28. Ayet) (Kulları içinden ancak alimler Allah’tan (gereğince) korkar) ayet-i kerimesini içeren çalışma. Tesadüfen bir antikacı tarafından müzeye getirilen bu eserin, yapılan incelemeler neticesinde Hattat Ali Vasfi Efendi’nin yaklaşık 150 yıl önce yazdığı orijinal bir eser olduğu anlaşıldı. Ali Yıldırım Sezer tarafından teslim alınan bu önemli eser müzeye konuldu.

    “Müze yeni ancak bina tarihi”
    Müzenin kuruluşunda emeği geçen tarih araştırmacısı Hüseyin Sert, Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer ve Hattat Mahmut Şahin’in Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ni hayata geçirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Sultan Baba Hamamı’nın depremlerde ağır hasar aldığını söyleyen Sert, “Bu bina temelden tam anlamıyla restore edildi ve yenilendi. Alınan kararların ardından hamamın, hüsn-i hat müzesine çevrilmesine karar verildi. Müze yeni ancak bina tarihi” dedi.

    “Yaklaşık 150 yıllık bir eser”
    Müzede aralarında hüsn-i hat, ebru ve tezhip gibi çalışmaların bulunduğu 172 eserin sergilendiği bilgisini veren Sert, “Bu çalışmalar, geleneksel sanatlarımızın icrasıyla oluşturulmuş eserlerdir. Hepsi takdire şayan, sanatkarlarımızın emeklerini ortaya koyduğu çalışmalardır ancak bana göre en kıymetli eser, Ali Vasfi Efendi’nin kendi yazısıyla yaptığı eserdir. Eser, ‘İnnemâ yahşa’llâhe min ibâdihi’l- ulemâ’ şeklinde ayeti içeriyor. Bu eserin yaklaşık 150 yıllık bir tarihi var” dedi.

    “Duygulanmamak mümkün mü”
    Hüseyin Sert, eserin bir antikacı tarafından getirildiğini anlatarak sözlerine şöyle devam etti:
    “Müze için kapsamlı bir medya çalışması yapılmıştı. Birçok görsel ve anlatım sosyal medyada paylaşıldı. Müze ile ilgili bir haberin alt kısmında, ‘Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi tamamen bağışlarla oluşturulmuştur. Bağış yapmak isteyenlerin eserleri kabul edilir’ ifadesi yer alıyordu. Bir gün elinde eser bulunan biri gelip ‘Elimde böyle bir eser var, Ali Vasfi Efendi’ye ait olabilir. İnceleyebilir misiniz?’ dedi.

    Eseri inceledik ve Ali Vasfi Efendi’ye ait orijinal bir çalışma olduğu tespit edildi. Ali Vasfi Efendi’nin vefatından 11 yıl önce yazdığı bir eser. Müze açılırken onun ismine ait orijinal bir eserin gelmesi çok değerliydi. Tabloyu görünce çok duygulandım. Elinizdeki kağıt 150 yıl önce yazılmış. Üstelik Ali Vasfi Efendi, Peygamber Efendimizin (SAV) soyundan gelen Seyyid neslinden. Bu yüzden duygulanmamak mümkün mü?”

    “Ben biraz duygusalım, anlatırken gözlerim doluyor”
    Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Sert, müzenin kuruluş aşamasında yaşadıkları birçok hatıranın kendisini etkilediğini belirterek, bir bağışçı ile aralarında geçen hatırasını paylaştı. Sert, “Müzeyi hazırladığımız bir dönemde dinlenme alanında istirahat ederken bir hanımefendi geldi ve ‘Affedersiniz, müze açılıyormuş. Kim ilgileniyor?’ diye sordu. Hocamız kendisiyle ilgilendi. Hanımefendi, ‘Eser topluyor musunuz?’ diye sordu. ‘Evet, sadece bağış kabul ediyoruz’ şeklinde yanıt verdik.

    Bunun üzerine hanımefendi, ‘Ben hafızım. Babam ve dedem de hafızdı. Küçük boy hafız Kur’an-ı Kerim’im var. Hafızlığımı bu Kur’an-ı Kerim’de yaptım. Babam da hafızlığını bu Kur’an-ı Kerim’de yaptı. Bu kitabı müzeye bağışlamak istiyorum’ dedi. Hepimiz çok duygulandık” ifadelerini kullandı.

    Vatandaşları Ali Vasfi İzmidî Hüsn-i Hat Müzesi’ne davet eden Hüseyin Sert, “Yakın çevrede oturanlar, buralardan gelip geçenler, ecdadımızdan kalan bazı hatıralara değer verenler, akıl yoluyla hareket edenler bu ve buna benzer müzeler ziyaret etsinler. Ziyaretlerle bu müzeler şenlenecek” şeklinde konuştu.

    Ali Vasfi Efendi kimdir
    19. yüzyılda İzmit’te yaşayan ve eserlerinde “İzmidî” mahlasını kullanan Ali Vasfi Efendi, babası Seyyid Hafız Ahmed Efendi gibi hem “Hafız” hem de “Seyyid” unvanlarıyla tanınıyor. Kaynaklarda Gazi Süleyman Paşa Medresesi, Fevziye Medresesi, Pertev Paşa Külliyesi Sıbyan Mektebi, Şeyh Muhiddin Muallimhanesi ve Gebze Çoban Mustafa Paşa Medresesi’nde hem öğrenci hem de öğretici olarak bulunduğu bilgisi yer alan Ali Vasfi Efendi’nin, Kocaeli’de cami, çeşme ve bazı mezar taşlarının kitabesinde imzaları bulunuyor.

    Hocasının Ahmed Hulusi Efendi olduğu bilinen sanatkarın, sülüs-nesih hatlı yazıyı da hocasından öğrenerek icazet aldığı biliniyor. 1890 yılında vefat eden Ali Vasfi Efendi’nin kabri ise Bağçeşme Namazgâh Şehitliğinde bulunuyor.

  • Kontrolden çıkan hafif ticari araç yan yattı: 4 yaralı

    Kontrolden çıkan hafif ticari araç yan yattı: 4 yaralı

    Kaza, D-100 kara yolunda Dilovası ilçesi mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ankara istikametinde seyreden plakası öğrenilemeyen bir hafif ticari araç kontrolden çıktı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği hafif ticari araç, yolda yan yattı. Kazada 4 kişi yaralandı. Durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirildi. İhbar üzerine bölgeye sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Kazada yaralanan vatandaşlar şehirdeki hastanelere sevk edildi. Kaza nedeniyle bölgede uzun araç kuyrukları oluştu. Aracın yol kenarına alınmasıyla trafik normal seyrine döndü. Hastaneye kaldırılan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

  • Otomobil uçurumdan yuvarlandı: Sürücü hayatını kaybetti

    Otomobil uçurumdan yuvarlandı: Sürücü hayatını kaybetti

    Kaza, gece saat 01.30 sıralarında Gündoğdu Mahallesi Bucak Sokak’ta meydana geldi. Plakası öğrenilemeyen otomobil, sürücüsü İlker Akyüz’ün kontrolünden çıkarak uçurumdan yuvarlandı. Kazayı gören vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine itfaiye, sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri, otomobilde sıkışan sürücüyü yaklaşık 20 metrelik uçurumdan operasyonla kurtararak sağlık ekiplerine teslim etti. Ağır yaralanan İlker Akyüz, kaldırıldığı Şehir Hastanesi’nde yapıla tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
    Kaza ile ilgili inceleme başlatıldı.