Etiket: konsey

  • Bursa Kent Konseyi zulme sessiz kalmadı

    Bursa Kent Konseyi zulme sessiz kalmadı

    İsrail’in Filistin’e yönelik uyguladığı ve savaş suçu sayılabilecek birçok eylemi de gerçekleştirdiği zulümlere tepkiler her geçen gün artıyor. Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan da yaptığı basın açıklaması ile tüm dünyaya ‘mazlum Filistin halkı yalnız değildir’ mesajı verdi. Dünyada iyi insanların sesinin az çıktığı, kötülerin çok acımasızca insanlara zulüm ettiği bir dönemin yaşandığını dile getiren Orhan, “İyi insanlara sesleniyorum; hepimiz anayız, hepimiz babayız, hepimizin eşleri var, kızları var, çocukları var, torunları var. Bugün İsrail’de olan bu acımasızca bu vicdansızca davranış maalesef insanlığa yakışmıyor. Etrafı çevrilmiş açık hapishane gibi ekmek yok, su yok, elektrik yok, ilaç yok ayrıca zulüm var. İnsanlar öldürülüyor. Çocukların kolları, bacakları parçalanmış, kadınlar perişan vaziyette. Maalesef birileri çıkıyor, bunları destekliyor. Bu bir savaş değil ki! Bu bir soykırım!” dedi.

    Dünyada ilk

    Filistin’de vicdanları yaralayan bir soykırım yaşandığını kaydeden Orhan, “Böyle bir acı olay, dünyada belki de ilk defa yaşanıyor. Niçin insanlar sessiz kalıyor, ben buna feryat ediyorum. İyi insanlar sessiz kalmamalı. Sesimizi çıkartmamız lazım. Biz onlar gibi vicdansızlık, acımasızlık yapmayalım ama bu acımasızlık bu vicdansızlığı yapan insanlara sesimizi duyurup yapmamaları için elimizden geleni yapmamız lazım. Yeter artık! diyoruz ama herkes elini taşın altına koymalı. Dünyadaki iyi insanlar, güzel insanlar elini taşın altına koymalı. Bugün onlara yapılan, yarın bize de yapılır. Onun için lütfen diyorum artık vicdanımızın sesini dinleyelim ve bu insanlara bir dur diyelim. Hastaneye bomba atılır mı? Hastalara bomba atılır mı? Çocuklara bomba atılır mı? Misket bombası suçtur, atılır mı? Ama attılar. Elbette ki bunlar da bir gün bunun karşılığını görecekler. Muhakkak görecekler. Biz Bursa’da yaşayan, vicdanının sesini dinleyen, vicdanı yaralanan bu gönüllüler olarak diyoruz ki artık yeter!” diye konuştu.

  • BM Güvenlik Konseyi acil toplanacak

    BM Güvenlik Konseyi acil toplanacak

    BM Güvenlik Konseyi, Gazze’deki hastane saldırısını görüşmek için acil toplanacak. BM Sözcülüğünden yapılan açıklamada, toplantının yerel saatle 10.00’da (TSİ 17.00) gerçekleşeceği kaydedildi. Açık formatta gerçekleşecek oturumda Brezilya’nın Gazze’de “insani duraklama” talep eden karar tasarısının oylamaya sunulacağı da ifade edildi.

    Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesine yönelik saldırıyı görüşmek için BMGK’yi acil toplantıya çağırmıştı. İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesini bombalaması sonucu ölenlerin sayısının 500’e yükseldiği kaydedilmişti.

  • AB Konseyi’nin  göç endişesi

    AB Konseyi’nin göç endişesi

    Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, 7 Ekim’de başlayan ve şiddetle devam eden İsrail-Hamas çatışmaları nedeniyle yarın acil olarak düzenlenecek AB liderlerinin çevrimiçi toplantısı öncesi açıklamalarda bulundu. Çatışmaların Avrupa’da toplumlararası gerilimi artırarak büyük güvenlik sonuçları doğurabileceğini belirten Michel, “Bu çatışmanın toplumlararası aşırıcılığı besleme potansiyeli var” dedi. Michel, devam eden çatışmaların daha fazla mültecinin sığınak arayışına girmesine yol açacağı yönündeki endişeleri artırdığını ifade ederek, “Çok sayıda insanın komşu ülkelere göç etmesi konusunda büyük bir risk bulunuyor” açıklamasını yaptı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Usame Cemal’i kabul etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Usame Cemal’i kabul etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan besmele ile başladığı konuşmasında “Amerika’daki Müslüman kardeşlerimizin selamını getirdiğiniz için teşekkür ediyorum. 6 Şubat deprem felaketi ile ilgili olarak yürüttüğünüz çalışmalar ve dayanışmanız için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Afet bölgesindeki vatandaşlarımız için topladığınız 100 milyon dolara ulaşan ayni ve nakdi yardımlar gönüllerimizin her daim bir olduğunu göstermiştir. Rabbim birlik ve beraberliğimizi daim eylesin” ifadelerini kullandı.

    Müslümanların birçok sorunla mücadele ettiğini belirten Erdoğan, “Müslümanlar olarak terörden nefret suçlarına birçok sorunla aynı anda mücadele ediyoruz. Batıda her geçen gün yaygınlaşan İslam düşmanlığı endişelerimizi artırıyor. Bu hastalıklı ruh hali karşısında Müslümanların seslerinin duyulması için gösterdiğiniz gayretleri yakından izlerken takdirle karşılıyorum. Ümmetimizin İslam düşmanlığı, hoşgörüsüzlük ve yaşadığı ayrımcılığa karşı durması ve birlik içerisinde olması bu tehditle mücadelede hayati öneme sahiptir. Hoşgörüyü ve kardeşliği temel alan sahih İslam anlayışının anlatılması amacıyla üstlendiğimiz görev bu bakımdan mühimdir.” şeklinde konuştu.

    Avrupa’da Kur’an-ı Kerim’e karşı yapılan saldırılara müsaade edilmesini kabul etmediklerini söyleyen Erdoğan, “Müslüman toplumu olarak Amerika’da güçlü olmanız tüm İslam alemine de örnek oluyor, güç ve ilham kaynağı teşkil ediyor. Müslümanların dünya genelinde yaşadığı sıkıntılar karşısında sizlerin sesinin daha fazla duyulması bu bakımdan gereklidir. Avrupa’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e karşı gerçekleştirilen saldırılara ifade özgürlüğü kisvesi altında müsaade edilmesini kabul etmediğimizi her vesile ile ifade ediyoruz. Bu açık bir nefret suçudur ve barbarlıktır. İsveç’te, Hollanda’da ve bilhassa Danimarka’da tekrarlanan saldırılar demokrasi ve insan haklarının bu coğrafyada yerleşmediğini gösteriyor. İslam’a ve Müslümanlara karşı yapılan bu saldırılara göz yumanların insani değerleri ne kadar içselleştirdiklerini her olayda bir kez daha görüyoruz.” ifadelerine yer verdi.

    BM’nin kutsal kitaplar hakkında aldığı kararın önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, İnsan Hakları Konseyinde kutsal kitaplara yönelik her türlü şiddet eylemini uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirilen kararların kabul edilmesi önemli gelişmelerdir. Bu kararların uygulamalara yansımalarını temin etmemiz gerektiği de ortadadır. Türkiye olarak ilgili ülkülere bu nefret suçlarını gerçekleştirenlere karşı gerekli tedbirleri almaları konusunda çağrılarda bulunmaya devam ediyoruz. Konuyu aynı hassasiyetle İslam İşbirliği Teşkilatımızın gündeminde tutma kararlılığımızı sürdürüyoruz.” diye konuştu.

    Amerika’da İslam’a ve Türkiye’ye karşı yapılan propagandalar hakkında konuşan Erdoğan, “Birçoğunuz Amerika’da siyasi çevrelere erişim bakımından önemli roller oynuyorsunuz. Yerel ve federal siyasette temsilcileriniz bulunuyor. Bu etkiyi de kullanarak Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıların ifade özgürlüğü bahanesi ile savunulamayacağını, bunların toplumsal huzur ve istikrarı hedef aldığını, Amerikan Kongresi başta olmak üzere tüm siyasi çevrelere etkili şekilde anlatmanızı bekliyorum. Türkiye karşıtı lobilerin karalama kampanyalarının etkisiz hale getirilmesinde de sizlerin desteğinin faydalı olacağına inanıyorum. Terör örgütleri PKK ve FETÖ’ye dair gerçeklerin Amerikan halkına aktarılması hususunda da katkılarınızı bekliyorum. Amerika’daki Türk toplumu ile yakın temaslarınızın artarak sürmesini temenni ediyorum. İnşallah bizlerde önümüzdeki hafta Amerika ziyaretimizi geniş bir heyetle gerçekleştireceğiz.” ifadeleri kullandı.

    Kabulde konuşan ABD Müslüman Organizasyonları Konseyi Genel Sekreteri Usame Cemal ise “Sizlerle burada olabilmek bizler için memnuniyet kaynağı. Bugün buraya sizleri tebrik etmek için geldik. Tarihi bir seçim zaferi kazandınız. Bu seçim zaferi yalnızca sizlerin zaferi değil bütün Müslüman dünyasının zaferidir. İnanıyoruz ki siz bütün dünyadaki Müslümanlara destek olamaya devam edeceksiniz. Sadece Amerika’daki Müslümanlar değil bütün Müslümanlar sizler için dua ediyor.” ifadelerine yer verdi.

    Toplantıya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ta katıldı. Beştepe’deki toplantı basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

  • İlk “yapay zeka” toplantısını gerçekleştirildi

    İlk “yapay zeka” toplantısını gerçekleştirildi

    Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, yapay zeka konusundaki ilk toplantısını gerçekleştirdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres gelişen teknolojinin yönetimini kolaylaştırmak üzere yeni bir BM biriminin oluşturulması yönündeki çağrıları memnuniyetle karşıladığını söyledi.
    Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, yapay zeka konusundaki ilk toplantısını ABD’nin New York şehrindeki merkez binasında gerçekleştirdi.

    Toplantıda konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, yapay zekanın küresel barış ve güvenlik için oluşturduğu potansiyel risklere dikkat çekerek, “Sosyal medyaya bakalım. İnsanlar arasındaki bağı güçlendirmek için tasarlanan araçlar ve platformlar artık seçimleri baltalamak, komplo teorilerini yaymak, nefret ve şiddeti körüklemek için kullanılıyor” dedi. Yapay zeka teknolojisi kullanılan sistemlerdeki olası arızaları “başka bir büyük endişe kaynağı” olarak niteleyen Guterres, “Yapay zeka ile nükleer silahlar, biyoteknoloji, nöroteknoloji ve robotik arasındaki etkileşim son derece endişe verici” diye konuştu.

    Yapay zeka teknolojisinin yönetimini kolaylaştırmak üzere yeni bir BM biriminin oluşturulması yönündeki çağrıları “memnuniyetle karşıladığını” kaydeden Guterres, böyle bir birimin sürdürülebilir kalkınmayı hızlandırmak için yapay zeka araçlarının araştırılması ve geliştirilmesinde iş birliğini destekleyebileceğini söyledi. Guterres, “Bizi uzaklaştıran değil, sosyal, dijital ve ekonomik farklılıklar arasında köprü kuran yapay zeka için birlikte çalışmalıyız” çağrısı yaptı.
    “Yapay zeka sınır tanımıyor”

    Ülkesinin Temmuz ayındaki dönem başkanlığı nedeniyle konsey toplantısına liderlik eden İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, oturumda yaptığı konuşmada “yapay zekanın insan yaşamını her yönüyle temelden değiştireceğini” belirterek, “Dönüştürücü teknolojilerin küresel yönetimini acilen şekillendirmemiz gerekiyor.

    Çünkü yapay zeka sınır tanımıyor” ifadelerini kullandı. Yapay zeka teknolojisinin iklim değişikliğinin ele alınmasına ve ekonomilerin canlandırılmasına katkı sağlayabileceğini belirten Cleverly, buna rağmen teknolojinin dezenformasyonu körüklediği ve hem devlet hem de devlet dışı aktörlere silah arayışında yardımcı olabileceği konusunda uyardı.

    “İki ucu keskin bir kılıç”
    Çin’in BM Büyükelçisi Zhang Jun ise teknolojinin olumlu ve olumsuz taraflarının olduğuna dikkat çekerek yapay zekayı “iki ucu keskin bir kılıç” olarak nitelendirdi. Pekin’in, konu hakkında belirleyici ilkeler oluşturulmasında BM’nin merkezi koordinasyon rolünü desteklediğini ifade eden Zhang, yapay zekaya atıfla “İyi ya da kötü olması, insanlığın onu nasıl kullandığına, düzenlediğine ve bilimsel gelişme ve güvenlik dengesini nasıl sağladığına bağlıdır” şeklinde konuştu. Zhang, yapay zeka teknolojisinin kontrolden çıkmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

    ABD işbirliği çağrısı yaptı
    ABD’nin BM Büyükelçi Yardımcısı Jeffrey DeLaurentis de, yapay zekanın gıda güvenliği, eğitim ve tıp alanlarındaki küresel zorlukların üstesinden gelme konusunda büyük imkanlar sunduğunun altını çizdi.

    “Amacına uygun şekilde kullanıldığında yapay zeka sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma yolundaki ilerlemeyi hızlandırabilir” diyen DeLaurentis, “Bununla birlikte yapay zeka, yanlış bilgi yaymak, önyargı ve eşitsizliği körüklemek, kötü niyetli siber operasyonları kolaylaştırmak ve insan hakları ihlallerini artırmak gibi tehditleri yoğunlaştırma potansiyeline de sahiptir” şeklinde konuştu.

    DeLaurentis, yapay zeka ve diğer gelişmekte olan teknolojilerin “baskı aracı olarak değil”, “daha güvenli ve barışçıl bir dünya hedefine yardımcı olacak araçlar olarak” kullanılmasını sağlamak için işbirliği çağrısında bulundu.

    Öte yandan, Rusya uluslararası barış ve güvenliği sağlamakla görevli olan konseyin yapay zeka konusunu tartışmasını sorguladı. Rusya’nın BM Büyükelçi Yardımcısı Dmitry Polyanskiy, “Gerekli olan şey, birkaç yıl sürebilecek profesyonel, bilimsel, uzmanlığa dayalı bir tartışma. Bu tartışma zaten özel platformlarda sürüyor” dedi.

  • Teknogirişim Konseyi ilk toplantısı

    Teknogirişim Konseyi ilk toplantısı

    Milli Teknoloji Hamlesi hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin gelişimine hız kazandıracak konseyin ilk adımını Cumhurbaşkanı Erdoğan attı. Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi’ne ilişkin Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, 27 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Genelgede, Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi kapsamında yürütülecek çalışmalarda ihtiyaç duyulacak her türlü destek ve yardımın ilgili kurum ve kuruluşlarca hassasiyetle yerine getirilmesini istendi.

    21 Aralık’ta da Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi’nin lansmanını yaptı ve bu bağlamda Türkiye’nin teknoloji girişimciliğindeki 2030 hedeflerini açıkladı. Aynı etkinlikte, TURCORN 100 Programının da startını veren Bakan Varank, terzi usulü destek modelini uygulayarak ulusal yol göstericilerin destekleriyle milyar dolar değerlemeye ulaşan yeni unicornlar çıkaracaklarını söyledi.


    Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi’nde yer alan 30 hedeften biri de Teknogirişim Konseyi’nin kurulmasıydı. Bu hedef doğrultusunda oluşturulan Teknogirişim Konseyi, ilk toplantısını gerçekleştirdi. Bakanlık binasındaki toplantıya Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır başkanlık etti. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Yunus Elitaş ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Lutfihak Alpkan’ın da katılımıyla gerçekleşen ilk toplantıda teknoloji girişimciliği ekosisteminin gelişimine ivme kazandıracak konular ele alındı.

    Konsey, teknoloji ve yenilik tabanlı girişimcilik faaliyetlerinde Türkiye’yi dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri haline getirmek üzere hazırlanan Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisinin başarı ile hayata geçirilmesinden sorumlu olacak. Stratejide belirlenen eylemlerin uygulamaya konulması ve girişim ekosisteminin ihtiyaçlarına hızlı çözüm üretecek politikaların planlanması için üst düzeyde bir karar ve yönlendirme görevi üstlenecek.
    Teknogirişim Konseyi, girişimciliğin ulusal düzeyde sahiplenilmesi ve benimsenmesi için öncülük yapacak. Stratejide yer alan eylemler kapsamında atılması gereken adımlara yön verecek. Ekosistemde yaşanan gelişmeler ışığında doğabilecek ihtiyaçların karşılanmasında yeni mevzuat düzenlemelerinin, program ve projelerin hayata geçirilmesini sağlayacak.


    Konsey, faaliyetini Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı başkanlığında yürütecek. İhtiyaç duyulacak teknik çalışmalar, kurulacak çalışma grupları vasıtasıyla kamu ve özel sektörün iş birliğinde gerçekleştirilecek. Konsey çalışmalarının koordinasyonu da bakanlığa bağlı Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü üstlenecek.

    Teknogirişim Konseyi, kamu ve özel sektörün ortak akıl ve yakın iş birliği hedefiyle katılımcı bir yapıda oluşturuldu. Kamu tarafında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı gibi girişimcilik alanıyla doğrudan ilişkili bakanlıkların bakan yardımcıları ile TÜBİTAK, KOSGEB, SPK gibi kurumların başkanları konseyin üyeleri arasında yer alıyor.


    Konseyde girişim ekosistemini temsil eden STK’lara ve özel sektör temsilcilerine kamudan daha fazla kontenjan ayrılmış durumda. Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ve Girişimcilik Vakfı gibi sivil toplum kuruluşları, Teknopark ve TEKMER’ler ile iş dünyasını temsil eden kuruluşlar, teknoloji ekosisteminin görüş ve önerilerini konseyin gündemine taşıyacak. Bunların yanında, TURCORN 100 Programında yer alan girişimciler de konseyde temsil edilecek.

    Düzenli aralıklarla toplanacak konsey, 100 bin teknogirişim ve yeni Turcornlar hedefine giden yolda ekosisteme liderlik yapacak.

  • Ukrayna’daki bölgelerin ilhakına konseyden onay

    Ukrayna’daki bölgelerin ilhakına konseyden onay

    Rusya’nın Ukrayna’dan ilhak ettiği Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin Rus topraklarına katılımına yönelik referandum gerçekleştirilmiş ve oy çoğunluğu ile Rusya’ya katılma kararı alınmıştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 30 Eylül’de imzaladığı kararnamenin ardından dün Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’da kabul edilen taslak öneri bugün de Rus parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi’nde değerlendirildi.

    İlhak kararının son aşaması olan Federasyon Konseyi değerlendirmesinde de Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin Rus topraklarına katılımı resmen kabul edildi. Kararda, bölge toprakları Rusya Federasyonu devlet toprakları olarak nitelendirildi. Mali geçiş döneminin 1 Ocak 2026’ya kadar tamamlanması ön görülürken, bölge sınırlarının kararın kabul tarihinde belirlenen sınırlar olarak kalacağı ifade edildi.

    Yemin şartıyla Rusya vatandaşı olunacak

    Yeni karara göre, bölge sakinlerinin çalışma, eğitim, sosyal, sağlık ve emeklilik gibi tüm hakları Rusya Federasyonu tarafından güvence altına alınacak. Bölgedeki özel ve tüzel mülklerin Rusya Federasyonu kayıtlarına geçmesi için ise 1 Ocak 2028 tarihine kadar çalışmalar tamamlanacak. Bölge sakinlerinin Rusya Federasyonu vatandaşı olabileceğinin de belirtildiği kararda, “Rusya’nın yeni topraklarında ikamet eden ve daha önce bu topraklarda yaşayıp Rusya’ya göç edenler, başvuruda bulunarak yemin etmeleri şartıyla Rusya Federasyonu vatandaşı olabilecek” ifadesi yer aldı.
    Öte yandan, 1 Ocak 2023 tarihine kadar bölgelerin idari ve hukuki süreçlerinin geçici organlar tarafından sağlanacağı ve Rusya Federasyonu’nun yerleşik resmi kurumları tarafından sürdürüleceği belirtildi. Bölge il ve ilçe sınırlarının 6 aylık bir çalışmadan sonra belirleneceği ifade edilirken, “6 ay içinde bölgelerde il ve ilçelerin oluşturulması, belediyelerin sınırlarının belirlenmesi gerekmektedir” denildi.

    Rus rublesi kullanılacak

    Bölgede kullanılan Ukrayna grivnasının 31 Aralık 2022 tarihine kadar dolaşımda olacağı daha sonra ise Rus rublesinin geçerli olacağı belirtilirken, “Ruble, yeni kuruluşların topraklarında para birimi olacaktır. Ukrayna grivnasının dolaşımına 31 Aralık 2022’ye kadar izin verilecek” ifadeleri kullanıldı.

    Diğer yandan, onaylanan kararda bölge güvenliğinin artık Rus ordusu tarafından sağlanacağı da ilan edilerek, “Silahlı kuvvetler, askeri oluşumlar ve bugüne kadar yeni konularda oluşturulan özel organların Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetlerine, diğer birliklere ve askeri oluşumlara dahil edilmesi önerilmektedir” maddesi yer aldı. Ayrıca Zaporijya Nükleer Santrali ile ilgili alınacak kararların da Rusya Devlet Başkanlığı ve Rus hükümeti tarafından belirleneceğinin altı çizildi.

    Federasyon Konseyi’nin onayladığı kararın resmi ilanından sonra ilhak edilen 4 bölge resmen Rusya Federasyonu toprağı olarak görülecek ve kabul edilen maddelerin uygulanmasına başlanacak.