Etiket: Konya Ovası

  • Konya Ovası’nda obruk sayısı 3 bine yaklaştı

    Konya Ovası’nda obruk sayısı 3 bine yaklaştı

    Yağışların azlığı ve kuraklık Türkiye’yi etkilemeye devam ediyor. Tarımın başkenti olarak bilinen Konya Ovasında ise başta Karapınar ilçesi ve çevre ilçeler ile illerde obrukların oluşumu her geçen gün artarken, yapılan son araştırmalarda yaklaşık 3 bin obruk kayıtlara geçti. Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bölgede obruk etkinliği ve sayıca da artış devam ediyor. Bölgedeki obruklara baktığımız zaman, genellikle örtü çökmesi şeklinde belirleyebiliriz. Yani ana kaya üzerindeki günceller üzerinde meydana gelen obruklar şeklinde. Ortak özellikleri tarımsal alanlarda meydana gelmiş olması, yerleşim alanlarına da yakın olarak meydana gelmesi. Bu durumda baktığımız zaman AFAD’ın Afet Riski Sistem içerisinde kayıtlı 605 obruğa ilave bu yıl için bir 10 ile 15 obruk daha eklediğini söyleyebiliriz. Ancak bölgede sığ derinlikli çökme yapılar var. Yine son oluşan obruklardan bir tanesi Hotamış bölgesinde oldukça sığ bir obruk ama geniş seviye oldu. Bu tarz obrukları dahil ettiğimiz zaman sayıların 3 binleri bulduğunu söyleyebiliriz. Ancak sayının çok fazla bir anlamı yok. Bölge içerisinde hem kuraklık devam ediyor, hem de yer altı suyu kullanımı giderek artıyor. Dolayısıyla obruk oluşumlarının hızının artarak devam edeceğini öngörüyoruz” dedi.

    “Yer altı su seviyesi de giderek düşüyor”
    Bölgenin tek su kaynağının yağışlar olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bölge kapalı havuz olduğu için havza dışarıdan beslenemediğinde ve son yıllarda özellikle 2019’dan sonraki periyot içerisinde sürekli olarak yıllık ortalama yağışların altında seyrettiği ve kış yağışları özellikle kar yağışları olmadığı için havzadaki yeraltı kaynakları beslenemiyor ve yer altı su seviyesinin düştüğünü izliyoruz. Bu kuraklığın neticesi bunu bir de vatandaşın su talebiyle karşılaştırdığı zaman, su talebi de giderek artmakta. Hem hayvancılık için hem tarım için yoğun bir su kullanımı söz konusu ve yer altı seviyesi de giderek düşüyor. Gerçek olan tek şey var, yerel altı seviyesinin giderek düştüğü. Bu düşümün neticesinde yer altındaki boşlukların genişlemesiyle mümkün olabiliyor ve obrukların artmasına neden oluyor. Burada vatandaşımız için şunu söyleyebiliriz; bölge tabii ki tarım için oldukça önemli bir alan. Hem şeker pancarının verimi ve kalitesi açısından hem de mısırın verimi açısından oldukça önemli ve başarılı sonuçlar alınıyor. Ancak bunun sürdürülebilmesi için su tüketiminin daha güvenli bir şekilde yapılması gerekiyor. Zaten bölge içerisinde önceki zamanlarda söylediğimiz vahşi sulama bölgede terk edilmiş vaziyette. Şu anda hemen herkes basınçlı sulama sistemlerinde. Ona rağmen su tüketimi oldukça fazla ve bitkinin ihtiyacından fazla sanki su veriyoruz gibi görünüyor. Bunu tabii uzmanları daha iyi bilirler. Bitkinin ihtiyacı kadar ve bu bölgede daha az su tüketen bitkilerin özendirilmesi yoluyla belki obrukları bugün durduramayız ama orta ve uzun vadede sadece azaltabiliriz” ifadelerini kullandı.

    Obruk oluşmadan önce işaretler geliyor
    Konya’da obrukların giderek yerleşim alanlarına doğru yaklaştığına değinen Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bölgede 3 – 4 yıllık çalışmayla obruk duyarlı alanların bir haritası çıkarıldı ve söylediğimiz obrukların tamamı duyarlı alanlar içerisinde meydana geldi. Dolayısıyla artık burada bir tehlike haritasının da yapılması gerekiyor. Özellikle insanlara ve insan yapılarına vereceği zararın boyutlarının ortaya konması gerekiyor. Çünkü giderek yerleşim alanlarına doğru yaklaşıyor. Obruk oluşmadan önce arazideki çukurluklar bunu belli eder. Geçmişte su birikmeyen yerlerde su birikiyorsa, yerde çatlaklar oluşmuşsa, zeminde, asfaltta, delik veya çatlaklar, kırıklar oluşmuşsa daha önceden rahatça açılan kapı ve çekmeceler sıkışıyorsa, açılmıyorsa artık çökme başlamış demektir. Bir de vatandaşlarımız genellikle oturduğu yerde obruklar oluşmadan önce yer altından gürültüler duyduğunu ifade ediyor. Bu çökme anının başladığını gösterebilir. Obruklar çökmeye başladıktan sonra tavanlarda kopmalardan dolayı yer altı suyu bulanıklaşıyor ve kuyulardan bulanık su akabiliyor. Bunların da gözlenmesi halinde artık yakınlarda bir obruğun oluştuğunun göstergeleri ortaya çıkmış demektir. Vatandaşlarımız buna göre dikkatli olmaları gerekmekte” şeklinde konuştu.

    “Obrukların vatandaşlar tarafından doldurulması doğru bir yöntem değil”
    Oluşan obrukların vatandaşlar tarafından doldurulmasının doğru bir yöntem olmadığını belirten Arık, “Obrukların kabaca doldurulması mümkün ancak vatandaşımız bunu kendi yöntemleriyle yapmamalı. Obrukların kendine özgü mühendislik karakteristikleri vardır. Dolayısıyla bir uzmanın olması, inceleyip ona göre bir iyileştirme söylemesi gerekiyor. Bilinen birçok yöntem var. Tabii pahalı yöntemler bunlar. Obrukların arazilerden toplanan malzemelerle doldurulmasıyla genellikle daha sonra yeniden çökmeler yaşanabiliyor ve bu ikinci tehlikeye işarettir. Dolayısıyla vatandaşın bunu kendi başına doldurmasından ziyade bir mühendislik hizmeti almasında yarar var. Burada dereceli malzeme dediğimiz iri bloklardan yırtma deliklerinin tıkanarak, personel üzerine giderek incelenerek yerleştirilmesi obruklarda tam olmasa da geçirimsizliği sağlayan bir yöntem ve uygun obruklarda derinliği 10 metreden daha az olan obruklarda çok başarılı olarak uygulanabiliyor. Ancak yer altında birden fazla bağlantılı boşluk olma riski söz konusu olduğu zaman önce alttaki yutma deliklerine ulaşılabiliyorsa buraların doldurulması, en son üzeri killi malzemeyle dolgulanması önemli. Bir de tabii enjeksiyon dediğimiz yer altına beton verilmesiyle ilgili yöntemler var. Deliklerin tıkanabilmesi için o da bir yöntem. Yine hacmi genişleyebilecek olan betonun kullanılması ayrı bir yöntem olarak verilebilir ve bunlar kombine bir şekilde kullanılabilir. Önemli olan obruğun mühendislik yapısının ortaya konması, konumunun, derinliğinin hangi birimde olduğunun belirlenmesi gerekiyor. Ona göre de iyileştirme yönteminin verilmesi lazım. Vatandaşa söyleyebileceğimiz en önemli şey, kendi yöntemleriyle değil, bir mühendis bilgisi almış olmaları gerekiyor” diye konuştu.

  • Konya Ovası’nda yeni obruklar oluşuyor

    Konya Ovası’nda yeni obruklar oluşuyor

    Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, çekilmelerle meydana gelen obruklara karşı uyarılarda bulunarak, “Suların bulanık olması ve yer altından bazı seslerin duyulması artık obruğun ayak sesleri gelmiş demektir, obruk oluşmaya başlamıştır. Bu nedenle vatandaşlarımız bu duruma karşı uyanık olmalı” uyarıda bulundu.

    Konya’nın Karapınar ilçesi ve çevre ilçeler ile illerde obrukların oluşumu her geçen gün daha da artıyor. Obruk oluşan bölgelerde araştırma yapan AFAD ve Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü iş birliğiyle yapılan ölçümlerde son 1 yıl içerisinde yeraltı su kaynaklarında bölge farklılığına göre yaklaşık 20 metreye kadar düşümler raporlandı. Çalışmalar sırasında obrukların büyük bir çoğunluğu yer altının düşümüne de bağlı olarak vahşi su kullanımı olarak belirtildi.

    “Yeraltı su kaynaklarında geçtiğimiz yıla oranla bu yıl bazı bölgelerde 20 metrenin üzerinde düşüm var”
    Konya’da yer altı sularının çekilmesi ve toprağın yer altına çökmesiyle meydana gelen obrukların sayısının arttığına dikkat çeken Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Bölgemizdeki yeraltı sularının yoğun kullanımı ve kuraklık halen devam ediyor. Dolayısıyla bölge içerisine baktığımız zaman yeraltı seviyesindeki düşümler maalesef devam ediyor. Geçtiğimiz yılla bu yıl arasında vatandaşın ifadesiyle birkaç boy boru yani 7, 8, 10 metre civarında, bazı bölgelerde bu 20 metrenin üzerinde de çıkıyor. Dolayısıyla yeraltı seviyesindeki düşümler devam ediyor. Tabii bunun yan etkilerinden birisi de obruk oluşumları. Obruk oluşumları da sayıca artarak devam ediyor. Bölge içerisinde Konya kapalı havzası içerisinde özellikle Çumra ve Karapınar bölgesindeki obruklardan sonra Karaman, Aksaray’da ve diğer illerimizde de obruklar oluşmaya başladı. Kayıtlı, derinliği 1 metreden fazla obruk sayısı 604 iken bu yılki güncellemelerle bu sayının 650’ye ulaşacağını düşünüyoruz. Tabii ki 1 metreden sığ olan obrukları düşündüğümüz zaman binlerce daha ilave edilebilir. Çünkü bölge içerisine baktığımız zaman bunların pek çoğunun obruk envanteri içerisinde yer almadığını görüyoruz. Oysa bunları da tabii risk oluşturan çökme yapılar olarak söyleyebiliriz” dedi.

    “Bulanık akıntılar meydana geliyorsa, obruk oluşmaya başlamış demektir”
    Suların bulanık ve yer altından bazı seslerin duyulmasının obruğun ayak sesleri olduğuna dikkat çeken Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Geçtiğimiz hafta içerisinde Karapınar’da geçen yıl oluşan bir obruğun yanına yeni bir obruk oluştu. Yani obruk oluşan yerlerde envanter sayımlar vesaireler devam ettikten sonra obruk durmuyor. Hala süreç devam ediyor. Vatandaşlarımızın belirtilerle ilgili noktada mutlaka çok uyanık olması gerekiyor. Orada vatandaşlardan edindiğimiz bilgiye göre, birkaç gün boyunca suların bulanık aktığını, çamur gibi aktığını ifade ediyorlar. Bazı sesleri duyduklarını ifade ediyorlar. Artık obruğun ayak sesleri gelmiş demektir. Ondan önce de gördüğümüz birçok belirti var. İşte bir yerde anormal su birikintileri varsa, yüzeyde bazı çökmeler varsa ya da bu şekilde çamur akıntıları, bulanık akıntılar meydana geliyorsa obruk oluşmaya başlamış demektir. Bu son an, artık çökecektir. O nedenle vatandaşlarımız buna karşı uyanık olmalı” şeklinde konuştu.

    Yeraltı su kaynaklarının kullanımının dengeli hale getirilmesiyle tehlikenin azalma ihtimalinin altını çizen Prof. Dr. Arık, “Bölge genelinde obrukların daha da azaltılabilmesi için mutlaka yeraltı suyu kullanımını biraz daha dengeli hale getirebilirsek obruklar belki bugün hemen değil ama uzun vadede biraz daha sayıyı azaltmamız mümkün olacaktır” diye konuştu.