Etiket: korku

  • Korku dolu anlar, sokak ortasında etrafa ateş açtı

    Korku dolu anlar, sokak ortasında etrafa ateş açtı

    Kastamonu’nun İnönü Mahallesi’nde yer alan Afşin Bey Sokağı’nda korku dolu anlar yaşandı. Edinilen bilgilere göre, kimliği henüz belirlenemeyen bir şahıs, sokak ortasında tabanca ile etrafa ateş açarak iki kişinin yaralanmasına neden oldu. Silah seslerini duyan mahalle sakinleri, durumu hemen polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. Yaralılar, olay yerine gelen ambulanslarla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Ayrıca, saldırganın bir kişiyi de rehin aldığı değerlendiriliyor. Güvenlik güçleri, olay yerine intikal ederek çevrede geniş güvenlik önlemleri aldı.

     

  • Dağdan kopan kayalar korkutuyor

    Dağdan kopan kayalar korkutuyor

    Oltu’nun Gökçedere Mahallesi’nde ikamet eden İsrafil Yılmaz (53), “Her yağmur sonrası evde korku ile yaşıyoruz. Her an kayaların üzerimize geleceğinden dolay tedirgin oluyoruz. Geçtiğimiz günlerde akşam üstü dağdan kopan devasa kaya evin arka bölümündeki tahta merdivene çarparak durdu. Evde çatlaklar oluştu. Bu taş uçtuğunda evdeydik ve bir gürültü ile dışarı çıktık. Kaya direkt eve çarpsaydı altında kalacaktık. Mağduruz ve korku içinde bekliyoruz” dedi.

    Erzurum'un Oltu ilçesi Gökçedere Mahallesi'nde sağanak yağmur sonrası dağdan kopan dev kaya parçası mahalle sakinlerini mağdur etti.

    İsrafil Yılmaz’ın eşi Esen Yılmaz (50), “Yağmur yağdığı zaman evde yatmaya korkuyoruz. Eşim kalp hastası ve psikolojik olarak hasta. Durumumuz iyi olsa burada bir an bile durmayacağız. Herkes buradan taşındı ama burada sadece biz kaldık. Yetkililerden yardım bekliyoruz” dedi.

  • Korku filmlerini aratmayan mağara

    Korku filmlerini aratmayan mağara

    Defne ilçesi Harbiye Mahallesi’nde bulunan ve Çan Mağarası olarak bilinen mağara, binlerce yarasaya ev sahipliği yapmasıyla bölge halkı tarafından biliniyor. Yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle bilinen Hatay’da ki çok sayıdaki mağaradan birisi olan Çan Mağarası, yaklaşık 130 metre uzunluğa ve 3 metre yüksekliğe sahip. İçerisinde çökme meydana gelen mağara, Vecih Aşkar isimli vatandaşın özel mülki içerisinde yer alıyor. Yarasaların çıkardığı seslerle korku filmlerini aratmayan bir ortamın oluştuğu mağaraya maskesiz ve el feneri olmadan girilmemesi tavsiye ediliyor.

    “Buraya gelenlerin maskesiz, el feneri olmadan ve bizden habersiz kesinlikle girmesinler”

    Mağarayı keşfetmeye gelen vatandaşlara maske ve el feneri uyarısında bulunan Tevfik Öztürk, “Burası 100 yıldır aynı şekilde kalıyor. Bu mağara normalde 4 km civarındaydı ama çökmeler olduğundan dolayı şimdi yaklaşık 130 metre civarındadır. Mağaranın içerisinde delikler. Deliklerden en alttan girince en üstte çıkılıyor. Mağaranın içi çok korkutucu ve ürpertici. Yarasaların sesinden ve mağaranın sıcaklığından dolayı gerçekten ürpertici bir yer. Buraya gelenlerin maskesiz, el feneri olmadan ve bizden habersiz kesinlikle girmesinler. Maskesiz girilmesin. Çünkü nefes almakta zorlanıyoruz. Çok sıcak olduğu için ter içinde kaldık. Anlatılması gerçekten zor ancak görülmesi gerekir. Muazzam ve muhteşem bir yer” dedi.

    “Bu mağara da korku filmlerini aratmayacak bir ambiyans var”

    Bu mağaranın korku filmlerini aratmayacak bir ambiyansının olduğunu söyleyen Kemal Korkmaz, “Burası büyük mağara, içeride binlerce yarasa var. Bu mağara da korku filmlerini aratmayacak bir ambiyans var. Çok güzel ve görülmeye değer bir yer. İçerisi çok sıcak ve terledik. Yarasaların gübresinin kokusu var. Mağaranın içerisine girince bir el feneri ve bir maske takarak girin. Görmek isteyen vatandaşlar gelsinler. Çok güzel bir yer” şeklinde konuştu.

    “Bu mağara benim tapulu mülkümün içerisinde yer alıyor”

    Mağaranın tapulu mülkü içerisinde olduğunu ifade eden Vecih Aşkar, “Büyük mağara normalde 2 kilometre ama yaklaşık 60 metreden sonrası çökme olmuş. Mağaranın içerisinde yarasalar var. İçeride 12 metre yükseklikteki oyuğun içinde yarasalar var. Milyonlarca değil ama baya yarasa var. Bu mağara benim tapulu mülkümün içerisinde yer alıyor. Buraya gelen ziyaretçileri görmeleri için gezdiriyoruz. Maske takmalısınız. Çünkü kapalı bir alan olduğundan yarasaların pislikleri, ortamın nemini değiştirdiği için insanlar nefes darlığı yaşıyor” ifadelerini kullandı.

  • ‘Korkunun ecele faydası yok’ diyerek serinlediler

    ‘Korkunun ecele faydası yok’ diyerek serinlediler

    Türkiye’nin en sıcak illerinden Adana’da hava sıcaklığı 30 dereceyi aştı. Hal böyle olunca gençler sıcak hava dalgasından kurtulmak için sulama kanallarında yüzerek serinlemeye çalıştı.

    Ölümüne serinliğe atlayan çocuklar yürekleri ağza getirdi. Bazı gençlerin ise ‘Korkunun ecele faydası yok’ diyerek atlamaları pes dedirtti.

    “Yüzmekten korkmuyorum”

    Sulama kanalına giren Muhammed El Süleyman (12), “Çok sıcak o nedenle kanala giriyorum. Yüzmekten korkmuyorum, yüzme biliyorum” dedi.

    “Korkunun ecele faydası yok”

    Yalçın Yılmaz (14) ise sulama kanalında yüzme bilmeyenlerin boğulduğunu söyleyerek, “Yüzmekten korkmuyorum. Hava çok sıcak. Korkunun ecele faydası yok” diye konuştu.

    Öte yandan, sıcaktan bunalan hayvanların da su birikintilerinde serinlediği görüldü.

  • Cezaevine girme korkusuyla kendini asmaya çalıştı

    Cezaevine girme korkusuyla kendini asmaya çalıştı

    Olay, saat 11.40 sıralarında İstanbul’un Üsküdar ilçesi Ünalan Mahallesi Güzelce Sokak üzerindeki bir apartmanda yaşandı. İddiaya göre, daha önce İzmir’de 4 ay cezaevine giren Mustafa Osman K. tekrardan cezaevine girme korkusuyla sinir krizi geçirdi. Mustafa Osman K., kendini odaya kilitleyip iple asmaya çalıştı. Aynı evde kaldığı anne ve babası tarafından polis ekiplerine haber verilirken, olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Olay yerine gelen polis ekipleri tarafından şahıs kendini asmaya çalıştığı sırada kurtarıldı. Sağlık ekipleri tarafından sedyeye konulan şahıs Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Polis ekipleri olayla ilgili inceleme başlattı.

  • Cezaevi korkusundan çekmeceye girdi

    Cezaevi korkusundan çekmeceye girdi

    Denizli İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, farklı suçlardan aranma kaydı bulunan şahıslara yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Ekipler, bir süredir takibe aldıkları şahıslara yönelik operasyon düzenledi. Operasyonda hırsızlık ve tutuklu hükümlünün kaçması suçlarından 31 yıl 9 ay 6 gün kesinleşmiş hapis cezası ile aranan, hırsızlık suçundan 24 yıl kesinleşmiş hapis cezası ile aranan, yağma suçundan 20 yıl kesinleşmiş hapis cezası ile aranan, kasten öldürme suçundan 10 yıl kesinleşmiş hapis cezası ile aranan, hırsızlık suçundan 10 yıl 2 ay kesinleşmiş hapis cezası ile aranan, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan 7 yıl 7 ay 20 gün kesinleşmiş hapis cezası ile aranan toplam 6 şüpheli yakalandı.

    Aranan şüpheli dolap çekmecesinden çıktı

    Aranan şahısların saklandığı adreslere operasyon gerçekleştiren polis ekipleri, arama yaptıkları bir dairede karşılaştıkları manzara karşısında hayrete düştü. Şüpheli dolap çekmesinde yakalandı. Aranan şahıs dolap çekmecesinden çıkarak, polis ekiplerine teslim oldu.
    Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 6 şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • “Glomus tümöründen korkmayın”

    “Glomus tümöründen korkmayın”

    Van’da genetik yapıdan kaynaklı glomus tümörüne yakalanan Aykut Dağ (26) yapılan başarılı ameliyatla sağlığına kavuştu.

    Konuyla ilgili açıklamada bulunan Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, glomus tümörü hastalığının genetik olarak karşılaşılabilen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Geçen sene Aykut Dağ’ın abisi Enver Dağ’ı ameliyat ettiğimizde ben aileden hepsinin muayene olmasını istemiştim. Çünkü hem dayı tarafında hem de babaanne tarafında glomus tümörü öyküsü vardı. Genelde genetik vakalarda üst üste kardeşlerde veya kuzenlerde olabiliyor. Ben geçen sene Enver beyi ameliyat ettiğimizde tembihlemiştim. Aykut beyi bu yıl çok erken yakaladık. Yaklaşık bir santimlik bir tümörü vardı ve çok kolay bir ameliyat geçirdi” dedi.

    Hastaların tümör adı geçince bıçak vurulamadığını düşündüklerini belirten Dr. Başel, “Glumos tümörü korkulacak bir hastalık değil. Hastalarımızın hep tereddüttü şu. Adı tümör olunca bıçak vurulmaz, diye düşünüyor. Öyle bir şey yok. Bu iyi huylu bir tümör. Burada en önemli şey. İki hata yapılıyor. Biri beklemek, diğeri ise biyopsi yapmak. Bu iki hataya da maalesef çok denk geliyoruz. Burada mağdur olan hastalar oluyor. Hasta geliyor. ‘Hocam bende bu hastalık 3-4 yıldır var ama doktor takip etti’ diyor. Burada kaybeden hasta oluyor. Çünkü ameliyatın riski artıyor, iyileşme süreci uzuyor, komplikasyonlar artıyor. Burada Aykut bey duyarlı davrandı. Bir ultrason kontrolünde tümörü fark ettik ve ameliyatını yaptık. İki gün içinde taburcu haline geldi. Hiçbir komplikasyon gelişmedi, yoğun bakımda da yatmadı. Her şeyi on numara ama beklesek tümör büyürse; hem riski artıyor, iyileşme süreci uzuyor, doktor ve hasta için zor. Bu yüzden hastalar, genetik yapılarında varsa mutlaka yıllık tarama yapsınlar, tümör tanısı konulduğunda mutlaka beklemesinler, mutlaka bu işi yapan doktora tedavi yoluna gitsinler ve kesinlikle biyopsi yapmasınlar” ifadelerini kullandı.

    25 gün önce baş ağrısı şikayetiyle geldiği hastanede glomus tümörüne yakalandığını öğrendiğini belirten Aykut Dağ isimli hasta ise “Korkulacak bir şey değil. İki gün önce ameliyat oldum. Kendimi çok iyi hissediyorum. Halil Hoca zaten daha önce tanıdığımız güvendiğimiz bir doktor. Kendisine teşekkür ediyorum” dedi.

    ‘Nenem bu hastalıktan ölmüştü”

    Bir yıl önce aynı hastalıktan ameliyat olduğunu anlatan hastanın abisi Enver Dağ da, “Ben yakalandığımda Ankara ve İstanbul’da doktor aradım. Hem maddiyat olarak çok yüksekti hem de erişemiyordum. Gittiğim doktorlar da yüzde 50 felç olursun diyorlardı. Halil Hocaya geldim. Beni ameliyat etti. Şuadan eskisinden daha iyiyim. Benim nenemde glomus tümörüne yakalanmıştı. O zaman Erzurum’a götürülmüştü. Orada yarayı açtılar ve ameliyat yapmadan yaranın üstünü kapattılar. Nenem bu hastalıktan öldü. Ben bu manada başarılı ameliyatlar gerçekleştiren Halil Hocaya ve hastane çalışanlarına teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Otomobilden korkup kaçan ayı

    Otomobilden korkup kaçan ayı

    İlçeye bağlı Ovacuma Köyü yolunda aracın önüne ayı çıktı. Ayı aracın önünde koşarak uzaklaşmaya çalıştı. Bir süre aracın önünde koşan ayı, ormana girerek gecenin karanlığında gözlerden kayboldu. O anlar araçtaki yolcunun cep telefonu kamerası ile görüntülendi.

  • Kahramanmaraş’ta çıkan hortum korkuttu

    Kahramanmaraş’ta çıkan hortum korkuttu

    Türkoğlu ilçesinde bulunan Sağlık Ovası’nda (Gavur Gölü) çıkan hortum hasat yapan çiftçileri korkuttu.

    Öğle saatlerinde çiftçilerin mısır ve ak darı hasadı yaptığı sırada çıkan hortumlar nedeniyle çiftçiler zor anlar yaşadı. Hortumu gören çiftçiler kısa süreliğine paniklerken, çıkan hortum cep telefonlarıyla görüntülendi.

  • Kaygı ve korkularla başa etmenin yolları

    Kaygı ve korkularla başa etmenin yolları

    Eğitmen ve yazar Sevgi Keleş, son zamanlarda artan kaygı ve korkulara ilişkin bilgiler verdi. Keleş, “Yaşam süresince kaygı ve korkularımız olması normaldir. Hatta öyle ki kaygı ve korku alanımız olmazsa yaşamımız daha da zor olur. Hiçbir şeyden korkmadığımızı düşünelim. Korkusuzca her şeyi yapabildiğimizde temkinsiz ve gerçek olmayan bir cesaretle hareket edeceğimizi fark ederiz. Dikkatli temkinli davranışlarımız, bir çocuğun yanan sobaya dokunup elini yaktıktan sonra dikkatli davranması gibidir. Korku ise başa gelecek olanları bilmek ve bundan endişe etmek kadar, bazen de bi konuyla ilgili deneyim ve veri eksikliğidir. Zihin boşluğu doldurmayı sever, eğer neyle karşılaşacağını bilemezse eski deneyimlerinden yola çıkarak bir ön yargı oluşturabilir. Korku duyduğumuz konu ile ilgili bilgi edinmek, alınabilecek önlemleri almak, konu hakkında destek sağlayabilecek biriyle görüşmek, duruma objektif bakabilmek için kendimize zaman tanımak, değiştirebileceğimiz konularla ilgili gerekli değişiklikleri yapabilmek, kontrolümüzde olmayan durumlar için endişelenmenin sonucu değiştirmeyeceğini fark etmek, faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı.

    Sevgi Keleş, sözlerine şöyle devam etti: “Bununla birlikte, tüm senaryolar için zihinde planlama yapabilmek, değerlendirirken acele etmemek, korkularımızla başa çıkarken bizlere destek sağlar. Hayat uzun soluklu bir dans gibidir, odağınız seyirci olursa ritmi kaçırabilirsiniz. Odağınız adımlarınız olursa karıştırırsınız. Sahneye odaklanıp her bir figürde bir sonrakini düşünmek ışıklar altında elinizden gelenin en iyisini yapıp devam etmek gerekir. Adımlar karışabilir, bazen de dikkatiniz dağılır. Belki de sahnede kalabalık hisseder ya da yalnız hissedersiniz. Yine de bilmeliyiz ki hayat sahnesinde müzik devam ediyor. Yakaladığın ritimden devam etmek gerekir. Hayat ve dans yakaladığın yerden başlar.”