Etiket: koronavirüs aşısı

  • Pfizer/BioNTech aşısı yüzde 95’ten fazla koruma sağladı

    Pfizer/BioNTech aşısı yüzde 95’ten fazla koruma sağladı

    Pfizer/BioNTech’in aşısının üçüncü aşama klinik denemelerinin sonuçlarında yüzde 95’ten fazla koruma sağladığı açıklandı. Pfizer tarafından yapılan açıklamada, aşı için Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi’ne (FDA) birkaç gün içinde acil kullanım onayı için başvuru yapılacağı belirtildi. Biontech’in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, aşının nispeten düşük dozlu olduğu için hafif ve orta dereceli yan etkiler gösterdiğini söyledi.

    Amerikan ilaç devi Pfizer, Alman BioNtech SE ile birlikte geliştirdiği aşının 6 ülkede 43 binden fazla gönüllü üzerinde yapılan son aşama kilinik deneme sonuçlarında, yüzde 95’ten fazla koruma sağladığını duyurdu.

    HAFİF YAN ETKİLER GÖZLEMLENDİ

    “BNT162b2” adlı aşının 27 Temmuz ile 13 Kasım tarihleri arasında ABD, Almanya, Türkiye, Güney Afrika, Brezilya ve Arjantin’de yapılan üçüncü aşama klinik denemelerine 43 bin 661 kişi katıldı. Şirketten yapılan açıklamada, aşının tüm yaş ve etnik gruplarda istikrarlı sonuçlar verdiği ve önemli düzeyde yan etkiye neden olmadığı bildirildi.

    Aşının birinci veya ikinci dozunun uygulanmasının ardından gönüllülerin yüzde 3,8’inde yorgunluk, yüzde 2’sinde baş ağrısı gözlemlendiği, ikinci dozun uygulanmasının ardından ise yaşlı katılımcılarda ateş ve hafif yan etkilerin meydana geldiği aktarıldı.

    29 GÜNDE BAĞIŞIKLIK OLUŞTURDU

    Bununla birlikte, aşının, Covid-19 nedeniyle yüksek risk altında bulunan 65 yaş üstünde etkinliğinin yüzde 94 olduğu bildirildi. Aşının virüsü etkisiz hale getirilmesi için gereken antikor seviyesini ise 29 günde sağladığı ifade edildi.

    Bununla birlikte, corona virüs aşısı için ABD’de acil kullanım başvurusunun günler içinde gerçekleşmesi planlanıyor. Şirketten daha önce yapılan açıklamada, yıl sonuna kadar iki doz halinde uygulanması gereken aşının 50 milyon doz, gelecek yılın sonuna kadar ise 1,3 milyar doz üretileceği duyurulmuştu.

    ŞU ANDA VAR OLAN EN ETKİN AŞI

    Pfizer/Moderna geçen hafta geliştirdiği aşının ara klinik verilerinde yüzde 90’dan fazla koruma sağlandığını duyurmuş, ardından ABD’li ilaç şirketi Moderna önceki gün kendi aşısının yüzde 94,5 koruma sağladığını açıklamıştı. Pfizer’ın yeni açıklaması şu anda onu piyasadaki en etkin potansiyel aşıya sahip şirket konumuna getirdi.

    AŞIYI GELİŞTİREN PROF. ŞAHİN’DEN AÇIKLAMA

    Financial Times’a konuşan BioNTech SE’nin kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, aşının nispeten düşük dozlu olduğu için hafif ve orta dereceli yan etkiler göstediğini söyledi. Şahin, aşıyı yaparken kullanılan haberci ribonükleik asitin “yeni bir ilaç sınıfı” (mRNA) yaratabileceğini söyledi.

    Şahin tarafından yapılan açıklamada, “Hedefimiz en başından beri tüm yaş gruplarında tolere edilebilecek bir aşı dizayn etmek ve geliştirmekti. BNT162b2 adlı aşı adayımızda başarıyla amacımıza ulaştığımızı inanıyoruz. Şu anda düzenleyici kuruluşlarla çalışamızın detaylarını paylaşmak için iletişimdeyiz. Bu tarihi başarıya kendisini adayan k tüm insanlara teşekkür ederim. Aşının dünyaya dağıtımı için partnerlerimiz ve hülkümetlerle işbirliği içinde çalışmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.

    PFIZER VE BIONTECH’İN HİSSE DEĞERİ YÜKSELDİ

    Söz konusu duyurunun ardından, Pfizer’ın hisseleri yüzde 7 artarken, BioNTech’in ABD’de işlem gören hisseleri de yüzde 7,3 oranında arttı.

  • Yüzde 90 etkili Covid-19 aşısının ikinci dozu yapıldı

    Yüzde 90 etkili Covid-19 aşısının ikinci dozu yapıldı

    Türk profesörler Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin kurucusu olduğu Alman BioNTech firmasının ABD merkezli Pfizer ortaklığında geliştirdiği Covid-19 aşısının Türkiye’de Faz 3 çalışmalarında gönüllü olan Prof. Dr. Necmettin Ünal’a, aşının ikinci dozu uygulandı.

    Ankara Üniversitesi’nde Alman aşısının gönüllü uygulamalarına katılan 56 gönüllü arasında, öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal da yer aldı. Faz 3 çalışmaları kapsamında ilk doz uygulaması 27 Ekim’de yapılan Prof. Dr. Ünal’a, ikinci doz uygulama da bugün yapıldı. Prof. Dr. Ünal, ilk doz uygulandıktan sonra ilk gün ateşinin 37,4’e çıktığını, onun dışında yan etki hissetmediğini söyledi. Prof. Dr. Ünal, “Bizim üniversitemizden 56 kişi katıldı. Onlardan 2 kişide kol ağrısı olduğunu öğrendim. Aşının yüzde 90’ın üzerinde bir başarı oranı sağlandığı firma tarafından deklare edildi. Bilimsel veriler açıklandığı zaman bunu gözlemlemiş olacağız. Özlem Türeci ve Uğur Şahin bize onur veren kişiler, dünyaya onur veren kişiler. Değişik bir teknoloji ile yeni bir aşı geliştirdiler ve bu aşı ilk kez virotik hastalıkta bir aşı olarak uygulanacak. Mutluluk duyuyorum. İki Türk’ün gidip Almanya’da şirket kurup, şirketin bu başarıya ulaşması ve dünyanın en bilinen şirketlerinden ve kişilerinden birileri haline gelmesi beni çok mutlu ediyor” dedi.

    ‘ÖN VERİLERLERİN YETERLİ OLMASI BEKLENİYOR’

    Prof. Dr. Ünal, 2 yıl boyunca takip altında olacaklarını ifade ederek, “İlk birkaç aydan sonra takipler 6 ayda bir yapılacak ve en nihai rapor aslında 2 sene sonra çıkacak. Ama o raporu beklemeye bizim şansımız yok; çünkü salgın çok kötü. Bu salgını bir şekilde durdurmak zorundayız. Onun için o 2 seneyi beklemeden ön verilerle ki bunların büyük oranda yeterli olması bekleniliyor” değerlendirmesinde bulundu.

    YÜZDE 87 ALMAN AŞISI

    Prof. Dr. Ünal, sosyal medyada yapılan ‘Türkiye’ye Covid aşısı gelirse hangi ülkeden gelen aşıyı olursunuz?’ anketinde Alman aşısını yaptırmak isteyenlerin oranının yüzde 87, ikinci sırada ise yüzde 8 ile Türk aşısını yaptırmak isteyenlerin geldiğini kaydetti. Bunu görünce ‘acaba kaç kişi aşı olmak istemiyor?’ diye düşünüp kendisinin bir anket yaptığını söyleyen Ünal, “‘Covid aşısı gelirse olur musunuz, olmaz mısınız?’ diye sordum. ‘Aşı olmayacağım’ diyenlerin oranı yüzde 56’lardaydı. Ankete 21 bin kişi katıldı. ‘Olmayacağım’ diyenlerin sayısı fazla. Bana mesaj atarak niye ‘hayır’ dediğini açıklayanlar var. ‘Hocam daha aşı yok ortada, insanlara yapıldığı zaman ne olacağını da bilmiyoruz. Ben aşı karşıtı değilim; ama şu anda aşı olmayı düşünmüyorum veriler açıklandıktan önümüzü gördükten sonra karar vereceğim’ diyorlar. Bir haftanın sonunda ikinci bir tweet ile nedenleri sorgulamayı düşünüyorum. Ona da katılım iyi olursa ülkemizdeki fikirler hakkında daha net bir bilgi sahibi olma şansımız olur ki bu önemli” dedi.

    ‘RİSKLİ GRUPLAR ÖNCELİKLİ OLMALI’

    Prof. Dr. Ünal, aşının öncelikle riskli gruplara uygulanması gerektiğini aktararak, “Sağlık personeline vurulması gerekiyor. Çoklu hastalıkları olan ve belli yaşın üstündekilere vurulması gerekiyor. Hastalığı en çok kapma ve bulaştırma riski olan kişilere de bir öncelik tanınması gerekiyor. Bunlar kimler? Kalabalık ortamlarda çalışıp, çok kişiyle teması olan kişiler; garson, bilet satıcısı, polis ya da fabrikalarda yan yana çalışanlar. Çünkü siz yaşlıyı istediğiniz kadar evde izole edip koruyun, eğer onun çocukları, torunları bir yerden hastalığı alıp getiriyorsa bir şekilde ulaştırıyorlar” diye konuştu.

    ‘YÜZDE 10 BİLE OLSA FREN GÖREVİ GÖRECEK’

    Aşının koruyuculuğunun ne kadar devam edeceğini bilmediklerini söyleyen Prof. Dr. Ünal, “Şu anda çok büyük bir salgın var. Bu salgın sırasında diyelim ki 6 ay koruyacak bir aşı yapıldı. Bir anda çok fazla kişiyi aşılayıp, bağışık hale getirirsek bağışıklığımız olduğunda virüs bize geçse bile yok edilecek hastalık oluşturmayacak. Hastalığı bulaştıracak kimse kalmayacak. Bunu başarabilmek için toplumların yüzde 50’si ile yüzde 80’i arasında kişiyi aşı ile ya da hastalığı geçirerek olabilir bağışık hale getirebilirsek virüsün toplumda oluşturduğu pandemiye, salgına son verme şansımız olabilir. Ancak yüzde 50’ye 80’e yapamazsak bile yüzde 10’una yapmış olmak bile bir fren görevi görecektir, işi yavaşlatacaktır. Dolayısıyla aşının etki süresi çok önemli, keşke hayat boyu olsa; ama öyle bir beklenti içerisinde değiliz. Firmanın yaptığı açıklama bile veriye dayanmıyor; ‘1 seneye kadar uzamasını bekliyoruz’ diyor. Umut ederim de uzun olur; ama göreceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Covid aşıları bu dolaplarda saklanacak

    Covid aşıları bu dolaplarda saklanacak

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türk profesörler Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech ile Pfizer’in geliştirdiği koronavirüs aşısının saklanabileceği dolabı gösterdi. Prof. Dr. Ceyhan, aşının eksi 70 derecelik dolaplarda saklanması gerektiğini belirterek, “Çin aşısı sıcaklığa daha dayanıklı; ancak diğer aşı sentetik biyolojik madde, düşük derece ısılarda çok çabuk bozulabiliyor” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’ye aralık ayında 5 milyon doz geleceğini açıkladığı Çin menşeli ‘CoronaVac’ aşısı ve Türk bilim insanları Uğur Şahin ile eşi Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech ve ABD merkezli Pfizer’in geliştirdiği, koronavirüse karşı yüzde 90’dan fazla koruma sağladığı bildirilen aşının transfer süreci ve depolama koşullarına ilişkin DHA’ya açıklama yaptı. Prof. Dr. Ceyhan, üretilen tüm aşılarla ilgili kural olarak çalışmalar tamamlanıp, bilimsel veriler elde edildikten sonra ülkelerin ruhsat müesseselerine başvurulduğunu söyledi. Ceyhan, bu müesseselerin Türkiye’deki karşılığının Sağlık Bakanlığı’nın Ruhsat Kurulu olduğunu söyledi.

    ‘ÇİN AŞISININ DEPOLANMASI DAHA KOLAY’

    Çin aşısının ‘inaktif’ aşı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Bu aşılar çok olay üretilir. Birçok ülke şu anda inaktif aşı üretmeye çalışıyor. Ancak bunların etkinliği canlı aşı ve teknoloji ile üretilen aşılardan düşüktür. Bunların depolanması, gönderilmesi, uygulanması daha kolaydır. Genellikle sıcağa daha dayanıklıdır, ölü aşı olduğu için. Diğer taraftan Alman-Amerikan ortak yapımı olan aşıda ilk defa bir koronavirüs aşısında etkinlik rakamı telaffuz edildi. Bu aşının 1 haftalık gözleminden elde edilen sonuç, bunun en az 3 ay incelenmesi, beklenmesi lazım. Görülen o ki bu aşı daha etkin bir aşı. Fakat şöyle bir dezavantajı var; bu aşının depolanması için eksi 70 derece gerekiyor. Hiçbir ülkenin böyle bir hazırlığı yok” diye konuştu.

    ‘ÜLKELERDE EKSİ 70 DERECELİ DEPOLAR YOK’

    Prof. Dr. Ceyhan, “Milyonlarca kutu aşıyı depolayacağınız eksi 70 derece depolar yok ülkelerde. Bu demektir ki önce bu altyapının hazırlanması lazım, oldukça pahalı bir iş bu. Uç noktalara eksi 70 derecede göndermek daha zordur, onların sağlanması lazım, gidilecek yerlerdeki depolarda bu ortamın sağlanması lazım. Ama siz eksi 70 derecelik dolapları her yere dağıtamayacağınız için daha az merkezlerde uygulanacak demektir. Bu ciddi bir sorun, bunun aşılmasına çalışılıyor, süre çok kısa. Su çiçeği aşısında da böyle bir problem vardı; ama süre vardı ve birkaç sene içinde o aşı buzdolabında saklanabilir hale getirildi” dedi.

    ‘5-6 AYDAN ÖNCE UYGULANMASI MÜMKÜN DEĞİL’

    Prof. Dr. Ceyhan, bu kadar az sürede aşının getirilip, uygulanabilmesini hayal etmenin zor olduğunu belirterek, “O altyapının hazırlanıp, bu aşının uygulanması, nereden bakarsanız bakın 5-6 aydan önce olması mümkün değil. Aşılamada bir umut ışığı açısından baktığınız zaman aşılması gereken bir adım aslında. Neticesinde önce aşıyı bulacaksınız, bunun çalışmasını yapacaksınız, bu noktaya gelinmesi son derece önemli. Bundan sonra 2 önemli nokta daha var. Birincisi bireysel koruma için belli sayıda aşının yapılması. Burada halk yanlış anlıyor, bireysel aşılama başladığında ne salgın etkilenecek bundan ne aşıyı yaptıranlar maske ve mesafeden kurtulacak. Çünkü yüzde 100 etkili aşı yapmadığınız sürece ve aşıyı yaptıran kişilerin bu hastalığı taşıyıp başkalarına bulaştırmayacağını anlayana kadar herkes aşılananlar dahil maske, mesafe kuralları ile yaşayacak. Belli bir süre biz bu koruyucu önlemler ile yaşamaya devam edeceğiz” dedi.

    ‘HASTANEMİZDE 2 TANE EKSİ 80 DERECELİK DOLAP VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, kendi hastanelerinde bazı çalışmalar için kullandıkları 2 adet eksi 80 derecelik dolap olduğunu belirterek, “Bu 2 dolaba en fazla 1000 tane aşı koyabilirsiniz. Bizim bahsettiğimiz milyonlarca kutu aşı, birçok yerde 1 tane bile yok eksi 70 derecede dolap; bunların fiyatları da yüksek. Bu aşıyı yapacaksanız başka çare yok; bu altyapının oluşturulması parasını verirseniz mümkün. Tabi birden bire eksi 70 derecelik dolabı elde edemeyebilirsiniz. Bu Amerika ve Almanya’nın ürettiği aşı sentetik bir biyolojik madde; onlar düşük derece ısılarda çok çabuk bozulabiliyor. Çok büyük merkezlerde araştırma amaçlı kullanılan dolaplar var; ama onlar aşı amaçlı kullanılmıyor, zaten başka amaçlarla doludur. Çin aşısı çok kolay saklanıyor. Diğer aşı için ön şart saklama koşulunu elde etmeniz, eksi 70 derecelik dolabınızın olması” diye konuştu.

    ‘FİYAT PROBLEMİ DE SIKINTI ÇIKARABİLİR’

    Amerika’da da eksi 70 derecelik dolapların mevcut olmadığını kaydeden Prof. Dr. Ceyhan, “2 gün önce Amerika’nın en büyük hastanelerinden biri, ekonomik açıdan iyi bir hastanedir, ‘Benim böyle bir imkanım yok’ diye açıkladı. ABD’de de tartışılıyor ve ciddi bir sorun. Onların da bu aşıyı uygulayabilmek için kısa süre içinde bu eksi 70 derece dolapları, depoları ayarlaması lazım. Diğer Avrupa ülkelerinde de konuşuluyor. 20 dolar olacağı konuşuluyor. Çin aşısının daha ucuz olması bekleniyor; ama onunla ilgili de bir öngörü dün okudum, 30 dolar civarında diye. İlk başta bu fiyat problemi de sıkıntı çıkarabilir” dedi.

  • Bakan Koca: Maske yakında hayatımızdan çıkacak

    Bakan Koca: Maske yakında hayatımızdan çıkacak

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan umutlandıran paylaşım…. Sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Koca, “Maske yakın zamanda hayatımızdan çıkmış olacak. COVID-19 aşı çalışmalarında büyük ilerlemeler var” ifadelerini kullandı.

    Koronavirüsü vaka sayısı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla tırmanışa geçerken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan umutlandıran bir paylaşım geldi.

    Twitter hesabından bir açıklama yapan Bakan Koca, şu ifadeleri kullandı:

    “Özgürce nefes alacağımız günleri özledik. Maske yakın zamanda hayatımızdan çıkmış olacak. COVID-19 aşı çalışmalarında büyük ilerlemeler var. Sonucu bekleyelim. Evimizin dışında, başkalarıyla olduğumuz her yerde maskemizi kuralına uygun şekilde takalım. Sabrınız için: Sağ olun.”

    KORONAVİRÜS SALGININDA TÜRKİYE’DE SON DURUM

    Öte yandan Türkiye’de koronavirüs salgınında yeni hasta sayısı ve ağır hasta sayısı hızla artıyor.

    Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı son tabloya göre, Türkiye’de son 24 saatte 148 bin 482 test yapıldı. 2 bin 841 kişiye Covid-19 hastalık tanısı kondu. Hayatını kaybedenlerin sayısı 88 kişi arttı. Toplam can kaybı 11 bin 233’e yükseldi.

    Hastalığı atlatarak iyileşenlerin sayısı 2 bin 181 kişi artarak 346 bin 794’e çıktı. Ağır hasta sayısındaki artış devam ederken bu sayı 3 bin 230 olarak açıklandı.

  • Rusya’nın Covid-19 aşısında yüzde 92 olumlu etki

    Rusya’nın Covid-19 aşısında yüzde 92 olumlu etki

    Rusya’nın yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirmekte olduğu “Sputnik V” adlı potansiyel aşının virüse karşı yüzde 92 etkili olduğu öne sürüldü.

    Rusya Doğrudan Yatırım Fonu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Gamaleya Ulusal Epidemioloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen aşıya dair bazı bilgiler paylaşıldı.

    Aşının geliştirme sürecine 40 bin gönüllünün katıldığı bilgisine yer verilen açıklamada, “20 bin kişiye ilk doz, 16 bin kişi ise ilk ve ikinci dozla aşılandı. Analizlere göre aşının Kovid-19’a karşı etkinlik oranı yüzde 92 düzeyinde.” denildi.

    Aşının, klinik deneylere katılan gönüllüler dışında, sağlık çalışanları ve risk grubundaki insanlardan oluşan ilave 10 bin kişi üzerinde daha denendiğine işaret edilen açıklamada, “Söz konusu gönüllülerde de aşının etkinlik oranı yüzde 90’dan fazla olarak tespit edilmiştir.” ifadesine yer verildi.

    Rusya’daki Gamaleya Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen ilk Rus Kovid-19 aşısı, 11 Ağustos’ta tescil edilmişti.

    TÜRKİYE MESAJI

    Rusya Sağlık Bakanı Mihail Muraşko, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Rusya Sağlık Bakanlığı internet sitesinden yapılan açıklamada, Corona virüs aşısının geliştirilmesi için Türkiye ile istişarelerin sürdüğü belirtilerek, “Türkiye Sağlık Bakanı yerel yasaların gerektirdiği gibi toksikoloji araştırmalarının tamamlanması ardından Sputnik V aşısının Türk ilaç üretim tesislerinde üretimini organize etmekle ilgilendiğini belirtti” denildi.

  • Johnson & Johnson Covid-19 aşı denemesini durdurdu

    Johnson & Johnson Covid-19 aşı denemesini durdurdu

    Kozmetik ve hijyenik ürünlerin yanı sıra tıbbi malzeme ve ilaç üreticisi Johnson and Johnson (J&J) firması, bir katılımcının hastalanması nedeniyle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşı denemesine ara verdi.

    Merkezi ABD’de bulunan J&J’den yapılan açıklamada, bir katılımcıda “nedeni açıklanamayan” bir hastalığın tespit edildiği belirtildi.

    Açıklamada, bu hastalığın Kovid-19’a karşı geliştirilmeye çalışılan aşıyla bağlantısı olup olmadığının anlaşılması için 3. aşama klinik deneye ara verildiği ifade edildi.

    Hastalıklar, kazalar ve diğer yan etkilerin, özellikle büyük çaptaki her klinik deneyin beklenen bir parçası olabileceğine dikkati çekilen açıklamada, şirketin doktorları ve güvenlik denetim kurulunun hastalığın nedenini belirlemeye çalışacağı kaydedildi.

    Açıklamada, katılımcının mahremiyetinin göz önüne alındığı vurgulanarak söz konusu hastalıkla ilgili detaylı bilgi verilmedi.

    Son aşamanın en geç 2021 başında sonuçlanması bekleniyordu

    J&J’den 25 Eylül’de yapılan açıklamada, üretilen Kovid-19 aşısının, klinik deneylerde virüse karşı güçlü bağışıklık oluşturduğunun gözlendiği belirtilmişti.

    ”Ad26.COV2.S” adı verilen aşının tek dozunun iki doza eşit derecede olumlu tepki verdiği kaydedilen açıklamada, son aşama olarak aşının 60 bin kişi üzerinde deneneceği, daha sonra ABD Gıda ve İlaç Dairesine kullanım izni ve seri üretim için başvuru yapılacağı aktarılmıştı.

    Firma yetkilileri, 3. faz olarak bilinen son aşamanın yıl sonuna veya 2021 başına kadar sonuçlanmasını beklediklerini açıklamıştı.

    Hedef 1 milyar dozdan fazla aşının tedariki

    Amerikan ilaç üreticisi Johnson&Johnson, 100 milyon dozluk Kovid-19 aşısının üretimi ve teslimi için 5 Ağustos’ta ABD hükümetiyle 1 milyar dolarlık anlaşma imzalamıştı.

    “Ad26.COV2.S” adı verilen aşı adayının 1. ve 2. aşama klinik denemelerini ABD ve Belçika’da tamamlayan şirket, 3. aşamanın da başarılı olması halinde gelecek yıl 1 milyar dozdan fazla aşının tedarik edilmesini hedefliyor.

  • Türkiye’de Covid-19 aşısının ikinci dozu gönüllülere yapıldı

    Türkiye’de Covid-19 aşısının ikinci dozu gönüllülere yapıldı

    Hacettepe Üniversitesi’nde Çin’de üretilen koronavirüs aşısının ilk dozunun gönüllülere uygulanmasının üzerinden 14 gün geçti. Prof. Dr. Murat Akova, 30 gönüllünün aşılandığını, bunlardan 3’üne bugün ikinci aşının yapıldığını belirterek, aradan geçen sürede ciddi bir yan etkinin görülmediğini söyledi.

    Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi’nde 16 Eylül’de ilk gönüllü Covid-19 aşılama uygulaması yapılan kişilere bugün ikinci doz uygulandı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Aşı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Serhat Ünal, Çin’de geliştirilen Covid-19 aşısının ilk gönüllü uygulamasında gelinen sürece ilişkin basın mensuplarına bilgi verdi. Prof.Dr. Ünal, Türkiye’de 25 merkezde bu gönüllü uygulamasının gerçekleştirileceğini belirterek, “Bundan 14 gün önce Hacettepe’de ilk gönüllüler alınmaya başladı. İstanbul’da, İzmir’de, Diyarbakır’da, Gaziantep’te, Malatya’da bugüne kadar 14 merkez aktif olarak gönüllü almaya başladı. Bu hafta içerisinde 20 merkeze ulaşacak. Önümüzdeki hafta içerisinde de tüm merkezlerin açılmasını bekliyoruz” dedi.

    ‘TÜRKİYE’DE DE ÖNEMLİ BİR YAN ETKİSİ YOK’

    Bugüne kadar Türkiye çapında yapılan aşılamalarda önemli bir yan etki gelişen hastanın olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ünal, “Aşının güvenliği ön planda. Bunu yakından takip ediyoruz. Aşının etkili olup olmadığını önümüzdeki 2,5-3 aylık dönemde, toplumda bu kişilere hastalık bulaşıp bulaşmadığına bakacağız. Bir de kanlarında bu virüse karşı antikor oluşup oluşmadığını test edeceğiz. İkinci önemli iş yan etkilerini takip etmek. Aşının yapıldığı yerde şişlik, kızarıklık gibi hafif yan etkileri olabilir. Bunun dışında başka bir şey olup olmayacağını yakından takip ediyoruz. Ama bir iyi şey söyleyeyim; bu aşı 50 bin civarı Çin’de ve kalan 11-12 bini de başka ülkelerde olmak üzere 60 bini aşkın kişiye şu güne kadar yapıldı ve önemli bir yan etki bildirilmedi. Türkiye’de de önemli bir yan etki yok” diye konuştu.

    ‘ERKEN DE SONLANDIRABİLİRİZ’

    Türkiye genelinde aşılanan kişi sayısının 70’i geçtiğini söyleyen Prof.Dr. Ünal, bu aşının önce sağlık personelinde kullanıldığını ifade etti. Prof.Dr. Ünal, bini aşkın sağlık personelinde ilk değerlendirmeler yapıldıktan sonra yan etkileri değerlendirilerek aşının 13 bin kişiye doğru yayılacağını belirerek, “Kaç kişiye aşı yaparsak bu aşının güvenli ve etkili olduğunu anlayabiliriz, bu bilimsel yollarla hesaplanan bir rakam. Haziran ayında bu hesaplamalar yapıldığında hastalık hızı Türkiye’de biraz daha düşüktü şimdi biraz arttı. Şimdilerde hastalık hızı daha yüksek olduğu için 13 bin rakamına ulaşmadan önce bile ‘bize güvenli ve etkilidir’ cevabını verecek sayıya ulaşabiliriz. Erken de sonlandırabiliriz” ifadelerini kullandı.

    ‘YERLİ AŞIDA HAYVAN DENEYİ ÇALIŞMASININ SONUNA GELİNİYOR’

    Türkiye’de 12-13 tane Covid-19 yerli aşı çalışmasının yürütüldüğünü belirten Prof.Dr. Ünal, Türkiye’deki aşıların önemli bir kısmının laboratuvar çalışmalarının bittiğini kaydetti. Prof. Dr. Ünal, “Bir kısmı deney hayvanları kısmında, 2 ya da 3 aşı da deney hayvanları çalışmasının sonuna geliyor artık. Bundan sonraki basamak biraz daha kritik. Çünkü insana vereceğiniz aşının iyi üretim kuralları, adı altında belli kurallar ile denetimlerin yapıldığı yerlerde üretilmesi lazım. Çünkü bu artık hayvan deneyi falan değil, bunlar insana verilecek. Zaten o insana verilecek olan, az miktarda 20 bin, 30 bin kişi, kaç kişiye gidecek ise Faz-1, Faz-2, Faz-3’te kullanılacak olan miktar, başarılı olursa onun hiç formülasyonu değiştirilmeden binlerce,10 binlerce, 100 binlerce hatta milyonlarca doz üretilecek hale getirilecek. O nedenle ilk kullanılan formül önemli. Bunun da uluslararası sertifikasyonu olan kontrolden geçmiş tesislerde üretilmesi lazım” dedi.

    ‘UYGULANAN 30 GÖNÜLLÜDE CİDDİ YAN ETKİ YOK’

    Prof.Dr. Akova ise Hacettepe Üniversitesi’nde şimdiye kadar 30 gönüllünün aşılandığını ve bunlardan 3 tanesine bugün ikinci aşının yapıldığını kaydetti. Akova, “30 gönüllü içerisinde aradan geçen 14 günlük süre içerisinde ciddi bir yan etki yok. Aşı yapılan yerde ağrı, yorgunluk, halsizlik, kırgınlık, hafif ateş gibi belirtiler var; ama bunların hepsi geçici olarak ortaya çıktı. Çok yüksek ateş, aşırı halsizlik, yorgunluk gibi belirtiler aşı yapılanların hiçbirisinde gözükmedi. Ama tabii bunlar karar vermek için henüz daha erken. Biz bundan sonrasında da izlemeye devam edeceğiz. Ama dünyadan özellikle Çin’den gelen güvenlik verileri umut verici, orada çok büyük bir kesime yapılmış bu aşı. Onlarda da bizimkine benzer civarda bir yan etki profili saptanmış. Ama dediğim gibi bu tür çalışmalarda hemen 14 günde karar veremezsiniz, bizim bu gönüllüleri uzun süreli incelememiz lazım” ifadelerini kullandı.

  • ABD’den korkutan Covid-19 aşısı açıklaması

    ABD’den korkutan Covid-19 aşısı açıklaması

    ABD’de faaliyet gösteren ‘Shark Allies’ sivil toplum örgütü koronavirüs aşısı çalışmalarında yarım milyon köpek balığının katledilebileceğini açıkladı.

    Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgını için bir çok ülke aşı çalışması için çaba sarfediyor. ABD’de faaliyet gösteren ve köpek balıklarının neslini korumak için kurulan ‘Shark Allies’ sivil toplum örgütü koronavirüs aşısı çalışmalarında yarım milyon köpek balığının katledilebileceğini açıkladı. Sivil toplum kuruluşu, köpek balıklarının karaciğerinden yapılan “Squalene” adlı doğal yağın yardımcı etken madde olarak koronavirüs aşılarında kullandığını belirtti.

    KORONAVİRÜS AŞISI İÇİN ETKEN MADDE KÖPEK BALIĞINDA

    Shark Allies yöneticisi Stefanie Brendl yaptığı açıklamada, köpek balıklarının karaciğerinde bulunan ve mevcut grip aşıları da dahil olmak üzere birçok ilacın yapımında kullanılan doğal yağ “Squalene” için yüzbinlerce köpek balığının katledilebileceğini vurguladı. Yağın bileşenindeki güçlü yağlar aşıdaki bağışıklık etkisini arttırdığını ifade eden Brendl, mevcut bazı koronavirüs aşısı adaylarında bu yağın kullanıldığını ifade etti.

    BİR DOZ AŞI İÇİN 250 BİN KÖPEK BALIĞI GEREKİYOR

    Squalene maddesinin kullanılan bir koronavirüs aşı adayının piyasaya sürülmesi halinde tek bir kişi için kullanılacak bir doz aşı üretimi için yaklaşık 250 bin köpe balığının katledilmesi gerektiği kaydedildi. Bir kişinin koronavirüse karşı bağışıklık kazanması için iki doz aşının gerektiğini belirten Brendl, bunun yaklaşık yarım milyon köpek balığının katledilmesi anlamına geldiğini ifade etti. Stefanie Brendl, “Aşı çalışmalarını yavaşlatmak veya engellemek niyetinde değiliz. Ancak, Köpek balıkları bu sebeple verimli bir tedarik zinciri değil” dedi.

  • Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ilk aşı yapıldı

    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ilk aşı yapıldı

    İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde koronavirüse yönelik Çin’e ait inaktif aşının FAZ 3 çalışmaları kapsamında ilk aşısı yapıldı.

    Çin’de yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirilen aşının FAZ 1 ve FAZ 2 aşamalarının başarılı olmasının ardından, FAZ 3 çalışmaları kapsamında ilk aşı yapıldı. Aşı, Türkiye’de ilk olarak, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde hasta bakıcı olarak çalışan 53 yaşındaki Asım Baştürk’e yapıldı.

    İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen, pandemi ile mücadelede umutları yeşerten FAZ 3 çalışmalarına başladıklarını söyledi.

    Gönen, “Pandeminin başlangıcından bu yana Cerrahpaşa’ya 335 bin hasta gelmiş, bunlardan 27 bin tanesi koronavirüs nedeniyle müracaat etmiş, bu süreçte 77 bin test yaptık. Bugün bu mücadelenin bir farklı cephesi olan aşı çalışmalarına başlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ise pandeminin sonlanabilmesi için iki etken olduğunu söyledi. Birisinin toplumdaki koruyucu ankitorun yüzde 50’nin üzerinde çıkması olduğunu ikincisinin ise aşı çalışmaları olduğunu kaydetti.

    Tabak, “Aşı çalışmaları, umut vadeden çalışmalar. Dünyada 230’un üzerinde aşı çalışması devam ediyor. 30 tanesi klinik çalışmalara geçmiştir. Çalışmaların sonucunda aşının etkinliği gösterilirse aralık ya da ocak ayı gibi tüm dünyada aşılamaların başladığı bir sürece gireceğiz.” ifadelerini kullandı.

     “Koruyucu antikorlar bu işi kolaylaştırmakta”

    Dünyanın farklı yerlerinde farklı ırklar üzerinde de FAZ 3 aşı çalışmalarının sürdüğünü belirten Tabak, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “İlk gönüllümüze aşımızı gerçekleştireceğiz. Genellikle kabul edilen Yüzde 50’nin üzerinde etkinlik varsa, o aşı onay alır anlamına gelir. Umutlu muyuz? Evet. Çünkü hastalarımızın yüzde 97’si iyileşmekte. Demek ki immün sistem bu işi kontrol altına almakta. Zaten yüzde 80’i ufak tefek belirtilerle geçirmekte. 10’uncu gün civarında yakınmaların başladığı bulaştırıcılığı ortadan kalkmakta. Hastalığa yakalananlardan çok az sayıda kişi 2’nci kez hastalığa yakalanması söz konusu. Koruyucu antikorlar bu işi kolaylaştırmakta. Sevindirici tarafından biri tüm aşı çalışmalarında FAZ 1 ve FAZ 2 başarılı geçtiği için FAZ 3’e erişilmiştir.”

    Daha güvenli aşılar bulunana kadar çalışmaların devam edeceğini söyleyen Tabak, genel verilere göre ocak ya da şubat aylarında genel aşılanmalara başlanabileceğini aktardı.

  • Türkiye’de aşı çalışmalarının ikinci merkezi Kocaeli oldu

    Türkiye’de aşı çalışmalarının ikinci merkezi Kocaeli oldu

    Çin’de geliştirilen aşının geçtiğimiz hafta Türkiye’de başlayan Faz 3 klinik araştırmalarında gönüllü uygulamaları için ikinci merkez, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi oldu. İlk olarak geçtiğimiz hafta Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başlanan gönüllü aşılamalarında, şimdiye dek 23 sağlık çalışanının aşılaması tamamlandı. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de ilk olarak yüksek risk grubundaki gönüllü sağlık çalışanları aşılanacak, merkezde günde 10 gönüllüye aşı yapılması planlanıyor.

    Türkiye’de ilk olarak geçtiğimiz hafta Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde başlatılan Çinli Sinovac Biotech firmasına ait Kovid 19 aşı adayının Faz 3 gönüllü aşılamalarında, ikinci merkez Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi oldu. Merkezde toplam 550 kişinin çalışmaya dahil edilmesi planlanıyor, öncelik yüksek risk grubundaki gönüllü sağlıkçılara veriliyor. Aşılamalar günde 10’ar kişilik gruplar halinde gerçekleştirilecek. Hastanede ilk aşılanan gönüllü olan ve hastanenin nöroloji bölümünde tekniker olarak çalışan Tarkan Tuna, çok heyecanlı olduğunu ve böyle bir çalışmaya katkıda bulunduğu için çok mutlu olduğunu söyledi. Tuna, “Üniversitemiz içinde bir ilan yayınlandı. Böyle bir çalışmanın merkezimizde başlayacağını duyunca çok gururlandım. Tabii ki ben de gönüllü olarak bu çalışmalara katkıda bulunmak istedim. Önce eşime danıştım. Kendisi ‘Tabii ki, hatta ben de katılmayı düşünebilirim’ dedi. Hemen başvurumuzu yaptık, bilgilendirme formlarımızı okuduk. Daha sonra aklımıza takılan konuları hocalarımızla konuştuk. Çok büyük bir güven telkin etti bütün bu süreçler bize. Aşının güvenilir olup olmadığı, tabii ki herkesin en çok merak ettiği şey bu. Ama tıbbın ilerlemesi için de insanların bir şeyler yapması lazım. Hepimizin bir adım atması lazım” dedi.

    “BİZ HİÇ AŞI OLMAMIŞ GİBİ KORUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    Bu çalışmaya dahil edilen gönüllülerden hangisine gerçek aşı hangisine plasebo yapıldığını henüz kimsenin bilmediğini söyleyen Tuna, “Dolayısıyla biz yine eskisi gibi aynı şekilde kendimizi korumaya devam edeceğiz. Gördüğünüz gibi maskelerimiz hala takılı. Bu aşıyı olduk diye kendimizi tamamen güvende hissedemiyiz. Ama hocalarımıza, ülkemizin sağlık sistemine güveniyoruz. Herhangi bir sorun çıkacağını düşünmüyorum. Gönül rahatlığıyla geldim, inşallah bu çalışmalar sayesinde de bu virüs illetinden en kısa zamanda kurtulacağız” diyerek sözlerini noktaladı.

    Çalışmayı yürüten KOÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Sıla Akhan ise “Faz 3 çalışması aşı için çok önemli bir aşama. Çünkü pandemiyi durduracak olan noktalardan bir tanesi aşı ve biz de bunun içine dahil olduk. Bu yüzden çok ümitle başladık. Umarım iyi sonuçlanır alınır herkes için. Bu pandemiye bir şekilde bir nokta koyduracak aşı çalışmaları” dedi.

    “KABARIK BİR GÖNÜLLÜ LSTEMİZ VAR HER GÜN 10 KİŞİYİ ÇAĞIRACAĞIZ”

    Gönüllü olarak başvuran herkesin tüm sorularını yanıtlamaya çalıştıklarını ve imzalı onamlarını alarak çalışmaya dahil ettiklerini vurgulayan Prof. Dr. Akhan, “Öncelikle gönüllü olarak başvuran sağlık çalışanlarımıza aşılama yapıyoruz. Benim dışımda burada yardımcı araştırmacı Dr. Sonay Arslan’a da başvuru yapabiliyorlar. İsimleri kaydediyoruz ve sonra onlarla irtibata geçip konuşuyoruz, soruları oluyor, onları cevaplıyoruz. Kaç kişi olacağını şu anda tam netleştirmesek de önümüzde bir liste var; toplamda tamamlayacağımız sayı belli. Her gün 10 kişiyi aşılamayı planlıyoruz. Liste şu an kabarık ve insanların istedikleri zaman sorularını cevaplayıp, başvurularını kabul ediyoruz. O listeden her gün 10’ar kişiyi çağırıyoruz. İnsanlar en çok yan etkilerini soruyorlar. Onun dışında etkinliğini merak ediyorlar. Tabii ki bu çalışmanın içinde plasebo grubu da olacağı için, çift gör bir çalışma bu çünkü, kime aşı kime plasebo yapıldığını biz de bilmiyoruz. O yüzden de bu etkinliğin ne kadar olacağını, biz de tabii ki merak ediyoruz. Ama bu aşının Faz 1 çalışmalarında, beklenen büyük bir yan etki olmamış. Onun dışında Faz 2’de de zaten dozlar ayarlandığı için, Faz 3’de daha çok etkinlik düzeyi ortaya çıkacak aslında. Burada da bizim için en önemli olan soru bu; etkinliğin ne kadar olduğunu görebilmek” diye konuştu.

    “BİR YIL BOYUNCA GÖNÜLLÜLERİMİZİ TAKİPTE OLACAĞIZ”

    Prof. Dr. Akhan, gönüllü onam formlarının önemli olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece aşı değil, tüm çalışmalarda bir onam formu yer alır. Zaten aynı zamanda kişi ile sorumlu araştırmacı da iletişim halinde olur. Detayların anlatılması vs sözel olarak da yapılır. Onları aynı zamanda gönüllü formda da okuyup, orada sormak istediği başka bir şeyler varsa onları da bize iletir ve ondan sonra çalışmaya dahil edilir. Daha sonra gönüllüler bir sağlık taramasından geçirilir. PCR örnekleri alınır, antikorlarına bakılır ki hastalığı geçirmiş mi ya da aktif bir hastalık var mı bu belirlenir. Tıbbi açıdan çok sıkı gözlem altında tutulurlar. Sağlıklı gönüllere yapıldığı için aşılar, çok büyük bir sağlık problemi olan kişiler değil bunlar zaten. Sadece yaş sınırı var burada önemli olan. Testlerle güncel durumlarına bakıldıktan sonra 3 gün içinde aşılamayı yapmamız gerekiyor. 14. günde tekrar bir aşı olacaklar. Ondan sonra gönüllülerimizi aylık kontrollere çağıracağız. Gene PCR testleri yapılacak kontrollerde. Bu arada yeniden de enfekte olabilirler çünkü. Ayrıca antikorların oluşup oluşmadığına bakıyoruz. 4 aya kadar ayda bir gibi kontrollerimiz olacak sonra bu periyot seyrelecek. Bizim için bir yıl önemli. Onda sonraki takipler çok daha seyrek olacak ama bu gönüllerimiz tabii ki her zaman kontrolümüzde kalacaklar.”

    “ONLAR ÇAĞIRMASAYDI BİZ BAŞVURACAKTIK”

    KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü ise bu çalışmaya dahil edileceklerini öğrendiğinde mutlu olduğunu söyleyerek “Zaten biz çalışmaya dahil olabilmek için merkez olarak başvuru yapacaktık. Gerek kalmadı biz de dahile dildik. Aşıda Faz 3 büyük bir aşama. Sanırım yakın zamanda da bu ilaç ve aşı çalışmaları bir sonuç verecek. Aşı toplumsal korunmanın oluşması açısından önemli. Toplum bağışıklığının kazanılması oldukça zaman alacak bir durum. Bu nedenle aşılar kritik. Sahada görev alan sağlıkçıların aşılanması önem arz ediyor. Biz üniversite olarak bu konuda aktif olarak çalışmaların içindeyiz ve her türlü desteği de gösteriyoruz zaten. Önümüzdeki aylar içerisinde bir de Almanya’dan bir aşı gelecek, onun da yine Faz 3 çalışması Türkiye’de de yapılacak. Onda da mutlaka yer alacağız” dedi.