Etiket: koronavirüs aşısı

  • Rusya’nın koronavirüs aşısı 2500 kişiye uygulandı

    Rusya’nın koronavirüs aşısı 2500 kişiye uygulandı

    Rusya Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Ulusal Araştırma Merkezi, dünyanın ilk tescil edilen koronavirüs aşısı Sputnik V’nin test partilerinin Rusya’nın tüm bölgelerine ulaştığını ve 2 bin 500 kişiye aşının ilk dozunun vurulduğunu açıkladı.

    Gamaleya Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Ulusal Araştırma Merkezi’nin Başkanı Aleksandr Gintsburg, Rus medyasına dünyanın ilk tescil edilen (Covid-19) aşısı Sputnik V aşısının tescil sonrası klinik testleri hakkında bilgi verdi.

    “3’ÜNCÜ FAZ KLİNİK TESTİ BAŞLADI”

    Gintsburg, “Tescil sonrası klinik testler, yani daha basit bir ifadeyle 3. faz klinik testler Moskova’da başlamış durumda. Bu oldukça maliyetli bir çalışma, zira 40 bin gönüllü çeşitli bağışıklık biçimlerinin oluşması bakımından tüm parametreler ele alınarak analiz ediliyor” diye konuştu.

    2 BİN 500 MOSKOVALI’YA İLK DOZ UYGULANDI

    Öte yandan, aşının yan etkileri hakkında da konuşan Gintsburg,” 2 bin 500 Moskovalı’ya aşının ilk dozu uygulandı.Kılavuzunda belirtilen önemsiz durumlar haricinde herhangi bir olumsuzluk görülmedi. Gönüllülerin yüzde 14-15’inde 38 derece ateş, aşının yapıldığı yerde kızarıklık ve baş ağrısı gibi durumlar görüldü” diye konuştu.

  • Cerrahpaşa’da önümüzdeki hafta deney aşıları yapılmaya başlayacak

    Cerrahpaşa’da önümüzdeki hafta deney aşıları yapılmaya başlayacak

    Koronavirüsle mücadele kapsamında Türkiye’de geçtiğimiz günlerde uygulanmaya başlanan deney aşıları önümüzdeki hafta itibarıyla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde uygulanmaya başlayacak. İlk etapta 400 kişi üzerinde denenecek Çin menşeli aşılara 1 Ekim itibarıyla Almanya menşeli aşılar da eklenecek. Gönüllülerin büyük bir kısmını sağlık çalışanları oluştururken, fakültenin bazı yerlerine gönüllü olmak isteyenler için afişler asıldığı görüldü.

    Koronavirüsle mücadelede aşı çalışmaları devam ederken Çin’de geliştirilen koronavirüs aşısının gönüllü uygulaması Brezilya ve Endonezya’da başlatıldı. Faz 3 aşamasına Türkiye’de dahil edildi ve aşının ilk dozu, geçtiğimiz günlerde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gönüllülere yapıldı. Aşı uygulamasının yapılacağı merkezlerden biri olarak belirlenen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde de önümüzdeki hafta Çin menşeli aşı yapılacak. Ekim ayının ilk haftasında ise Almanya kökenli aşı gerçekleştirilecek. Fakültenin bazı yerlerine gönüllü olmak isteyenler için afişler asılırken, gönüllülerin büyük bir kısmının belirlendiği ve çoğunluğunu sağlık çalışanlarının oluşturduğu öğrenildi.

    “FAZ 3 ÇALIŞMASINI BAŞLATACAĞIZ”

    İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Gönen, “Koronavirüsle ilgili oyun bozucu olan ve bu işe dur diyecek olan aşı çalışmaları. Dünyada çok sayıda aşı çalışması şu an devam ediyor. Bildiğimiz kadarıyla Faz 1, Faz 2 ve evrelerini tamamlamış Faz 3 evresinde. Ülkemizde de şu an iki aşı çalışması var. Bir tanesi Çin’den gelen ve bir tane de Almanya kökenli. Sağlık Bakanlığı’ndan ve etik kurullardan izin alındı. Önümüzdeki hafta itibarıyla biz de Çin menşeli aşı için Faz 3 çalışmasını başlatacağız. Gönüllüler büyük oranda tespit edildi. Gönüllerin büyük bir kısmı sağlık çalışanları arasından ama tamamı sağlık çalışanı değil. Gelenleri de gönüllü olarak alıyoruz. Gönüllülerde aradığımız kriterler, 18 yaşından büyük olmak, koronavirüs geçirmemiş olması, bunlar çalışmaya alınmadan önce PCR testleri yapılıyor. Negatif olması gerekiyor. Antikorun da negatif olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    “YAKLAŞIK 400 KİŞİ BU ÇALIŞMAYA ALINACAK”

    Gönüllülerin aşı için hızla kendilerine ulaşmaya başladıklarını belirten Prof. Dr. Sait Gönen, fakültenin bazı bölümlerine afişler de asıldığını ifade etti. “Zannediyorum sayı tamamlandı” diyen Gönen, “Yaklaşık 400 kişi bu çalışmaya alınacak ama ekim ayı başında da bir başka çalışmanın startı verilecek. O aşı için de yaklaşık 100’ün üzerinde vaka alınacak” diye konuştu.

    “8 TANE AŞI ÇALIŞMASI VAR”

    Türkiye’deki aşı çalışmalarını değerlendiren Prof. Dr. Sait Gönen, 8 aşı çalışması olduğunu belirterek şunları söyledi:

    “Ülkemizde de Dünya Sağlık Örgütü tarafından incelemeye alınmış 8 tane aşı çalışması var. Ama bunlar Faz 3 aşamasına geçmiş değil henüz. Faz 3 aşamasından önceki aşamalar devam ediyor. Bir aşının Faz 3 çalışmasına gelebilmesi için önce laboratuvar şartlarında incelemelerin yapılması lazım. Faz 1 ve Faz 2 aşamalarında başarılı olup tüm aşamaları tamamladıktan sonra Faz 3 aşamasına geliniyor. Benim bildiğim kadarıyla Faz 3 çalışmasına gelen yok. Önümüzdeki hafta itibarıyla Çin menşeli aşının Faz 3 çalışması başlayacak. Ekim başında da Almanya menşeli aşının eş zamanlı olarak Almanya, Amerika’da ve Türkiye’de Faz 3 çalışması başlayacak. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi de her iki aşıda da merkezlerden bir tanesi.”

    “BEKLİYORUZ VE UMUTLUYUZ”

    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde uygulanacak aşı denemelerinde gönüllü olan Doç. Dr. Devrim Sarıbal, “Bu süreçte zaten enfeksiyon hocalarımızla beraber çalışıyorduk. Böyle bir teklifle geldiler. Süreçten zaten haberimiz vardı. Ben, annem, babam ve iki kardeşim gönüllüyüz. Laboratuvarda çalışan arkadaşlarımızın çoğu da gönüllü. Bize ilk doz 1 Ekim’de yapılacak. Bekliyoruz ve umutluyuz. Aşıdan başka korunma yöntemimiz yok. Bununla ilgili bir endişemiz yok” diye konuştu.

    “AŞI ÇALIŞMASINDA GÖNÜLLÜ OLMAK İSTERİM”

    Hastanede afişleri gören pek çok vatandaş da gönüllü olabileceğini belirtiyor. Batuhan Eğrikaya adlı vatandaş, “Aşının biraz hızlandırılması gerekiyor. Maske takılsa bile korunmak çok zor. Aşı çalışmasında gönüllü olmak isterim” ifadelerini kullandı.

  • Türkiye’de ilk koronavirüs aşısı yapıldı

    Türkiye’de ilk koronavirüs aşısı yapıldı

    Dünyanın dört gözle beklediği koronavirüs aşısında tarihi bir aşama Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirildi.

    TÜRKİYE’DE TARİHİ AN!

    Çin’de geliştirilen Kovid-19 aşısının gönüllü uygulaması Brezilya ve Endonezya’da başlatılmıştı. Faz 3 aşamasına Türkiye’de dahil edildi ve aşının ilk dozu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde sağlık çalışanlarına yapıldı.

    İlk enjeksiyonun yapıldığı tarihi anları ilk kez Demirören Haber Ajansı görüntüledi.

  • Almanya, aşı için tarih verdi!

    Almanya, aşı için tarih verdi!

    Almanya’da aşı çalışmalarını yürüten Paul Ehrlich Enstitüsü, Covid-19 aşısıyla ilgili açıklama yaptı. Ensitüsü’nün direktörü Klaus Cichutek, aşının 1. ve 2. faz denemelerinin başarıyla tamamlandığını belirtirken aşının hazır olacağı tarihi de açıkladı.
    Almanya’da aşı çalışmalarını yürüten Paul Ehrlich Enstitüsü, Covid-19 aşısıyla ilgili açıklama yaptı. Ensitüsü’nün direktörü Klaus Cichutek, aşının 1. ve 2. faz denemelerinin başarıyla tamamlandığını belirtirken aşının hazır olacağı tarih konusunda da bilgi verdi.

    Klaus Cichutek, yaptığı açıklamada Almanya’nın geliştirdiği Covid-19 aşısıyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.

    Cichutek yaptığı açıklamada aşının testlerinin sürdürülmesinde etkinliğinin ve güvenliğinin en önemli faktör olmaya devam edeceğinin altını çizerken aşı onayının 2020 sonunda ya da 2021 başında alınacağını duyurdu.

    Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn ise aşıda 3. faz denemelerin çok önemli olduğunu ve bu denemeler tamamlanmadan aşıya onay vermeyeceklerini bildirdi.

    Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, Almanya için önemli olanın aşıyı ilk üreten olmak değil en güvenli ve etkin aşıyı bulmak olduğunu ifade etti.

    Spahn, aşı geliştirirken zaman kazanmak için acele etmeyeceklerini, aşı için AB’nin güvenlik protokollerini uyguladıklarını söyledi.

    Aşının onay alındıktan sonra 2021 ortalarında kullanıma hazır olacağını açıklayan Alman yetkililer, Covid-19 aşısında çeşitlilik olmasının aşının işe yaraması için olumlu bir durum olacağını, kendilerinin de nüfus sayısından daha fazla üretim yapacaklarını çünkü aşı adayının başarılı olup olmayacağının henüz açıklığa kavuşmadığını belirttiler.

    Sağlık Bakanı, Almanya’nın aynı zamanda 26 milyon doz grip aşısı stoğuna sahip olduğunu da belirtti.

  • Akdeniz Üniversitesi’nden aşı için bir adım daha

    Akdeniz Üniversitesi’nden aşı için bir adım daha

    Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, yurt dışında geliştirilen koronavirüs aşısının bir ve ikinci faz çalışmalarının tamamlandığını, üçüncü faz çalışmalarında Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nin de yer alabileceğini söyledi. Önümüzdeki kasım, aralık ayından itibaren aşıların insanlar üzerindeki etkinliğine yönelik çalışmalar yapılacağını belirten Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, “Bu insanlar aşılar yapıldıktan sonra 1-2 yıl değerlendirilip takip edilecek. Böylece aşının etkinliği konusunda, antikor düzeylerinin ne olduğu konusunda bir fikir sahibi olunacak” dedi.

    Koronavirüsün yaklaşık 6 aydır tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de gündeminde olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Yalçın, hastalığın yaz aylarında yayılma riskinin daha da azalmasını beklediklerini, fakat beklenen düzeye inmediğini aktardı. Bundan sonra da özellikle solunum yolu enfeksiyonunun yoğun yaşandığı sonbahar ile birlikte vakaların artmasının beklendiğini ifade eden Prof. Dr. Yalçın, “Tabii ki insanlar sonbahar ile birlikte kapanacak, okulların açılma durumu da var. Bu hastalığın biraz da uzaması riski çok, çünkü dünyada bu tür pandeminin kısa sürede bitmesi söz konusu olamıyor. Toplumun yüzde 80’i, hastalığı herhangi bir yakınma olmadan, hafif bulgularla geçiriyor. Yüzde 15’inin hastaneye yatması gerekiyor. Yüzde 5’i de hastaneye yatıp gerektiğinde entübe olan olgular” dedi.

    ‘TOPLUMUN ÖNEMLİ BÖLÜMÜ BU HASTALIĞA YAKALANACAK ‘

    Hastalığın geçiriliyor olmasının en büyük etkeninin uygun tedavi ve güçlü ajanlara bağlı olduğunu açıklayan Prof. Dr. Yalçın, “Yeni ajanlar üzerinde de duruluyor. Güçlü ilaçlar da var. Bu ilaçlarla ilgili başarı oranları oldukça yüksek. Şu anda kullanılan klorokin, favipravir, remdesivir gibi ilaçlar var. Bunlar tedavi şansı yüksek ajanlar ama yeni antiviraller üzerinde de çalışılıyor. Toplumun önemli bir bölümü bu hastalığı geçirecek” diye konuştu.

    Prof. Dr. Yalçın, bu hastalığı hafif geçirme oranının daha yüksek olduğunu belirterek, “65 ve üzeri yaştaki kronik bir akciğer, kalp, karaciğer hastalığı, böbrek yetmezliği, obezite ya da bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalığı olanlar ya da tümörü veya kanseri olanlar, hastalık risk derecelendirmesi yaparsak biraz daha ağır geçirme ihtimalleri söz konusu. O nedenle bunlar çok daha öncelikli bireyler. Bu bireylere 13 değerlikli pnömokok aşısını, iki ay sonra da 23 değerlikli bir aşıyı temin etmelerini, grip mevsimi geldiğinde de grip aşısını yaptırmalarını öneriyoruz” dedi.

    ‘AŞIDA FAZ ÜÇ AŞAMASINA GELİNDİ’

    Şu anda dünyada 142 merkezde değişik aşı çalışmalarının sürdürüldüğünü açıklayan Prof. Dr. Yalçın, şöyle konuştu:

    “Bu çalışmalarda ilk iki faz yapıldı. Yani laboratuvar deneyleri ve hayvan deneyleri tamamlandı. Faz üç aşamasına gelindi. İnsanlar üzerinde plasebo kontrollü çalışmalar gerçekleştirilecek. Muhtemelen bunların çok merkezli gerçekleştirilmesi durumu var. Merkezimiz de aşı çalışmaları içinde yer alabilecek bir merkez olabilir. Birkaç aşı, örneğin kızamık ya da başka virüslerden çalışılan değişik aşılar üzerinde çalışmalar sürdürülüyor. Bunlar da muhtemelen tek ya da ikinci bir doz olabilir. Önümüzdeki kasım, aralık ayından itibaren aşıların insanlar üzerindeki etkinliğine yönelik çalışmalar yapılacak. Bu insanlar aşılar yapıldıktan sonra 1-2 yıl değerlendirilip takip edilecek. Böylece aşının etkinliği konusunda, antikor düzeylerinin ne olduğu konusunda bir fikir sahibi olunacak.”

    ‘AŞI ERİŞKİN VE RİSKLİ GRUPLARA UYGULANACAK’

    Araştırması yapılan aşıların riskli gruplara ve erişkin yaş grubu herkes için uygulanabileceğinin öngörüleri içinde olduğunu açıklayan Prof. Dr. Yalçın, bu hastalığı toplumun büyük kısmının hafif geçireceğini, ama aşıların uzun vadede çok daha güvenilir olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yalçın, etkinliği beklenen düzeylerde olduğu takdirde toplumun hastalıkla karşılaşmadan bir şekilde bağışık olmasının aşılar yoluyla sağlanacağını aktardı. Dünyada birçok enfeksiyon hastalığının dünyanın gündeminden silindiğini kaydeden Prof. Dr. Yalçın, muhtemelen bu etkin aşılar sayesinde bu hastalıkla ilgili ciddi bir şekilde yol alınacağını belirtti.

    ‘AŞI GRUBU ÇALIŞMASI İÇİNDE YER ALMA ŞANSIMIZ OLABİLİR’

    Prof. Dr. Yalçın, “Benim bildiğim kadarıyla ilk verilerde, mesela bir aşı grubu çalışması içersinde yer alma şansımız olabilir. Sanırım çok merkezli çalışmalar olacak diyebilirim. Birkaç koldan bu çalışmalar yapılacaktır. Tabii bu dünya çapında değişik ülke verilerinin de toparlanması gerekecektir. Uygun olursa belli bir takvim içersinde aralık ayı itibarıyla olabilir” dedi.

  • DSÖ koronavirüs aşısı için tarih verdi

    DSÖ koronavirüs aşısı için tarih verdi

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Margaret Harris koronavirüs aşısı için tarih verdi.

    Harris, “Gelecek yılın ortasına kadar (Covid-19 için) yaygın bir aşılama görmeyi beklemiyoruz” dedi.

  • Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kovid-19’a karşı Çin ile Almanya ve ABD’nin ortak yürüttüğü iki ayrı aşı çalışmasının son aşaması olan Faz 3 gönüllü insan denemelerinin Türkiye’de 10’a yakın merkezde yapılacağını söyledi.

    Prof. Dr. Yavuz, geçtiğimiz hafta sosyal medya gündemine de oturan aşılarda gönüllü denemelerine yönelik tartışmalarla ilgili, “Kobay mı olacağız, gönüllüler parayla mı çalışmaya katılacak, kimler çalışmaya dahil edilecek, Faz 3 denemeleri hayati riskler yaratıyor mu?” gibi vatandaşların merak ettiği tüm soruların yanıtlarını verdi.

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, tüm dünyanın merakla beklediği Kovid aşılarındaki son gelişmeleri ve Türkiye’de de çok merkezli olarak yürütülecek Faz 3 gönüllü insan denemeleri hakkında DHA’ya önemli bilgiler verdi. Etik kurul ve Sağlık bakanlığı onaylarından geçen Çin ve Almanya-ABD ortak çalışması olan iki farklı aşı adayı için İstanbul Tıp Fakültesi’nin de aralarında bulunduğu 10’a yakın merkezde, faz 3 gönüllü insan denemeleri yürütülecek. Dünyada 10’dan fazla Kovid aşısı çalışmasında sona yaklaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “İnsanlarda etkili olduğunun ve olası yan etkilerinin tekrar değerlendirildiği son aşama olan Faz 3’e gelen aşı çalışmaları bunlar. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakanın da açıkladığı iki tane aşı çalışmasının ise Faz 3 denemelerine Türkiye’den de gönüllü insanlar dahil edilecek. Çalışmalara başlamak üzereyiz. Eylül ayı gibi, çok yakın bir tarihte başlayacağız” dedi.

    “GÖNÜLLÜLERE ÜCRET ÖDENMESİ YA DA BASKI SÖZ KONUSU OLAMAZ”

    Aşı çalışmalarında son aşama olan Faz 3’e gelmeden, yani aşı adayının klinik olarak binlerce gönüllüde denenmesinden önce, çok ciddi klinik öncesi (preklinik) çalışmaların yürütüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Şimşek, şunları söyledi:

    “Bunun öncelikle bir laboratuvar ayağı var. Hangi molekülü kullanacağız, nasıl kullanacağız, hücre dizilerinde etkili oluyor mu gibi. Laboratuvar çalışmaları yapıldıktan sonra hayvan deneyleri aşaması var. Bunlar, insandan önceki aşamalar. Burada işte toksik etkilerinin olmadığı, hastalığa karşı kısmen etkili olup olmadığı, işe yarayıp yaramadığı gibi bazı temel soruların yanıtları aranır. Klinik çalışmalar bundan sonra başlar. Bunda da Faz 1 dediğimiz aşama, aşının güvenliğiyle ilgili kısmı. İnsanlarda, küçük gönüllü gruplarında yapılan, aşı etkili mi değil mi, güvenli mi, bunlar değerlendirilir. Faz 1’de esas güvenlik sorusunun yanıtı alınır. İstenen sonuçlar elde edilirse de Faz 2’ye geçilir. Tüm bu aşamalarda çalışmaya dahil edilen insanlarda gönüllülük esastır. Kimseye bir ücret ödemesi, zorlama yapılması mümkün değildir. İsteyen katılır, istemeyen katılmaz. Katılan insanların da tüm tetkikleri, yakın tıbbi gözlemleri ve tıbbi bakımları da uzmanların kontrolündedir.”

    “FAZ 1’DE GÜVENLİK VE ETKİNLİK, FAZ 2’DE HEDEF KİTLE BELİRLENİR”

    Ortalama 10-20 kadar gönüllünün dahil edildiği Faz 1’de “Bu aşı güvenlidir, hastalığa karşı etkinliği vardır, insanlarda umulmadık, beklenmeyen yan etkiler çıkmıyor” yönünde sonuçlar elde edilirse Faz 2 aşamasına geçildiğini anlatan Prof. Dr. Yavuz, şöyle devam etti:

    “Bu aşamada yüzlerle ifade edilebilecek sınırlı sayıda gönüllü insan çalışmaya alınıyor. Bu noktada da aslında aşılama için hedeflenen nüfus, aşı kimlere yapılmalı, yaşlılar mı, risk grubundakiler mi vs, o özellikteki gönüllüler de çalışmaya dahil edilerek, vücut aşıya ne kadar cevap veriyor, koruyucu antikorlar oluşuyor mu bu insanlarda, bunların çalışması da yapılıyor Tabii ki yine güvenlik çalışmalarına da devam ediliyor. Yani istemediğimiz bir etki, en basiti kolunda ağrıdan tutun ateşin çıkması vb her türlü parametreye bakılıyor. Faz 1 ve 2 aşamaları aşıyı geliştiren ülke neresiyse orada gerçekleştiriliyor. Şu an Çin ve Almanya-ABD ortak yapımı aşı adayları bu aşamaları kendi ülkelerinde geçti. Aşı çalışması bu aşamaları geçerse eğer, Faz 3 aşamasında hem aşıyı geliştiren ülkede, hem de vakaların görüldüğü diğer ülkelerde çok merkezli çalışmalar başlıyor. Mesela Avrupa’da, Amerika’da, Güney Amerika’da şu anda çok yoğun devam ediyor Faz 3 aşaması. Faz 3’de gönüllü insan sayısı artık 10-30 binlere çıkarılıyor. Burada da aşı verilen gönüllülerin yanı sıra kontrol grubu dediğimiz hiçbir şey verilmeyen bir grup da dahil ediliyor.”

    FAZ 3’DE, BİR ÖNCEKİ AŞAMALARIN SAĞLAMASI BÜYÜK İNSAN GRUPLARINDA YAPILIYOR

    Prof. Dr. Yavuz, “Aşı çalışmalarının Faz 3 aşamasında, kime aşı veriliyor, kim kontrol grubunda (yani placebo -etkisiz aşı- alıyor), çalışmanın başında bunu uzmanlar da gönüllüler de bilmiyor. Kodlarla her şey kaydediliyor. Çalışmanın sonunda bu kodlar açıldığında uzmanlar sonuçları daha güvenli değerlendirebiliyor. Çünkü “Kontrollü Çift Kör Çalışma” olarak bilinen bu çalışma şekli sayesinde, aşı verilen gönüllülerde gözlenen farkların, gerçekten aşı ile ilgili olup olmadığı her iki grubun kıyaslanmasıyla anlaşılıyor.” dedi.

    Prof. Dr. Yavuz, Faz 3’de aşı uygulanan gönüllülerin hastalanıp hastalanmayacağı, aşının yan etki düzeyi gibi kriterlerin gözlendiğini anlatarak “Her ne kadar hem hayvan deneylerinde, hem iki aşamalı Faz çalışmalarında bu güvenlik sorusuna cevap verilmiş olsa da Faz 3’te de aşının güvenliği mutlaka yeniden değerlendirilir” şeklinde konuştu.

    TÜRKİYE’DEN 10 MERKEZDE YAPILACAK

    Faz 3 çalışmasında gönüllü denemelerine katılan insanların aşı olduktan sonra hastalanıyor mu hastalanmıyor mu bunların yakından takip edildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, şu bilgileri verdi: “Burada, aşı olanların, olmayanlara göre daha az hastalanması beklenir. Ama bu da büyük oranda bir fark olmalıdır ancak o zaman anlamlı olur. Yani diyelim ki aşı olanlar yüzde 10 daha az hastalanıyor, bu yetersiz bir etkidir. Faz 3 çalışmaları sadece bir ülke ya da bir merkezde değil, çok sayıda ülkede (aşıyı geliştiren ülke de dahil) ve farklı pekçok merkezde yapılır. Türkiye’de de 10’a yakın merkez var bu çalışmaların başlatılacağı. Her merkezin alması gereken belli bir gönüllü sayısı var. Bu sayılar tutturulana kadar, örneğin bizim yapacağımız çalışma kısmı bir ay belki sürecek. Ama tabii tüm dünyadan verilerin toplanması, etkili oldu mu olmadı mı onların değerlendirmesi daha uzun sürecek. Biz gönüllüleri alacağız ama örneğin bir yıl boyunca takip edeceğiz. Burada da bu aşının kullanılmış olması, bu ülkedeki insan gruplarında da çalışmanın yapılmış olması, neresinden bakarsanız bakın avantaj. Sonuçta genetik yapı farkları olabiliyor, aşıya yanıt farkları olabiliyor, bu anlamda bu ülkenin insanıyla da bu aşıların çalışılmış olması avantaj.

    “KRİTERLER BELLİ, BU BİR AŞILAMA DEĞİL DENEME AŞAMASI”

    Bu çalışmalara alınacak olan insan gruplarının kriterleri de önceden bellidir. Vatandaşlarımız bu çalışmaların yürütüleceği merkezlere ‘Hadi burada aşı yapılıyor, gidelim de olalım’ diye başvurmasın. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü bu, bir aşılama değil deneme aşaması. Hangi yollarla gönüllü çağrılarının yapılacağı, çalışmaya hangi özellikteki insan gruplarının dahil edileceği, aşı çalışmasının protokollerinde önceden bellidir ve merkezler bu kriterlere göre insanları çalışmaya dahil eder. Gönüllülere ulaşmak anlamında farklı kanallarımız var, onlar üzerinden yürütülür bu süreç.”

    “EN ÇOK SAĞLIK ÇALIŞANLARI GÖNÜLLÜ OLMAK İSTİYOR”

    Birçok insanın aşı çalışmalarında gönüllü olmak istediğini de vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, özellikle risk grubundaki sağlık çalışanlarının buna çok istekli olduğunu söyleyerek gönüllü insan denemelerinin “kobay olarak kullanılıyoruz” şeklinde yorumlanmasının çok büyük bir hata olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ben açıkçası kobay olarak düşünmem kendimi. Aşı çalışmalarına katılmaktan mutluluk da duyarım. Kovid için bir çare bulunması gerekiyor. Bu çarenin bir parçası olmak çok iyi bir şey bence. Aşı ile ilgili modern tıbbın inanılmaz bir deneyimi var. Büyük bir zarar verecek bir şey asla olmayacağını söyleyebiliriz. Sonuçta bu aşılar eğer gerçekten etkili bulunursa, insanlık için çok önemli bir şey yapılmış olacak. Zaten bizler de bu kadar işimizin içinde, bu çalışmalarda yer alıyorsak bunun için. Sonuçta gerçekten çok katastrofik bir durumla karşı karşıyayız. Gönüllülerden çalışmanın protokolüne uygun olanları detaylıca aydınlatılır, onam formları alınır ve çalışmaya öyle dahil edilir.”

    “HER FİRMA İSTEDİĞİ GİBİ GELİP BURADA AŞI DENEMESİ YAPAMAZ”

    “Bir firmanın çalıştığı bir aşı var ve bu geldi, ülkemizde istediği gibi bu çalışmaları yapıyor” gibi bir algının da çok yanlış olduğunu anlatan Prof. Dr. Yavuz, gönüllü insan denemelerinin ülkemizde yürütülebilmesi için çok ciddi izin aşamalarından geçildiğini, her türlü detayı değerlendiren etik kurul uzmanlarının izin için gelen dosyada kimsenin aklına gelmeyecek binlerce sorunun cevabını araştırdığını ve uygun bulunursa onay verildiğini belirtti. Prof. Dr. Yavuz, “Yani bu etiktir, çalışılabilir şeklinde etik kurul onaylarını almak zorundalar. Daha sonra da Bakanlık izinleri alınır. İşte Türkiye’de bu aşamayı geçmiş iki aşı adayı için Eylül ayı gibi gönüllü insan deneylerine başlanacak.” dedi.

  • Almanya’nın gönüllü aşı denemeleri İstanbul’da da yapılacak

    Almanya’nın gönüllü aşı denemeleri İstanbul’da da yapılacak

    Dünyanın merakla beklediği ve artık son aşamaya en çok yaklaşan Kovid-19 aşı çalışmalarından biri olan BioNTech ve Pfizer’ın ortak geliştirdiği Kovid-19 aşısının, Faz 3 insan denemelerinin bir ayağı da Türkiye’de, İstanbul Tıp Fakültesi koordinasyonunda yürütülecek. İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek,  yaptığı açıklamada her şey yolunda giderse aşının Kasım ayı gibi piyasada olacağını vurgulayarak, çalışmanın bir paydaşı olarak Türkiye’nin aşıya erişimde bir sıkıntı yaşamayacağını söyledi.

    Koronavirüs salgının başladığı Aralık ayından bu yana başta Çin olmak üzere, Almanya, Amerika, İngiltere ve Rusya hastalığa karşı aşı yarışında en çok gündemde olan ülkeler oldu. Kovid-19 aşısında sona en yakın çalışmalardan biri olarak görülen ve başında Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’in bulunduğu Alman firması BioNTech ile Pfizer’ın ortak geliştirdiği “BNT162ö adlı aşı için piyasaya çıkmadan önceki son aşama olan 30 bin kişilik Faz 3 denemelerine Temmuz ayında başlanmıştı. Denemelerin hem ülke, hem küresel bazda çok merkezli yürütüldüğü bu aşamada, çalışmaya dahil edilen ülkelerden biri de Türkiye oldu. İstanbul Tıp Fakültesi koordinasyonunda yürütülecek gönüllü denemeleri için etik kurul onayının çıkmak üzere olduğunu ve Sağlık Bakanlığı’ndan da onayların alınmasından sonra önümüzdeki günlerde gönüllü çağrısına başlanacağı müjdesini veren İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, dünyada yürütülen aşılardaki son durum hakkında da açıklamalarda bulundu.

    “VAKA SAYILARI O DÖNEM DÜŞÜK OLDUĞU İÇİN ÇALIŞMAYA DAHİL EDİLMEDİK”

    Prof. Dr. Tükek, “Aşı çalışmalarında en önde gibi gözüken ülkelere baktığımız zaman Amerika’da aşı çalışmalarının başladığını duyduk. Daha sonra İngiltere’den Oxford Üniversitesi’nin böyle bir çalışması olduğunu, daha sonra Çin ve Rusya’nın bu işte ilerlediğini gördük. Almanya ve İsviçre de yine böyle bir çalışma içerisine girdiğini duyurdu. Biz, İsviçre, Almanya ve İngiltere’deki çalışmaları çok yakinen takip ediyoruz. İngiltere’nin geliştirmiş olduğu aşı ‘adenovirüs’ dediğimiz, başka virüs üzerinden gerçekleştirilen antijenik yapıya bağlı olarak ortaya çıkan bir aşılama tekniği. Bu teknikte tabii savunma hücreleri olan antikor üretimi bir miktar daha zayıf olmakla birlikte, daha güvenli ve daha hızlı üretim yapılabilen bir teknik. Onların da 30 bin kişilik Faz 3 çalışmasına başladıklarını biliyorum. Bir firma üzerinden bu çalışmayı yürütüyorlar. Biz o dönem Oxford Üniversitesi’ne Türkiye olarak Faz 3 çalışmalarına dahil olmak istediğimizi belirttiğimizde, ülkemizdeki vaka sayıları düşük olduğu için, daha yüksek vakaların görüldüğü ülkelerde başlayacaklarını bildirdiler ve Amerika, Brezilya, İngiltere ve Güney Afrika gibi o dönemde yoğun vaka sayılarının olduğu 4 ülkede başladılar Faz 3 denemelerine. Tahmin ediyorum Eylül-Ekim gibi bu çalışmaların sonuçları alınacak ve güzel sonuçlar çıkarsa ki Faz1 ve Faz 2’deki sonuçları iyiydi, kısa bir süre içerisinde piyasaya sunulacak” dedi.

    “İDEALE EN YAKIN AŞI, HAFIZA HÜCRESİ OLUŞTURAN AŞI OLACAK”

    En ideal aşının aslında bellek hücreleri oluşturabilen aşılar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tükek, “Eğer antikor üretmeyi sağlayan bellek (hafıza) hücreleri oluşmuşsa, o antijenik yapı (enfeksiyon nedeni) tekrar vücuda girdiğinde; mesela bu sefer aşı değil de virüs direkt vücuda girdiğinde, bu hafıza hücreleri canlanır ve vücutta inanılmaz düzeyde bir antikor üretimi başlar. Yani aslında bir süre sonra ölçtüğünüzde çok düşük olan (ve hastalıkla savaşmaya yeterli gelmeyecek) antikor düzeyleri, virüs vücuda girdiği andan itibaren birden bire artıyor. İşte bu bellek hücrelerinin devreye girebilmesi için, T lenfosit dediğimiz savaşçı hücrelerle etkileşime geçmesi gerekiyor antijenik yapının yani aşının. Eğer T lenfositleri bir antijenik stümülasyon, yani aşılama sonrası devreye girerse, bellek hücre oluşumu gerçekleşir. Bunun sonucu olarak vücut ikinci kez o antijenle (virüs, bakteri, parazit gibi hastalık oluşturan etkenler) karşılaştığında oluşacak antikor düzeyindeki artış, inanılmaz boyutta oluyor ve insanı gerçekten hastalıktan koruyan antikor düzeyine ulaşılıyor. O yüzden T lenfositleri ile etkileşime geçen aşılar gerçekten çok kıymetli olacak” diye konuştu.

    “ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE GÖNÜLLÜ DENEMELERİNE BAŞLIYORUZ”

    Şu ana kadar yürütülen aşı çalışmaları içerisinde Almanya’nın geliştirdiği aşıda bu etkilerin gözlendiğini vurgulayan Prof. Dr. Tükek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Almanya’daki bu aşı çalışmalarını yürüten şirketin başında bizim de tanıdığımız, çok kıymetli Uğur (Şahin) hocamız var. Zaten kendisi ile zaman zaman da görüşmelerimiz, bilimsel toplantılarımız oluyor. Şu an etik kuruldan çıkmak üzere, hatta bugünlerde çıkmış da olabilir. Bu aşının Faz 3 gönüllü insan denemelerinin bir ayağını da burada, İstanbul Tıp Fakültesi koordinasyonunda yapacağız. Bu çalışma için tabii yine gönüllüler toplanacak ve gönüllülük esasına göre Türkiye’den zannedersem 100 kişi dahil edilecek. Bu kişilere aşı burada uygulanacak, sonra veriler toplanacak ve nihayetinde tahmin ediyorum Kasım ayı gibi bu verilerden sonuçlar alınacak. Ekim-Kasım gibi nihai üretime geçip geçmeyeceğine karar verecekler. İstanbul Tıp Fakültesi’nde bu aşı çalışmasını yürüten bir grup olacak. Gönüllülere çalışma protokolüne göre aşı yapıldıktan sonra, ki bu protokoller dünyanın her yerinde aynıdır, belli periyotlarla bu kişiler görülecek ve belli zamanlarda kan almak suretiyle antikor düzeylerine bakılacak ve alt çalışmaları yapılacak. Bunlar tabii tek merkezde, muhtemelen Almanya’nın göstermiş olduğu bir laboratuvarda sonuçları değerlendirilerek bize bildirilecek”

    “GÖNÜLLÜLERDE YAŞ VE HASTALIK GİBİ ÇEŞİTLİ SINIFLAMALAR YAPILACAK”

    Gerekli izinlerin alınmasının ardından çeşitli mecralardan gönüllü çağrısına çıkılacağını anlatan ve gönüllülerin yaş grupları, altta yatan risk faktörleri, hastalık durumlarına göre belli kriterler gözetilerek seçileceğini belirten Prof. Dr. Tufan Tükek, şu bilgileri verdi: “65 yaş altı, 65 yaş üstü, 50- 65 arası ve 50 yaş altı gibi birtakım sınıflamalar yapılacak. Komorbiditesi (altta yatan hastalığı) olanlar, olmayanlar şeklinde gruplandırılacak. Bunların hepsi çalışma dizaynında bellidir zaten. Ben bir an önce aşı olayım diyen insanlar zaten ağırlıklı olarak bu çalışmalara başvuruyor. Bu kişiler çalışma boyunca uzmanların gözetiminde olacak. Başka hastalıkları var mı, çalışmaya uygun mu diye başta bir kontrolden tabii ki geçiriyorlar ve çeşitli kan testleri ve diğer testler yapılıyor. Çalışmaya uygun olanlarda aşılamalara başlanacak. Tek doz mu, çift doz mu, bir kısmına tek doz bir kısmına çift doz yapılmak suretiyle antikor düzeyleri ölçülecek. Pik antikor düzeyine kaçıncı günde ulaşılmış, antikor düzeyi ne kadar süre sonra düşmeye başlıyor, birinci ikinci ayda bunlar düşüyor mu, sıfırın altına iniyor mu ya da belli bir seviyede kalıyor mu, onlara bakacağız. Bir de lenfosit alt gruplarında bir etkileşim ortaya çıkartıyor mu, T lenfositleri, B lenfositler üzerine etkileşimleri nasıl, bellek hücre oluşturuyorlar mı şeklinde bilimsel birtakım argümanlar var bu konuda. Aşı hakkında fikir sahibi oluyoruz bu çalışmalar sayesinde. Kime tek doz yapacağız, kime çift doz yapacağız şeklinde gerçekten elimizde bir doküman oluyor bu 30-40-50 bin kişilik Faz 3 denemeleri sonrasında”

    “HEPSİ UZMAN GÖZETİMİNDE OLACAK, RİSK YOK DENECEK KADAR AZ”

    Aşı çalışmalarına katılan gönüllülerde ciddi bir yan etki beklemediklerini de vurgulayan Prof. Dr. Tükek, “Çünkü bunlar dediğim gibi büyük çaplı insan çalışmalarından önce çok sayıda denemelerden geçiyor. Burada verilen zaten basit bir antijenik yapı. Tabii immün sistemi uyardıkları için ateş ortaya çıkabilir, lokal reaksiyonlar meydana gelebilir. Çok çok nadiren de aşırı duyarlılık reaksiyonları ortaya çıkabilir, ancak bu insanlar uzman gözetiminde olacağı için bunun da tedavisi hemen gerçekleştirilebiliyor. Aslında bir yıl izlemek lazım bu kişileri. Bir yıl sonunda ne oluyor, antikor düzeyi iyice düşüyor mu, bir yıl içerisinde kişi tekrar enfekte oluyor mu, hepsini gözleyerek karar vermek lazım. Ama şu anki pandeminin yaratmış olduğu ciddi sorunlar nedeniyle bunlar zamana bırakıldı. Bunlar aşılanma sistemleri sonrasında tekrar değerlendirilecek” dedi.

    “ÇALIŞMANIN PARÇASI OLMAK AŞIYI TÜRKİYE’YE GETİRECEK BİR ÖN KOŞUL ASLINDA”

    “Aşı çalışmalarının bir parçası olmak, sonuçta o aşının Türkiye’ye gelmesi için bir ön koşul sayılabilir” diyen Prof. Dr Tufan Tükek “Dünyadaki aşıların hepsinin aynı anda ya da hepsinin başarılı olacağı gibi bir ön kural yok. Bunlardan bir iki tanesi bile başarıya ulaşsa bizim için iyi sayılabilir. Dünyadaki bu aşılar başarılı olduğunda Türkiye’nin aşıya erişiminde bir sıkıntı olacağı endişesi yersiz. Dediğim gibi zaten bir ya da iki tanesinin partneriyiz. Çalışma grubu içerisinde bulunuyoruz. Ayrıca ülkemizde de aşı çalışmaları sürüyor. Bizim çalışmalar belki biraz daha geç sonuçlanacak ama sonuçta nihayetlenecek” ifadelerini kullandı.

    “AĞIR HASTA ORANINI YÜZDE 3’TEN YÜZDE 1’E BİLE DÜŞÜRSE YETER”

    RNA virüslerinde yüzde yüz başarı elde edilemeyebileceğine de değinen Prof. Dr. Tükek, sözlerini şöyle noktaladı: “Yani aşı, hastalığı tamamen ortadan kaldıramayabilir. Ama zaten bizim için solunum yolu virüslerinde başarı kriteri, ağır hastalarda azalma sağlayıp sağlamadığıdır. Kovid aşıları ağır vakaları yüzde 3’ten yüzde 1’e düşürürse bu aşı başarılı demektir. Bu bile çok sayıda insanın hayatını kurtaracak. Onun dışında zaten üst solunum yolu enfeksiyonu gibi geçirilen diğer hastalıklar sınıfına girecektir. Yani mevsimsel grip gibi hafif atlatılabilecek duruma gelecektir”

  • Çin koronavirüs aşısını piyasaya sürüyor

    Çin koronavirüs aşısını piyasaya sürüyor

    Çinli ilaç şirketi Sinopharm koronavirüs (Covid-19) aşısının yıl sonunda hazır olacağını açıkladı.

    Çinli ilaç firması SinoPharm’ın yöneticisi Liu Cingcın, Çin’in Guangming gazetesine koronavirüs aşısının yıl sonunda piyasaya sürüleceğini açıklarken, aşının 140 dolardan düşük bir fiyata mal olacağı ve 28 gün arayla iki doz yapılacağı belirtildi.

    Liu, aynı zamanda aşının kendisi üzerinde denendiğini ve herhangi bir yan etkinin görülmediğini de ifade etti.

  • Bilim Kurulu Üyesinden ‘aşı’ açıklaması

    Bilim Kurulu Üyesinden ‘aşı’ açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, yeni tip corona virüs (Covid-19) ve gribin aynı anda geliştiği hastalara grip aşısı yapılabileceğini söyledi.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, yaptığı yazılı açıklamada, kabul edilebilir bir aşının, virüsün insana bulaştığında hastalık yapma etkisini azaltacak, ortadan kaldıracak nitelikte olması gerektiğini vurguladı.

    Tüm insanların sorunsuz kullanabileceği aşılar için güven verici çalışmalar yapıldığını belirten Metintaş, aşıların seri üretime geçip kullanılabilir olmasının ise vakit alacağına işaret etti.

    Grip aşısının Covid-19’a karşı etkili olmadığına değinen Metintaş, “Grip aşısı Covid-19 sırasında kullanılabilir. Grip ile Covid-19 aynı anda geliştiyse, influenzanın hafif geçmesini, ölüm riskinin azalmasını sağlamak, böylece iki hastalığın neden olacağı ortak ölüm riskinin azaltılması için grip aşısı olabiliriz. Bu nedenle Covid-19 sırasında grip aşısı, insanlarla teması fazla olan herkese tavsiye edilmeli” değerlendirmesinde bulundu.

    “EN İYİ AŞI MASKE VE SOSYAL MESAFE”

    Metintaş, dünyada hala tüberküloz aşı yenilenmesi, difteri, tetanos, inaktif polyo aşıların geliştirilmeye çalışıldığını aktardı.

    Özellikle Covid-19 endişesi yüksek olan kişiler arasında grip aşısının yaygın biçimde konuşulmaya başlandığını kaydeden Metintaş, şu ifadeleri kullandı:

    “Grip de virüs nedenli bir hastalıktır, kişiden kişiye hava yoluyla kolay geçer. Grip, esas olarak yaşlılarda ve bağışıklık sistemini etkileyen kronik hastalığı olan kişilerde ölüme neden olur. Bu süreçte örneğin bankacılara, öğretmenlere, sağlık personeline grip aşısı yapılabilir. Grip aşısı, Covid-19 ile bağlantılı bir aşı değil fakat iki hastalığın aynı anda bulaşması ihtimalindeki ölüm riskini azaltacaktır. Dönem itibarıyla en iyi aşı maske ve sosyal mesafe. Tüm dünyanın kabul gördüğü bir aşı bulunana dek, insanların bu pandemiden korunmak için belirtilen kurallara uyması şart.”