Etiket: koronavirüs

  • Öğrenci yurdunda 133 kişide virüs çıktı

    Öğrenci yurdunda 133 kişide virüs çıktı

    Ukrayna’nın başkenti Kiev’de bir yurtta kalan 133 askeri öğrencide koronavirüs (Covid-19) tespit edildiği bildirildi.

    Ukrayna basınında yer alan haberlere göre, Ukrayna Ulusal Teknik Üniversitesi Kiev Politeknik Enstitüsü’ne bağlı Özel İletişim ve Bilgi Koruma Enstitüsü’nün yurdunda kalan 133 öğrencinin koronavirüs testi pozitif sonuç verdi. Kiev Belediye Başkanı Vitaliy Kliçko, virüse yakalanan 10 öğrencinin ve bir öğretim görevlisinin çeşitli hastanelerde tedavilerinin sürdüğünü, diğer öğrencilerin ise karantinaya alınan yurtta tedavi gördüklerini açıkladı. Yurtta toplam 152 öğrencinin kaldığı belirtildi.

    UKRAYNA’DA SON DURUM

    Ukrayna Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, ülkede son 24 saatte bin 90 yeni koronavirüs (Covid-19) vakası kaydedildi. Böylece toplam vaka sayısı 69 bin 884’e yükseldi. Ukrayna’da şu ana kadar bin 693 kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiği tespit edildi.

  • Türkiye’de ilk kez insan üzerinde aşı denenecek

    Türkiye’de ilk kez insan üzerinde aşı denenecek

    Türkiye’de ilk kez bir Kovid-19 aşı adayı, insanlarda denenmeye başlanacak. 10 yıl önce, başka bir proje için geliştirilen yapay akciğer modeli ile azot tankında dondurularak bekletilen akciğere özel bağışıklık hücrelerinin ‘uyandırılarak’, Kovid aşısı araştırmasında kullanılması, projede hızla yol kat edilmesini sağladı. Böylece, hem ilk sonuçları, hem de etkinliği açısından dünya devlerinin Kovid-19 aşısında elde ettiği başarıya Ankara’da da ulaşıldı. Her şey yolunda giderse yıl sonunda hazır olması hedeflenen yerli Kovid aşısı, burundan uygulanacak ve dünyada ilk kez bir aşının ek içeriğinin belirli bir süreliğine de olsa tedaviyi destekleyici özelliği de olacak.

    Sanayi Bakanlığı’nın, Kovid 19 salgınının Çin’de ortaya çıkmasının ardından Şubat ayı sonlarında Türkiye’de aşı geliştirmek için özel sektör ve üniversitelere çağrı yapması ve Sağlık Bakanlığı’nın da yönlendirmesiyle yerli koronavirüs aşısı geliştirmek üzere bir bilim ordusu kuran Nanografi A.Ş. ve aşı ekibi, 5 aydır büyük bir gizlilik içinde yürüttükleri aşı çalışmalarının detaylarını ilk kez Demirören Haber Ajansı (DHA) ile paylaştı. Kamu ve özel sektör desteği ile üç üniversiteden bilim insanlarının geliştirdiği aşının gönüllü insan denemeleri için gerekli başvuruları da yapıldı. ODTÜ, Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi gibi Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden kimya, genetik, biyokimya ve tıp alanlarında her biri önemli çalışmalara imza atmış akademisyenlerden oluşan 40 kişilik ekip, Kovid 19’a çare olacak aşıyı geliştirmek için gece gündüz çalıştı, hayvan ve bağışıklık hücresi deneylerini tamamladı. Çalışma sonuçlarını içeren dosyalar ve detaylı raporlarla etik kurul onayı için başvurusu yapılan aşı çalışmasında, maymun denemeleri ile eş zamanlı olarak insan denemeleri de yürütülecek.

    “10 YILDIR UYUYAN YAPAY AKCİĞER HÜCRELERİNİ UYANDIRDIK”

    Yerli Kovid aşısı ekibinde akciğere özgü insan bağışıklık hücreleri deneylerini yürüten Ankara Üniversitesi Tıp Fakütesi İç Hastalıkları Bölümü Fizyopatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Yazıhan, çalışmanın temellerinin ODTÜ Kimya Bölümü laboratuvarlarında atıldığını anlattı. Yazıhan, “Aşının ilk formülasyonu orada yapıldı ve onların dizaynı seçildi. Bağışıklık sistemi konusunda daha önce de çalışmalarım olduğu için belli malzemeler zaten elimizde vardı. Yaklaşık 10 yıl önce Almanya ile ortak yürüttüğümüz bir projemiz vardı. Bu proje kapsamında akciğer hücrelerinin hipoksik yani oksijensiz kalırsa, enfeksiyon geçirirse ya da astım gibi alerjik reaksiyonlarla karşılaşırsa nasıl tepki vereceğini çözebilmek için yapay bir akciğer modeli çalışmıştık. Alveol dediğimiz akciğerlerin nefes aldığı bölümleri, laboratuvar ortamında yapay olarak geliştirmiştik. Kovid aşısı için yola çıktığımızda, o modeller elimizde hazırdı” diye konuştu.

    Ayrıca akciğere özel makrofaj denilen vücuttaki yabancı maddelerin yok edilmesini sağlayan bağışıklık hücreleriyle de çalıştıktan sonra azot tankında dondurarak sakladıklarını anlatan Prof. Dr. Yazıhan, “Yaklaşık 10 yıldır uyuyan bu hücrelerimizi yeniden uyandırdık ve geliştirdiğimiz aşının akciğerdeki etkilerini hem yapay alveol modelimiz, hem de bu hücreler üzerinden anlamaya çalıştık. Bu da çalışmada çok hızlı yol almamızı sağladı. Hayvan çalışmaları ile beraber hücre çalışmalarını da gerçekleştirmiş olduk” dedi.

    “VİRÜSLE BULAŞTIĞI YERDE SAVAŞMAYA BAŞLAYACAĞIZ”

    Geliştirilen aşının dünyadaki örneklerden farklı olarak enjeksiyonla değil nazal yolla yani burundan verilecek şekilde dizayn edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Yazıhan, “Nazal aşılar genellikle çok tercih edilmiyor. Ama bu virüsü düşündüğünüzde, enfeksiyonun ilk bulaşma yolu nazal sistem. Burada da mukoza dediğimiz bir yapı var. Aslında bağışıklığımız için de çok kritik mukoza yapısı. Hem bir bariyer görevi görüyor hem de hastalık için ortam oluşturuyor. Bizim yaptığımız çalışmayı dünyadaki benzerlerinden ayıran ve kritik olan kısmı, aşı formülasyonunu hangi maddeler içinde verdiğimiz ve nasıl uyguladığımızla ilgili. Çünkü aşıda en önemli nokta, doğru ve güçlü bir bağışıklık yanıt oluşturmanız ve aşı uyguladığınız kişiye bir zarar vermemeniz. Tüm bunların ince ayarlarını biz buradaki çalışmamızda yaptık. Akciğere özel makrofaj dediğimiz, insan bağışıklık hücreleriyle de çalıştık. Yani sadece hayvanda tek tip hücre ile değil, hem hayvan çalışmasını hem de insan bağışıklık hücreleri üzerindeki çalışmayı bir arada yürüttük ve bu nedenle de sonuca yaklaşmak açısından oldukça zaman kazandık” şeklinde konuştu.

    “DÜNYADAKİ AŞILARA GÖRE BİZİM AŞIMIZIN POTANSİYELİ DAHA YÜKSEK”

    Bağışıklığı uyaran aşı formülasyonlarının yanına ek maddeler olarak konulan adjuvanların da vücutta aşırı yanıt oluşturmadan bağışıklığı doğru yönlendirebilmesini sağladıklarının altını çizen Prof. Dr. Yazıhan, “Bu açıdan baktığımızda, insan denemelerinde de olumlu sonuçlar alabileceğimizi ve diğer aşılara nazaran bizim aşımızın potansiyelinin daha yüksek olabileceğini düşünüyorum. Sonuçların başarısı açısından şu anda gündemde de olan uluslararası aşı çalışmaları ile aynı noktadayız diyebilirim. Hatta nazal aşı olması itibariyle alternatifimiz yok. Nazal aşı zor bir aşı ama diğer yandan da hem uygulama alanı virüsle mücadele açısından çok uygun, hem de enjeksiyon gibi farklı uygulama yöntemlerine nazaran etkinliği daha yüksek. Deney hayvanlarımızdaki sonuçlarımız böyle. Sıçan çalışmalarını tamamlamış durumdayız. Herhangi bir yan etki de görmedik. Bu, çok önemli. Böyle olduğu için de artık maymun çalışmalarına başlayabiliyoruz. Klinik çalışmalara yani gönüllü insan denemelerine geçebilmemiz için etik kurulu başvurularımızı, dosyalarımızı, raporlarımızı ilgili yetkililere sunduk. Süreç olumlu devam ederse insan çalışmalarına hazırız” ifadelerini kullandı.

    HAYVAN DENEYLERİNDEKİ İLK SONUÇLAR

    Hayvan deneylerinde elde ettikleri sonuçlara göre, geliştirdikleri aşının yaklaşık bir yıl koruma sağladığı yönünde sonuçlar aldıklarını söyleyen Prof. Dr. Yazıhan, “Tabii ki sıçanların yaşam ömrü ile insanların yaşam ömrü çok farklı. Onların haftalık dönemine göre süreyi hesaplıyoruz. Mesela sıçanlarda gebelik süresi 3 hafta, insanda 9 ay. Yani onlarda yapacağınız 3 haftalık bir çalışma aslında bizim 9 ayımıza denk geliyor. Bu hayvanlara iki dozlu aşılama yaptığımızda, yaklaşık 2 ila 4 hafta etkisinin devam ettiğini gördük ki bu da bir yıllık bir süre demek kabaca. Bu da gayet iyi bir sonuç. Ama bu bir öngörü sonuçta. Asıl sonuçları insan çalışmaları yapıldığı zaman göreceğiz” dedi.

    “İLK KEZ BİR AŞININ TEDAVİYİ DESTEKLEYİCİ ÖZELLİĞİ DE OLACAK”

    Koronavirüste bağışıklık sisteminin virüsle savaşırken aşırı çalışması sonucu vücuda da zarar verebildiğine işaret eden Prof. Dr. Yazıhan, “Hücresel düzeyde lenfosit dediğimiz, daha uzun dönem kalıcı bağışıklık sağlayan hücrelerde azalmalar görüyoruz Kovid’de. Bunun önüne geçebilmek için immünmodülasyon denilen (bağışıklık sistemini düzenlemeye yönelik) bir sistemin doğru yönlendirilmesi önemli. Bizim şu an çalıştığımız aşının bu özelliği de olacak. Asıl amaç bağışıklık hücreleri içerisinde yer alan T hücrelerini aşı ile doğru yönlendirebilmek. Aksi taktirde bu T hücreleri, vücuda zarar veren bir sistem halini alabiliyor. Eğer siz bu T hücrelerini doğru yönlendirebilirseniz, hem hastalıkla savaşabiliyorsunuz hem de bu bağışıklık hücrelerinin bu savaşı daha sonra tekrar hatırlamasını sağlıyorsunuz ki aynı etkenle karşılaştığında ne yapacağını bilsin. Bu aşının etkinliğini biz hem doğal katil hücrelerinde, hem T hücrelerinde, hem de makrofajda denedik. Aslında aşılardan tedavi edici bir etki beklemeyiz normal şartlarda. Ama bu yönüyle bizim aşımızın çok uzun süreli olmasa da böyle bir etkisi de söz konusu olacak. O zaman aşının destekleyici içeriğini hastalığın erken dönemlerinde immünoterapi tedavilerine ek olarak kullanma imkanı da doğacak. Dünyadaki çalışmalara baktığımızda, denek hayvanları ve hücre kültürü sonuçlarımızın onlarla yarışabilecek düzeyde olduğunu ve en az onlar kadar etkili bir aşı geliştirdiğimizi görüyoruz” şeklinde konuştu.

    “AŞININ FORMÜLÜ BU LABORATUVARDAN ÇIKTI”

    ODTÜ Kimya Bölümü’nden Doç. Dr. Görkem Günbaş ise aslında başka bir araştırma için aldıkları fonla kurdukları laboratuvarda, Kovid aşısı çalışmalarına katkıda bulunmak için ekibiyle beraber yola çıktıklarını anlatarak “Biz burada daha çok aşının fikir bazında öncül çalışmalarını yaptık. Temel mantığımız, virüsün kendisi olmadan üzerinde olan bir yapıyı, enjeksiyonla değil nazal yolla vererek vücudu Kovid spesifik bir antikor üretmeye ikna edebilir miyiz şeklinde oldu. Bu ana fikirle geliştirdiğimiz ana formülasyonun çıkış noktası bu laboratuvar oldu” dedi.

    “HEM BAĞIŞIKLIĞI ARTIRIYOR HEM DE YAN ETKİSİ YOK”

    Doç. Dr. Günbaş’ın laboratuvarında biyokimya alt grubunun takım lideri olarak çalışan Moleküler Biyoloji Uzmanı Dr. Ahmet Çağlar Özketen ise Dünya Sağlık Örgütü’nün listesinde Kovid aşıları için 4 senaryonun önde olduğunu belirtti ve “Birincisi zayıflatılmış virüs aşıları, ikincisi mRNA bazlı aşılar, üçüncüsü ‘virus like particle’ dediğimiz virüs benzeri parçacıklar içeren aşılar ve dördüncüsü de ‘subunit vaxcine’ dediğimiz virüs elementlerinin yani virüsün belli protein veya DNA ya da RNA parçalarını içeren aşılar. Bizimkisi bu sonuncu gruba giriyor. Subunit aşılar genelde daha az yan etkili olması yönünden tercih ediliyor. Aşı formülümüzde, virüsün insandaki ACE 2 reseptörüne bağlanma bölgesini modifiye ederek çıkardığımız bir protein var. Buradaki ana hikaye, adjuvan formülasyonunuz yani aşıya eklediğiniz katkı maddeleri oluyor. Bir de biz nazal uygulamayı seçtiğimiz için, hem bağışıklığı artırıcı hem de istenmeyen yan etkileri ortadan kaldıran bir formül denedik. Bununla alakalı hayvan deneylerinde olumlu sonuçlar aldık. Herkes belirli ülkelerle anlaşma yapıp onların tesislerini kullanıp büyük dozajlarda ürün üretmeye çalışıyor. DSÖ’nün tahminine göre 2021 ortalarında aşı çıkacak ama belirli bir süre de sırf aşının ülkemize gelmesi için beklemek söz konusu olabilir. O yüzden maliyetli de olsa yerli aşı çalışmalarına geçmek çok önemli” şeklinde bilgi verdi.

    “YIL SONUNA HAZIR ETMEYİ HEDEFLİYORUZ”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salgınla mücadelede bilimsel araştırmaların desteklenmesi için özel sektöre de çağrı yapması sonucu harekete geçen Ahlatcı Holding bünyesindeki Nanografi A.Ş.’nin, Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatcı’nın sınırsız desteği ile bu aşı çalışmasındaki başarıya ulaştığını anlatan şirketin Genel Müdürü Dr. Osman Coşkun, biyoteknoloji grubu ile DNA konusunda yaklaşık 3-4 yıldır başarılı olan bir çalışma yürüttüklerini ve aynı ekiple Kovid 19 aşı geliştirme konusunda neler yapılabileceğini görüştüklerini anlatarak “ODTÜ, Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi’nden bilim insanları ile akademik işbirliği yaptık. İhtiyacımız olan tüm ürünlerin, proteinlerin daha önceden elimizde hazır olması çok büyük avantaj oldu. Kovid aşısı olarak şu anda tüm küresel ilaç firmalarının geldiği noktaya ulaştık diyebiliriz. Bundan sonraki süreçte yapacağımız çalışmalarla inşallah yıl sonu itibariyle bu aşı çalışmasını tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.

    PATENTLERLE KORUMA ALTINA ALINDI

    Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası otorite kuruluşların (FDA, EMA vb) tavsiye ettiği protokol ve uygulamalar ışığında gerçekleştirilen AR-GE çalışması sayesinde aşı kliniğe girerse referans kabul edilen protokolleri de sağladığı için üretim safhasından sonra ihracatının da kolayca gerçekleşmesi sağlanacak. Çalışma boyunca kullanılan özgün malzemelerin patent başvuruları ile koruma altına alındığını ve yakında uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanmak üzere makalelerin de uzmanlar tarafından hazırlandığı çalışmaya dair bilgiler veren Dr. Coşkun, “Tamamen yerli ve milli olarak yürütülen bu çalışmada üretim aşamasında da hiçbir ithal bağımlılığımız olmayacak. Patentleri ile çalışmada kullanılan malzemeler ve proteinler ile tamamen bize ait olan bir aşı üreteceğiz” dedi.

    SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI İLE SAĞLIK BAKANLIĞI DESTEKLEDİ

    Firma olarak asıl ilgi alanlarının nanoteknoloji ve biyoteknoloji olduğuna dikkat çeken Dr. Coşkun, “Şubat ayında dünyada Kovid pandemi süreci başlayınca bizim bu konuda çalışma yapmamız için Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın teşviki ve Sağlık Bakanımızın da desteğiyle girişimlerimize başladık. Bütün süreci, olabildiğince gizlilik içerisinde yürüttük. Bu yaptığımız çalışma, üniversite, özel sektör ve kamu işbirliğinin çok güzel bir örneği oldu. ODTÜ Teknokent’te bizim merkezimiz bulunuyor. ODTÜ akademisyenleri ile çalışma yaptık, genetik konusunda özellikle. Sonra da Ankara Üniversitesi’nden yine kıymetli hocalarımıza çalıştık ve Gazi Üniversitesi bunlar arasında yer aldı. Özel sektör olarak ise Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ahmet Ahlatcı’nın bize sınırsız desteği oldu. ekibimizin ihtiyacı olan tüm ürünleri, dünyanın neresinde oluşa olsun en hızlı şekilde temin etme imkanı sağladı. Kamu olarak da özellikle TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) ve TİTCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) Başkanlıkları bize çok güzel yol gösterdiler. Kısa zamanda bu noktaya gelmemizde vesile oldular” ifadelerini kullandı.

  • Vali açıkladı: Günlük vaka sayısı 200’e çıktı

    Vali açıkladı: Günlük vaka sayısı 200’e çıktı

    Erzurum’da, normalleşme süreciyle birlikte koronavirüs vaka sayısında yaşanan artış, tedirginliğe neden oldu. Vali Okay Memiş, bunun sebebini cenaze ve düğünler olarak değerlendirirken, 40-50 bandından 200’e çıkan vaka sayısını düşürmek için gerekli tedbirlerin alındığını kaydetti.

    Koronavirüsle mücadelede en başarılı illerden biri olan Erzurum’da son 10 günde vaka sayılarındaki yükseliş sürüyor. Polis ekipleri, cadde ve kapalı mekanlarda maske kullanımı konusunda vatandaşları uyarıyor. Vaka sayılarındaki en büyük artışın nedeni ise düğünler ve taziye ziyaretleri olarak gösteriliyor. Salgın nedeniyle, son verilere göre kent genelinde bugüne kadar toplam 2511 vaka tespit edilirken, bunlardan 2300’ü iyileşti, 32’si ise hayatını kaybetti.

    Pandemi sürecini çok iyi yönettiklerini söyleyen Vali Okay Memiş, artışa neden olan düğün salonu sahipleri ile toplantı yaptıklarını bildirdi. Vali Memiş, “Pandemi sürecini Erzurum olarak çok iyi yönettik. Hala daha iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Yeni normale geçişten önce 40-50 bandındaydık. Yeni normale geçtikten sonra biraz vakalarda artış oldu. Bunu kabul etmemiz lazım. İlk artışı büyükşehirlerden hemşerilerimizin gelmesiyle ilçelerimizde yaşadık. İl merkezinde çok fazla bulaş yoktu. Günlük vaka sayıları 1-2 civarındaydı. İlçelerimizde artış vardı. Şu an biraz daha tersine durum var. İl merkezinde vaka sayılarında artış olduğunu gözlemliyoruz. İlçelerimiz kontrol altında diyebiliriz. Yoğun bakımda yatan hasta sayımız çok yüksek değil. 5-10 vatandaşımız yoğun bakımda oluyor. Entübe hasta sayımızda da çok ciddi bir artış yok. Günlük pozitif vaka sayılarında artış olduğunu gözlemliyoruz. ‘Peki, bu artış neden oldu?’ diye baktığımızda daha çok insanların toplu halde bulunduğu yerlerde vaka sayılarının artmış olduğunu tespit ettik. Cenazeler, definler açık havada olduğu için daha kontrol altında. Ama taziyeler kapalı alanda yapılıyor. Bir de düğünler. Düğün sezonu açıldı biliyorsunuz. Düğün salonu sahipleriyle bir toplantı yaptık. Tabi ki istihdam yaratıyorlar, vatandaşlarımızın da ihtiyacı olan bir sektör. Bununla birlikte gözlemlediğimiz kadarıyla kurallara çok fazla riayet edilmediği durumlarla karşı karşıya kaldık. Bunlara ilişkin bir ikaz anlamında toplantıydı. Daha sert, açıkçası çok istemiyoruz ama cezai işlemleri de uygulayacağız” diye konuştu.

    Vatandaşların genel olarak maske kuralına uyduğunu, bazı vatandaşların çok duyarlı ama bazılarının ise çok umursamaz tavır içinde olduğuna değinen Memiş şöyle devam etti:

    “Herkes o kadar çok titiz ki en ufak bir şeyde bizi de eleştiriyorlar. ‘Neden ceza yazmıyorsunuz vali bey?’ diye. Bu kuralları uygularken çok dikkat etmelisiniz. Disiplinli uygulamalısınız. Vatandaş da sıkboğaz edilerek uygulanmaz. Filyasyon ekibi haricinde en az 50 ayrı grup oluşturduk. Her birinde polislerin olduğu grup bin 500 aileyi kontrol ediyor. Bir de şunu fark ettik. Pozitif vakalar var. Filyasyon ekibimiz pozitif vakaları tespit ediyor. Fakat hiçbir semptomatik belirtisi yok. Hekimler diyor ki; ‘Bunların hastanede yatmasına gerek yok.’ Bu insanların karantinaya uymadığını tespit ettik. Bunun üstüne daha da çok gideceğiz. Bu insanlar evlerinde kalmazlarsa belki de onları yurda yerleştireceğiz. Biz bu karantinaya uygulamak zorundayız. Çünkü bulaşı bir de böyle bu tür vatandaşlarımız oluyor. Bugün bana not geldi. 100 küsür vakadan, 13 vatandaşımızın evinde olmadığını tespit ettik. Onlara işlem yapıyoruz. İkaz ettik ve işlem yapacağız. Vakaları 100 altına indirmeyi düşünüyoruz yine yeniden hep beraber yapacağız. Sadece benim söylememle olmaz. Bu virüsün şakası yok. Vali tanımıyor, protokol dinlemiyor, zengin fakir ayrımı yok. Kurallara kim uymazsa onu enfekte ediyor. Herkesin duyarlı davranması lazım ama hayatımıza da devam edeceğiz.”

    Bir sağlık çalışanı ise maske takmayan ve kurallara uymayanları, “Sadece Erzurum’da değil Türkiye genelinde rahatlıktan dolayı bir yükselme var. Hayatlarıyla kumar oynamasınlar, herkes kurallara uysun. Gelecek nesillere iyi bir Türkiye bırakmak için elimizden geleni yapmak devlete yardımcı olmamız gerek” diyerek uyardı.

  • Şampiyonluk kutlamasına koronavirüs soruşturması

    Şampiyonluk kutlamasına koronavirüs soruşturması

    Karşıyaka ile oynadığı Play-Off mücadelesini kazanarak TFF 2’nci Lig’e yükselen Turgutluspor’un şampiyonluk kutlamalarında sosyal mesafe ve maske kuralına uyulmaması üzerine Turgutlu Kaymakamlığı tarafından, yürütülen soruşturma ile ilgili açıklama yapıldı.

    Turgutluspor’un şampiyonluk kutlamalarında, Coronavirüs tedbirleri kapsamında sosyal mesafe uyulmadığı ve maske takılmadığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.

    Konuya ilişkin Turgutlu Kaymakamlığı’ndan yürütülen soruşturma hakkında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Bilindiği üzere, Turgutluspor Antalya’da oynanan play-off maçlarında, hemşerilerimizi son derece mutlu eden bir başarıya imza atarak 2’nci Lig’e yükselmiştir. Ancak, takımın ilçemize dönüşünde, haklı olarak yaşanan sevinç ve gurur, maalesef içinde bulunduğumuz salgın hastalıkla mücadele sürecinde, yaşanan coşkunun da etkisiyle, Coronavirüsü tedbirleri bakımından talihsiz görüntülere sahne olmuştur.”

    “Kaymakamlığımız ve ilgili Kolluk Birimlerimiz, ani gelişen bu süreci anlık olarak takip ederek ilgililere sürekli gerekli uyarıları yapmış, ancak yine de istenmeyen bazı gecikmeler, taraftarların aracı durdurması gibi nedenlerden kaynaklı, bu zor süreçte arzu edilmeyen kalabalıklar oluşmuştur.”

    “Bu nedenle, kamuoyunda çıkan bazı haberler nedeniyle, Kaymakamlığımız ve ilgili kurumlarımızın sorumlular hakkında gerekli cezai işlemleri takip ettiğini, idari süreçlerin tamamlanması akabinde gerekli cezaların kesinlikle uygulanacağı hususlarını açıklamak ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Başta yerel yönetim, kulüp ve taraftar grupları olmak üzere herkesi bu tür etkinliklerde ‘koronavirüsü tedbirleri konusunda çok daha hassas olmaya davet ediyoruz’. Kamuoyunun bilgisine saygıyla arz olunur.”

     

  • TBMM’de koronavirüs vaka sayısı 43’e yükseldi

    TBMM’de koronavirüs vaka sayısı 43’e yükseldi

    TBMM’de koronavirüs vaka sayısı 11’i milletvekili olmak üzere 43’e yükseldi. 11 milletvekilinden 4’ünün tedavisinin tamamlandığı, 7 vekilin ise tedavilerinin sürdüğü öğrenildi.

    TBMM’de son yapılan test sonuçlarına göre 6 milletvekilinde daha koronavirüs tespit edildi. Meclis’te yeni vakalarla toplam vaka sayısı 11’i milletvekili olmak üzere 43’e yükseldi. 6 vekilin Ankara Şehir Hastanesi’nde karantinaya alınarak tedavilerine başlandığı öğrenildi. Koronavirüse yakalanan AK Parti Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu’nun ise yoğun bakımda tedavisinin sürdüğü bildirildi. Öte yandan, 11 milletvekilinden 4’ünün tedavisinin tamamlandığı, 7 vekilin ise tedavilerinin devam ettiği öğrenildi.

  • İngiltere’de ilk kez bir kedide virüs görüldü

    İngiltere’de ilk kez bir kedide virüs görüldü

    İngiltere’nin başkenti Londra’da bir evcil kedide koronavirüs (Covid-19) tespit edildi. Hayvanın hafif semptomlar gösterdiği ve birkaç gün içerisinde iyileştiği ifade edildi. İngiltere Kamu Sağlığı Kurumu Medikal Direktörü Yvonne Doyle, hayvandan insana virüs bulaşma ihtimaline dair bir kanıt bulunmadığını açıkladı.

    Başkent Londra’ya bağlı Webridge kasabasında yaşayan ve daha önce üyelerinin koronavirüse yakalandığı bir ailenin kedisinde koronavirüs tespit edildi. İngiltere Kamu Sağlığı Kurumu Medikal Direktörü Yvonne Doyle, “Hayvan sahiplerinin endişelenmesine gerek yok. Henüz evcil hayvanlardan insanlara hastalık geçtiğine dair bir kanıt bulunmuyor” ifadelerini kullandı.

    DAHA ÖNCE BELÇİKA’DA BİR KEDİDE TESPİT EDİLMİŞTİ

    Belçika’nın Valon Bölgesi’nde bir kediye koronavirüs teşhisi konulmuştu. Virüsün kediye sahibinden bulaştığı ifade edilirken; Virolog Steven Van Gucht, olaya ilişkin yaptığı açıklamada, “Sahibi semptomlar göstermeye başladıktan bir hafta sonra, kedi de semptomlar gösterdi. Semptomlar, ishal, kusma ve nefes alma zorluklarıydı. Araştırmacılar, virüsü kedinin dışkısında buldular” demişti. Van Gucht, ‘hayvandan insana virüs bulaşması gibi bir durumun olmadığını’ hatırlatarak, “Bunun yaygın olduğuna dair hiçbir belirti yok. Bunun hayvandan insana değil, insandan hayvana geçiş olduğunu belirtmek gerekiyor. Virüs normal olarak hayvandan insana geçmez” ifadelerini kullanmıştı.

  • Afrika’da vaka sayısı ciddi artış

    Afrika’da vaka sayısı ciddi artış

    Afrika kıtasında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını tespit edilenlerin sayısı 864 bin 94’e yükseldi.

    Kovid-19 görülen ülke ve bölgelerdeki yeni vakalara ilişkin güncel verilerin derlendiği “Worldometer” internet sitesine göre, son 24 saatte kıta genelinde virüs bulaşan kişi sayısı 13 bin 470 artarak 864 bin 94’e ulaştı.

    Salgın nedeniyle ölenlerin sayısı ise 410 artışla 18 bin 218’e çıktı.

    Kovid-19 kaynaklı bugüne kadar en fazla can kaybı yaklaşık 7 bin 67 ölümle Güney Afrika, 4 bin 652 ölümle Mısır ve 1163 ölümle Cezayir’de görüldü.

    Seyşeller ve Eritre’de şu ana kadar ölüm rapor edilmedi.

    Güney Afrika’da vaka sayısı 452 bin 529’a ulaştı, bu ülkeyi 92 bin 482 vaka ile Mısır, 41 bin 180 vaka ile Nijerya izledi.

    Afrika’da, salgına yakalanan 510 bin 89 kişi ise hastalığı yendi.

  • DSÖ: Covid-19 karşılaştığımız en büyük sorun

    DSÖ: Covid-19 karşılaştığımız en büyük sorun

    DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, Covid-19 salgınının ‘bugüne kadar görülen en ciddi ve kötü sağlık krizi olduğunu’ söyledi. Dünya genelince vaka sayısı 16 milyonu aşarken can kaybı da 656 binin üzerine çıktı.

    Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yeni tip corona virüs salgınına dair açıklamalarda bulundu.

    Covid-19 pandemisinin, DSÖ’nün şimdiye kadar karşılaştığı en büyük sorun olduğunu söyledi.

    DSÖ daha önce 2 kere Ebola, Zika, çocuk felci ve domuz gribi için küresel sağlık krizi ilan etmişti. Covid-19, örgütün ilan ettiği altıncı küresel sağlık krizi oldu.

    Dr. Tedros, “Bu, uluslararası sağlık düzenlemeleri kapsamında ilan edilen altıncı küresel sağlık krizi oldu. Ama rahatlıkla en ciddi kriz. WHO’ya bildirilen vaka sayısı 16 milyonu aştı, can kaybı da 640 bini geçti, pandemi hız kazanmaya devam ediyor. Son altı haftada vaka sayısı ikiye katlandı.” ifadelerini kullandı.

    Dünya genelinde aşılması gereken çok fazla sorunun olduğunu ifade eden Dr. Ghebreyesus, önlemlerin önemine değindi.

    DSÖ Genel Direktörü, “Eğer önlemler uygulanırsa vakalar azalır, aksi durumda ise artar” dedi. Dr. Ghebreyesus, Kanada, Çin, Almanya ve Güney Kore’nin salgınla mücadele yöntemini övdü.

  • Koronavirüste ‘Dip dalga’ uyarısı

    Koronavirüste ‘Dip dalga’ uyarısı

    Avrupa ülkelerinde ikinci dalga hazırlığının yapıldığı bu dönemde, Türkiye için de uzmanlar ‘dipten gelen dalga’ uyarılarında bulundu.

    Uzmanlar kışın yeni bir dalga yaşanmaması için bir dizi önlem alınmasını istedi.

    Hükümette yapılan değerlendirme toplantılarında, uzmanların sonbahar aylarına kadar sürecek bir dizi önlem alınması gerektiği konusunda uyarılarda bulundukları belirtiliyor.

    Edinilen bilgiye göre sonbahara kadar 50 günlük plan yapılması gerektiğini dile getiren uzmanlar, özellikle büyükşehirlerdeki ani artışların nedenleriyle ilgili saptamalarda bulundu.

    Yapılan değerlendirmelerde, “Yaz boyunca Anadolu’da olan vatandaşlar, sonbaharda büyükşehirlere dönmeye başlayacaklar.”

    “Diyarbakır’da halaya katılan da, Karadeniz’de yayla şenliklerine giden de sonbaharda İstanbul’a, diğer büyük illere dönecek. İşte onlar, bulaşlarıyla gelecek.”

    “Dipten gelen dalga diye buna diyoruz. Önlem almazsak, bu sert bir dalgaya dönüşecek” denildiği öğrenildi.

    Vaka oranının binde 2,5 olduğu hesabıyla, toplumda 200 bin pozitif olduğu düşünülmesi, bu rakamın 10-20 bine indirilmeden de kışa girilmemesi gerektiği ifade ediliyor.

     

  • Türkiye’de ücretli olan testler Almanya’da ücretsiz oldu

    Türkiye’de ücretli olan testler Almanya’da ücretsiz oldu

    Almanya’da Eyalet Sağlık Bakanlarının toplantıları sonucunda alınan kararla, havalimanlarında ücretsiz koronavirüs (Covid-19) test uygulaması yürürlüğe girdi.

    Geçtiğimiz Cuma günü Almanya Federal Sağlık Bakanlığı Komisyon Sözcüsü Dilek Kalaycı’nın ilk kez duyurduğu ücretsiz test uygulaması Cumartesi gününden itibaren ülkeye havalimanlarından girenlere uygulanmaya başlandı. Şimdiye kadar 90 Euro’ya özel olarak yaptırılan testler artık ücret ödemeden yaptırılıyor. Uygulama, ülkeye riskli bölgelerden tatilden dönenlere ve özellikle de Kurban Bayramı sonrası Türkiye’den dönecek gurbetçiler için büyük avantaj sağlayacak.

    Sonuçlar, test yaptıran kişilere verilen kodlarla cep telefonundan birkaç saat içinde öğreniliyor. Sonucu negatif çıkan kişi evde karantina kuralına tabi tutulmazken, pozitif çıkması durumunda ise Eyalet Sağlık Kurumu’nun denetiminde 14 gün kendi evinde karantinada kalması mecburiyeti doğuyor. Yeni uygulama Almanya’nın Düsseldorf, Frankfurt, Münih, Köln Bonn havalimanlarında hayata geçerken; Berlin’in ise ücretsiz test uygulamasına gelecek hafta geçeceği bildirildi.

    “GÖNÜL RAHATLIĞIYLA TÜRKİYE’YE GİTSİNLER”

    Korona testi uygulamasının yürürlüğe girdiği gün, havalimanındaki yolcuların çoğunun uygulamadan haberdar olmaması nedeniyle Türkiye’deyken test yaptırdığı gözlendi. Yeni uygulamayı duyan bazı vatandaşlar da Türkiye’den test yaptırmadan geldiklerini bildirdi.

    Murat Çalışkan isimli Türk vatandaşı yaptığı açıklamada, üç hafta tatilini yaptığı Türkiye’den döndüğünü, Köln Bonn Havalimanı’nda uygulamanın başladığı ilk gün korona testi yaptırdığını ve eve döndükten birkaç saat sonra sonucunun negatif çıktığını söyledi. Çalışkan, “Almanya’daki vatandaşlarımız Türkiye’ye gönül rahatlığıyla gitsinler, buraya da gelince korona testinden sonra hiçbir olay olmuyor. Kimse endişe etmesin” dedi.

    “SÜREÇTE ÇOK CİDDİ BİLGİ KİRLİLİĞİ OLDU”

    Selçuk Çiçek isimli bir kişi ise İstanbul’dan yeni döndüğünü ve korona testi için kuyruğa girdiğini belirterek, “Rahatsız edici nokta şu; çok ciddi bir bilgi kirliliği vardı, yani makamlardan herhangi bir resmi açıklamanın tam olarak insanlara ulaşamadığını gördük. Bu yönde ciddi bir sıkıntı vardı. Sosyal medyada olsun birçok alanda olsun farklı farklı yazılar yayınlandı. Her gün durum değişikliği oldu. Bugün ücretsiz olduğunu yeni öğrendik mesela. Korona testinin ücretsiz olması da vatandaşlarımızı rahatlatmış durumda” dedi.

    “TEDBİR ŞART, TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAMAK LAZIM”

    Çiçek, “Korona ile mücadele noktasında Almanya gerçekten örnek hamleler yaptı, yapıyor. Türkiye’miz de hakeza. İnşallah insanlarımızın sağlığını tehdit eden bu virüsün tez zamanda hayatımızdan silinip atıldığı günleri de hep birlikte göreceğiz. Tedbir şart, tedbiri elden bırakmamak lazım. Özellikle önümüzde Kurban Bayramı var. Özellikle bu bayramda tedbiri elden bırakmamak gerekir. Çünkü büyüklerim var onları hala korumamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “BU SEVİNDİRİCİ BİR GELİŞME”

    Bir başka vatandaş ise korona test uygulamasının sevindirici bir gelişme olduğunu ifade ederek, “Almanya’ya döndüğümüz zaman bir belirsizlik içine düşecektik. 14 gün karantina zorunluluğundan bahsediliyordu ama bu testin akabinde negatif bir sonuç elde edersek herhangi bir sıkıntı olmadan günlük hayatımıza devam edecekmişiz. Bu sevindirici bir gelişme. Bu ümit ediyorum ki birçok Almanya’da yaşayan Türk vatandaşına tekrar vatanına gitme, tatil yapma yolunu açar, teşvik eder diye ümit ediyorum” dedi.