Etiket: koronavirüs

  • Bursa’da baba-oğul, 5 gün arayla virüse yenildi

    Bursa’da baba-oğul, 5 gün arayla virüse yenildi

    Bursa’da, lise müdürü Kamil Beki (57) ile babası Recep Beki (85), tedavi gördükleri hastanede 5 gün arayla koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.

    Gemlik ilçesindeki Celal Bayar Anadolu Lisesi Müdürü Kamil Beki’nin bazı semptomlar üzerine hastanede yaptırdığı Covid-19 testinin sonucu pozitif çıktı. Evde karantinaya giren Beki, sağlık durumu ağırlaşınca 1 Kasım’da Gemlik Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Okul müdüründen 3 gün sonra babası Recep Beki’nin de yaptırdığı testin sonucu pozitif çıktı. Recep Beki de oğluyla birlikte aynı hastanede tedaviye alındı. Entübe edilen 3 çocuk babası Kamil Beki, 15 Kasım’da doktorların tüm müdahalesine rağmen yaşamını yitirdi. Hastanede tedavisi süren Recep Beki de 20 Kasım’da hayatını kaybetti. Recep Beki, pazar günü oğlunun defnedildiği Gemlik Mezarlığı’nda toprağa verildi.

    Kamil Beki’nin aşı yaptırmadığı, babası Recep Beki’nin de zamanı gelmesine rağmen üçüncü doz aşısını olmadığı öğrenildi.

  • Uğur Şahin’den açıklama: Her yıl bir doz gerekebilir

    Uğur Şahin’den açıklama: Her yıl bir doz gerekebilir

    ABD’li Pfizer ile birlikte aşı geliştiren Alman BioNTech firmasının kurucusu aşı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Şahin, her yıl bir doz hatırlatıcı aşıya ihtiyaç olabileceğini söyledi.

    Pfizer/BioNTech aşısının arkasındaki isim olan Uğur Şahin, Alman Bild am Sonntag gazetesine konuştu.

    Aşının etkisinin dördüncü aydan sonra azalmaya başladığını belirten Şahin, 3. doz aşının virüse karşı korumayı yeniden artırdığına açıkladı.

    DOKUZUNCU AYA KADAR YÜKSEK KORUMA SAĞLIYOR

    “Gripte olduğu gibi yılda bir kez aşı yapılması yeterli olacaktır” diyen 56 yaşındaki bilim insanı, Pfizer/BioNTech aşısının dokuzuncu aya kadar yüksek koruma sağladığını söyledi.

    Bununla birlikte Şahini dördüncü doz aşının ne zaman yapılması gerektiğine ilişkin yeterli veri bulunmadığını aktardı.

    UĞUR ŞAHİN KİMDİR?

    BioNTech’in CEO’su Şahin 1965 yılında Türkiye’de doğdu. Henüz 4 yaşındayken, annesiyle birlikte Ford şirketinde çalışan babasının yanına Köln’e taşındı. Liseden mezun olduktan sonra Köln Üniversitesi’nde tıp eğitimi aldı. 20 yaşına geldiğinde, henüz daha öğrenciyken, bir laboratuvarda çalışmaya başladı.

    Şahin o günleri “Akşam 4’e kadar bütün gün derslerimiz vardı. Diğer öğrenciler eve giderken, ben de çalışmak için laboratuvara giderdim. Bazen sabah 4’e kadar çalışırdım” diye anlatmıştı.

    1992’de tıp fakültesini bitiren Şahin, Saarland Üniversitesi Tıp Merkezi’ne geçmeden önce birkaç yıl Köln Üniversitesi’nde iç hastalıkları, hematoloji ve onkoloji doktoru olarak çalıştı. Köln Üniversitesi’ndeyken, bir tıp öğrencisi ve İstanbul’dan Almanya’ya gelen bir doktorun kızı olan Özlem Türeci ile tanıştı.

  • Hollanda’da Covid-19 protestosu çatışmaya dönüştü

    Hollanda’da Covid-19 protestosu çatışmaya dönüştü

    Hollanda’nın Rotterdam kentinde koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirlere karşı sokağa çıkan yüzlerce protestocu, poliste çatıştı. Sokakların savaş alanına döndüğü kentte polis ateş açarken, 7 kişi yaralandı 20 kişi de gözaltına alındı. Kent genelinde acil durum ilan edildi.

    Koronavirüs salgınında vaka sayılarının artış göstermeye devam ettiği Avrupa ülkelerinde önlemler sertleştiriliyor. Üç haftalık kısmi kapanma kararının alındığı Hollanda’da Covid-19 tedbirleri halkı sokağa döktü.

    Rotterdam kentinde yüzlerce gösterici kısıtlamalara tepki göstererek hükümeti protesto etti. Gösteriler kısa sürede şiddet olaylarına dönüştü. Polise taş ve havai fişek fırlatan protestocular, polis arabalarını da ateşe verdi. Kentin ana alışveriş caddesinde çevik kuvvet polisi, protestocuları dağıtmak için tazyikli su kullanırken, ateş açtı.

    Polis Sözcüsü Patricia Wessels, “Biz uyarı ateşi açtık ve durum hayati tehlike arz ettiği için doğrudan ateş edildi” dedi. Çıkan olaylarda toplam 7 kişi yaralanırken, en az 20 kişi gözaltına alındı.

    Acil durum ilan edildi

    Şiddet olayları nedeniyle Rotterdam genelinde acil durum ilan edildi. Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb düzenlediği basın toplantısında, “Polis, silah kullanmak ve hatta doğrudan ateş etmek zorunda kaldı” dedi.

    17.5 milyon nüfuslu Hollanda’da koronavirüs salgınında toplam 2 milyon 399 bin 849 vaka tespit edilirken, 18 bin 900 kişi hayatını kaybetti.

  • Bilim Kurulu üyesinden ‘favipiravir’ açıklaması

    Bilim Kurulu üyesinden ‘favipiravir’ açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kovid 19 hastalarında kullanılan “favipiravir” etken maddeli antiviral ilaçla ilgili bilim dünyasının merakla beklediği PRESECO çalışmasının sonuçlarını yorumladı. ABD, Meksika ve Brezilya’daki 38 çalışma bölgesinden hafif veya orta şiddette, ayakta takip edilen Kovid pozitif hastaların verilerinin değerlendirildiği Faz 3 çalışmasında ilacın erken dönemde verilse dahi iyileşmeyi hızlandırmadığı gösterildi. Prof. Dr. Yavuz, ilacın Türkiye’de de Kovid tedavi protokolünden çıkarılacağını tahmin ettiğini söyledi. Yavuz, “Bu ilaç vücutta birikip herhangi bir şekilde istenmeyen bir sonuca yol açabilecek bir ilaç değil” dedi.

    Birkaç gün önce ilk sonuçları yayınlanan PRESECO çalışmasına göre ülkemizde de pandeminin ilk dalgasından sonra Kovid tedavi protokolüne giren “favipiravir” etken maddeli antiviral ilacın, Kovid 19’da iyileşmeyi hızlandırmadığı gösterildi. İlacın ABD’deki pazarlamasından sorumlu firmanın yürüttüğü ve geçtiğimiz yıl Kasım ayında başlatılan Faz 3 çalışmasının ilk sonuçları geçtiğimiz hafta açıklandı. Favipiravir’in Kovid-19’daki etkinliğine dair verileri “çift kör kontrollü randomize çalışma” ile ilk kez ortaya koyan çalışmaya ABD, Brezilya ve Meksika’daki 38 merkezden, yaklaşık 1150 hafif-orta semptomlu Kovid hastası dahil edildi. Evde ilaç tedavisi alan hastalar, klinik araştırmacılar tarafından uzaktan izlendi. Ancak favipiravir tedavisinin hastalığı iyileştirmede bir avantaj sağlamadığı ortaya kondu. İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Favipiravir’le ilgili şimdiye kadar yapılan çalışmalar ya gözlemseldi, ya da az sayıda vaka ile veya plasebo grubu olmayan küçük çaplı, heterojen hasta gruplarının alındığı çalışmalardı. PRESECO ile ayaktan tedavi gören hastalar incelendi ve ilk açıklanan sonuçlara göre ilacın hastalığı tedavi etmede çok da etkin olmadığı gösterildi. Ülkemizde de tedavi protokolünden çıkarılmasını bekliyoruz. Şimdiye dek ilacı kullanmış kişilerde ise yan etki açısından tehlikeli bir durum yok” dedi.

    “RİSK GRUBUNDAKİLERDE BEN DE KULLANMAK ZORUNDA KALDIM”

    Salgın durumlarında pandemik enfeksiyon tedavisinde, “yeniden konumlandırma” ile kullanılan bazı tedaviler olabildiğini, elde hiçbir seçenek olmadığı için benzer enfeksiyonlarda etkinliği ve güvenliği gösterilmiş ilaçlarla “kısmi etkinlik ihtimali” için yapılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ölümcül salgınlarda büyük çalışmaların sonuçlarını bekleyecek zaman olmadığı için bütün dünya bu ilaçları kullanmak durumunda kaldı. Hidroksiklorokin bunlardan biriydi, Avrupa ve Amerika’da kullanılan remdesivir bunlardan biriydi, favipiravir de bunlardan biriydi. Son 6 aya kadar Kovid’de etkili bir ilaç yok diye hep söylüyorduk. Kullandığımız ilaçların ne kadar etkili olduğunu bilmiyoruz da diyorduk. Bu, gizlenen bir şey değil. Ama sonuçta ölümcül bir hastalıkla karşı karşıyasınız, kısmi bir etkinliği bile olsa, özellikle risk gruplarında bu ilaçları kullanmak zorundasınız. Bu çerçevede favipiravir’i ben de kullandım risk grubu yüksek hastalarda. Faydası olabileceğine yönelik veriler olduğu için. Ama genç, Kovid’i ağır geçirme riski olmayan hastalarda kullanmadım. Favipiravir ile ilgili şimdiye kadarki çalışmaların hepsi ya gözlemsel çalışma dediğimiz dezavantajlı çalışmalardı ya da heterojen hasta grupları ile yapılmış çalışmalardı. Bu konudaki esas iki çalışmadan biri de bu PRESECO çalışmasıydı.”

    “BU ÇALIŞMA EN GÜÇLÜ VERİLERİ SUNDU AMA KARARI BAKANLIK VERECEKTİR”

    Bir diğer çalışmanın da İngiltere’de yürütülen “PRINCIPLE” çalışması olduğuna işarete den Prof. Dr. Yavuz, “Onlar da Kovid’de etkili olma olasılığı diyelim yüzde 20-25 olan bu tarz ilaçlarla ilgili bir çalışma yürütüyor. Favipiravir de var içinde. O da devam ediyor binden fazla hastayla. Bu iki çalışmada da oral verilen favipiravir ilacının erken dönemde ve ağır olmayan hastalarda, gerçekten de bu antivirallerin etkili olabileceği ilk haftalarda kullanılarak inceleniyor. Bu nedenle buradan çıkacak sonuçlar bizim açımızdan çok güvenilirdi. Bu çalışmadan birinin ilk sonucu açıklandı bu hafta ve benim de kafamdaki soru işaretlerini gideren bir çalışma oldu. Benim Bilim Kurulu sözcüsü olmadığımı bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bilim Kurulu üyesiyim ve Bilim Kurulu da bir bilimsel danışma kuruludur. Biz bu ilaçları baştan beridir çok yakından izliyorduk. Her türlü çalışmayı, nerede ne çıktı, ne tür gelişmeler oldu ilaçlarla ilgili, çok yakından izliyoruz, bu bilgileri de paylaşıyoruz. Ama son tahlilde, salgının her türlü yönetimi sağlık otoritesi yani Sağlık Bakanlığı’nın kontrolünde. Benim tahminim, favipiravirin de tedavi rehberinden çıkarılacağı yönünde. Çünkü bu çalışma bayağı güçlü veriler sundu” şeklinde konuştu.

    “İLACI KULLANMIŞ OLANLARIN ENDİŞELENMESİNE GEREK YOK”

    Prof. Dr. Yavuz, şimdiye dek tedavisinde bu ilacı kullanmış olan hastaların endişeye kapılmaması gerektiğini de söyleyerek şu açıklamayı yaptı: “Bu ilaç vücutta birikip herhangi bir şekilde istenmeyen bir sonuca yol açabilecek bir ilaç değil. Kullanılan doz da çok yüksek bir doz değildi. Aslında çok çok daha yüksek dozları, RNA virüslerinin tedavilerinde, mesela Ebola’da kullanılıyor. Bu dozların 2-3 katı üstelik. Kovid’de kısa süreli kullanıldığı için, vücutta uzun vadeli istenmeyen etkileri olması ya da ilaç birikimi gibi bir durum söz konusu değil”

    Özellikle evde Kovid tedavisi gören hastaların kafasına göre ilaç kullanmaması gerektiğini bir kez daha vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, uyardı: “Hastalar çok çeşitli. Komorbiditesi olanlar var, hiçbir risk faktörü olmayanlar var. Herkes kafasına göre kan sulandırıcılar, vitaminler steroidler kullanmamalı. Riskine göre gerekiyorsa, hekimin verdiği tedavileri uygulamalı. Onun dışında semptomatik şikayetleri giderecek ateş düşürücüler, ağrı kesiciler dışında ilaç önermiyoruz”

    “İYİ HABER, ARTIK ETKİNLİĞİ GÖSTERİLMİŞ İLAÇLAR VAR”

    Pandeminin yarattığı çaresizlik nedeniyle bu tarz tedaviler bütün dünyada kullanıldığını ve bazılarının hala da kullanılmaya devam ettiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, bir de iyi haber verdi ve “Ama bunun da sonuna geldik. İyi haber bu, mesela yurt dışında kullanılan monoklonal antikorlar var. Onlar özellikle erken dönemde oldukça etkililer. Ayrıca iki tane de antiviral ilacın gene erken dönemde aynen favipiravir gibi oral bir şekilde kullanıldığında oldukça etkili olduğu, güvenilir çalışmalarla gösterildi. Şu anda esas sorun, tabii ki bütün dünyanın bu ilaçlara nasıl ulaşabileceği. Kovid’de etkili olduğu gösterilmiş olan mesela Paxlovid, aslında SARS için bulunmuş bir ilaç. SARS kontrol altına alındıktan sonra rafa kaldırılmış, çalışmalara kaynak ayrılmamış bir daha. Oysa o ilaç şu anda raflarda hazır olsaydı, çaresizlik içinde kalmadan biz o ilacı kullanılabilir hale gelecektik” dedi.

    “ARTIK ÇOCUKLARIN DA BULAŞTIRICI OLDUĞUNU BİLİYORUZ”

    Pandemideki son durumu da değerlendiren Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı: “Türkiye’de koronavirüs salgını seyrinde maalesef kontrolsüz bir gidiş var. Çünkü vaka sayıları hala yüksek ilerliyor. Elimizde sadece aşı var bu enfeksiyonun bulaşmasını azaltmak için. O da bu oranlarla engellenemez. Bir sıkıntı bu. İkincisi, aşıların belli bir süresi var, ek doz zamanı gelen herkes aşılamaya gelmiyor ve onlar da yine enfekte olabilecek gruba katılmış oluyor. Enfeksiyon bu şekilde kontrolsüz olarak yayılmaya devam ettiği için de ölümler maalesef 200’ün altına inemiyor. Ayrıca maske mesafe kurallarına hala dikkat etmemiz gerekiyor. Dışarıda diyelim ki açık havada bile olsa, kalabalık ortamdaysanız ve mesafeyi de koruyamıyorsanız, iki metreden daha yakınsınız, oradaki insanlar aşılı mı değil mi bilemediğiniz için maske kullanmak zorundasınız. Ben böyle ortamlarda maskemi çıkarmıyorum. Yine toplu taşımada insanlar aşılı mı değil mi bilmiyorum ve çok kalabalık, mesafeyi koruyamıyoruz, kesinlikle maske kullanıyorum. Salgının başlangıcında okullar kapalı olduğu için çocukların bu kadar bulaştırıcı olabileceği bilinmiyordu. Çocukların da aynı oranlarda virüsü saçabileceğini biliyoruz. Aşı yaş grubundaki çocukların aşılanması gerekiyor. Aşılı öğrencilerin çoğunlukta olduğu sınıflarda, benim de kızım var okula gidiyor, hiç sıkıntı yaşamadılar. Bir çocuk hasta oldu mesela, diğerlerine bulaşmadı ve gayet güzel derslerine devam ettiler”

  • Avusturya’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi

    Avusturya’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi

    Avusturya, koronavirüs vaka sayılarındaki artış üzerine 12 Aralık’a kadar sokağa çıkma yasağı ilan etti.

    Koronavirüs salgınında Avrupa ülkelerinde vaka sayıları artış göstermeye devam ediyor. Günlük bazda rekor düzeyde vaka sayısı açıklamaya devam eden ülkeler, önlemlerini de sertleştiriyor. Vaka sayısındaki artışı kontrol altına almaya çalışan Avusturya, yeni önlemler açıkladı.  Günler önce aşı olmayanlara kısıtlamalar getiren Avusturya, ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan etti.

    Bu kararla Avusturya, kış mevsimi öncesi sokağa çıkma yasağı ilan eden ilk Avrupa ülkesi oldu. Pazartesi günü yürürlüğe girecek ve 10 gün uygulanacak olan yasak, 10 gün daha uzatılabilecek. Alınan önlemler kapsamında temel ihtiyaçları karşılamayan tüm mağazalar ve dükkanlar kapalı olacak. Evden çalışması istenen Avusturya halkı, yalnızca acil durumlarda evlerinden çıkabilecek. Yüz yüze eğitim görmesi gereken öğrenciler için ise okullar 12 Aralık’a kadar açık olacak ve karar yeniden değerlendirilecek.

    Avusturya Başbakanı Alexander Schallenberg, “Aşı yaptırmış ya da hastalığı geçirmiş kişilere yönelik sokağa çıkma kısıtlaması uygulamamak için çok çaba sarf ettik. Ancak alınan son kararlara rağmen aşıya olan ilgi istenilen seviyeye ulaşmadı. Gelinen noktada yoğun bakım hasta sayılarında ciddi oranda artış yaşandı. Salgına ilişkin durumun ciddiyeti ele almak ve sağlık sisteminin korunması için eyalet başkanları ve uzmanlarla yapılan görüşme sonucunda ülke genelinde herkesi kapsayan sokağa çıkma kısıtlaması kararını aldık. Pazartesiden itibaren en fazla 20 gün süresince federal düzeyde sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacaktır” dedi.

    1 Şubat’tan itibaren aşı zorunlu olacak

    Avusturya Başbakanı Alexander Schallenberg, bugün 9 eyaletin valisi ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Beşinci dalgayı istemiyoruz” dedi. Schallenberg, uzun süredir aşının zorunlu olmaması yönünde bir fikir birliği olduğunu kaydederek, aşı karşıtlığı ve yalan haberler nedeniyle halkın büyük bir kısmının aşı olmayı reddettiğini söyledi. Schallenberg, 1 Şubat 2022 tarihinden itibaren aşının zorunlu hale getirildiğini de duyurdu.

    Avusturya’da nüfusun yüzde 65’i tamamen aşılanmış durumda. Avusturya’da son 24 saatte 15 bin 809 yeni vaka görülürken, hayatını kaybedenlerin sayısı 48 artışla 11 bin 951’e yükseldi.

  • Herkesi yakından ilgilendiren oran: Yüzde 75

    Herkesi yakından ilgilendiren oran: Yüzde 75

    Bilim Kurulu Üyesi Şener açıkladı! Salgının kontrolü için kritik eşik yüzde 75

    Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alper Şener, 2 doz aşı olanların antikor seviyesinin ömür boyu yüksek düzeylerde kalmayacağını belirterek “3’üncü doz aşılama bu nedenle hem Türkiye’de hem de dünyada oldukça önemli. Aşısı tamamlanan grubu yüzde 75’in üzerine çıkarırsak, salgının kontrolü bizim elimize geçecek” dedi.

    Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararla 3’üncü doz Biontech uygulamasına başlandı. Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alper Şener, Biontech’in 3’üncü doz aşısına dikkati çekerek “2 doz aşılanmış bireylerde koruyucu antikor seviyesi, ömür boyu yüksek düzeylerde kalmıyor. 6’ıncı ayı doldurmuş olan kişilerde bu antikor seviyesi çok düşüyor. 3’üncü doz aşıyı ekstra önemsiyoruz. 3’üncü doz aşılama hızını artırıyor. Bu grup aslında aşıyla ilgili tereddüt yaşamayan gruptur. 3’ncü doz ile ilgili doğru mesajları alma anlamında algıları çok açık. Bu nedenle 3’üncü doz aşılanma oranı hem Türkiye hem de dünya için oldukça önemli” diye konuştu.

    ‘3’ÜNCÜ DOZ AŞI 18’DEN BÜYÜK HERKESE AÇIK’

    Hatırlatma dozunun önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Şener, “2 doz aşısını olmuş olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, 18 yaşını dolduran herkese; şu anda 3’üncü doz Biontech uygulaması açık. Daha önce ilk uygulamalar öncelikle belirli gruplara yapılmıştı. Aşı tedariki ile ilgili bir problem olmadığı için 2’nci doz aşısının üzerinden 180 gün geçmiş olan bireylerin tamamına 3’üncü doz uygulanıyor” diye konuştu. Prof. Dr. Şener, şunları söyledi: “Bir yandan da eksik aşılı olan grubu ihmal etmemek lazım. Salgını kontrol altına almak için çift ve 3’üncü doz aşılanma çok önemli. Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 58’i aşısını tamamladı. Bu grubu ne kadar erken yüzde 75’in üzerine çıkarırsak salgının kontrolü bizim elimize geçecek. Aksi takdirde önümüzdeki yıl da hala koronavirüsü konuşma tehlikemiz var” ifadelerini kullandı.

    ‘RAKAMLARIN STABİL SEYRETMESİ YANILTMASIN’

    Heterojen aşılama ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Şener, “Heterojen aşılama dediğimiz Sinovac ve Biontech aşılamaya yönelik çalışmalar sürüyor. Heterojen aşılama ile ilgili hala bazı soru işaretleri var. Bazı ülkeler heterojen aşılamanın iyi sonuçlarını elde etti. Bazı ülkeler ise hala buna mesafeli yaklaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü uzmanları da bu konuda net bir yorumda bulunamadılar” dedi. Arta vaka sayıları için de Prof. Dr. Şener, “Rakamların stabil seyretmesi bizi aldatmasın. Ani yükselmeler olabilir. Maske, mesafe, el hijyenine dikkat etmeden koronavirüs vaka sayılarını kontrol etmek mümkün değil” dedi.

    ‘4’ÜNCÜ, 5’İNCİ DOZU DA OLURUZ’

    İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 3’üncü doz aşı olmak için gelen vatandaşlardan Sevim Özanal, “Koronavirüs nedeniyle çok tedirginiz. 3’üncü doz aşı hakkımın olduğunu öğrendiğim anda hemen randevu aldım. Korkuyoruz. 4’üncü, 5’inci dozu da oluruz. Ne gerekiyorsa yapmalıyız” dedi. Aşı olan vatandaşlardan Fahri Özdemir ise “Üçüncü doz aşımı olmak için geldim. Hiç Covid -19 geçirmedim ancak yine de tedirginim. Aşı hakkından herkes yararlanmalı” diye konuştu.

  • Terörist başı Öcalan’ın kardeşi koronadan öldü

    Terörist başı Öcalan’ın kardeşi koronadan öldü

    PKK Terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın, Irak’ın Erbil kentinde fırıncılık yapan kardeşi Osman Öcalan, koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Şanlıurfa’da yaşayan Mehmet Öcalan, kardeşinin cenazesinin Türkiye’ye getirilmesini beklediklerini söyledi.

    PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın 63 yaşındaki kardeşi Osman Öcalan’ın Erbil’deki bir hastanede koronavirüs nedneiyle yoğun bakımda tedavi gördüğü sırada yaşamını yitirdiği açıklandı.

    Daha önce de Osman Öcalan’ın beyin felci geçirdiği, hareket kabiliyetini ve konuşma yetisini tamamen kaybettiğine yönelik haberler çıkmıştı. Ailesi ise bu haberleri yalanlamıştı.

    “ÖLÜMÜ NEDENİYLE ÜZÜNTÜ YAŞIYORUZ”

    Ölüm haberini alan Şanlıurfa’daki kardeşi Mehmet Öcalan, “Uzun süredir Osman ile görüşmüyorduk. Ölümü nedeniyle üzüntü yaşıyoruz. Kardeşimizin cenazesinin Türkiye’ye getirilmesini bekliyoruz. Avukatlarımız aracılığıyla ağabeyime durum iletilecek ve ondan gelecek habere göre yol haritası çizeceğiz” dedi.

    OSMAN ÖCALAN KİMDİR?

    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın küçük kardeşi olan Osman Öcalan, 1958 yılında Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli köyünde dünyaya geldi.

    “Ferhad” kod adını kullanan Osman Öcalan 1978 yılında kurulan PKK’ya katılmadan önce, 2 sene Libya’da yaşadı ve öğretmen eğitim kolejinde eğitim gördü.

    1986’da PKK Merkez Komitesi’ne, 1990’larda ise PKK Yürütme Komitesi’ne katıldı.

    Osman Öcalan, PKK’den ayrıldıktan sonra 2004’te Erbil’e yerleşmişti.

  • Bursa’da gönüllülere Turkovac aşılaması başladı

    Bursa’da gönüllülere Turkovac aşılaması başladı

    Sağlık Bakanlığı tarafından pilot illerden biri olarak seçilen Bursa’da yerli aşı Turkovac aşılaması başladı.

    Bursa Şehir Hastanesinde yerli aşı Turkovac aşısı gönüllülere vuruluyor. Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, vatandaşları yeni tip koronavirüs pandemisinden korunmak için Turkovac gönüllüsü olmaya davet etti. Dr. Yavuzyılmaz Bursa İl Sağlık Müdürlüğü sosyal medya hesabından yaptığı çağrıda şu ifadeleri kullandı:

    “Değerli Bursalılar; ilk yerli aşımız Turkovac için gönüllü olmak isteyen vatandaşlarımızı e-nabız üzerinden randevu alarak Bursa Şehir Hastanemize bekliyoruz. 18-59 yaş aralığındaysanız, şu ana kadar Covid-19 hastalığını geçirmediyseniz, 2 doz Sinovac aşınızı yaptırdıysanız ve 2. Doz aşınızın üzerinden en az 3 ay en fazla 9 ay geçtiyse; siz de Turkovac gönüllüsü olabilirsiniz”.

  • Mehmet Ceyhan: Çocukların aşılanması lazım

    Mehmet Ceyhan: Çocukların aşılanması lazım

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 23 ilde 44 merkezde yapılan salgının ilk 1 yılını kapsayan araştırmada 9 bin Covid-19 hastası çocuk tespit edildiğini, bunlardan 375’inin yoğun bakımda yattığını ve 44’ünün hayatını kaybettiğini söyledi. Ceyhan, “Koronavirüs çocuklarda da ölüme yol açabilen, yoğun bakıma yatmaya neden olabilen bir tablo oluşturuyor. Bu yüzden çocukların korunması lazım. ABD’de 12 yaş altının aşılanması için ruhsat verildi. Bana sorarsanız Türkiye’nin de acilen bu uygulamaya ihtiyacı var. Salgının bitmesi için çocukların aşılanması lazım” dedi.

    ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Pfizer-BioNTech’in koronavirüs aşısının 5- 11 yaş arası çocuklar için uygun olduğu yönünde karar aldığını açıkladı. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın gündemde 12 yaş altı çocuklara aşı yapılması olmadığı açıklamasını hatırlattı. Prof. Dr. Ceyhan, “Sağlık Bakanı, ‘gündemimizde yok’ demesi de gayet doğal. Çünkü; Türkiye’de bir aşıya ruhsat verilmesinin kuralları var. Bu, aşağı yukarı tüm ülkelerde aynı. Aşıyı üreten firma, size gelip başvuruda bulunmuyorsa siz zaten o aşıyı gündeminize alamazsınız, ruhsat almanın şartlarından birincisi bu. Firma size başvuracak. Yaptığı çalışmalar, elde edilen veriler, bunun dışında ruhsat için gerekli bazı dosyalar var onlarla birlikte başvuracak. FDA onayı yeni verildi. Tahmin ediyorum kısa bir süre içerisinde Pfizer-BioNTech diğer ülkelerin ruhsat otoriterlerine de bu başvurularda bulunacak, o zaman düşünülecek zaten” dedi.

    ‘ÇALIŞMA TAMAMLANINCA AŞILAMA 6 AYA İNDİRİLECEK’

    Prof. Dr. Ceyhan, ‘koronavirüs çocuklarda hiçbir şey yapmıyor’ düşüncesinin yanlış olduğunu belirterek, “Koronavirüs evet çocuklarda yetişkinlere göre daha hafif seyrediyor. Ancak örneğin Yoğun Bakım Derneği’nden çok merkezli yapılmış bir değerlendirme bildirildi. 23 ilde 44 merkezde salgının başındaki ilk 1 yılın vakaları değerlendirilmiş. 9 bin yaklaşık çocuk vaka var. Bunların 375’i yoğun bakıma yatmış, bu yüzde 4,1 ediyor. Bunların 44’ü kaybedilmiş. Bu 44’ün de yüzde 64’ünde altta yatan, bağışıklığı zayıflatan hastalık var; ama yüzde 36’sı tamamen sağlıklı çocuklar. Böyle baktığınızda koronavirüs gerçekten çocuklarda da yetişkinler kadar olmasa da ölüme yol açabilen, yoğun bakıma yatmaya neden olabilen bir tablo oluşturuyor. Bütün Türkiye’deki çocuk yoğun bakımı kapsayan ve özellikle bu çalışma bittikten sonra Delta varyantı gibi çocukları daha etkileyen bir varyant ile artan vakalar yaşadığımızı düşünürseniz bu sayının çok üzerinde olduğu ortaya çıkar zaten. Bu yüzden çocukların korunması lazım” diye konuştu.

    ‘ÇOCUKLARIN AŞILANMASI LAZIM’

    ABD’de 6 ay- 5 yaş arası çocuklar için olan çalışmanın Faz-3 çalışmasının devam ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Bu bittiği zaman mutlaka sonuçları iyi çıkarsa FDA’ya başvuruda bulunacak ve 6 aya indirilecek aşılama. Yüzde 80 aşı ile korunabilen düzeye ulaşmanız lazım salgının bitmesi için. Sayın bakan toplumdaki aşılama oranlarından da bahsetti. Türkiye’de 2 doz aşı olanların oranı yüzde 67- 68 civarında. Dolayısıyla henüz daha yüzde 80’lik hedefe ulaşmamıza çok yolumuz var. Çocukları aşılamazsanız toplumun yüzde 20’si çocuk olduğu için yetişkinlerin tamamını aşılamanız lazım, bu da mümkün görünmüyor. Salgının bitmesi için çocukların aşılanması lazım” diye konuştu.

    ‘TÜRKİYE’NİN ACİL BU UYGULAMAYA İHTİYACI VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocuk dozlarının farklı olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

    “Çocuklarda antijen içeren formu ayrı üretiliyor. Bu üretim planında Türkiye var mı yok mu onu bilemiyoruz. Eğer Türkiye’de de bu aşıyı pazarlamak istiyorsa firma o zaman birkaç hafta içinde başvurur. Bunun ruhsat işleri şuna da bağlı; hiçbir eksik belge olmadan başvurursa, ruhsat komisyonu inceler ve yeterli görülürse direkt ‘ruhsat alabilir’ diye bir karar çıkar. Bir taraftan da diğer gerekli belgeler, raf ömrü, üretim yeri ile ilgili belgeler bunlar ile ilgili yapılan çalışmalar, rakamsal bilgiler bakanlığa verilir, bir taraftan da onlar incelenir hepsi uygun görülürse o zaman ruhsat verilir. Bu söylediğim içindeki belgelerin eksikliği ya da tamlığı ile ilgili değişmek üzere 2-3 haftadan 2-3 aya kadar değişen süre alabilir. Hızlandırılmış ruhsat işlemi var. Bu da yine firmanın başvurusu üzerine, ‘bunun hızlı ruhsat alması gerekir, Türkiye için acildir’ diye bir karar verirse bakanlık, o zaman hızlandırılır bu işlemler. Bana sorarsanız Türkiye’nin acilen bu uygulamalara ihtiyacı var” dedi.

  • Koronavirüsle ilgili dikkat çeken açıklamalar

    Koronavirüsle ilgili dikkat çeken açıklamalar

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Covid-19 salgınının tamamen bitmesinin aşılama ve kurallara uyumla ilişkili olduğunu söyledi. İlhan, “2022 yaz aylarına geldiğimizde aşılarımızı olursak, sırası gelenler 3’üncü doz aşılarını olursa, fiziksel mesafeye, maskeye, hijyene dikkat edersek koronavirüs sürecinden çok az bahsedebileceğimizi düşünebiliriz” dedi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, koronavirüsten korunmak için dikkat edilmesi gereken kuralların bu yıl ihmal edildiğini ifade etti. Prof. Dr. İlhan, “Bunun kanıtı da geçen yıl neredeyse hiç görmediğimiz grip vakalarının giderek artmasına bağlayabiliriz. ‘Kapalı alan’ deyince aslında sadece iş yerlerini kastetmiyoruz; sosyal mekanlar, evler, toplu taşıma yapılan araçları da kapalı mekan olarak değerlendirerek mutlaka içeriye temiz hava girişine izin vermek gerekiyor. Eğer buralarda içeriye temiz hava girmezse kişiler de ‘aşılıyım’ diye maske takmamazlık yaparlarsa çevrelerinde enfekte biri varsa kişilere bulaş söz konusu olabilir. O yüzden kapalı alanlara çok çok dikkat etmek gerekiyor” dedi.

    ‘BU MÜCADELEYİ İNSANOĞLU KAZANACAK’

    Prof. Dr. İlhan, Covid-19 salgınının bitmesinin aslında aşılam ve kurallara uyumla ilişkili olduğuna dikkat çekerek, “Kişiler eğer aşılarını olursa, kurallara uyarsa elbette süreç sonlanacak. Kimi zaman kestirmeler oluyor; 2022 ortası, sonu, 2023 başı-sonu gibi, şu an böyle bir kestirim yapmak açıkçası çok güç. Ama genel olarak baktığımızda yaz aylarının mücadele için daha başarılı olduğunu görüyoruz. Yaz ayında insanlar açık alanda bulunuyor, temas olsa bile mekanlar daha geniş oluyor. Bu nedenle yaz ayları daha etkili. 2022 yaz aylarına geldiğimizde bizler aşılarımızı olursak, sırası gelenler 3’üncü doz aşılarını olursa, fiziksel mesafeye, maskeye, hijyene dikkat edersek koronavirüs sürecinden çok az bahsedebileceğimizi düşünebiliriz. Bunun biteceğine ruhen de inanmak gerekiyor. ‘Ben maske taksam da takmasam da bir şey olmaz, bitmez’ demek doğru bir şey değil. Hem ruhsal olarak hem fizik, sağlık olarak buna hazır olmak, bu direnci sağlamak gerekiyor. Bu süreç elbette bitecek; ama buna hem fizik olarak hazır olup kendimize dikkat etmeliyiz hem de ruhen hazır olmalıyız. Evet bu bir mücadele, mücadeleyi sonuçta insanoğlu kazanacak; ama buna inanmamız gerekiyor” diye konuştu.

    ‘NET BİR TARİH VERMEK MÜMKÜN DEĞİL’

    Prof. Dr. İlhan, aşı olduktan bir süre sonra antikor düzeyinin düştüğüne dikkat çekerek, “Aşılamada oldukça iyi gidiyoruz; ama aşı olduktan belli bir süre sonra antikor düzeyi düşebiliyor. Hatta vatandaşlar bazen ‘Hocam 2 dozdu neden 3 doz oldu?’ diye soruyorlar. Bilgi çok değişiyor, bunu kabul etmek gerekiyor. Bilgiler geliştikçe kaç doz aşı olması gerektiği dünyada da ülkemizde de değerlendiriliyor. Koronavirüsün ne zaman biteceği ile ilgili net bir tarih vermek kesinlikle mümkün değil. Çünkü sadece aşı değil kurallara uymakla da çok ilişkili. Bir de eğer herkes aynı anda aşısını olmuş olsa belki biraz daha bir kestirim yapmak mümkün olabilir. Zira 2 doz aşısını olup antikoru düşen vatandaşlarımız var, bunların da aşılarını tamamlamaları çok önemli. Herkesin aynı zamanda aşılı olduğu, antikoru yüksek olduğu bir seviyeyi yakaladığımız zaman daha rahat, daha güvende konuşabiliriz. Vakaların yarısından biraz daha fazlası 30 yaş altı gençlerde. Gençlerde aşı olmama oranı da daha fazla, gençler dolaşımda da daha fazla bulunuyor. O nedenle özellikle gençlerin aşılanması hem kendilerini korumaları hem de hasta olup hastalığı evdeki büyüklerine bulaştırmamaları açısından çok önemli” ifadelerini kullandı.