Etiket: koronavirüs

  • Tarım işçisi aile kaldıkları çadırlarında karantinaya alındı

    Tarım işçisi aile kaldıkları çadırlarında karantinaya alındı

    Eskişehir’de çadırda kalan mevsimlik tarım işçisi Hatice T., yapılan Covid-19 testi pozitif çıkınca eşi ve 5 çocuğuyla birlikte kaldıkları çadırda karantinaya alındı.

    Eskişehir’in Alpu ilçesine bağlı Bozan Mahallesi’ne bir süre önce mevsimlik tarım işçisi gelen Hatice T.’ye görülen belirtiler üzerine Alpu Devlet Hastanesi’nde Covid-19 testi yapıldı.

    Test sonucunun pozitif olduğunun belirlenmesi üzerine Alpu İlçe Sağlık Müdürlüğü filyasyon ekiplerince temaslı olduğu eşi ve 5 çocuğu için karantina kararı alındı.

    Tarım işçisi ailenin çadırı, Alpu İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince çevresine güvenlik şeridi çekilerek karantina süreci başlatıldı.

    Çadırda kalan 7 kişilik ailenin ihtiyaçlarının Alpu Kaymakamlığı koordinesindeki Vefa Sosyal Destek Grupları’nca karşılanacağı belirtildi.

  • Koronavirüs olan Emine Ün’ün annesi hayatını kaybetti

    Koronavirüs olan Emine Ün’ün annesi hayatını kaybetti

    Emine Ün, 10 gün önce kendisi gibi Koronavirüs testi pozitif çıkan annesinin yoğun bakıma kaldırıldığını duyurmuştu. Emine Ün sabaha karşı annesinin vefat ettiğini sosyal medya hesabından duyurdu.

    Emine Ün, geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından annesine sarılıp öptüğü bir fotoğrafını yayınlayan oyuncu, “Şu an üzüntümün tarifi yok” diyerek annesinin yoğun bakıma alındığını duyurmuştu.

    Emine Ün sabaha karşı yaptığı paylaşımlarla annesinin vefat ettiği haberini duyurdu. Emine Ün, “Annem… Kapkara gün, acımın tarihi yok” ifadelerini kullandı.

     “ANNEMİN ÇOK CİDDİ KRONİK RAHATSIZLIKLARI VARDI”

    Öte yandan birkaç gün önce de aşı olmadıkları iddialarına yanıt veren oyuncu, “Annemin de, benim de aşılarımız yapılmıştı. ‘Aşı olanlar asla koronavirüs olmayacak’ diye bir şey yok. Sadece aşı olanlar genelde hastalığı daha normal şartlarda atlatabiliyor, o da kişiye göre değişebilen bir durum. Herkesin var olan hastalıkları ve yaşı farklı fakat annemin çok ciddi kronik rahatsızlıkları var. Astım hastalığı, kalbinde stent ve çok çok ağır geçirdiği bir zatürre sorunu vardı. Bu sebepten annem çok hasarlı bir ciğere ve vücuda sahip olduğundan maalesef şu an çok ağır bir durum içinde” demişti.

  • Covid-19’a karşı geliştirilen ilk ilaç İngiltere’de onaylandı

    Covid-19’a karşı geliştirilen ilk ilaç İngiltere’de onaylandı

    İngiltere İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu (MHRA), koronavirüse karşı geliştirilen ilk ilaç tedavisinin kullanımını onayladığını duyurdu.

    İngiltere’de koronavirüsü önlemek amacıyla geliştirilen ilk ilacın kullanımı onaylandı. İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu (MHRA) klinik araştırma verilerine göre ilacın enfeksiyonu önleme ve akut enfeksiyon semptomlarını tedavi etmek için kullanılabileceğini belirtildi.

    İlacın virüs nedeniyle hastane tedavisi gerekliliğini de azaltabileceği ifade edildi. Denemeleri yaygın aşılamadan ve Covid-19’un mutasyonlarının ortaya çıkmasından önce başlayan ilacın, bağışıklık sisteminde doğal insan antikorları gibi davranan insan yapımı proteinlerden oluştuğu aktarıldı. Regeneron ve Roche tarafından geliştirilen ilacın enjeksiyon veya infüzyon yoluyla hastalara verileceği, ilacın virüsün solunum sistemine sıkıca bağlandığı bölgelerde etki ettiği kaydedildi. Hükümet ve Ulusal Sağlık Servisinin (NHS), tedavinin zamanı geldiğinde ilacın hastalara nasıl uygulanacağına yönelik bilgileri onaylayacağı vurgulandı.

    “HARİKA BİR HABER”

    MHRA’dan Dr. Samantha Atkinson, “Hayat kurtarmaya ve Covid-19’a karşı koruma sağlamaya yardımcı olabilecek başka bir terapötik tedavinin onaylandığını duyurmaktan memnuniyet duyuyoruz” dedi.

    İngiltere Sağlık Bakanı Sajid Javid ise Covid-19 için geliştirilen ilk ilaç tedavisinin onaylanmasının “harika bir haber” olduğunu ve “hastalara mümkün olan en kısa sürede sunulabileceğini umduğunu” dile getirdi. Javid, tedavinin aşılamaya ek olarak Covid-19 ile mücadeleye önemli bir katkı sağlayacağını belirtti.

  • Bilim Kurulu üyesi test zorunluluğunu değerlendirdi

    Bilim Kurulu üyesi test zorunluluğunu değerlendirdi

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, öğretmenler ve okul çalışanlarına haftada 2 kez PCR testi zorunluluğu getirilmesi ile aşı yaptırmayan bu kişilerin ayda 8 kez PCR testi yaptırmak zorunda kalacağını söyledi. İlhan, “PCR testi; burnunuz acıyor, boğazınız acıyor sonra tekrar rahatsızlık hissediyorsunuz, zaman kaybı oluyor. Test yaptırmaya gittiğinizde kalabalıksa odada bulaşma riski söz konusu oluyor. Açıkçası ben olsam vatandaşlarımızın yerinde, aşımı yaptırıp, PCR zorunluluğundan kurtulurdum” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasını isteyeceklerini söyledi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, DHA’ya yaptığı açıklamada, salgın ile mücadelede şu an aşının en güçlü silah olduğunu söyledi. İlhan, “Türkiye’de yüzde 55 kadar vatandaşımızın çift doz aşı olduğunu, hedef doğrultusunda neredeyse yüzde 75’e yakın vatandaşımızın da tek doz aşısını olduğuna şahit oluyoruz. Çift doz aşısını olan vatandaşlar yüzde 70-80’lere gelirse o zaman aşılama konusunda daha çok başarı sağlayıp, pandeminin üstesinden gelmek daha kolay olacak” dedi.

    ‘RİSKİ AZALTMAK GEREKİYOR’

    Okulların açılacağına değinen Prof. Dr. İlhan, “Sürecin başından beri tüm Bilim Kurulu üyeleri okulların en geç kapanması, en erken açılmasını savunuyoruz. Gerçekten okulların bir an önce açılması gerek ilköğretim gerek üniversite gerçekten çok önemli. Bunun için de insanlar kapalı yerlerde bir araya gelecekleri için, nereden baksanız üniversiteler de dahil yarım günden fazla dersler olacağını düşündüğümüzde buradaki riskleri azaltmak gerekiyor. Bu riskleri azaltmak için işle ilgili alınabilecek önlemler var. Bunların başında ortamların temiz hava ile havalandırılması, sınıflarda seyrek oturulması, maske takılması gibi bileşenler söz konusu olmakla birlikte bir de tabi ki aşılanma var” diye konuştu.

    ‘SİNEMA VE TİYATROYA GİRİŞTE DE İSTENECEK’

    Prof. Dr. İlhan, pandemi ile mücadelede aşının en güçlü silah olduğuna dikkat çekerek, “İki doz aşısını olanlar üzerinden gidersek eğer yüzde 55’lik rakama sahibiz. Aşı olmak Türkiye’de zorunlu değil aşı olmak isteye bağlı. Bu da önemli bir yaklaşım ama aşı olmayan vatandaşlarımızın da kapalı ortamlara girdikleri için hem kendilerini hem de çevrelerini korumaları için böyle bir yaklaşım benimsenmiş durumda. Kişi aşı olmak istemiyorsa sadece aslında okullarımız, idarecilerimiz, öğretmenlerimiz için geçerli değil öğretim üyeleri, üniversite öğrencilerimiz için de geçerli hatta üniversiteler dışında sosyal alanlara girişte sinema, tiyatro, otobüs, tren, uçak yolculuğunda da kişinin aşısı söz konusu değilse yine PCR testi sonuçları istenecek” dedi.

    ‘AMAÇ KULUÇKA SÜRESİ’

    Prof. Dr. İlhan, PCR testinin neden haftada 2 kez istendiğine ilişkin, “Koronavirüs için baktığımızda bulaşma süresi ve kuluçka süresini üst üste koyduğumuzda 3 güne kadar uzayabildiğini görüyoruz. Yani bir kişi koronavirüs enfeksiyonunu aldıktan sonra daha çok 3 güne kadar PCR pozitif hale geliyor. Diyelim ki pazar günü bir şüpheli teması oldu kişinin ancak çarşamba günü PCR pozitifliği söz konusu olabiliyor. Bu nedenle okul gününü içerecek şekilde haftada 2 defa olması mantıklı. Örneğin pazartesi sabahı öğrencimiz, ilkokul öğretmenimiz ya da üniversite öğretim üyemiz testini verecek, 3 gün sonra bu sefer perşembe olacak veya pazar günü verecek bu sefer çarşamba olacak gibi düşünmek mantıklı. Bunun da tamamen amacı koronavirüs mücadelesinde 72 saatte ancak koronavirüs pozitif olabileceğini düşünüp, bunun taramasını yapmak” diye konuştu.

    ‘AŞIMI YAPTIRIR, TESTTEN KURTULURUM’

    Prof. Dr. İlhan, PCR testi zorunluluğunun aşıya teşvikte etkisinin olup olmayacağına ilişkin, “PCR testi taramada iyi bir test fakat haliyle uygulaması zor aynı zamanda belli bir süre sonra sonuç veriyor ama şu an elimizde taramadaki en doğru test. Bir yandan da sağlık sisteminin yükünün artacağını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Test ücretsiz yapılacağı için çok fazla başvuru olacak, hastanenin iş yükü artacak. Vatandaş ayda en az 8 kez PCR testi yaptırmak zorunda kalacak. 8 kez yaptırmak demek, pek çok vatandaşımız yaptırmıştır PCR testi. Burnunuz acıyor, boğazınız acıyor sonra tekrar rahatsızlık hissediyorsunuz, zaman kaybı oluyor, test yaptırmaya gittiğinizde kalabalıksa odada bulaşma riski söz konusu oluyor. Açıkçası uygulama açısından baktığımızda ben olsam vatandaşlarımızın yerinde aşımı yaptırıp PCR zorunluluğundan kurtulurdum. Konuyu böyle düşünmek gerekiyor” dedi.

  • İsrail Covid-19 tedbirlerini sıkılaştırılıyor

    İsrail Covid-19 tedbirlerini sıkılaştırılıyor

    İsrail Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Covid-19) vakalarında yaşanan artış nedeniyle tedbirleri sıkılaştırmaya karar verdi.

    İsrail’de yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı tedbirler sıkılaştırıldı. İsrail Sağlık Bakanlığı, daha önce oteller, restoranlar, kafeler, spor salonları ve kültür etkinliklerine katılmak için zorunlu olan “yeşil pasaport” belgesinin kullanım alanını genişletti. Alınan yeni kararlara göre, aşı belgesi olan yeşil pasaport yüzme havuzları, müze, kütüphane, milli parklarda da zorunlu olacak. Aşı olmayanlar ise bu alanlara girmek için negatif Covid-19 test sonucu göstermek zorunda olacak.

    Aşı kapsamına alınmayan 3-12 yaş arası çocuklar da 72 saat geçerli ücretsiz PCR veya 24 saat geçerli ücretsiz hızlı antijen testi yaptırabilecek. Bakanlık, kapalı alandaki toplanmaları bin kişiyle sınırlandırırken açık alandaki toplanmaların sınırını 5 bin olarak açıkladı. Evlerde ise kapalı alanlarında 50, bahçe gibi açık alanlarda 100 kişinin toplanmasına izin verildi.

  • Yoğun bakımdakilerin yüzde 90’ı aşısız

    Yoğun bakımdakilerin yüzde 90’ı aşısız

    Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, yoğun bakımdaki koronavirüs hastalarının yüzde 90’ının, serviste yatanların ise yüzde 40’ının aşısız olduğunu söyledi.

    AÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, son birkaç günde hastaneye yatan ya da yoğun bakım gereksinimi olan koronavirüs hastalarının sayısının arttığını belirtti. Bu hastalar içinde özellikle aşılanmamış kişilerin oranının yüksek olduğunu aktaran Prof. Dr. Yalçın, “Servis hastalarında yüzde 40 aşılanmamış grup yatarken, yoğun bakımdaki hastalarda bu oran yüzde 90’ı buluyor. Bu grupta aşıları tamamlanmamış, bir ya da iki aşı yapılmış gruplar var ama aşıları tamamlanmadan kişilerin bağışıklık kazanması, yeterli antikor düzeyleri olmadan hastalığı atlatabilmeleri mümkün olamıyor. Aşı, kişinin yoğun bakıma yatmasını, hastaneye yatmasını engelliyor ya da mekanik ventilasyon, entübasyon gibi değişik uygulamalar gereksinimini bir şekilde azaltan elimizdeki en önemli enstrüman. Bugünlerde karşımıza çıkan hamile hastalardan birini kaybettik. Hamilelerin özellikle hamilelik öncesi ya da hamileliğin ilk üç ayı sonunda mutlaka aşılanması gerektiğini düşünüyoruz. İlk üç aya ait veriler biraz daha bu grupları riskten kurtarıyor. Sadece bu grupların değil değişik hastalığı olan bireylerin de zamanları geldiyse aşılanmasında yarar var” dedi.

    ‘4 KİŞİDEN 1’İNİN AŞILANMAMIŞ OLMASI CİDDİ TEHDİT’

    Aşılanma oranını hızla artırmak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yalçın, “Bir ara artan aşılama oranlarının giderek azaldığını gördük. Muhtemelen bu hafta eksik aşılı olanların tamamlanmalarını bekliyoruz. Ülke boyutuna baktığımızda her iki doz aşısını yaptırmış bireyler yüzde 37’ler civarında, aslına bakarsanız yüzde 60’ı aşmamız gerekiyor. Yaklaşan sonbahar mevsimiyle birlikte solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığının artması göz önünde bulundurulduğunda, aşılama oranlarının çok hızlı artması lazım. Türkiye’de 4 kişiden 1’inin aşılanmamış olması toplum için ciddi bir tehdit. Aşıyla birlikte kişilerin maske kullanımını da terk etmemesi lazım” diye konuştu.

    Prof. Dr. Yalçın, başlangıçta alfa ve beta, gama ve delta grupları olduğunu belirterek, “Yakın zamanda nadir de olsa Kolombiya’dan bildirilen suç vardı ki çok sıkıntılı değil ama özellikle o ülkede ve Amerika’da uzun süre sağlık tesislerinde kalan bireylerde ölümlere yol açtı. Çok fazla yayılımı olacağını düşünmüyoruz ama yine de bu yeni varyantların her an çıkabileceğini akla getirmek gerekiyor. Bu varyantlar çıkacaktır mutlaka, bizim daha hızlı davranıp aşılanmamız lazım. Örneğin; İsrail ve Almanya aşılanma oranını çok yükseltti. Varyant orada da geliyor ancak oranları düşük, vakaların hastaneye yatma oranı ve ağır geçme süreleri düşük seyrediyor” dedi.

    ‘İKİ ARTI BİR DOZ 9 AY KORUR’

    Türkiye’de şu anda iki doz, sonrasında bir doz daha aşı programının yürüdüğünü aktaran Yalçın, “Şu an bu sistemin 9 aya kadar koruyuculuğu mevcut. Bu üç aşıdan sonra 9 aylık bir bağışıklık öngörülüyor. Antikor düzeyleri düştüğünde sonraki aşılara da gereksinim olabilecek. Henüz bununla ilgili bir şey söylemek zor. Aşıların yan etkileri insanlarda tereddüde yol açıyor. Aşı karşıtı olanlar var. Tereddüdü gidermek lazım. Aşı olmadıkları takdirde genç insanlarımızı kaybediyoruz. Aşıların kısa vadede yan etkileri olabilir bunlar öngörülüyor. Uzun vadedeki yan etkileri bugün hastalığın getirdiği sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda çok daha az can sıkıcı, diye düşünüyorum. Farklı düşünceler var bunların hepsi hurafe” diye konuştu.

    ‘YÜZ YÜZE EĞİTİM ÖNEMLİ’

    Eğitim- öğretimin çocuklar için önemine ve okulların açılmasına yönelik tedbirlerin alınmasına dikkati çeken Yalçın, “Yüz yüze eğitim çok önemli. Bunun yapılabilmesini savunuyoruz. Burada kritik olay şu; çocuklar hastalığı kolay geçiriyor. Hatta biz 16 yaşın altına, hastalandıklarında ilaç dahi vermiyoruz. Burada kritik nokta ebeveynlerin aşı yaptırması, öğretmenlerin, okul personelinin aşı yaptırması. Bu gerçekleştiği takdirde çocukları güvenli bir şekilde okula gönderebilirler. Çocuklarda hafif geçiyor ama hastalığı alıp evlerine erişkinlere taşımaları ve onların hastalığı ağır geçirmeleri olasılığı var. Okul çalışanları ve aile bireylerinin mutlaka aşılanması, okul açılana kadar birincil görev olmalıdır” dedi.

  • Klimayla  gelen koronavirüs tehlikesi

    Klimayla gelen koronavirüs tehlikesi

    İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Bölümü’nden Doç. Dr. İlker İnanç Balkan, artan klima kullanımı nedeniyle rhinovirüsün yaygınlaştığını söyledi. Balkan, “Solunum yolu virüsleri, rhinovirüs, RSV gibi virüsler daha kolay solunum hücrelerimize tutunuyor. Klima bu virüslerin dolaylı olarak kişiden kişiye bulaşmasını arttırabilir” dedi. Balkan, rhinovirüs sonrası koronavirüse yakalanmanın koronavirüsü ağırlaştığını ifade etti.

    “RHİNOVİRÜS VİRÜS KLİMA NEDENİYLE YAYGINLAŞIYOR”

    Sıcaklıklar artınca evlerde ve iş yerlerinde klima kullanımı yaygınlaştı. Bu durum klimanın sağlığa etkisi ve doğru kullanımına yönelik soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Doç Dr. İllker İnanç Balkan, klima kaynaklı enfeksiyonlara karşı dikkatli olunması gerektiğinin altını çizerek klimanın etkisiyle yayılan virüsler hakkında bilgi verdi. Balkan, klimanın sağlık üzerine etkilerinden bahsederek “İnsanlar daha çok kapalı alanda klima ile serinlemeyi tercih edebiliyor. Maskeler de çıkartıldığında; eğer birisinde nezleye yol açan virüs varsa klima, birinden diğerine bulaştırmayı kolaylaştırabiliyor. Bize gelen her türlü solunumla ilgili semptomlar önce Covid-19 muamelesi görüyor. Şu günlerde gribal enfeksiyon, soğuk algınlığı belirti ve bulgularıyla başvuran çok sayıda hastamız var. Hastaların hikayesine baktığımızda kapalı alanda klima kullanımı gerçekten dikkat çekiyor” diye konuştu.

    “RHİNOVİRÜS SONRASI KORONAVİRÜS AĞIR GEÇEBİLİR”

    Balkan, nezleye yol açan virüslerin klima ile birlikte yaygınlaştığını belirterek, “Aslında bu solunum yolu virüsleri kişiden kişiye bulaşıyor; yani klimalar virüse kaynak teşkil etmez ancak bizler kapalı alanı klima ile soğuttuğumuzda bu üç şeye yol açıyor. Soğukta solunum yolu virüsleri, rhinovirüs, RSV gibi virüsler daha kolay solunum hücrelerimize tutunuyor ve daha fazla çoğalabiliyor. O yüzden böyle salgınları daha fazla kış aylarında görürüz. Bir de maskeleri çıkartıp odaların havalanmasını azalttığımızda, eğer elimizde rhinovirüs gibi nezleye yol açan virüsler varsa, bu virüsün kişiden kişiye bulaşması kolaylaşıyor. Bunun üç sebebi var dedik; bir, soğuk; iki, kapalı ortam; üç, maskesiz yakın mesafede temas” İfadelerini kullandı.

    “SIRAYLA ENFEKSİYONA YOL AÇIYOR BU VİRÜSLER”

    Rhinovirüsten sonra koronavirüs geçirmenin Covid-19’u ağırlaştırdığını ifade eden Balkan, “Covid-19 salgını devam ederken biz yine tedbiren maskeli kalmaya devam etmeliyiz. Solunum yoluna virüs tutunduğunda o virüs ile reseptörler kapandığı için, o virüse karşı yanıt başladığı için, ikinci bir virüs en azından geç bulaşıyor. Dolayısıyla birbirinin etkisini arttırdığını, ya da azalttığını söyleyemeyiz. Sırayla enfeksiyona yol açıyor bu virüsler. Mesela bir Rhinovirüs enfeksiyonundan tam iyileşirken koronavirüs ile enfekte olmak zaten yorgun düşmüş bir bağışıklık sistemiyle daha sistemik, daha yaygın bir tutuluma yol açan ikinci bir virüs ile temasa geçeceği için, daha ağır seyretmesine yol açabilir” dedi

    “YANİ KLİMA VİRÜSÜN DOLAYLI OLARAK KİŞİDEN KİŞİYE BULAŞMASINI ARTTIRABİLİR”

    “Klima virüsün bulaşma riskini arttırıyor” diyen Balkan, “Burada temel olarak soğuk algınlığının temeli klima değil, virüsler. Bu virüsler vücudumuza girdikten sonra boğaz ağrısı, halsizlik, ateş gibi bildik ve tanıdık yakınma ve bulgulara yol açıyor. Öksürük olabiliyor ama bu kuru bir öksürük. Kapalı alanda aynı ortak kullanılan havayı serinletip geri verdiği için, eğer virüsü taşıyan birisi varsa o virüsün kişiden kişiye bulaşmasını sağlayabilir. Yani klima virüsün dolaylı olarak kişiden kişiye bulaşmasını arttırabilir” diye konuştu.

    Vatandaşlardan bazıları ise klima kullanmak ile kullanmamak arasında kararsız kaldıklarını belirterek, “Klima olmayınca olmuyor. Her insan öyle değil, bazısı klimasız duramıyor bazıları da klimanın karşısına geçemiyor. Klima yerine sıcaktan kaçmak serin yerde durmak mantıklı. Mesela arabada giderken klimasız duramazsınız. Araçlarda klima kullandığımız zaman genellikle rahatsız ediyor. Nezle değil de daha çok halsizlik ve eklem ağrısı yapıyor. Klima kullanımı tercihe bağlı, ben tercih etmiyorum” İfadelerini kullandı.

  • Bakan Koca duyurdu: Aşı olmayandan istenecek

    Bakan Koca duyurdu: Aşı olmayandan istenecek

    Koronavirüsle mücadelede devam ederken aşı olmayanlara yönelik bir kısıtlama gelip gelmeyeceği tartışma konusu oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşı olmayanlardan yolculuk yaparken veya sinema ile tiyatro gibi kapalı alana girişlerde PCR testi istenebileceğini belirtti.

    Koronavirüsle mücadele devam ederken vaka sayısının 30 bine dayanması endişeye yol açtı. Kısıtlamaların tekrar geri geleceği konuşulmaya başlanırken son açıklanan tabloda vaka sayısı 26 bin 822 oldu. Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 122 olarak açıklandı.

    Koronavirüsle mücadelede en büyük silah aşılama olarak gösteriliyor. Koronavirüs aşısındaki yavaşlama sonrası vatandaşlara çağrılar yapılırken “Türkiye’de aşısızlara kısıtlama gelecek mi?” sorusu son günlerin tartışılan konusu oldu.

    AŞISIZLARA KISITLAMA GELECEK Mİ?

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aşısızlara kısılama gelecek mi?” sorusuyla ilgili olarak “Zorlamadan yana değilim. Gönüllülük esasına göre bu süreci işletmenin neticesi hayırlı olacaktır” açıklamasını yaptı.

    BAKAN KOCA: PCR TESTİ İSTEYEBİLİRİZ

    Konuyla ilgili Hürriyet gazetesinden Abdulkadir Selvi’ye konuşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ikna edilerek aşı tereddünün kaldırılmasının daha doğru olduğunu düşündüğü belirtti.

    Bakan Koca, aşı olanın yanında aynı uçak, otobüs, sinema veya tiyatroda oturacak kişinin virüsü taşıyıp taşımadığını anlamak için PCR testi istenebileceğini belirtti.

  • Koca: Vaka sayıları artış gösteriyor

    Koca: Vaka sayıları artış gösteriyor

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, en büyük mücadelenin şu an yangınlarla olduğunu belirterek, “Öte yandan, önünü almak zor değilse de, salgın hastalıkta vaka sayıları artış gösteriyor” dedi.

    Sağlık Bakanı Koca, Twitter’daki hesabından yaptığı açıklamada, “Ülkece en büyük mücadelemiz şu an yangınlarla. Öte yandan, önünü almak zor değilse de, salgın hastalıkta vaka sayıları artış gösteriyor. Bizi çevreleyen şartlara karşı, birlikte elimizden geleni yapalım. Yüreklere su serpecek haberlere ihtiyacımız var” dedi.

    Öte yandan dün açıklanan günlük vaka sayısı, 24 bin 832 olarak açıklanmıştı. Hayatını kaybedenlerin sayısı ise 126 kişi artarak 51 bin 645’e çıktı.

  • Bursa Valiliği alınan yeni kararları açıkladı

    Bursa Valiliği alınan yeni kararları açıkladı

    Bursa Valiliği İl Hıfzıssıhha Kurulu yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında alınan kararları duyurdu.