Etiket: koronavirüs

  • Bilim Kurulu üyesi İlhan: 3 doz aşımızı olduk, hastalanmadık

    Bilim Kurulu üyesi İlhan: 3 doz aşımızı olduk, hastalanmadık

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, büyükşehirler ile Doğu ve Güneydoğu illerinde hastanelerde yatıp, aşısız olanların sayısının daha fazla olduğunu söyledi. İlhan, kendi ailesinden örnek vererek, “Ben 3 doz aşımı oldum, 80 yaşındaki annem de 3’üncü dozunu oldu. 17 yaş grubu açılınca 17 yaşındaki oğlum da 1’inci doz aşısını oldu ve hastalanmadık” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aktif vakaların yüzde 87’sinin aşısı tamamlanmamış, hastanede yatan hastaların yüzde 95’inin de aşısı tamamlanmamış kişiler olduğunu belirtti. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan, büyükşehirler ile Doğu ve Güneydoğu illerinde hastanelerde yatıp aşısız olanların sayısının daha fazla olduğunu söyledi. İlhan, “Büyükşehirlerde nüfus fazla olduğu için elbette hastaneye başvuranlar içinde aşısızların çok olduğunu söylemek mümkün. Bir yandan da özellikle aşı oranlarının düşük olduğu Doğu ve Güneydoğu illerinde vakaların daha yüksek olmasını aşısızlara bağlamak mümkün” dedi.

    ‘HEDEFİN 3’TE 2’Sİ İLK DOZ AŞISINI OLDU’

    Prof. Dr. İlhan, verilere göre mevcut koronavirüs hastaları içinde aktif vakalardan yüzde 87’sinin aşısız, hastanede tedavi görenlerin de yüzde 95’inin aşısız olduğunu hatırlatıp, şöyle konuştu:

    “Dünyada da benzer rakamlar var. Aşı olanların ağır hastalıktan korunduğunu ve çevreye daha az bulaştırdıklarına şahit oluyoruz. Türkiye’deki 1’inci doz aşı için baktığımızda hedefin 3’te 2’si kadar vatandaşımız 1’inci doz aşısını olmuş. 2’nci dozda bu hedef henüz 5’te 2’de. Bir grup vatandaşımız 1’inci doz aşısını olmaktan tereddüt ediyor daha az sıklıkta. Bir grup vatandaşımız da 2’nci doz aşısını olmaktan tereddüt ediyor. Keza 3’üncü doz aşısını olmayan vatandaşlarımız var. Yapılması gereken en doğru şey, evet, araya belki bayram girdi; yaz dönemi, tatil girdi ama güz dönemine okulların açılmasına pek zaman dilimi kalmadı. Eğer vatandaşlarımız aşılarını olmamışlarsa bir an önce aşılarını olmalı. Tam aşılı olanlarda koronavirüs hastalığı hem daha hafif görülüyor hem de görüldüğü takdirde bulaştırıcılık azalıyor.”

    ‘3 DOZ AŞIMIZI OLDUK’

    Kendisinden örnek veren Prof. Dr. İlhan, “Ben 3 doz aşımı oldum, 80 yaşındaki annem de 3’üncü dozunu oldu, 17 yaş grubu açılınca 17 yaşındaki oğlum da 1’inci doz aşısını oldu ve hiçbirimiz hastalanmadık. Bir an önce aşı olarak güz dönemini daha iyi şekilde geçirmek için hepimizin mücadeleye katkı sağlaması gerekiyor. Özellikle 17 yaşındaki gençlerimiz üniversiteye hazırlanacaklar, dışarı çıkıyorlar, bir araya geliyorlar, kaynaşıyorlar, 17-18 yaşındaki gençlerin de aşı olması onların hem bulaştan korunmasına hem hastalığı evlerine getirmelerine hem arkadaşlarına bulaştırmalarına daha ve genç kuşaklara bulaştırmalarına engel olacaktır. Bu nedenle genç yaş grubundaki arkadaşlarımızın aşı olması, sürecin bir an önce kontrol edilmesi için önemli bir seçenek olduğu kanısındayım” diye konuştu.

    AYNI ANDA ANTİKORU YÜKSEK KİŞİ SAYISI

    Prof. Dr. İlhan, toplumda aynı anda antikor seviyesi yüksek kişi sayısına ulaşmanın önemine değinerek, “Vatandaşlarımız ‘Ben güz dönemini bekleyeceğim’, ‘Yerli aşıyı bekleyeceğim’ diye düşünüyor. Aşıda hepimiz biliyoruz ki antikorların yüksek olduğu seviye belli bir süre sonra azalıyor. Toplumda aynı anda antikoru yüksek kişi sayısını ne kadar yüksek tutabilirsek salgını o kadar çabuk çözebileceğimizi, o kadar çabuk başarılı olabileceğimizi söylemek mümkün bu çok önemli. Şu anda rahat bir dönemdeyiz, ulaşım kolay, ortam kolay, bu ağustos ayını iyi değerlendirerek kurallara uyarak aşımızı olup, hızlı bir şekilde eylül ayına antikoru yüksek olan, tam aşılı olan kişilerle girersek o kadar çok başarılı olacağımızı söylemek mümkün” dedi.

  • Patronunu tükürükle öldürmek isteyen işçi tutuklandı

    Patronunu tükürükle öldürmek isteyen işçi tutuklandı

    Adana’da oto galerici İbrahim Ünverdi’nin verdiği 215 bin TL ile ortadan kaybolan ve koronavirüs hastasından 500 liraya aldığı tükürüğü patronunun içeceğine karıştırmaya çalıştığı iddia edilen Ramazan Çimen yağma suçundan tutuklandı.

    Adana’da geçen yıl eylül ayında oto galericilik yapan İbrahim Ünverdi’nin otomobil satışından elde ettiği 215 bin TL’yi ofise götürmesi için verdiği çalışanı Ramazan Çimen, parayla birlikte ortadan kayboldu. Olaydan birkaç gün sonra Ünverdi’nin ulaştığı Çimen, parayı borcu olduğu tefeciye verdiğini öne sürüp, telefonunu kapattı.

    Ünverdi, başka bir personelinden, Çimen’in bir koronavirüs hastasından 500 lira karşılığında tükürük aldığını ve içeceğine koymaya çalıştığını öğrendi. Bu süreçte Çimen, Ünverdi’ye ve ailesine cep telefonuyla tehdit mesajları attı. Şikayet üzerine 10 Şubat 2021’de gözaltına alınan Çimen’e ev hapsi cezası verildi.

    Olayın basına yansıması üzerine tehditlerine devam eden Ramazan Çimen, eski patronuna cep telefonundan ‘seni virüsle öldüremedim kafana sıkacağım’ diye mesaj attı.

    Bunun üzerine Ünverdi’nin avukatı, Çimen hakkında ‘biyolojik silah kullanmak sureti ile nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs, hakaret, yağmaya teşebbüs’ suçlarından tekrar şikayetçi oldu. İddia üzerine 14 Temmuz’da gözaltına alınan Çimen, hakkındaki suçlamaları reddedip, “Bu kişinin içeceğine virüs bulaştırmadım. Bu kişinin amacı adli makamları oyalamaktır. Bu kişi iftira atarak yargıyı etkilemeye çalışmaktadır”‘ dedi. Çimen sevk edildiği nöbetçi mahkemece ‘yağma’ suçundan tutuklandı.

    VİRÜS TEHDİTİ SİLAH SAYILMALI

    Avukat Oğuzhan Mete Karabıyık, daha öncesinde müvekkilini öldürmeye çalıştığını ileri sürdüğü Ramazan Çimen hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, şunları söyledi:

    “Virüsle adam öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla açtığımız dava, trajikomik olarak göz ardı edilmişti. Kişiye araç dolandırıcılığından ev hapsi verildi. Daha sonrasında hakkında, ‘biyolojik silah kullanmak suretiyle nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs, hakaret, tehdit ve yağmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tekrardan suç duyurusunda bulduk, ev hapsi cezası kaldırıldı ve tutuklandı. İnsanlar bu işin trajikomik olan vakanın komik kısmıyla ilgilenip bu durumu basitleştiriyor. Unuttukları bir durum da şu; bu virüs günümüzün vebası olarak nitelendiriliyor. Devletler bu hastalıkla mücadele ederken, kişilere öldürmeye teşebbüste araç olarak kullanılmasına sessiz kalınmaması gerekiyor. Yani bir silah, bıçak ya da herhangi bir zehjr nasıl silah olarak değerlendiriliyorsa aynı şekilde Covid-19 hastalığının bulaştırılması da aynı şekilde değerlendirilmeli”

    ÖLDÜRME YÖNTEMİ ÖĞRETTİ

    Galerici İbrahim Ünverdi ise Ramazan Çimen’in kendisini öldürmeye çalıştığını iddia ederek, “Bu şehrimize yapılmış bir suikasttır. Korona tükürüğünün içeceğe karıştırma yöntemiyle insanlara öldürme taktiği verdi. Bu suçun ağır olması lazım ki insanlar bu suça yeltenmesin. Bu adam ülkemizi rezil etti. Virüsle ailemi yok etmeye çalıştı. Çok zor zamanlar yaşadık. Artık cezaevinde olduğunu biliyorum. Eşim ve çocuklarım çok rahatladı” diye konuştu.

  • Aşı zorunlu olmalı mı? Bilim Kurulu üyesinden net yanıt

    Aşı zorunlu olmalı mı? Bilim Kurulu üyesinden net yanıt

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, kendi merkezlerinde test pozitiflik oranının yüzde 10’a ulaştığını söyleyerek, böyle giderse sağlık sisteminin zorlanacağını söyledi. Aşıların ölüm ve ağır hastalıktan korumada son derece etkili olduğunu vurgulayan Yavuz, aşı zorunlu olmalı mı tartışmalarına net yanıt verdi:

    “Öğretmenler, sağlık çalışanı gibi belli meslek gruplarında kesinlikle zorunlu olmalı. Sosyal ortamlara girmek isteyenlere de ya aşı kartı, ya da son 48 saatte yapılmış negatif sonuçlu PCR testini gösterme şartı getirilmeli. Zaten restoran sahipleri de bunu istiyor. Bu artık bireysel tercih olamaz, toplumun her şeyi buna bağlı. Kapanmalar, büyük ekonomik kayıplar yaşadık, okulları açamadık. Eylül’de aynı noktaya geri dönebiliriz.”

    Günlük pozitif vaka sayısının 20 binlere dayandığı bu günlerde bayram sonrası etkinin henüz bu sayılara yansımadığı, çok hızlı yayılan Delta varyantı nedeniyle önümüzdeki günlerde bu sayının da katlanacağı konuşulurken, iki doz aşısını tamamlayanların oranı ise halen yüzde 50’ye dahi ulaşmadı. Böyle giderse Temmuz-Ağustos aylarının çok sıkıntılı geçebileceğini ve özellikle Delta varyantın hızının kesilebilmesi için iki doz aşılamanın ve kişisel korunmayı sürdürmenin daha da önem kazandığını söyleyen Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Demirören Haber Ajansı’na önemli açıklamalarda bulundu. Hem İstanbul’da hem de ülke genelinde ciddi bir artış olduğunu belirten Prof. Dr. Yavuz, “Hem test pozitiflik oranında hem başvuru sayısında ciddi artış var. Bizim kendi merkezimizde test pozitiflik oranı yüzde 10’u buldu neredeyse. Çok yüksek bir oran bu. Herkesin, özellikle aşısız olanların, kalabalık ortamlara girmemesini, iki doz aşısı tamamlanana kadar özellikle kapalı ortamlarda bulunmamasını tavsiye ediyorum” dedi.

    “İKİ DOZ AŞIDA YÜZDE 25’İ BULAN ÜLKELERDE BİLE ÖLÜMLER AZALDI”

    En az yüzde 25 oranında iki doz aşılamayı tamamlamış olan ülkelerde ölüm oranlarının dramatik bir şekilde düştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “Mesela Delta pikini bizden önce yaşayan İngiltere’de vaka sayıları 50 binleri buldu. Ama ölüm oranları gerçekten çok çok düşük. Türkiye’de çift doz aşılanma oranı eğer yüzde 50 olsaydı, daha rahat olabilirdik. Ama şu anda yüzde 25’lerdeyiz. O kadar rahat olamıyorum, yani sistem zorlanmaz, hastanelerde sıkıntı yaşamayız diyemiyorum maalesef. O nedenle Temmuz-Ağustos boyunca aşılanmanın yanı sıra bireysel önlemlerin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Delta’ya etki edebilmesi için herkesin iki doz aşısını olması gerekiyor. Aşılar çok çok etkili. En en önemlisi de ağır hastalığı ve ölümleri engellemekti ve yüzde 90’lara varan etkinliği var bu konuda aşıların” şeklinde konuştu.

    “SADECE İNGİLTERE’DE AŞILAR 30 BİN ÖLÜM, 8 MİLYON HASTANE YATIŞINI ÖNLEDİ”

    Sadece İngiltere’de aşılanma sayesinde 30 bin kişinin hayatının kurtulduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aşılar 30 bin ölümü engellemiş durumda İngiltere’de. Bu inanılmaz bir rakam. Yine 8 milyon hastaneye yatışı engellemiş. Yani aşılar etkisiz diyebilmek için ya çok cahil olmak gerekiyor, ya da en iyi niyetle konuyu hiç bilmemek gerekiyor. Aşıların hepsi etkili. İngiltere’de mesela Şubat Mart’ta yaşanan pikte, günlük 1000’in üzerinde ölüm oluyordu, şu anda günde 50-60 ölüm oluyor en fazla, ki aynı vaka sayılarına rağmen. Bu tamamen aşılanmanın farkı. Yine İsrail’de, günlük vaka sayısı çok yükselmedi. İngiltere’den daha fazla aşılama yaptı İsrail. Günlük vaka sayıları 10 binlere çıkarken o kadar düşük nüfusuna rağmen; şu anda 2 bin civarı bu sayı ve hastalananlar da genellikle küçük yaş grubu. Yine ölüm oranları da çok düşük, 1 kişi falan ölüyor şu anda İsrail’de.”

    “AŞI KARTI YA DA NEGATİF PCR ZORUNLULUĞU OLMALI”

    Elimizde etkili aşılar olduğu halde iki doz aşılanma oranlarında istediğimiz noktaya ulaşamadığımızı söyleyen Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, aşı zorunlu olmalı mı tartışmalarına da kesin bir dille yanıt verdi. Prof. Dr. Yavuz şunları söyledi: “Herkesin aşılı olmasını istiyoruz, gerçekten bunu ikna ederek yapmak en güzeli. Ama şu anda acil bir durum var. Delta çok bulaşıcı ve elimizde aşı da var. Bu nedenle hızla bizim aslında aşılanmayı artırmamız gerekiyor. Belli meslek gruplarında aşının zorunlu olması gerektiğini düşünüyorum ben. Öğretmenler, sağlık çalışanları gibi… Bunlarda kesinlikle zorunlu olması lazım. Sosyal ortamlarda bulunmak isteyenler için ise diyelim ki toplantı yapacak, kongre yapacak, konser yapacak ya da restoranlara girecek, ki Türkiye’de zaten restoran sahipleri de bunu istiyor, ya aşı kartını ya da son 48 saatte yapılmış negatif sonuçlu PCR testini gösterme zorunluluğu olacak. Ancak bu şekilde toplu ortamlara girebilmeliler. Şu aşamada biz bu önlemleri almazsak yine Eylül geldiği zaman okulu nasıl açacağız diye kara kara düşünüyor olacağız. Bireysel özgürlük olarak düşünülemez artık bu. Çünkü toplumun her şeyi buna bağlı. Belli yerlerin kapatılması gerekiyor, çok büyük ekonomik kayıplar oldu, okulları açamıyoruz.”

    “OKULLARDA HIZLI TESTLERLE SÜREKLİ TARAMA YAPILMALI”

    Ne olursa olsun bu yıl artık eğitimin kesin olarak devam etmesi gerektiğini vurgulayan Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yavuz, bunun için gereken şartları da şöyle sıraladı: “Bir, hızla aşı olması lazım toplumun. Diğeri de okullarda hızlı testlerle sürekli olarak tarama yapmak gerekli. Ayrıca altyapı olanaklarının düzeltilmesi gerekiyor. Yani havalandırma olanakları kötü olan okullarda bunun düzeltilmesi gerekiyor. Bu üçünü aynı anda yapmazsak, eğitimi başlatalım diye tutturursak da devam ettirmemiz mümkün değil. Bunu da şu anda, tam yaz aylarındayken, şimdiden yapmamız gerekiyor bu hazırlıkları.”

    “ÜÇÜNCÜ DOZ İHTİYACI ANTİKORLARIN DÜŞÜŞ SÜRESİYLE İLGİLİ”

    Kovid aşılarında şu an için nötralizan antikor titresi yani virüsle savaşan antikor miktarının koruyuculuğu belirlediğinin bilindiğini anlatan Prof. Dr. Yavuz, bu antikor düzeyinin zamanla düşmesi ya da bazı kişilerde baştan düşük olması nedeniyle aşıda ek dozların konuşulduğunu anlatarak “Ne kadar iyi bir nötralizan antikor titreniz varsa o kadar güzel korunuyorsunuz. Yüzde yüz doğru olmamakla birlikte, şu andaki verilerle bunu görüyoruz. Fakat antikor titreleri, belli kişilerde düşük olabiliyor, örneğin çok ileri yaş olanlarda. Zaman geçtikçe de düşüyor, bunu da biliyoruz. mRNA aşılarında başta çok yüksek olduğu için, biraz daha uzun sürüyor bu düşüş. (CoronaVac gibi inaktif aşılarda ise titreler baştan biraz daha az olduğu için, daha kısa sürede düşüş yaşanabiliyor.) Bu nedenlerle ek dozların gerekebileceği ortaya çıktı aslında. Ama ne zaman yapmamız gerekiyor, bu sıkıntılı şu an. mRNA aşılarının koruyuculuğunun 9-12 ay gibi sürdüğü düşünülüyor. İsrail’deki veriler de bunu gösteriyor. Zira iki doz aşısının üzerinden 6 ay geçmemişlerde ya da gençlerde çok daha iyi bir yanıt gözlenirken, yaşlılarda ve aşının üstünden 6 ay geçmiş kişilerde antikorlarda düşme görüyorsunuz. Bağışıklık sisteminde sıkıntı olanlarda biraz daha erken, belki 9 ay gibi gerekebilir. Çalışmalar yapılıyor şu anda üçüncü dozlarla ilgili sonuçları da göreceğiz. Ama tahminim mRNA aşılarında, normal insanlarda 9-12 ay gibi olacak üçüncü doz. Yaşlılarda vb ise daha erken gerekebilir.” dedi.

    “SİNOVAC’TA İSTEYEN ÜÇÜNCÜ DOZUNU DA SİNOVAC İLE YAPTIRABİLİR”

    Türkiye’de ilk uygulanan aşı olan Sinovac ile ilgili Çin’de yaklaşık 500 kişi ile yapılan üçüncü doz çalışmalarının sonuçlarına da değinen Prof. Dr. Serap şimşek Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı: “Bizim ilk uygulamaya başladığımız Sinovac’ın Coronavac aşısı, inaktif virüs aşısı biliyorsunuz. Bu aşı da hastaneye yatış ve ölümleri azaltmada çok etkili oldu. Mesela sağlık çalışanlarında her ay onlarca kayıp yaşıyorduk. Gerçekten dramatik bir düşüş yaşandı, birkaç kişi kaybettik aşıdan sonra, tam aşılı olmayan kişilerdi onlar da. CoronaVac’taki sıkıntı şuydu, daha kısa dönemde ek dozlara ihtiyaç duyulacağını düşünüyorduk. Çünkü başlangıçtaki antikor seviyesi çok yüksek olmayınca, daha kısa sürede ek dozlara ihtiyacı oluyor. Bu konuda yapılan bir çalışmada da 6 aydan sonra yine inaktif aşı ile yapılan ek dozların, antikor seviyesini oldukça yükselttiği, ilk iki doz aşılamadan sonra çıkan antikor seviyesinden daha yüksek düzeye çıktığı gösterildi. Dolayısıyla üçüncü doz olarak CoronaVac tercih edenler olabilir, bunun da antikor seviyesini artıracağını görmüş olduk bu çalışmayla.”

  • Vali uyardı! Bursa’da vaka sayıları arttı

    Vali uyardı! Bursa’da vaka sayıları arttı

    Bursa Valisi Yakup Canbolat, Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa’da da artan vaka sayılarına karşı vatandaşlara uyarıda bulundu.

    Bursa Valisi Yakup Canbolat sosyal medya hesabı üzerinde Bursalılara uyarıda bulundu. Canbolat, paylaşımında şu ifadelere yer verdi;

    “Kıymetli Bursalı hemşehrilerim, son günlerde ilimizde de vaka sayılarında artış yaşamaktayız. Lütfen aşımızı olalım, maske, mesafe ve temizlik kurallarına uymaya titizlikle devam edelim.” dedi.

    Öte yandan Bursa, son tabloya göre aşılamada yüzde 65.2’ye ulaşarak sarı kategoriye geçti. Bursa’da bugüne kadar uygulanan aşı sayısı 2 milyon 634 bin 937’ye ulaştı. 1. doz aşısını olanların sayısı 1 milyon 544 bin 219, 2. doz aşısını olanların sayısı 947 bin 4 kişi, 3. doz aşısını olanların sayısı ise 143 bin 711 oldu.

    Açıklanan son tabloya göre ise 10-16 Temmuz tarihleri arasında illere göre haftalık vaka sayısında Bursa’da bu oran 31.98 olarak gerçekleşti. (Haftalık yaklaşık 991 vaka)

    VAKA SAYILARINDA ARTIŞ

    26 Temmuz’da açıklanan 24 saatlik verilere göre 16 bin 809 vaka tespit edildi. Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 63 oldu. Bir günde toplam 224 bin 198 test yapılırken, iyileşen hasta sayısı 5 bin 585 olarak kaydedildi.

    Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan tabloda, aşılama verilerine de yer verildi. En az 1 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfusu kapsayan verilere göre Türkiye’de 1. doz aşılama ortalama yüzde 64 oldu. 2. doz ortalaması yüzde 38,21 olurken, 1., 2. ve 3. doz aşısını olan vatandaş sayısı toplamda 67 milyon 466 bin 786’a yükseldi.

  • Aşı yaptırmayanların sayısını açıkladı

    Aşı yaptırmayanların sayısını açıkladı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün toplam 1 milyon 367 bin 872 doz aşı uygulandığını, ilk doz aşısını henüz yaptırmayanların sayısının 22 milyon 344 bin 407’ye indiğini açıkladı.

    Sağlık Bakanı Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, aşılama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

    AŞI OLMAYANLARIN SON SAYISI AÇIKLANDI

    Bakan Koca, “Aşıda 26 Temmuz: Toplam 1 milyon 367 bin 872 doz aşı uygulandı. İlk doz aşısını yaptıranların sayısı 244 bin 868. İkinci doz aşısını yaptıranların sayısı 910 bin 136. Üçüncü doz aşısını yaptıranların sayısı 212 bin 868. İlk doz aşısını henüz yaptırmayanların sayısı 22 milyon 344 bin 407’e indi” dedi.

    https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1419924555351662592

    22 MİLYON KİŞİ NEDEN AŞI OLMUYOR?

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın henüz ilk doz aşısını olmamış 22 milyonu aşkın kişi olduğunu söylemesinin ardından akıllara, “Bu kişiler neden aşı olmak istemiyor” sorusu geldi. 3’ü Bilim Kurulu üyesi 4 profesör bu soruyu yanıtladı… İşte aşı karşıtlarının kullandığı en yaygın 10 bahane…

    Pandemiyle mücadelede en büyük zorluk aşı karşıtlığı. Bu durum aşılama hızının düşmesine ve dolayısıyla salgının daha da uzamasına neden oluyor. Türkiye’de hala 22.2 milyon kişi aşısını olmadı.

    Hürriyet gazetesinden Meltem Özgenç, bilim insanları Prof. Dr. Sema Kultufan Turan, Prof. Dr. Necmettin Ünal, Prof. Dr. Levent Akın ve Prof. Dr. Tevfik Özlü’ye 22 milyon insanın neden aşı olmadığını sordu.

    “AŞI KARŞITLARINA İNANIYORLAR”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Kultufan Turan: Ülkede aşı karşıtı olan pek çok insan var. Bilimsel bir dayanakları yok ama konuşup toplumu sıkıntıya sokuyor ve şüpheye düşürüyorlar. Aşı ile korunmanın çok önemli olduğunu yoğun bakım ihtiyacının azalmasından anlayabiliyoruz. Ancak kişisel önlemleri bırakırsak, bu pandemi sürecinden kurtulmamız mümkün olmayacak.

    “RANT İÇİN KAFA KARIŞTIRIYORLAR”

    Ankara Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal: Bu konuyu iki ayrı başlıkta incelemek lazım. Aşı karşıtlığının propagandasını yapanlar ve aşı karşıtı olmayan ama bunlardan etkilenip kafası karışıp kararsız olanlar. Aşı karşıtı olanlar ‘Covid-19 diye bir hastalık yok’ diyorlar. ‘RNA virüsüne karşı aşı olamaz’ tezini savunuyorlar. Aşının etkisiz olduğunu söylüyorlar. ‘Aşının çok fazla komplikasyonu var’ diyorlar. Bu insanların sayısı az ama bu az sayıdaki kişiler içinde maalesef doktorlar da var.

    İlk önce burayı çözümlememiz gerekiyor. Bu 100-150 kadar kişi niye aşı karşıtı kampanyalar yapıyorlar? 23 milyon bunlardan niye etkileniyor? Bu işi çözmek istiyorsak öncelikle gayrı bilimsel, gayrı kanuni, gayrı ahlaki halk sağlığına zarar verenlerin, bundan ne çıkarları olduğunu net olarak ortaya koymak lazım. Çoğu rant, popülaritesini arttırmak, müşteri profilini genişletmek ya da ilaç dışı maddelerin pazarlanmasını yapmak için aşı karşıtlığı yapıyor. Bunlar kendi rantları için halkın kafasını karıştırıyorlar.,

    “KOMPLO TEORİLERİ CAZİP GELİYOR”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın: Bu kişiler komplo teorilerinin etkisi altında kalıyorlar. Yok aşı kısırlık yapıyor, çip takıyorlar, yabancı ajanlar devrede, aşı olanların beyninde hasar oluyor, kalp hastalığına neden oluyor gibi say say bitmeyen bilimsellikten uzak tevatürlere inanmak istiyorlar. Bu hastalıkla mücadele etmenin en önemli yolu aşı olmak. Sıkıntılı günlere dönmemek için maske, mesafe, hijyen ve aşı kurallarını uygulamalıyız. Uygulamalıyız ki virüs bulaşacak yer bulamasın ve kaybolsun. Ancak vaka sayıları hızla artıyor. Bu da tedbirlerin yeterince uygulanmadığını gösteriyor. Kurban bayramının etkisini de henüz görmedik.

    “‘GENCİM, COVID’İ YENERİM’ DİYEN VAR”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü: Aşı olmak istemeyenleri iki kategoride ele almak lazım. Bunların bir kısmı aşı karşıtlığı denilen bir kategori. Burada bir güvensizlik söz konusu. Aşı ile zarar görebileceklerini düşünüyorlar. Kanıta, bilgiye dayanmaksızın komplo teorilerine dayanıyorlar. Bu bizde çok fazla değil.

    Türkiye’de diğer aşılara bakacak olursak aşılanma oranı çok yüksek. COVID-19 aşısının düşük oranda olmasının nedeni tereddütlerin olması. Örneğin hangi aşıyı olsam, Türk aşısı çıkınca onu mu olsam, alerjim var dokunur mu, gibi sorular var insanların kafasında. Bu da bazı kişilerin aşıya mesafeli olmasına neden oluyor. Bu tereddütlerin artık ortadan kalkması lazım. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 30’u aşılanmış durumda.

    Burada yapılması gereken bilgilendirme ve aşının etkinliği ile ilgili verilerin paylaşılması. Bir başka grup da kendilerini güvende hissedenler. ‘Ben topluma karışmıyorum, bana bir şey olmaz ya da gencim hasta olsam da yenebilirim’ diye düşünenler var. İhmalkar olanlar da bulunuyor. Aşı olmak istiyor ama fırsat bulup bir türlü aşılamaya gitmeyenler var. İkinci doz aşısını olmayanların bu kişilerden oluştuğunu düşünüyorum. Eğitim ve sosyal durum da etkili tabii ki. Hala dünyanın düz olduğuna inanan bir kesim var sonuçta. Her bir kategoriye yaklaşım farklı olmalı.

    İŞTE EN YAYGIN 10 BAHANE

    • COVID-19’a inanmıyorlar.
    • Aşının etkisiz olduğunu düşünüyorlar.
    •  Yan etkilerden korkuyorlar.
    • Aşıyla çip takıldığını düşünüyorlar.
    • Aşının kısırlık yaptığına inanıyorlar.
    • Yabancı ajanların devrede olduğunu söyleyen var.
    • Türk aşısını bekliyorlar.
    • Alerji yapabilir diye korkuyorlar.
    • İhmalkar olanlar var.
    • “Bana bir şey olmaz” diyorlar.
  • “Hızlı bir artış görebiliriz, gidişat öyle görünüyor”

    “Hızlı bir artış görebiliriz, gidişat öyle görünüyor”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, koronavirüs vaka sayılarındaki artışın devam edeceğini söyledi. Özkan, “Rakam 14 bindeyken, koronavirüs pozitif olan kişiler ile karşılaşma ihtimalimiz daha çok olacak. Daha çok vaka oldukça, daha çok kişi ile temas edince hızlı bir artış görebiliriz, gidişat öyle görünüyor. Bunu engellemenin tek yolu aşı” dedi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, vaka sayılarındaki tırmanışa ilişkin DHA’ya değerlendirme yaptı. Özkan, “1,5 yıldır evdeyiz, çok bunaldık, hemen bir tatile çıkma, akrabalarımızı görme hissiyatından dolayı bayramda birden açıldık. Ben de akrabalarıma gittim; ama gözlemimde kurallara uyulmadığını gördüm. Sıcak hava diye maskeleri attık, mesafeye de uymamaya başladık ve bu artışı bekliyorduk açıkçası. Bundan sonra da artışın devam edeceğini düşünüyorum” dedi.

    ‘ZİRVENİN SON NOKTASINA ULAŞMADIK’

    Prof. Dr. Özkan, vaka sayıları arttıkça pozitif kişiler ile karşılaşma ihtimalinin de arttığını kaydederek, “Tatil sezonu devam ediyor, biz halen birilerini, akrabalarımızı görme hissiyatı içindeyiz, beraber toplu aktivitelere katılmaya çalışıyoruz, çok özledik; ama kurallara uymamaya devam edersek ve aşı olmazsak ben henüz vaka sayılarında zirvenin son noktasına ulaşmadığımızı düşünüyorum. Biz bunu aşağıya indirebilir miyiz? Hep beraber aşımızı olup, mesafe, maske ve hijyen kurallarına uyarsak bu yükselişi aşağıya bükebiliriz. Bunu yapmazsak bu yükseliş devam eder gibi görünüyor. Rakam 14 bindeyken, koronavirüs pozitif olan kişiler ile karşılaşma ihtimalimiz daha çok olacak. Daha çok vaka oldukça, daha çok kişi ile temas edince hızlı bir artış görebiliriz, gidişat öyle görünüyor” diye konuştu.

    ‘BAYRAMDA KURALLARA UYULMADI’

    Prof. Dr. Özkan, Kurban Bayramı’nda yaşanan yoğunluğa da değinerek, “Bayramda kurallara uyulmadı. Ben çevremde de uyarmama rağmen el öpmeyi, sarılmayı bir türlü ihmal edemedik. Önümüzde kış var. Yeni bir varyant, virüste bir değişim yaratmadan yok olmasını sağlamanın tek yolu yayılımı engellemek ve aşı olmak. Bu virüsün bir mevsimsel grip gibi oluşması temel beklentimiz. Bunun oluşması için de aşı çok önemli. Gönlümdeki kısıtlamaların olmaması. Bizi eğitim, ekonomik, sosyal ve psikolojik yapımız bakımından bu kısıtlamalar çok etkiliyor. Tabii rakamlara ve delta varyantının yayılım hızına bağlı. Bunları analiz edip bakmak gerekiyor. İsrail’de, İngiltere’de vakalar artmaya başladı. Oldukça yüksek aşılama oranlarına sahip bu ülkeler. Aşı, o damlacığın size gelmesini engellemez. Bunu engelleyen maske ve mesafedir. O damlacık size ulaştıktan sonra, kötü hastalık yapma, hastaneye yatma ve ölümü azaltır. Literatürde baktığınızda aşılılarda hastaneye yatma ve ölüm olasılığı 10 kat daha düşük” ifadesini kullandı.

  • 3. doz gerekli mi değil mi? Uğur Şahin’den açıklama

    3. doz gerekli mi değil mi? Uğur Şahin’den açıklama

    Dünyada onaylanan ilk Covid-19 aşısını Pfizer ile birlikte geliştiren BioNTech’in CEO’su Prof. Uğur Şahin, aşılarının Delta varyantı üzerindeki etkisi ve üçüncü doz aşı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Şahin, üçüncü doz aşının kullanılıp kullanılmaması konusunda halka tavsiye vermeyeceğini, hükümetlerin kendi kararlarını vereceklerini belirtti.

    BioNTech CEO’su Türk bilim insanı Prof. Uğur Şahin, dünyada baskın tür haline gelen koronavirüsün Delta varyantına karşı aşıları ile ilgili araştırma ve üçüncü doz aşı ile ilgili Wall Street Journal’a açıklamalarda bulundu.

    ‘ÜÇÜNCÜ DOZA İHTİYAÇ DUYULMAYABİLİR’

    Uğur Şahin, “Bazı kişiler arasında aşılamadan yedi ay sonra antikor seviyeleri düşse bile, aşı çoğu ağır hastalığa karşı korunmaya devam ediyor ve henüz üçüncü doza ihtiyaç duyulmayabilir” diye konuştu.

    Şahin, her ülke hükümetinin bu konuda kendi kararını vermesi gerektiğini dile getirirken, “Ülkeler, kırılgan ve riskli gruptaki insanlara ekstra doz aşı verip vermeme konusunda kararı kendileri almalı” dedi.

    ‘BU TARTIŞMA BİZSİZ DEVAM ETMELİ’

    Hükümetlerin artık bağışıklığı artırmak için üçüncü bir aşı uygulamak isteyip istemediklerine kendilerinin karar vereceğini vurgulayan Uğur Şahin, güçlendirici olarak bilinen üçüncü doz aşının kullanılıp kullanılmaması konusunda halka tavsiye vermeyeceğini, verileri yalnızca gerçek hayattan geldikleri gibi yorumlayacağını söyledi.

    Şahin Wall Street Journal’a, “Bu tartışma bizsiz devam etmeli. Biz sadece veri sağlayacağız ve hükümetlerin bize ne istediklerini söylemeleri gerekecek” dedi.

    İSRAİL’DEKİ ARAŞTIRMADA SONUÇ NE ÇIKMIŞTI?

    Öte yandan Şahin, geçtiğimiz hafta İsrail’de aşılarının Delta varyantına karşı normale göre daha düşük koruma sağlaması ile ilgili Sağlık Bakanlığı açıklamasını da değerlendirdi. Şahin, İsrail’de ortaya çıkan verileri doğrulayarak, “Aşının koronavirüse karşı bağışıklığı düşüyor” dedi.

    İsrail Sağlık Bakanlığı tarafından geçen hafta yayınlanan araştırmada, BioNTech/Pfizer koronavirüs aşısının Delta varyantına karşı etkisinin koronavirüsün orijinal haline kıyasla daha düşük olduğu belirtilmişti.

    Sağlık Bakanlığı, Delta varyantı vakaları üzerinde yapılan çalışmada iki doz BioNTech – Pfizer koronavirüs aşısının enfeksiyon riskini azaltmada yüzde 39, semptomatik hastalık riskini azaltmada yüzde 40 etkili olduğunu açıklamıştı.

    Bununla birlikte araştırmada, aşının hastalığı ağır geçirme oranını ise yüzde 91 oranında engellediği bildirilmişti.

  • Mehmet Ceyhan: Vaka artışı dalgaları devam edecek

    Mehmet Ceyhan: Vaka artışı dalgaları devam edecek

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüste vaka artışı dalgalarının devam edeceğini söyledi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, delta virüsün daha önceki varyantlara göre daha bulaşıcı olduğunu belirterek, “Vaka artışı dönemleri yaşayacağız. Bu artacak, tekrar azalacak. Salgın bütün dünyada son buluna kadar birkaç defa artış dalgaları göreceğiz. Bu dalganın ne kadar büyük olacağı ise alınacak tedbirlere, uygulanacak kısıtlamalara bağlı” dedi.

    ‘DELTA VİRÜSÜN YAYILIMINDA SINIRLARIMIZI İYİ KAPATAMADIK’

    Bundan sonraki süreçte çıkacak olan varyantların hep daha bulaşıcı olacağını açıklayan Ceyhan, “Çünkü daha bulaşıcı olmazsa, bir önceki virüsün yerini alır ve kendini gösteremez. Özellikle delta virüsün yayılımında sınırlarımızı iyi kapatamadık. Turizmin önceliklendirilmesi tabii ki anlaşılabilir bir durum. Ancak bu sırada delta virüs Rusya’da çok hızlı bir şekilde artarken, biz Ruslara çok kolaylıklar göstererek, yapılması gerekeni yapmadan ülkemize aldık. Bunun sonucu olarak Ruslar her şey dahil otellerde tatil yapıyorlar. Ama orada çalışan Türkler var. Kurban Bayramı’ndaki en büyük risk de orada zaten. Türkler ile Ruslar aynı otellerde tatil yaptılar. Ortak alanda yemek yediler, havuzu kullandılar. Bu temasların etkisi de henüz görülmedi” diye konuştu

    ‘VAKA ARTIŞI DÖNEMLERİ YAŞAYACAĞIZ’

    Ceyhan, vaka artışının önümüzdeki haftadan sonra da görüleceğini belirterek, “Ama unutmayalım ki hiç aşı yapmasanız da, önlem almasanız da bu salgın dalgalar şeklinde devam ediyor. Neticede bir vaka artışı dönemleri yaşayacağız. Bu artacak, tekrar azalacak. Salgın bütün dünyada son buluna kadar birkaç defa artış dalgaları göreceğiz. Bu dalganın ne kadar büyük olacağı ise alınacak tedbirlere, uygulanacak kısıtlamalara bağlı. Dediğim gibi aşıdan böyle bir beklentiye girmemiz son derece yanlış” diye konuştu.

    ÜLKELERDEKİ AŞILAMA DURUMU

    Hiçbir ülkenin şu anda ilk başladığı günlerdeki aşı miktarını yakalayamadığını söyleyen Prof. Dr. Ceyhan, “Örneğin İngiltere, ilk günlerde 3,5 milyon günlük aşı yapıyordu. İki gün önceki aşılama sayısı ise 126 bin. Türkiye’de de böyle problemler çıkacak. 600 binin üzerinde günlük aşılama yaparsak, bu Türkiye için iyi bir rakamdır. Eğer bu şekilde yapabilirsek, biz istediğimiz aşılanma oranını ancak önümüzdeki senenin ilk dönemlerinde yakalayabiliriz. Bu da şu anlama geliyor; biz o aşı oranına çıkana kadar, tedbirlerle ve kısıtlamalarla mücadele etmek zorunda kalacağız” ifadesini kullandı.

  • Tokyo Olimpiyatları’nda 127 kişide koronavirüs tespit edildi

    Tokyo Olimpiyatları’nda 127 kişide koronavirüs tespit edildi

    Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’na akredite olan kişiler arasında 127 kişide koronavirüs (Covid-19) tespit edildiği açıklandı.

    Tokyo Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları Organizasyon Komitesi’nden yapılan açıklamada, şu ana kadar Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’na akredite olanlardan 127 kişide koronavirüs tespit edildiği açıklandı.

    Komite, Covid-19 testi pozitif çıkan kişilerin hangi milletten olduğunu ya da sporcu olup olmadıklarını açıklamıyor.

    Ancak Hollandalı kürekçi Finn Florjin’in Covid-19 testi pozitif çıkmış ve olimpiyat macerası sonuçlanmıştı.

    Öte yandan Alman bisikletçi Simon Geschke’nin de Covid-19 testinin pozitif çıktığı duyurulmuştu.

  • Deltaya karşı çift doz aşı şart

    Deltaya karşı çift doz aşı şart

    Uzmanlar, koronavirüsle mücadelede son dönemde Türkiye’de de görülen delta varyantına karşı başarı için çift doz aşılamanın şart olduğunu belirtti. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, “Delta varyantı oranı yavaş yavaş artıyor. Şu an aşılarımızı olup yeterli bağışıklığı sağlayıp sonbahara o şekilde girmek zorundayız. Yoksa tekrar en başa, o yasaklı, kısıtlı, işimizden, okulumuzdan ayrı günlere geri döneriz” dedi. Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık ise “2’nci doz aşınızı yaptırmazsanız delta varyantına karşı kendinizi güvende hissedemezsiniz” diye konuştu.

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Türkiye’nin en büyük pandemi merkezlerinden Feriha Öz Acil Durum Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, Türkiye’nin yeni bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Prof. Dr. Yiyit, “Ülkemizde biliyorsunuz hakim virüs alfa (İngiltere) varyantıydı. BioNTech tek dozunun buna karşı yeterli bir koruma sağladığını söylüyorduk o dönem. Sinovac için yine iki doz diyorduk. Ama şimdi delta varyantında iş değişti. İki doz BioNTech olunması ve Sinovac için de 3’üncü doz aşı olunması noktasına geldik. Sonbaharda ülkemizde de hakim virüs olacak gibi görünüyor Delta varyantı. Çünkü etrafımızdaki ülkelerde hızlı bir tırmanış başladı. Özellikle Rusya, İran gibi ülkelerde şu anda delta varyantı baskın durumda. Belli ki bu bizim ülkemiz için de geçerli bir tehlike” dedi.

    ‘YATAN HASTALARDA DELTA ORANLARI ARTIYOR, ÇOĞU AŞISIZ’

    Türkiye’de de delta varyantı sayısında artış yaşandığını belirten Prof. Dr. Yiyit, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bizim kendi hastanemizde yatan hastaların yüzde 10’u delta varyantı ile enfekte olan hastalar. Bunların çoğunluğunun genelde aşısız grup olduğunu görüyoruz. İkinci grup ise aşısını olmuş ama henüz aşı takvimini tamamlamamış kişiler. Yani bir dozu olduktan sonra hastalığa yakalanmışlar ya da ikinci dozu olup henüz üzerinden yeterli vakit geçmemiş olan grup. İki doz aşı olup da hastalığı kapan çok az bir grup var. Bunlar da genelde inaktif virüs aşısı olup henüz 3’üncü dozunu yaptırmamış olanlar. Bu rakamlar aslında şunu gösteriyor; eğer biz bunu tehlike olarak görmek istemiyorsak, tekrar o film başa sarsın istemiyorsak, bir an önce Bilim Kurulu’nun da önerileriyle şekillenmiş olan aşı takvimimizi tamamlamamız gerekiyor. Şu an aşılarımızı olup yeterli bağışıklığı sağlayıp sonbahara o şekilde girmek zorundayız. Yoksa tekrar en başa dönüp o yasaklı, kısıtlı, işimizden, okulumuzdan ayrı günlere geri döneriz.”

    ‘EKSİK BIRAKILMIŞ AŞI TAKVİMİ YENİ MUTASYONLARA DAVETİYE ÇIKARIR’

    Türkiye’de delta varyantının hakim olma ihtimaline karşın aşı takvimini güncellediklerini belirten Prof. Dr. Yiyit, “Eskiden aşıların arasını açmıştık. Hedefimiz, bir an evvel insanları tek doz aşı ile karşılaştırmaktı çünkü alfa varyantının hızını kesmek için yeterli gibi görünüyordu. Ama delta varyantı hayatımıza girince, hızlıca en az iki doz aşı olmamız gerektiği ortaya çıktı. Bu haftaki Bilim Kurulu toplantısından sonra iki doz arası süre kısaltıldı ve (BioNTech için) 3 haftaya indirildi. BioNTech faz çalışmaları da 3 hafta arayla olunabileceğini söylüyordu. Bir an önce insanların iki doz aşısını yapıp korunabilir hale gelmesini istiyoruz. Yine aynı şekilde inaktif aşı için de 3’üncü dozlar açıldı. Ama onda ilk iki doz arası yine 4 haftalık süre geçerli. Üçüncü doz için de ikinci dozdan sonra 3 aylık bir süre geçmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık da delta varyantının yeni dalgalara sebebiyet verme ihtimali olduğunu belirtti. 1 Temmuz’da kısıtlamaların kaldırıldığını belirten Prof. Dr. Balık, “Toplumun bir kısmı da tedbirleri bir kenara bıraktı. Bu da vakaların istenildiği kadar azalmasına engel oldu. Ayrıca hep söylediğimiz gibi vaka sayısının durağanlaşması da vaka sayısının artacağını önceden bildirmesi bakımından önemlidir. Şu an hem bu oldu. Hem de buna ilaveten delta varyantı da ülkemize girdi. Delta varyantının girmesiyle beraber bizi önemli bir riskin beklediğini hep söyleyegelmiştik. Çünkü delta varyantı aşılama oranları oldukça yüksek olan ülkelerde bile aşısızlar arasında önemli bir dalga yaptı. Örneğin İngiltere’de en son günlük vaka sayıları 50 bine kadar çıktı ki aşılama oranları İngiltere’de bizden çok daha yüksek. Delta varyantı özellikle aşısız olan ve ikinci doz aşısını olmayan kişiler arasında bir dalgaya sebebiyet verdi. Bu da birçok ülkenin tedbir almasına sebep oldu. Fransa, İspanya, Hollanda, Yunanistan gibi ülkelerde tekrar kapanmaya gidilmeye başlandı. Ve 2 doz aşı olma zorunluluğu getirildi birçok ortama girişlerde. Dolayısıyla ciddi bir tablo ile karşı karşıyayız” dedi.

    ‘OKULLARI AÇMA KONUSUNDA ZORLANABİLİRİZ’

    Prof. Dr. Balık, delta varyantının Türkiye’de de görüldüğüne vurgu yaparak, “Özellikle bayram hareketliliği ile birlikte tedbirlere eğer uymazsak yine turizm mevsimi rehaveti nedeniyle de deltaya bağlı olarak bizi önümüzdeki günlerde yeni bir dalga bekliyor olabilir. Eğer biz tedbirlere uymazsak sonbaharda okullarımızı gönül rahatlığı ile yüz yüze eğitime açma konusunda zorlanmak durumunda kalacağız” dedi.

    ‘DELTAYA KARŞI TEDBİR VE AŞI’

    Deltanın neden olabileceği dalgayı engellemek için iki şey yapılması gerektiğini kaydeden Balık, “Birincisi tedbirlere uymaya muhakkak devam etmemiz gerekiyor. Delta varyantı çok kolay bulaştığı için sosyal mesafeyi 2 metreye çıkarmamız gerekiyor. Kalabalıklara girmememiz gerekiyor. Maske, mesafe ve hijyene delta varyantından dolayı devam etmemiz şart. İkincisi aşılama elimizde önemli bir silah. Ama aşıda deltaya karşı başarılı olabilmek için mutlaka çift doz aşı yapmak zorundayız. Çift doz aşılı iseniz deltaya karşı ağır enfeksiyon ve ölüm görülme ihtimali tüm Covid ölümleri içinde yüzde 1’in altında. Bu, aşının ne kadar yüksek oranda etkili olmaya devam ettiğini gösteriyor. Nitekim dünyadan rakamlar da bunu gösteriyor. Şu ana kadar delta yayılmaya başladıktan sonra ve aşılama başladıktan sonra ağır enfeksiyonların ve ölümlerin yüzde 99’dan fazlasının aşısız olanlar arasında olduğu görülüyor. Demek ki aşı delta varyantına karşı da elimizde önemli bir silah; ama çift doz olmak kaydıyla” diye konuştu.

    ‘2’NCİ DOZ OLMAZSANIZ GÜVENDE DEĞİLSİNİZ’

    Prof. Dr. Balık, son zamanlarda 2’nci doz aşısını yaptırmaktan imtina eden, korkan kişilerin oranında bir artış gözlemlediklerine dikkat çekerek, “Bunun nedeni de özellikle Biontech aşısının 2’nci dozunun ağır geçirildiği, daha fazla yan etki yaptığı ile ilgili birtakım söylentiler. Bu 2’nci doz yan etkileri kesinlikle tolere edilebilir. Bu nedenle kişilerin ‘aşı beni çarptı, yatağa düşürdü’ gibi söylentilerden etkilenmeden mutlaka 2’nci doz aşısını yaptırması gerekir. 2’nci doz aşınızı yaptırmazsanız delta varyantına karşı kendinizi de güvende hissedemezsiniz. Ayrıca 2 doz aşınızı olsanız bile maske, mesafe ve temizlik kuralına uymaya devam etmemiz gerekiyor. Çünkü aşılar ağır hastalığı ve ölümü engelliyor. Ama enfeksiyonu alıp başkalarına bulaştırmamızı engellemiyor” diye konuştu.