Etiket: koronavirüs

  • Covid-19’u ağır geçiren gençlerde görüldü

    Covid-19’u ağır geçiren gençlerde görüldü

    The Lancet adlı tıp dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, gençler de Covid-19 karşı en az 50 yaş üstündeki hastalar kadar risk altında bulunuyor. 70 bini aşkın kişinin incelendiği araştırma, 19 ile 49 yaş arasındaki hastanede tedavi edilen Covid-19 hastalarının yüzde 40’ının böbrekleri, akciğerleri veya diğer organları ile ilgili sorunlar yaşadığını ortaya koydu. Bilim insanları, ileride ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek bu durumun önlenmesi için aşı olma çağrısı yaptı.

    İngiltere’de yapılan yeni çalışma, 2020’de Covid’in ilk dalgasında 302 hastanede tedavi gören her yaştan 73 bin 197 yetişkini inceledi. Çalışmayı yöneten Profesör Calum Semple, ” Veriler, Covid’in grip kadar basit olmadığı gerçeğini güçlendiriyor ve genç yetişkinlerin bile önemli komplikasyonlar yaşadığını gösteriyor” dedi.

    İngiltere’deki yedi üniversite ve Sağlık ve Sosyal Bakım ve Halk Sağlığı Departmanı’ndaki araştırmacılar tarafından yürütülen çalışma, Covid-19 için hastanede tedaviye ihtiyaç duyanlarda meydana gelen “komplikasyon” sayısına baktı.

    EN YAYGINI BÖBREK HASARI

    Genel olarak, tüm yetişkin hastaların yaklaşık yarısı hastanede kaldıkları süre boyunca en az bir komplikasyon yaşadı. En yaygın olanı ise, böbrek hasarıydı, onu akciğer ve kalp hastalıkları izledi.

    Bununla birlikte, en fazla komplikasyon sayısı 50 yaşın üzerindekilerde görüldü ve hastaların yüzde 51’i en az bir sorun bildirdi. Ancak daha genç yaş gruplarında da yaygın sorunlar görüldü.

    30-39 yaşındakilerin yüzde 37’si ve 40-49 yaşındakilerin yüzde 44’ü, en az bir komplikasyona sahipti.

    COVİD-19 ORGANLARA NASIL ZARAR VERİYOR?

    Diğer taraftan doktorlar, ağır bir Covid hastalığının organ hasarına nasıl yol açtığını henüz tam olarak bilmiyorlar. Ancak, bazı durumlarda vücudun kendi bağışıklık sisteminin iltihaplanmaya neden olan bir yanıtı tetikleyebileceği ve sağlıklı dokuya zarar verebileceği düşünülüyor.

    The Lancet adlı tıp dergisinde yayınlanan çalışma, önceden var olan rahatsızlıkları olanların komplikasyon bildirme olasılığının daha yüksek olduğunu, ancak daha önce sağlıklı olan genç bireylerde bile riskin yüksek olduğunu buldu.

    Araştırma, pandeminin ilk dalgasında 17 Ocak ve 4 Ağustos 2020 tarihleri arasında, yani aşılar bulunmadan ve virüsün yeni varyantları tespit edilmeden önce gerçekleştirildi.

    ŞİDDETLİ HASTALIĞI ÖNLEMEK İÇİN AŞI ŞART

    Çalışmanın yazarları, verilerin, hastaneye başvuru sırasında daha şiddetli Covid semptomları olan kişilerin ciddi sağlık sorunları yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğunu öne sürerek, bu son dalgada aşıların hastalığın şiddetini azaltmadaki önemini gösterdiğini söyledi.

    UZUN COVİD’E DÖNÜŞEBİLİR

    Öte yandan araştırma, yalnızca hastanede kalış sırasındaki kısa vadeli komplikasyonlara bakmak için tasarlandı, ancak bazı organ hasarlarının devam edebileceğine ve uzun Covid olarak bilinen bir form haline gelebileceğine dair kanıtlar var.

    İskoçya’da yer alan Edinburgh Üniversitesi’nde kıdemli klinik öğretim görevlisi ve yoğun bakım tıbbı danışmanı Dr Annemarie Docherty, “Böbrekleriniz veya kalbinizle ilgili bu tür sorunların daha uzun vadeli komplikasyonlara dönüşebileceğini diğer bulaşıcı hastalıklardan biliyoruz. Bence bunun Covid-19 ile aynı olabileceğini beklemek mantıklı” diye konuştu.

  • 400 kişilik kongre sonrası 40 kişi karantinaya alındı

    400 kişilik kongre sonrası 40 kişi karantinaya alındı

    Bartın’ın Ulus ilçesinde, yaklaşık 400 kişinin katıldığı Zafer ve Çevre Köyleri Tarımsal Orman Kooperatifi’nin kongresinden sonra test yaptıran S.M.’de koronavirüs tespit edilirken, temaslı olduğu 40 kişi, karantinaya alındı.

    Zafer ve Çevre Köyleri Tarımsal Orman Kooperatifi’nce pazar günü Ulus ilçesi Kumluca beldesine bağlı Zafer köyünde olağan kongresi düzenlendi. Kooperatife bağlı yaklaşık 400 kişi, kongrede oy kullandı. Kongre sonrası görülen semptomlar üzerine S.M., Covid-19 testi yaptırdı. S.M., sosyal medya hesabından duyuru yaparak, sonucun pozitif çıktığını ve kendisiyle temaslı olanların da test yaptırması gerektiğini belirtti.

    Bartın Sağlık Müdürlüğü, kongreye katılan kişiyle görüşerek, kimlerle temaslı olduğunu öğrenmek için çalışma başlattı. Bu sabah itibarıyla kongredeki 40 kişinin cep telefonlarına mesaj gönderilerek, karantinaya alındıkları bildirildi. Filyasyon ekipleri, diğer temaslıları tespit etmek için çalışmalarını sürdürüyor. Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, kongreye katılan üyede delta varyantı olmadığını sadece Covid-19 tespit edildiğini belirtti.

     

  • İspanya’da Covid kurbanları törenle anıldı

    İspanya’da Covid kurbanları törenle anıldı

    İspanya’da yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında hayatını kaybedenler düzenlenen törenle anıldı.

    İspanya, Covid-19 salgınında hayatını kaybedenleri unutmadı. Salgında ölenler için başkent Madrid’de geniş katılımla anma töreni düzenlendi. Kraliyet Sarayı önündeki meydanda düzenlenen törene İspanya Kralı 6. Felipe ile eşi Kraliçe Letizia, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Parlamento Başkanı Ander Gil’in yanı sıra hayatını kaybedenlerin akrabaları ve sağlık çalışanları da katıldı.

    Salgında verdikleri kaybedenler için meydana beyaz güller bırakıldı. Klasik müziğin de çalındığı tören, bu yıl gerçekleştirilen salgınının başından bu yana gerçekleştirilen ikinci anma töreni oldu.

    Geçtiğimiz yıl 16 Temmuz’da gerçekleştirilen törene Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de katılmıştı. İspanya’da korona virüs vaka sayısı 4 milyon 41 bin 474’e yükselirken, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 81 bin 43 oldu.

  • Pandemiden çıkışın formülünü açıkladı

    Pandemiden çıkışın formülünü açıkladı

    Uğur Şahin, dünya genelinde artan Delta vakaları sonrası gündeme gelen üçüncü aşı tartışmaları hakkında açıklama yaptı. Şahin, pandemiyi sona erdirmek için üçüncü doz mRNA aşısının gerekli olduğuna dikkat çekti.

    Koronavirüsün ilk kez Hindistan’da görülen ve ‘Delta’ adı verilen varyantı, dünya genelinde vaka sayılarının artmasına neden olurken, üçüncü doz aşı tartışmalarını da beraberinde getirdi.

    Hürriyet gazetesinin haberine göre; BioNTech’in CEO’su Uğur Şahin, katıldığı bir konferansta Delta varyantı ve üçüncü aşı için yeni açıklamalarda bulundu. Stat Breakthrough Science Summit’te konuşan Şahin, pandemiyi sona erdirmek için atılması gereken adımları açıkladı.

    ‘Üçüncü doz mRNA aşıları olmadan Kovid-19 salgını kontrol altına alınamayacak’

    Şahin, aşı yapıldıktan dört ila altı ay sonra antikor seviyelerinde hafif bir düşüş olduğuna dair kanıtlar olduğunu söyledi. Aşılanmış kişiler, ciddi boyutlarda bir Kovid-19 enfeksiyonu riski taşımasa da Şahin, ‘Ağır hastalıklara karşı da bir miktar koruma düşüşü görmeyi bekliyoruz. Bu küçük bir düşüş’ ifadelerini kullandı.

    Şahin sözlerine şöyle devam etti:

    “Bu nedenle bizim pozisyonumuz, destekleyici aşının tam bağışıklığı geri kazanmaya yardımcı olabileceği ve böylece aşılı kişilerde enfeksiyonlarla komplike olmayan bir kış mevsimi geçirmemizi sağlayabileceği yönünde.”

    ‘Para için yapmıyoruz’

    Aynı konferansta Pfizer’de aşı araştırma ve geliştirme başkanı Kathrin Jansen, Pfizer’in, Kovid-19 aşı takviye atışlarını geliştirme ve test etme kararının veriler tarafından yönlendirildiğini söyledi. “Güçlendirici durum para kazanmakla ilgili değil” dedi.

    Geçtiğimiz günlerde Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Fransız ‘Les Echos’a yaptıkları açıklamada 100 gün içinde yeni bir aşının elde edilmesini sağlayabileceklerini belirtmişti. BioNTech ile aşı üreten Pfizer, Delta ile mücadele kapsamında yeni bir aşı geliştirdiklerini duyurdu. Açıklamada Delta varyantını hedef alan bir Kovid-19 güçlendirici aşısı için çalışmalara başlandığının altı çizildi.

    Tam aşılanmadan sonra insanların sonraki 12 ay içinde muhtemelen bir takviye aşıya veya üçüncü doza ihtiyaç duyacağını belirten şirket klinik çalışmalara Ağustos ayında başlamayı planlıyor.

    Şirketten yapılan yazılı açıklamada “Aşı etkinliği aşılamadan altı ay sonra azaldı, aynı zamanda Delta varyantı ülkede baskın varyant haline geldi” denildi.

    Aynı açıklamada “Bugüne kadar sahip olduğumuz verilerin toplamına dayanarak, tam aşılamadan sonraki 6 ila 12 ay içinde üçüncü bir doza ihtiyaç duyulabileceğinin muhtemel olduğuna inanmaya devam ediyoruz” ifadesine yer verildi.

    Ayrıca Pfizer’dan Assoicated Press’e yapılan açıklamada, şirketin salgına bağışıklığı artırmak ve potansiyel olarak Kovid-19 varyantlarının yayılmasını durdurmak amacıyla üçüncü doz aşı onayı için FDA’ya izin başvurusu yapacağı kaydedildi.

  • Bursa’da bir ilçede vakalar sıfırlandı

    Bursa’da bir ilçede vakalar sıfırlandı

    Uludağ’ın arka yüzünde bulunan, doğası ve temiz havasıyla gören herkesi kendine hayran bırakan Bursa’nın Büyükorhan ilçesinde koronavirüs vakaları sıfırlandı. İlçede şuan hiç vaka bulunmazken, vatandaşlar gönül rahatlığıyla bayramı geçirmeye hazırlanıyor.

    Salgın sürecinin başladığı andan itibaren Bursa’nın en az hasta sayısı ile ön plana çıkan Büyükorhan, koronavirüs hasta sayısını sıfırlayarak liderliği elinde bulunduruyor. İlçede yaşayanların büyük çoğunluğu aşılarını olurken sosyal mesafe kurallarına da dikkat ediliyor.

    İlçede koronavirüs vakalarının sıfırlandığını ifade eden Büyükorhan Belediye Başkanı Ahmet Korkmaz:

    “Büyükorhan ilçemizde salgının birinci dalgasında vaka sayısı sıfırdı. İkinci dalgada da en düşük ilçelerden biriydi. Şu anda ilçe olarak vakaları sıfırlamış bulunmaktayız. Kurallara uyan değerli vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Vakalar sıfırlansın, vatandaşlar bilinçlensin diye gece gündüz canla başla çalışan sağlık çalışanlarımıza da çok teşekkür ediyoruz.

    Vatandaşlarımız kurallara uydu, havamız temiz. Bir çok yerleşim yerine bakınca şanslı bir ilçeyiz. Doğamız ve insanımız temiz, vakalarımız sıfır. Bayrama mutlu giriyoruz. En son vaka sayımız 12’ydi sonra 5’e düştü, daha sonra 2’ye düştü. Şu anda sıfırladık. Allah bir daha göstermesin, inşallah sadece ilçemizde değil ülkemizin diğer illerinde de biz bu sıfır rakamını görürüz. “Kontrollü normalleşme” dediğimiz olayı abartmamamız lazım” dedi.

  • Ağustos ayını işaret etti: Yüzde 70’e ulaşırsak hastalığı yeneriz

    Ağustos ayını işaret etti: Yüzde 70’e ulaşırsak hastalığı yeneriz

    Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, “Aşı vücudumuza yararlı ve bizim çocukluk çağından itibaren kullandığımız koruma stratejisidir. Türkiye, ağustos ortasına kadar aşıda yüzde 70’e ulaşırsa biz bu hastalığı yeneceğiz” dedi.

    Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, aşı hakkı olan herkese aşılanmasını önerdiklerini belirtirken, özellikle 16 ile 30 yaş arası gençlerde aşılama oranının düşük olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Özkan, aşının çocukluk çağından itibaren kullanılan koruma stratejisi olduğunu vurgulayarak, “Şu anda 16 yaşa kadar aşılamamız indi. Bu yaş üzerinden itibaren herkesin aşılanmasını öneriyoruz. 16-30 yaş arasında belirgin bir aşılama hızında düşüklüğümüz var. Mutlaka bunu artırmak için farkındalığımızı, çabamızı artırmamız gerekiyor. İki doz aşı olan Türkiye’de şu anda yüzde 25 civarında. Bizim beklentimiz bu sayının yüzde 70’lere ulaşması. Gençlerimizin aşılanacağını düşünüyorum. Gençlerle konuştuğumuzda; gençler dinamikler, kendilerinin bu hastalığa yakalanmayacağını ya da hafif geçireceklerini düşünüyorlar ama aşı her zaman en iyi koruyucudur. Onun için gençlerimize iki doz aşılarını olmayı öneriyorum. Benim 21 ve 27 yaşındaki oğullarım da aşılandılar. Aşılansak da maske ve mesafe ve el hijyeni kurallarına uymamız gerekiyor” diye konuştu.

    ‘GENÇLER SADECE KENDİLERİNİ DÜŞÜNMESİN’

    Prof. Dr. Seçil Özkan, konser ve benzeri toplu alanlarda beraber olmanın arttığına dikkat çekerek, “Şu anda tamamen yasaksızız. Aşının koruyuculuğu da belli bir düzeyde. Hele hele bulaşı engellemesi daha düşük. Hastalığı hafif geçirmemizi sağlıyor, ölümleri azaltıyor, engelliyor; ama bulaşı çok iyi engellemiyor. Yine de bunun olamaması için maske ve mesafeye uymalıyız. Gençler aşılanmadıkları zaman sadece kendilerini düşünmesinler. ‘Ben gencim hastalığı hafif geçiririm’ diye düşünmesinler. Aşı vücudumuza yararlı ve bizim çocukluk çağından itibaren kullandığımız bir koruma stratejisidir. Bu yüzden aşılamayı öneriyorum ve ‘ha gayret’ diyorum. Eğer Türkiye, Ağustos ortasına kadar yüzde 70’e ulaşırsa biz bu hastalığı yeneceğiz. Çok kalabalık yerlere girdiğimizde yine maske ve mesafeye dikkat etmemiz gerekecek” dedi.

  • “Bayramdan sonra baksın hale gelecek” diyerek uyardı

    “Bayramdan sonra baksın hale gelecek” diyerek uyardı

    Türkiye’nin en büyük faz çalışması olan Sinovac Faz 3 çalışmasının koordinatörlüğünü de yürüten Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Akova, Delta varyantına karşı uyardı.

    “BAYRAMDAN SONRA DELTA VARYANTI BASKIN HALE GELECEK”

    Akova, “AB ülkelerinde Ağustos başından itibaren Delta varyantın artık baskın hale geleceği bildiriliyor. Türkiye için de durum farklı değil, kaç vaka Delta varyantı çıktı vs. bunun artık önemi yok, bayramdan sonra Delta varyantın ülkemizde de baskın hale geleceğini tahmin ediyoruz. Herkes sanki salgın öncesi dönemdeymişiz gibi maske, korunma önlemlerini bıraktı. Aşıdan da öte esas bilimsel kanıt, maske ve mesafenin halen en büyük korunma önlemi olduğudur. Üç doz aşı da olsanız şu anki aşıların tamamı yüzde 100 korumuyor. O nedenle önlemlere devam etmek zorundayız” dedi.

    “DAVUL ZURNA İLE ESKİ HALİMİZE DÖNDÜK”

    Türkiye’de 1 Temmuz’dan itibaren kısıtlamaların tamamen kalkmasıyla beraber vatandaşların sanki salgın bitmişçesine kişisel korunma önlemlerini de bırakmasının çok tehlikeli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Murat Akova, önemli açıklamalarda bulundu.  Türkiye’nin en büyük aşı faz çalışması olan Sinovac Faz 3 çalışmasının koordinatörlüğünü de yapan Akova, aşılanmanın tam olarak istenen düzeyde olmadığı bu günlerde maske kullanmayı bırakmanın ciddi bir hata olduğuna değindi. Akova sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Türkiye’de şu anda yapılan büyük bir yanlış var. 1 Temmuz’dan itibaren davul zurna ile tekrar eski halimize döndük. 2019’daki gibi, sanki pandemi öncesi dönemdeymişiz gibi, maske kullanımı minimumda, kalabalıklar korkunç düzeyde, yurtdışından özellikle Delta virüs salgını olduğu bilinen ülkelerden (Rusya olmak üzere) çok sayıda turist geliyor. O turistlerin olduğu turizm bölgelerinde de maske kullanımı neredeyse yok, kapalı ortamlarda önlemlere dikkat edilmiyor. Bence şu anda esas bilimsel kanıt, ister varyant olsun, ister orijinal virüs olsun, hastalığa karşı en etkili yöntem halen maske ve diğer korunma önlemleri. Kalabalık ortamlarda, havalandırması olmayan ortamlarda maskesiz ve uzun süreli bulunmak en büyük risk faktörü”

    ÜÇ DOZ DA OLSANIZ VARYANTLARDA KORUMA YÜZDE YÜZ DEĞİL

    Eğer bu şekilde önlemlere uyulmamaya devam edilirse Delta varyantın Türkiye’de de baskın hale gelmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret eden Prof. Dr. Akova, “Şu anda vaka sayısı 1’dir 3’tür çok da önemi yok artık. Bayramdan sonra, Temmuz ayının sonuna kadar muhtemelen Türkiye’deki yaygın virüs Delta virüsü olacak. Bu konuda hiçbir şüphe yok. Aynı öngörü AB ülkeleri için de geçerli, Amerika da bu projeksiyonu yapıyor şu anda. Amerika’da ortaya çıkan yeni vakaların yüzde 50’si Delta varyantı. AB ülkelerinde de Delta vakalarının Ağustos başına kadar yüzde 90’a erişeceği düşünülüyor. Türkiye’de daha erken olur ama daha geç olmaz, Delta varyantı baskın olacak. Siz bütün korunma önlemlerini bırakıp 3. doz aşımızı da olalım, Delta’ya karşı da korunuruz diye düşünürseniz çok yanlış olur. Bütün aşılar 3 doz da olsanız 5 doz da olsanız Delta varyanta karşı kısmi koruma sağlıyor. Siz kendinizi korumaya devam etmediğiniz sürece, şu andaki aşılarla ne kadar aşılanırsanız aşılanın yüzde 100 koruma söz konusu değil” dedi.

    MRNA AŞILARI DAHA ETKİN AMA DÜNYANIN HER AŞIYA İHTİYACI VAR

    mRNA aşılarının varyantlara karşı daha etkili olabileceği yönündeki tartışmalara da değinen Prof. Dr. Akova, bu konuda küçük çaplı da olsa bilimsel çalışmaların yapıldığını ancak henüz yeterli düzeyde kesinlik olmadığını, daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu söyledi. Prof. Dr. Akova, Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyada aşıya ulaşabilen bir kesiminin mRNA ile aşılanıp diğer kesimin aşılanamamasının, salgını bitirmenin önündeki en büyük engel olduğuna dikkat çekerek inaktif, mRNA ya da diğer aşılar olsun, DSÖ’nün kriterlerini sağlayan her türlü aşıya ihtiyaç olduğunu söyledi.

    “HANGİ AŞI OLURSA OLSUN TOPLUMSAL BARİYER İÇİN FAYDALI”

    Prof. Dr. Akova sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında asemptomatik enfeksiyonla ilgili düzenli kontrollü bir çalışma yapılmış değil. Ama küçük çaplı çalışmalar var. O çalışmaların sonuçlarına göre asemptomatik enfeksiyonlara karşı bu aşıların (mRNA) etkinliği var deniliyor. İnaktif aşılar da ki sadece Sinovac değil diğer inaktif aşı olan Sinopharm’ın da sonuçları da 10-15 gün önce JAMA’da yayınlandı. Orada da aynı şey söz konusu. Bunlar asemptomatik yani hafif belirtili vakaları engellemiyor. Muhtemelen taşıyıcılığı da yani hastalanmadan virüsü etrafa yaymayı da engellemiyor. Ama şöyle bir şey var, Batı ülkeleri şu anda aşıya çok rahat erişiyor. Türkiye de öyle. Ancak dünyada hala aşılanmamış milyarlarca insan var. Afrika Kıtası’nın 1,5 milyar nüfusu olan kıtanın, sadece yüzde 2,5’i aşılandı. Bunun da yüzde sekseni Kuzey Afrika’da, yani Tunus, Cezayir Mısır, oralarda. Sahra altı Afrikası’nda, Güney Afrika’yı bir tarafa koyarsak, aşılanma oranları yüzde 1’in altında. Buralardaki toplumsal bağışıklık dediğimiz, toplumun büyük kesimlerini aşılamak için çok sayıda aşıya ihtiyacınız var. Bu gruplar içerisinde aşılamayı ne ile yaparsanız yapın, toplum içerisinde hastalığa bir bariyer koymuş oluyorsunuz. Ciddi hastalığı ölümü engellemiş oluyorsunuz. O aşamadan sonra da artık asemptomatik, semptomatik enfeksiyonların çok önemi kalmıyor. Yani toplumun yüzde 70’den fazlası aşılanacak olursa bunun çok fazla bir önemi kalmıyor. Ama küçük gruplarda toplumun yüzde 10’unu aşıladınız, onların içinde asemptomatik olup aşılıyım diye ortalığa saçanlar olduğu sürece enfeksiyon bitmez.”

    “TÜRKİYE’DEN DE ŞİLİ’DEKİ GİBİ GERÇEK YAŞAM VERİSİ ÇALIŞMASI ÇIKMALI”

    Geçtiğimiz günlerde Şili’nin Sinovac aşısına dair yayınladığı yaklaşık 10,5 milyon aşılı kişiye dayanan gerçek yaşam verilerine benzer sonuçların, Türkiye’de de kolaylıkla yayın olarak yapılabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Akova, Sağlık Bakanlığı’nın dünyanın en iyi elektronik takip sistemlerinden birine, e-Nabız’a sahip olmasının bu anlamda büyük bir avantaj olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle noktaladı: “Türkiye’de kesin rakamı bilmiyorum ama sanırım 15 milyon kişi iki doz Sinovac ile aşılandı ve belli bir süre takip edildi. Bu veriler elektronik ortamda takip ediliyor. Dünyada çok az ülkede böyle bir sistem var. Ama bu verileri değerlendirmek, açıklamak lazım. Hatta şu anda Türkiye’nin varyant haritası ile beraber bu değerlendirmeyi yapabiliriz. Şili’ye benzer bir çalışmanın bizden çıkmaması için aslında hiçbir neden yok. Bu konuda bir takım çabalar sarf ediliyor, bizim üniversitemizden, benim bölümünden de bazı arkadaşlar bu çalışma grubunun içerisindeler. Biz, Şili’den daha yüksek rakamlardaki verileri saygın tıp dergileri NEJM’de ya da Lancet’te yayınlamış olabilirdik. Aslında hiçbir engel yok ama yapılmadı. Bunu büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyorum, bunu bir an önce yapmamız gerekiyor.”

  • Kabusun yeni adı: Kappa varyantı

    Kabusun yeni adı: Kappa varyantı

    Son dönemde Delta ve Delta Plus varyantları ile boğuşan Hindistan’da yeni bir varyant türü daha görüldü. Bilim insanları ‘Kappa’ adı verilen varyant ile ilgili merak edilen soruya yanıt verdi.

    2 yıldır koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele eden dünya son dönemde varyantlar ile boğuşuyor.

    İlk olarak Çin’in Wuhan kentinde görülen virüs dünya genelinde 4 milyondan fazla insan hayatını kaybederken, varyantlar ‘başa mı dönüyoruz’ korkusunu beraberinde getiriyor.

    Son dönemde adını duymaya alıştığımız Delta, Delta Plus ve Lambda’dan sonra şimdi de Kappa varyantı bilim dünyasının gündeminde.

    Zira son dönemde Delta ve Delta Plus varyantları ile boğuşan Hindistan’da yeni bir varyant türü daha görüldü.

    Ülke basınında yer alan haberlere göre, Uttar Pradesh’te bir hastada Kappa varyantı tespit edildi. Doktorların adı açıklanmayan 66 yaşındaki hastayı tüm müdahalelere rağmen kurtaramadığı açıklandı.

    Times of India’da yer alan habere göre, Kappa da Delta Plus gibi ‘endişe verici varyant’ olarak ilan edildi.

    Ülkedeki doktorlar Kappa varyantının çok kısa sürede yüksek ateş ve nefes alma zorluğuna neden olduğunun altını çizdi.

    Ancak bazı bilim insanları Kappa hakkında bu kadar net konuşmak için hala erken olduğu görüşünde.

    VİRÜSTEN EN ÇOK ETKİLENEN 2. ÜLKE

    Öte yandan Hindistan’da Kovid-19 salgınında hasta sayısındaki düşüş sürüyor. Hindistan Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, son 24 saatte 37 bin 154 yeni vaka tespit edildi, 724 kişi öldü, 39 bin 649 hasta iyileşti.

    Tedavisi süren hasta sayısı 450 bin 899 olarak kaydedildi. İyileşenlerin sayısı 59 gündür günlük bazda yeni vaka sayısını aşarken salgının sağlık sistemine getirdiği yükün kısmen hafiflediği gözleniyor.

    Toplam 30 milyon 14 bin 713 kişinin sağlığına kavuştuğu ülkede, iyileşme oranı yüzde 97,2 olarak kaydedildi.

    Toplam vaka sayısı 30 milyon 874 bin 376’ya, virüse bağlı can kaybı sayısı 408 bin 764’e çıktı.

    Hindistan ABD’nin ardından en çok vaka ve en çok ölüm sayısına ev sahipliği yapan ülke konumunda.

  • Özlem Türeci ve Uğur Şahin’den yeni aşı açıklaması

    Özlem Türeci ve Uğur Şahin’den yeni aşı açıklaması

    Hindistan’da çıkan Delta varyantının yayılmaya devam etmesi üzerine BioNTech’ten yeni bir adım geldi. BioNTech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin, 100 gün içinde yeni bir aşının elde edilmesini sağlayabileceklerini belirtti.

    BioNTech’in kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Fransız ‘Les Echos’ ile gerçekleştirdikleri özel röportajda varyantlar ve aşı çalışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    Röportajda Türeci ve Şahin’e yeni Delta varyantının yayılma hızı, dördüncü dalga korkularının yeniden alevlenmesi ve mRNA aşılarının varyantlara karşı etkisi soruldu.

    Türeci ve Şahin’e göre, aşıların yeni suşlara karşı etkili olması için mRNA aşısını uyarlamak oldukça basit. Özlem Türeci bunu “Fikir, orijinal virüsün Spike proteininin genetik kodunu aşımızdaki yeni varyantınkiyle değiştirmekten ibaret” diye açıklıyor.

    BioNTech aşısının varyantlara karşı yeni bir versiyonunun da Ağustos ayında klinik denemelere başlayacağını belirten Şahin, aşının böylelikle Delta varyantına karşı daha iyi performans göstermesine izin verebileceğini belirtti.

    Şahin, “Gerçekten ihtiyaç duyulursa 100 gün içinde yeni bir aşının elde edilmesini sağlayabiliriz” diye ekledi.

    Türeci, şu an için ise Delta varyantı gibi yeni suşların ortaya çıkmasıyla, muhtemelen üçüncü bir doz aşının yapılmasının gerekli olabileceğini belirtti.

    Türeci konuya ilişkin “Spike proteinindeki belirli antikor bağlama bölgeleri mutasyona uğruyor. Klinik denemelerimiz, yüksek sayıda antikorla bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve dolayısıyla enfeksiyona karşı koruma sağladığı için üçüncü dozun büyük olasılıkla yararlı olacağını göstermiştir” dedi.

    Türeci, ikinci ve üçüncü doz arasındaki sürenin kararının ise laboratuvarlara değil, ülkelerin yetkililerine ait olacağını ifade etti.

    İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçları, Pfizer-BioNTech aşısının tam aşılamadan 2 hafta sonra Delta varyantının semptomatik formlarına karşı yaklaşık %89 etkili olduğunu gösterdi.

  • Koronavirüse’ten yüzde 60 daha bulaşıcı

    Koronavirüse’ten yüzde 60 daha bulaşıcı

    Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, Delta varyantının koronavirüs ve Alfa varyantına göre yüzde 60 daha bulaşıcı ve etkin olduğunu söyledi.

    AÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, kişilerde boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı gibi bulgularla karşılaşıldığında hem bulaşıcılığı hem de ölümcüllüğü nispeten yüksek Delta varyantını akla getirmek gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yalçın, bu gibi bulguları olanların kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmalarında yarar olduğunu aktardı.

    ‘YÜZDE 60 DAHA BULAŞICI VE ETKİN’

    2020 yılı sonu itibari ile ilk kez ana virüs sonrasında İngiltere’de Alfa varyantının tanımlandığını, ardından Brezilya ve Güney Afrika’dan Beta ve Gama varyantlarının tanımlandığını kaydeden Prof. Dr. Yalçın, son olarak da Hindistan’da Delta varyantının tanımlandığını söyledi. Prof. Dr. Yalçın, “Delta varyantı, başlangıçtaki orijinal virüs ve Alfa varyantına göre yüzde 60 daha bulaşıcı ve daha etkin. Sonuçları daha sıkıntılı görülüyor. Delta varyantına karşı belli aşıların daha etkin olduğunu biliyoruz” dedi.

    7 FARKLI VARYANT MEVCUT

    Prof. Dr. Yalçın, “Bu 4 varyant sonrasında şu an için ülkelerde daha az görülen, belli yerlerde kümeler halinde gördüğümüz 7 farklı varyant mevcut. Bu varyantlarla ilgili veriler giderek artıyor. Fakat belirttiğimiz 4 varyanta göre daha hafif seyrediyor. Son zamanlarda daha çok dikkat çekici olan Delta varyantı, klasik Covid-19 enfeksiyonundan daha farklı. Ateş, öksürük, nefes darlığı, tat ya da koku bozukluklarının olmadığı bir klinik tablo ile karşımıza çıkıyor. Delta varyantında ise dikkat çeken husus, kişilerde boğaz, baş ağrısı, burun akıntısı gibi soğuk algınlığı bulgularının olması” diye konuştu.

    ‘mRNA AŞISI DELTA VARYANTINA KARŞI ETKİN’

    Özellikle mRNA aşısının Delta varyantına karşı yüksek derecede etkili olduğunun bilindiğini ifade eden Prof. Dr. Yalçın “Daha önce inaktif aşı olmuş bireylerin en az 3 ay geçmiş ise üçüncü aşıyı olarak, ciddi rahatsızlıkları yok ise (kalp, alerjik hastalıklar) özellikle mRNA aşılarından birinin yapılmasını öngörüyoruz. Daha önce hastalığı geçirmiş bireylerin de mRNA aşısı yaptırmalarında, en az üç ay sonra yaptırmalarında yarar var” dedi.