Etiket: koronavirüs

  • Mutasyona karşı yerli ilaç

    Mutasyona karşı yerli ilaç

    TÜBİTAK desteğiyle Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü’nde 37 araştırmacı, mutasyonlu koronavirüse karşı yerli ilaç geliştirdi. Klinik çalışmalarının başarılı olması halinde yıl sonuna kadar ilacın kullanıma sunulması bekleniyor.

    Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), yeni tip koronavirüs (Covid-19) Türkiye Platformu çatısı altında yerli aşı ve ilaç üzerine çalışmalar devam ediyor.

    Bu kapsamda TÜBİTAK’ın desteğiyle Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü’nde çoğu kadınlardan oluşan 37 araştırmacının görev aldığı, Covid-19 hastalarının tedavisinde kullanılacak ilaç projesi yürütüldü.

    Çalışma sonucu geliştirilen ‘Ribavirin’ adlı ilacın laboratuvar çalışmaları başarıyla tamamlandı. Covid-19 hastalarının tedavisinde kullanılacak ilacın, mutasyonlu virüse karşı da etkili olduğu görüldü. 1-2 hafta içinde klinik aşamaya geçilecek olan ilacın ilk etapta Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi ana merkez olmak üzere Koç Üniversitesi, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Şehir Hastanesi’nde gönüllü 50 hastaya uygulanması planlanıyor.

    ”LABORATUVAR ÇALIŞMALARI BAŞARILI”

    Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Mehmet Altay Ünal, yaptığı açıklamada, “Çalışmalarımızda laboratuvar şartlarında 5 tane var olan ilaç etken maddesinin Covid-19’a karşı etkinliğini tespit ettik. Bunlardan birisinin Faz çalışmaları ülkemizde 4 merkezde başlamak üzere. Bu molekül yaklaşık 50 hasta üzerinde başlanacak. Klinik çalışmada işe yaradığı, Covid-19’a karşı etkili olduğu ortaya çıkarsa Sağlık Bakanlığı’mızın ve gerekli mercilerin uygun görmesi halinde Covid-19 hastalarında kullanılmaya başlanacak. ‘Ribavirin’ adlı molekül özellikle ucuz olması, Türkiye’de yerli ve milli olanaklarla sentezlenir olabilmesi ve yine yerli ve milli olanaklarla milli ilaç endüstrimiz tarafından istediğimiz kadar üretilebilmesi açısından ilginç ve bu nedenle de bizim çalışmamızın ana eksenine oturmuş bir molekül. Laboratuvar şartlarında yaptığımız çalışmalarda da Covid-19’a karşı güzel etki gösterdiğini gayet etkin olduğunu gördük. Klinik çalışmaların başlamasını bekliyoruz. Eğer klinik çalışmaları başarılı olursa Sağlık Bakanlığı’nın izin vermesi durumunda yıl sonuna kadar ilaç üretilmiş ve hastaların kullanımına sunulmuş olacak” dedi.

    ”MUTASYONA RAĞMEN ETKİN”

    Projede yer alan Ankara Üniversitesi Kök Hücre Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Ceylan Verda Bitirim ise çalışmalara geçen yılın nisan sonunda başladıklarını belirterek, “Öncelikle bilgisayar analizleri sonucunda 200 kadar molekül tarandı. Bunların sonucunda bize umut veren yaklaşık 20-30 adet molekül geldi. Biz de laboratuvar çalışmalarımızda hipotez kurduk algoritma üzerinde ilerledik. Biz hipotezimizi ilaç etken moleküllerinin virüsün hücre içine giriş mekanizmaları üzerine kurduk. Sonuçlarımızı bu açıdan değerlendirdik. Bu da bize çok büyük bir avantaj sağlıyor. Özellikle son zamanlarda ortaya çıkan farklı mutasyonlarda da bizi etkileyen bir durum olmadı. Hipotezimiz bizim virüsün hücre içine giriş mekanizmasıydı ancak farklı laboratuvarlarda yapılan diğer çalışmalar bu mutasyonların bizim birincilikli olarak düşündüğümüz mekanizma üzerinde etkili olmadığını gösterdi. Bu sebeple biz de ilacımızın bu mekanizma üzerinde etkili olduğunu, mutasyona rağmen etkinliğini koruyacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

  • Muharrem İnce, koronavirüse yakalandı

    Muharrem İnce, koronavirüse yakalandı

    CHP’den istifa ederek, parti kurma çalışmalarını sürdüren Muharrem İnce, Covid-19 testinin pozitif çıktığını açıkladı.

    ‘Memleket Hareketi’ başlatarak, CHP’den istifa eden eski Yalova milletvekili Muharrem İnce, koronavirüs belirtileri üzerine hastaneye başvurdu. İnce’nin yapılan Covid-19 testi pozitif çıktı. Evde karantinaya alınan İnce’nin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

    Sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabından açıklama yapan Muharrem İnce, test sonucunun pozitif çıktığını belirterek, “Benimle temaslı olanların test yaptırmalarını ve kendilerini karantinaya almalarını rica ediyorum. Arayan, soran, mesaj atan herkese çok teşekkür ederim. Sağlığınıza dikkat edin, sağlıklı, güzel günlerde buluşacağız” dedi.

  • Randevulara gidilmeyince aşılar ziyan oldu

    Randevulara gidilmeyince aşılar ziyan oldu

    İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek,  Biontech aşısı için randevu alanların aşı olmaya gitmemesi sonucu o dozların ziyan olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tükek, salgında gelinen son durumla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    “40-60 YAŞ AŞILANIRSA HAZİRAN’DAN SONRAKİ DALGALARDA RAHAT EDERİZ”

    Pandeminin üçüncü pikinde aşının ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü söyleyen Tükek, “Aşı gerçekten umut vaat eden bir durumda. 65 yaş üstü kesim bir miktar daha az yatmaya başladı hastanelere. Ölüm oranları da düştü. Ölüm sayısı az değil tabii ama bu yaştakilerin oranı çok daha azaldı. Demek ki 40-60 yaş arasını da aslında aşılamış olsak, ki haziran gibi onun da tamamlanmasının planlandığı söyleniyor, o zaman hazirandan sonraki süreçte çok daha rahat bir dönem geçireceğiz gibi gözüküyor. İngiltere zaten bunun örneğini verdi. Tek doz aşılamayla bile şu anda vaka sayıları oldukça azaldı. Aşılamadan önce İngiltere’deki vaka sayıları Türkiye’den daha kötü durumdaydı. Tek doz aşılama bile vaka sayılarını oldukça azalttı. Türkiye de eğer haziran gibi 40-60 yaş arasını bitirebilirse hazirandan sonraki olası salgınlarda bizim de çok daha rahat edebileceğimizi söyleyebilirim” dedi.

    “AŞI RANDEVUSUNA GİTMEYEN AŞIYI ZİYAN EDİYOR”

    Salgınla mücadelede bütün stratejinin aşı üzerine kurulması gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Tufan Tükek, özellikle Biontech aşısı için randevu alıp gelmeyenler nedeniyle aşıların ziyan olduğunu söyledi . Tükek, “Toplumda aşılamayı desteklemeyen bazı kitlelerin olduğunu görüyoruz. Bunların da ikna edilmesi gerekiyor. Çünkü gerçekten aşı bu salgını durdurmak için elimizdeki en önemli silahlardan birisi. Özellikle Biontech aşısı, sınırlı sayıda var. Ama randevusuna gelmeyenler olduğu zaman o kişinin aşısı çöpe gidiyor. Çünkü bu aşının saklama koşulları nedeniyle aşı eritildikten sonra tekrar dondurmanız mümkün değil. Mutlaka o anda kullanılması gerekiyor. Kullanılmadığı takdirde boşa gidiyor. Vatandaşlardan ricamız, bu aşılar çok kıymetli, boşa gitmemesi için aşı randevusunu aldığınız zaman mutlaka randevunuza gidin ve aşınızı yaptırın. Çünkü bir flakon 6 kişilik ve dondurulmuş vaziyette. Eritiyorsunuz, uygulamaya başlıyorsunuz. Diyelim ki, o flakondan 4 kişiye aşı yaptınız, geri kalan 2 kişi randevusuna gelmedi. O aşı dozları tekrar kullanılamıyor ve çöpe gidiyor. Dolayısıyla 2 kişinin aşısı boşa gitmiş oluyor. Gerçekten yazık, büyük israf. Bu durumda, başka kişilerin de hakkı yenmiş oluyor. Şu dönem aşıya erişme imkanı bulamayan kişilerin de hakkı yenmiş oluyor” diye konuştu.

    “TOPLU TAŞIMADAKİ KALABALIK SORUNU VAR”

    Prof. Dr. Tükek, büyük şehirlerde filyasyonun uzun vadede çok başarılı olamamasının en önemli nedenlerinden birinin kalabalık toplu taşıma ortamları olduğuna dikkat çekerek, kademeli mesai ile bunun bir nebze çözülebileceğini ancak şu anki vaka sayıları ile artık bunun için de geç kalındığını söyledi. Prof. Dr. Tükek, “İstanbul büyük bir megaşehir. Büyükşehirlerde salgınla mücadelede sadece filyasyon ile başarılı olamayabilirsiniz. Çünkü filyasyon dediğiniz şey, hasta olan kişilerin tespit edilip temaslılarının yakalanması, o kişilerin de başkalarıyla temasının engellenmesi. Ama özellikle toplu taşımadaki kalabalık sorunu varken, bunu sağlamanız çok mümkün değil. Çünkü siz, temaslıyı bulana kadar o kişiler çok kalabalık ortamlarda yolculuk yapmak zorunda kaldığı için, bu süre içerisinde çok rahat bir şekilde hastalığı başkalarına bulaştırabilir” ifadesini kullandı.

    “KALABALIKLAR ÖNLENEBİLİRSE KONTROL ALTINA ALINABİLİR”

    Salgında artışın ancak kalabalıklar önlenebilirse kontrol altına alınabileceğine işaret eden Prof. Dr. Tükek, “İETT’nin bu konuda önerileri oldu. İl Pandemi Kurullları’nda brifingler verdiler. Sefer sayılarının arttırılması gündeme geldi ama seferlerin bu şekilde çok sağlıklı yürümeyeceği söylendi. Koltuk sayısının azaltılması o dönem için uygundu ama ona da devam edilemedi. Kademeli mesai kavramı gündeme gelmişti, özellikle İstanbul’da kademeli mesai ile özel sektör ya da kamu dairelerinde çalışanların mesaileri bir saat geri çekilip belki İETT otobüsleri ve ulaşıma bir miktar daha nefes aldırılması planlandı. Ama şu an uygulanmıyor. Bu kadar yüksek sayıdaki kalabalıkların olduğu durumlarda, kısmi kısıtlamalar ya da tam kısıtlamalardan başka çare yok gibi görünüyor” diye konuştu.

    “BÜYÜKŞEHİRLERDE KISITLAMA ŞART”

    Vaka sayılarının 60 binli rakamlara dayandığı bugünlerde artık kademeli mesainin de çözüm olamayacağına işaret eden Prof. Dr. Tükek, “Bu kalabalıkların önlenmesi adına kesin bir çözüm bulunması gerekiyor. Şehir bazlı planlama aslında çok umut vadeden bir planlamaydı. Küçük şehirlerde, özellikle mahallelerde, semtlerde lokal kısıtlamalar yapılarak çok iyi takip etmek mümkündü krizi. Ama çok geçişli büyük şehirlerde bunu yapmak çok mümkün değil. Dolayısıyla o şehrin komple kapatılması artık söz konusu. Hele böyle 60 binli rakamlarda, iyice kırmızıya çalan renk değişikliği olan ve sürekli de artacağını düşündüğümüz bir tablo ile karşı karşıya isek, artık yapacak başka bir şey olmadığını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

    “MÜCADELEDE EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ AŞI”

    Bu arada İstanbul Valisi Ali Yerlikaya dün sosyal medya hesabı üzerinden İstanbul’da aşılanma oranlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, “İstanbul’umuzda toplam 2.814.919 olmak üzere, 1. doz 1.661.010, 2. doz 1.153.909 aşı yapıldı. 65 yaş ve üstü büyüklerimizin aşı olma oranı yüzde 81,2’ye ulaştı. 15 gün gibi kısa bir sürede 60-64 yaş grubundaki vatandaşlarımızın yüzde 46,4’üne aşı yapıldı. Mücadelede en büyük gücümüz aşı” açıklamasında bulundu. Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesin alınan bilgiye göre ise Türkiye’de yapılan toplam aşı sayısı 18 milyon 499 bine ulaştı.

  • Sosyal medyadan canlı yayın yapınca yakalandılar

    Sosyal medyadan canlı yayın yapınca yakalandılar

    Bursa’da, sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen iş yerinde toplanarak, eğlence düzenleyen 11 kişi, sosyal medyadan canlı yayın yapınca polis ekiplerince yakalandı. Koronavirüs tedbirlerini ihlal eden 11 kişiye, 34 bin 650 lira ceza kesildi.

    Cumartesi günü sokağa çıkma kısıtlaması saatlerinde merkez Osmangazi ilçesine bağlı Şehreküstü Mahallesi’ndeki bir iş hanında ofisi bulunan V.E., sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen 10 arkadaşını davet ederek, eğlence düzenledi.

    Düzenledikleri eğlencede bağlama çalıp, türkü söyleyerek sosyal medyadan da canlı yayın yapan arkadaş gurubunun yayını izleyen polis ekipleri, V.E.’nin ofisinin adresini belirleyip, baskın düzenledi. Ofisteki e ğlencede yer alan V.E. dahil 11 kişiye, koronavirüs tedbirlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle toplam 34 bin 650 lira ceza uyguladı.

  • Johnson & Johnson aşısına ‘kan pıhtısı’ soruşturması

    Johnson & Johnson aşısına ‘kan pıhtısı’ soruşturması

    Avrupa İlaç Ajansı (EMA), ABD merkezli Johnson & Johnson ilaç şirketi tarafından geliştirilen koronavirüs (Covid-19) aşısının uygulandığı 4 kişide kan pıhtılaşması yan etkisinin görülmesinin ardından soruşturma başlattı.

    Avrupa Birliği’ne bağlı denetleme kurumu Avrupa İlaç Ajansı, Johnson & Johnson ilaç şirketi tarafından geliştirilen Jenssen Covid-19 aşısının uygulandığı 4 kişide kan pıhtılaşması yan etkisinin görülmesinin ardından soruşturma başlattı. Soruşturmanın, Oxford Üniversitesi ve AstraZeneca tarafından üretilen aşıya ait verilerin de dahil edilmesiyle genişletildiği ifade edildi. Tek doz olarak uygulanmak üzere aşıyı geliştiren Johnson & Johnson, aşıda bu yan etkiye neden olabilecek bir sorun olmadığını açıkladı. Avrupa Birliği Komisyonu, geçen ay Johnson & Johnson aşısının kullanımına onay vermişti.

    “BAĞLANTI OLDUĞUNA DAİR HENÜZ BİR KANIT YOK”

    Johnson & Johnson’dan yapılan açıklamada, aşı ile kan pıhtılaşması arasında bir bağlantı tespit edilmediği ifade edilerek, “Şu anda, bu yan etkilerle Janssen Covid-19 aşısı arasında net bir nedensel ilişki kurulmamıştır” denildi. Avrupa İlaç Ajansı da söz konusu yan etkilerin aşıyla bağlantılı olup olmadığına yönelik henüz bir kanıt olmadığını duyurdu.

    “KAN PIHTILAŞMASININ AŞI İLE BİR BAĞLANTISI OLDUĞU AÇIK”

    Birkaç gün önce Avrupa İlaç Ajansı Başkanı Marco Cavaleri, İtalyan basınına yaptığı açıklamada AstraZeneca aşısı ile kan pıhtılaşması yan etkisi arasında bir bağlantı olduğunu itiraf etmişti. Cavaleri, “Bence artık söyleyebiliriz. Kan pıhtılaşmasının aşı ile bir bağlantısı olduğu açık. Ancak kan pıhtılaşması reaksiyonunun nedenini henüz bilmiyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

    Öte yandan, Oxford Üniversitesi ve AstraZeneca tarafından ortak geliştirilen aşının kullanımı, kan pıhtılaşması yan etkisi nedeniyle aralarında Danimarka, Norveç, İzlanda, Finlandiya, Bulgaristan, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, İrlanda’nın da bulunduğu birçok ülkede askıya alınmıştı.

  • Yasakları delen başbakana para cezası

    Yasakları delen başbakana para cezası

    Norveç Başbakanı Erna Solberg, hükümetinin koronavirüsle (Covid-19) mücadele kapsamında aldığı kısıtlama kararlarına uymayarak Şubat ayında 13 kişinin katılımıyla doğum gününü kutladı. Başbakan Solberg’e kısıtlamaları ihmal etmesi nedeniyle 20 bin Norveç kronu (1975 euro) para cezası verildi.

    Yerel medyada yer alan habere göre Noveç Başbakanı Erna Solberg, Norveç’te halka açık toplantıların 10 kişiyle sınırla olmasına rağmen Şubat ayında 60’ıncı yaşını 13 kişinin katılımıyla kutladı. Polis, Başbakan Solberg için düzenlenen etkinliğin izin verilen misafir sayısını aştığı sonucuna vararak, başbakana 20 bin Norveç kronu para cezası verdi. Polis yetkilisi Ole Saverud, dün yaptığı açıklamada, “Yasa herkes için aynı olsa bile, herkes eşit değildir. Solberg, ülkenin en önemli seçilmiş temsilcisidir ve pek çok durumda hükümetin salgını durdurma tedbirlerine ilişkin kararlarında önde gelen figür olmuştur. Bu nedenle halkın, sağlık kurallarına olan güvenini sürdürmek için kendisine bir yaptırım uygulanmasının haklı olduğu düşünülüyor” dedi.

    ÖZÜR DİLEMİŞTİ

    Solberg ailesinden 13 kişinin 26 Şubat’ta bir kış sporları beldesindeki bir restoranda yemek yediğini itiraf etmiş ve sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, ‘kızgın ve hayal kırıklığına uğramış’ Norveç vatandaşlarından özür dilemişti.

  • Aşılamada yeni yol haritasını açıkladı

    Aşılamada yeni yol haritasını açıkladı

    Türkiye’de Koronavirüs vaka sayılarında ve can kaybında artış devam ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ”Ramazan ayını hareketliliği azaltarak fırsata çevirmeliyiz” diyerek aşılamada son durumu da anlattı. Koca, yaptığı açıklamada; Haziranda 40 yaş, temmuzda 20 yaş üstünü aşılamış olmayı amaçlıyoruz” dedi.

    ”Hedef haziran sonuna kadar 40 yaş üstünü aşılamak.”

    Açıklama Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan geldi. Dünyada bir aşı savaşı olduğunu, tedarik için her türlü girişimi ısrarla yaptıklarını söyleyen Bakan Koca şöyle konuştu:

    ”Zorluklar var, biliyorum. Ama ben sonuç alacağımıza, haziran sonu itibariyle 40 yaş üstünü her şartta aşılayabileceğimize inanıyorum. İkinci hedefimiz temmuza kadar 20 yaş üstünü aşılamak. Bütün uğraşımız bu iki temel hedefi yakalamak için.”

    ”TÜRKİYE’DE ÜÇÜNCÜ, İSTANBUL’DA DÖRDÜNCÜ PİK”

    Hürriyet gazetesine konuşan Sağlık Bakanı Koca, vaka sayılarındaki tırmanışı da değerlendirerek İstanbul’da dördüncü, Türkiye’de üçüncü pikin yaşandığını söyledi.

    Bunda mutasyonlarla birlikte tedbirlere uyulmamasının da etkili olduğunu belirten Koca şu ifadeleri kullandı:

    ”RAMAZANI FIRSATA ÇEVİRMELİYİZ”

    ”Vaka sayılarında ciddi artış var. Bunda mutasyon tabii ki etkili ama sadece mutasyonla açıklayamayız. Önlemleri gevşettik maalesef. Ramazanı fırsata çevirmemiz gerekiyor. Ramazanda hareketliliği azaltmamız lazım. Hareketlilik azalırsa pik noktasından aşağı doğru inişi bekliyoruz.”

    HASTANELERDE DOLULUK UYARISI

    Peki vaka ve hasta sayılarındaki artış sağlık sistemini zorluyor mu? Koca bu konuda ise şunları söyledi:

    ”Şu andaki yük, bizim özellikle kasım aralık döneminde yaşadığımız sağlık yükünün oldukça altında. Şu anda bir sorun yok. Ama üç dört hafta daha böyle giderse, sorun olmaya başlar.”

  • “Ramazan için ek tedbirler gelebilir”

    “Ramazan için ek tedbirler gelebilir”

    Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz, ramazan ayı içerisinde ek tedbirlerin alınabileceğini söyledi. Doç. Dr. Kayıpmaz, “Ramazan ayı içerisinde de belirli ek tedbirlerin gündeme gelebileceği görülüyor. Kamuda, özel sektörde uzaktan çalışma, bazı kapatma kararları düşünülebilir” dedi.

    Pandemi döneminde yerli üretimin ne kadar önemli olduğunun anlaşıldığına işaret eden Doç. Dr. Kayıpmaz, “Şu anda bizim üniversitelerimizde, bizim insanlarımız tarafından geliştirilen aşıların ön plana çıkmasıyla, üretilir hale gelmesiyle biz bu pandemi, Covid-19 belasından veya bundan sonra karşılaşacağımız diğer solunum yolu hastalıklarından kendi yerli aşılarımızla ancak kurtulabileceğiz. Bu yerli aşılarımızı düşük maliyetli ülkemizde üretebilirsek belki de yurt dışındaki birçok ülkeye de derman olacak şekilde en uygun şekilde sağlayabileceğiz” dedi.

    ‘AŞIYA İNANCI KIRMAYA ÇALIŞMAK, AKIL VE MANTIKLA BAĞDAŞMIYOR’

    Çin’deki ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı kuşattığını belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, “Dünyada 130 milyonun üstünde vaka sayısı ve yaklaşık 3 milyon ölüm olgusu ile karşımıza çıktı. Hala bu hastalığı inanılmaz biçimde küçümseyenler, ciddiye almayanlar, hatta böyle bir hastalığın varlığına inanmayanlar var. Bizim kliniklerde gördüğümüz ise genç yaşta, ileri yaşta, hastalık tablosu çok ağır giden insanlar var. Ortada gerçekten bir hastalık var. Böyle bir durumda bu hastalığı küçümsemek, alınan tedbirleri küçümsemek, bizim hastalığı daha hafif atlatmamızı sağlayacak olan aşıya inancı kırmaya çalışmak ne yazık ki akıl ve mantıkla bağdaşmıyor. Aşılama yaptığımız gruplarda aralık ayına göre mart ayındaki vaka sayılarında bir yükseliş görmedik. Ama toplamda baktığınızda aralık ayına göre mart ayında vaka sayısında ciddi bir artış var. Dün itibari ile günlük 54 bin vakaya ulaşmış durumdayız. Ama aşılanan gruplardaki sağlık çalışanları hastalığın yüzde 10’unu oluşturuyordu, hastaların yüzde 10’unu oluşturan sağlık çalışanlarında bu oran şu anda çok çok azalmış durumda. 65 yaş üstünü aşıladık ve aşılananlarda hasta sayılarının aralık ayına göre hemen hemen aynı veya biraz daha az olduğunu fark ettik. Toplamda vaka sayısı artıyor ama aşılanan gruplarda vaka sayısı yükselişe geçmiyor” diye konuştu.

    ‘ERCİYES ÜNİVERSİTESİ’NDE YAPILAN ÇALIŞMA FAZ 2 AŞAMASINDA’

    Özellikle son dönemde vakaların yoğunlaştığı yaş grubunun 20 ile 59 yaş arası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kayıpmaz, şöyle devam etti:

    “Yani artık gençlerimiz, üretken nüfusumuz daha çok tehlike altında diyebiliriz. Ülkemizde diğer aşılar temin edildikçe meslek gruplarından başlayarak, riskli gruplardan başlayarak genç yaştaki kişilerin de aşılamasına devam edilecek. Yerli aşı anlamında Erciyes Üniversitesi’nde yapılan çalışma faz 2 aşamasında. Önümüzdeki günlerde faz 3’e doğru geçecek. Bu hafta itibari ile ülkemizin en kapsamlı klinik araştırma merkezini Ankara Şehir Hastane’mizde kurduk. Bundan sonra aşı çalışmalarının faz deneylerini, aynı zamanda da ilaç çalışmalarını yürüteceğimiz aşı çalışmalarını açmış bulunmaktayız. Resmi açılışını da birkaç gün içinde yapacağız. Kendi insanlarımızın geliştirdiği aşıları çok daha iyi bir konuma nasıl getirebiliriz buna bakacağız. Pandemiyle bundan sonraki mücadelemiz nasıl olmalı? Özellikle Ramazan ayı içerisinde kritik günler bizi bekliyor diyebiliriz. Günlük 54 bin vaka belli bir süre sonra hasta ağır hastaya, ağır hasta da yaşamını kaybeden vefat sayılarına yansıyor”

    ‘YUMRUK ŞEKLİNDE SELAM DA VERİLMEMELİ’

    Bilim Kurulu’nun mümkün olan en fazla dozda aşının gelmesi için çabalarının devam ettiğine işaret eden Doç. Dr. Kayıpmaz, “Üretici ülkelerden kaynaklanan sorunlardan dolayı istediğimiz doz şu ana kadar gelmiş değil. Bundan sonrasında inşallah kalan dozlar gelirse biz çok daha fazla aşılamayı yaparken bir yandan da alınacak olan tedbirlerle Ramazan Bayramı’nda şu anda olduğumuzdan çok daha iyi bir konumda olabileceğimize inanıyorum. Ramazan ayı içerisinde de belirli ek tedbirlerin gündeme gelebileceği görülüyor. Kamuda, özel sektörde uzaktan çalışma, bazı kapatma kararları düşünülebilir. Pandemi el birliğiyle mücadele etmemiz gereken bir süreç. Evet devletimiz bazı kararlar alıyor. Biz de vatandaş olarak bu kararlara uymak durumundayız. Yumruk şeklinde selamlama şekli gelişti, burada da fiziki temas vardır ve bulaşma riski vardır. Nasıl el ele tokalaşmıyorsak yumruk şeklinde selam da verilmemeli. Bilim Kurulu toplantısında ramazan ayı içerisinde vaka sayılarını düşürmeye, insan hareketliliğini azaltmaya yönelik tedbirler gündeme gelecek. Burada tartışıldıktan sonra Sayın Bakanımız tarafından Cumhurbaşkanlığı kabinemize sunulacak” dedi.

    Konuşmanın ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duruş Acar tarafından Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz’a ‘Sağlık Bilimleri ve Yaşam Toplumsal Katkı Ödülü’ verildi.

  • 10 günlük karantina süresi değişebilir

    10 günlük karantina süresi değişebilir

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, mutant virüsün bulaştırma süresinin daha fazla olduğunu, bu nedenle 10 gün olan karantina süresinin uzatılması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “Mutant virüs daha erken bulaştırmaya başlıyor ve bulaştırma süresinin daha uzun olduğunu bir çalışma gösterdi, ‘13,3 gün’ diye bir süre buldular. Böyle bir durumda bizim rehberlerimizi güncellememiz lazım. Hastalığı geçirenleri 10 günde işe başlatıyoruz, eğer 14 gün kadar bulaştırıyorlarsa, bu süreyi değiştirmemiz lazım” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ceyhan, mutant virüsün yüzde 50 daha bulaştırıcı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “İngilizler ilk verilerini yayımladıklarında, İngiltere mutantının daha ağır hastalığa yol açtığı belirtildi. Arkasından yapılan araştırmaların çoğunda herhangi bir farklılık olmadığı bulunmuş. Farklı ülkelerde mutant virüs yeni bir mutasyon da geçirmiş olabilir. Bizim de yoğun bakımcıların, yoğun bakımda yatan hastaların daha ağır tablo ile yattığı, solunum cihazına bağlanma oranının salgının ilk dönemlerine göre daha yüksek olduğu şeklinde gözlemleri var. Bunların değerlendirilmesi, bir süre takip edilmesi lazım” diye konuştu.

    ‘MUTANT VİRÜSTE BULAŞTIRMA SÜRESİ 13,3 GÜN’

    Prof. Dr. Ceyhan, mutant virüsün farklılığının daha erken bulaşması ve daha uzun süre bulaştırması olduğunu söyleyerek, “Daha erken bulaştırmaya başlıyor ve önemli olarak bulaştırma süresinin daha uzun olduğunu bir çalışma gösterdi; ‘13,3 gün’ diye bir süre buldular. Böyle bir durumda bizim rehberlerimizi güncellememiz lazım. Hastalığı geçirenleri biz 10 günde işe başlatıyoruz, eğer 14 gün kadar bulaştırıyorsa bunlar, bu süreyi değiştirmemiz lazım. 1 metre mesafe mutant virüste güvenli değil en az 2 metre olmalı. Bulaşı önlemenin daha zor olması nedeniyle ekstra tedbirler uygulanmalı. Aynı şiddette seyretse bile ölüm sayılarında artma gözleniyor; çünkü vaka sayıları artıyor. Bu yüzden hastanelerin yükü, yoğun bakımların yükü artacak ve mücadelemiz daha da zorlaşacak” dedi.

    ‘HER BELİRTİYİ KORONAVİRÜSE BAĞLAMAMAK LAZIM’

    Prof. Dr. Ceyhan, koronavirüs vakalarında görülen burun tıkanıklığı ve nezle belirtilerine ilişkin, “Bu konuda çok dikkatli olmak lazım. Dünyada 130 milyon vakanın görüldüğü bir hastalıkta birkaç kişide görülen belirtiyi bu hastalığın belirtisi, diye saymak, son derece yanlış. Bunlar tesadüfen de olabilir. Özellikle kış döneminde, şu sıralarda da solunum yolu ile bulaşan virüsler görülmeye başlandı. Gribin sıklığı azaldı; ama diğer virüslerin özellikle nezle yapan virüslerin görüldüğü bir dönem. Dolayısıyla hepsini koronavirüse bağlamamak lazım. Hatta insanın koronavirüs testi pozitif çıkabilir; ama burun akıntısı, nezleyi yapan başka bir virüstür, takip etmek lazım. Farklı belirtiler rapor ediliyor; diş kaybı, saç kaybı gibi. Bunların koronavirüse bağlı olduğunu söyleyebilmek için toplumda belli oranda görülmesi lazım. Henüz bu şekilde yeni bir belirti yok” diye konuştu.

  • Hangi aşı tercih edilmeli? Uzmanlardan açıklama

    Hangi aşı tercih edilmeli? Uzmanlardan açıklama

    Sağlık  Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Covid-19 aşısı tercihinde önemli kriter olmadığını söyledi. İlhan, “Tamamen vatandaşların isteğine bağlı. Her iki aşı için de en çok görülen yan etkiler; aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, sistemik yan etkiler açısından baktığımızda ise en çok alerjik reaksiyon her iki aşı sonrasında görülebiliyor” dedi.

    Çinli Sinovac şirketinin aşısı Coronavac’ın ardından Alman- ABD ortaklığında geliştirilen Biontech aşısının da gelmesiyle aşı randevusu alanlara seçenek sunulmaya başlandı. Bu durum, aşı yaptıracaklarda, tercih konusunda soru işaretlerine neden oldu. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, her iki aşıda da koruyuculuk oranının yüzde 80’den fazla olduğunu belirterek, “Bilinmeli ki her ikisinin de etkinliği yüksek, yan etkileri de birbirine çok benzer. Sinovac’ın Türkiye’de yapılan çalışmasına göre yüzde 83, Biontech’in yurt dışında yapılan çalışmasına göre yüzde 90’lar civarında koruduğu söz konusu. Aşı olmak, bulaşı engellemiyor; kişi hasta olursa ağır hastalık geçirmesini engelliyor. Vatandaşların yapması gereken, aşılama sırası kendisine geldiğinde hangi aşı varsa sistemde o aşılardan birini tercih etmek. Tercihte önemli bir kriter yok, tamamen vatandaşların isteğine bağlı. Bakanlığın web sayfasında da yayımlanmış, topluma yönelik ‘şu kişiler bu aşıyı olsun’, ‘bu kişiler şu aşıyı olsun’ diye bir şey söz konusu değil. Her iki aşı için de en çok görülen yan etkiler; aşı yapılan yerde kızarma, ağrı, sistemik yan etkiler açısından baktığımızda ise en çok alerjik reaksiyon her iki aşı sonrasında görülebiliyor” diye konuştu.

    PROF. DR. CEYHAN: AŞILAR GÜVENİLİR, CİDDİ YAN ETKİ YOK

    Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da insanlara aşı tercih hakkı verilmesinin güzel olduğunu; ancak karışıklığa da yol açabileceğini söyledi. Ceyhan, “Seçme hakkının olumlu sonuç vermesi için insanların aşılar hakkında, salgın hakkında belli bir bilgi birikiminin olması lazım. ‘Aşılar arasında şu fark vardır, bu fark vardır’ şeklindeki verilere bakmak lazım. Aslında ‘etkinlik’ diye baktığımız zaman iki aşıyı kıyaslamak son derece zor. Böyle bir kıyaslama yapmak için aynı toplumda, aynı anda ve aynı şartlarda iki aşıyı farklı gruplara yapıp karşılaştırmak lazım. Böyle bir çalışma yapılmadı. Yan etki açısından baktığınızda inaktif aşının vücutta çoğalmayan bir aşı olduğu için daha az yan etki olmasını bekleriz. Şu an kullanımda olan aşılar güvenilir, ciddi yan etkisi yok. Bu bilgileri kullanarak insanlar karar verecekler” dedi.

    ‘YANLIŞ ÖNERİLER VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, aşı tercihi konusunda hekimlerden kaynaklanan yanlış önerilerin olduğuna dikkat çekerek, “Hekimlerden kaynaklanan bazı yanlış öneriler var. Farklı gruplara farklı aşı uygulanması, ‘şu yaş grubundaysan şunu yaptır,’ ‘şu hastalığın varsa bunu yaptır’ diye böyle bir şey kesinlikle yok. Biz Biontech gelene kadar herkese Sinovac yaptık. Dolayısıyla farklı gruplarda farklı aşıların tercih edilmesi, diye bir olay yok. Aşıyı yaptırabiliyorsa eğer Biontech de olabilir Sinovac da olabilir” diye konuştu.

    ‘ALERJİ KONUSU YANLIŞ ANLAŞILIYOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, aşılara karşı alerji konusunun da yanlış anlaşıldığına vurgu yaparak, “Kişilerin herhangi bir yaşam döneminde herhangi bir gıda maddesi ya da ilaca karşı alerjisini hesaba katarsanız toplumun zaten 3’te 1’inde bu alerji hikayesi vardır. Burada kastedilen o değil. Burada kastedilen milyonda bir görülen ve insanı şoka sokan eğer alerji varsa gerçekten şoka sokan bir olay varsa yapılmaz. Bu da insanın çoğu zaman farkında olduğu bir şey değildir. Aşının içerisinde bulunan herhangi bir maddeye karşı anafilaksi gelişmiş olması, insanların çoğunun hikayesinde yoktur, ilk defa orada öğrenilir. Böyle bir şüphesi varsa insanların sağlık merkezlerinde ilk 30 dakikayı geçirmeliler; çünkü yüzde 90’ından fazlası ilk 30 dakikada çıkar bunların” dedi.