Etiket: koronavirüs

  • Bursa’da 60 yaş üstü aşılama başladı

    Bursa’da 60 yaş üstü aşılama başladı

    Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, il genelindeki aşılama çalışmalarında 600 bin rakamına yaklaşıldığı bilgisini verdi.

    Bursa’da yürütülen aşılama çalışmaları ile ilgili açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Dr. Yavuzyılmaz, günde ortalama 10 bin civarı aşı uygulaması yapıldığını söyledi. Aşılama çalışmalarının Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hedef gruplara göre yapıldığına dikkat çeken Dr. Yavuzyılmaz, “14 Ocak’ta sağlık çalışanlarımız ile başladığımız aşılama çalışmalarında 60 yaş ve üzeri vatandaşlarımıza kadar geldik. Bu kategorideki vatandaşlarımızın aşılama çalışmalarını en kısa sürede bitirerek, Bakanlığımızın açacağı yeni hedef gruba yoğunlaşacağız. Şu ana kadar 300 binin üzerinde birinci doz, 250 bine yakın da ikinci doz uygulaması yaptık” dedi.

    Aşı sırası gelen 60 yaş ve üzeri vatandaşların Alo 182 veya MHRS uygulaması üzerinden randevu oluşturduktan sonra tüm kamu, özel ve üniversite hastanelerinde veya aile hekimliklerinde aşılarını yaptırabileceğini vurgulayan Dr. Yavuzyılmaz, “Vatandaşlarımızın, çoğunlukla aile hekimliğini tercih etmesi nedeniyle zaman zaman buralarda yığılmalar yaşanıyor. Bu nedenle vatandaşlarımız, aile sağlığı merkezlerinin yanı sıra hastanelerimizi de aşı için tercih edebilirler” diye konuştu.

    Bursa’da vaka sayılarının yükselişte olduğunu ve tehlikenin gitgide arttığının altını çizen Dr. Yavuzyılmaz, “Sağlık çalışanlarımız, virüse karşı olağanüstü bir çaba göstererek çalışıyorlar. Ancak vatandaşlarımızın, normalleşme sürecinin yeniden başlamasıyla birlikte kurallara tam riayet etmediklerini görüyoruz. Bu da vaka sayılarının yeniden yükselişe geçmesiyle karşımıza çıkıyor. Bu tablo Bursa’ya yakışmıyor. Tüm vatandaşlarımızdan, sağlık çalışanlarımızın cansiperane çabalarını görmelerini ve maske, mesafe, temizlik kurallarından taviz vermemelerini istiyoruz” şeklinde konuştu.

  • Bursa’da 3. dalga mı yaşanıyor? İşte ilçelerdeki vaka sayıları

    Bursa’da 3. dalga mı yaşanıyor? İşte ilçelerdeki vaka sayıları

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 6-12 mart tarihlerini kapsayan illere göre haftalık vaka sayısı haritasında (100 bin kişide) Bursa’daki durum 78.47 (2433 kişi) olarak açıklanmıştı. Hafta sonu açıklanan yeni tablo ile bu oran 100 bin kişide 97,14 (3012 kişi) olarak güncellendi. Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasında da riskli bölgelerin artışıyla Bursa’da yaşanan yeni dalga endişe verici boyuta ulaştı. Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz, ilçe ilçe vaka sayılarını bugünkü köşesine taşıdı…

    Yılmaz, yazısında şu önemli bilgileri verdi:

    Geçen yıl Mart-Mayıs dönemindeki birinci dalgada günlük vaka sayıları Bursa’da 300-500 bandındaydı. Ekim-Aralık dönemindeki ikinci dalga günlük vaka sayısı 5 bine yaklaştı.

    İkinci dalganın ardından Bursa’da günlük 150’ye kadar düşen vakalar, bu yeni dalgayla birlikte artışa geçti ve günlük 700’ün üstüne çıktı.

    Hastalığı atlatanlar ve aşı nedeniyle yoğun bakımlarda önceki dalga kadar büyük artış yok, ama sistematik artış ve bugün için günlük 700’ü geçen vaka sayısı virüsün topluma yayıldığını gösteriyor.

    Bunun merkezdeki üç büyük ilçeye yansıması ise şöyle:

    • Osmangazi günlük 200-250 bandındaki vaka sayısıyla ilk sırada.
    • Nilüfer günlük 150-200 bandındaki vaka sayısıyla ikinci,
    • Yıldırım ise günlük 100-150 bandındaki vaka sayısıyla üçüncü ilçe durumunda.

    Bursa’nın haftalık vaka sayıları:

    8-14 Şubat : 34,87 (1081 kişi)

    15-21 Şubat: 39,14 (1213 kişi)

    20-26 Şubat: 49,78 (1543 kişi)

    27 Şubat – 5 Mart:  58,55 (1815 kişi)

    6-12 Mart: 78,47 (2433 kişi)

    13- 19 Mart: 97,14 (3012 kişi)

  • Umutlandıran açıklama: Yazı rahat geçireceğiz

    Umutlandıran açıklama: Yazı rahat geçireceğiz

    Sağlık Bakanlığı’nın risk haritasına göre illerin hemen hemen tümünde vaka sayıları arttı. Bilim insanları, vakalardaki artışın nisan ortasına kadar devam edeceğini, ardından düşüşün başlamasının beklendiğini söyledi. Prof. Dr. Kemalettin Aydın, şu anki artışı kasım ayındaki tsunaminin artçısı olarak değerlendirdiğini söyleyerek, “Vaka sayılarının haziranın ikinci yarısından itibaren 1000’ler civarında olacağını, yazı geçen yıla göre rahat geçireceğimizi düşünüyorum” dedi. Doç. Dr. Ümit Savaşçı ise “Nisan ayının ortasında pik noktasını göreceğiz, daha sonra bir iniş başlayacaktır” dedi.

    Koronavirüs ile mücadele eden Türkiye’de normalleşme süreciyle birlikte vaka sayılarının artması endişe yarattı. İllerin 100 bin kişi başına düşen vaka sayılarına göre şekillenen ve Sağlık Bakanlığı tarafından güncellenen risk haritasına göre illerin hemen hemen tümünde vaka sayıları arttı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, güncel harita ve artan vakalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    ‘KASIM AYINDAKİ TSUNAMİNİN ARTÇISI’

    Prof. Dr. Aydın, şu andaki artışın kasım ayındaki tsunaminin artçısı olarak değerlendirdiğini söyledi. Aydın, “22 bin rakamını, kasım ayındaki tsunaminin artçısı olarak değerlendiriyorum. 22 bin bandından geri döneceğini düşünüyorum. İçişleri Bakanlığı, valiler, kaymakamlar üzerlerine düşen görevleri çok sıkı yapıyorlar. Mevsimsel ferahlama, açık arazilerin kullanılması gibi nedenlerle nisan ayının ortalarından itibaren düşüş olacaktır, kasım-aralıkta ki 30 binlere gelmeden dönüşe geçecektir. Bir mutant suş, başka mutant suşlar devam ettiği sürece ‘şu tarihte vakalar kalmayacak’ deme şansımız yok. Vaka sayılarının haziranın ikinci yarısından itibaren 1000’ler civarında olacağını, yazı geçen yıla göre rahat geçireceğimizi düşünüyorum” dedi.

    ‘KAPATMAYI GEREKTİRECEK YÜKSELİŞ YOK’

    Prof. Dr. Kemalettin Aydın, haritadaki durumun, son birkaç haftadır kurallara uyulmamasından kaynaklandığını söyledi. Prof. Dr. Aydın, illerinin kırmızıya dönmesinin sadece 100 bindeki vaka sayısından olmayacağını belirterek, “100 bindeki vaka sayısının yanında o şehirdeki hastalığın artış hızı, PCR pozitiflik oranı, solunum cihazı ve yoğun bakım doluluk oranı önemli. Son günlerdeki vakalar yüzde 100 artmasına rağmen ‘kırmızı’ dediğimiz illerde yoğun bakımdaki hastalar yüzde 25, solunum cihazına bağlanan hastalar yüzde 20 oranında arttı. 100 bindeki sayı üzerinden kırmızı; ama sağlık hizmeti, PCR pozitiflik ve aşı oranı olarak o şehirler kırmızı değil şu an. Bu neyi doğurur? Kırmızı olmamakla beraber, kırmızı olma ihtimalini göz önüne alarak, yerelde ve yerindeki yönetimler bir kısım kırmızı kararlar alabilir. Düşük riskli renklerdeki iller, yüksek riskli illerin kurallarını uygulayabilir. Yatak kapasitesi ve hastanelere gelen hastalara sunulan sağlık açısından bir yükseliş söz konusu; ama bu yükseliş illerin kapatılmasını gerektirecek bir yükseliş değil” ifadesini kullandı.

    ‘NİSAN ORTASI KRİTİK’

    Doç. Dr. Savaşçı ise nisan ayında 20 binlerin üzerinde vaka sayılarının görülebileceğini düşünürken, aslında erken bir pik yaşadıklarını söyledi. Savaşçı, “Ne yazık ki, nisan ayını bulmadan 20 binin üzerine çıkıp 3’üncü dalgayı şu anda yakalamış durumdayız. Ancak 3’üncü pikin 1’inci ve 2’nci pikten farkı vakalarımızın klinik olarak biraz daha hafif seyretmesi, çok fazla oksijen ve yoğun bakım ihtiyaçlarının görülmemesi; dolayısıyla şu anda 3’üncü piki yaşıyoruz. Vaka sayılarımız muhtemelen nisan ortasında 25 bini-30 bini de geçebilir. Bu da sağlık sistemi üzerinde yük getirebilir. Ne yazık ki bu dönemde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayıları da artabilir. Onun için biraz daha sorumluluk bilinciyle kurallara uymamız gerekiyor. Halkımızdan 2-3 ay zaman istiyoruz. Nisan ayının ortasında tepe noktasına, pik noktasına ulaşacağımızı düşünüyorum. Orada kritik nokta olacak. Nisan ortasında bu krizi de atlatabilirsek, daha sonra bir iniş başlayacaktır. Bizim için kritik zaman nisan ayının ortası olacaktır” diye konuştu.

  • Yerli aşıda faz-2 nisanda tamamlanacak

    Yerli aşıda faz-2 nisanda tamamlanacak

    Türkiye’de koronavirüse karşı geliştirilen yerli aşılar arasında insan deneyleri başlayan ilk aşının çalışmalarının yürütüldüğü Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde İyi Klinik Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKUM) Müdürü Doç. Dr. Zafer Sezer, nisan ortasında Faz 2 çalışmasının tamamlanacağını söyledi.

    ERÜ bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi (ERAGEM) ile İKUM tarafından koronavirüse karşı geliştirilen ve Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından desteklenen Covid-19 yerli aşısının Faz 1 çalışması 44 gönüllü üzerinde yapıldı ve 14 Aralık itibarıyla tamamlandı. İnaktif aşının Faz 2 çalışmaları ise şubat ayında başladı. Faz 2 kapsamında aşının ilk dozu 250 gönüllüye uygulandı. Faz 2’de ikinci doz aşılamaları da aynı gönüllülere uygulanmaya devam ediyor.

    ‘İKİNCİ DOZ AŞILAMADA 50 KİŞİ TAMAMLANDI’

    İKUM Müdürü Doç. Dr. Zafer Sezer, Faz 2 aşamasında 250 gönüllüye aşı uygulaması yapıldığını belirterek, “Klinik aşamasında yapacağımız her şey protokol altındadır. Orada yapacağımız her şey yazılıdır. Bizim planlamamızda da 250 kişi belirlemiştik. Bunu da gerçekleştirdik. İkinci doz aşılarında da ilerleme yaptık. 28 gün arayla yaptığımız ikinci doz aşılamasında 50 kişiyi tamamladık. Her gün belirli periyotta gelen gönüllülerimize aşı uygulaması yapılıyor. Aşımızda bazı yan etkiler görüldü; ama bu etkiler ciddi bir yan etki değil. Biz aşı yapılan bölgede hafif kızarıklık, şişlik, ağrı gibi yan etkilerden bahsedebiliriz. Bunun dışında halsizlik, yorgunluk ve baş ağrısı da görülmektedir. Bu tabii genel olarak herkeste olmadı” dedi.

    ‘NİSAN ORTALARINDA FAZ 2 ÇALIŞMASINI BİTİRECEĞİZ’

    Doç. Dr. Sezer, “Nisan ortalarında Faz 2 çalışmasını bitireceğiz. Laboratuvar çalışmaları da olacağı için ve eldeki verilerin değerlendirme ve analizleri yapılacak. Nisan sonuna kadar da değerlendirme olacak. Faz 3 çalışmasıyla ilgili de birçok çalışma yürütülüyor. Bu çalışmalar Sağlık Bakanlığı ve TÜSEB bünyesinde yapılıyor” diye konuştu.

    Vatandaşları uyaran Sezer, “Aşı olsanız dahi bakanlığın uyarılarına uymak önemli. Aşı olduktan sonra kendiniz hasta olmasanız bile bulaştırıcılık olabilir. Şu an kullanımda olan aşılarda bile klinik araştırması devam ediyor. Biz de gönüllülerimize aşı yaptık; ama onları takip etmeye devam edeceğiz. Faz 3 aşamalarında da en az 1 yıllık takip gerekiyor. Koruyuculuk ve bulaştırıcılıkla ilgili veriler zamanla ortaya çıkıyor. Vatandaşlarımız aşıya ulaştıklarında mutlaka yaptırsınlar” ifadelerini kullandı.

     

  • Yoğun bakım doluluk oranı yüzde 66’yı geçti

    Yoğun bakım doluluk oranı yüzde 66’yı geçti

    Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, Türkiye’nin koronavirüs risk haritasını ve ülke genelindeki vaka artışını değerlendirdi. Oğuztürk, illerin risk oranlarına göre renklendirmesinde temel etkenin pozitif vaka sayısı olduğunu; ancak aşılanma oranı, yoğun bakım doluluk oranı ve acil servislere başvuru oranlarının da etkili olduğunu söyledi.

    ‘YÜZDE 80’İ GEÇERSE ALARM SÖZ KONUSU’

    Ülke genelindeki vaka artışı ve hastanelerdeki doluluk oranlarına değinen Prof. Dr. Oğuztürk, “Bizim ülkemizdeki yatak doluluk oranı ve yoğun bakım doluluk oranı, hastanelerin mücadelesinde en önemli parametrelerden bir tanesi. Şu an itibarıyla yoğun bakım doluluk oranı yüzde 66. Bu yüzde 66’lık doluluk oranı sadece Covid-19 hastalarının artışı ile ilgili bir oran değil; diğer hastalar da bu oranın içinde. Benim şahsi kanaatim bu doluluk oranı bir miktar daha artarsa; örneğin yüzde 80’leri geçerse daha ciddi bir alarm söz konusu olacaktır. Ve bu sonuç, ‘ülke genelinde tam kapanma’ demeyelim; ama kısıtlamaların daha ciddi bir şekilde ortaya çıkma zaruretini doğurabilir” diye konuştu.

    ‘EKSTRA TEDBİR ALINMASI KAÇINILMAZ OLACAKTIR’

    Prof. Dr. Oğuztürk, ‘Türkiye geneli kapanma’ şeklinde bir kısıtlama beklemediğini belirterek, “Genel kapanma şeklindeki bir sürecin oluşma ihtimalini çok düşük görüyorum. Kısmi şekildeki uygulamaların ülke geneline yayılma ihtimali olabilir. Yani hafta sonlarının tekrar 24 saat bazında kapanma ile ülke genelinde bir sürecin tekrar bu şekilde aktive olması gündeme gelebilir. Ama bu vaka sayılarıyla birlikte doğru orantılı oluşabilecek bir durum. Bu anlamda eğer veriler artış sürecine geçerse, ekstra tedbirlerin alınması da kaçınılmaz olacaktır” diye konuştu.

  • Toplumsal bağışıklık için aşıyı işaret etti

    Toplumsal bağışıklık için aşıyı işaret etti

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs ile mücadelede hedefin toplumun en az yüzde 60’ını aşı ile bağışık hale getirmek olduğunu söyledi. Ceyhan, “Bizim bu amaca ulaşabilmemiz için toplumun yüzde 80’ine yakınını aşılamamız lazım. Toplumun yüzde 20’si çocuk zaten, o yaş grubuna bu aşıları uygulayamıyorsunuz. O halde yetişkinlerin tamamının aşılanması lazım” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs aşılarının çocuklara uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin DHA’ya değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Ceyhan, ABD’li biyoteknoloji şirketi Moderna’nın, mRNA teknolojisine dayalı Covid-19 aşısının çocukların aşılanmasına yönelik bir çalışması olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “Moderna aşısı çalışma yapmaya başladı, o çalışmanın sonuçları elde edilecek, yeterli sayıya ulaşacak, daha onun için var” dedi.

    ‘HENÜZ ÇOCUKLAR İÇİN AŞI UYGULAMASI YOK’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocukların şu anki mevcut koronavirüs aşıları ile aşılanamadığını vurgulayarak, “Henüz çocuklar için bir uygulama yok. Çocuklar şu anki mevcut aşı ile aşılanamıyor. Çocuklarda yeni çıkmış bir ilaç ya da aşıda çalışma yapmak için bazı şartlar var. O ürünün yetişkinlerde yeteri kadar çalışılması, uygulanması lazım ki onların gözlemlerine bakacaksınız, ne kadar güvenilir olduğunu göreceksiniz. Kanunlarımız da, etik kurallarımız da çocukları bu konuda koruma altına almış. Türkiye’de bırakın çalışmayı bunun için bir niyet de yok. ABD’de Moderna’nın yürüttüğü çalışma dışında bir çalışma yok. Bu tip ürünlerde, aşılarda ‘ille getirin, Türkiye’de de çalışma yapın, onun sonuçlarını getirin’ demiyorsunuz. Yapılan çalışmalara bakarak ruhsat veriyorsunuz. Her ürün Türkiye’de çalışması yapılarak ruhsat almıyor. Diyelim önümüzdeki ay sonu çalışma biter, o çalışma sonuçları ile firmalar ülkelerin sağlık otoritelerine başvurur, izinlerini alır başlarlar hemen. Öyle yıllar sürecek bir şey yok. Yeniden hayvan deneyleri, yeniden faz 1 çalışmaları yapılmıyor. Yetişkinlerde faz 4 dediğimiz, ruhsatı alınan aşıların sadece faz 3 çalışması yapılıyor çocuklarda, ondan sonra izinler veriliyor” diye konuştu.

    ‘BAĞIŞIKLIK İÇİN YETİŞKİNLERİN TAMAMININ AŞILANMASI LAZIM’

    Aşılama sırası gençlere geldiğinde aşı kararsızlıkları ile karşılaşılabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Diyelim ki toplumun yüzde 70 ila 80 arası bu inaktif aşı ile korunuyor. Bizim hedefimiz nedir; toplumun en az yüzde 60’ını aşı ile bağışık hale getirmek. O halde demek ki bizim bu amaca ulaşabilmemiz için toplumun yüzde 80’ine yakınını aşılamamız lazım. Toplumun yüzde 20’si çocuk zaten, o yaş grubuna bu aşıları uygulayamıyorsunuz. O halde şu andaki mevcut durumda yetişkinlerin neredeyse tamamının aşılanması lazım. Böyle sayısı oldukça yüksek gruplar aşılanmaktan çekinirseler, aşı yaptırmazlarsa istediğimiz hedefe ulaşamayız zaten. O da zorlaştırıyor işimizi. Toplumda yeni çıkmış pandemi aşısını o kadar yüksek oranda yapabilmeniz için çok büyük gayretler sarf etmeniz lazım. Gençlere doğru gittikçe aşı kararsızlığı ile de karşılaşabiliriz, bunun için de şimdiden muhtemelen bakanlık, planlamalar, programlar hazırlıyordur” ifadesini kullandı.

  • Korkutan açıklama: İstanbul’da 3.dalgaya girdik

    Korkutan açıklama: İstanbul’da 3.dalgaya girdik

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz İstanbul’da, salgında üçüncü dalgaya girildiğini söyledi

    İllere göre haftalık yayınlanan haritaya göre, İstanbul’da 100 bin nüfusa düşen vaka sayısının 178’lere ulaştığına işaret eden İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz açıklamalarda bulundu.

    “TEST POZİTİFLİK ORANLARI YÜZDE 10’U GEÇTİ”

    İstanbul’da vaka sayılarında günlerdir yukarı doğru bir çıkış söz konusu olduğuna değinen Yavuz, “Test pozitiflik oranları yüzde 10’u geçti. Zaten 7 günde görülen 100 bin kişideki enfeksiyon oranı da 178 gibi oldukça yüksek bir rakam. Durum, üçüncü dalganın İstanbul’da etkisini gösterdiğini, henüz pik noktasına da ulaşmadığımızı gösteriyor. Açılmanın etkisini bu hafta başından itibaren görüyoruz. Kendi kurumumuz açısından söyleyecek olursam, geçen haftaya göre belirgin bir fark var, Pazartesiden beri çok yüksek sayıda hasta geliyor. Test pozitiflik oranı da bizde de yüzde 12 civarında. Önümüzdeki haftalarda da sıkıntılı günler yaşayabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

    “ÜÇÜNCÜ PİKİ DE YAŞAYACAĞIZ GİBİ GÖRÜNÜYOR”

    Aşılanan kesimde elde edilen ilk verilere göre ölüm oralarında büyük bir azalma görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Bu çok sevindirici bir şey. Ama İstanbul’da aşısız olan çok fazla nüfus var. Onların da hastalanma riski çok yüksek seviyede. Türkiye genelinde de böyle. Bu nedenle insanlarla yakın temasa girmemek, kapalı ortamlarda bulunmamak, mecbursanız da maskesiz asla durmamak, kalabalık ortamlara da maskesiz girmemek, çok sık bir şekilde ortamı havalandırmak, tercihan camları sık sık açmak gerekiyor. Üçüncü piki de yaşayacağız gibi görünüyor” şeklinde konuştu.

    “BIONTECH AŞISI GELDİĞİNDE SIRA HANGİ GRUPTAYSA ONA YAPILACAK”

    Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı Pfizer-BioNTech aşısının kimlere yapılacağı konusundaki planlamaya da değinen Yavuz, “Kimin sırası geldiyse aşı onlara uygulanacak. Bakanlığın planı da bu şekilde. Önümüzdeki haftalarda 4,5 milyon doz aşı gelecek. Aşılamada da 60 yaş üstüne geçilmiş olacak. Dolayısıyla bu aşıyı bunlar olacak. Sırası gelmiş ama şimdiye kadar aşılanmamış daha ileri yaştaki kişiler de buna dahil edilebilir. BioNTech aşısı da o şekilde uygulanacak” diye konuştu.

    “CORONAVAC İNGİLİZ VARNAYTINDA DA ETKİLİ”

    Türkiye’de 10 milyondan fazla kişiye uygulanan inaktif virüs aşısı CoronaVac’ın yeni varyantlara etkisi hakkında Sağlık Bakanlığı’nın bir çalışması olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Sonuçları bilimsel makale olarak henüz yayınlanmadı ama İngiltere varyantı yani V1’de aşı etkinliğinde çok bir fark olmadığı gösterildi. Kullandığımız aşının, Türkiye’de de en fazla yayılan ve önümüzdeki haftalarda da en baskın suş haline geleceğini tahmin ettiğimiz İngiliz varyantı ile D614, yani orijinal formdaki Wuhan suşuna etkinliğinin benzer çıktığını ifade etti Halk Sağlığı Kurumu’nda çalışan arkadaşlarımız” dedi.

    “AŞILARIN İÇERİĞİ GÜNEY AFRİKA VARYANTINA GÖRE DEĞİŞECEK”

    Türkiye’de V1 kadar yaygın olmasa da V2 olarak adlandırılan Güney Afrika varyantının da görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Yavuz, “V2, aşılar açısından en tehlikeli olanı. Zaten önümüzdeki dönem aşıların içeriğini de V2’ye göre değiştirecekler. Çünkü aşıdan en çok kaçan bu suş. V2’nin yayılmaması için zaten daha fazla önlem alınıyor. Örneğin V2 vakası ile teması olanlar daha fazla izole ediliyor. Yani Güney Afrika varyantı biraz daha tehlikeli şu anda, bizim de çok yakından takip ettiğimiz bir tür. Diğer aşılarda olduğu gibi CoronaVac’ta da böyle bir beklenti var aşıdan kaçabileceği yönünde” diye konuştu.

    “AŞILILAR TEMASLI OLSA DA KARANTİNAYA GİRMEYECEK”

    Yaygın aşılamayla birlikte filyasyonda temaslı takibinde de değişimler olduğuna değinen Prof. Dr. Yavuz, artık ilk virüs ya da İngiltere varyantı ile temaslı olan “aşılı” kişilerin, karantinaya girmesine gerek kalmayacağını açıkladı.

    Yavuz, “Eğer iki doz aşısını olmuş bir kişi vaka temaslısı olursa, V1 (İngiltere varyantı) dahil, izolasyonda tutulmayacak. Çünkü aşının koruyuculuğunun olduğunu biliyoruz. Ama V2 (Güney Afrika) ya da V3 (Brezilya) varyantlarında aşının yeterince koruma sağlamayabileceği yönünde kaygılarımız olduğu için, temaslıların izolasyona girmesi gerekecek. Türkiye’de çok yaygın değil bunlar şu anda ama çok yakından izlememiz gerekiyor” dedi.

    “GERÇEK YAŞAM VERİLERİ GELİNCE AŞILANANLAR MASKESİZ GÖRÜŞEBİLECEK”

    Ülkemizde uygulanan CoronaVac aşısının etkinliğine dair “gerçek yaşam verileri” geldikçe, daha da rahat günlere kavuşabileceğimizi söyleyen Prof. Dr. Yavuz, “Şu an bayağı bir insan iki doz aşısını oldu ve üzerinden 14 gün geçti. İlk değerlendirmeler olumlu görünüyor, yani ağır hastalıktan ve ölümden koruma açısından gayet güzel etkinliği var gibi görünüyor. Bunların daha da detaylı analizleri yapıldıktan ve bu veriler toplumla da paylaşıldıktan sonra, mesela Amerika’nın yaptığı gibi maskesiz olarak görüşebileceğimiz duruma gelebileceğiz. Aşılı insanlar en azından birbirleriyle daha rahat görüşebilecek. Türkiye’nin gerçek yaşam verilerini de elde edebilmek için çalışmalar yapılıyor. Bu analizler ve tüm verilerin birlikte değerlendirilip paylaşılması gerekiyor daha rahat edebilmemiz için” şeklinde konuştu.

    “OXFORD AŞISI İNCELENİYOR YENİDEN AŞILAMAYA DÖNÜLEBİLİR”

    Oxford Üniversitesi’nin geliştirdiği Astra Zeneca aşısının pıhtılaşmaya neden olduğu gerekçesiyle Avrupa’da bazı ülkelerde aşılamaların durdurulmasına da değinen Prof. Dr. Yavuz, güvenli incelemeler için bu tip duraklamaların olabileceğini söyledi.

    Yavuz, “Milyonlarca insana aşı yapılıyor. Bu insanların başına ne gelirse, acaba aşı ile mi ilişkili diye takip edilmesi gerekiyor. Oxford aşısında da görülen bu bir takım istenmeyen yan etkiler acaba normal popülasyonda görüldüğü sıklıkta mı yoksa daha mı yüksek oranda, bunun araştırılması yapılıyor şu anda. Firmanın açıkladığı, normal sıklıktan fazla olmadığı yönünde. Ama yakından izliyoruz dediler. Almanya kendi vakalarını inceliyor şu anda o nedenle Astra Zeneca ile aşılamalar durdu. Böyle inceleme aşamaları olabilir. Her inceleme aşamasında aşı problemli, sorun var, demek yanlış. Bütün aşılar için de geçerli değil bu. Her aşı ayrı bir preparat. Örneğin bizim aşımız zaten Oxford aşısı gibi değil, adenovirüs değil inaktif virüs aşısı. Diğer gelecek olan da mRNA aşısı. Henüz bizde viral vektör (adenovirüs) aşısı gelmedi. Bu açıdan endişe edecek bir durum yok. Ancak EMA da yani Avrupa İlaç Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü de hastalığı daha tehlikeli bulduğu için bu aşının yapılmasını öneriyor. Risk grubundakilerde aşı yapılmaya devam edilsin ama risk grubunda olmayanlar için sonuç beklensin deniyor. Çünkü riskli gruptakilerde, aşının yan etkisinden değil, hastalıktan ölme ihtimali çok daha fazla” ifadelerini kullandı.

    “HASTALIĞI GEÇİREN HERKES AŞILANMALI DEMEK İÇİN HENÜZ ERKEN”

    Daha önce hastalığı geçiren kişilerin aşılandığı taktirde uzamış Kovid (long term Covid) semptomlarının da iyileştiği yönünde ABD’de yapılan çalışmaya da değinen Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Daha önce hastalığı geçirmiş kişileri aşıladığımızda ne elde ediyoruz? Bu sorunun cevabı henüz hala net değil. Bahsedilen çalışma, daha önce hastalanmış kişiler aşılandığına mesela mRNA aşısı ile aşılandığı zaman, bunlarda uzun dönem Kovid semptomlarının da ilerleyen dönemlerde azaldığı gözlenmiş. Ama bu bir preliminary (erken) veridir. Rutin olarak hastalığı geçiren herkesi aşılamak gerekiyor demek için henüz erken. Bizde zaten hastalığı geçirenleri ilk 6 ayda aşılamıyoruz. İmmün sistemle uğraşıyorsunuz, farklı mekanizmalar tetiklenebilir. Onun için biraz daha zamana ihtiyacı var bu yaklaşımın” dedi.

    “FRANSA MUTASYONU BAŞKA ÜLKELERDE DE GÖRÜLÜRSE TEHLİKELİ DİYEBİLİRİZ”

    Fransa’da görülen ve testlerde belirlenemeyen yeni mutasyona da değinen Prof. Dr. Yavuz, bu mutasyonun tehlike olarak değerlendirilebilmesi için lokalize kalmaması ve birkaç ülkede daha görülmesi gerektiğini söyleyerek, “Çok sayıda varyant olabiliyor. Fakat bunların önem arz eden varyantlar haline gelebilmesi için fenotipik görünümünde bir değişiklik olması lazım. Mesela bulaşıcılığını çok artırması, ölüm ya da hastalık şiddetini artırması, testlerden kaçması lazım. Gerçekten böyle bir şey olursa o zaman daha yakından izlenmeye başlanıyor. Sadece bir yerde sınırlı kaldıysa, onun bir anlamı olmuyor. O nedenle şu anda Fransa’da tespit edilen varyant, önem arz eden ve yakından takip edilmesi gereken bir varyant olarak değerlendirilmiyor. Ama eğer başka ülkelerde de görülmeye başlanırsa, özellikle tanı testlerinden kaçması nedeniyle önemli olabilir. Tanı testlerini değiştirmek de çok zor bir şey. Değil zaten tek gen bölgesi bakılmıyor tanı testlerinde. Birkaç bölgeye bakılıyor. Mesela spike bölgesine, nükleokapsid gen bölgesine bakılıyor. İngiliz varyantında da böyle oldu. Spike bölgesinde negatif çıkıyordu, öyle tanıdılar. O nedenle şu anda bunlara (Fransa’daki varyanta) inceleme aşamasındaki varyant deniyor. Türkiye’de de var böyle varyantlar. Ama bunun önem arz etmesi durumunda rutin olarak izlemeniz gerekiyor. Şu an öyle bir şey yok” dedi.

  • 4,5 milyon doz aşı geliyor! Koruyuculuğu yüzde 94,5

    4,5 milyon doz aşı geliyor! Koruyuculuğu yüzde 94,5

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bu ay 4,5 milyon doz geleceğini duyurduğu BioNTech aşısının Türkiye’de Faz-3 çalışmaları kapsamında 500 kişide uygulandığını söyledi. Akova, “Türkiye’deki gönüller Amerika ve Avrupa’da yürütülen bir çalışmanın parçasıydı. Bu çalışma ile ilgili sonuçlar bilimsel makale halinde yayımlandı ve aşının yüzde 94,5 civarında etkili olduğu gösterildi” dedi.

    Bakan Fahrettin Koca, Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin başında olduğu Alman BioNTech firmasının Pfizer ortaklığında geliştirdiği Covid-19 aşısının bu ay Türkiye’ye geleceğini ve sırası gelenlere uygulanacağını açıkladı. Bakan Koca’nın 4,5 milyon doz geleceğini söylediği BioNTech aşısının Faz-3 çalışmaları, Türkiye’de Çin menşeili Sinovac aşısında olduğu gibi Hacettepe Üniversitesi koordinatörlüğünde yürütüldü.

    ‘YÜZDE 94,5 ETKLİ OLDUĞU GÖSTERİLDİ’

    DHA’ya konuşan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, BioNTech aşısının Faz-3 çalışması kapsamında Türkiye’de yaklaşık 500 kişilik grup üzerinde uygulandığını söyledi. Akova, “Türkiye’deki gönüller Amerika ve Avrupa’da yürütülen bir çalışmanın parçasıydı. Bu çalışma ile ilgili sonuçlar bilimsel makale halinde yayımlandı ve aşının yüzde 94,5 civarında etkili olduğu gösterildi. Ama Türkiye’deki 500 gönüllünün durumuna ait özel bir yayın yapılmadı. O genel havuzun içerisinde Türkiye’deki gönüllerde de benzer bir etkinlik olduğunu kabul ediyoruz dedi.

    ‘2 DOZ YAPILMASI LAZIM’

    Prof. Dr. Akova, bu aşının yurt dışında da değişik ülkeler tarafından kullanım onayı verilen dozunun 2 doz halinde uygulanması olduğunu vurgulayarak, “Ama İsrail’de yapılan çalışmalarda ikinci doz aşı yapılmadan hemen önce kandaki antikor düzeyleri ve aşı yapılan kişilerin takibi sonucunda yüksek oranda koruyuculuğu olduğu gösterildi. Yani tek doz aşının bile koruyuculuğu var. Ama tek doz aşının koruyuculuğuna uzun vadede güvenmek pek doğru olmaz. Çünkü belli zaman içerisinde tek doz aşı ile o antikor düzeyleri düşer, onun için mutlaka 2 doz yapılması lazım” ifadelerini kullandı.

    ‘ÖLÜMLER AŞI İLE İLGİLİ DEĞİL’

    Prof. Dr. Akova, BioNTech aşısından sonra özellikle Norveç’te 80-90 yaş üzerindeki kişilerde ardı arkasına ölümlerin bildirildiğini, daha sonra bunun direkt aşı ile ilişkili olmadığını yönünde açıklamaların olduğunu hatırlattı. Akova, “Bu aşı yapıldıktan sonra birkaç gün içerisinde yüksek ateşe sebep olabiliyor. Ölüm bildirilenler altta yatan ciddi hastalığı olan kronik hastalığı olan yaşlılardı. Dolayısıyla yüksek ateş onların dengesini iyice bozup da ölüme sebep olmuş olabilir; ama bununla ilgili daha ayrıntılı bir bilgi yayımlanmadı. Bu aşının bir de alerjik reaksiyonlara yol açması söz konusu. Milyonda 5 ile 7 arasında değişen ciddi alerjik reaksiyon yapabiliyor. O yüzden bu aşının uygulama protokolünde aşının yapıldığı sağlık merkezinde aşı yapılan kişinin en az yarım saat süreyle gözlem altında tutulması isteniyor. Çünkü bu tür alerjik reaksiyonlar genellikle çok kısa sürede ortaya çıkıyor; ama müdahale edildiği takdirde herhangi bir tehlike arz etmiyor. İlk başlangıçtaki ölümler bildirildikten daha sonra ciddi bir bildirim gelmedi. Aşı ile direkt ilgili olduğu düşünülmedi. Öyle bir şey düşünülmüş olsaydı da aşının durdurulması söz konusu olurdu, durdurulmadı” diye konuştu.

    ‘HANGİ AŞI VARSA ONU OLUN’

    “Bu aşamada verilecek en önemli mesaj; elinizin altında hangi aşı varsa hangi aşıya erişebiliyorsunuz o aşıyı mutlaka olun” ifadesini kullanan Akova, “Ama aşı olduktan sonra da kendinizi korumaya devam edin. Çünkü Sinovac aşısı ilk dozdan sonra koruyuculuğu oldukça düşük olan bir aşı. Mutlaka iki doz yapılıp, ikinci dozdan sonra en az 14 gün sürenin geçmesi lazım. Pfizer-BioNTech aşısının birinci dozdan sonra kısmen daha yüksek koruyucu olduğunu biliyoruz; ama bu korunma önlemlerini aksatmanızı, maske takmamanızı, kalabalıklara girmenizi gerektiren bir durum değil, bu durumda da hastalık bulaşabilir. O nedenle aşı da olsanız kendinizi korumaya devam etmelisiniz, hangi aşıyı bulursanız da onunla bir an önce aşılanmanız önemli olan nokta” dedi.

    ‘YAZA KADAR TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIĞI HEDEFLEMELİYİZ’

    Akova, gelecek hafta 60-65 yaş arasına aşının başlanacak olmasının çok olumlu olduğunu kaydederek, “Bu yaş grubundan sonra artık diğer yaşlardaki riskli gruplar veya toplumda çalıştıkları koşullar nedeniyle risk altında olan gruplar aşılanmaya başlanacak. Şu andaki hızla toplumun yüzde 65-70’lik sürü bağışıklığı ya da ‘toplumsal bağışıklık’ denen rakama çok kısa sürede ulaşmak maalesef mümkün değil. Günde 150-200 bin civarında aşı yapılıyor, bu rakam çok düşük. Yaklaşık 50 milyon kişinin aşılanmasından bahsediyoruz. 50 milyon kişinin aşılanması için günde 1 milyon aşılama yapsanız 1,5-2 ay sürer. Bu da yaz aylarının başını bulacak demektir. Amerika Birleşik Devletleri mayıs ayı sonuna kadar aşıyı erişilebilir hale getirmeyi planlıyor. Bizim de en azından yaz başına kadar bu ‘toplumsal bağışıklık’ dediğimiz rakama ulaşacak aşılamayı hedeflememiz gerekir. Ama onun için bir yandan aşı bulmak ve bir yandan o aşıyı süratle uygulamak gerekir” diye konuştu.

    BioNTech aşısının eksi 70-80 derecede saklanması gerekiyor. Bu nedenle aşının Türkiye’ye getirilirken bu dereceye sahip özel kutularda nakledileceği belirtildi. Aşı, Hacettepe Üniversitesi’de Faz 3 çalışmaları sırasında da eksi 72 derecedeki özel dolaplarda tutulmuştu.

     

  • İndirimi duyan koştu: Polisten yardım istediler

    İndirimi duyan koştu: Polisten yardım istediler

    Türkiye’de bazı bölgelerde koronavirüs vaka sayıları hızla artarken, Erzurum’daki züccaciye mağazasında, ürünlerde indirim yapıldığı duyurulunca önünde kuyruk oluştu. Sosyal mesafe kuralına uymayan kalabalık, saatlerce iş yerinin açılmasını bekledi. İş yeri çalışanları, kalabalığı görünce polisten yardım istedi.

    Merkez Yakutiye ilçesinin Saraybosna Caddesi’ndeki 3 katlı züccaciye mağazasının sosyal medya hesabında, ürünlerin yarı fiyatına satılacağı duyuruldu. Koronavirüs vaka sayılarının bazı bölgelerde artmasına rağmen sabah erken saatlerde iş yeri önünde çoğu kadın onlarca kişi toplandı. Sosyal mesafe kuralını hiçe sayan kalabalık, saatlerce mağazaya girmek için bekledi. Yoğunluk nedeniyle iş yeri çalışanları, polisten destek istedi. Polisler, giriş ve çıkışlarda bekleyip, mağazaya giren kişi sayısını kontrol etti. Ancak kalabalığın mağazaya giriş için ısrar etmesi nedeniyle zaman zaman izdiham yaşandı. Mağaza önünde oluşan uzun kuyruğu gören bazı kişiler de sırada bekleyenlere tepki gösterdi.

    İş yeri müdürü Murat Yazıcı, “İçeri ekiplerin eşliğinde 10- 20 kişi alıyoruz. Herkese yetecek kadar kampanyalı ürünler var. Koronavirüs var, evet biliyoruz ancak her türlü tedbiri alıyoruz” dedi.

    Kuyrukta bekleyen kadınlardan Sevgi Gül ise “Kendimizi koruyarak geldik. İçeride ev eşyaları var. Tabi ki sağlık önemli ama açık havadayız, ona göre buradayız. Bu kadar kalabalık olduğunu bilseydim hayatta gelmezdim. Çok beklediğim için gidemiyorum. Neredeyse 2 saattir bekliyorum. Virüs sadece burada yok her yerde var. İçeride indirim var” diye konuştu

     

  • “Hastaneye yatışlar 1 hafta sonra artabilir”

    “Hastaneye yatışlar 1 hafta sonra artabilir”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, koronavirüs salgını ile mücadelede normalleşme sürecinin etkilerinin bu hafta görülmeye başlandığını söyledi. Akın, “Hastaneye başvurularda artış var; ama yatışlarda çok yüksek bir artış yok. Hastalık semptomatik belirtilerle başlıyor. Belirtileri takip eden 5 ile 7’nci günde bazı kişilerde tablo ağırlaşıyor. Demek ki bir dahaki hafta hastaneye yatışlarda bir artışla da karşılaşabiliriz” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, DHA’ya yaptığı açıklamada, il il 100 bin kişide görülen koronavirüs vaka sayılarının yer aldığı güncel risk haritasını değerlendirdi. Akın, “Şubat ayında Türkiye’ye giren İngiliz varyantının yayılma, bulaşma özelliği çok yüksek olduğu için Mart ayında eski önlemler, kısıtlamalar sürdürülse bile yine bir şekilde vaka artışı bekleniyordu” dedi. Akın, normalleşme etkilerinin bu hafta görülmeye başlandığını kaydederek, “Şu anda vaka sayıları 15 bine gelmiş belki daha da fazla olabilir. Saptananlar bunlar çünkü. Başvurularda artışlar olduğunu duyuyorum. Hastaneye başvurularda artışlar var; ama yatışlarda öyle çok yüksek bir artış yok. Hastalık belirtileri takip eden 5 ile 7’nci günde bazı kişilerde tablo ağırlaşıyor. Buna bağlı olarak hastaneye yatırıyoruz. Demek ki bir dahaki hafta gerçekten Türkiye’deki tablo ağırlaşmaya gidiyorsa, bir dahaki hafta hastaneye yatışlarda bir artışla da karşılaşabiliriz. Hastaneye yatmak tabii kaybedeceğimiz insan sayısının artma olasılığını gösteriyor” diye konuştu.

    ‘SOSYAL YAŞAMIN CANLANMASI RİSKİ ARTIRIYOR’

    Vaka sayılarının arttığı illerde şehirlerarası seyahate dikkat çeken Akın, “Vakaların çok yoğun görüldüğü illerdeki insanların hafif olan daha az görülen illere gitmesi ya da hafif görülen illerdeki insanların yoğun görülen illere gidip, tekrar kendi illerine geri dönmesi, hastalığın farklı illere bulaşmasına sebep oluyor. Bu konuda önemli noktalardan birisi, eğer yoğun bir bölgedeyseniz ilin dışına çıkmamak lazım. Ya da sakin bir bölgedeyseniz, kendi bulunduğunuz ilde faaliyetlerinizi sürdürmek zorundasınız. Çok zorunlu haller olabilir. Sosyal nedenler, kayıplar, hastalıklar gibi. Bu nedenle tabii gidilebilir. Ama muhakkak ‘normalleşme’ adı altında verilen sosyalleşme, sosyal yaşamın biraz canlanması riski artırıyor. O yüzden herkesin riskin arttığını düşünerek, kendi önlemlerine daha dikkatli uyması ve takip etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    ‘GÜNEY AFRİKA MUTANTI, SİNSİ SİNSİ ARAYA GİRMEK İSTİYOR’

    Akın, mutasyonlu virüsün artan vaka artışlarına etkisini değerlendirerek, “Türkiye’de şu anda dolaşımdaki mutasyonu virüsün yüzde 50-60’ı İngiliz varyantıdır. Bu yüzden de bunun bulaşmasını çok yüksek olduğunu biliyoruz. Bir takip var. Muhtemelen Mart ayının sonlarına doğru buna ait verileri elde edebiliriz. Çünkü İngiltere’de bu veriler ancak Ocak ayında yayınlanmaya başladı. Bir takibe ihtiyacımız var. Şu anda Vuhan tipi virüsle, meşhur İngiliz tipi virüsün bir karışımını yaşıyoruz. Bu arada sinsi sinsi araya girmek isteyen Güney Afrika mutantı var. O biraz daha sıkıntılı. Şu anda Türkiye’de çok yaygın değil ama o da bir süre sonra yaygınlaşabilir” dedi.