Etiket: koronavirüs

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı açıklaması: “Aşı olmamanın tehlikesi çok daha büyük”

    Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı açıklaması: “Aşı olmamanın tehlikesi çok daha büyük”

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüse karşı geliştirilen aşılarla ilgili olarak, “Aşı olmanın riski çok düşük ama aşı olmamanın tehlikesi çok daha büyük. Aşı olmamak güvenli değil. Ben aşıların güvenli olduğuna inanıyorum. Aşıyla ilgili riskler çok düşük olduğu için göze alınabilecek risklerdir ama şu anda hastalığa yakalanma ve ölme riski çok daha büyük” dedi.

    Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüse karşı geliştirilen aşılar ile ilgili DHA’ya konuştu. Aşı konusunda tereddütler yaşanmasının ‘makul’ olduğunu bildiren Prof. Dr. Özlü, aşıların uygulanmaya başlanmasının ardından insanların rahat edeceğini söyledi. Özlü, “Bizim satın alacağımız aşı için konuşuyorum, bunlar bizi rahatlatacaktır. Önce sağlık çalışanları olarak bizler aşı olacağız. Bunu çevremizdeki insanlar görünce kanaat getireceklerdir. Aşıdan zarar görme olasılığı elbette vardır. Her aşıda bu vardır. Şu anda ruhsatlı olan, yıllardır kullanılmakta olan aşılardan bile bazen beklenmedik, öngörülmedik sorunlar olabilir ama bunlar milyonda bir veya on milyonda bir gibi çok düşük bir ihtimal. Böyle düşük bir ihtimalden korkup Covid-19 tehlikesini görmezden gelmek makul değil” diye konuştu.

    ‘AŞIYLA İLGİLİ RİSKLER ÇOK DAHA DÜŞÜK’

    Koronavirüse karşı geliştirilen aşıların ciddi ve yaygın bir yan etkisinin görülmediğini vurgulayan Prof. Dr. Özlü, şunları söyledi:

    “Şu anda Türkiye’de her gün bu hastalıktan dolayı 250 kişi ölüyor. Aşılamadığınız zaman bu ölümler devam edecek. Bunu yok saymak, önlememek, elinizde güç olduğu halde kullanmamak, bu ölümleri durdurmamanın da bir vebali var. Aşı olmanın riski çok düşük ama aşı olmamanın tehlikesi çok daha büyük. Aşı olmamak güvenli değil. Ben aşıların güvenli olduğuna inanıyorum. Bu bizim alacağımız aşıyla ilgili değil, diğer aşılar da dahil olmak üzere on binlerce insana Covid-19 aşıları uygulandı ve hiçbirinde ciddi bir yan etki görülmedi. Bu kadar çok sayıda kişide ciddi, sık görülen bir yan etki olsaydı ortaya çıkardı. Bundan sonra çıkabilir mi derseniz, çıkabilir ama bu çok nadir bir yan etki olacaktır. Bunu göze almak lazım. Bunu göze alamazsanız hayatta bir şey yapamazsınız. Uçağa binemezsiniz, çünkü uçağın düşme ihtimali var. Arabaya binemezsiniz, çünkü yolda kaza yapma ihtimaliniz var. Aspirin içemezsiniz, çünkü aspirin içtiğiniz zaman kanatıp ölme ihtimaliniz var. Hayatta riski olmayan hiçbir iş yok. Bazı riskleri göze almamız gerekir. Aşıyla ilgili riskler çok düşük olduğu için göze alınabilecek risklerdir ama şu anda hastalığa yakalanma ve ölme riski çok daha büyük.”

  • Almanya’da Covid-19’dan ölen Türklerin sayısı bini geçti

    Almanya’da Covid-19’dan ölen Türklerin sayısı bini geçti

    Almanya’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle vefat eden Türklerin sayısının bini geçtiği öğrenildi.

    Yerel makamlardan edinilen bilgiye göre, bugüne kadar Türk misyonlarına, hayatını kaybeden 1006 kişinin cenaze işlemleri için müracaat yapıldı.

    Almanya’da bulaşıcı hastalıklar alanında çalışmalar yürüten Robert Koch Enstitüsünden (RKI) yapılan açıklamaya göre, ülkede son 24 saatte 32 bin 195 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu.

    Böylelikle toplam vaka sayısı 1 milyon 587 bin 115’e yükseldi.

    Son 24 saatte 802 kişinin virüs nedeniyle yaşamını yitirmesiyle toplam can kaybı da 28 bin 770’e çıktı.

  • Uzmanından koronavirüs mutasyonu açıklaması

    Uzmanından koronavirüs mutasyonu açıklaması

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Barbaros Oral, koronavirüse ilişkin son açıklanan mutasyon ve bundan sonra saptanacak küçük mutasyonların, mevcut aşıların ve antikor temelli tedavilerin etkinliğini olumsuz yönde etkilemesini beklemediklerini ifade etti.

    Önceki hafta İngiltere’den gelen ‘virüs mutasyona uğradı’ haberleriyle birlikte geliştirilen aşının işe yarayıp yaramayacağı tartışma konusu oldu. BUÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İmmünoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Barbaros Oral, “Son açıklanan mutasyon ve bundan sonra saptanacak küçük mutasyonların mevcut aşıların ve antikor-temelli tedavilerin etkinliğini olumsuz yönde etkilemesini beklemiyoruz. Ayrıca koronavirüsler çok hızlı mutasyona uğramadıkları için antijenik sürüklenmeye (yani virüs yapısında köklü bir değişikliğe) sebep olacak mutasyon gelişene kadar birkaç yıl geçeceği ve bu dönemde aşıların etkin olarak kullanılarak salgının kontrol edilebileceğini öngörüyoruz” dedi.

    ÖNGÖRDÜĞÜMÜZ BİR HIZI VAR

    Virüslerin çoğalabilmek için enfekte ettikleri kişilerin hücrelerini kullandıklarını açıklayan Prof. Dr. Barbaros Oral; “Virüsler soylarını idame ettirebilmek ve kendilerine yeni yaşam alanları yaratabilmek için bağışıklık sisteminden kaçmaya veya daha bulaştırıcı özellik kazanmaya yönelik kaçış mekanizmaları geliştirmeye eğilimlidirler. Bu mekanizmalardan biri de genetik kodlarını değiştirmeleri yani kaçış mutasyonlarını oluşturmalarıdır. Bu mutasyonlar sonucu virüsler antikorlar gibi bağışıklık sistemi bileşenleri tarafından tanınmayacak yeni dış proteinleri sergileyebilir ya da hastalık kliniğinin ağırlığını etkileyecek yönde bazı proteinlerini değişikliğe uğratabilir. COVİD-19’dan sorumlu SARS-CoV-2 virüsünün de 2020 yılının Ocak ayından bu yana yaklaşık ayda bir kez mutasyona uğradığı gözlenmektedir. Bu diğer tüm koronavirüslere benzerlik gösteren ve beklenen bir mutasyon hızıdır” diye konuştu.

    AŞININ ETKİSİZ OLMASI İÇİN ÇOK FAZLA SAYIDA MUTASYON OLMASI GEREKLİ

    Aynı zamanda Türk İmmünoloji Derneği Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Barbaros Oral; “Gerek enfeksiyonun geçirilmesi gerekse aşılanma sonucu geliştirilen antikorlar ve bağışıklık sistemi hücreleri poliklonal dediğimiz virüsün sadece bir parçasını değil birçok farklı kısımlarını tanıma özelliğine sahip çeşitlilikte üretilir. Yani bir bölgede oluşan mutasyona bağlı değişiklik olsa da diğer kısımlara karşı gelişen bağışıklık yanıtının enstrümanları etkinliklerini sürdürmektedir. Aşıların ve antikor transferi-temelli tedavi (konvelesan plazma tedavisi gibi) yaklaşımlarını tamamen etkisiz hale gelmesi için çok fazla sayıda mutasyonun meydana gelmesi gerekir. Yani büyük bir antijenik sürüklenmenin söz konusu olması gerekir ki, bu durumda artık SARS-CoV-2 değil SARS-CoV-3 salgınından söz etmek gerekir” şeklinde konuştu.

    CİDDİ BİR MUTASYON OLANA KADAR SALGIN KONTROL ALTINA ALINIR

    Virüsün mutasyonlarının izlenmesi, epidemiyolojik ve klinik verilerin bilim insanlarıyla gerçek zamanlı ve doğru olarak paylaşılarak daha sağlıklı değerlendirmelerin yapılmasının etkin önlemler alınması adına kaçınılmaz olduğuna vurgu yapan Oral; “Sonuç olarak, bu son açıklanan mutasyon ve bundan sonra saptanacak küçük mutasyonların mevcut aşıların ve antikor-temelli tedavilerin etkinliğini olumsuz yönde etkilemesini beklemiyoruz. Ayrıca, koronavirüsler çok hızlı mutasyona uğramadıkları için antijenik sürüklenmeye (yani virüs yapısında köklü bir değişikliğe) sebep olacak mutasyon gelişene kadar birkaç yıl geçeceği ve bu dönemde aşıların etkin olarak kullanılarak salgının kontrol edilebileceği öngörülmektedir” dedi.

  • Türkiye’de 1 günde 19 bin 650 yeni vaka, 259 can kaybı

    Türkiye’de 1 günde 19 bin 650 yeni vaka, 259 can kaybı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin 23 Aralık 2020 tarihli günlük koronavirüs tablosunu açıkladı.

    Türkiye’de son 24 saatte 202.209 test yapıldı, 19.650 kişinin koronavirüs testi pozitif çıktı, 259 kişi hayatını kaybetti. 34.492 kişi daha iyileşerek sağlığına kavuştu.

    Ağır hasta sayısı 4 bin 901 oldu, 34 bin 492 kişinin Kovid-19 tedavisi/karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 1 milyon 901 bin 307’ye yükseldi.

    “AKTİF VAKA SAYISINDAKİ DÜŞÜŞ SEVİNDİRİCİ”

    Bakan Koca; “Bugün tespit edilen 3.192 hastamız var. Aktif vaka sayısındaki düşüş sevindirici. Yeni vaka sayısını da kısıtlamalara ve tedbirlere uyumla azaltacağız. Bu dönemde ev içi bulaşmaları engellemek son derece önemli. Tehdit neredeyse tedbir oraya odaklanmalı.”

  • Koronavirüsten ölen doktor, ikizlerine doyamadı

    Koronavirüsten ölen doktor, ikizlerine doyamadı

    Denizli’nin Çivril ilçesinde, dün koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren Aile Hekimi Dr. Soner Oğuz (48), ailesi ve sevenlerini üzüntüye boğdu. 19 yıl önce geçirdiği trafik kazasında 1,5 yaşındaki kızı Naile Oğuz’u kaybeden Dr. Oğuz’un, 17,5 yıllık özlemle bekleyişin ardından tüp bebek yöntemi ile dünyaya gelen ve şu an 2,5 yaşında olan ikiz çocukları Ertuğrul ve Buse Oğuz’a doyamadan öldüğü öğrenildi.

     

    Çivril ilçesinin Çıtak Mahallesi’ndeki Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yapan aile hekimi Dr. Soner Oğuz, 10 gün önce koronavirüs belirtileri göstermesi üzerine test yaptırdı. Covid-19 testi pozitif çıkan Dr. Oğuz, Çivril Devlet Hastanesi’nde tedaviye alındı. Sağlık durumu ağırlaşan Dr. Oğuz, entübe halde Denizli’deki Özel Sağlık Hastanesi’ne sevk edildi. İki çocuk babası Dr. Oğuz’dan dün sabah acı haber geldi. Dr. Oğuz, yakalandığı koronavirüs nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.

    SON PAYLAŞIMI, ‘SAĞLIK ÇALIŞANLARINI SEVİN’

    Dr. Oğuz’dan geriye ise, geçen 17 Aralık günü, hastanedeki tedavisi sürerken sosyal medya hesabından yaptığı, “Pazar akşamı hafif üşüme titreme belirtileriyle başlayan hastalığım, salı akşamı dayanılmaz hale geldi…3 gece sabahı sabah ettim. Çarşamba günü PCR yaptırdım, akşamında Covid pozitif olduğu haberi geldi. Son nefes dedikleri olsa gerek. Neredeyse son nefesim kalmıştı, 112 ile acile gittim. Soluk, herhalde 30 dakika daha gecikse ben de sağlık şehidi mi olacaktım bilmiyorum…Halen yaşıyorum ama bu sene neredeyse sorduklarımın yarısından fazlası bu hastalığı geçiren sağlık çalışanları. Ne şartlar altında olursa olsun, sağlığınız için çalışıyoruz herkes bilsin. Sizi seviyoruz ama siz de bizi sevin ve bize yardımcı olun lütfen…2-3 gün aranızda olamayacağım biraz dinlenmek istiyorum ama en kısa sürede aranıza katılacağım…Beni arayan mesaj çeken herkese teşekkür eder sevgi ve saygılarımı sunarım. Sağlık, önce sağlık lütfen…Dikkat edin” yazılı paylaşım kaldı.

    LOJMANA TÜRK BAYRAĞI ASILDI

    Dr. Oğuz, dün öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Çıtak Mahalle Mezarlığı’nda toprağa verildi. Dr. Oğuz’un görev yaptığı Aile Sağlığı Merkezi, başka doktor olmaması nedeniyle kapalı kaldı. Eşi Gülten ve ikiz çocukları Ertuğrul ve Buse’yle birlikte kaldığı Aile Sağlığı Merkezi’nin yanındaki lojmana Türk bayrağı asıldı.

    19 YIL ÖNCE BİR BEBEĞİNİ KAZADA KAYBETMİŞ

    Koronavirüsle mücadelede, yaşadığı mahalledeki vatandaşları sık sık uyardığı belirtilen Dr. Oğuz’un 2001 yılında Çivril ilçesi Hadim Mahallesi’nde trafik kazası geçirdiği ve ilk evliliğinden olan 1,5 yaşındaki kızı ‘Naile Oğuz’u bu kazada kaybettiği öğrenildi. 20 yıl boyunca doğup büyüdüğü mahalleye doktor olarak hizmet veren Oğuz, ikinci evliliğinde uzun yıllar çocuk hasreti çektiği ve tüp bebek yöntemiyle ikiz bebek sahibi olduğu ortaya çıktı. İki çocuğuna doyamadan koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden doktorun ölümü, ilçede üzüntü yarattı.

    ‘İYİLİK MELEĞİYDİ’

    Oğuz’un kayınpederi Muhammet Birgili, damadının çok iyi bir insan ve doktor olduğunu belirterek, “Kendisini koronavirüs nedeniyle kaybettik. Çok üzgünüz. Çok iyi bir doktordu. 20 yıldır bu mahallede görev yapıyordu, burada yaşıyordu. Ne olduysa son 1 haftanın içinde oldu. Herkese yardım ederdi, kimseyi geri çevirmezdi. Ondan geriye kızım ve iki torunum kaldı. Allah mekanını cennet eylesin” dedi.

    Mahalle sakinlerinden Serdar Oçan, Aile Hekimi Soner Oğuz’u kaybetmenin üzüntüsünü yaşadıklarını belirti, “Her gelene yardım ederdi. Çok iyi bir kalbi vardı. İyilik meleğiydi. Mahallemiz için acı bir kayıp oldu” diye konuştu.

    ‘ÇOCUKLARINA DOYAMADAN HAYATA VEDA ETTİ’

    Dr. Oğuz’un kuzeni Serkan Demir, yaşamını yitiren kuzeninin yaşama bağlı, memlekete yararlı bir insan olduğunu kaydederek, “Koronavirüs döneminde çok yoğun çalıştı. İnsanları sürekli hastalığa karşı uyardı. Kendini insanlığa adamış bir hekimdi. İkiz bir oğlu ve bir kızı var, onlara doyamadan hayatta veda etti” dedi.

  • Bursa’da çektikleri halay pahalıya patladı

    Bursa’da çektikleri halay pahalıya patladı

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde bir düğün salonunda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine uymayıp düğünde halay çeken 15 kişiye 47 bin 700 TL para cezası uygulandı.

    İçişleri Bakanlığı genelgesi doğrultusunda düğünler ve düğünlerde kalabalık şekilde halay çekme gibi etkinlikler yasaklanmıştı. Bütün ikaz, uyarı ve tedbirlere rağmen yasakların ihlal edildiği görüntüler gelmeye devam ediyor.

    İnegöl’ de  İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, bir düğün salonunda çekilen ve çok sayıda kişinin halay çektiği videonun sosyal medyada paylaşılması üzerine çalışma başlattı.

    Alanyurt Mahallesi’ndeki düğün salonuna giden ekipler, halay görüntülerinde yer alan 15 kişiye ilgili kanuna muhalefetten 47 bin 700 lira ceza verdi.

  • Bilim Kurulu Üyesi: Umarım kötü senaryo gerçekleşmez

    Bilim Kurulu Üyesi: Umarım kötü senaryo gerçekleşmez

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, koronavirüsün mutasyona uğramasıyla ilgili, “Panik yapmaya gerek yok ama dikkatli olmak ve süreci yakından takip etmekte fayda var. Umarım kötü senaryo gerçekleşmez. Virüsün mutasyonu da yeniden bir salgını tetiklemez” dedi.

    Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, İngiltere’de koronavirüsün yüzde 70 daha hızlı yayılmasına neden olan mutasyon ilgili Demirören Haber Ajansı’na (DHA) konuştu. Koronavirüsün mutasyon geçirmesinin yaratacağı etkilerin netlik kazanmadığını belirten Prof. Dr. Özlü, panik yaşanmamasını ancak önlemleri de elden bırakmamak gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Özlü, “Yeni bir virüs varyantı ortaya çıktı. Ciddi bir mutasyon geliştiği görüldü ancak bu mutasyonun etkisiyle ilgili yapılan değerlendirmelerin toplumdaki karşılığını net olarak bilmiyoruz. Bazı gözlemlerle bu uyarlanıyor denildi ama bunu zaman içinde net halde göreceğiz. Panik yapmaya gerek yok ama dikkatli olmak ve süreci yakından takip etmekte fayda var. Mutasyonların ortaya çıktığı alanlara baktığımızda virüsün daha kolay bulaştırıcı bir hale gelebileceğini öngörebiliyoruz. İngiltere’deki vaka artışları da buna paralel geliştiği için böyle bir korku ortaya çıktı” diye konuştu.

    ‘MUTASYONLARIN TOPLUMDAKİ KARŞILIĞI BİLİNMİYORDU’

    Koronavirüslerin daha önce de mutasyon geçirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Özlü, “Aslında mutasyon her zaman olan bir şey ama bu mutasyonların toplumdaki karşılığı bilinmiyordu. Virüsün davranışını değiştirici bir mutasyon olduğu şu ana kadar görülmemişti ama bu mutasyonun virüsü daha kolay bulaştırıcı hale gelmesine yardımcı olduğu, virüse bu konuda avantaj sağladığı yönündeki değerlendirmeler, buna paralel olarak İngiltere’deki vaka artışlarından sorumlu olabileceği gözlemler biraz tedirginliğe yol açtı. Bence de tedbirli olmakta yarar var” dedi.

    UMARIM KÖTÜ SENARYO GERÇEKLEŞMEZ

    Mutasyon geçiren koronavirüsün hastalık oluşturucu ve öldürücü etkisinin, yayılma hızından daha önemli olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Özlü, “Esas olan burada virüsün bulaştırıcılığının yanında hastalık oluşturucu gücünde bir değişiklik olup olmadığı, ölümcüllük oranında bir değişiklik olup olmadığı, bağışıklık oluşturmada farklılığın olup olmadığı gibi soruların cevabını henüz tam olarak bilmiyoruz ama bununla ilgili endişe yaratacak bir bilgi de elimizde yok. Umarım kötü senaryo gerçekleşmez. Virüsün mutasyonu da yeniden bir salgını tetiklemez. 2020’yi hepimiz zor geçirdik, bu kötü deneyime dayanan korkularımız var. Yeni bir virüs, yeni bir salgın, yeni bir dalgalanmaya yol açar mı diye endişe ediliyor. Bundan dolayı İngiltere’ye uçuşlar ve sınırlar kapatıldı. Bunları ön tedbir olarak görmek lazım” ifadelerinde bulundu.

    ‘BULAŞTIRICILIĞININ ARTMASI VİRÜSE KOL KANAT TAKMAZ’

    Sosyal izolasyona dikkat edilmesinin altını çizen Prof. Dr. Özlü, ” Virüsün bulaştırıcılığının artması ona kol kanat takmaz, virüs kendi kendine bulaşmıyor. Virüsü bize bulaştıran bir insan ve biz ona fırsat vermezsek virüs bize bulaşamaz. Virüsün bulaşması için birinin bize taşıması lazım. Süreç içerisinde virüsün kolay bulaşması, hızlı yayılması söz konusu olsa bile tedbir alarak önleyebiliriz. Esas olan şey sosyal izolasyona uymak. Dün bunu yapıyorsak bugün 3 kat daha fazla yapmamız lazım. Topluma, kalabalıklara, başka insanlarla beraber olacağımız kapalı alanlara özellikle girmemeye çalışmak lazım. Kendi hane halkımızla birlikte olmakta yarar var” şeklinde konuştu.

    ‘OLUMSUZ BİR KANIT DA YOK’

    Prof. Dr. Özlü ayrıca, mutasyona uğrayan koronavirüsün aşı çalışmalarına karşı bir etkisi olup olmayacağıyla ilgili ise “Tartışılan konular, aşıyla ilgili sorular, hastalanma ve ölümle ilgili bir değişiklik oluşacak mı? gibi soruların henüz karşılığı bilinmiyor ama bu konuda olumsuz bir kanıt da yok. Olumsuz bir sonuca evrileceğine dair elimizde bilgi yok” dedi.

  • Korona mahallesi: 50 kişi virüsten öldü

    Korona mahallesi: 50 kişi virüsten öldü

    Kayseri’deki Sahabiye Mahallesi’nde, koronavirüsten ölenlerin sayısı, mart ayından bu yana özellikle son 2,5 ayda artarak 50 oldu, 951 daire de karantinaya alındı. Muhtar Alim Gerçel, “Alınan tedbirler caydırıcı, uyulması için yazılan 900 TL’lik cezaya rağmen vatandaşlar halen duyarsız davranıyor” dedi.

    Kayseri’de koronavirüs salgınına karşı İl Sağlık Müdürlüğü filyasyon ekipleri, çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Covid-19 testi pozitif çıkan ve bu kişilerle temaslı olanların oturduğu evler, karantinaya alınıyor. Koronavirüs vakalarının en çok görüldüğü mahalleler arasında 30 bin nüfuslu Sahabiye Mahallesi de yer alıyor. Mahallede mart ayından 1 Ekim’e kadar can kaybı 12 olurken, son 2,5 ay içinde bu sayı 50’ye yükseldi. Mahallede mart ayından bu yana da 951 daire karantinaya alındı.

    ‘KURALLARIN İHLAL EDİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ’

    Muhtar Alim Gerçel, tedbirlere uyum konusuna vurgu yaparak, “Mahallede mart ayından bu yana 50 kişi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybederken, 951 daire için de karantina uygulaması yapıldı. Sahabiye Mahallesi geçiş mahallesi olduğu için gündüz nüfusu 70 bini buluyor. Nüfusun çoğalması ile birlikte kuralların ihlal edildiğini görüyoruz. Kahvelerde gizli gizli çay içilmekte ve sigara yasağı olmasına rağmen kurallara uyan vatandaş sayısı çok nadir. Alınan tedbirler caydırıcı, uyulması için yazılan 900 TL’lik cezaya rağmen vatandaş halen duyarsız davranıyor” diye konuştu.

    Kurallara uymayanlara uyarıda bulunan Gerçel, “Ben şahsım olarak 3,5 aydan bugüne çocuklarımın, torunlarımın evine gitmiyorum. Telefondan konuşuyoruz, görüntülü olarak görüyorum. Bu salgın sürecinde evlerine gitmiyorum. Kendilerini ziyaret etmiyoruz, birlikte yemek yemiyoruz ve oturup kalkmıyoruz” dedi.

  • “Virüsün canlı kalma süresi 10 kat arttı”

    “Virüsün canlı kalma süresi 10 kat arttı”

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, kış aylarında koronavirüs tedbirlerine çok daha sıkı uyulması gerektiğini belirterek, “Diyelim ki bende virüs var. Ben masamda konuşurken, öksürürken çıkarttığım virüs önceden 1 dakika bile canlı kalamazken belki şimdi 10 dakika canlı kalıyor olabilir” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları öğretim üyesi, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Türkiye’de koronavirüs hasta sayılarında azalma olduğunu; ancak kış aylarında mesafe, maske kurallarına özellikle çok daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Kara, “Biz sıcaklıktan ve güneş ışığından bu virüsün etkilendiğini söylemiştik. Eskiden masa üstünde belki 1-2 dakikada hatta 30 saniyede güneş varsa etkinliğini kaybediyordu. Şimdi bu süre mevsimin kışa dönmesi havanın soğuması nedeniyle belki 5 dakikaya çıkıyor. Diyelim ki bende virüs var. Ben masamda konuşurken, öksürürken çıkarttığım virüs önceden 1 dakika bile canlı kalamazken belki şimdi 10 dakika canlı kalıyor olabilir. O nedenle size ait olmayan başkasına ait olan ortamlarda, dışardayken mutlaka ve mutlaka el hijyenimize bizim bu dönemde daha fazla dikkat etmemiz lazım. Su ve sabunla el yıkamayı ya da el antiseptiği kullanmayı biraz artırmamız gerekiyor” diye konuştu.

    ‘YILBAŞINI TELEFONLA KUTLAYIN’

    Prof. Dr. Kara, yılbaşının yaklaştığını hatırlatarak, “Yılbaşında birileriyle görüşmek istiyorsanız ‘lütfen bunu seneye yapalım’ deyin. Bu virüsün yaşayabildiği tek konağı insan ve karşılaştığın her insanda da virüsün olma ihtimali var. Şikayeti olmadan herhangi bir bulgusu olmadan da olma ihtimali var. O kişinin virüssüz olma ihtimalinden eminsen, kesinlikle ‘virüsü yok’ diyorsan ‘buna garanti veriyorum’ dersen kabul görüşülebilir. Ama değilse lütfen bu dönemde biraz mesafe ile ve telefonla yılbaşı akşamını kutlayacak şekilde hareket etmeye çalışalım” dedi.

    Okullarda bu dönemin online olarak devam edeceğini vurgulayan Prof. Dr. Kara, “Ara tatilde rakamlara bakılır, şartlara bakılır ve bence o zaman basamak basamak okulların açılması tartışılabilir; ama bugün için baktığımızda bizim ivedilikle rakamların düşmesini sağlamamız lazım” ifadelerini kullandı.

  • Prof. Dr. Orhan Kural koronavirüse yenik düştü

    Prof. Dr. Orhan Kural koronavirüse yenik düştü

    Prof. Dr. Orhan Kural, koronavirüs nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 70 yaşında hayatını kaybetti. Sigaraya karşı verdiği mücadele ile tanınan Kural’ın hayattayken bir video kaydederek vasiyetini açıkladığı ortaya çıktı.

    Prof. Dr. Orhan Kural, koronavirüs nedeniyle 28 Kasım’da kaldırıldığı 9 Aralık’tan beri de yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğü Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

    Kural’ın ölmeden önce bir video kaydı ile vasiyetini açıkladığı ortaya koydu.

    Videoda sözlerine “Merhaba. Bunu dinliyorsanız, ben bu hayatta değilim artık” diye başlayan Kural, şunları söyledi:

    “Yaşarken bu videoyu çektim. Bugüne kadar insanları üzdümse özür dilerim. Vatandaşlık görevimi yapmaya çalıştım. Sizlere daha iyi bir dünya bırakmaya çalıştım. Çocuklarınızın daha iyi yaşamasına çalıştım. Adaletli, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için elimden geleni yapmaya çalıştım. Bu arada özellikle beni çok üzen Cengiz Kuzu’yu hiçbir zaman affetmedim. Burada da açıklamak istiyorum. Lütfen gayretli insanları engellemeyin. Onların hevesini kırmayın. Cengiz Kuzu’nun yaptığı gibi. Vasiyetimi hazırladım gayet muntazam bir şekilde. Resmiyete koydum. En önemli isteklerimden biri kamu yararına bu kadar çalışarak oluşturduğum Türkiye Gezginler Derneği’nin yaşaması. Kurduğum Gezi Evi’nin devam etmesi. Bir beton yığını iken onu tarihi ev haline getirdiğim Ahırkapı’daki binamızın fonksiyonuna devam etmesi, konsolosluk olarak hizmet vermesi bakımından. Aynı zamanda tek ağaçla alıp, koru haline getirdiğim Fener Köyü’ndeki çiftliğin de devam etmesi yönünde kızımdan istekte bulundum. Ayrıca yazılı olarak bildirdim. Bu arada vasiyetimde yazdım. 9 yılı bölüm başkanı olarak 44 yıl İTÜ Maden Mühendisliği bölümünde hizmet verdim. Bu öğrencilerimi çok sevdim. Onlarla ortak çalıştım. Onlara bir burs imkanı sağlıyorum. Orhan Kural bursu yapılacaktır. Bu konuda Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’na belli bir para bıraktım.

    “CENAZEME GELMESİNLER”

    Gelelim son olarak cenazeme. Annem, babam ve kardeşimin yattığı hazır olan Zincirlikuyu’daki mezarıma kaldırılacağım. Cenazenin Zincirlikuyu Camii’nden yapılmasını istiyorum. Çünkü diğer camilerde trafik sıkışıklığı oluyor. Orası daha rahat park bakımından. Benim cenazeme kesinlikle kürk giyenler, bilmiyorum yaz mı olacak, kış mı olacak ama.. Ve faal avcılar gelmesinler istemiyorum kesinlikle. Özellikle hayvan ticareti yapanlar gelmesinler. Bir tane bile cenazemde canlı çiçek istemiyorum. Belediye başkanları dahil yollamasınlar. Onun yerine eğitim kurumlarına bağışta bulunsunlar. ÇEKÜL Vakfı aracılığıyla ağaç diktirirlerse daha da sevinirim. Benim sembolüm hayatım boyunca kitaplarımın dışında tahta kediler oldu. Onları da beraberinizde getirirseniz renklilik katarsınız cenazeme. Eğer size hediye ettimse lütfen beraberinizde getirin.

    “ORGANLARIMI HEDİYE EDİYORUM”

    “Mümkün olacak mı bilmiyorum vasiyetimde de yazdım eğer mümkünse organlarımı hem kadavra olarak hem de kullanılması için hediye ediyorum. Bu yazılı olarak bildirildi. Çünkü yazılı olması gerekiyor. En çok merak ettiğim şey daima arkamdan ne yazılacak. Basın ne yazacak. İnsanlar ne konuşacaklar diye hep merak ettim. Herhalde şu anda o yapılıyordur diye düşünüyorum. Sizlere sağlıklı, nice mutlu coğrafyalarda uyanabileceğiniz, başarı dolu bir dünya diliyorum. Sevgiyle kalın.

    ORHAN KURAL KİMDİR?

    Orhan Kural, 1950 yılında İstanbul’da doğdu. Ortaöğrenimini Kadıköy Maarif Koleji’nde tamamlayan Kural, 1972’de İTÜ Maden Fakültesi’ni bitirdi. Mayıs 1973’te burslu okuduğu New York Columbia Üniversitesi’nden Maden Yüksek Mühendisi, Eylül 1978’de ise “Doktor” unvanı aldı. İTÜ’de son dokuz yılı bölüm başkanı olmak üzere tam 44 yıl hizmet verdi.

    Kural, farklı ülkeleri tanıttığı 17 gezi kitabı ve Bu Kitap Başka adlı bir de anı kitabı hazırladı. Kural, Matematik kitabını 2004 yılında yayınladı. Türkiye’nin değişik yerlerinde ve yurt dışında 42 kişisel fotoğraf sergisi açtı. Ayrıca ilk ve orta dereceli okullar, üniversiteler, valilikler, belediyeler, sanayi kuruluşları, silahlı kuvvetler, polis meslek yüksekokulları, yurtlar, huzurevleri, hastaneler, halk eğitim merkezleri, müftülükler, siyasi parti merkezleri, değişik derneklerde ve halka açık yerlerde 81 il ve ayrıca 60’a yakın ülkede çevre bilincine odaklanan 6000’e yakın konferans verdi.

    Kural sigaraya ve madde bağımlılığına karşı verdiği mücadele ile tanınmıştı.