Etiket: koronavirüs

  • Covid-19 salgınında Türkiye dünyada kaçıncı sırada?

    Covid-19 salgınında Türkiye dünyada kaçıncı sırada?

    Koronavirüs salgını tüm dünyada ikinci dalga endişesini yaşamaya devam ediyor.

    Türkiye’de sakin geçen yaz ayı sonrası baharın gelmesiyle birlikte vaka ve ölü sayıları tırmanışa geçti.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı sık sık uyarılara rağmen Türkiye’de virüse karşı alınan önlemler vatandaşlar tarafında çok sık şekilde uygulanmıyor.

    Bursa, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde olduğu gibi vaka sayıları Anadolu’da da hızla yayılmaya devam ediyor.

    Yeni tip koronavirüs salgının görüldüğü tarihten bugüne Türkiye, dünyada diğer ülkelerin vaka, günlük hasta, günlük ölü, ağır hasta sayılarında ilk bir çok ülke arasında üst sıralarda yer alıyor.

    “TÜRKİYE TOPLAM VAKA SAYISINDA DÜNYADA 25’İNCİ SIRADA”

    Worldometer interent sitesinde yer alan sıralamalara göre Türkiye 219 ülke içerisinde toplam vaka sayısında 407 bin 9389 vaka ile 25’inci sırada yer alıyor.

    Listenin başında ise 11 milyon aşan vaka sayısıyla ABD, 8 milyon 773 bin 479 vaka ile Hindistan, 5 milyon 819 bin  496 vaka ile Brezilya, 1 milyon 944 bin 504 vaka ile Fransa, 1 milyon 903 bin 253 vaka ile Rusya yer alıyor.

    Listenin devamında sırasıyla; İspanya, İngiltere, Arjantin, Kolombiya, İtalya, Meksika, Peru, Almanya, İran, Güney Afrika, Polonya, Şili, Ukrayna, Belçika, Irak, Endonezya, Çekya, Hollanda, Bangledeş ve 25’inci sırada olan Türkiye yer alıyor.

    “TÜRKİYE TOPLAM ÖLÜ SAYISINDA DÜNYADA 21’İNCİ SIRADA”

    Toplam ölü sayılarında ise Türkiye 219 ülke arasında 11 bin 326 can kaybıyla 21’inci sırada yer alırken, 249 bin 998 can kaybıyla Amerika Birleşik Devletleri başı çekiyor.

    ABD’yi 164 bin 946 ölü sayısı ile Brezilya, 129 bin 225 ile Hindistan, 97 bin 624 ile Meksika, 51 bin 304 ile İngiltere takip ediyor.

    Listenin devamında sırasıyla; İtalya, Fransa, İran, İspanya, Peru, Arjantin, Kolombiya, Rusya, Güney Afrika, Endonezya,  Şili, Belçika, Ekvador, Almanya, Irak ve Türkiye seyrediyor.

    “TÜRKİYE AĞIR HASTA SAYISINDA DÜNYADA 7’İNCİ SIRADA”

    Kritik (Ağır Hasta) sayısı bakımından Türkiye vaka ve ölü sayısında olduğu gibi listenin gerisinde yer almıyor.

    Türkiye’yi her gün açıklanan günlük tabloda artan ağır hasta sayısı dünya genelinde Türkiye’yi 219 ülke arasında 3 bin 356 ağır hasta sayısıyla 7’inci sıraya taşıyor.

    En fazla ağır hasta 32 bin 297 hasta ile ABD’de yer alırken, ABD’yi Hindistan, Brezilya, İran, Fransa, Arjantin ve Türkiye izliyor.

    Türkiye’yi ise Almanya, İtalya ve İspanya gibi Avrupa’da salgında başı çeken ülkeler izliyor.

    “TÜRKİYE AKTİF HASTA  SAYISINDA DÜNYADA 30’UNCU SIRADA”

    Dünya genelinde halen koronavirüsü taşıyan hasta sayısı bakımından  47 bin 809 hasta ile Türkiye 30’uncu sırada yer alıyor. Dünya genelinde halen 14 milyon 940 bin 843 aktif koronavirüs hastası bulunurken, bunların 4 milyon 26 bin 404’ü ABD’de yer alıyor.

    ABD’yi sırasıyla; Fransa, İtalya, Hindistan, Belçika, Rusya, Polonya, Brezilya, Ukrayna, Almanya, Meksika, İran, Arjantin, Çekya, Ürdün, İsviçre, Romanya, Macaristan, Portekiz, Avusturya, Bangladeş, Bulgaristan, Irak, Endonezya, Kolombiya, Yunanistan, Slovakya, Honduras, Fas ve Türkiye izliyor.

  • Gazeteci Ahmet Kekeç, koronavirüsten hayatını kaybetti

    Gazeteci Ahmet Kekeç, koronavirüsten hayatını kaybetti

    Gazeteci, yazar ve hikayeci Ahmet Kekeç, tedavi gördüğü hastanede 59 yaşında hayatını kaybetti.

    Usta yazarın oğlu Mehmet Hakan Kekeç, babasının vefatını sosyal medya hesabından, “Ne diyeceğimi bilemiyorum. Aslan gibi, bileğiyle savaştı. Babam, Ahmet Kekeç’i kaybettik. Yağmurdan sonra görüşürüz, babam.” ifadeleriyle duyurdu.

    Daha önce 2 kez kanseri yenen ve son olarak akciğerindeki rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi gören yazar, 9 Kasım’da Kovid-19 testinin pozitif çıkmasıyla yoğun bakıma alınmıştı.

    AHMET KEKEÇ KİMDİR?

    Malatya’da 3 Ocak 1961 yılında dünyaya gelen Star Gazetesi yazarı Kekeç, doğduğu şehirde eğitim hayatına başladı ve sırasıyla Atatürk İlkokulu, Atatürk Ortaokulu ile Atatürk Lisesi’nden 1978’de mezun oldu.

    Liseyi bitirdikten sonra ailesinin de yönlendirmesiyle üniversite hayatına Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde başlayan Kekeç, 17 yaşındayken Gırgır dergisinde mizah öyküleri yayımlamaya başladı.

    Kekeç, kaleme aldığı hikaye, eleştiri ve denemeleri 1980’den itibaren Aylık Dergi, Mavera, Yönelişler, Kayıtlar, Kırkayak (Kırklar), Kitap Dergisi, Girişim, İmza dergilerinde yayınladı. Yazar aynı zamanda 1989’da “İmza” dergisinin kurucuları arasında da yer aldı.

    Aynı dönemlerde gazetecilik mesleğine de adım atan Kekeç, ilk olarak “Milli Gazete” (1985), “Yeni Haber”, “Zaman” (1986), Vahdet (1988), Yeni Şafak (1999) ve “Akit” gazetelerinde editör ve köşe yazarlığı gibi görevlerde bulundu.

    Kekeç, Gençlik dergisi tarafından 1997’de “yılın yazarı” seçildi. Aynı yıl Türkiye Yazarlar Birliği “Basın -Fıkra Ödülü”nü, 1999’da ise “Yağmurdan Sonra” adlı romanı ile Tuzla Belediyesi Roman Yarışması’nda birincilik ödülünü aldı.

    Kanal 7’de bir yıl kadar yorumculuk da yapan Ahmet Kekeç, bir dönem Cine5’te Rasim Ozan Kütahyalı ve Salih Tuna ile birlikte “Memleket Meselesi”nin yanı sıra yine aynı kanalda “Derin Mevzu” adlı tartışma-sohbet programını sundu.

    Kekeç, daha sonra 24 TV’de Nagehan Alçı ile birlikte “Nerede Kalmıştık”, Nevin Ateş ve Mustafa Armağan ile birlikte “Tarihçe”, Ülke TV’de de Turgay Güler ve Yusuf Ziya Cömert ile birlikte “En Sıra Dışı” adlı üç televizyon programında yer aldı.

    Kekeç, son yıllarda çalışmalarını roman üzerine yoğunlaştırmıştı ve 2016 yılından beri Star Gazetesi’nde köşe yazarlığına devam ediyordu.

    Usta yazarın hayatı boyunca kaleme aldığı eserler ise şöyle:

    Öykü, “Son İyi Şeyler” (1985), roman “Yağmurdan Sonra” (2000), deneme “Beni Türk İmamlarına Emanet Ediniz” (1991), “Atam Sen Kalk Ben Yatam” (1993), “İnek Sosyalizmi” (1996), “Maalesef Türkiye” (1996), “Yurtta Sus Cihanda Sus” (1996), “Gazeteciyim Ama Tedavi Görüyorum” (1999), “Kalanlar” (2003), anı “Derin Roman” (2004), günce “Kanamalı Haydut” (2005), inceleme- araştırma “CIA ve 12 Eylül -Bir İhtilalin Romanı” (1993), “Ali Şükrü Bey Cinayeti” (1996), “Sıkı Adamlar” (2002).

  • CHP’li eski başkan koronavirüsten öldü

    CHP’li eski başkan koronavirüsten öldü

    Mustafa Aras, bir süre önce koronavirüse yakalandı. Tedavi altına alınan Aras, durumu ağırlaşınca 7 Kasım günü, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Aras, dün doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı.

    ‘DERİN ÜZÜNTÜ İÇERİSİNDEYİZ’

    CHP İlçe Başkanı Coşkun Karadağ, “Yönetim kurulu üyemiz, çalışkanlığı, bilgi ve birikimiyle bizlere öncü ve destek olan çok değerli partilimiz, Demirtaş belediye başkanlığı, meclis üyeliği ve milli eğitimde aldığı görevlerle Alanya’ya büyük hizmetler yapmış olan Mustafa Aras’ı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içerisindeyiz” dedi.

    Mustafa Aras, Alanya Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevinden emekli olduktan sonra Demirtaş belde belediyesi başkanlığı görevi yapmıştı.

  • Frutti Ekstra Bursaspor’da 2 korona vakası

    Frutti Ekstra Bursaspor’da 2 korona vakası

    ING Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Frutti Extra Bursaspor’da 1 oyuncu ve 1 idari kadro çalışanının koronavirüs testinin pozitif çıktığı açıklandı.

    Kulüpten yapılan açıklamada, “Kulübümüz tarafından 13 Kasım Cuma günü yapılan Covid-19 PCR testleri sonuçlanmış ve 1 oyuncu ile 1 idari kadro çalışanımızın sonuçlarının pozitif olduğu bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Herhangi bir semptom ve belirti göstermeyen oyuncu ve idari kadro üyemizin izolasyon ve tedavi sürecine başlanmış bulunmaktadır” ifadelerine yer verildi.

  • “2021’in ilk yarısında aşılar kullanılmaya başlanacak”

    “2021’in ilk yarısında aşılar kullanılmaya başlanacak”

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, “Aşıyla ilgili olacak deneyimlerin hepsini yaşayarak öğreneceğiz. 2021’in ilk yarısında bu aşılar kullanılmaya başlanacak; ancak üretim yeterli olmayacak. 2021’in sonu 2022 yılının başında daha rahat ve güzel günler göreceğiz” dedi.

    Prof. Dr. Murat Akova, Türk profesörler Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin kurucusu olduğu Alman BioNTech firması ile ABD’li Pfizer firmasının geliştirdiği koronavirüs aşısının transferi ve saklanma koşulları ile ilgili üretici firmanın hazırlığı olduğunu bildiklerini söyledi. Eksi 70 derece özel taşıma kaplarının bu aşıları muhafaza edebileceğini kaydeden Prof. Dr. Akova, “10 gün süreyle aşının dayanmasını sağlayacak taşıma kapları oluşturmuşlar. Bu kapları günde 2 sefer açabiliyorsunuz. Çok kısa süre içerisinde içerisinden aşıyı alabiliyorsunuz. Aldıktan sonra içine yeniden kuru buz koyup, daha uzun süreli bir saklama sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca aşıyı dolaptan çıkarıp erittikten sonra bu aşı 5 gün süreyle etkisini gösterebiliyor. Bunlar önemli avantajlar. Eğer bu aşı gelirse özel hazırlıklar gerekecek. Aşılanacak olan kişileri saptayıp, kısa süre içerisinde onların hepsinin birden aşılanması gerekecek. Bu sadece Türkiye için bir sorun değil, tüm dünya ülkeleri için bir sorun” diye konuştu.

    ‘EKSİ 80 DERECE HER AŞI İÇİN SÖZ KONUSU DEĞİL’

    Prof. Dr. Akova, şu anda dünyada insanlar üzerinde denemeleri yapılan 10 tane koronavirüs aşısının mevcut olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

    “Bu aşıların 4 tanesi virüsün öldürülmesiyle hazırlanan aşıdır. Türkiye’de de şu anda bunlardan 1 tanesini Hacettepe Üniversitesi ve bizim dışımızdaki 24 merkezde klinik çalışmada kullanıyoruz. Bu aşı, normal artı 4 derecede buzdolabında saklanıyor. Bu aşıyı kullanacak olursanız, bunun stoklanmasında ya da transporturunda bir sorun yok. Artı 4 derecede sakladığınız müddetçe ki pek çok aşı bu derecede muhafaza ediliyor. Eksi 80 derece her aşı için söz konusu değil. Amerika Birleşik Devletleri’nde geliştirilen bir aşı var. Eksi 80 derecede saklanması gereken Pfizer aşısına benzer şekilde bir aşı. Mesela onu eksi 4 derecede saklamanız gerekiyor. Onu daha erişebilir koşullarda saklıyorsunuz. Bu 10 aşının 5 tanesi kısa süre içerisinde onaylanmış, ruhsatlanmış olsa sadece 1 tanesinin eksi 80 dereceye ihtiyacı olacak, diğer aşıların böyle bir duruma ihtiyacı olmayabilecek. Dolayısıyla aşı çeşitliliği açısından bu olanağın olduğu yerlerde o aşıyı, diğer koşullarda da diğer aşıları kullanmak mümkün olabilir.”

    ‘DÜNYA İÇİN YENİ DENEYİM’

    Koronavirüs aşısının tüm dünya için yeni bir deneyim olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Akova, “Biliyorsunuz bunlara ‘mRNA’ aşıları deniliyor. ‘mRNA’ aşıları virüsün küçük bir genetik kodunu taşıyan aşılardır. Bunu insana veriyorsunuz, insana verdiğiniz zaman ‘mRNA’ bir protein üretiyor. Bu protein sayesinde vücut da antikor üretiyor. Daha önce dünyada hiç bu şekilde üretilmiş, kullanılan bir aşı yok. Bu aşı ilk olacak. Dolayısıyla ilgili aşıyla ilgili olacak deneyimlerin hepsini yaşayarak öğreneceğiz. 2021’in ilk yarısında bu aşılar kullanılmaya başlanacak; ancak üretim yeterli olmayacak. 2021’in sonu 2022 yılının başında daha rahat ve güzel günler göreceğiz. Şu anda maske en etkili koruyucu. Dolaysıyla etkili bir aşı çıkıp da yaygın olarak kullanılmaya başlanılmadan maskeden kurtulmamız söz konusu değildir. Şimdiye kadar dünyada bir enfeksiyon hastalığına karşı aşı geliştirmenin süresi ortalama 7 yıldı. Bu aşı hastalık başlangıcından bu yana yaklaşık 10 ay içerisinde insanlarda kullanılabilir bir aşının geliştirilmiş olması çok büyük bir heyecan, bilimsel açıdan da çok önemli bir özellik. Umuyorum ki, bu aşılar herkese yetecek kadar kısa sürede üretilir ve bu hastalıktan da kurtuluruz” dedi.

  • İsrail Kovid-19 aşısı satın almak için Pfizer ile anlaşma imzaladı

    İsrail Kovid-19 aşısı satın almak için Pfizer ile anlaşma imzaladı

    Pfizer ile Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech’in Kovid-19’a karşı geliştirmekte olduğu potansiyel aşıyı satın almak isteyen İsrail, Amerikalı şirketle anlaştı.

    Başbakan Binyamin Netanyahu düzenlediği basın toplantısında, Kovid-19 aşısı satın almak için Pfizer ile anlaşma imzaladıklarını belirtti.

    Netanyahu, Pfizer’den 8 milyon dozluk aşı alacaklarını ve bunun da 4 milyon İsraillinin virüse karşı aşılanmasını sağlayacağını ifade etti.

    Potansiyel Kovid-19 aşısının gelecek yıl ocak ayından itibaren İsrail’e ulaşmaya başlayacağını dile getiren Netanyahu, ilerleyen aylarda gelecek aşı miktarının artacağını kaydetti.

    “Tünelin sonunda ışık göründü” diyen Netanyahu, başka kaynaklardan da aşı getirmek için çalıştıklarını sözlerine ekledi.

    Pfizer ile BioNTech’in Kovid-19’a karşı geliştirdiği potansiyel aşının virüse karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğu duyurulmuştu.

  • “Kesinlikle eminiz, virüsü bu aşı bitirecek”

    “Kesinlikle eminiz, virüsü bu aşı bitirecek”

    Tüm dünyada bir milyon 270 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan yeni tip koronavirüs (Covid-19 pandemisine karşı geliştirilen aşılar arasında en çok umut vaat eden ve yüzde 90’dan fazla koruma sağladığı açıklanan Pfizer/BioNTech aşısının arkasındaki isim Profesör Doktor Uğur Şahin, aşının pandemiyi bitireceğinden emin olduğunu ve Covid-19’a karşı en az bir yıl koruma sağlayacağını açıkladı. Bununla birlikte Şahin, aşının virüsün bulaşmasını engelleyeceğini ve asemptomatik vakalarda da sonuç vereceğini söyledi.

    “KORONAVİRÜSÜN BAŞINI EZEREK SALGINI SONLANDIRACAĞINDAN EMİNİM”

    Yüzde 90’dan fazla koruma sağladığı açıklanan Pfizer/BioNTech aşısının arkasındaki Türk bilim insanı Uğur Şahin, İngiliz The Guardian gazetesine özel bir röportaj verdi. Eşi Profesör Doktor Özlem Türeci ile birlikte aşıyı geliştiren ve BioNTech’in CEO’su olan Şahin geliştirdikleri aşının koronavirüsün başını ezerek, 2020’de dünyayı esir alan salgına son vereceğinden emin olduğunu açıkladı.

    YÜZDE 90’DAN FAZLA KORUMA SAĞLADIĞI GÖRÜLDÜ

    ABD’li ilaç şirketi Pfizer’dan tarafından Pazartesi günü yapılan açıklamada, Alman BioNTech firmasıyla geliştirilen deneysel koronavirüs aşısının, klinik denemelerin son aşamasında başarılı olduğu duyuruldu. 43 binden fazla gönüllüyle yapılan çalışmanın ara verilerinde de aşının yüzde 90’dan fazla etkili olduğu görüldü. Bir milyon 290 binin aşkın kişinin ölümüne neden olan pandemiye karşı geliştirilen aşı çalışmalarında bir kilometre taşı olarak görülen sonuçlar tüm dünyada büyük yankı uyandırdı.

    Deneme sonuçları henüz tüm detaylarıyla açıklanmadığı için aşının asemptomatik vakalarda etkili olup olmadığı sorusu belirsizliğini koruyor. Ancak, bu konuda iyimser olduğu belirten BioNTech’in CEO’su “Soru, salgını bu aşı ile durdurabilir miyiz ise, cevabım şu: Evet, çünkü sadece semptomatik enfeksiyonlardan korunmanın bile dramatik bir etkisi olacağına inanıyorum. Deneme çalışmalarının sonuçları açıklanıncaya değin aşının bağışıklık sisteminde yeterince güçlü bir tepki tetikleyip tetiklemeyeceğinden emin değildik.Artık geliştirdiğimiz bu aşının virüsü yeneceğinden kesinlikle eminiz” ifadelerini kullandı.

    “AŞI KORONAVİRÜSE KARŞI EN AZ BİR YIL KORUMA SAĞLAYACAK”

    Bununla birlikte 55 yaşındaki bilim insanı, üç hafta arayla iki enjeksiyonla uygulanan aşıyı alanların en az bir yıl koronavirüse karşı bağışıklık kazanacağını umduğunu açıkladı.

    AŞININ HER YIL YENİLENMESİ GEREKEBİLİR

    Şahin, “Şu ana kadar sadece koronavirüse karşı kazanılan bağıklığın süresine ilişkin dolaylı ipuçlarımız var. Covid-19 hastaları üzerinde yapılan araştırmalar, güçlü bir T hücresi bağışıklık tepkisine sahip olanların altı ay sonra hala bu güce sahip olduğunu göstermiştir. En az bir yıl güvende olabileceğimizi hayal edebiliyorum. Ancak Covid-19 aşılarının her yıl ‘yenilenmesi gerekebileceğini göz ardı edemeyeyiz” ifadelerini kullandı.

    “VİRÜSÜN BULAŞMASINI DURDURABİLECEĞİNE İNANIYORUM”

    Öte yandan Şahin, BioNTech/Pfizer aşısının mevcut denemeleri, virüsün bulaşmasını önlediğini resmen kanıtlamasa da, aşının virüsün bulaşmasını durduracağına inandığını söyledi.

    AŞI BİRDEN FAZLA ŞEKİLDE VİRÜSE SALDIRIYOR: VİRÜS HÜCRELERE GİRDİĞİNDE T HÜCRESİ TEPKİSİ TETİKLENİYOR

    Bilim dünyasında aşı çalışmaları için ilk kez kullanılan mRNA yöntemi sayesinde, geleneksel olanlara göre kendi aşısının “birden fazla şekilde” koronavirüse saldırdığını belirten Şahin, ” Aşı, Covid-19’un hücrelerimize erişimini engelliyor. Ancak virüs içeri girmeyi başarsa bile, T hücreleri devreye girerek hücreleri virüsü etkisiz hale getirerek ortadan kaldırır. Bu iki savunma hamlesini mükemmelleştirmek için bağışıklık sistemini çok iyi eğittik. Artık virüsün kendisini bu mekanizmalara karşı savunamayacağını biliyoruz” dedi.

    YENİ YÖNTEM AŞININ BULUNMA SÜRECİNİ HIZLANDIRDI

    Şahin, ayrıca geleneksel aşılarda virüsten genetik bilginin alınıp insan hücresinde çoğaltıldığını, mRNA olarak bilinen yöntemde ise sadece virüsün genetik kodunun yeterli olduğunu açıkladı.

    “PROJEMİZ İÇİN TÜM SOKAKLAR BOŞTU”

    Bilim insanı, böylece ortağı Pfizer’ın geniş piyasalar için aşı üretimi deneyimi ive ilaçlarla ilgili düzenlemeleri yapan sağlık yetkililerinin hızlı yanıtı sayesinde aşı geliştirme sürecinin sadece 10 ay sürdüğünü ifade ederek, “Neredeyse hiç beklemedik. Londra’nın bir ucundan diğer ucuna gitmek istediğinizi ve her yerde trafik sıkışıklığı olduğunu hayal edin. Yarım güne ihtiyacınız olur. Ancak, projemiz için tüm sokaklar boştu. Yeni bir teknoloji ve ortaklarımızın desteği sayesinde yıllar içinde geliştirilebilecek bir aşıyı aylar içinde hazırladık” açıklamasını yaptı.

    AŞIYLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ SORULARIN YANITLARI YAKIN ZAMANDA ORTAYA ÇIKACAK

    Diğer taraftan Şahin, aşının etkinliğine dair diğer bazı önemli soruların ancak önümüzdeki haftalarda ve gelecek aylarda cevaplanacağını söyledi. Aşının asemptomatik vakaları durdurup durdurmayacağının kesin olarak belirlenmesinin bir yılı bulabileceğini ifade eden Şahin, çeşitli yaş gruplarında farklı düzeylerde koruma sağlayıp sağlamadığına dair daha fazla bilgilerin ise yaklaşık üç hafta içinde netleşeğini bildirdi. Bununla birlikte ara denemeler, aşının farklı etnik gruplardan insanlar üzerinde nasıl çalıştığını henüz tam olarak ortaya koymadı.

  • Beşiktaş’ın TFF’den karantina süresi talebi

    Beşiktaş’ın TFF’den karantina süresi talebi

    Beşiktaş, Medipol Başakşehir ve Fenerbahçe maçları öncesinde 8 futbolcusunda konoravirüs tespit edilmesinin ardından kadro sıkıntısı yaşıyor.

    Siyah-beyazlı kulüp, koronavirüs salgını sebebiyle zorlu günler geçiriyor. Sakatlığının ardından fizyoterapist eşliğinde çalışan Gökhan Töre ile takımla idmanlara çıkmaya başlayan N’Koudou  hazır hale gelmezse Başakşehir maçına 2’si kaleci 3’ü altyapı oyuncusu olmak üzere 16 futbolcuyla çıkacak olan siyah-beyazlıların, Başakşehir maçında kadroyu genişletebilmesi için TFF’nin sağlık protokollerinin değişmesi gerekiyor. Başkan Ahmet Nur Çebi, sağlık protokollerinin değişmesi önerisini ise Kulüpler Birliği Vakfı toplantısında gündeme getirdi.

    TFF’nin belirlediği sağlık protokollerine göre 9 Kasım’da pozitif olan üç futbolcu ile 11 Kasım’da pozitif olan Vida ve 12 Kasım’da pozitif olan diğer 4 futbolcunun, 21 Kasım’da oynanacak Başakşehir maçına yetişmesi imkansız. Çünkü sağlık protokolü gereği testi pozitif çıkan futbolcunun 14 gün karantina ve iki testinin negatif çıkma zorunluluğu var. Ancak; Sağlık Bakanlığı’nın bir süre önce değiştirdiği genel protokollerle pozitif çıktıktan sonra semptom göstermiyorsa karantina süresi 10 güne düşürülmüş ve sonucu negatife dönen kişinin karantinasının bitirilmesi kararı alınmıştı.

    Beşiktaş’ın en azından 3 futbolcuyu Başakşehir maçına yetiştirebilmesi için 9 Kasım’da Covid-19 pozitif olan üç futbolcunun test sonuçlarının bir an önce negatife dönmesi ve TFF’nin 14 gün olan izolasyon süresini 10 güne düşürmesi gerekiyor.

    KULÜPLER BİRLİĞİ TOPLANTISINDA NİHAT ÖZDEMİR’E İLETİLDİ

    Bu konunun Kulüpler Birliği toplantısında Beşiktaş Başkan Ahmet Nur Çebi tarafından dile getirildiği ve TFF Başkanı Nihat Özdemir’e de söylendiği öğrenildi. Nihat Özdemir’in kulüplerin bu isteğini sağlık kuruluna ileteceğini ve mutlaka değerlendirmeye alınacağını ifade ettiği bildirildi.

    Ahmet Nur Çebi’nin Kulüpler Birliği toplantısında, “Sağlık Bakanlığı’nın uygulaması 10 gün, bizim de bu uygulamaya geçmemiz lazım. Çünkü bu sayılar artarak devam ederse maçlar oynanmaz ve ligler bitmez” dediği ifade edildi.

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı yorumu! Çin mi Alman mı?

    Bilim Kurulu Üyesi’nden aşı yorumu! Çin mi Alman mı?

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, pandeminin tek bir aşı ile değil, ancak etkinliği ve güvenliğinden emin olunan birkaç farklı aşı ile sonlandırılabileceğini söyledi. Prof. Dr. Yavuz, “Bir ülkenin aşısı iyi, diğeri kötü tartışmaları çok anlamsız. Biz, her iki aşı çalışmasına da dahil olduk. Herhangi bir yan etkiyle karşılaşmadık. Her aşının avantajları dezavantajları var. Önemli olan etkinlik ve güvenlik sonuçları. Dolayısıyla bir aşı mükemmel, öteki kötü demek çok yersiz. Klinik çalışmalardaki etkinliği çıktıktan sonra her aşı kullanılabilir. Araştırmalara dair sonuçlar da şeffaf bir şekilde paylaşılıyor. Zaten böyle bir salgında tek bir aşıyı bütün ülkeye yapabilme şansınız olmaz. Onun için çeşit çeşit aşılarımızın olması lazım” dedi.

    Tüm dünyanın heyecanla beklediği koronavirüs aşısında, ipi göğüsleyen birkaç aşı adayından biri olan ve Almanya’da Prof. Dr. Uğur Şahin ile eşi Prof. Dr. Özlem Türeci’nin geliştirdiği BioNTech firmasına ait aşıyla ilgili açıklanan son veriler akademi dünyası kadar tüm kamuoyunda heyecanla karşılandı. Bu haberin ardından özellikle sosyal medyada “Çin aşısı mı Alman aşısı mı?” tartışmaları da ağırlık kazanırken, bilim insanları aşılara duyulan güven ya da güvensizliğin ülkelere göre değil ortaya konan klinik araştırma sonuçlarına göre olması gerektiğini vurguluyor.

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, kendi merkezlerinde de Alman BioNTech aşısı ile Çinli Sinovac firmasının Faz 3 klinik araştırmalarının halen devam ettiğini vurgulayarak, “Biz her iki aşı çalışmasına da girdik. İkisi de devam ediyor ve ikisinde de şimdiye dek major bir yan etki görmedik. İlk aşıları yaptık, ikişer doz oluyor ikisi de. İkinci dozlara başlayacağız. Zaten birisinin (BioNTech) ara analiz sonuçları açıklandı. Diğerinin de (Sinovac) yakın zamanda açıklanacak. Duyduğum sonuç açıkçası beni bu süreçte en çok sevindiren haber oldu. Umut geldi içime diyeyim, çok sevindirdi gerçekten beni. Diliyorum ki öbür aşıda da böyle bir sonuç elde edeceğiz” dedi.

    “BAŞARILI BİR AŞIDA PLASEBO GRUBUNDAN DAHA FAZLA HASTA ÇIKAR”

    Alman BioNTech-ABD Pfizer ortaklığı ile sonuçları bu hafta duyurulan aşının Faz 3 araştırmalarıyla ilgili değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Yavuz, “Yüzde 90’ın üzerinde etkinliği açıklandı. Eğer gerçekten son analizde de bu şekilde çıkarsa ve özellikle de her yaş grubunda böyle bir sonuç çıkarsa gerçekten müthiş bir şey olacak. Bu, bizim tahminlerimizden de daha kısa süre içerisinde bu hastalığın kontrol edilmesinde büyük bir aşama kaydedilmiş olunacak demektir. Bu nedenle Faz 3’e dair bu ilk veriler bize umut aşıladı. Faz 3 çalışmalarında amaç, aşının hastalıktan koruyup korumadığını anlamak. Dolayısıyla bir gruba aşı yapıyorsunuz, bir gruba da plasebo yani boş aşı yapıyorsunuz. Aşı ya da plasebo yapılan gruptan belli sayıda insanın hastalanması beklenir. Aşının başarılı denebilmesi için ise bu hastalanan insanların da daha çok plasebo grubundan, yani aşı olmayan gruptan çıkması beklenir. Burada hedeflenen aslında, en az yüzde 50 plasebo grubundan daha fazla hasta insan çıkmasıydı. Fakat burada çok daha büyük bir başarı görüldü ara analizlerde. Plasebo grubundan yüzde 90’larda bir oran çıktı” diye konuştu.

    “SALGININ HIZI ARA ANALİZİ DE HIZLANDIRDI”

    Bu ara analizlerin aslında aşılanan 40 binden fazla gönüllü içerisinde 35 kişide hastalık görüldüğünde yapılmasının planlandığını, ancak salgının tüm dünyada çok hızlı ilerlemesi nedeniyle gönüllülerden 94’ünün hastalandığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun da Faz 3 araştırmalarının beklenenden de önce bitirilebileceği anlamına geldiğini söyleyerek şu bilgileri verdi:

    “Bu hastalanan 94 kişinin büyük çoğunluğunun (yüzde 90’dan fazlası) plasebo grubundan olduğu tespit edildi. Yani aşı olanların (beklenenden) çok daha az hastalandığı, boş aşı grubundekilerin çok daha fazla hastalandığı tespit edildi. Ara analiz de aslında daha fazla vaka ile yapılmış olundu. Faz 3 çalışmasının sonlandırılması 140 veya 160 hastaya ulaşıldığında yapılacaktı. Bu da 40 bin kişi içinden bu sayıya ulaşmanın çok uzun sürmeyeceğinin de bir işareti. Çünkü tüm dünyada şu anda çok fazla aktivasyon var, bu çalışma Almanya, Amerika ve Türkiye’de de yapılıyor örneğin ve bu üç ülkede de salgın ciddi tırmanışta tekrar. O nedenle kısa sürede de sonuçlanma noktasına ulaşacağını düşünüyoruz. Bu sayıya ulaştığında son analiz yapılacak. Aşılananlardan kaçı hastalanmış, aşılanmayanlardan kaçı hastalanmış, aşılanmayanlar da ne kadar çok (şiddetli) hastalanmışlar. Yani o yüzde 90’dan fazla koruyuculuk şeklinde bahsedilen sonuç, aslında bunu anlatıyor bize. Bu ara analizde de hedeflenenden daha fazla hasta üzerinden yapıldığı için, çok daha kıymetli. Sona yaklaşmış gibi görünüyor.”

    “HER AŞININ AVANTAJI VE DEZAVANTAJI VAR”

    BioNTech firmasının geliştirdiği mRNA tabanlı aşının lojistikle ilgili dezavantajlarına da işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun da iyi bir planlama ile çözülebileceğine inandığını belirterek, şöyle konuştu:

    “BioNTech aşısının dezavantajı eksi 70 derecenin altında saklanması gerekliliği. Tabii ki o imkan da çok fazla yerde yok. Eğer Türkiye’ye de yeterli miktarda bu aşıdan gelebilirse eksi 70-85 derecede buzdolaplarının bulunabileceği yerlerden, gün içinde aşılamanın yapıldığı yerlere transportu gerçekleşecek. Örneğin Faz 3 çalışması için bize gelen aşıları, çözdükten sonra 6 saat içinde yapmamız gerekiyordu burada. Aşı piyasaya çıktıktan sonra gene aynı formülasyondaki bir aşı gelirse, onu da 6 saat içinde yapmak gerekecek. Bunlar da uygun planlama ile halledilebilecek şeyler aslında. Çünkü bu aşının avantajı, kısa sürede çok fazla üretebiliyorsunuz. Yani virüsü çoğaltmanıza gerek kalmadan bu aşıdan bir sürü yapabiliyorsunuz. Öbür aşılarda (inaktif virüs aşıları) virüsü çoğaltmanız gerekiyor ki bu da zor bir süreç. Ama o aşıların avantajı ne? Normal, 4 derecede de saklayabiliyorsunuz. Zaten herhalde karma bir aşı uygulaması olacak diye düşünüyorum. Yani herkes bir çeşit aşıyla değil, ikinci aşıda da umarım iyi sonuçlar alınırsa, olanağı olan yerlerde biri, yani eksi 85 derecede korunması gereken aşı (BioNTech); olmayan yerlerde ise belki öbür aşı (Sinovac) uygulanacak. Önemli olan aşının etkili çıkması. Bunları çözebileceğimizi düşünüyorum.”

    “ÇİN AŞISI DEYİP ELEŞTİRMEK YERSİZ, ÖNEMLİ OLAN ARAŞTIRMA SONUÇLARI”

    Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Çin’in geliştirdiği ve Faz 3 çalışmaları tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de süren inaktif virüs aşısı ile ilgili olumsuz polemiklerin de yersiz olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Çin, aşıda çok gelişmiş bir ülke. Dolayısıyla önemli olan, klinik çalışmada nasıl bir sonuç alınacağı. Yoksa orası yapmış, öteki ülke yapmış, bu tartışmalar çok gereksiz. Hangi aşı etkili çıkarsa, güvenle yapılabilir. Her iki aşı türünün de avantajları ve dezavantajları var. Bir aşı mükemmel de öteki kötü gibi bir şey yok. Klinik çalışmaların sonuçlarıdır önemli olan. Etkili (ve güvenli) çıktıktan sonra her aşı kullanılabilir. Biz mesela inaktif virüs aşılarını influenzada çok rahatlıkla kullanıyoruz. Güvenli aşılardır bunlar. Önemli olan Faz 3’de de etkili çıkması. O nedenle kimse endişe etmesin. Zaten sonuçlar çıktıkça da paylaşılıyor, hepsi çok şeffaf bir şekilde görülüyor, sonuçları gizlenebilecek gibi de değil. Tek bir aşıyı bütün ülkeye yapabilme şansınız olmaz. Onun için çeşit çeşit aşılarımızı olması gerekli.”

    “GÖNÜLLÜYE ARABA DA ÇARPSA, ÇALIŞMA BİR SÜRELİĞİNE DURDURULABİLİR”

    Faz 3 çalışmasının Faz 1 ve 2’ye ek olarak etkinliğin yanı sıra güvenlik değerlendirmelerinin de tekrar detaylı araştırılması anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Yavuz, çalışmanın durdurulmasının söz konusu olabileceğini ancak tekrar devamına da karar verilebileceğini söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı:

    “Gönüllülerde herhangi bir olay gelişirse, çalışmalar durdurulabilir. Ara verip ‘Neden oldu bu’ diye bakmanız gerekir. O gönüllüye araba da çarpsa çalışmayı durdurup bunun aşıya bağlı bir yan etki sebebiyle oluşup oluşmadığını belirlemeniz gerekir. Nitekim Sinovac aşısında da geçtiğimiz günlerde (Brezilya’da) bir kayıp yaşandı ve çalışma durduruldu; çalışmaya dahil olan gönüllülerden birinin intihar sonucu öldüğü anlaşılınca bize de bildirildi ve dolayısıyla çalışma tekrar başladı. Daha önce başka bir aşı çalışmasında da ölüm olmuştu ama o kişinin de aşıya bağlı kaybedilmediği ortaya çıktı, tekrar başladı çalışma. Bu çalışmaların doğası bu. Burada sürpriz bir şey yok. Çalışma durduruldu, çok büyük bir olay/skandalmış gibi bir hava yaratılması gereksiz. Bu araştırmaların özelliği budur. Bu nedenle yapılır zaten. Durup bakarsınız, ne olmuş anlarsınız, sorun yoksa devam edersiniz.”

  • Türkiye’de son 24 saatte 88 can kaybı 2841 yeni hasta

    Türkiye’de son 24 saatte 88 can kaybı 2841 yeni hasta

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin güncel koronavirüs hasta tablosunu açıkladı.

    Türkiye’de son 24 saatte 148 bin 482 test yapıldı. 2 bin 841 kişiye Covid19 hastalık tanısı kondu. Bugün hayatını kaybedenlerin sayısı 88 kişi arttı. Toplam can kaybı 11 bin 233’e yükseldi.

    Bugün hastalığı atlatarak iyileşenlerin sayısı 2 bin 181 kişi artarak 346 bin 794’e çıktı. Ağır hasta sayısındaki artış devam ederken bu sayı 3 bin 230 olarak açıklandı.

    “AĞIR HASTA SAYISINDAKİ ARTIŞ DEVAM EDİYOR”

    Sağlık Bakanı Koca; “Bugün tespit edilen 2.841 yeni hastamız var. Ağır hasta sayısındaki artış devam ediyor. Artan hasta sayısını düşürecek olan hareketliliği ve teması azaltarak tedbirlere beraberce uymaktır. Maske ile virüs yükünü düşürelim.