Etiket: koronavirüs

  • İngiltere’de tüm kısıtlamaların kaldırılması planlanıyor

    İngiltere’de tüm kısıtlamaların kaldırılması planlanıyor

    İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Covid-19 kurallarının “virüsle yaşama” planının bir parçası olarak bu ayın sonunda kaldırılacağının planlandığını duyurdu.

    İngiltere’de Covid-19 pasaportu, evden çalışma ve maske zorunluluğunun 19 Ocak’ta kaldırılmasının ardından kısıtlamaların gevşetilmesine yönelik yeni bir karar açıklandı. Başbakan Johnson, 24 Mart’ta kaldırılması planlanan kısıtlamaların “korona virüs vakalarındaki mevcut cesaret verici düşüşler” nedeniyle bir ay erken kaldırılmasının planladığını söyledi.

    Başbakan Johnson hükümetin 21 Şubat’ta “virüsle yaşama” planını sunmasının ardından kararı onaylayacağını belirterek, “Vakalardaki mevcut cesaret verici düşüşlerin devam etmesi ile birlikte, ülkede Covid-19 testi pozitif çıkanların 5 gün karantinada kalma zorunluluğu da dahil olmak üzere tüm Covid-19 kısıtlamalarını bir ay erken kaldırmayı umuyorum” dedi.

    Ayrıca İngiltere’ye gelen kişilere uygulanan Covid-19 test zorunluluğunun, 11 Şubat tarihinden itibaren Covid-19 aşılarını tam olan kişilere uygulanmayacağı açıklandı. Ancak tam aşılı olmayan ve İngiltere’ye girmek isteyen kişilerin Covid-19 testi yaptırma zorunluluğu devam edecek.
    İngiltere’de Covid-19 salgının başından bu yana toplam 17 milyon 932 bin 803 korona virüs vakası tespit edilirken, Covid-19 nedeniyle ülkede hayatını kaybedenlerin sayısı 158 bin 677 olarak kaydedilmişti. Ayrıca ülkede 12 yaş ve üzeri kişilerin yüzde 85’ine en az 2 doz aşı uygulandığı bilinmektedir.

  • Bursa’da vakalar 7 bini geçti

    Bursa’da vakalar 7 bini geçti

    Tüm dünyada etkisini gösteren koronavirüs salgınında Türkiye’de vaka sayıları 100 bin bandını geçerek rekor kırdı. Bursa ise pandemide yaşadığı 5. dalga ile henüz pik noktası görülmedi. Yapılan testlere göre günlük 7 bini geçen vaka sayıları yüksek plato seyri izliyor. Olay Gazetesi yazarı Ahmet Emin Yılmaz bugünkü köşe yazısında Bursa’daki vaka sayılarını kaleme aldı.

    Yılmaz’ın yazısından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

    “2 yıllık pandemi sürecinde Bursa geçen yıla kadar 4 dalga yaşadı. İlk dalgalarda günlük vaka sayıları 5 bin pik noktasından döndü. Geçen yıl Nisan ayında günlük 2 bin 100 vakayla en düşük pik kayıtlara geçti.

    Salgın önceki dalgalar kadar hissedilmiyor ve toplum eskisi kadar etkilenmiyor, ama yeni dalga daha yüksek rakamlara ulaştığımızı gösteriyor.

    Hafta sonu itibariyle Bursa’da günlük vaka sayıları 7 bini geçti. Uzmanlara “Bu rakama Bursa için yeni pik midir?” diye sorduğumuzda şu cevabı aldık: “Bursa’da günlük vaka sayıları yüksek platoda seyir isliyor. Şu an için pik noktası görülmedi. Çünkü artış devam ediyor.”

    Geçen hafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açıklamasında “İstanbul’da 2-3 kat kırılma yaşandığını ve vaka sayılarında düşüş olduğunu” söyledi.

    Bunu anımsattığımızda uzmanlar şunu söylediler: “İstanbul’da kırılmalar doğru, ama Bursa’da şu an düşüş görülmüyor, yapılan testlerle tespit edilen vakalarda artış devam ediyor.”

    Şunu özellikle vurguladılar: “Bursa’da testlerle belirlenen vaka sayısı 7 bini aştı. Test yaptırmayan, ya da hastalığı hissetmeden ayakta geçirenler var. Onlar bilinmediği için vaka istatistiğine yansımıyor.”

    İSTANBUL’DA AZALIŞ, BURSA, İZMİR VE ANKARA’DA ARTIŞTA

    Aynı zamanda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her hafta açıkladığı illere göre haftalık 100 bin kişide görülen Covid-19 vakalarında Bursa’da geçen hafta (15-25 Ocak) vaka sayısı en çok artan iller arasında 667,96 ile ikinci olmuştu. Bugün açıklanan tabloda ise Bursa’da görülen 100 bin kişide görülen vaka sayısı ise 928,81 oldu.

    İSTANBUL’DA VAKA SAYILARI 2 HAFTADIR DÜŞÜŞ EĞİLİMİNDE

    İstanbul’da ise 2 haftadır azalış görülüyor. 15-25 Ocak tarihleri arasında açıklanan haritada İstanbul’daki vaka sayısı 1245,73 olarak kayıtlara geçmişti. Bugün açıklanana haritada ise İstanbul’daki vaka sayısı 889,58 olarak açıklandı.

  • Günlük vaka sayısı 111 bin 157 oldu

    Günlük vaka sayısı 111 bin 157 oldu

    Sağlık Bakanlığı, ‘Günlük Kovid- 19 Tablosu’ verilerini açıkladı. Son 24 saatte yapılan 468 bin 152 testte 111 bin 157 vaka tespit edildi. 248 kişi hayatını kaybederken, 83 bin 536 kişinin de tedavisi ve karantinası sona erdi.

    Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ‘Günlük Kovid- 19 Tablosu’ verilerine göre; son 24 saatte yapılan 468 bin 152 testte 111 bin 157 vaka tespit edildi. Koronavirüs nedeniyle 248 kişi hayatını kaybederken, 83 bin 536 kişinin de tedavisi ve karantinası sona erdi.

    18 yaş ve üzeri nüfusun aşılanması verilerinde 1’inci doz Türkiye ortalaması yüzde 92,61, 2’nci doz ortalaması yüzde 84,56 olarak ölçüldü. Ayrıca, 1’inci dozda 57 milyon 480 bin 352, 2’nci dozda 52 milyon 489 bin 431 ve 3’üncü dozda 25 milyon 455 bin 584 olmak üzere toplam 142 milyon 735 bin 468 aşı uygulandı.

    En az 2 doz aşı olan kişi sayısının en yüksek olduğu iller; Osmaniye, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa olurken, 2 doz aşı yapılan kişi sayısının en düşük olduğu iller ise Şanlıurfa, Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ oldu.

    ‘VEFAT SAYILARIMIZ YÜKSEK’

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Vefat sayılarımız yüksek. Omicron varyantının kolay yayılmasına bağlı olarak vaka sayılarının artışı, özellikle ağır kronik hastalarda ve kronik hastalığı olan yaşlılarda, direnç düzeylerinin düşük olması sebebiyle ölüme yol açıyor. Aşılarımızı yaptırmalı, kendimizi korumalıyız” ifadelerini kullandı.

  • Çocuk vakalar yüzde 100 arttı

    Çocuk vakalar yüzde 100 arttı

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Çocuk Hastanesi’nde, Covid-19 servislerinde doluluk oranı yüzde 100 oranında arttı. Başhekim Prof. Dr. Tanıl Kendirli, “‘Omicron’ döneminde tüm toplumda olduğu gibi çocuk yaş grubunda pozitif sayısı arttı. Servislerde de doluluk anlamında yüzde 100’e kadar arttığını söyleyebiliriz, 3 ay önceye göre” dedi.

    ‘Omicron’ varyantı ile birlikte koronavirüs vakalarındaki artış, çocuk vakalara da yansıdı. Hastalık nedeniyle hastanelere başvuran çocuk sayısında artış yaşandı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Çocuk Hastanesi’nde de Covid-19 servisleri ve yoğun bakımlarında yüzde 100 oranında artış oldu. Başhekim Prof. Dr. Tanıl Kendirli, ‘Omicron’ döneminde çocuk yaş grubunda pozitif sayısının arttığını belirterek, “Bununla ilişkili olarak hem çocuk acili hem çocuk enfeksiyonu hem de çocuk yoğun bakımında yatan hasta sayısı arttı ve doluluk oranı yükseldi. Bu durum da hastanelerde ciddi bir iş yükü yarattı. 1 Ocak’tan itibaren hem acil hem de serviste yatan hasta sayılarımız arttı. Ayaktan aldığımız ve baktığımız hasta sayısının yüzde 300-400 oranlarında arttığını söyleyebilirim. Servislerde de doluluk anlamında yüzde 100 kadar arttığını söyleyebiliriz, 3 ay önceye göre. Bunun nedeni ise ‘Omicron’un bulaşıcılığının çok yüksek olması” dedi.

    ‘KRONİK RAHATSIZLIĞI OLANLARDA SORUN YARATIYOR’

    Prof. Dr. Kendirli, özellikle kronik rahatsızlığı olan hastaların akciğerinde tutulum ya da kısmi olarak diğer virüslerle birlikte enfeksiyon yapmasıyla durumun ağırlaştığına dikkat çekerek, “Örneğin; bizim Covid-19 çocuk yoğun bakımında yatan 2 hastanın, son bir ayda ağır seyreden ‘Omicron’ ile birlikte buraya yattığını görüyoruz. Covid-19 yoğun bakım yatağımız şu anda 2 odadan oluşuyor. Gerekirse 4’e kadar da çıkabiliriz. Servisimizde ise 4 yatağımız var. Onu da gerekli olması durumunda 6’ya çıkarabiliriz. ‘Omicron’ toplumsal olarak etki yaptığı gibi çocuklarda daha fazla görüldüğü yüzde 100, bu kesin ama daha ağır seyretmiyor, bu da kesin fakat bir şekilde kronik rahatsızlığı olan, hastaneye yatması gereken bu hasta grubunda sorun yarattığını söyleyebilirim” diye konuştu.

    ‘OMİCRON BULAŞICILĞI 2 KAT DAHA FAZLA’

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Covid-19 Koordinatörü Doç. Dr. Halil Özdemir ise Covid-19’un çocuklarda yetişkinlere göre daha hafif seyrettiğini belirtti. ‘Omicron’ varyantı ile birlikte de vaka sayılarında artış yaşandığını söyleyen Özdemir, “Bunların büyük bir kısmını çocuklar oluşturmaya başladı. Çünkü, bizim aralık ayında Covid-19 servisimizde ve Covid-19 yoğun bakımında hastamız yokken, ocak ayından beri bu servislerimizin dolmaya başladığını gördük. Şu anda Covid-19 servisimizde, karaciğer nakli hastası ya da böbrek nakli yapılmış hastalarımız yatmakta. Altta bir hastalığı bulunan, dezavantajlı çocuklarımızın hastaneye yatışlarında bu dönemde artış gördük. ‘Omicron’ varyantının diğer varyantlara göre bulaşıcılığı 1,5-2 kat daha fazla. Bu nedenle virüsün sirkülasyonu toplumda hızla yayılmakta” dedi.

  • DSÖ Avrupa Direktörü: Omicron’dan kaçış yok

    DSÖ Avrupa Direktörü: Omicron’dan kaçış yok

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Direktörü D. Hans Henri P. Kluge, Demirören Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada Avrupa’da Omicron varyantının yarattığı vaka dalgasını ve bölgedeki son durumu değerlendirdi. Omicron’dan kaçışın mümkün olmadığını ifade eden Kluge, “Omicron’dan kaçış yok ve ülkeler sağlık politikalarını ve sistemlerini, enfeksiyonu en aza indirmeye ve savunmasızları korumaya odaklanarak buna göre uyarlamalıdır” dedi. Kluge, Omicron’un 20 ila 25 günlük bir sürede bulaştığı toplulukta zirve yaptığını belirterek bulaşıcılık hızı açısından vaka sayısını 1.5 ila 3 günde ikiye katladığını vurguladı.

    DSÖ Avrupa Direktörü Kluge, vaka sayılarının ciddi seviyelere çıkmasına neden olan Omicron varyantını Avrupa genelinde DHA’ya değerlendirdi. Kluge, Avrupa’da vaka sayılarının ne zaman düşeceğini yüzde 100 olarak tahmin etmenin imkansız olduğunu ifade ederek, “Ancak, Omicron bir oyun değiştirici olmuştur. Bir Omicron dalgalanmasının başlangıcı ile zirvesi arasındaki sürenin sadece 20 ila 25 gün olduğu görülüyor. Bu, Omicron’dan kaçış olmadığı anlamına gelir ve ülkeler, sağlık politikalarını ve sistemlerini, enfeksiyonu en aza indirmeye ve savunmasızları korumaya odaklanarak buna göre uyarlamalıdır. Gelecekteki varyantları yakalamak için daha sürdürülebilir takip protokollerini işler hale getirmek kilit nokta olacaktır” dedi. Kluge, Avrupa bölgesinde şu ana kadar 140 milyon vaka ve 1 milyon 700 binden fazla can kaybının tespit edildiğini belirterek, “Hala salgının merkez üssündeyiz” dedi.

    “AVRUPA’NIN YÜZDE 60’I MART AYINA KADAR OMICRON’A YAKALANCAK”

    Kluge, Sağlık Metrikleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME) verilerine göre Mart ayına kadar Avrupa nüfusunun yüzde 60’ının Omicron varyantına yakalanacağını ifade ederek, “Omicron, Avrupa ve Orta Asya’daki pandeminin acil durum aşamasının sonunu işaret edebilir. Omicron’un Delta’ya kıyasla daha az tehlikeli olması ve yüksek bulaşıcılık ile birleştiğinde, Omicron’un bölgede Kovid-19’u yönetilebilir hale getirmeye yardımcı olmasının mümkün olduğu anlamına geliyor. Ama henüz gardımızı düşüremeyiz” dedi. Kluge, Türkiye’de de aşı olmayanlara aşı olma çağrısında bulunarak, “Türkiye’deki insanları henüz yaptırmamışlarsa aşı olmaya çağırıyorum ve fiziksel mesafe, maske takma, el yıkama ve kapalı alanların uygun şekilde havalandırılması konusundaki yönergeleri takip etmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı.

    “OMİCRON VAKALARI 1.5 İLA 3 GÜN İÇİNDE İKİYE KATLIYOR”

    Kluge, Omicron’un Delta’dan farklı olarak doğudan batıya değil, batıdan doğuya doğru ilerleyen bir enfeksiyon dalgası oluşturduğunu belirtti. Verilere göre bulaşıcılık hızı açısından Omicron vakalarının 1,5-3 gün içinde ikiye katlandığını ifade eden Kluge, “Avrupa Bölgesi’nde Omicron, benzeri görülmemiş şekilde Delta’nın yerini alıyor. Omicron, Avrupa Bölgesi’ndeki vakaların yüzde 31.8’ini oluşturuyor, bu oran önceki hafta sadece yüzde 15 ve ondan önce sadece yüzde 6.3’tü. Bahsettiğim gibi, bölge nüfusunun yüzde 60’ının Mart ayı başına kadar Omicron ile enfekte olmasını bekliyoruz” dedi.

    Aşıların ölümlerde son derece etkili olduğunu ancak enfeksiyonu her zaman durduramadığının altını çizen Kluge, “Bunun da ötesinde, yeni bir varyant ortaya çıktığında bağışıklık sistemimiz daha az korunur. Bu nedenle, zamanı geldiğinde Kovid-19’u endemik mevsimsel bir hastalık olarak görmeye başlamamız ve grip gibi en savunmasız kişilere ‘tamamlayıcı’ aşılar sunmaya başlamamız gerekebilir. Ancak henüz orada değiliz ve pandemi bitmiş gibi davranmak sorumsuzluk olur” diye konuştu.

    “BİR VİRÜS NE KADAR ÇOK DOLAŞIRSA, MUTASYONA UĞRAMA OLASILIĞI O KADAR ARTAR”

    Omicron vakalarının artışıyla yeni bir varyantın ortaya çıkmasının muhtemel olduğunu vurgulayan Kluge, sözlerine şöyle devam etti:

    “Virüsler her zaman mutasyona uğrar, bu nedenle yeni varyantlar tamamen olasıdır. Aslında, küresel olarak Omicron vakalarındaki büyük artışla birlikte, er ya da geç yeni bir varyantın ortaya çıktığını görmemiz muhtemeldir. Bu nedenle, bu virüs yönetilebilir hale gelene ve öngörülebilir bir mevsimsel bulaşma modeline girene kadar herkesi aşılamamız gerekiyor. Ancak diğer önlemleri uygulamaya devam etmemiz de önemli. Şu an için Kovid-19 oldukça bulaşıcı, öngörülemeyen ve yaşamı tehdit eden bir virüs olmaya devam ediyor. Hedefimiz, tüm ülkelerdeki öncelikli grupların aşılanması olmalıdır. Avrupa bölgesinde, dünyada çok sayıda sağlık çalışanı ve savunmasız insan ilk dozunu bile almadı. Bunun ele alınması gerekiyor. Gelecekteki varyantlarla ilgili olarak, bu bize ve davranışımıza bağlıdır. Bir virüs ne kadar çok dolaşırsa, mutasyona uğrama olasılığı o kadar artar. Başka bir deyişle, daha fazla aktarım, daha fazla değişkene eşittir. Daha az iletim, daha az varyant.”

  • Molnupiravir nedir, etkileri nelerdir?

    Molnupiravir nedir, etkileri nelerdir?

    Molnupiravir ilacı nedir? sorusu Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklama ile gündeme geldi. Bilim Kurulu sonrası Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Molnupiravir etken maddeli antiviral ilacın kullanımı gelecek hafta itibariyle başlayacaktır.” dedi. Koronavirüse karşı, Merck firması tarafından geliştirilen ‘Molnupiravir’ adlı ilaç, klinik araştırmanın sonuçlarına göre ağır koronavirüs hastalarında hastaneye yatış ve ölüm riskini neredeyse ortadan kaldırıyor. Peki, Molnupiravir nedir, etkileri nelerdir? İşte, koronavirüse karşı kullanılan Molnupiravir ilacı ile ilgili merak edilen tüm bilgiler.

    Molnupiravir ilacı ve yan etkileri, koronavirüs tedavisinde başlayacak kullanımı öncesinde gündemde yer aldı. Uzun süredir bilim insanlarının üzerinde çalıştığı Molnupiravir ilacının siparişini ABD, Avustralya ve Singapur geçtiğimiz ekim ayında vermişti. Ülkemizde de 65 yaş üzeri vatandaşlar ile kronik hastalığı olanlar Molnupiravir ilacının kullanımına başlayacak. ABD’li bilim insanları tarafından geliştirilen Molnupiravir, grip virüsüne karşı etkili olan antiviral bir ilaç. Uzmanlara göre Molnupiravir’in virüsün kendi kendine üremesini önleyen bir ilaç olduğu ise kesinleşti.

    Uzun süredir üzerinde çalışılan Molnupiravir isimli ilaç, Koronavirüs tedavisi için önemli seçeneklerden biri olacak. Molnupiravir ABD’li bilim insanları tarafından Emory Üniversitesi’nde geliştirilen, grip virüsüne karşı etkili olan antiviral bir ilaç. Lagevrio markası altında satılan Molnupiravir, belirli RNA virüslerinin replikasyonunu engelleyen bir antiviral ilaçtır ve SARS-CoV-2 ile enfekte olanlarda COVID-19’u tedavi etmek için kullanılır.

    Gribe karşı etkinliği geçen yıl test aşamasındaydı. Salgın ortaya çıktıktan bir süre sonra Molnupiravir’in koronavirüse karşı etkisi üzerinde duruldu. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de ilacın Covid-19’u 24 saat içinde etkisiz hale getirdiği açıklandı. Molnupiravir, Birleşik Krallık’ta Kasım 2021’de tıbbi kullanım için onaylanmıştır.

    Günde iki defa Molnupiravir verilerek uygulanan tedavinin ardından hastaların hiçbirinde bulaşıcı virüse rastlanmadı. Son aşama olarak Faz-3 denemelerine geçildi. Bu noktada da başarılı olacağı görüşü hâkimdi ama yine de tereddütler barındırıyordu. ABD’de Jackson Laboratuvarı Enstitüsü’nde baş araştırmacı olarak çalışan immünoloji uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz, “Molnupiravir’in virüsün kendi kendine üremesini önleyen bir ilaç olduğu artık kesinleşti” diyor ve ağır hastalığı yüzde 50, ölümleri de 100’e yakın önlediğini söylüyor. Unutmaz, ilacın Faz-3 çalışmalarındaki başarısı ve sonrasında ortaya çıkan gelişmelerle ilgili de şu bilgileri paylaşıyor:

    “İlacın Faz-3 çalışması oldukça önemliydi. Çünkü hastalığın ağır seyri ve ölümleri önleyip önlemediği test ediliyordu. Bunun için iki grup kullanıldı. İlk gruba Molnupiravir ilacını verdiler. Diğer grup ise ‘plesebo’ olarak bilinen kontrol grubuydu yani ilaç verilmeyen grup. Ama ne ilacı veren ne de ilacı alan bunu bilmiyordu.”

  • Avusturya’da aşı zorunluluğu resmen başladı

    Avusturya’da aşı zorunluluğu resmen başladı

    Avusturya’da bugün yürürlüğe giren yasayla, 18 yaşından büyük herkesin Covid-19 aşısı yaptırması zorunlu hale getirildi.

    Avusturya, Avrupa’da koronavirüs vaka sayılarının artış göstermesinin ardından Covid-19 aşısını zorunlu hale getirdi. Daha önce bazı ülkelerin sağlık çalışanları ve yaşlılar için aşı zorunluluğu getirmesine rağmen yetişkin nüfusun geneline yayan ilk ülke Avusturya oldu.

    Bugün yürürlüğe giren yasa ile ülke genelinde 18 yaşından büyüklerin koronavirüs aşısı yaptırması zorunlu hale geldi. Yasa ile aşı olmayı reddedenlere 600 ila 3 bin 600 Euro para cezası verilebilecek. Tıbbi nedenlerle aşı olamayanlar ve hamileler ise, zorunluluktan muaf tutulacak.

    Avusturya hükümeti, aşıların ağır hastalıklarla mücadelede etkili olduğunu kaydederek yasanın gelecekteki kapanma ihtimalini en aza indirmek amacıyla çıkarıldığını ifade ediyor. Hükümet aşı zorunluluğu getirse de aşırı sağcı, aşı karşıtı Özgürlük Partisi (FPÖ), yasayı mahkemeye taşıyacaklarını belirtti.

    Kontroller Mart ayında başlayacak

    Yasa, 1 Şubat’ta yürürlüğe girse de kontroller aşı durumuna göre Mart ortasında başlayacak. Ocak 2024’e kadar yürürlükte kalması beklenen yasanın salgının ilerleyişine göre, daha erken bir tarihte kaldırılabileceği belirtiliyor. Avusturya hükümetinde çıkacak yasanın Perşembe günü komisyondan geçirildikten sonra, Cuma günü de Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in imzasına sunulacak. Bellen’in de imzalamasıyla hukuki yasal süreç başlayacak.

    Açıklanan verilere göre, ülke nüfusunun yüzde 72’si iki doz aşılandı.

  • Bursa’da gazeteci Can Ertan hayatını kaybetti

    Bursa’da gazeteci Can Ertan hayatını kaybetti

    Koronavirüse yakalanan Bursalı gazeteci Can Ertan, test yaptırdığı hastanede düşüp beyin kanaması geçirdi. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yoğun bakımda tedavisi süren Ertan’ın bu sabah hayatını kaybettiği öğrenildi.

    Can Ertan geçirdiği soğuk algınlığı sonucu nefes almakta zorlanmaya başlayınca koronavirüs testi yaptırdı. Test sonucu pozitif çıkan Ertan, koronavirüs tedavisi için gittiği hastanede tansiyona bağlı baş dönmesiyle yere düşüp beyin kanaması geçirdi.

    Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yoğun bakımda tedavisi süren Ertan, bu sabah hayatını kaybetti.

    Can Ertan için Kültür Parktaki Çağdaş Gazeteciler Derneği önünde tören yapılacak.

    Ertan’ın cenazesi Ulucami’de ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Alacahırka Mezarlığında defnedilecek.

  • “Türkiye tehdit altında” diyerek uyardı

    “Türkiye tehdit altında” diyerek uyardı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Levent Akın, “90 bin bandında günlük yeni vaka ilan ediyorsanız, hastalık halen ülkeyi tehdit ediyor demektir. Şu anda ölüm sayılarında da artma olduğuna göre Türkiye hala Covid-19 vakaları ile ilgili tehdit altında. Günlük yaklaşık 200 kişinin ölümü hiç azımsanacak bir rakam değil. O yüzden de tehdit çok büyük” dedi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı ve Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Akın, yaptığı açıklamada, günlük koronavirüs vaka sayılarının salgının başladığı günden bu yana ilk defa 90 binlerin üzerine çıktığını belirtti. Bu durumun, hastalığın yaygın olduğu anlamına geldiğini söyleyen Akın, herkesi dikkatli olunması konusunda uyardı.

    “TÜRKİYE COVİD-19 TEHDİDİ ALTINDA”

    Akın, “90 bin bandında günlük yeni vaka ilan ediyorsanız hastalık halen ülkeyi tehdit ediyor demektir. Sadece bizi değil, pek çok ülkede de aynı sorun yaygın olarak devam ediyor. Çünkü bu varyantın en önemli özelliği, çok hızlı yayılıyor olması. Yani yürürken karşılaştığınız pek çok kişi hastalık taşıyıcısı olabilir. Bu yüzden de hastalık şu anda yükselme eğiliminde gibi gözüküyor. Umarım daha fazla yayılmaz. Çok fazla miktarda enfeksiyon vakası varsa Türk toplumu muhakkak biraz tedirgin olması, dikkatli olması ve önlemleri alması lazım. ‘Omicron’ varyantının ilk görüldüğü dönemlerden sonra Türkiye’de en azından ölüm sayılarında bir düşme eğilimi vardı ama şu anda ölüm sayılarında da artma olduğuna göre Türkiye gerçekten de hala Covid-19 vakaları ile ilgili tehdit altında” diye konuştu.

    ‘TÜRKİYE COVİD-19 RİSKİNİ YÜKSEK ORANDA TAŞIYOR’

    Prof. Dr. Akın, çok fazla kapalı ve açık alan toplantılarının yapıldığını belirterek, “Bu da ‘Omicron’ varyantı ile seyreden Covid-19 vakalarının hızla yayılmasını daha da artırıyor. Okulların 15 günlük sömestir tatiline girmesiyle ciddi bir şekilde toplumda da hareketlenme oldu. Bu hareketlenme şehirler arası oldu. Dolayısıyla hastalığın yoğun olduğu bölgelerden başka bölgelere de enfeksiyon taşıyan kişiler geçti. Burada da yeni odaklar oluşmasına sebep oldu. Bir önemli nokta da AVM, sinema gibi sosyal etkinliklerin çok yoğun olduğu bölgelerde, çok fazla sayıda özellikle aşısız olduğunu beklemediğimiz çocuk, genç yaş grubu ve maske kullanmama, mesafeye dikkat etmeme olaylarını gözlemliyoruz. Bu da hastalığın yayılmasını ve bunların arasında da düşük oranda olsa bile hastaneye gidip hastanede yoğun bakıma kadar gidebilecek vaka olasılıkları var. Bu nedenle Türkiye hala Covid-19 riskini yüksek oranda taşıyor” dedi.

    ‘TEMEL SEBEP HALA COVID-19 ENFEKSİYONU’

    Prof. Dr. Akın, Türkiye’de koronavirüs vakasının, grip enfeksiyonuna yakalananlara göre 15 kat daha fazla olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

    “Biz H1N1 pandemisi sırasında resmi kayıtlara göre yaklaşık 700 civarında vaka kaybettik. Bunların önemli bir kısmı gebelerdi. Her yıl 200 ile 500 kişiyi gripten kaybedebilirsiniz bizim ülkemizde. Dünyada da bu rakam 200 bin ile 500 bin olarak tahmin ediliyor. Şu anda Covid-19’a bakarsanız yaklaşık olarak 3-4 milyon belki de 5 milyon insan kaybedilmiş durumda. Yıl içinde bakarsanız bunun sayısının yaklaşık olarak 2,5 milyon olduğunu görürsünüz. Şu anda Covid-19 hala insan öldürmeye devam eden bir pandemi olarak kendini gösteriyor. O yüzden de şu anda griple Covid-19’un karşılaştırmasını yapmak mümkün değildir. Bizim şu anda dominant (üstün) toplumda soğuk algınlığının, grip benzeri hastalığın, yoğun bakımlara yatışın ve kaybettiğimiz vakaların temel sebebi hala Covid-19 enfeksiyonudur. ‘Omicron’ varyantının hafif seyrettiğine dair uluslararası ve ulusal bilgiler olmakla beraber sadece, Türkiye’nin günlük olarak kaybettiği vaka sayısında ‘artış mı var’, ‘azalma mı var’ buna bakılmasını öneriyorum. Günlük yaklaşık 200 kişinin ölümünü bu ülke tolere etmemesi lazım. Bunların ölüm sebebi doğrudan Covid-19’dur. Dolayısıyla hiç azımsanacak bir rakam değil. O yüzden de tehdit çok büyük.”

    ‘OKULLARDAKİ BULAŞMA EN GERİDEKİ YER’

    Toplumda yapılan birçok etkinliğin risk oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Akın, “Restoranlardaki kafelerdeki fütursuzca ihmalkar oturuşlar risk yaratıyor. Okullardaki bulaşma en gerideki yer. Bilim Kurulu okullarla ilgili herhangi bir kapatma ya da süreyi uzatmayla ilgili bir şey düşünmüyor. Okullar toplumda odak olma açısından en dikkatli ve en iyi olanı. Bilim Kurulu’nda önlemler zaman zaman tartışılıyor. Özellikle aşıya teşvik edici önlemler çok önemli. Aşı belki hastalığın bulaşmasını engellemiyor ama hastalanmayı engellediği için iş gücü kaybının önüne geçiyor. Bilim Kurulu’nda en fazla konuşulan konulardan biri, aşılamayı artıracak önlemler” dedi.

  • Salgında BA.2 varyantı endişesi

    Salgında BA.2 varyantı endişesi

    Danimarka’da Kopenhag Üniversitesi ve Serum Enstitüsü tarafından yapılan yeni bir araştırmada, Omicron’un BA.2 alt varyantının, BA.1 olarak bilinen orijinal versiyona göre aşıların sağladığı bağışıklık korumasından kaçınmada daha iyi ve yüzde 34 daha fazla bulaşıcı olduğu görüldü. Bilim insanları, bu nedenle daha önce Omicron’a yakalanan kişilerin yeniden enfekte olabileceği ve ülkelerin yeni bir koronavirüs dalgasıyla karşılabileceği konusunda uyardı.

    Danimarka’da yapılan yeni bir araştırmada, Omicron’un BA.2 adlı alt varyantının, aşıların sağladığı bağışıklık korumasından kaçınmada orijinal versiyondan daha iyi ve çok daha bulaşıcı olduğu görüldü.

    Bununla birlikte, ilk olarak Aralık ayı başlarında tespit edilen alt varyant, 31 Ocak’ta başta Danimarka, Hindistan, Güney Afrika, Almanya ve İngiltere olmak üzere hızla yayılmaya başladı.

    YÜZDE 34 DAHA BULAŞICI

    Bilim insanları, Omicron’un orijinal versiyonu için vakaların yüzde 29’una kıyasla, BA.2’nin ilk enfeksiyondan sonraki yedi gün içinde vakaların yüzde 39’unda aynı hanenin üyeleri arasında yayıldığını buldu. Bu, BA.2’nin BA.1 olarak bilinen orijinal versiyondan yüzde 34 daha fazla bulaşıcı olduğunu gösteriyor.

    Kopenhag Üniversitesi ve Danimarka’nın halk sağlığı kuruluşu Statens Serum Institute tarafından yürütülen çalışma, BA.2’nin BA.1’den “önemli ölçüde daha bulaşıcı” olduğu ve ayrıca koruyucu etkiyi daha da azaltan “bağışıklıktan kaçınma özelliklerine sahip olduğu” sonucuna vardı.

    YENİ BİR DALGA GÖRÜLEBİLİR

    Diğer taraftan, çalışmanın bulgularıi Omicron dalgasının azalmasının beklenenden daha uzun süreceği endişeleri artırdı. Kopenhag Üniversitesi’nde epidemiyoloji profesörü ve çalışmanın yazarlarından biri olan Laust Mortenson, “BA.1 ile mücadele eden her ülke şimdi yeni bir BA.2 dalgasıyla karşı karşıya kalabilir” dedi.

    Danimarka araştırması, yaklaşık dörtte biri BA.2 vakası olan 8 bin 541 hanehalkı enfeksiyonunun Aralık sonu ile Ocak başı arasında yayılmasını izledi. Araştırmacılar, aşılanmamış kişilerin BA.1’e kıyasla bir hane içinde BA.2’den enfeksiyona iki kat daha duyarlı olduğunu buldu.

    AŞILI İNSANLARI NASIL ETKİLİYOR?

    Çift doz aşılı insanlar, orijinal versiyona kıyasla 2,5 kat daha fazla enfeksiyon riski altındaydı ve üç kez aşılanmış kişilerin enfekte olma olasılığı üç kat daha fazlaydı.

    Ancak, çalışmanın yazarları, “BA.2’nin aşılı kişilerdeki enfeksiyonun bulaşıcılığı artırmadığını” vurguladı.

    Öte yandan, Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı’ndan geçen hafta yayınlanan farklı bir çalışma, koronavirüs aşılarının Omicron’un her iki versiyonuna karşı eşit derecede etkili olduğunu buldu.

    Mortenson, ayrıca son haftalarda Danimarka’da hastaneye yatış ve ölüm rakamlarındaki “sınırlı” değişikliklerin “bir rahatlık kaynağı” olduğunu söyledi. Bunun BA.2’nin BA.1’den daha şiddetli olmadığını gösterdiğini açıkladı.

    OMİCRON’A YAKALANANLAR TEKRAR ENFEKTE OLACAK MI?

    Kopenhag Üniversitesi’nden çalışmanın baş yazarı Frederik Plesner Lyngse ise “en büyük sorulardan birinin” BA.2’nin daha önce Omicron’un orijinal versiyonu ile enfekte olmuş insanları hızla yeniden enfekte edip edemeyeceği olduğunu aktardı.

    Lyngse, “Eğer, daha önce Omicron’un orjinal versiyonuna yakalanıp atlatan biri BA.2 ile yeniden enfekte olursa, bu pandeminin beklediğimizden daha uzun süreceği anlamına gelir. dalganın beklediğimizden daha uzun süre devam etmesine izin verecek” diye konuştu.

    Bununla birlikte, Kopenhag’daki Rigshospitalet’te klinik bir immünolog olan Prof. Dr. Peter Garred, Danimarka’nın ve diğer yüksek oranda aşılanmış Avrupa ülkelerinin “BA.2’yi oldukça iyi yöneteceğini” öngördü.