Etiket: korunma

  • Yılanlardan korunmanın en etkili yolu!

    Yılanlardan korunmanın en etkili yolu!

    Yılanlardan korunmak için yaşam alanının temizliğinin en önemli kısım olduğunu söyleyen Kayseri Veteriner Hekimler Odası Başkanı Akgün Ergül, “Yılanlar kış uykusundan uyandılar; doğanın, tabiatın da canlanması ile birlikte. Hem besin hem de üreme ihtiyaçlarını karşılamak için artık insanlarla iç içe olmaya başladılar. Hal böyle olunca da bağ evlerine giden, dere veya göl kenarlarında piknik alanlarına giden, yazlık evlerine giden insanlar artık yılanlarla da karşılaşmaya başladılar. Bunun büyük sebebi de artık o canlıların da besin bulma, gıdaya ulaşma ve aynı zamanda da üreme ihtiyaçları ile ilgili yaşamını devam ettirmeleri lazım. Burada dikkat edilecek hususlar da şöyle; aslında bizim ülkemizde 55-60 tür yılan bulunmakta ve bunların içerisinde zehirli yılanlarımız da var. Engerek türü dediğimiz yılanlar zehirlidir fakat bunların hepsine karşı da bizim antidotlarımız sağlık kuruluşlarımızda mevcuttur. Yılanlar genelde de aslında gece beslenen canlılardır. Fareler ya da diğer canlılarla beslenirler. Burada vatandaşlarımızın dikkat edeceği en önemli kısım bir kere bağ evlerine göçüldüğünde orada bir rutin temizliğin yapılması lazım kıştan yaza geçerken. Bahçelerimizde de özellikle evlerden uzak kısımlara suya ihtiyacı olduğu için canlıların su veya bir takım gıdaların bırakıldığında yılanların da evlere doğru gelişi biraz daha azaltılmış olacaktır. Bunun haricinde pencere ve kapılara sineklik gibi girişi önleyecek şekilde bir tedbir de alınabilir. Fakat tabi burada en önemli olan vatandaşlarımızın evlerindeki temizlik kısımlarına dikkat edip, besinle ilgili ihtiyaç duyulan kısımları da uzak noktalara bıraktıklarında ister istemez eve yakınlaşmasını, temasını kesmiş olacaklardır” dedi.

    Yılanlardan korunmanın en etkili yolu: Temizlik

    Ergül, ısırılma anında sakin kalarak zehrin vücuda yayılmasının azaltılacağını söyleyerek, “Bunun haricinde de piknik alanlarına gidildiğinde ister istemez orada çalılık gibi yerlerde ayakkabının haricinde özellikle çizme giyebilirler. Çünkü genelde sulak dere kenarlarında bulunan yataklar yılanların daha çok popülasyonu olan bölgelerdir. Bunlara dikkat etmeleri hem kendi sağlıkları açısından hem de oradaki doğal yaşam açısından da önem arz etmekte. Tüm bunlara rağmen ısırılma vakaları illaki oluyor. Burada önemli olan ısırılma vakalarında da tüm insanlar için en önemli kısım sakin kalmak. Bir de ister istemez sağlık kuruluşuna hemen müracaat edilecek ama ısırılan yılanın şeklinin eğer fotoğrafını çekebiliyorsak boyutunu, uzunluğunu veya renginin ne şekilde olduğunu tarif etmemiz lazım ki ona göre bir antidot yapılmış olsun. Eğer bizim ısırıldıktan sonra ulaşım imkanımız yok ise gölge bir yerde sakin kalmak lazım. Çünkü telaşla birlikte heyecanla da kalp atışlarımız hızlanmakta ve vücut adrenalin salgılamakta. Böylelikle kan vücutta daha hızlı dolaşmakta ve dolayısıyla da zehir vücuda daha hızlı yayılıyor. Fakat ne kadar sakin olursak, kan akışımız yavaşlayacağı için vücuda zehrin yayılması azalmış oluyor. Bu yüzden sağlık ekiplerinin gelmesini sakin bir şekilde beklemek lazım. Bunun dışında ulaşım imkanımız varsa en kısa sürede sağlık kuruluşuna gidip orada gerekli tarifleri yaptıktan sonra tedavi protokollerini hekimlerimiz uygulayacaktır” ifadelerini kullandı.

  • Sokak köpeklerinden korunma tüyoları

    Sokak köpeklerinden korunma tüyoları

    Nilüfer Belediyesi Veteriner İşler Müdürlüğü, 20 personeline sokak hayvanlarına ‘İnsancıl Yaklaşım Eğitimi’ düzenledi. Her Eve Bir Pati Derneği (HEPAD) işbirliği ile yapılan 96 saatlik eğitim programının ‘İnsancıl Yaklaşım Eğitimi’ dersini Köpek Davranış Uzmanı Gökçen Yücekaya verdi.

    Yücekaya, personele sokak köpeklerine nasıl insancıl şekilde yaklaşılacağını anlatırken, vatandaşları da köpek saldırılarına karşı uyardı. Yücekaya, “Köpek saldırısı ile karşı karşıya kaldığımızda panik yaparak bağırmak, kaçmak bizi kurtarmıyor. O noktada gerçekten sakinliğinizi korumalısınız. Çoklu köpek saldırısı varsa mutlaka arkanızı arabaya, ağaca gibi bir noktaya dayamanızı öneriyorum. Kendinize bir kişisel alan oluşturabilirsiniz.

    O anda ‘Şiştt, hey’ gibi sesler çıkartarak köpekleri durdurabiliriz. Onların üzerine gitmek, korkmak, kaçmak bize yardımcı olmuyor. Sakinliği koruyup içe ait duygu olarak ‘Ben buradan geçiyorum. Kimseye zararım yok’ mesajını vermeye çalışmak lazım. Gerçekten köpekler bizimle ilgisini bitirip, arkasını dönüp gittiği zaman biz hareket etmeliyiz. Köpek bizden iki adım geriye gittiğinde hareket etmemeliyiz. Köpek bizim orada varlığımızı kabul etmeli, bizi tamamen yok saydıktan sonra oradan ayrılmalıyız” dedi.

    “Aynı zamanda birçoğumuzun hatta köpek sahiplerinin de kullandığı basınçlı bir hava spreyi var. Bu da oldukça yararlı” diyen Yücekaya, bunun haricinde, “Örneğin, ellerinle ‘Bam’ diye ses çıkartmak, yada bir pet şişe ile ses çıkartmak da köpekleri o anda durdurmaya yardımcı oluyor. Paniklememek en önemli şey. Paniklediğimizde araba altında kalıyoruz, kaçarken düşüyoruz tam av konumuma geliyoruz. Köpeklerin gözlerinin içine bakmamalıyız. Bir an ağaç gibi bir objeye dönüşmeliyiz. Hareketsiz kaldığımızda köpekler bizi koklayarak o alanı terk ediyorlar” diye konuştu.

    Nilüfer Belediyesi Veteriner İşler Müdürü Sanem Çetiner ise, “Çalışma arkadaşlarımızdan 20 arkadaşımız bu eğitime katıldı. Bu eğitimin tamamı 96 saatlik çeşitli modüllerden oluşuyor. Bu bizim için önemli. Hayvan hakları, sağlık, yaklaşım davranışla ilgili bu eğitimlerde özellikle bugün de ‘İnsancıl yaklaşım eğitimi’ alıyor arkadaşlarımız. Arkadaşlarımız yolunda gitmeyen bir şey olduğunda bize haber verecekler, biz de olaya dahil olacağız” ifadelerini kullandı.

  • Öğrenciler suçtan korunmayı öğreniyor

    Öğrenciler suçtan korunmayı öğreniyor

    2023-2024 Eğitim-Öğretim dönemi faaliyetleri kapsamında İl merkezi Polis sorumluluk bölgesinde bulunan okullarımıza “Kişisel/Genel Güvenlik ve Suçtan Korunma Yöntemleri, Çocuk Polisinin Görevleri, Güvenli İnternet ve Trafik Güvenliği” konularında Çocuk Şube Müdürlüğü koordinesinde düzenlenen eğitim Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü, Asayiş Şube Müdürlüğü ve Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü katılımlarıyla, Ulalar 75. Yıl Bayrak Ortaokulu ve Göktürk İlkokulu’nda toplam 350 öğrenciye ve öğretmenlerine bilgilendirme yapıldı.
    Gerçekleştirilen ziyaretlerde ayrıca, 350 adet güvenli internet kullanımı, dijital okuryazarlık, dolandırıcılık konularını içeren broşür ve İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt tarafından öğrenci velilerine hitaben yazılmış mektup dağıtıldı. Eğitim faaliyetlerinin okul sezonu boyunca da devam edeceği öğrenildi.

  • İnmeden korunmanın 7 yolu

    İnmeden korunmanın 7 yolu

    Nöroloji Uzmanı Dr. Nigar Ahmadova dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini bozan ve dünyada ölüm nedenleri sıralamasında ikinci olan beyin damar hastalıklarından biri olan inme konusunda uyarılarda bulundu. Bu hastalığa karşı farkındalık oluşturmak için 29 Ekim’in “Dünya İnme Günü” ilan edildiğini belirten Dr. Ahmadova, beyni besleyen damarlardan birinin tıkanması ya da kanamasının inmeye neden olduğunu hatırlattı.

    İnmeye yol açan risk faktörlerinin üç grupta toplandığını belirten Dr. Ahmadova şöyle konuştu:

    “Bunlardan ilki; yaş (inme riski yaşla birlikte artar), cinsiyet (erkekler kadınlara oranla daha yüksek riskli), ırksal ve ailesel özellikleri (ailede kalp ve beyin damar hastalıklarının olması) çevreleyen değiştiremediğimiz risk faktörleridir. 2. grupta ilaç tedavisiyle değiştirilebilen risk faktörleri yer alır. 3.sü ise yaşam stilinin değiştirilmesiyle önlenebilen risk faktörleridir. Bunları da ; hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, atriyal fibrilasyon, dislipidemi, sigara ve alkol kullanımı, fiziksel aktivite yetersizliği, yanlış beslenme alışkanlıkları ve obezite olarak sıralayabiliriz. Aslında inme dahil bir çok beyin ve damar hastalıklarında korunmak için çocukluktan doğru beslenme alışkanlığı edilmelidir. Sigara ve alkol gibi ciddi risk faktörlerinden uzak durmak gerekmektedir. Bazen hastalarımız çok az sigara içiyorum, günde 3-5 adet diyerek kendilerini avutuyorlar. Oysaki sigaranın bir tanesi bile damar hastalıkları için ciddi risk faktörüdür. Alkol de buna dahil. Bazı risk faktörlerini değiştiremeyiz. Ama değişebilenleri değiştirirsek hastalıktan korunmuş oluruz.”

    Dr. Ahmadova, sadece inmeden korunmak değil sağlıklı bir yaşam için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

    “1) Sağlıklı beslenin,

    2) Haftada en az 3 gün tempolu yürüyüş yapın,

    3) Alkol ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durun,

    4) Diyabetis Mellitus ( şeker hastalığı ) varsa diyet ve düzenli ilaç kullanın,

    5) Hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, kalpte ritm bozukluğu gibi hastalıklar varsa düzenli kardiyolog kontrolüne gidin,

    6) Günlük tansiyon değerlerinin 140/90 mm.hg’den yüksek olmamasına dikkat edin,

    7) Düzenli uyku uyuyun.”

    Öte yandan Dr. Ahmadova, yüzde asimetri, kol ya da bacakta (veya aynı taraf kol ve bacakta) güçsüzlük, konuşma bozukluğu gelişmesi halinde hemen 112’nin aranması gerektiğini söyledi.

    Dr. Ahmadova, “Unutmayalım ki beyni korumak için zamanla yarışıyoruz. Erken saatte (4.5 saat içinde ) 112 aranıp acil servise başvurulursa trombolitik (pıhtı açıcı ) tedavi ile hızlı şekilde iyileşme sağlanabilir” dedi.

  • Eris varyantından korunurken nasıl beslenmeliyiz?

    Eris varyantından korunurken nasıl beslenmeliyiz?

    Zonguldaklı Diyetisyen Gizem Güneş, beslenmenin önemine dikkat çekti.

    Turunçgillerin C vitamini açısından yüksek olduğunu söyleyen Güneş, ”Öncelikle turunçgiller önem taşıyor. C vitamini açısından oldukça yüksek. Portakal mandalina gibi besinleri sofranızdan eksik etmiyoruz. Ispanak roka gibi A, C vitamini yüksek lif başkanından yüksek besinleri sofralarımız ekliyoruz. Tüm bunların yanında sarımsak anti bakteriyel hem de antiviral olduğu için bağışıklığı güçlendirecek etkisi var” dedi.

    Güneş açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

    “Bir korona virüs çeşidi Eris varyantı tüm dünya da hızla yayılıyor. Yakın zamanda bizim ülkemizde de tespit edildi. Bu virüslerle nasıl başa çakacağız, bu virüslerle bağışıklığımızı güçlendirmemiz lazım biliyorsunuz. Bağışıklığımızı güçlendirmek için hangi besinlerden faydalanabiliriz bugün biraz onlardan bahsedeceğiz. Öncelikle turunçgiller önem taşıyor. C vitamini açısından oldukça yüksek. Portakal mandalina gibi besinleri sofranızdan eksik etmiyoruz. Ispanak roka gibi A, C vitamini yüksek lif başkanından yüksek besinleri sofralarımız ekliyoruz. Tüm bunların yanında sarımsak anti bakteriyel hemde antiviral olduğu için bağışıklığı güçlendirecek etkisi var. Yemeklerimize mutlaka sarımsak takviyesi yapmamız gerekiyor. Zencefil bağışık güçlendirme de çok önemli. Zencefili de sofralarınıza ekleyebilirsiniz. Sofralarınızın vazgeçilmesi yoğurt, yoğurt çok probiyotik kaynağı bağırsaklarımızın güçlenmesi demek, bir yerde bağışıklığımızın güçlenmesi demek. O yüzden yoğurdu da sofralarımızdan eksik etmiyoruz. Bu besinler dengeli diyetin parçası olduğu zaman bağışıklığımızı güçlendirebilir ürünleri eklenmesi yeterli gelmeyecektir. Sağlıklı bir beslenme programını oluşturmamız sağlıklı yaşama bu besinleri de ekleyerek öğünlerimizi zenginleştirmemiz gerekiyor.”

  • Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Hepatitten korunmak için aşı yaptırın

    Sivas Numune Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Dr. Zeynep Banu Ramazanoğlu, her yıl dünyada 1 milyon 400 bin kişinin ölümüne neden olan hepatit hakkında bilgiler verdi. Karaciğer yetmezliğinin önüne geçilmesi için hepatit aşılarının önemine dikkat çeken Ramazanoğu, “Karaciğeri tutabilen birçok virüs olmakla birlikte hepatit virüsü diye bahsettiklerimiz başlıca hepatit A,B,C,D ve E olmak üzere 5 çeşittir. Bu virüslerden, B, C ve B varlığında D virüsleri kronik hepatit, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanserine yol açabilmekteyken, A ve E virüslerinde kronikleşme beklenmese de akut karaciğer yetmezliği gibi ciddi klinik tablolara yol açabilmektedir” dedi.

    Her gün çoğu tespit edilemeyen 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlemlendiğini belirten Ramazanoğlu, “Karaciğer, vücutta olmazsa olmaz işlevler gören, son döneme kadar bu işlevlerini yerine getirmeye çalışan bir organdır. Bu nedenlerle, viral hepatitler çoğunlukla sessiz seyreder. Her gün çoğu tespit edilemeyen yaklaşık 8 bin yeni hepatit enfeksiyonu gözlenmektedir. Her yıl bir milyondan fazla hepatite bağlı ölüm ve her 10 saniyede bir yeni kronik enfeksiyon gelişmektedir. Dünyada yılda 1 milyon 400 bin insanın bu virüs tiplerine bağlı hastalıklardan öldüğü rapor edilmiştir. Önlenebilir virüsler için bu oranlar ciddi anlamda yüksektir” diye konuştu.

    Hepatit virüslerinin bulaş yollarını bilmenin hepatitten korunmak için ilk adım olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ramazanoğlu, “A ve E virüsü kontamine su ve gıdalardan feko-oral yolla bulaşırken, B ve C virüsleri cinsel yolla, kan nakliyle, vücut sıvılarıyla ve anneden bebeğe bulaşır. Temiz su, temiz gıda, temiz eller hepatit bulaşını önlemek için önemlidir. Bunlara ek olarak, hijyenik olmayan kanamalı işlemlerden kaçınılması, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınılması ve gebelerin ilk dönemde mutlaka hepatit testlerinin taranması gerekmektedir” dedi.

    Hepatit virüs aşısının çocukluk çağında aşı takviminde olduğunu belirten Uzm. Dr. Ramazanoğlu “Hepatit virüslerinden A ve B için aşı bulunmaktadır ve çocukluk çağı aşı takvimimizde yer almaktadır. Hepatit B aşısı, hepatit D virüsüne karşı da korur. Hepatit C için etkin aşı mevcut değilse de, yüksek etkin tedavisi bulunmaktadır. Hepatit virüslerine maruz kalmadan önce aşıların yapılması hepatitten korunmak için, kronik hepatit geliştiğinde ise tedaviye uyum göstermek karaciğer yetmezliği gelişmesini önlemek için elzemdir. Hepatit aşılarını yaptırmak isteyen vatandaşlarımız, aile hekimlerine ya da enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine başvurarak planlama yaptırabilir. Unutmayalım bir karaciğerimiz, bir hayatımız var. Hepatit virüsleri önce karaciğerimizi sonra hayatımızı bitirmesin” ifadelerine yer verdi.