Etiket: kültür sanat

  • Türkiye’de 84 metrekare mozaik bulundu

    Türkiye’de 84 metrekare mozaik bulundu

    Kent merkezine 14 kilometre uzaklıkta bulunan Salkaya köyünde tarlasında yaklaşık bir yıl önce fidan diken Mehmet Emin Sualp, tesadüfen üzerinde çeşitli desenlerin yer aldığı mozaik desenli yapı olduğunu fark etti. Bulduğu yapının tarihi bir kalıntı olabileceğini düşünen tarla sahibi, durumu Elazığ Müze Müdürlüğü ile jandarmaya bildirdi. Ekiplerin bölgede yaptığı inceleme sonucunda Roma ile Erken Bizans Dönemine ait olduğu değerlendirilen tarihi bir yapının taban mozaikleri olduğu tespit edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde Elazığ Müze Müdürlüğü tarafından kazı ve kurtarma çalışmaları başlatıldı. Bu süre zarfından yapılan kazı ve kurtarma çalışmaları neticesinde geniş alan yayılan çalışma sonucunda tek parça halinde 84 metrekarelik bir taban mozaiği gün yüzüne çıkarıldı. Tek parça halinde olması ve üzerinde aslan, dağ keçisi, ördek, tazı, geyik, sülün, domuz, ayı, kaz, Anadolu leoparı, kuş gibi hayvan figürleri ile ağaç ve bitki türlerinin tasvir edildiği taban mozaiğin, Türkiye’de büyüklüğüyle ilk olduğu değerlendiriliyor. Öte yandan, bölgede kilise ve şarap mahzeni de gün yüzüne çıkarıldı.

    “Bölgede hemen hemen en büyük mozaik parçalarından biri”

    Alanda incelemelerde bulunan Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, “Şu anda Elazığ merkeze bağlı Salkaya köyündeyiz. Salkaya köyünde bir vatandaşımız tarlasında fidan dikimi sırasında bir katıntılara rastlıyor. Sonrasında müzeye haber veriyor. Burada yaptığımız kazılar neticesinde bölgede hemen hemen en büyük mozaik parçalarından birisi ortaya çıkıyor. Yaklaşık 84 metrekare genişliğinde bölgedeki hayvan varlıklarını resmetmiş olan bir mozaik. Tek parça halinde ve muazzam bir eser. Tarla sahibi başta olmak üzere vatandaşımız kutluyorum. Bölgede araştırmalarımız neticesinde eğer tekrar kazı çalışması yapmamız gereken alanlar ortaya çıkarsa bunlarla ilgili olarak da çalışacağız. Yapacağımız çalışmaların neticesinde eğer bölgede sergi ve teşhire uygun miktarda tarihi eser ortaya çıkarsa burası ile ilgili farklı strateji geliştireceğiz. Olmazsa da bu tarihi eseri Elazığ merkezimizde sergilemeye hazırlayacağız. Mozaiğin üzerinde Anadolu’ya ait çeşitli hayvanlar olan ayı, domuz Anadolu leoparı ve yine bölgede çokça bulunan geyik türleri ile av tazıları resmedilmiş. Çok da canlı bir şekilde resmedilmiş. Yine aynı zamanda bölgenin ağaç dokusu ile ilgili figürler de var. Yakpare halde Roma dönemi ve erken Bizans dönemi diyebileceğimiz bir döneme ait olduğu değerlendiriliyor” dedi.

    “Arsayı 120 bin TL’ye aldık ancak şu an değer biçilemez”

    Fidan dikerken mozaiği ilk fark eden tarla sahibi Mehmet Emin Sualp ise “2020 yılında bu arsayı bağ ve bahçe için satın aldık. Fidan dikmeye başlarken bu taban mozaiğini fark ettim. Bunun da bilincinde olarak müzeye başvurduk. O günden bugüne ben de sahadayım, çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum. Mozaiğe 10-15 tane hayvan figürü ile 4 tane ağaç tasvir edilmiş. O zamanlar bu arsayı 120 bin TL’ye aldık ancak şu an değer biçilemez. Tabi bunun en doğrusunu müzemiz bilir, zaten burası ve yanındaki 19 parsel tescilli yapıya girdi” diye konuştu.

  • 2 bin 500 yıllık bronz sedir Türkiye’ye iade edildi

    2 bin 500 yıllık bronz sedir Türkiye’ye iade edildi

    M.Ö. 530 yılına ait bronz sedir, 1982 yılında J. Paul Getty Müzesi tarafından İsviçreli bir sanat tacirinden satın alındı. Tacir, sedirin 1920’lerden bu yana Avrupa’da koleksiyonlarda yer aldığına dair sahte kanıtlar sundu. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ve J. Paul Getty Müzesi’nin yürüttüğü kapsamlı araştırmalar, bu iddianın asılsız olduğunu ortaya koydu. Yapılan bilimsel çalışmalar, bronz sedirin 1980’lerin başında Manisa yakınlarındaki bir mezardan kaçak kazılarla çıkarıldığını ve yasadışı yollarla ülke dışına kaçırıldığını kanıtladı. Bakanlık ve Getty Müzesi’nin bilimsel iş birliği ile yürütülen incelemelerde, sedirin üzerine yapışmış olan keten parçaları, Türk arkeologlar tarafından mezarda bulunan ahşap ve bronz levha parçaları ile mezarın tarihlendirilmesine yardımcı olan mermer ve seramik kalıntılarıyla birebir örtüştü. Böylece sedirin kökeni ve tarihi bağlamı net bir şekilde ortaya konmuş oldu.
    İadesi gerçekleştirilen sedir, günümüzde oldukça nadir rastlanan bir mobilya türü olarak dikkat çekiyor. Tarihi resimlerde ve o döneme ait kap kacak üzerindeki tasvirlerde görülen bu tür sedirler, antik dönemde günlük yaşamda dinlenme ve yemek yeme amacıyla kullanılıyordu. Dökme bronz ayak ve raylara sahip, demir bir iskelet üzerine inşa edilen sedir, delikli bakır levhalardan oluşuyor. Tornalanmış ayakları, köşelerde çıkıntılı zıvanaları ve minderleri destekleyen kafesli yüzeyiyle o dönemde yaygın olarak ahşaptan üretilmiş sedirlerin bronzdan bir örneğini temsil ediyor.

    Kültürel mirasın geri kazanılmasında büyük adım

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, eserin iadesinin sadece bir kültürel varlığın geri kazanılması anlamına gelmediğini, aynı zamanda kültürel miras kaçakçılığına karşı önemli bir zafer olduğunu vurguladı. Yazgı, “Anavatanından yasadışı yollarla çıkarılan her kültür varlığının iadesi, kültürel miras kaçakçılarına güçlü bir mesaj gönderir. Bronz sedir, yasa dışı bir şekilde evinden alınmış nadir bir arkeolojik eserdir. Türkiye ve Getty Müzesi arasında yeniden başlayan diyalog sayesinde artık ait olduğu yerde korunacak” dedi.
    Kültür varlıklarının iadesi konusunda Getty Müzesi ile farklı görüşlere sahip olunduğunu belirten Yazgı, bu iade ile birlikte her iki tarafın da birbirlerinin bakış açılarını anlamaya çok daha yakın olduğunu ve kültür varlığı kaçakçılığı ile mücadeleyi hedefleyerek gelecekte yakın işbirlikleri kurulabileceğini söyledi.

    Getty Müzesi Maria Hummer-Tuttle ve Robert Tuttle Direktörü Timothy Potts ise, bu iadenin Türk ve Amerikalı akademisyenler arasında uzun süredir devam eden bir araştırmayı sonuçlandırdığına dikkat çekti. Potts, “Türk arkeologlarının çalışmaları, bu istisnai objenin arkeolojik ve tarihi bağlamının ortaya çıkarılmasına yardımcı oldu. Getty konservatörleri de malzeme ve üretim tekniğini analiz etti” dedi.

    Potts ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ve Türkiye’de çalışan arkeolog, küratör ve diğer meslektaşlarıyla yapıcı ilişkiler kurmaya devam etmek istediklerini belirtti.
    Bu iade ile birlikte 2024 yılında Türkiye’ye getirilen eser sayısı 36’ya ulaştı. 2018 yılından bu yana sadece son 6 yılda toplam 7 bin 840 eserin ülkemize iadesi sağlandı. 2002 yılından bu yana ise toplamda 12 bin 155 eser Türkiye’ye geri kazandırıldı. Bu başarılar, Türkiye’nin kültürel mirasın korunmasındaki kararlılığını ve uluslararası alanda elde ettiği kazanımları bir kez daha gözler önüne seriyor.

  • İlk kaya mescidi gün yüzüne çıkarıldı

    İlk kaya mescidi gün yüzüne çıkarıldı

    Ani Ören Yeri’nde başlayan yeni sezon kazılarında Anadolu’da Türkler tarafından inşa edildiği değerlendirilen ilk Kaya Mescidi’nin gün yüzüne çıkarılması için yoğun çaba sarf ediliyor.

    ilk kaya mescidi gün yüzüne çıkarıldı


    Kars Valisi Ziya Polat, kazı çalışmalarına başlanan Ani Ören Yeri’nde bir takım incelemelerde bulundu. Polat, Kazı Başkanı Prof. Dr. Muhammet Arslan’dan bilgi aldı. Kazı alanını da dolaşan Polat, İlklerin şehri Ani’de bir ilk daha başlıklı paylaşımında şu ifadelere yer verdi.

    ilk kaya mescidi gün yüzüne çıkarıldı


    “Yeni sezon çalışmaları başlayan Ani’deki kazılarımızda Anadolu’da Türkler tarafından inşa edildiği değerlendirilen ilk Kaya Mescidi’nin gün yüzüne çıkarılması için büyük gayret sarfediyoruz. Kaya Mescidi ve diğer mağara yerleşimlerindeki kazı ve koruma çalışmaları tamamlandıktan sonra Ani’deki gezi rotasına bir yenisini daha eklemiş olacağız.”

  • Bu sergi Osmanlı’dan günümüze uzanıyor

    Bu sergi Osmanlı’dan günümüze uzanıyor

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Güzel Sanatlar ve Geleneksel Sanatlar kurslarının öğrencileri, yıl boyunca hazırladıkları eserleri görücüye çıkardı. Seka Sanat İhtisas Merkezi’nde gerçekleşen serginin açılışında kursiyerler, aileler ve davetliler yer aldı. 10 farklı alanda gerçekleştirilen eğitimlerde, 130 öğrencinin hazırladığı ebru, hat, tezhip, minyatür, kat’ı, resim, seramik ve çini eserleri sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

    Bu sergi Osmanlı'dan günümüze uzanıyor

    Uzun ve çok değerli süreçlerden geçtiğini dile getiren seramik öğretmeni Büşra Bayram Balcılar, “Hepsi öğrencilerimizin el emeği. Anadolu ve Selçuklu uygarlığı baz alınarak, uzun ve çok değerli süreçlerden geçerek yapıldı” diye konuştu.
    Hat ve tezhip dersleri vermek üzere İstanbul’dan geldiklerini dile getiren Abdullah Aydemir ise, “İstanbul’dan hat ve tezhip dersleri vermek üzere Mahmut Şahin hocamız ile geliyoruz. 21. senemiz burada. Yeni yerimize taşındık. 23 öğrencimizin hat ve tezhip eserlerinden oluşan sergimiz. Diğer hat, tezhip, ebru, minyatür, seramik çini gibi bölümlerle beraber, öğrencilerimizin yaptığı eserleri sergileme imkanı buluyoruz” diye konuştu.

    Eserlerin büyük bir özveri ile hazırladığını söyleyen Hattat Mahmut Şahin, emeği geçenlere teşekkür etti.
    Sanat İhtisas Merkezinde gerçekleşen serginin 30 Haziran’a kadar açık olduğu belirtildi.

  • Uşak Üniversitesi’nde Hafta Etkinlikleri başladı

    Uşak Üniversitesi’nde Hafta Etkinlikleri başladı

    Etkinlik, 27 Mayıs tarihinde Uşak Üniversitesi kampüsünde Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş tarafından konukların karşılanmasıyla başladı. 21 ülkeden 38 üniversitenin akademik ve idari personelinin katıldığı 5. Uluslararası Haftanın (International Staff Week) ilk gününde Rektör Savaş, konuklar için hazırlanan tanışma programında “Hoş geldiniz” konuşması yaptı.

    Uşak Üniversitesi'nde Hafta Etkinlikleri başladı

    Prof. Dr. Ekrem Savaş, konuşmasında bu yıl beşincisini gerçekleştirdikleri ‘Uluslararası Hafta’nın, Uşak Üniversitesi için önemini vurgularken bu tip etkinliklerin ikili işbirliklerini ve kültürel etkileşimi artırmak adına önemli olduğunu belirtti. Konuşmasında kısaca Uşak tarihi hakkında da bilgi veren Rektör Savaş, 5. Uluslararası Hafta kapsamında ülkemizin ve Uşak’ın tarihi ve kültürel değerlerini tanıtıcı etkinlikler ve geziler de yapılacağını sözlerine ekleyerek ‘‘Uşak Üniversitesi olarak, siz değerli konuklarımızı en iyi şekilde ağırlamaktan ve bu önemli etkinliği gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu etkinlik sayesinde siz değerli konuklarımızla bilgi ve deneyim paylaşımında bulunuyoruz. Uşak’a ve Üniversitemize hoş geldiniz’’ dedi.

    İlk gün etkinlikleri kapsamında Recep Tayyip Erdoğan Kongre ve Kültür Merkezi fuaye alanında ‘Uluslararası Öğrenci Buluşması’ yapıldı. Düzenlenen etkinlikte Uşak Üniversitesinde eğitim alan uluslararası öğrenciler kendi kültürlerini tanıtan stantlar açtılar. Uluslararası konuklar kültür stantlarını gezerek bilgi aldılar. Kültür Tanıtım stantlarının gezilmesinin ardından Recep Tayyip Erdoğan Kongre ve Kültür Merkezi büyük salonda Uluslararası Öğrenci Topluluklarının gösterileri gerçekleşti. Etkinlikte konuşan Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş, Uşak Üniversitesinde 2 bin 613 uluslararası öğrenci olduğunu aktararak uluslararası öğrencilerin tercih ettiği bir üniversite olduklarını belirtti.
    Renkli anlara sahne olan gösteriler 5. Uluslararası Hafta konukları tarafından ilgiyle karşılandı. Uluslararası öğrencilerin kültürlerini tanıcı gösterilerinin ardından konuklara ve öğrencilere yemek ve lokma ikramı yapıldı.

    İlk gün ayrıca uluslararası konuklar fakülte ve meslek yüksekokullarını ziyaret ederek yapılan çalışmalar hakkından bilgi alışverişinde bulundu. ‘5. Uluslararası Haftanın’’ ilk günü toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

    İkinci Gün 5. Uluslararası Hafta Açılış Töreni Gerçekleştirildi

    5. Uluslararası Haftanın (International Staff Week) açılış töreni uluslararası konukların ve davetlilerin katılımıyla 28 Mayıs tarihinde Recep Tayyip Erdoğan Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.
    Bu yıl 21 ülkeden 38 üniversitenin 70’e yakın akademik ve idari personelinin katıldığı etkinliğin açılış töreninde Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş, Vali Yardımcısı Önder Can, il protokolü, davetliler, akademik ve idari personel ile öğrenciler yer aldı.

    Uşak Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Tolga Kargın, törenin açılış konuşmasında Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörlüğü olarak yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Beş yıldır gerçekleştirdikleri Uluslararası Hafta (International Staff Week) hakkında da bilgiler aktaran Doç. Dr. Kargın, Uşak Üniversitesinin uluslararasılaşmaya verdiği önemin altını çizerek tüm katılımcılara ve etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

    Konuşmasına Uşak Üniversitesinin uluslararasılaşma stratejisi kapsamında, öğrenci ve personel hareketliliğinin gerçekleşmesine katkı sağlayacak olan etkinliğin bu yıl beşincisini gerçekleştirmekten büyük bir mutluluk duyduklarını belirterek başlayan Rektör Prof. Dr. Ekrem Savaş, uluslararası misafirleri Uşak’ta ve üniversitelerinde misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Konuşmasında Uşak ve Uşak Üniversitesi hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Savaş, “İlklerin Şehri” olarak nitelendirilen Uşak’ın hem Türkiye ekonomisine katkılarını anlattı hem de Uşak’ın tarihi ve doğa harikası alanları ile kültürel değerleri hakkında katılımcılara bilgiler aktardı.

    Uşak Üniversitesi hakkında da bir sunum yapan Prof. Dr. Ekrem Savaş, Uşak Üniversitesinin akademik olarak uluslararası alanda sürekli yükselen başarı grafiğini ve öğrencilerine sağladığı akademik, sosyal ve kültürel olanakları uluslararası konuklarla paylaştı. Uşak Üniversitesi olarak uluslararasılaşmaya verdiği önemin altını çizen Prof. Dr. Savaş, bu stratejiyle yapılan çalışmalarla Uşak Üniversitesinin uluslararası derecelendirme kuruluşlarının sıralamalarında da her geçen yıl yükseldiğini belirtti.
    Açılış konuşmalarının ardından Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emir Kaya ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Nuri Yurdusev insan hakları, dünyada yaşanan hak ihlalleri, insan haklarının korunması ve uluslararası barış konularını içeren birer konferans verdiler.

    Konferansın ardından Fulbright Koordinatörü Öğretim Görevlisi Dr. Gaye Kuru da kültürel program kapsamında Türk kültürü hakkında bilgiler verdi.

    Törenin son kısmında ise Sanat Koordinatörlüğünü Öğretim Görevlisi Dr. Onur Altıntuğ’un, koreografisini Öğretim Görevlisi Meltem Altıntuğ, Öğretim Görevlisi Hüsamettin Yüce Doğan ve mezun öğrencimiz halk oyunları antrenörü Emre Aslan’ın yaptığı Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden oluşan halk oyunları ekibi tarafından Türkiye’nin farklı yörelerinden halk oyunları ve sema gösterisi gerçekleştirildi.

    Tören toplu fotoğraf çekim ve teşekkür plaketlerinin taktimi ile son buldu.

    Bu yıl beşincisini gerçekleştirilen ve uluslararası işbirliklerini güçlendirerek, kültürel etkileşimi arttıran Uşak Üniversitesi Uluslararası Haftanın üçüncü günü misafir üniversitelerin tanıtım etkinlikleri gerçekleştirilecek. Misafir üniversite temsilcilerinin kendi kurumlarının tanıtım sunumlarıyla başlayacak olan etkinlik, Ebru Sanatı Atölyesiyle devam edecek. Etkinlik programı kapsamında ayrıca 30 Mayıs tarihinde Blaundus gezisi, Ulubey Kanyonu gezisi, Müze gezisi, Cirit gösterisi gerçekleştirilecek. Programın son gününde ise Pamukkale’ye günübirlik bir gezi yapılacak.

  • El emeklerini sanata dönüşüyor

    El emeklerini sanata dönüşüyor

    Günümüzde, teknolojinin hızlı ilerleyişi ve günlük yaşamın koşturmacası içinde zamanı değerlendirmek önem kazanıyor. Bu anlayışla, Şehzadeler Belediyesi tarafından düzenlenen Seramik kursları, ev kadınlarının sanatsal yönlerini keşfetmelerine imkan tanıyor.

    Tarihi Kurşunlu Han’ın tarihi dokusunu ve huzur verici atmosferini bir araya getiren atölyede, kadınlar seramik yapımı ve boyama tekniklerini öğrenerek kendilerine yeni bir yetenek kazanmanın keyfini yaşıyorlar. Her gün düzenlenen kurslar, katılımcılara seramik sanatının inceliklerini öğrenme fırsatı sunarken, aynı zamanda sosyal etkileşim ve keyifli bir zaman geçirme imkânı sağlıyor.

    Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, “Bu tür etkinlikler kadınlarımızın hem sosyal hayata katılımını artırıyor hem de kültürel mirasımızı yaşatmada önemli bir rol oynuyor. Kursiyerlerimiz ise, Kurşunlu Han’ın tarihi atmosferinde seramik yapmanın ve yeni dostluklar kurmanın keyfini yaşıyorlar” dedi.
    Başkan Durbay, Şehzadeler Belediyesi olarak, bu tür etkinliklerle toplumun her kesimine ulaşmayı ve kültürel etkileşimi artırmayı sürdüreceğiz.

  • Ardahan’da askeri bandoya yoğun ilgi

    Ardahan’da askeri bandoya yoğun ilgi

    Ardahan Valiliği ile 9’uncu Kolordu Bölge Bando Komutanlığı tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen etkinlik çerçevesinde 9. Kolordu Bandosu bir konser verdi. Ardahan’da Milli Egemenlik Parkı’nda düzenlenen konsere Ardahanlılar yoğun ilgi gösterirken, bando ekibinin performansı katılımcıları adeta kendinden geçirdi.

    9. Kolordu Komutanlığına bağlı askeri bando birbirinden güzel eserleri seslendirerek, dinleyenlere güzel anlar yaşattı. Bando marşlarla birlikte solist eşliğinde Türk halk ve sanat müziğinden de eserlerini de sundu.

  • Aşık Mahzuni Şerif konserle anıldı

    Aşık Mahzuni Şerif konserle anıldı

    Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından Mezitli Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen konserde, Aşık Mahzuni Şerif’in türküleri şef Erdal Koşar yönetiminde, Mersin Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Topluluğu solistlerinden Özge Çabuk, Çiğdem Akdoğan ve Zeynep Özel Gündüz ile koro tarafından seslendirildi. Salonu dolduran Mahzuni sevdalıları da türkülere eşlik etti.

    Konsere katılan konuklara teşekkür eden Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü Bengi İspir Özdülger, böyle bir anma etkinliği gerçekleştirmekten dolayı oldukça gururlu ve mutlu olduklarını belirtti. Özgülder, “Ne kadar şanslıyız ki Aşık Mahzuni Şerif gibi büyük bir değerimiz var. O’nun güzel eserleriyle ihya olduk. Ama yine ne kadar şanslıyız ki böyle muhteşem bir orkestra var. Bütün orkestra sanatçısı ve solist arkadaşlarımın sesine sağlık. Elbette kıymetli şefimiz Erdal Koşar’a teşekkür ediyor, bu güzel eserlerin düzenlemesini de yaptığı için ayrıca kutluyorum” dedi.
    Şef Erdal Koşar da güzel bir repertuar ile seyircinin karşısına çıktıklarından ifade etti. Koşar, “Mahzuni Baba o kadar güzel eserler bırakmış ki, hangilerini seçip seyircilerimize sunacağımızı şaşırdık. Hepsi birbirinden güzel ve derin duygular içeren, halka mal olmuş türküleri seçmekte gerçekten zorlandık. Ama halkımız bundan gayet memnun kaldı” diye konuştu. Konser ile sadece Aşık Mahzuni Şerif’i değil, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı haftası içerisinde olunmasından dolayı Atatürk’ü de andıklarını dile getiren Koşar, “Mahzuni Baba’nın Mustafa Kemal Atatürk’e yazmış olduğu ‘Sarı Saçlım Mavi Gözlüm’ türküsüyle konserimizi sonlandırdık” dedi.

    Aşık Mahzuni Şerif konserle anıldı

    Şeyda Mahzuni: “Mahzuni’yi bilmek, eserlerini dinlemektir”

    Aşık Mahzuni Şerif’in kızı Şeyda Mahzuni ise “Bu platformda sizlerle olmak, hakikaten çok onur verici. Duygular yoğunlaşınca, kelimeler dilimizde tıkanıyor. Bugün Mahzuni Şerif’in, sevgili babamın Hakk’a yürüyüşünün 22. yıldönümünde, bütün Mahzuni severlerle olmak beni hakikaten çok duygulandırdı” diye konuştu.

    Mahzuni Şerif’in, emeğin, acının, hakkın, adaletin, aşkın ve sevdanın direnişli sesi olduğunu ifade eden Mahzuni, “Mahzuni Şerif Hakk’a yürüdüğü yıl henüz doğmamış bir çocuk, bugün Mahzuni Şerif türküleri söyleyebiliyorsa, Mahzuni Şerif ölmedi. Mahzuni Şerif’in dileği; ülkesi ve tüm dünya halkları adına aydınlık, refah ve adalet içinde bir yaşamdı. Mahzuni’yi bilmek, eserlerini dinlemektir” dedi.

    Konser sonunda Özdülger, şef Erdal Koşar’a, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdal Gökayaz da Şeyda Mahzuni’ye çiçek takdim etti.

  • ‘Kapadokya’da Bahar Sofraları’ sona erdi

    ‘Kapadokya’da Bahar Sofraları’ sona erdi

    İlki 2022 yılında yapıldığında Kapadokya bölgesinde gastronomi rüzgarını başlatan festival yine insan, tarih ve doğa temaları üzerinden yürütülüyor; tarih boyunca bu kadim topraklarda yaşamış çeşitli kültür ve inançlara sahip insanların baharın gelişini, şifa, bolluk ve bereket beklentileriyle anlamlandırarak kutladıkları Hıdırellez’in geleneksel lezzetleri öne çıkartılıyor. Doğanın uyanışı ile insanın yeşeren umutlarının bütünleştiği, mevsimsellik ve yerelliğin ön planda tutulduğu Kapadokya’da Bahar Sofraları etkinliği ile gastronomi alanında kanaat önderleri Kapadokya’nın gastronomi mirası ile tanışma imkânı sundu.

    Nevşehir Valiliği himayesinde Kapadokya Üniversitesi, Ürgüp Kaymakamlığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Ahiler Kalkınma Ajansı (AHİKA) ve Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) iş birliği ile düzenlenen festival, Kapadokya Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Bölümü ile Kapadokya bölgesinin değerli şeflerinin öncülüğünde hazırlanan ve “Kapadokya’da Bahar Sofraları“ sloganı ile sunulan öğle yemeği ile başladı.

    UNWTO’nun Mayıs 2021’de ilk kez başlattığı Dünyanın En İyi Turizm Köyü Programına taşıdığı özelliklerle en iyi turizm köyü olarak tescil edilen Mustafapaşa’nın genel tanıtımı yapılarak köyün tarihi ve turistik zenginliklerini yansıtmak üzere seçilen mekânlar; Kapadokya Üniversitesi Enstitü Konağı, Old Greek House (Asmalı Konak), Serafim Konağı, Sarıkonak, Topakoğlu Konağı, Mehmet Şakir Paşa Medresesi, Kapadokya Üniversitesi tarafından İdari Bina olarak kullanılan Haralambos Sultanidis Konağı ziyaret edildi. Program, Kapadokya Üniversitesi Uçhisar Sanat Yerleşkesinde, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Yesevi Sanat Topluluğunun Türk Halk Oyunları ve Türk Müzikleri konseri ile devam etti.

    Ardından, Kapadokya Üniversitesi Sağlık Yerleşkesinde düzenlenen Hıdırellez müziklerinin ve ritüellerinin yapıldığı, Aşçılık ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümlerinin hazırladığı bölge mutfağının yemekleri etkinlik katılımcılarına sunuldu. Rektörümüz Prof. Dr. Hasan Ali Karasar ve Nevşehir Valisi Sayın Ali Fidan’ın açılış konuşmaları ile etkinliğe devam edildi.
    Karasar: “Gastronomi Festivalimizde Ülkemizin En Önde Gelen Gastronomi Yazarları, Gastronomi Önderleri, Şefleri, Mekân Sahipleri ve Gastronomi Alanında Gerçekten Marka Olmuş Herkes Bulunuyor”

    “Kapadokya Üniversitesi adına sizleri burada görmekten çok mutluluk duyuyoruz. 3. Geleneksel Gastronomi Şenliğimiz Hıdırellez’de ile yapılarak baharın gelişini birlikte kutluyoruz. Gastronomi Festivalimizde ülkenizin en önde gelen gastronomi yazarları, gastronomi önderleri, şefleri, mekân sahipleri, gastronomi alanında gerçekten marka olmuş herkes bulunuyor. Bunun için en büyük teşekkürü tabii ki Mütevelli Heyet Başkanımız Sayın Funda F. Aktan’a ediyorum. Gastronomi, sizlerin çok iyi bildiğiniz gibi üzerinde titizlikle çalışılması gereken bir konu. Sizlerle bu gece burada olmaktan mutluluk ve şeref duyuyoruz.”

    ‘Kapadokya’da Bahar Sofraları’ sona erdi

    Fidan: “Yüzyıllarca Değişik Kültürlere, Medeniyetlere Ev Sahipliği Yapan Kapadokya Bölgemiz, Gastronomi Açısından da Türkiye’nin En Zengin Bölgelerinden Biridir”

    “Bu güzel etkinlikle ilimizde, sizlerle bizleri buluşturan Kapadokya Üniversitemize, ilimizin bu güzide kurumuna her şeyden önce çok teşekkür ediyorum. Başta Kapadokya Üniversitesi Prof. Dr. Hasan Ali Karasar Rektörümüz olmak üzere tüm emeği geçenleri tebrik ediyorum. Sizin gibi kıymetli misafirlerimizin ilimizde olmasından duyduğum memnuniyeti tekrar ifade ediyorum. Bu vesileyle şubat ayında eden üniversitemizin kurucusu ülkemizin yetiştirdiği en önemli münevverlerden mütefekkir ve yazarlardan olan Alev Alatlı Hocamızı bir kez daha rahmetle anıyorum. Üniversite camiamıza sabırlar diliyorum. Biz Nevşehir ilimizi Türkiye’de Anadolu’nun kalbinde, Kapadokya’nın merkezinden bir coğrafi yer olarak tanımlıyoruz. İlimiz doğan güzellikleriyle, tarihi ve kültürel zenginliğiyle her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turiste misafire ev sahipliği yapıyor.
    Kapadokya tabii sadece peri bacalarıyla, yeraltı şehirleriyle, vadileriyle değil, yaşam kültürüyle, mimarisiyle, gastronomisiyle de Türkiye’nin en önemli, en kritik, en güzel yerlerinden birisidir. Yüzyıllarca değişik kültürlere, medeniyetlere en sahipliği yapan Kapadokya bölgemiz gastronomi açısından da Türkiye’nin en zengin bölgelerinden birisidir.
    Farklı kültürlere en sahipliği yapan bölge yıllarca geçen süreç içinde kültürlerin birbiriyle etkileşimiyle yemek kültürü ve lezzetler bakımından da çok zengin bir kültürel varlığa sahiptir. Ancak maalesef diyoruz, üzülerek söylüyoruz ki bu büyük zenginliğimizi hak ettiği şekilde bir yüzüne çıkarabilmiş, tanıtabilmiş değiliz.Elbette bu tür etkinliklerle, üniversitelerimizle, kamu sektörüyle, yerel yönetimlerle, turizm sektörünün farklı bileşenleriyle ve tabii sizin gibi işinin erbabı konusunda uzman misafirlerimizin eliyle bu açığımızı giderecek. Gastronomi bakımından da ilimizi en güzel şekilde tanıtacak. Turizmin zaten olumlu yönde ilerleyen bölgemiz turizminin gastronomi yönüyle de desteklenmesine katkı sağlayacağız. Ben tekrar emeği geçen katkı sağlayan bütün üniversitemiz çalışanlarına teşekkür ediyorum.”

    Festivalin ikinci günü Dr. Öğr. Üyesi Şükran Ünser’in moderatörlüğünde, Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu, Prof. Dr. Haşim Şahin ve Dr. Öğr. Üyesi Seyhan Murtezan İbrahimi’nin katıldığı “Anadolu ve Balkanlarda Hıdırellez Kültürü” başlıklı seminer ile başladı.

    Prof. Dr. Haşim Şahin: “Türklerde Hızır ve İlyas Kültü”, Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu: “Hıdırellez Ritüelleri” Üsküp Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Seyhan Murtezan İbrahimi: “Balkanlarda Hıdırellez Kültürü” konulu konuşmalarıyla misafirleri bilgilendirdi. Seminerin ardından misafirler, kuruluşu yedi yüz yıl öncesine dayanan Cemil Köyü’nü ziyaret ettiler. Dr. Öğr. Üyesi Şükran Ünser ve Mustafa Uysun rehberliğinde Keşlik Manastırı ve Cemil Kiliselerinin ziyaret edildiği gezi Ürgüp’te bulunan Aziz Georgios (Hıdırellez) Kilisesi ile sona erdi.

    Kapadokya Gastronomi Festivali Montana Cafe & Restaurant’ın ev sahipliğinde gerçekleşen akşam yemeğiyle son buldu.

  • Zeki Demirkubuz GAÜN öğrencileriyle buluştu

    Zeki Demirkubuz GAÜN öğrencileriyle buluştu

    GAÜN Atatürk Kültür Sahnesi’nde gerçekleşen söyleşide konuşan Zeki Demirkubuz, sinema serüvenini ve meslek anlayışını öğrencilerle paylaştı.

    Hayat, Yeraltı, Masumiyet, Üçüncü Sayfa gibi filmlerin yönetmenliğini yapan Demirkubuz, sinemaya başlamasından edebiyatla ve Dostoyevski’yle ilişkisine, Türk Sineması’nın gidişatından gelecek planlarına kadar birçok konuya değindi.
    Senaryoları kendisine ait olan filmleri yazarken sansür kaygısı yaşamadığını belirten Zeki Demirkubuz, iki yeni film projesinin olduğunu söyledi.

    Söyleşi, Zeki Demirkubuz’un öğrencilerden gelen soruları yanıtlamasıyla sona erdi.