Etiket: kuraklık

  • Bursa’da tehlike çanları çalıyor, son 45 gün

    Bursa’da tehlike çanları çalıyor, son 45 gün

    Son dönemlerde mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık Bursa’da kuraklık alarmına sebep oldu. İçme suyunun en önemli barajlarından biri olan Nilüfer Barajı’nın doluluk oranı yüzde 4’e düşerken, 40 milyon metreküp kapasiteli Doğancı Barajı yüzde 27’ye düştü. Yağış olmayacağı takdirde 45 günlük suyun kaldığını belirten yetkililer ise vatandaşlardan sağduyulu olmasını istedi.

    BUSKİ, binlerce abonesine gönderdiği mesajda ; “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve ilimizde de iklim değişikliğine bağlı yağış rejimlerinde ciddi azalmalar yaşanmaktadır.

    Sizlerin su sıkıntısı çekmemesi için BUSKİ olarak tüm tedbirleri almaya devam ediyoruz. Önümüzdeki süreçte yağışlarla barajlarımızdaki, bugün itibarıyla 45 günlük olan su hacmimizin daha da artmasını bekliyoruz.

    Ancak, bu dönemde tasarrufa azami riayet edilmesi de çok önemlidir. Böylece mevcut kapasitemizi daha uzun süre kullanabilmek mümkün olacaktır. Sürdürülebilir su yönetimine desteğiniz ve hassayetiniz önem arzetmektedir” ifadelerini kullandı.

  • Tarihi çeşmeyi kuraklık vurdu

    Tarihi çeşmeyi kuraklık vurdu

    Giresun Alucra ilçesi Mesudiye Mahallesi’nde, yaklaşık 150 yıllık tarihi geçmişe sahip Alucra Belediye çeşmesi, ülke genelinde yaşanan kuraklık nedeniyle kuruma noktasına geldi.
    İklim koşullarının dışında yaşanan sıcak hava ve yetersiz yağış nedeniyle tarihi çeşmede tek musluktan çok az su gelirken, çeşme kurulduğu günden beri hiç kuruduğuna şahit olmayan Mesudiye Mahallesi Muhtarı Aytaç Bodur, bu durumun yaz ayları için mahalleli ve ilçe halkı olarak hem tedirgin ettiğini hem de üzdüğünü söyledi. Sadece belediye çeşmesinin değilde şebeke hattının da idareli kullanılması ve israf edilmemesi gerektiğini iletti.

  • Yaşadığımız meteorolojik bir kuraklıktır

    Yaşadığımız meteorolojik bir kuraklıktır

    Bakan Kurum, Bilkent Otel Konferans Salonu’nda düzenlenen “Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Semineri”ne katıldı. Sanayide yeşil dönüşüm konusunun ve sürdürülebilir kalkınma ile ilişkisinin güncel gelişmelerle değerlendirileceği seminerin açılış konuşmasını yapan Kurum, insanlığın zor bir zamandan geçtiğini belirterek, iklim değişikliğinden kaynaklanan afetlerin dünyayı daha yaşanmaz hale getirdiğini ifade etti.

    “Şu anda yaşadığımız meteorolojik bir kuraklıktır”

    Meteoroloji Genel Müdürünün kendisine kuraklık hakkında bilgi verdiğini anlatan Kurum, “Kuraklık; meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık olarak üçe ayrılıyor. Şu anda yaşadığımız meteorolojik bir kuraklık. En son 2008 yılında böyle bir kuraklıkla karşı karşıya kaldık. Hepimizi tarım faaliyetleri ve üretimde hem girdileri hem de maliyetleri artıran, belki önümüzdeki süreçte bu suları bulamayacağımız endişesine sevk ediyor” ifadelerini kullandı.

    İnsanlığın bilim, sanayi ve teknolojide büyük devrimler gerçekleştirdiğini, ancak doğa ile arasındaki dengenin korunması için gereken hassasiyetin gösterilmediğini kaydeden Kurum, “Ülkemiz, insan ile doğa arasındaki dengenin kaybolmasının sorumlusu değildir, olmamıştır” diye konuştu.

    Bakan Kurum, İklim Şurası’nda alınan 217 kararın Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde önemli bir rehber olduğunu belirterek, İklim Kanunu ile 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşılması için yasal dayanağın sağlanmış olacağını söyledi. Net sıfır emisyon hedefinde ve iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli destekçilerinin yenilebilir enerji yatırımları olduğunun altını çizen Kurum, “2030 yılında geldiğimizde ülke olarak yaklaşık 500 milyon ton emisyon oluşumunu önlemeyi hedefliyoruz. Bu önemli bir hedef; bu hedef doğrultusunda emisyonlarımızı 2038 yılına kadar yakalayacağımızı ilan ettik. 85 milyon vatandaşımızla 2053 net sıfır emisyon hedefimize güçlü politikalarımızla birlikte ilerlemeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

    “Atıl durumda ve tarıma elverişsiz olan 300 milyon metrekare hazine arazisini üreticimize tahsis ediyoruz”
    Kurum, sözlerine şöyle devam etti:

    “Ülkemiz, yenilenebilir enerji yatırımında iyi noktada. Bugün dünyada 12, Avrupa’da 5. sırada yer alan ülke konumundadır. Bu manada biz de Bakanlık olarak; atıl durumda ve tarıma elverişsiz olan 300 milyon metrekare araziyi yenilenebilir enerji yatırımlarını gerçekleştirmek için sanayicimize, üreticimize tahsis ediyoruz. Onlar gidecek, arazilere rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri kurulacak. 20 bin megavat yenilenebilir enerji üretimi sağlamış olacağız.”

    “Her alanda devrim niteliğinde bir dönüşüm süreci yaşayacağız”

    ‘Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’ uygulamasını 2024 yılında başlatacaklarını dile getiren Kurum, “Yapı sektörümüzü ilgilendiren düzenlemede, 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren, 5 bin metrekare inşaat alanına sahip tüm projelerde, tüketilen enerjinin yüzde 5’inin yenilenebilir enerjiden karşılanmasını zorunlu hale getirdik. İnşallah bu oran 2025’te yüzde 10 seviyesine çıkacak ve artarak gidecek. Karbon fiyatlama mekanizmasından elde edeceğimiz gelirle, ülkemiz sanayisinin temiz üretim ve yatırım süreçlerine destek olacağız” şeklinde konuştu.

    Bakan Kurum, iklim değişikliğiyle mücadelenin Türkiye ve dünya için bir gelecek meselesi olduğuna dikkati çekerek, “Sanayide mevcut potansiyelin en iyi şekilde kullanılması, hem çevrenin hem doğanın olması hem de çevreye ve doğaya saygılı bir üretimin sürdürülebilirliği açısından artık bir zorunluluk, hepimizin üzerine düşen bir vazife olduğunu biliyoruz” notunu düştü.

    2022 yılında 2,8 milyon ton atık alternatif ham madde olarak kullanıldı

    Şehir merkezlerindeki sanayi sitelerini yeni alanlara taşıyarak dönüştürdüklerinden bahseden Kurum, “Tüm sanayi bölgelerimizi sıfır atığı merkeze alan bir anlayışla yeşil kalkınma hedefimize uygun hale getirmeyi amaçlıyoruz. Bunun sonucunda sanayide yeşil dönüşümün en önemli adımlarından birini atarak, sadece 2022 yılında 2,8 milyon ton atığın, alternatif ham madde olarak sanayimizde kullanımını sağladık. Atıkların geri dönüşümüyle hem doğamızı koruduk hem de milletimizin ekonomisine katkı sağladık” açıklamasında bulundu.

    “‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ düzenleyeceğiz”

    Tüm organize sanayi bölgelerini ‘yeşil OSB’ye’ dönüştürmeyi hedeflediklerini vurgulayan Kurum, şunları ifade etti:

    “Bu çerçevede enerji ve kaynak verimliliğini, hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibini gösteren tesislere, ‘Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi’ vereceğiz. Bu belgeyi almaya hak kazanan sanayi tesislerinin, üreticilerimiz uluslararası mutabakatlar çerçevesinde elde ettiğimiz finansmandan faydalanacaklar. Bu sayede, çevresel iyileşmenin yanı sıra ülkemiz sanayisinin üretimini dünya standartlarına çıkararak ihracat pazarında eşit şartlarda rekabet gücüne erişmesini ve piyasalarında yüksek payla yer almasını sağlayacağız. Bu süreci el birliğiyle yürüterek yeşil bir ekonomi oluşturacak, 10 yıl içerisinde yüz binlerce gencimize istihdam oluşturacağız. Ekonomimizi büyüterek kalkınmamıza devam edeceğiz.”

    Kurum, iklim değişikliğiyle mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
    “Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Semineri”ne; Ankara Valisi Vasip Şahin, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, bakanlıkların bürokratları, akademisyenler ve iş dünyasının temsilcileri de katıldı. Öte yandan, seminer çerçevesinde düzenlenecek iki ayrı panelle sanayide yeşil dönüşüm ele alınacak.

  • Kuraklık arıların dengesini değiştirdi

    Kuraklık arıların dengesini değiştirdi

    Karasal iklimin hüküm sürdüğü Gümüşhane, ülke genelinde etkili olan kuraklığı en yüksek oranda yaşayan illerden birisi. Barajların çekilerek enerji üretimini sekteye uğrattığı Gümüşhane’de dağların zirvelerinde bile kardan eser yok.
    Hava sıcaklığının gündüzleri 10 dereceyi geçtiği Gümüşhane’de kovandan çıkmaması gereken arılar bahar aylarındaki gibi kovanlarını terk etmeye başladı.

    Normal zamanda kar altında kalması gereken kovanların ısınması sonucu içindeki arılar kümelenmek yerine dışarı çıkıp uçuşmaya başlayınca kovanının içindeki besinleri bitme noktasına geldi.
    Arıcılar bu durumu yıllardır yaşamadıklarını belirtip “En son Çernobil’den sonra böyle bir şey görmüştük” ifadelerini kullanırken kovanlarında kümelenmeyen arıların yiyecek ihtiyacı için Ocak ayının sonuna doğru kovanları açıp arı keki koyuyor.

    “1986’da Çernobil’den sonra böyle bir sıkıntı oldu ama iklimden dolayı değildi”

    Yıllardan beri arıcılıkla uğraşan Murat Akçay, mevsimlerin bu yılki gibi hiçbir zaman olmadığını belirterek, “Ben 60 yaşındayım ve bu zamana kadar 1986’da Çernobil’den sonra böyle bir sıkıntı oldu ama iklimden dolayı değildi o. Şu anda kar yağışı yok. Gümüşhane, ocak 2023 ortalık kupkuru, dağların tepelerinde tozarak dahi yok. Geçen sene mevsim çok güzeldi, kar yağışı çok iyiydi. Her mevsim kendini yaşattı ve çok bereketli de bir yıl oldu. Ama bu sene bu şekilde devam ederse tarımın bütün kesimlerinde olduğu gibi arıcılıkta da özellikle bizim bölgemizde çok sıkıntılar olacak susuzluk başta olmak üzere” dedi.

    “Arılar bu yıl hiç kış moduna girmedi”

    Bu dönemde Gümüşhane’de değil yemleme arının yanına bile gidilmemesi gerektiğini kaydeden Akçay, “Arılar şu anda normalde kışlama modunda. Şu anda uyuyor olması, kümelenmiş olması lazım. Donmasını engellemek için ana arıyı aralarına alıp küme halinde olmaları lazım ama arılar çalışıyor. Epeydir, çalışıyor. Hiç kış moduna girmediler. Bu da ister istemez arıları yemleme ihtiyacı doğuruyor. Ama bu şekilde devam ederse yazın da yemleme moduna gireceğiz. Yani bal falan olma ihtimali çok az bu şartlarda. Mevsimin bu şekilde gitmesi arıların bakımını da güçleştiriyor, var olmasını da güçleştirecek” diye konuştu.

    “Mevsimin bu şekilde gitmesi tüm tarımı etkileyeceği gibi arıcılığı da çok fazla menfi yönde etkileyecek”

    Özellikle Gümüşhane bölgesinde kuraklığın yazın da devam etmesi halinde arıların kendini idame ettirmesinin mümkün olmayacağını dile getiren Akçay, “Arı şu anda havalar sıcak gittiği için yavru koyuyor. Yavru koyduğu zaman eğer bundan sonra soğuk olursa o yavru çürüğüne dönecek. O zaman da hepten kötü olacak. Normalde yavru çürüğü olduğu zaman arıyı kovanıyla yakmak lazım ondan kurtarabilmek için. Şimdi yeni ilaçlar çıktı diyorlar ama çok etkili olmuyor. Dolayısıyla da yani mevsimin bu şekilde gitmesi tüm tarımı etkileyeceği gibi arıcılığı da çok fazla menfi yönde etkileyecek” ifadelerini kullandı.

  • Su çekilmesi korkutucu boyutlara ulaştı

    Su çekilmesi korkutucu boyutlara ulaştı

    Türkiye’nin en büyük tatlı su kaynaklarından İznik Gölü’nde mevsimsel kuraklık nedeniyle su çekilmesi korkutucu boyutlara ulaştı. Kıyıdan 400 metre çekilen İznik Gölü günden güne kötüye gidiyor. Gölün en büyük iskelesi ise tamamen karada kaldı.

    Korkuyoruz

    İznik Gölü Kıyısında plaj işletmesi bulunan Bekir Uslu, “İznik Gölü kenarında yaklaşık yirmi yıldır işletmeciyim. Yirmi yıldır ben böyle bir kuraklık görmedim. İznik Gölü’nün en büyük iskelesi karada kaldı.

    2014 yılında dünyanın en önemli on buluşu arasında olan İznik’teki bazalika kilisesi suyun altında bulunmuştu şimdi ise karada kaldı.

    Maalesef suyun bizim orada yaklaşık elli metre yüz metre arası ama diğer bölgeleri de yüz, yüz eli, iki yüz metre kadar çekildiği yerler var. Ocak ayı bitmek üzere. Ne yağmur ne kar gördü bu topraklar.

    Maalesef bu kuraklık hayra alamet değil. İnşallah önümüzdeki günlerde düzgün kar ya da yağmur yağar da birazcık bu kuraklık telafi olur. Çünkü çok aşırı bir çekilme oldub Aşırı bir kuraklık var. Önümüzdeki on gün daha yağış olmadığı gözüküyor.” dedi

  • İstanbul’da kuraklık beraberinde kirliliği getirdi

    İstanbul’da kuraklık beraberinde kirliliği getirdi

    İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin verilerine göre şehirde bulunan barajların doluluk oranlar her geçen gün düşüş göstermekte. Son verilere göre şehirde bulunan barajların genel doluluk oranları yüzde 31.51 oranına kadar düştü. Barajlarda su seviyesinin düşmesi ile birlikte büyük bir alanda suların çekilmesi sonucu geriye bataklık ve çöp yığınları kaldı. Piknik yapmak için göl ve barajların yakınlarına gelen vatandaşlar çevreyi çöp yığınları ile doldurdu. Daha önce fark edilmeyen ancak kuraklık nedeniyle ortaya çıkan çöp ve atıklar havadan görüntülendi.

    İstanbul’un su ihtiyacı bu barajlardan karşılanıyor

    İstanbul’un genelinin su ihtiyacının karşılandığı barajlarda kuraklık nedeniyle geriye kalan suyun ne kadar kirli ve çamurlu olduğu ise su altı dronu ile görüntülendi. Çekilen görüntülerde kirlilik nedeniyle görüş mesafesinin çok düşük olduğu görüldü. Bir zamanlar sular altında kalan Alibey Barajında bulunan Mağlova ve Güzelce su kemerleri ise tamamen ortaya çıktı. İstanbullulara çöplerle dolu az bir suyun kaldığı havadan ve su altından çekilen görüntülere yansıdı.

  • Osmaniye’de okunmuş taşlar göle bırakıldı

    Osmaniye’de okunmuş taşlar göle bırakıldı

    Yaz aylarında bölgede yeterli yağışlar olmaması nedeniyle birçok çiftçi istediği gibi ürün ekemedi. Ekim yapılan tarlalarda ise ekinler tam yetişemedi. Düziçi ilçesinde ekili olan kuraklık nedeniyle Atalan beldesi halkı, yağmur yağması için kamyonetlerle getirdikleri 70 bin okunmuş dualı taşları Aslantaş Baraj Gölü’ne döktüler. Çuvallara konulmuş çakıl taşlarını sırtlarında taşıyan vatandaşlar baraj kenarında yağmur duası da yaptı.

    Buğdaylar ekimi yapan çiftçilerden Hacı Ömer Sail, 5-6 ay önce buğday ektiğini belirterek, “5-6 aydır yağmur olmayınca mahsüller çıkmadı mecburen sulamak zorunda kaldık. Ben 43 yaşındayım bu zamana kadar böyle bir şey görmedik. Şimdi kendimiz suluyoruz. Ekim yapılan yerde ürün çıkmayan yerler var, seyrek çıkan yerler var. Kuruyan yerlerde var” dedi.

  • Suları çekilen İznik Gölü’nde artık koyunlar otluyor

    Suları çekilen İznik Gölü’nde artık koyunlar otluyor

    Türkiye’nin beşinci büyük gölü olan İznik Gölü’nde kuraklıktan dolayı meydana gelen çekilme korkutucu boyutlara ulaştı. Özellikle göle kıyısı olan Çakırca Mahallesi’nde 400 metreye yakın çekilme yaşandı. Çekilme yaşanan büyük alanın mera olarak kullanılması dikkat çekti. Bir çobanın çekilme yaşanan yerde koyunlarını otlatması şaşkınlıklara neden oldu.

    Çoban Fahrettin Güder, “Kuraklıktan yaşanan bir durum. Suların çekilmesi buharlaşması var. Yağış yok, kuraklıktan olan bir şey şu anda. Burası koyun merası oldu” diye konuştu.

  • İznik Gölü’nde tehlike çanları çalıyor

    İznik Gölü’nde tehlike çanları çalıyor

    Bursa’da Türkiye’nin en büyük tatlı su kaynaklarından biri olan İznik Gölü, son yıllarda kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Küresel ısınmaya bağlı yağışların azalması ile göldeki su seviyesi de düştü. Göldeki çekilme yer yer 300 metreye ulaşırken, balıkçı kayıkları da karaya oturdu.

    Marmara Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise 5’inci büyük doğal gölü olan 297 kilometrekarelik İznik Gölü’nde küresel ısınma kaynaklı mevsimsel kuraklık yaşanıyor. İznik Gölü’nün aynı zamanda bölgedeki tarım arazileri için de su kaynağı olduğunu hatırlatan yöre halkı, bilinçsiz ve vahşi sulamaya dikkat çekiyor. Vatandaşlar, köylere kurulan göletlerin İznik Gölü’nü besleyen su kaynaklarına zarar verdiğini, sanayide kullanılması için çekilen suyun da göldeki çekilmelerin sebeplerinden olduğunu belirtiyor.

    İznik Gölü’ndeki çekilme özellikle Çakırca Mahallesi’nde net bir şekilde görülürken, balıkçı kayıklarının karaya oturduğu mahallenin kıyı bölgelerinde ayrıca adacıkların oluştuğu gözlendi.

    Göldeki çekilmeyi gözyaşları içerisinde anlatan 70 yaşındaki Esin Ören, “Biz çocukluğumuzda burada göle giriyorduk. Ama şimdi bataktan kimse giremiyor, kurudu. Türkiye’nin 5. büyük gölüydü, şimdi ne durumda. Ben torunuma İznik Gölü diye nereyi göstereceğim” dedi.

    Çekilen gölün içler acısı hali bazilikanın da suyun üzerine çıkmasıyla gözler önüne serildi.

  • Bursa’da kuraklık alarmı

    Bursa’da kuraklık alarmı

    Çevreciler su tasarrufu çağrısında bulunurken, tek ümit ise bu hafta sonundan itibaren başlayacak yağışlar. Nilüfer Barajı yanındaki Kozbudaklar Köyü Muhtarı Mehmet Yıldırım, “45 yıldır böyle bir şey görmedim” dedi. Doğader Başkanı Sedat Güler ise “Nilüfer gözlerimizin önünde kuruyor” ifadelerini kullandı. Şehrin su ihtiyacının karşılanması amacıyla ovada açılan 130 kuyudan sisteme su veriliyor.

    Bursa’nın su ihtiyacını büyük bir kısmını karşılayan Nilüfer Barajı’nda su yok denecek kadar çekildi. Barajın son halini görenler gözlerine inanamadı. Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi (BUSKİ) ise baraj doluluk oranlarını açıkladı. Uzmanlara göre, açıklanan baraj doluluk oranı Bursa’nın yaklaşık 50 günlük suyunun kaldığı gösteriyor.

    DOĞADER Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Güler, ” Bulunduğumuz yer Nilüfer Barajı havzası ve görüldüğü gibi kurak bir durumda. Bursa’nın en önemli su kaynaklarından biri olan baraj gözlerimizin gözü önünde kuruyor. BUSKİ’nin verilerine göre yüzde 1 olarak gözüküyor. Muhtemelen bu da balçık halinde kullanılmaz olan su” dedi.

    DOĞADER Yönetim Kurulu üyesi Murat Demir, “Nilüfer barajında su yok. BUSKİ’nin verilerine baktığımız zaman barajın su oranı yüzde 1. Bu da tamamen kuruduğu anlamına geliyor. Barajın içerisinde şu anda “can suyu” dediğimiz su bile yok denebilir. Oysaki bu baraj Bursa’yı besleyen su barajımız. Hemen altımızda Doğancı barajı var orada da yüzde 50’nin çok altına düşmüş.” diye konuştu.

    “Bu kuraklığın böyle devam etmesi halinde 2 ay sonra çeşmeden içecek su bulamayacağız” diyen Murat Demir şöyle devam etti, “Mevsim koşullarına göre havalar soğumazsa halen daha güneşin etkisini görmeye devam edersek yağmur yağmazsa biz 2 ay sonra çeşmeden içecek su bulamayacağız” dedi.

    45 senedir aynı köyde yaşadığını ve bu zamana kadar böyle kuralık görmediğini belirten Kozbudaklar Köy Muhtarı Mehmet Yıldirım, ” 45 yaşındayım ve 45 senedir bu köyde yaşıyorum. Bu seneye kadar daha önce bu kadar kurak geçmemişti. Barajımızda su azaldı. Ben yaşadığım süre zarfında barajlardaki su oranı bu kadar kurak geçmemişti” dedi.

    Öte yandan Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ovadaki 130 su kuyusundan sisteme su takviyesi yaptığı öğrenildi.
    Bursa’da hafta sonundan itibaren yağış ve Uludağ’a kar beklenirken, geçen yılın aynı döneminde barajlardaki su doluluk oranlarının Doğancı’da yüzde 67, Nilüfer’de yüzde 10 olduğu kaydedildi.