Etiket: kuraklık

  • Ayçiçeği tohumları kuraklığa dirençli çıktı

    Ayçiçeği tohumları kuraklığa dirençli çıktı

    Yağışların az olması ve yaz aylarını şiddetli kuraklıkla geçiren Trakya’da özellikle ayçiçeği bitkisi de nasibini aldı. Tekirdağ’da ekilen yabancı tohumun son kuraklıklara karşı direnç göstermediğine yönelik şikayetler artarken, yine Tekirdağ’da ekilen yerli ve milli hibrit ayçiçeği tohumları ise kuraklığa karşı daha dirençli çıktığı belirtildi.

    Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünce üretilen yerli ve milli hibrit Ayçiçek Tohumu, Tekirdağ’da yaşanan kuraklıktan en az etkilenen tohum olduğu açıklanırken Konuyla ilgili açıklama yapan çiftçiler, yerli tohumun yabancı tohuma göre daha az kayıp gösterdiğini ifade etti.
    Çiftçi Ersan Araç yaptığı açıklamada, “Ektiğimiz yerli çeşitte de kayıp oldu ama diğer çeşitlere oranla bizim zararımız daha az. Daha düşük bir kayıp yaşıyoruz. Bu çeşit kuraklığa ve değişen iklime daha çok uyum sağladı. Diğer çeşitler sıcaklara karşı daha çabuk direnç kaybetti ve güzel sonuç alamadılar. Biz daha şanslı olduğumuzu gördük. Bu kötü sezona göre bizim durumumuz kötünün iyisi” diye konuştu.


    Trakya Tohumcular Derneği Başkanı İbrahim Toruk ise açıklamasında, “Çok kurak bir yıl geçirdiğimiz için ayçiçeğinde bu sene sorunlar yaşıyoruz. Rekoltelerde düşüşler var. Trakya’da ayçiçeği bu durumdan zarar gördü. Son günlerde farklı çeşitlerle ilgili söylenenlerde var. Dernek olarak biz Trakya Kalkınma Ajansı ile Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsünün ıslah ettiği çeşitlerle bölgede üretim yapıyoruz. Bir çeşidin bölgesel ıslahının önemini bu sene daha çok gördük. Trakya geliştirilen çeşitlerin bu sene yaşanan aşırı sıcaklar ve kuraklığa karşı daha toleranslı olduğu, daha dayanıklı olduğunu görmekteyiz. Türkiye farklı bölgelerden oluşan bir ülke. Tohumlar geliştirilirken iklim ortalaması göz önüne alınarak geliştirilen çeşitler. Global firmalarda farklı ülkelerde geliştirdikleri çeşitleri Türkiye’de kaydettirip satışlarını yapıyorlar. Son dönemdeki iklim krizi, çevresel faktörler global markaların çeşitlerinde bazı kesimlerde sorunlar oluşturduğunu gördük. Bizim çalışmalarımız sonucu geliştirilen yerli çeşitler bölgenin çeşidi oldukları için kuraklıktan diğer çeşitlere göre daha az zarar gördü. Bitki ıslahı da çeşit geliştirmede iklimin çok farkındalık gösterdiğini gördük.

    Çiftçilerde tohum çeşidi seçerken kesinlikle daha önce çok ekilmiş çeşitleri ekmesi gerektiği, yeni çeşitlere karşı dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bölgede geliştirilen çeşitlere çiftçilerimiz güvensin çünkü bu çeşitler bu bölgenin çeşitleri” dedi.

  • Çöl sıcakları meyve ağaçlarını kurutuyor

    Çöl sıcakları meyve ağaçlarını kurutuyor

    Türkiye’nin birçok noktasında etkili olan sıcak hava Kahramanmaraş’ta da hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Dulkadiroğlu ilçesi Çokyaşar Mahallesi’nde yaşayan 60 yaşındaki Recep Çiftçioğlu da yaşadığı bölgenin sıcak olmasından dolayı meyve ağaçlarının kuruduğunu söyledi.

    Ağaçlardaki kurumanın su ile ilgisi olmadığını ifade eden Çiftçioğlu, “Kahramanmaraş’ımız çok aşırı sıcak olduğundan dolayı ağaçlarımızın hepsi kurumaya başladı. Her ne kadar da su versek olmuyor, kurumaya devam ediyor. Daha önce böyle bir sıcak hava ile karşılaşmamıştım. 50-60 yıldır böyle sıcak görmemiştim. Dün suladığım ağaç bugün kurumaya devam ediyor.

    Su ile bir ilgisi yok sıcaklık ile alakası var. İncir ve ceviz ağaçları başta olmak üzere birçok meyve ağacımız kuruyor. Ağaçlarımıza 6-7 yıldır bakıyorduk” dedi.

  • Çanakkale’de su krizi yaşanıyor

    Çanakkale’de su krizi yaşanıyor

    Çanakkale Ziraat Odası Başkanı Ufuk Ünver, yağışların olmaması ve barajların doluluk oranının yükselmemesiyle oluşan kuraklık sebebiyle tarımsal sulama alanlarında kullanılan suyun doğru bir şekilde kullanılmasını ve hiçbir şekilde boşa harcanmaması gerektiğini belirtti. Çanakkale merkezin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan 54 milyon 115 bin metreküp su kapasitesine sahip Atikhisar Barajı’ndaki su miktarı yaklaşık 23 milyon metreküpte kaldı. Yaşanan kuraklık nedeniyle sulama yapılan 89 bin hektar tarım arazisinin yaklaşık 45 bin hektar alanı sulama yapılamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

    Son aylarda kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkiye’de barajlardaki doluluk oranları ciddi şekilde düştü. Kuraklık, Çanakkale’deki barajları da tehdit ederken, Çanakkale merkez ve ilçeleri, bu yıl yeterli miktarda yağış alamayınca barajlardaki su seviyesi düştü. Çanakkale merkezin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan 54 milyon 115 bin metreküp su kapasitesine sahip Atikhisar Barajı’ndaki su miktarı 23 milyon metreküp su seviyesinde kaldı.
    Çanakkale’de 331 bin 633 hektar tarım arazisi bulunuyor. Bu tarım arazilerinin ortalama 113 bin 258 hektar alanı sulanabilir tarım arazisi. Her yıl ortalama 113 bin 258 hektar sulanabilir tarım arazisinden yaklaşık 89 bin hektar tarım arazisinde sulama yapılıyor. Bu yıl yağışların olmaması, kuraklığın devam etmesi ve barajlardaki doluluk oranlarının yükselmemesi sebebiyle sulama yapılan 89 bin hektar tarım arazisinin yaklaşık 45 bin hektar tarım alanı sulama yapılamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.

    Çanakkale’de kurak bir yıl geçirdiklerini belirten Ziraat Odası Başkanı Ufuk Ünver, “Son zamanlarda bahar yağmurları güzel yağmıştı ama geriye dönük baktığımızda kış yağmurları olmadığı için bahar yağmurları geçici bir çözüm olmuştu. Hububat ürünlerinde güzel bir verim aldık. Bu yıl sezona başladığımızda Atikhisar Barajı’nın seviyesi yüzde 52’ydi, şu anda ise bu seviye yüzde 40’lara kadar düştü. Artık Çanakkale için hem tarımsal amaçta, hem de içme suyunda sıkıntı olacağı bariz bir şekilde belli oldu. Çanakkale Belediyesi’nden, üreticiden ve meskenlerden önerimiz şu, artık su dünyada, Türkiye’de ve Çanakkale’de çok değerli hale geldi. Tarımsal amaçlı kullanılan suyun artık bundan sonra daha doğru bir şekilde kullanılması gerektiğini ve suyun hiçbir şekilde boşa harcanmamasını istiyoruz” dedi.

  • Mega kent İstanbul’da barajlarda son durum

    Mega kent İstanbul’da barajlarda son durum

    Türkiye’de etkili olan ‘Eyyam-ı Bahur’ sıcak hava dalgası İstanbul’da da kendini hissettirmeye devam ediyor Sıcak hava İstanbulluları bunaltırken, kentte su sağlayan barajlardaki doluluk oranı ise 6 Ağustos itibarıyla yüzde 36.21 olarak ölçüldü. Bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 65.29, 2021 yılında 66.14, 2020 yılında 56.04, 2019 yılında 67.08. 2018 yılında 71.8, 2017 yılında 69.78, 2016 yılında 60.75, 2018 yılında 76.93 olarak kayıtlara geçmişti.
    Kent genelinde bulunan barajların dron ile havadan çekilen görüntülerinde barajdaki su seviyesinin azaldığı ve toprak kısımlarda çatlakların oluştuğu görülüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSKİ verilerine göre mega kentteki barajların doluluk oranlarının son 9 yıla oranla en düşük seviyesinde olduğu belirtildi.
    Öte yandan, İstanbul’daki barajların doluluk oranları şöyle:
    “Alibey Barajı yüzde 17.34
    Büyükçekmece Barajı yüzde 16.37
    Darlık Barajı yüzde 51.35
    Istrancalar Barajı yüzde 34.02
    Kazandere Barajı yüzde 7.66
    Elmalı Barajı yüzde 25.95
    Ömerli Barajı yüzde 68.8
    Pabuçdere Barajı yüzde 4.26
    Sazlıdere Barajı yüzde 19.62
    Terkos Barajı yüzde 22.26”

  • 18 günde 18 santimetre azaldı

    18 günde 18 santimetre azaldı

    Eğirdir ve Kovada Gölü Çevre Koruma Birliği (EKO-BİR) tarafından yapılan ölçümde, Eğirdir Gölü su kotu seviyesinin 914,83 metre olduğu açıklandı. Eğirdir Gölü için ‘kritik su kotu’ seviyesi olan 914,74 metreye sadece 9 santimetre kaldığı öğrenildi.

    Acilen Kapalı Devre Sulama sisteminin yapılıp, faaliyete geçirilmesini ve su tasarrufunun önemine değinen EKO-BİR Müdürü Süleyman Can, “Gölümüz 18 günde 18 santimetre düşüş yaşadı. Temmuz ayı boyunca günlük 1 santimetre çekilme var. Geçen yıl 29 Temmuz 2022 tarihinde yapmış olduğumuz ölçüme göre de 39 santimetre seviye kaybı yaşamış durumdayız. Geçen yıl Ağustos ayında günlük ortalama 0,7 santimetre düşüş yaşanmış. Aynı şekilde olacak olursa 20-22 santimetre daha düşüş yaşayabiliriz. Göl, kritik noktaya doğru yaklaşmakta. Eğirdir Gölü özel hükümlerine göre 914,74 metreye göre 9 santimetre kaldı. Su azaldıkça Eğirdir Gölü’müzde de yoğun bir otlanma meydana gelmekte. Bütün tedbirler hızlı bir şekilde kapalı devre sulama sistemine geçilmesinde fayda yarar var. İllaki su tasarrufu yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
    EKO-BİR Müdürü Süleyman Can, Eğirdir Gölü Özel Hüküm Genel Hükümler bölümü C maddesine göre gölün 914,74 santimetreye düşmesi halinde hiçbir şekilde su kullanımı olamayacağını da sözlerine ekledi.

  • Kuraklığın boyutu ortaya çıktı

    Kuraklığın boyutu ortaya çıktı

    İstanbul’a su sağlayan barajların doluluk oranları İSKİ verilerine göre Papuçdere yüzde 4 ve Kazandere barajlarında ise yüzde 7 noktasına kadar düşerek kuruma noktasına geldi. Alibey Barajında doluk oranı yüzde 18,4 seviyesine kadar düştü. Daha önce Alibey Barajında su seviyesinin düşmesi ile 3 farklı noktada baraja atılan araçlar gün yüzüne çıkmıştı.

    Son durumu dron ile görüntülenen barajın birçok noktasında kuraklık nedeniyle toprakların çatladığı görülüyor. Güzelce ve Mağlova su kemerleri düşen su seviyesi nedeniyle tamamen gün yüzüne çıktı. Göl üzerine kullanılan bazı sandalların toprağa oturduğu görüntülere yansıdı. Barajların doluluk oranları, İstrancalar’da yüzde 34.84, Terkos’ta yüzde 23.81, Sazlıdere’de yüzde 20.58, Alibey’de yüzde 18.56, Büyükçekmece’de yüzde 17.42, Ömerli’de yüzde 69.75, Darlık’ta yüzde 52.67, Elmalı’da yüzde 27.83 olarak ölçüldü.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSKİ verilerine mega kentteki barajların doluluk oranlarının son 9 yıla oranla en düşük seviyesinde olduğu belirtildi.

  • Kuraklık tehdidi

    Kuraklık tehdidi

    Tekirdağ’da geçmişte kullanılan su seviyesi işaretlerinin kıyıdan uzakta olduğu ve yer altı su kaynaklarının ciddi oranda azaldığı belirtiliyor. Su ve Kanalizasyon İdaresi (TESKİ) Genel Müdürü Turhan Toprak, 15-20 yıl önce 70-80 metre derinlikte su alınabilirken, şimdi 400 metrelik kuyular açılarak 180 metre derinliklerden su alındığını ifade ediyor. Bu durumun her yıl 2 metre daha kötüye gittiği ve ağır metal kirliliği sorunu yaşandığı aktarılıyor.

    Kentte uzun süredir mevsim normallerinin üzerinde hava sıcaklıkları görülüyor ve beklenen yağışların düşmemesi baraj göllerindeki su seviyelerinin azalmasına yol açıyor. Özellikle Naip ve Türkmenli barajları riskli seviyede bulunuyor. TESKİ Genel Müdürü Toprak, ciddi sıkıntılar yaşanmaması için su kesintilerine mahalle bazında veya gece saatlerinde gitmek zorunda kalınabileceğini belirtiyor.

    Hava sıcaklıklarının mevcut seviyede devam etmesi halinde, kuraklık riskine karşı önlemlerin artırılması planlanıyor. Su kaynaklarının korunması ve tasarruflu su kullanımının teşvik edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

  • “Küresel kaynama çağı başladı”

    “Küresel kaynama çağı başladı”

    Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, bilim insanlarının Temmuz ayının dünyanın en sıcak ayı olacağını teyit etmelerinin ardından yaptığı açıklamada, küresel ısınma döneminin sona erdiğini ve “küresel kaynama döneminin geldiğini” söyledi.

    Guterres, “Küresel ısınmanın etkilerini hali hazırda yaşıyoruz. Dehşet verici ve bu sadece bir başlangıç, Küresel sıcaklık artışını, sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerinde ile sınırlamak ve iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarından kaçınmak hala mümkün. Ancak bu sadece dramatik ve acil iklim eylemleriyle mümkün olabilir.” diye konuştu.

    Guterres’in yorumları, bilim insanlarının son üç haftanın kayıtların tutulmaya başlamasından bu yana en sıcak haftalar olduğunu ve Temmuz ayının şimdiye kadar kaydedilen en sıcak ay olma yolunda ilerlediğini teyit etmelerinin ardından geldi.

    Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve AB’nin Copernicus Dünya gözlem programına göre, fosil yakıtların yakılmasıyla artan ve şiddetli hava koşullarını teşvik eden küresel sıcaklıklar bu ay rekor kırdı.

    Güneş ışığını hapseden ve Dünya’nın etrafında bir sera gibi hareket eden kirliliğin etkisiyle küresel ortalama sıcaklıklardaki istikrarlı artış, aşırı hava olaylarını daha da kötüleştirdi.

    WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas, “Sera gazı emisyonlarını azaltma ihtiyacı her zamankinden daha acil. İklim eylemi bir lüks değil, bir zorunluluktur.” dedi.

    Diğer iklim bilimciler de bulguları doğruladı. Leipzig Üniversitesi’nden Karsten Haustein, 2023 Temmuz ayında dünyanın sanayileşme öncesi ortalama Temmuz ayına göre 1,5 derece daha sıcak olduğunu tespit etti.

    Haustein, bu ayın sıcaklıklarının “son derece aşırı” olduğunu ve bilim insanlarının, henüz bu ay bitmeden bile kayıtlardaki en sıcak ay olacağını tahmin edebileceklerini söyledi.

    ABD’li kar amacı gütmeyen Berkeley Earth’te iklim bilimci olan Zeke Hausfather ise, “Bugün büyük bir asteroid çarpması yaşanmazsa, Temmuz 2023’ün büyük bir farkla kayıtlara geçen en sıcak ay olacağı neredeyse kesin. Ben şahsen bu rekorun büyüklüğünü biraz şaşırtıcı buluyorum. Temmuz ayı için tarihsel kayıtlarda benzer bir şey görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.

    World Weather Attribution ağının bir çalışmaya göre sera gazı kirliliği bu ay üç kıtada ölümcül sıcak hava dalgalarının sıcaklıklarını arttırdı.

  • Kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü

    Kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü

    Burdur Gölü, Türkiye’nin 7. büyük gölü olup kuraklıkla boğuşmaktadır. Gölün su kaybının başlıca nedenleri arasında iklim değişikliği, tarımsal faaliyetlerde kaçak sondajlar ve gölü besleyen derelerin üzerine yapılan barajlar bulunmaktadır.

    Gölün su seviyesi ve yüzey alanı, geçmişteki verimli dönemlerine göre önemli ölçüde azalmıştır. Eskiden yapılan tekne turları artık mümkün değildir ve göl çevresindeki plaj alanı suyun çekilmesiyle büyük ölçüde zarar görmüştür. Aynı şekilde, göldeki besin zenginliği ve kuş göç yolları da etkilenmiştir. Bu nedenle, gölü korumak ve eski verimli dönemlerine döndürmek amacıyla çeşitli önlemler alınması gerekmektedir. Akademisyenler, kurum müdürleri ve çevreyle ilgili kuruluşlar, gölün eski canlılığına kavuşması için bir proje başlatmışlardır.

    Geçmişte Burdur Belediye Başkanı olan Çetin Bozcu da gölün eski günlerini hatırlayarak gölün durumunu eleştirmiştir ve gölün su seviyesinin artırılması gerektiğini vurgulamıştır. Gölün korunması ve tekrar canlanması için bilgilendirme ve fikir alışverişine odaklanan çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bu süreçte yapılan barajlar, tarımsal faaliyetler ve atık dökümleri gibi faktörler gölün durumunu daha da kötüleştiren etkenler olarak göze çarpmaktadır.

  • Yaban hayvanlarının can suyu kurudu

    Yaban hayvanlarının can suyu kurudu

    Daha önceki yıllarda bu mevsimde karla dolu olan Zoveser Gölü’nün kuruması yaban hayatı için büyük tehlike arz ediyor.

    Birçok yaban hayvanının su ihtiyacını karşıladığı gölün kuruması nedeniyle bölgede bulunan hayvanların başka bölgelere göç etmesi bekleniyor.