Etiket: kurbağa

  • Niğde’nin Endemik Değeri

    Niğde’nin Endemik Değeri

    ‘Toro’ takma adı ile bilinen, Bolkar Dağ silsilesinde 2 bin 600-2 bin 750 metre rakımda yer alan Karagöl, Çinigöl ve Eğri Göl’de yaşayan Toros kurbağası (Rana Holtzi), nesli tükenme tehlikesi altında olan türlerin kırmızı listesi’ne (IUCN Red List) göre yüksek düzeyde tehdit altında bulunuyor. Uluslararası Bern sözleşmesi de dahil çeşitli sözleşmelerle koruma altında bulunan Toros kurbağasını su altı ve su üstünde fotoğraflayan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde görevli ve Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu Fotoğraf Sanatçısı (AFIAP) Dr. Öğretim Üyesi Baybars Sağlamtimur açacağı sergi ile fotoğrafları sergileyecek. Ziyaretçilerin Toros Kurbağası’nın su altından çekilmiş fotoğraflarına ilk defa bu sergi aracılığı ile tanık olacağını söyleyen Dr. Baybars Sağlamtimur, serginin aynı zamanda göllerin su altı habitatını da sunan ilk sergi olduğunu söyledi. Sağlamtimur; “Toros Kurbağası dünyada sadece Niğde’de Ulukışla İlçesindeki Bolkar Dağları silsilesi üzerinde 2 bin 700 metre rakımlı 3 gölde yaşıyor. Bu canlıyı başka bir yerde bulunmaması ve neslinin tükenme tehlikesi altında olması özel kılıyor. Bu sessiz yapısı aslında iç ses keselerine sahip olmasından dolayı, o da sadece erkek bireylerinde var. Oraya gidenlere sorarsanız sesini duymadığını söyleyecektir. Türkiye’deki en küçük kurbağa türü ortalama boyu 4.5 santim kaydedilmiş en büyük olanı ise 7.5 santim boyunda. Miktarı çok azalmış. Yaklaşık 30 sene önce göle bırakılan sazan balıkları nedeniyle türün nesli tükenme tehdidi altında. Nesli tükenen tür kategorisinde kırmızı listede, bir sonraki aşama ise türün yok olması demek oluyor. Üzerine hassasiyetle titrenilmesi gereken çok önemli bir tür. Ekstra çalışmalarla türün yok olmasını engelleyebiliriz. Özellikle bu coğrafyada yaşayanlar olarak bu bizim boynumuzun da borcu olmalı” dedi. Çekimlerin toplamda 10 gün sürdüğünü söyleyen Sağlamtimur amacının farkındalık oluşturmak olduğunu da ifade etti.

    Sağlamtimur; “İlk çekimleri Mayıs ve Haziran döneminde yaptım, daha önceki aylarda göl yüzeyi buzlarla kaplı. Aktivite kazandığı dönemde çekmek gerekiyor. Üreme sezonunda da dikkatli olmak lazım. Çünkü üreme sezonunda bu hayvanı rahatsız etmek olumsuz sonuçlara sebep olabilir. Asıl olan su altı çekimleri. Bu yüzden Eylül ayında gerçekleşti. Su altı, su üstü ve yarı batık dediğimiz kamerayı yarı yarıya suya gömdüğümüz çekim tekniğini kullandım” ifadelerini kullandı.

    İlk kez su altında görüntülendi

    Öte yandan Toros Kurbağası’nın daha iyi anlaşılması ve korunması hedefiyle oluşturulan sergi, 13 Aralık 2023 Saat 14:00’de yapılacak açılışla kapılarını açacak. Serginin kurbağanın su altından ilk kez görüntülenmesi nedeniyle ayrı bir öneme sahip olduğunu da sözlerine ekleyen Sağlamtimur; “Bu hayvanın su altındaki davranışını, kaç metreye kadar indiğini bu konularda fazla bilgi yoktu. Bu belge çalışmaları farkındalık oluşturur ve koruma çalışmalarını yeniden canlandırır” şeklinde konuştu. Niğde Valiliği, Niğde Belediyesi ve Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi işbirliği ile 13 Aralık’ta Niğde Belediyesi Sanat Galerisi’nde açılacak sergi, 11 gün boyunca ziyaret edilebilecek. Sergide su altı, su üstü kurbağaların yanı sıra kurbağaların bakış açıları ile çekilen 54 fotoğraf yer alacak.

  • Hayvan kalıntıları arasında kurbağa avı

    Hayvan kalıntıları arasında kurbağa avı

    Merkez Yüreğir ilçesine bağlı Koza Mahallesi’nde etrafı pislikten geçilmeyen dereye son zamanlarda iddiaya göre lağım suyu da akmaya başladı. Kanalizasyon sorunu nedeniyle oluşan pis koku ve çoğalan sinek ve farelerden çevredekiler şikayetçi oldu.

    Kesilmiş at kemikleri var

    Ayrıca, derenin etrafında hayvan ölülerinin yanı sıra kesilmiş at kafası ile kemiklerinin olması dikkat çekti.

    Çocukların tehlikeli oyunu

    İçerisine lağım suyunun aktığı derede çocukların girip kurbağa tutmaya çalışması ve pis suyla oynaması ise pes dedirtti.

    Mahalleli dertli

    Mahalle sakinleri duruma tepki gösterip birçok kez şikayetçi olduklarını ancak bir çözüm bulamadıklarını söyledi.

    “Çocuklar sürekli hasta oluyor”

    Gazetecilere konuşan Seyithan Arslan, “Burada yazın sinekten ve kokudan duramıyoruz. Zaten bu su hastalıklı. Çocuklar sürekli içerisine giriyor, hasta oluyor. Yetkililere bildiriyoruz ancak hiçbir cevap alamıyoruz. Buradan geçen kişiler burnunu kapatarak geçiyor. At kesim yerleri var burada. Onlar da gelip pisliğini buraya atıyor” dedi.

    “Çocukların yaptığı da normal değil”

    Salih Ceylan isimli başka bir mahalle sakini, “Burada at kemikleri var, kirlilik var. Bütün hastalığın merkezi burası. Bu pislik sorununun çözülmesini istiyoruz. Çocuklar burada kurbağa avlıyor ama sağlıklı değil. Bu çocukların yaptığı da hiç normal değil” ifadelerini kullandı.

  • Kurbağa avcılarının gece mesaisi

    Kurbağa avcılarının gece mesaisi

    Gece ellerindeki fenerler ve bellerine bağladıkları bidonlarla derelerde dolaşan kurbağa avcıları, elleriyle avladıkları kurbağaları bidonlara doldurarak Hatay’a görüyor. Kasık çizmelerini ayağına geçiren kurbağa avcıları, sulak alanlarda elleri ile avladıkları kurbağaları firmalara kilosu 100 liradan satıyor. Gölet, dere ve nehir gibi sulak alanlarda avlanan avcılar, gece ortalama 30 kiloya yakın kurbağa avlıyorlar. Ustalığını babalarından öğrenen yeni nesil avcılar, çeşitli nedenlerle azalan kurbağa popülasyonuna rağmen mesleği sürdürmek adına mücadelelerine devam ediyor.
    Çocukluğundan beri kurbağa avcılık yaparak geçimini sağlayan Sezer Yüceor, Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden Muş’a kurbağa avcılığı yapmak için geldiğini belirterek, “Hatay Kırıkhan ilçesinden bu işi yapmak için buraya geldik. Depremzedeyiz. Akşam 21.00’da başlayıp sabaha karşı 05.00’da bırakıyoruz. Nerede bir dere varsa biz orada avlanıyoruz. Bizim mesleğimiz çok zor. Bu mesleğimiz dedelerimizden bizlere kalan bir meslek.

    Çocukluğumuzdan beri bu mesleği yapıyoruz. 7 çocuğum var, bu işle ancak onların geçimini sağlıyorum. Kişi başı 3 günde 500 TL kazanıyoruz. Bu mesleğimizde yasak yok, hepimizin belgeleri var. Her gece kanalları dolaşarak avcılığımızı yapıyoruz. Avladığımız kurbağaları Adana ve Hatay’daki tüccarlara satıyoruz, onlarda bu kurbağaları Fransa başta olmak üze AB ülkelerine ihracatını yapıyor. Bu ülkelerde bu kurbağaları hem ilaç niyetine kullanıyorlar hem de yiyecek olarak tüketiyorlar. Yaz mevsiminde yılanlar çok olduğu için tulum ile avlanıyoruz. Kışın yılan olmadığı için biz kepçe ile avlanıyoruz. Türkiye’nin her yerine gidiyoruz, ama doğuya geldiğimiz zaman daha rahat avlanıyoruz. Çok misafirperverler” dedi.

    Kurbağa avcılarından Tuncay Korkut ise bu işi Türkiye’nin her yerinde yaptıklarını belirterek, “Başka mesleğimiz yok. Ailemizi buradan kazandığımız para ile geçindiriyoruz. Deprem atlattık. Depremden çok etkilendik. Geçimimiz zora girdi. Başka iş bilmiyoruz” şeklinde konuştu.

  • Kurbağa mesaisi

    Kurbağa mesaisi

    Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden Muş’un Yaygın beldesine gelerek gece el fenerleriyle kurbağa avlayanlar görenleri şaşırtırken, kurbağalara en çok Akdeniz bölgesindeki lüks oteller ve Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin rağbet gösterdiği belirtildi.

    Gece ellerindeki fenerler ve bellerine bağladıkları bidonlarla derelerde dolaşan kurbağa avcıları, elleriyle avladıkları kurbağaları bidonlara doldurarak Hatay’a görüyor. Kasık çizmelerini ayağına geçiren kurbağa avcıları, sulak alanlarda elleri ile avladıkları kurbağaları firmalara kilosu 100 liradan satıyor.
    Gölet, dere ve nehir gibi sulak alanlarda avlanan avcılar, gece ortalama 30 kiloya yakın kurbağa avlıyorlar.

    Ustalığını babalarından öğrenen yeni nesil avcılar, çeşitli nedenlerle azalan kurbağa popülasyonuna rağmen mesleği sürdürmek adına mücadelelerine devam ediyor.

    Çocukluğundan beri kurbağa avcılık yaparak geçimini sağlayan Sezer Yüceor, Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden Muş’a kurbağa avcılığı yapmak için geldiğini belirterek, “Hatay Kırıkhan ilçesinden bu işi yapmak için buraya geldik. Depremzedeyiz. Akşam 21.00’da başlayıp sabaha karşı 05.00’da bırakıyoruz. Nerede bir dere varsa biz orada avlanıyoruz.

    Bizim mesleğimiz çok zor. Bu mesleğimiz dedelerimizden bizlere kalan bir meslek. Çocukluğumuzdan beri bu mesleği yapıyoruz. 7 çocuğum var, bu işle ancak onların geçimini sağlıyorum. Kişi başı 3 günde 500 TL kazanıyoruz. Bu mesleğimizde yasak yok, hepimizin belgeleri var. Her gece kanalları dolaşarak avcılığımızı yapıyoruz. Avladığımız kurbağaları Adana ve Hatay’daki tüccarlara satıyoruz, onlarda bu kurbağaları Fransa başta olmak üze AB ülkelerine ihracatını yapıyor.

    Bu ülkelerde bu kurbağaları hem ilaç niyetine kullanıyorlar hem de yiyecek olarak tüketiyorlar. Yaz mevsiminde yılanlar çok olduğu için tulum ile avlanıyoruz. Kışın yılan olmadığı için biz kepçe ile avlanıyoruz. Türkiye’nin her yerine gidiyoruz, ama doğuya geldiğimiz zaman daha rahat avlanıyoruz. Çok misafirperverler” dedi.
    Kurbağa avcılarından Tuncay Korkut ise bu işi Türkiye’nin her yerinde yaptıklarını belirterek, “Başka mesleğimiz yok. Ailemizi buradan kazandığımız para ile geçindiriyoruz. Deprem atlattık. Depremden çok etkilendik. Geçimimiz zora girdi. Başka iş bilmiyoruz” şeklinde konuştu.

  • Yılan yuvası

    Yılan yuvası

    Tekirdağ’ın Kapaklı ilçesinde Atatürk Mahallesi Kerem Sokak ile Kenan Evren Caddesi arasında kalan ve Ergene Caddesi boyunca uzanan 200 metre uzunluğundaki ıslah edilmeyen pislik içindeki dere yatağı, yılanların ve kurbağaların yuvası oldu.
    Sulak alandan caddeye çıkan yılanlar ve sabah 07.00’dan 09.00’a kadar ve akşam saat 20.00’dan sonra başlayan kurbağa sesleri bölgede yaşayan vatandaşlar için dert oldu. Su birikintisi olan bölgeden caddeye inen yılanlardan ve yoğun sesten dolayı rahatsızlıklarını dile getiren vatandaşlar, duruma bir an önce çare bulunmasını istedi.

    “Kurbağa sesinden çok yılandan korkuyoruz”
    Islah edilmemiş olan dere yatağında yaşayan çeşitli türdeki hayvanlardan ve bölgeden gelen yoğun sesten rahatsız olduklarını ifade eden ismini vermek istemeyen çevre sakini, “Burada yılan da var her şey de. Biz burada kurbağa seslerinden daha çok yılandan korkuyoruz. Derenin pisliğine bakabilirsiniz. Burası her yaz bu hale geliyor.

    Buranın üstünü kapatsalar aslında çok iyi olur. Tam derenin yanında oturuyoruz bu durum bizi rahatsız ediyor. Burada oyun oynasak topumuz aşağı düşse geri alamıyoruz. Derenin şu anki görüntüsü nasıl bir durumda olduğunu gösteriyor aslında. Çok yağmur yağdığı zaman derenin suyu da yükseldiği oluyor. Ama şu anki otu, pisliği ve kokusu çok rahatsız edici. Derede yaşayan hayvanları tabii ki istila edemeyiz ama bizim korktuğumuz yılanlar ve içerisinde bulunan fareler. Bu derenin kepçe ile temizlenmesi lazım” dedi.

    “Etrafı açık olan alana biri düşer korkusu yaşıyoruz”
    Bölgede bulunan sulak alanın etrafının kapatılmamasının tehlikelere yol açtığını söyleyen Nuray Özer, “Ben az ileride oturuyorum. Çarşıya gidip gelirken sulak bölgenin bulunduğu yolu kullanıyoruz. Çok ağır bir kokusu oluyor ve bunun yanı sıra ufak çocuklarımız etrafta oynuyorlar. Her geçişimizde acaba biri etrafı açık olan ıslah edilmemiş alana düşer mi korkusu yaşıyoruz. Derede yılan görenlerimiz olmuş. Zaten sıcak havalardan dolayı yılanların artışı söz konusu. Birkaç komşum da yılan gördüklerini söyledi” ifadelerini kullandı.

    “Yetkililerin duruma el atması gerek”
    Yetkililere seslenen Nuray Özer, “Kurbağa seslerine gelecek olursak, sesler benim için çok güzel, huzur verici ama vardiyalı çalışan vatandaşlar için bu durum çok rahatsız edici. Bence buranın temizlenmesi lazım. En azından dibinde ne var ne yok görebilmemiz gerek. Yıllar önce sarhoş olduğu tahmin edilen bir adam düşmüştü buraya. Polis ekipleri gelmişti. Bölgede de çok oynayan çocuklarımız var onların da düşme tehlikeleri söz konusu. Yetkililerin bu duruma bir el atması gerekiyor” diye konuştu.

  • Sırtında yavrusuyla göle gitti

    Sırtında yavrusuyla göle gitti

    Türkiye’nin doğal güzellikleri arasında yer alan Abant Gölü Milli Parkı, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Bu güzellikler arasında yer alan kurbağalar da, doğal yaşamın bir parçası olarak parkta kendilerine yer buluyor.

    Gece saatlerinde yavrusunu sırtında taşıyan bir kurbağa kameralara takıldı. Yavrusuyla birlikte Abant Gölü’ne giden kurbağa, renkli görüntüler oluşturdu.

  • Hindistan’da yağmur yağması için kurbağalara evlilik töreni yapıldı

    Hindistan’da yağmur yağması için kurbağalara evlilik töreni yapıldı

    Hindistan’ın Uttar Pradeş eyaletinin Gorakhpur kentinde 2 kurbağa için evlilik töreni düzenlendi.

    Kurbağaların evlendirilmesinin kuraklık çeken bölgelere yağış getirdiğine inanan kent sakinleri, 2 kurbağayı geleneksel bir törenle evlendirdi.

    Uttar Pradeş ve Bihar gibi eyaletlerde yaşanan kuraklığa çözüm bulmak için kurbağaları evlendiren Hintlilerin düğününe ait görüntüler sosyal medyada viral oldu.

    Kurbağalara sandal ağacı yağı ve zerdeçal süren Hintliler, özel kıyafetler giydirdikleri hayvanları şatafatlı bir törenle evlendirdi.

  • Kaçak kurbağa avına 737 bin lira ceza

    Kaçak kurbağa avına 737 bin lira ceza

    Şırnak’ın İdil ilçesinde, kaçak olarak kurbağa avladığı tespit edilen 10 kişiye, toplam 737 bin 470 lira idari para cezası kesildi.

    İdil ilçesinin Özbek köyü bölgesinde, yasadışı kurbağa avcılığı yapıldığı ihbarı üzerine harekete geçen Doğa Koruma ve Milli Parklar Şırnak Şube Müdürlüğü ekipleri ile Özbek Jandarma Karakolu ekipleri, iki ayrı noktada avcılık yapanları tespit etti. Yapılan operasyonda 10 kişi gözaltına alınırken, 407 kilo kaçak kurbağaya el konuldu. El konulan kurbağalar Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekiplerince İdil’in Dirsekli göletinde doğal yaşam ortamlarına bırakıldı.

    Kaçak kurbağa avcılığı yapan kişiler hakkında, 2872 sayılı kanunu kapsamında kişi başı 73 bin 747 TL olmak üzere toplam 737 bin 470 TL idari para cezası kesildi.