Etiket: Kurultay

  • “CHP’nin kurultayları görev almaz, verir”

    “CHP’nin kurultayları görev almaz, verir”

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Sivas’ta İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’nda konuştu.

    Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “105 yıl sonra yeniden Sivas’tayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini yerel seçimlerde olduğu gibi yeniden birinci parti yapmanın hedefiyle birlikte yan yanayız, kol kolayız, omuz omuzayız. Yol haritamızı belirlemek, en demokratik tüzüğü yapmak, Türkiye’yi nasıl yöneteceğimiz tarif edeceğimiz program değişikliklerini başlatmak üzere sayın genel başkanlarımı, kurultay delegelerimi, grup başkanvekillerimi, milletvekillerimi, parti meclisi üyelerimi, tüm belediye başkanlarımı ve tüm kurultay delegelerimizi iktidar yürüyüşüne ilk adımı atmak üzere Ankara’ya davet ediyorum. Sizleri Ankara’ya davet ediyorum. Kalkın Ankara’ya gidelim. Partimizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapalım. İktidar yürüyüşümüz Sivas’tan başlıyor, Ankara’da devam ediyor. Çankaya’da bir CHP’li Cumhurbaşkanı olana, bu ülkeyi yeniden Gazi’nin partisi yönetene kadar devam edeceğiz. Yürüyelim arkadaşlar. Ankara’ya gidiyoruz. İktidar yürüyüşümüzü başlatıyoruz” ifadesini kullandı.

    Sivas’ta İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’nda konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Bugün önceki genel başkanlarımız Sayın Altan Öymen, Sayın Hikmet Çetin, Sayın Murat Karayalçın ile birlikte, milletvekillerimiz, parti meclisi üyelerimiz, il başkanlarımız, kurultay delegelerimizle birlikte Milli Mücadele’nin simge kenti Sivas’tayız. Bundan tam 105 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmiş, Mondros Mütarekesi’ni imzalamış, toprakları taksim ve işgal edilmiş, tersanelerine girilmiş, orduları dağılmış bir ülkeyi ayağa kaldıran bir kongreyi Sivas’ta toplamışlardı. O kongrede sekiz gün süren tartışmaları, fikir alışverişlerinin sonunda hem Kurtuluş Savaşı örgütlendi, hem de Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki kuruluşuna yönelik idealler ve yol haritası ana hatlarıyla belirlendi. Biz bugün 105 yıl önce bu topraklarda Cumhuriyetimize ve bağımsızlığımıza uzanan yolun en önemlilerinden birinin atıldığı Sivas’tayız. Bugün bizi Sivas’ta ağırlayan Sivas il örgütümüze, milletvekilimize ve tüm üyelerimize yürekten teşekkür ediyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel şöyle devam etti:

    “BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE GİDEN YOLUN EN GÜÇLÜ KOLONU SİVAS KONGRESİ’NDE İNŞA EDİLMİŞTİR”

    “Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı, Havza ve Amasya genelgeleriyle, Erzurum Kongresi sonrası Sivas’a geldi. Temsil heyeti, Gazi Mustafa Kemal başkanlığında 41 kongre delegesi 4 Eylül 1919’da Sivas Sultani binasında toplandılar. Kongre’de tam sekiz gün boyunca Cihan Harbi’nden çıkan, işgale uğrayan ülkenin nasıl kurtarılabileceği tartışıldı. Tıbbiyeli Hikmet’ten, Mülkiyeli Hakkı Behiç’e, Bitlis Valisi Mazhar Müfit’ten, Karaman Belediye Başkanı Halit Hami’ye, Beyrut Valisi Bekir Sami’den, Reji İdaresi Memuru Yusuf Bahri’ye kadar tüm delegeler fikirlerini açıkça beyan ettiler. Özgürce tartıştılar. 11 Eylül günü mutabakatla çıkan bildirgede ‘Milli istiklalimizin sağlanması için milli iradenin hâkim kılınması esastır’ ifadesi yer alarak, manda ve himaye kesin bir dille reddedildi. Bölgelerinde mücadele yürüten cemiyetler, dernekler, yapılar Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti altında birleştirildiler. İstanbul hükümetine Milli Meclis’i bir an önce toplama çağrısı yapıldı. Burada alınan tüm kararların Meclis’in denetimine ve onayına sunulması net bir dille talep edildi. Bu nedenle Sivas Kongresi önce son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin toplanmasını, ardından Kurtuluş Mücadelemizi de yönetecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasını kolaylaştırmış, teşvik etmiş ve zorlamıştır. Bağımsızlık ve özgürlüğümüze giden yolun en güçlü kolonu Sivas Kongresi’nde inşa edilmiştir. Atatürk yıllar sonra Sivas Kongresi’ni ‘Bir milletin kurtuluşuna hazırlayan kararların verildiği yer’ olarak tanımlamıştır.”

    “PARTİMİZ, ULUSAL BAĞIMSIZLIK MÜCADELEMİZİ YÖNETEN İRADENİN TA KENDİSİDİR”

    “Partimizin kurulduktan sonra, yani 9 Eylül 1923’te kuruluş dilekçesini verdikten sonra ilk kongresini, o günkü adıyla kongre, Ekim 1927’de gerçekleştirdi. O gün kongrenin açılışında Cumhuriyet Halk Fırkası’nın ilk kongresinin anonsu yapılmıştı. Ancak Atatürk ilk kurultayımızı Sivas Kongresi olarak tanımlamış. Sivas Kongresi’nin partimizi doğurduğunu açıkça ifade etmiştir. Sivas Kongresi bizim ilk kurultayımızdır. Atatürk büyük nutku olarak bilinen 1927 büyük kongresinin açılış konuşmasında şöyle demiştir. ‘Fırkamız geçen ıstırap senelerin içinde milletimizin hayatı ve şerefi için gösterdiği yüksek azim ve iradenin temsilcisi olarak bundan dokuz sene evvel meydana çıkmıştı. Bütün Anadolu ve Rumeli’yi kapsamak üzere ilk genel kongremiz Sivas’ta yapılmıştı. Teşkilat esas itibariyle korunmuştur. Bugün siyasi fırka haline tecelli eden mevcudiyete başlangıcı o gün teşkil edilmiştir. Dolayısıyla bugün açılışı iftar ettiğim büyük kongremiz Sivas Kongresi’nden sonra teşkilatımızın ikinci büyük kongresidir, hayırlı olsun’. Kurucumuzun ifade ettiği gibi Sivas Kongresi’ndeki yapı korunarak, 1923 yılında siyasi fırkaya dönüşen partimiz, ulusal bağımsızlık mücadelemizi yöneten iradenin de ta kendisidir. Kurucu kadrolarımız 4 Eylül 1919’da Sivas’ta üstlenilen sorumluluğu taşırken, arasız devrimler yaparken, ülkenin çıkarı için cesur adımlar atmakta bir an için bile tereddüt etmemişlerdir. İşte bu nedenle ikinci Cumhurbaşkanımız, Lozan Fatihi İsmet Paşa 14 Mayıs 1950 akşamı seçimleri kaybettiğimizde bu yenilgiyi ‘demokrasinin en büyük zaferi’ olarak nitelendirmekten bir an için tereddüt etmemiştir.”

    “CHP BUGÜN ÖZGÜVENLİ SİYASETİYLE İKTİDARIN TEK VE EN GÜÇLÜ SEÇENEĞİDİR”

    “Ülkemizi kurtaran, bağımsızlığı mümkün kılan partimiz ülkemizi önce demokrasiyle, sonra sosyal demokrasiyle tanıştırmıştır. Ne yazık ki partimiz son yarım asırda tek başına iktidar olma imkânından mahrum kalmış ve bunu başaramamıştır. Ülkeyi yönetecek sorumluluğu elinde bulunduramamıştır. Ancak bugün Sivas’tan kurucu kadrolarımıza armağan etmek isteriz ki bugün kuruluş felsefesinden sapmayan CHP, yapılan son seçimlerin ve Türkiye’nin birinci partisidir. Partimize ömrünü adayanlara armağan ederiz ki 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde kurulan Partimiz, o kongreden tam 105 yıl sonra yapılan seçimleri kazanarak, 47 yıl aradan sonra Türkiye’nin birinci partisi olmuştur. CHP bugün özgüvenli siyasetiyle iktidarın tek ve en güçlü seçeneğidir. Atatürk’ün hatırasına armağan ederiz ki Partimiz Cumhuriyet’i korumaya, yüceltmeye ant içmiş, gençlerin ve kadınların daha çok söz sahibi olduğu, bizatihi milletin partisi olarak yapılacak ilk seçimlerde Ata’mızın partisini iktidar yapacak kararlılıktadır.”

    “BAŞARMAK İÇİN ADIMI ATMAK ÜZERE YİNE SİVAS’TAYIZ, YENİDEN SİVAS’TAYIZ”

    “Sivas Kongresi’nin ilk kurultayımızın 105’inci yılında yeniden bu güzel Cumhuriyet kentindeyiz. İkinci yüzyıl değişim kurultayımızın açılışını bugün burada hep birlikte yapıyoruz. Geçen yıl bugünlerde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden mağlup çıkan Partimiz, son derece üzgün, son derece yaralı, umutsuz seçmenlerimiz vardı. Sokakta karşılaştığımız gençlerin gözündeki fer sönmüş, büyüklerimizin omzu yere düşmüştü. Toplumda büyük bir hayal kırıklığı, umutsuzluk hakimdi. Bu tüm ölçümlere yansıyordu. O günlerde hepimizin önünde yeni bir sorumluluk vardı. Yeni bir sayfa açmak için şunu söyledik. Artık hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Ekledik, CHP değişecek Türkiye değişecek. İşte 5 Kasım kurultayında delegelerimizin ortaya koyduğu irade 31 Mart seçimlerinde Partimizi Türkiye’nin birinci partisi yapan iradenin ta kendisiydi. 5 Kasım kurultayımızın sloganı ‘değişim’di. Ancak bu değişimi sadece kişilere indirgemek bir haksızlık, vefasızlık yapmak olur. İhtiyacımız olan bu değişimi başta partinin yazılı belgelerine yansıtarak, sürdürmek, devam ettirmek ve bu değişimin sonucunda başararak sonuç almaktır. İkinci yüzyıl değişim kurultayında, bu değişim talebinin altını doldurarak, tüzüğümüzü daha da demokratikleştirecek, ardından partimizin iktidar programına evirilecek olan parti programımızı değiştirme aşamasına güçlü bir adım atacağız. Şimdiden kurultayımız için Nisan ayından itibaren görüş ve önerileri toplamaya başladık. Önümüzdeki günlerde 6’sında tüzüğümüzü değiştirdikten sonra 7’si ve 8’inde 25 farklı masada, dört ana temada, çok farklı fikir ve görüşlerin tartışıldığı ve değişim kurultayının en önemli bileşeni olan program değişikliğini nasıl yapacağımız, 81 ilde nasıl yürüteceğimiz, ilçelere nasıl taşıyacağımız, kamuoyunun taleplerini nasıl alacağımız, toplumun beklentilerini nasıl duyacağımız, var olan çözümleri nasıl anlatacağımız, yeni çözümleri nasıl üreteceğimizi hep birlikte tartışacağımız çok kıymetli iki günü de yedisinde ve sekizinde hep birlikte gerçekleştireceğiz. Ardından 9 Eylül’de partimizin kuruluş yıl dönümünde aynı zamanda düşman ordularının Ege’ye, Akdeniz’e dökülmesinin yıl dönümünde hep birlikte bugün olduğu gibi önemli bir tarihsel sahipleniş ve vurguyla Türkiye’nin kurulurken de birinci partisi, son seçimlerin de birinci partisi, bugünün de birinci partisi, yapılacak olan ilk seçimlerinde birinci partisi olan CHP’nin birlik, beraberlik içinde bu süreci tamamladığını dostlara büyük bir kıvançla, dost olmayanlara da duyacakları derin kaygıyla hissettireceğiz. Bunun için bugün buradayız. Hep birlikteyiz. Başarmak için adımı atmak üzere yine Sivas’tayız, yeniden Sivas’tayız.”

    “CHP’NİN KURULTAYLARI GÖREV ALMAZ, GÖREV VERİR”

    “CHP’nin diğer partilerden çok önemli bir farkı vardır. Bizim kurultaylarımızın özelliği şudur. Bizim kurultaylarımız liderlerden talimat almaz. Liderlerin dediğini yapmaz. Liderlerin telgrafında ayağa kalkıp nefes almadan dinlemez. Bizim CHP’nin kurultayları görev almaz, görev verir. Gazi Mustafa Kemal’in liderliğindeki Sivas Kongresi Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kadrolarına, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına manda, himayeyi reddetme, kurtuluşu örgütleme, bağımsızlığı ilan etme görevi vermişti. 1972 kurultayı, Bülent Ecevit’i genel başkan seçmiş, ona partimizi işçilerle, üretenlerle, ezilenlerle, hak arayanlarla buluşma, sosyal demokrasiyi iktidar yapma görevini vermişti. Bülent Ecevit de kadroları ile birlikte bu görevleri teker teker yerine getirdi. Tarihe geçti. 5 Kasım kurultayında bizlere verilen görev de partimizin önüne açacak bir değişimi sağlamak, önce yerel seçimlerde ve ardından genel seçimlerde birinci parti olma göreviydi. Biz bu görevi kurultayımızdan aldık. Biz bu görevi siz kurultay delegelerimizden aldık. Gençlerin ve kadınların daha fazla yer bulduğu, bilime inanan, sokağın sesini duyan bir anlayışla yerel seçimlere gittik. Kurultayımızdan aldığımız ilk görevi başarı ile tamamladık. Yerel seçimlerde CHP’yi birinci parti yaptık. Şimdi bize düşen görev, örgütümüzün ve milletimizin beklentilerine göre demokratik bir tüzük yapmak, güçlü bir program yapmak için ilk adımları atmak ve o programı kısa süre içinde hayata geçirmek. Yeni bir kongre ile yürürlüğe sokmak. Kısır kavgalarla, şahsi tartışmalarla değil nitelikli tartışmalarla ve kavga etmeden, nitelikli bir süreci hep birlikte yürüterek, milletin gündeminden başka bir gündemi konuşmadan, bizi çekmek istedikleri kutuplaşma oyunlarına asla gelmeden, birlik ve beraberlik içinde genel seçimlere gitmek. Özgüvenli siyasetimizden ödün vermeden geleceğe yürümek ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini ilk genel seçimlerde iktidar yapmaktır.”

    “DİĞER PARTİLERİN HEDEFİ BİZE ULAŞMAK, BİZİM HEDEFİMİZ İSE KENDİ ÇITAMIZI DAHA DA YUKARIYA ÇIKARMAKTIR”

    “Türkiye’nin birinci partisinin rakibi artık diğer siyasi partiler değildir. Hedefimiz yerel seçimlerde aldığımız yüzde 38’lik oyu yüzde 50’nin üzerine çıkarmak için milletle kurduğumuz bağı çok daha güçlü hale getirmektir. Diğer partilerin hedefi bize ulaşmak, bizim hedefimiz ise kendi çıtamızı daha da yukarıya çıkarmaktır. Artık Türkiye eski Türkiye değildir. Olmayacaktır. Milleti bölerek, ayrıştırarak iktidarda kalma dönemi kapanmak üzeredir. Çünkü onların karşısında artık milletin hakkının yegâne savunucusu olan bir CHP, Türkiye’nin tüm renklerini kucaklayan Türkiye İttifakı vardır. Bugün Türkiye artık gitmekte olan bir hükümetin neden olduğu ağır sıkıntılar içindedir. Emekliler, asgari ücretliler, üreticiler geçinemiyoruz diye feryat etmekte, sokakta ve meydanlarda ses yükseltmektedirler. Ancak biz iktidar başarısız olursa biz iktidar oluruz diye beklemedik, beklemiyoruz, beklemeyeceğiz. Biz iktidara milletin güvenini kazanarak, milletin rızasını alarak ve iktidarın en güçlü alternatifi milletin gönlündeki tek umut olarak yürüyeceğiz. Bizim her soruna doğru bir tespitimiz, doğru bir çözüm önerimiz mevcuttur. Bizlere düşen partimizin her alandaki tutumunu, önerisini 81 ilde 86 milyon vatandaşımıza ulaştırmaktır. Bunun için görevin en ağırı ne genel başkanda ne grup başkanvekillerinde. Ne parti meclisi üyelerinde, ne milletvekillerinde. Bu görevin esas yükü çok güvendiğimiz, inandığımız sizlerde. CHP örgütündedir.”

    “CHP’NİN HEDEFİ; GÜÇLÜ, ZENGİN, DÜNYA İLE BARIŞIK, DÜNYA İLE YARIŞAN, AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYE OLMUŞ BİR TÜRKİYE’DİR”

    “Bugün CHP tüm mikro sorunların yanı sıra Türkiye’nin önünde makro bir hedef de koymaktadır. O hedef Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefidir. Hedefimiz Balkan coğrafyası, Türki cumhuriyetlerle en iyi ilişkileri yeniden kurmak ve en ileri noktaya getirmektir. KKTC ve Azerbaycan ile olan ilişkilerimizi aynı milletin farklı devletleri olduğu gerçeğini inkâr etmeden ancak üstenci, buyurgan bir dille değil dost ve kardeş bir ülke bağıyla oluşturmak ve sürdürmektir. Diğer yandan Rusya ve Çin gibi güçlü devletlerle diplomatik ilişkilerin en iyi şekilde geliştirilmesi, en üst noktaya getirilmesi ve sürdürülmesi partimizin iktidar yürüyüşünde de iktidarı boyunca da terk etmeyeceği bir yol haritasıdır. Bugün 32’si Avrupa’da toplamda 77 partinin bulunduğu Sosyalist Enternasyonal’de partimizin Avrupa Birliği mücadelesine tam destek vereceğini, hiçbir üye partinin çekimser kalmadığı metin ile kayıt ve imza altına almıştır. Pusulası millet olan CHP’nin hedefi; güçlü, zengin, dünya ile barışık, dünya ile yarışan, Avrupa Birliği’ne tam üye olmuş bir Türkiye’dir.”

    “İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜMÜZ SİVAS’TAN BAŞLIYOR, ANKARA’DA DEVAM EDİYOR”

    “105 yıl sonra yeniden Sivas’tayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini yerel seçimlerde olduğu gibi yeniden birinci parti yapmanın hedefiyle birlikte yan yanayız, kol kolayız, omuz omuzayız. Yol haritamızı belirlemek, en demokratik tüzüğü yapmak, Türkiye’yi nasıl yöneteceğimiz tarif edeceğimiz program değişikliklerini başlatmak üzere sayın genel başkanlarımı, kurultay delegelerimi, grup başkanvekillerimi, milletvekillerimi, parti meclisi üyelerimi, tüm belediye başkanlarımı ve tüm kurultay delegelerimizi iktidar yürüyüşüne ilk adımı atmak üzere Ankara’ya davet ediyorum. Sizleri Ankara’ya davet ediyorum. Kalkın Ankara’ya gidelim. Partimizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapalım. İktidar yürüyüşümüz Sivas’tan başlıyor, Ankara’da devam ediyor. Çankaya’da bir CHP’li Cumhurbaşkanı olana, bu ülkeyi yeniden Gazi’nin partisi yönetene kadar devam edeceğiz. Yürüyelim arkadaşlar. Ankara’ya gidiyoruz. İktidar yürüyüşümüzü başlatıyoruz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Yolumuz açık olsun, yolunuz açık olsun.”

  • CHP’nin 20. Olağanüstü Kurultayı başladı

    CHP’nin 20. Olağanüstü Kurultayı başladı

    Sembolik açılışı Sivas Kongresi’nin 105’inci yıldönümü nedeniyle Sivas’ta yapılan Tüzük Kurultayı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kurultayın yeter sayısının sağlandığını belirtmesi üzerine başladı.

    Özel, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Divan Başkanlığı için verilen bir önergeyi okudu.

    Divan Başkanlığı için önerilen Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, oy birliği ile seçildi.

    Zeybek, divan üyelerinin de oy birliği ile seçildiği kurultayda, kendilerini bu göreve layık gören delegelere teşekkür etti.

    Kurultay’da Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın gibi eski genel başkanlar da yerini aldı.

  • CHP Kurultayı’nda seçim ikinci tura kaldı!

    CHP Kurultayı’nda seçim ikinci tura kaldı!

    Ankara’da yapılan CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda Özgür Özel 682, Kemal Kılıçdaroğlu ise 664 oy aldı.

    Böylece seçim ikinci tura kaldı. Adayların seçimi kazanabilmesi için salt çoğunluk gerekiyor, salt çoğunluk ise 684 oy ile sağlanabiliyor.

    İkinci tur oy kullanma işlemi saat 23:45’de başlayacak ve 01:00’de bitecek.

  • CHP Genel Başkanı kim olacak?

    CHP Genel Başkanı kim olacak?

    CHP 38. Olağan Kurultayı “İkinci Yüzyılda Demokrasi ve Birlik Kurultayı” sloganıyla bugün Ankara’da başladı. Divan Başkanlığını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yapacağı kurultayda, 81 ilden gelen bin 367 kurultay delegesi yeni genel başkanı ve yeni parti yönetimini seçecek.

    Aday olabilmek için delegelerin yüzde 5’inin imzasının olması gerektiği rekabette CHP Genel Başkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup Başkanı Özgür Özel, eski PM üyesi Örsan Kunter Öymen ve eski milletvekili İlhan Cihaner yarışacak.

    2 gün sürecek kurultayda, bugün genel başkan seçimi yapılacak, yarın ise 60 üyeli Parti Meclisi (PM) ve 15 üyeli Yüksek Disiplin Kurulu seçilecek.

    Arena Spor Salonu’nun sağ tarafındaki tribünler Özel’i, sol taraftaki tribünler ise Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler için ayrıldı.

  • MHP Bursa 31 Mart seçimlerine hazırlanıyor

    MHP Bursa 31 Mart seçimlerine hazırlanıyor

    Haber: İlknur Avcı

    MHP Genel Sektereri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Line Tv mikrofonuna özel konuştu.

    MHP merkez yönetim kurulu yapmış olduğu toplantı ile 9 Ağustos itibari ile ilçe ve il kongreleri yapma kararı almıştı. O günden bugüne ciddi mesafe aldık. 983 kongresi bitmişti, 50’ye yakın il teşkilatımızı yaptık. Bu doğrultuda 15 Ekim itibariyle kongreler tamamlanmış olacak. Partimizin 14. Olağan Kurultayı 17 Mart 2024 tarihinde yapılacak. Kongreler çok yoğun katılımla geçiyor. Arkadaşlarımız 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde üst düzey sorumluluk anlayışı içerisinde ülkenin içinde bulunduğu bu nazik durumu dikkate alarak yoğun bir gayretle Türkiye’yi bir sıkıntıyı sokmayacak siyasi tablonun oluşması için gayret gösterdi. 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak seçimde yine milletimizin sağduyusuna güveniyoruz. Merkezi hükümetle uyumlu bir yerel yönetim Türkiye oluşumunda temin yeni bir irade beyanında bulunacak. Biz bütün teşkilatlarımızla seçimlere yoğun bir şekilde hazırlık içerisindeyiz. Adalet Kalkınma Partisinin 7 Ekim‘de büyük olağan kurultayı olacak. Ondan sonra yerel seçimlerle alakalı bir heyet oluşturulacak. Bu heyetin yapacağı çalışmalarla önümüzdeki sürece dair çalışma ortaya konulup sayın liderlere arz edilecek. Biz bütün seçimlere birlikte girecek ve netice alacakmışçasına gayret içerisindeyiz. Başta Nilüfer belediyesi olmak üzere Mudanya, Gemlik’te yaşayan hemşerilerimizin bu beklentilerine karşılık olabilecek adaylarla bu seçimlerde hizmete tabi olacağız.

    MHP Bursa İl Başkanı Muhammet Tekin, Line Tv mikrofonuna özel açıklamalarda bulundu.

    Tekin, şöyle konuştu.

    “MHP Bursa‘da 14. Olağan kongresini yaptı. Bugün itibariyle güzel bir il kongresi yaparak seçilmiş olduk. Ana temamız yeniden gönül seferberliği, MHP ülkücü hareketin fikri derinliğini, siyaseti neden yaptığını liderimizin bize belirlediği hedefler çerçevesinde cumhur ittifakın neden var olduğunu ve bu ittifakın neden kurulduğunu anlatma imkanı bulduk. Güzel bir katılım oldu. Siyasetinde kendine ait politik bir Türkiye gerçekleri olduğunu Uluslar arası ifade etmiş olduk.

    Kendimizi ifade etme fırsatı yakaladık

    Kongrede 31 Mart 2024 yerel seçimleri için Bursa’da hem ilçeler bazında hem de büyükşehir anlamında nasıl hazırlanacağımızı ve liderimizin bize gösterdiği yol haritası ve talimatları çerçevesinde Bursa ölçeğinde bizler çalışmalar yaparak insanımıza anlatma fırsatı bulduk. Bu dönem iddialıyız. İnanıyorum ki 17 ilçenin 17’sini alarak taçlandıracağımızı düşünüyorum” dedi.

  • CHP’de kurultay tarihi belli oldu

    CHP’de kurultay tarihi belli oldu

    Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) kurultay tarihi belli oldu. CHP Parti Meclisi, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantıda 38. olağan kurultayın, MYK’nın önerdiği gibi, 4-5 Kasım tarihlerinde yapılmasına yönelik karar çıktı. PM’de alınan diğer bir karara göre; tüzük kurultayı da 25-26 Kasım tarihlerinde yapılacak. İki karar da oybirliği ile alındı.

    CHP’de il kongreleri de devam ediyor. Şu ana kadar 33 ilde kongre süreci tamamlandı. Ankara’da hafta sonu yapılan kongrede Ümit Erkol il başkanı seçildi.  196 delegeye sahip İstanbul’da ise il kongresi 8 Ekim’de yapılacak. Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik ile Cemal Canpolat adaylıklarını açıkladı.  İl kongreleri 15 Ekim’e kadar sürecek.

  • CHP’de kurultay tarihi belli oldu

    CHP’de kurultay tarihi belli oldu

    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), il ve ilçe kongrelerinin yeni takvimini belirledi.

    26 Eylül’de toplantı yapılacak 

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nden, parti meclis üyelerine gönderilen yazıda 26 Eylül 2023 Salı günü saat 11.00’de genel merkezde bir toplantı yapılacağı bilgisi paylaşıldı.

    38. Olağan Kurultay tarihi belirlendi

    MYK’nin CHP 38. Olağan Kurultayı’nın prensipte 4-5 Kasım’da yapılması kararını aldığı öğrenildi.

    PM’nin kurultay tarihi kararını onaylaması bekleniyor.

  • İYİ Parti’de kurultay tarihleri belli oldu

    İYİ Parti’de kurultay tarihleri belli oldu

    İYİ Parti’de kurultay tarihleri belli oldu.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından teşkilatlara gönderilen yazıda, 24-25 Haziran tarihlerinde kurultaya gidilmesi için hazırlıkların yapılması talimatını verdi.

    Akşener imzalı, Genel Sekreterliğe iletilen yazıda şu ifadelere yer verildi:

    “Parti tüzüğümüzün 37’nci maddesinin Genel Başkanlık sıfatıyla şahsıma verdiği yetkiye istinaden Genel Başkan, Genel İdare Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu organlarının seçimi ve tüzük değişikliğini içeren 3’üncü Olağan Kurultayı’nın 24-25 Haziran tarihlerinde yapılmasını gerekli gördüm.”

  • Bahçeli’den CHP’ye andımız tepkisi

    Bahçeli’den CHP’ye andımız tepkisi

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki Andımız’a sahip çıkacaksınız” diyerek CHP’yi eleştirdi.

    MHP 13. Olağan Büyük Kurultayı, Ankara Arena Kapalı Spor Salonu’nda yapıldı. Kurultayda korona virüs ile mücadele kapsamında önlemler en üst düzeyde alınırken, Sağlık Bakanlığının belirlediği mesafe ve hijyen kurallarına tamamen uyuldu. Kurultay öncesinde MHP tarihi boyunca ilk defa bu dönemde 81 il başkanlığı il kongresi tamamlanırken, Türkiye’deki bütün iller üst kurulda temsil ediliyor. MHP’nin 13. Olağan Büyük Kurultayı öncesinde bir ilke imza atılarak, 920 ilçe ve 81 il kongresi yapıldı.

    Bahçeli yaptığı konuşmada, 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 3,5 oranında küçüldüğünü, küresel ticaretteki daralmanın yüzde 10 düzeyinde, uluslararası yatırımlardaki düşüşün de yüzde 42 seviyesinde olduğunu ifade etti. Tarihin en büyük küresel borç miktarının Covid-19 salgını döneminde gerçekleştiğini ve 280 trilyon doları geçtiğini bildiren Bahçeli, şöyle konuştu:

    “Bazı ekonomistler 1929’dan daha şiddetli ve büyük bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu iddia etmektedir. Ancak Türkiye ekonomisi 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüme kaydetmiştir. Ne mutlu bizlere ki, G-20 ülkeleri arasında ekonomisi büyüyen iki ülkeden birisi Türkiye olmuştur. Ekonomide yaşanan canlanma ve toparlanma vatandaşlarımızın kesesine, devletimizin kasasına mutlaka yansıyacaktır. Gelecek güzel günler için biraz daha sabırlı olmalıyız. Türkiye istikbalin dirliği amacıyla muazzam bir kalkınma ve demokrasiyi başarmaya şüphesiz muktedirdir. Ülkemizi dünya genelinde demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü konularında kusurlu göstermeye çalışan mihraklar, FETÖ’cülerin, Türk ve İslam düşmanlarının teşvik ve tahrikiyle mesafe alanlardır. Diyorlar ki, Türkiye’de totaliter eğilimler güçleniyormuş. Diyorlar ki, demokrasi zayıflamış, düşünce ve ifade hürriyeti kalmamış. İsveç merkezli bir enstitünün ‘2021 Demokrasi Raporu’na göre, ülkemiz Polonya ve Macaristan’dan sonra en fazla otoriterleşen ülke olmuş. Bu çürük çarık iddiaların üç boyutlu hedefi vardır. Birinci boyutunda ülkemize gelen yabancı yatırımları caydırmaktır. İkinci boyutunda, uluslararası camiada saygınlığımızı lekelemektir. Üçüncü boyutunda ise milli çıkarlarımızdan ve egemenlik haklarımızdan taviz beklentisidir. FETÖ’cü hainler Yunanistan’ı, hatta diğer AB ülkeleriyle ABD’yi sığınma limanına çevirmişken hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Gara’da vatan evlatlarının ensesine kurşun sıkılırken, mazlumlar inim inim inlerken hiç kimseden insani ve vicdani bir eleştiri gelmiyor. Terörist başı Gülen’in Pensilvanya’da mukim olması hiçbir uluslararası hukuk ve insan hakları savunucusunu rahatsız etmiyor. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin Suriye’de işgalci olduğunu iddia etmesi de bir diğer ahlaksız isnat, bir başka ucube ithamdır. Bir an düşünelim, Türkiye’de demokrasi olmasaydı, özgürlükler askıya alınsaydı, gece gündüz Cumhurbaşkanı’na hakaret edenler, devlete sövenler, millete karşı gelenler, işbirlikçiler, PKK’nın siyaset uzantıları Meclis’te, belediyede, iş aleminde, medyada, üniversitelerde, dahası sokaklarda nasıl gezecekler, nasıl tehditler savuracaklardı? Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir düzenin varlığı tüm kazanımlarıyla ortadadır. Türkiye’de demokrasi yok diyenler, gelsinler bunu külahıma anlatsınlar. Tarihimizin hiçbir döneminde bu milletin sinesinden diktatör çıkmadı, tiran çıkmadı, yönetim hayatımızda ise despotizmin en ufak emaresine tesadüf edilmedi. Demokrasi ahkamı kesenler, terörizme özgürlük arayanlardır. İnsan hakları konusunda bilirkişi rolüne soyunanlar, konu Türk oldu mu, konu Müslüman oldu mu, insanlık onurunu hiçe sayan vicdansızlardır. Türkiye ekonomisini bir yanda reformlarla güçlendirirken, diğer yanda aslı astarı olmayan iddiaları kaynağında yok etmek gayesiyle hukuk, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları kapsamında yüksek standartlara ulaşmak mecburiyetindeyiz.”

    Türkiye’nin bölücü terörün kanlı eylem ve kirli emelleriyle yıllardır mücadele halinde olduğunu hatırlatan Bahçeli, “Bu mücadelede yalnız olduğumuz ortadadır. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur sözü defalarca tescil edilmiştir. Çok şükür, devlet-millet kenetlenmesiyle teröre üst üste darbe vurulmuş, bu kanlı döngünün sonu görünmüştür. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Pençe-Kartal harekatlarıyla güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devleti engellenmiştir. Hükümetimizin kararlılığı, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin fedakarlığı, polislerimizin ve güvenlik korucularımızın cesaretiyle ihanetin damarları kesilmiştir. Dördüncü stratejik hedefimiz, Cumhur İttifakı’nın varlığı içinde terörle amansız mücadeleye, son terörist, son kanlı silahıyla ele geçirilesiye kadar destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve dehşet sarmalından çekip çıkarmaktır” şeklinde konuştu.

    “Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki Andımız’a sahip çıkacaksınız”

    Papa’nın Irak’ın kuzeyini ziyareti anısına bastırılan değersiz pulda sözde Kürdistan haritasının resmedilmesinin alçaklık, adilik, ahlaksızlık, organize bir senaryonun parçası olduğunu belirten Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

    “Türk milleti bu kanlı ve hain senaryoya, bölücülüğe ve bölünmeye asla izin vermeyecektir. Terörist sevk ve hazırlık merkezi olan HDP, ayranımızı kabartmasın. HDP, PKK’dır, cinayettir, bölücülüktür, masumlara, çocuklara, gençlere, kadınlara ölüm tuzağıdır. HDP ile yasak ilişki zalimlere diz çökmektir. HDP’yle ittifak kurmak, terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hiç kimseye iyilik ve onur sağlamayacak, bilakis hıyanete ortak edecektir. CHP seçimini yapmalıdır; sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır karşısında mıdır? İYİ Parti kararını netleştirmelidir; FETÖ ve PKK’yla kol kola yürümeye devam mı edecektir tamam mı diyecektir? HDP, siyasi kisveye bürünmüş suç örgütüdür. Herhangi bir isimle açılmamak üzere kapatılması tarihe, millete, adalete ve gelecek nesillere namus görevidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılma istemiyle hazırladığı iddianameyi dün itibarıyla Anayasa Mahkemesi’ne göndermesi hakkın, hukukun ve adaletin sesidir ve bu gelişme milletin yüreğine su serpmiştir. Hiç kimse aklından çıkarmasın ki, siz şehitlerimizin davacısıyız, biz hakikatin tarafındayız. Çünkü biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Türk’üm deriz, doğruyum deriz, çalışkanım diye sesleniriz, adımızdan, ahlakımızdan, anılarımızdan ve andımızdan şu bu istedi diye asla vazgeçmeyiz. Kırmızı çizgilerimizin pembeleştiğini söyleyen çürümüş CHP sözcüsüne diyorum ki, senin her yerin zift gibi kara olmuş haberin yok, her sözün kendin gibi laçkalaşmış bildiğin yok. İlle de pembe arıyorsan önce kendine bakmalısın, fakat buna bile yüzün yok. Bu arada Kılıçdaroğlu’na da tavsiyem; aklı varsa kendine saklasın, arayacağı varsa durmasın arasın, cesareti varsa, yüreği yetiyorsa bölücü dostlarına rest çekip tüm bağlarını koparsın. Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki Andımız’a sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki, Andımızı söylemek size yakışacaktır. Biz varlığımızı Türk varlığına armağan etmişken, sizin kimlerin tutsağı, kimlerin taşeronu, kimlerin hizmetkarı olduğunu bilmeyen kalmış mıdır?”

    “Bir yanda Rusya ile komşuluk ilişkilerimizi geliştiriyorken, diğer yanda ABD’nin dostluk ve müttefiklik hukukuna saygı ve riayetini bekleriz”
    Türkiye’nin küresel ve bölgesel hesapları bozan bir ülke olduğunu anlatan Bahçeli, “Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir kuvvettir. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişimini bir milat olarak kabul ettiğimizde, Türkiye’nin milli güvenliğine karşı tehditlerin beka düzeyine varacak bir düzleme kaydığı görülecektir. ABD’nin, Batılı müttefiklerimizin ve NATO’nun bu tehditleri anlamadığı, paylaşmadığı, daha acıklı olanı da bu tehditlere açıktan veya örtülü destek vermeleridir. Türkiye’nin takip ve temin edeceği milli strateji, uluslararası sistemin yapısal dinamiklerinin ortaya çıkardığı fırsat ve risklerle yakından ilişkilidir. Doğaldır ki, milli stratejimiz tasarlanırken, gelecek vizyonumuz, tarihsel misyonumuz, küresel düzenin yapısal dinamikleri doğru kavranmalıdır. Bu stratejiyle Türkiye’nin hedefleri ve potansiyel gücü arasında bir dengelenme, esnek bir planlama ve uluslararası sistemin çıktıları üzerinden dinamik bir revize sürecinin işletilmesi gerekmektedir. Bugün Türkiye’nin önündeki en önemli stratejik önceliği, dünya düzeninde kendine biçtiği tarihsel rolü oynaması için muharrik şekilde jeopolitiğine yönelmesi olmalıdır. Bu jeopolitiğin ana omurgası, çiftbaşlı Selçuklu kartalıyla simgeleştirilmelidir. Biz, ne doğudan vazgeçeriz, ne batıdan ödün veririz. Biz, ya doğu ya da batı kararsızlığı arasında sıkışıp kalmayız. Kuşkusuz ve kesinlikle hem doğu hem de batı kararındayız. Bu nedenle bir yanda Rusya ile komşuluk ilişkilerimizi geliştiriyorken, diğer yanda ABD’nin dostluk ve müttefiklik hukukuna saygı ve riayetini bekleriz. Bu konuda da aktif ve ön alan bir diplomasi takip etmeliyiz” diye konuştu.

    “Mısır’la kurulan sıcak ve yapıcı diyaloglar isabetlidir, bize göre eski seviyesine çıkarılmalıdır”

    S-400 hava ve füze savunma sisteminin milli egemenlik konusu olduğunu, bu suretle vatan savunmasının başkalarının keyfine ve insafına bırakılamayacağını söyleyen Bahçeli, “Mısır’la kurulan sıcak ve yapıcı diyaloglar isabetlidir, bize göre eski seviyesine çıkarılmalıdır. Unutmayalım ki, devlet, duyguyla değil, akıl ile yönetilir. Devletlerarasında keskin hatlarla ihata edilmiş dostluk ve düşmanlıklar olmaz, bugüne kadar da olmamıştır. Türkiye’nin jeopolitik kodlarının odak noktası, milli kültürü, milli tarihi, milli kimliği ve kucaklaşmayı bekleyen Türk Dünyası ile kuracağı ilişkiler olmalıdır. Karabağ Zaferi ile açılan Nahçıvan Sınır kapısı fiilen ve fikren manevra alanımızı çok daha fazla genişletecektir. Bugün Güney Kafkasya’da vurulan davulun sesi, Orta Asya’dan, Doğu Türkistan’dan, Sibirya’dan, Doğu Avrupa’dan ve Balkanlar’dan duyulmaktadır. Bu durum Türkiye için stratejik bir vizyon olduğu kadar tarihin ve kültürümüzün bizlere yüklediği sorumluluktur. Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Türk Dünyası, dünyadan büyüktür. Milli güvenliğimiz; komşu ülkelerin sayısı ve sınır uzunluklarının değişimi ile sahip oldukları siyasi amaç ve diplomatik araçlara göre güç kazanıp ya da kaybetmelerinden doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir. Milliyetçiliğimiz, hayatın ve milli arzuların gerçeğini yansıtmaktadır. Milliyetçiliğimizin harcı husumetle değil karşılıklı hürmetle karılmıştır. Türk milliyetçiliği; yükselmek için değil yükseltmek içindir, ilaveten rasyoneldir, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır, kan değil ruh ve kültür arar, millete mensubiyet şuurunu canlı tutmak asıl gayesidir. Bir diğer ifadeyle Türk milliyetçiliği; özgürlükçüdür, demokratiktir, eşitlikçidir, barışçıdır, milletimizin her ferdini bir ve kardeş gören kaynaşma ve kader ortaklığı ahlakıyla bütünleşmiştir. Bizim milliyetçiliğimizi sorgulayanlar, gitsinler aynaya baksınlar” aktarımında bulundu.
    Konuşmasının ardından Bahçeli, basın mensuplarının bulunduğu alana gelerek tek tek sohbet etti.

  • Kurultay sonrası ilk kez konuştu

    Kurultay sonrası ilk kez konuştu

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 37’nci Olağan Kurultay’da seçilen Parti Meclisi (PM) ve Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyeleri ile birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti.

    Ziyaretin ardından Parti Meclisi Toplantısı açılışında konuşan Kılıçdaroğlu’nun hedefinde iktidar partisi ve Erdoğan vardı. Kurultay sonrası ilk kez konuşan Kılıçdaroğlu, “Biz CHP’nin Parti Meclisi üyeleri olarak Türkiye’nin 18 yıldır çözülemeyen sorunlarının çözümüne talibiz. 18 yıldır Türkiye’yi yönetiyorlar, Türkiye’nin hangi sorununu çözdüler?” dedi. “Erdoğan’a 83 milyonun önünde bir çağrım var” diyen Kılıçdaroğlu, “Hâlâ bu milleti seviyorsan o sosyete damadın görevine son ver. Onu savunmaya kalkma, bu sosyete damadın ekonomiden anladığı yok” diye konuştu.

    Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 37’nci Olağan Kurultay’da yeniden genel başkanlığa seçilen Kılıçdaroğlu, beraberinde PM ve YDK üyeleri ile birlikte Aslanlı Yol’dan yürüyerek Anıtkabir’e girdi.

    Basına kapalı gerçekleşen programda, Kılıçdaoğlu, Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktı. Kılıçdaroğlu ardından Misak-ı Milli Kulesi’ne geçerek, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.

    Kılıçdaroğlu, Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları yazdı:

    Aziz Atatürk, Sayın Genel Başkanım… 25-26 Temmuz tarihlerinde 37. Kurultayımızı gerçekleştirdik. Bu Kurultayda, kamuoyuna açıkladığımız ‘2.Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ oy birliği ile kabul edilmiştir. Kabul edilen bu beyanname ile halkımıza söz verdik. Kurduğun Cumhuriyet’i, Cumhuriyet’in 100. yılında demokrasi ile taçlandıracağız.

    Egemenlik, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılmayacak egemenlik gerçekten de kayıtsız, şartsız milletin olacaktır. Türkiye’yi çağdaş uygarlığa ulaştırmak bizim en temel görevimizdir.

    Bu azim ve kararlılıkla huzurundayız. Aynı kararlılıkla, size ve silah arkadaşlarınıza, hayatını kaybetmiş tüm Cumhuriyet Halk Partililere, demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirmiş yurttaşlarımıza şükranlarımızı sunuyor, aziz şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhun şad olsun.”

    Heyet daha sonra İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kabrinin bulunduğu alana geçti. Kılıçdaroğlu’nun kabre çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. CHP’li heyet Anıtkabir önünde fotoğraf çektirdikten sonra ayrıldı.

    “18 YILDA TÜRKİYE’NİN HANGİ SORUNUN ÇÖZDÜLER?”

    Parti Meclisi Toplantısı açılışında konuşan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları

    Parti Meclisimizin yüzde 41,6’sı yenilendi. 60 kişilik Parti Meclisimizin 39’u erkek, 21’i de kadın. Yaş ortalamamız 48. Biz Türkiye’nin onlarca yıldır çözülemeyen sorunlarının çözümüne talibiz.

    Sosyal medyadan ve televizyondan bizi izleyenlere seslenmek isterim. Biz kapsayıcı bir siyaseti yaşama geçirmek istiyoruz. Biz CHP’nin Parti Meclisi üyeleri olarak Türkiye’nin 18 yıldır çözülemeyen sorunlarının çözümüne talibiz.

    Biz Cumhuriyet Halk Partililer siyaseti bir zenginleşme aracı olarak görmüyoruz. İktidardaki partiler siyaseti zenginleşme aracı olarak görüyor, biz halka hizmet aracı olarak görüyoruz.

    O yüzden biz mal varlıklarımızı açıklıyoruz, onlar açıklayamıyor. Hatta başka bir ülkenin lideri çıkıp ‘mal varlığını açıklarım’ diyerek tehdit edip istediğini yaptırabiliyor. Siyaseti temiz ve ahlaklı zeminde yürütmek zorundayız.

    18 yıldır Türkiye’yi yönetiyorlar, Türkiye’nin hangi sorununu çözdüler?

    Biz çağdaş dünyaya ulaşıyor muyuz, yoksa daha ileriye gitmeye çalışıyor muyuz? Siyaset yapan arkadaşlarımızın aile hayatları bile yoktur, oteller evleri olur yeri geldiğinde.

    Sorunu yaşayanları dinliyor, kaynağına gidiyorsan, o zaman sen gerçekten temiz, düzgün bir siyasetçisin. Sen ayak ayak üstüne atıp tatile gidiyorsan siyaset yapamazsın. Bir vatandaş sana ulaşıp derdini anlatabiliyorsa, çözebil ya da çözeme sen iyi bir siyasetçisindir.

    “OY VERENLER DE BU VEBALE ORTAK”

    CHP’ye oy vermeyen hatta kapısının önünden geçmeyen bir vatandaşı dinliyorsam, herkese değer verdiğim, ayırmadığım, onları kazanmak istediğim içindir.

    Yetkin, işini bilen kadrolarla çalışmak zorundasınız. 21. yüzyılda ‘her şeyi ben biliyorum’ diyemez. Gelişmişliğin tanımı, küçük ayrıntılarda işbirliğine giden ülke, gelişmiş ülkedir.

    Sürekli itiraz eden, eleştiren değil, tam tersine eleştiren ama mutlaka çözümünü de ortaya koyan bir siyaset ortaya koyuyoruz. Çözüm beğenilir, beğenilmez ama bir sorun var saptamışız, bu nasıl çözülür dile getirmişiz.

    Bu herkesten önce iktidar partisine yarar. İktidar partisi, soruna bakış açımızı görür, eleştirir bizi, doğru değil de diyebilir. Toplumun aydınları da oturur bakar, eksiğimizi tamamlayabilir, yeni öneriler getirebilir.

    18 yıldır bir kişi, Türkiye’nin hemen her yerine egemen. Valisi, kaymakamı kendi emrinde. Eğer 18 yıldır ülkeyi yönetiyor, on binlerce çocuk yatağa aç giriyorsa, bir sorun var demektir.

    İktidardaki partilere oy veren seçmenlere sesleniyorum. Bu ülkede çocuklar açlıktan ölüyorsa, bir çocuk bile gece yatağa aç giriyorsa bunun vebaline iktidardaki partilere oy verenler de ortaktır.

    “UYUŞTURUCU VE FUHUŞ NASIL ARTTI”

    İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Özellikle fakir aile çocuklarını buluyor, uyuşturucuya alıştırıyor, torbacı yapıyorlar. Nasıl oldu da uyuşturucu, fuhuş, kadınlara şiddet bu kadar arttı? Kimin vebali var, kim bu ülkeyi yönetiyor?

    Adana’da bir baba intihar etmek istiyor, polisler yalvar yakar vazgeçiriyor. Bu baba polislere, ‘Senin iki çocuğun var, biri Sena, biri Nisanur, bir manavın yanından geçerken meyve görüp isterler diye montunu açıp görmesinler diye kapatıyor musunuz?’ diyor. Size gerçek bir örneği anlattım.

    Vatandaştan oy aldınız, kim oy aldıysa o yönetecek. Devleti adaletle yönet dedik. Devletin dini adalettir, evet. Mülkün temeli adalettir. Adalet kutup yıldızı gibidir, yerinde durur, dünya döner. Devleti niye adaletle yönetmiyorsunuz? Adaleti bu hale kim getirdi?

    Oy veren vatandaşların oturup düşünsün. Atamaları yapan onlar, beğenmediği hakimi sürenler onlar, sonra adalete güven var diyorlar. Hayır bütün anketler, ankete güven olmadığını ortaya koyuyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde ‘Adalet isteyen birisinin hapse atıldığı’ bir ülke yok.

    “18 YILDA TEFECİLERE 178 MİLYAR DOLAR FAİZ ÖDEDİLER”

    Bu kadar parayı saçıyorsanız, o parada alın teriniz yoktur. Her taraftan borç alıyorsunuz, ilerde sizi yönetmeye kalkarlar. 83 milyonu Londra’daki bir tefeciye teslim ettiniz. ‘Borç alan emir alır’ diyordu, aynen öyle oldu. 178 milyar dolar ödediler 18 yılda Londra’daki tefecilere. Bu ana para değil, ödedikleri faiz. Bu parayla ikinci bir Türkiye inşa edersiniz. Milyonlarca insan ‘geçinemiyoruz’ diyor, geçinemezsin, senin alın terinin yarısı Londra’daki tefecilere gidiyor.

    Vatandaşların TBMM’ye güveni yüzde 1,2. Çok acı bir tablo. Bu Meclis Cumhuriyeti kuran Meclis’ti. Bunun sorumlusu kim? Eğer rüşvet alan adamı milletvekili yaparsan, bakan yaparsan, yolsuzluklar alır başını giderse bu Meclis bu konuma gelir.

    Devlet, liyakatle yönetilir. İşi ehline vereceksin. Konunun uzmanı bir sürü insan var. Neden bunları devletin kadrolarında yetiştirmiyorsun? Damattan Hazime ve Maliye Bakanı, rüşvetçiden büyükelçi yaparsan siyasete gücen olmaz tabi. Dış politikada iflas ettik çünkü Dışişleri işlemiyor. Büyükelçi olmak üniversitede akademisyen olmak kolay mı?

    Bir Kızılay yöneticisi ‘güreşçiden banka yöneticisi olmaz’ diyor, Kendisi Ak Parti üyesi. Hemen AK Parti’den atıyorlar. Dürüst, ahlaklı insanların dışlandığı bir parti niteliği mi kazandı orası?

    “3.5 MİLYON İNSAN GÜNDE 39 LİRAYA GEÇİNMEK ZORUNDA”

    Bir pandemi süreci yaşadık, bu süreçten nasıl çıkarız diye nelerin yapılması gerektiğini madde madde saydık, büyük bir kısmını yapmadılar. İş yeri kapananlara siz iş yerinizi kapatın, size kısa çalışma ödeneği, 1168 lira vereceğiz.

    Diyelim ki 10 bin lira kazanıyor, hayır 1168 lira vereceğiz diyor. 3.5 milyon insan günde şu an da 39 lirayla geçinmek zorunda. Vicdanı olan herkese sesleniyorum, kim 39 lirayla geçinebilir? Verdikleri para da kişinin kendi parası, işsizlik parasından veriyorlar.

    Bütün bunlar olurken, “Oh iyi oldu, biz geleceğiz” demedik. Siyaset öç alınacak, kin duyulacak bir alan değil. İşsiz olan, aç olan vatandaş. Saray’da oturanlarda böyle bir sıkıntı yok.

    Bunları yaparsan, daha uzun süre de iktidarda kalabilirler. 13 Ağustos 2018 ekonomik krizin başlangıcında İstanbul’a gittik. Bu krizi nasıl atlatabiliriz diye tartıştık. Bir basın toplantısı ile kamuoyuna 13 maddeyi açıkladım. Hiçbir önerimi dinlemediler bugün bu noktaya geldiler.

    Saray’da yaşayan herkesin cebi dolu, dolarları var, Amerika’da gökdelenleri, helikopterleri var. Pandeminin de gelmesiyle ekonomiyi kontrol edemiyorlar, 2 gündür de görüyoruz zaten. Üretim gücünüz varsa paranızın değeri vardır, yoksa yoktur.

    “BİZDE UMUDU DA DA TÜKETTİLER”

    18 Mayıs 2020’de ekonomik buhran var, her evde, her mutfakta yangın var, Türkiye’den burayı çıkarmamız lazım diyerek bu kez de 16 maddelik çağrıda bulunduk. Yasa değişikliği yapılması gerekiyorsa, muhalefet olarak destek vermeye hazırız dedik, kabul etmediler. O kadar derin bir krizin içinde ki toplum, belki de farkında değillerdir.

    Titanic… İngiltere’den kalkıp New York’a giden gemi, buzdağına çarpıp battı. Orada da iki katmanlı sınıf vardı. Birinci sınıfta yemekler, danslar, müzikler vardı, hiçbirinin gelecek endişesi yok.

    Bir de ikinci sınıf vardı. Bir umutları vardı, Amerika’ya gideceğim, çalışacağım, sonra ülkeme geri döneceğim diye. Bizde ikinci sınıfın umudunu tükettiler. Şunu anlatmak lazım, ilk kurtarılanlar, filikaya bindirilenler üst tabakaydı, alt sınıfın kapılarına kilit vurdular.

    “PARA BASIP BEŞLİ ÇETEYE VERDİLER”

    Merkez Bankası 79 milyar lira para bastı, bunu beşli çeteye verdiler. Vatandaşa 1000 lira verdiler. Bunlar koşa koşa dolar almaya gitti, aldıkça yine daha mutlu oldu. İşçi, emekli yine perişan.

    BU SOSYETE DAMADI GÖREV AL

    Erdoğan’a 83 milyonun önünde bir çağrım var; hâlâ bu milleti seviyorsan o sosyete damadın görevine son ver. Onu savunmaya kalma, suçu bazen onun üstüne yıkıyorsun, bu sosyete damadın ekonomiden anladığı yok.

    Bu damadın görevden alınması seni, partini, halkını rahatlatacak. Bu kadar beceriksiz bir yönetim Türkiye tarihinde gelmemiştir. Bu sömürü düzenini kuran damattan kurtulabilirse belki ikinci adımı atabilir, ama yapamaz, Türkiye’de güveneceği tek adam damat var.